News - Haberler
Aşıolan MHP'li vekil koronavirüse yakalandı
Aşı olan MHP'li vekil koronavirüse yakalandı 14 Ocak'ta Covid-19 aşısı yaptırdığını açıklayan MHP Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan, Covid-19 testi sonucunun pozitif çıktığını duyurdu. MHP Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan, 14 Ocak'ta sosyal medya hesabından hekim olarak Abdülkadir Devlet Hastanesi'nde yeni tip koronavirüs (Covid-19) aşısı yaptırdığını açıklamış, paylaşımında "Sırası gelen tüm vatandaşlarımızı aşı yaptırmaya davet ediyorum" ifadelerini kullanmıştı.MHP'li Taşdoğan, dün Twitter hesabından düzenli olarak yaptırdığı Covid-19 test sonucunun pozitif çıktığı bilgisini paylaştı.Taşdoğan, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:"Düzenli olarak yaptırmakta olduğum Covid-19 testi bugün pozitif çıkmıştır. Hastanede izolasyon altında, tedavime devam edilmektedir. Sağlık durumum genel olarak iyidir. Dualarınızı bekliyorum. Allah tüm hastalarımıza acil şifalar versin. Geçmiş olsun dileklerini ileten ve dualarını esirgemeyen herkesten Allah razı olsun."Düzenli olarak yaptırmakta olduğum Covid-19 testi bugün pozitif çıkmıştır. Hastanede izolasyon altında, tedavime devam edilmektedir. Sağlık durumum genel olarak iyidir.Dualarınızı bekliyorum. Allah tüm hastalarımıza acil şifalar versin.— Ali Muhittin Taşdoğan (@drtasdogan) February 2, 2021 cumhuriyet.com.trCovid: Oxford araştırması, Covid-19 aşısının virüsün bulaştırılmasını'büyükölçüde engellediğini' tespit etti
Covid: Oxford araştırması, Covid-19 aşısının virüsün bulaştırılmasını 'büyük ölçüde engellediğini' tespit etti Oxford Üniversitesi'nde yapılan araştırma, Oxford-AstraZeneca aşısının bireyleri hastalıktan korumasının yanı sıra koronavirüsün bulaştırılmasını "büyük ölçüde" engellediği sonucuna vardı. Aşı olan bireylerde Covid testlerinin pozitif çıkma oranı yarı yarıya azaldı. Getty ImagesOxford Üniversitesi'nde yapılan araştırma, Oxford-AstraZeneca aşısının bireyleri hastalıktan korumasının yanı sıra koronavirüsün bulaştırılmasını "büyük ölçüde" engellediği sonucuna vardı.Aşıların bireyleri ağır hastalıktan koruduğu üçüncü faz çalışmalarında gösterilmişti ancak bulaştırma üzerindeki etkileri tam olarak bilinmiyordu. Covid-19 salgınının seyri açısından, aşıların bu yöndeki etkisinin kritik önemde olduğu düşünülüyor.Henüz resmi olarak yayımlanmayan çalışmaya göre, "Aşı, bulaştırma üzerinde de önemli oranda engelleyici etkiye sahip" ve "Yeni vaka sayılarının azalmasını sağlayabilir."Aşıların bireyleri yalnızca ağır hasta olmaktan koruması durumunda toplumsal bağışıklık için nüfusun büyük bölümünün aşılanması gerekiyor ve aşı ancak uygulandığı bireyleri koruyabiliyor. Ancak eğer aşı virüsün yayılmasını da engellerse, aşı olan her birey kendisinin yanı sıra diğerlerini de korumuş olacak ve bu durum salgının seyrinde ciddi bir etki yaratacak.TESTLERİN POZİTİF ÇIKMA ORANI YARI YARIYA DÜŞTÜOxford Üniversitesi'nin 17 bin kişiden alınan örneklerle yaptığı araştırma, katılımcılardan her hafta numuneler alarak "ne kadar virüs taşıdıklarını" izledi. İki dozun da yapıldığı kişilerde Covid-19 testlerinin pozitif çıkma oranı yarı yarıya azaldı.Virüsü taşımayan bireylerin hastalığı bulaştırması da mümkün olmadığından, mevcut sonuçlar aşının bulaştırıcılığa karşı da ciddi bir etkisi olduğu şeklinde yorumlanıyor.İLK DOZDA DA ETKİSİ YÜKSEKÖte yandan araştırmada ortaya çıkan diğer bir sonuca göre, Oxford-AstraZeneca aşısı yalnızca ilk dozun yapılmasından sonraki üç ayda yüksek düzeyde koruyucu olmayı sürdürüyor.Oxford Üniversitesi'ndeki çalışma, İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya'dan 17 bin kişide ilk doz aşının ardından koruyuculuk düzeyinin 3 ay boyunca yüzde 76 düzeyinde olduğunu gösterdi.İkinci dozun ardından bu oran yüzde 82'ye yükseliyor.Getty Imagesİngiltere'de günlük ortalama 400 bine yakın kişiye Covid-19 aşısı yapılıyor.İngiltere'de sağlık otoriteleri, iki aşı dozu arasındaki süreyi uzayarak, mümkün olan en fazla sayıda kişiye ilk dozu en kısa zamanda ulaştırma stratejisini benimsiyor. Bu tercih, uluslararası sağlık çevrelerinde tartışmalara konu oluyor.Bu düşünceye göre, mümkün olan en çok kişiye ilk dozu yapmak, ölüm oranlarının düşürülmesine katkı sunabilir. Ancak bu plana göre iki doz arasında 12 haftayı, yani 3 ayı bulan süreler bırakılması gerekiyor.Oxford'daki çalışmayı yürüten uzmanlardan Prof. Andrew Pollard, "Ulaşılan yeni sonuçlar, dünyadaki düzenleyici kurumların aşıya acil kullanım onayı vermelerine dayanak olan aşı denemelerindeki verilere önemli bir doğrulama sunuyor" diyor ve ekliyor:"Sonuçlar aynı zamanda İngiltere Aşılama ve Bağışıklık Komitesi'nin (JCVI) iki doz arasında en fazla 12 hafta bırakma tavsiyesini de destekler nitelikte."Londra'daki Hijyen ve Tropik Hastalıklar Fakültesi'nden Prof. Dr. Stephan Evans da son araştırmanın İngiltere'deki aşı dozları arasında bırakılan süreye ilişkin tercihi desteklediği görüşünde:"Bu sonuçlar iki doz arasında 28 ya da 42 günden fazla ara verilmesinin aşının koruyuculuk düzeyine olumsuz etki etmediğini gösteriyor."İngiltere Sağlık Bakanı Matt Hancock ise Oxford'un araştırmasının "son derece umut verici" olduğunu belirterek, aşının bulaştırıcılığı da engelleyeceğine yönelik görüşe önemli bir dayanak sağladığını kaydetti.İngiltere'de 9,6 milyondan fazla kişiye ilk doz aşı yapılırken, tüm dünyada 100 milyondan fazla dozun uygulandığı tahmin ediliyor. BBC TürkçeSpaceX'in uzay aracıinişsırasında patladı
SpaceX'in uzay aracı iniş sırasında patladı SpaceX'in Starship SN9 uzay aracı uçuş testini gerçekleştirirken Dünya'ya inişi sırasında patladı. ABD'li roket, uydu ve uzay mekiği üreticisi SpaceX'in Starship SN9 uzay aracı yerel saatle 15.25'te Teksas'taki Boca Chica tesisinden fırlatıldı.Dünya'ya dönmeden önce yaklaşık 10 kilometre yüksekliğe ulaşan Starship, iniş pistine ulaşmadan önce karmaşık bir iniş manevrası gerçekleştirerek iniş pistine düştü ve patlamaya neden oldu.Fırlatmanın ardından planlandığı gibi Dünya’ya dönmesi beklenen roket, gelecekteki görevlerde uzaya yapılacak olan dünya atmosferinden geri dönüşü simüle etmek için yaptığı manevradan sonra iniş hızını yavaşlatamadı. Fırlatıldıktan yaklaşık 6 dakika 26 saniye sonra iniş geçtiği sırada yere çarparak patladı.SpaceX’in Ceo'su Elon Musk, şu anda çok fazla test uçuşu olduğunu ve arızaların beklendiğini belirtti.SpaceX, roket fırlatma lansmanından önce internet sitesinde yayınladığı bir gönderide, Starship için güvenli bir iniş gerçekleştirmenin hem önemini hem de zorluğunu vurgulamıştı.SpaceX'in daha sonra insanları Mars'a götürmek için tasarlanan Starship prototipini fırlatmak ve indirmek için başka bir girişimde bulunulması bekleniyor. cumhuriyet.com.trÇin’de Xiaomi telefonlarına Google engeli getirildi
Çin’de Xiaomi telefonlarına Google engeli getirildi Cep telefonu üreticisi Xiaomi, Çinli kullanıcılarının telefonlarına Google Mobil Servisleri’ni (GMS) yüklemesini engelledi. Çinli kullanıcılar, Xiaomi telefonlarına MIUI 12.5 ara yüz güncellemesini yaptıktan sonra GMS uygulamalarını yükleyemediklerini bildirmeye başladı.Bunun üzerine Xiaomi, uyumluluk sorunları nedeniyle bundan böyle akıllı telefonlarına GSM uygulamalarının yüklenmesine izin verilmeyeceğini açıkladı. Google hizmetlerinin Çin’de yasak olduğu anımsatıldı.Xiaomi, bu politika değişikliğinden etkilenen modellerin listesini açıklamadı. Yeni Redmi K30 Ultra ve Redmi 10X 5G’ye artık GMS uygulamalarının yüklenmediği bildiriliyor. Ancak bu politika sadece Çinli kullanıcıları ilgilendiriyor, diğer ülkelerde Xiaomi telefonlarında Google hizmetleri çalışmaya devam ediyor.Eski ABD Başkanı Donald Trump, ABD’li yatırımcıları çekilmeye mecbur bırakan şirketler listesine Xiaomi’yi de eklemişti. Çin’in diğer teknoloji devi Huawei de ABD yaptırımları nedeniyle birkaç yıldır GMS desteği olmayan cihazlar piyasaya sürüyor. cumhuriyet.com.trAmazon:Şirketin kurucusu Jeff Bezos CEO'luk görevinden ayrılıyor
ABD'li e-ticaret devi Amazon'un kurucusu ve şirketin üst yöneticisi (CEO) Jeff Bezos, 26 yıl önce garajında kurduğu şirketin CEO'luk görevini bırakıyor.Habere Gitmek için TıklayınRusya gizli silahlarla CIA casuslarınımıhedef alıyor?
Eski bir CIA ajanı Marc Polymeropoulos, Moskova seyahatinden sonra rahatsızlandığını söylüyor. Emekli olmak zorunda kalan Polymeropoulos, hikâyesinin Küba'da hastalanan Amerikan yetkililerininkiyle benzediğini söylüyor. Polymeropoulos'a göre, Rusya planlı olarak CIA ajanlarını hedef alıyor. Peki, bu iddialar ne kadar gerçek? Rusya ne diyor? BBC güvenlik muhabiri Gordon Corera'nın haberi.Habere Gitmek için TıklayınTesla, dokunmatik ekran arızasınedeniyle 135 bin aracınıgeriçağıracak
Tesla, dokunmatik ekran arızası nedeniyle 135 bin aracını geri çağıracak ABD'li elektrikli otomobil üreticisi Tesla, "Model S" ve "Model X" araçlarındaki dokunmatik ekran sorunu nedeniyle 134 bin 951 aracını geri çağıracak. ABD Ulusal Kara Yolu Trafik Güvenliği İdaresinden (NHTSA) yapılan açıklamada, Tesla'nın "Model S" ve "Model X" araçlarında yaşanan dokunmatik ekran arızası nedeniyle 134 bin 951 aracını geri çağırmayı kabul ettiği belirtildi.NHTSA, 13 Ocak'ta Tesla'ya dokunmatik ekran arızasının güvenlik riski oluşturduğunun tespit edildiğine dair mektup göndermişti. Mektupta, araçlardaki dokunmatik ekran sorununun arka görüş kameraları ve buz çözücülerin arızalanmasına neden olabileceği için güvenlik riski oluşturabileceğine dikkat çekilmişti.Konuya ilişkin 12 binden fazla müşteri şikayeti, garanti talebi ve ekranlarla ilgili şikayetlerin bulunulduğu belirtilen mektupta, ekran sorununun Tesla'nın başka arızalardan daha önce geri çağırdığı araçların sayısından fazla araçta görülebileceği uyarısı yapılmıştı. AAABB BaşkanıMansur Yavaşsosyal medyaüzerinden bir mektupla Melih Bulu'yu istifayaçağırdı
Türkçe Haberler En Son Başlıklar ABB Başkanı Mansur Yavaş sosyal medya üzerinden bir mektupla Melih Bulu'yu istifaya çağırdı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin yaşanan protestolarda gözaltına alınmasına ilişkin, kendi sosyal medya hesabından atanan rektör Melih Bulu'ya istifa çağırısında bulundu. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, kendi sosyal medya hesabından yayınladığı bir mektupla atama ile gelen, tartışmalı Boğaziçi Rektörü Melih Bulu'ya istifa çağrısında bulundu."Bir yönetici sorumluluğu ile yazıyorum" sözleriyle başlayan mektubunu sosyal medya hesabından "Sn. Prof. Dr. @melihbulu'ya açık mektubumdur. diyerek yayınladığı mesajından Yavaş, "Sizi gerek üniversitede huzuru sağlamak gerekse ülkemizde kutuplaşmayı önlemek adına, makamınızdan istifaya davet ediyorum." notu ile paylaştı mektubu.Mansur Yavaş'ın mektubu şöyle:Sayın Melih Bulu, Bir yönetici sorumluluğu ile size bu mektubu yazıyorum.Gerginliklerden yorulmuş olan ülkemizde, elinize tarihi bir fırsat geçti. Tek bir hareketinizle, ülkemize ve milletimizi büyük bir iyilik yapabilirsiniz. Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan ve ülkeye yayılma eğilimi gösteren krizle ilgili, belki de hiçbir siyasi liderde, hiçbir partide ve hiçbir sivil toplum kuruluşunda olmayan bir imkana sahipsiniz. Sorumluluk sahibi bir bilim adamı olduğunuzu göstererek, atandığınız rektörlük görevinden feragat edip, ülkemiz adına tarihi bir fedakarlık yapabilirsiniz. Lütfen bir feraset örneği gösterin ve isminiz üzerinden gençlerimizin, güvenlik güçlerimizin, toplumsal kesimlerimizin karşı karşıya gelmesine daha fazla izin vermeyin.İsminiz, kamplaşmanın bir öznesi değil, ülkesi ve milleti için makamdan fedakarlık yapabilen bir bilim adamı olarak anılsın. Bu tarihi olgunluğu, kendinizden ve milletimizden esirgemeyin. Bu ülkenin nice genç fidanları vatan savunması için hayatlarını feda ederken, ülkenin krize girmemesi adına size düşen en anlamlı görev makamı terk etmekse, bunu derhal gerçekleştirmek, sizi asla küçültmeyecek, aksine büyütecektir.Gelin akl-ı selimle davranın. Ne gençlerimiz zarar görsün ne de polislerimiz onlarla karşı karşıya gelsin.Gerginliklerden ve kutuplaşmalardan yorulmuş milletimize babacan bir tavırla soluklanma imkanı sağlayın. Eğer bir kurban verilecekse, akademik barışı, gençliği ve geleceğimizi değil, makamınızı kurban verin. Çünkü makamlar gidici, milletçe birlik ve beraberliğimiz kalıcıdır. Unutmayın, siz makamdan ayrılma kararlılığı gösterdiğinizde, bir yandan üniversitede huzurun sağlanmasına vesile olacak, diğer yandan bu krizi fırsata çevirmek isteyen kötü niyetlilerin heveslerini kursaklarında bırakmış olacaksınız. Mesele, artık sizin akademik kariyerinizi tartışmak değildir. Mesele, ülkemizin, sizin adınız ve atandığınız makam üzerinden yeni bir krize sürüklenme meselesidir.Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, her gencimiz bir annenin duası, bir ailenin parçası, bir geleceğin yazısıdır. Boğaziçi kültürünü ‘işi kavgaya götürmeden uzlaşılabilen bir kültür’ olarak tanımlamıştınız. İşte tam fırsatı. İşi daha fazla kavgaya götürmeden, üniversiteyi ‘bilim yuvası’ kimliğine dönüştürmek ve ‘uzlaşı’nın önünü açmak için fedakarlık yapmak size düşüyor. Tek bir hareketinizle bunu sağlamak elinizde. O koltukta bulunduğunuz her dakika, masum gençlerimizin zarar görmesine, gözümüzden sakındığımız güvenlik güçlerimizle karşı karşıya gelmesine sebep oluyorsa, o tek hareketi yapmanız, hem akademisyenlik hem de vatanseverlik görevidir. Kendinizi ve ülkemizi bu milli görevden mahrum etmeyin ve gecikmeden gereğini yapın. Böylece fedakarlıkla tarih yazmış, yeni bir krizin eşiğindeki ülkemize nefes aldırmış olun.Av. Mansur YavaşSn. Prof. Dr. @melihbulu'ya açık mektubumdur.Sizi gerek üniversitede huzuru sağlamak gerekse ülkemizde kutuplaşmayı önlemek adına, makamınızdan istifaya davet ediyorum. pic.twitter.com/lD7MmaASmE— Mansur Yavaş (@mansuryavas06) February 2, 2021 cumhuriyet.com.trAnkara Emniyeti: "Sözde DEAŞyöneticisi 'serbest bırakılsın' eylemi yapan 27 kişi gözaltına alındı"
Ankara Emniyeti: "Sözde DEAŞ yöneticisi 'serbest bırakılsın' eylemi yapan 27 kişi gözaltına alındı" Ankara Emniyet Müdürlüğü, Ankara'da IŞİD terör örgütünün üst düzey sorumlusu olmaktan yargılanan Halis Bayuncuk'un serbest bırakılmasını isteyerek eylem yapan 27 kişinin gözaltına alındığını duyurdu. Ankara Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Ankara'da bir grup Gazi Mustafa Kemal Bulvarı'nda IŞİD'in üst düzey sorumlusu olmaktan yargılanan 'Ebu Hanzala' kod adlı Halis Bayuncuk'un serbest bırakılması için eylem yapan 27 kişi gözaltına alındı.Konuyla ilgili Ankara Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklama şöyle:"2 Şubat 2021 günü saat 10:00 sıralarında Gazi Mustafa Kemal Bulvarı'nda ellerinde 'Halis Hocaya Özgürlük' ibareli döviz, üzerlerinde ise benzer temalı yelek bulunan bir grup, terör örgütü Deaş'ın sözde üst düzey yöneticisi 'Ebu Hanzala' kod adlı Halis Bayuncuk'un serbest bırakılması amacıyla yürüyüş yapmak istemiş, ikazlara rağmen kanuna aykırı eylemlerinde ısrar eden 27 kişi gözaltına alınmıştır. Şahıslar hakkında 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanuna muhalefetten işlem başlatılmıştır." cumhuriyet.com.trHem janr insanıhem ciddi edebiyatçı
Hem janr insanı hem ciddi edebiyatçı Bilimkurgu ve fanteziye The Left Hand of Darkness / Karanlığın Sol Eli (Ayrıntı Yay.) gibi kitapları ve Earthsea / Yerdeniz (Metis Yay.) gibi dizilerle edebî derinlik ve feminist duyarlılık getiren Ursula K. Le Guin, ona “bilim-kurgu yazarı” denmesinden hoşlanmazdı. /Archive/2021/2/3/002628545-ic1.jpgBilimkurgu ve fanteziye The Left Hand of Darkness / Karanlığın Sol Eli (Ayrıntı Yay.) gibi kitapları ve Earthsea / Yerdeniz (Metis Yay.) gibi dizilerle edebî derinlik ve feminist duyarlılık getiren Ursula K. Le Guin, ona “bilim-kurgu yazarı” denmesinden hoşlanmazdı.Ursula K(roeber) Le Guin, en sevdiğim yazarlardan biridir. Sadece ben fantastik âleme ilgi duyduğum, o da bu âlemin ecesi olduğu için değil, farklı türlerde de yazdığı, aynı zamanda şair ve çevirmen olduğu için. Yaşı ilerleyip de artık roman yazmayı bıraktığı zaman bile şiir yazıyor ve böylece ruhunu ferahlatıyormuş. Zaten kendisine bilimkurgucu ya da fantastik edebiyatçı gözüyle bakılmasından hoşlanmazdı./Archive/2021/2/3/002657920-kapakic2.jpgYAZARIN HAS BÜYÜCÜSÜ GED!Le Guin’i severim, evet. Biraz da Yerdeniz’deki büyücüsü Ged, fantastik edebiyatın en sevdiğim karakteri olduğu için. Olağanüstü yetileriyle, kusurları ve eksikleriyle, ikincil karakterlerini bile unutulmaz hale getirmiş Le Guin’in en başarılı yaratısıdır. Duny - Çevikatmaca - Ged süreci bize heyecan sunar, olağanüstü Ged’e hayran kalırız. Ben bugün de hayranım. Bir de yazarının özellikle bu seride lisana ve isme verdiği öneme...Yerdeniz'de, canlı-cansız her varlığın, onun özünü tarif eden bir gerçek adı var. Bir insanın, bir şeyin, hatta bir kayanın bile, gerçek adını bilmek, onu kontrol etmek anlamına geliyor. Bu isme sahibinden başka ancak bir, iki kişi vakıf durumda. Elbette, itimada şayan kişiler. Aslında sahibi de başlangıçta adını bilmez. Gerçek adı ona, on üç yaşına gelince verilir. Gerçek bir isim, Gerçek Lisan'ın bir sözü; bu yüzden de ancak bu vergiye sahip biri, bir çocuğun gerçek adını bilip, ona isim verebilen biri tarafından konabilir.DEŞEN, KAVRAYAN BİR YAZARLe Guin'in sanatı ise onun hayatı, ölümü, insanı inceleyen, deşen, kavrayan bir yazar olmasında. Le Guin, lisanın gerçekliği algılamamızı nasıl biçimlendirdiğinin ne büyük önem taşıdığının da farkında. Dilin, genel anlamıyla edebiyatta bile hor görüldüğü, bir çapulcu kayıtsızlığıyla kullanıldığı günümüzde sırf bu özelliği bile ona saygı duymamıza yeter.Yazarımız 21 Ekim, 1929’da Berkeley California’da doğdu. İki antropologun, Alfred L. Kroeber ile Theodora Kracaw Kroeber’in dört çocuğunun en küçükleri ve tek kızlarıydı. Babası California Amerikan Yerlileri uzmanıydı. Annesi ise Ishi in Two Worlds / İki Dünyada İshi adlı, California’nın “son vahşi Kızılderilisi”nin hayatı ve ölümü üzerine çok beğenilen bir kitap yazmıştı. Küçük Ursula önce mitoloji kitaplarına merak sardı. Ama ergenlikte bilimkurguya merakını kaybetti çünkü “bütün hikâyeler silah ve askerlerden ibaret gibiydi. Beyaz adamlar gidip evreni fethediyordu.”/Archive/2021/2/3/002729341-ic3.jpgYAZMAYI BEŞ YAŞINDA ÖĞRENDİOna yazar olma esini veren şeyin, beş yaşında yazmayı öğrenmesi olduğunu söylüyor. Bir de annesiyle babası ne onun yazdıklarına karışmışlar ne de yazma azmini övmüşler. Ama yeteneği varsa çok sıkı çalışması gerektiğine inanmaları, kızlarını teşvik etmiş. Ancak, üniversite çağına yaklaşırken babası, “satılabilecek bir beceri” edinmesini istemiş. “Dilleri seviyordum, ben de üniversitede Fransız ve İtalyan edebiyatı okudum,” diyor. Sonra da bunları öğretti.1953’te Paris’te, tarihçi Charles A. Le Guin’le evlendi. Evlenince, kocası yazı yazma hakkını hiç sorgulamamış. “Kocalarda ender bulunan bir haslet,” diyor Le Guin. “Genç yazarlara öğüdüm; para sahibi biriyle evlenemiyorsanız, hiç değilse yeteneklerinizi kıskanacak biriyle de evlenmeyin.” Şansına, genç yaştayken tanıdığı, yaşça büyük birkaç yazar da onu teşvik etmiş. “Sanatın şöhret için bir yarışma olduğunu düşünen yazarlardan uzak dururum.”LE GUIN’INLERİN KURALIEvliliği sayesinde yaşamayı da yazmak kadar sevmesi mümkün oldu. “Üç çocuk büyütürken yazmaya çalışmak çetin iş, ama kocam bunu sonuna kadar benimle paylaştı ve her şey yoluna girdi. Le Guinler’in Kuralı: Bir kişi iki tane tam zamanlı iş yapamaz, ama iki kişi üç tane tam zamanlı iş yapabilir, eğer dürüstçe paylaşıyorlarsa. Yazmak için fildişi kule gerektiği, bebeğin olursa kitabın olamayacağı, sanatçıların hayatın pis işlerinden bağışık olduğu iddiaları, saçmalıktan başka şey değil.”1960’ların başlarında basılmamış beş romanı vardı. Ona kollarını açacak bir pazar bulmak isteyen Ursula K. Le Guin janr kitapları yazmaya karar verdi. İyi etmiş. Böylece biz de Yerdeniz’e kavuştuk. Kendine hayali bir Orta Avrupa ülkesi buldu. Adı Orsinia’ydı. Romanını yazdı, Alfred Knopf’a gönderdi. Onun nazik geri çevirmesini de “bir nevi beğenme” olarak kabul etti. GENÇ YAZARLAR SIKIN DİŞİNİZİ! URSULA DA REDDEDİLDİ!Ama bir de red mektubu sorunu var. Bu reddin konusu olan kitap, bir süre önce 40’ıncı yıldönümü şerefine yeniden basılan The Left Hand of Darkness / Karanlığın Sol Eli’ydi. “Çok iyi kalpli bir insan olduğum için,” diyor, “Editörün ve yayınevinin adını vermiyorum. Ama mektuptan söz ediyorum ki, kısa süre önce red mektubu almış olanlar neşelensin. Sıkın dişinizi!” Karanlığın Sol Eli, bilimkurgunun en önemli iki ödülü olan Hugo ve Nebula’yı aldı. Genç yazarlar, sahiden de sıkın dişinizi!Le Guin, düzyazıya da hakim şiire de. Gerçekçi kurgu, bilimkurgu, fantastik, küçük çocuklar için kitaplar, genç yetişkinler için kitaplar, senaryo, deneme, vb. yazıyor. Basılmış 7 şiir kitabı, 22 romanı, 100’den fazla kısa hikâyesi var; 12 de çocuk kitabı. En beğenilen kitaplarının çoğu da hep basıldı, kitapçı raflarından hiç eksik kalmadı.DİLE ADANAN 40 YIL!İnsanın korkusunu, ölümle ilişkisini anlattığı Yerdeniz’in altı kitabı A.B.D. ve Britanya’da milyonlarca sattı. Le Guin, Roke Büyücüler Okulu’nu yarattığında, Rowling henüz 3 yaşındaymış. Ursula K. Le Guin’in ilk önemli bilimkurgu kitabı Karanlığın Sol Eli (hani editörün beğenmediği), kendi alanında çağ açıcı bir kitap sayılır. Çocuk kitaplarının arasında en beğenileni, Günışığı Kitaplığı’ndan çıkan dört kitaplık Kanatlı Kediler Masalı (Catwings) dizisidir, Emma Tekir ile kanatlı dört yavrusunun maceralarını anlatır. Dört yavruya dört kitap...Bir de çevirmen olarak yazmaktan kendimi alamadığım bir şey var. LeGuin, Lao Tzu’nun Tao Te Ching’i üzerinde kırk yıl çalışmış ve büyük övgü almıştı. Doğru okudunuz, doğru yazdım: kırk yıl! Dile özen göstermek gerekir, çünkü yazar kelimelerin ne anlama geldiğine ne dediklerine, nasıl dediklerine aldıran biri olmalı. Yazarlar, kelimelerin onları hakikat ve özgürlüğe götüren yol olduğunu bilir ve onları özenle, düşünerek, korkuyla, keyifle kullanırlar. Kelimeleri iyi kullanarak ruhlarını güçlendirirler.” Kitapları okuyanların ruhlarını da... Sevin OkyayÇocuklarla yetişkinleri bir kılan bir edebiyat
Çocuklarla yetişkinleri bir kılan bir edebiyat Bugün fantastik edebiyat denildiğinde akla ilk ağızda J. K. Rowling’in Harry Potter kitaplarının, J. R. R. Tolkien’in Hobbit’inin, Yüzüklerin Efendisi’nin kurgusal evrenleri geliyor. Ben “fantastik” yerine “düşlemsel” demeyi yeğliyorum. “Düşlemsel edebiyat” dediğim zaman da, neden diye soruyorum kendi kendime, Homeros’un İlyada ve “Odysseia’sından Binbir Gece Masalları’na, Gogol’ün Burun’u ve Bulgakov’un Usta ile Margarita’sından Poe’nun birçok kısa öyküsüne, Lewis Carroll’ın Alice Harikalar Diyarında’sından Stevenson’ın Dr. Jekyll ile Bay Hyde’ı ve Define Adası’na, H. G. Wells’in Zaman Makinesi ve Doktor Moreau’nun Adası’na, Orwell’in Hayvan Çiftliği’ne, dahası García Márquez’in Yüz Yıllık Yalnızlık’ına, pek çok yapıtı düşlemsel edebiyat içinde düşünmeyelim? /Archive/2021/2/3/002239047-ic1.jpgMario Vargas Llosa, “İnsan mutsuz olmamak ve bütünlenmek için edebiyata sığınır,” diyordu. “La Mancha kırlarında kemik torbası Rosinante ve Şaşkın Şövalye’yle at sürmek, Kaptan Ahab’la bir balinanın sırtında denizlere açılmak, Emma Bovary ile arsenik içmek, Gregor Samsa’yla böceğe dönüşmek…”Şimdi düşünüyorum da ömrüm boyunca yalnızca Cervantes, Melville, Flaubert, Kafka okurken değil, nice yıldır Stevenson, Hašek, Wells, Orwell, Rulfo, Borges çevirirken de edebiyata, romanların, öykülerin o düşler ve düşlemler evrenine sığınmışım anlaşılan. Hem içinde yaşadığımız gerçekliğe katlanabilmem hem onun üstesinden gelebilmem hem de onu daha iyi kavrayabilmem için Dr. Jekyll / Bay Hyde, Şvayk, Doktor Moreau, Winston Smith “yoldaşlarım” olmuşlar.DÜŞLEMSEL EDEBİYATBugün fantastik edebiyat denildiğinde akla ilk ağızda J. K. Rowling’in Harry Potter kitaplarının, J. R. R. Tolkien’in Hobbit’inin, Yüzüklerin Efendisi’nin kurgusal evrenleri geliyor. Ben “fantastik” yerine “düşlemsel” demeyi yeğliyorum. “Düşlemsel edebiyat” dediğim zaman da, neden diye soruyorum kendi kendime, Homeros’un İlyada ve “Odysseia’sından Binbir Gece Masalları’na, Gogol’ün Burun’u ve Bulgakov’un Usta ile Margarita’sından Poe’nun birçok kısa öyküsüne, Lewis Carroll’ın Alice Harikalar Diyarında’sından Stevenson’ın Dr. Jekyll ile Bay Hyde’ı ve Define Adası’na, H. G. Wells’in Zaman Makinesi ve Doktor Moreau’nun Adası’na, Orwell’in Hayvan Çiftliği’ne, dahası García Márquez’in Yüz Yıllık Yalnızlık’ına, pek çok yapıtı düşlemsel edebiyat içinde düşünmeyelim?Özellikle 1960’lardan bu yana, dar tanımı içersinde gelişen, sinema ve televizyon filmlerine, çizgi romanlara, video oyunlarına da uyarlanan fantastik edebiyat, daha geniş anlamıyla düşünüldüğünde, zaman zaman, farklı gibi görünen türlerle de çakışmıyor mu? Bence, burada anahtar sözcük “düş/lem”./Archive/2021/2/3/002259516-ic2.jpgGECE VE GÜNDÜZ DÜŞLERİ…Dr. Jekyll ile Bay Hyde, Stevenson’ın gece düşlerinin, belki de karabasanlarının ürünü ise, Define Adası da gündüz düşlerinin yaratısıdır desek yanlış mı olur?1881’de yayımlanan Define Adası, Stevenson ile üvey oğlu Lloyd Osbourne arasında düşlerden beslenen bir oyun olarak doğmuştu. Çocuklar için heyecanlı bir serüven öyküsü olmanın ötesinde, insan davranışlarının ardında yatan çelişkili yönlere vurgu yapan iğneleyici anlatımıyla giderek yetişkinleri de büyük ölçüde etkileyen bu büyüleyici masal, omzunda bir papağanla dolaşan tahta bacaklı Long John Silver karakteriyle zihinlerimize yerleşen “korsan imgesi”ni oluşturmuştu.Stevenson’ın, “Define Adası”nın yayımlanışından beş yıl kadar sonra, bir sabah bir karabasandan uyanıp “Jekyll ile Hyde”ın yarısına yakınını karısı Fanny ile üvey oğlu Lloyd’a anlattığı, üç dört gün içinde de kaleme aldığı söylenir. Bu gotik novella ya da alegorik korku romanı, besbelli, kendinden sonraki düşlemsel edebiyatı az etkilememiştir.HESAPLAŞMA VE AHLAKSAL SORUMLULUKH. G. Wells’in 19. yüzyıl sonlarına doğru yayımlanan Zaman Makinesi’nde, Zaman Gezgini, kendi buluşu olan o aygıta biner, Zaman’da bir yolculuğa çıkar ve Sekiz Yüz İki Bin Yedi Yüz Bir yılına gider. Evet, bu roman, içinde yaşadığımız uygarlığın Zaman’la bir hesaplaşması olduğu kadar uygarlığın eriştiği aşamanın bir eleştirisidir de. Zaman Makinesi’ni okurken, sanki bir anlamda dünyanın sonuna tanıklık ederiz, insanlığı bekleyebilecek bir yazgıyla yüz yüze geliriz, Wells’in Sekiz Yüz İki Bin Yedi Yüz Bir yılını düşleyebilen düşlemgücü aracılığıyla.Wells’in Doktor Moreau’nun Adası adlı romanında ise, öykü, deniz kazasına uğradıktan sonra oradan geçmekte olan bir tekne tarafından kurtarılarak Doktor Moreau’nun yaşadığı adaya getirilen Edward Prendick’in ağzından anlatılır. Doktor Moreau, hayvanlara viviseksiyon uygulayarak insansı melez yaratıklar yaratma çabasındadır. Bu romanda, aslında, dönemin İngiltere’sinin toplumsal yaşamında da gündemde olan fiziksel acı ve acımasızlık, ahlaksal sorumluluk, insanın doğaya müdahalesi gibi pek çok felsefi izlek çıkar karşımıza. Bana kalırsa, Doktor Moreau’nun Adası’nı da daha çok bir bilimkurgu romanı ve gerilim öyküsü olarak nitelendirsek de düşlemsel ya da fantastik edebiyatın kapsamına almamızda bir sakınca yoktur./Archive/2021/2/3/002337218-kapak.jpgORWELL’İN PERİ MASALI!George Orwell’in Hayvan Çiftliği adlı yapıtının bir altbaşlığı vardır: Bir Peri Masalı. Orwell bu altbaşlığa hiç kuşkusuz boş yere yer vermemiştir. Bir çiftlikte yaşayan hayvanların, kendilerini ezen ve sömüren insanların yönetimini devirip eşitlikçi bir toplum oluşturdukları, ama zamanla kurnaz ve iktidar düşkünü domuzların devrimi yolundan saptırarak, insanların yönetiminden nerdeyse daha baskıcı ve acımasız bir diktatörlük kurdukları bu romanda bir baskı biçiminin yerini başka bir baskı biçimi alır.Orwell, eleştiri oklarını diktatörlüğe, totalitarizme gönderirken, İngiliz edebiyatının Swift’e kadar uzanan yergi geleneğine sığınmakla kalmaz, masal anlatmanın Binbir Gece’den Grimm Kardeşler’e erişen sonsuz geleneğine de yaslanır. “Hayvan Çiftliği”, hayvanlar âlemi kadar insanlar âlemini de içine alan bir peri masalıdır, ama korkunç sonla biten bir peri masalı.Masalların bir işlevi de içinde doğdukları topluluğun düş ve korkularını yansıtmak değil midir? Kimin sözüydü: “Ne zaman bir çocuk, ‘Peri masallarına inanmıyorum,’ dese, bir yerlerde bir peri ölür.” Perileri yaşatmak da fantastik edebiyatın bir işlevi olsa gerek…MARQUEZ’İN YALNIZLIĞI!Gabriel García Márquez, yayımlandığı 1967’den bu yana edebiyat tutkunlarının elinden düşmeyen, okuyanların belleğinden silinmeyen Yüz Yıllık Yalnızlık’ta, düşsel Macondo köyünün ve köyü kuran Buendía ailesinin geçmişini, başından geçenleri, yaşadıklarını anlatırken, dedesinden, ninesinden dinlediği öykülerden, masallardan da yararlanarak bir düş evreni yaratmıştır. Artıp eksilmeden sürüp giden bu düş evreni, yarım yüzyıldan fazla bir zamandır düşlemlerimizin ayrılmaz bir parçası olup çıkmıştır.Hayallerden kurulu bir dünya, belki de gerçek dünyadaki insanların doğaüstü, büyülü yaratıklara dönüştüğü düşsel bir evren, bir düşler âlemi. Fantastik edebiyat deyince, gözümün önüne böyle resim geliyor. Ama Binbir Gece’yi, Define Adası’nı, Küçük Prens’i, Alice Harikalar Diyarında’yı, Hayvan Çiftliği’ni düşündüğümde, “Galiba düşlemsel edebiyatın en heyecan verici yanı, çocuklarla yetişkinleri tek bir okurda bir kılması,” diyorum kendi kendime. Ve aklımdan Montaigne’in bir sözü geçiyor: “Çocukların oynadıkları oyunlara oyun demek zordur. Çocuklar hiçbir zaman oyun oynarkenki kadar ciddi değildirler…” Celal Üster