News - Haberler
Victor Hugo’dan 13. Louis döneminde aşk!
Victor Hugo’dan 13. Louis döneminde aşk! Cemil Meriç’in yetkin çevirisiyle sunulan Marion de Lorme, Victor Hugo’nun zenginlerle düşüp kalkan, gönül eğlendiren ünlü bir Fransız kadının yaşamından esinlenerek kaleme aldığı beş perdelik oyununda bir aşk hikâyesini anlatırken, 13. Louis döneminin siyasi arka planını da eleştiriyor. /Archive/2021/1/19/133751446-ic.jpgCemil Meriç’in edebiyat ve edebiyat dışı alanlardaki çevirileri, onun, “kültürle derinlemesine alışveriş kaygısı”nın, “düşünce mesaisi”nin izlerini taşır. Çevirilerinde Türkçeye olduğu kadar çeviri yaptığı dillere de hâkimiyetini gösteren Meriç, kendine özgü üslûbuyla bir yandan edebiyat ve düşünce dünyamıza katkıda bulunmaya devam ederken, zaman zaman da çevirdiği yapıtlarla ve yazarlarıyla ilgili kimi çalışmalarını okurlarla paylaşır./Archive/2021/1/19/133805477-icc.jpgMarion de Lorme, Victor Hugo’nun zenginlerle düşüp kalkan, gönül eğlendiren ünlü bir Fransız kadının yaşamından esinlenerek kaleme aldığı beş perdelik oyunu. 1838’de geçen hikâyede Marion de Lorme âşıklarından kaçmak ve Didier’yle yeni bir hayata başlamak için Blois’ya yerleşir. Ancak geçmişi peşlerini bırakmaz. Hugo, bu aşk hikâyesini anlatırken, 13. Louis döneminin siyasi arka planını da eleştirmekten geri durmuyor.Marion de Lorme / Victor Hugo / Çev.: Cemil Meriç / İletişim Yay. / 211 s. Cumhuriyet Kitap Eki1793! Karanlık sırlar, sınırsız kötülük…
1793! Karanlık sırlar, sınırsız kötülük… Niklas Natt och Dag, karanlık sırlar ve sınırsız kötülükten oluşan bir ağın içinde gelişen bol ödüllü gerilim romanı 1793: Kurt ve Bekçi’de, 18. yüzyıl Stockholm’ünün inandırıcı bir portresini çiziyor. /Archive/2021/1/19/133536634-12ok.jpgYıl 1793. İsveç kralı kısa süre önce suikasta kurban gitmiştir. Kraliyet Fransa’daki devrim dalgalarının toplumuna ulaşmasından korkarken Stockholm dedikodu ve entrikalarla içten içe kaynar.Bu kaos içinde, bekçi Jean-Michael Cardell, çamurlu Fatburen Gölü’nde parçalanmış bir ceset bulur. İki kolu ve iki bacağı kesilmiş ceset tanınmaz haldedir.İnce hastalığın son safhalarındaki polis dedektifi Cecil Winge ile Cardell bu vahşi cinayeti çözmeye koyulurlar. Araştırmaları ilerledikçe toplumun her sınıfına yayılmış, karanlık sırlar ve sınırsız kötülükten oluşan bir ağın içinde bulurlar kendilerini.Niklas Natt och Dag, bol ödüllü gerilim romanı 1793: Kurt ve Bekçi’de, 18. yüzyıl Stockholm’ünün inandırıcı bir portresini çiziyor.1793 Kurt ve Bekçi / Niklas Natt och Dag / Çeviren: Solina Silahlı / Doğan Kitap / 416 s. Cumhuriyet Kitap EkiEdebiyat; soyutlayım ve dönüştürüm...
Edebiyat; soyutlayım ve dönüştürüm... “Bir yazar, işin başında anadili zanaatının ustası olmak zorunda. Ama ‘edebiyat için’ bu zanaatın aşılıp sanatçı olunması gerekir. Bunun için de anadilindeki iletişil diline dayalı kullanımın bırakılıp soyutlayım dönüştürüm temelli bir yazınsal dile dönüş zorunlu...” /Archive/2021/1/19/133300541-ic1.jpgİyi kötü anlatım yetisine sahip biri, yazmak istediği herhangi konuyu, kullanımlık iletişim diliyle de olsa, roman düzeneği içinde kitaplaştırabilir kuşkusuz. Tahkiye anlamında hikâyeler de nakledebilir. Bu durum, yazılanların "roman gibi", “öykü gibi” anlatılmaya çalışıldığı düşüncesine yol açsa da, sözü edilen metni tek başına "roman" ya da “öykü” yapmaya yetmez hiçbir zaman.Edebiyat yapıtı da öteki alanlarda görüldüğünce kendine özgü dile, mantığa dayanır ille. Bu, iletişim amaçlı gündelik konuşma diline sığdırılarak edebiyat yapılamaz, anlamına gelir. Homeros için de geçerlidir bu, Yunus Emre, Shakespeare, Kafka, Yaşar Kemal için de. Oysa bu adların yapıtları, kullanmalık dille çok çok bir iki paragrafta özetlenebilir. Zaten onları büyük kılan da, birkaç satırla özetlenebilecek izlekleri, konuları, sorunsalları özgün bireysel dil, kurgu, biçem hüneriyle büyük yapıtlar haline getirebilmesinde yatıyor. Edebiyata özgü matematik şunu söylüyor demek: Soyutlayımsız dönüştürümsüz edebiyat olmaz!PROLETERLER İÇİN ‘PATAFİZİK DERSLERİ’Onur Akyıl, tiyatro kökenli şair-yazar. Yayımladığı ilk romanı yukarıdaki düşünceleri doğruluyor: Proleterler İçin ‘Patafizik Dersleri (Can, 2020).Romanda bir saat tamircisinin hikâyesine giriyoruz. Günün birinde “İçi eski saatlerle, kahramanlarla dolu” (39) dükkânına onarılması için getirilen guguklu saatle tahta kuşunun Matruşka bebek benzeri önüne serdiği olaylar dizisine karşı saatçinin, kedisiyle birlikte, toplumsal, sınıfsal, simgesel pek çok öğeyle teyellendiği bir serüvendir bu. “Şeyler kalabalığının ölümsüzlüğü ve ölümsüzlüğün eşyaya yerleşmiş katılığı ‘hayat’ adı altında müthiş bir sıkılıkla yaşanı(r)” (24) romanda. Soru, kendiliğinden gelecektir: “Baktığımız her şeyin önünde yeniden kendimizi bulmaktan başka ne olabilir ki, yeni bir gün?” (47)Okurken bir çalım Bulgakof’u anımsamadan edemedim. Tumturaklı bir yabancılaşmaya dayalı kara anlatı temelinde denemesel metin gözüyle bakmak da olanaklı romana. Yapıtta zaman, özgürlük, kendilik vb. sorunların sorgulayıcı dille deşildiği bölümler için, anlatıya yer yer eklemlenmiş okuma parçaları gibi bakılabilir belki ama bu, okura, romanın kapsayıcı dili-mantığı içinde tartışmaya koyulma, sorulara kendince yeni açılımlar getirme olanağı tanıyor sonuçta. Zamanı berrak biçimde göstermeyen bir saatin merkezde olduğu, hep arandığı bir eğretileme girdabında gezinildiği görülebiliyor ayrıca romanda.Sonuçta kendi gerçekliğiyle buluşamadığı öngörülen bir toplumcu kavrayıştan yayılan o tuhaf “şeyleşme”ye karşı (28), yabancılıktan yabanlığa siyasal bir eleştiri bütünü halinde alınabilir yapıt. Bu çerçevede anlatılandan, kurgudan, kişilerden çok bu üst dil dikkati çekiyor zaten. Tiyatro kökenli bir şair tarafından verimlenişi de önemli yapıtın. Biçemsel yanıyla dikkati çeken Proleterler İçin ‘Patafizik Dersleri’, sessizlikle karşılanılamayacak düzeyde bir roman./Archive/2021/1/19/133312931-ic2.jpgDÜNYA DAMLASIWITOLD GOMBROWICZ: ‘BAKAKAI’Witold Gombrowicz’in, bir bölümünü yirmili yaşlarında kaleme aldığı on iki öyküsünden oluşuyor Bakakai (Çev.: Ece Korkut, Everest, 2020).İlkinin yıkımı, ikincisinin kışkırtısı arasında yitik kuşak olarak “manevi harabe” (23) bırakan bir savaşa nasıl bakılabileceğinin dersini de veriyor âdeta bize yazar. Büyümüşü, büyümekte olanı, gitmeye yakın duranı, küçüklüğünü sürdüreniyle yitik kuşaktan kişilerdir tümü bunların. Bu yüzden Gombrowicz, anlatıcısının gözlerini bağlamıştır da sanki, onu öylece salmıştır ortaya. Bu olgu, grotesk yapısına, kara anlatı damarına karşın açık biçimle kaleme alınan öykülerin yine de bir dramatik aks doğrultusunda yapılanmasını engellemiyor.Böylece yazar, cinlik örülü zekâsıyla, öyküde en zayıf yanından avını yakalayıp bunların üzerine yüksek soyutlayımlı bombardıman indiriyor âdeta. “Her şeyi gövdeye indir(ip)” (89) böylesi yaşamı içine sindiren tüm toplum bir anomali tablosu çizerken bu tür bulaşla yalnız ülkesinde değil, tüm Avrupa’da, sonra tüm dünyada bunun bir “insanlık hali” olarak alabildiğine nasıl yaygın olduğunu gösteriyor bize, üstelik zengin alaysama-parodi eşliğinde. Balzac’tan Moliére’e uzanan kahırlı gülümseme, Gogol’den Çehov’a akan içli bir hüzünle.Güçlü bir öykü kurucu Gombrowicz. Yirmi yaşlarından başlayıp kaleme aldığı bu öykülerinde sıçramalı sekmeli anlatısını oyunsu süreçlerle sürdürüyor hep, böylece ustalıkla öyküye bağlıyor okuru.İşte yüzyıl önceden, genç-erişkin her öykücünün okuması gereken modern edebiyatın bir öykü devi Witold Gombrowicz ve Bakakai./Archive/2021/1/19/133323509-ic3.jpgÖYKÜDENLİK…‘BİR GÜNÜ BİTİRME SANATI’Banu Özyürek’in önce ikinci öykü kitabı Poz’u (2019) okumuş, notlarımı paylaşmış, “Bir yazarı daha öyküleriyle dikkate alacağız,” diye yazmıştım.Öyküye, roman kadar yer açılamıyor edebiyatımızda. Oysa öykü sanatımız, romanın önünde, ne ki değerli pek çok öykücü, hak ettiği ilgiyi göremeden sürdürüyor yazında yolculuğunu. Hadi, dedim, bu düşüncenin dürtüsüyle, ilk öykü kitabını da okuyayım Banu’nun: Bir Günü Bitirme Sanatı (Raskol’un Baltası, Üçüncü Basım, 2017)Banu, birer zekâ oyunu kuruyor öykülerinde. Nitekim anlatıcıya göre, “ölüm bile yaşamak için çevrilen bir oyun,” (33). Böylece deftere, kitaba sığmaz bir yalnızlaştırma olgusuna yaslanıyor öykülerinde yazar, üstelik oyunsu süreçlerle. Bireyin kendi yalnızlığını aşamayışının nefis örneklerine dönüşüyor bunlar. Yoksa kişinin, “insanlar(ın), “dilleri olmasa daha iyi olmayı becebil(eceklerini)” (44) düşünmesi ne anlama gelir?Bu büyük yalnızlaşma, yabancılaşma eğretilemesi, örtük de tutulsa belirgin bir groteskle yol alıyor. Öte yandan olgunun kadın için taşıdığı anlam üzerinde de durmak gerekiyor. Çünkü kadınlığın bu yalnızlaşma-yabancılaşma içinde neredeyse tek paydaş halinde kaldığı söylenebilir. Banu, bu çerçevede kadının fiziksel, psikolojik yapısından gelen her ne rahatsızlık varsa bunların da ayrıca kökenine inmekte kararsızlık göstermiyor.Aynı zamanda “bağlamlı öykü” niteliğiyle de güzel bir örnekçe oluşturan ve “bizim büyük yalnızlığımız”a (65) özgülenen bu öyküleri okuyun derim.www.sadikaslankara.com, her perşembe öykü-roman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor. M. Sadık Aslankara / Cumhuriyet Kitap EkiBitcoin teknoloji hisselerini geride bıraktı
Bitcoin teknoloji hisselerini geride bıraktı Kripto para birimi bitcoin Ocak ayında teknoloji şirketlerinin hisselerini geride bırakarak fon yöneticilerinin alım yönündeki, yani uzun pozisyonlarının en fazla yoğunlaştığı menkul kıymet oldu. Bir yatırım aracının değer kazanacağını öngörerek alınan pozisyon uzun pozisyon olarak adlandırılıyor. /Archive/2021/1/19/132812649-bitcoin-kapak.jpgBank of America'nın aylık fon yöneticisi anketi sonucuna göre, teknoloji şirketlerinin hisseleri için açılan uzun pozisyonlar Ekim ayından beri ilk defa işlem hacimlerinde zirvedeki yerini kaybetti. Yatırımcıların verdiği bilgiye göre, bitcoine açılan uzun pozisyonlar Ocak ayında en hacimli işlem oldu. Doların değer kaybedeceğini öngörerek alınan kısa pozisyonlar ise en yoğun üçüncü işlem oldu.Ankete katılan yatırımcıların %83'ü ABD tahvil getiri eğrisinin dikleşeceğini tahmin etti. Getiri eğrisinin dikleşeceği tahmininde bulunan yatırımcı sayısı 2008'de Lehman Brothers'ın çökmesinin ardından, 2013'de Fed'in "Taper Tantrum" hamlesi veya 2016 seçimlerinin sonrasında bu tahminde bulunan yatırımcı sayısını aştı. Tahvil getirilerinin yükseleceği beklentisi tüm zamanların zirvesine tırmandı.Ankete göre kuyruk riski olarak adlandırılan, gerçekleşme ihtimali düşük ancak varlık fiyatlarında keskin oynama yaratabilecek tehlikeler arasında ise %30 ile koronavirüs aşısının dağıtımındaki sorunlar, %29 ile Fed'in varlık satın alımlarının azalması ve %18 ile ABD hisse piyasasındaki fiyat balon yer aldı.Kaynak: Reuters cumhuriyet.com.trErdoğan, Erbakan'ın mezarınıziyaret etti
Erdoğan, Erbakan'ın mezarını ziyaret etti AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eski başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın mezarını ziyaret etti. AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Prof. Dr. Nur Vergin için Merkezefendi Camisi'nde kılınan cenaze namazına katıldı.Erdoğan, cenaze namazının ardından eski başbakanlardan Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın Merkezefendi Mezarlığı'ndaki mezarında ziyaret etti.Erdoğan'a ziyaretinde Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da eşlik ettiği görüldü. AA / DHARus muhalif: Erdoğan dostum değil
Rus muhalif: Erdoğan dostum değil İki yıl önce “Erdoğan benim dostum” diyen Rus muhalif lider Jirinovski, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ilgili son olarak “Dostum değil” diyerek ilginç bir açıklamaya imza attı. Rusya Liberal Demokrat Partisi Başkanı Vladimir Jirinovski, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la artık dost olmadığını ifade etti. Jirinovski, 2 yıl önce yaptığı açıklamada, "Erdoğan benim dostum" demişti. Dikgazete'den Fuat Safarov'un haberine göre, Rus devlet televizyonu Rossiya-1 canlı yayın programında konuşan Jirinovski, Türkiye'nin son politikalarını beğenmediğini söyleyince, sunucu koltuğundaki ünlü gazeteci Vladimir Solovyov, “Ama Erdoğan sizin dostunuz” diyerek daha önceki açıklamasını hatırlattı. Jirinovski, beklenmedik soru üzerine, "Ne dostu? Biz belirli aşamalarda işbirliği yapabilirdik belki... Ama…" şeklinde konuştu.Rus gazeteci Solovyov’un, "Erdoğan size NATO'dan çıkmaya hazır olduklarını söylemişti" hatırlatması üzerine Jirinovski, "Hazır! Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve Avrasya Ekonomik Birliğine üye olmak istiyordu. Biz bunu yaptık mı" dedi.“ERDOĞAN İLE O TÖRENDE ÖZEL GÖRÜŞÜP KONUŞTUK...”Jirinovski, Temmuz 2018'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çok saygı duyduğunu belirterek, "Erdoğan benim dostum" ifadelerini kullanmıştı.Rus resmi Rossiya televizyon kanalına konuşan Jirinovski, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Göreve Başlama Töreni”ne katılmasından büyük memnuniyet duyduğunu kaydetmiş ve şöyle konuşmuştu:"Erdoğan benim dostum! Erdoğan şahsen beni davet etti. Orada devlet liderleri, başbakanlar vardı. Ama Erdoğan beni, bir siyasi lideri olarak özel davet etti. Törende Erdoğan ile görüşüp konuştuk... Türkiye ile işbirliği yapmamız lazım. Erdoğan bize elini uzatıyor. Biz ise susuyoruz. Neden Türkiye'yi ŞİÖ'ye almıyoruz? Türkiye ŞİÖ'ye üye olmalı. Ardından Gümrük Birliği'ne almalıyız. Türkiye giderek güçlenmek istiyor. Bizim için hiçbir sorun yok. Türkiye güney komşumuz." cumhuriyet.com.trİtalya’da bulunan Etna Yanardağıpatladı
İtalya’da bulunan Etna Yanardağı patladı Aralık ayından sonra ilk kez yeniden harekete geçen ve dünyanın en aktif yanardağı olarak kabul edilen Etna Yanardağı patladı. Yanardağdan püsküren lavlar karanlık geceyi aydınlattı. İtalya'da Sicilya Adası'nın doğu kıyısında, Messina ve Katanya’ya yakın yer alan Etna Yanardağı, 2020’nin Aralık ayından sonra ilk kez yeniden harekete geçerek patladı. 3 bin 330 metre yüksekliğindeki yanardağın külleri gökyüzünü aydınlattı. Yanardağın lav püskürtmesi sebebiyle Katanya havaalanının faaliyetlerinde de kısıtlamaya gidildi. Havaalanının iki sektörü kapatılırken, bir saatte 4 uçağın iniş yapmasına izin verileceği, gidiş seferlerinde sınırlandırma olmayacağı ancak rötarların olabileceği belirtildi.İtalyan haber ajansı ANSA'nın haberine göre, yanardağın magmatik kanallarındaki iç hareketlilik nedeniyle lav püskürttüğü ve dağdaki volkanik faaliyetlerin Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü (INGV) tarafından izlendiği bildirildi. Ayrıca son püskürtmeler sebebiyle, Etnave civarında 3,3 büyüklüğünde bir volkanik depremin kaydedildiği ifade edildi.EN ÖFKELİ YANARDAĞI: ETNA YANARDAĞI Sicilya'nın doğu kıyısında, Messina ve Katanya'ya yakın aktif bir yanardağ olan Etna Yanardağı, Avrupa'nın en yüksek ve en aktif yanardağı olarak kabul ediliyor. Şu anki yüksekliği 3.326 m olan yanardağ, 1865'teki yüksekliğine göre 21,6 m daha alçaktır. Bu yükseklik, zirvedeki patlamalara göre de değişiklik gösteriyor. 1190 km² alan kaplayan ve taban çevresi 140 km'ye varan Etna Yanardağı, İtalya'da Alplerin güneyindeki en büyük dağ olarak yer alıyor. Yüksekliği, en yakın rakibi Vezüv'ün 3 katı, Stromboli'nin ise 3,5 katı kadar olan Etna Yanardağı, 2013'te Dünya Mirası ilan edildi.Etna Yanardağı, yerli halk için çok şey ifade ediyor. Bölgede yaşayan insanlar için Etna, bilimsel bilgiden ve veriden daha fazlası anlamına geliyor. Yerli halk, Etna’yı değişmeyen bir yoldaş olarak görüyor ve ona ‘Mama’ diyor. Kendi yöntemleriyle Mama’nın gölgesi altında ve onunla birlikte yaşamaya alışmış durumda olan yerli halk, dağın patlamasından korkmadıklarını belirtirken, dağ ile kardeşlik bağı kurduklarına inanıyor.Etna Dağı’nda her zaman patlama riski olmasına rağmen Etna’nın lavlarının oldukça yavaş ilerlediği biliniyor. İstatistiklere göre Etna Dağı, son 2 bin 700 yıl içerisinde 77’den fazla insanın ölümüne sebep olmuş durumda. cumhuriyet.com.trİstanbul Indoor Challenger tenis turnuvasının basın toplantısıyapıldı
İstanbul Indoor Challenger tenis turnuvasının basın toplantısı yapıldı Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı Cengiz Durmuş:"Türkiye olarak ATP'nin, WTA'in ve ITF'in talepleriyle, dünyanın en fazla turnuva düzenleyen ülkesiyiz." Yılın ilk Profesyonel Tenisçiler Birliği (ATP) challenger organizasyonu olma özelliği taşıyan ve ana tablo maçları dün başlayan İstanbul Indoor Challenger turnuvasının basın toplantısı gerçekleştirildi.Organizasyonun ev sahipliğini üstlenen TED Spor Kulübündeki basın toplantısına, Türkiye Tenis Federasyonu Başkanı Cengiz Durmuş, TED Spor Kulübü Başkanı Mehmet Tınaz, İstanbul Challenger Turnuva Direktörü Melis Yafe ve milli tenisçi Ergi Kırkın katıldı.Toplantıda konuşan Cengiz Durmuş, "Dünyanın en iyi sporcularını çıkarabilmek, en iyisi olabilmek için çalışıyoruz. Stratejilerimiz ve çalışmalarımızla, bu uğurda bütün paydaşlarıyla birlikte olmayı arzulayan bir yapı içerisindeyiz. Bugün de TED Spor Kulübünün yöneticilerine ve başkanına teşekkür ediyorum. Uluslararası düzeyde bir ATP turnuvası olan İstanbul Challenger'ın 72. senesini tamamladık." ifadelerini kullandı.Genç sporcuların gelişiminin her geçen gün arttığını aktaran Durmuş, "Bugün geldiğimiz noktada, pandemi sürecinde birçok ülkenin tenis açısından zor durumda olduğu yerde, Türkiye olarak, bütün bakanlıklarımız, birimlerimiz, sağlık teşkilatlarımız ve insanlarımızın verdiği güvenle, ATP'nin, WTA'in ve ITF'in talepleriyle, dünyanın en fazla turnuva düzenleyen ülkesiyiz. Gün gelmiyor ki ülkemizde uluslararası bir turnuva olmasın." diye konuştu.TINAZ: "ATP, SPORCULARINA NASIL SAHİP ÇIKTIĞINI ŞU ANDA GÖSTERİYOR"TED Spor Kulübü Başkanı Mehmet Tınaz, İstanbul'da böyle bir turnuvayı düzenlemenin gururunu yaşadıklarını belirtti.Turnuvanın iyi bir şekilde devam etmesini umduğunu aktaran Tınaz, şunları söyledi:"ATP, sporcularına nasıl sahip çıktığını şu anda gösteriyor. Onların para kazanması ve antrenman yapması gerektiğini düşünen bu kuruluş, Türkiye'de bir seri challenger turnuvası düzenledi ve maddi olarak hepsini üst düzeyde destekliyor. Hatta çok maç oynamamış sporcuların herhangi bir sakatlığa maruz kalmaması için bu turnuvaya kendi fizyoterapistini dahi gönderiyor. Bu kadar sporcularına bakıyor. Bunun bütün dünyaya ve ülkemiz spor idarecilerine örnek olmasını diliyorum."İstanbul Indoor Challenger'da ikinci tura yükselen tenisçi Ergi Kırkın ise ikinci turda da yoluna devam edebilmek için elinden geleni yapacağını belirtti. AAİşte Sergen Yalçın'ın arkasındaki güç!
İşte Sergen Yalçın'ın arkasındaki güç! Beşiktaş’ı, mali sıkıntı yaşarken sırtlayan Sergen Yalçın'ın arkasında yönetim ve teknik heyet desteği var. Beşiktaş, teknik direktör Sergen Yalçın'ın kanatlarında uçuyor. Beşiktaş’ı, mali sıkıntı yaşarken sırtlayan Sergen Yalçın'ın arkasında yönetim ve teknik heyet desteği var. Siyah-beyazlıların antrenörleri, rakipleri iyi analiz edip Yalçın'ı en ince detaya kadar bilgilendiriyor. Kondisyon ekibi, futbolcuların fizik kalitesini yükseltiyor. Yönetim ise hem takımla sürekli bir araya geliyor hem de ödemeleri aksatmıyor. Kulüp efsanesi Sergen Yalçın'ın liderliğinde kenetlenen Beşiktaş, zor dönemden en az hasarla geçiyor.İŞTE O İSİMLERBeşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın, Instagram hesabından yaptığı paylaşımda ekibini “Kamera arkası” mesajıyla paylaştı: Hakan Çalışkan, (Kaleci antrenörü), Stefano Morrone, (Kondisyoner), Levent Açık (Kaleci antrenörü), Murat Şahin (Birinci yardımcı), Murat Kaytaz (İkinci yardımcı), Gürsoy Yalçın (Scout), Ozan Köprülü (Yardımcı antrenör)Kaynak: Skor cumhuriyet.com.trBinaların tomografisi için yeniden yollardalar
Binaların tomografisi için yeniden yollardalar Binalardakı ısı kaybını tespit için geçen yıl 40’ın üzerinde şehri gezerek yaklaşık 50 bin binada termal kameralarla çekim yapan Filli Boya Isı Kaybı Ölçüm Ekipleri, tekrar yola çıkıyor. Projenin ikinci etabında Türkiye’nin 30 şehri daha ziyaret edilerek, ısı kaybı ölçüm raporları bina sakinleri ile paylaşılacak. 2003 yılından bu yana 190 milyon metrekare üzerinde ısı yalıtım uygulanmasını gerçekleştiren ekipler, projenin birinci etabında yaklaşık 50.000 binada termal kamera çekimi yaptı. Ekipler raporlarını bina yönetimlerine aktararak bina sakinlerinin önemli ölçüde tasarruf ederken, evlerinde konforlu ve sağlıklı bir yaşama alanına sahip olmaları için en uygun ısı yalıtım sistem çözümlerini sundu. Filli Boya, Yalıtım Sektörü Başarı Ödülleri 2019’da Isı Kaybı Ölçüm Ekibi uygulaması ile Yalıtım Sektörüne Katkı Özel Ödülü’ne layık görüldü.19 Ocak – 18 Mart tarihleri arasında Türkiye’nin 30 ilini kapsayacak projenin ikinci etabı Edirne’den başlayıp İstanbul’daki ölçümlerle tamamlanacak./Archive/2021/1/19/131023380-termalkameraroadshow.png cumhuriyet.com.trCHP'li Ağbaba: Toplu taşıma kullanma yasağı65 yaşüstünüaçlığa terk ediyor
CHP'li Ağbaba: Toplu taşıma kullanma yasağı 65 yaş üstünü açlığa terk ediyor CHP Esnaf ve Sanatkarlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, 15 Ocak'ta başlatılan "65 yaş üstündekilerin toplu taşıma kullanmasının yasaklanması" kararını eleştirerek, "65 yaş üstü 758 bin yurttaş çalışıyor. Yüz binlerce insan keyfinden değil, aç kalmamak için sokağa çıkıyor. 65 yaşını geçmiş bir insanın çalışmak zorunda olması kendi suçu mu?" diye sordu. CHP Malatya Milletvekili Ağbaba, 65 yaş üstüne getirilen toplu taşıma kullanımının yasaklanması kararını eleştirdiği yazılı bir açıklama yaptı. Ağbaba, TÜİK verilerine göre 65 yaş nüfusunun yüzde 10'u yani 758 bin yurttaşın çalıştığını bu yasağın onları açlığa terk ettiğini söyledi. Ağbaba, geçen hafta İstanbul'da otobüsten zorla indirilmeye çalışılan 65 yaş üstü bir kadının "3 tane merdiven sildim, çalışmazsam açım, versinler parayı biz de gitmeyiz evde otururuz" sözlerini hatırlatarak, "Yüz binlerce insan keyfinden değil, aç kalmamak için yaşayabilmek için sokağa çıkıyor; çalışmak zorunda olduğu için dışarı çıkıyor" dedi. "65 YAŞINI GEÇMİŞ İNSANLAR NEDEN ÇALIŞMAK ZORUNDA?"Ağbaba, bilimsel gerçeğe göre 65 yaş üstündekilerin hayatlarını kaybetme oranının daha yüksek olduğunu vurgulayarak, "Tüm bunlara rağmen 65 yaşını geçmiş yüz binlerce insan neden çalışmak zorunda? 65 yaşını geçmiş bir insanın çalışmak zorunda olması kendi suçu mu? Bu soruya iktidardan bir Allah’ın kulu çıkıp yanıt vermiyor" sözleriyle teki gösterdi."65 YAŞ ÜSTÜNÜ ÇALIŞMAK ZORUNDA BIRAKANLARA MAAŞLARI HARAM OLSUN"Ağbaba, "65 yaş üstü vatandaşı kendi hayatını tehlikeye atıp çalışmak zorunda bırakanlara aldıkları ballı maaşlar haram olsun diyoruz. Üçer dörder maaşlarla, milyon dolarlık israflarla, yazlık kışlık saraylarla ülkemizde sosyal adaletsizliği zirveye taşıyanlar utançla hatırlanacak” diyerek iktidar politikalarını eleştirdi. ANKA