Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Sunday, 04.20.2025, 05:29 AM (GMT)

News - Haberler

Ankara Kahveciler ve Esnaf OdasıBaşkanıGüven: Yeter artık, bıçak kemiğe dayandıbizi sokağa indirmeyin

Ankara Kahveciler ve Esnaf Odası Başkanı Güven: Yeter artık, bıçak kemiğe dayandı bizi sokağa indirmeyin Ankara Kahveciler ve Esnaf Odası Başkanı İsa Güven, “Bugün AVM’ler, otobüsler, oteller yapılan kongreler tıklım tıklım dolu. Kahvehaneye geldiği zaman COVID oluyor. Yeter artık, bıçak kemiğe dayandı. Yakın ışıklarımızı, yeter artık, bizi sokağa indirmeyin" dedi. Pandemi kısıtlamaları gevşetildi ancak kahvehanecilerin çilesi bitmedi. Kahvehanelerde oyun yasaklarından dertli olan esnaf aynı zamanda vergi borçlarının ertelenmemesinden de şikayetçi. Ankara Kahveciler ve Esnaf Odası Başkanı İsa Güven, “Bugün AVM’ler, otobüsler, oteller yapılan kongreler tıklım tıklım dolu. Kahvehaneye geldiği zaman COVID oluyor.  Yeter artık, bıçak kemiğe dayandı. Yakın ışıklarımızı, yeter artık, bizi sokağa indirmeyin" dedi.Pandemi nedeniyle geçici olarak kapatıldıkları için bir yıldır iş yapamadıklarından yakınan Oda Başkanı İsa Güven, yaptığı açıklamada yasaklara tepki gösterdi. Güven, şunları söyledi:“ARTIK BIÇAK KEMİĞE DAYANDI”“Bir yılımızı doldurduk. 16 Mart’tan itibaren kahvehanelerimiz kapatıldı. 25 bin lira nakit ve krediyi esnafın yarısı kullandı yarısı kullanmadı. Bu bir yıl içinde elektrik, doğal gaz, su kesildi. Mal sahibi kira ödeyemediğimiz için dava açtı. İş yerlerimizde tavla, okey, oyun yasak olduğu için müşterilerimiz gelmez oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız bir yardım paketi açıkladı. Bu yardımı esnafımızın yüzde ellisi aldı. TBMM’ye seslenmek istiyorum: Sosyal devlet anlayışı böyle olmazdı. 1 Mart’ ta iş yerlerimiz açıldı. İki gün sonra bir yasak daha geldi. Kahvehanelerde tavla, okey, oyun yasak. Yahu kahvehanelerde oyun olmazsa müşteri gelmez. Bilim Kurulu üyeleri gece gündüz açıklama yaptınız, bizim kahvehaneleri kapattırdınız. Bugün AVM’ler, otobüsler, oteller yapılan kongreler tıklım tıklım dolu. Kahvehaneye geldiği zaman Covid oluyor.  Yeter artık bıçak kemiğe dayandı. 500 yıllık kahvehane kültürünün hiç mi hatırı yok? Ne şartlarda geçindik biliyor musunuz? Eşten dosttan memur arkadaşlarımızdan borç para aldık. Sayın cumhurbaşkanı paketi açıkladı. Gerçek vergi mükellefi esnaf ve zanaatkar ne olacak. Yakın ışıklarımızı, yeter artık, bizi sokağa indirmeyin!"Kahvehane işletmecileri de  şikayetlerini ANKA’ya şöyle anlattılar:Şaban Ali Uzun: Vergi dairesinden arıyorlar, ‘Sana icra başlatacağız, vergini öde’ diyor. 25 yıllık dükkan. Bir kere gecikmeli vergi ödemedim. ‘Reform var’ diyorlar. Hiçbir şey yok. Ödemediğim kiranın stopajı var.Ali Kılınç: Ankara’nın en eski esnafı ve vergi mükellefiyim. Benim vergi borcum bir yıldır birikmiş, mart ayına kadar ödemem gerekiyordu maalesef ödeyemedim. Cumhurbaşkanımıza diyoruz ki ‘Bana yardım yapma benim dükkanımı aç. Ben yanımda çalıştırdığım işçilerin parasını vereyim’. Ben 75 bin lira borcumu yapılandırdım, ama bu yapılandırmada benim ödeyeceğim rakam 108 bin lira. Tabii ki ödemeyeceğim. Benim emekli maaşıma ipotek koyacak emekli maaşımdan bunu kesecek.Kenan Karamemetoğlu: Bir yıldan beri kiramızı ödeyemedik. Bankalardan tüketici kredisi çektik. 10 bin lira kredi çektim 18 bin lira borcum var. Dükkan sahibi 'Kiramızı ödemeyecekseniz dükkanımı tahliye edin' diyor. Ben oraya 150-200 lira para harcamışım. 23 çay sattım 46 lira. Bunu elektriğe mi verelim, suya mı verelim. Kirasını mı verelim? Yani şaşırdık. cumhuriyet.com.tr

"Adalet yerini bulsun yeter ki kıyamet kopsun"

"Adalet yerini bulsun yeter ki kıyamet kopsun" Çorlu tren katliamı davasının 7. duruşması görüldü. Dava, 9 Eylül tarihine ertelendi. Duruşma öncesinde aileler, Çorlu Santral'de toplanarak davanın görüleceği Çorlu Halk Eğitim Merkezi'ne yürüdü. Hayatını yitirenlerin yakınları, TCDD eski Genel Müdürü İsa Apaydın, TCDD Genel Müdürü Ali İhsan Uygun ve TCDD Servis Bakım Müdür eski Vekili Mümin Karasu'nun fotoğraflarının olduğu dövizleri taşıyarak dosyaya TCDD üst yönetiminin dahil edilmemesini protesto etti. Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde 7’si çocuk 25 kişinin yaşamını yitirdiği ve 340 kişinin de yaralandığı tren katliamına ilişkin açılan davanın 7'nci duruşması, saat 10:30'da başladı. Mahkeme tarafından asil bilirkişi raporu ve ardından ek rapor okundu. Bilirkişi raporlarının okunmasının ardından ara karar öncesi usule dair söz hakları sanık müdafilere soruldu. TCDD'nin mahkemeye sunduğu delillere mağdur avukatları itiraz etti. Mahkemede ne sanık ne de tanık olarak bulunmayan TCDD'nin delilleri, mahkeme heyeti tarafından kabul edilmedi. Mağdur yakınlarına söz veren mahkeme, müdafileri dinledi. Mahkeme esnasında sık sık telefon hatlarının kesilmesi üzerine avukatlardan bu yönde itiraz geldi ancak kademeli şekilde telefonların kapsamı kısıtlandı. Mağdur avukatları mahkemeye tren faciasının bazı görsellerini mahkemeye sundu."ADALET YERİNİ BULSUN YETER Kİ KIYAMET KOPSUN"Projeksiyonla yansıtılan görsellerde kazanın önlenebileceği ve büyük bir kusur oluştuğu vurgulandı. Katliamda yaşamını yitiren Oğuz Arda Sel'in dedesi Mehmet Öz, "Adalet yerini bulsun yeter ki kıyamet kopsun. Sağımda Atatürk, solumda Türk Bayrağı, karşımda Devlet'i görüyorum. Ben torunumu kaybettim. Devlet olarak sizden gerçekleri ortaya çıkarmanızı istiyorum" diye konuştu. Ek raporda sanıklarla ilgili kusur tespiti yapılamadığı belirtildiğinden, mevcut heyete iş güvenliği uzmanı ve hukukçu dahil edilerek yeniden rapor hazırlanmasına ve mahkeme kayıtlarının ihbar olarak kabul edilmesine karar verildi.9 EYLÜL'E ERTELENDİSanıklara da sözleri sorulduktan sonra ara karar verildi. Mağdur avukatlarının mahkemeye sunduğu, kazada kusurlu olduğu düşünülen yetkililerin  mahkemeye getirilmesi mahkemeyi aşacağı düşünüldüğü için bu isimlere suç duyurusunda bulunulmasına, tren kazasının diğer faillerin tespiti için yürüttüğü soruşturmasının neticelenmesinin beklenmesine karar verildi. Çorlu Tren Katliamı davası 9 Eylül 2021 tarihine ertelendi. Mahkeme tüm isimleri savcılığa şikayet ederek yeni delillere ulaşmayı bekleyecek. Böylece yeni isimlerin de davaya girmesiyle birlikte davalar birleştirilecek cumhuriyet.com.tr

Birçokülkenin askıya aldığıAstraZeneca aşısıiçin EMA’dan açıklama

Birçok ülkenin askıya aldığı AstraZeneca aşısı için EMA’dan açıklama AP haber ajansının aktardığına göre Avrupa İlaç Ajansı tarafından, AstraZeneca aşısı vurulduktan sonra kan pıhtısı görülen vakalar için açıklamada bulunuldu. EMA, bu konuda bir kanıt bulunmadığını belirterek incelemenin sürdüğünü belirtti. Avrupa İlaç Ajansı, AstraZeneca aşısını vurulan kişilerde kan pıhtılaşmasının oluştuğu iddialarına yönelik açıklamada bulundu. Basın toplantısında değerlendirmede bulunan EMA Başkanı Emer Cooke, aşının kan pıhtılaşmasına yol açtığına dair gösterge olmadığını vurguladı.Cooke, AstraZeneca aşısının faydalarının risklerden daha ağır bastığına "kesin olarak ikna olduğunu", ancak değerlendirmenin devam ettiğini söyledi.Cooke, uzmanların değerlendirme yapmak üzere bu hafta toplanacağını ve perşembe günü bir tavsiye kararda bulunulacağını söyledi. cumhuriyet.com.tr

Çin'de kutup ayılarınıkullanarak reklam yapan otel tepkiçekti

Çin'de kutup ayılarını kullanarak reklam yapan otel tepki çekti Çin'in kuzeydoğusundaki Heylongciang eyaletinde, müşterilerini kutup ayılarını kullanarak konaklamaya davet eden otelin bu uygulaması tepki topladı. Çin basınındaki haberlere göre Heylongciang eyaletinin Harbin kentinde "Harbin Polarland" adlı tema parkının bir parçası olarak hizmet veren "Kutup Ayısı Oteli", 11 Mart'ta ülkenin sosyal medya platformlarından WeChat'te, "İster yiyin, ister oynayın, isterseniz uyuyun, kutup ayıları size eşlik edecek" ifadeleriyle konaklama rezervasyonunun başladığını duyurdu./Archive/2021/3/16/170359553-indir-1.jpgGecelik oda rezervasyonu 1888 yuanden (yaklaşık 290 dolar) 2 bin 288 yuane (yaklaşık 351 dolar) kadar çıkan otelin kutup ayıları üzerinden kazanç sağlama yoluna gitmesi tepki topladı.Ülkenin sosyal paylaşım platformu Veybo'da, sosyal medya kullanıcıları, "kutup ayılarının acınası bir duruma düşürüldüğü ve kazanç sağlamak için istismar edildiğini" ifade etti.Bazı kullanıcılar da "vahşi hayvanların otellerde tutulmasının doğru olmadığını belirterek, kutup ayılarının popülasyonunun azaldığını" anımsattı./Archive/2021/3/16/170420896-indir.jpg AA

ABD'de bebeğiniçöp kutusuna atan anneyi 23 yıl sonra tutuklandı

ABD'de bebeğini çöp kutusuna atan anneyi 23 yıl sonra tutuklandı Amerika Birleşik Devletleri'nin, (ABD) Seattle kentinde bebeğini çöp kutusuna atan Christine Marie Warren 23 yıl sonra tutuklandı. Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) başkenti Washington'a bağlı Seattle kentinde film sahnelerini aratmayan bir olay yaşandı. Kentte, 23 yıl önce çöp kutusunda ölü bulunan bebeğe ait gizem çözüldü. 20 Kasım 1997'de çöp kutusunda bulunan ve adli tıp uzmanları tarafından bebeğin iki gün önce doğduğunu belirtip ölümünün bir cinayet olduğuna karar verdi. Olaya ilişkin sır perdesi ise 23 yıl sonra aralandı. 2018 yılında soruşturma açılan ancak, yeterli bulguya rastlanmayan cinayetle ilgili polis, olay yerinde bulunan DNA'nın, kamuya ait bir soyağacı web sitesinde bilgileri yer alan Christine Marie Warren'la eşleştiğini tespit etti.CİNAYETİ İTİRAF ETTİGözaltına alınan Warren,1997 yılında bir mağazanın banyosunda doğurduğu bebeği çöpe attığını itiraf etti. Warren,12 Mart'ta tutuklanırken mahkeme, kefalet bedeli yaklaşık 75 bin TL olarak kararlaştırıldı. Kent halkı, 1997 yılında bebeğin cenazesi için bağış toplayarak Kuzey Seattle’daki Calvary Mezarlığı'nda mezar taşına "Erkek Bebek Doe: 18 Kasım 1997. Önemsiyoruz" yazılı mezar yaptırdı.  ÖZEL YASA ÇIKARILDIBebeğin bulunmasından yaklaşık beş yıl sonra başkent Washington'da annelerin yeni doğan bebeklerini hastanelerde, itfaiye ve kırsal sağlık kliniklerinde hiç soru sormadan bırakmasına izin veren özel “Güvenli Cennet Yasası” çıkarıldı. DHA

Çiğli’de belediye emekçileri 29 yıl sonra promosyonödemesi alacak

Çiğli’de belediye emekçileri 29 yıl sonra promosyon ödemesi alacak İzmir'de Çiğli Belediyesi ile DİSK Genel-İş 8 No’lu şube arasında imzalanan Toplu İş Sözleşmesi doğrultusunda, 29 yıl sonra bir ilk gerçekleştirilerek belediye çalışanları 2 bin 355 TL banka promosyon ödemesi yapıldı. Toplu İş Sözleşmesi kapsamında Çiğli Belediyesi Meclis Salonu’nda banka temsilcilerinin katılımıyla ihale görüşmeleri gerçekleştirildi. Görüşmeler sonucunda ÇİBEL işçilerine 3 yıl için kişi başı 2 bin 355 TL promosyon ödemesi yapılmasına yönelik sözleşme imzalandı. 1992 yılından bu yana imzalanantoplu iş sözleşmelerinde yer almasına rağmen banka promosyonu alamayan belediye işçileri, 29 yıl sonra anayasal kazanımlarının yerine getirilmesinden dolayı büyük mutluluk duyduklarını ifade ettiler. 'EMEKÇİNİN GÜVENCESİYİZ'Belediye emekçilerinin toplu iş sözleşmesiyle elde ettikleri hakların güvencesi olduklarını ifade eden Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, “İçerisinden geçtiğimiz bu zorlu süreçte, gece gündüz demeden omuz omuza hizmet ettiğimiz mesai arkadaşlarımızın yaşam standartlarının iyileştirilmesi adına ülke şartlarına göre çok verimli bir toplu iş sözleşmesi sürecini geride bıraktık. İmzaladığımız toplu iş sözleşmesinde yer alan promosyon ödemesi için bankaların katılımıyla ihale gerçekleştirdik. 3 yıl için 2 bin 355 TL ile üzerinden sözleşme imzaladık. Ödemeler, emekçilerimizin hesaplarına yapıldı. Mesai arkadaşlarımızın huzurlu ve mutlu bir şekilde kentimize hizmet etmesini sağlamak adına her zaman üzerimize düşenleri yapmaya devam edeceğiz” dedi. İZMİR / Cumhuriyet

"Marmara Deniziçok büyük bir baskıaltında"

"Marmara Denizi çok büyük bir baskı altında" Pendik ve Kartal sahilinde artan ve çevre sakinlerinin 'kirlilik' olarak gördüğü tabakanın 'deniz salyası' olduğunu belirten Prof. Dr. Yelda Aktan, "Marmara Denizi çok büyük bir baskı altında" dedi. Balıkçılar da salya nedeniyle 1,5-2 aydır avlanamadıkların söyledi. Bölgede balıkçılık yapan Mehmet Erdemir, "Bu 10 sene önce de böyle olmuştu, ilk olarak 1998'de olmuştu, aşağı yukarı 10 senede bir tekrarlıyor" diye konuştu. Balıkçıların “deniz salyası" olarak adlandırdığı 'müsilaj' yani denizdeki mikroorganizmaların atık sularla birlikte oluşturduğu tabaka günlerdir Marmara Denizi'nin yüzeyinde etkili oluyor. Özellikle Pendik ve Kartal sahilinde dün görülen tabaka kirlilik endişesi yarattı. İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yelda Aktan, tabakanın 'deniz salyası' olduğunu belirtti./Archive/2021/3/16/163228479-pendik3.jpgAktan, “Bir süredir kıyılarımızda gözleniyordu ancak denizdeki hareketlilik sonucu son günlerde biraz daha ortaya çıktı. Temel olarak söyleyebileceğim aslında doğal organizmalar, denizde yaşayan normal canlıların ortam şartlarındaki bazı bozulmalar sonucunda aşırı artış göstermesinden kaynaklanıyor. Yani ekosistemde bir yerde bir tıkanma var ki bu canlılar, fırsatçı olan türler aşırı derece üremeye başlıyorlar. Bunu tetikleyen faktörleri şöyle sıralayabiliriz; deniz şu anda çok hareketli, bütün kış boyunca dip sularında biriken bir besin tuzu vardı, bu hareketlenmeyle birlikte bunlar yüzeye çıkıyorlar ve yüzeyde de havaların ısınmasıyla birlikte genellikle bahar aylarında görülüyor bu tip artışlar. Uygun sıcaklık ve ışığı da bulduğu zaman aşırı artış gösterebiliyor. Bunlar zaten doğal ortamda bulunan canlılar ama bazı faktörlerdeki değişimler; mesela aşırı atık girdisi gibi etkiler bunların aşırı artışına sebep olabiliyor. Kirlilik bu dengeyi bozuyor. İstanbul kıyılarında yoğun bir evsel atık var, sadece İstanbul kıyılarında değil Marmara Denizi'ni havza bazında düşünmek lazım, bir çok büyük şehir var, bunun dışında endüstriyel faaliyetler var. Bunlardan giren atıklar her ne kadar arıtım tesisleri belediyeler tarafından çalıştırılsa da kontrolsüz giren atıklarda var endüstriyel faaliyetlerden kaynaklanan, dereler yoluyla giren. Bunlar tabi ki bu canlıların artışını tetikliyor" dedi. /Archive/2021/3/16/163153698-pendik2.jpg“MARMARA DENİZİ ÇOK BÜYÜK BİR BASKI ALTINDA"“Bu canlılar ışıkla yüzeyde buluştuğu için öncelikle yüzeyde gelişim gösteriyor" diyen Aktan, "Fakat bunlar çok kısa ömürlü canlılar, 15 gün, 3-4 hafta sonra yavaş yavaş ölüp dibe çökmeye başlıyorlar. Dibe çöktüklerinde de ayrışmaya devam ediyorlar bakteriyel faaliyetle ve dipte oksijensiz ortam oluşturabiliyorlar. Birinci etkisi bu. Onun dışında eğer bu organizmaları laboratuvar çalışmalarından sonra söyleyebiliriz; her hangi bir toksik salgılayan bir tür varsa, bu salınımla denizdeki canlılara besin zinciri içinde insana kadar uzayan zarar verebilir. Görsel kirlilik oluşturuyor. Dipte çöktüğü zaman balıkların ya da diğer kaçamayan canlıların üzerine örterek habitat kaybına sebep olabiliyor. Aslında birçok etkisi var. Biz sadece deniz yüzeyini görüyoruz ama tüm suda ve dipte bunun etkisini görebiliriz. Marmara Denizi özellikle Prens adaları dinamik bir sisteme sahip kısa sürede hareketlenmeyle birlikte besin tuzları tükendikten sonra bunlarda yavaş yavaş ölmeye başlayacak. Su hareketleriyle oksijenlenmeyle normale dönecek. Ama su hareketlerinin daha az olduğu bu müsilaj oluşumu ya da balıkçı dilinde 'salya' ya da 'lez' kıyılara vurup da hareketsiz bölgelerde daha uzun sürebiliyor bunların kaybolması. Mesela İzmit Körfezi'nde 2007 yılında çok yoğun olarak yaşanmıştı, orası biraz daha hareketsiz bir bölge, su değişim kapasitesi çok fazla değil. Etkileri çok daha uzun olabiliyor. Balıkçılar '10 yılda bir görülüyor' diyor balıkçılar aslında aradaki yıllarda da zaman zaman gözleniyor ama çok olmuyor. Ama genellikle böyle bir döngüsü var, 2-3 yılda bir tekrarlıyor bu olay. Sadece Marmara Denizi'nde değil Kuzey Ege'de de aynı sorun var. Ama oralar daha dinamik bir yapıya sahip olduğu için çok kalıcı olmuyor. Marmara Denizi çok büyük bir baskı altında hem insan faaliyetleri hem iklimsel değişiminde etkisi var. Sıcaklık normallerinde üzerinde seyrediyor. Bunların hepsi bir etken" şeklinde konuştu.  “BALIKÇI MAĞDUR DURUMDA"Kartal balıkçı barınağındaki balıkçılar, denizde 1.5 -2 aydır bu salyanın bulunduğu ve avlanamadıklarını ifade etti.Sınırlı Sorumlu Kartal Su ürünleri Kooperatifi Yönetim Kurulu üyesi Osman Nuri Özdinar, “Balıkçıları mağdur eden, salya şeklinde. Ağları yırtan, denizde balıklara zarar veren, avlanmaya zarar veren denizin bir derdi. Bu vaziyette bir dert oluyor, sıvı oluyor, sonra dibe çöküyor, ölüyor. Denizin dibini de, suları da, balıkçıyı da her tarafı mağdur eden bir denizin derdi. Yetkili kurullar bunu araştırıyorlar, artık neticeye bağlanır mı bağlanmaz mı ne şekilde tedbir alınır onu da bilemiyoruz. Balıkçı mağdur durumda. Şimdi lodos oldu bizim bu sahilleri mağdur ediyor, poyraz hava olduğu zaman karşı sahilleri mağdur eder. Sularla akar gider. Suların ısınmasıyla da dibe çöküyor, çöktüğü zaman orada çamura karışıyor, artık balık yuvaları veya denizin dibini ne şekilde etkiler onu da bilemiyoruz. Şu anda avlanamıyoruz, ilk başta azdı, sonra daha da çoğaldı, şimdi iyice çoğaldı, aşağı yukarı 1.5-2 aydır avlanamıyorlar. Dert değimiz bu şey 13 kulaçta öyle kalmış, ağlar dibe gelmiyor, ona ilave kurşun, ağırlık bağlıyor dibe batırmak için. Çamur olduğu için ağları yukarıdan aşağıya batırmıyor, yapışıyor ağlara, yüksekte duruyor. Ağlar telef oluyor, kesiliyor, bazen yırtıyor olduğu gibi dibe çöküyor, kopartıp atıyor" dedi. “BALIKÇILIK YOK, HİÇ KİMSE DENİZE ÇIKAMIYOR"Balıkçı Cengiz Altunparlar ise salyaları göstererek, “Deniz anasının ölmesiyle meydana geliyor deniyor. Ne ağ atabiliyorsunuz ne bir şey yapabiliyorsunuz. Balıkçılık yok, hiç kimse denize çıkamıyor zaten salyadan dolayı. İşte ağların vaziyeti burada. Bu hemen hemen 1.5-2 aydır böyle. Ağlar dibe inmiyor, inmediği için de balıkçılık şu anda ölmüş vaziyette. 10 sene önce de yine aynısı olmuştu, geçen senede vardı ama çok azdı, bu sene daha fazla. Lodosla beraber kanaldaki salyayı olduğu gibi getiriyor" şeklinde konuştu.  /Archive/2021/3/16/163308479-pendik4.jpg"İLK OLARAK 1998'DE OLMUŞTU"Bir diğer balıkçı olan Mehmet Erdemir, “1.5 aydır böyle, bu şekilde, ağları atıyoruz, suyun üzerinde kalıyor, dibe batmıyor. Çalışamıyoruz, ağlarımıza zarar veriyor, hiçbir şey yapamıyoruz. Ağlar batmıyor, geri alıyoruz, balık da alamıyoruz ağlar dibe batmadığı için. Atıyoruz, çekiyoruz başka bir şey yaptığımız yok. Bu 10 sene önce de böyle olmuştu, ilk olarak 1998'de olmuştu, aşağı yukarı 10 senede bir tekrarlıyor" diye konuştu. DHA

Aldığı'geçişücreti' yetmedi, bir de kira kıyağıyaptılar

Aldığı 'geçiş ücreti' yetmedi, bir de kira kıyağı yaptılar Osmangazi Köprüsü ve Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu’nu işleten ve devletten “Geçiş garantisi” alan Otoyol A.Ş.'nin kira ödemediği de ortaya çıktı. Nurol İnşaat, Özaltın Holding, Astaldı, Makyol, Yüksel İnşaat ve Gökçay İnşaat tarafından işletilen Otoyol A.Ş.’nin, otoyolun başladığı Gebze’den İzmir’e kadar olan otoyol güzergahında kalan 25 benzin istasyon, 33 restoran ve 33 alışveriş merkezi için hazineye kira ödemiyor. CHP Zonguldak Milletvekili ve KİT Komisyonu Üyesi Deniz Yavuzyılmaz, Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu üzerindeki faaliyet gösteren işletmelerin, hangi şirketler tarafından ne şekilde çalıştırıldığına dair, yanıtlanması için Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) İletişim Başkanlığı’na yazılı başvuruda bulundu./Archive/2021/3/16/163357244-a.jpgMilletvekili Yavuzyılmaz, bu başvurusunu ve aldığı yanıtları Twitter hesabından paylaştı.CİMER tarafından Yavuzyılmaz’a verilen yanıtlarda, projenin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamında ihale edilmediğine dikkat çekilerek, bu projenin, 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli çerçevesinde yapılması ile işletilmesi ve devri işine ait sözleşme imzalandığı belirtildi.Uygulama Sözleşmesi kapsamında, işletmesi gerçekleştirilen 33 adet hizmet tesisi mevcut olup, bunlardan 17’sinin İzmir-İstanbul, 16’sının da İstanbul-İzmir yönünde yer aldığı da bildirildi./Archive/2021/3/16/163357010-cimerr.jpgTesislerin kimler tarafından işletildiği ve kira sözleşmelerinin hangi para cinsinden hangi tutarlarda yapıldığına ilişkin soruya karşılık ise, projenin “Yap-İşlet-Devret“ modeliyle ihale edildiğinden, sözleşme gereğince işletme hakkı sözleşme süreci ile sınırlı kalmak üzere görevli şirket Otoyol A.Ş’ye aittir'' denildi. Ayrıca, Otoyol hizmet tesislerinde hizmet veren firmalar, görevli şirket Otoyol A.Ş. tarafından belirlendiği ve tarafların kendi aralarında sözleşme düzenledikleri de kaydedildi.Osmangazi Köprüsü yap-işlet-devret modeliyle 22 yıl boyunca Otoyol AŞ tarafından işletilecek. Karşılığında ise şirkete araç başına 35 dolar artı KDV bedelle yıllık 14 milyon 600 bin adet araç geçiş garantisi bulunuyor.30 Haziran 2016 yılında hizmete açılan otoyolun kamuya devri ise 15 Temmuz 2035 yılında gerçekleşecek. 1.3 milyar dolara mal olan Osmangazi Köprüsü’nden işletme süresi boyunca şirketin kasasına 10.5 milyar dolar gireceği tahmin ediliyor. cumhuriyet.com.tr

Vücuttaödem yapan 7 besin

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Vücutta ödem yapan 7 besin Beslenme alışkanlıkları ve çevresel faktörler, ödem oluşumunu tetikleyen faktörlerin ilk sıralarında yer alıyor. Vücutta su ve tuzun fazla olmasından kaynaklanan ödem; genellikle el, ayak, kol ve bacaklarda meydana geliyor. Bazı durumlarda vücutta da ortaya çıkabiliyor. Peki ödem oluşumuna yol açan besinler neler? Şişkinliğe ve kilo artışına sebep olan ödem, günlük hayatta en çok şikayet edilen durumların başında geliyor. Beslenme alışkanlıkları ve çevresel faktörler ise ödem oluşumuna yol açan faktörler arasında yer alıyor. Vücutta su ve tuzun fazla tutulmasından kaynaklanan ödem; genellikle el, ayak, kol ve bacaklarda meydana gelse de; bazı durumlarda vücutta da ortaya çıkabiliyor. Bazı ilaçlar, hastalıklar, enfeksiyonlar, vücutta sindirilemeyen besinler ve alerjik reaksiyonlar ödeme sebep olabilirken, günlük hayatta tükettiğimiz birçok besin de ödem oluşumuna yol açabiliyor. ÖDEM NEDİR? Ödem, vücutta damarlardan dokulara sızan aşırı sıvının neden olduğu şişlik olarak tanımlanıyor. Vücudun herhangi bir bölümünü etkilese de eller, kollar, ayaklar, ayak bilekleri ve bacaklarda daha fazla fark ediliyor. Ödem, vücuttaki küçük kan damarlarının (kılcal damarlar) sıvı sızdırması nedeniyle oluşuyor. Sızan sıvı, damar çevresindeki. dokularda birikir ve şişmeye neden oluyor. Kalp, karaciğer ve böbrek hastalıklarında ortaya çıkan ödem, vücuttaki fazla sıvıyı tutan tuzun atılamamasından kaynaklanıyor. İşte vücutta ödem oluşumuna sebep olan 10 besin… 1. YÜKSEK MİKTARDA KAFEİN Kafein, çok fazla tüketildiğinde sodyum emilimini sınırladığı için vücutta ödem yapan besinlerin başında geliyor. Ayrıca kafein sadece kahvenin içinde bulunmuyor; çay, dondurma, çikolata gibi birçok başka besinin içinde de kafein yer alıyor. Uzmanlar günlük kafein alımının 400 mg’ı geçmemesi gerektiğini sık sık dile getiriyor. 400 mg’ı aşan kafein alımı vücutta şişkinlik ve ödem başta olmak üzere çeşitli sorunlara neden olabiliyor. 2. HAZIR EKMEK Temel besinlerden biri olan ekmek, Türkiye’de en çok tüketilen gıdalardan biri. Doğrudan tüketilmese bile, pizzadan sandviçe kadar yüzlerce besinle birlikte dolaylı yolla ekmek tüketiliyor. Fakat özellikle hazır ekmekler, ev yapımı ekmeklere göre 3 kat daha fazla tuz içeriyor. Bu yüzden vücutta genellikle şişkinlik ve dolayısıyla ödeme sebep oluyor./Archive/2021/3/16/124030069-pickled-cucumbers-1520638960720.jpg 3. TURŞU VE KONSERVE YİYECEKLER Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre sağlıklı bir birey günde maksimum 5 mg tuz tüketmeli. Bir adet turşu baz alındığında, günde 5-6 adet turşu yiyen bir kişi günlük tuz tüketimini dolduruyor. Besinleri uzun süre saklamak için kullanılan bu yöntemde kullanılan ana madde tuz olduğu için; turşu ve konserveler, içeriklerindeki yüksek tuz nedeniyle vücutta su tutulmasına neden oluyor. 4. ALKOL Alkol vücudun su tutma kapasitesini artırıyor. Bu yüzden kişiler, alkol aldıkları günün ardından sürekli susuzluk hissediyor. Uzmanlar, alkol alırken yanında bol su içmeyi, veya aldıktan sonraki gün bol miktarda su tüketilmesi gerektiğini vurguluyor. 5. PAKETLİ GIDALAR İşlenmiş ve katkı maddesi içeren besinler, hazır soslar ve yüksek oranda karbonhidrat içeren yiyecekler vücutta su tutma özelliğine sahip besinlerin başında geliyor. Bu besinler de bazı kişilerde ödem, şişkinlik ve hazımsızlık gibi sindirim sorunlarına neden olabiliyor. Ayrıca paketli gıdalarda, besinlerin uzun süre saklanması için kullanılan yöntemler başka sağlık sorunlarına da sebep olabiliyor. 6. YAPAY TATLANDIRICILAR Sakızlar başta olmak üzere market raflarında satılan birçok paketli üründe bulunan sorbitol ve xylitol adlı isimli yapay tatlandırıcılar, vücut tarafından yavaş bir şekilde sindiriliyor. Bu durum da kişilerde gaz, şişkinlik hatta ishal gibi sorunlara neden olabiliyor. Ayrıca içerdikleri kanserojen maddeler bakımından da, başka sağlık sorunlarında tetikleyici unsur olabiliyorlar. 7. KARPUZ İçeriğinde yüksek miktarda fruktoz içeren karpuz da vücutta ödem oluşumuna yol açan besinlerin arasında yer alıyor. Fruktozu tam olarak sindiremeyen kişilerde ise bu durum ödeme yol açıyor. Uzmanlar, karpuz yendikten sonra vücuttaki reaksiyonun takip edilmesini ve özellikle yaz mevsiminde karpuz tüketiminin buna göre ayarlanmasını öneriyor. cumhuriyet.com.tr

Demirtaş’tan mahkeme heyetine sert tepki: Mecliste yargıkomisyonunaçağrılacaksınız

Demirtaş’tan mahkeme heyetine sert tepki: Mecliste yargı komisyonuna çağrılacaksınız Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuksuz yargılandığı ana davası Ankara 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) tahliyesine yönelik verdiği kararın ardından ilk kez hâkim karşısına çıkan Demirtaş mahkeme heyetine, “"İktidar uğruna kendinizi feda etmeyin. İktidar bu seçimde yüzde 99 değişecek. Mecliste yargı komisyonuna çağrılacaksınız. Hakkınızdaki dosyalarımızı sonraki parlamento size soracak. And olsun, hukuk önünde bana yaptığınız her şeyin hesabını soracağım” dedi. Avukatların hazır bulunduğu duruşmaya, HDP milletvekilleri Serpil Kemalbay, Saruhan Oluç, Kemal Pekgöz, Hüseyin Kaçmaz, Züleyha Gülüm, Mahmut Toğrul, HDP PM Üyesi Doğan Erbaş ve parti yöneticileri ile basın mensupları katıldı.“AİHM KARARINI ZAPTA GEÇİN” TALEBİKimlik tespitinin ardından başlanılan duruşmada mahkeme başkanı, dava konusu olan fezlekeleri uzun uzun okudu. Bunun üzerine söz alan Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi’nin 22 Aralık 2020’de verdiği, “Derhal serbest bırakılsın” kararını hatırlattı. Karaman, “Uzun uzun Van, Ankara’nın dosyalarını okuyorsunuz. AİHM’nin kararı yokmuş gibi davranıyorsunuz. AİHM kararını dikkate almadan duruşmaya devam edeceğiniz anlaşılıyor. Ancak ben sizden AİHM’nin kararını da zapta geçirmenizi beklerdim ama siz fezlekeleri okuyorsunuz hiçbir şey olmamış gibi” diye belirtti.MAHKEME HEYETİNE TEPKİMedyascope'un aktardığına göre, Demirtaş şunları kaydetti:"Bu yargılamada Anayasa değil seçim kanunu uygulayalım. Siz desteklediğiniz partilerin iktidara gelmesi için aleni siyasi faaliyet yürütüyorsunuz. Sistemin değişmesine yardımcı oldunuz. Tek adam diktatörlüğünün kurulmasına yardımcı oldunuz.“ 'Biz Anayasa'yı ve AİHM kararını tanımıyoruz, takmıyoruz' diyorsunuz. Siyasi sözcüleriniz Erdoğan, Bahçeli ve Soylu söylüyor, siz de bunun gereğini yapıyorsunuz.”"İktidar uğruna kendinizi feda etmeyin. İktidar bu seçimde yüzde 99 değişecek. Mecliste yargı komisyonuna çağrılacaksınız. Hakkınızdaki dosyalarımızı sonraki parlamento size soracak. And olsun, hukuk önünde bana yaptığınız her şeyin hesabını soracağım.”“Size durumumuzu anlatayım. Siz üç hakim ve bizler Ankara’da Atakule’nin altında oturmuş ve 'Atakule var mıdır yok mudur' tartışması yapıyoruz. Bizi aptal yerine koymanıza izin vermeyiz. Atakule vardır.”“Bugünkü siyasi atmosferde bu yargılamayı bağımsız sürdürme imkanımız yok. Dolayısıyla bu yargılamayı seçimlere kadar durduruyoruz, Temmuz 2023’e duruşma günü veriyoruz' dersiniz. Dünya tarihine geçersiniz. " cumhuriyet.com.tr

CHP'den Kuyum Ticareti Hakkında Yönetmelik Taslağıtepkisi: 'Osmanlı’daki salma vergisi gibi

CHP'den Kuyum Ticareti Hakkında Yönetmelik Taslağı tepkisi: 'Osmanlı’daki salma vergisi gibi CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, Tekirdağ kuyumcu esnafını dolaşıp hükümetin hazırladığı yönetmelik taslağı ile ilgili görüşlerini dinledi. Aygun, “İktidar kaynak arayışı için Osmanlı’daki salma vergisi gibi halkın, esnafın üzerine çökmeye başladı” dedi. Aygun, hükümetin “Kuyum Ticareti Hakkında Yönetmelik Taslağı” ile ilgili olarak Tekirdağ’da kuyumcuları gezerek bu konuda ne düşündüklerini sordu, tepkilerini aldı. Daha sonra izlenimlerini yazılı açıklama ile değerlendiren Özcan Aygun, “Kuyumculara kamu sermayeli bankalarda yarım kilo altını (209 bin 500 lira) teminat olarak yatırma zorunluğu getiriyor. Kuyumcuların hepsinin kazancı aynı değil ki tüm kuyumculara aynı zorunluluğu getiriyorsun. Esnafı gezerken kuyumcular bu taslaktan veryansın etti. ” dedi.“OSMANLI’DAKİ SALMA VERGİSİ GİBİ”Aygun, Ticaret Bakanlığı’nın Kuyum Ticareti Hakkında Yönetmelik Taslağı hazırlayarak, görüşlerini almak üzere Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) ile TOBB’a gönderdiğini aktardı. Yönetmeliğe göre kuyum ticareti için yetki belgesi alma zorunluluğu getirilirken, kuyumcuların en az lise mezunu olması zorunluluğu konulduğunu belirten Aygun, en kritik maddeyi ise şöyle ifade etti:“İktidar kaynak arayışı için Osmanlı’daki salma vergisi gibi halkın, esnafın üzerine çökmeye başladı. Yönetmenlik Taslağı’nın 11. maddesine göre yetki belgesi almak için 500 gram altının kamu sermayeli bankalar veya kamu sermayeli katılım bankalarında kuyum işletmesi adına açılan hesaba yatırılması gerekiyor. Bu teminat tutarı, katılım fonu ya da mevduat hesaplarında bloke olarak izleniyor. Yönetmelik hükümlerine aykırı hareket eden kuyumcuların yetki belgesi iptal edildikten sonra bu yatırılan teminatın da Hazine’ye gelir kaydedilmesi öngörülüyor. Şu anda altının gramı 419 lira. Tüm kuyumcuların aynı oranda sermayesi yok, kazançları aynı değil. Tüm kuyumculardan 209 bin 500 lira teminat istenmesi çok insafsız ve adaletsiz bir uygulama! ”“KUYUMCULAR TEDİRGİN!”Geçen hafta sonu Tekirdağ Süleymanpaşa’da kuyumcuları gezdiğini, kuyumcuların bu yönetmelik taslağı nedeniyle çok tedirgin ve tepkili olduğunu belirten Aygun’un açıklaması şöyle:“Taslak, kuyumcu meslek odalarının görüşleri alınmadan hazırlanmış. Kuyumcu dükkanı için en az 20 metrekare kuralı getiriliyor. Hali hazırda kuyumcuların hepsi lise mezunu değil. Usta-çırak ilişkisi içinde yetişmiş kuyumcuların birikimi yok sayılıyor. Ayrıca 500 gram altın teminatı çok yüksek bulunmaktadır. Örneğin İstanbul Kuyumcular Odası, 500 değil 200 gram altının nakite dönüştürülebildiği yazılı teminat gibi bir modelden yanadır. Bunun da vergi, resim, harç ve yükümlülüklerinin ilgililer tarafından karşılanmasını istiyorlar. İktidarın hazırladığı yönetmelikte kuyum ticareti yapan kişilerin döviz alım ve satımına aracılık etmesi yasaklanmaktadır. Ancak kuyumcular odaları, mesleki ve ticari faaliyet sınırları içinde alım satıma konu olan ürün bedellerinin tamamen ve/veya kısmen tüketici tarafından döviz olarak ödemesi dışında döviz alım satımının yasaklanmasından yanadır. Yine yönetmelikte tüm kuyumculardan müşterinin kimlik tespitinin yapılmasının istenmesi de meslek odalarınca kabul edilmemektedir. Kara paranın aklanması ve terörün finansmanına konu olacak boyutta iş hacmine sahip olmayan esnafın tedirgin olduğu belirtilmektedir. Özetle bu yönetmelik esnafımızı tedirgin etmiş, günlerdir uykusuz kalmasına yol açmıştır. Meslek odalarını yok sayan bu yönetmelik gözden geçirilmelidir!”“İKTİDAR, ESNAFIN ÜZERİNE ÇÖKÜYOR”OECD bünyesinde kurulan Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Mali Çalışma Grubu’nun (FATF) Türkiye değerlendirmesinde kuyumculuk sektörünün kayıt altına alınmasının istendiğini, aksi halde gri liste yaptırımı tehdidi olduğunu anımsatan Aygun, eleştirilerini şöyle sıraladı:“Elbette kuyumculuk sektöründe vatandaşımızı mağdur eden uygulamalar var. Bunların giderilmesi ve sahteciliklerin önlenmesi gerekiyor. Ancak iktidar bunu gerekçe göstererek, esnafın üzerine çöküyor. Kuyum ticareti konusunda ülkemizde bir yasal boşluk olduğu gerçektir. Ancak meslek odaları ve esnafımız yok sayılarak, onların pandemi sonrası yaşadığı sıkıntılar dikkate alınmaksızın böyle bir düzenleme yapılması da doğru değildir.” ANKA

TCDD bölge müdür yardımcısı, tarihi binaya kaçak PVC doğrama yaptırdı

TCDD bölge müdür yardımcısı, tarihi binaya kaçak PVC doğrama yaptırdı İzmir'in ilk saat kulesinin bulunduğu, 2. Abdülhamit döneminden kalma tarihi binaya kaçak PVC doğrama yaptırıldığı ortaya çıktı. Çivi dahi çakılması yasak olan 131 yıllık tescilli binaya, 7 ay önce taşınan TCDD 3. Bölge Müdür Yardımcısı Cüneyt Can'ın talebiyle balkon PVC doğrama ile kapatıldı, bu sırada koruma kurulunun itirazının da dikkate alınmadığı öğrenildi. TCDD Genel Müdürü’ne çağrıda bulunan CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, "Tıpkı Bodrum Kalesi'ni Sünger Bob haline getirdikleri gibi bu tarihi binayı da komedi bir hale sokmuşlar... Bu bina size babanızdan kalmadı. Derhal eski haline getirin" dedi. Tarihi yapıya PVC balkon yaptırılması TCDD İstanbul 1. Bölge Müdürlüğü Modernizasyon Servis Müdür Vekili Cüneyt Can'ın İzmir'e TCDD 3. Bölge Müdür Yardımcısı olarak atanması ile başladı.Can, geçen ağustos ayında, ailesiyle birlikte, TCDD lojmanı olarak kullanılan, Alsancak Garı yerleşkesindeki tarihi binaya çıktı. Kentin ilk saat kulesinin de bulunduğu, 2. Abdülhamit döneminden kalma, 131 yıllık tarihi binaya yerleşen Can'ın ilk işi, içeri çok gürültü girmesine yol açtığını düşündüğü balkon için harekete geçmek oldu.KURULUN İTİRAZINA RAĞMEN İNŞAAT BAŞLADIİddiaya göre, balkonu PVC doğramayla kapattırmaya yönelik tadilat talebi önce Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na iletildi. Tarihi binaya sadece 50 metre uzaklıkta bulunan İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü'nden gelen yanıtta, koruma altındaki tescilli tarihi binada hiçbir işlem yapılamayacağı bildirildi. Ancak koruma kurulunun itirazına rağmen, Can ve ailesinin taşınmasından 1 ay sonra, tarihi binada inşaata başlandı. Günlerce süren tadilatın ardından tarihi binanın balkonu, PVC doğrama ve cam ile kapatıldı.TANIDIK MÜTEAHHİTE YAPTIRMIŞLARTarihi binadaki PVC doğrama işinin, kaçak olduğu için ihaleye çıkılamadığından, genellikle TCDD'ye çalışan müteahhit Davut Ö.'ye yaptırıldığı ve kurumun başka bir birimindeki tamirat işinin içinde gösterildiği iddia edildi.Tüm bu işlemlerin, Cüneyt Can'ın ricacı olduğu mevkidaşı, "emlaktan sorumlu" TCDD 3. Bölge Müdür Yardımcısı Ergün Yurtçu'nun talimatıyla yapıldığı öne sürüldü. Yurtçu'nun usulsüz işlemleri nedeniyle daha önce de hakkında "8 kınama" ve "6 uyarı" dosyası bulunduğu, ancak TCDD Genel Müdürlüğü'nce soruşturma izni verilmediği belirtildi.“SÜNGER BOB GİBİ OLDU”Çivi dahi çakılması yasak olan tescilli binadaki tadilat CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel'in tepkisini çekti. Yerleşkeye girip tarihi binanın önünde ANKA Haber Ajansı'na açıklama yapan CHP'li Sertel, "Bu tarihi binada TCDD Müdür Yardımcısı Cüneyt Can oturuyor. Fransızlar'dan kalma tarihi bir bina burası. Yanında da saat kulesi bulunuyor. Bölge Müdür Yardımcısı lojman olarak kullanılan bu tarihi binaya taşındıktan sonra pimapen yaptırıyor. Kendi zevkine ve keyfine göre balkonunu kapatarak tarihi binaya zarar veriyor. Burası SİT kurulundan izin alınmadan, çivi dahi çakılamayacak bir bina. SİT Kurulu’na rağmen buraya bu yapıyı yapıyorlar. Tarihi binayı komedi haline getiriyorlar. Tıpkı Bodrum Kalesi'ni Sünger Bob haline getirdikleri gibi... Bu binaya yaptıkları da aynı. Yakıştığını düşünen varsa buyursun söylesin" diyerek tepkisini dile getirdi.“DERHAL ESKİ HALİNE GETİRİN!”Sertel şöyle devam etti:"TCDD Genel Müdürü’ne sesleniyorum; bu bina size babanızdan kalmadı. Burası lojman olarak kullanılabilir, ama buraya çivi bile çakamazsınız. Böyle pimapenle kapatarak tarihi binaya zarar veremezsiniz. Tarihe, kültüre saygınız olması lazım. Bunu derhal eski haline çevirmeniz lazım. SİT Kurulu’na da sesleniyorum; siz de suç işliyorsunuz. Göz göre göre Alsancak'ın göbeğinde yapılan bu rezillik derhal ortadan kaldırılmalıdır."1890 YILINDA YAPILDIAlsancak Garı, 2. Abdülhamit döneminde, ünlü Fransız mimar Gustave Eiffel tarafından tasarlandı ve 1876 yılında inşa edildi. Fransa'daki Lyon Garı'nın ikizi olan Alsancak Garı'nın yerleşkesine ise 1890 yılında İzmir'in ilk saat kulesinin bulunduğu bu bina yapıldı. Saatin çanının üstünde "Cast by Jonh Warner Song" ibaresi ile "London 1890" yazısı bulunuyor. Saat kulesi elektronik sistemle çalışıyor. ANKA




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter