Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Sunday, 04.20.2025, 08:21 AM (GMT)

News - Haberler

Bahçeli’den sonra Erdoğan’ın‘Eve dön’çağrısına eski AKP’lilerden yanıt geldi

Bahçeli’den sonra Erdoğan’ın ‘Eve dön’ çağrısına eski AKP’lilerden yanıt geldi AKP’nin kurucularından Abdüllatif Şener, Erdoğan’ın “Arkadaşlarımızı yeniden kazanacağız” sözlerini değerlendirdi, “Partiden ayrılmış kişiler artık zor döner. İnsanlar yeniden yanlışta birleşmezler” dedi. Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nedim Yamalı ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oy kaybından dolayı siyasi arayış içinde olduğunu söyledi. Yamalı’ya göre bunlar tam anlamıyla kongre sözleri... Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nedim Yamalı, CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener ve DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı, İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Öyle veya böyle partimizden şu veya bu nedenle uzaklaşmış, ayrılmış olan arkadaşlarımızı tekrar saflarımıza kazandıralım” sözlerini Cumhuriyet’e değerlendirdi. Yamalı, Erdoğan’ın bu sözlerini “tamamen kongre amaçlı edilmiş sözler” olarak nitelendirdi. Daha önce kendisinin de AKP Ankara İl Başkanlığı’nı yaptığı döneme atıfta bulunan Yamalı, “Erdoğan’ın kongre konuşmalarını az çok bilirim. Bu sözler kongre şartlarından dolayı söylenmiştir. Çünkü AKP’de, kongrelerde çok büyük zorlukların yaşandığını duyuyoruz. İl ve ilçe yönetiminde, ‘nitelikli kişilerin bulunmasında’ zorluklar yaşıyorlar. Bunun çok üstünde, Türkiye için yeni bir çalışma ve niyet olduğunu hissetmiyorum. Çünkü böyle bir hazırlığı yok iktidarın” dedi. Yamalı, Erdoğan’ın Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu üyesi Oğuzhan Asiltürk ile yaptığı görüşmeye atıfta bulundu. Bu görüşmenin nedenini de “AKP içinde olup da partide huzur bulamayan ve diğer kanallara açık olan Milli Görüş cephesine yakın üyelerine ‘dur’ demek için olduğuna” dikkat çeken Yamalı, “Erdoğan, ne kadar bu şekilde konuşmuş olsa da genel olarak konuştuğu dili ve yaptıklarını göz önünde bulundurduğumuzda, bir uzlaşma arayışı içinde olduğunu düşünmüyorum. Bir siyasi arayış içinde. Anketler ve partinin genel durumu, Cumhur İttifakı’nın oy kaybı görülüyor. Erdoğan, çıkar yol arıyor” dedi.ŞENER: YANLIŞI GÖRENLER GİTTİAKP’nin kurucuları arasında yer alan CHP Konya Milletvekili Şener de Erdoğan’ın sözlerini “konjektürel” olarak nitelendirdi. Şener, “Erdoğan’ın özellikle partide isim yapmaya başlayan kişileri bir kenara attığını, bunun ana siyasi çizgisi olduğunu” ifade etti. Şener, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün, 20 yıllık politikasının dışında, farklı bir şey söylüyor. Partiden ayrılmış kişiler artık zor döner. Bunları telafi çabasında olabilir. Ancak Erdoğan artık şöyle bir noktaya gelmiştir: Seçimleri kaybedeceğini görmüş ve ‘Bunu düzeltmek için ne yapabilirim’ diye bir arayış içine girmiştir. Ancak siz istediğiniz zaman göndereceğiniz insanları, istediğiniz zaman da yanınızda toplayamazsınız. Kendi isteğiyle partiden uzaklaşanları kendi yanınıza çekemezsiniz. Çünkü bugün partiden giden pek çok arkadaş, partiyi sorgulamış ve başta dış politika olmak üzere, iç politikada, eğitimde, sağlıkta yanlışlar yapılığını görmüştür. Bu gidişin ülkeye zarar vereceğini görmüştür. Bunu gören insanlar yeniden yanlışta birleşmezler.”‘GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN YOL’DEVA Partili Yeneroğlu da “Ya inandığımız değerleri terk edecektik ya da Erdoğan’dan uzaklaşacaktık” diyerek şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı kendisine yönelik toplum nezdinde her geçen gün büyüyen güven kaybı sebebiyle mi bu cümleleri kurdu yoksa arkadaşlarının uzaklaşmış olmasını gerçekten dert mi ediniyor, ilk önce bunu sormak lazım. Ancak gerçekten samimi olarak arkadaşlarının neden uzaklaştığını merak ediyorsa cevabı çok açık. AK Parti’nin kuruluş felsefesi ve parti programına bakıp son yıllarda yaptıkları ile mukayese etmesi yeterli. Çünkü AK Parti programı ile bugün siyaset yapan Erdoğan arasında dağlar kadar fark var. Ya Bahçeli ve Doğu Perinçek ile siyaset yapacaksınız ya da Babacan ve Yeneroğlu ile. Cumhurbaşkanı kararını çoktan verdi ve geri dönüşü olmayan bir yola girdi. Hukuk devleti ve demokrasiyi reddettiği için ve etrafındaki herkesten evrensel ilkelere değil, kendi otoriter anlayışına sadakat beklediği için demokratlar kendisinden uzaklaştı. Zaten bu saatten sonra demokrasi ve hukuk devleti ile barışması imkânsız.” Selda Güneysu

İstifalar sonrasıKılıçdaroğlu polemiğe gerek yok dedi

İstifalar sonrası Kılıçdaroğlu polemiğe gerek yok dedi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun üç milletvekilinin istifası ile ilgili “Parti içi tartışmaya, polemiğe gerek yok. Bizim derdimiz çiftinin, esnafın, halkın sorunlarıdır” dediği öğrenildi. CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Kılıçdaroğlu başkanlığında basın kapalı olarak toplandı. Edinilen bilgilere göre gündemdeki gelişmelerin ele alındığı toplantıda, geçen hafta istifa eden üç milletvekili ve CHP’li belediyelerin projelerine yönelik engellemeler konuşuldu.Üç milletvekili konusunda kurmayların, “İstifa edenleri vekil yapan CHP’dir. İstifa edenler, vekillikten de istifa etmeli. Sayın İnce, ‘parti içi demokrasi’ diyor. Ancak kendisi Yalova’da kaç kez ön seçime girmiş, orada ön seçim yaptırmadı” yorumunda bulunduğu öğrenildi. Kılıçdaroğlu’nun ise istifa gündemiyle ilgili “Tüm bu tartışmaları soğukkanlılıkla karşılamalıyız. Parti içi tartışmaya, polemiğe gerek yok” dediği belirtildi.Edinilen bilgiye göre, Türkiye’deki CHP’li belediye başkanlarının iktidarca engellenen projeleri MYK’de masaya yatırıldı. Projelerin yurttaşa ulaşabilmesi için kurmayların çalışmaları Genel başkana sunuldu. Erdem Sevgi

Navalny: Gül bahçesindeki ilk diken...

