Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Monday, 04.21.2025, 02:49 PM (GMT)

News - Haberler

Sarah Bernhardt!

Sarah Bernhardt! Arthur Gold, Robert Fizdale’in kaleme aldıkları kitap; Avrupa’ya, Amerika’ya, Rusya’ya defalarca turne yapacak kadar izleyici çeken, ABD’de Red Kit çizgi romanına dahil olan, İstanbul’da Abdülhamit’ten ihsanlar alan dünyanın ilk süperstarı Sarah Bernhardt’ın (1844-1923), bacağı kesildikten sonra bile kopmadığı sahne tutkusunu ve coşkulu hayatını anlatıyor. /Archive/2021/3/21/200032849-ic1.jpgDünyanın ilk süperstarı Sarah Bernhardt (1844-1923), etkileyici fiziği, yeteneği ve çelik gibi iradesiyle yıllar içinde Fransa’nın itibarlı tiyatrosu Comédie Française’in en dikkat çekici aktrisi olmuş, sonra kendi tiyatrosunu kurarak kimi zaman mali açıdan zorlansa da sahnelerden kazandığını yine mesleğine yatırmış ve Paris’e enfes bir tiyatro binası kazandırmıştır.Sadece seyircisini esir eden müthiş oyunculuğuyla ve erkekleri bağlayan baskın kişiliğiyle değil, aklına estiği gibi yaşamasıyla, aşk skandallarıyla ve geniş çevresiyle de her zaman kendinden söz ettirmiştir. Sahnede yüzden fazla karakter canlandırmıştır. Hem Ophelia’yı hem de Hamlet’i oynama başarısını gösteren sayılı oyunculardandır./Archive/2021/3/21/200047848-ic2.jpgAlexandre Dumas’nın Kamelyalı Kadın’ı ile Oscar Wilde’ın Salomé’sine ilham vermiştir. Marcel Proust tarafından Kayıp Zamanın İzinde’deki Berma karakteriyle ölümsüzleştirilmiştir.Avrupa’ya, Amerika’ya, Rusya’ya defalarca turne yapacak kadar izleyici çeken, ABD’de Red Kit çizgi romanına dahil olan, İstanbul’da Abdülhamit’ten ihsanlar alan büyük aktris, bacağı kesildikten sonra bile kopmadığı sahne tutkusunu ve coşkulu hayatını hakkıyla dile getiren elinizdeki biyografide hayat buluyor./Archive/2021/3/21/200113270-ic3.jpg“Sarah Bernhardt’ın bir benzeri yoktur. Bütün zekâsını, bütün içgüdülerini ve deneyimlerinden edindiği sahne bilgisini rolüne katar.” Oscar Wilde“Beş tür aktris vardır: Kötü aktris, ortalama aktris, iyi aktris, büyük aktris ve Sarah Bernhardt.” Mark Twain“Ben böyle bir kadına aşık olabilir, onu delice sevebilirdim; yalnızca saf ve vahşi tutkusu uğruna. Bernhardt’ı izlemeye gidecekseniz dikkatli olun.” D.H.Lawrence“İlginç bir varlık: Yaşamında da sahnedekinden farklı davranmasına gerek kalmadığını düşünebiliyorum.” Sigmund Freud“Hizmetkârınızım, madam.” Victor HugoSarah Bernhardt / Arthur Gold, Robert Fizdale / Çeviren: Fadime Kâhya / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 342 s. Cumhuriyet Kitap Eki

Glenn Meade:‘Unutturmamak istiyorum!’

Glenn Meade: ‘Unutturmamak istiyorum!’ İrlandalı yazar Glenn Meade ile terörün, fanatizmin ve ihanetin kol gezdiği bir dünyada, sırlar ve cinayetlerle çevreleyerek kurguladığı ‘Brandenburg’ başta olmak üzere yapıtları ve yazarlığı üzerine konuştuk. /Archive/2021/3/21/195730725-kapakic1.jpg- Yazdığınız dönemlerin genellikle bir takip kurgusunda savaş, korku ve gerilim iklimlerinin hüküm sürdüğü dönemler olmasını sadece polisiye yazarlığıyla açıklayamayız sanırım.İktidar uğruna özellikle diktatörlerin toplumlar üzerinde tarih boyunca ustaca manipüle edebildiği -hâlâ da ettiği- dinler ve kültürler arası farklılıklar sonucu çıkardığı savaşlar romanlarımın temel konusu. Bir misyon gibi görüyorum bunu. Tarihi arka plan araştırmalarına çok vakit ayırırım ve okura doğru şekilde sunmaya çalışırım. Havada süzülen bir halı gibi çeşitli açılardan ve mesafelerden görmeye, manzaraya hâkim olmaya çalışarak yazıyorum. Yaşanan acıları unutturmamak istiyorum. Kafalardaki kimi sorulara yanıt getirebilmeyi; sorgulatabilmeyi, daha derin düşündürebilmeyi amaçlıyorum.- Bu bağlamda ‘Brandenburg’ okura nasıl sesleniyor?Farkında ve tedbirli olun. Hazır olun, bunlar oldu ve yine olabilir diyor. Amerika’da Trump’ı da gördükten sonra şunu bir kez daha anlıyoruz ki; demokrasi gibi değerler her yerde çok kolay ayaklar altına alınabilir. Halklar manipüle edilebilir, diktatörlükler dirilebilir ve işler hızla karanlık dönemlere dönebilir. Çok rahatlamamalı, uyuşmamalıyız.‘DRAMA ÇELİŞKİLERDE YATIYOR!’- Önce pilottunuz sonra bir dönem oyun yazarlığı yaptınız. Nasıl deneyimler olarak anıyorsunuz?Yazı ile hep ilgiliydim. Üniversiteden itibaren gazetelerde bu nedenle yazdım. Yine severek yaptığım pilotluk dönemimde de yazdım. Yazar bir arkadaşımın önerisiyle bir drama grubuna katıldım. Bugüne kadar sekiz oyun yazdım, bazılarını yönettim. Yaşamımın en yaratıcı, eğitici ve keyifli dönemiydi. Dario Fo’nun “Accidental Death of an Anarchist”tinde (Bir Anarşistin Kazara Ölümü) oyunculuk da yaptım. Bir kadın hemşireyi canlandırdım. Aman tanrım berbattım! (gülerek) Tüm bu yapıcı deneyimler bana kurguyu ve imgeselliği başarıyla kurabilme pratiği sağladı.- Nasıl kurguluyorsunuz? Karakter yapılarında kesin demeyelim ama kesif çizgiler dikkat çekiyor.İki tutku, iki arzu arasında olmalarını, aşk ile görev arasında kalmalarını tercih ediyorum. Arzu etmek belki iyi fakat şeytana uymak kötü! Aşk, hikâyeyi insan doğasıyla dramatize ederken; görev, gerçekliği öne çıkararak çelişkiyi, ikilemi güçlendiriyor. Kahramanlarımın hiçbiri süper insan değil! Çok yönlü ve çelişkili olmalılar; bir şeye takıntılı, saplantılı olmalılar ve seçim yapmalılar. Bu hikâyeyi harekete geçirir, yakıt görevi görür. Tüm drama oradadır. Bu konuda Shakespeare okumalarımın çok faydasını gördüm. İnsan doğasına dair davranış biçimleri ve karakter yapılarının adeta kataloğunu sunar Shakespeare. İnsan doğasını anlamaya, karakter yapılarını çözümlemeye çalışmak yazarlığın hem zorlu hem keyifli yanı, hediyesi./Archive/2021/3/21/195812053-ic4.jpg‘OKUR, KAHRAMAN ÇABALASIN İSTER’- Bunca araştırmanın ve yaşam deneyiminin ardından size göre erdemleri veya zaaflarıyla o insan doğasının yapıtlarınızı da besleyen değişmezlerinin başında neler geliyor?Aşk, hırs ve kötücüllük! ‘Brandenburg’da tüm o zaafları görürüz. Öğrendiğim şeylerden biri; kişinin kaderini seçimleri kadar karakterinin de etkilediği. Büyükannem şöyle derdi: “Davranışın, tavrın senin düşmanın da olabilir, dostun da”. Bu, kahramanlarım için de geçerli.- Kahramanlarınız kendilerini pek de değiştirmiyor.Hayır. Bazıları deniyor. Hep arada kalıyorlar. Öyle kayıp vakalar değiller ama.. Kitabın kavisleri içinde önemli olan kahramanın bunu en azından denemesi. Bir söz vardır; “Tanrı çabalayanı sever”. Okur da böyledir; kahramanla birlikte hareket eder, onun çabasını destekler. Edebiyat insanı, hayatı anlattığına göre o çaba yoksa hayat da yok!- 4 yaşındayken büyükannenizin evinde hapishaneden kaçmış bir adamla karşılaştığınızı okumuştum. Ne macera!Matrak bir anıdır. Hapishaneden kaçmış değilmiş aslında. Christmas nedeniyle hapishaneden izinli çıkmış. Dört günün sonunda geri dönmesi gerekiyormuş ama dönmemiş! Büyükannemin evindeki partiye sızmış. Masanın altına saklanmıştı. Bir ayak gördüm ve baktım ki orada. Masanın altına girdim, çığlık atacağımdan korkmuş olmalı. Suçluydu evet ama gayet kibar bir insandı. Bana amcamı hatırlatmıştı, amcam da biraz suçlu tipli bir adamdı, aşinaydım yani (gülerek). Elimde çizgi roman vardı. Konusu ne diye sormuştu. Sonra da bir hikâye anlatırsan bir şilin veririm demişti. Sonraları bu konuda şaka yapardım; o gün benim kitaplarda para olduğunu fark ettiğim gündür diye. O adama ne oldu hiç bilmiyorum.SAVAŞ, TERÖR, DİN VE İNSAN..- Belli başlı diğer romanlarınızı kısaca yorumlamanızı rica etsek neler söylersiniz?‘Huzursuz Hayaletler’, Irak Savaşının görünen yüzü kadar karanlık arka planda dönen oyunlarıyla kişileştirerek incelenmesidir. Gazetecilik yönümün en devreye girdiği romanım diyebilirim. ‘İkinci Mesih’i yazarken Roma’ya gittim, Vatikan’da görevli rahiplerle ve din tarihçileriyle konuştum. Romanda başlangıca dönmek ve dinin özündeki yalınlığı, mütevazılığı anımsatmak istedim. ‘Sakkara’nın Kumları’nı yazarken ise İkinci Dünya Savaşı döneminde muhafızlık yapmış, olayları ilk elden bilen iki kişiyle söyleşiler yaptım. ‘Son Tanık’ta, parçalanan Yugoslavya’da yaşanan soykırımın etkileri üzerinden ilerledim.‘Sekizinci Gün’ü 11 Eylül saldırılarından önce yazmıştım. Öngörülü, sonrasında yaşanacak acı gerçeğe çok yakın bir roman olması kimilerini tedirgin etti, ABD’de yayımlanması reddedilmişti. ‘Kar Kurdu’, Soğuk Savaş döneminde geçer. Eisenhower’ın, Stalin’e suikast düzenletmek isteyecek kadar gözünü karartmasından hareketle, paranoyanın sınırlarını zorlayarak korku atmosferinin boyutlarını vurgulamak istedim.‘Doktor Jivago’ en etkilendiğim filmdir. ‘Romanov Komplosu’nu yazarken hep o filmi düşündüm. Rusya’da Çar ve ailesinin yok edilmesinin ardından savaş döneminin o günkü ve sonrasındaki normlarıyla koşut gelişen romanımda; çaprazlama ilişkiler içindeki kahramanlarımı yine şiddetli ikilemlerle hesaplaştırdım.Brandenburg / Glenn Meade / Çeviren: Ali Cevat Akkoyunlu / Kırmızı Kedi Yayınevi / 596 s. Gamze Akdemir / Cumhuriyet Kitap Eki

‘MizahÜzerine’...

‘Mizah Üzerine’... Simon Critchley “Mizah Üzerine” isimli kitabında komikliği ve kahkahayı çözümlüyor. İnsan olmanın gülmekle kurucu bağını ortaya koyuyor: “Gülmek bizim hem yüceliğimiz hem çaresizliğimizdir, ikisinde temellenir bizim insan oluşumuz. Gülmek gerçek bir anti-depresandır, özgürleştirir ve hafifletir.” /Archive/2021/3/21/195426055-kapak.jpgMizah, egonun kendisini gülünç bulmasıyla harekete geçen bir anti-depresan. Özne kendini adi bir nesne olarak görünce, acı acı ağlamak yerine, kendine gülerek teselli bulur. Mizah egoyu körelten, Prozak kaynaklı sersemlik gibi işleyen bir anti-depresan olmaktansa, bir tür kendini tanıma ilişkisi.Mizah genellikle karanlık ama her zaman berrak. Kişinin kendisi ve dünyası ile kurduğu derinlemesine bilişsel bir ilişki. Mizahın insan durumunun tevazusu ve sınırlılığını; trajik-kahramansı bir olumlamaya değil güldürücü onaya, Prometheusçu bir otantikliğe değil, otantik olmamanın komikliğine çağrıda bulunan bir sınırlılığı hatırlattığını ileri sürüyor Simon Critchley:“Benim için gülümseme - sahip olmak ile olmamakla, haz ile acıyla, insan durumunun yüceliği ve acısıyla alay eden - mizahın özüdür. Bu, en yüce gülüş, gülmeye gülen gülüş, mutsuzluğa gülen gülüş, epigrafın bu kitaba karşı neşesiz gülüşüdür, risus purus’tur. Yine de bu gülümseme mutsuzluk değil yükselme, serbestlik, özgürlük ve tesellinin duruluğunu getirir. Bu nedenle, biz, melankolik hayvanlar yani insanlar aynı zamanda en güler yüzlü olanlarız. Gülümseriz, kendimizi gülünç buluruz. Biçareliğimizden gelir yüceliğimiz.”Mizah Üzerine / Simon Critchley / Çev.: Seyran Sam / Monokl Kitap / 136 s. Cumhuriyet Kitap Eki

Finlandiyalıfotoğrafçı, Samanyolu’nu 12 yılda fotoğrafladı

Finlandiyalı fotoğrafçı, Samanyolu’nu 12 yılda fotoğrafladı Astrofotografçı JP Metsavainio, 12 yıl süren çalışmasında gözlemevinde bin 250 saat pozlama süresi harcayarak Samanyolu'nun panoramik fotoğrafını çekti. Finlandiyalı astrofotografçı JP Metsavainio, 12 yıl boyunca yaptığı çalışma sonucunda, Samanyolu’nun panoramik fotoğrafını hazırladı. Metsavainio, 20 milyon yıldızı gösteren panoramik fotoğrafı, mozaik tekniği ile 16 Mart'ta tamamladı.JP Metsavainio, 12 yıl süren çalışmasında gözlemevinde bin 250 saat pozlama süresi harcadığını ve ortaya çıkan Samanyolu panoramik fotoğrafın 100 bin piksel genişliğinde olduğunu belirtti.Metsavainio, çalışmasında Kuzey Finlandiya'daki Kuzey Kutup Dairesi yakınlarındaki gözlemevinde bir dizi modifiye edilmiş kamera lensi ve teleskop kullandı.Milky Way, 12 years, 1250 hours of exposures and 125 x 22 degrees of sky.My Milky Way mosaic project gets large, the full size image in my blog is absolute must to see! (7000 x 1300 pixels), https://t.co/doh6Cso1MM pic.twitter.com/K1hzlG4jJ6— J-P Metsavainio (@JP_Metsavainio) March 16, 2021MOZAİK TEKNİĞİ KULLANDISamanyolu’nun panoramik fotoğrafı, Boğa takımyıldızından Kuğu takımyıldızına 20 milyon yıldızın bulunduğu bir alanı kapsıyor.Doğru kareleri eşleştirmek için yıldızları göstergeler olarak kullanan Metsavainio, elde ettiği kareleri mozaik tekniğiyle birleştirdi.Metsavainio, basına yaptığı açıklamada 12 yıllık çalışmasının detaylarını kişisel bloğu “astroanarchy.blogspot.com”da paylaştığını ve 16 Mart’tan itibaren bloğu yaklaşık 750 bin kişinin ziyaret ettiğini belirtti.Kaynak: BirGün cumhuriyet.com.tr

Klonlamadaki atılım tartışmayıbüyüttü: Mamutlar geri mi dönecek?

Klonlamadaki atılım tartışmayı büyüttü: Mamutlar geri mi dönecek? ABD'de nesli tükenme tehlikesi altındaki kara ayaklı gelinciğin 30 yıl önce ölen bir hayvanın genleri sayesinde klonlanması, bilim dünyasının aşina olduğu bir tartışmayı yeniden alevlendirdi: Nesli yıllar önce tükenmiş hayvanları geri getirmek mümkün mü? Elizabeth Ann ismi verilen ilk kara ayaklı gelincik klonu, 10 Aralık'ta dünyaya gelmişti. Şu anda kendi başının çaresine bakabildiği belirtilen Elizabeth Ann, 30 yıldan uzun süre önce ölen bir hayvanın korunmuş genlerinden doğmuştu.Büyük yankı uyandıran bu başarının ardından gözler Harvardlı bilim insanlarına çevrildi. Zira Harvard Üniversitesi'nde Prof. George Church'ün liderliğindeki bir grup araştırmacı, nesli yaklaşık 4 bin yıl önce tülkenen yünlü mamutları genetik mühendisliğinden yararlanarak geri getirmeye çalışıyor.Prof. Church, araştırma ekibinin mamutlara ait özelliklerin bir Asya filine ekleneceği melez bir embriyo oluşturmaya yaklaştıklarını ifade etmişti:"Amacımız, melez bir fil-mamut embriyosu üretmek. Mamut özellikleri taşıyan bir dizi fil gibi düşünün. Henüz o noktada değiliz ama birkaç yıl içinde ulaşabiliriz."Dünyaya gelecek yeni melez türlerin, mamutların karakteristik özellikleri sayesinde kuzey bölgelerinde yaşayabileceği, buradaki kar tabakalarını ezerek sıkıştırabileceği veya kazıyarak soğuk havanın toprağa nüfuz etmesini sağlayabileceği belirtiliyor. Bu sayede kuzeydeki donmuş toprakların erimesinin de önüne geçilebileceği düşünülüyor.Kısacası bu uzmanlar, yünlü mamutları geri getirmenin doğaya katkıda bulunacağında hemfikir. Ancak bu hayvanları planlandığı şekilde geri getirmenin mümkün olup olmadığı hala tartışma konusu. Örneğin, Sheffield Üniversitesi'nden Profesör William Holt, konuyla ilgili şüphelerini şöyle dile getiriyor:Bir türü diriltmeniyi ve onun mutlu bir şekilde yaşamasını, hatta çevreyi milyonlarca yıl öncesine benzetmesini beklemeye dair şüphelerim var. Klonlama, özellikle de mamut gibi bir hayvanı klonlama, dünyaya gelen hayvanın birçok zararlı gen taşımasına neden olabilir. Bu da tıpkı akraba evliliğindeki gibi sağlıksız bireylerin doğmasına yol açabilir.Bunun yanı sıra Prof. Holt, projeyle ilgili başka soruların da cevapsız kaldığını ekliyor. "Klonlanmış o hayvanı ne yapacaksın? Onu nerede tutacaksın?" diye soran bilim insanı sözlerini şöyle sürdürüyor:O bir mamut olduğunu nasıl bilebilir? Başka memelilerden oluşan bir aileyle nasıl etkileşim kuracak? Zira bunu yapması gerekiyor.EN ESKİ MAMUT DNA'SININ YARDIMI OLACAK MI?Kısa süre önce ODTÜ'lü araştırmacıların da aralarında yer aldığı bir grup bilim insanı, Sibirya'da bir mamut dişinden çıkarılan DNA'nın dünyadaki en eski DNA örneği olduğunu belirlemişti.Bu keşif, akla Jurassic Park'ın DNA'lar sayesinde yeniden hayata döndürülen dinozorlarını getirmişti. Ancak uzmanlar, mamut dişinden elde edilen DNA'nın bu hayvanları geri getirmede etkili olacağını düşünmüyor.Mamut DNA'sının elde edildiği araştırmanın başyazarı, İsveçli genetikçi Dr. Tom van der Valk, The Salon'a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanıyor:"Bu son keşif, yünlü mamutun geri getirilmesine ciddi bir katkıda bulunmayacak. Çnkü bu araştırmadan önce de önemli miktarda mamut genomumuz vardı. Yani bir mamut genomunun nasıl olduğuna dair fikrimiz var."Çalışmanın ortak yazarı, Stockholm Üniversitesi'nden İsveçli zooloji profesörü Dr. Love Dalén ise CRISPR-Cas9 isimli teknolojiyi kullanan genetikçilerin bu keşiften yararlanabileceğini aktarıyor. Söz konusu teknoloji, genetikçilerin ve tıp araştırmacılarının, genomun çeşitli kısımlarına ekleme, çıkarma yapmasına ya da DNA dizilimininde değişiklikler meydana getirmesine olanak tanıyan özgün bir araç.Eğer birileri, herhangi biri bir fil genomunu düzenlemek için Crispr-Cas9 yöntemine başvurmak ve yalnızca yünlü mamuta özgü, benzersiz genleri kullanmak isterse bulgularımız yararlı olabilir. Çünkü yünlü mamutun doğrudan atasına ait genomun büyük bir bölümünü diziledik. Bu da artık bu benzersiz genleri tanımlayabileceğimiz anlamına geliyor.Öte yandan bilim insanları mamutları geri getirme planlarına çeşitli yöntemlerle devam ediyor. Örneğin Rus ve Japon bilim insanlarından oluşan bir ekip, 28 bin yıllık bir mamut yavrusunun sol arka bacak kemiğinden canlı hücre çıkarmayı başarmıştı.Bu hücrenin çekirdeği bir fareye aktarılmış ve materyalin biyolojik aktivitelerde bulunduğu görülmüştü. Projenin üyeleri hala daha yok olmuş bir canlının geri getirilmesi için zaman olduğunu düşünse de bunun yakın gelecekte mümkün hale geleceğine inanıyor.Kaynak: Independent Türkçe cumhuriyet.com.tr

SON DAKİKA! Bankalar döviz ve altın işlemlerini durdurdu!

SON DAKİKA! Bankalar döviz ve altın işlemlerini durdurdu! ABD Doları'nın Türk Lirası karşısındaki yükselişinin ardından bankalardan hamle geldi. Bazı bankaların, anlık olarak döviz ve altın işlemlerini geçici olarak durdurduğu görüldü./Archive/2021/3/21/234629077-banka.jpgAYRINTILAR GELECEK  cumhuriyet.com.tr

SON DAKİKA: Cumhurbaşkanlığı'ndanİstanbul Sözleşmesi’ne dair ilk açıklama

SON DAKİKA: Cumhurbaşkanlığı'ndan İstanbul Sözleşmesi’ne dair ilk açıklama AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'ndan açıklama geldi. Kamuoyunda 'İstanbul Sözleşmesi' adıyla bilinen 'Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi', Resmi Gazete'de yayımlanan AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kararıyla Türkiye tarafından fehsedildi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, "İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı hiçbir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 'kadınları korumaktan taviz verdiği' anlamına gelmemektedir. Türkiye, sözleşmeden çekilse de aile içi şiddetle mücadeleden asla vazgeçmeyecektir" ifadelerine yer verildi.''MANİPÜLE EDİLDİ''Türkiye'nin, 20 Mart 2021'de tek taraflı olarak İstanbul Sözleşmesi'nden çekildiği belirtilen açıklamada, Sözleşmenin 80. maddesinin, herhangi bir tarafın, Avrupa Konseyi'ne bildirimde bulunarak sözleşmeyi feshetmesine izin verdiği hatırlatıldı.Açıklamada, Türkiye'nin, kadının toplumdaki statüsünü koruma ve kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele etme konusundaki güçlü bağlılığını göstererek İstanbul Sözleşmesi'nin ilk imzacısı olduğu anımsatıldı.Başlangıçta kadın haklarının güçlendirilmesini teşvik etmeyi amaçlayan sözleşmenin, Türkiye'nin toplumsal ve ailevi değerleriyle bağdaşmayan eşcinselliği normalleştirmeye çalışan bir kesim tarafından manipüle edildiğine dikkat çekilen açıklamada, Türkiye'nin sözleşmeden çekilme kararı almasının bu nedene dayandığı vurgulandı.Açıklamada, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili ciddi endişeleri olan tek ülkenin Türkiye olmadığı, Avrupa Birliği'nin Bulgaristan, Macaristan, Çekya, Letonya, Litvanya ve Slovakya olmak üzere 6 üyesinin bu sözleşmeyi onaylamadığı ifade edildi.Polonya'nın da eşcinsel grupların toplumsal cinsiyet hakkındaki fikirlerini tüm topluma empoze etme girişimini gerekçe göstererek sözleşmeden çekilmek için adımlar attığı belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:"İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı hiçbir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 'kadınları korumaktan taviz verdiği' anlamına gelmemektedir. Türkiye, sözleşmeden çekilse de aile içi şiddetle mücadeleden asla vazgeçmeyecektir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin tüm kadınların güvenliğini ve haklarını korumaya devam edeceğini kuvvetli bir şekilde vurgulamakta ve kadına yönelik şiddetle mücadelenin sıfır tolerans ilkesiyle hükümetin gündeminin ilk sıralarında olacağının altını çizmektedir. Türkiye, bugüne kadar kadın haklarını desteklemek ve iyileştirmek için birçok somut adım atmıştır ve bu mekanizmalar hala yürürlüktedir. Türkiye, kadına yönelik şiddetle mücadele için yeni reformları da hayata geçirecektir. Türkiye bundan sonra da tüm kurum ve kuruluşlarıyla toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak çözüm ve önlemlere odaklanacak, bu amaçla yürütülmekte olan çalışmaları güçlendirecektir.""İLAVE ADIMLAR ATILACAK"Bu hukuki mekanizmalar arasında Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın yanı sıra Medeni Kanun, Ceza Kanunu ve 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun yer aldığına işaret edilen açıklamada, Türkiye'nin ayrıca Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi'ne (CEDAW) taraf olduğu hatırlatıldı.Açıklamada, Türkiye'nin sözleşmeden çekilmesinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümetinin tasarladığı, desteklediği ve uygulamaya aldığı dönüm noktası niteliğindeki kanun da dahil olmak üzere, kadına yönelik şiddetle mücadelede katı, etkili ve gerçekçi tedbirlerin uygulanması üzerinde hiçbir etkisinin olmayacağının altı çizildi.Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada, Türkiye'nin mart ayı başında açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı kapsamında, aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddete karşı mevcut önlemlerin etkinliğini artırmak için ilave adımlar atacağı ifade edildi. cumhuriyet.com.tr

Ekonomist Evren Devrim Zelyut, doların yükselmesini değerlendirdi: "Türkiye eninde sonunda kur krizi ile karşıkarşıya kalacak"

Ekonomist Evren Devrim Zelyut, doların yükselmesini değerlendirdi: "Türkiye eninde sonunda kur krizi ile karşı karşıya kalacak" Türk Lirası'nın bu gece Dolar karşısındaki yüzde 15'e varan değer kaybı piyasaları ve yurttaşı tedirgin etti. Peki ani düşüş neden oldu? Erdoğan iktidarının Dolar'a ilişkin planı ne? Ekonomist Evren Devrim Zelyut yorumladı. ABD Doları'nın Türk Lirası karşısında yüzde 15 değer kazanmasını ekonomist ve gazeteci yazar Evren Devrim Zelyut değerlendirdi. Zelyut, "Erdoğan ve ekibi deneme yanılma ile ekonomi politikası yaptığı için şimdi artan kuru görüp yarın büyük ihtimalle politikalarda devam mesajı verip kur krizini engellemeye çalışacaklardır." dedi. İşte Zelyut'un Türk Lirası'nın değer kaybına ilişkin Cumhuriyet'e yaptığı değerlendirmeUzakdoğu piyasalarının ilk işlemlerinde gördüğümüz yüksek seviyeler aslında sürpriz değil. Naci Ağbal ile dış piyasalara Türkiye’de ekonomi politikalarının daha gerçekçi yürütüleceği mesajı verilmişti. Ağbal’ın gidişi bu politikalardan dönüş işareti olarak algılanıyor.Erdoğan ve ekibi deneme yanılma ile ekonomi politikası yaptığı için şimdi artan kuru görüp yarın büyük ihtimalle politikalarda devam mesajı verip kur krizini engellemeye çalışacaklardır.Ancak sıkıntılı konu reformların fos çıkması ve buna bağlı dış güvenin hızla aşınması Türkiye’yi orta vadede eninde sonunda bir kur krizi ile karşı karşıya bırakacaktır.Yeni haftaya başlarken ilk işlemler son derece gergin fakat piyasa derinleştikçe yani Avrupa ve Türkiye güne başlayınca kurda bir miktar sakinlik yaşayacağız.Ama bu kötü günlerin bittiği anlamına gelmeyecek, oynaklık artacak. cumhuriyet.com.tr

Cem Toker: Sanırım yarın sabah 'onların dolarıvarsa, bizim Allah’ımız var be' günüolacak

Cem Toker: Sanırım yarın sabah 'onların doları varsa, bizim Allah’ımız var be' günü olacak LDP'nin eski Genel Başkanı Cem Toker, Erdoğan'ın imzasıyla Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın görevinden alınmasının ardından doların yükselmesine tepki gösterdi. Liberal Demokrat Parti'nin eski Genel Başkanı Cem Toker, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın görevinden alıp yerine Şahap Kavcıoğlu'nu getirilmesi sonrası doların rekor seviyeye yükselmesini değerlendirdi.Sosyal medyada paylaşım yapan Cem Toker'in doların Asya piyasalarında 8.38'e yükselmesine ilişkin yorumu şöyle oldu: "Sanırım yarın sabah “onların doları varsa, bizim Allah’ımız var be” günü olacak!!! Toker'in paylaşımı kısa sürede çok sayıda takipçisi tarafından yüzlerce kez retweet edildi.  cumhuriyet.com.tr

Doların yükselmesinin ardından siyasilerden ilk yorum

Doların yükselmesinin ardından siyasilerden ilk yorum Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nda başkan değişikliğinin ardından sığ işlemlerde dolar/TL kuru ilk fiyatlamalarda önceki haftanın kapanışına göre yükseliş kaydetti. Doların yüzde 16,2’ye kadar yükselişle 8,3880’e kadar çıkmasının ardından siyasilerden ardı ardına tepki geldi. AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Merkez Bankası Başkanlığı'ndan Naci Ağbal'ın görevden alınarak yerine Şahap Kavcıoğlu'nu getirilmesi sonrası doların ateşini bir kez daha yükseltti.Doların yüzde 16,2’ye kadar yükselişle 8,3880’e kadar çıkmasının ardından siyasilerden ardı ardına tepki geldi.''BIKMADINIZ MI?''İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray, ''"S400.. Libya'ya götürülen cihatcılar.. Suriye ve Kuzey Irak operasyonları.. TCMB Başkanının görevden alınması.. Biden'a Putin'e sözlerinden dolayı bir nevi kınama.. Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun durumu.. İstanbul Sözleşmesi.. Ve gecenin sürprizi dolar kuru oldu. Bıkmadınız mı?'' ifadelerini kullandı./Archive/2021/3/21/230838833-ciray-tweet.jpg''BAŞ SORUMLU ERDOĞAN''CHP Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdi, "Dolar yükseliyor, alım gücü düşüyor, yoksul daha da yoksullaşıyor, parası pul oluyor. Peki sorumlu kim? Tabi ki sarayda oturan erk sahibi tek adam. Baş sorumlu Erdoğan yarın gazel okumaya başlar; Dış mihraklar, ezanımıza bayrağımıza saldırdılar, Eeey Amerika bilmem ne'' dedi./Archive/2021/3/21/230849849-ali-haydar-tweet.jpg''BAŞARDINIZ NE DESEK BOŞ''Demokrat Parti Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, ''Dolar an itibariyle 8.397 olmuş görünüyor. Başardınız.. Tebrik ediyorum sizi, yeni Merkez Bankası Başkanını ve en önemlisi Faiz haramdır diyen Cumhurbaşkanımızı. Dolar artsa ne olur? yeter ki haram faizden yemeyelim. Tekrar başarılar  diliyorum. Başardınız ne desek boş" ifadelerine yer verdi./Archive/2021/3/21/230859896-cemal-tweet.jpg cumhuriyet.com.tr

İlahiyatçıCemil Kılıç'tan ABD Doları'nın rekor kırmasına 'ezanlı' yorum

İlahiyatçı Cemil Kılıç'tan ABD Doları'nın rekor kırmasına 'ezanlı' yorum İlahiyatçı yazar Cemil Kılıç, Erdoğan'ın imzasıyla Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın görevinden alınmasının ardından doların yükselmesine tepki gösterdi İlahiyatçı yazar Cemil Kılıç, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın görevinden alıp yerine Şahap Kavcıoğlu'nu getirilmesi sonrası doların rekor seviyeye yükselmesini değerlendirdi.Doların Asya piyasalarında 8.38'e yükselmesini yorumlayan Kılıç'ın mesajı şöyle: "Dolar hızla yükseliyormuş... Sorun değil. Çünkü nasıl olsa ezanımızı susturamazlar, bayrağımızı indiremezler. Ezan ve bayrakla karnımız doyuyor bizim milletçe..." cumhuriyet.com.tr

SON DAKİKA:Üst düzey bankacılar: TCMB piyasalara müdahale etmeyecek

SON DAKİKA: Üst düzey bankacılar: TCMB piyasalara müdahale etmeyecek Bankacılık kaynakları, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu ile faydalı bir görüşme gerçekleştirildiğini bildirdi. Faydalı bir görüşmenin gerçekleştiğini ifade eden üst düzey bankacılar, piyasaya müdahale edilmeyeceği ve piyasaların kendi içinde hareket edeceği izleniminin edinildiği aktardı. TCMB Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) yönetimindeki banka genel müdürleri ile çevrim içi toplantı yaptı.AA muhabirinin bankacılık kaynaklarından edindiği bilgiye göre, toplantıda karşılıklı genel ekonomik değerlendirmeler ele alındı ve fikir alışverişinde bulunuldu. ''PİYASAYA MÜDAHALE EDİLMEYECEK''Faydalı bir görüşmenin gerçekleştiğini ifade eden üst düzey bankacılar, piyasaya müdahale edilmeyeceği ve piyasaların kendi içinde hareket edeceği izleniminin edinildiği aktardı. ''PARA POLİTİKALARINA DESTEK VERECEK''Para Politikası Kurulu'nun daha önce açıklanan takviminde toplanacağının ve toplantıyı öne çekme gibi bir durumun söz konusu olmadığının ifade edildiğini bildiren kaynaklar, bankacılık sektörünün TCMB Başkanı Kavcıoğlu ve TCMB'nin uygulayacağı para politikalarına destek vereceğini dile getirdi. AA




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter