News - Haberler
Ä°BB'de iki yeni atama
İBB'de iki yeni atama İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) iki yeni atama yapıldı. Koronavirüs nedeniyle vefat eden Mustafa Canlı’dan boşalan İSTAÇ Genel Müdürlüğü’ne Mehmet Aslan Değirmenci atandı. Halen İstanbul Enerji AŞ Genel Müdürü olarak görev yapan Değirmenci, başta Seymen Çöp Gazı Enerji Üretim Tesisi olmak üzere birçok projede İSTAÇ ile ortak çalışmalar yürüttü. Değirmenci’den boşalan İstanbul Enerji AŞ Genel Müdürlüğü’ne ise Yüksel Yalçın atandı. Her iki genel müdür de görevlerine 13 Kasım 2020 Cuma günü başlayacaklar.YÜKSEL YALÇIN1970 doğumlu Yüksel Yalçın, 1991 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’nden mezun oldu. 2003 yılında İşletme Yüksek Lisansı’nı tamamladı. Halen aynı alanda doktora çalışmalarını sürdürmektedir.MEHMET ASLAN DEĞİRMENCİHalen İstanbul Enerji AŞ Genel Müdürü olarak görev yapan Değirmenci, 1966 yılında Almanya’nın Braunschweig şehrinde dünyaya geldi. Yüksek öğrenimini İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi, İnşaat Mühendisliği bölümünde tamamladı. Profesyonel çalışma hayatına 1989 – 1992 yılları arasında Fatih Sultan Mehmet Köprüsü Çevre Yolları ve Edirne – Kınalı Otoyolu inşaatları gibi döneminin önde gelen projelerinde mühendis olarak başladı. cumhuriyet.com.trStaj yaptığıoteldeşüphelişekildeölübulunan Burak Oğraşdavasının başşüphelisi Avrupa'ya kaçtı!
Staj yaptığı otelde şüpheli şekilde ölü bulunan Burak Oğraş davasının baş şüphelisi Avrupa'ya kaçtı! FETÖ'ye yakınlığı bilinen Fettah Tamince'ye ait Antalya'daki Rixos Lares Hotel'de staj yapan 16 yaşındaki Burak Oğraş, 2011 yılında otelin tesis ettiği pansiyonda yaşamını yitirdi. 16 yaşındaki çocuğun cansız bedeni, pansiyonun önünde yer alan ve içinde su olmayan havuzda bulundu. Olayın aydınlatılması için büyük çaba gösteren baba Murat Oğraş, oğlunun ölümüne neden olduğunu düşündüğü baş şüphelilerden C.A'nın yurt dışına kaçtığını aktardı.Cumhuriyet.com.tr'ye konuşan Oğraş, "İfadesi alınması için aranan baş şüphelilerden C.A.'nın yurt dışına kaçtığını öğrendik. Avukatım şahısın yurt dışına kaçtığına dair polis tutanağına ulaştı" dedi."KAÇMASINA FIRSAT VERİLDİ"Şüphelinin kaçmasına zemin hazırlandığını iddia eden Oğraş şunları söyledi:"Şüphelinin kaçmasına fırsat verildiğini düşünüyorum. Ağzını açanı bir kaç saat içinde yakalayanlar cinayet şüphelisi birini aylarca nasıl bulamaz. O adamı bulamamış gibi yapıp kaçmasına fırsat verdiler. En önemlisi de 2014 yılında bu 6 cinayet şüphelisini mevcutlu karşısına çağırıp hiçbir çelişkiyi sormadan bu şüpheliler ile ilgili takipsizlik kararı veren savcı, 2019 Kasım ayında kendi verdiği takipsizlik kararının kaldırılması gerektiğini açıklayarak bakanlığa görüş bildirdi. Bu yıl ise yine aynı savcı baş şüpheliyi sorgulayıp tutuklayın diye mahkemeye sevk etti. Ne yapmak istediklerini bir türlü anlayamadık aklımızla dalga geçiyorlar."/Archive/2020/11/11/182451986-163135554-whatsapp-image-2020-10-21-at-16.25.22-1.jpegNE OLMUŞTU?Olay yeri inceleme raporuna göre, binanın yüksekliğinin 11 metre, havuzun genişliğinin 6.5 metre, boyunun 10 metre, derinliğinin 1,5 metre, havuzla bina arasındaki mesafenin ise 395 santimetre olarak ölçüldüğü belirtildi. Havuzun kenarındaki plastik ızgaranın kırık olduğu ve Burak'ın cesedinin içinde su olmayan havuzun 1,5 metre kadar içinde bulunduğu ifade edildi. Yani Burak, binadan yaklaşık 5 buçuk metre ileri düşmüştü. Olaydan yaklaşık 4 buçuk ay sonra hazırlanan otopsi raporuna göre ise, Burak'ın kanında, idrarında, iç organ parçalarında ve mide içeriğinde herhangi bir alkol ya da uyuşturucu örneğine rastlanmadığı, iki elinin tırnakları ve anal sürüntü örneklerinde başkasına ait DNA profili elde edilmediği ve ölüm nedeninin yüksekten düşmeye bağlı vücut travması, kafatası ve etraf kemikleri kırığı ile birlikte iç organ yaralanması olduğu belirtildi. 9 Eylül 2011 yılında yaşanan olayla ilgili sır perdesi ise aralanamadı. Arda ÖzardaCovid-19'dan yaşamınıyitiren hastanınölüm belgesine "doğalölüm" yazıldı
Covid-19'dan yaşamını yitiren hastanın ölüm belgesine "doğal ölüm" yazıldı Kütahya'da, 69 yaşında Covid-19'dan hayatını kaybeden ve ölüm belgesine "doğal ölüm" yazılan hastanın oğlu isminin açıklanmaması koşuluyla ANKA'ya konuştu. Babasının 29 Ekim'de pozitif test sonucuyla hastaneye yatırıldığını bir hafta sonra da entübe edilip, uyutularak tedavisine devam edildiğini, 9 Kasım'da ise babasını kaybettiğini belirten Hastanın oğlu, değiştirilen ölüm nedenine ilişkin şöyle konuştu:"Ölüm de vakalar da çok ama gizleniyor. Dün babamı defnederken üç tane Covid-19'dan ölen cenaze vardı, kefenleyip ceset torbasına koyuyorlar. Bu sadece sabah benim gördüğüm. Bizim başımız yandı başkalarının yanmasın. Fransa, İtalya gibi gerçek verileri açıklasınlar. Günde 1000, 1500 ölüm olduğunu açıklasalar insanlar korkar, tedbirini alır. Gerçek verileri gizleyip günde 85 ölüm var diyorlar, insanlar ciddiye almıyor. Gerçek veriler açıklansaydı benim babam korkardı, dışarı çıkamazdı."'ÖLÜM SAYILARINI DAHA NE KADAR GİZLEYECEKSİNİZ?'CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, sosyal medya hesabından, ölüm nedeni değiştirilen hastayla ilgili paylaşım yaptı. Emir, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya, "Entübe olan Covid'li hasta 11 günde iyileşip de nasıl doğal yolla ölüyor? Ölüm sayılarını daha ne kadar gizleyeceksiniz? diye sordu. Emir'in paylaşımı şöyle:"Kütahya'da 27 Ekim'de Covid teşhisi konulan bir hasta, 9 Kasım'da yaşamını yitiriyor ve ölüm kağıdına "doğal ölüm" yazılıyor. Sayın Fahrettin koca, entübe olan Covid'li hasta 11 günde iyileşip de nasıl doğal yolla ölüyor? Ölüm sayılarını daha ne kadar gizleyeceksiniz?" ANKAYılmazÖzdil'e hapis cezası
Yılmaz Özdil'e hapis cezası Özdil, 10 Kasım 2017'de katıldığı Halk TV'de yayımlanan Halk Arenası programında devlette liyakatın önemine dikkat çekmek için yaptığı konuşmada, Atatürk, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak dönemlerinden örnekler vererek, o tarihte makamların başında olan kişilere çeşitli eleştirilerde bulunmuştu.Özdil'in konuşmasının bir kısmında geçen, "O dönem Genelkurmay Başkanının başında Atatürk var. Şimdi Allah korusun ben Hulusi Akar ile gezmeye gitmem, ne savaşı" şeklindeki ifadesini, "Komutanlara karşı güven hissini yok etmeye yönelik tahrik edici hakaret" olarak değerlendiren Hulusi Akar, Özdil'i savcılığa şikâyet etti.Yılmaz Özdil, hakkında Askeri Ceza Kanunu'na muhalefet suçlamasıyla 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası talebiyle Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın karar duruşması yapıldı.15 TEMMUZ'U ÖRNEK GÖSTERMİŞTİSözcü'de yer alan habere göre; suçlamaya ilişkin önceki duruşmalarda savunma yapan Özdil, suç kastının olmadığını belirterek şunları söylemişti:Yaptığım konuşmamın bütününe bakıldığında devlette liyakatın önemini vurguladığım bir konuşma olduğu görülür. Pek çok kurumun adı aynı konuşmada geçmiştir. Hulusi Akar'ı hedef alan bir konuşma değildir. Ast üst ilişkisini zedelemekten ziyade tamamen Genelkurmay Başkanlığı'nın önemini anlatmaya çalıştığım bir konuşmadır. Konuşmamda üstünlüğünü tahkir etmek değil, aksine bu makamın önemini vurguladım. Hatta Atatürk'ten, İsmet İnönü'den ve Fevzi Çakmak'tan örnekler ile anlattım. Bu makamlarda bulunanlar gereken liyakatı göstermediği takdirde neler olabileceğini hep birlikte yaşayarak gördük. Bunun en yakın ve güncel örneği 15 Temmuz'da yaşanan darbe girişimidir.HÜKMÜN AÇIKLANMASI GERİ BIRAKILDIDuruşma savcısı ve Akar’ın avukatları Özdil’in eleştirilerinin ifade özgürlüğü sınırlarını aştığını savunarak cezalandırılmasını istedi. Önceki gün yapılan duruşmada mütalaa verildikten sonra kararını açıklayan mahkeme, Özdil’in devlette liyakat üzerine yaptığı konuşmada geçen ifadelerini "Astlık üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye matuf olarak alenen tahkir veya tezyif edici fiil ve hareket" olarak değerlendirdi ve 5 ay hapis cezası verdi. Mahkeme, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. Özdil hakkında verilen bu karar şimdilik uygulanmayacak, ancak benzer türden bir yargılamada ceza alması durumunda hem şimdiki hüküm hem de yeni karar uygulanacak.ÖZDİL NE DEMİŞTİ?Özdil Halk Arenası programında yaptığı konuşmasında "Bakın hayatı analitik çerçevede kıyaslamamız gerekiyor. Mesela o dönemde yaşayan insanlar da memleketimiz işgal edilecek, savaş çıkacak diye düşünmüyorlar. Ama bir anda kendilerini böyle bir şeyin içinde buldular. O dönem Genelkurmay Başkanının başında Atatürk var. Şimdi Allah korusun ben Hulusi Akar ile gezmeye gitmem, ne savaşı? Kalp kırılsın diye söylemiyorum ama bunlar önemli makamlar" demişti. cumhuriyet.com.trAvrupa Merkez Bankasından düzensiz toparlanma uyarısı
Avrupa Merkez Bankasından düzensiz toparlanma uyarısı /Archive/2020/11/11/175919938-buruksel.jpgAvrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde, video konferans yöntemiyle yapılan ECB Merkez Bankacılık 2020 Forumu'nda konuştu.Forumda, merkez bankacılığının karşı karşıya olduğu zorlukları incelemeyi amaçladıklarını belirten Lagarde, küreselleşme modelinin değişimi, iklim değişikliği ve düşen faiz oranlarının uzun dönem para politikalarına etkilerinin ele alındığını anlattı.Lagarde, bugün merkez bankalarının karşı karşıya olduğu en büyük zorluğun salgın olduğuna işaret ederek, "Koronavirüs oldukça sıra dışı bir durgunluk üretti ve salgının benzer şekilde düzensiz bir toparlanmaya yol açması çok muhtemel." diye konuştu.Salgınla mücadele için alınan tedbirlerin ekonomileri durdurduğunu anımsatan Lagarde, bu yıl özelikle hizmet sektöründe yüzde 9,8 oranında kayıp yaşandığını ifade etti.Hizmet sektörünün emek ağırlıklı olduğunu hatırlatan Lagarde, bu alandaki daralmanın istihdamdaki etkisinin çok büyük olduğunu vurguladı.Lagarde, Covid-19 nedeniyle 1 trilyon 350 milyar avroluk Pandemi Acil Varlık Alım Programı'nı (PEPP) başlattıklarını anımsatarak, "ECB'nin para politikası ve önlemlerinin 1 milyon kişinin işini kurtardığı tahmin ediliyor." değerlendirmesinde bulundu.Ekonomiyi korumak için gerekli koşulları sağlayacaklarına işaret eden Lagarde, ekonomik toparlanmanın "inişli çıkışlı" olabileceğini anlattı.Lagarde, aşı çalışmaları hakkında olumlu haberler geldiğini ancak yaygın biçimde bağışıklık sağlanana kadar salgının hızlandığı dönemler yaşanabileceğini söyledi.Maliye politikalarının ekonomik istikrarda merkezi rol üstlendiğini hatırlatan Lagarde, "Elverişli finansman koşullarını sağlamak önemlidir. Geçen ay, ECB Yönetim Konseyi ortaya çıkan yeni durumda yanıt vermek için araçlarını uygun şekilde yeniden ayarlayacağını açıkladı." diye konuştu. AADağlık Karabağ: Ateşkes anlaşmasısonrasıTürkiye'nin rolüne olacak, arka planda neler yaşandı?
Dağlık Karabağ: Ateşkes anlaşması sonrası Türkiye'nin rolü ne olacak, arka planda neler yaşandı? Rusya, Ermenistan ve Azerbaycan arasında imzalanan anlaşmayla birlikte 10 Kasım itibarıyla çatışmalar durdu ve taraflar pozisyonlarını korudu. Azerbaycan, anlaşmayla hem Dağlık Karabağ içinde ilerlediği alanlarda kontrolü sağlamış hem de Ermenistan'ın yedi bölgeden çekilme talebini kabul ettirmiş oldu.Rusya da hem Dağlık Karabağ'da 28 yıldır oluşturmak istediği askeri gücü oluşturmuş hem de açılacak stratejik önemi yüksek koridorlarda kontrolü sağlamış oldu./Archive/2020/11/11/175642768-1.pngANLAŞMAYA GİDEN SÜREÇTE NELER YAŞANDI?Daha önce üç kez insani ateşkes anlaşmasına varılan ancak her seferinde ihlâl edilen süreçte, bir yandan da kalıcı ateşkes için çalışıldı.Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı'ndan bir yetkilinin BBC Türkçe'ye verdiği bilgiye göre; Bakü, Moskova ve Ankara'nın rol oynadığı görüşmelerin başından bu yana Ermenistan'ın "rayon" adı verilen, Dağlık Karabağ çevresindeki yedi bölgeden çekilmesine ilişkin takvim talep etti.Azerbaycan, bu takvimi görmeden masada ilerleme sağlanmayacağı hususunda diretti.Moskova ve Ankara'nın arabuluculuğunda bir takvim belirlense de, Ermenistan Pazar sabahına kadar bu takvime uyacağına dair bir teminat vermedi.Pazar sabahı Azerbaycan ordusunun Şuşa'ya girmesi ve yönetim merkezi Hankendi'ye (Stepanakert) çok yaklaşması sonrası, Ermenistan ordusu burayı da kaybetme korkusuyla Başbakan Nikol Paşinyan'a ateşkesi imzalama önerisiyle gitti. Paşinyan da belirlenen takvim konusunda uzlaşacağını Moskova ve Bakü'ye bildirdi.Ermenistan Başbakanı Paşinyan: Anlaşma halkımız için acı verici, kararı ordunun ısrarı üzerine aldımAzerbaycan lideri Aliyev, Dağlık Karabağ'ın ikinci büyük kenti Şuşa'yı ele geçirdiklerini açıkladıBu dakikadan sonra Pazartesi gecesine kadar, yani anlaşmanın imzalandığı son ana kadar müzakereler devam etti.Bu müzakereler sırasında sahada elini güçlendirmiş olan Azerbaycan, Ermenistan'ın o güne kadar kabul etmediği, Rusya'nın da "çok güçlü şekilde olmamakla birlikte Ermenistan'dan yana tavır aldığı" üç konuyu da kabul ettirdi.Bunlardan biri, Ermenistan'ın, çatışmaların devam ettiği Laçin ile Kelbecer bölgelerinden çekilmesiydi. Azeri yetkilinin verdiği bilgiye göre Rusya, bu konuda Ermenistan'ın taleplerini dayatmasa da geçici süreyle mevcut durumun korunmasını ve ilerleyen zamanda durumun netleşmesini öngörüyordu.Anlaşmanın son halinde Ermenistan'a geri çekilme için Kelbecer'de 15 Kasım'a, Laçin'de de 1 Aralık'a kadar süre verildi./Archive/2020/11/11/175640002-2.jpgİkinci konu ise Azerbaycan'ın, nüfusun çoğunluğunun Ermeni olduğu Dağlık Karabağ bölgesinde ilerlediği toprakları elinde tutması oldu. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, Şuşa'yı da aldıktan ve Ermenistan'ı takvim konusunda ikna ettikten sonra bu talebinde ısrarcı davrandı.Son konu da Nahçıvan ile Azerbaycan arasında, Ermenistan'dan geçecek bir irtibat yolu açılması oldu.Anlaşmada Laçin'de Ermenistan-Dağlık Karabağ arasında açılacak olan koridorun zamanlaması ve genişliği gibi özellikleri net bir şekilde belirtiliyor.Bununla birlikte Nahçıvan ile Azerbaycan arasında Ermenistan üzerinden geçecek irtibat yoluyla ilgili bazı detaylar ise yer almıyor.Anlaşmaya göre, Laçin koridorunda Rus Barış Gücü'nün kontrolü sağlaması öngörülüyor. Nahçıvan-Azerbaycan arasındaki, Ermenistan'dan da geçecek olan yolda ise kontrol Rus federal güvenlik güçlerinde olacak.Anlaşmada, Laçin koridorunun beş kilometre genişliğinde olacağı, üç yıl içinde yeni bir yolun inşası için planların tamamlanacağı, Rus Barış Gücü'nün kontrolünde ve korumasında olacağı; güvenli geçişlerin Azerbaycan tarafından garanti altına alındığı belirtiliyor.Diğer koridor için ise "Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ile Azerbaycan'ın batı bölgelerini birbirine bağlayan ulaşım bağlantısı inşa edilmesi sağlanacaktır. Ermenistan, vatandaşların, araçların ve malların engelsiz geçişini sağlamak için bu ulaşım bağlantılarında güvenliği sağlayacağını garanti eder. Ulaşım hattında kontrol, Rusya Federal Güvenlik Servisi'nin (FSS) Sınır Muhafız Birimi tarafından sağlanır" ifadeleri yer alıyor.Böylece Türkiye'den Azerbaycan'a doğrudan sağlanan ikmal hattında Rusya'ya ait güvenlik güçleri kontrolü elinde tutmuş olacak. Yolun hangi şartlarda ne zaman yapılacağı ise, bir sonraki aşamada yapılacak müzakerelerle belirlenecek./Archive/2020/11/11/175641549-3.jpgTÜRKİYE ANLAŞMADA NEDEN YOK?Türkiye'nin bölgede oynayacağı rolü sorduğumuz Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Erkhov, "Varılan anlaşmanın kalıcı ve geniş kapsamlı çözüm için gerekli şartları sağlayacağı fikriyle hareket ettik. Azerbaycan ve Ermenistan halklarının çıkarlarını koruyacak adil bir temel üzerinde uzlaşılacak bir çözüm…" yanıtını verdi.BBC Türkçe'ye süreçle ilgili bilgi veren üst düzey bir Türk güvenlik yetkilisi de, anlaşmaya giden süreçte Rusların ve Türklerin birlikte çalıştığını, "sahada ilerleme sağlayan Azerbaycan'ı ateşkese ikna etmenin kolay olmadığını" söyledi.Yetkili, "Uzun süredir uluslararası alanda Türkiye karşıtı propaganda yürüten Ermenistan'ın, Türkiye'nin adının anlaşmada olmamasını talep etmiş olma ve maddeleri bu şartla kabul etmiş olma ihtimali yüksek" değerlendirmesini yaptı.Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Uluslararası İlişkiler Analiz Merkezi Müdürü Dr. Cavid Veliyev de BBC Türkçe'nin konuyla ilgili sorularını yanıtladı. Azerbaycan'ın Türkiye'nin de sürece dahil edilmesi konusunda en başından beri ısrarcı olduğunu belirten Veliyev, anlaşmada olmasa bile Aliyev'in konuşmasında Türkiye'nin rolünün altını çizdiğini hatırlattı.Aliyev, Pazartesi gecesi ateşkes anlaşmasını duyurduğu konuşmasında, "Kardeşim Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in çabalarını takdir ediyorum. Çatışmaların bitmesinde bu iki lider olumlu rol aldı. Bu aynı zamanda bölgedeki işbirliği formatını da büyük ölçüde belirliyor" demişti./Archive/2020/11/11/175642065-4.jpgTÜRK ASKERİNİN ROLÜ NE OLACAK?Aliyev'in sözleri bunlarla sınırlı kalmadı. Anlaşma metninde resmen yer almasa da, Türkiye'nin 5. Madde'de belirtilen "barış gücü merkezinde" Rusya'yla birlikte yer alacağını da söyledi.5. Madde, "Anlaşmanın taraflarca uygulanması üzerindeki kontrolün etkinliğini artırmak için, ateşkesi kontrolü etmek üzere bir barış gücü merkezi oluşturulacak" ifadelerine yer veriyor.Ancak merkezin nerede ve kimler tarafından oluşturulacağına dair detaylar, anlaşmada yer almıyor.Azeri yetkiliye göre, Azerbaycan bu maddede Türkiye'nin yer alması için çok çabaladı. Ancak Rusya ve Ermenistan'ın muhalefeti sonucu, bunu sonradan yapılacak farklı bir mutabakatla belirleme konusunda uzlaşıldı.Reuters haber ajansı da, Salı günü Türkiye ve Rusya'nın ortak gözlem noktası oluşturmak üzere bir mutabakat imzalayacağını duyurdu.Ankara ve Moskova'daki yetkililerden ise daha temkinli açıklamalar geldi.Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, Salı sabahı gazetecilerin, Türk askerinin bölgedeki rolüyle ilgili sorusuna yanıt verirken "Ateşkesi gözlemleyecek bir gözlem noktasının Dağlık Karabağ'ın dışında olacağını, bunun ayrı bir mutabakatın konusu olduğunu" söyledi.Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, konuyla ilgili soru almadı ancak Salı sabahı düzenlediği basın toplantısında, gözlem merkezi ya da barış gücü ifadelerini kullanmadan "görüşmelerin sürdüğünü" açıkladı:"Dün gece ateşkes imzalandı üç ülke arasında. Şimdi bunun nasıl gözlemleneceği, denetleneceği konusu var, bu konularda da görüşmelerimiz devam ediyor"/Archive/2020/11/11/175640549-5.jpg"Dağlık Karabağ'ın dışında olmamız daha iyi olabilir"Bu gelişmeleri sorduğumuz Türk güvenlik yetkilisi, "Görüşmeler sürüyor, bugün anlaşma bekleniyordu ama yarına kalma ihtimali var. Biz oraya kesin gideceğiz ama nasıl gidilecek, şartlar ne olacak, koruma gücü mü olacak gözlemci mi, Azerbaycan sınırında mı olacak, bunlar henüz netleşmedi."Barış gücü merkezinin hedefinin ne olduğuna karar verilecek, ona göre uluslararası hukuka bakılıyor. Örneğin Ermenistan tekrar saldırmasın mı istiyoruz, koruma amaçlı ya da garantör olarak mı gideceğiz, yoksa ateşkes ihlâlleri mi gözlemlenecek, bunu şu an Ruslarla görüşüyoruz."Yetkili, nüfusun çoğunluğunun Ermenilerden oluştuğu Dağlık Karabağ'da farklı bir siyasi sürecin yaşandığını belirterek "Dağlık Karabağ'ın dışında olmamız daha iyi olabilir" dedi.Rus Büyükelçi Erkhov da, Türk askerinin rolünün ne olacağına dair sorumuza yanıt verirken Peskov'un sözlerini hatırlattı ve şu açıklamayı yaptı:"Ateşkesi gözlemlemek üzere bir merkez oluşturulacak ve bu merkez Azerbaycan topraklarında olacak. Hangi şartlar altında çalışacağı ise farklı bir mutabakatla belirlenecek."Veliyev, barış gücü merkezinin nerede olacağı konusunda Rusya ve Türkiye arasında süren görüşmelere Azerbaycan'ın da katkıda bulunduğunu söyledi.Tüm bu gelişmelerin ardından salı akşam saatlerinde Erdoğan ve Putin bir telefon görüşmesi yaptı. Görüşme sonrası Türkiye Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamada "Türkiye'nin, Azerbaycan tarafından belirlenecek bir mahalde tesis edilecek Ortak Merkez marifetiyle Rusya ile birlikte ateşkes için gözlem ve denetim faaliyetinde bulunacağı" belirtildi./Archive/2020/11/11/175641049-6.jpgBarış gücü merkezinin dışında anlaşmaya göre bir de 1960 Rus askeri personelinden oluşan bir Rus Barış Gücü oluşturuldu. Zırhlı araçlarla donanmış ve geniş çaplı askeri ekipmana sahip bu güç, Dağlık Karabağ'da Azeri ve Ermeni ordularının temas hattında ve Laçin koridoru boyunca görev yapacak.Beş yıl görev yapacak olan Barış Gücü'nün süresi, taraflardan itiraz gelmezse beşer yıllık sürelerle uzatılacak.Bu Barış Gücü'nde Rusya'dan başka bir devletin askerlerinin yer almayacağı Moskova tarafından net bir dille belirtildi.DAĞLIK KARABAĞ'IN STATÜSÜ NE OLACAK?Aliyev, anlaşma imzalandıktan sonra yaptığı konuşmada "Bu anlaşmada Dağlık Karabağ'ın statüsü hakkında tek bir kelime yoktur. Ne oldu Paşinyan? Cehenneme gitti statü, olmayacak" ifadelerini kullandı.Son çatışmaların öncesinde, 28 yıldır zaman zaman oturulan müzakere masalarında Dağlık Karabağ'ın statüsü de masaya yatırılmıştı. Ermenistan, kendisine yakın olan yönetimin özerk olacağı farklı bir statü talebinde bulunuyordu.Bu kez anlaşmada özel bir statüye dair bir ifade yer almadı. Sadece Azerbaycan'a kaçan mültecilerin Dağlık Karabağ'daki evlerine geri dönebileceği, 1992 öncesi duruma dönüleceği ve bunun Birleşmiş Milletler (BM) gözetiminde yapılacağı belirtiliyor.BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin bölgeden kaçanlara dair verileri incelemesi ve bir yol haritası çıkarması beklenecek.Ardından ise bölgenin nasıl yönetileceği masaya yatırılacak. Masada Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan olacak.Ankara ise, "Azerbaycan talep ettiği sürece diplomatik süreçte de askeri süreçte de yer alacağız" diyor.BBC Türkçe'ye Dağlık Karabağ'ın statüsüyle bağlantılı konuların "Önümüzdeki günlerde ve saatlerde belirleneceğini" açıklayan Rus Büyükelçi Erkhov, ilk aşamada 9 Kasım'da imzalanan anlaşmanın gereklerinin yerine getirildiğini söyledi:"Şu an için Rusya Federasyonu'nun barış gücü Dağlık Karabağ'daki temas hattına ve burayı Ermenistan'a bağlayan koridora konuşlanıyor."Bu konuda, uluslararası hukuka göre kendi topraklarında olduğu için asıl karar verici olması gerektiğini belirten Bakü ise, "Bir ara statü olabilir" diyor.Bu konuda Bakü'nün yaklaşımını anlatan Cavid Veliyev, görüşmelerin yapılacağını ancak mevcut yönetime özerklik verilmesindense "kültürel haklar" verilmesinin daha olası olduğunu söylüyor:"Şu an için bu konuda bir netlik yok. Bir ara statü olabilir. Mevcut yönetimin durumuyla ilgili bir netlik de yok. Azerbaycan, Dağlık Karabağ'da yaşayan Ermenilere yalnız kültürel haklar verebileceğini söylüyor." BBC TürkçeABD'li ilaçşirketi Moderna’dan koronavirüs aşısıaçıklaması
ABD'li ilaç şirketi Moderna’dan koronavirüs aşısı açıklaması ABD'de Credit Suisse Sanal Sağlık Konferansı’nda konuşan Moderna’nın CEO’su Stephane Bancel, şirketin geliştirdiği aşının denemelerindeki ara sonuçları bu ay içinde açıklanacağını söyledi. Bancel sonuçların olumlu gelmesi halinde Moderna'nın Aralık ayı başlarında ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) ile Acil Kullanım İzni (EUA) için başvuruda bulunacağını sözlerine ekledi. DHANüfus ve Vatandaşlıkİşleri Müdürlüğünden EKPSS mesaisi
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Müdürlüğünden EKPSS mesaisi /Archive/2020/11/11/174522806-800.jpgKonu ile ilgili yapılan yazılı açıklamada sınavın 15 Kasım Pazar günü yapılacağı hatırlatıldı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:“ÖSYM Başkanlığınca 15 Kasım tarihinde EKPSS sınavı yapılacaktır. Sınava katılacak adaylardan nüfus cüzdanını veya T.C kimlik kartını kaybeden ve yeniden çıkarmak isteyen adaylar için ‘Sınava Giriş Belgesi’ ile iki fotoğrafını yanında getiren adaylara yeni kart düzenleninceye kadar ‘Geçici Kimlik Belgesi’ verilebilmesi için ÖSYM Başkanlığının Yüksek Öğretim Kurumları Sınavının yapılacağı sınav Merkezlerinin bulunduğu il ve ilçe nüfus müdürlüklerinin 15 Kasım Pazar günü 07.00-10.00 saatleri arasında açık bulundurulacak.†(İHA)Almanya’da gümrük binasından 6,5 milyon Avroçalındı: Failleri ihbar eden kişilere 100 bin Avroödül verecek
Almanya’da gümrük binasından 6,5 milyon Avro çalındı: Failleri ihbar eden kişilere 100 bin Avro ödül verecek /Archive/2020/11/11/174123994-aw16365201.jpgAlmanya’da Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin Duisburg kentindeki Emmerich semti ana gümrük binasından 6,5 milyon Avro para çalındı. Polis, soygunun profesyonelce planlandığını belirterek, 3 kişi tarafından gerçekleştirildiğini söyledi. Polisin yaptığı açıklamaya göre, soyguncular gümrük binasının bodrum katında yer alan kasaya yandaki odanın duvarını matkapla delerek ulaştı. İHBAR EDEN KİŞİLERE ÖDÜL VERİLECEKTanıklardan alınan ifadelere göre, 1 Kasım Pazar günü sabah 06.00 civarında duvarın ardından önce sondaj sesleri geldi. Saat 10.45 civarında ise, koyu renkli örme şapkalar takan 3 adam, Klever plakalı, sürgülü kapılı beyaz bir minibüse bir şeyler yüklemek için binaya birkaç kez girip çıktı. Tanıklardan biri, suçun işlendiği sırada ana gümrük ofisinin yakınlarında dolaşan şüpheliyi fark ederek fotoğraflarını çekti. Tanığın ifadesine göre, şüpheli daha sonra başka bir arabaya binerek beyaz minibüsle aynı yönde ilerledi. Gümrük idaresi, failleri ihbar eden kişilere 100 bin Avro ödül vereceğini açıkladı. İHADışişleri Bakanlığından Pompeo'nun Türkiye ziyaretiyle ilgili sözlerine tepki
Dışişleri Bakanlığından Pompeo'nun Türkiye ziyaretiyle ilgili sözlerine tepki Dışişleri Bakanlığı, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun Türkiye'ye gerçekleştireceği ziyareti ilişkin açıklamada bulundu.Bakanlık Sözcüsü Hami Aksoy, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun Türkiye'yi ziyareti hakkındaki soruya şöyle cevap verdi:"ABD Dışişleri Bakanlığı’nca dün (10 Kasım) yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı Pompeo’nun bazı bölge ülkelerini de kapsayan ziyareti çerçevesinde İstanbul’da Fener Rum Ortodoks Patriği’yle de görüşeceği ve bu görüşmede “Türkiye ve bölgedeki dini meselelerin ele alınarak, ABD’nin tüm dünya genelinde dini özgürlükler konusundaki güçlü duruşunun vurgulanacağı†ifade edilmiştir.Misafir yabancı devlet adamlarının ziyaret ettikleri ülkelerdeki dini cemaatlerin temsilcileriyle bir araya gelmelerinde esasen bir sakınca görülmemektedir. Nitekim, birçok farklı inanca yüzyıllardır ev sahipliği yapan ve bu konuda dünyada özel bir konuma sahip olan ülkemizi ziyaret eden yabancı konuklarımız da bugüne kadar Türkiye’deki çeşitli cemaatlerin temsilcileri ile her zaman istedikleri gibi görüşmüşlerdir.""KENDİ ÜLKESİNE BAKSIN"Türkiye’de dini özgürlükler konusunda son 20 yılda kaydedilen ilerlemelerin vurgulayan Sözcü Aksoy, "Dünyanın birçok yerinde başta Müslümanlar olmak üzere dini azınlıklar ibadetlerini elverişsiz koşullarda ve tehdit altında yerine getirmek zorundayken, gayrimüslim vatandaşlarımız ülkemizde dini vecibelerini serbestçe idrak edebilmekte, farklı inançlara mensup vatandaşlarımızın ibadet özgürlüğü korunmaktadır. Dolayısıyla, ABD Dışişleri Bakanı’nın ülkemizi ziyaretine ilişkin açıklamada bu hususta kullanılan ifadeler son derece yersizdir.Kaldı ki, ABD’nin önce aynaya bakması ve kendi ülkesindeki ırkçılık, İslam düşmanlığı ve nefret suçları gibi insan hakları ihlallerine gereken hassasiyeti göstermesi daha doğru olacaktır.Bu husustaki tepkimiz ABD tarafına iletilmiş ve ABD’nin öncelikli olarak bölgesel ve küresel konularda ülkelerimiz arasında işbirliğinin artırılmasına odaklanması telkin edilmiştir." ifadelerini kullandı. cumhuriyet.com.trBorcunuödeyemeyen tüketicilerin telefonu kilitleyen bir uygulama geliştirildi
Borcunu ödeyemeyen tüketicilerin telefonu kilitleyen bir uygulama geliştirildi /Archive/2020/11/11/172300537-akilli-telefon.jpgGoogle’ın, bankalara tüketicilerin cep telefonlarını kilitleme olanağı veren bir uygulama geliştirdiği ortaya çıkarıldı. Dünya genelinde 7 milyona yakın üyesi olan mobil yazılım geliştirme topluluğu XDA Developers’da yer alan bilgilere göre “Device Lock Controller†adlı uygulama ile bankalar, borcunu / kredi taksidini ödeyemeyen tüketicilerin akıllı telefonlarını uzaktan kilitleyebilecek.Android sistemindeki DeviceAdminService API'sini kullanan “Device Lock Controller†(Cihaz Kilidi Denetleyicisi) uygulaması ile bankalar, eğer vadesi gelen aylık kredi taksiti ödenmezse o kullanıcının telefonundaki belirli işlevlerini kilitleyebilecek.Bu uygulama ile kilitlenen telefonun, sadece acil aramalar, gelen ve giden aramalar, ayarlar, yedekleme ve geri yükleme hizmeti gibi sınırlı sayıda işlevine erişebilecek."Device Lock Controller†uygulaması hakkında Google Play'de ise şu bilgiler yer alıyor:"Cihaz Kilidi Denetleyicisi, kredi sağlayıcıları için cihaz yönetimini sağlar. Ödeme yapmazsanız, sağlayıcınız cihazınıza erişimi uzaktan kısıtlayabilir. Cihazınız kısıtlanmışsa, acil arama ve ayarlara erişim gibi temel işlevler yine de kullanılabilir olacaktır."Google’ın, Kenya’nın en büyük telekomünikasyon sağlayıcısı Safaricom için geliştirdiği uygulama, müşterilerin aylık finansmanla bir Android Go cihazı almalarına olanak tanıyan yeni bir finansman planına yardımcı olmak için tasarlanmış.Ancak “Device Lock Controller†uygulamasının ilerleyen dönemlerde başka ülkelerde devreye alınıp, alınmayacağı; bankalar ve iletişim operatörlerinin yansıra tüketicilere taksitli ürün veya hizmet satan diğer hangi sektörlere yönelik olarak sunulacağı ise henüz belirsizliğini koruyor. cumhuriyet.com.tr