News - Haberler
Bebeğini boğaraköldürdüğüiddia edilen anne hakkında istenen ceza belli oldu
Bebeğini boğarak öldürdüğü iddia edilen anne hakkında istenen ceza belli oldu figure > Konya'da 2,5 aylık bebeğini yastıkla boğarak öldürdüğü gerekçesiyle yargılanan kadının ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi. /Archive/2020/12/1/125851481-mahkeme-haberleri.jpgKonya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Fatma Kaynak ile taraf avukatları katıldı.Savcı, esas hakkındaki mütalaasında, "Sanık Kaynak'ın olay tarihinde 2,5 aylık bebeğini emzirdikten sonra uyuması için yatırdığı, bebeğin uyumayıp ağlaması üzerine beşikte bulunan yastığı, susması için sırt üstü yatan bebeğin yüzüne kapattığı, bebek bağırdığı halde yastığı 10-15 dakika kadar yüzünde tuttuğu, bebeğin sesinin kesilmesi üzerine sanığın yastığı kaldırdığında bebeğin nefes almadığını gördüğü anlaşılmıştır." ifadesini kullandı. "Sanığın, maktul bebeği yastıkla boğmak suretiyle öldürdüğü ve bu şekilde üzerine atılı suçu işlediği anlaşılmaktadır" değerlendirmesinde bulunan duruşma savcısı, Kaynak'ın "kendini savunamayacak yakın akrabayı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istedi.Sanık avukatı Ebubekir Kaya, esasa ilişkin savunmasını hazırlamak için süre talep etti.Sanığın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, esasa ilişkin savunmanın hazırlanması için süre vererek, duruşmayı erteledi.SUÇLAMA VE DOSYATA YER ALAN İFADE Selçuklu ilçesi Aydınlıkevler Mahallesi Temsili Sokak'ta yaşayan Fatma Kaynak (21), eşi A. Kaynak'a, 11 Ekim 2019'da, mamayla doyurduğu 2,5 aylık bebeği İ.Kaynak'ın durumunun kötüleştiğini ve hareket etmediğini söylemiş, hastaneye götürülen bebeğin öldüğü tespit edilince polis ekipleri inceleme başlatmıştı.İfadesi alınmak üzere karakola götürülen anne, burada suçunu ağlayarak itiraf etmişti. Fatma Kaynak'ın polisteki ifadesinde, "Çocuğa mama yedirdikten bir süre sonra ağlamaya başladı. 'Sussun' diye çocuğun yüzüne yastık kapattım. Ağlamaya devam edince yastığı bastırdım. Çocuk sustu fakat hareket etmiyordu. Eşime haber vererek bebeğin durumunun kötü olduğunu söyledim. O da hastaneye götürdü. Hastanede de öldüğü tespit edildi. Psikolojim bozuktu. Bir anlık sıkıntıyla oldu." dediği öğrenilmişti. cumhuriyet.com.trSüleyman Soylu, sürücübelgesi ve pasaporttaki yeni değişikliği açıkladı
Süleyman Soylu, sürücü belgesi ve pasaporttaki yeni değişikliği açıkladı figure > İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yaptığı açıklamada, "2018’den itibaren sürücü belgesi ve pasaport işlemlerini de nüfus müdürlüklerine devrettik ve kimlik kartıyla birlikte üç belgeyi, aynı bilgilerle ve aynı yerden, tek başvuruda vermeye imkan sağlayan 3’ü bir yerde projesini başlattık. Halihazırda müracaattan itibaren büyükşehirlerde 1+1 günde, diğer illerde 1+3 günde teslimat yapabiliyoruz. 2 Nisan 2018 tarihinden bugüne kadar 10 milyon adet sürücü belgesi ve 4 milyon adet pasaport düzenledik" dedi. Bakan Soylu, Gölbaşı Vilayetler Evi'nde düzenlenen "Nüfus Dijital Arşiv Projesi Tanıtım" programına katıldı.Önceden her işlem için ayrı ayrı parmak izi verilirken şimdi tek parmak izi ile bu işlemlerin yapılabildiğini vurgulayan Soylu, halihazırda müracaattan itibaren büyükşehirlerde 1+1 günde, diğer illerde 1+3 günde teslimat yapabildiklerini bildirdi.İçişleri Bakanı Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:"2018’den itibaren sürücü belgesi ve pasaport işlemlerini de nüfus müdürlüklerine devrettik ve kimlik kartıyla birlikte üç belgeyi, aynı bilgilerle ve aynı yerden, tek başvuruda vermeye imkan sağlayan 3’ü bir yerde projesini başlattık. Halihazırda müracaattan itibaren büyükşehirlerde 1+1 günde, diğer illerde 1+3 günde teslimat yapabiliyoruz. 2 Nisan 2018 tarihinden bugüne kadar 10 milyon adet sürücü belgesi ve 4 milyon adet pasaport düzenledik.2 Nisan 2018 tarihinden bugüne kadar 10 milyon adet sürücü belgesi ve 4 milyon adet pasaport düzenledik. Bunun yanı sıra sürücü belgelerindeki tüm bilgileri kimlik kartlarına yüklüyoruz. Bu projede de şu ana kadar yükleme yapılan kimlik kartı sayısı 600 bini aşmıştır. Tabii bu dönüşümün zeminini oluşturan proje, altını çizerek söylüyorum, MERNİS Projesi'dir. Nüfus kayıtlarının elektronik ortama aktarılarak merkezi bir yapıda tutulmasını sağlayan MERNİS Projesi, aynı zamanda dünyadaki ilk e-devlet projelerinden birisidir ve bugün 1084 merkezden anlık güncelleme ve paylaşım sağlamaktadır. Bu altyapıyı kullanarak geliştirdiğimiz elektronik kimlik doğrulama sistemi de kimlik dolandırıcılığının önüne geçme imkanı vermektedir. Onun da pilot uygulamasını noterlerde ocak ayı içerisinde başlıyoruz. Daha sonra başka kurumlar..."Türkiye'nin bu sayede dolandırıcılık ve sahtecilik gibi bir çok mağduriyetten kurtulacağının altını çizen Soylu, "Kamu kurumları dahil olmak üzere bütün her yerde ufak bir cihaz belki de devletin yeni bir adım atmasını sağlıyor. Bu uygulamadan Hazine ciddi bir gelir elde sağlıyor." diye konuştuMekansal Adres Kayık Sistemi (MAKS) hakkında da bilgi veren Soylu, sistemin, sözel veri tabanının coğrafi bilgi teknolojisiyle harita tabanlı mekansal yapıya dönüştürüldüğü ve mekansal adres verilerinin ilgili kurum ve kuruluşlarla entegre içerisinde olduğu bir sistem olduğunu anlattı.Söz konusu sistemi afet ve asayiş olayları ile şüpheli aramalarında, adres sorgulamalarında ve daha pek çok konuda etkili şekilde kullanabildiklerini vurgulayan Soylu, "Halen 60 il 1216 yetkili idare ve toplam 13 milyon 922 bin 531 yapı, bu sisteme entegre edilmiş durumdadır." dedi.E-TESCİL PROJESİBunlara ek olarak, e-tescil projesi kapsamında doğum, ölüm ve evlenme gibi nüfus olaylarının bildirimi ve bunlara ilişkin işlemlerin de nüfus müdürlüklerine gitmeden elektronik ortamda yapıldığını hatırlatan İçişleri Bakanı Soylu, şu bilgiyi verdi:"Halihazırda e-doğum uygulaması 20 ilde, bu yıl bunu tamamlamamız lazım; e-ölüm sistemi 81 ilin tamamında uygulanmaktadır. e-ölüm uygulamasının hayata geçirilmesi ile 468 bin vefat olayının 366 bini, yani yüzde 78’i sağlık kuruluşları tarafından aile kütüklerine tescil edilmiştir."Soylu, 34 bin 457 adet doğum tescil işleminin de e-doğum sistemi üzerinden yapıldığını ve herhangi bir aksamının olmadığını, evlenme işlemlerinin elektronik ortamda aile kütüklerine tescil edilmesini içeren e-evlenme uygulamasına yönelik alt yapı çalışmalarının da tamamlandığını ve 2021'de faaliyete geçeceğini kaydetti. AAMimarlar Odası'nın mücadelesi, TRT Arıve Orkut stüdyolarıyla ilgili imar değişikliğini iptal ettirdi
Mimarlar Odası'nın mücadelesi, TRT Arı ve Orkut stüdyolarıyla ilgili imar değişikliğini iptal ettirdi figure > Ankara 17. İdare Mahkemesi, Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin açtığı dava sonucu TRT'nin tarihi stüdyolarıyla ilgili imar planı değişikliğini iptal etti. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, "Yargı, 'Türkiye Cumhuriyeti Hukuk devletidir. Yargı kararlarına uymamak hukuka aykırıdır' diyerek planı bir kez daha iptal etti.†dedi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, TRT Arı ve Orkut Stüdyoları’nın imar planı değişikliğine karşı açtığı davayı kazandı. Ankara 17. İdare Mahkemesi, 2018 tarihli Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi kararı ile yapılan imar planı değişikliğini iptal etti.Kararı değerlendiren Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan "Korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı için verdiğimiz mücadele sonuç verdi. Haklılığımız yargı kararlarıyla bir kez daha ortaya konmuştur. Yapı Cumhuriyet Ankara’sının modern mimarlık tanığıdır. Yıkılıp yerine yüksek yoğunluklu ticaret yapılamaz. Yargı bir kez daha bunun altını çizdi. Yargı ‘Biz bu plan değişikliğini iptal etmiştik, Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir’ diyerek ve yargı kararlarına uyulmamasının hukuksuz olduğunu vurgulayarak, ‘Hukuka aykırıdır’ kararı verdi. Cumhuriyet modernitesinin mekansal tanıklarına sahip çıkmaya devam edeceğiz’’ dedi."CUMHURİYET ANKARASININ TANIĞI"Candan, yapının önemini ve bellek değerine ilişkin şu bilgileri verdi:"Arı stüdyoları iş hanı sinema, düğün salonu ve tiyatro kompleksi olarak Demirtaş Kamçıl Rahmi Bediz tarafından tasarlanan yapı grubu 1969 yılında tamamlanmıştır. 16475 metrekare kapalı alanı olan yerleşke, pastanesi, tiyatro binası, Arı Sineması ile birlikte dönemin sosyal ve kültürel buluşma alanı işlevini görmüştür. TRT tarafından Tarım Kredi Kooperatifleri'nden 49 yıllığına alan kiralanmıştır. Arı Sineması ve Tiyatro bölümleri TRT Kurumu tarafından özgün mimarisi nedeniyle korunmuştur. Stüdyoların yanı sıra Tarım Kredi Kooperatifinin Merkez Müdürlük binası da aynı alanda bulunmaktadır. Stüdyonun sinemadan dönüşen bölümünün adı Arı Stüdyosu olarak kalırken, tiyatrodan dönüşen bölümün adı Orkut Stüdyosu olmuştur. Arı ve Orkut stüdyoları ile birlikte anılan yapı grubu kent için bellek değeri taşımaktadır. Korunarak gelecek kuşaklara aktarılması için büyük mücadele verdiğimiz bu yapı Cumhuriyet Ankara’sının modern mimarlık tanığıdır." cumhuriyet.com.trAkademisyen, telefondan derse girenöğrenciyi azarladı
Akademisyen, telefondan derse giren öğrenciyi azarladı figure > Trakya Üniversitesi'nde canlı derslere telefonundan bağlanan bir öğrenci, "Çoğu öğrencinin bilgisayarı yok. Telefondan sınava giriyorum, kamera açıkken sistemde nasıl işaretleme yapacağım" diye sordu. Dersin akademisyeni, "Asgari koşulları sağlamak zorundasınız. Herkes üniversite mezunu olacak diye bir şey yok" diye yanıt verip öğrenciyi azarladı. Uzaktan eğitim yine pek çok üniversite öğrencisini mağdur etti. Yeterli tekonojik ekipmana sahip olmayan öğrenciler, akademisyenleri tarafından azarlandı. Sosyal medyada tepki çeken bir görüntüde, Trakya Üniversitesi Makine ve Metal Teknolojileri Bölümü Makine programı öğretim görevlisi Özer Özçelik, canlı ders sırasında "Çoğu öğrencinin bilgisayarı yok. Telefondan sınava giriyorum, kamera açıkken sistemde nasıl işaretleme yapacağım" diye soran öğrenciye, "Asgari koşulları sağlamak zorundasınız. Bilgisayarım yok, internetim yok, bu sizin sorumluluğunuzda olan bir şey. Sınava ve derse girme gibi bir zorunluluğunuz yok. Girmeyin arkadaşlar sınava. Herkes üniversite mezunu olacak diye bir şey yok" yanıtını verdi. Akademisyenin dersine katılan öğrenciler, korktukları için açıklama yapmak istemediklerini belirttiler. Öğrenci ve akademisyen arasında geçen diyaloğun detayları şöyle:-Sınavda, sistemden nasıl işaretleyeceğim? Telefondan giriyorum.- Telefondan girme.-Yani, çoğu kişide bilgisayar yok, onu demek istiyorum.-Arkadaşlar, asgari koşulları sağlamak zorundasınız. Bilgisayarım yok, internetim yok… Bu, sizin sorumluluğunuzda olan bir şey. Sınava girme gibi, derse girme gibi bir zorunluluğunuz yok. Sınav yapmayacak mıyız yani?-Hocam, sınava giremeyeceğiz o zaman. -Girmeyin arkadaşlar, herkes üniversite mezunu olacak diye bir şey yok. ANKAErdoğan konuşuyor
Erdoğan konuşuyor figure > Erdoğan, "Sosyal medya Sınırsız özgürlük başlığı altında tamamen denetimsiz bir alan oluşturularak mağduriyetlerin oluşmasına sebebiyet veriliyor" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşuyor.AYRINTILAR GELECEK... cumhuriyet.com.trNecip Uysal:İhtiyaçolursa kaleye de geçerim
Necip Uysal: İhtiyaç olursa kaleye de geçerim figure > Beşiktaş'ın kaptanı Necip Uysal, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Fenerbahçe maçındaki golü için "Unutulmaz" diyen Necip Uysal, "İhtiyaç olursa kaleye de geçerim" ifadelerini kullandı. Beşiktaş'ın derbide Fenerbahçe'yi 4-3 yendiği maçta bir gol atan kaptan Necip Uysal, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İşte Necip Uysal'ın açıklamalarından öne çıkanlar: "Bu dönemde futbolculuk zor oluyor. Başakşehir maçından 3 puanla ayrılmayı başardık. Derbiye gelirsek, takımın da taraftarın da bu galibiyete ihtiyacı vardı. Gökhan Ağabey'le konuşmadım. Sahanın içinde arkadaşlık kalmıyor. Elimden gelen her şeyi takım için vermeye çalışıyorum. Takımda önemli olan hocanın yeni gelenlere bakış açısı. Alt yapıda Sergen Hocam ile çalıştım. O beni A takıma göndermek için çok çalıştı. Yeni arkadaşlar inşallah beni geçerler. Sezona zor şartlarda başladık. Paok maçı sonradan çıktı. İzinden gelmiştik. O süreçte takım birbirine adapte oldu. Covid ne kadar uğraşırsanız da bulaşıyor. Ondan döndükten sonra Başakşehir maçı vardı. Ardından Fenerbahçe maçı geldi. Şimdi Fenerbahçe maçını unutmak ve gelecek haftalardaki maçlara bakmak lazım. Eleştirilere her zaman açığım. Sadece hakaret olmasın. Benim işim sahada. Her zaman kendime iyi bakmaya çalışıyorum. Sakatlanmamaya çalışıyorum. Sahaya çıktığımda bu forma için ne gerekiyorsa veriyorum. O sahaya çıktığımda hiç kimse 'Mücadele etmedi' diyemez. Bundan sonra da böyle olacak. Takım için her şeyimi vermeye devam edeceğim. Maç sabahı gol atacağımı hissetmiştim. Utku da "Abi gol atarsan sahada kay" demişti. Ben de kaydım. Koray Ağabey'in sevinciyle aynı oldu. Böyle şeyler unutulmaz. 2003-2004 sezonunda alt yapıya girmiştim. Top toplayıcı değildim ama maçı sahada izlemiştim. Ben 1 sene alacağım parayı 3 senede alıyorum şu anda. Kazandığım her şeyi Beşiktaş'a borçluyum. Milli takım Şenol hocanın takdiri. Ben çalışmalarıma devam ediyorum. Maddi konularda kulübüme yardımcı olmaya çalışıyorum. Sonuçta Avrupa kupalarında Beşiktaş'ın en çok forma giyen oyuncusuyum. Amacım futbolu burada bırakıp kulübüme katkı sağlamak. Şu anda stoperde devam ediyorum. Hoca karar verecek. Sonuçta nerede eksik varsa orada oynarım. Kalede de bir ihtiyaç olursa oraya da geçerim." cumhuriyet.com.trHIV ve AIDS’e erkekler dahaçok yakalanıyor: Yüzde 80’i erkek
HIV ve AIDS’e erkekler daha çok yakalanıyor: Yüzde 80’i erkek figure > 1 Aralık tarihi Dünya AIDS Günü olarak kabul ediliyor. HIV (Human Immunodeficiency Virus / İnsan Bağışıklık Yetmezlik Virüsü), virüsü bağışıklık sistemine zarar vererek AIDS hastalığa neden oluyor. HIV virüsü erken teşhis edildiğinde hastalığın son evresi olarak bilinen AIDS’e dönüşmüyor. Dünya’da ilk olarak New York’ta 1980’lerin başında erkek eşcinsel bireylerde ortaya çıkan HIV virüsü, toplumda erkek eşcinsellerden bulaşan hastalık olarak biliniyordu. Zaman içerisinde toplumun diğer kesimlerinde de virüsün ortaya çıkmasıyla ismi değişti. HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü) olarak değişen enfeksiyon, toplumu tehdit etmeye devam ediyor.Hastalık olarak bilinen HIV, bilinenin aksine hastalık değil, virüs ismi. HIV virüsü, tedavi edilmediği zaman AIDS’e yol açıyor. 1 Aralık tarihi ise Dünya AIDS Günü olarak kabul ediliyor. Dünyanın her yerinde HIV’in yayılmasına ve AIDS hastalığının artışına karşın toplumsal bilincin yükselmesine yönelik birçok etkinlik düzenleniyor.HIV virüs, en sık cinsel yolla bulaşıyor. Bunun yarı sıra kan yoluyla ya da gebelik sürecinde, doğum sırasında veya emzirmeyle anneden bebeğe geçebiliyor. HIV’e sahip bir anne, gebeliği boyunca gerekli tedavileri olursa virüsün bebeğe bulaşma ihtimali oldukça düşüyor.Gazete Kolektfi'ten Deniz Ogan'ın haberine göre, Toplumumuzda HIV ya da AIDS’in sarılma, öpüşme, tokalaşma ya da aynı ortamda bulunmayla bulaşılabileceği düşünülüyor. Bilinenin aksine ter, tükürük, idrar, gözyaşı, aynı tabak, çatal, bıçak, havlu veya aynı tuvaletin ya da duşun kullanılması ve sosyal davranışlarla bulaşmaz.TOPLAM VAKA 22 BİN 345Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı UNAIDS 2019 yılı raporuna göre; dünyada HIV başlangıcından günümüze kadar 74,9 milyon kişi HIV’e yakalandığı belirlendi. 32 milyon kişinin AIDS nedeni ile de öldüğü tahmin ediliyor./Archive/2020/12/1/125449312-afis-2016-1.jpgPozitif Yaşam DerneğiT.C. Sağlık Bakanlığı Aralık 2018 verilerinde, Türkiye’de kayıtlı 21 bin 520 HIV pozitif ve AIDS hastası bulunduğunu açıkladı. Türkiye’de farkındalık kampanyalarının, test veya tanı imkânlarının artmasıyla HIV ve AIDS hastalarının sayısında bir artış görülüyor. Bakanlığa 1985 yılından 2019 yılının Kasım ayına kadar 22.345 HIV pozitif kişi bildirimi yapıldı. Verilere göre, vakaların yüzde 80’i erkekler oluşturuyor. Bildirimlerin yüzde 15,5’i ise yabancı uyruklu kişiler./Archive/2020/12/1/125409125-692ef6f6-17aa-43b5-9dfe-201d2ba48388-1536x1023.jpg'AIDS’Lİ BİREYLER TEDAVİ ALMAZSA ÖLÜR'Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Şafak Göktaş ile HIV ve AIDS arasında farkı ve toplumun bu hastalıklar hakkında nasıl bilinçlenmesi gerektiğini konuştuk.HIV ve AIDS nedir?HIV ve AIDS toplumda karıştırılıyor. HIV, virüsün ismidir. Örneğin cinsel yolla, kan yoluyla ve emzirmeyle bulaşabilir. Asla sarılmakla, öpüşmekle, el sıkışmakla ya da aynı tabaktan yemek yemek gibi şeylerle bulaşmaz. HIV virüsünü kapan kişiyle HIV pozitif birey denir. Bu asla AIDS değildir. AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome) Sonradan Kazanılmış Bağışıklık Sistemine Sebep Olan Sendromların hepsine deniyor. AIDS, hastalığın son evresidir. HIV pozitif bir kişi, enfeksiyonu kaptıktan sonra fark etmedi ya da tedavi almayı reddettiyse bu bireyin varacağı son evre AIDS olur. Her HIV pozitif kişi AIDS olmaz. Günümüzde hemen hemen hiçbir vaka AIDS’e dönmüyor. Çünkü erken teşhis koyarak çok ilerlemeden tedaviye başlıyoruz. 15 sene önce çok geç teşhis konulduğu için AIDS vakalarını daha çok görüyorduk. Artık çoğu hasta son evreye gelmeden erken teşhisle birlikte tedaviye başlıyor.AIDS tedavi edilebilir mi?Kür dediğimiz şey hastalığı tamamen yok etmek. Şuan öyle bir şey yapılamıyor. Ancak tedavi altında HIV virüsünün artışı ve çoğalmasını yani bağışıklık sistemi hücrelerine saldırmasını engelleyebiliyoruz. Kişi bu virüsü kaptıktan sonra tedavi almazsa son evre olan AIDS’e kadar gidecek. AIDS olduktan sonra da tedavi olmazsa 6 ila 10 sene içinde ölecek. Tedavi durumunda biz ilaçlarla bu çoğalmaların önüne geçiyoruz ve HIV virüsünü uyur pozisyonda bırakıyoruz. Bunun için de kişinin ilaçlarını her gün düzenli olarak kullanması gerekiyor. ‘TOPLUM BU BİREYLERE YAKLAŞMAMAYI TERCİH EDİYOR’Hastalarda HIV belirtileri nasıl ortaya çıkıyor?HIV pozitif bireylerde ilk belirtiler genelde iki ila dördüncü haftalar arasında çıkıyor. Genelde yüzde 85 ateş, kas ağrısı ve grip benzeri semptomlarla karşılaşıyoruz. Hasta bunu çok güzel ifade eder: Şüpheli temas yaşadım. Bu temas sonrasında iki ila üç hafta sonra grip oldum. Bu grip o kadar sertti ki kolay kolay geçmedi. En güzel betimleme budur. Birkaç hafta sonra ortaya çıkan geçmek bilmeyen grip belirtileri diyebiliriz. Döküntü ve baş ağrısı da bu şikâyetleri takip eder.Tedavi sürecinde hastaları ne gibi zorluklar bekliyor?15-20 sene öncesine kadar hastalar günde 9 ila 12 tane ilaç kullanması gerekiyordu. Artık hastaların günde bir veya iki tablet kullanması yetiyor. Önemli olan aynı saatlerde kullanılması. Tedavi süreci zor değil ancak bizim toplumumuzda stigmatizm dediğimiz damgalamak olayı var. Türk toplumu, HIV pozitif bireylere yaklaşmamayı tercih ediyor. HIV’li ya da AIDS’li diyerek el sıkmayarak onları afişe etmeye çalışıyor. Geçtiğimiz ay Londra’da iki hafta boyunca HIV hastanesinde çalıştım. Doktorlar HIV’li hastalarla sarmaş dolaş ve beraber birbirlerinin evlerinde yemeğe gidiyorlar. Yurtdışında insan değerli… Biz de sadece siyasette değil toplumun her kesiminde bir ötekileştirme mevcut.CİNSEL İLİŞKİ VE KORUNMAYA DİKKATAIDS ve HIV ile mücadele etmek için bireysel olarak ne gibi önlemler almalıyız?En önemlisi cinsel yolla çok kolay bir şekilde bulaştığı için korunmasız ilişkisinin olmaması. Onun haricinde kan yoluyla da bulaşmaktadır. Bu yüzden kadınların kuaförde manikür ve pedikür setlerini yanlarında götürmeleri önerilmektedir. Herkese kullanılan aletleri asla kendinizde kullandırtmayın. Örneğin Anadolu’da bazı berberler hala kan taşı kullanmaktadır. Bu şekilde bulaşan çok fazla Hepatit B olgusu mevcut. Kişisel aletlerin özel ya da tek kullanımlık olması gerekmektedir. Ayrıca hamilelikte kadınların HIV testi yaptırması gerekmektedir.AIDS hastalığının artışı için halk nasıl bilinçlendirilmeli?Türkiye’de resmi rakam ile gayri resmi rakam arasında çok büyük fark var. Gayri resmi ve bizim tahmin ettiğimiz rakam yaklaşık 80 bin civarında olduğudur. Sadece yüzde 25’ini biliyoruz. HIV pozitif olduğunu bilmeyen ama HIV pozitif olan ve korunmasız ilişki kurup bunu çevrelerine yayan bir grup var. Bu yüzden daha da artacağı düşünülüyor. Peki, nasıl dikkat etmeliyiz? Biz enfeksiyon hastalıkları doktorları olarak basın açıklamaları yayınlayarak üniversitelerde konuşmalar yapıyoruz. Dernekler 1 Aralık Dünya AIDS Günü’nde açıklamalar ve etkinlikler düzenliyorlar. Ancak toplum olarak bilinçlenmemiz biraz zaman alacak çünkü bu durum eğitim ile alakalıdır. cumhuriyet.com.trİTO verilerine göreİstanbul'da fiyat artışları
İTO verilerine göre İstanbul'da fiyat artışları figure > İTO verilerine göre, İstanbul'da kasımda bir önceki aya göre perakende fiyatlar yüzde 1,94 ve toptan fiyatlar yüzde 2,83 arttı. /Archive/2020/12/1/123907243-istanbul-100.jpgİstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) 1995 bazlı verilerine göre, kasımda bir önceki aya kıyasla İstanbul'da perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi yüzde 1,94 arttı. Bu dönemde toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi ise yüzde 2,83 yükseliş kaydetti.Söz konusu verilere yıllık bazda bakıldığında ise, perakende fiyatlarda yüzde 14,07 ve toptan fiyatlarda yüzde 17,43 artış yaşandığı görüldü.SEKTÖREL BAZDA DEĞİŞİM ORANLARIPerakende fiyatlar, kasımda bir önceki aya göre diğer harcamalarda yüzde 5,60, gıdada yüzde 3,17, konutta yüzde 1,58, ulaştırma ve haberleşmede yüzde 1,34, ev eşyasında yüzde 0,79, sağlık ve kişisel bakımda yüzde 0,20 arttı. Bu dönemde giyimde yüzde 1,90 düşüş kaydeden perakende fiyatlar, kültür, eğitim ve eğlence harcamalarında da yüzde 0,18 azaldı.Toptan fiyatlar ise kasımda bir önceki aya göre kimyevi maddelerde yüzde 6,26, yakacak ve enerji maddelerinde yüzde 4,19, madenler grubunda yüzde 3,42, gıda maddelerinde yüzde 2,93, inşaat malzemelerinde yüzde 1,83, işlenmemiş maddelerde yüzde 1,71 ve mensucatta yüzde 1,11 artış kaydetti. cumhuriyet.com.trAYM'denözel okullara hacizle ilgili iptal kararı: 1 yıl sonra yürürlüğe girecek
AYM'den özel okullara hacizle ilgili iptal kararı: 1 yıl sonra yürürlüğe girecek figure > Mahkemesi, 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında faaliyet gösteren okulların taşınır ve taşınmaz mallarının içinde bulunulan eğitim ve öğretim yılı sonuna kadar haczedilemeyeceğini düzenleyen kanun hükmünü Anayasa'ya aykırı buldu. /Archive/2020/12/1/123245387-anayasa-mahkemesi-kapak.jpgResmi Gazete'de yayımlanan karara göre, İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesi baktığı bir davada, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun söz konusu düzenlemeyi içeren 362/a maddesinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.İptal başvurusunda, haciz yasağının eğitim faaliyetlerinde kullanılan taşınır ve taşınmaz mallarla sınırlandırılmamasının alacaklıya aşırı külfet yüklediği, taşınır ve taşınmaz mallar üzerindeki muhafaza ve satış işlemlerinin ertelenmesi yeterliyken haciz yasağı getirilmesinin ölçülülük ilkesiyle bağdaşmadığı öne sürülerek kuralın Anayasa'ya aykırı olduğu savunuldu.Başvuruyu esastan görüşen Yüksek Mahkeme, düzenlemeyi Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti. Kararda, alacağın ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibinde alacaklı ve borçlunun mülkiyet hakkının çatıştığı, bu nedenle icra takip sürecinin, alacaklı ve borçlu tarafın menfaatlerini dengeleyecek yolları öngörmesi ve sürecin taraflardan biri aleyhine ölçüsüz bir netice doğuracak şekilde sonuçlandırılmaması gerektiği belirtildi.İptali istenen kuralın, Anayasa'da da güvence altına alınan eğitim ve öğretim hakkı kapsamında okullardaki eğitim ve öğretim sürecinin devamlılığı ve aksamadan sürdürülmesinin sağlanmasını amaçlandığı ifade edilen kararda, bu çerçevede Kanun kapsamında faaliyet gösteren okulların taşınır veya taşınmazları üzerinde gerçekleştirilecek haciz işlemlerine birtakım sınırlamaların getirilebileceği anlatıldı. Buna karşın, itiraz konusu kuralda, içinde bulunulan eğitim ve öğretim yılı içinde haczedilemeyecek taşınır ve taşınmaz mallar yönünden hiçbir ayrım yapılmadığının altı çizilen kararda, yine Kanun kapsamında faaliyet göstermekle birlikte başka alanlarda da faaliyet gösteren kişilerin eğitim ve öğretim faaliyetleriyle ilgili bulunmayan diğer faaliyet alanlarıyla ilgili taşınır ve taşınmaz mallarının da haczedilemeyeceği kaydedildi. İPTAL DAVASI AÇILABİLECEKBorçlunun haciz yasağı öngörülen süre içinde mal varlığı üzerinde gerçekleştirebileceği tasarruf işlemlerine karşı alacaklının 2004 sayılı Kanun hükümleri uyarınca cezai hükümlerin uygulanmasını isteme veya iptal davası açabilme şeklinde hukuki imkanlara sahip bulunduğu belirtilen kararda, ancak bu hükümlerin uygulanabilmesinin alacağın tahsil edilememiş olması şartına bağlandığı vurgulandı. Bu bakımdan itiraz konusu kural sebebiyle haczedilme imkanı ortadan kalkan bir mal için doğrudan dava yoluna başvurulmasının mümkün olmadığı, alacağın tahsilinde ciddi anlamda zorlanılmış olması durumunda da dava açılamayacağı anlatılan kararda, şunlar kaydedildi:"Ayrıca cezai hükümlerin doğrudan alacağın tahsil edilmesini sağlayıcı bir fonksiyona sahip bulunmaması ve iptal davasının belli şartların varlığına bağlı, özel ispat koşulları içeren bir dava türü olduğu da dikkate alındığında anılan imkanlara sahip olunması alacaklı yönünden yeterli hukuki güvenceyi sağlamaz. Yine kuralın anılan Kanun kapsamında düzenlenen haciz isteme süresi, bu sürenin hesaplanması yönünden getirilen istisnalar, zamanında haciz istenmemesinin neticeleri, icra iflas hukukunda hacze bağlanan sonuçlar ile ihtiyati haciz kurumunun geçici hukuki koruma işlevi üzerindeki etki ve sonuçları dikkate alındığında cebri icra hukukundaki diğer pek çok alanda da alacaklı aleyhine sonuç doğurabileceği açıktır. Kural genel anlamda alacaklı ve borçlu arasında gözetilmesi gereken menfaat dengesini alacaklı aleyhine bozarak alacaklıya aşırı bir külfet yüklenmesine neden olabilmektedir."1 YIL SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRECEK Kararda, açıklanan nedenlerle kuralın Anayasa'nın 5 ve 35. maddelerine aykırı bulunduğu ve iptal edildiği belirtildi.Anayasa Mahkemesi tarafından, iptal nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edecek nitelikte görüldüğünden, iptal kararının Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak 1 yıl sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırıldı. AAKayseri'de kiracı, dükkan sahibini bıçaklayarak yaraladı
Kayseri'de kiracı, dükkan sahibini bıçaklayarak yaraladı figure > Kayseri’de erkek kuaförü İsmail Erciyes, kira borcunu ödemesini isteyen dükkan sahibi Osman Aydoğdu'yu çıkan tartışmada bıçaklayarak yaraladı. Olay, saat 10.30 sıralarında Kayseri'nin Melikgazi ilçesi Seyitgazi Mahallesinde meydana geldi. Osman Aydoğdu, İsmail Erciyes'ten kira borcunu ödemesini istedi. Çıkan tartışmada Erciyes, dükkan sahibi Aydoğdu’yu bıçaklayarak yaraladı. Çevredekilerin ihbarıyla olay yerine gelen sağlık ekipleri, ağır yaralı Osman Aydoğdu’yu Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırdı. Polis, olay sonrası kaçan İsmail Erciyes’i yakalamak için çalışma başlattı. DHATRT 2'de Aralık ayında yayınlanacak filmler
TRT 2'de Aralık ayında yayınlanacak filmler figure > Aralarında televizyonda ilk kez izleyiciyle buluşacak filmlerin de yer aldığı ödüllü ve prestijli filmler, orijinal dilinde TRT 2 ekranlarında sinemaseverlerin beğenisine sunulacak. Kültür sanat kanalı TRT 2, aralık ayında ödüllü ve prestijli filmleri izleyiciyle buluşturacak.TRT 2, aralık ayında da her akşam farklı bir filmi ekrana getirecek.Aralarında televizyonda ilk kez izleyiciyle buluşacak filmlerin de yer aldığı, edebiyat, tarih, resim, tiyatro, müzik ve felsefe gibi pek çok alanda yapımlar sinemaseverlerin beğenisine sunulacak.ARALIK AYI BOYUNCA ORİJİNAL DİLİNDE YAYIMLANACAK FİLMLER ŞÖYLE:- 1 Aralık Salı, 21.00'de "Happy As Lazzaro" (Mutlu Lazzaro)- 2 Aralık Çarşamba, 20.45'te "Selma" (Özgürlük Yürüyüşü)- 3 Aralık Perşembe, 21.00'de "Sarı Sıcak"- 4 Aralık Cuma 21.30'da "The Sisters Brothers" (Sisters Biraderler)- 5 Aralık Cumartesi, 21.30'da "Stronger" (Pes Etme)- 6 Aralık Pazar, 21.30'da "The Sea Inside" (İçimdeki Deniz)- 7 Aralık Pazartesi, 21.00'da "Rebel In The Rye" (Çavdar Tarlasındaki Asi)- 8 Aralık Salı, 21.00'de "Ayka"- 9 Aralık Çarşamba, 21.00'de "Grbavica: The Land Of My Dreams" (Esma'nın Sırrı)- 10 Aralık Perşembe, 21.00'de "Bulutların Ardında"- 11 Aralık Cuma, 21.30'da "At Eternity's Gate" (Van Gogh: Sonsuzluğun Kapısında)- 12 Aralık Cumartesi, 21.30'da "Moneyball" (Kazanma Sanatı)- 13 Aralık Pazar, 21.30'da "Just 6.5" (6.5 Metre)- 14 Aralık Pazartesi, 21.00'de "The Bookshop" (Sahaf)- 15 Aralık Salı, 21.00'de "The Warden" (Müdür)- 16 Aralık Çarşamba, 21.00'de "Yol Kenarı"- 17 Aralık Perşembe, 21.00'de "About Endlessness" (Sonsuzluk Üzerine)- 18 Aralık Cuma, 21.30'da "The Code Unknown" (Bilinmeyen Kod)- 19 Aralık Cumartesi, 21.30'da "Shoplifters" (Arakçılar)- 20 Aralık Pazar, 21.30'da "Dead Man" (Ölü Adam)- 21 Aralık Pazartesi, 21.00'de "The Leisure Seeker" (Karavan)- 22 Aralık Salı, 21.00'de "When The Moon Was Full" (Dolunay Zamanı)- 23 Aralık Çarşamba, 21.00'de "Yarım"- 24 Aralık Perşembe, 21.00'de "Hedi" (Seni Seviyorum Hedi)- 25 Aralık Cuma, 21.30'da "All Is Lost" (Sona Doğru)- 26 Aralık Cumartesi, 21.30'da "Everybody Knows" (Herkes Biliyor)- 27 Aralık Pazar, 21.30'da "Bir Zamanlar Anadolu'da"- 28 Aralık Pazartesi, 21.00'de "Aloft" (Paramparça)- 29 Aralık Salı, 21.00'de "Lamb" (Kuzu)- 30 Aralık Çarşamba, 21.00'de "King Lear" (Kral Lear)- 31 Aralık Perşembe, 21.15'te "Le Havre" (Umut Limanı). cumhuriyet.com.tr