Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Tuesday, 10.08.2024, 04:43 PM (GMT)

News - Haberler

ABD BaşkanıDonald Trump'ın oğlundan 'topyekun savaş'çağrısı

ABD Başkanı Donald Trump'ın oğlundan 'topyekun savaş' çağrısı Donald Trump adına yürütülen başkanlık kampanyasının iş geliştirme ve satın alma başkan yardımcısı olan Donald Trump Jr. Twitter'dan paylaştığı iletisinde, "Amerika’nın geleceği için [yapabileceğimiz] en iyi şey, seçimlere ilişkin olarak çok uzun süredir devam eden bütun bu sahtekarlık ve aldatmacayı ortaya çıkarmak adına topyekun bir savaşa girişmektir" ifadelerini kullandı. /Archive/2020/11/6/121538572-2.jpgTrump Jr. iletisinde ayrıca, "Bu pisliği temizlemenin ve bir muz cumhuriyeti gibi görünmeyi bırakmanın zamanı geldi" ifadelerine de yer verdi.Twitter ise 'yanıltıcı' olabileceği uyarısıyla iletiyi sansürleyerek erişimine kısıtlama getirdi. cumhuriyet.com.tr

Sinop Valisi Karaömeroğlu: Kurban olurum, cenazelere dikkat edelim, taziyeleri yapmayalım

Sinop Valisi Karaömeroğlu: Kurban olurum, cenazelere dikkat edelim, taziyeleri yapmayalım Sakarya Caddesi'nde iş yerlerine yönelik Covid-19 denetimine katılan Karaömeroğlu, gazetecilere, kentteki koronavirüs vakalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Havaların soğumasıyla vaka sayılarında artış yaşandığını vurgulayan Karaömeroğlu, özellikle cenaze ve taziyelerin vaka sayılarını daha da artırdığına işaret etti.Vatandaşlardan cenazelerde dikkatli olmaları, taziyeleri ise yapmamalarını isteyen Karaömeroğlu, "Kurban olurum, cenazelere dikkat edelim, taziyeleri yapmayalım. Telefonla taziye iletme geleneğini oluşturalım. Çünkü şu an cenazeler, taziyeler vaka sayılarımızı artırıyor. Bunlara çok dikkat etmemiz gerekiyor." ifadesini kullandı."EVE VİRÜS İŞLEMİYOR GİBİ HAREKET EDİYORUZ"Vali Karaömeroğlu, vatandaşların evlerinde de izolasyon ve mesafe kurallarına uymaları gerektiğini vurgulayarak şunları kaydetti:"Virüs eve girmiyor gibi bir hava var ama vakalarımızın yüzde 40'ı aile içi temasa bağlı gözüküyor. Sanki evlerde virüs işlemiyor gibi bir havada hareket ediyoruz. Ondan sonra da vakaları artırıyoruz. Özellikle yaşlı vatandaşlarımızın bulunduğu evlerde izolasyon ve mesafeye dikkat edelim. Virüs eve girmiyor algısı yanlış. Bu mücadeleyi ancak tedbirlerle kazanabiliriz. Tüm vatandaşlarımıza çağrım, mutlaka ama mutlaka kurallara uyalım." AA

Tepkiçeken sınav iletisi

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Tepki çeken sınav iletisi İzmir’de meydana gelen depremin etkileri devam ederken Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Kuzey Kıbrıs Kampusu’nda (KKK) verilen bir dersin sınavı için gönderilen bilgilendirme iletisi öğrencilerin tepkisini çekti. İletide, İzmir’deki depremden etkilenen öğrencilerin, “binalarının depremden zarar gördüğüne dair teyit yazısı” ileterek normal sınavdan daha zor olacak telafi sınavına girebileceği kaydedildi. Tepkiler üzerine gönderilen ikinci iletide telafi sınavının, normal sınav ile aynı zorlukta olacağı, depremden etkilenen öğrencilerin listesinin de kendilerine iletileceği kaydedildi. Dersi veren akademisyenin, kendisine gönderilen bir tepki iletisine verdiği yanıtta, “Bakû depremini 90’lı yıllarda 6.7 ile yaşadım, neredeyse hiç hasar tespit edilmedi. Benim minik kısa sınavım değil, sorumlu tutulması gereken pek çok ayrıntı var” demesi de dikkat çekti. Sefa Uyar

İlçe milli eğitim müdürlüğüFransız markalarına laikliği de ekledi,‘Satın almayın’dedi

İlçe milli eğitim müdürlüğü Fransız markalarına laikliği de ekledi, ‘Satın almayın’ dedi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 26 Ekim’de “Nasıl ki Fransa’da ‘Türk markalı mal satın almayın’ deniliyorsa, ben de buradan milletime sesleniyorum. Sakın Fransız markalara asla iltifat etmeyin, bunları satın almayın” çağrısına, Menteşe İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım ile destek verdi. “Lütfen Fransız markalarını daha çok insanın görmesi için yayalım” ifadelerinin kullanıldığı paylaşımdaki markalar arasında “laiklik” de yer aldı. Söz konusu paylaşım, Menteşe İlçe Milli Eğitim Müdürü Soner Kaya, şube müdürleri Muhammer Cihan, Eylen Terzi ve Ali Kaan Kutlu ile Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Muğla Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nin sosyal medya hesapları tarafından yeniden paylaşıldı. Paylaşımı beğenenler arasında ise bu isimlere ek olarak şube müdürü Serhat Yoldaş da yer aldı. Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesinin AKP’li Belediye Başkanı Mustafa Çöl de aynı markaların yer aldığı görseli sosyal medya hesabından paylaşmıştı. Çöl, gelen tepkiler üzerine “Aramızda ne kadar Fransız varmış böyle. Bir boykot dedik, hemen saldırmışlar” ifadelerini kullanmış, görseli hazırlayanlara teşekkür etmişti.KANUNA AYKIRIMilli Eğitim Temel Kanunu’nda Türk milli eğitiminin genel amaçları arasında “Türk milletinin bütün fertlerini, Atatürk inkılap ve ilkelerine ve anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek” yer alıyor. Sefa Uyar

‘İstenmeyen’gönderilecek

‘İstenmeyen’ gönderilecek Kamu idare, kurum ve kuruluşlarının memur ve öğretim elemanı kadrolarına bu yıl içinde açıktan veya diğer kurum ve kuruluşlardan nakil suretiyle yapabilecekleri atama sayısı ile bu sayı sınırlamasına tabi tutulmayacak atamalar şubat ayında Cumhurbaşkanı kararı ile belirlenmişti. Bu kararda yeni bir Cumhurbaşkanı kararı ile değişiklik yapıldı.MSB VE MİT TEŞKİLATI1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnemesi kapsamında Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı’nda hizmetine ihtiyaç kalmayan kadrolu personelden diğer kamu kurum ve kuruluşlarına atanacaklarda da yine atama sayısı sınırlaması aranmayacak. Askeri Okullar, Askeri Öğrenciler, Askeri Fabrikalar ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Yasa kapsamında Milli Savunma Bakanlığı’ndaki personelden bakanlığa intibak edemedikleri üstlerince teklif edilenlerden bakan tarafından uygun görülenler Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı aracılığıyla başka kurum ve kuruluşlara herhangi bir atama sayısı sınırı olmadan gönderilebilecek. 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve MİT Yasası gereğince teşkilata intibak edemedikleri üstlerince tescil edilenler, teşkilat başkanının teklifi ve Cumhurbaşkanı’nın uygun görmesi üzerine başka kurum veya kuruluşa naklen atanabiliyor. Cumhurbaşkanı kararı ile bu atamalarda da sayı sınırlaması olmayacak. Mustafa Çakır

AKP’lilerle vali restleşti

AKP’lilerle vali restleşti Vali Mustafa Çiftçi’nin Çorum İl Genel Meclisi’nin daha önce kendisine gönderdiği önergeyi ikinci kez veto ederek meclise göndermesi üzerine Günay, “24 saat çalışan meclis üyeleri yerel milletvekilleridir. Meclisin itibarını düşürmeye kimsenin hakkı yok, haddi de değil” dedi. Vali Çiftçi ise mecliste görüşülen bazı önergelerin sadece “komisyonlar çalışıyormuş gibi göstermek” için yapıldığını söyledi. Meclisin basit konular için komisyon kurulması veya komisyonun çalışıyor gibi gösterilmesinin etik olmadığını ifade etti. Seyfettin Mete

CHP’li Torun, Meclis’in depreme odaklanmasıve ortakçalışmasıgerektiğini söyledi

CHP’li Torun, Meclis’in depreme odaklanması ve ortak çalışması gerektiğini söyledi CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, İzmir’deki deprem felaketinin ardından kurulan TBMM Deprem Araştırma Komisyonu’nun mutlaka belediye başkanlarını dinlemesi gerektiğini belirterek, “Belediye başkanlarını yok saymak mümkün değildir. Elbette ki onların görüşleri ve önerileri önemlidir” dedi. Deprem Araştırma Komisyonu’nun bu konuda yasal düzenlemelerle ilgili net bir çerçeve çizmesi gerektiğine işaret eden Torun, AKP ile deprem gerçeği konusunda bir görüşme yapabileceklerini ifade etti. CHP’li Torun, İzmir’de meydana gelen deprem felaketinin ardından gerçekleştirilen çalışmalar ve bundan sonra CHP’li belediyelerin deprem konusunda yapacağı çalışmalarla ilgili bilgi verdi. Torun, şunları dile getirdi:- 3 bin 394 ağır hasarlı daire var: Depremden 20 dakika sonra İzmir Büyükşehir Belediyemiz alanda oldu. İlk etapta 55 vatandaşımızı belediyemizin kurtarma ekipleri enkazdan çıkarttı. Ardından AFAD, diğer belediyeler ve sivil toplum örgütlerinin ekipleri müdahale etti. Bir yandan arama kurtarma çalışmaları, bir yandan da mağdur olan vatandaşlar için çalışmalar yapıldı. Depremde 12 bina yıkıldı. Acil olarak yıkılması gereken de 17 bina bulunuyor. Buna göre 144 daire yıkılmış durumda; 386 daire de içine girilmeyecek ve acil boşaltılmış daireler. 3 bin 394 ağır hasarlı daire var; 4 bin 226 orta hasarlı; 25 bin 238 de az hasarlı daire; 177 bin 375 de hasarsız evimiz var.- Bin 500 konut desteği hazır: Acil olarak ilk aşamada 528 aileye konut desteği verilecek. İzmir Büyükşehir Belediyesi bununla ilgili planlama yaptı. Belediyeye ait evlere hemen 180 aile alınacak. Ardından konaklama alanları tespit edildi. İlk etapta 600’ün üzerinde bir rezerv oluşturuldu. Bunlar hemen karşılanıyor. İzmir Büyükşehir’in başlattığı kampanya kapsamında bin 500’e yakın ailenin ihtiyacı giderilecek.- AK Parti ile görüşeceğiz: Deprem felaketinin ardından hem İzmir’de hem de diğer belediyelerimizde depremle ilgili yapılan çalışmalar genişletilecek. Ama yerelde ne kadar çalışma yapılırsa yapılsın, merkezi hükümet bu konuda belli adımları atmazsa belediyelerin yapacakları sınırlıdır. Bu konuda yetkili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’dır, belediyeler sürecin paydaşlarından biridir. Bu, karşılıklı işbirliği şeklinde yürüyecek olan bir çalışma. (AK Parti’yle bu konuda bir görüşme olup olmayacağı konusunda) Mutlaka yapmak zorundayız. Depremin siyaseti olmaz, iktidar-muhalefet elbirliği ile bu sorunu çözmeliyiz.- Yasal çalışma yapılmalı: Meclis’te Deprem Araştırma Komisyonu kuruldu. Bu komisyonun yapacağı çalışmaların ardından oluşacak rapor doğrultusunda Meclis’ten bu konudaki yasaların da çıkması lazım. Komisyon kurup durum tespiti yapmakla görevimiz bitmiş sayılmaz. Deprem gerçeğini bilerek, gerekli deprem ve fay yasalarıyla ilgili çalışma yapılmalı. Bu konudaki mevcut yasalar ortada kalıyor ve tartışmalara neden oluyor. İmar Kanunu’nda acil yıkılması gereken, oturulmayacak kadar kötü durumda olan binaların yıkılması konusunda belediyelere yetki veriliyor. Ama buradaki konu, 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamına giriyor. Burada da sorumluluk Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda. - Komisyon, başkanları dinlemeli: Kurulan komisyon belediye başkanlarını dinlemeli. Sonuçta sorunları en iyi bilen seçilmiş belediye başkanlarıdır. Belediye başkanlarını yok saymak mümkün değildir. Elbette ki onların görüşleri ve önerileri önemlidir. Komisyon oluştuktan sonra biz zaten önerilerimizi ortaya koyacağız. Depremi yaşamış, siyasi partisi ne olursa olsun o sürecin tanıklığını yapmış olan belediye başkanları da dinlenmeli. Komisyon, özellikle fay hattında olan bölgelere ilişkin yasal düzenlemelerle ilgili net bir şekilde tarif yapmalı.- Deprem raporunu güncelleyeceğiz: Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun da anlattığı 2005 yılında çok kapsamlı bir şekilde hazırlanan ve dönemin başbakanına 3,5 saat süren bir toplantıyla sunulan raporu tekrar ele alacağız. Bu rapor çok kapsamlı ve üzerinde çok çalışılmış bir rapordu. İzmir’deki afet bize bir uyarı niteliği taşımalı. Japonya bizim için bir örnek olmalı. Büyük depremler oluyor, kimsenin burnu kanamıyor. Siyasete düşen görev bu tür acıların yaşanmaması için gerekli kararları ve tedbirleri almak. İnsan canından daha önemli bir şey yok. İnsanlarımızın canının yanmaması için bu çalışmaları yapmalıyız. Mahmut Lıcalı

CHP’den 7 kent içinözel strateji

CHP’den 7 kent için özel strateji Örgütlerden sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, genel merkezde 7 kente ilişkin il başkanlarıyla bir araya gelerek özel bir strateji belirlenmesi için toplantı yaptı. Toplantıya Aksaray, Bayburt, Çankırı, Düzce, Gümüşhane, Isparta ve Rize il başkanları katıldı. Edinilen bilgiye göre Salıcı, partinin gelecek dönem 7 ilde “gerçek potansiyeline ulaşmak için” yapılması gerekenleri anlattı, il başkanlarına, “Kentlerinizde siyasi çalışmalarımızı artırmamız gerekiyor” dedi. Mahmut Lıcalı

‘İndirim için ilişki yalanı’

‘İndirim için ilişki yalanı’ Koyuncu’nun kuzeni Zahide Çetin, “Ramazan Dilgen ile kuzenim arasında gönül ilişkisi yoktu. İncelenen telefon kayıtlarında, Dilgen’e ait tek bir mesaj bulunmadı. Son zamanlarda çok borcu olduğunu duymuştuk. Kuzenim Nazmiye Koyuncu yeni doğan bebeği için mevlit yaptı. Mevlitte de çok sayıda altın ve para takılmıştı. Tahrik indirimi alabilmek için kuzenimle ilişkisi olduğu yalanını söylüyor” dedi. Nazmiye Koyuncu’nun eşi Selman Koyuncu, 31 Aralık 2019’de eve geldiğinde eşini 2 aylık bebeğinin yanında bıçaklanmış halde buldu. Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeki sorgusunda şüpheli Ramazan Dilgen, cinayeti kendisinin yaptığını itiraf etmişti. Evli ve hamile eşi olduğu öğrenilen Dilgen’in polis sorgusunda, “Nazmiye ile gönül ilişkimiz vardı. Evlendikten sonra da görüşmeye devam ediyorduk. Cinayet günü aramızda tartışma çıktı. Kendimi kaybettim” dediği öğrenildi. Ayrıca Dilgen’in Nazmiye Koyuncu’yu bıçakladıktan sonra cüzdan ve küpelerini alarak kaçtığı tespit edilmişti. Dilgen, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Kübra Köklü

Gözaltına alındı

Gözaltına alındı Olayın ardından işi bırakan Hatun K., “Benden önce burada çalışan kadınları da taciz ettiğini öğrendim. Bu adam işine devam ettikçe başka kadınları da taciz edecek” demişti. Tacize uğradığını iddia eden bir kadın ise cesaret edemediği için bugüne dek kimseye söyleyemediğini dile getirmişti. Hatun K.’nin şikayette bulunması ve gelen tepkiler üzerine Hüseyin P. gözaltına alındı. Hüseyin P., Emniyet’teki işlemlerinin ardından savcılığa sevk edilecek. Kayhan Ayhan

Ümraniye’de bir bölge‘Riskli alan’ilan edildi, bölge sakinleri tedirgin

Ümraniye’de bir bölge ‘Riskli alan’ ilan edildi, bölge sakinleri tedirgin Ümraniye’de yer alan 62 bin metrekarelik bir bölgenin “riskli alan” ilan edilmesi kararının ardından bölgede yaşayan pek çok yurttaş, rant uğruna bu kararın alındığını savundu. Bölgede yaşayan yurttaşlar, kentsel dönüşüme karşı olmadıklarını, yerinde dönüşüm yapılması gerektiğini vurguladı. İstanbul’un Ümraniye ilçesinde bulunan Elmalıkent Mahallesi sınırları içindeki bir bölgenin “riskli alan” olduğuna karar verildi. Karar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlandı. Riskli alan, kararda yayımlanan ekte kroki, sınır ve koordinatlarıyla da yer aldı. Kararın ardından bölge halkının oluşturduğu 2/B 5 Mahalle Birleşenler Derneği üyeleri Ümraniye Belediyesi önünde açıklama yaptı. Dernek adına konuşan başkan Gülseren Bektaş, yıllardır bitmeyen bir mücadele verdiklerini belirterek “Rantçı zihniyete karşı malımızı korumaya çalışıyoruz. Önce riskli binalar derken neden parkımızı ve 62 bin metrekare boş arsaları riskli ilan ediyorsunuz? Bu kadar mı bitmez bir rant iştahınız var? Yeter artık. Malımızdan, arsalarımızdan çekin ellerinizi” dedi. 6306 sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun ile böyle bir kararın alındığını belirten Bektaş, “Çevrede asıl riskli ilan edilmesi gereken yerler var ama bizim buralar riskli ilan ediliyor. Burada tek katlı yerler, boş arsalar yer alıyor. Buna şüpheyle bakıyoruz. Bizim aklımıza şu geliyor. Buraları riskli alan ilan edip yüzde 60-66 imza toplayıp halkı buradan çıkaracaklar ve buraları peşkeş çekecekler. Buranın Fikirtepe, Kirazlıtepe, Sulukule gibi olmasını istemiyoruz” ifadelerini kullandı.   Bektaş, bunun bir nabız ölçme olduğunu söyleyerek kademeli olarak çevredeki 6 mahallede de aynı uygulamanın olacağını söyledi.‘YERİNDE DÖNÜŞÜM YAPIN’ Daha sonra bölgeyi gösteren bir yurttaş ise “Biz kentsel dönüşüme karşı değiliz. Biz de isteriz ki güzel, yeni yapılmış, depreme dayanaklı binalarda oturalım. Ancak biz hak sahipleri olarak yerinde dönüşüm istiyoruz. Burada 218 hane oturuyor. Geri kalan yüzde 60’lık kesim ise boş arsa. Neden çürük yerler dururken boş alanları riskli alan ilan ediyorsunuz” diye konuştu.VALİ YERLİKAYA’DAN ERDOĞAN’A TEŞEKKÜRİstanbul Valisi Ali Yerlikaya konuyla ilgili olarak Twitter’dan açıklama yaptı. Ümraniye Belediyesi’nin tweet’ini alıntılayan Vali Yerlikaya, “Ümraniye Elmalıkent Mahallesi’nde 62.503 m2 alan Cumhurbaşkanlığı tarafından ‘Riskli Alan’ edildi. Burada depreme dayanıklı, örnek bir proje hayata geçecek. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Murat Kurum Bakanımıza teşekkür ediyoruz. İnşallah devamı gelecek” dedi. Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım da “Riskli alan ilan edilmesinin sebebi, oradaki imar haklarımızı tam koruyarak yapmak ve bir an evvel yapmak. Vatandaşlarımızla birlikte el ele vererek inşallah. Çünkü yer çok büyük yer, 8 milyon metrekarelik bir arazi. Binlerce vatandaşımızı ilgilendiren bir yer. Orada bir uygulama yaparsak, böylece vatandaşlarımız ne yapıldığını görecek inşallah” diye konuştu. Bilgi kirliliğini kaldırarak gerekli düzenlemeleri yaptıklarını belirten Yıldırım, “Vatandaşlarımız rahat olsunlar. O bölgede yani vatandaşın istemediği arzu etmediği hiçbir şeyi yapmayacağız” ifadelerini kullandı. Kayhan Ayhan

12 Mart’ın sınav skandalı, işçiücretlerini aşağıçekme sabıkaları

12 Mart’ın sınav skandalı, işçi ücretlerini aşağı çekme sabıkaları Türk-İslam sentezli dönemin en ünlü dershanesinde, çalınan soruların cevapları öğretmenlere çözdürülüp öğrencileri ile paylaşıldı./Archive/2020/11/6/051716709-sukran1.png5 Temmuz tarihinde, öğlen saatlerinde bir grup öğretmen ellerinde kendi el yazıları ile yazılı, ağırlıklı matematik, diğer fen dalı soruları, cevapları da olmak üzere gazeteye geldiler. Sabahtan üniversiteye giriş sınavı derslerini verdikleri dershaneye çağrıldıklarını, ellerindeki el yazıları ile yazılmış kâğıtlardaki sorular ile yanıtlarını hazırlayıp öğrencilere öğretmelerinin istendiğini anlattılar. Dönemin en ünlü Türk-İslam sentezine yakınlığı ile bilinen dershanenin Divanyolu’ndaki İstanbul şubesinde çalıştıklarını anlattılar.. Teslim aldığım soru kâğıtlarının 6 Temmuz 1973 günü yapılacak üniversite giriş sınavlarından önce elimde olduğunu belgelemek üzere, Cumhuriyet yönetiminin bilgisi içinde gazeteye en yakın bir notere gittim. Söz konusu el yazısı notlarının o günün tarihi ve saati ile elimde olduğuna ilişkin tutanaklar tutuldu. 6 Temmuz günü üniversite giriş sınavı yapıldıktan sonra, tutanağa alınmış sınav sorularının tam metni üzerinden tarama yapıldı. 7 Temmuz 1973 tarihli Cumhuriyet’in manşetinden, “Üniversitede skandal” başlığı ile yayımlandı. Noterde 5 Temmuz günü elimizde olduğunun saptandığı noter fotokopileri ile birlikte, “Giriş sınavı soruları çalındı”, “Gazetemiz durumu sınavdan bir gün önce tespit ettirdi” yan başlıklarıyla, ayrıntılarıyla verildi. 8 Temmuz tarihli haberimizde, bakanın tahkikat açıldığına ilişkin açıklaması, sınavların iptalinin beklendiği, Ankara’da bir adayın soruların cevaplarından kopya çekerken yakalandığı bilgileri ile birlikte yer alıyordu./Archive/2020/11/6/051717600-sukran2.png9 Temmuz tarihli Cumhuriyet’te noter belgelerinden sorularla, sınav sorularının karşılaştırıldığı fotokopiler eşliğinde günün gelişmeleri, ayrıntıları yer alıyordu./Archive/2020/11/6/051719147-sukran3.png10 Temmuz 1973 günü Sınav Komisyonu Başkanı sınavın tekrarına gerek görülmediği açıklamasını yaptı. Sorularda benzerlik olsa da birçok sorunun yanlış yazıldığı iddia ediliyordu. Cumhuriyet adına biz “Israr ediyoruz” başlığı altında, notere onaylattığımız sorularla, sınavda sorulan soruları yana yana yayımlamayı sürdürüyorduk. 11 Temmuz günlü yayınımızda sınav olayını bakanlık müfettişlerinin incelediği, soruşturma için bir savcının daha görevlendirildiği haberleri vardı. Ayrıca elden ele dolaştırılırken, öğrenciler tarafından yanlışlı yazılmış soruların dahi sınavın bütünlüğü içinde toplam puanları etkileyeccek ağırlıkta olduklarının haberi de vardı. 12 Temmuz tarihli haberimizde giriş sınavının iptali için yapılmış açıklamalar ile öğrencilerin barolara başvurularının haberleri yer alıyordu. 13 tarihli haber derlememizde sınavda cevaplarla yakalanan 3 öğrencinin komisyona bildirilmesi yanında olaylarla ilgili ifadeleri alınanların haberi vardı.Herkesin bir satın alınma fiyatı vardır/Archive/2020/11/6/051719631-sukran4.pngHazır ifadelerin alınmasına sıra gelmişken, benim 7 Temmuz tarihinde ifademin alınışında savcılıkta yaşananlardan söz etmeden geçemeyeceğim. Savcının soruların elime geçişi, soruları bana getiren öğretmenlerin görev yaptıkları ünlü dershaneye ilişkin bilgilerin savcılık tutanağına geçirilmemesine takılmıştım. Birkaç kez ısrar ettim. Israrcı olduğum tutanak tutulmuyordu. Savcı soruları sattıklarına ilişkin matbaa işçilerinin verdikleri ifade, itiraftan sonra bu tutanakların önemli ve anlamlı olmadığı savunmasına sığınıyordu. Tartışma uzadıkça, verdiğim ifadeler tutanağa alınmadıkça, diyaloglar daha da büyük anlam kazanıyordu.. Dayanamayıp soruların gizli tutulabilmesi adına, gelenek olarak sınavlara kadar matbaada tutulan işçilerin verdikleri ifadelerdeki anlamın gerçekleri açıklamaya yetmeyeceği tartışmalarına geçmiş olduk. Sonuçta matbaa işçilerinin ister itiraf ettikleri gibi rüşvet almış olarak soruları satmaları halinde bile ya da bir ihtimal işkence ile bile olabilir, söz konusu suçu üzerlerine almış olabilecekleri üzerinde durdum. “Hangi hal doğru olsa bile sonuç olarak, bu soruları öğrencilerine satan, dağıtan dershanelerin ayrıca araştırılması gerektiğini” belirterek, asıl hırsızlıktan sorumlu olan dershaneleri atlayamayacaklarında ısrarcı oldum.. “En garibanı, işçiyi cezalandırmak kolay, asıl sorumlu ve suçlu dershaneler üzerinde neden durulmuyor. Herkesin bir fiyatı yok mu?” anlamında bir cümle kurduğumda savcı sıkışmış, fırsat yakalamış olarak “Sizin fiyatınız ne?” yanıtını yapıştırdı. “Çok pahalı, siz beni satın alamazsınız!” öfkeli noktalamamı anımsıyorum. Hiç unutamıyorum yıllar sonra aynı savcı Cumhuriyet gazetesinin bir 7 Mayıs yemeğinde, Cağaloğlu bahçemizdeki okurla buluşmamızda yanıma gelmişti. Yıllarla uykusunun kaçtığını, bir şeyler yapamamanın üzüntüsünü yaşadığını anlatıyordu. Emekli olmanın ve bir şeyler yapamamanın acısından uzaklaşmış olmanın dostluğu ile, anlatamadığı yaşanmışlıklarını dolaylı paylaşıyordu..Sınavlar Sonunda İptal Ediliyor/Archive/2020/11/6/051718084-sukran5.png31 Temmuz 1973 tarihli Cumhuiyet’in manşetinde sınavların iptaline giden yolda Cumhuriyet’in yer verdiği son önemli haber, bilirkişi raporunun mahkemeye verilmesi ile ilişkili. Bilirkişi raporu sınav soruları ile çalınanların aynı olduğu sonucuna varıyor. Yalçın Pekşen’in imzasını taşıyan haberde, raporun fotokopisi de gazetede yer alıyor. Üniversite sınavının iptal edildiği haberinin verildiği 1 Ağustos tarihli gazetemizin manşetinde, “Soruların çalındığı kesinleşti” üst başlığı da var. Ancak bizim için İstanbul Savcısı’nın açıklaması da ilginç. Soruların baskı sırasında çalındığı bilgisi var. 7 kişinin tutuklandığının da altı çizilmiş. Soruların satılması, dağıtılmasında rol oynayan dershaneler üzerinden söze gerek yok..12 Mart’ın idam infazları, kanlı operasyonlar, işkencelere dayalı açılmış davaları, anayasaya getirilen yasakları arasında üç yıl içinde işçinin satın alma gücü yüzde 7.7 olarak düşüyor/Archive/2020/11/6/051716959-sukran6.pngProf. Metin Kutal Hoca, öğrencilik yıllarımın Gazetecilik Enstitüsü Müdürü, günümüze uzanan soluksuz çalışmaları içinde, işçi ve işveren ilişkilerine ilişkin gelişmelerin bütünlüğünden kopmadan, hiç ara vermemiş olarak, Cumhuriyet’ten tanıklıklar sayfasının da en duyarlı okuyucuları arasında. Kendisi için özel anlamı olan gelişmelerin tarihleri yaklaştıkça, önünden, ardından düşüncelerini paylaşıyor. 1973 yılında yaşananların yoğunluğunda tarihler gündemlere göre bir yaklaşıp bir uzaklaştıkça 9-10 Temmuz tarihlerine ilişkin, kendisinin ayrıca özel olarak önemli etkilendiği süreci paylaşmak istediğini söyleyerek, virüs döneminin zorunluluklarıyla da bağlantılı olarak telefon etti. Bildiklerime bilmediklerimden çok da önemli ve anlamlı katkılarda bulundu. Sevgili Hocamı hep genç ve enerjik katkılarına saygı, sevgiyle bir kez daha selamlarken, Cumhuriyet okuru için de çok anlamlı son katkılarına hemen geçmek isterim.. Metin Hoca, Ekonomik ve Sosyal Etüdler Konferans Heyeti tarafından Büyük Tarabya Oteli’nde 9 Temmuz tarihinde yapılan, benim de izlemek üzere katıldığım toplantıyı anımsatarak söze girdi. Seminerin açılış konuşmasını Dr. Nejat Eczacıbaşı yapmış, Çalışma Bakanı Ali Naili Erdem de katılmıştı. Genel olarak sendikal haklar ve özgürlüklerin kazanımları sonrası yaşanan çatışmacı gelişmelerin altını çizmişlerdi. Söz konusu toplantıda Prof. Metin Kutal, toplusözleşme düzeninde ücret politikaları konulu bir tebliğ sunmuştu. Sendikal hakların kazanılmasından 12 Mart’a geliş sürecine kadar yaşanan gelişmeleri özetlemişti. Toplusözleşme dönemi öncesi 9 yılda gerçek ücretlerin reel olarak yılda ortalama yüzde 1.7 olarak yükseldiğinin altını çizmişti. 1964’ten sonra ise toplusözleşme düzeni içinde her yıl yüzde 2.5 gibi bir artışın yaşandığını açıklamıştı. 1970 yılından sonra hayat pahalılığının hızla artışı üzerine reel ücretlerde artışın önce durduğunu, sonra satın alma gücünün düşmesinin hızlandığını açıklamıştı. Ortalama yıllık yüzde 2.5 gibi düşüşlerle üç yıldaki ücret düşüşünün yüzde 7.7’yi bulduğunu açıklamıştı. Haberin içinde ayrıntılı yer alan tebliğinin özeti, haberin manşetine de çıkmıştı. Sözünü ettiğimiz toplantı iki gün sürmüştü. Nedenini anımsamıyorum ama ikinci güne ben katılamamıştım. Hocanın paylaştığı önemli anılar ise ikinci gün yaşanmıştı. Metin Kutal Hoca, bilimsel titizliği ile etkilendiği için unutamadığı ikinci günün anılarını paylaşmak gereğini duymuştu.. Özetle sabahın ilk oturumunda dönemin TÜSİAD Başkanı söz alarak bir açıklama yapmak istediğini söylemiş. Özetle üç yılda yüzde 7.7’lik reel ücret kaybının doğru olmadığını belirterek, haberde imzam olmadığı halde benim ismimi de geçirerek haberin doğru olmadığını, tekzip edilmesi gerektiğini, gerçeği yansıtmadığını söylemişti. Verdiği bilgilere göre, TÜSİAD üyesi işletmeler adına imzalanan sözleşmelerin sonuçları ile söz konusu ücret düşüşünün çeliştiğini belirtmişti. Oturum başkanı bu tabloda Metin Kutal’ın cevap hakkının doğduğunu belirterek kürsüye açıklaması için çağırmıştı. Metin Kutal, tebliğinin DPT rakamlarına dayandığını bir kez daha rapor alıntılarıyla açıklayarak, ülkenin toplam kayıtlı işçi çalışanları üzerinden olduğunun altını çizmişti. Sonuç olarak TÜSİAD üyesi işyerlerindeki sözleşmelerin enflasyon karşısındaki düşüşü söz konusu yüksek rakamlara ulaşmıyorsa, diğer çalışanların kayıplarının çok daha yüksek olduğu gerçeğini, daha da yüksek oranlarda yoksullaşmayı kanıtlamıyor mu? Yeri gelmişken yakın tarihlerde, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) yüzüncü yıl çalışmaları kapsamında Metin Kutal Hoca’nın önemli görevler aldığını, gazetemizde de birçok konunun kendisinin de doğrudan makaleleri de içinde olmak üzere paylaşıldığını anımsatmam gerek. Yine yakın tarihlerde 18 Mayıs 20017’de Cumhuriyet gazetesinde yayımlandığı üzere, Kutal’a uzun yıllar çalıştığı İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen saygı gününden yayımlanmış haberi paylaşmak isterim. Hocanın çok önemli tebliğinin özeti, ülkemizde sendikal hakların özgür kullanıldığı yılların ömrünün, bilim yaşamının anıları yanında çok kısa kaldığını özetliyordu./Archive/2020/11/6/051716943-sukran7.png Şükran Soner




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter