Eski tüfek komünistin bellek ayarları!
17 Kasım 2013'te yaşama veda eden Nobel ödüllü Doris Lessing'in otobiyografisinin birinci cildi “Tenimin Altında (1919-1949)†ve ikinci cildi “Gölgede Yürümek (1949-1962)†adını taşıyordu. Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından Anılar başlığı altında yayımlanan kitapta ise bu iki cilt birlikte sunuluyor.
/Archive/2021/3/30/131951239-ic1.jpg17 Kasım 2013'te yaÅŸama veda eden Nobel ödüllü Doris Lessing'in otobiyografisinin birinci cildi “Tenimin Altında (1919-1949)†ve ikinci cildi “Gölgede Yürümek (1949-1962)†adını taşıyordu. Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından Anılar baÅŸlığı altında yayımlanan kitapta ise bu iki cilt birlikte sunuluyor.Güney Rodezya’dan ayrıldığı 1949'a kadarki yaÅŸamını ilk bölümünden sonuna kadar, düzenli ilerlemeler ÅŸeklinde yansıttığı birinci cildi, tökezlemeden ve bilinç engelleriyle karşılaÅŸmadan yazan Lessing, gerçeklerde bir oynama yapmamış.Fakat bunu ikinci ciltte yapabiliyor mu, tartışılır. Gerçekten kopmuyor ama artan bir oranda sakınmalar mevcut. “Küçük çapta büyük olaylara karıştım†diyen ve tarihi koÅŸullu bir saygıyla okuyan Lessing'in yazımı da bu yönde.Tarihin kendisinin de kapıldığını düşündüğü çılgınlık anlarında - özellikle savaÅŸlar ve komünist geçmiÅŸi için bu nitelemeyi kullanıyor - yaÅŸadığı anlarının karşısına geçtiÄŸi bir özeleÅŸtiri de kitabı.GeçmiÅŸteki hallerine giderek daha mesafeli ve baÅŸkalarının gözünden bakmaya çalışıyor. Bellek oyunlarının bereketini gördüğü bir yolculuk kitabı. Metnine de yansıyor bu./Archive/2021/3/30/132100832-ic2.jpgÇocukluk disiplinlerinin yetiÅŸkinlik hallerini nasıl belirlediÄŸi malum. Lessing'in de otobiyografisinde yola çıktığı, ortaya koyduÄŸu ilk baÄŸlam bu.1919'da dünyaya geldiÄŸi Ä°ran'da beÅŸ yıl boyunca Kraliyet Bankası’nda, önce KirmanÅŸah’ta ÅŸube müdürlüğü yapan babası Alfred Cook Tayler'ı, Birinci Dünya Savaşı'nda bir ayağını kaybetmiÅŸ, kariyerinde de sakata çıkmış bir adam, sığınağı ve müttefiki; annesi Emily Maude Tayler'ı ise soÄŸuk, baskıcı, disiplinli, müzmin eleÅŸtirel bir figür olarak yazıyor.Kendisini bildi bileli sancılı iliÅŸkisi sevgi-nefret düzleminde gelgitli annesinden endiÅŸeli bir kaçış içinde ve ona isyan hali teyakkuz boyutunda. Bu duygusu okumayı hayli süre Freudyen bir halle adeta sergüzeÅŸt kılıyor.Öyle ki otobiyografisinin aslan payı önce annesine ve komünizme, sonra da yapıtları ve aÅŸklarına ait demek yanlış olmaz. Ä°lginçtir çocuklarını ise hemen hiç yazmamış. ANNESÄ° GÃœNAH KEÇİSÄ°!Tüm hayatını her türlü otoriteye karşı olan insanlarla geçiren Lessing, ne kadar kızsa da benliÄŸindeki otoriteye direnme duygusunu annesinden esinlediÄŸini yadsıyamıyor.Annesiyle babasının isyanı ve kederini ruhu kâğıt gibi emen bir çocuÄŸun duyusal sübjektif deneyimini yansıtırken bunlar itici gücü oluyor.Annesini sıkça anımsıyor ve davranışlarının kökeninde onun izini sürüyor hatta günah keçisi kılıyor.Gerek muhalif tavrının gerek erkeklerle iliÅŸkilerinin, terk ettiÄŸi ilk eÅŸi ve iki çocuÄŸuna reva gördüklerinin ardından ne zaman günah çıkarmak istese sözü bir ÅŸekilde annesine getiriyor.Ä°ran’ı yozlaÅŸmış bulsa da Ä°ngiltere’yi de ölünceye kadar halkına verdiÄŸi sözleri tutmayan, insani iyiliÄŸe inanmayan bir ülke olarak gören babasının hatıralarını D. H. Lawrence’in Sons and Lovers veya The White Peacock kitaplarına benzetirken; annesini ise Ann Veronica veya Bernard Shaw’un kadınlarıyla özdeÅŸleÅŸtiriyor./Archive/2021/3/30/132112582-ic3.jpg“HEPÄ°MÄ°ZÄ° SAVAÅž YARATTI, BÃœKTÃœ VE ÇARPITTI!â€Ä°ran'dan sonra Tayler ailesi için Rodezya dönemi baÅŸlar. Bin dönümlük bir çiftlik arazisinde daima borç içinde yaÅŸadıkları bu dönem, Lessing'in hayal dünyasını olaÄŸanüstü geliÅŸtiren bir deneyim olur.DoÄŸanın kucağında sayısız kitap okur. Öte yandan çiftlik iÅŸlerinde, rutininde ustalaşır - ki sonraları The Grass is Singing (1950), African Stories (1964) bu deneyimlerinin en yetkin yansıması olarak ifadesini bulacaktır -.Otobiyografisinde Birinci Dünya Savaşı ile büyütülmüş ve Ä°kinci Dünya Savaşı’yla ÅŸekillendirilen nesilden biri olarak dünyanın her yerini sarmış/saran savaÅŸlardan insanlığın hiç ama hiç ders almadığını sık sık dile getiriyor yazar.Birinci Dünya Savaşı’nın bitmeyen hasarının Avrupa'ya faturasını süregelen ikinci sınıflık, karışıklık ve âcizlik olarak çıkarıyor.Yitmeyen karanlık, korku ve kederin tam doz yetiÅŸkin acılarını özellikle savaşın sakat bıraktığı babasının durumuyla özdeÅŸleÅŸtiriyor:“Hepimizi savaÅŸ yarattı, savaÅŸ büktü ve çarpıttı ama bunu unutmuÅŸ gibi görünüyoruz.â€/Archive/2021/3/30/132125925-ic4.jpg“BÄ°RÇOK ROMAN Ä°YÄ° BÄ°R BÄ°YOGRAFÄ°YÄ° GEÇEMEZâ€Otobiyografi yazmasının temel amacı kendi hayatına sahip çıkmaya ama bunu gerçekten, gerçeklikten kopmadan yapmaya çalışmak.Otobiyografi tanımı da şöyle; “Bu zor bir iÅŸ, sanki yarı-karanlıkta düz ve çoÄŸu zaman yorucu bir yolda yürüyorsunuz ama her an bir projektörün yakılabileceÄŸini biliyorsunuz. Gerçekten güzel yazılmış bir biyografiden daha iyi ne olabilir? Birçok roman, iyi bir biyografiyi geçemez.â€Rüyalar aracılığıyla yazılı bir tür kiÅŸisel tarih, bir otobiyografi giriÅŸimi olarak nitelediÄŸi Memoirs of a Survivor (Hayatta Kalan Birinin Anıları) özellikle bu açıdan önemli mesela.Hem annesinden dünyasına sızanları hem de dönemin bol ölümlü yap-boz siyasi evreninin kendisindeki izdüşümlerini aktarır zira.Lessign'in duvarının arkasında, iki farklı türde bellek oynatılır, seri halinde rüyalar gibi. Bir tarafta genel birçok insan tarafından paylaşılan toplumsal hayaller, diÄŸer tarafta ise kiÅŸisel anılar, kiÅŸisel hayaller söz konusudur. Biraz da bu nedenle yaÅŸamının erken döneminde savaşı zihninde öteler.Zihninde, kısmen edebiyattan, kısmen fiilen yaÅŸadığı hayattaki gözlemlerinden oluÅŸan ütopyalarda yaÅŸar.Yarattığı harika ve sevecen toplumlara siyah insanları, özellikle de siyah çocukları ekler. Kimsenin savaÅŸa gitmediÄŸi, iyi kalpli, sevecen, mutlu, siyah, esmer, beyaz insanları hep birlikte düşler. Parlak geleceklerle ilgili hayaller kurar. Yıllar sonra yırtıp atacağı kısa hikâyeler yazar./Archive/2021/3/30/132138691-ic5.jpgAÅžK, SEKS, ATEÄ°ZM VE GAMSIZ TIGGER!SavaÅŸlar, tiranlar, hastalıklar, felaketlerle kavrulmuÅŸ karanlık sicilli tarih geleceÄŸe karşı onu kuÅŸkusuz hep temkinli kılmış.Bu noktada vakti zamanında bir toplu hayalin veya çılgınlığın parçası, kitlesel inançlar ve saplantıların müritlerinden sadece biri olduÄŸunu sıklıkla vurgulayarak özeleÅŸtiriden bir adım öteye geçerek biraz fazlaca - hatta seri halde - günah çıkarıyor Lessing.AÅŸk, seks konumlanıyor metnine derken. Dinden ayrılmasına ve Ateist olmasına getiriyor sözü sonra. Ruh zayıflıkları ve ahlaki korkaklıkları yüzünden dindarları küçümsediÄŸini itiraf ediyor. Bir de kendisini Aydınlanma'nın deÄŸerlerinin mirasçısı saymasının da bunda etkisi olduÄŸunu ifade ediyor.AteistliÄŸi ve agnostikliÄŸi dini madalyalar gibi taşıyabildiÄŸi Frank'le evlenen Doris Lessing, Frank'i ve çocukları John ve Jean'i Kraliyet Hava Kuvvetleri'nde bir çavuÅŸ uÄŸruna terk edecektir. Bir süre sonra ise hastalanan yazar, o dönem sadece ÅŸiir yazar, dizelerinin ritmini melankoli belirler.Lessing'in okuma boyu zaman zaman devreye giren gamsız alter egosu Tigger da kitaba yer yer eÅŸlik eden bir figür olarak beliriyor. Lessing nerede tökezlese Tigger gülüyor, eÄŸleniyor hani neredeyse dünya yansa umrunda deÄŸil./Archive/2021/3/30/132150659-ic6.jpgRUSLAR DAÄžARINA GÖKGÃœRÃœLTÃœSÃœ GÄ°BÄ° DÜŞER“Roman, öykü, hatta bir dize ÅŸiir hasılı edebiyat her ama her daim imparatorlukları yıkabilecek güçtedir.†diyen Nobelli yazarın kitaplarla iliÅŸkisine, kitap evrenine gelince...Dickens, Kipling, Shaw, Wells, Wilde, Carlyle, Ruskin, Renan'ı tekrar tekrar okur. Ann Bridge'i ve sevgisi daim Virginia Woolf'u adeta hatmeder. Stapledon'un Last and First Men'ini, Beverly Nichols, Aldous Huxley, Sholokov, Priestley ve Dornford Yates'in eserleriyle birlikte okur.Ruslar ise daÄŸarına gökgürültüsü gibi düşer; Tolstoy, Dostoyevski, Çehov, Turgenyev, Bunin. Sonra Proust, Mann, “müttefikim ve bulundukları yerde çakılıp kalan insanların yazarı†dediÄŸi Stendhal...Kendini bildi bileli hayal kurmasına yardım etsin diye de okur. Onu sarsarak uyandıran ise, kendisine “Hakkında hiçbir ÅŸey bilmediÄŸim bir düşünceler dünyası vardı ve ben cahildim†dedirten H.G. Wells'in, The Shape of Things To Come kitabı olur. D.H. Lawrence'ı da derinlemesine okur./Archive/2021/3/30/132204644-ic6.jpgHAYATININ EN NEVROTÄ°K HAREKETÄ°; KOMÃœNÄ°ZM!Frank ve çocukları terk ettiÄŸi dönemde Almanya'nın Polonya'yı iÅŸgal ediÅŸiyle öfke, korku ve ÅŸaÅŸkınlık duygusu ÅŸiddetlenen Doris Lessing artık komünisttir! Dönemin ruhu, Zeitgest onu komünist kılar!Komünizmi bir yol hikâyesi olarak hayli eleÅŸtirel ve özeleÅŸtirel olarak uzun uzun yazıyor Lessing, bir eski tüfek yoldaÅŸlarının deyiÅŸiyle “izne çıkmış ölü†olarak.Komünist Partisi’ne katılmaya karar vermesini hayatının en nevrotik hareketi olarak niteleyen Lessing'in çok sonraları söyleyecekleri de komünizme dair yıllar içinde geldiÄŸi noktayı gayet net ortaya koyar:“O zaman çok toydum. PiÅŸmemiÅŸtim... GeliÅŸmemiÅŸtim... OlgunlaÅŸmamıştım... Åžunu bilin. PiÅŸmemiÅŸtim. Aslında biz, üstümüze düşen rolümüzü oynuyorduk. Oyun, Fransız Devrimi ve Rus Devrimi tarafından yazılmıştı ve biz repliklere ses veren kuklalardık.İşçi sınıfı - veya siyahiler ya da zarar görmüş insanlar - iktidara geldiÄŸi zaman, sadece en temiz ve en önyargısız ideallerle hareket edeceklerinden emindik. Ä°nandığımız onca saçma ÅŸey arasında bu herhalde en kötüsüydü.Bu süreçten geçen epeyce insan tanıdım. Önce sadık komünist olunuyor, sonra Arthur Koestler tarafından 'bozuk paraların cebinizden teker teker düşmesi gibi' (paraların fikirlerle özdeÅŸleÅŸtirilmesi çok ilginç) çeÅŸitli derecelerde kuÅŸku yaÅŸanıyor, sonra üzüntü veya depresyon, en sonunda da inanç kaybı.ÇoÄŸu insan komünizmden, Parti’den ağır ağır uzaklaÅŸtı. Bu durum bazı insanlara acı vermedi. Bana da vermedi. Komünizme hiçbir zaman bütün benliÄŸimle baÄŸlanmamıştım. Besbelli bir çeÅŸit toplu cinnetti, toplu çıldırmaydı.Ä°nanç: Ä°ÅŸte kelime bu. Bu dini bir kafa yapısıydı. Bize Hıristiyanlığın ruhsal çerçevesi miras kalmıştı. Cehennem: Kapitalizm; her ÅŸeyiyle kötü. Kurtarıcı -Lenin, Stalin, Mao-; her ÅŸeyiyle iyi. Temizlenme: Yumurta kırmadan omlet yapamazsınız -tanklar, toplama kampları ve diÄŸer her ÅŸey-.Sonra cennet ... Sonra mutluluk... Sonra ütopya. Ancak ben hiç de gerçekten inançlı biri deÄŸildim.â€/Archive/2021/3/30/132220347-ic7.jpgILYA EHRENBURG VE HAYALKIRIKLIÄžIBu noktada Lessing'in tüm kitapları içinde en otobiyografik olanı olarak nitelediÄŸi ve “Bir komünistin veya solcu bir grubun yöntemleriyle ilgileniyorsanız, bu kitapta her ÅŸeyi bulabilirsiniz†dediÄŸi, Children of Violence dizisinin (Martha Quest, A Proper Marriage, A Ripple from the Storm, Landlocked, The Four-Gated City) üçüncü kitabı A Ripple From the Storm'unu da anmadan geçmemeli.Kitap adını, Stalin'in arkadaşı ve özellikle Fırtına adlı romanıyla fırtınalar estiren ünlü Rus yazar Ä°lya Ehrenburg'dan alır. Ve Lessing Ehrenburg'a dair bir hayalkırıklığı içindedir: “Biz, kötü Almanlar olduÄŸu kadar iyi Almanlar olduÄŸunda ısrar etmeyi sürdürüyorduk ve o da aynen bu görüşteydi. Ama sonra, Stalin'den gelen baskı neticesinde, fikir deÄŸiÅŸtirdiâ€Komünist ülkelerdeki gerçek komünist partilerle veya Avrupa’daki oturmuÅŸ komünist partilerle hiçbir ortak yanları yoktu. Onlarınki otantik bir alevdi, içlerinde Lenin’in Ruhu yaşıyordu, her an idam mangasının karşısında kurÅŸuna dizilecekmiÅŸ gibi yaşıyor ve konuÅŸuyorlardı: “Komünist izne çıkmış ölü bir adamdır.â€Herkesin okuduÄŸu kitaplar arasında başı çekenler, Gazap Ãœzümleri, Love On The Dole, Vadim O Kadar YeÅŸildi Ki; oyunlar arasında da Waiting For Lefty ile Lillian Hellman’ın oyunlarıydı./Archive/2021/3/30/132233034-ic8.jpgTEK YOL PROLETER EDEBÄ°YAT!Devrime inanmayan hemen herkesi küçümsüyorlardı. O kadar ki devrime inanmak ahlaki olarak üstünlüktü ve inanmayanlar, en azından korkaktı. Sosyalizme inanmayan insanlar iyi niyetli deÄŸildi. Ä°nsanların duyguları veya dürtüleriyle ilgilenmek Freudculuk ve gericilikti ve yalnızca proleter edebiyat doÄŸruydu.Lessing'in önemli bir tespiti de Parti'nin yoldaÅŸlarının doÄŸasını ıskalamaktaki maharetine dair:“Bize sadece Mayakovski’ye ve Gorki’ye, sadece proleter geçmiÅŸi olan yazarlara hayran olmamızı tavsiye ediliyordu ama sorun ÅŸuydu ki, edebiyatın oluÅŸturduÄŸu ve manevi anne-babalarını aforoz etmeye hazır olmayan insanlardan bahsediyorlardı.Åžimdi küçümsememiz söylenen yazarları beÄŸendiÄŸimizi itiraf etmek için kullandığımız yöntemleri çok takdir ediyorum.Lawrence? Åžey, o bir madencinin oÄŸluydu, deÄŸil mi? Eliot? Burjuvazinin çöküşünü tarif ediyordu. Yeats? Ä°rlandalıydı, halkı baskı altındaydı. Virginia Woolf? O bir kadındı. Orwell? O dönemde partinin hakaretlerine uÄŸruyordu çünkü Ä°spanya hakkındaki gerçekleri anlatmıştı. Ä°ÅŸin kötüsü, bazılarımız ona hayrandık.Bunu nasıl aÅŸtık? Unuttum. Ama zahmet etmeyin, politik doÄŸruculuk Marksist diyalektiÄŸin ürünü, düşünce tarzını göstermektedir.â€/Archive/2021/3/30/132244300-ic9.jpgKRAVÇENKO VE TERS KÖŞE DORÄ°S!SoÄŸuk SavaÅŸ döneminde aniden istenmeyen insanlar haline gelirler. Birdenbire eski arkadaÅŸlar ve tanıdıklar karşılaşınca yollarını deÄŸiÅŸtirmeye baÅŸlar.O dönemlerde yayımlanan, Kravçenko’nun yazdığı, Sovyetler BirliÄŸi’ni tiranlık olarak niteleyen ve ezberlerini hayli bozan Hürriyeti Seçtim kitabıyla beyninin tersyüz edildiÄŸini, ters köşe olduÄŸunu hisseder Doris Lessing.Bu süreçte Parti'de geliÅŸen anlaÅŸmazlıklar öyle ileri boyuta ulaşır ki çizgiyi, adeta deprem anında sismografta oluÅŸan zikzaklara benzetir Lessing.1954'e gelindiÄŸinde artık komünist deÄŸildir, ama 1956'da Parti’yi hâlâ ıslah edilebilecek ve Sovyetlerin zararlı etkilerinden kurtarılabilecek bir ÅŸey olarak görür.Görüşlerinin haritası çıkarılacak olsaydı, daha çok bir Troçkist olarak tanımlanması gerekirdi ve kuÅŸkusuz herhangi bir komünist ülkede, düşündüklerinin yüzde birini söylese, anında vurulurdu:“İnsanın baÄŸlı kalabileceÄŸi herhangi bir felsefenin olmadığı bir zamanda yaşıyoruz. Marksizm artık felsefe deÄŸil, ülkeden ülkeye deÄŸiÅŸen bir yönetim sistemi. Ki bu iyi bir ÅŸey. Elli yıldan uzun süre dayanan bir felsefe kötü olmalı, çünkü her ÅŸey çok hızlı deÄŸiÅŸiyor. Ben bir sosyalist olduÄŸumu biliyorum ve zamanı geldiÄŸinde devrim yapılması gerektiÄŸine inanıyorum.â€Parti'den tam anlamıyla ise 1960’ların başında kopar. Yazarlığı onu özgür kılmıştır./Archive/2021/3/30/132302674-ic10.jpgKÖTÃœNÃœN BETERE KARÅžI SAVAÅžI!1940'lara dönersek, milyonlarca insanın kasten, sistematik bir ÅŸekilde öldürülmesi, sistematik iÅŸkence, gaz odaları, toplama kampları, soykırım, etnik temizlik sürüp giderken Lessing'in ve yoldaÅŸlarının zihnindeki dünya haritası hâlâ masumdur. Onlara göre bu, kötünün betere karşı savaşıdır.Bu dönemde Avrupa’daki Yahudilere neler olduÄŸunu anlamaya baÅŸlamaları ise çok uzun sürmez. 1943’te Güney Rodezya vatandaşı, Yahudi Gottfried Lessing’le evlenir. Bir oÄŸulları olur. Türkü Söylüyor Otlar’ı, bazı kısa hikâyeleri ve ÅŸiirleri bu dönemde yazar.1947-1948’i hayatının en kötü dönemi olarak anan Lessing, hiç durmadan okur. Bitmez görünen o karanlığın kurbanlarına Going Home’da deÄŸinir. Åžiirlere gömülür, Eliot veya Yeats’ten dizelerle yaÅŸar. Proust'un evreniyle çevreler zihnini.1948'te boÅŸanır. Bir süre yoksul bir hayat sürer, ancak Londra’ya gittikten on yıl sonra ortalama bir işçinin aldığı maaÅŸ kadar para kazanabilir.Açık ve basit bir dille Martha Quest’i yazar. Ä°lerleyen süreçte casusluk yaptıkları için elektrikli sandalyede idam edilecek olan Rosenberg’ler için bir dilekçe düzenler. YoldaÅŸlarının aksine suçlu olduklarını düşünse de küçük çocukları olduÄŸu için idamlarına karşıdır./Archive/2021/3/30/132314081-ic11.jpg1940'LAR ÇELÄ°ÅžKÄ°LERLE DOLU BÄ°R DÖNEMÄ°Hayatının en ciddi iliÅŸkisi olarak gördüğü Jack’le birlikte Güney Almanya yolculuÄŸunu The Eye of God in Paradise’ta anlatır Lessing. Morali bozuk, kızgın Almanlar yazdıklarına tepki gösterir. Oysa hikâyenin ana teması Almanya deÄŸil, Avrupa’dır.Bu, yazarın çeliÅŸkilerle dolu bir dönemidir. Düşünür, tartar; Birinci Dünya Savaşı’yla büyütülmüş, Hitler Almanyası’ndan kaçan bir sığınmacıyla evlenmiÅŸtir.Hitler’le Nazilerin, Versailles AntlaÅŸması’nın doÄŸrudan sonucu olduÄŸuna ve Almanya akıllı bir fedakârlıkla yönetilseydi, Fransa daha ilk zamanlarında Hitler’e karşı çıkma cesaretinde bulunabilseydi Ä°kinci Dünya Savaşı’nın önlenebileceÄŸine inanmıştır.Herkesin komünist olduÄŸu heyecanlı dönemin bir perspektife oturtulmasını saÄŸlayan, her türlü grup davranışlarının aşırılıklarını ve dinamiklerini detaylandırdığı A Ripple From the Storm’un yeri de ayrı yazar için./Archive/2021/3/30/132325284-ic12.jpg“HÄ°TLER'Ä°N BENZERÄ° GELECEK, HEP BÖYLE OLUR!â€Doris Lessing için önemli olan geçmiÅŸte kalan bu politik tutkulardan onlardan ders almak. Uyarısı ise satırı satırına şöyle:“İnanılması bugün bile güç ve affedilmez gerçek ÅŸu ki en toplumsal düşünüşlü, gelecekten umutlu, fedakâr kimseler bile kabul etmeyerek veya açıkça bildirmeyerek komünist dünyada iÅŸlenen suçlara ortak oldular. Tüm dünyada on deÄŸil, yüz deÄŸil, bin deÄŸil, binler, milyonlar.Ve bu tavır, Sovyetler BirliÄŸi’ni, yuvayı eleÅŸtirme gönülsüzlüğü, bugün de Hitler’in zamanımızın tek suçlusu yerine konmasıyla sürüyor, hem Hitler Stalin’e hayrandı, muhtemelen bu büyük örneÄŸin yanında kendini çocuk gibi görüyordu, hâlâ solcuların zihinlerinde nazik bir yerde.Ä°lginç olan niçin böyle olduÄŸu. Oysa bu durumun bir benzeri, hiç kuÅŸkusuz, baÅŸka bir baÄŸlamda, baÅŸka bir tarihte gene gelecek. Hep böyle olur. Bir dahaki sefere farkına varacak ve insanlık olarak daha iyisini yapacak mıyız?â€/Archive/2021/3/30/132336799-ic13.jpgÇOK SAYIDA DELÄ°LÄ°K GÖRDÃœ!The Fifth Child'a hayal kırıklığı ve öfke ürünü bir yapıt olarak nitelenebilir bu noktada. Kitap Afganistan’ın Sovyetler tarafından iÅŸgali hakkında olmasa da yazılışının ardında enerji tam da budur.The Summer Before the Dark (Karanlıktan Önceki Yaz) romanının yazıldığı dönemde, 1971 ve 1972 yıllarında, altmışlı yıllardan kalan bir teze de iÅŸaret ediyor Lessing. Buna göre, delirmek, aydınlanmada son noktaya ulaÅŸmak anlamına gelir.Gördüğü çok sayıda delilikten pay biçerek bu teze hiç inanmasa da yeniden ÅŸekillendirilmeye hazır olduÄŸu bir kırılma döneminde yüksek baskı altında yazdığı, en iyi romanı olarak görülen Altın Defter’le bir katkıda bulunmuÅŸ olabileceÄŸini imliyor ki Altın Defter’i yazmak Lessing'in düşünce tarzını deÄŸiÅŸtirir.BaÅŸladığında, komünizmi kapı dışarı etmiÅŸtir ancak komünizmin zihinsel kalıpları aynen kalmıştır. BitirdiÄŸinde ise hiç de öyle deÄŸildir.Aynı bu otobiyografiyi yazmaya baÅŸladığı zamanki Doris Lessing ile bitirdikten sonraki Doris Lessing'in olduÄŸu gibi.Anılar / Doris Lessing / Çeviren: Dilek Berilgen Cenkciler / Kırmızı Kedi Yayınevi / 852 s.Anılar/ Doris Lessing/ Kırmızı Kedi Yayınevi/ 852 s.
Gamze Akdemir / Cumhuriyet Kitap Eki
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/674441-eski-tufek-komunistin-bellek-ayarlari/