News - Haberler
Ali Babacan’dan Erdoğan’a: Kendisini Merkez Bankasıbaşkanıolarak atasın
Ali Babacan’dan Erdoğan’a: Kendisini Merkez Bankası başkanı olarak atasın Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınması üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bir öneride bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisini Türkiye Varlık Fonu Başkanı olarak atadığını bunun Cumhuriyet tarihinde bir ilk olduğunu belirten Babacan, “Bir kararname ile ‘ben Cumhurbaşkanı olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı Merkez Bankası Başkanı olarak görevlendirdim’ der ve geçer işin başına, kendi yapar. ‘İndir faizi yükselt faizi’ der. Kestirme bir çözüm” diye konuştu. Babacan, Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın atanmasından 130 gün sonra görevden alınması ve İstanbul Sözleşmesi'nin Cumhurbaşkanı kararıyla feshedilmesi hakkında konuştu."KENDİSİNİ ATASIN”Ağbal'ın görevden alınması kararını istikrarsızlık olarak değerlendiren Babacan, şunları söyledi:“Bu kadar hızlı bir şekilde Merkez Bankası başkanlarını değiştirmek açıkçası büyük bir istikrarsızlık kaynağıdır. Kötü yönetimdir. Aslında Sayın Erdoğan’ın yapacağı kestirme bir çözüm var. Niye bu kadar uğraşıyor bu işlerle bilmiyorum. Biliyorsunuz Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Cumhurbaşkanı kendisini bir göreve atadı. Cumhurbaşkanı, ilk defa kendisini Varlık Fonu’nun Başkanı olarak görevlendirdi. Aslında benzer bir şeyi Merkez Bankası için de yapabilir. Hiç uğraşmasın böyle, o insanlara da yazık. Diyebilir ki bir kararname ile, ‘ben Cumhurbaşkanı olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı Merkez Bankası Başkanı olarak görevlendirdim’ der ve geçer işin başına, kendi yapar. ‘İndir faizi yükselt faizi’ der. Kestirme bir çözüm biz buradan önerelim kendisine, yoksa bu insanlara da yazık. Yani koskoca kurum, bir ülkenin ekonomi yönetimindeki en itibarlı olması gereken kurum, adeta şamar oğlanına çevrilmiş durumda. Yani bu şekilde bir yönetimden ekonomide istikrar çıkmaz. Ekonomide güven tesis edilemez.”“HER HAFTA DİKKAT EDİN BİR KONU GÜNDEME GELİYOR”Babacan, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili kanun tasarısını dönemin Başbakan Yardımcısı olarak imzaladığı anımsatılarak, bugün ortaya çıkan durumu nasıl değerlendirdiği sorusu üzerine şu yanıtı verdi:“Benim hükümette olduğum dönemin önemli bir bölümü Türkiye’nin özgüveninin yüksek olduğu, Türkiye’nin refah seviyesinin tarihi yüksek seviyelere ulaştığı ve pek çok konuda köklü çözüm üretildiği bir dönemdi. Ve o dönemde elde edilen bütün başarılara katkı sunmaktan ben hep gurur duydum. Ancak, şu anda Türkiye öyle bir hale geldi ki her anlamda geriye gidiyor. Her anlamda bant geriye sarılıyor, ülke 1990’lı yıllara dönmüş durumda. Hükümet ülkenin sorunlarını çözemediği için sürekli olarak düşman üretme gibi bir dürtüsü var. Haftanın düşmanı panosu var. Her hafta dikkat edin bir konu gündeme geliyor. Ve bu konu tartışılan konu oluyor. Propaganda makinesi ile bu konuyu genişletiyorlar. Ve ülkenin gerçek gündemini yani işsizliği, yoksulluğu ve hayat pahalılığını örtmek için bu gündem maddelerini kullanıyorlar. Ancak bu İstanbul Sözleşmesi, kadına şiddet meselesi öyle sıradan bir konu değil. Böylesine önemli bir konuda, meseleyi daha köklü bir çözüme ulaştıracakken, meselenin daha köklü bir şekilde çözülmesi için yeni yasal düzenlemeler gerekirken belki yeni Uluslararası anlaşmalar gerekirken mevcudu yok etmek, mevcudu yürürlükten kaldırmak gerçekten büyük bir akıl tutulması. Biz bunu büyük bir esefle karşıladık. Meclis’ten geçen bir yasanın Meclis’ten geçen uluslararası sözleşmenin iptalini yine, ancak aynı erkle yasama erkiyle, Meclis tarafından yapılması gerekir. 550 kişilik, 600 kişilik Meclis’ten oylanarak geçen, madde madde görüşülen bir Uluslararası Sözleşme’nin tek bir kişinin imzasıyla ortadan kaldırılması büyük bir Anayasa ihlali, büyük bir hukuk ihlali; bununla da mutlaka sonuna kadar mücadele etmek zorundayız."MESELE KADINA ŞİDDETSE BUNUN YERELİ OLMAZ"Babacan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın İstanbul Sözleşmesi hakkında yaptığı açıklamalara ilişkin de şu değerlendirmeyi yaptı:“Bu evrenselliği görmezden gelip, çok temel bir insan hakkını kadın hakkını Türkiye’de yerele göre farklı değerlendirmek, çağdışı bir değerlendirmedir. Biz buna kesinlikle katılmıyoruz. Mesele kadına şiddetse, bunun böyle yereli olmaz. Bunun kültürden kültüre değişen bir değerlendirmesi olamaz. Buna kırmızı çizgi ile bakmak lazım. Kadına şiddete ve aile içi şiddete hep beraber, topyekun sapasağlam bir duruş ortaya koymak lazım.” ANKAResmi Gazete'de yayımlandı: Katar'la su anlaşmasıyürürlükte!
Resmi Gazete'de yayımlandı: Katar'la su anlaşması yürürlükte! Türkiye ile Katar arasında su yönetimi konusunda imzalanan anlaşmanın onayı Resmi Gazete'de yayımlandı. Türkiye ile Katar arasında su yönetimi konusuna dair anlaşmanın onayı Resmi Gazete'de yayımlandı.AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayımlanan 21 Mart 2021 tarihli kararda "26 Kasım 2020 tarihinde Ankara'da imzalanan ekli "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Katar Devleti Hükümeti Arasında Su Yönetimi Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptı'nın onaylanmasına, 244 sayılı Kanunun 5'inci maddesi ve 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2'inci ve 3'üncü maddeleri gereğince karar verilmiştir" ifadeleri yer aldı.Resmi Gazete'de yer alan kararda, Türkiye ve Katar'ın işbirliği alanları "entegre su kaynakları yönetimi, su tesisleri yönetimi, kıyı ve geçiş suları yönetimi" olarak maddelendi./Archive/2021/3/21/121600213-katarsu.jpg cumhuriyet.com.trMeksika Açık'taşampiyon Alexander Zverev
Meksika Açık'ta şampiyon Alexander Zverev Profesyonel Tenisçiler Birliği (ATP) Meksika Açık Turnuvası final müsabakasında dünyanın yedi numaralı tenisçisi Alexander Zverev, Stefanos Tsitsipas'ı mağlup ederek şampiyon oldu. Profesyonel Tenisçiler Birliği (ATP) Meksika Açık Turnuvası final müsabakasında dünyanın yedi numaralı tenisçisi Alexander Zverev, Stefanos Tsitsipas'ı mağlup ederek şampiyon oldu.Akapulko şehrinde düzenlenen turnuvadaki karşılaşmada, Alman tenisçi Zverev, dünya sıralamasında beşinci sırada yer alan Yunan rakibini 6-4 ve 7-6 skorlarla 2-0 yenmeyi başararak zafere uzandı.2019 yılından sonra Meksika Açık'ta bir kez daha final oynama başarısı gösteren Zverev, bu turnuvadaki ilk, kariyerindeki 14. şampiyonluğunu elde etti. AAKemal Kılıçdaroğlu, down sendromluçocuklarla görüştü
Kemal Kılıçdaroğlu, down sendromlu çocuklarla görüştü Down sendromlu çocuklar CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşerek, oy kullanmak istediklerini dile getirdi. Kılıçdaroğlu, down sendromlu çocukları olan ailelere yardımların lütuf gibi götürülmemesi gerektiğini belirterek, "Çocuklar, ‘Biz oy kullanma hakkı istiyoruz’ diyor. Down sendromlu çocuklarımızın istihdam edilmesi, sigortalı olması ve primlerinin yatması lazım. Bu çocuklarımız belli bir yerde çalışırken, onların sosyal güvenlik primlerini işveren değil doğrudan doğruya devlet yatırabilir.” dedi. Kılıçdaroğlu, 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü’nde 21 farklı şehirden down sendromlu bireyler ve aileleri ile video konferans toplantısında bir araya geldi. Down sendromlu bireyler ile ailelerin talep ve sorunlarını dinleyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, çözüm önerilerini anlattı./Archive/2021/3/21/120015989-maxresdefault.jpgDown Sendromu Derneği Başkanı Gün Bilgin, down sendromlu çocukların karşılaştığı fırsat eşitsizliğiyle mücadele ettiklerini belirterek, “Topluma 360 derece yaklaşıyoruz. Çocuklarımızı ne kadar eğitirsek eğitelim, eğer toplum buna hazır değilse bu çabalar sonuçsuz kalıyor” dedi. Bilgin down sendromlu çocukların hakları konusunda bütün topluma yönelik çalışmaları olduğunu anlattı.Bilgin, İngiltere’de yapılan araştırmadan bahsederek, koronavirüs sürecinden down sendromlu çocukların ve bireylerin işlerine ve okullarına gidemediğini aktardı. Bilgin, “Aşı olmadığı için işe gidemiyor, eğitime gidemiyor. Zaten topluma katılımı sınırlandırılmış bir popülasyon olan çocuklarımız okullarından, gençlerimiz işlerinden olmak zorunda kaldılar” dedi.21 yaşındaki down sendromlu genç, “Oy kullanmak hakkım benim” dedi. Kılıçdaroğlu, gence “Güzel, bir hak arayıcısıyla tanıştık böylece” diye yanıt verdi.Down sendromlu çocuğu olan bir baba, belediye tesislerinden ayrımcılığa uğramadan yararlanmak istediklerini dile getirdi. Başka bir down sendromlu genç ise oy kullanmak ve koronavirüs aşısı olmak istediğini belirtti.Down sendromlu çocuğu olan anne ise “Okullarda, iş hayatında yer bulamıyoruz. Dışlanıyoruz. Ayrıştırılıyoruz, genel sorun bu zaten. Biz şunu diliyoruz, çocuklarımızın da kendi akranlarıyla beraber okula gidebilmesi, iş hayatında olabilmesi en büyük temennimiz şu anda. Ayrıştırılmadan bunu yapabilmesi. Eğitimdeki sorunlar giderilirse, devamında yaşamında kolaylık olacak” diye konuştu.4 yaşında down sendromlu çocuğu olan öğretmen anne, çocukların kaynaştırma eğitimi almaktan yoksun kalabildiğini kaydederek, down sendromlu çocukların gidebileceği okulların yaygınlaştırılmasını istedi. Öğretmen anne, okullarda kolaylaştırıcı kişilerin ve yaşadıkları şehirlerde aile danışmanlığı merkezlerinin arttırılmasını talep etti.İstanbul’da yaşayan down sendromlu Halis Güney bir an önce koronavirüs aşısını olup, işe gitmek istediğini dile getirdi.ÜNİVERSİTE EĞİTİMLERİNE DEVAM EDEMİYORLARDown sendromlu kızı olan bir baba ise çocukların lise aşamasında özel eğitim meslek okuluna devam ettiğini ancak diploma alamadıklarını belirterek, şunları söyledi: “Bir belge veriyorlar ve bu belgede yüksek öğretime devam edemez diye bir ibare var. Belge ile bizim çocuklarımızın üniversiteye giden yollarını tamamen kapatıyor. Benim kızım YKS sınavını geçti, yetenek sınavına girdi. Ama üniversitede yetenek sınavını geçse bile ek 8 belgesindeki bu ibareden dolayı, bu insan haklarına aykırı bu ibareden dolayı, maalesef üniversite kapısı kapalı. Bizim görüştüğümüz özel üniversiteler kabul ediyorlar ancak kayıt aşamasında lise diplomasını istiyorlar, ek 8 belgesini götüreceğiz, ek 8 belgesinde açıkça yazıyor. Bu belge ile yüksek öğretime devam edemez.”Başka bir down sendromlu Naz da oy kullanma haklarından bahsederek, “Oy kullanmak benim hakkım, ben ve arkadaşlarım bu konuda desteğinizi bekliyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu, “Oy kullanma hakkı için mücadeleye devam sevgili Naz” diye yanıt verdi. ANNE VE BABALARA İZİN HAKKI TALEBİDown sendromlu çocuğu olan bir başka baba ise çocuğu hastaneye yattığında çalıştığı kurumdan izin almakta zorluk çektiğini belirterek, “Tüm engelli çocuklarda hatta belli yaşa kadar bütün çocuklarda ister kamuda çalışsın, ister özelde çalışsın çocuğun anne ve babasına, özellikle annesine çocuk hastaneye yattığında bir şekilde çocuğun yanında refakat edebileceği izin hakkının kanunda açıkça belirtilmesini talep ediyoruz” diye konuştu.Down sendromlu çocuğu olan başka bir anne ise sosyal yardımlarda gelir üzerinden bir ayrım yapıldığını ancak giderlerin dikkate alınmadığını vurgulayarak, “Net eve giren para ortaya çıkarsa pek çok kişini bu yardımlara ihtiyacı olduğu ortaya çıkacaktır. Sadece gelir değil, birçok gideri var ailelerin” dedi. Anne, down sendromlu gençlerin büyük firmalarda çalışabildiğini söyleyerek, destek istihdamının yaygınlaştırılmasını talep etti.Sorunların dinleyen Kılıçdaroğlu, bunların çözümü için şu değerlendirmelerde bulundu:DİL TERAPİSTİ SORUNU ÇÖZÜLMELİ “Özellikle dil terapisti uzmanlık alanında yetişmiş eleman sıkıntısı var, bu konunun kesinlikle çözülmesi lazım. Bir sürü dışarıda işsiz insanlar var, eğer bu alana yönlendirilebilirse insanlarımız, dil terapisti sorunu kısa sürede çözülebilir. Çocuklarımızın ayrıştırılmaması lazım. Kaynaştırmanın olması lazım. Bu konuda asıl görev Milli Eğitim Bakanlığı’na düşüyor. Ben belediye başkanı olan arkadaşlarıma ihtiyaç sahibi olan ailelerin çocuklarına özellikle, yoksul mahallelerden başlayarak, bol miktarda kreş açın. Anneler çocuklarını kreşe teslim etsinler, kreşte çocuk sosyal gelişimini de büyük ölçüde tamamlamış olabilir. Kaynaşma eğitimi bu açından çok önemli, ayrıştırmak değil tam tersine arkadaşlarıyla beraber bir arada olmaları gerekiyor.”DEVLETİN GÖREVLERİ YERİNE GETİRMESİ LAZIM “Fırsat eşitsizliğinden söz edildi. Doğru Türkiye’de fırsat eşitsizliği var. Bu sadece down sendromlu çocuklarımız için değil, bedensel engelli çocuklarımız için de aynı sorunları yaşıyoruz. Devletin belli görevleri yerine getirmesi lazım. Biz buna sosyal devlet diyoruz, sorunlu vatandaşın yanında olan devlet diyoruz. Var olan bir sorun varsa devletin sorunun çözümüne katkı vermesi gerekiyor. O nedenle sosyal devlet kavramı çok önemli.”AŞININ BİR AN ÖNCE YAPILMASINI İSTEYEBİLİRİZ “Aşı önceliğinden bahsedildi. Sağlık Bakanlığı ile görüşüyoruz en azından, down sendromlu çocuklarımıza aşının bir an önce yapılmasını isteyebiliriz. Yerleri belli, aileler belli. Aile hekimlerine talimat verilerek, bu aşıları süratle yapabilirler.”OY HAKKI İÇİN BİRLİKTE MÜCADELE “Çocuklar oy kullanmak istiyorlar, doğru. Oy hakları var. Kullanmaları gerekiyor. Birlikte mücadeleyi yaparız, mücadeleyi yaparsak sonuç da alırız. Buna inanıyorum. Down sendromlu çocuklarımızın istihdam edilmesi, sigortalı olması ve primlerinin yatması lazım. Bu çocuklarımız belli bir yerde çalışırken, onların sosyal güvenlik primlerini işveren değil doğrudan doğruya devlet yatırabilir. Bu aynı zamanda işveren açısından down sendromlu veya engelli çocuğumuzun istihdamına da kolaylık sağlar. İşveren açısından da yük azalmış olur.”“Lise diploması vermiyorlar, benim ilk kez duyduğum olay. Lise diploması vermiyorlar, üniversiteye giremiyor diye. Bunu üzerinde durmamız gerekiyor. Çünkü down sendromlu çocuklarımızın bize göre üstün yetenekleri olabiliyor. Bu özel yeteneklerin keşfedilmesi ve bu alanda bu çocuklarımızın eğitilmesi gerekiyor. Özellikle resim alanında. Benim odamdaki tablo da down sendromlu çocuğumuzun tablosu. O çocuğu bir Türk ressam keşfetmiş. Çocuğu engelliler gününde getirdik, tablalar yaptı, satıldı. Şu anda tablolarını değerlendiriyor. Yeteneklerin keşfedilmesi lazım.”SOSYAL GÜVENLİK PRİMİ YATMALI “Anneler emekli olmak istiyor. Olmazı lazım. Çünkü çocuk ile anne arasındaki ilişki doğanın getirdiği özel bir ayrıcalık. Anne işini bırakmak ve çocuğuna daha fazla zaman ayırmak zorunda. Bizim dil terapisti bulamadığımız ortamlarda bu görevi tümüyle anneler üstleniyorlar. Annelerin sosyal güvenlik primlerinin devlet tarafından yatırılması ve onların belirli bir zaman dilimi içinde de emekli edilmeleri lazım.”İŞ ALANLARI YARATILMALI “İş alanları yaratılmalı. Bu konuda özel sektör ve kamu için yaratılmış bir kontenjan var. Bu kontenjanda çok sayıda boşluk var. Devlet doldurması gerekirken, doldurmuyor. Hatta ben bir haftada yapacağımız işler arasında bütün engelli kadrolarını dolduracağımızı ve engellileri o kadrolara atayacağımızı söylemiştim.”AİLELERİN LÜTFA DEĞİL HAK TALEBİNE İHTİYACI VAR “Çocuğun hastaneye yatırılması ve izin almakta zorlanılması ciddi bir sorun. Böyle bir rapor verilebilir mi bilmiyorum ama hekim olmadığım için normalde böyle bir rapor verilebilir. Böylece Erdal bey ve eşi de çocuğu hastaneye yattığında ona refakatçi olabilir. Çocuğun anne ve baba arasındaki ilişkinin daha sağlıklı olabileceği kanaatindeyim… Ailelerin yardıma, lütfa ihtiyacı yok. Ailelerin sosyal devlette hak talebinde bulunmaya ihtiyacı var. Nasıl çocuklarım diyorlar ‘Ben oy kullanma hakkını istiyoruz’ diyor. O zaman sosyal devletin yapması gereken temel görevlerden bir tanesi de her ailenin asgari gelire sahip olması, aile destekleri sigortasını çıkmasıdır. ANKASahte medyum mağdurlarıartıyor: 15 günde aşık etmek 4 bin lira alıyorlar
Sahte medyum mağdurları artıyor: 15 günde aşık etmek 4 bin lira alıyorlar Kendilerini medyum olarak tanıtan kişiler sosyal medyada ,'15 günde aşık etme işlemi, soğutma işlemi, kısmet açma ve dil bağlama işlemi' vaadiyle bin 200 ile 4 bin lira arası ücret talep ediyor. Sözde medyumlar güven kazanmak için astrolog unvanını da kullanırken, mağdurlar da gün geçtikçe artıyor. Astrolog Aygül Aydın, "Astrolog kelimesi araştırmacı demek. Bu nedenle o kişiler inandırıcılık kazanmak için medyumun yanına astrolog kelimesi de koyuyor. Vatandaşlarımızdan ricam; bu sahte medyumlarla astrologları karıştırmamalarıdır. 21. yüzyılda yaşıyoruz lütfen böyle şeylere inanmayalım" dedi. Yurttaşlar, koronavirüs nedeniyle yüz yüze görüşemediği medyumlarla, sosyal medya üzerinden iletişim kurmaya başladı. Ancak bu durum sahte medyumları ortaya çıkardı. Sözde medyumlar, inandırıcılık kazanmak için astrolog unvanını da kullanarak, vatandaşları işlem adı altında '15 günde aşık etme, soğutma, kısmet açma, dil bağlama gibi konularda dolandırıyor. Sahte medyumların ücreti ise bin 200 ile 4 bin TL arası değişiklik gösteriyor. Demirören Haber Ajansı (DHA) muhabiri, dolandırıcılık sisteminin nasıl işlediğine ilişkin sosyal medyada kendilerini medyum olarak tanıtan N.Ö ve H.A ile telefonda görüştü. /Archive%5C2021%5C3%5C21%5C114751245-sosyal-medyanin-sahte-medyumlari...-15-gunde-asik-etmek-4-bin-lira-magdurlar-gun-gectikce-artiyor_6.jpg"CEYLAN DERİSİNE OKUMA YAPIYORUM" DHA muhabiri, medyum N.Ö. aradı ve "bağlama" işlemi yaptırmak istediğini söyledi. Medyum N.Ö. de "İşlem yaptırmak istediğiniz kişinin adını soyadını ve fotoğrafını göndermeniz yeterli. İşlem 7 gün sürüyor. İstediğiniz kişi kısa süre içerisinde bir dediğinizi iki etmeyecek hale geliyor. Ücreti ise bin 200 TL oluyor. Bu işlem oldukça maliyetli, işlem sırasında sizden aldığım bilgileri ve resimleri ceylan derisine okuyorum ve sonrasında deriyi toprağa gömüyorum. İşlem sonrası istediğiniz kişi size bağlanıyor ve bir dediğini iki etmeyecek hale geliyor. Bağlama işlemi için yüzde yüz garanti veriyorum" dedi. Muhabirin, pazarlık yapması üzerine medyum N.Ö, "İşlemin malzemeleri 800 TL tutuyor. Sana 100 TL'ye yaparım fakat senden gelecek olan hiç kimseye bu fiyatı söyleme" diye konuştu. /Archive%5C2021%5C3%5C21%5C114751839-sosyal-medyanin-sahte-medyumlari...-15-gunde-asik-etmek-4-bin-lira-magdurlar-gun-gectikce-artiyor_9.jpg/Archive%5C2021%5C3%5C21%5C114752073-sosyal-medyanin-sahte-medyumlari...-15-gunde-asik-etmek-4-bin-lira-magdurlar-gun-gectikce-artiyor_10.jpg/Archive%5C2021%5C3%5C21%5C114751620-sosyal-medyanin-sahte-medyumlari...-15-gunde-asik-etmek-4-bin-lira-magdurlar-gun-gectikce-artiyor_8.jpg"SANA HESAP VERECEK DEĞİLİM" DHA muhabirinin başka bir medyum H.A.'yı arayarak 'Kaynanama dil bağlama işlemi yaptırmak istiyorum' dedi. Medyum H.A. da "Öncelikle kaynananın adını ve fotoğrafını yollaman gerekiyor. Ücretli işlem yapıyoruz. 4 bin TL göndermeniz gerekiyor" diye konuştu. Pazarlık yapmak isteyen DHA muhabirine tepki gösteren medyum H.A, "Malzemeler oldukça pahalı. Malzemelerin ne olduğu seni ilgilendirmez. Sana hesap verecek değilim" ifadelerini kullanması ise dikkat çekti. "BENİ BİR SÜRE ARAMAKTAN VAZGEÇMEDİ"Ayrıldığı erkek arkadaşıyla barışmak için sosyal medyadan medyumlarla uzun bir süre konuştuğunu söyleyen Leyla Çakır, "Erkek arkadaşımdan ayrı olduğum bir dönem sosyal medyada bir sayfaya denk geldim. Çok inandırıcı paylaşımları vardı. Ben tarot baktırmak için yazdım. 'Sonra sana bağlama ve geri getirme işlemi yapalım' dedi. Ben de kabul ettim. Çünkü bana yüzde yüz sonuç vereceğini söyledi. 'Hatta erkek arkadaşın sana iki katı daha bağlanmış olacak' dedi. Ücret olarak 2 bin TL para istedi. O an dolandırıcı olduğunu anladım ve yaptırmaktan vazgeçtim. Ama beni bir süre aramaktan vazgeçmedi" dedi. /Archive%5C2021%5C3%5C21%5C114750401-sosyal-medyanin-sahte-medyumlari...-15-gunde-asik-etmek-4-bin-lira-magdurlar-gun-gectikce-artiyor_2.jpg"BÖYLE ŞEYLERE İTİBAR ETMEMEMİZ LAZIM" Astrolog Aygül Aydın ise bu durum karşısında uyarılarda bulundu. Aydın, "Medyumlar, biz astrologların kanayan yarası. İnternette astrologlar ve medyumlar aynı anlamda kullanılan terimler. Aslında bu sosyal medya üzerinde medyumların yaptığı büyük bir suçtur. Astroloji dediğimiz şey çok farklı bilimleri içerisinde barındırıyor. Medyumlarla, astrologları ayrıştırmak kişiye kalmış bir şey. Vatandaşlarımıza şunu söylemek istiyorum. Hiç kimse gelecekten haber veremez. Medyumlara genellikle okumamış ve araştırmamış insanlar rağbet ediyor. Biz astrologlar olarak bu durumdan oldukça şikayetçiyiz. Vatandaşlarımızın astrologlar ile sahte medyumları ayrıştıramamaları bizi üzüyor. Astrolog adı altında bir şeyler yapmak doğru değildir. Hepimizin bir iradesi var. Böyle şeylere itibar etmememiz lazım. Mesela yeni tanıştığım kişiler, astrolog olduğumu öğrendiğinde 'Eski sevgilimi döndürebilir misiniz' gibi sorularla soruyor" diye konuştu. "SAHTE MEDYUMLARLA ASTROLOGLARI KARIŞTIRMAYIN" Aydın, sosyal medyada bu sahte astrolog medyumlar denetlenmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi: "Astrolog kelimesi araştırmacı demek. Bu nedenle o kişiler inandırıcılık kazanmak için medyumun yanına astrolog kelimesinde koyuyor. Vatandaşlarımızdan ricam; bu sahte medyumlarla astrologları karıştırmamalarıdır. Hayatta olması gereken şeyler zaten olur. Hiçbir etki sizin ettiğiniz duadan, iyilikten öteye geçemez. Herkes iyi olma çabası göstersin. Evrenin görünmez bağları vardır. Birinin ayağına taş olmazsanız hayatta size kolaylık sağlar. 21. yüzyılda yaşıyoruz lütfen böyle şeylere inanmayalım." DHADerbinin VAR’ıYaşar Kemal Uğurlu oldu
Derbinin VAR’ı Yaşar Kemal Uğurlu oldu Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinin VAR’ı Yaşar Kemal Uğurlu oldu. AVAR koltuğunda da Atilla Karaoğlan ve Serkan Ok oturacak. /Archive/2021/3/21/115825803-derbinin-vari-yasar-kemal-ugurlu-oldu_1.jpgSüper Lig’in 31. haftasında bugün oynanacak Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinin Video Yardımcı Hakem’i (VAR) Yaşar Kemal Uğurlu oldu.Beşiktaş, Süper Lig’in 31. haftasında Fenerbahçe’yi konuk edecek. Saat 19.00’da başlayacak zorlu mücadelede Halil Umut Meler düdük çalacak. Meler’in yardımcılıklarını Mustafa Emre Eyisoy ve Cevdet Kömürcüoğlu yapacak.Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinin VAR’ı ise Yaşar Kemal Uğurlu oldu. AVAR koltuğunda da Atilla Karaoğlan ve Serkan Ok oturacak. İHAA Milli Futbol Takımıhazırlıklarına yarın başlayacak
A Milli Futbol Takımı hazırlıklarına yarın başlayacak A Milli Futbol Takımı hazırlıklarına yarın başlayacak 2022 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri G Grubu'nda 24 Mart Çarşamba günü İstanbul'da Hollanda, 27 Mart Cumartesi günü İspanya'da Norveç, 30 Mart Salı günü de İstanbul'da Letonya ile karşılaşacak A Milli Futbol Takımı, hazırlıklarına yarın başlayacak.A Milli Takım'a davet edilen oyuncular, bugün saat 19.00'dan itibaren Riva'daki TFF Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri'nde toplanacak.Ay-yıldızlılar, ilk idmanlarını 22 Mart Pazartesi günü saat 18.00'de Riva'da basına kapalı olarak yapacak.A Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş ve aday kadrodan bir futbolcu, Hollanda maçı öncesinde 23 Mart'ta, saat 17.30'da Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri'nde bir basın toplantısı düzenleyecek. A Milliler, bu karşılaşmanın son provasını da aynı tesiste saat 18.00'de gerçekleştirecek.Atatürk Olimpiyat Stadı'nın ev sahipliği yapacağı 24 Mart'taki Türkiye-Hollanda müsabakası, saat 20.00'de başlayacak ve TRT 1'den naklen yayımlanacak.ADAY KADROTürkiye Futbol Federasyonundan yapılan açıklamaya göre, milli takımın 24 Mart'ta Hollanda, 27 Mart'ta Norveç ve 30 Mart'ta Letonya ile oynayacağı maçlar için aday kadroda şu oyuncular yer aldı:Kaleci: Mert Günok (Medipol Başakşehir), Uğurcan Çakır (Trabzonspor), Altay Bayındır (Fenerbahçe), Gökhan Akkan (Çaykur Rizespor)Savunma: Zeki Çelik (Lille), Nazım Sangare, Caner Erkin (Fenerbahçe), Merih Demiral (Juventus), Ozan Kabak (Liverpool), Mert Müldür, Kaan Ayhan (Sassuolo), Çağlar Söyüncü (Leicester City), Umut Meraş (Le Havre)Orta saha: Okay Yokuşlu (West Bromwich Albion), Taylan Antalyalı, Emre Kılıç (Galatasaray), Dorukhan Toköz (Beşiktaş), Ozan Tufan, İrfan Can Kahveci (Fenerbahçe), Orkun Kökçü (Feyenoord), Yusuf Yazıcı (Lille), Halil Akbunar (Göztepe), Hakan Çalhanoğlu (Milan), Deniz Türüç (Medipol Başakşehir)Forvet: Burak Yılmaz (Lille), Enes Ünal (Getafe), Kenan Karaman (Fortuna Düsseldorf), Cenk Tosun (Beşiktaş) AAFransa'da bir kadın, cinsel ilişkiye girmediği için haksız bulundu
Fransa'da bir kadın, cinsel ilişkiye girmediği için haksız bulundu Fransa’da bir kadının boşanma talebi, kocasıyla cinsel ilişkiye girmediği gerekçesiyle reddedildi. İsmini vermek istemeyen kadın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu. Fransız BFM TV’nin aktardıklarına göre, bir kadın Fransız yasalarına karşı “Evlilik cinsel kölelik olmamalıdır” diyerek AİHM’e başvurdu. Sebebi ise Versailles İstinaf Mahkemesi’nin 2019 yılında açılan boşanma davası üzerine verdiği karardı.CİNSEL İLİŞKİYE GİRMEDİĞİ GEREKÇESİYLE DAVAYI KAYBETTİBoşanma davası açan 66 yaşındaki kadın, “Cinsel ilişkiye girmediği” gerekçesiyle davayı kaybetti. Gerekçeli kararda ise kadının evlilikle ilgili sorumluluk ve hükümlülükleri yerine getirmediği belirtildi.AİHM’e başvuran kadın, Fransız yargısının söz konusu karar ile “Özel yaşama müdahale” ettiğini öne sürdü.Mediapart’a konuşan kadın, kararın şok edici ve hükmün başka bir çağdan kalma olduğunu söyledi.“FRANSIZ YARGISI EVLİLİK GÖREVİNİ DAYATIYOR”66 yaşındaki kadına destek veren feminist gruplar ise “Fransız yargısı, evlilik görevini dayatmaya devam ediyor ve böylece kadınların cinsel ilişkiye rıza gösterme ya da kabul etmeme hakkını inkar ediyor” ifadelerini kullandı. cumhuriyet.com.trİzmir Bergama'da 20 mahalle, "şap hastalığı" nedeniyle karantinaya alındı
İzmir Bergama'da 20 mahalle, "şap hastalığı" nedeniyle karantinaya alındı İzmir'in Bergama ilçesindeki bir mahallede şap hastalığı tespit edilmesi üzerine, hayvan pazarı ve 20 mahalle için karantina kararı verildi. İzmir'in Bergama ilçesinde, İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünden yapılan duyuruda, Kaleardı Mahallesi'nde şap hastalığının belirlenmesinin ardından çalışma başlatıldı.Bu kapsamda mahalle ile ilçedeki hayvan pazarının yanı sıra çevredeki 19 mahallede daha karantina uygulaması başlatıldı.Mahallelerdeki hayvanların aşılanacağı öğrenilirken, aşı yaptırmayan veya hayvanlarını meraya çıkarıp alım-satım yapan kişilere ise 15 bin 203 lira idari para cezası uygulanacağı bildirildi. AABakanlığın cebinden 32 milyarçıktı
Bakanlığın cebinden 32 milyar çıktı Sağlık Bakanlığı'nın bu yıl sonu itibariyle şehir hastenelerini işleten şirketlere 4 yılda verdiği para 32,3 milyar lirayı bulacak. İzmir Tabip Odası üyesi Ergün Demir, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şirketlerin işlettiği bu hastanelerin pandemi döneminde bile reklamını yaptığını söyleyerek, sadece 2020 yılında şirketlere verilen 8, 7 milyar lira ile 1000 yataklı 8 şehir hastanesi yapılabileceğine dikkat çekti. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre şehir hastanelerini işleten şirketlere 2018 yılında 2,2 milyar lira, 2019 yılında 5 milyar lira, 2020 yılında 8,7 milyar lira ödedi. Bu yıl ise 16,4 milyar lira ödenmesi planlanıyor. Şirketlere 4 yılda toplamda 32,3 milyar lira ödenmiş olacak.İzmir Tabip Odası üyesi Ergün Demir, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın pandemi döneminde şehir hastanelerinin reklamını yaptığını belirterek, “Salgın ile mücadele hastanede verilmez. Önemli olan koruyucu sağlık hizmetleri ve birinci basamak hizmetlerdir. Salgının başlangıcından beri herkes hastanelerden bahsediyor, oysa ilçe sağlık müdürlüğü filyasyon ekibinde saha saha, sokak sokak dolaşan bu arkadaşlardan kimse bahsetmemektedir” dedi.ŞEHİR HASTANELERİNİN REKLAMI YAPILIYOR“Neden özellikle pandemi döneminde şehir hastanelerinin reklamı yapılmaktadır” diye soran Demir, bu hastaneleri işleten firmalara ödenen paranın açıklanmaması için reklamlarının yapıldığını kaydederek, Sağlık Bakanlığı’nın 2020 yılında ödediği 8,7 milyar ile 1000 yataklı 8 tane şehir hastanesi yapabileceğine dikkat çekti. Demir bu hesaplamasına örnek de vererek, “2020 yılında genel bütçeden 21/b usulüyle ihale edilen 900 yataklı Samsun Şehir Hastanesi'ne gelen en düşük teklif 1 milyar 69 milyon TL iken 1000 yataklı Antalya Şehir Hastanesi'ne gelen en düşük teklif ise 1 milyar 21 milyon TL’dir” dedi."ÜSTÜ SÜREKLİ KAPATILIYOR"Türkiye’deki şehir hastanelerinin finansman modeli olan kamu- özel ortaklığının İngiltere’den alındığını hatırlatan Demir, Erdoğan’ın pandeminin başından bu yana İngiltere’deki vaka ve ölüm sayıları ile oradaki olumsuzlukları kötü örnek olarak gösterdiğini ifade ederek, “Ama kamu-özel ortaklığı ile yapılan şehir hastenelerinin İngiltere’den ithal edildiğini açıklamamaktadır” diye vurguladı.İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Güray Kılıç, Erdoğan'ın şehir hastanelerinin önemini süreki vurguladığını hatırlatarak, "Bu hastaneler şehirin dışında, abartılı büyüklüklerle inşa edildi. Salgındaki rolleri oldukça tartışmalıdır. Bu denli öne çıkarılmalarını gerekçesi her yıl ödenmesi beklenen kira ve hizmet bedellerinin tartışılmasının istenmemesidir. Bunun üstü sürekli kapatılmaktadır" diye konuştu. Kılıç, salgınla mücadelenin birinci basamak sağlık hizmetleri ve aşılama ile gerçekleşebileceğini kaydederek, "Şehir hastanelere ödenen bedel, birinci basamağa ayrılan miktarı azaltmakta" diye ekledi. /Archive/2021/3/21/113337206-de976661-ff4c-4b6a-be97-78e0595a42e9-w.jpg ANKAMerkez Bankası'nın yeni başkanının faiz planıne?
Merkez Bankası'nın yeni başkanının faiz planı ne? Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ı görevden alıp yerine Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu'nu getirdi. Aynı zamanda Yeni Şafak gazetesi yazarı olan Şahap Kavcıoğlu'nun faize yönelik tutumu ise merak konusu oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ı görevden alıp yerine Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu'nu getirdi. Bu atamayla Cumhuriyet tarihinde ilk kez, Merkez Bankası'na 20 ay içinde dördüncü başkan atanmış oldu.Faiz kararıyla özellikle hükümete yakın Yeni Şafak ve Sabah gazetelerinin hedefi olan Naci Ağbal’a “Faiz düşürme” çağrıları yapılmıştı.Aynı zamanda Yeni Şafak gazetesi yazarı olan Şahap Kavcıoğlu'nun faize yönelik tutumu ise merak konusu oldu.Odatv'nin aktardıklarına göre, Kavcıoğlu'nun yazılarında "Faiz indirimini" savunduğu ortaya çıktı. Kavcıoğlu, 9 Şub 2021 tarihli “Enflasyon, faiz ve döviz kuru” başlıklı yazısında, “Türkiye yıllardır enflasyon, faiz ve kurun birbirine olan etkisi yüzünden bir türlü ekonomide istediği sonuçları alamadı” diyerek artan Ağbal yönetimindeki faiz kararlarını şöyle eleştirdi:“Bugün de hep konuştuğumuz düşük kurun yani TL’nin gereğinden fazla değerlenmesinin topuzunu kaçırdık.”“FAİZ ARTIŞINDAN VAZGEÇMEMİZ GEREKİR”Kavcıoğlu, 9 Mar 2021 tarihli, “Türkiye 2020 yılında nasıl büyüdü?” başlıklı yazısında ise “Pandeminin 2021 yılını da olumsuz etkilememesi için kalıcı büyümeyi hedefleyip, sıkı para politikasından vazgeçerek yatırım ve ihracat odaklı, istihdam sağlayan büyümeyi gerçekleştirmeliyiz. Bunun için, yatırım ve üretim maliyetini doğrudan etkileyen kredi maliyetlerinin makul seviyede olması için faiz artışından vazgeçmemiz gerekir” ifadelerini kullandı.“FAİZLERİN YÜKSELİŞİ ÜRETİMİ OLUMSUZ ETKİLEDİ”Faiz artırımına karşı çıkan Kavcıoğlu, 10 Mar 2020 tarihli, “TCMB ve Fed faiz indirimleri” başlıklı yazısında, “TCMB’nin yaptığı faiz indirimlerindeki önemli eleştirilerden bir tanesi, beklenenden hızlı ve fazla indirime gittiği yönündeydi. Oysa sıkıntılı günlerden geçen Türkiye için bu durum oldukça kabul edilebilir bir durumdu. Çünkü faizlerin yükselişi Türk ekonomisinde her şeyden evvel üretimi olumsuz etkiledi ve etkilemeye de devam ediyor” diye yazdı.“DOLARİZASYONUN ARTMASINA NEDEN OLUR”Kavcıoğlu, önceki MB Başkanı Murat Uysal’ın 9 kez faiz indirimi yapıp 10. toplantıda politika faizini sabit tutmasını ise 30 Haziran 2020 tarihli yazısında şöyle değerlendirmişti:“Sonuç olarak TCMB’nin bu ay faiz indirimine gitmemesi hem yılsonu enflasyon hedefini yakalaması hem de faiz oranı hedefini yakalaması açısından önemli. Çünkü Merkez Bankası gösterge faizi her zaman enflasyonun üstünde tutma gayretinde olmalı. Yoksa eksi reel faiz ile ekonomiyi hareketlendirmek zor. Zira eksi reel faiz yerli ve yabancı yatırımcının yurt dışına kaçmasına, tasarrufların gayrimenkul gibi üretime katkı yapmayan yatırımlara kaymasına ve dolarizasyonun artmasına neden olur.” cumhuriyet.com.tr