İnsan kavramına ontolojik bir yaklaşım
İnsanı, dünyaya atılmış ve kendini tasarlayan bir varlık – Dasein – olarak tanımlamak Heidegger’in başının altından çıkmıştır. İnsanın bir özünün olduğu ve bu öze uygun olarak bir varoluşun gelişeceği düşüncesi Heidegger ve diğer varoluş felsefesiyle uğraşan filozoflarca kabul edilmiyordu.
/Archive/2021/4/1/212047208-cmt-alper-cizim.jpgÄ°nsan bir meÅŸe palamudu tohumu deÄŸildi. Bu tohumdan zorunlu olarak bir meÅŸe palamudu aÄŸacı ortaya çıkacaktır ama insan denen var olandan ne olacağı, hiç de bu kadar net deÄŸildi maalesef. Bir bakmışsınız hayatının neredeyse tamamını diyabet hastalığını ortadan kaldırmak için laboratuvar çalışmalarına adamış bir bilim insanı çıkıyor ortaya, bir de bakmışsınız bir baÅŸkası geliÅŸtirdiÄŸi teknoloji sayesinde insanların hayattan beklentilerinin ne olabileceÄŸi konusunda sahip olduÄŸu verileri siyasetçilere bir servet karşılığı satıyor. Ãœstelik oradan gelecek paraya hiç de ihtiyacı olmadığı halde. Şimdi bu ikisinin benzer insanî özlere sahip olduklarını iddia etmek pek de yerinde bir tespit olmaz sanırım. Her ikisi de dünyaya kendi istemleri dışında gelmiÅŸler ve kendi varoluÅŸlarından, dünyada oluyor olmalarından, ‘Dasein’larından nasıl bir öz yaratacaklarına kendileri tasarlamış durumdalar. Hayatın onlara hazırladığı koÅŸulları, içinde bulundukları zaman ve uzamın onların tasarlayacakları varlığın nasıl olacağına etki edeceÄŸini biliyorum ve kabul ediyorum. Ama son tahlilde insanın bazı önemli kararları alabildiÄŸini düşünüyorum. Bu anlamda ‘özgür’ bir ‘irade’nin olmadığı düşüncesi bana uzak geliyor. Güç ve iktidar peÅŸinde koÅŸup binlerce, milyonlarca insanın ölümüne karar vermeyi kılları kıpırdamadan karar verebilen narsistik dünya liderleri de böyle olmayı seçiyorlar, çocukluklarında hangi travmayı yaÅŸamış olurlarsa olsunlar, ne olacaklarına kendileri karar veriyor. Kim söylemiÅŸti ÅŸimdi anımsamıyorum, iktidarı devirmek için giriÅŸtiÄŸiniz darbe giriÅŸimi baÅŸarılı olursa devlet baÅŸkanı, baÅŸarılı olmazsa vatan haini olursunuz. Oysa kiÅŸiyi aynı hırslar yönetmektedir; ister devlet baÅŸkanı olsun sonunda, ister vatan haini. Dinin insan üzerindeki olumlu etkisinin gittikçe azalması onun dünya karşısında yalnızlık duygusuna hapsolmasına neden oldu ve olmaya devam da ediyor. Ne cansız varlıklar, ne de bitki ya da hayvan gibi canlılar ‘Dasein’ olarak adlandırılabilirler. Dasein kavramında dünyaya açıklık, oluÅŸ anlayışı, bir benlik bilgisi mevcuttur. Dünyaya açıklık yalnızca sahip olunan ÅŸeylerin bilgisi deÄŸil, aynı zamanda kendi Dasein olanakları aracılığıyla diÄŸer insanların varlığını da anlayabilmektir. Yani, Dasein’ın dünyası esas olarak içinde bulunduÄŸu iliÅŸkiler ağıdır. Ä°nsan kendini, karşılaÅŸtığı insanı ve ÅŸeyleri ancak böyle anlayabilir. Bu dolaysız anlama ancak fenomenolojik bir bakışla mümkündür. Fenomenoloji yalnızca psikoterapi alanında bu kadar verimli olmuÅŸtur. Daseinanaliz fenomenolojiktir, çünkü an’a mahsus ÅŸeyleri, olduÄŸu gibi, ÅŸeyin kendine yabancı eÅŸleÅŸtirmeler ve yapılandırmalar olmaksızın göstermek ister. Böylece, edinilmiÅŸ teorik soyutlamalardan sıyrılıp verili fenomenlere dolaysızca ulaÅŸabilmemiz mümkün olur. Açıklamak deÄŸil anlamak peÅŸindedir. Günümüzde bu talebin yerine getirilebilmesi oldukça zordur. Modern insan giderek kendini gösterenin gerçek varlığını görebilme yetilerini yitirmiÅŸlerdir. Düşünüş tarzımız ÅŸu an kabul gören bilimsel düşünce biçimlerinin iÅŸgali altında ve biz de bu anlamda, kendimizi dolaysız olarak kavranabilecek ÅŸeyin anlaşılmasına bırakmak yerine, karşılaşılan varlığın dolaylı ve teorik açıklamasına meyledip varlığın hesaplanabilir ve böylece tekrar üretilebilir bir hale gelmesine çalışıyoruz. Bu tektaraflılık nedeniyle bilim, halen daha bu mutlaksallık isteÄŸini sanki gerçeÄŸe ulaÅŸmanın tek bilimsel yoluymuÅŸ gibi övüp duruyor. Halbuki bilimsel olarak bilinen hiçbir ÅŸey, hakim bilimsel görüşe kendini daha bilimselmiÅŸ gibi gösterme hakkını vermiyor. Özellikle de algılanan fenomenlerin sade açıklamalarıyla yetinen, hep incelenen ÅŸeyin kendisinde kalmaya çalışan, hep farkları vurgulamaya ve özellikle nesnel kalmaya çalışan baÅŸka bir düşünüş biçimi varken. Dasein olmak nörotik olmak demektir. Bu hasta oluÅŸ halinin asıl ayırıcı özelliÄŸi doÄŸa bilimlerinin iddia ettiÄŸinin aksine, hesaplanamayan niteliksel ögelerden oluÅŸuyor olmasıdır. Hasta oluÅŸ hali, hastanın kendi dünyasının gerçekliÄŸi içinde, diÄŸer hastalardan hep biraz daha farklı bir ÅŸekilde bozulmuÅŸ, kopmuÅŸ iliÅŸkilerinin anlaşılmasıyla olasıdır. Bu gerçeklik doÄŸaldır ki, insan varoluÅŸunun bedensel düzeydeki hasta ve saÄŸlıklı oluÅŸ halinin anlaşılmasında naturalisitik yaklaşımların iÅŸe yaramayacağını göstermez, ama hasta ya da saÄŸlıklı oluÅŸ halinin kendine özgü insaniliÄŸinin naturalistik yaklaşımlarla yeterli düzeyde anlaşılamayacağını iÅŸaret eder.Â
Read more:
https://www.turkish-media.com/forum/topic/675293-i%CC%87nsan-kavramina-ontolojik-bir-yaklasim/