Navalny: Gül bahçesindeki ilk diken... Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 21 yıldır başarıyla uyguladığı muhalefetin olmadığı “dikensiz gül bahçesi” planı ilk kez tökezlemeye başladı. Son iki haftadır iktidardan memnun olmayan kitleleri polis şiddetine ve dondurucu soğuğa rağmen sokaklara döken kişi, Kremlin’in yıllardır adını bile anmaktan kaçındığı 44 yaşındaki Aleksey Navalny. 2008’den beri Rusya’daki yolsuzluklarla mücadele etmeye çalışan ama iktidar medyasınca kara listeye alınan Navalny, YouTube ve Twitter gibi popüler kanalları kullanarak gerçek anlamda muhalefetin bulunmadığı ülkede bir anda “muhalefet lideri” konumuna yükseldi. İktidarı köşeye sıkıştıran dönüm noktası, Navalny’nin geçen ağustosta Noviçok adındaki bir kimyasalla zehirlenmesi oldu. Dış tepkilerin büyümesinden çekinen Kremlin, Rus gizli servisini suçlayan genç liderin Almanya’da tedavi görmesine izin verdi. Putin, zehirleme suçlamasını soran gazetecilere, “O kim ki! Gerçekten zehirlemek istesek öldürürdük” diye alaycı bir yanıt verirken yine adını anmadı ve ondan “Berlin’deki hasta” diye söz etti. Aslında tedavisi biten ama büyük olasılıkla Putin üzerinde baskı yaratmak için ABD’deki yönetim değişikliğini bekleyen Navalny, iki hafta önce tutuklanacağını bile bile Moskova’ya döndü ve gerçekten de daha havaalanında tutuklandı. Şu anda uzun süreli hapis cezasına çarptırılabileceği duruşmayı bekliyor. Cezaevindeki Navalny hiç kimsenin beklemediği bir şey yaptı ve YouTube’da, “Putin’in sarayı: Dünyanın en büyük rüşveti” başlıklı bir video yayımladı. İngilizce alt yazılı olması sayesinde tüm dünyada 105 milyondan fazla seyredilen videoda, Karadeniz kıyısındaki Gelencik’te Putin için 1.3 milyar dolarlık ultra lüks bir saray yapıldığı iddia ediliyor. Yaklaşık iki saatlik videonun asıl iddiası ise Rusya liderinin 1980’lerin sonundan başlayarak yakın çevresiyle bir rüşvet ve yolsuzluk ağı kurduğu.‘MAĞDUR’ KONUMUVideonun yayımlanmasının ardından taraftarları Navalny’nin çağrısıyla yıllardır ilk kez önce 23 Ocak’ta, ardından geçen pazar 100’den fazla kentte protestolar düzenledi, binlerce kişi gözaltına alındı. Ama asıl çarpıcı gelişme, Putin’in videoyla ilgili açıklama yaparak saray suçlamalarını bizzat yalanlamak zorunda kalması oldu. Rusya liderini iktidarı boyunca belki de ilk kez savunma pozisyonuna iten Navalny’nin aslında pek çok konuda görüşü bilinmiyor, üstelik geçmişteki açıklamaları nedeniyle bazılarınca ırkçılıkla suçlanıyor. Öyle ya da böyle, cezaevinde bulunduğu için “mağdur“ konumuna düşen Navalny, videonun da sayesinde iktidar karşısında psikolojik üstünlüğü ele geçirmiş, aslında sahip olmadığı bir güce ulaşmış durumda. Esas olarak büyük kentlerde artık daha fazla demokrasi istemeye başlayan orta sınıf ve gençler tarafından desteklenen Navalny, Rus toplumunun çoğunluğunun hâlâ önemsemediği bir kişi. Sokak protestolarını tümüyle onun hanesine yazmak da doğru değil, çünkü bunda bitmeyen ekonomik sıkıntılardan Putin’in yüzünün eskimesine kadar farklı unsurlar var.Navalny iktidara gerçek bir alternatif olabilir mi? Rusya’da, Belarus benzeri halk isyanı çıkabilir mi?.. Toplumsal olayların nereye evrilebileceği konusunda falcılıktan kaçınmak gerekiyor. Ancak özenle baktığı “bahçesinde ilk kez diken”le karşılaşan Putin, ne kadar güçlü olsa da koltuğunda eskisi kadar rahat oturamayacak görünüyor. Bundan sonraki gelişmeleri Kremlin’in onu kahramana dönüştüren yanlış taktiklerini sürdürüp sürdürmeyeceği belirleyecek. Cenk Başlamış

Değişen yaşam tarzıvarise davetiyeçıkarıyor

Değişen yaşam tarzı varise davetiye çıkarıyor Prof. Barlas: Varis, tedavi edilmediğinde, bacak damarlarında pıhtı oluşumuna zemin hazırlayabilir. Böylesine bir pıhtı, bulunduğu yerinden kopacak olursa, ilk ulaşacağı hedef akciğerlerdir, yaşamsal risk oluşturur. Halk arasında varis olarak bilinen venöz yetmezlik, kapalı alanlarda hareketsiz yaşamın arttığı kış aylarında daha çok kendini gösteriyor. Covid-19 salgını nedeniyle iş hayatında önemli ölçüde evden çalışma sistemine geçilmesi ve sıkça uygulanan sokağa çıkma yasakları hareketsizliği ve buna bağlı varis oluşumlarını beraberinde getirebiliyor. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Semih Barlas, “Venöz yetmezlik tedavi edilmediğinde, bacak damarlarında pıhtı oluşumuna zemin hazırlayabilir. Böylesine bir pıhtı, ister bacağımızın en iç kısımlarında yer alan ana damarlarda, isterse daha yüzeysel damarlarda olsun, bulunduğu yerden kopacak olursa, ilk ulaşacağı hedef akciğerlerdir. Buna pulmoner emboli (akciğer içinde pıhtı) adı verilir. Pulmoner emboli, çok ciddi bir tablo olup yaşamsal risk yaratır” dedi.HAREKETSİZLİK, RİSK NEDENİProf. Barlas, venöz yetmezliği ve tedavi yöntemlerini anlattı. Barlas, vücudumuzdaki kirli kanı, kalbe ve akciğerlere, temizlenmek üzere taşıyan venler (toplardamar) bulunduğunu anımsatarak “Bacak venleri, bu görevlerini, aşağıdan yukarıya, yani yerçekiminin aksine gerçekleştirdiklerinden, içlerinde tek yönlü olarak çalışan kapakçıklar bulunmaktadır. Bu kapakların bozulması ve geriye kaçırmasına venöz yetmezlik denir. Venöz yetmezliğin belirtilerine de varis adı verilir” diye konuştu. Pandemi döneminde insanlar tercihen veya zorunlu olarak hareketlerini kısıtlamak durumunda kaldıklarını anımsatan Barlas, uzaktan çalışma sistemi, sokağa çıkma yasakları ve kış aylarının doğal yaşam tarzı bir araya geldiğinde insanların vakitlerinin büyük bölümünü kapalı alanlarda hareketsiz geçirdiklerini, bunun da venöz yetmezliğe davetiye çıkarabildiğini söyledi. Barlas, “Hareketsiz kalındığında bacaklardaki venlerin (toplardamarların) içinde bulunan kapakların çalışması bozulabiliyor, baldır adalesinin venler üzerindeki masaj etkisi azalabiliyor ve buna ek olarak gerçekleşen kilo artışı venöz yetmezliğe ve varislere yol açabiliyor” diye konuştu.HUZURSUZLUK HİSSİVenöz yetmezliğin tanısında bireylerin bu konuda bilinçli olmasının çok önemli olduğunu dile getiren Barlas, “Ayak bileklerindeki şişlik veya çorap lastik izi, kılcaldan kalına doğru farklı çaplarda olabilen damarların bacaklarda farkedilmesi, huzursuzluk hissi, ilk belirtilerdir. Böyle durumlarda bir kalp damar cerrahıyla şikayetler paylaşılmalı, bacak muayene edilmeli ve venöz dopler adı verilen çok ayrıntılı bir bacak ultrason incelemesi yapılmalıdır” değerlendirmesini yaptı. Venöz yetmezlikle her yaşta karşılaşılabileceğini kaydeden Barlas, özetle şunları dile getirdi: “Çeşitli araştırmalarda, kadınlarda varis görülme sıklığının yüzde 70-80’lerde, erkeklerde ise yüzde 30-40’larda olduğu gösterilmiştir. Venöz yetmezlik tedavi edilmediğinde, bacak damarlarında pıhtı oluşumuna zemin hazırlayabilir. Böylesine bir pıhtı, ister bacağımızın en iç kısımlarında yer alan ana damarlarda (derin venöz trombüs-DVT), isterse daha yüzeyel damarlarda olsun, bulunduğu yerden kopacak olursa, ilk ulaşacağı hedef akciğerlerdir. Buna pulmoner emboli (akciğer içinde pıhtı) adı verilir. ” Sibel Bahçetepe

CHP’li Karaca, faili meçhul gazeteci cinayetlerini raporlaştırdı

CHP’li Karaca, faili meçhul gazeteci cinayetlerini raporlaştırdı CHP’li Karaca’nın raporunda, gazeteci cinayetlerinde asıl faillerin yargılanmadığı, cinayetlerin cezasız kaldığı belirtildi. Raporda, “Devlet sırrı yasası değişsin, ‘Hakikat Komisyonu’ kurulsun” denildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca’nın hazırladığı faili meçhul cinayetler ve cezasızlık raporunda, gazeteci cinayetlerinde asıl faillerin yargılanmadığı, alt sınırı düşük suçlardan ceza verildiğine dikkat çekildi. Gerçek faillerin ortaya çıkarılabilmesi için devlet sırrı yasasının değiştirilmesi ve Hakikat Komisyonu kurulması önerildi. Raporda, basını hedef alan siyasi üsluba karşı mücadele edilmesi gerektiği belirtildi.CHP’li Karaca’nın hazırladığı raporda gazetecilerin 1990’lı yıllarda olduğu gibi hedef alındığı ve resmiyette sona eren OHAL koşullarının sürdüğü belirtildi. Öldürülen pek çok gazetecinin failinin bulunmadığı açılan soruşturma dosyalarında zamanaşımını beklediği vurgulanan raporda, şu değerlendirmeler yer aldı: “Yılda bir kez ‘failler bulunamadı’ ibareli tutanaklar düzenleniyor, dosyaların çoğu zamanaşımına uğruyor. Bazılarında birkaç tetikçi cezalandırılıyor ve mağdur yakınlarının taleplerine rağmen soruşturmalar faillerin bulunması için genişletilmiyor. Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Muammer Aksoy, Musa Anter, Uğur Mumcu, Metin Göktepe, Hrant Dink, Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerine dair dosyalarda yapılan ayrıntılı incelemeler, gazeteci cinayetlerinde asıl failler yerine alt kademedeki güvenlik güçleri ya da tetikçilerin yargılandığını ortaya koyuyor. Alt sınırı en düşük olan suçlardan ceza veriliyor. Verilen cezaların infazında ertelemeye gidiliyor, af yasaları ile failler serbest kalıyor.” Erdem Sevgi

Abdiİpekçiözlemle anıldı: "Göz göre göreöldürüldüler"

Abdi İpekçi özlemle anıldı: "Göz göre göre öldürüldüler" Gazeteci Abdi İpekçi, katledilişinin 42. yılında anıldı. Nükhet İpekçi, “Örgütleyenler, emir verenler, oyuncular, gizleyenler, şahitler, görevi kötüye kullananlar nerede?” dedi. İstanbul Şişli’deki evinin önünde düzenlenen suikast sonucu katledilen Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve başyazarı Abdi İpekçi, dün ölümünün 42. yılında mezarı başında anıldı. Zincirlikuyu’da bulunan mezarı başındaki anmaya İpekçi’nin ailesi, yakınları ve gazeteci arkadaşları katıldı. Anmada konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş, İpekçi’nin çağının öncüsü olduğunu ifade ederek, “Gazetecilerin örgütlenmesi konusunda önemli adımlar atan İpekçi, yalandan ve iftiradan hep kaçındı. Haberciliği ve muhabirliği ön plana çıkardı” dedi. İpekçi ailesi adına konuşan Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi, “Kayıplarımızı sıralıyoruz ve sonunda ‘kimler yaptı’ diye soruyoruz. Elimizde somut bilginin resmi tebliği yok. Örgütleyenler, emir verenler, oyuncular, yardımcı oyucular, gizleyenler, şahitler, görevi kötüye kullananlar nerede? Kaçırılmış ve yeşil pasaportlarlar devlet görevlisi olarak dolaştırılmışlar, hatta dosyalar nerede? Bütün bunlar varken yok edilmişse, hiçbirinin gereği yapılmamışsa her şey ‘kabak gibi aydınlık’ diyebilir miyiz” diye sordu. Uğradığı suikast sonucu katledilen Savcı Doğan Öz’ün 1977’de yetkililere “tehlikeyi açıkça bildirdiğini” anımsatan Nükhet İpekçi, “Kim resmen üstüne gidebildi? Üstüne gidenlerin, göz göre göre öldürtülmesi neden hiç önlenmedi?” dedi. cumhuriyet.com.tr

Suriyeli kadın sığınmacıdan başvuru

Suriyeli kadın sığınmacıdan başvuru Suriyeli E.B. adlı kadın, eşinin patronu R.N. tarafından taciz edildiğini öne sürdü. Adli süreçlerden sonuç alamayan E.B., Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Dilekçede, R.N’nin Emniyet müdürü olan kardeşinin nüfuzunu kullanarak soruşturmayı engellediği iddia edildi. Suriye’deki savaştan kaçarak eşi ve çocuklarıyla Türkiye’ye sığınan ve eşinin patronu R. N. tarafından taciz edildiği iddia edilen E.B. adlı kadın, suç duyurusundan sonuç alamayınca Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. Başvuru dilekçesinde, “Failin suçları işlerken Emniyet müdürü kardeşinin nüfuzunu kullanarak aileyi öldürtmek ve sınır dışı etmekle tehdit etmesi, soruşturma esnasında delil araştırmasının yapılmaması, failin polis teşkilatında müdür olan kardeşinin nüfuzunu gerçekten kullandığı sonucuna götürmektedir” denildi. Eşinin, patronu R. N. tarafından taciz edildiğini iddia eden E.B., suç duyurusuda bulundu. Yürütülen soruşturma takipsizlikle sonuçlandı, yapılan itiraz da reddedildi. Takipsizlik kararı ardından R.N., “sosyal medya ve basın yoluyla” şiddete uğradığını ileri sürürek E.B. ve eşi hakkında koruma kararı aldırdı. R.N. hakkındaki suçlamaların, “Emniyet’te görevli kardeşinin kariyerine zarar vermek amacıyla” yapıldığını savundu.‘DELİLLER YOK SAYILDI’Soruşturmadan sonuç alamayan E.B. AYM’ye başvurdu. Başvuru dilekçesinde yer alan ifadeler şöyle: “Savcılık şüpheli R.N’nin kardeşi M.Y., Diyabakır Asayiş Şube Müdürü olduğu halde soruşturmayı bu şube ve bağlı masa ve amirliklere devrederek etkili ve tarafsız bir soruşturma yürütülmesini imkânsız hale getirmiştir. Mağdurenin ifadesi tercümansız alınmıştır. E.B’nin ‘mağdure tanık’ olarak değil ‘müşteki’ olarak, eşinin ifadesi ise ‘tanık’ olarak değil ‘bilgi sahibi’ sıfatıyla alınmıştır. Bu sıfatlar delil olma niteliğini önemli oranda düşürmüştür. Etkin bir araştırma yapılmamış, deliller yok sayılmıştır. Savcılığa bildirilmesine rağmen tedbir alınmamıştır.” Dilekçede takipsizlik kararının kaldırılması talep edildi. Zehra Özdilek

Sigorta Tahkim Komisyonu’na, 2020 yılında 129 bin başvuru yapıldı

Sigorta Tahkim Komisyonu’na, 2020 yılında 129 bin başvuru yapıldı Sigorta şirketleriyle sorun yaşayan tüketicilerin, geçen yılın son 3 ayındaki başvuruları yüzde 42 arttı. Zorunlu trafikle ilgili itirazlar ilk sırada. Küresel Covid-19 salgınının sonuçları nedeniyle 2020’nin ikinci çeyreğinde (nisan-haziran) neredeyse duran Sigorta Tahmin Komisyonu faaliyetleri, son çeyrek ve yılın tümünde ise önemli oranda arttı.- Komisyonun periyodik bülteninde yer alan verilere göre, 2020 yılında 2019’a kıyasla toplam başvuru sayısı yüzde 6.7 artarak 128 bin 878 adet oldu. Hayatdışıyla ilgili başvurular yüzde 6.7 artarak 128 bin 280’e çıkarken, hayat branşıyla ilgililer yüzde 5.1 azalarak 598 adet oldu.‘TAZMİNAT ÖDENMEDİ’- Hayatdışı kapsamında en çok başvuru yüzde 10.4 artışla 115 bin 591’e çıkan zorunlu trafik sigortası, yüzde 11.4 artışla 8 bin 793’e çıkan kasko sigortasında görüldü. Üçüncü sırada ise yüzde 66.2 düşüşle 1728 adede düşen motorlu kara taşıtları ihtiyari mali sorumluluk sigortası yer aldı. - Sigortalıların yaptığı başvuruların ilk nedeni ise yüzde 4.2 artışla 91 bin 778 adede ulaşan “tazminatın ödenmemesi” oldu. Bunu yüzde 0.6 artışla 32 bin 840 adede yükselen “tazminatın eksik ödenmesi” izledi. - Geçen yıl, STK’ye yapılan başvuruların yüzde 3.6 düşüşle 103 bin 697 adedi sonuçlandırıldı. Bunlardan yüzde 8.8 düşüşle 47 bin 80 adedinde “başvuruda belirtilen talebin kabülü” yönünde kararı verildi. Ayrıca yüzde 5.6 düşüşle 26 bin 219 adedi için “başvuruda belirtilen talebin kısmen kabülü” ve yüzde 7.7 artışla 30 bin 398 adedi için “başvuruda belirtilen talebin reddi”ne karar verildi. Reddedilenlerin payı 2019’da yüzde 26.2 iken, 2019’da yüzde 29.3’e yükseldi. 2020’nin son üç ayında ise 2019’un aynı dönemine kıyasla toplam başvuru sayısı yüzde 41.8 artarak 81 bin 843 adet oldu.‘HAYAT’ DA HAREKETLİHayatdışı branşı için başvuru sayısı yüzde 41.9 artarak 32 bin 989, hayat için başvuru yüzde 30.8 artarak 172 adede çıktı. Hayatdışı kapsamında, zorunlu trafik için başvuru yüzde 5.7 artarak 28 bin 231, kasko için yüzde 27.7 düşerek 3 bin 265 adet oldu. Sonuçlandırılan başvuru sayısı da yüzde 1.2 artışla 27 bin 147 adede çıktı. Ayrıca bu taleplerin “kabul”ünde yüzde 17.2 artış, “red”dinde yüzde 18.3 düşüş görüldü.‘HAYATINI KOLAYLAŞTIRACAK ÇÖZÜMLER ÜRETİYORUZ’AXA Sigorta’nın, çeşitli markalarla işbirliğiyle “AXAFit” kullanıcılarına özel “AXAClub” avantajları sağladığı açıklandı. Sistemi “İyi Yaşam Uygulaması” olarak yeniden tasarladıklarını belirten Satış ve Pazarlama Başkanı Firuzan İşcan,“Hayatı kolaylaştıracak çözümler üretme konusunda her geçen gün yeni adımlar atıyoruz. Sektörde ilk defa bu kapsamda bir uygulama ile birçok insanın hayatına dokunacak olmanın mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. Sistem sağlıklı yaşam, film keyfi gibi farklı alanlarda öneriler sunuyor.KOBİ’LER VE ESNAF İÇİN ÖZEL MODÜLER POLİÇEGenerali Sigorta’nın, “Ekmek Teknem Sigortası”yla, pandemi döneminin getirdiği olumsuz koşullarda KOBİ ve esnaf müşterilerine özel çözümler sunduğu açıklandı. Esneklik esasına göre tasarlanan paket, KOBİ’ler ve esnafın kendi teminat paketlerini oluşturmasına olanak tanırken, ihtiyaç dahilinde olmayan teminatlara ekstra prim ödeme zorunluluğuna da son veriyor. Pakette yangın, sel, toprak kayması, enkaz kaldırma, hırsızlık, deprem, finansal kayıplar, 3. şahıslara karşı sorumluluk gibi teminatlar var.ERTÜRK: GÜVENCE VE TASARRUF BİLİNCİ ARTTIAnadolu Hayat Emeklilik’in, 2020 yılı aktif büyüklüğünün 2019’a kıyasla yüzde 32.9 artarak 36 milyar TL’yi aştığı açıklandı. Şirketin net kârı da 519.3 milyon TL. Geçen yılı değerlendiren Anadolu Hayat Emekilik Genel Müdürü Yılmaz Ertürk, şuna dikkat çekti: “Covid-19 salgını tüketici davranış ve önceliklerinde değişimi de beraberinde getirdi. 2020 yılı güvence ve tasarruf bilincinin arttığı, ürün ve hizmetlere ulaşmada dijital kanalların öne çıktığı bir yıl oldu.” Bu dönemde beklentilere uygun çözümler üretmek için yoğun çaba gösterdiklerini anlatan Ertürk, BES fon büyüklüğünün yüzde 33.1 artışla 30.5 milyar TL, katılımcı sayısının yüzde 5.9 artışla 1.9 milyon kişiye ulaştığını açıkladı.ZURİCH SİGORTA İLE TEB’DEN YENİ ADIMTürk Ekonomi Bankası (TEB) ve Zurich Sigorta, 2008’de başlayan işbirliklerini gelecek 10 yılda da devam ettirmek üzere bir anlaşma imzaladı. Buna göre Zurich Sigorta’nın hayatdışı sigorta branşındaki ürün ve hizmetleri, TEB dağıtım kanallarından münhasıran sunulacak. Anlaşmayla ilgili olarak Zurich Sigorta Üst Yöneticisi Yılmaz Yıldız, yenilenen bu işbirliğiyle müşteri memnuniyetinin ön planda olduğu, teknoloji odaklı yeni nesil sigortacılığın öncülüğünü yapacaklarını vurguladı. TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici de “Büyüyen ekonomisi, genç nüfusu ve insan kaynağı ile Türkiye, bölgesinin güçlü ülkelerinden biri. Her zaman ülkemiz ekonomisine ve paydaşlarımıza katkı sağlamak için çalışıyoruz” dedi. Serhat Aligil

‘Yeniliği’2000 yılından beri aşkla tasarlayan Arçelik artık‘iyiliği’aşkla tasarlayacak

‘Yeniliği’ 2000 yılından beri aşkla tasarlayan Arçelik artık ‘iyiliği’ aşkla tasarlayacak Üretimini iyilikle dönüştüren Arçelik, sürdürülebilir ve toplumsal faydayı üretimin odağına yerleştirdi. Üretimde dönüşüm ürünlerinin payını artıran şirket, pet şişeyi, yumurta kabuğunu, eski balık ağlarını önemli bir hammadde olarak kullanıyor. 2000’li yılların başında logosunu yenileyerek değişim yolculuğuna çıkan Arçelik, bu yıl itibarıyla “Yeniliği aşkla tasarlar” olan sloganını “İyiliği aşkla tasarlar”a dönüştürüyor. Şirketin dönüşümünün temelinde ise günümüzün en önemli kavramlarından sürdürülebilirlik ve toplumsal fayda yatıyor. Günümüzde kullanıcılar için “iyi marka” algısının son derece önemli bir tercih unsuru olduğunu söyleyen Arçelik Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Zeynep Yalım Uzun, online düzenlenen basın toplantısında, iyiliğe giden yolculuklarının “ne yapabiliriz” sorusuyla başladığını söyledi.DAHA PAHALI DEĞİLMarka yaklaşımını yeniden düzenleyen Arçelik üretimde köklü değişikliklere gitti. Pet şişelerin dönüşümünden elde edilen ürünlerle çamaşır makinesi ve kurutucular için kazan ve klima üretti. Yumurta kabuklarını, biyolojik hammaddelerden üretilen plastiklerle bir araya getirip yüzde 100 biyolojik içerikli buzdolabı yumurtalıkları üreten şirket, atık balık ağlarını ise beyaz eşya üretiminde kullanıyor. Balık ağı ile üretilen parçalar da Arçelik’in tüm ankastre bulaşık makinelerinde ve fırınlarının pek çoğunda kullanılıyor. Geri dönüştürülmüş plastik kullanarak elektrik süpürgeleri ürettiklerini söyleyen Arçelik Türkiye Pazarlama Direktörü Mehmet Tüfekçi, “Türkiye’de üretilen küçük ev aletleri kutularında ise yüzde 100 geri dönüştürülmüş ve geri dönüştürülebilir kâğıt kullanımına geçtik. Toplam çamaşır makinesi üretiminin yüzde 20’si artık dönüştürülmüş ürünlerle yapılıyor. Hedefimiz ise sene sonuna kadar pet kullanımını tüm çamaşır makinelerine yaymak. Yumurta kabuğu gibi doğal ürünlerin kullanıldığı buzdolapları ise 29 Ocak’ta satışa sunuldu. Bunların da tüketiciden yüksek ilgi görmesini bekliyoruz” dedi. Bu arada yumurta kabuğundan üretilen buzdolabı normal bir buzdolabı ya da mısır nişastası ya da ankastre fırınlarımızdaki balık ağları ile üretilmiş ya da çamaşır makinasındaki pet tamburla ile ilgili üretilmiş ürünlerin fiyatlarının aynı seviyede olduğu bilgisini de aldık.ARTIK İYİ-GE VARÖte yandan Arçelik, yeni marka yolunda önemli bir platform oluşturuyor. Arçelik çalışanları ile şirket çalışanı olmayan alanında uzman kişileri ve disiplinleri bir araya getirerek bir ortak akıl platformu olan “İYİ-GE”yi hayata geçiriyor. İYİ-GE platformu sorumlu üretim ve tüketim odağında fikir ve önerileri geliştirerek, şirketin köklü Ar-Ge’sine daha iyi bir gelecek için ürünler, hizmetler, projeler geliştirilmesinde katkıda bulunacak. Olcay Büyüktaş

Sadece aylık gıda harcamasıdüşüldüğünde asgariücretliye 173 TL kalıyor

Sadece aylık gıda harcaması düşüldüğünde asgari ücretliye 173 TL kalıyor Maaşlara yapılan zamlar yüzde 8.36’da kalırken, yurttaşa yansıtılan zamlar yüzde 33’ü buldu. Yılın daha ilk ayında peş peşe yapılan zamlar, ücretlere yapılan komik artışları çoktan eritti. AKP’nin yanlış ekonomi politikalarının faturası yurttaşa çıkmaya devam ediyor. 2020’de zirve yapan bütçe açıkları, karayollarından şehir hastanelerine verilen ödeme garantilerinin her yıl daha da artmasının bedelini halk ödüyor. Buna rağmen salgının derinleştirdiği ekonomik kriz ortamında maaşlara yapılan zamlar yüzde 8.36’da kalırken, vatandaşa yansıtılan zamlar yüzde 33’leri buldu. Bazı gıda ürünlerinde ise bu zamlar yıllık yüzde 100’leri aşıyor. 2021’de verilecek asgari ücretin 2 bin 825 TL’ye çıkarılmasıyla övünüldü ancak yılın daha ilk ayında sadece gıda alışverişini kapsayan açlık sınırı bir ayda 62 TL artarak 2 bin 652 TL’ye çıktı. Buna kira, fatura gibi diğer tüm zorunlu harcamaların eklendiği yoksulluk sınırı ise sadece 2021 Ocak’ta aylık 202 TL birden arttı. Bir ayda doğalgaz yüzde 2, elekrik yüzde 6, kiralar yüzde 12.28 zamlandı. Yurttaşa kaşıkla verilip, kepçeyle geri alınan artışlar madde madde şöyle:1) Faturalar kabardı: Yeni yılın ilk günü elektriğe yüzde 6 zam geldi. Elektrik Mühendisleri Odası’nın verilerine göre, 230 kilovatsaatlik asgari elektrik tüketimi olan bir ailenin aylık faturası 1 Ocak 2021 itibarıyla 183.4 liraya yükseldi. Son üç yılda elektrik faturaları yüzde 94 zamlanmış oldu. Öte yandan, 2021 Ocak’ta doğalgaz fiyatlarına iki kez zam yapıldı. Yılın ilk günü yüzde 1 zamlanan doğalgaz, önceki gün yüzde 1 daha zamlandı.2) Bir yudumdan 2 TL vergi: Yılın ilk ayında alkollü içkilerden alınan ÖTV yüzde 17.07 arttı. Yani 70’lik rakıdan alınan ÖTV ve KDV toplamından oluşan vergi 112 liradan 132 liraya çıktı. Yapılan hesaplamalara göre, her yudumda bir santilitre içildiği kabul edilirse, bir yudum rakıdan alınan vergi 2 liraya çıkıyor.AVRASYA’YA ZAM3) Köprüler ateş pahası: 2021’in ilk günlerinde otoyol ve köprü geçiş ücretlerine yapılan yaklaşık yüzde 26 zamdan sonra bir yüzde 26’lık zam da Avrasya Tüneli’ne yapıldı. Avrasya Tüneli’nin tek yön geçiş ücreti 46 TL’ye yükseldi. Öte yandan, bir otomobilin geçiş ücreti 15 Temmuz Şehitler Köprüsü ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde 10.50 TL’den 13.25 TL’ye, Osmangazi Köprüsü’nde 117.90 TL’den 147.50 TL’ye; Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde ise 21.90 TL’den 27.50 TL’ye yükselmişti.4) Haberleşme! Özel İletişim Vergisi (ÖİV) yüzde 33.3 zamlandı. 4 kişilik bir ailenin haberleşme gideri vergiler dahil 3 bin 737 TL idi. Vergideki bu artışla, haberleşmeye ödeyenen vergi 74 TL arttı.5) Emekli ne yapsın?: Tüm bu zamlardan sonra, asgari ücretliler ile memur ve emeklilere yapılan ücret artışlarının yetersizliği tepki çekiyor. 2021’in ilk 6 ayı için enflasyon farkı dahil memur ve memur emeklisine yüzde 7.36 ücret artışı yapılmıştı. SSK ve BAĞKUR emekli maaşlarına ise 2020’nin ikinci 6 ayı için yüzde 8.36 zam yapıldı. En düşük memur maaşı 3 bin 812 liradan 4 bin 92 liraya, en düşük emekli memur aylığı da 2 bin 814 liradan 3 bin 21 liraya çıktı. En düşük işçi emeklisinin aylığı 1335 liradan 1447 liraya yükseldi.TARLADAN SOFRAYA 4 KAT PAHALITarlayla market arasındaki fiyat farkı 4 katına çıktı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2021 Ocak’ta, yurttaşın lahana ve maydanozu 4 kat; süt, patates ve marulu 3 kat daha pahalıya satın aldığını söyledi. Buna göre üreticide 68 kuruş olan lahana marketlerde 2 lira 70 kuruşa, 50 kuruş olan maydanoz 1 lira 96 kuruşa, 2 lira 73 kuruş olan süt 8 lira 94 kuruşa ve 67 kuruş olan patates 2 lira 17 kuruşa satılıyor. Üretici ve tüketici fiyatları arasındaki makasın bir türlü kapanmadığına dikkat çeken Bayraktar, “Bütün kesimler sorumlu davranmalı, spekülasyona fırsat verilmemeli, tedbirler zamanında alınmalıdır. Üreticilerimizin yeterli gelir elde etmesini, tüketicilerimizin güvenilir gıdaya uygun fiyatla erişebilmesinin sağlanmasını istiyoruz” dedi.ŞEKER DE ZAMLANDIOcak ayında markette 22, üreticide 13 üründe fiyat artışı yaşandı. Ocakta fiyatı en fazla artan ürünün markette süt, üreticide salatalık olduğu belirtildi. Öte yandan, Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ, bir kilogram kristal şekerin fiyatını KDV hariç 3.57 liradan 3.93 liraya, KDV dahil 4.2444 TL’ye çıkarıldı. Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ tarafından yapılan açıklamada, tarımsal kökenli saf etil alkol satış fiyatı da KDV hariç 8 TL, KDV dahil 9.44 TL olarak belirlendi. 2019 yılında yapılan zamla Türkşeker’in 50 kilogramlık Polipropilen torbadaki bir kilogram kristal şeker satış fiyatı, KDV hariç 3.57 TL’ye, KDV dahil fiyatı da 3.8556 TL’ye, tarımsal kökenli saf etil alkol satış fiyatı da KDV hariç 5.46 TL’ye, KDV dahil 6.44 TL’ye yükseltilmişti.BAKKALLAR BORÇ YAZIYOR VERESİYE YÜZDE 32 ARTTIİstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) İstanbul İstatistik Ofisi’nin “İstanbul Bakkalları ve Veresiye Alışveriş Pratikleri Araştırması”na göre bakkalların yüzde 71’i veresiye defter tutuyor. 39 ilçedeki 402 mahalle bakkalı ile yapılan araştırmaya göre:- Pandemi öncesi döneme göre bakkallardan veresiye alışveriş yapan kişi sayısı yüzde 32 arttı. En fazla veresiye satılan ürünler ekmek, yumurta ve sigara oldu. - Pandemi öncesi dönemde veresiye defterinde yazan toplam borç miktarı, ortalama olarak 12 bin 733 TL iken pandemi sürecinde yüzde 54.8 artarak 19 bin 717 TL’ye çıktı. - Son on yılda, ülke genelinde faaliyet gösteren bakkalların sayısı ise yüzde 30’un üzerinde azaldı. İstanbul’da ise 20 bin civarında bakkalın faaliyetine devam ediliyor.17 AYIN ZİRVESİİstanbul’da perakende fiyatlar ocakta yıllık yüzde 15.05 artarak 2019 Ağustos ayından bu yana en yüksek seviyeyi gördü. İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1995 bazlı verilerine göre, ocakta bir önceki yılın aynı ayına göre İstanbul’da perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi yüzde 15.05, bu dönemde toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise yüzde 17.75 olarak gerçekleşti. Veriler bir önceki ayla kıyaslandığında ise İstanbul’da ocakta bir önceki aya göre perakende fiyatlar yüzde 1.16, toptan fiyatlar yüzde 1.31 arttı.DOĞALGAZ ZAMMI OTOMATİĞE BAĞLANDIŞubat ayıyla birlikte zam gelen ürünlerden biri de doğalgaz oldu. Fiyatların bir ayda ikinci kez artırıldığını belirten CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, yüzde 1 olarak açıklanan fiyat artışını değerlendirdi. “İktidar Karadeniz’deki rezervle ilgili müjde verdi, müjdeler zam olarak döndü. Enerji Bakanı doğalgaz tüketiminde rekor kırılmasıyla övündü. Rekor oranda gelmeye başlayan faturalar ise ısınmak isteyen yurttaşlarda soğuk duş etkisi yarattı” diyen Ahmet Akın, şunları söyledi: “Pandeminin de etkisiyle doğalgaz fiyatları dünya genelinde düşerken, ülkemizde otomatik zamlarla artmaya devam etmesi akılları karıştırmaktadır.” CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak da tweet atarak “Doğalgaza zamlar otomatiğe bağlandı’’ dedi. Gamze Bal

Hatay’ın CHP’li Büyükşehir Belediye BaşkanıLütfüSavaş,“Hatayımız EXPO için heyecanlı"

Hatay’ın CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, “Hatayımız EXPO için heyecanlı" “Medeniyetler Bahçesi” temasıyla EXPO’ya hazırlanan Hatay’ın CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, “Hatayımız EXPO için heyecanlı. Şehrimizin tanıtımına ve ekonomimize değer katacak. EXPO 10 Aralık’ta açılacak ama biz bu yazdan itibaren her ay bir festival yapacağız” dedi. EXPO ve HADO gibi girişimlerin ticaret ve turizmin yanı sıra toplumsal barışa da katkı sunacağını söyleyen Savaş, “9 yıldır her musibeti başımıza getirmek isteyen uluslararası aktörlere karşı Hatay halkı her zaman dik durdu, durmayı da sürdürecek. Biz Türkiye’nin yumuşak karnı değil en sert kasıyız” diye konuştu. Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Savaş, özetle şunları söyledi:- Zorlu bir koronavirüs süreci yaşadınız ve tekrar işinize döndünüz. Kentte virüs ile mücadele nasıl gidiyor?Zorlu bir süreç geçirdik. Onun yanında yeni aşımızı olduk. Yaptırdığım Çin aşısı zararsız bir aşı. Antikor oluşturma yüzdesi düşük olabilir ama en büyük artısı zarar verme etkisi en az olan aşı. İşin içinde insan sağlığı ve bilim varsa siyaset yapılmaz. Tüm yurttaşlarımızda sırası gelince aşısını olmalı. Bunun yanında Belediye olarak Dünya Sağlık Örgütü ve pandemi kurulunun aldığı kararlara uymaya çalışıyoruz. Kentte gerek Suriyeli misafirlerden gerekse koronavirüs nedeniyle sığlaşan bir ekonomi ile karşı karşıyayız. Global olan bu sorunun yerel imkanlarla tamamen çözülmesi mümkün değil. Hatay’da 50 bin civarında aile yoksulluk sınırının altında ve biz gücümüz yettiğince destek oluyoruz. 17 binden fazla aileye sürekli nakdi destek veriyoruz. Bunun yanında giyim-kuşam, gıda, okul desteği sağlıyoruz. Günde en az 5 bin ekmek dağıtıyoruz. Aslında bu süreç merkezi hükümet, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve hayırseverler ile koordineli şekilde daha verimli geçebilirdi. Ama bugüne kadar bu koordinasyon ne yazık ki sağlanmış değil.- “Medeniyetler Bahçesi” temasıyla 10 Aralık 2021-30 Mayıs 2022’de düzenlenecek EXPO için hazırlıklar nasıl ilerliyor?160 yıllık köklü bir geçmişe sahip uluslararası bir organizasyon olarak EXPO, insanlığın karşı karşıya kaldığı temel zorluklara çözüm bulmak için tüm dünyayı bir araya getirmektedir. Ziyaretçilerden katılımcılara kadar herkes için yeni ufuklar açarken aynı zamanda düzenlendiği şehir ve ülkenin iş, yatırım, finans, ticaret ve turizm potansiyelini açığa çıkartmaktadır. Hatayımız EXPO için heyecanlı. Şehrimizin tanıtımına ve ekonomimize değer katacak. Antakya-Defne bölgesinde 209, İskenderun- Arsuz’da 100 dönüm olmak üzere iki toplamda 309 dönümlük bir arazide gerçekleştireceğiz. İki alanın da ayrı fonksiyonları var. Defne’de büyük bir amfi tiyatromuz var. Gastronomi köyü yapıyoruz. Hatay ve Türkiye’den gelen gastronomi mutfaklarının yanında dünya mutfakları da misafirimiz olacak. Gelen tüm misafirlerimizin mutfakları ve bahçesi olacak. Hatay’ın 13 medeniyetini tasvir edecek Medeniyetler Bahçesi olacak ve yine 13 medeniyeti tasvir eden bin 650 metrekarelik mozaik sahnelenecek. EXPO Logomuz da bu 13 medeniyeti temsil eden 13 yapraklı “Barış Çiçeği” olacak. İki katlı alanda geleneksel el sanatlarımız olacak. Alt katta üretim yapılırken üst katta satış yapılacak. Fuar noktamız ise modern standartlarla her türlü organizasyona alan olacak. Ayrıca İskenderun’da 10 bin kişiye hitap edecek organizasyonların yapılacağı bir meydan da yapıyoruz. EXPO 10 Aralık’ta açılacak ama biz bu tarihten önce yazdan itibaren her ay bir kez festival yapacağız. Bir nevi antrenman yapacağız da denilebilir. ‘BİZ TÜRKİYE’NİN YUMUŞAK KARNI DEĞİL EN SERT KASIYIZ’- Hatay Deniz Otobüsü (HADO) için çalışmalar hangi durumda?HADO için ufak tefek işlerimiz kaldı. Onlar da önümüzdeki günlerde bitecek. Yaz aylarında deniz ulaşımına başlayacağız. KKTC, Mersin, Beyrut ya da Hayfa limanından insanları alıp Hatay’a getirmek istiyoruz. Ticarete ve turizme sağlayacağı katkının yanında barışa da katkı sağlasın istiyoruz. 9 yıldır her musibeti başımıza getirmek isteyen uluslararası aktörlere karşı Hatay haklı her zaman dik durdu, durmaya da devam edecek. Bizim ilimizdeki çok renkli tabloyu zafiyet olarak görenler yanıldı ve yanılmaya devam edecek. O nedenle bu girişimlerimiz toplumsal barışa ve huzura da katkı sağlayacak. Hatay’da orman yangınları çıkardılar. Bu yangınlar Hatay ve Türkiye karışsın diye çıkarıldı. Akdeniz’deki enerji ve gıdayla ilgili yarışlar devam ederken, Azerbaycan’da Karabağ durumu işlenirken, İdlib’de sıcak gelişmeler yaşanırken Hatay’ı yaktılar. Onlar Hatay’ı Türkiye’nin yumuşak karnı gibi görüp karıştırmak istiyorlar. Biz Türkiye’nin yumuşak karnı değil en sert kasıyız. - Hatay’da su kaynaklarında yüzde 60 azalma olduğunu ve su sıkıntısı yaşanabileceğini belirterek Hataylılara su tasarrufu çağrısında bulunmuştunuz…Evet sadece Hatay değil her yerde tasarrufa önem verilmeli. Bizim yeraltı sularımız şu an da 200-250 metre aşağıda. İçme suyumuzun yüzde 85’i yeraltı sularında geliyor. Şu anda büyük bir projemiz var. Bunu Devlet Su işleri ile de paylaşacağız. Kilis sınırında Tahtaköprü barajımızın yıllık 40 milyon metreküplük kapasitesi var. Bize 25-30 milyon metreküp kapasitesi lazım ki tüm ovanın içme suyunu bununla karşılayalım. Bu oran yaklaşık 450 bin nüfusa hitap ediyor. Biz bunu sağladığımız zaman 30 milyon ton suyun yeraltından çekilmesini önlemiş olacağız. Rezerv sularımız da ilerideki yıllarda bize can simidi olacak. Su sorununun çözümü konusunda yerel olarak elimizden geleni yapacağız ama bu sadece belediyelerin değil merkezi hükümetin de görevi. Büyük çoğunluk vahşi sulama yapıyor. Damlama su yöntemi kullanımı yaygın değil. Biz şimdi Hatay’ın her noktasında içme suyu şebekeleri irsale hatlarını yeniliyoruz. 2017 yılında altyapı çalışmalarında birinciydik. Muhtemelen bu yılda yatırımlarımız dolayısıyla olabiliriz. Su konusunda CHP’li belediyeler olarak önümüzdeki günlerde ortak bir farkındalık yaratacağız.‘İNSANLARIMIZIN TOPRAĞA TUTUNMASINI SAĞLAYACAĞIZ’- Belediye olarak geliştirdiğiniz Kırsal Kalkınma Projesi’nden de bahseder misiniz? Hatay anavatana Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan 16 yıl sonra katıldı. Biz 10 ay 20 gün bağımsız bir cumhuriyet olduk. Hatay Devleti’ni kurduk, ondan önce de 20 yıl bağımsızlık mücadelesi verdik. Gazi Mustafa Kemal Atatürk sayesinde vatana katıldık. Biz Hataylılar olarak Atatürk’ün çabalarına minnettarız. Suriye meselesi, çiftçilerin ekonomik döngüsünün sağlanamaması, yükselen üretim maliyetleri ve köyden kente göç artışı Kırsal Kalkınma Projesini gerekli kıldı. Köyleri boşaltan insanlarımız şehre geliyor. Gettolaşma ve işsizlik artıyor. Ahenk bozuluyor. Şehre gelen insanların bıraktığı coğrafyalar da başkaları tarafından dolduruluyor. Biz istiyoruz ki kendi insanımız yerinde kalsın; üretim, toplama, taşıma aşamasında destek olup, sağlıklı ve güvenli gıda üretmelerine katkı sunalım. Endüstri ile buluşabilecek ürünleri endüstrileştirip, katma değeri yüksek bir şekilde satalım. Şu an da 51’i aktif 70 kooperatifimiz var. Benim de ortağı olduğum bir şirket de kurduk. Hatay Gıda A.Ş şirketimiz ürünlerin pazarlanması ve sunumu konusunda lokomotif görevi üstlenecek. Bu proje ile insanlarımızın ürün değerini arttırarak toprağına tutunmasını sağlayacağız. Hayat standartlarımızı da yükselteceğiz. Eskiden belediye başkanlarının kaldırım, yol, park yapması makul görülürdü ama şimdi teknoloji çok gelişti. Tarımı çok ince hesaplamamız lazım. Gelecekte güvenilir gıda ve teknolojiye sahip toplumlar ayakta kalacak. İnsanlar endüstri 5.0’ı konuşurken bizim teknolojiye ulaşma şansımız şimdilik çok mümkün görünmüyor. Ama toprağımız, havamız, suyumuz var… Bunlara sahip çıkabilirsek dünyada söz sahibi ülkeler arasına gireceğiz. - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP ile KKTC temsilciği çalışmalarına destek vermek üzere size görevlendirdi…Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na bu onurlu görev için teşekkür ederim. Kıbrıs’ta Girne ile kardeş şehir protokolümüz var. Şartlar rahatlayınca KKTC ile temaslarımızı orada da yürüteceğiz… Amacımız oradaki ahenge ve Kıbrıs’ın tüm dünyada bağımsız bir ülke olarak varlığını sürdürmesine katkı sağlamak olacak. KKTC'de çok sayıda Hatay nüfusuna kayıtlı vatandaşımız var, Hataylı iş adamlarının da bu ülkede ciddi düzeyde yatırımları bulunuyor. Bu uluslararası görevi en iyi şekilde yerine getirmek üzere çalışmalarımız sürüyor. Leyla Kılıç

Daniska'nın yeni albümü“Keşke Meyhanesi”sizlerle

Daniska'nın yeni albümü “Keşke Meyhanesi” sizlerle Daniska adlı müzik topluluğu Türkiye’nin en önemli solistlerini çok yakında yayımlanacak yeni albümü “Keşke Meyhanesi”nde misafir edecek. Grubun ilk konuğu Ezginin Günlüğü’nün solisti Eylem Atmaca... Daniska, yeni şarkısı “Kavuşmak İhtimali”nde Atmaca ile düet yapıyor. Kavuşmak İhtimali; perküsyonların, udun ve kemanın hünerle kullanıldığı akustik bir şarkı. Şarkının konusu da ismiyle aynı; birlikte olduğumuz günlere duyduğumuz özlemi anlatıyor. Daniska’nın, o çok sevdiğimiz meyhane şarkılarına yenilerini kazandırmak istediği albümü “Keşke Meyhanesi” grup elemanlarından Gökhan Tümkaya’nın yazdığı bir şarkıyla başlamış. Tümkaya, şarkının Eylem Atmaca’nın sesine çok yakışacağını düşündüklerini ve kendisiyle paylaştıklarını söylüyor. Tümkaya, “Eylem, çok severek kabul etti, efsunlu sesiyle şarkımıza hayat verdi ve projenin ilk şarkısı ‘Kavuşmak İhtimali’ ortaya çıktı” diyor. “Keşke Meyhanesi” albümü tek tek yayımlanacak şarkıları, sürpriz düetleriyle devam edecek. Tümkaya, “İkinci şarkımızı çok ara vermeden yayımlamayı düşünüyoruz. Ama ne yalan söyleyelim yeni şarkımıza konuk olacak müzik devinin ismini söylemeye de dilimiz varmıyor” diyor. Meyhane şarkılarını dinlerken o kültürü de incelemeye başlayan Tümkaya, “Gastronomi var, edebiyat var, müzik var... Bir içkinin etrafında böylesine zengin bir kültür oluşmasına kayıtsız kalamıyor insan” diyor ve ekliyor; “Biz de bu kültüre 2021 yılından bir katkı yapalım istedik. Bir yeni nesil meyhane şarkıları albümü yapma sebebimiz bu. Bunu yaparken şiire (özellikle ikinci yenilere), sinemaya (özellikle Yeşilçam’a) ve klasik Türk müziğine saygımızı da her fırsatta belli etmeye çalışıyoruz. Biz Keşke Meyhanesi’ni Münir’in Adilesi’ne kavuştuğu, Tomris ve Turgut’un el ele tutuştuğu, Zeki’nin, Müzeyyen’in, Neşet’in birlikte gülüştüğü, tüm saatlerin her daim muhabbeti vurduğu yer olarak tanımlıyoruz.” Öznur Oğraş Çolak




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter