News - Haberler
Trabzonspor zirveye yürüyor!
Trabzonspor zirveye yürüyor! Trabzonspor, Teknik Direktör Abdullah Avcı yönetiminde zirveye doğru tırmanışını sürdürüyor. Bordo-mavililer, Beşiktaş galibiyetiyle bu sezon ilk kez 3 maçlık galibiyet serisi yakaladı. Süper Lig’in 22. haftasında deplasmanda Beşiktaş’ı 2-1 mağlup ederek zirve yolunda önemli bir 3 puana imza atan Trabzonspor, Teknik Direktör Abdullah Avcı yönetiminde üst basamaklara doğru tırmanışını sürdürdü. Sezonun ilk 8 haftalık bölümünde tarihinin en kötü günlerini yaşayan Trabzonspor, 6 puanla 17. sırada yer alıyordu. Abdullah Avcı’nın takımın başına gelmesiyle birlikte önemli bir ivme yakalayan Karadeniz ekibi, tecrübeli teknik adamla oynadığı 13 maçta 9 galibiyet, 3 beraberlik ve 1 mağlubiyet elde ederek 30 puan topladı.17. SIRADAN 5.’LİĞEAbdullah Avcı’nın gelişinden sonra bir teknik adam dokunuşuyla 17. sıradan 5.’liğe yükselen Trabzonspor, 12 basamak çıkarak zirveye doğru tırmanışını sürdürüyor. Beşiktaş deplasmanından önemli bir 3 puan çıkaran bordo-mavililer, lider Fenerbahçe ile 9, 2. sıradaki Beşiktaş ile 8 ve 3. sırada yer alan Galatasaray ile arasındaki puan farkını 6’ya indirdi.BU SEZONKİ İLK 3 MAÇLIK SERİTrabzonspor, Konyaspor, Gençlerbirliği ve Beşiktaş galibiyetleriyle bu sezon Süper Lig’de ilk kez 3 maçlık galibiyet serisi yakaladı. Karadeniz ekibi 2019-2020 sezonunda 16 ile 22. haftalar arasında 6 maçlık galibiyet serisi yakalamıştı. Bordo-mavililer söz konusu dönemin ardından bu sezon ilk kez 3 maçlık galibiyet serisine imza attı.13 GÜNDE 4 MAÇ, 4 GALİBİYETTrabzonspor, 13 gün içinde oynadığı 4 maçtan da galibiyetle ayrıldı. Bordo-mavilier ilk olarak 19 Ocak’ta sahasında Konyaspor’u 3-1, 23 Ocak’ta deplasmanda Gençlerbirliği’ni 2-1, 27 Ocak’ta Süper Kupa Finali’nde Medipol Başakşehir’i 2-1 ve 31 Ocak’ta deplasmanda Beşiktaş’ı 2-1 mağlup etmeyi başardı.Konyaspor maçını evinde oynayan bordo-mavililer diğer 3 maçı ise deplasmanda oynadı. 8 günde geliş ve gidiş olarak 6 kez uçak yolculuğu yapan Karadeniz ekibi iki İstanbul ve bir Ankara olmak üzere yaklaşık 8 saat uçak yolculuğu yaptı.DEPLASMANDA YENİLMEZLİK 8 MAÇA ÇIKTISüper Lig’in ikinci yarısının ilk maçında deplasmanda lider Beşiktaş’ı 2-1 mağlup eden Trabzonspor, dış sahadaki yenilmezlik serisini 8 maça çıkardı. En son yenilgisini 98 gün önce Fenerbahçe karşısında alan bordo-mavililer, söz konusu maçın ardından deplasmanda oynadığı 8 maçta 5 galibiyet ve 3 beraberlik elde etti. cumhuriyet.com.trAbdiİpekçi katledişinin 42'nci yılında anılıyor
Abdi İpekçi katledişinin 42'nci yılında anılıyor Uğradığı silahlı saldırı sonucu 1 Şubat 1979’da katledilen Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı Abdi İpekçi, katledilişinin 42. yılında anılıyor. Türkiye basın tarihinin öncü isimlerinden, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önceki başkan vekili, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve başyazarı Abdi İpekçi, 1 Şubat 1979’da Maçka‘daki evinin önünde, Mehmet Ali Ağca tarafından vurularak katledildi. İpekçi, ölümünün 42. yılında Türkiye’nin dört bir tarafında anılıyor.ABDİ İPEKÇİ KİMDİR?Abdi İpekçi, 9 Ağustos 1929 tarihinde İstanbul’da doğdu. İlköğreniminden sonra 1948 yılında Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. Daha sonra eğitimini hukuk fakültesinde sürdürdü. 1943-1948 yılları arasında Kırmızı-Beyaz ve Şut adlı spor dergilerinde yazı ve karikatürleri yayınlandı. Yeni Sabah (1948-1949) ve Yeni İstanbul (1950) gazetelerinde muhabir ve yazı işleri sekreteri olarak çalıştı. 1951’de İstanbul Ekspres Gazetesi’nde yazı işleri müdürlüğü yaptı.1954’de yeni bir atılımla biçim ve içerik değiştirerek yayın hayatına giren Milliyet Gazetesi’nde genel yayın müdürü oldu. Aynı gazetede 1959’dan itibaren başyazar olarak da görev aldı. 1959’da Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanlığı görevinde bulundu. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin başkan vekilliğini üstlendi. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) 2.başkanlığına seçildi. “Afrika, İhtilalin İç Yüzü” Liderler Diyor ki, Dünyanın Dört Bucağından” isimli kitapları yayımlandı.İpekçi, 1 Şubat 1979 gecesi İstanbul Maçka'daki evinin yakınlarında arabasında iken Mehmet Ali Ağca tarafından katledildi.BARIŞI VE ÖZGÜRLÜĞÜ SAVUNDU1961 senesinden, öldürüldüğü 1 Şubat 1979 tarihine kadar Milliyet gazetesinin başyazarlığını da yürüten Abdi İpekçi, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Basın Enstitüsü Başkanlığı, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti ve Uluslararası Basın Enstitüsünün ikinci başkanlığı, Basın Şeref Divanı Genel Sekreterliği gibi vazifelerde bulundu. Yazılarında Atatürkçülüğü, barışı, düşünce özgürlüğünü, ülkenin bağımsızlık ve bütünlüğünü savundu. cumhuriyet.com.trEski ABD BaşkanıTrump yeni avukatlarınıaçıkladı
Türkçe Haberler En Son Başlıklar Eski ABD Başkanı Trump yeni avukatlarını açıkladı Eski ABD Başkanı Donald Trump görevden ayrılan avukatlarının ardından kendisini azil davasında savunacak avukatlarının ismini açıkladı. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın, Senato’daki yargılamasında yer alması beklenen beş avukatıyla yollarının ayrıldığı belirtildi. Trump, yargılamada yeni avukatları David Schoen ve Bruce Castor’un kendisini savunacağını duyurdu. Azil sürecinin Senato ayağının 9 Şubat'ta başlaması planlanıyor. DHAYüz yüze eğitim açıklamasıiçin sağlıkçılar aşıolmadan okulların açılmamasıgerektiğini söyledi
Yüz yüze eğitim açıklaması için sağlıkçılar aşı olmadan okulların açılmaması gerektiğini söyledi Bakan Selçuk’un 15 Şubat’ta okulların açılması kararı aldıklarını belirtmesine karşın, eğitimcilere aşılama yapılmaması eleştirildi. Sendikalar, eğitimcilerin aşılanmadan okulların açılmasının riskli olacağına dikkat çekti. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un 15 Şubat’ta okulların yüz yüze açılmasına yönelik ilke kararı aldıklarını belirtmesine karşın, eğitim çalışanları için çalışma henüz başlamadı. Öğretmenlerin, aşılama takviminde ikinci aşamada olmasını ve bu sıraya diğer eğitim çalışanlarının dahil edilmemesini eleştiren Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, “Tüm eğitim çalışanları aşılanmadan okulların açılması risk taşır. Her türlü tedbir alınarak tüm eğitim çalışanlarının ve öğrencilerin de aşılanma şartları zorlanarak okulların açılması önemli” dedi. DHA’ya konuşan Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan da çocukların bir an önce okula gitmesinin herkesin ortak gayesi olduğunu söyledi. İlhan, “Şu an için okulların açılması veya diğer kısıtlamalar ile ilgili kararları değerlendirmek için biraz erken olacağı kanısındayım. En azından 2’nci doz aşılama yapıldıktan sonra peyderpey kısıtlamaların ve okulların açılmasını düşünmenin daha doğru olacağı kanısındayım” dedi. Sefa UyarBahçeli ile Davutoğlu arasındaki tartışmada MHP, iddialarınıbir adımöteye taşıdı
Bahçeli ile Davutoğlu arasındaki tartışmada MHP, iddialarını bir adım öteye taşıdı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu arasında, Bahçeli’nin, 2015’te yürütülen koalisyon görüşmelerine ilişkin, “Açıklarsak, insan içine çıkacak yüzü kalmaz” sözleriyle başlayan tartışmada MHP, Davutoğlu ile ilgili iddialarını bir adım öteye taşıdı. MHP’ye göre, “Davutoğlu’nun başbakanlıktan azlinin ardında, 7 Haziran seçimlerinden yaklaşık 3 ay önce, 28 Şubat 2015 tarihinde, AKP ve HDP’lilerin katılımıyla açıklanan 10 maddelik “Dolmabahçe Mutabakatı” bulunuyor. MHP, “dönemin başbakanı Davutoğlu’nun, seçimlerden hemen önce Dolmabahçe Mutabakatı’yla birlikte özerk Türkiye’nin adımlarını atmayı amaçlayarak, yeni anayasayı Meclis’ten geçirip HDP ile özerk yapıda Türkiye’nin kurulması için uzlaşmaya vardığını, bunun için de koalisyon görüşmelerinde CHP ve MHP’nin saf dışı bırakıldığını” belirtiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da Dolmabahçe Mutabakatı’ndaki bu gelişmeden, “koalisyon görüşmeleri sonrasında haberdar olduğu ve bu gerekçeyle Davutoğlu’nun azlini istediği” ifade ediliyor.MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, MHP ile Gelecek Partisi arasında Bahçeli’nin sözleriyle başlayan ve ardından Davutoğlu’nun “videolu” yanıt verdiği tartışmada, görüşmelerde eski bakan Faruk Çelik’in de bulunduğunu anımsatarak, “Çelik’in tutanakları Sayın Cumhurbaşkanı’na vermesi halinin Davutoğlu’nun başbakanlıktan azledilmesi ile ilgisi, ilintisi var mıdır” sorusunu yöneltmişti. Cumhuriyet’in edindiği bilgiye göre, Yalçın’ın, Çelik aracılığıyla açıklanmasını istediği tutanaklarda, “Dolmabahçe Mutabakatı’na ilişkin bir ayrıntı bulunuyor.”MHP’ye göre, koalisyon görüşmelerinde, Genel Başkan Bahçeli, 7 Haziran seçimlerinden yaklaşık 3 ay önce, 28 Şubat 2015’te, AKP ve HDP arasında yürütülen Dolmabahçe Mutabakatı’nı Davutoğlu’na anımsatarak, “MHP ile yürütülecek bir koalisyonda çözüm sürecinin derhal sonlandırılmasına ilişkin kırmızı çizgisini” açıkladı. Bahçeli’nin, görüşmede, mutabakat metnindeki “muğlak ifadelerle” anlatılan 8., 9. ve 10. maddelerin “aslında ne anlama geldiğini” Davutoğlu’na sorduğu, metinde yer alan bu maddelerin, “Türkiye’de yaşayan yurttaşların kimlik kavramının yeniden tanımlanmasına, ‘çoğulcu yaşam’ denilerek, vatan ve cumhuriyet kavramlarının yeniden oluşturulacağı bir yeni anayasaya işaret ettiğine” dikkat çekerek, “bu maddelerin yürürlüğe girmesi halinde Türkiye’nin ulusal devlet yapısından uzaklaşacağını, özerk bir yapıya kavuşturulmak istendiğini” belirtti. Bunun üzerine, görüşmede Bahçeli’nin, Davutoğlu’na, “Türkiye ile ilgili nasıl bir yapıyı savunuyorsunuz” diye sorduğu, Davutoğlu’nun da “HDP ile yürütülecek yeni anayasa çalışmalarına atıfta bulunarak, Bahçeli’nin bu tezlerine karşı çıkmadığı” ileri sürülüyor. Bunun üzerine de Bahçeli’nin, Davutoğlu’na, “Biz, milletin bize verdiği görevi, muhalefet partisi görevini, Meclis’te yürütürüz” diyerek, “görüşmeyi sonlandırmak istediği” ifade ediliyor.ERDOĞAN’IN TAVRIMHP kaynakları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da “Dolmabahçe Mutabakatı’daki bu ayrıntıdan, Çelik’in görüşmeye dair tutanakları kendisine iletmesi sonrasında haberdar olduğunu ve Davutoğlu’nun başbakanlıktan azline varacak sürece girildiğine” işaret ediyor.‘ARKASINDAN DOLANDI’Bu nedenle Erdoğan’ın, mutabakat ile ilgili önce “Tabii silahların bırakılması çağrısı bizler için çok çok önemli bir beklenti idi. Bu, demokratik açılım süreci ile başlayan bir çağrıdır. Milli birlik ve kardeşlik projesi ile başlayan, şimdi de çözüm süreci ile devam eden ve bunu artık noktalayalım diye hasretle beklediğimiz bir çağrıdır” açıklamasını yaptığına işaret edilirken, daha sonra Erdoğan’ın, aynı mutabakat metnine ilişkin, “Ben oradaki toplantıyı doğru bulmuyorum. Çünkü bu toplantıda hükümetin başbakan yardımcısıyla şu anda parlamento içinde olan bir grubun yan yana fotoğraf vermesini doğru bulmuyorum” açıklamasını yaptığına dikkat çekiliyor. MHP, “O dönem Davutoğlu’nun, Erdoğan’ın arkasından dolanıp Türkiye ile ilgili özerk bir yapı istediğini” savunuyor.‘FATURA MHP VE AKP’YE KESİLDİ’MHP, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra “Türkiye’nin Davutoğlu’nun yaptıkları nedeniyle erken seçime gitmek zorunda kaldığını” ileri sürerek, “Erdoğan’ın müdahalesi sonrasında AKP’nin 7 Haziran seçimlerinde yaşadığı oy kaybının önüne geçtiğine ve sonrasında yeniden iktidar olduğuna, sonrasında da faturanın MHP ve AKP’ye kesildiğine” dikkat çekiyor. MHP’li kaynaklar, özellikle 1 Kasım 2015 seçimlerinden sonra “MHP içinde bir bölünme yaratılmak ve Bahçeli’ye ‘MHP Genel Başkanlığı’ndan el çektirilmek istendiğine” işaret ediyor. MHP’de “yaratılmak istenen kaosun ardından da Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişimi sürecine sürüklendiği ve 15 Temmuz’da da AKP’den, özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan hesap sorulmak istendiği, Erdoğan’ın arkasından dolanıldığı, Bahçeli’nin de bu durumu önceden gördüğü” Devlet Bahçeli savunuluyor. Selda Güneysuİlgezdi’nin raporuna göre AKP döneminde Atatürk’e karşısuçlarda büyük artışvar
İlgezdi’nin raporuna göre AKP döneminde Atatürk’e karşı suçlarda büyük artış var CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, AKP iktidarında Atatürk aleyhine işlenen suçlarda büyük artış olduğuna dikkat çekerek “AKP’nin ilk iktidar yılında (2003), Atatürk aleyhine 118 kişi suç işlediği gerekçesiyle sanık olurken, bu rakam 2019 yılında yüzde 1050 artarak 1356 kişi oldu” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, haklarında işlem yapılmayan kişi sayısının işlem yapılandan fazla olduğunu açıkladı.CHP’li İlgezdi’nin Adalet Bakanlığı verilerinden derlediği rapor, AKP iktidarında Atatürk aleyhine işlenen suçlarda büyük artış olduğunu ortaya koydu. İlgezdi, “2003-2019 yılları arasında 5816 sayılı Atatürk Aleyhinde İşlenen Suçlar Kanunu nedeniyle sanık sandalyesine oturan kişi sayısının 5 bin 244’e ulaştığına” dikkat çekerek “1987- 2017 yılları arasında sanık olan kişi sayısı ise 7 bin 318 olarak kayıtlara geçti. 2019 yılında Atatürk aleyhine işlenen suçlar tavan yaptı” dedi. Atatürk’e hakaret ettiği gerekçesiyle, 2019 yılında, Cumhuriyet başsavcılıklarında “şüpheli” sıfatıyla hakkında işlem yapılan 6 bin 2 kişiden yalnızca 1356’sı hakkında kamu davası açıldığını ortaya koyan İlgezdi, “2 bin 32 kişi hakkında ise kovuşturmaya yer olmadığı ya da görevsizlik kararı verildi. Haklarında işlem yapılmayan kişi sayısı işlem yapılandan fazla” açıklamasında bulundu. Erdem SevgiAsırlıkçınarıarkadaşlarıanlattı
Asırlık çınarı arkadaşları anlattı Yaşamını yitiren asırlık çınar Ömer Cahit Kayra’yı dostları; Ali Sirmen, Mine Kırıkkanat, Barış Doster, Melih Aşık ve Tuba Emlek anlattı. Ortaklaştıkları görüş, “Atatürk dönemini yaşamış sonuncu devlet insanıydı” oldu. Bülent Ecevit başkanlığında kurulan 37. Hükümet döneminde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı görevinde bulunan asırlık çınar Ömer Cahit Kayra önceki gün yaşamını yitirdi. Dostları Kayra için “Atatürk dönemini yaşamış sonuncu devlet insanıydı. Bir canlı tarih idi. Onu çok arayacağız” ifadelerini kullandı. Cahit Kayra, bir süre önce yolda yürürken düşmesinin ardından kalça kemiğini kırmış ve hastaneye kaldırılmıştı. Tedavi gördüğü hastanede böbrek yetmezliği teşhisi konulan Kayra, 104 yaşındaydı. Cumhuriyet gazetesi yazarları Ali Sirmen, Mine Kırıkkanat, Barış Doster, gazeteci Melih Aşık ve Tuba Emlek, Kayra’yı gazetemize anlattı.Ali Sirmen: Türk siyasetine katkılarda bulunmuş siyaset adamı, bürokrat ve özellikle yazar olarak Türkiye’ye büyük hizmetleri geçmiş müstesna bir adamdı. Onun kaybıyla 104 yaşında genç bir delikanlıyı kaybettik. Cahit Kayra insanın ekşileşmeye başladığı bir yaşta onun yerine mizahını keskinleştirmesiyle doldurmuş, çok eser vermiş bir aydındı. Bir kurum göçtü. Yeri doldurulamaz. Onu çok arayacağız.Mine Kırıkkanat: Cahit Kayra ile biz komşuyduk. 102. yaşındaydı, doğum gününde birlikte tango yaptık. O kadar dinç bir insandı. Kendi işini kendi görürdü, akıl zaten pırıl pırıldı. En son kitabını 2020’de yazdı. Kayra, Türkiye Cumhuriyeti’nin belleğini yazmış bir kişi. Nerde, ne yapılmış sorularını karşılayan muazzam bir bibliyografya oluşturuyor. Son olarak “Türkiye’nin Tarım Politikalarını” okumuştum. Bu vatan için yapılan milli yatırımların son 20 yılda nasıl mahvedildiğini aslında en güzel tanıklığını Kayra bu kitaplarıyla yazmıştır. Aynı zamanda muazzam bir kurgu yazarıydı. Romanları müthiştir. Zekâsı, mizahı olağanüstüdür. Atatürk dönemini yaşamış sonuncu devlet insanıydı. Kayra’yı tanımış olmaktan, onunla dostluk etmiş olmaktan çok mutluydum. Bir dostumu kaybettim, acımız büyük.‘CANLI TARİH’Melih Aşık: Cahit Kayra ağabeyimiz siyasete katkıda bulunduğu gibi Türkiye’nin tarihine ve edebiyatına da ciddi katkılarda bulundu. Varlık Vergisi üzerine yazdığı kitabı Cumhuriyet tarihinin mahkûm edilmek istendiği bir konuda somut gerçekleri ortaya koyar. “Cumhuriyet Ekonomisinin Öyküsü” adlı üç ciltlik kitabı bence ekonomi üzerine yazılmış en net ve tarafsız eserdir. 104 yaşında sapasağlam adamdı. Gözlük bile takmazdı. Geçmişi en ince ayrıntısına kadar anımsardı. Zihni pırıl pırıldı. Her sabah yürüyüşünü yapardı. Bir canlı tarih idi Cahit Ağabey. Cumhuriyetin yetiştirdiği en değerli insanlarımızdan biriydi. Saygıyla uğurluyoruz.Barış Doster: Cumhuriyet aydını, dürüst, çalışkan bir bürokrat, üretken bir yazar ve araştırmacı idi. Hem yurduna ve kendisini yetiştiren Atatürk Cumhuriyetine hem de kendi sözleriyle “yaşama olan borcunu” ödemek için hayatı boyunca yazdı, araştırdı, fikir mücadelesi verdi. Tüm bu yönleriyle örnek bir kişilikti. Hepimiz üzerinde emeği, etkisi, izi büyüktür.Tuba Emlek: Sadece eserleri ile değil, kişiliği ile de iz bırakan isimlerdendi Cahit Kayra. Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği en başarılı bürokratlardan, 38 kuşağının unutulmaz ismi, ufuk açıcı sohbetlerine katılmaktan onur duyduğum, bilgi ve birikimini paylaşmayı seven, hoş sohbet, tam anlamıyla eski İstanbul beyefendisiydi. Cumhuriyetimizin siyasi tarihiyle ilgilenler için tarihe not düşmüştür. Kitapları hep masamızda, ismi hep gönüllerde olacak. cumhuriyet.com.trCHP’li Murat Emir‘gıda temininin halk sağlığısorununa dönüştüğünü’söyledi
CHP’li Murat Emir ‘gıda temininin halk sağlığı sorununa dönüştüğünü’ söyledi CHP’li Emir, 2020 yılında şikâyet sayısının 131 bin 195’e ulaştığını ancak ilk 11 ay için 3 bin 539 cezai işlem yapıldığına dikkat çekti. CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, 2020’de ALO 174 Gıda Hattı’na iletileten şikâyetlere ilişkin, “Şikâyet sayısı bir yılda 89 binden 131 bine çıkarak yüzde 40 artış gösterdi. Son 5 yıla baktığımızda da yüzde 95’lik artış var. Türkiye’de gıda temini halk sağlığı sorununa dönüştü” dedi. Şikâyetin artmasına rağmen cezai işlem sayısının azaldığına dikkat çeken Emir, “Yeterince denetim yapılmıyor mu” sorusunu yöneltti.CHP’li Murat Emir, gıda güvenliğine yönelik şikâyetlerdeki artışı, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesi ile TBMM gündemine taşıdı. Emir, önergesinde, Türkiye’nin yanlış politikalarla tarım ve hayvancılıkta ithalata bağımlı ve bu durumun sonucunda sağlıklı, güvenilir ve ucuz gıdaya erişimin büyük sorun haline geldiğini kaydetti. Önergesinde, “Türkiye, çok ciddi bir gıda enflasyonuyla karşı karşıya kalmış ve gıda ürünlerindeki fahiş fiyat artışları vatandaşın mutfağında büyük bir yangına dönüşmüştür” diyen Emir, fahiş fiyat artışlarıyla birlikte gıda güvenliğinin tehlikeye girdiğini belirtti. Emir, önergesinde, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gıda üretim, gıda satış ve toplu tüketim yerlerindeki gıda güvenliğine ilişkin denetimlere yönelik hizmete sunduğu ALO 174 Gıda Hattı’na gelen şikâyetlere dikkat çekti. Uygulamaya 2009’da konulan ALO 174 Gıda Hattı’na gelen şikâyet sayısının ilk yılda 20 bin 951 olarak gerçekleştiğini belirten Emir, “2020’ye baktığımızda ise şikâyet sayısı WhatsApp ihbar hattına 32 bin 223, BİP ihbar hattına da 5 bin 643 olmak üzere toplam 131 bin 195’e ulaştı. 2020 yılında uygulanan cezai işlem sayısı ise ilk 11 ay için 3 bin 539 olarak bilinmektedir” dedi.‘CEZALAR NEDEN DÜŞÜYOR?’Emir, önergesinde Pakdemirli’den şu soruların yanıtlarını istedi: “ALO 174 Gıda Hattı’na en çok hangi illerden şikâyet gelmiştir? Bakanlığınız, şikâyetlerin artış sebeplerine yönelik bir araştırma yapmış mıdır? ALO 174 Gıda Hattı’na yapılan başvurular arasında fahiş fiyat artışıyla ilgili şikâyetlerin oranı nedir? ALO 174 Gıda Hattı’na yapılan başvurular arasında gıda güvenliği ile ilgili şikâyetlerin oranı nedir? Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde çalışan gıda kontrol görevli sayısı kaçtır? Son beş yılda kaç gıda kontrol görevlisi alımı yapılmıştır? Vatandaşın şikâyet sayısı her yıl artarken, cezai işlem sayısı neden düşmektedir?” Erdem SevgiSon bir yıldaİŞKUR’un işe yerleştirdiği kişi sayısı621 bin azaldı
Son bir yılda İŞKUR’un işe yerleştirdiği kişi sayısı 621 bin azaldı CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın hazırladığı 2020 yılı İŞKUR verileri raporunda, 2020’de bir önceki yıla göre, iş görüşmelerinin yüzde 62.3, iş başvurularının yüzde 41.7, işverenlerin oluşturduğu iş ilanlarının ise yüzde 34 oranında azaldığı ortaya kondu. Ağbaba’nın İŞKUR verilerinden hazırladığı raporunda şunlar yer alıyor:İş görüşmeleri azaldı: 2019’da iş ve meslek danışmanlığı hizmetleri kapsamında iş arayanlarla yapılan 7 milyon 57 bin bireysel görüşme sayısı, 2020’de 2 milyon 663 bine geriledi. Son bir yılda görüşmeye çağrılan işsiz sayısındaki azalma ise 4 milyon 388 bin oldu.İş bulma oranı geriledi: İŞKUR’da, 2019’da 1 milyon 490 bin kişinin işe yerleştirilmesine aracılık edilirken bu rakam 2020’de 868 bin 744 kişiye geriledi. Kurumun son bir yılda işsizlere iş bulma oranı yüzde 41 azaldı. Son bir yılda kurumun işe yerleştirdiği kişi sayısı ise yaklaşık 621 bin azaldı.İşçi aramıyorlar: İşverenler 2019’da 2 milyon 152 bin açık iş pozisyonu için ilan oluştururken bu rakam 2020’de 746 bin düşüşle 1 milyon 406 bin oldu. Geçen yıl, işverenlerin açtığı iş ilanları bir önceki yıla göre yüzde 34 oranında azaldı.İŞKUR’dan umut kesildi: TÜİK verilerindeki ümitsiz işsiz sayısındaki artış İŞKUR verilerine yansıdı. İŞKUR’un 2020 Aralık verileri, kayıtlı işsiz sayısının bir önceki yıla göre yüzde 23.6 azalarak 3 milyon 872 binden 2 milyon 959 bin kişiye gerilediğini ortaya koydu. Son bir yılda en az 913 bin işsiz, İŞKUR’un kendilerine iş bulamayacağına ikna olup iş aramaktan vazgeçti. Erdem SevgiMüzisyenler Derneği Başkanı: Pandemideçok mağdur olduk
Müzisyenler Derneği Başkanı: Pandemide çok mağdur olduk İzmir’in Buca ilçesinde, evli ve iki çocuk babası 32 yaşındaki müzisyen Erdem Topuz, odaya götürdüğü soba kovasından sızan karbonmonoksit gazından zehirlendi. Yapılan ilk incelemede, Topuz’un kovayı kasıtlı olarak soba içerisinden çıkararak intihar ettiği ileri sürüldü. Topuz’un veda mektubu bıraktığı, 3 aydır ev kirasını ödeyemediği ve evin elektriğinin 20 gün önce borcundan dolayı kesildiği bildirildi. Topuz’un mektubunda, işsizlik ve ekonomik sıkıntılardan yakındığı belirtildi. Müzisyenlikle uğraşan ve psikolojik sorunları bulunduğu ileri sürülen Topuz’un, yakın arkadaşları son dönemde ekonomik sıkıntı çektiğini işsiz kaldığını ve bazı zamanlar taksicilik yaptığını söyledi.‘ENSTRÜMAN SATIYORLAR’İzmir Müzisyenler Derneği Başkanı Oktay Çaparoğlu, “Pandemi döneminde en çok mağdur olan müzisyenler oldu. Bu arkadaşımızın intiharı, ilk değil. 1.5 ay önce yine Duran Ay isimli arkadaşımız işsizlik nedeniyle hayatına son verdi. İzmir’de 100’e yakın arkadaşımız işsiz olduğu kadar sanattan da uzak kaldı. Evine ekmek götürmek için başka iş yapanlar, memleketine gidenler ve hatta enstrümanını satan arkadaşlarımız var. Pandemide ilk kapatılan ve son açılan iş sektörü bizimki oluyor. Çoğu müzisyen kayıt dışı olduğu için işsizlik ödeneği alamadı” dedi. Topuz’un cenazesi Narlıdere Cemevi’nden kaldırıldı. Mehmet İnmezBoğaziçiÜniversitesiöğrencilerinin tutuklanmasıiçin suçvasfıdeğiştirildi
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin tutuklanması için suç vasfı değiştirildi Yargı reformu çalışmaları sürerken Boğaziçi öğrencileri Kâbe figürlü görsel nedeniyle tutuklandı. Emniyet’te, tutuklama gerektirmeyen “dini değerleri aşağılama” iddiasıyla ifadeleri alınan öğrencilere yöneltilen suçlama, savcılık tarafından “kin ve düşmanlığa tahrik” olarak değiştirildi. Hukukçular “Eylem suçlamaya uymuyor” dedi. Hukukçu Altıparmak, ortada bir suç olmadığını söyledi. Avukat Ülgen, tutuklamanın silah olarak kullanılmasının anayasaya aykırı olduğunu vurguladı. Ülgen, “Melih Bulu’dan bu karara tepki beklerdik” dedi. Öğrencilerin avukatları, yargının talimatla hareket ettiğini savundu.Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı’nın duyurduğu “yargı reformu” çalışmaları devam ederken Boğaziçi Üniversitesi’nde sergi açan 2 üniversite öğrencisi Kâbe figürlü görsel nedeniyle tutuklandı. 2 öğrenci hakkında ise ev hapsi kararı verildi. Emniyetteki ifadeleri, “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılama” suçlamasıyla alınan öğrenciler, savcılık tarafından, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme veya aşağılama” suçundan mahkemeye sevk edildi. Soruşturma sürecinde suç vasfının değiştirilmesine tepki gösteren hukukçular, suçlamanın tutuklama kararı çıkması için değiştirildiğine dikkat çektiler.MELİH BULU’DAN TEPKİ BEKLERDİKHUKUKÇU KEREM ALTIPARMAK:Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. Maddesi’ne göre üst sınırı 2 yıldan az olan suçlarda tutuklama veremezsiniz. O suçu ne kadar ağır işlemiş olurlarsa olsunlar 216/3’ten tutuklama verilemezdi. Tutuklanan öğrencilerin eyleminin ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme veya aşağılama’ suçuna uyması mümkün değil. ‘Dini değerleri aşağılama’ suçundan tutuklama veremeyecekleri için diğer suçtan tutuklama verdiler. İstanbul Valiliği’nin açıklamasında Boğaziçi Üniversitesi Güzel Sanatlar Kulübü’nde ‘LGBTİ bayrağı ele geçirildi’ ifadesi var. LGBTİ bayrağından ne suçu olacak? Ayrıca polisler aramayı ne şekilde yaptı? Polisin arama işlemine kim refakat etti? Arama usulüne uygun yapıldı mı? Bunları henüz bilmiyoruz. Son olarak ben bir hukukçu olarak herhangi bir suç görmüyorum.”HUKUKÇU CELAL ÜLGEN:Bilindiği gibi daha önce internete düşen bir ses kaydında Egemen Bağış, ‘Her cuma bir ayet sallıyorum, Bakara makara’ demişti. Bağış’ın sözlerine AKP’lilerden hiçbir tepki gelmediği gibi kutsal değerlerin aşağılandığı yönünde bir soruşturma da yapılmamıştı. Gene çok sayıda kutsal kitap ve Kâbe resimlerinin pasta yapıldığı, çeşitli törenlerde kesildiği internet medyasında bolca yer almaktadır. Boğaziçili öğrenciler hakkında tutuklama kararı verilmesi ve tutuklamanın peşin infaz şeklinde kullanılması anayasaya ve Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırıdır. Bu öğrencilerin tutuklanması tutuklanmanın bir silah olarak kullanıldığının göstergesidir. Boğaziçili öğrenciler tutuklanarak geniş bir toplumsal kesimin önüne atılmıştır. Bu çocukların tutuklanmasına atanan rektör Melih Bulu’nun tepki göstermesini beklerdik.‘YARGI YİNE DİRENMEDİ’Boğaziçili öğrencilerin avukatı Ayşe Özdemir, tutuklamaya itiraz edeceklerini açıkladı. Avukat Ali Turgut ise Emniyet’te ifade sonrası öğrencilerin bırakılacağının söylendiğini belirterek, “Saat ilerledikçe sosyal medya trolleri devreye girdi ve tutuklamanın taşları döşendi. Gece 04.00’te Emniyet’e Boğaziçi Üniversitesi özel güvenlik görevlileri getirilerek hukuka aykırı teşhis işlemi yapıldı. Bu, tutuklamayı sağlayacak delil yaratma çabasıydı. Ertesi gün savcılıkta bir anda suç değiştirildi. Bunun adı talimat almaktır. Başsavcılıktan sonra hâkimlik de görevini yapmak yerine tutuklama kararı verdi. Sonuç olarak, gece vakti bir talimat geldiğini ve bu talimata yargının hiçbir ayağının direnmediğini görüyoruz” dedi.KUCAKLAYICI SERGİ YAPTIKNöbetçi 8. Sulh Ceza Hâkimliği’nde savunma yapan öğrenciler, yöneltilen suçlamaları reddettiler. Öğrencilerden D.D. ifadesinde, “Rektörlük olaylarında bir sergi düzenlendi. Anonim eserler de geliyordu. Her gün farklı yerlere asıyorlardı. Son gün haberim oldu. Orada üç yüz tane resim olduğu için içeriğini bilmiyordum. Özellikle seçilmiş bir eser yoktur, gönderilen her şeyi sergiledik” dedi.SERGİNİN MANEVİ KISMI GÖZDEN ÇIKARILIYORSavunmasında, “Sergimizin manevi kısmının gözden çıkarıldığını düşünüyorum” diyen öğrenci H.K. “Sergimizin asıl amacı bütünleyici ve kucaklayıcı olmasıdır, biz bu soruşturma nedeniyle çok üzgünüz. Biz eserleri toplamak ve sanatçılara ulaştırmaya çalıştık. Ancak hakkımızda bu şekilde soruşturmalar yapıldı. Bizim amacımız çok farklıydı” ifadelerini kullandı.POLİSLE KARŞI KARŞIYA GELMEMEK İÇİN AÇTIKS.N.B ise savunmasında serginin kin ve nefreti uyandıracak bir sergi olmadığına dikkat çekerek, “Göstermiş olduğunuz resimdeki şahıs benim. Ancak orada ‘şahmeranımız kayıp, nerede, çaldınız, hesap vereceksiniz’ şeklinde bir konuşma yapmadım. Bu tutanağı kabul etmiyorum. Belirtilen suçlamaları kabul etmiyorum. Polisle karşı karşıya gelmemek için açtığımız bir sergidir. Ancak kesinlikle kimseye kin ve nefret uyandıracak bir paylaşımda bulunmadım. Sergimizde bunun aksine insanların kendilerini daha rahat ifade edebilmeleri ve kucaklayıcı sergidir. Bu suçlamaların üzerimize atılı bulunmasının üzerimizde çok kötü etkileri olmaktadır. Ev hapsi ile sonuçlanırsa, maddi olarak kaybım olacaktır, zor duruma düşme durumum vardır” dedi.ESERİN ÖNÜNDE DURDUĞUM İÇİN...Öğrencilerden S.C.U. ise savunmasında özetle şunları söyledi: “Birtakım eserlerin taşınmasına yardımcı oldum ancak söz konusu eserlerin asılmasında herhangi bir katılımım yoktur. Sadece eserin önünde bulunduğumdan dolayı suçlanmaktayım, ancak eserin önünde durmam, asma işlemine katıldığımı göstermez. Eser hakkında görüşlerimi sorarsanız bu bayrağın anlamlarını bile bilmiyorum, sergi rektör atanmasına karşı olarak düzenlenmiştir.” Seyhan Avşar