News - Haberler
Kurtuluşun gerçek kahramanları
KurtuluÅŸun gerçek kahramanları /Archive/2020/11/10/005802583-ic1.jpg‘SMYRNA’NIN YAZGISI’Gülseren Engin, yakın tarihimize ayna tutan yazar baÅŸarılı bir roman yazarı olmasının yanı sıra ciddi anlamda iyi bir araÅŸtırmacıdır da. Yorgun ve Yaralı isimli romanında Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun çöküş döneminde geçen tutkulu bir aÅŸk hikâyesinin yanı sıra savaÅŸla, göçlerle topraklarından ayrılmak zorunda kalan insanları, bu baÄŸlamda açlık ve yoksulluk içinde yaÅŸam savaşı veren kadınları, Çanakkale’de Süveyş’te, BaÄŸdat önlerinde savaÅŸarak tükenmiÅŸ bir imparatorluÄŸun yorgun ve yaralı insanlarını anlatmıştır.SMYRNA’NIN GÖZYAÅžLARI VE YAZGISIYorgun ve Yaralı romanıyla savaÅŸ düzleminde buluÅŸan AÄŸlama Smyrna DöneceÄŸim, üçlemenin ilk romanı. 23 Åžubat 1914’te Ä°zmir’i iÅŸgal etmeyi planlayan Ä°ngilizlerin Kösten (Uzunada) Adası’nı ele geçirme giriÅŸiminde evleri bombaların hedefi olan Balıkçı Bedros ve ailesinin adayı terk etmek zorunda kalışlarını anlatan bölümle baÅŸlar. On altı Yunan gemisinin destekçileri muhriplerle, iÅŸgal etmek üzere Körfeze girerek, Ä°zmir’e doÄŸru ilerlediÄŸi 14 Mayıs 1919’da biter.Ä°kinci kitap Smyrna’nın GözyaÅŸlar, Ege’de Kuvayı Milliye’nin kuruluÅŸunu, halkın ve efelerin Yunan ordusuna direniÅŸini kimi isimsiz kahramanlar aracılığıyla anlatır. Son kitap Smyrna’nın Yazgısı’nda ise Ä°stanbul’un iÅŸgalini, TBMM’nin kuruluÅŸunu ve KurtuluÅŸ Savaşını pek çok isimsiz kahramanın hikâyeleriyle dile getirirken, yine savaÅŸta etkin görev üstlenmiÅŸ gerçek kahramanları da romana ustalıkla katıyor.Roman, 8 Ekim 1919’da Smyrna’nın Nikos tarafından kaçırılmasıyla baÅŸlıyor. Kösten adasında yoksul bir balıkçının kızı olan Smyrna’ya daha önce tecavüz edip kaçırmış, sonra da nikâhına almıştır. Evlendikten bir süre sonra ise Smynra’yı Avrupalı zenginlere pazarlamıştır.Smyrna bir süre sonra ailesinin yanına kaçmış, ancak Nikos izini sürerek Smyrna’nın anne ve babasını öldürüp onu yeniden tutsak etmiÅŸtir. Nikos’un Smyrna’yı kaçırıp tutsak etmeleri sürmüş, daha sonra Türk denizci subayı Çakır Osman, Smyrna’yı kurtararak onunla evlenmiÅŸtir. Smyrna, Yüzbaşı Çakır Osman’la evlendikten sonra Müslüman olmuÅŸ ve Suna adını almıştır. Hastanede hemÅŸire olarak çalışmaya devam etmektedir./Archive/2020/11/10/005817974-ic2.jpgÄ°ÅžGAL, BÃœYÃœK MÄ°LLET VE DÄ°RENÄ°Åž!Bir yanda savaÅŸ tüm hızıyla devam ederken, diÄŸer yandan kurgulanmış kiÅŸiler gerçek olayların içinde gerçek kahramanlarla yer alırlar. Nikos’un elinden kurtulan Smyrna da Efe kadınların arasına katılır, Sırma Efe adını alarak savaşın içinde yer alır. Kahraman kadınların arasında Nakiye Hanım, Asker Saime Hanım, Gördesli Makbule, Erzurumlu Kara Fatma, Çete AyÅŸe gibi kadın efeler vardır. Smyrna da kadın efelerle birlikte Ankara’ya gider.Romanda iÅŸgal edilen Anadolu ÅŸehirlerinin ve kasabalarının düşmana karşı savunulması, Kuvayı Milliye hareketi, direniÅŸler roman bütünlüğü ve kurgusu içinde kronolojik bir izlekte yansıtılıyor. Ä°ÅŸgal edilen ÅŸehir ve kasabalardaki mücadele ve zafer; savaşın, direniÅŸin hemen her cephesi ve her evresiyle veriliyor.TARÄ°HÄ° BÄ°R NEHÄ°R ROMANKaynaklara hatta kimi belgelere dayanılarak kurgulanan roman, geniÅŸ bir zaman dilimini içermesiyle ve kalabalık bir kiÅŸi kadrosuyla nehir roman özelliÄŸi gösteriyor. Yine yakın tarihimizde gerçekleÅŸen olaylar bütününü yansıtması açısından tarihi roman olarak da nitelenebilir.Romanda özellikle kimi belgelere de yer veriliyor. Sözgelimi Ä°stanbul’un iÅŸgalinin anlatıldığı bölümde Müdafa-i Hukuk Cemiyeti, Heyet-i Temsiliye adına Mustafa Kemal’den gelen telgraflar, yazışmalar yer alıyor. Ä°stanbul’un Kanlı Ä°ÅŸgali (16 Mart, 1920) bölümünde şöyle açıklanıyor:“PaÅŸa aynı zamanda Antalya’daki Ä°talyan Telgrafhanesi aracılığıyla bütün dünya ülkelerine protesto mesajları gönderiyor, ayrıca valiliklere, kumandanlıklara telgraf göndererek bütün vilayetlerde iÅŸgali protesto eden mitingler düzenlenmesini, bütün dünya ülkelerine protesto telgraflarının yine Ä°talyan telgrafhanesi aracılığıyla gönderilmesini emrediyordu. Bununla da kalmıyor, karadan, denizden Anadolu’ya girecek kiÅŸilere dikkat edilip kötü niyetlilerin tutuklanmasını istiyordu.â€/Archive/2020/11/10/005833036-ic3.jpgEDEBÄ° BÄ°R ANLATIMLA KURTULUÅž SAVAÅžIYazar, KurtuluÅŸ Savaşını salt tarihsel yönüyle deÄŸil aynı zamanda edebi bir anlatımla, baÅŸarılı betimlemeleriyle söz oyunlarıyla; kiÅŸileri, olayları ve çevreyi canlı kılıyor. Gülseren Engin’in romanı, olay örgüsünün ve kurgusunun saÄŸlamlığının yanı sıra açık, çapaksız, akıcı dili ve anlatımıyla da baÅŸarılı:“Karanlık, çok karanlık bir geceydi. Pusu kokuyordu rüzgâr ve sokaklardan kan sızıyordu.†/ “KurÅŸun renkli sular dalgalıydı. (…) BoÄŸazı geçerken güçlenen buz gibi rüzgâr içine iÅŸliyordu. GüneÅŸ yeni doÄŸmuÅŸ olmalıydı; ama gökyüzü boz bulutlarla ağırlaÅŸmış, kentin üzerine alçalmıştı ve gün ışığı aradan sızamıyordu. Halide olabildiÄŸince kuytu bir yere oturmuÅŸtu; ama soÄŸuktan büzülmüş, titriyordu. Son günlerde yaÅŸadıklarını düşünüyordu.â€Smyrna’nın Yazgısı’yla sonlanan bu üçlemenin (AÄŸlama Smyrna DöneceÄŸim, Smyrna’nın GözyaÅŸları) hem zor bir konuyu, yorucu bir araÅŸtırma ve çalışma ile roman türüne uygun duruma getirmesi, hem de ulusça yeniden var olmamızı saÄŸlayan KurtuluÅŸ Savaşı utkumuzun anlatılması açısından önemli bir roman.Ayrıca bu romanların Ege halkına bir armaÄŸan olduÄŸunu düşünüyorum; çünkü onlar Yunan iÅŸgalini ve zulmünü dört yıl boyunca bizzat yaÅŸadılar. Yine de dimdik ayaÄŸa kalkıp kadın erkek silahlanarak direndiler ve Milli Ordu kurulana dek Yunanlıları Ege’de durdurdular. Böylece Mustafa Kemal PaÅŸa ve Hükümetine ordu kurmak için zaman kazandırdılar. Canları pahasına….Özellikle yakın tarihimizin bu önemli dönemini okuyup anlamanın ne denli gerekli olduÄŸunu düşündüğümüzde Gülseren Engin’in çok deÄŸerli bir hizmeti gerçekleÅŸtirdiÄŸini görürüz. Kendisini kutluyorum.Smyrna’nın Yazgısı / Gülseren Engin / Remzi Kitabevi / 414 s. / 2020. Filiz GülmezAtatürk’ün izindekiler...
Atatürk’ün izindekiler... /Archive/2020/11/10/004625497-ic1.jpg ATATÃœRK’ÜN Ä°ZÄ°NDEKÄ°LERTolga AydoÄŸan’ın kaleme aldığı Atatürk’ün Ä°zindekiler’de; cesaretleri ve emekleriyle Cumhuriyetimizin seyrini deÄŸiÅŸtirmiÅŸ ama çoÄŸu unutulmuÅŸ kahramanlarını bulacak ve yaÅŸam öykülerini ÅŸaşırarak okuyacaksınız. Kimler mi var?Türkiye’nin ilk kadın heykeltraşı... Türkiye’nin ilk ve tek kâğıt mühendisi... Türkiye’nin ilk kadın ziraat yüksek mühendisi ve akademisyen kızı... KurtuluÅŸ Savaşı’na ve Atatürk’e büyük destek vermiÅŸ, Türkiye’nin ilk Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanı...Birçok ilde kütüphane, kitaplık ve müzeler açmış, Atatürk Müzesi’nin de kurucusu olan Atatürk’ün unutulan yaveri... “Türk Hititolojisinin babasıâ€... Tarihle Oynayan Çocuk...Türkiye’nin ilk operası Özsoy Operası’nın yazan ve besteleyenler... Türkiye’nin ilk kadın opera sanatçısı... Bulutlarda Atatürk adlı ünlü o fotoÄŸrafı çeken resim öğretmeni...NASA’da Apollo 11 projesinde görev alarak 1969’da Ay’da ilk kez yürüyen Neil Armstrong ve beraberindeki astronotların dünyaya dönüşü için yazılım geliÅŸtiren Türk ve ilk uçak mühendisi babası...Hababam Sınıfı’ndaki ‘Kel Mahmut’ karakterine ilham olan ve Atatürk’e destek olmak için telgrafla padiÅŸaha rest çekecek kadar cesur olan öğretmen...Tüm bu büyük yurtsever inanılmaz baÅŸarılarla dolu öykülerini keÅŸfetmeniz üzere sizleri bekliyor./Archive/2020/11/10/004640887-ic2.jpgCUMHURÄ°YETÄ°N UNUTULAN KAHRAMANLARI- Ä°ncelemenizde yer alan her isim Atatürk devrimlerinin, çaÄŸdaÅŸlaÅŸma yolunda kuÅŸaklar boyu kelebek etkisini ortaya koyuyor.Her biri Türkiye’nin eÄŸitim, iktisat, bilim, tarih, dil, sanat, müzik baÅŸta pek çok alanda kalkınması ve gelecek kuÅŸaklara saÄŸlam temeller bırakılması yolunda birer nefer olan bu insanların, devrimlerin hakkını nasıl verdikleri, ne gibi baÅŸarılara imza attıklarını ortaya koyuyorsunuz.Ve Atatürk’ün yeÅŸerttiÄŸi bu kahramanların çoÄŸunun yazık ki unutulduÄŸunu vurguluyorsunuz.Size bu incelemeyi kaleme aldıran duyguları anlatır mısınız?Türk toplumunda maalesef iÅŸittiklerine inanların sayısı araÅŸtıran ve okuyanlarınkinden daha fazladır. Herhangi bir konuda kiÅŸi araÅŸtırıp öğrenmek yerine iÅŸittiÄŸine inanarak bir ‘şeyi’ seviyor ya da düşman oluyor. Bu nedenledir ki genel olarak Türk insanı Atatürk’ü de kulaktan dolma bilgilerle öğreniyor.Oysa Atatürk ne güzel özetlemiÅŸ, illa beni görmeniz gerekmez, benim fikirlerimi ve duygularımı anlıyorsanız yeterlidir. Ä°ÅŸte onun felsefesini anlamak için yaptıklarını okumak ve öğrenmek gerekir.Bu kitabı yazmaktaki amacım da onun devrimlerini, hayatını, felsefesini ve buna iliÅŸkin olarak onun ideallerini somutlaÅŸtıran gençlerin baÅŸarı öykülerini kaleme almaktı.Kitabımda; kültür, sanat, bilim ve akılla hayatı yorumlayarak çaÄŸdaÅŸ bir ülke inÅŸa etmeye çalışmasını somut örneklerle göstermeye çalıştım.Bu süreçte Atatürk tek başına deÄŸildi elbet, O’nunla birlikte yürüyen, Cumhuriyeti yükselten gençleri ve arkadaÅŸları vardı, iÅŸte ben bu kiÅŸilerin bir kısmına kitapta yer verebildim.ÖrneÄŸin ilk arkeolog, ilk heykeltıraÅŸ, ilk uçak mühendisi, ilk kâğıt mühendisi, ilk gemi mühendisi gibi Cumhuriyetin ilklerini gerçekleÅŸtiren kiÅŸilerin baÅŸarı öyküleri bu kitapta yer alıyor.- Ä°ncelemeyi kaleme alma süreci nasıl geliÅŸti, hangi kaynaklar ve tanıklıklar ışığında kaleme aldınız? Kimlerle bizzat da görüştünüz?300 civarında kaynak kitap, kamu ve özel arÅŸivler, akademik yayınlar, röportajlar, ÅŸehirler arası yolculuklar derken üç sene sonunda Atatürk’ün Ä°zindekiler ortaya çıkabildi. Bilgi Yayınevi de büyük emek vererek kitabı yayına hazırladı.Kitabın hazırlık aÅŸamasında Prof. Dr. Zeliha Berksoy’dan Prof. Dr. Arsev Eraslan’a, Doç. Dr. Hüner Tuncer’den Hıfzı Topuz’a, Nazmi Kal’dan Tarihçi Recep Bozkurt’a kadar birçok önemli isim, tanık, akademisyenle görüşerek bilgi aldım. Salt bir akademik metin olmaması için gerçekliÄŸe sadık kalarak öyküleÅŸtirdim./Archive/2020/11/10/004709184-ic3.jpgSÄ°VÄ°L, Ä°NSAN ATATÃœRK- Atatürk’ün Ä°zindekiler, kahraman asker ve siyasetçi kimliklerinin yanı sıra asıl “sivil, insan Atatürk’ü nasıl ortaya koyuyor?Atatürk’ün duygusal bir insan olduÄŸunu hatta birçok defa topluluk içinde gözyaÅŸlarına hâkim olamadığını hatıratlardan öğreniyoruz. ‘İnsan Atatürk’ün en güzel örneÄŸi bu kitabın içindeki Hadiye Tuncer anısında yer alır.Şöyle ki; 1930’ların hemen başıdır. Ankara’da Ziraat Enstitüsü’nde okuyan talebeler bir tiyatro eserini sahneye koyacaktır. Aylarca çalışılır. Son provada Hadiye isimli genç kız düşüp ayağını kırar. Bu nedenle ertesi gün Halkevi’ndeki temsilde sahneye çıkamaz. Ãœzüntüsü katlanır çünkü Gazi de temsili izleyecekler arasındadır.Hadiye kırık bacakla evinde oturup sahne alamadığı için gözyaşı dökerken kapısı çalar. Gelen kiÅŸi “Bunu size Gazi Hazretleri gönderdi†diyerek bir kutu uzatır. Hadiye kutuyu açınca gülün üzerine iliÅŸtirilen bir notu görür: “Acil ÅŸifalar dilerim kızım. Kemal Atatürkâ€Ä°ÅŸte bu hatıra bize ‘İnsan Atatürk’ü layıkıyla tarif eder. Hadiye’ye ne mi olur? Okulunu bitirir ve Türkiye’nin ilk kadın ziraat mühendisi olarak tarihe geçer.Bu örnek aynı zamanda Atatürk’ün çocuklara ve gençlere verdiÄŸi önemi gözler önüne serer. Çünkü var ettiÄŸi Cumhuriyet bu nesil ile parlayacaktı. Günümüzde de gençlere büyük görev düşüyor, Atatürk’ü anlamak ve onun emanetini ileriye taşımak gerekiyor./Archive/2020/11/10/004726403-ic4.jpg- Yurdunda olduÄŸu gibi dünyaya açılarak ABD’de de ülkesini en iyi ÅŸekilde temsil etmiÅŸ, eÄŸitim alanında kendisi de devrimsel baÅŸarılara ulaÅŸmış, Mehmet Fuat Umay ile baÅŸlıyor incelemeniz. Nasıl bir örnektir Umay?Güçlü bir devlet olabilmek için iyi yetiÅŸtirilmiÅŸ insan gücünün önemini Atatürk gayet iyi biliyor. GençliÄŸe hitabe, bu ana fikrin bir yansımasıdır aslında. Günümüzde yeniden okunduÄŸunda görülecek ki Atatürk bir kılavuz bırakmıştır gençlere.Çocuk ve gençler Atatürk için büyük bir önem taşır. Maalesef Cumhuriyetin ilk yıllarında azımsanmayacak oranda çocuk ölümleri var. EÄŸitimden mahrum kalan çocuklar sanki bu coÄŸrafyanın kaderi. Ama Mustafa Kemal bunun önüne geçmek istiyor.Tüberkülozu yenme ve çocuk saÄŸlığı konusunda Besim Ömer Akalın, genel saÄŸlık alanında Refik Saydam önemli sorumluluklar almış, Mustafa Necati, ReÅŸit Galip maarif konusunda önemli atılımlar yapmıştı. Bilhassa savaÅŸ sonrası yetim kalan çocuklar konusunda güvendiÄŸi bir isme yani Mehmet Fuat’a görev biçmiÅŸti.Şöyle özetlemek gerekirse; Mustafa Kemal, Mehmet Fuat Bey’e ‘Çocukları koruyan ruh’ manasına gelen Umay soyadını veriyor. Umay, fikren ve ruhen saÄŸlıklı nesillerin ortaya çıkması adına çok önemli iÅŸler yapıyor.Himaye-i Etfal Cemiyeti yani Çocuk Esirgeme Kurumu’nu kuruyor. EÄŸitim sisteminin inÅŸası için Filozof John Dewey’in Türkiye’ye gelmesini saÄŸlıyor. Ankara’daki ilk Himaye-i Etfal Cemiyeti binasını yaptırıyor.Cemiyete para toplamak için ‘çocuk haftası’ fikrini ortaya atıp harekete geçiyor. Böylece 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın temelini atan kiÅŸi oluyor. Çıkarılmasını saÄŸladığı ve fikir babası olduÄŸu Harika Çocuk Yasası ile Ä°dil Biret, Suna Kan, son kuÅŸaktan Fazıl Say gibi dünyaca ünlü sanatkârların yetiÅŸmesini saÄŸlıyor. Dahası Türk Hava Kurumu’nun da fikir babası.Atatürk’ün vasiyetini yani çocukların koruyuculuÄŸu vazifesini yerine getirmiÅŸ fakat günümüzde maalesef unutulmuÅŸtur. En azından 23 Nisanlarda adının anılması gereken Umay’ı bu kitapta yaÅŸatmak istedim./Archive/2020/11/10/004740293-ic5.jpgAPOLLO PROJESÄ°NDE NASA’YI EĞİTEN BABA-OÄžUL ERASLANLAR- Uzay ve havacılık eÄŸitimi için Atatürk tarafından Paris’e gönderilen, eÄŸitimini baÅŸarıyla bitirerek ülkesine dönen, Türkiye’nin ilk uçak mühendisi, ilerleyen yıllarda kurulacak TÃœBÄ°TAK’ın fikir babası Necdet Eraslan…Havacılık alanında baÅŸarılı faaliyetlerin ardından yine Atatürk tarafından bu kez ABD’ye gönderiliyor.Bundan sonrası ise film gibi. Anlatır mısınız? Neler baÅŸarmıştır Necdet Eraslan?Necdet Eraslan Türkiye’nin ilk uçak mühendislerinden. Atatürk, Necdet Eraslan’ı 1928’da Paris’e uçak mühendisliÄŸi eÄŸitimi, 1937’de Amerika’ya Martin ve Vultee uçaklarını satın alması için yolluyor. Eraslan ABD’de roket eÄŸitimi de alıyor. Hem teori hem pratik tecrübesi ile orada da sivriliyor.1937’de Caltech’te roket eÄŸitimi alırken dünyaca ünlü bilim insanı Theodore Von Karman’ın asistanı olması isteniyor. Doçentlik teklif ediliyor ama Eraslan kabul etmiyor, “Atatürk’e borcumu ödemem gerekiyor†deyip Türkiye’ye dönüyor.Yıldız Teknik Ãœniversitesi’nin Makine MühendisliÄŸi bölümünü kuruyor. Türkiye’deki ilk dizel motoru, elektriksiz köy kalmaması için de ilk su türbinlerini yapıyor. Ama Menderes gelince hepsinden vazgeçiliyor.1960’larda Louisiana State Ãœniversitesi’nde ders verirken Apollo projesi için NASA personelini eÄŸitiyor. Dizel motorda kompresör teknolojisini geliÅŸtirince dünyanın birçok yerine davet ediliyor ve konferanslar veriyor.AGARD’ın Türkiye temsilcisi seçiliyor, hayatını bilime adıyor, vefatından kısa bir süre önce dahi ‘mekanizmada benzetiÅŸim programı’ adında bir keÅŸif yapıyor. Bugün yaptığı ilk dizel motor Yıldız Teknik Ãœniversitesi’nde sergilenmektedir./Archive/2020/11/10/004802043-ic5-1.jpg- Necdet Eraslan’ın Apollo 11 projesinde katkı sahibi olduÄŸunu öğrendiÄŸimiz oÄŸlu Arsev Eraslan’ın da ABD’de imza attığı ve günümüzde de kullanıldığını belirttiÄŸiniz projeler var. Burada da dile getirelim.Necdet Eraslan’ın oÄŸlu Arsev Eraslan ise 1965’te Tennessee Ãœniversitesi’nde doçent olarak çalışırken aynı zamanda Hava Kuvvetlerine baÄŸlı Arnold Space Center’da Apollo 11 projesi için yazılım geliÅŸtirir. 1969’daki Neil Armstrong’un ay yürüyüşünün ardından astronotların dünyaya dönüşü için re-entry yazılımlarını ekibiyle birlikte gerçekleÅŸtirir.1996’da NASA-Technology Transfer Center’ın başına geçer, baÅŸ bilim adamı olur. Adalet Bakanlığı için dünyadaki ilk üç boyutlu yüz tanıma teknolojisini (ILEFIS) hayata geçirir. Suçluları yakalamak için geliÅŸtirilen bu teknoloji Prof. Dr. Arsev Eraslan ve ekibi sayesinde günümüzde hemen hemen dünyanın birçok ülkesinde kullanılıyor.Eraslan’lar çok kıymetli bilim insanları olarak karşımıza çıkar. Ä°stikbal Göklerdedir diyen Ulu Önder’in bu gençleri onun vasiyetini yerine getirircesine Apollo 11 projesine katkıda bulunur.Yani Ay’a yolculuÄŸun ardında NASA personeline ders veren baba Eraslan ve aynı proje için yazılım geliÅŸtiren oÄŸul Eraslan vardı. Bu kitapta da detayları yer aldı./Archive/2020/11/10/004839324-ic6.jpg- Ata Nutku… Atatürk’ün izinden kuÅŸaklarca yürümüş bir aile. Babası, kendisi ve oÄŸullarının yol hikayesinde devrime olan baÄŸlılıklarıyla canla baÅŸla gemicilik alanında Türkiye’nin kalkınmasına adanmış yurtseverler. Atatürk’ün haklı bir yarasına da merhem oluyor Ata Nutku...Ata Nutku Cumhuriyetin ilk gemi mühendisi. Yurt dışına devlet bursuyla gidiyor ve döndüğünde gemi yapımına baÅŸlıyor. Zorlukla karşılaÅŸsa da yılmıyor ve baÅŸarıyor. OÄŸlu Yavuz Nutku da babası gibi Atatürk’ün Ä°zinde bir ömür sürüyor ve Einstein denklemlerini çözerek birçok ilki baÅŸarıyor.Dikkat çekmek isterim o kuÅŸak büyük atılımları gerçekleÅŸtiren nesil. Ata Nutku da Türk Prometheleri olarak adlandırılan yurt dışına gönderilen gençlerden sadece biri.1924 ile 1948 arası ortalama her yıl 120 öğrenci tahsile yollanıyor. Bu gençler Cumhuriyeti yükselten ve her biri büyük baÅŸarılara imza atan gençler.Ata Nutku gemi üretmeye çalıştığında ‘Biz yapamayız, elimize yüzümüze bulaÅŸtırırız’ diyen bir zihniyetle karşılaşıyor. Sonunda dönemin Bakanına ‘Muhterem Beyefendi!’ diye baÅŸlayan bir mektup yazıp ‘Ben gemi yapmak istiyorum, iÅŸimi zorlaÅŸtırmayın’ minvalinde çıkışıyor.Bunun bir benzeri ReÅŸit Galip’te görülür. Bir gün sofrada Atatürk’e ‘Maarifin başına geçirdiÄŸiniz hocanız geri kafalı! Bu adamlarla Cumhuriyet geliÅŸmez’ diyerek tartışma çıkarıyor.Herkes Gazi’nin ReÅŸit Galip’i cezalandıracağını düşünürken Atatürk onu iki ay sonra maarifin başına geçiriyor. O da kıymetli iÅŸler yapıyor, Darülfünun reformu onun döneminde gerçekleÅŸiyor.Hakeza Cemal Hüsnü Taray, o da Atatürk’e ‘gençlere yol açın’ diyor ve 22 yaşında Ziraat Bankası’nın başına, 29 yaşında da Maarifin başına getiriliyor. Bu gençler korkusuz ve taşın altına elini koymaktan çekinmeyen bir nesil. Kendi hayatlarını deÄŸil vatanın geliÅŸmesini daha mühim görüyorlar.Ama birçok örnekte karşımıza çıktığı üzere Necdet Eraslan, Ekrem Akurgal, Ata Nutku, Mehmet Ali Kâğıtçı ve daha birçok ilkleri baÅŸarmış isim geliÅŸmeye çok sıcak bakmayan, Osmanlı’dan devam eden çaÄŸ dışı, katı ve geleneksel bir düşünce yapısıyla da mücadele ediyor.Kitaptaki ilkleri baÅŸaran o dönemin gençlerinin düşünce yapısını bugünün gençlerinin anlaması gerekiyor./Archive/2020/11/10/004928276-ic6-ya-1.jpg- Salih, diÄŸer adıyla Kara Salih ÇavuÅŸ, Atatürk’ün verdiÄŸi soyadıyla Ä°stiklal Madalyası sahibi Salih Sakarya… Ömrünce cepheden cepheye koÅŸmuÅŸ, gördüğü tüm iÅŸkencelere raÄŸmen çözülmemiÅŸ, sayesinde silahlar Anadolu’ya kaçırılabilmiÅŸ Salih Sakarya…Sonrasında ömrü yokluk içinde geçen, 175 liralık bir maaÅŸ bile onca uÄŸraşın ardından zor bela baÄŸlanan Salih Sakarya…Bu kahramanlarımızın isimleri unutulmakla kalmıyor onlara adaletli bir gelir de oldum olası baÄŸlanamıyor okuma boyu sıklıkla karşımıza çıkan bir gerçek bu.Kara Salih ÇavuÅŸ da Cumhuriyetin unutulan kahramanlarından sadece biri, göründüğü, isyan ettiÄŸi ve sesini duyurabildiÄŸi için farkında olabiliyoruz.Sadece Salih ÇavuÅŸ deÄŸil, savaÅŸtan sonra büyük yoksulluk çeken hatta istiklal madalyasını satan gazilerimiz vardı. Kara Salih Çavuş’un bugün mezarı bile belli deÄŸil.Öte yandan yine kitapta yer alan Atatürk’e tüm servetini, aynı zamanda da dört tane uçak bağışlamış olan Nafiz Kotan’ın da mezarı kayıp. Onlar bu memleketin kurtarılması için ellerinden geleni yaparken zaman içinde unutulmaları nasıl izah edilebilir bilemiyorum.Kara Salih Çavuş’un son parası ile Atatürk’e mevlit okutması bu milletin Atatürk’e ne kadar büyük bir minnet duyduÄŸunun göstergesidir.Kitapta onun kahramanlıklarını yazarken ‘acaba günümüzde onun gibi vatansever insanlar kaldı mı?’ diye düşünmeden edemedim./Archive/2020/11/10/004942042-ic6-2.jpg- Nihat Dicle, Rıfat Ilgaz’ın da öğrencileri arasında olduÄŸu ve Hababam Sınıfı’nın ilkeli öğretmeni Kel Mahmut’u esinlendiÄŸi Nihat Öğretmen… Bu cesur öğretmenin yol hikayesinde de yurt ve Atatürk sevgisi karşılıyor okurları.Nihat Dicle pek çoÄŸumuzun adını hiç duymadığı bir kiÅŸidir. Ama Kel Mahmut’u hepimiz biliriz. Oysaki Rıfat Ilgaz’ın ölümsüz eseri Hababam Sınıfı’ndaki Kel Mahmut karakterine ilham olan kiÅŸi Nihat Dicle’dir.Rıfat Ilgaz’ın öğretmeni olan Nihat Dicle Åžapka Devriminde Kastamonu’da Atatürk’ün mihmandarlığını yapar. KurtuluÅŸ Savaşı’nda ise padiÅŸaha protesto telgrafı çekip ‘Biz Mustafa Kemal’in yanındayız’ der ve hakkında idam kararı çıkar.Ömrünü Atatürk’ün izinde çocuklar yetiÅŸtirmek için harcar. Örnek bir öğretmen olur. Kendisi gibi öğretmen olan eÅŸi Hacer Dicle ise 1939’da Kastamonu milletvekili seçilir. Nihat ve Hacer Öğretmen ömürlerini eÄŸitime adar.Rıfat Ilgaz da öğretmeni Nihat Dicle’den ilham alarak Kel Mahmut karakterini yaratır. Kel Mahmut karakterine ilham olan Nihat Dicle’nin vatansever ve Atatürk sevdalısı biri oluÅŸu hiç bilinmemektedir.Atatürk, Nihat Dicle, Rıfat Ilgaz ve sonunda Hababam Sınıfı’na uzanan bu ilginç tarihi detayları kitaba dökmek benim için de büyük bir keyif oldu./Archive/2020/11/10/004953698-ic7.jpgGAZÄ° VE OPERA- Türkiye’nin kültür ve sanat alanlarında atacağı adımların habercisi olarak Mustafa Kemal’in opera ile tanışmasının ve gözlerinden yaÅŸlar getiren Tosca operasına olan tutkusunu da okuyoruz. Sıkı sıkıya, an be an takip ediyor müzikle ilgili çalışmaları…Mustafa Kemal askeri ateÅŸe olarak Sofya’da bulunduÄŸu zaman ilk defa opera seyreder. Carmen ve Tosca ilk izlediÄŸi operalardır.Tosca’yı izlediÄŸi gece uyuyamaz, çok etkilenir ve Åžakir Zümre’ye içli içli ‘Bulgarların bizi neden Balkan Harbinde yendiÄŸini anladım, çünkü onların opera binaları, opera sanatçıları ve müzisyenleri var’ der.Atatürk savaşın sadece harp meydanında kazanılmadığını çok iyi bilmektedir. Sanatla, kültürle, bilimle, ekonomiyle bir ülke ayakta kalabilir. Osmanlı’nın Bulgarlara Balkan Savaşı’nda yenilmesinin arkasında bu geri kalışın yattığını ifade eder.Atatürk’ün bu nedenle harpten sonra devrimlerle memleketi kalkındırma hamlesine giriÅŸir. Ankara’da Musiki Muallim Mektebini açar. Amacı bir Türk operası yapmaktır.1934’te Ä°ran Åžahı Pehlevi gelince ilk Türk operasının konusunu verir, Münir Hayri Egeli librettosunu yazar ve Adnan Saygun da besteler. Böylece ilk Türk operası “Özsoy†ortaya çıkar.Opera, hem ses hem de dramayı yan yana getirmesinden dolayı sahnelenmesi daha zor olan bir sanattır. Bu nedenle Gazi’nin zor bir sanat olan operayı hayata geçirme çabasını, ‘aÄŸaç yetiÅŸmez’ denen Gazi ÇiftliÄŸi’nde (AOÇ) bir orman yaratma çabasını eÅŸdeÄŸer görüyorum.Zihnen ve fizikken kurak bir coÄŸrafyada hem opera hem de orman var edilir. Ä°ÅŸte bu, zoru, imkânsızı baÅŸarmanın azmidir. Atatürkçülüğün de özü budur./Archive/2020/11/10/005006463-ic8.jpg- SöyleÅŸimizi Türk Hititolojisinin babası Sedat Alp’in öğrencisinin sorduÄŸu ve incelemenizin bütününde ifadesini bulan o soruyla bitirelim: “Atatürkçülük nedir, nasıl anlaşılmalıdır?â€Mustafa Kemal, çocukluÄŸu zor geçen ama öğrenmeye aç bir çocuk olarak karşımıza çıkıyor. ‘Elime iki kuruÅŸ geçse biriyle kitap alırdım’ diyen bir çocuk.Yazları Frerler okulunda Fransızca öğrenmeye çalışıyor. Kısıtlı imkânlarla büyük adam olmak istediÄŸini görebiliyoruz. Åžartları daima zorlayan inatçı, baÅŸarma isteÄŸi her daim ön planda olan önder bir karakter.Anafartalar’da Liman Von Sanders’dan ‘Orduları emrime verin’ demesinden sonra Alman komutanın ‘Çok gelmez mi?’ cümlesine ‘Hayır az gelir!’ demesi kendine güvenini gösterir.Atatürk askeri anlamda önemli bir strateji uzmanıdır. Kitapta yazdığım üzere Büyük Taarruz esnasında iÅŸlerin ters gitme ihtimalini göz önüne alarak orduyu Toroslara çekmeyi düşünüyor. Öyle ki Büyük Taarruz öncesi bir sene boyunca SAD Harekât Planı’nı uygulayarak Batı Cephesine erzak ve silah taşıyor.Atatürk askeri manada cesur, vatansever ve ileriyi gören bir stratejist. Devlet adamlığı konusunda yenilikçi reformlarla ümmet toplumunu millete dönüştürerek, kadınlara haklar vererek toplumu çaÄŸdaÅŸ dünyaya entegre etmek isteyen bir lider.Malum hastalık, cehalet, Osmanlı’nın borçları bir kambur gibi yeni Cumhuriyetin omuzlarında… Harbin bitmesinin ardından Ä°smet PaÅŸa’ya 30 Ekim 1923’te çektiÄŸi bir telgrafta “Bize geri, borçlu ve hastalıklı bir vatan miras kaldı†diyerek durumu özetliyor ve kolları sıvıyor.Kasasında 48 kuruÅŸ ile Ankara’da yeni bir ülke yaratmak için büyük bir mücadeleye baÅŸlıyor. En büyük savaşı da cehalete karşı olan savaş… Ä°ÅŸte bu manada Atatürkçülük demek imkânsızı baÅŸarmak ve yüzünü medeniyete dönmektir.Atatürkçülük diÄŸer bir manada karanlığa tutulan bir fenerdir. Bazıları karanlığın aydınlanmasını istemez, çünkü karanlık yanlışları gizler. Atatürk de, Atatürkçülük de bir aydınlanmadır. Atatürkçülük fener gibi yol göstericidir, diÄŸer Müslüman ya da emperyalizmle ezilen ülkelere iyi bir örnektir.Bizlerin yüzünü bilime dönen, akılla hareket eden, sanatı kültürü yaÅŸam felsefesi olarak gören Atatürkçülüğe ihtiyacımız var. Son yıllarda her manada zihnen kuraklaÅŸan Türkiye’de bugün Atatürkçülük su gibi elzemdir. Bu su Türkiye’yi yeÅŸertecek, eski o mutlu günlerine döndürecektir.Bizler Atatürk’e sahip olduÄŸumuz için büyük bir şükran duymalı ve bu doÄŸrultuda Atatürkçülük prensipleriyle gençlerimizi yetiÅŸtirmeliyiz. Böylesi çetrefilli bir coÄŸrafyada tek çaremiz Atatürk ve açtığı yolda izini takip etmektir. Umarım herkes Atatürk’ün aydınlığında birleÅŸir.Atatürk’ün Ä°zindekiler - Cumhuriyetin Unutulan Kahramanları / Tolga AydoÄŸan / Bilgi Yayınevi / 328 s. / 2020. Gamze Akdemir / Cumhuriyet Kitap EkiKaranlıktançıkmak Cumhuriyetle...
Karanlıktan çıkmak Cumhuriyetle... /Archive/2020/11/10/004025781-kapakic1.jpgKöy enstitülü yazarların son temsilcilerinden Feyzullah ErtuÄŸrul’a…Onlar, karanlığa karşı yürüyüp karanlığı bastırabildiler. Kim onlar? Ä°lki Halkevleri, nitekim kuÅŸaklar arasında köprülük görevini sürdürüyor hâlâ. Tiyatro tarihimizde özel konum sergiliyor bu nedenle yeÄŸin eÅŸik halinde. Ä°kincisi Köy Enstitüleri, taşıyageldiÄŸi eÄŸitim, örgütlenme vb. iÅŸlevleri dışında enstitü çıkışlı yazarlarla edebiyatta da çok önemli bir kanal/yatak oluÅŸturuyor.Ancak kiÅŸisel gözlemime göre bir kesim okur, enstitü çıkışlı yazarlara karşı yalınkat tutumla uzaklık duygusu yayan soÄŸuk duruÅŸ sergiliyor. Enstitülü kalemlerin, yazınsal yoÄŸunluktan uzak, düşük nitelikli yapı kurdukları, bir örnek tutum sergiledikleri kanısını taşıyorlar görece. Bu tutum kimi yazın tarihçileriyle eleÅŸtirmenlerin bunu destekleyip büyüten yaklaşımından besleniyor kuÅŸkusuz.Köy Enstitüsü çıkışlıların ortaya koyduÄŸu, 1950 KuÅŸağı öykücüleriyle Ä°kinci Yeniciler arasında sıkışıp kalmış, gereÄŸince kavranıp deÄŸerlendirilmemiÅŸ bir edebiyat damarı var. Daha önceleri “Enstitü BeÅŸlisi†baÅŸlığıyla anıp üzerlerine yazdığım Mahmut Makal, Mehmet BaÅŸaran, Talip Apaydın, Fakir Baykurt, Dursun Akçam, bir açıdan topluluÄŸun öncülerini oluÅŸturuyor. Daha sonra buna örnekse Ãœmit KaftancıoÄŸlu, Adnan Binyazar, Osman Åžahin vb. yazarlar da katılıyor.Åžu da var; bir kesim okurun, beÄŸendiÄŸi yazarı at gözlüğü haline getirip hep tarhana bulgur okumak konusunda üstüne yok. Oysa edebiyat bütünlük içinde alınmak zorunda deÄŸil mi? Ä°ÅŸte Literatür Yayınları ÅŸimdilerde bu yazarları yapıtlarını daÄŸarına katıyor da önemli bir eksikliÄŸi gideriyor. Enstitü BeÅŸlisinden ÅŸair BaÅŸaran veya yazar Mehmet BaÅŸaran da böyle gelmiÅŸ oldu okur önünde.BAÅžARAN / MEHMET; ÅžAÄ°R, ÖYKÃœCÃœ, ROMANCI, DENEMECÄ°Mehmet BaÅŸaran, köy enstitüsü çıkışlı kimi yazarlarda görülegeldiÄŸince düzayak bir anlatıma sığınmıyor hiçbir zaman. Bir anı aktarımından, başına gelenleri “hikâye ediverme†yaklaşımından ayrılan, hatta görece bunlara uzak duran bir öyküleme getiriyor denebilir yazar. Anlatılarında “imgesel çaÄŸrılarâ€a açtığı alan bunu gösteriyor. Ä°mgeleme, bu doÄŸrultuda anlamı yoÄŸunlaÅŸtırma, metni arındırıp sıkılama Mehmet BaÅŸaran öykülerinin dikkat çeken yanı. DiyeceÄŸim onun öyküleri modern yapıda çatılıp kurulmuÅŸ metinler.Bunları dilsel zarafetle köpürtebiliyor o. ÅžairliÄŸini de bu öykücülüğün arabasına koÅŸuyor çünkü. Kim bilir kaç bin körüğün alevinde nar gibi kızartılmış, örste kaç bin kez dövülmüş, bileyi taşında nasıl da bilenmiÅŸ bir dil. Özenli söz dizimleri, ÅŸaÅŸkınlığa uÄŸratan sözcükler, farklı kullanımlar, ÅŸairlere özgü sıçramalı anlatım öykülerdeki yüksekliÄŸin somut gösterenleri.Anlatan öyküleri yok mu peki yazarın? Var elbette. Anlatıverme iÅŸtahına dönük bu çaba, yapıtın zayıf yanı kuÅŸkusuz. Hatta yalnız olay aktaran, üstelik bir açıdan bilinçlendirme çabası içinde görünen, sıradan öyküleri de var Mehmet BaÅŸaran’ın. Ama bu arada gerekirliklerinin yerli yerinde durduÄŸu “Çukurcu Tahirâ€, “Çakıcı Nerede?†vb. (Aç Harmanı) bir iki öykünün, döneminde âdeta Faulkner esinlemesi olarak Türkçede erken bir Marquez iklimi havası yaydığı bile öne sürülebilir. YoÄŸun coÅŸumculuk, içe iÅŸleyen yoÄŸun hüzünle birlikte.Bu yazarlar, aydınlanma yolunda kuramla, eÄŸitimle, örgütçülükle ilgilendiÄŸi kadar kuÅŸaktaÅŸlarının yazınıyla da ilgilenebilseydi bugün çok baÅŸka bir “köy edebiyatı†duruyor olabilirdi karşımızda. Söz gelimi Faruk Duman gibi örnekçe baÄŸlamındaki bir yazarın yolu çok daha öncesinde açılabilirdi pekâlâ.YetmiÅŸ yıl önce yayımladığı ilk ÅŸiir verimi Ahlat AÄŸacı’nda (1953) aÄŸaç eÄŸretilemesi eÅŸliÄŸinde doÄŸayla insanı bütünsel açıdan alırken Hikmet Birand, Alıç AÄŸacı ile Sohbetler’i (1968; 2014) henüz kaleme almamıştı. Tabii Nuri Bilge Ceylan’ın Ahlat AÄŸacı da (2018) yoktu henüz ortada.Åžair BaÅŸaran ya da öykücü, romancı, denemeci Mehmet BaÅŸaran, kuÅŸağın yarattığı bu edebiyatın düzeyini gösteren “imza†baÄŸlamında, artık karşımızda!/Archive/2020/11/10/004040781-ic2.jpgÖYKÃœDENLÄ°K…Özgür Soylu; Öyküde Nefeslenme “EÄŸer Tesadüf DeÄŸilseâ€Köy enstitülü yazarlarla onlardan bir kuÅŸak sonra öğretmenlik yapanların çocukları da yazar konumuyla nicedir yazın dünyamızda adlarından söz ettiriyor. Dursun Akçam’ın ardından Alper Akçam, Mustafa Gazalcı’nın ardından Can Gazalcı, daha niceleri anımsanabilir. KuÅŸak ardılı öğretmen Fahrettin Soylu’dan sonra Özgür Soylu da, üçüncü öykü kitabıyla bunlar arasında anılabilir: EÄŸer Tesadüf DeÄŸilse (Poesis, 2020).Özgür, on beÅŸ yıllık öykü birikimi olan bir yazar. Ä°lk öykü kitabı Ä°yi Yolculuklar’da (2006) daha çok alaysamalı bir “yerel†bakış, yaklaşım kendini gösteriyordu. Son öyküler toplamı bundan izler taşısa da yabancılaÅŸtırmayı hedef aldığı, “humor†diyebileceÄŸimiz “kurgusal†bir alaysamayla karşımıza çıktığı açık onun. Böylece kendi öykülemesini de yeniliyor Özgür enikonu.Çünkü rastlantılar yoluyla yaÅŸanabilecek yabancılaÅŸtırmalar odağında açık biçimle yapılandırdığı bu öykülerinde, üstelik öykü yazarlığı konusunu da iÅŸe katıp grotesk uçlara taşıyabiliyor. Böylece kendi öykücülüğünü yeniliyor yazar.Özgür Soylu, EÄŸer Tesadüf DeÄŸilse deyip okurlar kadar öykü yazarlarına da sesleniyor böylece.www.sadikaslankara.com, her perÅŸembe öykü-roman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor. M. Sadık Aslankara / Cumhuriyet Kitap EkiDönemin en‘güncel’kitabı
Dönemin en ‘güncel’ kitabı /Archive/2020/11/10/003713518-ic3.jpgMehmet Kabasakal’ın yeni kitabı, bence, bugünkü (2020’li yılların başındaki) siyasal hayatımızın durumuyla ilgili en “güncel†kitap.Bu güncellik, kitabın adından belli: “Türkiye’nin Demokrasi Sınavıâ€Gerçi Türkiye, 1940’lardan baÅŸlayarak, uzun zamandan beri demokrasi alanında çok aÅŸamalı bir sınavın içinde… Ve o aÅŸamaların önemli bir kısmını –büyük güçlüklerin üstesinden gelerek- baÅŸarıyla aÅŸmış…Ama o sınav hala devam ediyor. Ve bu aÅŸamada, karşısına çıkarılan engeller, ÅŸimdiye kadarkilerin hiçbirine benzemiyor. Åžu sırada da Türkiye’de yaÅŸayan pek çok insanın her sabah uyandığında aklına gelen ilk sorular o konuyla ilgili.Basına yönelik tutuklamalar, açılıp devam eden soruÅŸturmalar daha nerelere kadar gidecek? Cumhuriyet’e, Sözcü’ye yönelik baskıların sonucu ne olacak? Hapisteki gazetecilere uygulanan “tutuklama cezalarıâ€, yeni icad edilen “resmi olan yayın kesme cezalarıâ€?Halk TV, TV1 gibi televizyonlara “ekranlarını beÅŸer günlüğüne karartma†uygulamaları ile “Tamamen de kapatırız?†tehditleri?Ve adalet mekanizmasının savunma kanadına yönelik “Baroların yapısını deÄŸiÅŸtirme giriÅŸimleri… Buna karşı Anayasal haklarını kullanarak, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak isteyen avukatlar gruplarının Ankara’ya girmelerinin bile önlenmesi…Geceyi geçirdikleri kaldırımlarda üzerlerine battaniye örtmelerine bile tahammül edemeyen İç Ä°ÅŸleri Bakanlığı’nın emirleri? Böyle manzaralar daha ne kadar sürecek?Anayasa’nın “Bağımsızlıklarına ve alacakları kararlara kimse müdahale edemez, onlara telkinde bile bulunamaz†dediÄŸi mahkemelere “ Onu niçin tutuklamadın, ötekini niçin tutukladın? diye açıkça yapılan telkinler?Böyle sorular daha pek çok. Akla gelenleri biraz daha yazmaya kalksam, bu yazıyı bitirmek mümkün olmaz.Özetle: Ãœlkemizde demokrasiye müdahale, demokrasiyi çiÄŸneme, demokrasinin “olmazsa olmazâ€larını yok etme yönünde geliÅŸen malum olaylar, demokrasimizin geçirdiÄŸi sınavların bu son döneminin her zamankinden daha ciddi ve daha yaÅŸamsal olduÄŸunu gösteriyor.Ä°ktidar sözcülerinin her fırsatta tekrar ettikleri bir “beka sorunu†lafı var ya… O laf, malum, Türkiye’nin geleceÄŸi ile ilgili bir siyasi korkutmacadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluÅŸundan beri bir beka sorunu olmadı. Bundan sonra da olmaz. Ama, maalesef, Türkiye’nin demokrasisi için, artık kullanabilecek hale geldi. Bu dönemlerde ülkemiz deÄŸil ama, demokrasimiz, gerçekten bir “beka sorunu†karşısındadır.Kabasakal’ın bu kitabında demokrasi konusunu bu ÅŸekilde ele alması o açıdan çok isabetli olmuÅŸtur.SINAVIN AÅžAMALARIDört bölümlük kitap, demokrasinin dünyadaki geliÅŸmesinden baÅŸlıyor… Türkiye’deki geliÅŸmesini anlatıyor. Ve “demokrasinin kurumsal adımları†ile “sosyal dokuâ€ları adı altında, “olmazsa olmazâ€larını hatırlatıyor.Bütün bu bölümler içinde Türkiye ile ilgili bölümler, ülkemizdeki demokrasi tarihinin bir özetini oluÅŸturuyor1876 “Kanun-i Esasi’sinden baÅŸlayarak padiÅŸahlıktan meÅŸrutiyete “gidiÅŸ-geliÅŸâ€leri,hürriyet mücadelelerini, 93 harbinden Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşına kadar savaÅŸlar içinde sürdürülen demokratikleÅŸme giriÅŸimlerini, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluÅŸunu, kalkınmasını, çaÄŸdaÅŸlaÅŸmasını…Hukuk devrimi, kadın hakları devrimi, eÄŸitim devrimi gibi atılımların ardından Ä°kinci Dünya Savaşı badiresini de savaÅŸsız geçirmeyi baÅŸarmamızı…Ve çok partili demokratik hayata geçiÅŸimizi…Bunlar Kabasakal’ın kitabının baÅŸlığındaki sözcükte “sınavın†aÅŸamalarıdır. Türkiye, zaman zaman büyük güçlükler içinden geçerek de olsa, hedefine ulaÅŸmıştır. 1950 yılında, dünyanın tüm demokratlarının takdirle karşıladığı bir iktidar deÄŸiÅŸikliÄŸini, barış içinde gerçekleÅŸtirmiÅŸtir.ARTAN DEMOKRASÄ° TECRÃœBESÄ°... DÄ°KKAT DÄ°KKAT!1950’den sonra ilk karşılaÅŸtığımız güçlükler, dünyanın büyük bir kısmında olduÄŸu gibi, Türkiye’de de demokrasiyi sürdürme tecrübesinin yeterli hale gelememiÅŸ olmasının sonucudur.Kitapta, o güçlüklere yol açan olaylar da hatırlatılıyor…Ve ÅŸu sonuç ortaya çıkıyor:“Türkiye’nin 1945’ten itibaren çok partili demokratik döneme geçiÅŸinde hayli sınırlı kalan demokrasi tecrübesi birikimi, daha sonraki dönemlerde büyük ölçüde artmıştır. Gerçi Türkiye 1960’da, 1971’de, 1980’de askeri darbe dönemlerini yaÅŸamış, 1962’de, 1963’de ve 2016’da da bastırılabilen darbe teÅŸebbüsleri karşısında da kalmıştır. Ama ÅŸunu da göz önünde tutmak gerekir. O müdahale dönemleri, büyük acılara ve olumsuzluklara yol açsa da, bazı baÅŸka ülkelerin başına geldiÄŸi gibi, uzun yıllar sürüp, kalıcı hale gelememiÅŸtir.Çünkü yönetime el koyanların daha ilk günden itibaren bildikleri, gördükleri bir gerçek vardı: Türkiye’nin vatandaÅŸlarının büyük çoÄŸunluÄŸu demokrasiye artık alışmışlardı, onu benimsemiÅŸlerdi ve yaÅŸamlarını demokrasi dışı bir rejim altında sürdürmeye razı olamazlardı… Bu yüzdendir ki, müdahalecilerin, daha ilk gün radyodan “dikkat dikkat “diye açıkladıkları müdahale bildirilerindeki ilk mesajları “demokrasiye baÄŸlı oldukları†beyanıydı. Müdahaleye gerekçe olarak gösterdikleri, “kardeÅŸ kavgasına son vermek†gibi, “içteki ve dıştaki tehlikeleri önlemek†gibi “iÅŸlerini hemen bitireceklerini ve yönetimi demokratik bir seçimle yeniden sivillere devredip gideceklerini ilan etmiÅŸlerdi.Öyle de yaptılar. Aralarında “hemen gitmeyelim, bir beÅŸ yıl daha kalalım†diyenler çıktığında, onları hızla tasfiye edip vaatlerinin gereÄŸini yerine getirmeye yöneldiler.Ve Türkiye, ne güneyindeki yakın komÅŸuları arasındaki bazı ülkeler gibi, krallıktan çıkıp cumhuriyete geçtikten sonra yeniden zincirleme diktatörlükler altında yaÅŸamak zorunda kaldı, ne de komÅŸumuz Yunanistan gibi, iktidara el koyduktan sonra, iktidardan ayrılmayı hiç düşünmeyen bir askeri diktatörlükten kurtulmak için ciddi bir savaÅŸ tehlikesinin ortaya çıkmasını beklemek zorunda kaldı.Hatta, yakın komÅŸularında ve dünyanın baÅŸka ülkelerinde, Yunanistan gibi, olup bitenler, Türkiye’nin, demokrasinin deÄŸerini daha somut olarak görmesine katkıda bulundu, demokrasiye olan baÄŸlılığını daha da artırdı.O yüzdendir ki, biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaÅŸları, 1980 darbesinden sonra yakın bir zaman öncesine kadar artık, yeni bir darbe ihtimalini aklımıza bile getirmez olmuÅŸtuk. 2000’li yılların ilk 6-7 yılı içinde, kamuoyunun durumu öyleydi. Bu yüzdendir ki, Ergenekon Davası, Balyoz Davası, ODATV davası gibi davalardaki “Bunlar darbe yapacaklardı†iddiasının düzmece olduÄŸunun kamuoyunca saptanması, yapılan onca baskıya raÄŸmen, saÄŸlanabildi.O arada bir ÅŸey daha anlaşıldı: Bu ülkede darbe yapmaya meraklı olanlar vardı. Ama onlar, o düzmece iddiaların sahipleriydi. O iddiaları ortaya atarak ordunun ve devletin diÄŸer önemli kuruluÅŸlarını ele geçirmeye çalışmışlardı. Ä°stemedikleri kimseleri görevlerinden aldırıp yerlerine kendi yandaÅŸlarını geçirmek istemiÅŸlerdi. Devlet yönetiminin etkili mevkilerine egemen olmaya çalışmışlar ve bunu büyük ölçüde baÅŸarmışlardı. Fakat bu defa ülkede iktidarda bulunanlarla aralarında anlaÅŸmazlık çıkmıştı. Hazırladıkları darbeyi onlara karşı uygulamak istedikleri zaman da, darbelere karşı tüm siyasi partilerle halk kesimlerinin katkısıyla, giriÅŸimleri boÅŸa çıkarılmıştı. Ama,gerek Ergenekon davası ve benzeri davalardaki sahteciliklerin, gerek baÅŸlattıkları darbe giriÅŸimini nasıl ve kimlerin yardımıyla düzenlediklerinin ayrıntılarıyla ortaya çıkarılması, mümkün olmamıştı. Türkiye’nin 2020 yılındaki siyasi sorunlarından biri oydu.Mehmet Kabasakal’ı ben 1970’li yılların ikinci yarısında tanıdım. CHP’nin Ankara’daki AraÅŸtırma ve Planlama Bürosunda Genel BaÅŸkan danışmanıydı.Ben Anka Ajansının kurucusu ve yöneticisiydim. CHP, Meclisteki birinci Partiydi. 1973 seçiminden sonra lideri Bülent Ecevit ile Milli Selamet Partisi (MSP) Genel BaÅŸkanı Necmettin Erbakan’ın kurduÄŸu koalisyon hükümetinin görevi, Kıbrıs çıkarmasındaki baÅŸarısından sonra sona ermiÅŸti. Yerine saÄŸdaki üç parti, Süleyman Demirel’in Adalet Partisi, Alparslan Türkeş’in Milliyetçi Hareket Partisi ve Necmettin Erbakan’ın Milli Selamet Partisi bir hükümet kurmuÅŸtu. Hükümetlerine “Milliyetçi Cephe†adını koymuÅŸlardı.Bu, adı üstünde, üç saÄŸ partinin - ortanın solundaki CHP ile, yelpazenin solundaki diÄŸer oluÅŸumlara karşı- bir siyasi savaÅŸ cephesi oluÅŸturması demekti.Kısacası, Türkiye’de demokratik kuralların iÅŸlemesi sürüyordu. Ama siyaset yeni bir gerginlik süreci içine girmiÅŸti. Kabasakal ve arkadaÅŸları, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir yandan muhalefetteki politikalarına, bir yandan da, 1977 seçimlerinden sonra kurulacağı öngörülen hükümetin hazırlıklarına katkıda bulunuyorlardı.O çalışmalar arasında “Özgür Ä°nsan†adı altındaki aylık bir dergi ile, partinin “Köylü DerneÄŸiâ€nin yayını olan Umut gazetesinin çıkarılması da vardı. Kabasakal o yayınları da yönetiyordu. O sırada birlikte çalışma fırsatı oldu. DostluÄŸumuz sonra da hep devam etti.Yüksek öğrenimini BoÄŸaziçi Ãœniversitesinden sonra doktorasını Ankara Ãœniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde tamamlayan Kabasakal daha sonraki, görevleri arasında Devlet Planlama TeÅŸkilatında Müşavirlik, BoÄŸaziçi Ãœniversitesinde Atatürk Enstitüsü kuruculuÄŸu da var. Akademik kariyerini Bilgi Ãœniversitesinde ve Okan Ãœniversitesinde ders vererek sürdürmüş, sosyal ve siyasal hayatla ilgili vakıflar ve sivil toplum kuruluÅŸlarının çalışmalarına da katkıda bulunmuÅŸtur.TARÄ°HSEL GÖREVÄ°MÄ°ZBu son kitabının da ülkemizin ÅŸu sıradaki en önemli sorunu olan, “Türkiye’nin Demokrasi Sınavı†nın -önündeki büyük güçlüklere raÄŸmen- baÅŸarıyla sonuçlanmasına katkıda bulunacağına inanıyorum.Bu yazıyı da onun kitabının sonundaki hatırlatmasını alıntılayarak bitireyim. Şöyle diyor Kabasakal;“Türkiye’de çaÄŸdaÅŸ anayasa ile güçler arasında dengenin yeniden kurularak demokrasinin pekiÅŸtirilmesi; hoÅŸgörü ve uzlaÅŸmaya dayalı bir siyasal kültürün geliÅŸtirilmesi için sorumluluk, baÅŸta demokrasiyi bir yaÅŸam biçimi olarak seçmiÅŸ tüm yurttaÅŸlar olmak üzere, partilerin, milletvekillerinin, sivil toplum ve meslek kuruluÅŸlarının, üniversitelerin ve medyanın tarihsel görevidir.â€MEHMET KABASAKAL: Mehmet Kabasakal, 1970’li yılların ikinci yarısında CHP’nin Ankara’daki AraÅŸtırma ve Planlama Bürosunda Genel BaÅŸkan danışmanıydı. O çalışmalar arasında “Özgür Ä°nsan†adlı aylık bir dergi ile, partinin “Köylü DerneÄŸiâ€nin yayını olan Umut gazetesini de yönetti. Yüksek öğrenimini BoÄŸaziçi Ãœniversitesinden sonra doktorasını Ankara Ãœniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde tamamlayan Kabasakal, Devlet Planlama TeÅŸkilatında Müşavirlik, BoÄŸaziçi Ãœniversitesinde Atatürk Enstitüsü kuruculuÄŸu görevlerinde de bulundu. Akademik kariyerini Bilgi Ãœniversitesinde ve Okan Ãœniversitesinde ders vererek sürdüren Kabasakal, sosyal ve siyasal hayatla ilgili vakıfların ve sivil toplum kuruluÅŸlarının çalışmalarına da katkıda bulunuyor.Türkiye’nin Demokrasi Sınavı / Mehmet Kabasakal / Cumhuriyet Kitapları / 192 s. / 2020 Altan ÖymenHazine ve Maliye Bakanlığıgörevine Lütfi Elvan atandı
Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine Lütfi Elvan atandı Görevden Affını İsteyen ve Görevden Af Talebi Kabul Edilen Berat ALBAYRAK’tan Boşalan Hazine ve Maliye Bakanlığına Lütfi Elvan atandı. cumhuriyet.com.trCumhuriyet Kitapları’ndan ustalar geçidi!
Cumhuriyet Kitapları’ndan ustalar geçidi! /Archive/2020/11/10/002919006-hifziok.jpgHIFZI VELDET VELÄ°DEDEOÄžLU VE SÖYLEV!Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet VelidedeoÄŸlu’nun iki cilt olarak basıma hazırladığı ve Cumhuriyet Kitapları’nca yeni bir basımı yapılan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Söylevâ€i, özel bir yerde kuÅŸkusuz.Atatürk’ün olaÄŸanüstü ileri görüşünü, özelliklerini ve kiÅŸiliÄŸini yansıtan, okuyanı aydınlatan, bağımsızlığın kutup yıldızı “Söylevâ€; 1919-1927 döneminde, Atatürk’ün kendi kaleminden çıkmış bir özyaÅŸam öyküsü.Ulusal KurtuluÅŸ Savaşı’nın ve Türk Devrimi aÅŸamalarının üst düzeyde, ilk elden tutulmuÅŸ bir güncesi. Türkiye’nin en önemli döneminin belgelere dayalı siyasal tarihi. Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü en iyi anlatan kitap.VelidedeoÄŸlu’nun sözleriyle, “Bu Söylev, çaÄŸdaÅŸ Türkiye Cumhuriyeti’nin; nereden baÅŸlanıp, hangi olumsuz koÅŸullar altında, hangi engel ve aÅŸamalardan geçilerek nasıl kurulduÄŸunu, belgelerle anlatan anıtsal kitaptır. Bu nedenle günümüzün ve geleceÄŸin bütün kuÅŸakları Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluÅŸ tarihini ve böylece Türk Ulusu’nun tutsaklıktan kurtuluÅŸunun öyküsünü öğrenmek için Söylev’i okuyacaklardır.â€/Archive/2020/11/10/002937319-mericok.jpgMERİÇ VELÄ°DEDEOÄžLU’NDAN Ä°KÄ° YETKÄ°N KAYNAKUsta yazarlarımızdan Meriç VelidedeoÄŸlu, kaynak niteliÄŸindeki iki kitabıyla Cumhuriyet Kitapları arasındaki yerini koruyor.Demokrasiden Teokrasiye mi? adlı kitabında AKP iktidarının "dinsel temelli bir dünya görüşü" ile "dünyasal yaÅŸam alanı"nı düzenleme giriÅŸimini ele alan VelidedeoÄŸlu; son yıllarda pusulasız bir gemi durumuna getirilen Türkiye'nin dev dalgaların ortasına sürülüşünü anlatıyor.Meriç VelidedeoÄŸlu, Laiklikten Åžeriata mı? adlı kitabında ise bir Cumhuriyet kadını olmanın sorumluluÄŸu ile çeyrek yüzyıldan özenle seçilmiÅŸ yazılarının ışığında, adım adım ÅŸeriata doÄŸru üstü örtülü gidiÅŸin izini sürüyor. Åžeriatın gizlenmeye çalışılan ayak seslerini duyuruyor, toplumu uyarıyor.GeçmiÅŸi, bugünü ve geleceÄŸi saÄŸlıklı, saÄŸduyulu baÄŸlantılar, öngörüler ve uyarılarla bütünleyen VelidedeoÄŸlu, pusulası Atatürk aydınlığının farkını ve hümanizmasını vurguluyor./Archive/2020/11/10/002959365-alevok.jpgALEV COÅžKUN’DAN KEMALÄ°ZM Ä°NCELEMESÄ°Cumhuriyet Kitapları’ndan Hasan Âli Yücel, Samsun’dan Önce Bilinmeyen 6 Ay, Liberal Ekonominin Çöküşü (Küresel Kriz), Devrimin Ä°lk Karşıtları, Yeni Mandacılar, Anayasayla Sivil Darbe adlı kitapları yayımlanmış olan Alev CoÅŸkun, TÃœYAP 38. Uluslararası Ä°stanbul Kitap Fuarı’nda okurlarla bu kitaplarının yanı sıra yeni incelemesi Kemalizm - Aydınlanma Devrimleri Nedir, Ne DeÄŸildir ile buluÅŸuyor.CoÅŸkun bu kitabında, Cumhuriyeti kuran yöneticilerin gerçekleÅŸtirdikleri devrim için Kemalizm adını nasıl benimsediÄŸini gösteren ve böylece, “Kemalizm Atatürk’ten sonra uydurulan bir kavramdır†iddiasını tarihin çöplüğüne yollayan örnekleri irdeliyor.Kemalizm’in bir sistem olarak devlet yapılanması ve birey üzerindeki laik inÅŸasını çözümlüyor. Sac ayakları; adalet, siyaset, eÄŸitim, kültür baÅŸta olmak üzere hayatın ve sistemin temel alanlarında yorumlanan ve yürürlüğe giren Kemalizm’in modernitesini ve vizyonunu ortaya koyuyor.Alev CoÅŸkun; 5-16 Mayıs 1935’te 4. CHP Kurultayında kabul edilen Parti Programı ve 1937’de Mustafa Kemal Atatürk’ün, 5. CHP Kurultayı için aldığı notlar baÅŸta olmak üzere; tüm yönleriyle Kemalizm gerçeÄŸine Prof. Maurice Duverger, Georges Tongas, Francois Georgeon ve Ä°lhan Selçuk gibi aydınların tarihe geçen vargıları temelinde de dikkat çekiyor./Archive/2020/11/10/003030912-ceyhunok.jpgCEYHUN ATUF KANSU’NUN Ä°YÄ° ADAMI: MEHMET ALÄ°!Åžiirlerinin kaynağı hoÅŸgörü, insanlık sevgisi, ulusal bağımsızlık ve doÄŸa olarak nitelenen usta ÅŸair Ceyhun Atuf Kansu’nun Ä°yi Ä°nsan Mehmet Ali adlı çocuk kitabı da Cumhuriyet Kitapları arasında yerini aldı.Anadolu’nun farklı yörelerinin mahalli rengini, sıkıntılarını, mutsuz insanlarını iÅŸlemiÅŸ ve özellikle hasta çocuklara dikkat kesmiÅŸ Kansu; Ä°yi Ä°nsan Mehmet Ali adlı çocuk kitabında da iyiliÄŸi, vicdanı, yalın sevgiyi, ÅŸefkati, güçlü empatiyi alıyor merkeze.Örnek adamdır Mehmet Ali! Kimse kimseye hele çocuklara el kaldıramaz yanında... Kimseyi el olarak görmez, gözünde herkes eÅŸittir... Yanlış yapanı tatlı dille, açık yüreklilikle uyarır… Ä°nsandan ümidini kaybetmez... Kefeyi adaletli tartar, kul hakkına girmez...Sözünde, iÅŸinde, yüreÄŸinde dosdoÄŸru bir adamın Ä°yi Adam Mehmet Ali’nin öyküleri sadece çocuklara deÄŸil büyüklere de seslenen bir Ceyhun Atuf Kansu klasiÄŸi./Archive/2020/11/10/003055224-isikok.jpgIÅžIK KANSU’DAN ÇOCUKLARA ŞİİRLERUfukta Bora Alabora adlı kitabında yanlış yönetimlerle geleceÄŸi ipotek altına alınan ülkemizin; siyasi, sosyal ve ekonomik olarak getirildiÄŸi darboÄŸazı açımlayan usta gazeteci Işık Kansu, TÃœYAP 38. Uluslararası Ä°stanbul Kitap Fuarı’nda okurlarla buluÅŸan “Serçe Konağı†adlı yeni kitabında ise çocuklara ÅŸiirlerle sesleniyor.Okul Çocukları İçin Özel Hafta Åžiirleri alt baÅŸlığıyla sunulan Serçe Konağı; Kansu’nun okullarda kutlanan ya da anılan özel günler ve haftaların, öğrenciler tarafından daha iyi anlaşılabilmesi, algılanabilmesi, özümsenebilmesi için yazdığı çocuk ÅŸiirlerinden oluÅŸuyor. Öğretmenler için de, derslerin iÅŸlenmesi sırasında kullanabilecekleri yardımcı bir kaynak niteliÄŸinde./Archive/2020/11/10/003112740-ataolson.jpgATAOL BEHRAMOÄžLU’NDAN 19 MAYIS DERSLERİÇocuklar İçin 1919 Dersleri (19 Mayıs 1919’un 100. Yılında), usta ÅŸair yazar Ataol BehramoÄŸlu imzasını taşıyor. BehramoÄŸlu’nun; eÄŸitimi zorlayıcı, bunaltıcı bir yaklaşımla ezberci yorumlara indirgeyen ve çocukları okuldan soÄŸutan yanlış yöntemlere karşı yazdığı bir kitap.Öğretmenlerin, anne babaların, büyüklerin çocuklara öncelikle kazandırmaları gereken bilincin; araÅŸtırarak, soru sorarak öğrenmenin, bilgi edinmenin, akıl yürütmenin can sıkıcı zorunluluk ya da ezbercilik deÄŸil; bir mutluluk, bir sevinç olduÄŸunu vurguluyor Ataol BehramoÄŸlu.BaÅŸka Gökler Altında, Beyaz Ä°pek Gibi YaÄŸdı Kar, KardeÅŸ Türküler, Yurdu Teninde Duymak ve Sivil Darbe kitapları da BehramoÄŸlu’nun Cumhuriyet okurlarıyla buluÅŸan diÄŸer kitapları./Archive/2020/11/10/003129599-mustafaok.jpgMUSTAFA BALBAY’DAN GÖÇ DALGASI!Dokuzu Silivri Hapishanesinde olmak üzere kırk altı kitaba imza atan usta gazeteci Mustafa Balbay, özel önem verdiÄŸi araÅŸtırma kitaplarına bir yenisini daha ekleyerek, Mustafa Balbay’ın Göç Dalgası - Suriye Türkiye’ye Girdi adlı kitabını okurlarla buluÅŸturdu.Balbay, bu kez Suriye’de 2011’de baÅŸlayan iç savaşın Türkiye’ye olan etkilerini tüm yönleriyle kaleme alıyor. “Bir gün Suriye sorunu biter ama, bu iktidarın uyguladığı politikalarla Türkiye’nin Suriyeliler sorunu bitmez!†diyen Mustafa Balbay, AKP iktidarının ta başından bu yana yaptığı yanlışları bilgi ve belgeler ışığında ortaya koyuyor. Ä°nsani yönlerinden küresel tuzaklara kadar Suriye’ye iliÅŸkin yanıtı aranan pek soruya yanıtlar getiriyor.Göç Dalgası - Suriye Türkiye’ye Girdi’nin temel amacını, gerçekleri bütün çıplaklığıyla ortaya koymak, çözüm için seçenekleri gündeme getirmek†olarak vurguluyor Mustafa Balbay./Archive/2020/11/10/003150724-mineok.jpgMÄ°NE G. KIRIKKANAT’TAN TARÄ°HTE KADINA BAKIÅž!Mine G. Kırıkkanat, Adı Öküzden Sonra Gelen adlı kitabında tarih boyunca kadına olan bakışı farklı coÄŸrafyalardan, farklı dinlerden ve farklı düşünürlerden seçkilerle ele alıyor.Schopenhauer’dan, Lord Byron’a; “erkek toplumu†hayali kuran Jean Jacques Rousseau’ya kadar onlarca dehanın kadına bakışının temeline iniyor.Adı Öküzden Sonra Gelen; kadınının, tarih boyunca toplumsal yaÅŸamdan uzak tutulmasına adeta bir baÅŸkaldırı niteliÄŸinde. Kırıkkanat; kadının, kaba gücüyle olmasa da “zekâsıyla†her geçen gün bu egemenliÄŸi erkeÄŸin tekelinden alışını ustaca anlatıyor./Archive/2020/11/10/003209223-mineok.jpgERENDÄ°Z ATASÜ’DEN YABANCILAÅžMAYA BAÅžKALDIRI!Edebiyatımızın önde gelen yazarlarından Erendiz Atasü, Yurdum Gurbet Olmasın - Kadın Özgürlüğü ve Aydınlanma Yazıları’nda; aydın ve yurttaÅŸ olmanın taşıdığı sorumlulukla, bir iÅŸaret fiÅŸeÄŸi yakarak Türkiye’nin sorunlarını irdeliyor. YabancılaÅŸmaya baÅŸkaldırırken, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde ulusça bir iÅŸaret verildiÄŸine dikkat çeken Erendiz Atasü; Yurdum Gurbet Olmasın - Kadın Özgürlüğü ve Aydınlanma Yazıları’nda, okurlarına çevremizi saran ve gün geçtikçe büyüyen “kültürel yozlaÅŸmadan†arınmanın yollarını sunuyor./Archive/2020/11/10/003249957-tekadamok.jpgON SEKÄ°Z YAZARDAN TEK ADAM ELEÅžTÄ°RÄ°SÄ°Cumhuriyet Kitapları’nca yeni yayımlanan kitaplardan biri de; Tek Adamcı Saray Düzeni - CumhurbaÅŸkanlığı Hükümet Sistemi EleÅŸtirileri. Cumhuriyet Kitapları Yayın Koordinatörü ÇaÄŸdaÅŸ Bayraktar’ın yayına hazırladığı kitapta yazılarıyla yer alan isimler ise şöyle:Alev CoÅŸkun, Hamdi Yaver Aktan, Mustafa Balbay, Ä°lker BaÅŸbuÄŸ, Orhan Bursalı, Yunus Emre, Barış Doster, Ersin KalaycıoÄŸlu, Sabih KanadoÄŸlu, MuhteÅŸem Kaynak, Ãœmit Kocasakal, Emre Kongar, Ali Sirmen, Hakkı Uyar, Celal Ãœlgen, Barış TerkoÄŸlu, Ece Güner Toprak, Hikmet Sami Türk./Archive/2020/11/10/003306692-asevketok.jpgA. ÅžEVKET’TEN 38. ALAY KAHRAMANLARIYedek TeÄŸmen A. Åževket’in kaleminden okuyacağınız Bağımsızlık Savaşı’nda 38. Alay’la Samsun’dan Ä°zmir’e adlı kitap ise Bağımsızlık Savaşı’nda 38. Alay’la Samsun’dan Ä°zmir’e bir tarihsel gerçekliÄŸin anlatımı.Ä°stanbul Askeri Matbaası’nda 1941’de basılmış ve üstünde “121 Sayılı Askeri Mecmua lahikasıdır†(121 Sayılı Askeri Dergi ekidir) yazılı kitap, Ulusal KurtuluÅŸ Savaşı’mızın hangi koÅŸullarda verildiÄŸinin, halk ordusunun içinde iÅŸgalcilere karşı göğüs göğüse çarpışan bir yedek teÄŸmenin kaleminden aktarımı.Işık Kansu’nun deÄŸerlendirmesiyle, “Ayağında çarıkla Samsun’dan Ä°zmir’e deÄŸin yürüyüp bu ülkeyi kurtaran Yedek TeÄŸmen A. Åževket’in bugün ÅŸehit düştüğü yerde, Çaldağı eteklerinde yatan er Mehmet’in, daha künyesi bölük defterine kaydedilemeden topraÄŸa düşen yedek subay Raci’nin öyküleri, 23 Nisan gibi, 19 Mayıs gibi, 29 Ekim gibi bayram olmaktan çıkarılmaya çabalanan 30 AÄŸustos’un zafer uÄŸultusunu yeniden taşıyor günümüze...â€/Archive/2020/11/10/003321910-ziyaok.jpgSENATÖR ZÄ°YA GÖKALP!Cumhuriyet Kitapları’nın önemle üzerinde durduÄŸu kitaplarından biri de, Senatör - Bir Cumhuriyet Senatörünün Anıları. Kitapta, Türk siyasetinin birçok kritik aÅŸamasında katılımcı, hatta belirleyici olan Cumhuriyet Senatörü ve akademisyen Prof. Dr. Ziya Gökalp Mülayim’in anıları son yetmiÅŸ yılın kritik geliÅŸmelerine tanıklık saÄŸlıyor.Senatör, okurları baÅŸlıca ÅŸu soruların yanıtlarına ulaÅŸtırıyor:“Atatürk’ten sonra devam ettirilmek istenen toprak reformu ve kooperatifçilik mücadelesine kimler neden karşı çıktı? Ä°nönü, Baykal, Ecevit üçgeninin bilinmeyenleri neler? Ecevit’in olaylı Kayseri mitinginde neler yaÅŸandı? Vedat Dalokay’ın aday ve belediye baÅŸkanı olma süreci nasıl geliÅŸti? Kooperatifçilik Kıbrıs Barış Harekâtında nasıl iÅŸe yaradı? Büyük tartışma yaratan “Çankaya Toplantıları†hangi amaçla ve nasıl baÅŸladı? Katılımcılar kimlerdi?â€/Archive/2020/11/10/003340316-figenok.jpgFÄ°GEAN ATALAY’DAN ANNE-BABALIK REHBERÄ°Cumhuriyet Kitapları’nca yayımlanan yeni kitaplardan biri de deneyimli gazeteci, eÄŸitim yazarı Figen Atalay’ın çocuklu hemen tüm evlerde yaÅŸanan ortak sorunlardan, çatışma konularından yola çıkarak kaleme aldığı, 100 Soruda Anne-Babalık Rehberi – Kahvaltıda Dondurma.1. sınıfa baÅŸlayacak çocuÄŸunuz okula gitmek istemezse ne yapmalısınız? Ödevine ne kadar yardım etmelisiniz? Cep telefonunu kaç yaşında almalısınız? Ergen çocuÄŸunuzla iletiÅŸimi nasıl saÄŸlıklı tutarsınız? ÇocuÄŸunuz okuldaki zorbalardan biri mi yoksa? Ya da zorbalığa uÄŸruyor olabilir mi? ÇocuÄŸunuzun her dediÄŸini yapmamayı nasıl baÅŸaracaksınız? Ona gününü planlamayı nasıl öğreteceksiniz? Alanlarında en yetkin uzmanlar, bunun gibi yüz sorunun yanıtını Atalay’a deÄŸerlendiriyor. Cumhuriyet Kitap EkiGeçemez huylu huyundan ve Necati Behçet!
Geçemez huylu huyundan ve Necati Behçet! /Archive/2020/11/10/002513555-behicsonnnn.jpg“Geçemez huylu huyundan ve Necati Behçet /Bir kısık ezgi arar fanfar u boru yerineâ€. Dost Meclislerinde Kasideler, Necatigil arÅŸivinde bulunan kendi yazdığı kaside ve gazellerin çevresinde oluÅŸuyor. Her ÅŸiir bir anıya, bir fotoÄŸraf albümüne uzanıyor.Çay partisi, piknik, yılbaşı, mezuniyet, misafirlik, ödül, doÄŸum, emeklilik, uÄŸurlama gibi teÅŸekkür ve tebrik günlerini Necatigil ÅŸiirle taçlandırarak bir geleneÄŸi sürdürürken kızı AyÅŸe Sarısayın da bu ÅŸiirlerin hikâyelerini anılarına, tanıklıklara dayanarak, kitaplardan yararlanarak anlatıyor.Behçet Necatigil’in günlük hayatındaki incelikleri, dostlarıyla iliÅŸkilerini göstermesi bakımından da önemli bir anı kitabı.Dost Meclislerinde Kasideler / Behçet Necatigil / Yayına Hazırlayanlar: AyÅŸe Sarısayın, Åžaban Özdemir / Yapı Kredi Yayınları / 244 s. Cumhuriyet Kitap EkiKuÅŸadası'nda 4.2 büyüklüğünde deprem!
Kuşadası'nda 4.2 büyüklüğünde deprem! İzmir’in Menderes ilçesi açıklarında deprem oldu. AFAD’ın verilerine göre 4.2 büyüklüğündeki deprem yerin 7 kilometre derinliğinde meydana geldi.Kandilli Rasathanesi ise Kuşadası körfezinde yerin 11.7 kilometre derinliğinde 4.1 büyüklüğünde bir depremin olduğunu aktardı.Depremin İzmir'de hissedildiği belirtildi. cumhuriyet.com.trEnginÖzkoç'tan Berat Albayrak paylaşımı: Kaçmayın
Engin Özkoç'tan Berat Albayrak paylaşımı: Kaçmayın AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, dün akşam sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla sağlık koşullarını gerekçe göstererek istifa ettiğini duyurdu.Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı yaptığı açıklamada, ''Cumhurbaşkanımız tarafından yapılan değerlendirme sonunda, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın görevden af talebi kabul edilmiştir†denildi.İletişim Başkanlığı'nın açıklamasının ardından sosyal medya hesabından paylaşım yapan CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, ''Kaçmayın, zamanı geldiğinde hesap vereceksiniz'' dedi.Özkoç'un paylaşımı şöyle:''Kaçmayın zamanı geldiğinde hesap vereceksiniz. İki alemde de. Bozduğunuz kantar sizi de elbet tartacak. Vakit yaklaştı.''/Archive/2020/11/9/234138862-ozkoc-tweet.jpg cumhuriyet.com.trCem Uzan'dan Cumhurbaşkanlığıadaylığına ilişkin açıklama
Cem Uzan'dan Cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin açıklama Genç Parti Kurucu Genel Başkanı Cem Uzan, TV5 televizyonunda canlı yayına katıldı. Mustafa Deniz ve Hasan Basri Akdemir’in sorularını yanıtlayan Uzan; gündeme ve ekonomiye dair açıklamalarda bulundu.'ÇÖZÜLÜRSE ADAYIM'Akdemir’in “Cem Uzan Cumhurbaşkanı adayı mı†sorusuna da yanıt veren Uzan, “Şu andaki kanuni sorunlar çözülmeden bu sorunuza cevap veremem ama çözülürse adayım†ifadelerini kullandı.İTTİFAK AÇIKLAMASICem Uzan, kendisine dönük "İktidar tarafından getirilecek ve oyları bölecek" şeklindeki iddialara yanıt verdi. Uzan, "Şu anda iki ittifak var. Üçüncü bir ittifakın oluşması da kuvvetli bir ihtimal. Genç Parti bu ittifaklardan birinde yer alacak. Hangisinde yer alma ihtimalinin daha yakın olduğunu da bu soruyu yönelten vatandaşlarımıza sorayım ve soruya soruyla cevap vereyim. Genç Parti hiçbir zaman bölen olmadı, olmayacak" diye konuştu. cumhuriyet.com.trAKP Muğla Milletvekili Gökcan, koronavirüse yakalandığınıaçıkladı
AKP Muğla Milletvekili Gökcan, koronavirüse yakalandığını açıkladı AKP Muğla Milletvekili Yelda Erol Gökcan, koronavirüs semptomları göstermesi üzerine hastaneye başvurdu. Gökcan'ın yapılan Covid-19 test sonucu pozitif çıktı. Sosyal medya hesabından açıklamada bulunan Gökcan, test sonucunun pozitif çıktığını, ancek genel durumunun iyi olduğu paylaşımında bulundu. Gökcan, "Sevgili hemşehrilerim yapılan Covid-19 test sonucum pozitif çıktı. Şu an hastanedeyim, genel sağlık durumum gayet iyi. Bir süre izole olacağım. Dualarınızı bekliyorum. Lütfen maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyalım" ifadelerini kullandı. cumhuriyet.com.tr