Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Tuesday, 10.08.2024, 08:25 PM (GMT)

News - Haberler

CHP'li belediye arazi için anket yaptı, halk kültür park istedi

CHP'li belediye arazi için anket yaptı, halk kültür park istedi Karayolları Bölge Müdürlüğü’nün yeni hizmet binasına taşınması ile birlikte Kırşehir Belediyesi ile yapılan anlaşma gereği, Ankara-Kayseri karayolu üzerindeki 25 bin metrekarelik arazi de Kırşehir Belediyesi’ne devredildi. Belediye başkanı Selahattin Ekicioğlu, arazinin nasıl kullanılacağını anket yaparat halka sordu. Halk, kültür parkı istedi. Karayolları Bölge Müdürlüğü’nün yeni hizmet binasına taşınması ile birlikte boş kalan araziyi satmayı düşünmediklerini söyleyen Ekicioğlu, “Pandemiye rağmen borcumuzu 462 milyon TL’den 373 milyon TL’ye düşürdük. Pandemi dolayısıyla çok rahat bir durumda değiliz ama buna rağmen orayı satmayı düşünmedik. Orada 60-70 yıllık çam ağaçları var. Halk ne isterse onu yapacağız. O arazinin 100 bin metrekarelik bir inşaat alanı var. Ticari inşaat alanı olduğunu düşünürsek 70-80 milyon TL değerinde” dedi. /Archive/2020/11/6/222213827-kirsehir-s4-renk.jpgŞehirde anket yapıldığını aktaran Ekicioğlu, “Katılımcıların yüzde 71.1’i arazinin toplantı, yeme-içme ve sosyal faaliyetlerini karşılayacağı bir kültür parkı yapılmasını istedi. Buna göre çalışmamızı yapacağız” dedi.  Ömer Duran

AKP’li Beykoz Belediyesi hakkında‘ihaleye fesat karıştırma’dan suçduyurusu: Halkın parasıyandaşa

AKP’li Beykoz Belediyesi hakkında ‘ihaleye fesat karıştırma’dan suç duyurusu: Halkın parası yandaşa  İlçe belediyesi Meclis Denetim Komisyonu 2019 yılı Denetim Raporu’na muhalefet şerhi koyan CHP’li Meclis üyesi Cemal Sataloğlu, “ihaleye fesat karıştırma” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarından ilçe belediyesi ve belediye encümeni hakkında Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Başsavcılığa sunulan dilekçeye göre belediye, kendi reklam alanlarını AKP’ye yakın vakıflardan İnsani Yardım Vakfı’na (İHH) ücret almadan kullandırmış. Sataloğlu, sorumlu kişiler hakkında kamu davaları açılarak cezalandırılmalarını istedi. ‘SUÇUN ÜZERİNİ KAPATTI’Dilekçede, kanunen suç duyurusunda bulunması gerekenin belediye başkanlığı olduğu ancak bu şikâyeti yapmadığı belirtilerek “Harekete geçmemiş, işlenmiş olan suçların üzerini kapamıştır” denildi. Belediyelerin kendisine ait taşınmazları, istediklerine diledikleri fiyatla devredemeyecekleri belirtilen dilekçede, taşınmazların ihale yapılarak kiraya verilmesi gerektiği anlatıldı. Dilekçede, ilçe belediyesine ait Rüzgârlıbahçe Mahallesi Cumhuriyet Caddesi’ndeki otopark nedeniyle belediyenin 250 bin 336 lira zarara uğratıldığı kaydedildi.Dilekçede, Canlı Tasarım Reklam Ajansı’na ihaleye çıkmadan Beykoz Belediyesi’ne ait 100 noktada toplam 300 adet sabit ve hareketli reklam alanı sağlandığı, firmanın da bu alanları kiraladığı anlatıldı. Dilekçede, “Dolayısıyla Beykoz Belediyesi, Canlı Tasarım Reklam Ajansı’nı ihale yapılmaksızın sebepsiz olarak zenginleştirmiştir. Zenginleştirme bedeli hesaplandığında en son ay kira bedeli olan 54.641.30TL üzerinden hesaplama yapılırsa idare, Canlı Tasarım Reklam Ajansı’nı 2018 yılı (8 ay) + 2019 yılı (12 ay) = 1.092.826.00 TL sebepsiz zenginleştirmiştir” denildi. 2019 yılı hediyelik tatil seti yaptırılması ve dağıtım hizmeti alımı işinin, başka firmalardan teklif alınmadan sonuçlandırıldığı ve ilgili evraka ulaşılamadığının anlatıldığı dilekçede, “Asfalt serimi, bakımı ve onarım işi ihalesi için yaklaşık maliyet tutarı fiyat hesaplama endeksleri dikkate alınmadan yapılmış olduğundan ihale usulüne uygun yapılmamış, rekabet ve şeffaflık sağlanamamıştır. İhaleyi alan firmanın işi yapmadığı, alt yüklenici sıfatını haiz olduğunun görülmesi nedeniyle işbu ihale usulsüz ve hukuka aykırı niteliktedir. İdare, İHH vakfı tarafından yapılan reklam ve ilanın gelirini almamış, söz konusu gelirin elde edildiğine dair herhangi bir evrak sunamamış, kamu kaynaklarını koruyamamıştır” ifadeleri yer aldı. Hazal Ocak

Gözler OHAL Komisyonu’nda

Gözler OHAL Komisyonu’nda Mağduriyetlerinin giderilmesi için komisyon kararını bekleyenlerden Hakan Adlı, Şırnak’ta kâtipken ihraç edildi. Hakkındaki soruşturmada takipsizlik kararı verilen Adlı, görevine iade edilmediğini, komisyon kararını beklediğini belirterek “İnceleme yaklaşık 4 yıldır sürüyor. Dosyalar bir an önce neticelenmeli” dedi. Selçuk Üniversitesi Araştırma Görevlisi Mustafa Aksoy ise başta Süleyman Soylu olmak üzere birçok bakanın beraat veya takipsizlik almış olanların işlemlerini öne aldıklarını ve onları iade edeceklerini söylediklerini belirterek “Takipsizlik kararını OHAL Komisyonu’na sundum. Hâlâ beklemedeyim. İşin tuhaf tarafı, komisyondan bilgi almak da mümkün değil. Adeta sonsuz, kudretli, gizemli bir yapı var orada. Dipsiz kuyuya attığımız taş var, ses de yok” dedi.  Zehra Özdilek

Sorumluluk halka, ceza sağlıkçılara

Sorumluluk halka, ceza sağlıkçılara Yalçınkaya, “Sorumluluk halka, ceza sağlıkçıya kesilerek süreç yürütülemez” dedi. Genel Sağlık-İş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız da bakanlığın sağlıkçılara getirdiği izin yasağı nedeniyle yıllık izin haklarını 2021’e devredemeyen sağlıkçılar olursa bunun için yargıya başvurabileceklerini belirtti./Archive/2020/11/6/223842318-zekiye-bacaksiz-s4-renk.jpg‘İL BAŞKANLARI GEZİYOR’Sağlık Bakanlığı, yayımladığı genelgeyle sağlık çalışanlarına izin, istifa ve emeklilik yasağı getirirken yurttaşlar için saat 22.00’den sonra yeme içme mekânlarının kapatılması ve mesai saatlerinde düzenleme yapılması gibi tedbirlerle yetindi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ise yurttaşlara “İstanbul’dan ayrılmayın. İstanbul’a dönen büyüklerinizi bir süre ziyaret etmeyin” gibi çağrılarda bulundu. İktidarın salgınla mücadeledeki çelişkilerine dikkat çeken Genel Sağlık-İş Başkanı Bacaksız, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bir konuşmasında ‘Zorunda olmadıkça bir araya gelmeyin’ diyor ama il başkanlarına yaptığı konuşmada ‘Kapı kapı gezin’ diyor. Salgını kontrol altına alma dertleri yok. Keyfe keder, bilimden uzak bir salgın yönetimi var” dedi./Archive/2020/11/6/223856349-ses-kubilay-s4-renk.jpgBakanlığın getirdiği izin yasağı nedeniyle 2020 yılının izinlerini 2021’de kullanamayacak sağlıkçılar olabileceğine işaret eden Bacaksız, “Sözleşmelilerde ve kamu dışında çalışanlarda izin devretmiyor. Bununla ilgili bir düzenleme yapılması gerek. İzin devrinde sorun yaşayan arkadaşımız olursa da bunu yargıya taşıyacağız” diye konuştu. SES Kubilay Yalçınkaya ise açıklanan yeni tedbirleri Ankara’daki günlük vaka sayısı üzerinden değerlendirerek “Ankara’da günlük vaka 2 bin civarında. Keçiören’de günlük vaka 550, Yenimahalle’de günlük vaka 200 civarında. Bunların sebebi insanların saat 22.00’den sonra sokağa çıkması mı” sorusunu yöneltti. Kubilay, “Özel okullarda vaka artışı devlete göre daha fazla. Apartmandan bozma özel okullar var. Bunlar denetlenmeli” çağrısı yaptı.  Sarp Sağkal

‘Kıdem ve ihbar’ızora sokan düzenlemeden tartışmalımaddelerinçıkarılmasıbekleniyor: Emekçi torbayıdeliyor

‘Kıdem ve ihbar’ı zora sokan düzenlemeden tartışmalı maddelerin çıkarılması bekleniyor: Emekçi torbayı deliyor TBMM’de 25 yaş altı ile 50 yaş üstü işçilerin kıdem, ihbar tazminatları ile işe iade davası açmalarını zora sokan “torba teklifin” görüşmeleri haftaya kaldı. İşçi konfederasyonları emekçinin haklarını ortadan kaldıran maddelerin çekilmesi için yoğun görüşme trafiği yürütürken, bu konuda AKP ve MHP içinde de düzenlemeye karşı çıkanlar olduğuna dikkat çekiliyor. İşçi kesiminde 25 yaş altı ile 50 yaş üstündeki çalışanlara yönelik düzenlemenin “torba tekliften” çıkarılacağı beklentisi var. TBMM Genel Kurulu’nda “torba teklifin” ilk 20 maddesi kabul edildi. Sonrasında önerinin görüşülmesi haftaya bırakıldı. Türk-İş önerinin 16., 28. ve 32. maddelerine itiraz ediyordu. İlk 20 maddenin kabul edilmesi ile itiraz edilen maddelerden birisinin genel kuruldan geçtiği zannedildi. Oysa Plan ve Bütçe Komisyonu’nda öneriye yeni düzenlemeler eklendiği için madde sıralaması da değişmişti. Türk-İş öneriye itiraz etti 16. madde komisyonda 21. madde oldu. Bu nedenle de TBMM Genel Kurulu’nda işçilerin itiraz ettiği temel maddelerden hiçbirisi şu anda görüşülmüş değil. AKP’DE DE KARŞI ÇIKAN VARTürk-İş, önerideki 25 yaş altı ile 50 yaş üstü işçilerin kıdem ve ihbar tazminatı almalarını zora sokan, işe iade davası açmalarını engelleyen maddenin kesinlikle çıkarılmasını istiyor. Bunun için de yoğun görüşme trafiği yürütülüyor. AKP içerisinde de bu düzenlemeye karşı çıkan milletvekilleri var. MHP’nin itirazları olduğuna da dikkat çekiliyor. Bu nedenle görüşmelerin haftaya ertelendiği belirtiliyor. Teklifin görüşmeleri sırasında AKP Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkın’ın çıkışı da dikkat çekti. Taşkın, “Teklifle öngörülen belirli süreli iş sözleşmesi, işçilerin kıdem ve ihbar tazminatı hakkından mahrum kalmasına neden olmayacak mı” sorusunu yöneltti. KİLİT PARTİ MHPTürk-İş, CHP grubuna da itirazlarını iletti. İşçi kesiminde özellikle 25 yaş altı ile 50 yaş üstü işçilere yönelik düzenlemenin torba tekliften çıkarılacağı konusunda beklenti var. Ancak kıdem tazminatını fona dönüştürme girişimi başarısız olan AKP’nin bu düzenlemeyi geçirmek için ısrar da edebileceğine dikkat çekiliyor. Bu konuda kilit partinin MHP olduğu belirtiliyor. MHP’nin ısrar etmesi halinde düzenlemenin gündemden çıkacağı vurgulanıyor. Bu nedenle de MHP grubuna teklifin yaratacağı sıkıntıların aktarıldığı öğrenildi.SALIYA KADAR GÖRÜŞME AKP ile işçi konfederasyonları arasındaki görüşmeler salıya kadar sürecek. Uzlaşma sağlanırsa maddeler çekilecek. CHP de tepki çeken düzenleme Meclis’ten geçerse Anayasa Mahkemesi’ne gitme kararı aldı.  Mustafa Çakır

Madenciye‘üçformül’sözü

Madenciye ‘üç formül’ sözü Bağımsız Maden İşçileri Sendikası uzmanı Kamil Kartal’ın katıldığı görüşmede soruna çözüm için 3 başlık üzerinde duruldu. Bu başlıklar şöyle: 1- Çözüm için yeni bir yasal düzenleme yapılabilir mi? 2- Meclis’te görüşmeleri devam eden yasa teklifine bu yönde bir madde eklenebilir mi? 3- İşverenin mal varlığı devirleri yasal mı, hileli mi?Kamil Kartal, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın da devreye girmesiyle bakanlıkların bu 3 başlıkta çalışma yapacaklarını söyledi. İşverenin mal varlığının inceleneceğini belirten Kartal, “İşveren, bütün mal varlığını kardeşlerine, gelinlere devretmiş. Bize göre bu hileli devir. Bu da araştırılacak” dedi. İşçiler görüşmenin ardından Soma’ya değil Gölmarmara’ya döndü. Kartal, “Bir hafta Gölmarmara’da bekleyeceğiz. Sorunu çözeceklerini ve sonrasında da İçişleri Bakanı’nın bizi ziyarete geleceğini ifade ettiler. Somut bir adım atılmazsa yeniden Ankara’ya yürüyüşe başlayacağız. Uyarlara ait Ermenek’teki maden facianın ardından kapatıldı. İşçilerin kıdem, ihbar tazminatları ödenmedi. Enerji Bakanlığı bürokratları Uyar Madencilik’le ilgili direniyor. Temmuz ayındaki yasanın içerisine madde konulmuştu sonra çıkarıldı. Uyar’ın arkasında kim var ? Devlet bir patrondan hesap soramıyor mu” diye konuştu.  Mustafa Çakır

Prof. Dr. Aziz Konukman: Oldubittiye getiriyorlar

Prof. Dr. Aziz Konukman: Oldubittiye getiriyorlar Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Aziz Konukman, Meclis’te görüşmeleri devam düzenlemelerin orta vadeli programda (OVP) yer aldığını ancak yıllık programda olmadığını belirterek “Bu bütçenin temellendirildiği önemli bir belgeyi işlevsiz hale getiriyor. Bu açıdan da bütçe hakkı ihlali yapılmış oluyor” dedi. Konukman, ayrıca OVP’ye göre gelecek yıl yapılması gereken düzenlemelerin hiçbir tartışma yapılmadan hemen ekim ayında Meclis’e getirilmesinin de yanlış olduğunu vurguladı. Konukman, geçen yıl yayımlanan OVP ile yıllık programda bu yıl için 25 yaş altı ile 50 yaş üstü çalışanlara yönelik düzenleme yapılacağına yönelik bir hedef yer almadığına da işaret etti. Yıllık programda tüm önlemler için süre verilmesi gerektiğini belirten Konukman, ancak bunun da yapılmadığına dikkat çekti. Konukman, bütçe görüşülürken bir “torba teklifin” araya sıkıştırılamayacağını da söyledi. Konukman, “Bu, işi oldubittiye getirmektir. Teklif hemen geri çekilmelidir” dedi.  Mustafa Çakır

Kıdem kitabına toplatma kararı

Kıdem kitabına toplatma kararı Mahkemenin kararında, kitapta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eleştirildiği belirtilerek “Kitap içerisinde yer alan yazı, yorum ve görsellerin bir siyasi partiye mensup kişileri, kamu görevlilerini ve Sayın Cumhurbaşkanı’nı demokratik ve siyasi etik ilke ve teamüllerin sınırları aşılmak suretiyle tenkit edilerek icra edilen eylemlerin farklı seçmen kitlesi bulunan iki ayrı partinin temsilcilerini ve seçmenlerini kin ve düşmanlığa tahrik edebilecek nitelik taşıması nedeniyle toplatılmasına karar verildi” denildi. Kararının ardından CHP Niğde İl Başkanlığı’na gelen polis kitaplara el koydu. CHP Nevşehir İl Başkanı Kamil Gülmez, dağıtmak istedikleri kitapların daha önce Emniyet tarafından da incelendiğini belirterek “Tek adam rejiminde bu gibi olaylar doğal ve beklenilen şeyler. Partimizin yetkili organları sürecin takipçisi olacak” diye konuştu.  cumhuriyet.com.tr

Süt kazanında yıkanma olayıyla ilgili gözaltına alınan iki kişi tutuklandı

Süt kazanında yıkanma olayıyla ilgili gözaltına alınan iki kişi tutuklandı Konya’da, halk sağlığını hiçe sayan “süt kazanında banyo” skandalıyla gündeme gelen, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından faaliyetine son verilen Benefit Süt Toplama Merkezi’nin Fransız Ak Gıda, Slava Süt, Berberoğlu Süt, Ayca Süt ve birkaç Konyalı mandıraya süt tedarik ettiği belirtildi. Bu tedarikçilerin ürettiği süt ve süt ürünleri İçim, Dost, Pervin, Laktika, Ayca, Berberoğlu ve Osmanlı markalarıyla satılıyor.Konya süt piyasasından edindiğimiz bilgiler sonrası ulaştığımız Ak Gıda, gazetemize “Yaşanan olayla gündeme gelen süt toplama merkezinden süt alımımız bulunmamaktadır. Konya’daki süt tedarikimizi, bölgedeki diğer üretici birlikleri ve çiftliklerden doğrudan alım yaparak sağlıyoruz” açıklamasını yaptı. 2019’DA KURULDUKonya Ticaret Odası aracılığıyla ulaşabildiğimiz Ayca Süt’ün bir yetkilisi ise Benefit’ten hammadde tedarik etmediklerini, yalnızca geçmiş aylarda nakliye hizmeti aldıklarını aktardı. Hem ilgili ticaret ve sanayi odaları hem internet siteleri aracılığıyla ulaşmaya çalıştığımız Slava Süt ve Berberoğlu Süt ise telefonlarımıza yanıt vermedi.   Benefit, Konya ve çevresinde günlük 80 ton süt toplayan bir “süt tüccarı”. Ortaklarından Ali Osman Taşkın’ın yüzde 75, Ramazan Topak’ın yüzde 25 hissesinin bulunduğu firma, 2019’da 100 bin TL sermaye ile kuruldu. Konya Karatay’da faaliyet gösteriyor. Bu firmadan süt tedarik ettiği belirtilen söz konusu markaların ortak özelliği de ya merkezlerinin ya üretim tesislerinden birinin Konya’da ya da Konya civarında bulunması. - Örneğin, ülke genelinde çiğ süt tedarik bölgelerine yakın konumlandırdığı 5 üretim tesisinden birisi Karaman’da bulunan Ak Gıda, İçim marka süt ürünlerini, Dost marka bazı süt ve yoğurt ürünlerini ve yine Pervin marka tereyağını üretiyor. Yıldız Holding ile BİM’in ortak kuruluşu olan Ak Gıda, 2015’te Fransız süt devi Lactalis’e satılmıştı. Ak Gıda bugün, günlük 5 bin ton süt işleme kapasitesine sahip en büyük üreticilerden biri.- Ukrayna merkezli Terra Food Group’un Karaman’da kurduğu Slava Süt ve Süt Ürünleri Fabrikası ise Laktika marka peynirleriyle biliniyor. 2015’te süttozu üretimi ile faaliyete başlayan, 2016’nın ilk çeyreğinde faaliyete geçen ikinci etap yatırımla birlikte toplam yatırım tutarı 4 milyon dolar olan Slava tesisi, günde 1000 ton çiğ süt işleme kapasitesine sahip.- Yine Berberoğlu Süt ve Ayca Süt’ün de merkezi Konya Karatay’da.- 1980’de üretime başlayan Ayca Süt, “Ayca” markalı süt ürünlerini toplam 150 ton süt işleme kapasiteli tesisinde üretiyor.- Başta Konya merkez olmak üzere yakın çevre köylerden temin ettiği sütü işleyerek üretim yapan Berberoğlu ise günlük 40 ton süt işleme kapasitesine sahip. Ürettiği ürünleri “Berberoğlu” ve “Osmanlı” markası adı altında piyasa sunuyor./Archive/2020/11/6/235323195-7-sut-eko-renk.jpgPASTÖRİZE İŞLEMİ DE YETERSİZ KALABİLİRBenefit’teki skandal görüntüler sonrası gıda sağlığı ve yetersiz denetimler bir kez daha gündeme geldi.Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Yaşar Üzümcü, “Süt toplama kazanlarına boşaltılan sütler daha sonra pastörize edilince hastalık yapıcı bakteriler yok edilir. Ancak sütün içindeki kirlilik (toz, toprak, kıl gibi) pastörize işlemiyle gidilmez” dedi. “Böyle bir olayda tedarikçi firmaların suçu yok” diyen Üzümcü, “10 kişiden fazla kişinin çalıştığı yerlerde gıda mühendisi çalıştırılma zorunluluğu var. Küçük işletmelerde ise sorumluluk tamamen firma sahibine ait. Firmanın küçüklüğüne büyüklüğüne bakılmaksızın gıda mühendisi çalıştırılmalı. Süt firmaları özel kategoriye alınıp sık denetlenmeli” diye konuştu. Gamze Bal

Timur Selçuk’u kaybettik, hüzünlendi akşamlar

Timur Selçuk’u kaybettik, hüzünlendi akşamlar Naif, kibar, sıcacık bir ses Timur Selçuk. İki yıl önce yazın son günlerinde 50. yıl konserine birkaç gün kala röportaj yapmak için buluşmuştuk. Konser yaklaştı diye çok heyecanlı diye düşünmüştüm, sorduğumda “Ben iki aydır böyleyim, heyecandan uyuyamıyorum” demişti. Müziğe olan tutkusu, yeteneği ve iş disiplini onu Timur Selçuk yapmıştı. Ne kadar çok anı, yapıt, konser biriktirdi...Röportajdan kısa süre sonra Timur Selçuk Uniq Açıkhava Konserleri kapsamında sevenleriyle buluşmuştu. Coşkulu bir geceydi, tam da istediği gibi. Selçuk, “İspanyol Meyhanesi”, “Ayrılanlar İçin”, “Karantinalı Despina”nın da yer aldığı yaklaşık 25 parçanın yanı sıra babası Münir Nurettin Selçuk’un iki eserini de seslendirmişti. Şimdi dudaklarımızda şarkıları, hafızalarımızda anılarımız olan sanatçıyı ani olarak kaybetmiş olmanın verdiği derin yas var içimizde.‘İYİ Kİ ÜLKEME GERİ DÖNDÜM’Paris’teki eğitiminden sonra 1975’te Türkiye’ye dönen sanatçı, “Niye geri döndünüz” sorusuna verdiği yanıtla ülkesine verdiği önemi dile getirmişti: “Babacığım Paris’teyken operadan teklif gelmiş, ‘Gel, bizde çalış’ demişler, babam kabul etmemiş. ‘Oğlum, niye kabul edeceğim, benim kültürüm, her şeyim farklı. Orada ne yapacağım, gidip de onların operasını mı söyleyeceğim?’ demişti. Bu bana çok büyük ders oldu. 10-11 yıl Fransa’da kaldıktan sonra geri döndüm. İki ayrı Fransız firmasıyla çalıştım. ‘Ayrılanlar İçin’in önce Fransızcası çıktı. Daha sonra ‘Bugün, Yarın, Daima’ ikinci çalıştığım firmadan Fransızcaları çıktı. Sonra Türkiye’de Türkçeleri çıktı. O bakımdan kime hizmet edeceğim dedim ve döndüm. İyi ki de döndüm, hiç pişman değilim. Çünkü yapacaklarımı bu ülkenin kültüründen aldığım enerjiyle ancak yapabilirdim. Başka türlü hiçbir şey yapamazdım.” “50 yıllık sanat hayatınıza ne çok anı sığdırmışsınızdır? Neler değişti 50 yıl öncesinden bugüne? Hayalleriniz gerçek oldu mu, umutlar yerini buldu mu” diye sorduğumda cevabı her şeyi özetler gibiydi: “Öyle fazla bir hayalim, umudum yoktu. Hiçbir şey değişmedi. Çünkü babam müzisyen Münir Nurettin Selçuk ve annem tiyatro sanatçısı Şehime Erton çok önemli iki örnek. O bakımdan büyük umutlarla bu işlere girilmeyeceğini onları takip ederek öğrendim. Sadece gerçekten bu işi yapmak istiyor musun, istemiyor musun ve bunu bir iş olarak değil, bir soluk alma, bir yaşam biçimi, bir varoluş nedeni olarak, yani doğanın, Yaradan’ın sana verdiği yaşam armağanını paylaşarak, üreterek, zulme sessiz kalmadan böyle bir yaşam için var mısın, yok musun?”/Archive/2020/11/7/001108372-kul-timur-4-rnk.jpegVİCDAN, DUYARLILIK...Ülkesinde olup bitenlere kulağını tıkayan sanatçılardan değildi Timur Selçuk. 2015 yılındaki bir röportajında, “AKP seçimleri kazanırsa ülkeyi nasıl bir gelecek bekliyor” sorusuna “Dörtnala bir afete doğru gidiyoruz” cevabını vermişti. MÜZİK DÜNYASI YASTA- Cumhuriyet yazarı Zeynep Oral: Ülkemin en dürüst, en namuslu, en alçak gönüllü sanatçılarından biriydi. Aydındı, arkadaşımdı, yaşıtımdı, gençliğimdi. Fransız “chanson”lardan alaturkanın klasiklerine, devrimci marşlardan tiyatro ve sahne müziklerine, Doğu-Batı sentezine uzanan yelpazede yaşamımızı zenginleştirdi. Sevgili Timur Selçuk, olduğun insan için, savunduğun değerler için, belleğimizdeki bütün o güzel şarkılar için sana teşekkür ediyorum ve iyi ki varsın diyorum.- Cumhuriyet müzik yazarı Murat Beşer: Kulak verirseniz iki ayrı Timur Selçuk’tan bahsedildiğini duyarsınız. Hakkında oluşmuş görüşler buna göre kamplaşmıştı. Sol görüşlü ve babasının oğlu olarak tanınmaya ihtiyacı olmayan devrimci bir müzisyendir yetmişli yıllarda.Birileri kendisini her daim yetmişli yıllarda Türkiye işçi sınıfının sesi, nefesi, notası olduğu günlerdeki gibi hatırlayıp sevse de ikinci Timur Selçuk da müzikal başarılarına karşın arada bir suiistimalci medyaya malzeme olmaktan kaçamamıştı.O Timur Selçuk ya da öteki Timur Selçuk, her iki Timur Selçuk’un ortak özelliği, müziğe adanmış bir yaşamı sürdürmesi, bundan öte ayrıksı bir müzik dehası oluşuydu ki bu ortak özellik de müzik tarihimize bırakılmış en güzel miraslardan biridir.- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu: Zihnimize kazılı birçok beste ile hep hatırlayacağımız müzisyen Timur Selçuk’a Allah’tan rahmet diliyorum; yakınları, sevenleri ve sanat camiamıza başsağlığı dilerim.- Tiyatro oyuncusu Orhan Aydın: Ben 50 yıllık bir dostumu, ağabeyimi yitirdim. Onlarca tiyatro oyunu şarkısını, insanlık asla unutulamayacak çok önemli bir değerini kaybetti... Timur Selçuk... Seni asla unutmayacağım canımın canı... Asla.NİLÜFER: Şarkılarını seslendirdiğim için şanslıyım1960-70 yıllarından itibaren ona çok hayrandım. Radyoda hep onun şarkılarının çalınmasını beklerdim. İspanyol Meyhanesi, Ayrılanlar İçin, Beyaz Güvercin, Caddeden Sokaklara gibi sayamayacağım birçok şarkısına bayılırdım. En sevdiğim erkek sanatçıydı. Sonraki yıllarda ne kadar şanslıyım ki onun şarkılarını albümümde söyleme fırsatı yakaladım. İspanyol Meyhanesi ve Ayrılanlar için şarkılarını söyledim. Yıllarca sahnede seslendirdiğim bu şarkılar, yıllar geçmesine rağmen ne değerinden ne de popüleritesinden asla bir şey kaybetmediğini her konserimde görürüm. Gerçekten büyük bir sanatçı ve ustaydı. Pop müziğinin başlangıcında pop müziğine yön verenlerden biriydi. O dönemde Paris’te yaptığı çalışmalar ve kayıtlarla pop müziğine yepyeni bir nefes ve kalite getiren büyük bir sanatçıydı. Çok genç yaşta kaybettik, çok üzgünüm.Ferhat Göçer: Dimdik duran ‘şövalye’...Babası Münir Nurettin Selçuk gibi Cumhuriyetin yetiştirdiği en kıymetli sanatçılarımızdan birini kaybettik... Çizgisinden prensiplerinden şaşmayan... Müzikte yozlaşmanın, emeksiz, hadsiz bayağılığın karşısında dimdik duran bir şövalye idi... Bıraktığı ölümsüz eserleriyle... Hiç ödün vermeden mücadelesini verdiği değerleri ile... Yeteneğe emek ve bilgi katarak ufkunu genişletmek isteyen sanatçılara ışık olmaya devam edecek...Gülsin Onay: Chopin’i severdiÇok yönlü, inanılmaz yaratıcı, büyük bir müzisyeni kaybettik, çok üzgünüm, Allah rahmet eylesin.. Chopin’i de severdi, “Mazur-ka”larını çaldığını söylemişti...SELÇUK’UN BÜYÜK BİRİKİMİ2 Temmuz 1945 tarihinde İstanbul’da doğdu. Türk sanat müziği bestecisi Münir Nurettin Selçuk ve tiyatro sanatçısı Şehime Erton’un oğludur. Beş yaşında piyano çalmaya başladı, yedi yaşında ilk konserini verdi. Galatasaray Lisesi’nden mezun oldu. Aynı zamanda İstanbul Belediye Konservatuvarı piyano bölümüne de devam etti./Archive/2020/11/7/001121950-kul-timur-rnk.pngParis’teki Ecole Normale de Musique de Paris’te bestecilik ve orkestra yönetimi bölümünden mezun olduktan sonra 1975’te Türkiye’ye döndü. “Ayrılanlar İçin”, “Sen Neredesin”, “Beyaz Güvercin” ya da “İspanyol Meyhanesi” gibi parçaları bu döneminin şarkıları. “1 Mayıs Marşı”nı besteledi. Herkesin yabancı parçalara Türkçe söz yazdığı ve aranjmanlara yöneldiği dönemde Orhan Veli, Attilâ İlhan ve Nâzım Hikmet’in şiirlerinden bestelediği şarkıları seslendirdi. 1976’da İstanbul Oda Orkestrası’nı ve kendi öğrencilerini yetiştirdiği Çağdaş Müzik Merkezi’ni kurdu. Ankara Sanat Tiyatrosu’nda 10 yıl çalıştı, Bilgesu Erenus’un “Nereye Payidar” oyunu için besteler yaptı. Uğur Mumcu’nun “Sakıncalı Piyadesi”nin müziklerini yaptı. Ayrıca “804 İşçi”, “Ferhat ile Şirin”, “Şeyh Bedreddin Destanı”, “Tak-Tik”, “Küçük Adam Ne Oldu Sana”, “Rumuz Goncagül” ve “Galilei-Galileo” adlı oyunların müziklerini yaptı. “Sarıpınar 1914”, “Üç İstanbul”, “Cahide”, “Hakkâri’de Bir Mevsim” gibi filmlere de fon muziği besteledi. 1998 yılında Kültür Bakanlığı’nca verilen “Devlet Sanatçısı” unvanını aldı. Timur Selçuk, bugün öğle namazının ardından saat 14.00’te Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek.SANATÇILAR GİRİŞİMİ: YERİ HEP SIMSICAK KALACAKUsta sanatçı Timur Selçuk’un hayatını kaybetmesinin ardından Sanatçılar Girişimi “Timur Selçuk’umuzu kaybettik” başlığıyla bir veda mesajı yayımladı.  “Apansız, beklenmedik, anlamsız, acımasız bir ölüm Timur Selçuk’umuzu bizlerden alıp götürdü” denilen açıklamada, “Zekâsı, mizahı, coşkusu, yaratıcı yeteneğiyle eşsiz bir sanatçıyı, besteciyi, yorumcuyu, unutulmaz arkadaşımızı  yitirdik. Onu sonsuzluğa uğurluyoruz. Kalplerde, zihinlerde, gönüllerde, sesiyle, şarkılarıyla, kabına sığmayan kişiliğiyle yeri hep capcanlı, sımsıcak kalacak. Sevgili Timur, kardeşimiz, yoldaşımız, seni çok özleyeceğiz. Örnek yaşamınla, özgün ve seçkin eserinle geride bıraktığın ışık dolu izler, gelecek güzel günlerin Türkiyesinde de saygı, sevgi, hayranlıkla selamlanacak” denildi. l Haber Merkezi Öznur Oğraş Çolak

Berat Albayrak’tan ekonomi yorumu: Biz dolarla uğraşmıyoruz, istesek düşürürüz

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Berat Albayrak’tan ekonomi yorumu: Biz dolarla uğraşmıyoruz, istesek düşürürüz Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın ekonomiye ilişkin konuştu. AKP’ye yakın Türkiye Gazetesi’nden Yücel Kayaoğlu’nun aktardığına göre hafta başında AKP’li milletvekilleriyle bir araya gelen Albayrak, vekillere “Küresel ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler” üzerine bir sunum yaptı.“BİZ DOLARLA UĞRAŞMIYORUZ”Albayrak sunumda kurdaki duruma ilişkin şunları söyledi:“Dövizdeki artışın birçok sebebi var. Dünyadaki belirsizlikler, ABD seçimleri, pandemi, ülkeler arasındaki sıkıntılar. Hepsi dövizin yükselmesine neden oluyor. Biz dolarla uğraşmıyoruz. İstesek düşürürüz. Faizi yükseltirseniz, döviz düşer. Ama bizim derdimiz bu değil.”“İTHALAT YAVAŞ YAVAŞ ÖLDÜRÜR"“Faizi artırmanın da eksileri var, artıları var. Faiz yükselirse, üretim düşer istihdam azalır. Bizim buradaki amacımız ithalatı azaltmak, üretimi artırmak. İthalat uyuşturucu gibi, ilk kullandığında kendini iyi hissedersin ama bu seni yavaş yavaş öldürür. O nedenle bizim hedefimiz öncelikle ithalatı azaltmaktır. Dövizde yaşanan hareketliliğinin birkaç ay içinde bir dengeye oturmasını bekliyoruz.” cumhuriyet.com.tr

Kim demişyaramazım diye!

Kim demiş yaramazım diye! /Archive/2020/11/7/003832575-ic1.jpgOn yedi yıl kaldığım Berlin’den İstanbul’a döndükten sonra, yazar arkadaşlarıma kavuşma sevinci yaşarken, kitaplarında adlarını görüp yüz yüze geldiğim yeni yazarları da coşkuyla kucaklıyordum. Kitaplarında nasılsalar, beni içtenlikle karşılamalarında da öyleydiler.Aytül Akal’la ilk, Ankara’da, Prof. Dr. Sedat Sever’in başkanlığını yaptığı, kısa adı ÇOGEM olan Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Merkezi’nin düzenlediği açıkoturumda karşılaştım. Konuşma sırası ona gelince, yerinden kalktı, panoya doğru yürüdü. Renk uyumlu yalın giyimi kuşamı, saçının doğal yapısı, sözcükleri hakkını vererek kullanmasıyla tam bir aydınlanma simgesiydi.Aradan 21 yıl geçti. O gün karşılaşıp tanıştığımız Aytül Akal her ortamda aynıydı. Bugüne değin yazdığı 188 kitapla çocuk yazınını içerik, biçem, özgünlük yönünden düzeyli kılan yazarlardan biri olmuştu.Yıllarca çocuklara seslenmiş, 188’inci kitabı Kim Demiş Yaramazım Diye’de* ise, bu kez kendi yazarlık dünyasına, gençlere, çocuk yazınının yeni yazarlarına da sesleniyor.YAZAR OLMAKKitap kapağının sağ alt köşesinde ilginç bir açıklama var: “Sınıfın son susanı, çok yazanı Aytül Akal’ın okul anıları”. Akal’ın serüvenli öğrencilik yıllarının özeti bu uyarıda. Sözde çalışkan bir öğrenci değildir. Kendi hayal dünyasında öylesine gidip gelir. Hiçbir beklentisi de yoktur. Sınıfı geçsin, azar işitmesin, ceza almasın, yeter. Buna karşın Akal, derslerde hiç susmuyor: “Ya öğretmen ‘büyüklük bende kalsın’ deyip pes ederdi ya da ben ‘Eksi Çek’ alır davranış notumdan kaybederdim.”Özgeçmişinde de şöyle tanıtılıyor: “Sihirli değneğiyle dilekleri gerçeğe dönüştüren peri kızına özenen Aytül Akal, uzun yıllar boyunca çocukluk düşünü gerçekleştirmenin hayalini kurdu. İzmir Amerikan Kolejini bitirir bitirmez, edebiyatın peşine takıldı ve 1974’ten başlayarak, çeşitli dergilerde yazılar yazdı, röportajlar yaptı. Ama o ille de ‘kitap’ yazmak istiyordu.”Türkçe kitaplarındaki bütün soruları geçer, yalnızca metinle bağlantılı bir konuda düşüncelerini yansıtmayı öngören son soruyu yanıtlıyordum. Yazarlığının temeli bu yönüyle atılmıştır: “Eğer öğretmenim ödev yapmadığım için beni azarlayıp sınıfın önünde küçük düşürseydi, yazdığım öykülerle hiç ilgilenmeseydi yazar olabileceğim aklımın ucundan geçmeyebilirdi.”Okul yıllarını özeleştirel bakışla dile getirdiği 188’inci kitabı Kim Demiş Yaramazım Diye, Akal’ın susmayan savaşımının öyküsüdür. Öne çıkardığı her olayda, öğrencilere, yazı heveslilerine, ortada yazar diye dolananlara gerçeğin çanlarını çalar./Archive/2020/11/7/003846059-kapakic2.jpgYAPAN DA YIKAN DA…Eğitimin amacı, insana olumlu alışkanlıklar kazandırıp, onda toplumsal bütünleşme bilinci yaratmaktır. Okullar, bu amacın, insan yaşamının kaçınılmaz gereksinimi sayılarak kurulmuş olmalı. Aytül Akal, okulla ilişkisinin her evresinde bunun somut örneklerini veriyor. Daha okulu tanıma döneminde, susmayışıyla kendini haklı saydığı bir dönem yaşıyor. Kendinde var olan yetenekleri ortaya çıkaran öğretmenlerin sıcaklığıyla da, sıkça rastlandığı gibi, yeteneği köreltici öğretmenlerle de karşılaşıyor. Öğretmenin yapanıyla da karşılaşıyor yıkanıyla da. Tepkisel başkaldırısının temelinde bu uyumsuzluk var.İlk örneği kendimden vereyim. Altı yıllık Köy Enstitülerinin 4’üncü sınıfında Eğitim Psikolojisi, Eğitim Sosyolojisi gibi dersler vardı. Konu, eski kuşaklarla yeni kuşaklar arasındaki çatışmalardı.O günlerde Shakespeare’in Danimarka Prensi Hamlet adlı tragedyasını cebimde taşıyordum. Oyunun bir yerinde, Hamlet ne denli bunalmış olmalı ki, “Kör talih, dünyayı düzeltmek için mi yaratılmışım!” diye başkaldırır. Söz alıp bu olayın konuya inandırıcı bir örnek olacağını belirtmiştim. Hamlet’i okumadığı şundan belliydi ki, öğretmen, “Ulan!”a, ağza alınamayacak kaba bir sözcük de ekleyerek üstüme yürümüştü.Şiir de yazan Aytül Akal kompozisyonda sınıfına göre oldukça öndedir. Edebiyat derslerine, doğum iznine çıkan asıl öğretmenlerinin yerine geçici olarak başka bir öğretmen girer.Yeni öğretmen derse başlar başlamaz, “Kimin edebiyatı iyi?” diye bir soru yöneltir. Birkaç öğrenciyle birlikte, o güne değin edebiyattan hep yüksek notlar alan Aytül ayağa kalkar. Ardından kompozisyonu iyi olanları sorduğunda o daha yerine oturmamıştır. Öğretmen sanki onun kişiliğini çökertmek için girmiştir sınıfa. Ona aşağılayıcı bir bakış atarak, “Hmmm, göreceğiz bakalım!” der.Birkaç gün sonra kompozisyon notları okunur. Zar zor geçer not alanların notu bile Akal’ın notundan yüksektir. Öğretmen kâğıdını ona geri vermediği için Aytül nerelerden not kırıldığını da anlayamaz. Düş kırıklığına uğrar. Oysa onun yazma yeteneğinin ayrımına varan bir öğretmen, onun daha iyi yetişmesini sağlamak için ta Amerika’lardan yardımcı kitaplar bile getirtmiştir.KURUNTULAROysa Aytül Akal, içinin aydınlığını yaşarken, onu kuruntulardan kurtaracak dirence sahip bir öğrencidir. Yedinci sınıfta, arkadaşlarından kimi güzel piyano, kimi gitar çalar, kiminin sesi güzeldir şarkı söyler. O alandaki eksikliği Aytül’ü karamsarlığa sürüklemiştir:“Onlar sahnede şarkılarını söylerken, içimde tanımlayamadığım, kocaman, yıkıcı bir şeyin büyüdüğünü hissettim. Büyüdü, büyüdü, bedenime sığamaz oldu; bütün damarlarımı tıkadı, kalbimi ele geçirdi, ciğerlerimi yakmaya, midemi sıkıştırmaya başladı. Nefes alamıyordum.”Uzun sürmez bu. İçinde gerçeğin ışığı yanıverir: “Ne olmuş güzel sesim yoksa? Ne olmuş piyanoyu öyle güzel çalamayacaksam? Ben, kendi içimdeki yeteneği aramalı, onu beslemeliydim.”Yazarlık, iç arındırma gerektirir. Kapısı önyargılara, küçümsemeye, büyüklenmeye örtüktür. Aytül Akal 188’inci kitabıyla, çocukluktan ilk gençlik dönemine geçiş izlenimlerini yansıtarak, okuru iç arınıklığıyla yüzleştirmiş oluyor. Onu başararak on binlerce çocuğun düşlemler dünyasında, uçsuz bucaksız duygu şenlikleri yaratmıştır.Aytül Akal, Kim Demiş Yaramazım Diye, Redhouse Kidz Yayınları, İstanbul 2020, 121 s. Adnan Binyazar / Cumhuriyet Kitap Eki




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter