Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Monday, 04.21.2025, 06:27 AM (GMT)

News - Haberler

Ketojenik diyet tehlikeli mi?

Ketojenik diyet tehlikeli mi? Ketojenik diyet, mutlaka hekim tarafından önerildiği durumlarda, sağlık kontrollerinin sürekli ve düzenli olarak yaptırılması şartı ile kısa süreli olarak uygulanmalıdır. Son yıllarda popülerleşen beslenme biçimlerinden bir olan ketojenik diyet, önceleri yalnızca bazı hastalıkların tedavisini destekleme amacıyla uygulanırken şimdilerde zayıflama amacıyla da uygulanıyor. Peki kendi kafanıza göre ketojenik diyet uygulamanın zararlı olabileceğini biliyor muydunuz?Sağlık yönünden oluşturduğu riskler nedeniyle bu diyetin zayıflama amacıyla tercih edilmesinin güvenilir olup olmadığı hakkında henüz kanıtlanmış sonuçlara ulaşılamamıştır. Bu nedenle ketojenik diyet, mutlaka hekim tarafından önerildiği durumlarda, sağlık kontrollerinin sürekli ve düzenli olarak yaptırılması şartı ile kısa süreli olarak uygulanmalıdır.HASTALIKLARA YARDIMCI OLABİLİRKetojenik diyet, karbonhidrat ve protein kaynaklarının oldukça kısıtlı olduğu ve diyet içeriğinin çok büyük bir kısmının yağlardan oluştuğu diyetler olarak tanımlanabilir. Normal sağlıklı beslenme planlarında kaçınılan pek çok besin türü, bu diyetlerde temel enerji kaynağı olarak tercih edilir. Yüksek yağ içeriği, düşük karbonhidrat ve protein içeriği nedeniyle bu diyetlerin uygulanması zor olup uzun süre devam ettirilmesi hem zorlayıcı hem de sağlık açısından riskli olabilmektedir. Özellikle karbonhidratlar konusunda oldukça katı olan bu beslenme tarzında ekmek, tahıllar, undan üretilen her türlü besin ve şeker gibi karbonhidrat kaynakları katı yasaklar arasındadır. Diyetin büyük bir kısmı yağ kaynakları olan kaymak, krema, mayonez benzeri besinlerden meydana gelir. Epilepsi hastalarında sara nöbetlerinin azaltılmasında etkili olması nedeniyle bu hastalarda nöbetlerin yoğunlaştığı dönemlerde ketojenik diyet uygulamaları yapılabilir. Buna ek olarak ketojenik diyetler bazı metabolizma hastalıkları, Parkinson, Alzheimer, beyin ve sinir sistemi hastalıkları, otizm, bazı ruhsal ve mitokondriyal hastalıklarda da tedavi sürecine yardımcı olması amacıyla uygulanabilir.Ketojenik diyetin temel amacı; düşük karbonhidrat alımı ile vücudun ketozis moduna geçirilmesi ve vücut depolarında yer alan yağların yakılmaya başlamasının sağlanmasıdır. Diyetin karbonhidratlar yönünden oldukça kısıtlı olması yalnızca en çok bilinen karbonhidrat kaynakları olan ekmek, tahıllar, hamur işleri gibi besinleri değil meyveler, sebzeler, süt ve süt ürünleri, yağlı tohumlar, kuru baklagiller gibi birçok besin türünün tüketilememesine neden olur.DOKTOR VE DİYETİSYEN PLANLAMALIKetojenik diyetlerde içerik hesaplaması yapılırken diyette yer alacak besin ögesi miktarlarının birbirlerine olan oranı belirlenir. Oranın ne olması gerektiği doktor ve diyetisyenden oluşan bir ekip tarafından kişinin kan bulguları, kan ve idrarındaki keton cisimciklerinin miktarı gibi belirteçler göz önünde bulundurularak belirlenir. Ketojenik diyetler herkesin uygulaması mümkün olmayan, ancak belirli tıbbi analizler ve tetkikler yapıldıktan sonra ketojenik diyet uygulamasında sakınca görülmeyen hastalarda uygulanabilen bir beslenme türüdür. Zor ve riskli bir diyet olmasından dolayı hiçbir birey bu diyeti bir sağlık kuruluşuna danışmadan uygulamamalıdır. Diyetin yapılıp yapılamayacağına karar verilmesi, diyetin planlanması, bu süreçte yapılacak her türlü tetkik ve incelemeler doktor ve diyetisyen kontrolünde yapılmalıdır.İSMİNİ KETON CİSİMCİKLERİNDEN ALIYORNormal beslenme düzeninde vücut; enerji elde etmek için birinci öncelik olarak karbonhidratları, karbonhidratların yetersiz kaldığı durumlarda yağları ve proteinleri kullanır. Ketojenik diyetlerde karbonhidrat ve protein içeriği çok düşük bir düzeyde tutulduğu için vücut ihtiyaç duyduğu enerji miktarının tamamına yakınını yağlardan karşılar. Vücutta karbonhidrat dışı kaynaklardan enerji elde edildiği durumlarda keton cisimcikleri açığa çıkar. Ketojenik diyetler de adını buradan alır. Keton cisimciklerinin kanda aşırı artışı ketozis adı verilen şok tablosunun gelişimine neden olabileceğinden, bu diyeti uygulayan kişilerde idrar ve kandaki keton seviyeleri sürekli olarak kontrol edilmelidir.DAHA DA KİLO ALABİLİRSİNİZ- Açlık tablosunun geliştirildiği ketojenik diyetleri uygulayan kişilerde vücut kendini açlığa adapte edebilmek adına metabolizma hızını yavaşlatma eğilimine girer. Bu da diyet sonunda yavaşlamış bir metabolizma hızı ve buna bağlı olarak diyetin bırakılmasını takiben verilen kiloların tümüyle geri alınması şeklinde sonuçlara neden olabilir.- Çok büyük bir kısmı yağlardan oluşan ketojenik beslenme planlarında lifli besinler yok denilecek kadar azdır. Bu durum kabızlık başta olmak üzere birçok bağırsak problemini beraberinde getirir.- Yüksek yağlı beslenme, yağlardan enerji elde edilmesine bağlı olarak kanda dolaşan serbest yağ asitlerinin miktarının artması ve yetersiz posa alımına bağlı olarak kolesterol ve diğer kan lipitlerinde artış görülür ve bu durum kalp ve damar hastalıkları açısından oldukça büyük risk oluşturur.- Ketojenik diyetler karaciğer üzerinde ağır bir yük oluşturur. Bu nedenle bu diyetler kesinlikle uzun süre devam ettirilmemeli ve karaciğerinde herhangi bir hastalık bulunan kişiler karaciğer yetmezliği gelişmesi gibi risklerden korunmak adına ketojenik diyet uygulamamalıdır. Diyete başlanmadan önce karaciğer enzimlerinin normal sınırlarda olup olmadığı mutlaka kontrol edilmelidir.- Beynin temel enerji kaynağı glikozdur. Bu nedenle ketojenik diyet yapan kişilerde karbonhidrat dışı kaynaklardan dolaylı yoldan glikoz elde ediliyor olmasına bağlı olarak bilişsel fonksiyonlarda yavaşlama ve gerilik gözlenebilir.- Yapılan bazı bilimsel araştırmalarda ketojenik diyetlerin de içerisinde yer aldığı düşük karbonhidratlı beslenme programlarından herhangi birini uygulayan kişilerde kalp ritim bozukluğu gelişme ihtimalinin normal beslenen kişilere oranla daha yüksek olduğu sonucuna varılmıştır.KETOJENİK DİYET LİSTESİ NELER İÇERİR?Ketojenik diyet listesinin içeriği, diyetin yağ ve karbonhidrat-protein içeriği oranına göre değişkenlik gösterir. En yaygın tercih edilen diyet oranları 4/1 ve 3/1'dir. Diyet içeriğinde belirlenen protein hakkı yumurta, kırmızı ve beyaz et veya balıktan karşılanabilir. Örnek protein olması ve dengeli yapısı nedeniyle yumurtanın ketojenik diyetlerde mutlaka tercih edilmesinde yarar vardır. Diyette ekmek ve tahıllar ile unlu mamuller gibi temel karbonhidratlar kesinlikle yer almaz. Karbonhidratlar için verilen kısıtlı miktar sebzeler, yağlı tohumlar ve yoğurt gibi süt ürünleri ile zaten fazlasıyla karşılanmış olur. Kalan kısım yağ kaynakları olan krema, kaymak, mayonez, zeytinyağı, tereyağı ve fındık, fıstık, badem, ceviz gibi yağlı tohumlardan karşılanır.Ana öğünlerde krema, mayonez ve zeytinyağı kullanılarak hazırlanan soslar ile lezzetlendirilmiş salataların yanında et, tavuk, balık gibi protein kaynakları tercih edilebilir. Ara öğünlerde yoğurt ve karbonhidrat hakkının yeterli olması durumunda kolesterol düşürücü etkisi nedeniyle diyetin risklerinin azaltılmasına yardımcı olabilecek bir miktar yulaf ezmesi tercih edilebilir. Diyet içeriği oldukça düşük olduğu için 3 ana öğüne ek olarak 1 ara öğün yapılarak genellikle gün 4 farklı öğüne bölünür. Elde bulunan ketojenik diyet örneği üzerinde günlük karbonhidrat, protein ve yağ haklarının aşılmaması şartı ile diyette besinler arası değişiklikler yapılabilir.  Taylan Kümeli

Uzaktançalışın ama haklarınıza uzak kalmayın!

Uzaktan çalışın ama haklarınıza uzak kalmayın! Kadınların yükünü direkt artıran bir çalışma biçimi olarak uzaktan ya da evden çalışmada hâlâ pek çok konu tam olarak açıklığa kavuşmuş değil. Zira yayımlanan yönetmelik pek çok soruya yanıt veremiyor. Salgınla birlikte hızlı bir geçiş ve büyük bir uyum gösterilen uzaktan çalışma pek çok sektörde geniş bir kabul gördü. Pandeminin ilk bir kaç ayında özellikle teknolojinin yaygın kullanıldığı alanlarda, uzaktan çalışmaya, bulaşı önlemenin yanı sıra masrafları da düşürmenin bir aracı olarak can kurtaran simidi gibi sarılanlar oldu. Hatta işyerlerini tamamen kapatıp işleri evlere taşıdıklarını açıklayan şirketler, markalar oldu. Hal böyle olunca da iktidar, İş Yasası’na 2016’da eklenen uzaktan çalışmanın nasıl olacağına ilişkin yönetmeliği yaklaşık 5 yıl sonra yayımladı.Kadınların yükünü direkt artıran bir çalışma biçimi olarak uzaktan ya da evden çalışmada hâlâ pek çok konu tam olarak açıklığa kavuşmuş değil. Zira yayımlanan yönetmelik pek çok soruya yanıt veremiyor. Kadınların yükünü zaten ağırlaştıran evden çalışmanın bazı hakları da uzaklaştırma riski olduğundan belli noktaları hatırlatmakta yarar var.YAZILI SÖZLEŞME Öncelikle uzaktan çalışmaya ilişkin iş sözleşmeleri yazılı yapılmalı. Sözleşmede; işin tanımı, yapılma şekli, işin süresi ve yeri, ücret ve ücretin ödenmesine ilişkin konular, işveren tarafından sağlanan iş araçları, ekipman ve bunların korunmasına ilişkin hükümler saptanmalı. İşi yapmak üzere kullanılacak tüm ekipman işveren tarafından sağlanmalı. Evde kendi bilgisayarınızı kullanmak durumunda değilsiniz. İşin gerektirdiği her türlü ekipmanı işveren temin etmek durumunda. Dolayısıyla işveren, evden çalışmada bilgisayar, internet donanımını sağlamak, elektrik internet masrafı ve benzeri giderleri de karşılamakla yükümlü.LÜTUF DEĞİLGerekli olması halinde, uzaktan çalışmanın yapılacağı mekân ile ilgili düzenlemeler iş yapılmaya başlanmadan önce tamamlanmalı. Bu düzenlemelerden kaynaklanan maliyetlerin karşılanma usulü, uzaktan çalışan ile işveren tarafından birlikte belirlenmeli.Uzaktan çalışmanın yapılacağı zaman aralığı ve süresi iş sözleşmesinde belirtilmeli. Evde çalışıyorsunuz diye günün herhangi bir saatinde örneğin öğlen yemek saatine toplantı konulmaz, gece ya da haftasonu sokak yasağı var diye haftasonu iş istenemez.Evden çalışma bir lütuf değil. İşveren, çalışana iyilik olsun diye evden çalışmaya geçmiyor. Kendi çıkarı onu gerektirdiği için geçiyor. Bu nedenle evden çalışırken bu 'iyilik' karşısında işin yasal zeminini hiç sorgulamadan işverenden gelen talimatlara uymak zorunlu değil. FAZLA MESAİ ALINMALIÇalışma saatleri insanca düzenlenmeli. Olağanüstü durumlar dışında, sanki ofiste çalışılıyormuş gibi düşünülerek belirli saatler içinde çalışılmalı. Mesai saatleri ihlal edilmemeli.Çünkü, İş Yasası’nın çalışma sürelerini, dinlenme sürelerini düzenleyen hükümleri evden çalışanlar için de geçerli. 4857 sayılı İş Yasası’nın 14. maddesine göre evden çalışmada (yasanın deyişiyle “uzaktan çalışma”da) “işçiler, esaslı neden olmadıkça salt iş sözleşmesinin niteliğinden ötürü emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz”.Dolayısıyla, haftalık çalışma süresi 45 saat. Haftalık 45 saatlik çalışma süresini aşan çalışmalar da fazla çalışma olarak işlenir. Yani çalışan fazla çalışmalar için fazla mesaisini almalı.Günlük çalışma süresi fazla çalışmalar dahil hiçbir durumda günde 11 saati aşamaz. Yılda 270 saatten fazla rızanız dahi olsa çalıştaramaz. Sırf evde çalışmayı kabul ettiği için işveren, ücret ve sosyal haklarınızdan indirim yapamaz. İşyerinde çalışırken almış olduğunuz ücret, ikramiye, giyim yardımı, yemek yardımı, sağlık yardımı  gibi tüm haklarınızı almaya devam edersiniz. Eğer yol ücreti ödeniyor, servis kullanılmıyorsanız yol ücreti de geniş anlamda ücret kavramının içine girdiği için işverence ödenmesi gerekir.Evden çalışmaya başladıktan bir yıl sonra, yıllık izne hak kazanırsınız.CAM KAVANOZ AYAĞINA DÜŞÜRSEYasaya göre, işveren, uzaktan çalışanın yaptığı işin niteliğini dikkate alarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri hususunda çalışanı bilgilendirmekle, gerekli eğitimi vermekle, sağlık gözetimini sağlamakla ve sağladığı ekipmanla ilgili gerekli iş güvenliği önlemlerini almakla yükümlü.Ancak bazı belirsizliklerin tanımlanması gerekiyor. Örneğin evde, işyeri tam olarak neresi? Yemek için mutfaktan bir şey alırken düşen cam kavanoz ayağınızı kestiğinde bu bir ev mi yoksa iş kazası mı? PATRON GÜVENMİYOREvde, işte olduğundan çok daha uzun süreler çalışılsa bile patron ya da yönetici memnun olmuyor. Evden çalışan üzerinde baskı oluşuyor. Daha düşük zam yapıyor. Oysa  işverenin bu uygulamaları öncelikle eşit işlem borcuna aykırı. Çünkü, 4857 sayılı İş Yasası’nın 14. maddesine göre evden çalışan “İşçiler, esaslı neden olmadıkça salt iş sözleşmesinin niteliğinden ötürü emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz”. İş, çalışanın sosyal fiziksel ruhsal iyilik halini ortadan kaldıracak şekilde organize edilemez. Olcay Büyüktaş

En‘mit’dizimiz başladı: Teşkilat

En ‘mit’ dizimiz başladı: Teşkilat Teşkilat’ı izlerken ister istemez Kurtlar Vadisi’ni hatırladım. Polar Alemdar, istihbarat tarafından görevlendirilmişti, öldüğü söylenerek adı değiştirilmiş, devleti uğruna tüm sevdiklerinden ve gerçek kimliğinden vazgeçerek, çok zor bir göreve atanmıştı. Elif Aktuğ, Cumhuriyet Cumartesi eki için yazdı.Aksiyonlara müthiş ilgim var, ben öyle bol gözyaşı akıtılan, aşklı meşkli, kavuşamamalı işlere mesafeliyim. Çok baba oyuncular varsa ancak izlerim melodramları; aksiyon da ender çekilen işlerden ya memlekette, heyecanla bekliyordum Teşkilat’ı. Beklediğime değdi mi, henüz karar veremedim. Şurası muhakkak, vurdulu kırdılı sahneler, bombalar, patlamalar başarılı, kırsalda geçen sahneler görsel olarak çok etkileyici, Ankara plato olarak çok zengin, hikaye zaten herkesin her zaman merak ettiği istihbarat etrafında dönüyor, orada da sıkıntı yok. İstihbarat filmlerini CIA’dan KGB’den MOSSAD’dan, MI6’den biliyoruz, bir ajan nasıldır, ne yapar ne eder? Biliyoruz dediysem, Hollywood ne kadar öğrettiyse o kadar biliyoruz yani ve haliyle gerçeği de filmdekiler gibi belledik. Erkek ajan, bomba yapımından her türlü silah kullanımına dek her şeyi becerir, fiziksel üstünlüğü vardır, dövüş sanatlarında uzmandır, birçok yabancı dil bilir, asla yenilmez, ülkesini satmaz, davasından vazgeçmez. Kadın ajan tüm bunların ötesinde bir de cillop gibidir, gün içinde elinde belinde silahla çöllerde terörist avlar, gece dedin mi saçını topuz yapar, beline kadar yırtmaçlı elbisesini giyer, silahını jartiyerine takar ve operaya gider. MİT konusuna sinemada pek yanaşılmadı, ucundan kıyısından bir miktar konu edildi, o kadar. En son Kurtlar Vadisi’nde, bir devlet ajanı mafyanın içine sokulmuştu, takipçisi hatırlar; benim de senaryo ekibinde görev aldığım sıkı bir diziydi. Ajanın mafya içinde yükselmesi ve devletle işbirliği içinde mafyayı bitirmesiydi konu.Teşkilat’ı izlerken ister istemez Kurtlar Vadisi’ni hatırladım. Polar Alemdar, istihbarat tarafından görevlendirilmişti, öldüğü söylenerek adı değiştirilmiş, devleti uğruna tüm sevdiklerinden ve gerçek kimliğinden vazgeçerek, çok zor bir göreve atanmıştı. Teşkilat’da da aynı şey yapılmış; konularında uzman altı ajanı öldü gösterilip özel ve çok önemli bir devlet görevi için bir araya getirildi. Birinci bölümde sıkıntı sadece diyaloglarda göze çarpıyordu Teşkilat’ta, fazla didaktik, fazla sıkıcıydı. İlla öğretici ve had bildiren cümleler kuruyor kahramanlar, konu neyse artık illa insanın gözüne sokuyorlar. Seyirci bir devlet ajanının çocuğunu ailesini geride bırakıp, kendini devlete adadığını görüp takdir ediyor zaten, neden illa gözyaşı ve dramatik sahneler abartılıyor, uzatılıyor, anayım ben ana gibi klişeler kullanılıyor, anlamadım gitti.  Mesut Akusta gibi izlemeye doyulmaz oyuncular da var ekipte (Yavuz Bingöl de cuk oturmuş uzun saçlı tipiyle, bayıldım), bir ajan olarak ne kadar inandırıcı olabileceklerinden emin olmadığım kadın oyuncular da var. Erkek cast’ı çok daha başarılı bulduğumu söylemeliyim, genç ve güzel kadın kontenjanından bir gıdımcık feragat edilmeli artık. Dizide üç kadın oyuncu vardı başrol diyebileceğimiz ilk bölüm itibarıyla, elbette hepsi de iyi oyunculardır, ona sözüm yok ama bari bir tanesi orta yaşta falan olamaz mıydı? Nikita’da takılıp kaldı sanki senaristler, yapımcılar. Operasyon yöneten ajan mesela, saçı fönlü, pırıl pırıl cildiyle, sabaha dek süren hayati bir kovalamacayı yönetirken asla buruşmayan gömleğiyle, topuklu ayakkabısıyla, aklı evinde yavrucağında kalan bir anne/ajan olarak inandırıcı geldi mi size? Bana gelmedi, böh desen korkudan bayılacak kadar nahif bir genç kadın gördüm orada çünkü. Kılık değiştirme konusunda yetenekli diye müsteşarın ekibe aldığı ajan, kırklarında olsaydı ya; birçok yabancı dil bildiği ve farklı kültürlere aşina olduğu söylense daha etkili olmaz mıydı? Kahramanlara zamanla alışıyor insan, ilerleyen bölümlerde mutlaka kanı kaynar seyircinin, severim ben de kadın ajanları, konu zaten devlet meselesi, zaten her cümlede insanın tüylerini diken diken edecek mesajlar veriliyor. Kalkıp kalkıp alkışlamak istiyor insan diziyi izlerken, öyle ya bayrak devlet memleket söz konusu, çekirdek çitleyerek izleyemiyorsunuz ki. Ha bir de müsteşarın yüzüğünün üstünde ay yıldız var, yedi yüz kez falan yakın plan gördük anladık, yönetmen anlamadığımızı düşünüyor olabilir diye, belirtmek istedim…  cumhuriyet.com.tr

İşte kablosuz iyi ses arayanlara kulaklıkönerileri

İşte kablosuz iyi ses arayanlara kulaklık önerileri Artık kulaklıklarda karışan kabloların yarattığı rahatsızlık ortadan kalkıyor. İşte karşınızda taşıması kolay yer kaplamayan kulak içi kulaklıklar. Akıllı telefonlardan atılan 3.5 mm kulaklık girişleri nedeniyle kablosuz kulaklık pazarında büyük yükseliş var.Birçok marka peş peşe kablosuz kulak içi kulaklıklarını pazara sunuyor. İşte son model kablosuz kulak içi kulaklıklar:APPLE AIRPODS PRO/Archive/2021/3/19/235858166-appleairpods-pro.jpegApple AirPods Pro, aktif gürültü engelleme özelliğine, çevrenizi duyabilmeniz için şeffaf moda ve kişiye özel gün boyu kullanım imkanı veriyor. AirPods Pro, suya ve tere dayanıklı bir yapıya sahip. Kablosuz şarj kutusu, 24 saatten fazla pil ömrü, 5 dakikalık şarjla yaklaşık 1 saat dinleme süresi sağlıyor. Cihazın satış fiyatı 2 bin 499 TL.GALAXY BUDS PRO/Archive/2021/3/19/235958900-galaxybudsprohandson1.jpgSamsung'un Galaxy Buds Pro kablosuz kulaklığı, üç ayrı mikrofonu ve ses alma birimi sayesinde kullanıcının sesini istenmeyen seslerden ayırıyor. Ortam Sesi özelliğiyle, yakındaki sesleri 20 desibelin üzerine çıkaracak şekilde ayarlayabiliyor. Tamamen şarj olduğunda 8 saatlik çalma süresi elde edilirken kablosuz şarj kutusunda ise 20 saatlik ek yedek güç bulunuyor. Cihazın satış fiyatı ise 1.599 TL.MI TRUE WİRELESS EARPHONES 2 BASİC/Archive/2021/3/20/000030572-mi-true-wireless-earphones-2-basic.jpgMi True Wireless Earphones 2 Basic tam şarj ettiğinizde 5 saat pil ömrü bulunuyor. Kulaklıklar şarj kutusuyla birlikte toplam 20 saate kadar kullanım yapmanızı sağlar. Çevre gürültü engelleyici sistemi ve çift mikrofonu ile berrak kesintisiz iletişim sağlayın. 48 gram ağırlığındaki ve 10 metre kapsama alanı olan cihazın satış fiyatı 189.99 TL.HUAWEI FREEBUDS PROHuawei FreeBuds Pro, arka plandaki gürültüleri azaltmak ve kristal netliğinde telefon konuşmaları için yeni Hibrit Çağrı Gürültü Önleme ile donatıldı. Seramik Beyazı, Karbon Siyahı ve Gümüş Orman renklerine sahip FreeBuds Pro tam kablosuz kulaklıklar, 1.399 TL son kullanıcı fiyatına sahip.OPPO ENCO W51Oppo Enco W51 kablosuz kulaklıklar üç mikrofonlu ses azaltma çözümüne sahip. 15 dakikalık şarj kulaklığa üç saat boyunca hayat veriyor ve toplam pil ömrü ile 24 saate kadar çalışabiliyor. Haftada bir kere şarj ederek günde 4 saat müzik dinleyebiliyorsunuz. Enco W51, IP54 standardıyla toza ve suya karşı dirençli olmasıyla da dikkat çekiyor. Kulaklığın satış fiyatı ise 899 TL.HONOR MAGIC EARBUDS/Archive/2021/3/20/000138853-honor-magic-earbuds.jpgHonor Magic Earbuds, aktif gürültü engelleme özelliği ve üç mikrofon sistemiyle net görüşme imkanı sunuyor. Magic Earbuds, üzerinde yer alan dokunmatik kontrollerle müziği ve telefon aramalarını kontrol etmenizi kolaylaştırıyor. Cihaz, aktif gürültü engelleme açık şekilde 3 saate kadar müzik, 2 saate kadar da arama imkânı sunuyor. Honor Magic Earbuds’un satış fiyatı 649 TL.REALME BUDS AİR NEOrealme Buds Air Neo’nun tek bir kulaklığı 4,1 gram ağırlığında. 13 mm ses sürücülerine sahip olan kulaklık farklı yöntemlerle kontrol edilebiliyor. Tek şarj ile 3 saate kadar kullanım süresi sunan kulaklığın pil ömrü, kılıf ile birlikte toplamda 17 saate çıkıyor. Cihazın satış fiyatı 399 TL.TCL S200TCL, MOVEAUDIO S200 kablosuz kulaklıklar dış gürültüyü ortadan kaldırmak ve kullanıcının sesine odaklanmak için beamforming teknolojisi kullanan dört dahili mikrofondan faydalanıyor. Kulaklıklar tek kullanımda 3.5 saate varan ya da şarj kutusuyla birlikte kullanıldığında 23 saate varan batarya ömrü sunuyor. Kulaklığın satış fiyatı ise 499 TL. Şehriban Kıraç

İşte haftalık burçyorumları

İşte haftalık burç yorumları Güneş koç burcuna geçiyor. Baharın ilk günü! Astrolojik yeni yıl güneşin koça geçmesiyle başlar ve başlangıçları anlatan, telaşlı koç günleriyle beraber doğa da uyanır. Serap Kılıç Baytok, Cumhuriyet Cumartesi eki için yazdı.Koç burçlarını girişimci, hızlı, cesur ve çabuk parlayan tarafları ile biliriz. Çocuksu doğalarını hiç kaybetmeyen, yenilmeye katlanamayan fakat her yerde ipi göğüsleyen yapılarıyla hayatlarımıza enerji katarlar. İyi ki doğdunuza koç burçları.Yarın Güneş'e, Venüs de eşlik ederek koç burcuna geçecek. Güneş'in tersine, Venüs bu burçta rahat etmemekte, ilişkilerde bencillik ve sabırsızlık tetikleyebilmektedir. Ekonomi gündemini rahat ettirmeyecek bir gösterge olabilir. Para piyasalarında etkili olan venüs, koç burcunda kaynak arayışlarınızı krize çevirebilir. Perşembe günü Merkür'ün, cuma ise Mars'ın ay düğümleri kontakları bulunmakta. Önümüzdeki hafta biterken söylediğimiz sözler ile yaptıklarımız hayatımızda önemli yol ayrımları yaratabilir. Bitiren, sonlandıran haberler alabilir, yeni bağlantılar kurabilirsiniz.KOÇ: Doğum gününüze az kaldı, yeni yaşınızda fiziksel sağlığınıza yatırım yapmak isteyebilirsiniz. İlişkilerde ve birlikteliklerde bir yol ayrımına gelmiş olabilirsiniz. Kişisel imajınızı değiştirmek, bakımsız kaldığınız günlerin acısını çıkarabilirsiniz. Evin kalabalık, sosyal çevrenizin sizi meşgul ettiği, yoğun günler geçirebilirsiniz. Yalnızlık bitti.BOĞA:Bahar geldi ama daha hazır hissetmiyorsunuz, kendinizi dışarı atmak için mayıs'ı bekliyor olabilirsiniz. Bu dönemde iş yoğunluğunuz fazla ve yalnız kalma, kafanızı dinleme ihtiyacınız maksimumda olabilir. Bağımlılık yaratan ilişkileri ve kötü alışkanlıkları geride bırakmak için güzel günler.İKİZLER: Baharda en çok sosyalleşen burç siz olacaksınız. Sıkıntıya gelemeyen, eğlenceli ikizler için çok fazla davet ve sosyal etkinlik söz konusu. Yeni ilişki potansiyelleri artabilir, kendinizi bu dönemde göz önünde bulabilirsiniz. İşinizde size faydalı olabilecek kişilerle tanışabilir, çok sonra gerçekleştirmek üzere planlar yapıp kenara koyabilirsiniz.YENGEÇ: İşlerin yoluna girmesinin zamanı geldi. İş hayatınızda karanlıkta kalmış herşeye güneş açıklık kazandıracak, bu alanda yeni başlangıçlar ya da hızlı gelişmeler olabilir. Kendinizi sakladığınızı fark edebilir biraz daha görünür olmak adına işverenlerinizle konuşabilirsiniz. Ben de varım ve buradayım diyeceksiniz.ASLAN:Ticaret ile ilgili işleri olanlar için hızlı bir dönem başlıyor. Eğitim ve seyahat konularında daha kolay ve hızlı hareket edebilirsiniz. Gezmeyi en çok özleyenlerden olarak, ufak bir seyahat gerçekleştirebilirsiniz. Eşinizin akrabalarını daha sık görebilir, bir araya gelebilirsiniz, onlarla ilişkinizin güçleneceği bir zaman dilimi olabilir.BAŞAK: Bu dönemde değişimler hızlı ve netleştirici olabilir. Eş ve birlikteliklerinizle olan ortak hesaplarınızı yönetmek ve değiştirmek isteyebilirsiniz. Ekonomik göstergelerinizi değiştirecek olan bu dönemde, rahatlayabilir, yatırım yapacak olabilirsiniz. İşlerle ilgili şanssız diye tabir ettiğiniz bir dönem bitiyor.TERAZİ:Baharı en güzel şekilde yaşayacak, sosyal böcek bir diğer burç teraziler. İlişkiler, birliktelikler hızlanırken bu dönemde teraziler hiç yalnız kalmayacaklar. Hukuki işlerine cevap bekleyenler için sonuçların geldiği, taşınma ya da mekan değişikliği yapmayı planlayanlarınızın sonunda bunu gerçekleştiği günler olacak, yeniliklere hazır olun. AKREP: İş trafiğiniz artıyor, bahar gelse de kendinizi dışarı atmadan önce birikmiş sorumlulukları çözmeye çalışacaksınız. Çalışma arkadaşlarınız ya da çalışanlarınızla bozulmuş olan günlük rutininizi tekrar oturttuğunuzda kolaylıkla ilerleyeceksiniz. Sağlık açısından biraz hassas olabilirsiniz.YAY: Gönül yayları astrolojik olarak en çok gevşeyen burçlar, bu bahar yaylar. İlişki, flört ve gönül işlerinin üzerinden geçen güneş, hem başlangıçlar tetikleyip hemde buradaki çözümsüzlüklere ilaç olabilir. Spora başlamak için en ideal günler, cesaret edebildiğiniz ne varsa yanınıza kar kalacak olabilir, biraz büyük düşünün.OĞLAK: Ev ve aileye daha fazla zaman ayıracaksınız. Taşınmak ya da ev içi tadilat yapmak, yaşam alanınızı güzelleştirmek isteyebilirsiniz. Akraba ziyaretlerinin sık olabileceği bu dönemde, evde daha fazla vakit geçirebilir, evden çalışabilirsiniz. Planlı olmayı sevseniz de biraz spontan olup sürekli gelecek kaygısı duymaktan vazgeçeceksiniz. Dinlenmenizin vakti geldi.KOVA:Çok konuşacak, çok yazacak, merak ettiğiniz her şeye burnunuzu sokacaksınız. Bu bahar en çok gezenler kova burçları olabilir, iş için ya da keyfi, uzun olmayan kısa kısa yollar sizi bekliyor. Kardeşler ve akrabalarla buluşmak ve sosyalleşmek için çok fazla fırsat gelişirken, eğitim hayatınızı tekrar düzene sokmanız gerektiğini farkedebilirsiniz.BALIK: İşleri stabil kılmak, her balığın kaosla çalkalanan ve çoğunlukla spontan ilerleyen hayatının hayalidir. Bu bahar, istikrar ve stabilite sana daha kolay gelecek. Bu dönemde kazanç ve ekonomi haneni de daha kolay yönetebilir, ileriye yatırım yapabilirsin. Kıymetinin bilinmediğini artık düşünmeyeceksin. cumhuriyet.com.tr

MelikeŞahin: Patriyarka canavarıyla mücadelemiz bitmedi

Melike Şahin: Patriyarka canavarıyla mücadelemiz bitmedi İlk albümü “Merhem” ile dinleyiciyle buluşan Melike Şahin müzikseverlerin yakından tanıdığı bir isim, sevdiği bir ses… “Her şarkısına hayran olduğum bir ilk albümüm oldu” diyen Şahin ile pandemi koşullarında, uzaktan bir söyleşi yaptık. Melike Şahin uzun bir süredir müzikle yaşıyor, hayatımızı sesiyle güzelleştiriyor ama ilk albümünün çıkışı 2021’i buldu. Geç olsun güç olmasın derler, kavuştuk ya… “Merhem” adını verdiği bu ilk albümünde Melike Şahin’in 10 şarkısı yer alıyor. Şarkıların hepsinin sözleri Melike Şahin’e ait, sadece “Nasır”ı Mabel matiz ile birlikte yazmış (müziği de Matiz’e ait). Başka güçlü isimler de var albüme destek çıkan; bir parçada (“Öpmem Lazım”) Can Güngör geri vokalde örneğin, bir başkasında (“Hançer”) Gülinler. Emre Malikler albümün yaratıcı ekibi içinde bir hayli önemli rol üstlenirken, Melike Şahin bu ilk albümünün yapımcılığını kendisi üstlenmiş. Uzatmayalım, Melika Şahin ile Cumhuriyet Cumartesi için yazılı bir söyleşi yaptık ve “Merhem” den girip Boğaziçi Direnişi’nden, kadınlara uygulanan baskıdan çıktık.- Albüm hayırlı olsun öncelikle.. “Merhem” ne zamandır üzerinde çalıştığınız bir albüm?Teşekkürler. Kendimi bildim bileli kurduğum bir hayaldi albüm yapmak. O yüzden tarihi eski. İçinde beş yıllık şarkılar da var karantinada yazdığım yeni parçalar da. 2020 Mayıs ayından beri son haline getirmek için harıl harıl çalıştık. Ne mutlu bana ki her şarkısına ayrı hayran olduğum bir ilk albümüm olmuş oldu. - Neden “Merhem”? Hangi yaralara ya da acılara merhem diye de sorabiliriz…Müzik dinleme pratiklerinin aşırı değişmekte olduğu bu çağda albüm yapma kararı almak zaten deli işiydi. Bu kararı aldıysam hakkını vermeliyim diye düşündüm. Ne anlatmak istiyorum, bu albümün teması ne olacak diye düşünürken çeşitli kadın sanatçıların yaşam öykülerinden de ilhamla, bir iyileşme ihtimalini araştırmaya karar verdim bu albümde. Herkesin yarası acısı kendi içinde saklı kutularda durur, o acıların ne olduğundansa, onlarla nasıl yaşıyoruz, ilacımız nerde? Biraz bu soruları araştırıyorum bu albümde. Yazarak iyileştim, yazdıklarımla iyileştirmek mümkün olursa, ki oluyor gibi, ne mutlu bana. - Akdeniz arabesk tanımı size mi ait ve bunu nasıl tarif ediyorsunuz?Menajerim  Ahmetcan Taşdemir bulmuştu bu tanımı yıllar önce. O zamanlar müzik olarak içi dolu değildi, geleceğe dönük bir fikir gibiydi. Bu albümle içini doldurduğumuzu düşünüyorum. Müzikal olarak da referanslarını bir şekilde o coğrafyadan alıyor. O dinginlik, ve güçlü dalgaları albüm boyunca hissediyoruz. Akdeniz arabesk, aslında “Merhem”le açtığım deneyim alanının ismi gibi. Sadece müzikle sınırlı değil. Sahnelere geri dönünce daha da anlaşılacak ne demek istediğim. - Dinleyici tepkileri nasıl oldu albüme? En çok hangi şarkı dinlendi örneğin, sosyal medyada hangi şarkılarla ilgili paylaşımlar yapıldı?Şu anda “Hepsi Geçti” çıkış şarkısı olduğu için haliyle üst sıralarda geziyor. Onu “Nasır”, “Gönlüm Durur Orda”, “Samatya’da İlk Rakı” takip ediyor. Zaten tahmin etmiştim böyle akacağını. Bahar sonu da “Öpmem Lazım” şahlanır diye düşünüyorum. - Albümün tanıtım fotoğraflarında kullandığınız takılar ilgimi çekti. Bu kristallerin, taşların ya da diğer takıların özel bir anlamı var mı sizin için?Severek taşıdım hepsini. Kapak fotoğrafında aquamarine kolyeyi taşırken misal gerçekten güçlü ve kendimde hissettim. Aksesuarlara takılara aşırı düşkünüm günlük hayatımda da. Çekimlerde bold tasarımlar seçtik, “Merhem”in iddialı işitsel dünyasıyla görsel dilini yakınlaştırmak adına. - Pandemi en çok da müzik ve tiyatro gibi sahne üzerinde performans gerektiren sektörleri vurdu galiba. Bir müzisyen olarak bu dönemi nasıl geçirdiniz? Zorlandığınız konular neler oldu?Haliye sahneye çıkamamak beni çok üzüyor. Çok çok özledim konserleri. Bunun haricinde işsizliğim sebebiyle zaten albüm yapma kararı almışım galiba. Boş vakit var bari çalışayım diyerek başladım “Merhem”e. Bu sayede de sıkılmadan geçirebildim bu dar zamanları.- Yaptığınız canlı yayınlar bir hayli ilgi gördü. Dinleyiciyle online buluşmalar hakkında ne düşünüyorsunuz?Hoş tatlı buluşmalar onlar ama elbette konserlerin yerini tutmaz. Alkışları ve dinleyicimle göz göze beraber şarkı söylemeyi özledim.- Siz de bir Boğaziçi mezunusunuz ve iki aydır ciddi bir direniş var okulda.. Bu konuda hatta müzisyenlerden de bir destek metni geldi. Siz ne düşünüyorsunuz bir Boğaziçili olarak?Yıllar sonra dahi hatırlanacak bu direnişin halkası olan tüm öğrenci arkadaşlarıma kalbimin orta yerinden sevgilerimi yolluyorum. Bu hareketin Boğaziçi'nde başlaması tesadüf değil elbette.- Kadın sanatçıların Türkiye’deki kadın cinayetleri ve kadın hakları gibi konularda ön planda olduğunu görüyoruz son zamanlarda. Sizce bu konuda neden Türkiye’de olumlu bir yol alınamıyor hala?Daha yolumuz uzun, tarih boyu herkesin kanına işlemiş kanıksanmış bir patriyarka canavarıyla mücadele ediyoruz. Herkes bu mücadelenin çetin ve uzun süreceğinin farkında zaten. Sırf Türkiye değil tüm dünyanın tartıştığı bir konu, ne acı. Yorulduğum her an 8 Mart Gece Yürüyüşlerini ve kız kardeşlerimle haykırışlarımızı hatırlatıyorum kendime: "Topla saçlarını Rapunzel, deyyus merdivenleri kullansın"- Toplumda son yıllarda bir muhafazakarlık baskısının oluşturulduğunu görüyoruz ve bu da en çok kadınlar üzerinden uygulanıyor. Bir sanatçı olarak bu durum sizi etkiliyor mu?Ben ezelden beri üstümde baskı hissettiğim an çok fena tetikleniyorum ve kontra ataklarım başlıyor, kamçılanıyorum. Böyle bir huyum var. Üstüne gidesim, üstüne yazasım geliyor. Sadece kadınlar değil, LGBTİ+ bireyler, üniversite öğrencileri bu baskıyı iliklerinde hisseden herkesin, hepimizin biraz ferah bir nefes almaya ihtiyacı var. Hayat zaten zor, onu daha da zorlaştırmanın kime ne faydası var anlamıyorum. Neden insanı olduğu haliyle kabul etmek sevmek yerine, onu bir tehdit unsuruna çevirip yok etmeye çalışıyoruz? Bunlar bile romantik sorular kalıyor artık çektiklerimizin yanında. Birbirimizi bırakmamamız lazım.- Tony Gatlif’in çektiği klip çok ilgi görmüştü. Hala görüşüyor musunuz onunla. Yeni bir ortaklık olabilir mi?Evet arada mailleşiyoruz. Neden olmasın, kendisiyle Paris'te bir klip çekmeyi çok isterim. - Nelerden besleniyorsunuz müzisyen ve sanatçı olarak? neler dinliyor, neler okuyorsunuz? Kimler sizin üzerinizde etkisi, emeği olan isimler, yazarlar, müzisyenler… ?En çok okumaktan besleniyorum galiba. Nurdan Gürbilek'in “İkinci Hayat” adlı kitabı bana çok ilham vermiştir bu albümde misal. Dizi olarak da “I May Destroy You” çok kafamı açtı.  Emrah Kolukısa

Online bir Pencere: Kırgın kadının kararlılığı

Online bir Pencere: Kırgın kadının kararlılığı David Hare tarafından yazılan oyunda çeviri Haluk Bilginer’e, sahne tasarım Gamze Kuş’a, müzik Çağrı Beklen’e, ışık tasarım Kemal Yiğitcan’a ait. Oyunun yönetmen koltuğunda ise başarılı isim Birkan Uz’u görüyoruz. Yavuz Koç, Cumhuriyet Cumartesi eki için yazdı.Oyun Atölyesi’nin sahnelediği, Haluk Bilginer, Esra Bezen Bilgin ve Kürşat Demir’in rol aldığı oyun geçtiğimiz günlerde online olarak sahnelendi. David Hare tarafından yazılan oyunda çeviri Haluk Bilginer’e, sahne tasarım Gamze Kuş’a, müzik Çağrı Beklen’e, ışık tasarım Kemal Yiğitcan’a ait. Oyunun yönetmen koltuğunda ise başarılı isim Birkan Uz’u görüyoruz. “Tom ve Kyra ... Farklı dünya görüşleri olan bir kadın ve bir adam ... İlişkilerinin bitmesinden 3 yıl sonra Tom'un Kyra'yı ziyaret etmeye karar verdiği o soğuk gecede, tüm yargılarından kurtulup yeni bir hayat kurabilecekler mi?”  Tom ( Haluk Bilginer ) sahibi olduğu restoranda başka ülkeden yeni bir hayat kurmak için gelen 18 yaşındaki Kyra’yı ( Esra Bezen Bilgin ) garson olarak işe alır. Kısa bir süre sonra ikili arasında yakınlaşma başlar. Bu yakınlaşma sonucunda uzun bir süre birliktelik yaşarlar ve fırtınalı bir şekilde ayrılırlar. Yıllar sonra bir araya geldiklerinde ilişkileri odağında yüzleştiklerine şahit oluruz. Ayrıldıkları gün gibi tartışmaya kaldıkları yerden devam ederler. Aslında her ikisi de ne gidebilmiştir ne de kalabilmiş...Haluk Bilginer dominant, kibirli, güçlü görüntüsünün altında ürkek ve yalnız yapamayan, hayatındaki kadınlara yaptıklarından dolayı suçluluk duygusu duyan bir karakteri canlandırıyor. Haluk Bilginer’in usta oyunculuğu, karakteri başarı ile çözümlemesi izleyiciyi kendine hayran bırakıyor. Performansı ve sahne hakimiyeti ile izleyenleri kısa sürede oyunun içine çekmeyi başarıyor. Sahnede izlemekten her zaman büyük keyif aldığım usta oyuncu yer aldığı her oyunda olduğu gibi bu oyunda da ilk sırada kendinden söz ettirmeyi başarıyor. Duygu iniş çıkışları ve duygu değişimleri ile görülmeye değer performanslarına bir yenisini eklemiş. Esra Bezen Bilgin, kırgın, seven ama gitmek zorunda kalan bir kadını canlandırıyor. Birçok oyununu izlediğim Bilgin’i diğer meslektaşlarından ayırdığım en büyük özelliğinin karakteri oynamayıp yaşaması olduğunu söyleyebilirim. Sahnede oyuncu görmüyorsunuz, o hikayeyi gerçekten yaşayan kişiyi görüyorsunuz. Bu oyunda da benzer bir performans sahneliyor. Başarılı oyuncu her türlü övgüyü hak ediyor. Edward karakterini canlandıran Kürşat Demir üzerine düşen görevi başarıyla yerine getirmiş.Yönetmen Birkan Uz, metne büyük oranda sadık kalarak, yerinde ve doğru reji tercihleriyle performansların ön planda olmasına yardımcı olmuş. Reji genel anlamda başarılıydı.  Sahne tasarımda Gamze Kuş, Bilgin’in (Kyra) evinde geçen oyunda, karakterin maddi gücünü ve toplumsal sınıfını yansıtacak şekilde yaptığı seçimler oldukça başarılıydı. Oyuna hizmet eden seçimlerinden dolayı kendisini tebrik ederim. Çağrı Beklen oyunun temposunu ayarlayan, karakterlerin ruh halini ve ortamın ruhunu yansıtan başarılı müzik seçimlerinden dolayı övgüyü hak ediyor. Kadın erkek çatışmasının dile getirildiği, ikili ilişkilerde gerçeklerle yüzleştiğimiz, yerinde politik ve siyasi eleştirilerin olduğu, karakterlerin birbirlerini toplumsal sınıfları üzerinden eleştirdiği, kırgın kadının kararlılığını ve affedici olamayacağını, bilgisizlerin bilgilileri alt tabakada bırakma isteğini, toplum ve kadın haklarına değinilen, zengin ve fakirin hayata bakış açısını irdeleyen, zenginin kendini acındırma çabasını eleştiren, iniş çıkışları ile fırtınalı bir aşk öyküsünün anlatıldığı izlemeye değer bir oyun olmuş,  Pencere… Başta, yıllardır kaliteli oyunlar izlememize vesile olan Haluk Bilginer’i, canlandırdığı karakterleri heyecanla takip ettiğim Esra Bezen Bilgin’i ve bu oyunun izleyici ile buluşmasını sağlayan tüm ekibi kutlarım…Alkışınız bol olsun…  cumhuriyet.com.tr

Yasemin Yazıcı:İstanbul benim vazgeçilmezim

Yasemin Yazıcı: İstanbul benim vazgeçilmezim İşte 10 soruda Fox TV ekranlarının sevilen dizisi Son Yaz'ın oyuncu kadrosundaki Yasemin Yazıcı. 1- Ruh haliniz nasıl? İçim kıpır kıpır ve heyecanlıyım.2- Hayatta sizi en mutlu eden şey nedir? Yeni deneyimler. Hayata farklı bir bakış açısı, içgörü getiriyorlar ki bunlar da zihnimi, bedenimi ve ruhumu besliyor.3- En büyük korkunuz? Sevdiklerimi kaybetme korkusu.4- Pandemi bitince ilk nereye yolculuk yapacaksınız? Japonya olmasını çok isterim. Beraber kaldığımız ilk pandemi aylarında, oraya gitmiş insanların vloglarını izledik hep ailemle.5- Yaşamak istediğiniz başka bir yer var mı? Farklı şehirlerde yaşama fırsatım oldu ama İstanbul benim vazgeçilmezim. 6- Arkadaşlarınızla nerede buluşmayı seversiniz? Kendi mahallemde.7- En son hangi filmi izlediniz? Omar Sy ve François Cluzet’nin başrolü paylaştığı Intouchables.8- Son okuduğunuz kitap? Tanrı Üzerine - Jiddu Krishnamurti.9- Hayattaki kırmızı çizginiz? Şiddetin her türlüsü. 10- En sevdiğiniz hayvan? Kurt. Asil ve mücadeleci. cumhuriyet.com.tr

Cumhuriyet gazetesi zengin içeriği ile yarın sizlerle

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Cumhuriyet gazetesi zengin içeriği ile yarın sizlerle Cumhuriyet Pazar'da bu hafta, yeni dizisi 'Acans'la ekranlara dönen oyuncu Derya Alabora var. Alabora ile pandemiden kadın haklarına, oyunculuktan hayata uzanan keyifli bir sohbete imza attık. Ataol Behramoğlu'ndan, Tanpınar'ın 'Mahur Beste'siMustafa K. Erdemol'dan, şifa merkezi restoranlarÖzge Mumcu Aybars'tan, aşırı sağ, Qanon ve komplo teorileriElçin Poyrazlar'dan, kıskançlıktan doğan kötülükEmrah Kolukısa'dan, stand-up'çı Lesli Karavil Yanardağ faaliyetiyle gündemdeki EtnaBaşkentin üçüncü kuşak 'politik gömlekçisi' Muhammet BatakÇocuklar için ekolojik okuryazarlıkDiyet motivasyonunu arttıracak önerilerEtna turizm merkeziKendini bilme yolculuğuHaftanın sanat ajandası ve tam sayfa bulmacalarHepsi ve daha fazlası için yarın Cumhuriyet gazetesi almayı unutmayın.../Archive/2021/3/20/124322634-screenshot2.png cumhuriyet.com.tr

Japonya'da 7,2 büyüklüğünde deprem

Japonya'da 7,2 büyüklüğünde deprem Japonya'nın kuzeydoğusundaki Miyagi eyaleti açıklarında 7,2 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Japonya Meteoroloji Ajansından (JMA) yapılan açıklamaya göre, Miyagi açıklarında yerel saatle 18.09'da 60 kilometre derinlikte deprem kaydedildi.JMA, 7,2 büyüklüğündeki depremin ardından, Miyagi kıyılarına yönelik "tsunami" uyarısında bulundu.Deprem kuzeydoğu genelinde İwate, Akita, Gunma, Fukuşima, Saitama, Aomori ve başkent Tokyo'da da hissedildi. AA

TGS'den işverenlere ve bakanlığa 12 maddelikçağrı

TGS'den işverenlere ve bakanlığa 12 maddelik çağrı Türkiye Gazeteciler Sendikası(TGS), pandemi sürecinde gündeme gelen uzaktan çalışma, evden çalışma ile ilgili olarak gazetecilerin yaşadığı hak kayıplarına ilişkin işverenlere ve bakanlığa 12 maddelik bir tavsiye listesi ile çağrıda bulundu. TGS, pandemi sürecinde evden çalışmanın yaygınlaştığı medya sektöründe gazetecilerin yaşadığı hak kayıplarına ilişkin bir tavsiye listesi hazırladı. Mesai saatlerinin esnekleşmesi, ulaşılamama hakkı, iş ile ilgili yapılan harcamaların kim tarafından karşılanacağı ve özel hayatın gizliliği gibi sorunlara ilişkin hazırlanan tavsiye mektubu ile işverenlere ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na seslenildi.12 MADDELİK ÇAĞRI"4857 Sayılı İş Kanunundaki ilgili maddelerin yanı sıra uzaktan çalışma yönetmeliğinin, çalışanların hak ve güvencelerini korumaktan uzak olduğunu görüyoruz" ifadelerinin kullanıldığı ilgili metinde şu tavsiyelere yer verildi:1. İlgili kamu kuruluşları, uzaktan çalışma ile ilgili ILO standartlarına uygun düzenlemeleri derhal hayata geçirmelidir. İlgili kanun ve mevzuatlarda çalışanlar aleyhine olacak muğlaklıklara izin verilmemelidir. Bu süreçte sendikaların görüşü alınmalıdır.2. Uzaktan çalışma gönüllülük esasına dayanmalı, uzaktan çalışmaya geçişte mutlaka çalışanın onayı alınmalıdır. Uzaktan çalışmanın, mobbinge dönüşmesine izin verilmemelidir.3. Uzaktan çalışan ve diğer personel arasında başta ücret, terfi, eğitim, kariyer gelişimi, çalışma süresi, yan ödemeler gibi hiçbir konuda ayrımcılık yapılmamalıdır.4. İnsan onuruna yaraşır bir iş ve çalışma koşulları, uzaktan çalışanlar için garanti edilmelidir.5. Uzaktan çalışanların toplu sözleşme ve örgütlenme özgürlüğünü engelleyecek uygulama ve düzenlemelere izin verilmemelidir.6. Uzaktan çalışanın mesai saatleri ve ara dinlenme süreleri net olarak belirlenmeli ve bu süreler işverence suistimal edilmemelidir. 7. Mesai saatleri dışında, ara dinlenme sürelerinde ve hafta tatillerinde çalışanın, ulaşılamama hakkına saygı gösterilmelidir.8. Fazla mesailerin belirlenmesi ve fazla mesai ücretlerinin ödenmesi konusunda uzaktan çalışanlar hak kaybı yaşamamalı, işverenler yasal yükümlülüklerine uymalıdır.9. Gerekli ekipman, program ve yazılım desteği ve iş ile ilgili yapılan diğer harcamalar (elektrik, su, doğalgaz, internet, cep telefonu faturaları vd.) netleştirilmeli, bu harcamalar işveren tarafından karşılanmalıdır. Uzaktan çalışmaya geçiş sonrasında da çalışana yemek ve benzeri ödemelerin yapılmasına devam edilmelidir.10. Çalışma uzaktan yapılsa da işveren işçi sağlığı iş güvenliğinden sorumludur. İşveren; uzaktan çalışanın yaptığı işin niteliğini dikkate alarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri hususunda çalışanı bilgilendirmekle, gerekli eğitimi vermekle, sağlık gözetimini sağlamakla ve sağladığı ekipmanla ilgili gerekli iş güvenliği tedbirlerini almakla ilgili yükümlülüğünü sürdürmelidir.11. İş gereği kullanılan gözetim araçları sınırlandırılmalı, çalışanın özel hayatının gizliliğine saygı gösterilmelidir. Bunun suistimal edilmesi halinde cezai yaptırımlar net olarak ifade edilmelidir.12. Uzaktan çalışmada korunması gereken veriler ve çalışanın bu konudaki yükümlülükleri belirlenirken; öncelikle, işverence verilerin korunması konusunda teknik güvenlik önlemleri alınmalı, siber güvenlik başta olmak üzere diğer güvenlik önlemlerine ilişkin programlar çalışanın kullanımına sunulmalı ve çalışan bilgilendirilmelidir. cumhuriyet.com.tr

Son dakika...İYİParti olağanüstütoplanıyor

Son dakika... İYİ Parti olağanüstü toplanıyor İYİ Parti Başkanlık Divanı, bugün olağanüstü toplantı gerçekleştirecek. Genel Başkan Meral Akşener başkanlığında saat 19.00'da yapılacak toplantıda, Merkez Bankası'ndaki görevden alma ve Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılması kararı değerlendirilecek. İYİ Parti olağanüstü toplanıyor.AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Genel Başkan Meral Akşener, Merkez Bankası Başkanı'nın değişmesi ve Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılması üzerine, Başkanlık Divanı üyelerini ve milletvekillerini olağanüstü toplantıya çağırdı. Akşener'in çağrısı üzerine saat 19.00'da gerçekleştirilecek toplantı çevrim içi yapılacak. AA




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter