Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Monday, 04.21.2025, 04:23 PM (GMT)

News - Haberler

TBMM bahçesine yıldırım düştü

TBMM bahçesine yıldırım düştü TBMM yerleşkesindeki bir ağaca yıldırım düşmesi sonucu kısa süreli panik yaşandı. Ankara'da sabah saatlerinden itibaren sağanak etkili oldu. Saat 11.30 sıralarında gök gürültüsü ve şimşek çakması ardından TBMM bahçesindeki çınar ağacına yıldırım düştü.TBMM kampüsü içinde iktidar kulisi karşısındaki ağaca isabet eden yıldırım, çevrede paniğe neden oldu. Bu yıl bakıma alınan tarihi ağaç, yıldırım isabet etmesi sonucu ortadan ikiye ayrıldı.Polis ekipleri ve Meclis personeli, ağacın çevresinde önlem aldı. Olayda yaralanan olmadı. cumhuriyet.com.tr

Galatasaray Kulübü,Özhan Canaydın'ıandı

Galatasaray Kulübü, Özhan Canaydın'ı andı Galatasaray Kulübü, vefatının 11. yıl dönümü dolayısıyla eski başkanlardan Özhan Canaydın için mesaj yayınladı. Galatasaray Kulübü, eski başkanlarından Özhan Canaydın'ın vefatının 11. yıl dönümü dolayısıyla anma mesajı yayınladı.Sarı-kırmızılı kulübün sosyal medya hesabından yayımlanan mesajda, "Kulübümüze sporcu, yönetici ve başkan olarak hizmet ederek ömrünü Galatasaray'a adayan, Türk sporunun unutulmaz isimlerinden Özhan Canaydın'ı aramızdan ayrılışının 11. yılında saygı, sevgi, özlem ve rahmetle anıyoruz." denildi. cumhuriyet.com.tr

Ekrana bakmayacak kişiler aranıyor: 24 saatliğine 17 bin lira

Ekrana bakmayacak kişiler aranıyor: 24 saatliğine 17 bin lira ABD'de bir şirket dijital detoks yapacak kişiler arıyor. 24 saat boyunca televizyondan ve akıllı saate kadar hiçbir ekrana bakmayacak kişilerek 2400 dolar yani 17 bin liradan fazla ödenecek. Ekran bağımlılığı çağımızın hastalıklarından biri. ABD'de yapılan son araştırmalar genç bir bireyin günde sadece eğlence amaçlı ekran başında 7 saat geçirdiğini ortaya koydu.Son olarak bir şirket dijital detoks uygulayacak kişiler aradıklarını duyurdu. Reviews.org adındaki bu şirket 24 saat için önemli bir para ödeyecek.NTV'nin aktardığına göre, şirketten yapılan açıklamada, "Cihazlarınızı bir günlüğüne de olsa kullanmayı bırakıp para kazanmak istiyorsanız, sizin için fırsat" ifadeleri kullanıldı. Ancak ekran yasağının kapsamı oldukça geniş. Akıllı telefonların yanı sıra televizyon, oyun konsolları, bilgisayarlar, akıllı saatler ve akıllı ev cihazları da 24 saatlik detoks kapsamında.Yapılacak ön başvuruyu geçenlere 200 dolarlık bir hayatta kalma seti verilecek. Sette daktilo, kağıt, boya seti gibi ürünler bulunuyor. Başvurular 26 marta kadar açık ama Türkiye'de kimse başvuramayacak. cumhuriyet.com.tr

FETÖ'nün işdünyasıyapılanmasında yeni gelişme

FETÖ'nün iş dünyası yapılanmasında yeni gelişme FETÖ'nün iş dünyası yapılanmasına yönelik, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen, kapatılan TUSKON'un başkanı Rızanur Meral ve genel sekreteri Mustafa Muhammet Günay'ın da aralarında bulunduğu 35 sanığın yargılandığı davada, celse arasında mütalaa verildi. Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) iş dünyası yapılanmasına yönelik, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen, kapatılan TUSKON'un başkanı Rızanur Meral ve genel sekreteri Mustafa Muhammet Günay'ın da aralarında bulunduğu 35 sanığın yargılandığı davada, celse arasında mütalaa verildi. Firari sanık Rızanur Meral'in eşi Zeynep Meral'in de arasında bulunduğu toplam 19 sanık hakkında  "FETÖ Silahlı Terör Örgütüne üye olmak" suçundan 15'er yıla kadar hapis talep edildi. 11 sanık hakkında "FETÖ'ye üye olmamakla birlikte yardım" suçundan 15'er yıla kadar hapis cezası isteyen savcı, bir sanık hakkında ise etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması talep edildi. Mütalaada firari sanıklar Fethullah Gülen, Rızanur Meral, Mustafa Muhammet Günay ve Mehmet Gökdeniz'in dosyasının ise ayrılması talep edildi.İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşma, mütalaaya karşı sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor. DHA

Şehir hayatınıbırakıp dağevine yerleşti: Haftada 2 bin TL kazanıyorum

Şehir hayatını bırakıp dağ evine yerleşti: Haftada 2 bin TL kazanıyorum Ankara'da kafe işletirken pandemi nedeniyle olumsuz etkilenince şehir hayatını bırakan Mehmet Kuş (35), Hatay’ın Yayladağı ilçesindeki babasından kalma denize yakın eve yerleşti. Doğa ile baş başa olmanın kendisine huzur verdiğini anlatan Kuş, balık tutarak haftada kazandığı 2 bin lira ile geçimini sağladığını ve kimi zaman da balık takası ile gıda ihtiyacını karşıladığını söyledi. Ankara'da 10 yıl kafe ve restoran işletmeciliği yapan Mehmet Kuş, pandemi döneminde işlerindeki durgunluk nedeniyle memleketi Hatay’ın Yayladağı ilçesine döndü.İlçenin denize yakın Gözlüce Mahallesi’nde babasından kalma iki odalı eve yerleşen Kuş, doğu yürüyüşleri ile bölgeyi keşfederken, zıpkınla balık tutarak doğal yaşam sürmeye başladı.Pandemi ile stresli günler yaşadığını ifade eden Kuş, "Pandemi nedeniyle, işler kötü gidince bunaldık, stres yaşadık, maddi olarak, manevi olarak çok etkilendik. Tüm bunlardan uzaklaşmak istedim ve bu nedenle ben de memleketime döndüm.Babamdan kalma küçük, iki odalı bir evimiz var, deniz kenarında orda tek başıma kalmaya ve doğal yaşamaya karar verdim. Daha önce para biriktirmeye çalıştım olmadı, baktım ki hayatımdan ömrümden gidiyor. Ben de boş verdim artık, denize olan merakımı kullanmak istedim, balık avlamaya başladım. Ben dalgıcım normalde, iyi bir yüzücüyüm. Bu nedenle kendimi denize vermeye karar verdim. Her gün buraya geliyorum, hava şartları uygun olduğu zaman dalıyorum. Sabah ve akşam balık tutuyorum ve geçimimi bundan sağlıyorum dedi./Archive/2021/3/22/120406491-hatay2.png'BALIKLARI TAKAS EDİP, TEREYAĞI, TUZLU YOĞURT, PEYNİR ALIYORUM' Yeni hayatında birçok şeye para ödemediğini söyleyen Kuş, Zıpkınla vurduğum, olta ile yakaladığım balıkların bir kısmını satıyorum, ihtiyaçlarımı karşılıyorum. Gıda tedarik ederken de yakaladığım balıkları çobanlarla takas yapıyorum bazen. Onlardan tereyağı, tuzlu yoğurt, peynir, çökelek alıyorum. Kaynak suyu kullanıyorum, ekmeği zaten tandırdan alıyorum. Ekmeği alırken de buraya yakın köylere gidip, orada tandırdaki ablalardan balığı ekmeğe takas ediyorum.Tuttuğum balıkları muhafaza etmek için de balıkçıya balık verip aynı şekilde buz alıyorum. Zıpkın ve buna benzer malzemelerimde eksik olduğunda ayda bir şehre iniyorum diye konuştu.KOYLARDAKİ MAĞALARDA ÇADIR KURUYOR Karanlığı çok sevdiğini ve dinlenmek için kendine çok vakit ayırdığını da söyleyen Kuş, balık tutabileceği Kel Dağı koylarındaki mağaralarda çadır kurduğunu anlatarak, Deniz şartları iyi olduğunda çadırımı da alıyorum, buraya geliyorum.Balık olmadığı zaman bazen iki gün çadırda kalıyorum. Ama balık yakaladığım zaman, burada muhafaza edemediğim için kokmasın diye eve gitmek zorunda kalıyorum.Daha sonra gıda takviyesi alıp, bu koylara geri geliyorum. Bazen üç gün balık vuramadığım zamanlar oluyor, üç gün burada kalıyorum. Çünkü başka işim yok. Gece de oltamı atıyorum deniz kenarına, kıyıda beklemektense, denizin içinde beklesin diyorum. Sabah saatlerinde sürpriz balıklar da çıkıyor dedi./Archive/2021/3/22/120435116-hatay4.pngHAFTALIK 2 BİN TL PARA KAZANIYOR Balık tutarak haftalık 2 bin TL para kazandığını dile getiren Kuş, şunları söyledi:"Tatmin edici balık tutuyorum. Hem kendi yeteneğim hem de bölgeye hakim olduğum için biliyorum açıkçası nerede hangi balık olacağını. Tuttuğum balıkları da ciddi paralara veriyorum.Taze ve doğal olduğu için, özel olarak sipariş verenler var. Denizdeki canlı balığı sipariş edenler bile var. Haftalık 50-60 kilo balık tutuyorum, bunları da farklı fiyatlara satıyorum."TEK RAHATSIZ OLDUĞU KONU KİRLİLİK Deniz ve doğanın kendisine verdiği huzurun anlatılmaz derecede iyi olduğunu, fakat bölgede rahatsız olduğu tek şeyin kirlilik olduğunu ifade eden Kuş, Rahatsız olduğum tek bir durum var; o da insanlar denize, pikniğe, oltaya geldiğinde çöplerini bırakıp gitmeleridir.Bu çok ciddi bir problem ve sahil, kutularla, plastik atıklarla dolu. Ben boş zamanımda, bazen deniz dalışa elverişli olmayınca, insanların attığı çöpleri topluyorum diye konuştu. DHA

Nicki Minaj'ın babasınınölümüne yol açan sürücüye 150 milyon dolarlık kamu davası

Nicki Minaj'ın babasının ölümüne yol açan sürücüye 150 milyon dolarlık kamu davası Amerikalı rapçi Nicki Minaj'ın babasının ölümüne yol açmakla suçlanan sürücüye 150 milyon dolarlık kamu davası açıldı Trinidad asıllı Amerikalı rap şarkıcısı Nicki Minaj'ın babası Robert Maraj'a şubat ayında aracıyla çarparak ölümüne neden olduğu iddia edilen sürücüye 150 milyon dolarlık kamu davası açıldı.UsaToday'in haberine göre, Ben Crump Law hukuk firması, New York eyaleti Yüksek Mahkemesinde Robert Maraj'ın ölümüne yol açan sürücüye karşı Nicki Minaj'ın annesi Carol Maraj adına kamu davası açtı.Dava dilekçesinde Robert Maraj'a New York eyaletinde 12 Şubat'ta aracıyla çarpıp kaçan, kaza mahallini terk etmek ve delilleri karartmakla suçlanarak geçen ay gözaltına alınan ancak daha sonra şartlı salıverilen 70 yaşındaki Charles Polevich, sorumsuzca ve ihmalkar davranmanın yanı sıra yardım istemek yerine kaçıp saklanmakla itham ediliyor.NE OLMUŞTU?Minaj'ın babası Robert Maraj'a New York eyaletinin Long Island bölgesinde 12 Şubat'ta yol kenarında yürürken aracıyla çarpan sürücü, acil yardım hattını aramadan olay yerinden kaçmıştı.Hastaneye kaldırılan Maraj, ertesi gün hayatını kaybetmişti.Kazayla ilgili olarak 17 Şubat'ta gözaltına alınan 70 yaşındaki Charles Polevich, suçu kabul etmemiş ve şartlı tahliye edilmişti.Asıl adı Onika Tanya Maraj olan rapçi Minaj ise babasının ölümüyle ilgili herhangi bir açıklama yapmamıştı. AA

Ankaragücü'nde mutantlıkoronavirüs vakası

Ankaragücü'nde mutantlı koronavirüs vakası Süper Lig ekiplerinden MKE Ankaragücü'nde bir personel koronavirüse yakalandı. MKE Ankaragücü Kulübünde bir personelin yeni tip koranavirüs (Kovid-19) testinin pozitif çıktığı bildirildi.Bilgilendirmehttps://t.co/XSQl2qhuQ8#Ankaragücü pic.twitter.com/LOMlRP2Wrk— MKE Ankaragücü (@Ankaragucu) March 22, 2021Sarı-lacivertli kulüpten yapılan açıklamada, görülen lüzum üzerine test yapıldığı aktarılarak, "Bir personelimizin Kovid-19 PCR testi pozitif çıkmıştır. Yapılan varyant analizinde İngiltere mutantına rastlanmıştır. Kulübümüzce gerekli tedbirler alınmış olup, tesisimiz tümüyle dezenfekte edilmiş, karantina süreci ve personelimizin tedavisi derhal başlatılmıştır. Personelimize acil şifalar diliyoruz." denildi. cumhuriyet.com.tr

Eşi Doğan Cüceloğlu’nu anlattı

Eşi Doğan Cüceloğlu’nu anlattı Psikolog Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu'nun katılımıyla yapılması planlanan Zirve Psikoloji, Cüceloğlu’nun 16 Şubat’ta vefat etmesi nedeniyle onun anısına düzenlendi. Online yapılan etkinlikte Cüceloğlu'nu anlatan eşi göz yaşlarına hakim olamadı. Eşinin hiç kimseye nasihat vermediğini söyleyen Cüceloğlu, "Sohbet ederek kişinin kendini keşfetmesine yardımcı olmaya çalışırdı. Dinleyişi ve tanıklığıyla sizi beslerdi. Kiminle göz göze gelirse veya hangi ortamda bulunsa niyetinin saflığı ve iyiliği ile ortama damga vururdu" dedi. Ev Okulu Derneği ve Akansel Eğitim ve Danışmanlık tarafından düzenlenen İstanbul Ayvansaray Üniversitesi’nin sponsorluğunda 'Doğan Cüceloğlu Anısına Zirve Psikoloji' etkinliği yapıldı. Online platform üzerinden gerçekleştirilen ve alanında uzman 15 konuşmacının katıldığı zirveye 4 bin kişi katıldı. Zirve, Ev Okulu Derneği Başkanı Mehmet Hilmi Eren’in moderatörlüğünde, Doğan Cüceloğlu’nun eşi Yıldız Hacıevliyagil Cüceloğlu’nun konuşması ile başladı. Anlattıklarıyla katılımcılara duygu dolu anlar yaşatan Cüceloğlu, zaman zaman gözyaşlarına hakim olamadı.EŞİ CÜCELOĞLUNU ANLATTI: HİÇ KİMSEYE NASİHAT VERMEZDİDoğan Cüceloğlu’nun herkesle iletişim kurduğunu ve niyetinin saflığını anlatan Yıldız Hacıevliyagil Cüceloğlu, “Kiminle göz göze gelirse veya hangi ortamda bulunsa damga vururdu. Ama bu damga sert değildi, konuşması sizi yumuşacık bir hava gibi sarardı. Bir insanla göz göze geldiğinde onun sosyal kimliği yerine özüne odaklanırdı. Karşıdaki kişini mesleği, eğitimi, hiyerarşide en üst ya da en alt makamda olması, cinsiyeti, kadın, erkek, çocuk olması onun için hiç fark etmezdi. Gözüne baktığı tün insanlara aynı saygıyla yaklaşırdı. Bir insanla karşı karşıya geldiğinde ‘Çıkarım kadar değer veririm’ yerine ‘sana nasıl yardımcı olabilirim’ derdi” ifadelerini kullandı.Eşinin hiç kimseye nasihat vermediğini söyleyen Cüceloğlu, "Çünkü ‘insan arayış içindeyse ihtiyacı olan şey özüne ulaşmasıdır, nasihat verirseniz kendi özüne ulaşacağı yerde tam tersi özünden uzaklaşacaktır’ derdi. Sohbet ederek kişinin kendini keşfetmesine yardımcı olmaya çalışırdı ve ‘senden ne öğrenebilirim’ derdi. Ayrıca dinleyişi ve tanıklığıyla sizi beslerdi. ‘Varsın, doğalsın, sevilmeye layıksın, değerlisin, yapabilirsin, aynı ekipteyiz ve bu ekipte sorumluluklarımız var. Ben kazanınca sen, sen kazanınca ben kazanırım’ diye düşünürdü" diye konuştu.PROF. DR. BULUNMAZ: SAYISIZ İNSANIN KALBİNE DOKUNDUYıldız Evliyagil Cüceloğlu’nun ardından açılış konuşmasını yapan İstanbul Ayvansaray Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Barış Bulunmaz ise “Doğan Cüceloğlu, Türk insanın duygu, düşünce ve davranışlarını, bilimsel psikoloji kavramlarıyla inceleyen, modern psikolojinin temel kavramlarını Türkiye’den yerel öykülerle ele alan çok sevdiğim kitabı ‘İnsan ve Davranışı’yla ve tabii ki aile içi ilişkilerin çocuğun yetişmesini nasıl etkilediği konusuna, psikoloji alanında geliştirilmiş kavramlar yoluyla ve sade bir anlatımla açıklamalar getirdiği o muhteşem ‘İçimizdeki Çocuk’ kitabıyla sayısız insanın kalbine dokundu. Keşke kendisi de aramızda olsaydı” dedi. DHA

Soylu:İnsan haklarıkonusunda enüst seviyeye gelmenin kime bir zararıolabilir?

Soylu: İnsan hakları konusunda en üst seviyeye gelmenin kime bir zararı olabilir? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Daha fazla demokrasi istemenin kime bir zarar olur? İnsan hakları konusunda en üst seviyeye gelmenin kime bir zararı olabilir?" dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AKP'li Cumhurbaşkanoı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı ile ilgili konuştu.MHP'nin yayın organı Türkgün gazetesine konuşan Soylu, konuyla ilgili kendisine gelen "Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın 2 Mart 2021 tarihinde açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı’nın kişilik haklarını iyileştirilmeyi ve bazı hukuki aksaklıkları ortadan kaldırmayı hedeflemesi muhalefet partileri tarafından 'Türkiye’de hukukun yeterince işlemediğinin' ikrarı ve beyanı olarak yorumlandı. Bu yorumu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine  "Daha fazla demokrasi istemenin kime bir zarar olur? İnsan hakları konusunda en üst seviyeye gelmenin kime bir zararı olabilir?" ifadelerini kullandı.Soylu'nun sözleri şöyle: "Muhalefet demokrasilerde var. Ancak demokrasiler muhalefete “istemezük, yıkalım, kötüleyelim” görevi vermemiştir. Elbette ki eleştiri görevi vermiştir ama bu görevi vermemiştir. İnsanın hayatında her şey tekamül ediyor. Toplumların hayatında her şey tekamül ediyor, ihtiyaçlar artıyor, ihtiyaçlar gelişiyor, nesiller değişiyor. Türkiye’nin ekonomik ve sosyal gelişmesi birçok ihtiyacı peşinde getiriyor.Daha fazla demokrasi istemenin kime bir zarar olur? İnsan hakları konusunda en üst seviyeye gelmenin kime bir zararı olabilir? Bu “en” seviyesinin kötü olduğu anlamına gelmez ki. Ama “en” seviyesine ulaşmak hepimizin iddiasıdır. Sonra Cenab-ı Allah insanı yaratılmışların en şereflisi olarak yaratmıştır. Her şey ona layıktır. En üstün insan hakları da ona layıktır. Bunu sağlamakla mükellefiz. Bizim dinimizin emri bu.Bizim atalarımızın öğrettiği bu. Bizim milletimizin asaleti bu. Bizim yürüdüğümüz toprakların bize bezediği bu. Hepsi bu. Mevlana da bunu demiş. Hoca Ahmet Yesevi de bunu demiş. Hacı Bektaş da bunu söylemiş. Beldesinde bulunduğumuz Hacı Bayram da bunu söylemiş." cumhuriyet.com.tr

İktisat ProfesörüErinçYeldan, döviz kurundaki artışıyorumladıve asıl tehlikeye dikkatçekti

İktisat Profesörü Erinç Yeldan, döviz kurundaki artışı yorumladı ve asıl tehlikeye dikkat çekti İktisat Profesörü ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı Erinç Yeldan, tedirgin edici ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Yeldan, gerçek sorunun dövizdeki artış olmadığını belirterek, yatırımcı ve ihracatçının dengelerini bozan asıl soruna dikkat çekti. Prof. Yeldan'ın yaptığı açıklamalar şu şekilde: Dövizin sıçrama dönemlerinde aynı görüşte oluyorum genelde. Dövizdeki hareketliliğin en tehlikeli yanı yarattığı belirsizliktir. Dövizin düzeyinin yüksek olması, yüksek kurun kalıcı olması tek başına büyük bir tehlike değil. Dövizin düzeyinin yüksek oluşundan oluşundan ziyade asıl tehlike düzeyindeki oynaklık ve aşırı inişler çıkışlardır."BUNUN MÜSEBBİBİ SİSTEMDİR"Çünkü döviz kurundaki 7-8 TL bandı arasındaki git geller ihracatçıya, finansal yatırımcılara belirsizlik yaratmaktadır. Dolayısıyla makroekonomik görünüme dair güvensizlik yaratmaktadır. Bu olgunun esas müsebbibi ise Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye anılan yasama ve yürütmenin denetim dışı bırakılan keyfi idare biçimidir."EKONOMİ HEBA EDİLİYOR"Makro ekomomik kararlar iktisat biliminin deneyim ve gereklerine göre değil güncel siyasetin getirdiği koşullara göre siyasi biçimde alınmaktadır. Hangi şirketin destekleneceği hangi şirketin veya sektörün iflasına göz yumulacağını siyaset belirler haldedir. Dolayısıyla Türkiye ekonomisi yönetimi denetimsiz, rastgele ve güncel jeopolitik çıkarlara heba edilmektedir."EKONOMİK İSTİKRARSIZLIK TAM OLARAK BUDUR"Son üç gündür peş peşe alınan kararlar bu gözlemlerin birer örneği olmuştur. Bunun bedeli de ekonomideki belirsizliğin artması olarak ödenmektedir. En büyük tahribatı sanayici, yatırımcı almaktadır çünkü yaşanan gelişmeler karar alma ufuklarını daraltmaktadır. Ekonomide istikrarlık da tam olarak budur. Sorunun kaynağı, kesin olarak ifade etmek gerekirse iktisadi akıl ve siyasi denetimden uzak yönetim sistemidir. Mustafa Büyüksipahi

İstanbul'daki trafiğin en büyük sebebi

İstanbul'daki trafiğin en büyük sebebi İstanbul'da sık sık meydana gelen hafif hasarlı kazalar trafiğin kilitlenmesine yol açıyor. İstanbul'da geçen yıl 211 bin kaza tutanağı tutulduğu belirtilirken sigorta şirketi yetkilileri, kaza yapanların polisi arama derdine düştüğünü, bunun yerine sürücülerin kaza anından sonra hızlıca araçlarını fotoğraflarını çekip, onları trafiği aksatmayacak güvenli bir bölgeye almaları gerektiğini ifade ediyor. İstanbul'da yurttaşların zamanının çoğu yollarda geçiyor. Sık sık yaşanan hafif hasarlı kazalar da trafiği kilitleyerek, bu sürelerin daha da uzamasına neden oluyor. Trafiği aksatanların genellikle hafif hasarlı kazalar olduğunu ve her kazada polisi aradıklarını belirten bir sigorta şirketinin genel müdürü Gürbüz Taşgın, "İnsanlar hangi durumlarda bu tutanakları tutması gerektiğini bilmiyor. Eğer karşı tarafın alkollü olduğundan endişeliysek, ehliyetinin yetersiz olduğunu düşünüyorsak, karşı tarafın aracı kamu aracıysa ve bir kamu malına zarar verildiyse polise ve jandarmaya haber verilmesi gerekiyor. Ancak insanlar her kazada polisi arama derdine düşüyorlar. İnsanlar haklılık ve haksızlık konusunda çelişkiye düşüyor. Tarafların anlaşması gereken tek konu polis mi çağırmalıyız yoksa tutanak mı tutmalıyız. Geri kalan noktalarda anlaşmanıza gerek yok. Herkesin kaza tespit tutanağında alanları ayrıdır. Kendi krokisini çizebilir. Burada bir anlaşma sağlanmasına gerek yok" dedi.KAZA TESPİT TUTANAĞI ONLİNE OLARAK TUTULABİLİYORTeknolojik imkanlardan kaza anında da faydalanıldığını ve online olarak bu tutanakların tutulabileceğini söyleyen Taşgın, "Sigorta bilgi merkezinin online kaza tespit uygulaması var. Elle doldurulan alanları bu online raporda kendisi otomatik dolduruyor. Bulunduğunuz adrese kadar buluyor. Fotoğraf çekip otomatik yükleme var. Bunu tüm kullanıcılara öneriyorum. Araçtan inip kendi plakalar gözükecek şekilde 5-10 metre geriden fotoğraf çekmek yeterli" diye konuştu.GÜNLÜK ORTALAMA 20-25 HAFİF HASARLI KAZA OLUYORİstanbul'daki trafik durumu yüzlerce kamera ile aynı anda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Yönetim Merkezinden anlık olarak takip ediliyor. Ulaşım Daire Başkanlığı Trafik Müdürü Tuncay Önderoğul, "İstanbul'da ana arterleri gözetleme imkanımız var. Bu ana arterlerde günlük ortalama 20-25 kaza oluyor. Bu kazalar da bulundukları bölge itibarıyla çok büyük yoğunluklara neden oluyor. Özellikle kaldırılması için vinç, çekici gibi aracalar gerektiği zaman bu trafik daha da artıyor. Hızlı bir şekilde tutanağın tutulması, araçların kaldırılması yüzde 10 -15 oranında genel trafiğe etki ediyor. Bölgesel olarak da yüzde 40 yaklaşan bir trafik oluşturuyor" şeklinde konuştu.2020 YILINDA 211 BİN HAFİF HASARLI KAZA MEYDANA GELDİİstanbul Ticaret Üniversitesi Ulaştırma Sistemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı da hafif hasarlı kazaların sayısına dikkati çekerek, "Trafikte 3 ana akım var. Serbest akım, kararsız akım ve zorlamalı akım. Serbest akımda ne kadar araç olursa olsun trafik etkilenmez. Kararsız akımda araçlar birbirini etkilemeye başlıyor. Sonrasında ise zorlamalı akım yani kuyrukların, duraksamaların olduğu trafik ortaya çıkıyor. Kararsız akımda ufak bir hareket, kaza zorlamalı akıma dönüştürüyor. 2020 yılında İstanbul'da emniyete yansıyan ölümlü ve yaralanmalı kazalar 14 bin 913 adet. Tutanak tutulan kaza sayısı ise 211 bin kaza olmuş. 2021 yılının 2,5 aylık süre zarfında ise tutanak tutulan 38 bin 503 kaza meydana gelmiş. Emniyete yansıyan kaza sayısı ise bin 234 adet" ifadelerini kullandı."MASLAK'TAKİ TRAFİK HACIOSMAN YOKUŞUNA KADAR İLERLİYOR""Artık şu kontağı kapatıp, bırakıp, gitmek istiyorum" diyen 30 yıllık minibüsçü Aydın Özan, "Trafiği çok etkiliyor bu hafif hasarlı kazalar. Zaman zaman biz de yaşıyoruz bu tür kazalar. Bu yüzden çok mustaribiz. Özellikle şirket aracı kullananlar çok fazla irdeliyorlar. Kendileri hatalı oldukları zaman bile polis çağıralım diye ısrar ediyorlar. Trafiği alt üst ediyor bunlar. En ufak kazada Maslak'taki trafik Hacıosman yokuşuna kadar ilerliyor" ifadelerini kullandı.Taksi şoförü Ahmet Solin de "Artık olan olmuş, fotoğrafını çekip, aracı kenara çekip tutanağı tutmak gerekiyor. Sebepsizce bekliyorlar. Geçerken de kızıyoruz. Bir bilinçsizlik söz konusu. Sigorta poliçesinin ne işe yaradığını bilmiyor. Her seferinde polisi aramak istiyorlar. Poliçede nasıl yazılacağı da yazıyor" dedi. DHA

İstanbul Sözleşmesi'nin feshiüzerine Danıştay'a başvurdular

İstanbul Sözleşmesi'nin feshi üzerine Danıştay'a başvurdular HKP, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karşı Danıştay’a başvuruda bulundu. Öte yandan Eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu da kişisel Twitter hesabında yaptığı açıklamada İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının Danıştay'a taşındığını açıkladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası ile İstanbul Sözleşmesi’nden çekilinmesine yönelik tartışmalar sürerken Halkın Kurtuluş Partisi (HKP) avukatları harekete geçerek konuyu Danıştay’a taşıdı. HKP avukatları Ayça Okur, Doğan Erkan, Sait Kıran ve Metin Bayyar, İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararına karşı yürütmenin durdurulması ve iptal edilmesi istemiyle Cumhurbaşkanlığı hakkında Danıştay 10. Dairesi’nde dava açtı.Dava dilekçesinde, “9 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3. Maddesinin Anayasanın sayılan maddelerine aykırılığı iddiamızın kabulüyle iptali ve iptal kararı verilene kadar maddenin uygulanmasının tedbiren durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi” talep edildi.“ANAYASA’YA VE HUKUK’A AYKIRIDIR”HKP avukatları tarafından Danıştay’a verilen dava dilekçesinde, İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanı kararıyla feshedilmesinin Anayasa’ya, Kanun’a, Hukuk’a aykırı bir karar olduğunu vurgulanarak iptali edilmesi gerektiği belirtildi. Dava konusunun işlemin Anayasa’nın 2. Maddesi’nde belirtilen “demokratik hukuk devleti” ilkesine aykırı olduğu belirtildi. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi kararının Anayasa’nın 5. Maddesinde düzenlenen “devletin amaç ve görevleri” ilkesine aykırı olduğu belirtildi.HKP avukatları dilekçede, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek yapılan düzenlemede kamu yararı olmadığını kişisel ve siyasal bir yarar sağlama amacıyla yapıldığını belirtti. Dilekçede, Erdoğan’ın kadınlara yönelik söylediği “Ben zaten kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum”,“Kadın cinayetleri abartılıyor” gibi sözleri hatırlatılarak, “Anayasaya ve Uluslararası kabul edilen temel insan haklarına katkı sağlayacak bir karar almak yerine kendi şahsi siyasi görüşüne yarar sağlamak maksadıyla bir karar almıştır” ifadelerine yer verildi.“TAM KANUNSUZLUK HALİ MEVCUTTUR”Erdoğan tarafından alınan kararın Anayasa’nın 90. maddesi ve 104. maddesine aykırı olduğu belirtilen dilekçede, “Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Recep Tayyip Erdoğan, bir Cumhurbaşkanlığı kararı ile yani bir idari karar ile yasayı feshetmeye kalkmaktadır! Bu davranış, hem yasama fonksiyonunun gaspı hem de Anayasanın açık ihlalidir. Tam Kanunsuzluk niteliğindeki bu idari işlem kabul edilemez. Cumhurbaşkanlığı kararı ya da kararnamesi ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin düzenleme yapılamaz” ifadelerine yer verildi.“YÜRÜTMENİN DURDURULMASI TALEBİ”İstanbul Sözleşmesi’nin uygulama dışı bırakılması, kadına karşı şiddet konusunda geriye dönüşü olmayan ve telafisi imkânsız zararlara sebep olacağı belirtilen dilekçede, “Her gün onlarca kadın, söz konusu uluslararası sözleşmeye dayanarak mahkemelere ve kolluk kuvvetlerine başvurmaktadır. Her an kadınların öldürüldüğü, cinsel saldırıya uğradığı, sömürüldüğü ve bunun iktidarın dava konusu işlem ve benzeri yaklaşımlarıyla desteklendiği bir ortamda, Kadın Cinayetlerine ve Tecavüzlerine Dur Demek için, öncelikle yürütmenin durdurulması kararı verilmesini talep etmekteyiz” ifadelerine yer verildi.EMİNAĞAOĞLU DA DANIŞTAY'DAÖte yandan Eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu da kişisel Twitter hesabında yaptığı açıklamada İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının Danıştay'a taşındığını açıkladı.İSTANBUL SÖZLEŞMESİNE DAVA Dün bir tv programında yaptığım çağrı üzerine bir müvekkilimin adına İstanbul Sözleşmesi hakkında Daniştay'da dava açılmıştır.Boş dilekçe örneği de isteyenlerin kullanmaları için kamuoyunun bilgisine sunulmuştur.Av. Ömer Faruk Eminağaoğlu pic.twitter.com/DcnM9XRHj1— Ömer F. Eminağaoğlu (@eminagaoglu) March 22, 2021 cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter