News - Haberler
Karamollaoğlu ve Kılıçdaroğlu'ndan 'yeni anayasa' açıklaması
Karamollaoğlu ve Kılıçdaroğlu'ndan 'yeni anayasa' açıklaması Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu görüşmenin ardından açıklamalara bulundu. Yeni anayasa tartışmaları hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, "Bu tartışmayı başlatabilmeniz için önce var olan anayasaya uymanız gerekir. Anayasa'da cumhurbaşkanı tarafsızlığı için namusu ve şerefi üzerine yemin etti ama uymadı. Biz verdiği söze uyamayan bir insana neden inanalım? Anayasa kararlarına uyulmayan bir ülkedeyiz. Anayasa verdiği kararlar nedeniyle suçlu olarak ilan ediliyorsa biz bu kişinin yeni anayasa teklifine nasıl inanacağız" dedi. AKP'li Cumhur başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, yeni anayasa çıkışına ilişkin açıklama yapan Karamollaoğlu, "Bizim, önümüzde hafta ilk taslağımız hazır olur diye ümit ediyorum. Görüş bildiririz mutlaka" dedi.Erdoğan'ın bu yöndeki çıkışına güvenmediklerini ve samimi bulmadıklarını aktaran Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Belli konularda farklı düşünebiliriz ama ortak çabalarımız var. Türkiye'nin gerçek gündemi aslında pahalılık. Türkiye'nin bu kutuplaşmadan çıkması lazım. Bu tartışmayı başlatabilmeniz için öncelikle var olan anayasaya uymanız gerekir. Biz mevcut anayasaya uymayan bir kişinin davetine nasıl güveneceğiz? AYM'nin kararlarının uygulanmadığı bir ülkedeyiz biz. Hak arama ve adalet kavramı üzerinden yeni bir düşünceyi, zihniyet değişikliğini gerçekleştirmek zorundayız. Erdoğan bunu kabul eder mi? Edeceğini sanmıyorum. Önemli olan var olana uyacaksınız ve onu mükemmel hale getireceksiniz. Yasalara saygılı olmamız lazım, hukukun üstünlüğüne inanmamız lazım" dedi.HDP TARTIŞMASIHDP'nin kapatılmasına yönelik açıklamalara Kılıçdaroğlu, "Yasalara göre kurulan bütün siyasi partiler zaman zaman bir araya gelmek, konuşmak durumundadırlar. Demokrasinin gereği budur zaten. Bir siyasi partiyi düşmanlaştırmak doğru değildir. Düşmanlaştırmak demokrasiye karşı çıkmak demektir. HDP bir siyasi partidir, bizimle görüşmek isterse görüşürüz. Düşüncelerimizi paylaşırız. Onlar ayrı parti, biz ayrı partiyiz. Şu aşamada bir ittifak, ittifak arayışı söz konusu değil " şeklinde yanıt verdi."HDP İLE GÖRÜŞME NORMAL"Temel Karamollaoğlu ise HDP'ye yönelik açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:"Bir diyalog, hangi niyetle yapılırsa yapılsın iyidir. Farklı görüşlerde, kanaatlerde bulunan siyasi parti yöneticilerinin meseleleri görüşebilmeleri ilk ve en önemli adımdır. Birbirlerine hakaret edeceklerine, meseleleri görüşebilmek Türkiye'nin problemlerini çözebilmekte en önemli adım. Bundan dolayı hangi niyetle yapılırsa yapılsın, bize gelen isterse AK Parti olsun ister HDP olsun, onlarla da oturup bu meseleleri görüşmeyi işin tabiatı olarak normal karşılıyoruz. Burada esas olanı, zihniyetler. Anayasadan da diğer yasalardan da zihniyetlerin değişmesine ihtiyaç var. Ondan sonra yasalarda dğeişiklik yapabilirsiniz ama zihniyet değişmeden hiçbir görüşmenin de faydası olmaz."AYRINTILAR GELİYOR... cumhuriyet.com.trAleynaÇakır'ınölümüsoruşturmasına yeni gelişme
Aleyna Çakır'ın ölümü soruşturmasına yeni gelişme Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi raporu ile, Ankara'da evinde ölü bulunan Aleyna Çakır'da tespit edilen doku ve sperm örneğinin, Ümitcan Uygun'un DNA'sı ile uyumlu olduğu belirlendi. Kamuoyunda Aleyna Çakır ismiyle tanınan Sema Esen, geçen yıl 3 Haziran'da Keçiören'deki evinde boynunda iple ölü bulundu. Ümitcan Uygun'un, daha önce Sema Esen'e şiddet uyguladığı anlara ait görüntüler ise ölümünden kısa süre sonra sosyal medyada yer aldı. Bunun üzerine Esen'in ölümüyle ilgili başlatılan soruşturma kapsamında Ümitcan Uygun, polis ekiplerince gözaltına alınıp, ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Günlerce televizyon programına katılan Sema Esen'in ailesi, kızlarının ölümünden Ümitcan Uygun'u sorumlu tuttu.ADLİ TIP KURUMU DOKU VE SPERM TESPİTİ YAPTISoruşturma kapsamında Ankara Adli Tıp Kurumu'nca düzenlenen raporda Sema Esen'in tırnaklarında doku ve vajinal frotisinde sperm bulundu.Soruşturmayı yürüten savcılık, Esen'in ölümüyle ilgili iddialar üzerine dosyayı, ayrıntılı rapor hazırlaması için İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderdi. Hazırlanan raporda Sema Esen'de tespit edilen doku ve sperm örneğinin aynı kişiye ait olduğu belirtildi.Raporda ayrıca, Esen'in asılma dışında vücudunda tespit edilen belirtilerin ölüm meydana getirecek nitelikte olmadığı, iç muayenesinde kafatasında kırık, kafa içi kanama, iç kanama, beyin doku harabiyeti, iç organ ve büyük damar yaralanmasına rastlanılmadığı belirtildi.Raporda, ayrıcı yapılan incelemede kişinin asılma dışında travmatik tesirle öldüğünün tıbbi delilleri bulunmadığı anlatılarak, tespit edilen alkol düzeyinin de tek başına ölüm meydana getirebilecek düzeyde olmadığı vurgulandı. Esen'in, zehirlenme sonucu öldüğü yönünde de tıbbi delillere ulaşılamadığı ve ölümün ası sonucu meydana gelmiş olduğu belirtildi.DNA ÜMİTCAN UYGUN'A AİT ÇIKTIBunun üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, şüpheli şekilde hayatını kaybeden Sema Esen'in otopsi işleminde vajinal sürüntü örneği ile sağ eldeki tırnak parçasında tespit edilen DNA profilleri üzerinde gerekli mukayese işlemlerinin yapılması için Ümitcan Uygun'dan DNA örneği alınmasına karar verdi. Bu kapsamda yaklaşık 1 ay önce iki kadınla uyuşturucu kullanırken görüntülerinin sosyal medyada yer alması ardından düzenlenen uyuşturucu operasyonunda gözaltına alınıp tutuklanan Ümitcan Uygun'dan, cezaevine sevk edilmeden önce DNA örneği alındı. DNA örneği, karşılaştırma yapılması için Adli Tıp Kurumu Biyoloji İhtisas Dairesi'ne gönderildi. Yapılan incelemede, Aleyna Çakır olarak bilinen Sema Esen'den çıkan sperm ve dokuların Ümitcan Uygun'a ait olduğu belirlendi. Savcılığa gönderilen raporda Esen'de bulunan sperm ve doku örneklerinin, Ümitcan Uygun'un DNA'sı ile uyumlu olduğu belirtildi./Archive/2021/2/4/124327676-aleyna.jpgOLAYIN GEÇMİŞİ Ümitcan Uygun, 3 Haziran 2020'de Ankara'nın Keçiören ilçesi Yükseltepe Mahallesi'nde yaşayan ve "Aleyna Çakır" ismini kullanan kız arkadaşı Sema Esen'in evine gitmiş, kapıyı açmaması üzerine çilingirle kapının açılması sonrası Çakır'ın cansız bedeniyle karşılaşılmıştı.Olayla ilgili soruşturma başlatılmış, sosyal medyada erkek arkadaşının darbetmesi sonucu öldüğü iddiasıyla görüntüleri paylaşılan Çakır'a ait görüntülerin olaydan 1,5 ay önce çekildiği belirlenmişti.Darp olayına ilişkin Uygun hakkında "Konut dokunulmazlığının ihlali, kasten yaralama, tehdit ve hakaret" suçlarından işlem yapılmıştı. Mahkeme, Uygun'u 30 gün süreyle 6284 sayılı kanun kapsamında şiddet mağdurunun konutuna, okuluna, iş yerine yaklaşmama tedbirleri uygulayarak serbest bırakmıştı.Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 6 Haziran 2020'de yaptığı açıklamada, Esen'in, erkek arkadaşı tarafından darbedilmesine ilişkin sosyal medyadan canlı yayımlanan görüntülerin ölümüyle ilgisinin bulunmadığını açıklamıştı. (DHA)Bayram Bektaş, yeniden A Milli Futbol Takımı'nda
Bayram Bektaş, yeniden A Milli Futbol Takımı'nda Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), teknik direktör Bayram Bektaş'ın, A Milli Takım Direktör Yardımcısı olarak Ay Yıldızlı ekibin teknik heyetine katıldığını açıkladı. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), teknik direktör Bayram Bektaş'ın, A Milli Takım Direktör Yardımcısı olarak Ay Yıldızlı ekibin teknik heyetine katıldığını açıkladı.A Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş, Bektaş'ın göreve gelişiyle ilgili olarak yaptığı açıklamada, "İçimizden birisi olan, daha önce de birlikte çalıştığımız ve EURO 2020 Elemeleri'ne katılmamız yolunda emeği bulunan Bayram Bektaş hocamızı yeniden ekibimize dahil ettik. Dünya Kupası Elemeleri ve Avrupa Şampiyonası Finalleri'nde teknik heyetimizde yer alacak olan Bayram Bektaş hocamıza hayırlı olsun dileklerimizi iletiyor, başarılar diliyoruz" ifadelerini kullandı.UEFA Pro lisans sahibi olan Bayram Bektaş, Elazığspor, Gaziantep BB Spor, Ümraniyespor, Göztepe, Ankaragücü ve Kayserispor takımlarında teknik direktörlük, A Milli Takımda da yine yardımcı teknik direktörlük görevlerinde bulunmuştu. DHAİzmir'de sel mağdurlarıkısıtlamalardan muaf olacak
İzmir'de sel mağdurları kısıtlamalardan muaf olacak İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, kentte yaşanan sel felaketinden ardından hasar tespiti ve onarımında görev alacak kişilerle birlikte evleri ve işyerleri zarar gören yurttaşların hafta sonu sokağa çıkma kısıtlamasından muaf olacağını duyurdu. İzmir'de yaşanan sel felaketinden zarar gören yurttaş ve esnafların yanı sıra hasarın giderilmesi için görev alacak kişilerin hafta sonu sokağa çıkma yasağı kısıtlamasından muaf olacağı açıklandı. İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, "Geçtiğimiz gün şehrimizin maruz kaldığı afetin etkilerini ortadan kaldırma ve zarar ziyan tespiti için çalışması gereken başta sigorta eksperleri olmak üzere tamirat, tadilat ve temizlik işlerinde çalışanlar hafta sonu sokağa çıkma yasağından muaf olacaktır" dedi.İzmir Valiliği İl Hıfzısıhha Kurulu kararında ise şu ifadeler yer aldı:"İlimizde, 02.02.2021 tarihinde yaşanan sel felaketi nedeniyle, hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması uygulanan 06-07 Subat 2021 Cumartesi-Pazar günü sel felaketinin yol astığı hasarın tespiti, bakımı, onarımı ve iyileştirme çalışmalarının yapılabilmesi amacıyla bu işlerde görev alacak kişilerle birlikte, sel baskınında zarar gören ev ve işyerlerinin tamirat, tadilat ve boyanması gibi işlerde çalışan her türlü zanaatkarlar, sigorta eksperleri ve çalışanları ile ev ve işyerleri su baskınında zarar gören vatandaşların, İl Hıfzıssıhha Kurulunun 30.11.2020 tarihli ve 2020/141 nolu kararına istinaden uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulmasına; İzmir İl Hıfzısıhha Kurulu tarafından oy birliği ile karar verilmiştir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur." cumhuriyet.com.trTikTok'ta insan kaçakçılığıreklamı
TikTok'ta insan kaçakçılığı reklamı Dünyada milyonlarca insanın kullandığı TikTok uygulamasındaki bir hesapta, Suriye’de rejim tarafından aranan kişilerin Lübnan’a belirli bir ücret karşılığı kaçırıldığına ilişkin reklam içerikli görüntü yayınlandı. Dünyada 800 milyon aktif kullanıcıya sahip video paylaşım uygulaması TikTok’taki bir hesapta, Suriye’de rejim tarafından aranan kişilerin Lübnan’a belirli bir ücret karşılığında kaçırıldığına ilişkin reklam içerikli video yayınlandı./Archive%5C2021%5C2%5C4%5C123418619-tiktokta-insan-kacakciligi-reklami_4.jpgYayınlanan videolarda Suriye'den Lübnan'a lüks araçlarla yapılan insan kaçakçılığına ilişkin görüntüler yer aldı./Archive/2021/2/4/123417947-tiktokta-insan-kacakciligi-reklami_1.jpgÜCRET KENTE GÖRE BELİRLENİYORİnsan kaçakçılığı şebekesinin sosyal medya üzerinden reklam yaparak, bir de kaçakçılık tarifesi yayınladı. Sosyal medyada yayınlanan videoda, Suriye'deki rejimden Lübnan'a kaçak yollarla gitmeninin bedeli olarak, Dera kentinden 2 bin 858 TL, Şam'dan 1429 TL, Humus'tan 1072 TL, Afrin’den ise 5 bin 717 TL ücret talep ediliyor./Archive%5C2021%5C2%5C4%5C123418447-tiktokta-insan-kacakciligi-reklami_3.jpg5.5 MİLYON KİŞİ YERİNDEN EDİLMİŞTİBirleşmiş Milletler (BM) ve Uluslararası Kurtarma Komitesi 500 binin üzerinde kişinin, Suriye'deki 10 yıllık iç savaş sırasında hayatını kaybettiğini açıklamıştı. 5 buçuk milyon Suriyeli mülteci Ürdün, Lübnan, Irak ve Mısır'a kaçtı ve 6,6 milyonu ülke sınırları içinde yerinden edilmişti. Bunların 3,6 milyonu Türkiye'ye, 950 bini Lübnan'a, 670 bini de Ürdün'e sığınmıştı. Yine 1 milyona yakın Suriyeli, Avrupa ülkelerine kaçmıştı. DHA"Devlet SGK’ya prim katkısınıödemedi"
"Devlet SGK’ya prim katkısını ödemedi" İzmir Tabip Odası üyesi Ergün Demir ve İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Güray Kılıç, devletin tüm yurttaşların sosyal güvenlik primlerinden toplanan gelirden Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) vermesi gereken tahmini 50 milyar lira üzerindeki devlet prim katkısını ödemediğini açıkladı. Demir, “Bu durum, sehven mi veya teknik bir sorundan mı yoksa Hazine’deki finansal sıkıntıdan mı kaynaklanmaktadır?” diye sordu. /Archive/2021/2/4/121509663-35.jpg5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 81. Maddesi’ne göre devletin her ay tahsil ettiği malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası priminin dörtte birini SGK’ya ödemesini düzenliyor. Ödeme tahsilatı yapılan ayın takiben 15 gün içerisinde gerçekleşmesi gerekiyor.İzmir Tabip Odası üyesi Ergün Demir ve İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Güray Kılıç’ın Cumhurbaşkanlığı Strateji Bütçe Başkanlığı’nın SGK 2019 Yılı Faaliyet Raporu’ndan derlediği verilere göre devlet SKG’ya 2017 yılında 49 milyar 127 milyon 528 bin 716 lira; 2018 yılında 53 milyar 993 milyon 83 bin 257 lira devlet prim katkısını ödedi ancak bu ödemeyi 2019 yılında yapmadı. Raporda aynı kalem ‘sıfır’ olarak yer aldı.Demir ve Kılıç, Hazine ve Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün verilerine atıfla, 2018 yılında SGK’ya yapılan devlet prim katkısının 53 milyar 711 milyon 532 lira olduğunu ancak bu katkının 2019 yılında yapılmadığını ve söz konusu kalemin eksi 186 milyon 48 bin lira olarak görüldüğünü açıkladı.Demir, devletin SGK’ya yapması gereken ödemelere ilişkin yetkililerin açıklama yapması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi.“SGK 2019 faaliyet raporunda, Hazinenin kuruma yapılması gereken devlet katkısını ödemediği görülmektedir. Bu durum, sehven mi veya teknik bir sorundan mı yoksa Hazine’deki finansal sıkıntıdan mı kaynaklanmaktadır? Bu durum zaten zor durumda olan sosyal güvenlik kurumunun mali açıdan sürdürülebilirliğini büyük oranda etkileyecektir. SGK, emekli aylık ve ödenekleri ile sağlık harcamalarını ödemekle yükümlüyken bu durumda nelerden tasarruf yapacaktır?”"KAMUOYUNA AÇIKLAYIN"“Önümüzdeki günlerde kıdem tazminatı, emekli aylık ve ödeneklerinin ödenmesi konusunun gündemde olacağı, sağlıkta vatandaşlardan alınan katılım payının ve ilave ücretin artırılacağı, Genel Sağlık Sigortasına ek olarak vatandaşın cebinden tamamlayıcı sağlık sigortası gibi bir döneme geçileceğinin işaretleri olarak görmek kehanet olmayacaktır. Devlet katkısının 2019 yılında neden ödenmediği konusunda ‘sehven, teknik veya finansal kriz’ kamuoyuna açıklama yapmalıdır.”KILIÇ: SGK BATMA NOKTASINDAKılıç ise SGK’nın siyasilerin dilinde tartışma konusu haline geldiğini ancak kurumun batma noktasına geldiğini belirterek, “Bu nereden kaynaklanıyor. Pandemi döneminde aktif çalışan işçi sayısının azalması, primlerin azalmasına yol açıyor. İkincisi işverenlerin sık sık prim aflara gündeme geliyor. Azalan bu prim desteğine karşın devletin ödemesi gereken katkısı var. Bu yaklaşık toplanan primlerin dörtte biri kadar. Son dönemde bu paranın yatırılmadığı anlaşılıyor” dedi. ANKAPandemiçocuklarda tablet bağımlılığınıartırdı: Teknoloji bağımlılığına karşı9 etkiliöneri
Pandemi çocuklarda tablet bağımlılığını artırdı: Teknoloji bağımlılığına karşı 9 etkili öneri Aylardır çevrimiçi eğitim nedeniyle saatlerce bilgisayar karşısında kalan çocuklarını; ders sonrası hatta ders aralarında bile dijital oyunlardan ayıramayan anne babalar, yarıyıl tatilinde de aynı şikayetleri yaşıyor. Uzman Psikolog Sena Sivri “Yapılan araştırmalardan biri; çocukların tablet karşısında geçirdikleri vaktin yüzde 500 arttığını göstermekte. Bu da ebeveynlerin en çok rahatsız olduğu, çözüm bulmakta zorlandığı konuların başında ilk sırada yer alıyor” dedi. Yarıyıl tatilinde çocukları djital oyunlardan uzak tutmanın ve sağlıklı aktiviteler bulmanın mümkün olduğunu vurgulayan Uzman Psikolog Sena Sivri, teknoloji bağımlılığına karşı önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. İşte teknoloji bağımlılığına karşı 9 etkili öneri:1.Ebeveyn olarak örnek olunÇocukların ebeveynlerini modelleyerek birçok davranışı öğrendiklerini unutmamak lazım. Kitap okusun istediğimiz çocuğumuz bizi kitap okurken görmüyorsa bu alışkanlığı geliştirmesi çok zor. Aynı şekilde tablet kullanımından uzak tutmak için ebeveynlerin de çocuklarının karşısında iş harici tablet, telefon kullanımını azaltması gerekmekte.2.Ekran kapatma saatleri oluşturunAile olarak ekran kapatma saatleri oluşturulabilir. Bunlar özellikle beraber vakit geçirilen yemek saatleri, oyun saatleri gibi zamanlarda da olmalı. Arka planda televizyon, tablet, bilgisayar, telefon gibi dijitallerin çalışmaması sağlanmalı.3.Kullanım saatini düzenleyinÇocukların tablet / bilgisayar başında geçirdikleri zamanı planlamak önem taşımakta. Bu planlamayı yaparken online eğitim süresini hariç tutmak gerekmekte. Sömestr tatilinde çok çok aza indirip yerine başka aktiviteler koyun.4.Çocuğunuzun ilgi alanlarına ortak olunEbeveynlerin çocukların tablet kullanırken izlediği programlar, videolar, oynadığı oyunlar hakkında bilgi sahibi olması hem gelişimleri hem de güvenlikleri açısından önem taşımakta. Çocuğunuzun ilgi alanlarına ortak olun ve görüş alışverişinde bulunun. Çocukların tablet kullanım saatlerinde ebeveynlerin onlara izledikleri şeylerde ara ara eşlik etmesi, bunlar üzerine konuşmaları gelişimlerini destekleyecektir.5.“3-6-9-12 kuralı”nı unutmayın!Uzman Psikolog Sena Sivri “Yapılmış araştırmalar bize 0-3 yaş arası çocukların ekranlardan neredeyse hiçbir şey kazanmadığını, 3-6 yaş arası çocukların renkler, pekiştirmeler gibi egzersizleri izleyerek öğrenip faydalanabileceğini göstermekte. 9 yaş öncesi kendi kendilerine çevrimiçi olmamaları, 12 yaş öncesi de sosyal medya kullanmamaları gerektiği bilinmekte. Çocukların dijitalle ilişkisini planlarken bu kurallar dikkate alınmalıdır.” diyor.6.Çocuklara ev içerisinde aktivite üretinÇocuklara ev içerisinde tamamlayabilecekleri görevler vermek, oyunlar üretmek gerek. Bu süreçte boş kaldıkça tablete, bilgisayara koşan çocuklar için ebeveynlerin ev içerisinde oluşturacakları alanlar, oyunlar ve eylemler (puzzle, ev işlerinde oyunvari yardımlar, oyun köşeleri, aletleri gibi) çocukların tabletten uzak kalmasını sağlayacaktır.7.Hobiye yönlendirinÇocuğunuzu iyi gözlemleyin ve yetenek alanlarına ya da onu mutlu edeceğini düşündüğünüz faaliyetlere göre hobiler edinmesine yardımcı olun. Çocuğunuzu ilgisini çeken bir hobiye yönlendirmek ya da yabancı bir dil öğrenmesine katkı sağlamak tablet ve bilgisayarla geçirilen vakti azaltmak adına faydalı olacaktır.8.Ev içinde spor aktiviteleri yaratınÇocukların fiziksel enerjilerini atabilmeleri gerek. Evde kapalı kaldıkları süreç bunun önünde ciddi engel oluşturmakta. O yüzden ebeveynler çocuklarını ev içinde spor yapmaya teşvik edebilir, onlara eşlik edebilirler.9.Birlikte ama verimli vakit geçirinUzman Psikolog Sena Sivri “En önemlisi çocuklarla verimli vakit geçirmek. Çocuklar yapacakları bir şey olmadığında ya da kendi hallerine bırakıldıklarında daha çok dijitale yönlenmekteler. Bu nedenle anne babaların her gün düzenli olarak zaman ayırıp başka hiçbir şeyle ilgilenmeden çocuklarıyla vakit geçirmeleri hem çocuklarının duygusal gelişimini destekleyecek hem de dijital bağımlılığından uzaklaştıracaktır” diyor. cumhuriyet.com.trTemassız kart kullanımı2,5 kat arttı, 'dolandırıcılık' uyarısıgeldi
Temassız kart kullanımı 2,5 kat arttı, 'dolandırıcılık' uyarısı geldi Pandemi sürecinde temassız kart kullanımı bir önceki yıla oranla 2,5 kat artarken, temassız kart dolandırıcılığı da giderek yaygınlaşmaya başladı. Alışverişlerinde temassız kredi veya banka kartı kullananlar haberleri olmadan dolandırılabiliyorlar. Bu konuda uyarılarda bulunan Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Murat Kırık, "Temassız kartları özellikle arka cebe koyduğumuzda sanal yan kesicilere ortam hazırlamış oluyoruz" dedi. Bankalararası Kart Merkezi'nin açıkladığı verilere göre, 2020 genelinde kartlı ödemeler yüzde 17 büyüyerek 1,15 trilyon TL'ye ulaştı. En fazla kartlı ödeme artışı elektronik eşya ve market-gıda sektörlerinde görüldü. 2020 yılında internetten kartlı ödeme tutarı yüzde 37'lik büyüme ile 260 milyar TL'ye ulaşırken, temassız ödemeler de bir önceki seneye göre 2,5 kat arttı.Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Murat Kırık, "Özellikle bu dönem içinde temassız kart kullanımının da yaygınlaştığını görüyoruz. Temassız kart kullanımı bir önceki yıla oranla 2,5 kat arttı. Yani her 5 kişiden 2'si temassız kredi kartı kullandı. Burada tabii ki sosyal mesafenin korunması, insanların izole olması ve temizlik ve hijyen anlamında kartın elden ele geçmemesi, tuşlara basılmaması çok önemli bir etki sahibi oldu" diye konuştu.ALIŞVERİŞ YAPARKEN DİKKAT!Temassız kartla dolandırıcılığın nasıl yapıldığını da anlatan, tüketicilere uyarılarda bulunan Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Murat Kırık, “Siber dolandırıcı, post cihazıyla insanların kalabalık olduğu yerlerde çantasından veya cebinden, kişiye herhangi bir şekilde temas etmeden para çekme işlemi yapabiliyor. Çünkü 5 ile 10 cm arasında bu temassız kartlar ve post cihazları birbirleriyle iletişim kurabiliyor" dedi.8 yıldır kurye olduğunu söyleyen Abdullah Umay, "Eskiden nakit çalışırdık. Ya da şifreyi tuşlayarak. Özellikle pandemiden beri herkes temassız kullanıyor. Yani yüzde 90 temassız, yüzde 10 nakit diyebilirim." dedi. 12 yıldır bir gözlük dükkanı işleten Ahmet Yılmaz ise, “Müşteriler genelde temassız şekilde karttan ödeme yapıyor. Tuşlara dokunmak istemiyorlar haklılar. Nakit veren neredeyse kalmadı zaten. Ama ben temassız kullanmıyorum kendi alışverişlerimde. Dolandırıcılıklar arttı, diyorlar. Güvenemiyorum" diye konuştu.KART KULLANIMINDA DİKKAT ÇEKİCİ ARTIŞDoç. Dr. Ali Murat Kırık, “Özellikle 2020 yılı itibariyle kredi kartı ve banka kartı kullanımı giderek arttı. Bunda pandeminin çok yoğun bir etkisi olduğunu söyleyebilmek mümkün. Kart kullanımı bir önceki yıla oranla yüzde 17'lik bir artış göstererek 1,11 trilyonluk bir ödemeye sahip oldu. Bu dikkat çekici bir rakam olarak dikkat çekmiş oldu." dedi. Kırık, “Özellikle bu dönem içerisinde rakamları da incelediğimizde sadece ihtiyacımız olan ürünlerin alınması ve bunun dışında bu tarz indirim kisvesi altında var olan içeriklere çok fazla kanmamak yerinde olacaktır. Çünkü bilinçli tüketiciler olarak mutlaka ihtiyacımız olan ürünleri listelemeli ve bunlar dahilinde alışverişimizi gerçekleştirmeliyiz" şeklinde konuştu.EN ÇOK ALIŞVERİŞ; BAYRAM ARİFESİ, YILBAŞI, MUHTEŞEM CUMA…Taksitli alışverişin gün geçtikçe arttığının altını çizen Doç. Dr. Kırık, “İnsanlar artık ev ortamından alışveriş gerçekleştirmeye başladı. Ancak dikkat çekilmesi gereken bir nokta, taksitli alışverişin giderek arttığını gördük. Peki insanlar daha çok hangi ürünleri aldılar? Bu dönem içerisinde daha çok elektronik eşya, market ve gıda alışverişinin internet ortamında yapıldığına şahit olduk. Ayrıca 3 önemli günün daha çok artış gösterdiğini gördük. Özellikle Kurban Bayramı arifesinde çok yoğun bir ödeme gerçekleştirdik" diye konuştu. (DHA)Babacan ve Akşener'den ortak basın toplantısı
Babacan ve Akşener'den ortak basın toplantısı DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in ziyaret etti. Görüşmenin ardından iki lider ortak basın toplantısı düzenledi. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i ziyaret etti. Görüşmenin ardından iki lider ortak basın toplantısı düzenledi. Genel başkanların birbirine merhaba demediği bir süreç yaşandığını belirten Akşener, şunları kaydetti: "Partiler çözüm üreten organlardır. Birbirlerine düşman değildirler. Daha güçlü adımlar atılabilir. Türkiye’de problemler var. Açım diyen, bebeğine mama alamayan kadınlar var. Siftah yapamamış kadınlar var. Bunlara çözüm aramak yerine bizi ayıran noktalarda birbirimize düşüyoruz. Toplumsal barışın sağlanmasında bu tür görüşmelerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Benzer bakış açılarımız olduğunu gördük. Parlamenter demokrasi, biz buna güçlendirilmiş parlamenter sistem diyoruz. Bir çalışmamı var. Bizim yaptığımız bir çalışma değil sistem tasarımı. Allah’ın emri değil tabii ki de kamuoyuna sunulacak. Bizim çalışmayı yapan arkadaşlarımızın birbirleriyle görüşmesinin doğru olacağına karar verdik. 'ERDOĞAN'IN YAPTIĞI ESKİ SİSTEME GÖRE HUKUK DIŞI'Yeni anayasayla ilgili Erdoğan’dan sonra takip ettim herkes başka bir şey söyledi. Meclis Başkanı başka söyledi, Bahçeli başka söyledi, en minik ortak Perinçek çok başka bir şey söyledi. Burada yeni Anayasa gibi bir anlatım var. Bugün Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı işler eski sisteme göre hukuk dışı. Sıfırdan Anayasa yapmak gibi bir iddia ise bu ikinci cumhuriyetin kuruluşudur ki bununla ilgili bir bilgi almamız gerek. Sayın Erdoğan bunu söyleyip ortada bir hazırlık yok, bir yün yumağı attılar, milleti birbirine dolaştırıp; çiftçinin, esnafın, annenin derdinin konuşulmadığı bir süreç olarak yorumluyorum. BOĞAZİÇİ EYLEMLERİ "Türkiye'de değerler üzerinden yapılan bir kavga var. Ben ilçe ilçe geziyorum. Kürt esnafla da Türk esnafla da karşılaşıyorum, hiçbiri aidiyetleri üzerinden bir tespit yapmıyor şuan sadece siftah yapamadığını söylüyor. Oğlu ya da kızının üniversite mezunu olup, üç yıldır işsiz olduğunu söylüyor. Bunları konuşmak varken döndürüp döndürüp ayırıcı kısmı görmesi iktidarın... Biz bu yün yumağına takılmayacağız."MELİH BULU'NUN REKTÖRLÜĞÜ"Bu arkadaş AK Parti'nin aday adayı. Bu arkadaşı doğru bulup milletvekili yapmamış ama 50 yıl evvel kurulmuş bir üniversitenin rektörlüğüne atandı. Üniversitenin hocaları içinde AK Parti'yi beğenen hiç kimse mi yok? Yine AK Partili olsun itirazımız yok, o üniversitenin içindeki hocalardan biri değil dışarıdan AK Parti adayı olup seçtirilmemiş biri atandı. Hocasıyla öğrencisiyle biz bu arkadaşı istemiyoruz, kayyum dendi. Atanma sistemi ayrı onu bir gün tartışabiliriz. Fikirlerini söylediler ve dün itibariyle bu ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından terörist ilan ettiler. Bunu çok sakıncalı bulduğumu ifade etmek isterim. Ama o gençlere de bir sözüm var. 31 Mart'a giderken Sayın Cumhurbaşkanı çiftçiye, kendi partisine oy vermeyen Kürtlere terörist dedi, şimdi de o gençlerin sesini duyup ne söylediklerini anlamak yerine onlara terörist dedi. Ben bu genç arkadaşlara aramıza hoş geldiniz demek istiyorum."AKŞENER'DEN SOYLU VE ERDOĞAN'A ÇAĞRI"Provokasyon elbette toplumsal olaylarda olur bu devletin görevi o provokatörleri ayıklamak ensesinden tutmaktır. Eğer bir şeyler söylemeye çalışan o gençleri o provokatörlerden korumazsanız siz suçlusunuz. O gençlerin karşısına gencecik polisleri koyarsanız genci gence kırdırmanın bir yolunu bulmuş olursunuz ki bunu çok sakıncalı buluyorum. Ne işiniz var dedikodu yapmanın dışında, provokatör varsa yakalayın. Gençlere de sesleniyorum aranıza giren devlet adamlarına dikkat edin, siz kendi haklı meselenizi haksız yere düşürecek tedbirleri alın."'UYMADIĞINIZ METNİ DEĞİŞTİRMENİN NE ANLAMI VAR?'"Şu andaki yönetim mevcut AYM’nin kararlarını görmezden gelebiliyor" diyen Babacan şu ifadeleri kullandı: "Bir AYM diyor ki kararlara uyulmalıdır. Bu ne demek, şu anda AYM’nin kararlarına uyulmuyor demek. Geçenlerde yaşadık AYM bir karar aldı alt mahkeme uymam dedi. Erdoğan da hak verdi. Bunlar bu gücü nereden alıyor onu da görmüş olduk. Zaten uymadığınız bir metni değiştirmenin ne anlamı var? Türkiye’de şu an derin bir işsizlik sorunu var. Ev gençleri diye bir sorun var. Yoksulluk intiharları var, gelir dağılımı iyice bozuldu. Hükümetin yapması gereken bunlara özüm üretmek. Biz yapıyoruz bunu. Uymayacakları bir anayasa yapmanın ne anlamı var. Şu iktidar ortakları bir kendi aralarında anlaşsınlar ne isteyip istemediklerine bir karar versinler." AYRINTILAR GELİYOR... cumhuriyet.com.trTemassız kart kullanımı2,5 kat arttı: 'Dolandırıcılığa dikkat'
Temassız kart kullanımı 2,5 kat arttı: 'Dolandırıcılığa dikkat' Pandemi sürecinde temassız kart kullanımı bir önceki yıla oranla 2,5 kat artarken, temassız kart dolandırıcılığı da giderek yaygınlaşmaya başladı. Alışverişlerinde temassız kredi veya banka kartı kullananlar haberleri olmadan dolandırılabiliyorlar. Uyarıda bulunan Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Murat Kırık, "Temassız kartları özellikle arka cebe koyduğumuzda sanal yan kesicilere ortam hazırlamış oluyoruz" dedi. /Archive%5C2021%5C2%5C4%5C120534684-temassiz-kart-kullanimi-25-kat-artti-dolandiriciliga-dikkat_4.jpgBankalararası Kart Merkezi'nin açıkladığı verilere göre, 2020 genelinde kartlı ödemeler yüzde 17 büyüyerek 1,15 trilyon TL'ye ulaştı. En fazla kartlı ödeme artışı elektronik eşya ve market-gıda sektörlerinde görüldü. 2020 yılında internetten kartlı ödeme tutarı yüzde 37'lik büyüme ile 260 milyar TL'ye ulaşırken, temassız ödemeler de bir önceki seneye göre 2,5 kat arttı.Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Murat Kırık, "Özellikle bu dönem içinde temassız kart kullanımının da yaygınlaştığını görüyoruz. Temassız kart kullanımı bir önceki yıla oranla 2,5 kat arttı. Yani her 5 kişiden 2'si temassız kredi kartı kullandı. Burada tabii ki sosyal mesafenin korunması, insanların izole olması ve temizlik ve hijyen anlamında kartın elden ele geçmemesi, tuşlara basılmaması çok önemli bir etki sahibi oldu" diye konuştu.ALIŞVERİŞ YAPARKEN DİKKAT!/Archive%5C2021%5C2%5C4%5C120534996-temassiz-kart-kullanimi-25-kat-artti-dolandiriciliga-dikkat_5.jpgTemassız kartla dolandırıcılığın nasıl yapıldığını da anlatan, tüketicilere uyarılarda bulunan Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Murat Kırık, şöyle konuştu:"Siber dolandırıcı, post cihazıyla insanların kalabalık olduğu yerlerde çantasından veya cebinden, kişiye herhangi bir şekilde temas etmeden para çekme işlemi yapabiliyor. Çünkü 5 ile 10 cm arasında bu temassız kartlar ve post cihazları birbirleriyle iletişim kurabiliyor."KART KULLANIMINDA DİKKAT ÇEKİCİ ARTIŞ/Archive/2021/2/4/122603014-rupixen-com-q59hmzk38eq-unsplash.jpgDoç. Dr. Ali Murat Kırık, "Özellikle 2020 yılı itibariyle kredi kartı ve banka kartı kullanımı giderek arttı. Bunda pandeminin çok yoğun bir etkisi olduğunu söyleyebilmek mümkün. Kart kullanımı bir önceki yıla oranla yüzde 17'lik bir artış göstererek 1,11 trilyonluk bir ödemeye sahip oldu. Bu dikkat çekici bir rakam olarak dikkat çekmiş oldu" dediTAKSİTLİ ALIŞVERİŞ ARTIYORTaksitli alışverişin gün geçtikçe arttığının altını çizen Doç. Dr. Kırık, "İnsanlar artık ev ortamından alışveriş gerçekleştirmeye başladı. Ancak dikkat çekilmesi gereken bir nokta, taksitli alışverişin giderek arttığını gördük. Peki insanlar daha çok hangi ürünleri aldılar? Bu dönem içerisinde daha çok elektronik eşya, market ve gıda alışverişinin internet ortamında yapıldığına şahit olduk" diye konuştu. DHABoğaziçiÜniversitesi protestoları: Hedef gösterilen LGBTİ+ topluluğu artan nefret söylemi hakkında ne düşünüyor?
Boğaziçi Üniversitesi protestoları: Hedef gösterilen LGBTİ+ topluluğu artan nefret söylemi hakkında ne düşünüyor? Boğaziçi Üniversitesi'nde başlayan rektör eylemleri sonrasında iktidar tarafından hedef gösterilen LGBTİ+ toplulukları artan nefret söylemleri sebebiyle endişeli. EPAÖzgür Gür, ODTÜ Biyoloji mezunu bir LGBTİ+ hakları aktivisti, Üniversiteli Kuir Araştırmaları ve LGBTİ+ Dayanışma Derneği'nin (Ünikuir) de kurucusu.Sabaha karşı evinin basılacağı ya da sokakta bir saldırıya uğrayacağı endişesiyle, "Umutsuz değilim ama telaşlı ve yorgunum. Korkuyorum" diyor.Kaos GL Derneği tarafından hazırlanan Homofobi ve Transfobi Temelli Nefret Suçları Raporu'na göre 2019 yılında Türkiye'de 150 kişi 328 kez fiili nefret suçuna maruz kaldığını bildirdi. 150 kişiden sadece 26'sı polis raporlarında yer alırken bu vakalardan da sadece 8'i mahkemeye intikal etti.LGBTİ+'ların bugünkü en büyük endişesi ise kendilerine yönelik mevcut nefret suçlarının artması ihtimali.Nitekim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Boğaziçi Üniversitesi'ne Prof. Dr. Melih Bulu'yu rektör olarak atamasının ardından 4 Ocak'ta başlayan eylemler, iktidarın LGBTİ+'ları da hedef göstermesi ve sorumlu tutmasıyla farklı bir boyuta taşındı.Üniversitede öğrenciler tarafından 22 Ocak'ta açılışı yapılan bir sergide üzerinde Kabe'nin de olduğu bir resmin yer almasına gösterilen tepkiler, LGBTİ+ topluluğunu hedef alan bir kampanyaya dönüştü ve nefret söylemlerinin de artmasına neden oldu.https://www.instagram.com/p/CKMRfD9lsV7/Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş ise TBMM'de kendisine yollanan bir gökkuşağı bayrağına el konulduğunu söyledi.Genel Başkanımız Erkan Baş, haftalık basın toplantısında gündemi değerlendirdi:??LGBTİ+ öğrencileri hedef haline getirmek insan hakları suçudur. Onları sapkın ilan edenler işledikleri bu suçun hesabını mutlaka verecekler.Gökkuşağı yasaklanamaz!#LGBTİHaklarıİnsanHakları ?? pic.twitter.com/gSZljI01wa— Türkiye İşçi Partisi (@tipgenelmerkez) February 2, 2021Peki, üniversiteye atanan bir rektör ile LGBTİ+'ları hedef alan nefret söylemleri arasında nasıl bir bağlantı var? LGBTİ+'lar gelecek konusunda ne tür endişelere sahip?'LGBTİ+'LAR PROTESTOLARIN ÖNEMLİ BİR UNSURU'"Bu bir insan haklar mücadelesi" diye başlıyor sözlerine Özgür Gür ve şöyle devam ediyor:"Türkiye'de 25-30 yıldır örgütlü bir LGBTİ+ mücadelesi var. İstenen tek şey eşit haklar. Gezi ile birlikte toplumsal olarak görüldük. Öncesinde önemsenmeyen bir yapıyken sonrasında ise görülen ve düşman olunan bir süreç yaşadık."Gür, LGBTİ+ aktivistlerinin Türkiye'de protesto kültürünün içerisinde önemli bir yere sahip olduğunu ve kendilerine yönelik bugünkü söylemlerin de sürpriz olmadığını aktarıyor.Ayrıca, kadınlar, LGBTİ+'lar ve çevre aktivistleri için üniversitedeki özgür ortamların bir hayli önemli olduğunu dile getiren Gür, rektör atamalarının ise üniversitelerin özerkliğine ve öğrencilerin özgürlüğüne zarar verdiğini söylüyor:"Hatırlayın, Prof. Dr. Mustafa Verşan Kök'ün ODTÜ'ye rektör olarak atanmasının ardından polis ilk kez okula onur yürüyüşü sebebiyle girdi."Getty ImagesKendisi de bir LGBTİ+ hakları aktivisti olan hukukçu ve akademisyen Viyan Zabel Kınalı da Boğaziçi Üniversitesi'ndeki eylemlerin LGBTİ+ kimliğiyle bu kadar iç içe yürümüş ve anılmış olmasının sebebi olarak, üniversitenin özgürlükçü kimliğini gösteriyor:"Bahsettiğim demokrasi ve özgürlük kültürü hem her kimlikten öğrencinin bir arada, eşit ve güvenle yaşamasını sağlamış hem de üniversitenin iradesini yok sayan kayyuma karşı büyük bir isyan başlatmıştır."Kınalı, eylemler neticesinde Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin "üniversitede ayrımcılığa uğramama güvencesiyle akademik özgürlüğün, özerk üniversitenin kaderleri birdir" sonucunu çok iyi gördüklerinin altını çiziyor.Reuters4 Ocak'ta Boğaziçi Üniversitesi'nde başlayan rektör protestoları devam ediyor.'SUYU BULANDIRMAK ÜZERE ORTAYA ATILMIŞ BİR ŞEY'İsmini paylaşmak istemeyen LGBTİ+ hakları aktivisti başka bir ODTÜ öğrencisine göre ise AKP, son yıllarda siyaset üretmekte zorlandığı her dönemde tabanını konsolide etmek için LGBTİ+ nefret söylemine başvuruyor.Öğrenci bugünkü nefret söylemlerini ise, "Suyu bulandırmak ve kendi gerici birlikteliği sağlamak üzere ortaya atılmış bir şey" sözleriyle açıklıyor.Ancak LGBTİ+'ların artık toplum nezdinde de sahiplenildiği görüşünü savunan öğrenci, "İktidar, son söylemlerinin ekstra başka bir tepkiye dönüşeceğini tahmin etmiyordu" diyor.'ARKADA BİNLER, ON BİNLER VAR'Boğaziçi Üniversitesi'nde açılan soruşturma kapsamında, beş kişi gözaltına alınırken, Boğaziçi Üniversitesi Güzel Sanatlar Kulübü ile Boğaziçi LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü'nde de arama yapıldı, gökkuşağı bayraklarına el konuldu.Daha sonra LGBTİ+ Çalışmaları Kulübü (BÜLGBTİ+) de Bulu tarafından kapatıldı.Özgür Gür ise bunun bir çözüm olmadığını düşünüyor:"Türkiye'de açık olarak LGBTİ aktivzimi yapmak zor ama örgütlü LGBTİ+ aktivizmine yönelik saldırı kulüp kapatmakla, çatıyı tanımamakla da değişmeyecek. Bu insanlar yine varlar. Siz ne kadar engellerseniz engelleyin arkada binler, on binler var."EPAGözaltına alınan Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ile dayanışma için Ankara'da toplanan öğrencilere polis müdahale etti.'BU KULÜP BU YÜZDEN VARDI'Kapatılan BÜLGBTİ+'nın üyelerinden Willie Ray de hedef gösterildiklerini ancak bir yandan da yok sayıldıklarını ifade ediyor.Son nefret söylemleriyle kendilerini daha da fazla tehdit altında hissettiklerini aktaran Ray, şöyle devam ediyor:"Bu şehirde (İstanbul) bir trans kadın yakılarak öldürüldü. Güvenliğimiz ve varlığımız her zaman tehdit altında. Kapıdan çıkarken kendime bakıyorum, acaba bir linç yer miyim ya da tacizkar bir bakışa maruz kalır mıyım diye. Psikolojik ve fiziksel şiddete uğrar mıyız diye düşünüyorum. Bu yüzden de bu kulüp vardı. İnsanlar bizim ne yaşadığımızı görsün, kabul etsin istedik."Cumhurbaşkanı Erdoğan Çarşamba günü il kongrelerinde yaptığı konuşmasında, "LGBT, yok öyle bir şey. Bu ülke millidir, manevidir ve bu değerlerle geleceğe yürümektedir" ifadelerini kullandı.EPAAnadolu Gençlik Derneği üyeleri 1 Şubat'ta İstanbul Beyazıt Meydanı'nda Boğaziçi Üniversitesi'ndeki sergiyi protesto etti.İktidarın bu söylemlerini değerlendiren Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Profesörü Selçuk Candansayar, dünyanın her yerinde sağ popülizmin güç elde ettiğinde ilk vurduğu yerin cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor:"Bunun aslında çok önemli bir nedeni var o da erkek egemenliği yükseltmek. LGBTİ+'ya yönelik her saldırıyı kadına yönelik saldırı olarak okumak lazım. Kadın ve LGBTİ+ ezilen azınlık noktasında ortaktır."Sağ siyasetlerin LGBTİ+ karşıtı görüşlerinin Macaristan, Brezilya, ABD ve Türkiye'de ortaklık gösterdiğini belirten Candansayar, iktidarların gücü yoğunlaştıracağı zaman bütün azınlıklara kendini kurtuluş umudu olarak gösterdiğini; gücü elde ettikten sonra da genel topluma baskı kurmak için bu küçük azınlıklara baskı kurduğunu söylüyor.Candansayar'a göre daha önce Ermenilere ve gayrimüslimlere yapılan şey de aynı: "Bu tipik bir sağcı davranıştır."İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da, eylemlerin sorumluluğunu LGBTİ+'lara yüklerken, 2 Şubat'ta sosyal medyada bu kişiler için "sapkın" ifadesini kullandı. Twitter ise nefret davranışı hakkındaki kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle paylaşıma kısıtlama getirdi.Soylu, 3 Şubat'ta Haber Global kanalında katıldığı bir program LGBTİ+'lar için kullandığı ifadeleri tekrarladı.Candansayar ise "Bakan Soylu konuşurken Yozgat'taki 20 yaşındaki LGBTİ+ bir özneye ne büyük kötülük ettiğinin farkında bile değil. Somut zulüm de burada kendini gösteriyor."EPA'NE KADAR GÜVENDE OLABİLİRİZ?'İsmini paylaşmak istemeyen ODTÜ öğrencisi LGBTİ+ mücadelesi anlamında Türkiye'nin eskisi gibi olmadığını söylüyor ve ekliyor:"Ancak karşıdaki saldırı biçimi de giderek daha tehlikeli olmaya başlıyor. Basit bir hedef almanın dışında iş doğrudan ölüm tehditlerine kadar gelmiş durumda. Bu elbette huzursuz edici."LGBTİ+ topluluğunun kapatılmasının sadece LGBTİ+ aktivistlerini ilgilendirmediğini vurgulayan Özgür Gür, bu durumun Türkiye'de insan hakları mücadelesi veren herkese yönelik bir savaşın ilanı olduğunu da sözlerine ekliyor.Kınalı, 2 Şubat'ta Kadıköy'deki eyleme protesto amaçlı gökkuşağı motifli bir montu giyerek katılmış. Eylem esnasında her bölgede ayrı bir polis ekibinin kendisini işaret ederek "Montluyu alın, renkliyi alın" diye hedef göstermesine şahit olmuş.Bu durumla alakalı olarak Kınalı şunları söylüyor:"Gökkuşağına vur emrini veren, kimliğimizi kriminalize eden, kolluğun amiri İçişleri Bakanı ve onun dayandığı Cumhurbaşkanıdır. Tüm bunlar devletin bizzat fail yada azmettirici olduğu LGBTİ+'lara yönelen nefret suçlarını ve bu şartlarda ne kadar güvende hissedebileceğimizi izah ediyor." BBC Türkçe