News - Haberler
Nezarettekiçöp kovasınıkırançocuğa hapis cezası
Nezaretteki çöp kovasını kıran çocuğa hapis cezası Dava dosyasında anlatılan olayın detayları şöyle: Çocuk mahkemesinde “yağma suçu†kapsamında tutuklu yargılanan B.C., 24 Şubat 2015’te davanın ertelenmesine sinirlendi ve Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’nin D Blok 7b61 numaralı nezarethanedeki gri renkli büyük boy plastik çöp kovasını tekmeleyerek kırdı. B.C., mahkemedeki ifadesinde suçlamayı kabul etmedi. 2015 yılında kırılan kova için başsavcılık, mahkemeye 11 Temmuz 2020 tarihinde zararı 20.06 TL olarak bildirdi. Olay günü hazırlanan tutanakta imzası bulunan memur tanık, “Ben çocuğu çöp kovasını tekmelerken görmedim. Ancak arkadaşları onun kırdığını söyledi. Ben, ‘Yine hâkimler bana ceza verir’ dediğini net olarak duydum†şeklinde beyanda bulundu.Yargılamayı yapan mahkeme, B.C’nin hakkında başka suçlardan kesinleşmiş hapis cezaları olduğunu kararına yazdı. Denetim süresinde de B.C’nin kasıtlı olarak suç işlediğinin altını çizdi. 1 yıl olarak verilen hapis cezası önce 8 aya sonra, 6 ay 20 güne düşürüldü. Bu cezada günlüğü 20 TL’den 4 bin TL olarak adli para cezasına çevrildi. B.C., taksitleri zamanında ödemezse paranın kalan kısmı peşin olarak tahsil edilecek.  İSTİNAFA BAŞVURULDUB.C’nin avukatı Ceren Şarman, karara karşı istinaf yoluna gittiklerini söyledi. Şarman, “Çöp kutusu metal olsaydı devrilecekti. Zarar gören malın değeri 20 TL olup 20 TL için 4 bin TL adli para cezası verilmesi hakkaniyetle bağdaşmamaktadır. Hırsızlık ve yağma suçlarında malın değerinin azlığı cezasızlık nedeniyken mala zarar verme suçunda bu hükme yer verilmemesi Türk Ceza Kanunu’ndaki eksiklikten kaynaklanmaktadır†dedi. l İSTANBUL Esra AlusMerkez BankasıAKP'ye bağlandı
Merkez Bankası AKP'ye baÄŸlandı Geçen yıl, 6 Temmuz’da Merkez Bankası (MB) BaÅŸkanlığı görevinden alınan, bir anlamda kovulan Murat Çetinkaya’nın yerine görevlendirilen Murat Uysal, 16 ay sonra yine bir cumartesi günü görevden alındı. Yeni baÅŸkan ise CumhurbaÅŸkanlığı Strateji ve Bütçe BaÅŸkanı Naci AÄŸbal oldu.Uysal’ı görevden alan CumhurbaÅŸkanı kararında, 375 sayılı KHK’nin ek 35. maddesine dikkat çekildi. Madde, CumhurbaÅŸkanına üst kademe kamu yöneticilerini, “ilgili kanunlarda öngörülen görevden alma gerekçeleri yanında kurumsal hedeflere ulaşılamaması nedeniyle†de süreleri tamamlanmadan görevden alma yetkisi veriyor. İŞARET FENERÄ° OLMALIErdoÄŸan, Çetinkaya’nın faizleri indirmediÄŸi için görevden alındığını söylemiÅŸti. Uysal döneminde politika faizi indirildi. Ancak ekonomik sorunlara salgının da eklenmesiyle geçen eylülde sınırlı bir artışa gidildi. Fonlama maliyetindeki artışa raÄŸmen daha sonra MB’nin bu faizde yeni adım atmaması dövizin ateÅŸini daha da yükseltti. Dolar 8.50 lira, Avro 10 lirayı aÅŸtı. “Yeni Ekonomi Programıâ€ndaki (YEP) hedefler altüst oldu. Dolar, her gün rekor kırarken Uysal’ın “Kurun seviyesiyle ilgili bir hedefimiz yok†açıklaması da çok tartışıldı. Faiz artışı yapmamak için rezervler de kullanıldı. Net rezervler bir yılda 19.6 milyar dolar azalarak 18.2 milyar dolara geriledi. MB’nin faiz politikasında iktidarın tutumunun etkili olduÄŸu yorumları yapıldı. Ayrıca MB, bu yıl için enflasyon tahminini yüzde 8.9’dan yüzde 12.1’e yükseltti. Oysa YEP’teki tahmin yüzde 10.5’ti.Uysal’ın yerine atanan AÄŸbal, 1968 Bayburt doÄŸumlu. Ä°.Ãœ. Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olan AÄŸbal, Ä°ngiltere Exeter Ãœniversitesi’nde yüksek lisans yaptı. Maliye kökenli bürokrat olan AÄŸbal, 2006-2009 arasında “Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürüâ€ydü. Mehmet ÅžimÅŸek’in Maliye Bakanı olduÄŸu dönemde müsteÅŸardı. O dönemde ekonomi dünyasında “Babacan-ÅžimÅŸek-AÄŸbal†üçlüsü yorumları yapılıyordu. AÄŸbal, daha sonra iki kez Maliye Bakanı ve iki dönem AKP Bayburt Milletvekili olarak da görev yaptı. Uzun yıllar MB Meclisi üyesi olarak görev yapan iktisatçı Prof. Dr. Bilsay Kuruç, son durumu “MB bağımsızlığı diye bir ÅŸey kalmadı†sözleriyle yorumladı. MB’nin bağımsız olmasıyla “piyasalarla banka arasında soluk alıp verme sisteminin kurulmasının†amaçlandığını dile getiren Kuruç, şöyle devam etti: “Bu ÅŸekilde baÅŸkanın deÄŸiÅŸtirilmesiyle piyasaya güven verilmez. Yasada MB baÅŸkanının, üyelerinin nasıl deÄŸiÅŸtirileceÄŸi konusunda belli kurallar vardır. Ama ortada yasa falan da kalmadı. KiÅŸilerle deÄŸil kurumlarla güven verilebilir.†Ayrıca ekonomik tablonun zaten güven vermediÄŸine dikkat çeken Kuruç, “Geriye kurum olarak MB kalmıştı. Ancak o kurumun iÅŸleme esaslarını dikkate almazsanız o zaman istediÄŸiniz ÅŸeyi de gerçekleÅŸtiremezsiniz. MB piyasalar için bir iÅŸaret feneri olmalı. Ancak MB’nin ışığı söndürülüyor†dedi.AÄžBAL YERÄ°NE ÅžENELÖte yandan CumhurbaÅŸkanı kararıyla AÄŸbal’ın yerine Strateji ve Bütçe BaÅŸkanlığı’na, bu kurumun baÅŸkan yardımcısı Ä°brahim Åženel getirildi. Ayrıca yine bir kararla eski Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci CumhurbaÅŸkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu üyeliÄŸine getirildi. Mustafa ÇakırKültür elçisi Gülcan Altan, son olarak‘DevrimÅžarkıları’albümünüyayımladı
Kültür elçisi Gülcan Altan, son olarak ‘Devrim Åžarkıları’ albümünü yayımladı  2008 yılında “Gülümser†isimli ilk albümü yayımlandı. Bu albümde yıllarca beraber çalıştığı ve hayranı olduÄŸu Vedat Sakman’ın ÅŸarkılarını söyledi. Ä°spanya, Rusya, Ä°sviçre, Yunanistan, Almanya gibi dünyanın birçok ülkesinde konserler verdi. 2015 yılında “Bir Ömür Bize Yeter†albümü yayımlandı.Kendi ÅŸarkılarının yanı sıra 15’ten fazla dilde ÅŸarkılar söylüyor. Yani müziÄŸin birleÅŸtirici gücünü kullanarak tüm kültürleri iç içe harmanlıyor. Altan, bu yıl TKP’nin 100. yılını kutlamak amacıyla “Devrim Åžarkılarıâ€nı çıkardı. Albümde Nâzım Hikmet’in ÅŸiirinden bestelenen Yunanca bir ÅŸarkı da bulunuyor. Sanatçıyla albümünü ve müziÄŸini konuÅŸtuk. HÄ°KÂYELERÄ° VAR...Gülcan Altan, albümün okura ve dinleyiciye bir “merhaba†olduÄŸunu söylüyor. Albümde yer alan ÅŸarkıları TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan ile birlikte oluÅŸturduklarını ifade eden Altan, “Şarkılar, dünyada halkların ürettiÄŸi, benimsediÄŸi ve eylemleÅŸtirdiÄŸi ÅŸarkıları anlatıyor. Hepsinin bir hikâyesi var. Daha önce yaptığım albümlerimde de her zaman hikâyesi, yaÅŸanmışlığı olan ÅŸarkıları yorumlamak istedim. Bu albüm çok özel bir yere sahip†diyor. Altan, birçok dilden söylediÄŸi ÅŸarkıları seçme nedenlerini şöyle anlatıyor: “Halkların ve kültürlerin takipçisi ve araÅŸtırmacısı olmaya çalışıyorum. Özellikle az bilinen ve kaybolma riski altındaki diller ile ilgili çalışmalar yapıyorum. Söylemek istediÄŸim ÅŸarkıların muhakkak halka mal olmuÅŸ ve bir hikâyeye sahip olmasına dikkat ediyorum. Çünkü ben bir aracıyım. Ve az bilinen ÅŸeyleri doÄŸru aktarmak görevim.â€Sanatçı, politik duruÅŸu nedeniyle geçmiÅŸte albümlerini yapmakta ve yayımlamakta zorlandı. “Ben sosyalist bir insanım†diyen Altan, bu bakış açısını da müziÄŸine yansıttığını vurguluyor: “Ben iyiliÄŸi, hak, hukuk ve adaleti, insanlığı ve emeÄŸi savunanların yanındayım. Onların dostuyum. Sanırım bunda bir mahsur yok.†Apolitik bir nesilden geldiÄŸini söyleyen Altan, “Apolitizm gençliÄŸimde bana empoze edildi. Ve ben çok yıllar sonra bu sistemleri araÅŸtırdım. Okudum ve yaÅŸadım. Sonunda emeÄŸimin karşılığını aramayı öğrendim. ‘Devrim Åžarkıları’ndan sonra bana en yakın dostlarım bile dediler ki ideolojik bir albüm olmuÅŸ. Bunun ne sakıncası var? Siz bir partiye oy vermiyor musunuz? Ve o partiyi desteklemiÅŸ olarak ideolojik olmuyor musunuz? Ben niye tercihimi gösteremiyorum? Benim yaptığım müzik özgürdür ve isteyen müziÄŸi dinler isteyen ideolojiyi...â€Gülcan Altan, koronavirüs salgını nedeniyle zor zamanlar geçiren müzisyenlerin durumunu da özetliyor: “Ülkemizde müzisyenlerin durumu hep pamuk ipliÄŸine baÄŸlıdır. Åžehitlerimiz olur, konserlerimizi iptal ederiz. OlaÄŸanüstü durumlarda ilk önce konserlerimiz iptal olur. En büyük yanılgılardan biri müziÄŸimizin eÄŸlence sektörü adıyla anılmasıdır. Bu da yine bu sömürgen sistemin tüm müzik sektörüne yaptığı bir yapıştırmadır. Popüler müzik yapanların o cafcaflı hayatlarının hep en önde gözükmesi sebebi ile asıl müzik emekçilerinin hakları ve yaÅŸantıları perde arkasına gizlenmektedir. Müzik sektörü birçok insanın ekmek kazandığı bir zincirdir. Müzik sadece göbek atmak deÄŸildir. Bizler ömrümüzü bu iÅŸe adıyoruz. Müzik hobimiz deÄŸil. Faturalarımızı ve yaÅŸamsal ihtiyaçlarımızı bu iÅŸi yaparak saÄŸlıyoruz. Pandemi, tüm dünyayı etkisi altına alan olay demek. Ve birçok ülke müzisyenlere ve diÄŸer sanat emekçilerine destek verirken bizler bu ülkede hayalet olduk. Lakin çuvaldızı kendimize iÄŸneyi baÅŸkasına batır dedikleri atasözünü kendimize uygulamalı ve tüm müzisyenlerin önce kendisini sorgulayıp neden örgütlenemediÄŸini ya da sendikalaÅŸamadığını kendilerine sormaları gerektiÄŸine inanıyorum. Müzik sektörü önce bunu çözmeli.â€Sanatçı, müzik emekçilerinin pandemi sürecinden örgütlenerek, haklarını savunarak ve birbirlerine sarılarak saÄŸ salim çıkabileceÄŸini vurguladı. Orhun AtmışTrump: Seçimi ben kazandım
Trump: Seçimi ben kazandım ABD Başkanı Donald Trump, ülkede 3 Kasım salı günü yapılan seçimlerin kazananının Joe Biden olduğunun duyurulmasının ardından sosyal medya hesabından, "71 milyon yasal oy aldım, görevdeki bir başkanın aldığı en fazla oya ulaştım. Seçimi kazandım, 71 milyon yasal oy aldım, daha sonra gözlemcilerimizin görmesine izin verilmeyen kötü şeyler yaşandı.Milyonlarca posta balonu asla sorulmayanlara gönderildi" mesajını paylaştı/Archive/2020/11/8/015124148-trump.png cumhuriyet.com.trKolonyal Afrika!
Türkçe Haberler En Son BaÅŸlıklar Kolonyal Afrika! /Archive/2020/11/8/014145655-ic-.jpg“Merak uyandıran bir tutku hikâyesi ve kayıp bir ülkeye duygu yüklü, ÅŸairane bir övgü.â€The Times Karen Blixen’in 1914-1931 yılları arasında Afrika’da geçirdiÄŸi yılları kaleme aldığı ve Danimarka’ya döndükten sonra Isak Denisen mahlasıyla 1937 yılında yayınladığı Afrika ÇiftliÄŸi, Afrika’daki koloni yaÅŸamını anlatan önemli kitaplardan biri.Blixen yalın ve canlı anlatımıyla bizi Kolonyal Afrika’ya götürür: Kahve ürettiÄŸi bir araziye sahip olan, kendisi de birçok yerli ortakçı ve hizmetkâr çalıştıran Blixen, çiftlikte onlarla birlikte canla baÅŸla çalışır, kendisine duyulan saygıya, yerlilere ve onların dünyasına duyduÄŸu saygıyla karşılık verir. Sevinçleri ve hüzünleri beraber yaÅŸar, Afrika’dan ayrılık zamanı geldiÄŸinde ise karşılıklı gözyaşı dökerler.Afrika ÇiftliÄŸi, yabancı bir coÄŸrafyanın hem insani hem yabani unsurlarını sunarak bizi uzak ve kayıp bir zamana götürüyor. ÇiftliÄŸe yolu düşen beyazlar; Denys Finch-Hatton gibi aristokratlar yahut Ä°htiyar Knudsen gibi yoksul balıkçılar, Hintli tüccarlar, Afrika’nın gerçek sahipleri... Toprakları ellerinden alınan ve kendi topraklarına sahip olmaları, hatta toplu halde dans etmeleri bile beyazların hükümetince yasaklanan yerlilerin gündelik hayatına deÄŸinen otobiyografik anlatı, yüz yıl önce yaÅŸananlara tanıklık ederken günümüze de yansıyan ırk tartışmalarına bir perspektif sunuyor.Afrika ÇiftliÄŸi / Karen Blixen / Çeviren: Sadi TekelioÄŸlu / Everest Yayınları / 424 s. Cumhuriyet Kitap EkiStella Rimington’tan‘Çifte Kıskaç’
Stella Rimington’tan ‘Çifte Kıskaç’ /Archive/2020/11/8/011735699-kapak.jpg"Rimington hikâyesini ancak James Bond maceralarında görülen keskin bir tonlamayla anlatıyor."New York Times Book ReviewPutin'in kendisine muhalif Rusları, dünyanın neresinde yaşıyor olurlarsa olsun, "susturma" konusundaki kararlılığı, ülke sınırları içinde casusluk operasyonlarına müsamaha göstermeyen İngiltere'yi harekete geçirir. Böylece İngiltere ve Rusya Soğuk Savaş döneminden sonra yeniden karşı karşıya gelir.İngiliz gizli istihbarat teşkilatı MI5'ın karşı casusluk biriminde görevli Liz Carlyle, katledilen sevgilisinin acısını yaşayamadan kendisini ansızın sahada, acımasız ve kuralsız bir oyunun ortasında bulur.1969 ile 1990 arasında, yani Soğuk Savaş'ın en gergin döneminde, MI5 karşı casusluk operasyonlarında bilfiil çalışmış Stella Rimington’ın Çifte Kıskaç’ı bugünün karmaşık dünya siyasetini anlamak isteyenlere de ışık tutuyor.Çifte Kıskaç / Stella Rimington / Çeviren: Mehmet Gürsel / Yapı Kredi Yayınları / 360 s. Cumhuriyet Kitap Eki‘Zaragoza’da BulunmuşEl Yazması’
‘Zaragoza’da BulunmuÅŸ El Yazması’ /Archive/2020/11/8/010030507-ic.jpgYaÅŸam öyküsü romanlarla yarışabilecek, para basma makinesinin mucidi, Jan Potocki’nin 1815’teki intiharından önce tamamladığı tek romanı Zaragoza’da BulunmuÅŸ Elyazması. Önce unutulmaya terk edilen, ancak yıllar sonra (1958’de) yeniden keÅŸfedilen roman, o gün bugündür fantastik edebiyatın en önemli yapıtları arasında yer alıyor.Onurlu, soylu, sözüne sadık Alphonse von Worden’in yaÅŸamından on dört günün anlatıldığı romanda; deyim yerindeyse kahramanını ölümcül bir labirentin içinde dolaÅŸtırıp duruyor Potocki. Bunu yaparken, Kabalist öğretilerden DoÄŸu metinlerine, şövalye anlatılarından ‘binbir gece masalları’na pek çok unsuru harmanlayarak erken modern bir romana imza atıyor.“Saatler böyle derin bir sessizlik içinde geçerken, bir çanın beklenmedik sesi beni ÅŸaÅŸkınlıktan ürpertti. Çan on iki kere çaldı. BilindiÄŸi gibi hortlaklar etkilerini, yalnızca gece yarısından, horozun ilk ötüşüne kadar olan zaman içinde sürdürürler. Åžaşırdığımı söyledim, bunda da haklıydım, çünkü çan önceki saatleri çalmamıştı.â€Zaragoza’da BulunmuÅŸ El Yazması / Jan Potocki / Çeviren: Melis Ece / Kırmızı Kedi Yayınevi / 224 s. Cumhuriyet Kitap EkiRönesans’tan Romantizme…
Rönesans’tan Romantizme… /Archive/2020/11/8/004249486-ic.jpgÖnde gelen kültür tarihçilerinden Peter Burke, Rönesans’tan Romantizme Gizli Tarih ve Tarihsel Bilinç adlı yapıtında yenilikçi tutumunu daha da ileriye taşıyor. Kitaba adını veren “gizli tarih†kavramının köklerini 17. yüzyılda bulabileceğimizi ifade eden yazar, bu “yeni†tarih yazıcılığı yöntemi hakkında ayrıntılı ve zaman zaman da eğlenceli bilgiler sunuyor.Toplam on üç özgün makaleden oluşan Rönesans’tan Romantizme Gizli Tarih ve Tarihsel Bilinç; historiyografi, Rönesans ve entelektüel tarihe dokunan, bilinçle bir araya getirilmiş bir toplam.Günümüzde kasten görmezden gelinen kimi tarih yazıcılığı metotları, Rönesans’ı anlamak için tarih biliminin yanında daima haklı yerini bulan sosyoloji, bu iki kardeş bilimin yardımına yetişerek Rönesans’ı görünür kılan antropoloji ve coğrafya, yazılı ve sözlü kültürle iç içe geçmiş sözlü şiir geleneği, yepyeni metin okuma yöntemleri ve tabii entelektüel tarih yapıtta bulabileceklerinizden bazıları.Rönesans’tan Romantizme Gizli Tarih ve Tarihsel Bilinç / Peter Burke/ Çeviren: Çağla Çakın / Islık Yayınları / 328 s. Cumhuriyet Kitap EkiBir sabah Galata'da…
Bir sabah Galata'da… /Archive/2020/11/8/002256888-ic.jpgSuzan Nana Tarablus, bu kitapta İsanbul’un kentsel belleğinde önemli bir yeri olan Kamondo Han ve Galata çevresinde yaşamış kişilerle yaptığı sözlü tarih görüşmelerini paylaşıyor. Yahudi toplumunun kültürel belleğinin ortaya çıkarılmasına katkıda bulunuyor.Özellikle Galata ve çevresi ile ilgili hatıraların, duyguların aktarıldığı bu görüşmelere kendi aile hikâyesinden kesitler de ekliyor. Böylece Galatalı Yahudiler’e dair bilgi birikimini yaşamından anılarla birleştirerek, okurların Galata’daki yaşam deneyimine tanık olmasını sağlıyor.Toplumsal yapıların mikro analizinin ortaya konmasında etkili olan sözlü tarih yöntemi, toplumsal gerçekliğin farklı boyutlarıyla betimlenmesinde önemli rol oynar. Kendi döneminin sosyokültürel ve ekonomik yapısı hakkında bilgi verir.Kentsel mekân farklı dillerin, kimliklerin, kültürlerin karşılaşma ve diyalog alanıdır. Suzan Nana Tarablus’un bu çalışması, kendine özgü bir toplumun, İstanbul’un kültürel-mekânsal olanaklarıyla biçimlenme sürecinin bir fotoğrafını veriyor. Ayrıca Yahudi toplumunun geniş topluma açık olma deneyimini örneklemesi açısından ilginç ve önemli tanıklıklar sunuyor.Bir Sabah Galata'da Uyandım - Hayatlar, Tanıklıklar, Anılar / Susan Nana Tarablus / Varlık Yayınları / 192 s. Cumhuriyet Kitap Eki‘Bay Yüzde Beş’!
‘Bay Yüzde Beş’! /Archive/2020/11/8/000838521-ic1.jpg1869'da İstanbul'un Üsküdar semtinde doğan Kalust Gülbenkyan, 86 yaşında öldüğünde dünyanın en zengin adamıydı. Ortadoğu petrolündeki kişisel payı nedeniyle “Bay Yüzde Beş†olarak nam salmıştı.Kartellerle gizemli çıkar ilişkilerini gizli tutarak petrol barolarını ve hükümetleri tarafsızlığına ikna eden Gülbenkyan, yarım yüzyıl boyunca üst düzey petrol anlaşmalarına simsarlık yaparak büyük bir servet elde etmişti.Kalust Gülbenkyan’ın özel hayatı da en az iş hayatı kadar çetrefilliydi. En yüksek ahlaki değerlerde ısrar ederken eşinin cazibesini kendi çıkarı için kullanmaktan çekinmezdi. Gençliğinde aktrisler ve revü kızlarına eşlik ettiği lüks bir hayat sürdü, ilerleyen yaşlarında da birçok kadınla birlikte oldu.Bu sırada Stalin’in ona Hermitage Müzesi’nden sattığı Rembrandt’ları da içeren muhteşem bir sanat koleksiyonu oluşturdu. Gülbenkyan’ın adı bugün de servetini ve müthiş sanat koleksiyonunu bağışladığı Lizbon’daki Gülbenkyan Vakfı’yla anılıyor.Gülbenkyan Vakfı arşivlerine ilk defa tam erişim sağlanarak yazılan Bay Yüzde Beş, modern petrol sanayisini şekillendiren Kalust Gülbenkyan'ın karmaşık ve çok yönlü yaşamının heyecan verici hikâyesini gün yüzüne çıkarıyor.Bay Yüzde Beş - Dünyanın En Zengin Adamı Kalust Gülbenkyan'ın Farklı Hayatları / Jonathan Conlin / Çeviren: Ayşe Başçı / Mundi Kitap / 480 s. Cumhuriyet Kitap EkiKılıçdaroğlu'ndan Biden yorumu
Kılıçdaroğlu'ndan Biden yorumu CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından paylaştığı bir mesaj ile ABD'nin 46. başkanı seçilen Joe Biden ile ABD'nin ilk kadın ve siyahi başkan yardımcısı seçilen Kamala Harris'i tebrik etti.Kılıçdaroğlu, "Amerika Birleşik Devletleri'nin 46. Başkanı olarak seçilen Joe Biden ve yardımcısı Kamala Harris'i tebrik ederim. Türkiye - ABD arasındaki dostluğun ve stratejik müttefiklik ilişkilerimizin güçlenmesini dilerim." dedi. Kemal Kılıçdaroğlu mesajını bir de İngilizce olarak paylaştı. cumhuriyet.com.tr