News - Haberler
Ege kıyılarında göçmen dramıdevam ediyor
Ege kıyılarında göçmen dramı devam ediyor KONUK YAZAR | Anıl Talat Eryontuk, Cumhuriyet'in Ege'si için yazdı... Ülkelerinden kaçan göçmenlerin Avrupa ülkelerine gitmek üzere verdiği mücadele devam ediyor.Savaş ve iç karışıklıklardan kaçarak Avrupa’ya gitme hayaliyle yola çıkan göçmenler geçiş yolu olarak Yunanistan’a yakın olduğu için Ege kıyılarına tercih ediyor.Denizyoluyla kaçış esnasında malesef birçoğu ölümle burun buruna geliyor.Kimsesizler mezarlığı yüzlerce ismi belli olmayan göçmenle dolu.Şişme botlar ve arızalı teknelerle canlarını hiçe sayarak kaçan göçmen sayısı ölümlere rağmen hâlâ sürüyor.Bu kaçışın ana merkezlerinden biri İzmir’in Basmane semti.Suriye’de yaşanan iç savaş ile Irak, Afganistan, İran gibi farklı ülkelerde yaşadıkları sorunlar nedeniyle bu bölgeye gelen göçmenlerin gerçekten işi zor.Yıllardır hem ulusal hem yerel medyada bu konu dile getirilse de henüz çözülebilmiş değil.Özellikle burada ikamet eden yahut otellerde kalan göçmenlerin insan tacirlerinin elinde adeta bir kuklaya dönüştükleri ayan beyan ortada iken.Üzerlerine birkaç giyim eşyası, yiyecek ve can yeleği alan göçmenlerin otobüs, TIR ve kamyon kasaları üzerinde kıyı bölgelerinde kendilerini bekleyen tekne ve botlara binerek çıktığı umut yolculuğu hepimizi çok üzüyor.Ege kıyılarında her gün 10’a yakın göçmen teknesi Yunan adalarına gidiyor. Birçoğu sorunsuz geçiş yaparken, kimileri Sahil Güvenlik ekiplerine yakalanıyor. Maalesef bir kısmı da aşırı yük ve hava şartlarından dolayı batan teknelerde can veriyor.Başta Ege olmak üzere Akdeniz’de de durum aynı.Devletler ise konuya seyirci.Hatta Avrupa Birliği (AB) Sınır Güvenliği Örgütü (Frontex), Yunanistan kıyılarındaki göçmenlerin adil sorgulama şansı olmadan yasa dışı bir şekilde Türkiye'ye geri gönderildiği ve temel haklarının ihlal edildiğine dair kanıt bulunamadığını açıkladı.Ne komik!Türkiye’nin, göçmen krizinin kaynağının oluşturan Ortadoğu ülkelerine komşu olması, göçmenlerin geçiş güzergahı olarak kullandığı Ege Denizi, Akdeniz ve Karadeniz’e kıyısının bulunması, hem bu sorunun odağında yer almasına sebebiyet vermekte, hem de çözümün kaçınılmaz bir tarafı olmasını sağlamaktadır.Kuşkusuz ki meselenin iç güvenlik ve sosyo ekonomik boyutundan ziyade, insani yönünü ön planda tutulmalıdır.Bu önem sadece Türkiye’den değil tüm Avrupa ülkelerinden gelmelidir.Avrupa ülkelerinin insan haklarını öne alan temel felsefesini hayata geçireceği yeni bir politika içine girmesi, bölgedeki krizin nihai çözüme kavuşturulmasına zemin hazırlayacaktır diye düşünmekteyim.Yaşam mücadelesi veren göçmenlerin yaşadıkları günümüz dünyası için utanç verici bir tablo.Ve bu tablonun değişmesi için tüm devletlerin elini taşın altına sokması lazım.Peki bunu istiyorlar mı?Kocaman bir hayır! cumhuriyet.com.trPapa Francis: Suçörgütleri salgınıkendilerini zenginleştirmek için kullanıyor
Papa Francis: Suç örgütleri salgını kendilerini zenginleştirmek için kullanıyor İtalya’da 21 Mart’ta gerçekleşen Mafya Kurbanlarını Anma Günü’nde konuşma yapan Papa Francis, dünyadaki tüm mafya kurbanlarını anarak, suç örgütlerinin kendilerini zenginleştirmek için koronavirüs (Covid-19) salgınından faydalandığını belirtti. Katoliklerin dini lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Francis, 'Mafyanın Masum Kurbanlarını Anma Günü'nünde yaptığı konuşmada, dünyanın farklı noktalarında suç örgütlerinin yolsuzlukla kendilerini zenginleştirmek için koronavirüs salgınını bir araç olarak kullandığını söyledi.Aralık ayında, genel merkezi Fransa'da bulunan Interpol, hem fiziksel hem de çevrimiçi Covid-19 aşılarını hedefleyen organize suç ağlarına hazırlıklı olunması konusunda küresel bir uyarı yayınlamıştı. Mart ayında ise Güney Afrika yetkilileri, Interpol'ün küresel uyarısını takiben yüzlerce sahte Covid-19 aşısına el koymuştu./Archive%5C2021%5C3%5C22%5C122454417-papa-francis-suc-orgutleri-salgini-kendilerini-zenginlestirmek-icin-kullaniyor_2.jpg/Archive%5C2021%5C3%5C22%5C122454652-papa-francis-suc-orgutleri-salgini-kendilerini-zenginlestirmek-icin-kullaniyor_3.jpg DHAKerem Kamal'ın olimpiyat gururu
Kerem Kamal'ın olimpiyat gururu Kerem Kamal, Macaristan'da düzenlenen elemelerde kariyerinde ilk kez olimpiyat kotasını alırken yine altın madalyayı da boynuna taktı. /Archive/2021/3/22/115429905-kerem-kamalin-olimpiyat-gururu_1.jpgManisa Akhisar'da yetişip henüz çok genç yaşında kendisinden yaşça büyük rakipleri arasında elde ettiği uluslararası başarılarla Türkiye'nin gururu olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü güreşçisi Kerem Kamal, Macaristan'da düzenlenen elemelerde kariyerinde ilk kez olimpiyat kotasını alırken yine altın madalyayı boynuna taktı. Yıldızlar ve gençlerde Avrupa ve Dünya Şampiyonası'nda kazandığı altın madalyaların ardından büyüklerde ilk kez katıldığı 2019 Avrupa Güreş Şampiyonası'nda bronz, 2020 Avrupa Şampiyonası'nda ise gümüş madalya kazanan 21 yaşındaki sporcu, Macaristan'da düzenlenen elemelerde de kendi adına ilki başardı.Kerem, Tokyo Olimpiyatları Avrupa Elemeleri'nde 60 kiloram grekoromen stilde finale çıkıp kariyerinde ilk kez olimpiyat kotasını aldıktan sonra dün finalde Alman rakibi Etienne Kinsinger'i 5-1 yenerek altın madalyayı da boynuna taktı. 2019 yılında Dünya Güreş Birliği (UWW) tarafından yılın en iyi genç grekoromen güreşçisi seçilen sporcu, 23 Temmuz-8 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek Tokyo Olimpiyatları'na yine bir ilki gerçekleştirip madalya almak için gidecek. Olimpiyatlar ve kota müsabakaları geçen yıl koronavirüs pandemisi nedeniyle ertenmişti. 5 çocuklu ailenin en büyük çocuğu olarak imkansızlıklar içinde büyüyen, güreşte okul seçmelerinde tesadüfen keşfedilen Kerem, başarılarıyla kolu felçli annesi ve zihinsel engelli küçük kız kardeşinin de umudu olmuştu. DHAİşvaadiyle imzaladığıformla 158 bin dolar borçlandırıldı
İş vaadiyle imzaladığı formla 158 bin dolar borçlandırıldı Antalya'da çiftçilik yapan Aydın Öztürk, 15 yıllık arkadaşı G.Y. ve M.T. tarafından kamu kurumunda iş bulma vaadiyle imzalatılan sahte form sonrası, evine gönderilen 158 bin dolar borca karşılık başlatılan icra takibiyle hayatının şokunu yaşadı. Öztürk, “Kendi halinde küçük bir çiftçiyim. Ailemle domates yetiştiriyorum. 158 bin doları bu yaşıma kadar görmedim" dedi. Olay, iki ay önce Antalya'nın Aksu ilçesinde meydana geldi. Çiftçilik yapan Aydın Öztürk, iddiaya göre ağabeyinin asker arkadaşı olan ve 15 yıldır tanıdığı G.Y.'nin 'Devletin üst kademelerinde tanıdıklarım var. Seni koruma olarak kamu kurumunda işe sokacağım' teklifini kabul etti. Bir hafta sonra G.Y. Öztürk'ü arayarak, 'Hakimler, savcılar seni görmek istiyorlar' diyerek tekrar buluşmaya çağırdı.Bir süre sonra kendisiyle tanışmak isteyen birinin söylenmesi üzerine Öztürk ve G.Y. Denizli'ye gitti. Burada işe girişini halledeceğini söyledikleri M.T. ile tanıştı. G.Y. ise işe giriş belgelerinin geldiğini söyleyerek, Öztürk'e bir evrak gösterdi ve bu kağıda imza attırdı. Bir süre sonra ise M.T. ve G.Y. Öztürk'ten işe giriş için 'evrak parası' adı altında 30 bin lira aldı.Uzun süre ikiliden haber alamayan Öztürk, bir gün evine icra gelince büyük şok yaşadı. Öztürk, imzasının bulunduğu 158 bin dolarlık senedin icra dosyasına baktığında, kendi imzasını ve eşine adına da uydurulmuş bir imza atıldığını görünce dolandırıldığını anladı. Öztürk, bunun üzerine avukatı aracılığıyla şüpheli kişiler hakkında şikayetçi oldu. Ancak şüpheli kişiler hakkında takipsizlik kararı verildi. Öztürk ise dosyanın tekrar incelenmesini istiyor.Ağabeyinin 15 yıllık arkadaşı olduğu için güvenini kazandığını söyleyen Aydın Öztürk, “G.Y. beni özel bir koruma şirketinde işe sokmak için gerekli evrakı imzalattı. Üzerinde Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı ve Jandarma'nın amblemlerinin olduğu kağıda bana imza attırdı. Bir süre sonra bu işin sahtekarlık ve dolandırıcılık olduğunu öğrendim. İmza attığım evrakla beni 158 bin dolar borçlandırmışlar. Gerekli makamlara suç duyurusunda bulundum" dedi."ŞİKAYETÇİ OLDUM AMA..."Evine icra gelince büyük şok yaşadığını belirten Öztürk, “Beni dolandıran kişi bana 'Savcı, hakim ablam ve eniştem var. İçişleri Bakanlığı'nda tanıdığım isimler var' diyerek beni başka isimlerle tanıştırdı. İşe girmem için dosya masrafı diye benden 30 bin lira aldılar. 8-10 bin lira maaş alacağımı söyleyerek beni kandırdılar. Şikayetçi oldum ama takipsizlik kararı verildi. Ben bu dosyanın tekrar incelenmesini istiyorum" diye konuştu.Yüksek meblağdaki borcu ödeyemeyeceğini söyleyen Öztürk, “Benim evime icrayla girmek istediler ben de evime almadım. 158 bin doları görünce şoka uğradım. Ben çiftçiyim. 158 bin dolar parayı bu yaşıma kadar görmedim. Kendi halinde küçük bir çiftçiyim. Fazla parayla, pulla işimiz olmaz. Ailemle domates yetiştiriyorum. Beni dolandıran şahıslar ağabeyimin asker arkadaşı. 15 yıldır evimize geldi, birlikte yedik, oturduk. Neden beni bu duruma düşürdü anlamadım" dedi. DHADolandırıcıların 'kargo gönderimücreti' tuzağı
Dolandırıcıların 'kargo gönderim ücreti' tuzağı Tüketiciler Birliği Antalya Şube Başkanı Neşet Gündüz, dolandırıcıların, son dönemde 'kargo gönderim ücretinin faiziyle ödenmemesi halinde icra takibi başlatılacağı' yazılı telefon mesajı gönderdiği kişileri tuzağa düşürmeye çalıştığını söyledi. Tüketiciler Birliği Antalya Şube Başkanı Neşet Gündüz, dolandırıcıların son dönemde 'kargo gönderim ücreti' bahanesiyle telefondan kısa mesaj gönderdiği kişileri kandırmaya çalıştığını dile getirdi. Derneğe ulaşan şikayetlerde, kişilerin telefonuna, 'Tüketici kanununa aykırı davranarak almadığınız kargonuz sebebi ile firmanın oluşan kargo gönderim bedeli ve zararından dolayı faiz, avukat, vekalet ücreti, dosya masrafları eklenerek icra takibi başlatılacaktır. Bu aşamada banka hesapları, taşınır taşınmaz mallarınız ve evinize icra marifeti ile haciz işlemi yapılabilir. Lütfen en kısa sürede bizimle 08.30- 17.30 mesai saatleri içerisinde iletişime geçmeniz rica olunur' yazılı mesaj geldiğini anlatan Gündüz, bu mesajlara itibar edilmemesi gerektiğini söyledi.'MESAJ GELDİĞİNDE TELAŞLANMAYIN'Mesajın gönderildiği numarayla irtibat kurulması halinde kişilerin dolandırılma riskiyle karşı karşıya kalacağını anlatan Gündüz, şöyle konuştu:"Kargo şirketlerinden geldiği sanılan, ancak alakası olmayan bu yöntemin tuzağına maalesef düşen tüketicilerimiz olmuştur. Bu mesaj birçok tüketicimize gönderilmiş ve gönderilmeye devam ediyorlar. Bu mesaj cep telefonunuza geldiğinde telaşlanmayın, baştan sona dolandırıcılık kokuyor ve hukuki suç teşkil etmektedir. Kargo şirketlerinin böyle bir usulü yoktur."Tüketicilere gönderilen telefon mesajının altında zaman zaman irtibat numarası olarak avukat adının kullanıldığına dikkati çeken Gündüz, "Tehdit, şantaj ve taciz hukuki bir suçtur. Hiçbir firma bu suçu işlemez. İnandırıcılığı pekiştirmek için avukat olduklarını iddia ederek mesaj yollanıyor. Avukatlar böyle bir mesaj göndermez ve göndermemelidirler. Bu usule, TCK'nın 123. maddesi ve de baro yönetmeliklerine aykırıdır, suçtur" diye konuştu./Archive%5C2021%5C3%5C22%5C113048714-dolandiricilarin-kargo-gonderim-ucreti-tuzagi_2.jpg'SAVCILIĞA ŞİKAYETTE BULUNUN'Dolandırıcıların mesajlarını genellikle 50 yaş üstü kişilerin telefonuna gönderdiğine dikkat çeken Gündüz, tüketicilere şu çağrıda bulundu:"Tüketicilerimiz böyle bir mesaj geldiğinde paniklemesin, savcılığa şikayette bulunsun. Tüketici derneklerine başvursun. Sakın telefon açıp muhatap olmasınlar. Bunlar o kadar kurnaz ki ne yapıp edip sizleri dolandırabilirler. Nitekim Afyonkarahisar'da internet üzerinden verdiği ilaç siparişini almadığı için firmayı zarara uğrattığı bahanesiyle bir vatandaşımız kişilere 75 bin lira göndererek dolandırıldı."/Archive/2021/3/22/113047198-dolandiricilarin-kargo-gonderim-ucreti-tuzagi_1.jpg DHAYeniçağyazarıUğuroğlu'ndan dikkatçeken Bahçeli yorumu: AKP'yi kapattırmak mıistiyor?
Yeniçağ yazarı Uğuroğlu'ndan dikkat çeken Bahçeli yorumu: AKP'yi kapattırmak mı istiyor? Yeniçağ gazetesi yazarı Orhan Uğuroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Uğuroğlu, Bahçeli'nin amacı; AKP'yi de kapattırmak mıdır? Söz verdiği gibi; Erdoğan'ı Yüce Divan'a göndermek midir" ifadelerini kullandı. Yeniçağ gazetesi yazarı Orhan Uğuroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Orhan Uğuroğlu, "Bahçeli'den çok şüpheleniyorum" başlıklı yazısında, Bahçeli'nin, AKP'yi kapattırmak istediğini iddia etti.Uğuroğlu, "Bahçeli'den çok şüpheleniyorum... Bahçeli'nin amacı; AKP'yi de kapattırmak mıdır? Söz verdiği gibi; Erdoğan'ı Yüce Divan'a göndermek midir" ifadelerini kullandı.Uğuroğlu'nun yazısının ilgili bölümü şöyle:"AKP biliyorsunuz parti kapatılmasına karşıydı.- Erdoğan ve AKP'liler HDP kapatılma davasında okların kendilerine döneceğinden endişe mi ediyorlardı?MHP ise özellikle son aylarda HDP'nin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yoğun baskı yapmaya başladı.Bugüne kadar 'erken seçim' çıkışları ile siyasete yön veren Devlet Bahçeli ne yapmak istemektedir?'Başbakan ve hükümetinin Yüce Divan'a çıkma günü yaklaşmaktadır' diyen Bahçeli'nin sözlerini hatırlayarak kendi kendime soruyorum?Hele hele Başsavcılığın HDP iddianamesini 'Çözüm Süreci' bölümü ile ekindeki 'İmralı notları' kitabını da görünce;- Bahçeli'den çok şüpheleniyorum...Bahçeli'nin amacı;- AKP'yi de kapattırmak mıdır?Söz verdiği gibi;- Erdoğan'ı Yüce Divan'a göndermek midir?" cumhuriyet.com.trPiyasalarda birçarpıcıveri daha: Türkiye tarihinde bir ilk!
Piyasalarda bir çarpıcı veri daha: Türkiye tarihinde bir ilk! Uzun vadeli dolar cinsi tahviller, Merkez Bankası başkanı Naci Ağbal'ın görevden alınmasının ardından tarihteki en büyük günlük düşüşünü kaydetti. Türkiye'nin uzun vadeli dolar cinsi tahvilleri, Merkez Bankası (TCMB) başkanı Naci Ağbal'ın hafta sonunda görevden alınmasının ardından tarihteki en büyük günlük düşüşünü kaydetti. Tradeweb verilerine göre, Türkiye'in 2045 vadeli dolar cinsi tahvili 9.7 sent düşüşle Ağbal'ın TCMB başkanı olarak atandığı Kasım başında gördüğü seviye olan 87.01 sente geriledi. ReutersDown Sendromu bir hastalık değil
Down Sendromu bir hastalık değil Türkiye Down Sendromu Derneği, 21 Mart Dünya Down Sendromu Günü’nde düzenlediği farkındalık hareketiyle Down Sendromunun bir hastalık olmadığını, sadece +1 farklılık olduğunun altını çiziyor. Dünya genelinde 6 milyon, Türkiye’de ise ortalama 70 bin kişinin Down Sendromlu olduğu tahmin ediliyor. Down Sendromlu bireyler, hayata karışmalarını zorlaştıran genetik farklılıklarına karşın sevgiyle, eğitim ve sosyal farkındalıkla bu durumu tersine çevirebiliyor. Türkiye Down Sendromu Derneği Genel Sekreteri Fulya Ekmen, down sendromun etkilerini hafifletecek ve kişiyi bağımsız yaşama hazırlayacak elimizdeki en önemli araçların eğitim ve hayata aktif olarak katılım olduğunu vurgulayarak “21 Mart sadece Down sendromlu bebekleri, çocukları, yetişkinleri değil kendi önyargılarımızı ve farklılıklarımızı da fark etmemiz, bunları anlayıp öz eleştiri yapmamız gereken bir gün” dedi. Ekmen, down sendromunun 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozom bulunması nedeniyle ortaya çıkan bir durum olduğunu anımsatarak “Genetik bir farklılıktır. Yaklaşık bin doğumda bir görülen Down Sendromu; hafif veya orta derecede zihinsel özel gereksinime, motor ve dil gelişiminde gecikmelere sebep olmaktadır” dedi. Bazı testlerle anne karnında tespit edilmesinin mümkün olduğunu anımsatan Ekmen, “Down sendromunun etkilerini hafifletecek ve kişiyi bağımsız yaşama hazırlayacak elimizdeki en önemli araçlar eğitim ve hayata aktif olarak katılım. Doğdukları andan itibaren başlayan ve ömür boyu devam eden eğitimler sayesinde down sendromlu bireyler özel gereksinimli olmayan akranları ile aynı sınıflarda okuyabiliyor, liseye ve üniversiteye gidebiliyor. Ardından herkes gibi gerçek iş ortamlarına katılarak iş hayatının verimli bir üyesi olabiliyor. Bu sayede de toplumsal hayatın bir parçası olarak bağımsız veya yarı bağımsız olarak katılabiliyor. 21 Mart Dünya Down Sendromu Günü, Down sendromlu bireylerin başarıları ve içinde yaşadıkları topluma kattıkları değerler hakkında toplumsal bilinç yaratmanın yanı sıra farklılıkların toplumu geliştirdiğinin vurgulanması açısından da çok önemli bir fırsat sunuyor” diye konuştu. /Archive/2021/3/22/111544537-down-sendropmu.jpgCOVİD SORUNLARI ARTIRDI Ekmen, özetle şunları söyledi: “Tüm çocuklar, ayrımcılığa uğramadan, ihtiyaç duydukları destekleri alarak okul öncesi dönemden itibaren birlikte okumalıdır. Covid19 pandemisi özel gereksinimli kişilerin yaşadığı sorunları çok artırdı. Çocuklar uzun süre hiçbir şekilde eğitime erişemedi. Down sendromlu çocukların hayatında eğitimin kesintisiz olması gerekirken bir yıldır eğitimden uzak kalan çocuklar var. Down sendromlu 18 yaş üstü yetişkinlerin Covid19 açısından yüksek risk altında olduğunu, hastalığı ağır geçirme risklerinin diğer kişilere göre çok daha yüksek olduğunu ve 40 yaş üstünde olanların ölüm oranlarının nüfusun kalanına göre çok yüksek olduğunu ortaya koyan bilimsel çalışmalar yayınlandı. Bunun sonucunda Sağlık Bakanlığı’ndan Down sendromlu yetişkinler için aşı önceliği talebinde bulunduk. Talebimizin acil olarak ele alınmasını ve sonuçlandırılmasını bekliyoruz. Sibel BahçetepeSinema sinemada izlenir
Türkçe Haberler En Son Başlıklar Sinema sinemada izlenir “Kültür yok, gelecek yok.” Pandemi koşullarından etkilenen yerlerden başta geleni sinema salonları. Nisanda açılacağı sözü verilen sinema salonları işletmecileri, salgının artış hızından endişe ederken sanatçılar da ‘alışveriş serbest, kültür yasak’ diye tepki gösteriyor. Konuk yazar: Emel SeçenSinema dünyası can çekişiyor... 1975 yılından beri dağıtılan Fransa’nın Oscar ödülleri olarak anılan Cesar Ödüllerine bu yıl, ne 7 ödüllü Adieu Les Cons, ne başka film damga vurdu.57 yaşındaki Fransız aktris Corinne Masiero, “En iyi kostüm ödülünü” takdim etmek üzere sahneye 1976 yapımı, Stephen King’in ilk romanından uyarlanan Brian De Palma’nın yönettiği “Carries, Şeytan Balosu/ Günah Tohumu” filminde yer alan eşek kostümü ile çıktı. Kostümün altındaki beyaz elbise kan ile sıvanmıştı ve hepsini üzerinden atıp: “Çırılçıplağız! İşte böyleyiz” dedi. Çünkü karnında “Kültür Yok, Gelecek Yok” ve sırtında Fransa Başbakanına ithafla “Bize sanatı geri ver, Jean!” yazılıydı. Pandemi dönemi boyunca, son üç aydır sinema salonlarının kapalı olması nedeni ile hükümeti eleştiren tavra; bazıları gülerken, bazıları alkışlıyor ve bazıları ise gözlerini kapamayı tercih ediyordu. Corinne Masiero, konuşmasında geçici iş kontratıyla çalışan Roger isimli sinema işçisini temsilen “Kim, Roger’in derisini istiyor” diye bitirdi sözünü. En İyi Senaryo dalında Cesar ödülüne layık görülen Stephane Demoustier ise “Çocuklarım Zara’da alışveriş yapabiliyor ama sinemaya gidemiyor, bunu anlamak mümkün değil” diye sesini yükseltti. Bizde de öyle maalesef! Kasım 2020’den itibaren önce aralık sonu, sonra ise “sektörün de talebi” açıklaması ile açılışı, 1 Mart 2021 tarihine uzayan Türkiye’de sinema salonlarında neler oluyor, araştırdık.En son bıraktığımızda, Beyoğlu Sineması kapanmış, Cinemajestic ise biriken borçları ile cebelleşiyordu. Beyoğlu, sinemanın bir zamanlar kalbi gibiydi. Seksenlerin sonlarında TRT’de yayımlanan Ferhan Şensoy’un yazıp, yönettiği Şey Bey dizisinin, skeçlerinde Hümeyra telefonu açarken “Fal bilim merkezi buyurun!” repliğini kullanıyordu. Bundan sonra sık sık kullanabiliriz, çünkü ülkede ne sanat var, ne bilim var!/Archive/2021/3/22/063644119-kul-manset-rnk.jpgİŞTE BİZİM ÇIPLAKLIĞIMIZ...Sanat yoksa yaşamak için fala umut bağlanan bir sinema salonu, son aşamada Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan gelecek yardımı bekliyor. İlk önce Cinemajestic sahibi Şahin Dilbaz ile konuştuk.- Siz, 1975 yılından beri sinemanın her dalındasınız. Kasım 2020’den beri neler oluyor, sinema afişleri yerinde neden FAL yazıyor?Şahin Dilbaz: Mecburiyet, dikkat çekmek için sinemaya yeniden kavuşmayı beklerken şimdilerde sadece tost, simit ve çay, yanına kahve ve fal yaparak ayakta kalmaya çalışıyoruz. Kapalı olduğumuz süreçte faturalar birikti, her şeye faiz işliyor. Her gün sabah 7, akşam 19.00 buradayız ve içerdeki personele cebimden ödeme yapıyorum.- Kira ve diğer yardımlardan siz hiç yararlanmadınız mı?Gözleri doluyor, Şahin Bey’in, yetmişe merdiven dayamış, içini çeke çeke anlatmaya çalışıyor:Biz o grupta değildik ama devlet 159 işletmeye 100 bin lira vereceğini söyledi, evrak tamamlandı, beklemedeyiz, alınca zaten birikmiş borçlara gidecek. Bağlı olduğumuz oda, nisan ayının başı gibi salonların açılacağını belirtti, oturduk böyle, hepimiz bekliyoruz. Bir yandan belediyeye ait emlak vergisi, çöp, katı atık vergisi, işgaliye yapılandırma 1. taksiti ödedik ama bir öteleme, yapılandırma destek verilse, biraz soluk alabileceğiz. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi personel çıkarmıyor ama sigortasını ödüyoruz. Dört ay tamamlandı, 2020 zaten kapalıydı, sıkıntımız çok büyük. 1 Mayıs tarihine kadar, eğlence vergisi kalktı ama kapalıyız, açılınca tamamen kalkmasını istiyoruz. Düşünün kalabalık olunca cadde bir yandan kapanıyor, hayatımız sinema, ben burada İKSV, Boğaziçi, Kore Film Günleri yaptım, en son Fellini 100 yaşında -ücretsiz-etkinlik düzenledik. Şimdi yapayalnız, baharı bekliyoruz.- Makinistiniz, yılların emekçisi Ali Koçoğlu, bu yıl SİYAD EMEK Ödülüne layık bulundu, buna sevindiniz mi?Hakikaten emektar, emeği tartışılmaz hem burada hem bundan önceki çalışma hayatında, sinemaya katkısı büyüktür. Hak etmiştir, bizim için gurur verici, hepimizi sevindiren bir olay./Archive/2021/3/22/063644900-kul-oguzhan-durmus-rnk.jpgİkinci durağımız, 1989 Beyoğlu Sineması Müdürü Oğuzhan Durmuş.- Cuma günlerinin basın gösterimleri ile vazgeçilmezi Beyoğlu Sineması, gerçekten tamamen mi kapandı yoksa pandemi için bir mola mı, kasım ayından itibaren?Oğuzhan Durmuş: Biz, 29 Şubat 2020’de özel filmler ile tam hareketlenmiştik, pandemi nedeni ile kapandık, sonra tekrar açıldık ama hiç seyirci ile buluşamadık. Kaldı ki 2017 yılında tadilat geçirdik, süreç içinde yenilenme devam etti ama kapatmak zorunda kaldık. Kira ve giderler bizi ciddi zorluyor. Halep Pasajı içerisinde, sekiz farklı mal sahibi var ve hepsinin farklı farklı kira talebi. Kimi alınsın, kimi alınmasın dedi, biz kiramızı ödemek zorundayız, seyirci olmasa bile gelen faturaları ödemek durumu var.- Kültür Bakanlığı’nın desteğini alabildiniz mi?Bakanlıktan 90 bin TL’lik bir yardım söz konusu fakat bu, 2020 yılı için geçerli, onun da şartı var! Kültür Bakanlığı destekli Türk filmi seçkilerinden 12 filmi 3 seans oynatmak zorunluluğu. Ve bahsi geçen 3 seansın ikisi, saat 16.00’dan sonra olacak. Biz zaten Körfez, Kapan gibi filmleri seyirci ile buluşturamadık ki, onların seyircisi ayrı. 4/8/12 olarak tamamlamak durumundaydık ve üçe gelmiştik ki, pandemi ve sonrası yasaklar geldi. - O zaman siz önce eldeki bu filmlerden başlamak durumundasınız.Tabii, 2020 yardımını alabilmek için, zaten 2021 için süre geçti.- Bu arada 22 yıllık makinistiniz Mehmet Nevroz ayrılmak zorunda kalmış, diğer personeliniz Covid-19 tedavisi görmüş.Gerçekten sözle ifade edemeyeceğimiz zor günler geçiyor, Mehmet Bey bizim için son derece kıymetli ama olağanüstü şartlar buralara kadar getirdi. Diğer arkadaşımızın sağlığı çok iyi. Şimdi arada burayı kiralamak ve çekim yapmak için talepte bulunanlara veriyoruz, onun dışında biz de önümüzü göremiyoruz, öylece bekliyoruz.- Peki, dağıtımcılar ile durum nasıl?Geçen hafta iki dağıtımcımız ile toplantı gerçekleştirdik, süreci değerlendirdik. Biz, “ bugün açın!” deseler, hazırız ama gerçekten 1 Nisan gibi açılacak mı? Açılınca neler yaşayacağız hepsi ütopya gibi./Archive/2021/3/22/063645416-kul-nurdan-hnm-rnk.jpg913 SİNEMA SALONUSon durağımız, hem dağıtım hem sinema salonları ile geniş yelpazeye sahip, CJ CGV Mars Cinema Group CEO’su Nurdan Ulu Horozoğlu ile.- CJ CGV olarak genelde ama en çok Türkiye için, “sektörün de talebi” açıklaması ile Kasım 15 tarihinden itibaren salonlar kapalı ve ne zaman açılacağına dair bir belirsizlik hâkim, süreç içerisinde kaç sinema salonunuz var ve nasıl etkilendiniz?Türkiye genelinde 108 lokasyonda 913 salonumuzla sinemaseverlere hizmet veriyoruz. Pandemi sürecinden tabii ki sektörümüzün geneli gibi biz de etkilendik ama olumsuzluklara odaklanmak yerine çalışmalarımıza aralıksız devam ettik. Sinema salonlarımızda tüm teknik altyapımızı elden geçirdik. Bu süreç boyunca başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere, sinema ekosisteminde yer alan yapımcılardan dağıtımcılara, diğer sinema operatörlerine kadar hepsiyle bu süreçte iletişimimizi koruduk. Salgın sonrası hangi adımları atabileceğimizi, ekosistemimizi nasıl koruyabileceğimizi hep birlikte değerlendirdik.Bugün geldiğimiz durumda ise İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan genelgeye göre sinema salonlarının açılışı 1 Nisan olarak belirlendi. Ancak pandeminin seyri planlamaları değiştirebilir çünkü toplum sağlığı her şeyden daha değerli. Biz de alınan kararları her zamanki gibi titizlikle takip etmeye devam ediyoruz.- Mart 2020 tarihinde AVM içerisinde yer alan dükkânlardan kira alınmayacağı açıklanmıştı, bundan yararlanabildiniz mi? Ya da farklı bir yardım söz konusu oldu mu? Pandemi sürecinin başından itibaren sektörümüzün tüm paydaşları ve Kültür Bakanlığımızla sürekli irtibat halindeydik, birlikte hareket edip çözüm yolları aradık. Bu süreçte hem sektörümüzün tüm tarafları hem de bakanlık ile hep aynı masadaydık. KDV indirimi sektörümüz adına atılan büyük ve faydalı bir adımdı. Ayrıca eğlence vergisine ilişkin benzer bir önlem alındı ve film gösterimlerinde eğlence vergisi oranları Mayıs 2021 sonuna kadar sıfırlandı. Bu dönemde devletimizin farklı destekleri de oldu. - Kurumsal olmayan işletmeler personel çıkartmak zorunda kaldılar. Siz süreci nasıl tolere edebildiniz? Pandemi sürecinin başından bu yana çalışma arkadaşlarımızın ve ailelerinin sağlığı ve güvenliğini korumak için Türkiye genelindeki sinemalarımızda ve genel merkezimizde gereken önlemleri almıştık. Bakanlıkların ve resmi mercilerin talimat ve yönlendirmeleri doğrultusunda hareket ettik ve hareket etmeye de devam ediyoruz. CGV Mars Cinema Group olarak, hiçbir çalışanımızın mağdur olmaması için elimizden gelen tüm kaynakları kullandığımızı belirtmek isteriz.- Salonlar açıldığında internet üzerinden filmler ile buluşan seyirciyi tekrar yakalayabilmek konusunda fikriniz nedir?Salonların kapalı olduğu dönemde önemli olanın yapımların ve içeriklerin izleyicilerle buluşması olduğunu düşünüyoruz. Yani üretimden seyircilere ulaşmasına kadar sürecin devamlılığı çok önemli... İlerleyen dönemlerde de dijital platformların hayatımızda yer almaya devam edeceği aşikâr. Ancak biz bir filmi beyazperde de seyretmenin çok farklı bir büyüsü olduğuna inanıyoruz. Bir sinema salonunda film izlemek, kaldı ki bunu en son teknoloji ve konfor olanaklarında gerçekleştirmek bambaşka bir deneyim. Üstelik bu deneyimin yerini alabilecek bir mecra da yok. Sinema salonlarının yarattığı bu atmosfer ve deneyimin ötesine geçilmediği sürece izleyicilerin sinemayı sinema salonlarında izleme tutkusundan vazgeçeceğini düşünmüyoruz. Biz de bu çerçevede sinemaseverlere en iyi deneyimi yaşatmak için salonlarımızda 3S (Screen, Sound, Seat) kuralını uyguluyoruz. Evde ya da başka ortamlarda sağlanamayacak yenilikçi teknolojileri Türkiye’de yalnızca Cinemaximum’larda sinemaseverler ile bir araya getiriyoruz. Daha kaliteli görüntü ve ses deneyimi sunan bu teknolojiler ile eşsiz bir film deneyimi sunuyoruz.Ne sinemada seyirci var, ne Cinemaxiumum güzelliği gibi sinema salonunda “Doğum Günü Kutlama” lüksü. Görülüyor ki herkes start bekliyor. Dağımtıcılarda sıkıntı yok bilakis herkeste haklı bir sabırsızlık, yeniden eski günlere kavuşabilme duası. Bugünlerde hepimiz şafak sayarken, sinema için en olumlu şey Beyoğlu Sineması’nın, basın ön gösterimlerinde bizimle simit yiyen kedisi Mia’nın, Halep Pasajı’nda yeni bir ev bulması.“Sinema, Sinemada İzlenir!” olgusunun pekiştiği, dostlarla, buluştuğumuz, birlikte kritik yaptığımız o güzel günlere bir an evvel kavuşup kendi bayramımızı kutlayabilmek arzusu ile... cumhuriyet.com.trKorkutan tablo: Temiz su kaynaklarıçekiliyor
Korkutan tablo: Temiz su kaynakları çekiliyor Baran Bozoğlu, "Yüzey sularının yüzde 76’sı kirlendi. Arıtma ve depolama politikasına ağırlık verilmeli." İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Baran Bozoğlu, Türkiye’nin temiz su kaynaklarında yüzde 45 oranında bir çekilme olduğunu söyleyerek “Bugün yüzey sularımızın yüzde 76’sı kirlenmiş durumda. Bu kirlenme devam ediyor. Bu sorun ancak güçlü, koordinasyonu sağlayan, iklim krizini de öngören bir Su Kanunu çalışması ile aşılabilir” dedi.Ankara Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) Genel Müdür Yardımcılığı görevini de yürüten Bozoğlu, 22 Mart Dünya Su Günü kapsamında değerlendirmelerde bulundu. Birleşmiş Milletler’in “Herkes İçin Su ve Sanitasyona Dair İlerleme Raporu”na göre Türkiye’nin yüzde 35 oranında güvenli sanitasyon (temiz içme suyu arıtımı) hizmetine erişemediğini, evsel atıksuların ise sadece yüzde 36’sının uygun şekilde arıtıldığının kaydedildiğini aktaran Bozoğlu, “Ülkemizin temiz su kaynaklarında yüzde 45 oranında bir çekilme var. Entegre su yönetimimize ise 100 üzerinden 72 puan verilmiş” dedi.İç Anadolu’da, Ankara’yı besleyen havzalar başta olmak üzere barajlardaki kullanılabilir su miktarında ciddi düşüş yaşandığını aktaran Bozoğlu, Türkiye’de su yönetiminin çokbaşlı bir şekilde yürütüldüğünü söyledi. KİRLENME SÜRÜYORBozoğlu, “Resmi raporlara göre organize sanayi bölgeleri de katıldığında arıtılmış atıksuların yalnızca yüzde 2.5’ini tekrar kullanıyoruz. Sanayiyi çıkardığımızda bu oranın yüzde 1-1.5 seviyelerinde olduğu öngörülüyor. Oldukça düşük bir oran” diye konuştu. Bozoğlu, taşkın, kar ve yağmur sularının yeraltına depolanması yöntemlerine odaklanılması gerektiğini aktararak Ankara’da ASKİ’nin başlattığı Yönetilen Yeraltı Suyu Depolama Projesi’ne işaret etti. Bozoğlu, “Taşkın, yağmur ve kar sularını depolayarak Gölbaşı, İncek ve civarında sulama ve kullanma suyu olarak değerlendirmeyi planlıyoruz” dedi. Sefa UyarHükümet kamulaştırmadanözelleştirmeye düzenleme rekoru kırdı
Hükümet kamulaştırmadan özelleştirmeye düzenleme rekoru kırdı İktidar acele kamulaştırmalardan nişasta bazlı şekere, kamu mallarının özelleştirilmesinden Katar’la su anlaşmasına kadar hafta sonu düzenleme rekoru kırdı. Hükümetin, hafta sonu aldığı çok sayıda karardan dikkat çekenler şöyle:- Hükümet, eleştirilere karşın iki günde 11 “acele kamulaştırma” kararı daha çıkardı. Kararda Rize İyidere Lojistik Limanı İnşaatı Projesi’nde kullanılacak deniz dolgu malzemelerinin getirileceği taşocağı ve bağlantı yollarından, Direktaş HES, Ömerli Rüzgâr Enerji Santrali’ne, Aşağı Kaleköy Barajı ve HES’ten iletim hatları ve İzmit-Kandıra yoluna kadar çeşitli projeler yer aldı.- Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesi’ne 100 milyon TL sermaye tahsis edildi. 11.9 milyar TL bütçe başlangıç ödeneği olan bakanlığa neden böyle bir tahsis yapılmasına ihtiyaç olduğu ise belirtilmedi.- Yusufeli Barajı ve HES Projesi nedeniyle bulundukları yerleşim yerlerinden kaldırılmaları zorunlu bulunanların yeni yerleşim alanına nakilleri, hak sahiplikleri ve borçlandırılmalarına yönelik düzenleme yapıldı. - 2021-2022 pazarlama yılı şeker kotaları belirlendi. Nişasta bazlı şeker kotası 67 bin 500 ton oldu. 29 bin 593 ton ile Cargill ilk sırada yer aldı. - Diyarbakır-Muş il sınırı da yeniden düzenlendi. Diyarbakır Kulp ilçesi Alaca Mahallesi’nde Şenyayla olarak bilinen bölge Muş’a bağlandı. Cumhurbaşkanı kararlarında değişikliğin gerekçesi açıklarmazken İl İdaresi Yasası’nın 2. maddesine dayandırıldı. Bu madde Cumhurbaşkanı’na değişiklik için yetki veriyor.TÜRK HAVA KURUMU GAYRİMENKUL SATIYORYapılan düzenlemelerden biri de Türk Hava Kurumu (THK) ile ilgili oldu. THK Balıkesir, Adana, Aksaray, Elazığ, Eskişehir, Muş, Ordu ve Manisa’daki bazı taşınmazlarını satacak. Resmi Gazete’de yayımlanan ilana göre, satış için gerçekleştirilecek ihaleler kapsamında, apartman, bağımsız bölüm, mesken, tarla ve fındıklık gibi gayrimenkuller yer alıyor. Söz konusu taşınmazlara ilişkin tekliflerin, 15 Nisan Perşembe günü saat 17.00’ye kadar “www.winvestate.com” internet adresindeki e-teklif sistemi üzerinden verilmesi gerekiyor. Şartname de aynı internet sitesinden e-şartname olarak temin edilebilecek. Mustafa Çakır