News - Haberler
30 bin narenciye ağacının olduğu bölge, sanayi sitesi için kamulaştırılacak.Çiftçi isyanda: Bizi heder edecekler
30 bin narenciye ağacının olduğu bölge, sanayi sitesi için kamulaştırılacak. Çiftçi isyanda: Bizi heder edecekler Mersin’in Mezitli ilçesinde çevre düzeni planına sanayi sitesi alanı olarak işaretlenen ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile acele kamulaştırılmasına karar verilen 360 dönümlük alanda narenciye bahçeleri bulunan vatandaşlar konuyu mahkemeye taşıdı. MHP’li belediye meclisi üyesi Bünyamin Önel’in öncülük ettiği Mezitli Sanayi Sitesi Kooperatifi, ilçeye şehir dışında yeni bir sanayi sitesi kazandırmak iddiasıyla çalışmalar yürütmüş ve Davultepe’de 360 dönümlük bir alanın imar planlarına sanayi alanı olarak işaretlenmesini, arazinin acele kamulaştırılması kararının çıkmasını sağlamıştı. Ancak kooperatifin sanayi sitesi için bulduğu arazi şehir dışında değil, Gazi Mustafa Kemal Bulvarı’na 800 metre mesafede, yerleşim alanlarının ortasında. Üstelik söz konusu arazi çorak, kıraç arazi de değil, sulanabilir tarım arazisi ve üzerinde 130 çiftçi ailesine ait yaklaşık 30 bin narenciye ağacı var. Yıllardır ekip biçtikleri tapulu arazilerinin önce sanayi alanı ilan edilmesine, sonra acele kamulaştırma kapsamına alınmasına karşı vatandaşlar mahkeme yoluna gitti.Çiftçilerden İbrahim Kaplan, “Bütün siyasi partiler bizi oyaladılar. CHP’ye varıyorsun, AK Parti çözer diyor. AK Parti’ye varıyorsun, büyükşehir kamulaştırma gerçekleştirecek diyor. Biz çiftçiyiz. Bizim içimizde bir tane sanayici de yok, bir tane okumuş da yok ama çocuklarımızı okutmaya çalışıyoruz” dedi. Çiftçi Saadettin Erşahin de “Buralar alınırsa biz ne yapacağız. Ben 70 yaşındayım. Bu yaşımdan sonra sanayide kalfalık mı yapacağım” diye konuştu.Çiftçi Abdullah Gök, “Çiftçinin, garip gurebanın hakkını savunacağız diye söz verdiler. Biz buna güveniyoruz. Devlet büyüklerimizin buna bir an önce el atmasını bekliyoruz. Unutmasınlar ki bizleri korumak, çiftçiyi korumak bütün milleti korumaktır. Denize 1200 metre, anayola 800 metre olan bir yer. Burada büyük bir rant var. Bu rant için bizim gibi çiftçileri heder edecekler” dedi. Abidin YağmurOrman alanındaki patlatmalıtaşocağıiçin on binlerce ağaçkesilmesi planlanıyor: Taşocağıöldürür
Orman alanındaki patlatmalı taşocağı için on binlerce ağaç kesilmesi planlanıyor: Taşocağı öldürür Kırklareli’nde ormanlık alanda kapasite artışı ve patlatma ilavesi isteyen taşocağına karşı açılan dava dosyasına bilirkişi raporu girdi. On binlerce ağacın kesileceğine dikkat çeken bilirkişi, projenin ormanda yaşayan canlıları olumsuz etkileyeceğini anlattı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kırklareli Vize ilçesine bağlı Evrencik köyünde “Feldispat Ocağı kapasite artışı ve patlatma ilavesi projesi”ne 23 Aralık 2019 tarihinde “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Olumlu” kararı verdi. Bölge sakini ve şarap üreticisi Mustafa Çamlıca, projenin 900 dekarlık bağ alanında toz oluşmasına neden olacağı, ilave tesisin yaban ve orman hayatına zarar vereceği gibi gerekçelerle kararın yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açtı. Edirne İdare Mahkemesi’nde görülen dava dosyasına giren bilirkişi raporunda önemli tespitlere yer verildi. ‘ARICILIK DA ETKİLENİR’Raporda proje sahasının tamamen orman sayılan alanlarda olduğuna dikkat çekilerek proje alanı olarak planlanmış 120 hektarlık alan içerisinde ağaç kesimi yapılacağı belirtildi. Yapılan hesaplamalara göre alanda 55 bin 218 adet meşe ağacı kesileceği vurgulanan raporda, projeden en fazla söz konusu saha çevresindeki ormanlık alanları etkileyeceği anlatıldı. Raporda, özetle “55 bin 128 adet gençlik ve sıklık çağındaki meşe ağaçlarının kesilmesi, oluşumu onlarca yıl süren bitkisel toprağın ve yüzlerce yıl süren mineral orman toprağının sıyrılarak bir alanda depolanması planlanmaktadır. Bu işlemlerin hem var olan bölgede var olan büyük orman ekosistemin bütünlüğünü bozacağı hem de orman ekosistemlerine bağlı yaşayan canlıları olumsuz etkilemesi yanında çevre köylerde yaşayan halkın geçim kaynakları arasında bulunan arıcılık ve odun dışı orman ürünlerinden (mantar gibi) yararlanmasını etkileyeceği aşikârdır” denildi. cumhuriyet.com.trBir HES de Turnasuyu’na
Bir HES de Turnasuyu’na Ordu Turnasuyu ilçesinde büyük bir havzaya hayat veren Turnasuyu Irmağı üzerine kurulması planlanan HES projesi tepki çekti. Ankara’da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca düzenlenen “Turnasuyu Enerji Grubu, Kırma-Eleme Tesisi ve Hazır Beton Tesisi Projesi” toplantısına katılan Gülyalı Belediye Başkanı Ulaş Tepe, projeyle ilgili kaygılarını dile getirdi. Projedeki eksiklikler nedeniyle değerlendirmeler ileri bir tarihe ertelenirken süreci takip ettiğini söyleyen Ulaş Tepe, şu açıklamayı yaptı: “Turnasuyu Vadisi, Türkiye’de en fazla kivi üretiminin gerçekleştiği alanlardan bir tanesidir. Havza içerisinde yer alan kırsal mahallelerin yanı sıra Gülyalı ilçesinin temiz içme suyu temini ırmak üzerinde bulunan kuyulardan sağlanmaktadır. İdeal yürüyüş rotaları, kamp ve mesire alanlarıyla Ordu turizmi için büyük bir potansiyele sahiptir. Turnasuyu’na HES felaketimiz olur. Projeden vazgeçilmesi için mücadelemiz devam edecek.” Cemil Ciğerim‘Kibele’nin gözüönünde
‘Kibele’nin gözü önünde Kibele heykeli gibi önemli arkeolojik buluntularının çıktığı Ordu Kurul Kalesi eteklerinde taşocağı şirketi tarafından dinamit patlatılarak yapılan doğa katliamı devam ediyor. 12 yıldır arkeolojik kazı devam ederken taşocağı şirketi dere yatağından başladığı doğa katliamını Kurul Kalesi’nin zirvesine doğru taşıyor. Kibele heykelinin çıktığı Kurul Kalesi’nde henüz çalışma yapılmamış tarihi kalıntılar olan ana kaya kütlesi taşocağı tarafından yutulma tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyor. 6. Mithridates dönemine ait 2 bin 300 yıllık Kurul Kalesi’nde en önemli tarihi eser olarak tahtında oturan 200 kilo ağırlığında ve 1 metre boyunda 2 bin 100 yıllık “Ana Tanrıça Kibele” heykeli ile Bereket Tanrıları Dionysos, Pan heykeli ve hayvan biçimli dini kap olan Riton bulunmuştu. Cemil CiğerimAli Koçve Emre Belözoğlu, Göksel Gümüşdağ’laİrfan Can’ın transferini görüştü: Fenerbahçe ile zirve
Ali Koç ve Emre Belözoğlu, Göksel Gümüşdağ’la İrfan Can’ın transferini görüştü: Fenerbahçe ile zirve Başakşehir Başkanı Göksel Gümüşdağ, Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ve sportif direktör Emre Belözoğlu ile İrfan Can Kahveci’nin transferi konusunda özel bir görüşme gerçekleştirdi. Başakşehir Fatih Terim Stadı’ndaki kulüp binasında dün yapılan toplantı sonrası konuşan Göksel Gümüşdağ, “Fenerbahçe teklifini sundu, biz teklifimizi sunduk. Fenerbahçe ile tekrar görüşmek üzere ayrıldık, en yakın zamanda bir daha görüşeceğiz” dedi.‘G.SARAY YENİ TEKLİF YAPMADI’ G.Saray’ın yeni bir teklif yapmadığını kaydeden Göksel Gümüşdağ, “G.Saray en son teklifinin üzerine yeni bir teklif yapmadı. Öncelikle bizim hoca durumumuz var, onu netleştirmemiz gerekiyor. İki takım da çok istekli. G.Saray da Fenerbahçe de İrfan ’ı çok istiyor” ifadelerini kullandı.DİRAR BRUGGE’A DÖNÜYOR F.Bahçe’de sezon başından bu yana kadro dışı bırakılan Dirar, eski takımı Club Brugge’la anlaştı.RAKİP RİZE Fenerbahçe, bugün evinde Rizespor’u konuk edecek. Ülker Stadı’nda oynanacak ve saat 19.00’da başlayacak karşılaşmayı hakem Abdulkadir Bitigen yönetecek. Sarı-Lacivertlilerde sakatlıkları bulunan Gökhan, Tisserand, Sinan, Ferdi ve Sadık, takımdaki yerlerini alamayacak. Rizespor da İstanbul’a çok sayıda önemli futbolcusundan yoksun geldi. Hilmi TürkayYazarımız Prof. Dr. Muammer Aksoy’uözlemle andık: Işığıyla aydınlatmaya devam ediyor
Yazarımız Prof. Dr. Muammer Aksoy’u özlemle andık: Işığıyla aydınlatmaya devam ediyor Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) kurucusu, Türk Hukuk Kurumu ve Ankara Barosu başkanlarından gazetemiz yazarı Prof. Dr. Muammer Aksoy, katledilişinin 31. yıldönümünde saygı ve özlemle anıldı. Aksoy, koronavirüs tedbirleri kapsamında uygulanacak sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle ölüm yıldönümünden 2 gün önce anıldı. Bahçelievler’deki evinin önünde 31 Ocak 1990’da uğradığı silahlı saldırıyla katledilen, Atatürkçü Düşünce Derneği kurucusu, Ankara Üniversitesi öğretim üyesi ve gazetemiz yazarı Prof. Dr. Muammer Aksoy, katledilişinin 31. yılında Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki gömütü başında anıldı. Tören, koronavirüs tedbirleri kapsamında sokağa çıkma kısıtlaması olacağı için dün gerçekleşti. Törene Aksoy’un eşi Ülke Aksoy, Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Hüseyin Emre Altınışık, genel sekreter Ersan Petekkaya, Ankara Barosu Başkan Yardımcısı Av. Kemal Koranel, Türk Hukuk Kurumu Başkanı Av. Yaşar Çatak ile yurttaşlar katıldı. Burada konuşan ADD Başkanı Altınışık, “Katledilen aydınlar ortak olarak Atatürkçüdür, Cumhuriyetçidir, devrimcidir. Haktan ve hukuktan yanadır. Muammer Aksoy, Atatürkçü Düşünce Derneği’ni kurduktan 7 ay sonra şehit edildi. Ölümün 31. yılında bile bizi aydınlatmaya, yol göstermeye devam etmektedir” dedi. Türk Hukuk Kurumu Başkanı Çatak da “Hocamızın düşüncüleri bize her zaman ışık saçardı, o düşünceleri şimdi yıllar sonra bizlere reçete olmuştur” ifadelerini kullandı. Ankara Barosu Başkan Yardımcısı Koranel ise Aksoy’u saygıyla andığını vurgulayarak “Başkanımız Muammer Aksoy, Atatürk ilke ve inkılaplarının, hukukun üstünlüğünün, insan hakları ve özgürlüklerinin korunmasında canı pahasına mücadele etmiştir. Bizler de Ankara Barosu olarak geçmişimizden aldığımız bu güç ile azim ve kararlılıkla mücadeleye devam ediyoruz ve gelecekte de devam edeceğiz. Başkanımızı rahmet, özlem ve saygıyla anıyoruz” diye konuştu. Aksoy anısına yapılan 1 dakikalık saygı duruşunun ardından gömütüne karanfillerin bırakılmasıyla program sona erdi. cumhuriyet.com.trHayat karartan kod: OHAL KHK 36
Hayat karartan kod: OHAL KHK 36 Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nda yer gösterici olarak çalışan Gülsinem Tantekin (34), 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL döneminde hazırlanan KHK ile hiçbir gerekçe gösterilmeden işten atıldı. 4 yıldır verdiği hukuk mücadelesini kazanan Tantekin, mahkemenin “işe iade” kararına rağmen işine geri alınmadı. İŞKUR’a yaptığı başvuruda hiçbir kursa alınmayan Tantekin’e gerekçe olarak “OHAL KHK 36” kodu uyarısı gösteriliyor. Tantekin, “CİMER’e yazdım, ‘Yargı kararının uygulanması için eski işyerinizin işlem yapması gerekmektedir’ yanıtını aldım. Mahkeme kararlarıyla SGK’ye başvurdum, henüz dönüş olmadı. Atılmamda imzası olanlar FETÖ soruşturması kapsamında işten atılmasına rağmen ben işime dönemiyorum” dedi.‘AİLEMDE TEK ÇALIŞAN BENDİM’Tantekin, “SGK, mahkeme kararlarımı henüz düzeltmedi. Aynı dönemde Diyarbakır Devlet Tiyatrosu yöneticileri OHAL kapsamında işten atılan personelleri kısa sürede başlatırken ben hâlâ başlatılamadım işime. Eşitlik ilkesi neye göre hesaplanıyor? Bunca haksızlık ile mücadele ederken hiçbir yerde iş bulamıyorum. 7 kişilik ailede tek çalışan bendim. Babam mevsimlik işçi. Kendi ihtiyaçlarımı karşılayamıyor, aileme destek veremiyorum. Sosyal, psikolojik, gelecek kaygım var. Beni ve benim gibileri toplumdan izole etmenin hiçbir kanuni, vicdani açıklaması olamaz. Buradan Diyarbakır Valiliği’ne, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne, Adalet Bakanlığı’na, Çalışma Bakanlığı’na sesleniyorum: İşe iade edilmem ve sigorta çıkış kodumun haklı fesih olarak düzeltilip kazanılmış haklarımın iade edilmesini talep ediyorum” dedi. Zehra Özdilekİnsanıkendineâşık eden ahtapot
İnsanı kendine âşık eden ahtapot Netflix’te yayımlanan belgesel, bu en akıllı omurgasız canlının kısa yaşamının ne kadar etkileyici olduğunu gözler önüne seriyor. Netflix’te yayımlanan “Ahtapottan Öğrendiklerim” belgeseli, şu sıralar dijital platformda ilgi gören filmlerden biri. Film, belgesel yönetmeni Craig Foster’ın yaklaşık bir yıl boyunca bir ahtapotu her gün ziyaret edişini ve onunla kurduğu sıra dışı dostluğu anlatıyor. Güney Afrika’da Atlantik Okyanusu’nun sığ sularının bulunduğu bir bölgede yaşayan Foster, yaşam amacını yitirdiği, büyük depresyonda olduğu bir dönemden geçerken bu ahtapotla tanıştığını söylüyor. Okyanus görüntülerinin güzelliği ve Foster’ın oksijen maskesiz daldığı sularda yosunlar arasında yüzüşünü hayretlerle izlerken bir yandan da bir ahtapota hayranlık duymaya başlıyorsunuz. VAHŞİ HAYAT ÇOK DEĞERLİ...Bu filmi diğer belgesellerden ayıran nokta da bu. Uzun süre boyunca bir hayvanın günlük yaşantısına şahit oluyorsunuz. Ahtapot sizi hayatta kalma mücadelesiyle, zekâsıyla, güzelliğiyle, narinliğiyle ve hatta espri anlayışıyla etkilemeyi başarıyor. Foster’ın onunla kurduğu ilişkiyle empati kurabildiyseniz eğer, ahtapot kollarından birini Foster’a uzatıp dokunduğunda kalbiniz eriyor. Bir köpekbalığından kaçarken endişeye kapılıyorsunuz, Foster’la birlikte gözleriniz doluyor ya da hayrete düşüyorsunuz... “Ahtapottan Öğrendiklerim” aslında kişisel bir belgesel. Craig Foster’ın yaşamını nasıl etkilediği, onda ne gibi değişikliklere yol açtığı hakkında yönetmenin anlattıklarını ekrana taşıyor. Onun düşünce dünyasında yaşadığı değişimleri biz ekran başında deneyimlerken aynı şekilde hayatımızın değişmesini beklemek biraz zor. Ancak “vahşi doğanın ne kadar değerli olduğunu, bütün hayvanların (en küçüklerinin bile) ne kadar önemli olduğunu, bu gezegende bütün hayatların ne kadar hassas olduğunu” anlayabilmemize olanak sağlayabilir. NEDEN BU KADAR ETKİLEYİCİLER?Espriyle karışık ahtapotların “uzaylı” olduğu düşünülür. Dünya’daki canlıların yüzde 95’i omurgasızdır ve bu omurgasızlar arasında en zeki hayvan ahtapotlardır. 140 milyon yıl önce atalarında var olan kabuklarını kaybederek günümüzdeki görünümlerine yaklaştılar. Birçok ilgi çekici özellikleri var. Bunlardan bazıları olarak renk değiştirebilmeleri, kolları koptuğunda tekrar kol çıkarabilmeleri, 3 kalplerinin olması, kanlarının kırmızı değil mavi olması, evlerini deniz kabuklarıyla süslemeleri sayılabilir. /Archive/2021/1/30/032535885-manset2-kulturmaxrnk.pngSinir sistemleri de bir diğer etkileyici yanları. Salyangozların 20 bin, kedilerin 250 milyon, insanların 100 milyar nöronu var. Ahtapotlarda bu sayı 500 milyon, ancak bunların sadece üçte biri beyinlerinde. Geri kalan kısmı 8 adet olan kollarında. Bu nöronlar beyinden gelen sinyallerle veya bağımsız bir şekilde çalışabiliyor. Yani kolları bazı sinyalleri alıp beyne iletmeden değerlendirip tepki verebiliyor, beyinden bağımsız karar alabiliyorlar. Yapılan araştırmalar, kolları aracılığıyla tat alabildiklerini de gösteriyor. Yani bu “dünya dışı” sinir sistemine sahip canlılar kollarıyla düşünebiliyor, görebiliyor ve etrafın tadını çıkarabiliyor. (Kaynak: Evrim Ağacı) Orhun AtmışAcılarla dolu bir göçyolculuğu
Acılarla dolu bir göç yolculuğu Yönetmen Orhan Tekeoğlu, bir mübadilin yaşanmış hikâyesini beyazperdeye taşıyor. Bugün mübadelenin 98. yıldönümü. Zorunlu göçün üzerinden uzun yıllar geçti. Artık birinci kuşak aramızda değil, hatta ikinci kuşak yok denecek kadar az. Ama üçüncü kuşak mübadiller, nenelerin, dedelerin anlattıklarıyla büyümüş ve bu trajik hikâyelerin hepsini hatırlıyor.Vatanından, yurdundan, evinden, komşularından ayrılmak böyle yazarak anlatılacak kadar basit değil. Bundan 2 yıl önce “Mübadillerin Hikâyeleri” başlıklı yazı dizimde onların acılarına ortak oldum.Yunanistan İstanbul Başkonsolosluğu Eğitim-Kültür Ataşesi Stavros Yolcuoğlu, üçüncü kuşak Samsun mübadili... Özen Tüzün, mübadil bir ailenin 2. kuşak çocuğu... Sadece iki kişi ile sınırlı değil tabii ama bu iki hikâye beni derinden etkilemişti.Birçok hikâyenin ortak noktası ise acılar ve yarım kalmışlık.Yarım kalan aşklar, dostluklar ve çocukluk...Aslında Stavros’un dediği gibi “Sözde çok kolaydı ama hiç kolay olmadı zorunlu göç”...Tüzün’ün söylediği gibi: “Hep geri döneceklerini zannetmişler. Ama bu asla olmamış. Kavala’daki kültürlerini devam ettirmişler ama eskisi gibi olmamış.”“Ben o evleri hatırlıyorum, öyle bir evde doğmuşum. Hatırlıyorum, bir özlem var içimde, çok sıcaktı, çok güzeldi. Öyle hatırlıyorum” diyen Stavros’un yüzündeki acıyı ve göç yolculuğunu anlatırken gözlerindeki yaşları hiç unutmuyorum. ‘PARAMPARÇA’Yönetmen Orhan Tekeoğlu, bir mübadilin yaşanmış hikâyesini beyazperdeye taşıyor.“Paramparça” adlı filmin senaristliğini mübadil torunu olan Nurdan Tümbek Tekeoğlu üstleniyor.Başrol oyuncuları ise Bennu Yıldırımlar, Selda Alkor ve Spiridoula Gouskou...Filmde, 1923 Girit mübadelesinde iki kızıyla Türkiye’ye gelen genç bir kadının hikâyesi anlatılıyor. Bir kadının doğup büyüdüğü topraklardan kalkıp hiç tanımadığı anayurdunda yabancı kalışı... Filmin çekimleri ekim ayında başlayacak; Mersin, Tarsus, İzmir ve Girit’te çekilecek. Filmin görüntü yönetmenliğini ve kurgusunu Lukas Agelastos üstleniyor.Orhan Tekeoğlu, “Anneannelerin, babaannelerin, dedelerin hikâyesi trajik. Özellikle İhsaniye Melemez Giritlileri Derneği Başkanı Cahit Arseven’in, Bodrum Giritlileri Başkanı Zehra Denizaslanı’nın Tarsus Giritlileri Başkanı Hüseyin Şendağ’ın anlattığı öyküler çok ilginçti” diyor ve ekliyor: “Paramparça olmuş aileler... Önyargılar... Acılar... Yaklaşık 4 yıldır araştırma içerisindeyim. Yüzlerce belgesel, film seyrettim. Onlarca kitap okudum.”Nurdan T. Tekeoğlu ise “Yuna-nistan’dan 500 bin civarı Türk, Türkiye’den ise 1 milyon 200 bin Rum yurtlarından, evlerinden, sokaklarından, mezarlarından ayrılmak zorunda kaldı. Bu filmler yapılmalı ki bir daha trajedi yaşanmasın. Bu filmin senaryosunu yaşanmışlıklardan yola çıkarak yazıyorum. İstanbul Şehir Tiyatroları baş dramaturgu Hilmi Zafer Şahin de ekibimizde. Bir dizi setinde yakaladığımız Bennu Yıldırımlar, prensipte anlaştığımız sanatçı olarak ilk andan itibaren projemiz için heyecanlandı. Baba tarafından Girit ve Selanik kökenli olan Bennu Yıldırımlar, Yunanca biliyor ve mübadele kültürünü yakından bilen ve içselleştirmiş bir sanatçı” diyor.Selda Alkor, insan hayatına dokunan hikâyelerin kendisini etkilediğini söylüyor. Alkor, “Hâlâ bu değişimin getirileri psikolojik açıdan insanları etkilemekte. Böyle bir hikâyenin içinde olmak mübadele ile ilgili geriye bir ışık tutmak beni gerçekten heyecanlandırıyor. Uzun bir aradan sonra tekrar sette olmak müthiş” diyor. Öznur Oğraş ÇolakDanimarka, nüfusunun 4 katından fazla sayıda Kovid-19 aşısısiparişetti
Danimarka, nüfusunun 4 katından fazla sayıda Kovid-19 aşısı sipariş etti Danimarka, nüfusunun 4 katından fazla sayıda Kovid-19 aşısı sipariş etti Danimarka, yaklaşık 5,8 milyon nüfusuna karşın 24,8 milyon kişiye yetecek kadar yeni tip koronavirüs (Covid-19) aşısı siparişi verdi.Danimarka İlaç Ajansı'nın internet sitesinde yer alan rakamlara göre, Danimarka, yeni tip koronavirüse (Covid-19) karşı 41,6 milyon doz aşı siparişi verdi.Avrupa Birliği (AB) Komisyonu aracılığıyla aşı tedarik eden Danimarka, AstraZeneca, Sanofi-GSK, Johnson & Johnson, BioNTech/Pfizer, CureVac ve Moderna firmalarından aşı alacak.Anlaşma çerçevesinde Danimarka’nın 3 milyon kişi için ekstra aşı opsiyonunun daha bulunduğu kaydedildi. Söz konusu opsiyonun da kullanılması durumunda, 27,8 milyon kişiye yetecek kadar aşı satın alınmış olacak. AATÜMDEF: Kamu hastanelerindeürün malzeme tedarikinde sıkıntılar yaşanıyor, ameliyatlar durma noktasında
TÜMDEF: Kamu hastanelerinde ürün malzeme tedarikinde sıkıntılar yaşanıyor, ameliyatlar durma noktasında Tüm Tıbbi Cihaz Üretici ve Tedarikçi Dernekleri Federasyonu (TÜMDEF) Başkan Yardımcısı Erkin Delikanlı, Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) fiyatlarının güncellenmemesi nedeniyle sıkıntı yaşandığını, sektörün uzun süredir tahsilat yapamadığını ve alacaklarından yüzde 25 feragat yapmaya zorlandığını belirtti. Delikanlı, “Geciken krediler, kiralar ve personel ücretlerinin yanı sıra vergi borçlarına rağmen sektör pandemi koşullarında üzerine düşeni yaptı” dedi. Feragat nedeniyle bazı ürün gruplarına ulaşılamayabileceğinin ve ameliyatların durmasına neden olabileceğinin vurgulandığına dikkat çeken Delikanlı, “Bu alanda yüzde 85 oranında ithalat bağımlısı olan Türkiye’de 1 Ocak itibarıyla kurların güncellenmesi, buna karşın SUT’taki fiyatların güncellenmemesi nedeniyle ürün tedarik sıkıntıları yaşanmaya başladı. Özellikle kamu hastanelerinde kalça protezi ameliyatları, yenilenmesi gereken revizyon ameliyatları ve tümör protezi ameliyatları için gereken alınamıyor. Ameliyatların durma noktasına geldiğini söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı. /Archive/2021/1/30/004902764-tum.jpg‘AŞIDA ÖNCELİK KAPSAMINA ALINMALIYIZ’TÜMDEF Başkan Yardımcısı Delikanlı, tıbbi cihaz endüstrisi çalışanlarının aşıda öncelik kapsamına alınmasını istedi. Delikanlı, “Sektörde çalışan sayısı yaklaşık 250 bin ancak bizim öncelik listesine alınmasını talep ettiğimiz çalışan sayısı 10 bini geçmiyor. Bu arkadaşlarımız, özellikle yoğun bakım ünitelerindeki solunum cihazlarının filtre değişiminde, solunum devrelerinin teknik servisinde ve değişiminde devam eden sağlık hizmetlerinin tıbbi malzeme tedarikinde sahada aktif olarak çalışıyor” ifadelerini kullandı. Delikanlı, bu konuyu Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’na (TİTCK) ve Sağlık Bakanlığı yetkililerine taleplerini ilettiklerini ancak henüz adım atılmadığını kaydetti. Sefa Uyar