Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajans? - Haberler

Sunday, 01.12.2025, 04:31 AM (GMT)

News - Haberler

Fahrettin Koca, güncel koronavirüs verilerini açıkladı: Tüm zamanların en yüksek can kaybı

Fahrettin Koca, güncel koronavirüs verilerini açıkladı: Tüm zamanların en yüksek can kaybı figure > Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 31 bin 219 kişiye vaka, 6 bin 514 kişiye koronavirüs hasta (Covid-19) tanısı konulduğunu ve 188 kişinin daha yaşamını yitirdiğini açıkladı. İlk vakanın açıklandığı 17 Mart'tan bu yana vaka ve can kaybında tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşıldı. Sağlık Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu'nun güncel verilerini, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter hesabından paylaştı.Koca, Türkiye'de koronavirüs nedeniyle 188 yurttaşın daha yaşamını yitirdiğini, 31 bin 219 kişiye vaka, 6 bin 514 kişinin koronavirüs hastası olarak tespit edildiğini bildirdi.  Koronavirüs nedeniyle 13 bin 746 kişi yaşamını yitirirken, koronavirüs hasta sayısı 500 bin 865'e yükseldi. Bugün iyileşen sayısı 4 bin 485 oldu.  AĞIR HASTA SAYISI 5 BİN 190Tabloya göre, toplam test sayısı 18 milyon 592 bin 292, toplam ağır hasta sayısı 5 bin 190,  toplam iyileşen hasta sayısı 404 bin 727, bugünkü test sayısı 176 bin 656 olarak kayıtlara geçti.''SIKI TEDBİRE İHTİYACIMIZ VAR''Koca, ''Bugün tespit edilen 6 bin 514 yeni hastamız var. Daha sıkı korunma ve daha sıkı tedbire ihtiyacımız var. Mücadeleyi birlikte sürdürmek zorundayız. Tedbirlere uyarak mücadeleye destek olun'' dedi.Türkiye'nin 30 Kasım 2020 güncel koronavirüs tablosu şöyle:/Archive/2020/11/30/205032925-30-kasim-korona-tablosu.jpg cumhuriyet.com.tr

Erdoğan, 'yeni yasakları' açıkladı

Erdoğan, 'yeni yasakları' açıkladı figure > AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başkanlığındaki Kabine Toplantısı sona erdi. Erdoğan toplantının ardından açıklama yapıyor. Kabine toplantısı sona erdi. Cumhurbaşkanlığı başkanlığındaki toplantı, 4 saat sürdü.Erdoğan'ın açıklamalarının satır başları şöyle:- Hafta içi her gün gece saat 21:00 ile sabah 05:00 arasında genel sokağa çıkma sınırlaması uygulanacaktır.- Bu kısıtlama hafta sonları Cuma akşamı 21:00'den pazartesi sabahı saat 05:00'e kadar kesintisiz devam edecektir. Yani cumartesi Pazar artık evlerimizdeyiz.- Tarım orman gibi genelgede yer alacak sektörler bu kapsamın dışındadır.- Market bakkal kasap manav gibi işletmeler ile eve paket hizmeti veren yerler belirlenecek, saatler çerçevesinde hafta sonu kısıtlamasının dışındadır. Restoranlar paket servis haricinde hizmet veremeyecektir.- 65 yaş üstü ve 20 yaş altı toplu taşıma araçlarını kullanamayacak.- Umumi Hıfzıssıhha Kurulları illerdeki toplu taşıma hizmetlerinde salgının yayılmasına yol açan aksaklıkların tespiti ve giderilmesi amacıyla gereken tedbirleri alacaktır.- Yasaklar salı akşamından itibaren uygulanmaya başlanacak.- Milletimizden salgının evlerde buluşma ihtimalini göz önünde bulundurarak tehdit geçene kadar misafir kabul etmeye ara vermelerini rica ediyorum. Evlerde gün, mevlit, taziye, yılbaşı gibi etkinlikler yapılamayacaktır. Cenaze namazları yakınları dahil 30 kişiyle kılınacak, nikahlar bu sayıyı geçirmeyecektir. Hamam, sauna, spor salonları faaliyetlerine ara verilecektir. Her alışveriş merkezi, semt pazarı için hıfzıssıhha kurulu sayıyı tek tek belirleyecektir. Ayrıca alışveriş merkezlerine girişlerde HES kodlamasına geçilecektir. Kalabalık caddeler ve meydanlara girecek kişi sayısı sınırlanabilecektir.- Kamu kuruluşlarının mesai saatleri 10.00 ile 16.00 arası uygulanabilecektir. 50 kişiden fazla çalışan işyerlerinde, işyeri hekimin öncülüğünde, güvenlik uzmanı ve belirlenen personel tarafından salgın tedbirlerin uygulaması sıkı bir şekilde denetlenecektir. İçişleri Bakanlığımız yayınlayacağı genelgede yer alacak salı akşamından itibaren uygulamada yer alacaktır.AYRINTILAR GELİYOR... cumhuriyet.com.tr

Cinsel saldırıdan tutuklanan CHP ilçe yöneticisi partiden atıldı

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Cinsel saldırıdan tutuklanan CHP ilçe yöneticisi partiden atıldı figure > Bir kadına cinsel saldırıda bulunduğu suçlamasıyla hakim karşısına çıkan CHP Maltepe ilçe yönetim kurulu üyesi Umut K, tutuklanarak cezaevine gönderildi. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ise U.K’nin partiden atıldığını ve parti örgütü olarak mağdurun yanında olduklarını duyurdu. CHP Maltepe İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Umut K. bir kafede 23 yaşındaki Z.Y. adlı kadına cinsel saldırıda bulunduğu suçlamasıyla çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.Anadolu Adliyesi'nde Cumhuriyet Savcılığı'na başvuran Z.Y.  adlı kadın, vermiş olduğu ifadesinde Umut K. adlı kişi ile 3 ay önce tanıştıklarını belirtti. Z.Y, Umut K’nin kendisini geçen hafta bir kafeye davet ettiğini ve o davete bir arkadaşıyla geldiğini söyledi. Z.Y, diğer kişinin bir işinin çıktığını belirterek kafeden ayrılması üzerine mekanda Umut K. ile ikisinin kaldığını belirtti.Z.Y, kafede otururken Umut K'nin kendisine istismarda bulunmaya çalıştığını, bunun üzerine onun kafasına bardakla vurduğunu söyledi. Umut K'nin kendisini darp ederek, kafenin tuvaletine sürüklediğini ve elbiselerini yırtarak cinsel saldırıda bulunduğunu iddia eden Z.Y, mekandan kurtulduktan sonra savcılığa gelerek şikayetçi olduğunu ifade etti. KAFTANCIOĞLU’NDAN AÇIKLAMACHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, olayın doğru olduğunu aktararak U.K’nin partiden atıldığını ve parti örgütü olarak mağdurun yanında olduklarını duyurdu.Daha ifadesini vermeden U.K’nin partiyle ilişkisini kestiklerini belirten Kaftancıoğlu, “Bu konuda tavrımız çok net. Gereğini yaptık. Mağdurun da sonuna kadar yanındayız. Davayı il ve ilçe örgütümüzle birlikte takip edeceğiz” dedi. ANKA

Ali Babacan:İktidar topyekün değişmedençözüm artık imkansız

Ali Babacan: İktidar topyekün değişmeden çözüm artık imkansız figure > DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “Topyekün bir siyasi revizyon olmadan, topyekün bir iktidar değişikliği olmadan bu ülkenin sorunlarının çözümü artık imkansızdır” dedi. Babacan, partisinin Manisa il kongresinde konuştu. Hükümetin ekonomi politikalarını eleştiren Babacan, “Siz rakamlarla oynayarak enflasyonu gerçekten düşük göstererek, büyümeyi gerçekten yüksek göstererek, sanal bir alem sunuyor olabilirsiniz vatandaşa. Ama sunduğunuz o sanal rakamlar, arazideki gerçekleri değiştirmiyor” diye konuştu.Babacan, özetle şunları söyledi: "KUTLU DAVALARI, İKTİDARDA KALMA DAVASI: Kimin nereyi yönettiği belli olmayan nasıl yönetildiği anlaşılmayan bir devlet idaresi var ortada. Hani diyorlardı ya ‘dava dava’ diye, o dava dedikleri şey, ‘şahsi beka’ davasıymış. Birlikte yola çıktığı 40 yıllık arkadaşını, küçük ortağın hakaretiyle harcayıverdiler. Kutlu dava denilen şey de iktidarda kalma davasıymış.RAKAMLARI MAKYAJLAMAYI BIRAKIN: Artık rakamları makyajlayıp durmayı bırakın. Makyajlı rakamlar yüzünden çok ciddi güven kaybediyorsunuz. Ekonominin başında güven var. Devletin açıkladığı rakamlara bu millet inanmıyorsa, güvenmiyorsa siz beyhude uğraşırsınız. Bu ekonomiyi artık siz düzeltemezsiniz.TOPYEKÜN SİYASİ REVİZYON LAZIM: Hukuk devleti olmanın ilkeleri belli ama bunlar huy edinmişler. Karşımızda derinleşmiş bir sistem krizi var. Partili cumhurbaşkanlığı sistemi her anlamda iflas etti. Ama keşke, sadece sistem etse, bizi yönetenler iflas etse, memleket iflas ediyor. Tabi sadece sistemde değil, zannetmeyelim ki sistem değişecek ama bu iktidar başta olacak, işler toparlayacak öyle değil. O da büyük bir tuzak. İstediğiniz kadar sistemi değiştirin zihniyeti değiştirmedikten sonra, bu ülke düzelmez toparlamaz. Şu anda biz derin bir zihniyet sorunu ile karşı karşıyayız. 2021 bütçesi zaten bu zihniyeti açık açık ortaya koyuyor. Bütçede rakamlar olduğu için en azından kafanın nerelerde olduğunu o bütçeden okuyabiliyoruz. Topyekün bir siyasi revizyon olmadan, topyekün bir iktidar değişikliği olmadan bu ülkenin sorunlarının çözümü artık imkansızdır.ŞAHSİLEŞMİŞ YÖNETİM TARZI: Biz devlet, iktidar gücüyle sınanmış insanlarız. Ancak bu uzun süreli devlet gücü kullanımının getirdiği yozlaşma var. Siyasi gücün ve devlet yönetme gücünün mutlaka hukukla ve süreyle sınırlandırılması lazım. Bu benim hissi ağır basmaya başlıyor. Adeta şahsileşmiş bir yönetim tarzına benziyor. Onun içindir ki bunların gitme zamanı geldi diyoruz.SANAL RAKAMLAR ARAZİDEKİ GERÇEĞİ DEĞİŞTİRMİYOR: Bunlar kasayı boşalttığı için, aslında vatandaşımızın yakasına yapışarak bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Türkiye gelişmekte olan ülkeler içerisinde baktığınızda doğrudan desteği en düşük ülke. Neden? Çünkü bütçeyi boşalttılar. Veremiyorlar. Ama kredi uygulamalarında yüksek rakamlarda olduğunu görüyoruz. Yani zaten yüksek borcu var vatandaşımızın, daha çok borç yüklüyorlar vatandaşın üzerine. Bir krizden böyle çıkılmaz. Siz rakamlarla oynayarak enflasyonu gerçekten düşük göstererek, büyümeyi gerçekten yüksek göstererek, sanal bir alem sunuyor olabilirsiniz vatandaşa. Ama sunduğunuz o sanal rakamlar, arazideki gerçekleri değiştirmiyor." ANKA

Biden, Hazine Bakanlığıgörevine seçtiği ismi duyurdu

Biden, Hazine Bakanlığı görevine seçtiği ismi duyurdu figure > ABD Başkanlığına seçilen Joe Biden, eski ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Janet Yellen'ın Hazine Bakanı adayı olduğunu doğruladı. Biden yaptığı açıklamada, geçen haftalarda ABD medyasında yer alan haberleri doğrulayarak, Hazine Bakanlığına Yellen'ı seçtiğini belirtti.Janet Yellen, bu göreve seçilmesinin ABD Senatosu'nda onaylanması durumunda ülke tarihinde bu göreve getirilen ilk kadın olacak. Biden’ın Beyaz Saray Bütçe ve Yönetim Ofisi (OMB) Direktörlüğüne Neera Tanden’ı ve Ekonomi Danışmanları Konseyi Başkanlığı'na Cecilia Rouse’ı seçtiğini de duyurdu.Biden, uzun yıllar danışmanlığını yapan Jared Bernstein ve Heather Boushey’i de Ekonomi Danışmaları Konseyi üyeleri olarak atayacağını kaydetti.Biden açıklamasında, “Salgını kontrol altına almak için çalışmaya başladığımızda, bu ekonomik kriz sırasında Amerikan halkına acil ekonomik rahatlık sağlayacak ve ekonomimizi her zamankinden daha iyi yapmamızda yardımcı olacak ekip budur" ifadesini kullandı.Biden söz konusu ekonomi ekibinin “saygın” ve kamu görevlerinde “test” edildiğini de belirtti. AA

ABD'de Covid-19 aşısının dağıtılacağıtarih belli oldu

ABD'de Covid-19 aşısının dağıtılacağı tarih belli oldu figure > ABD Sağlık Bakanı Alex Azar, yeni tip koronavirüse (Covid-19) karşı geliştirilen iki aşının yılbaşından önce dağıtımına başlanacağını açıkladı. Azar, CBS kanalında katıldığı bir programda, Covid-19'a karşı geliştirilen aşı çalışmalarında sona gelindiğini belirtti.Azar, ABD Gıda ve İlaç Dairesi'nden (FDA) onay almak için daha önce başvuru yapan Pfizer'ın yanı sıra henüz yeni başvuru yapan Moderna firmalarının onay almalarını beklediğini kaydetti."FDA, 10 Aralık'ta Pfizer'ın Covid-19 aşısını onaylamayı görüşmek üzere toplanacak; onay alması durumunda günler içerisinde bu aşının dağıtımına başlanacak, Moderna da bunun bir hafta ardından geliyor" değerlendirmesini yapan Azar, yılbaşından önce iki aşının da böylelikle Amerikan halkının kullanımına sunulacağını ifade etti.Azar, söz konusu aşıların ABD'deki federal aşı dağıtım programına göre dağıtılacağını ve eyaletlerdeki kullanım önceliklerinin eyalet yönetimleri tarafından belirleneceğini sözlerine ekledi.TRUMP'TAN FDA'YA "MODERNA" ÇAĞRISIÖte yandan, ABD Başkanı Donald Trump, bugün FDA'ya, Covid-19 aşısı için başvuru yapacağını açıklayan Moderna firmasına en hızlı şekilde onay verilmesi gerektiğini belirtti.Trump, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "Moderna aşının acil kullanımı için başvuru yapıyor. FDA hızlı hareket etmeli" ifadesini kullandı ve "Işık Hızı Ötesi Operasyonu" adını verdikleri aşı operasyonunun çok başarılı olduğunu savundu.Halen dünyada Covid-19 salgınının en fazla etkilediği ülke konumunda bulunan ABD'de salgının 2. dalgası yaşanırken, virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 260 bine, virüs bulaşan kişi sayısı ise 14 milyona yaklaştı.Pfizer'ın geçen haftaki başvurusunun ardından Amerikan biyoteknoloji şirketi Moderna, bugünkü açıklamasında, Covid-19 aşısının ABD ve Avrupa'da acil kullanımı için başvuru yapacaklarını duyurmuştu. AA

LPG’ye zam geliyor

LPG’ye zam geliyor figure > Otogaza bu geceden itibaren geçerli olmak üzere 4 kuruş zam gelecek. Zam pompaya yansımayacak. Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (Epgis) LPG otogaza bu geceden itibaren geçerli olmak üzere 4 kuruş zam geleceğini açıkladı. Fiyat artışı Eşel Mobil Sistemi gereği ÖTV'den karşılandığı için pompaya yansımayacak.  cumhuriyet.com.tr

Vicdan en büyük retçi

Vicdan en büyük retçi figure > Çizgili Pijamalı Çocuk romanıyla geniş kitlelerce tanınan John Boyne, Asker Doğmayanlar’da I. Dünya Savaşı’nın sığ bir yanına çeviriyor derin anlatımını… /Archive/2020/11/30/184656985-ic1.jpg Savaşmakla korkaklık arasında sıkışıp kalan “erkekliği” sorgulayan buhranlı dönemin romanı… Savaşın, insanın sınırlarını zorlayan dayatmaları… Ahlaki ve vicdani yaptırımların önlenemez sonuçları…Dünya tarihinin dönüm noktasındaki bir savaşta, birbirlerini “amaçsızca” öldüren insanlar, “savaşçı asker” kavramına uymadıkları için korkaklıkla ve hainlikle suçlanan mahkûmlar… Öte yandan benliğine direnerek arzularına hükmetmeye çalışan özgür ruhlar, cephelerde filizlenen duygusal yakınlaşmalar, inkâr ve utanç duygularıyla örülü intikam hissi…Romanda yaşananlar iki farklı zamanda aktarılır: Aldershot’ta verilen mücadeleler ve Tristan Sadler’in ilgi duyduğu Will’in ablası Marian Bancroft’la buluşmasında yaşananlar… Bir anlamda içindeki sırla yüzleşmek içindir bu buluşma belki… Üstelik o yıllarda kadınların oy kullanma haklarının olmayışı da yansıtılıyor diyaloglara.Arthur Wolf’a yapılan haksızlık; doğru ya da yanlış ayırt etmeksizin bedel ödeyen savunmasız bir Alman çocuğunun Milton tarafından öldürülmesi; Will Bancroft’un bunları hazmedemeyişi, içinde bulunduğu durumu reddedişi ve akabinde başına gelenler; geçmişlerinden ve geleceklerinden sıyrılan yaşamları son nefeslerine kadar irdeliyor.“Aldershot’ta bize nasıl savaşılacağını öğretmediler, hayatlarımızı nasıl mümkün olduğunca uzatacağımızı gösterdiler. (…) en azından birkaç gün ya da birkaç hafta daha uzun yaşardık.”/Archive/2020/11/30/184705391-kapakic2.jpgİDEA NEDİR?Tristan, Will’in ölümünde payı olduğu için kendisini suçlu hissetmekte, olanları anlatıp sırrını paylaşarak bu büyük yükten kurtulacağını ummaktadır. Herkesçe doğru olduğuna inanılan ve öyle kabul edilenlerin reddi ise vicdanlara sığmayacaktır. Gerçekten de gerçek “idea” nedir?Katı ruhuyla Çavuş Clayton aslında buna küçücük bir örnek: “Yıllardan beri başarıyla yaptığı bir işte acemi bir askeri yenmek.” Belki de bunun zaferle bir ilgisi yok. “Aksine bu meydan okuma, başlı başına bir utanç vesilesi.”İnsan ömrü boyunca pişmanlık duyacağı hatalar yapmak istemez ancak hayatın cilvesi insanı her daim vicdanıyla baş başa bırakmaktan da geri durmaz. Nefes almakla sağ olmak arasındaki fark, ironik bir cesaret ve korkaklık ikilemi, asıl cesaretin yaşarken verilecek bir savaş olduğu gerçeği…Asker Doğmayanlar / John Boyne / Çeviren: Özlem Yüksel / Deli Dolu Yay. / 298 s. / 2020. Cumhuriyet Kitap Eki

Stephen King: 'Yazmak telepatidir!'

Stephen King: 'Yazmak telepatidir!' figure > Yazma Sanatı yazmaya ilgi duyan herkesin okuması gereken bir kitap. Stephen King, nasıl yazar olunacağını değil, bir yazarın nasıl şekillendiğini anlatıyor. /Archive/2020/11/30/184439220-ic1.jpgStephen King’in beklenen kitabı Yazma Sanatı’nın ilk bölümünde, hiçliğin ortasında doğup dünya çapında üne kavuşan Korku Kralı’nın hangi aşamalardan geçerek bugünlere geldiği anlatılıyor. Başarı merdivenlerini tırmanırken süregelen hayatını da içten bir dille özetliyor.Stephen King’in zorlu şartlarda geçen hayatını okurken ağzında gümüş kaşıkla doğmamış herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği çarpıcı bir hikâyeye ortak oluyoruz. Babasının yokluğunda maddi imkânsızlıklarla dolu bir hayata gözlerini açan King, okuduğu hikâyeleri kopyalayarak yazmaya başlıyor. Yazma macerası, evin bodrumunda abisiyle hazırladıkları gazeteyle devam ediyor. Hatta bu gazete yüzünden okul idaresiyle sorun yaşıyor.Hikâyelerini gönderdiği dergilerden sıklıkla ret cevabı aldığı ilk gençlik yıllarıyla ilgili “Tıraş olmak için hâlâ çok gençken iyimser olmak başarısızlık karşısında verilebilecek gayet makul bir tepki,” yorumunda bulunuyor./Archive/2020/11/30/184449080-ic2.jpgSEVDİĞİNİZ HER ŞEYİ YAZIN SONRA HAYAT AŞILAYINİkinci bölüm, usta yazarın deneyimlerinden süzülmüş pratik önerileri barındırıyor.Stephen King, bu önerilerin nedenlerini ve nasıllarını yine kendi yaşanmışlıklarıyla açıklıyor. King, bu bölümde, “Sevdiğiniz şeyi yazın, sonra ona hayat aşılayın,” diyor. Kurgu, diyalog, betimleme gibi özelliklerin nasıl ve ne kadar olması gerektiğiyle ilgili nokta atışı öğütlerini pek çok yazar ve eser üzerinden verdiği örneklerle aktarıyor.Yazım sürecinde yapılması gerekenlerin yanı sıra yapılmaması gerekenlere de ışık tutuyor. Uygun çalışma ortamının sağlanması, hazırlanması gereken taslaklar, alt metinlerin belirlenmesi, üslup gibi konular haricinde en ince detaylara varıncaya dek yazdığı ve okuduğu kitaplardan alıntılarla işin doğrusunu yanlışını gösteriyor./Archive/2020/11/30/184456158-kapakic3.jpgHAYATININ DÖNÜM NOKTASISon bölümde Stephen King, hayatının dönüm noktası olarak tanımladığı, 1999’da yaşadığı trafik kazasını anlatıyor. Yazma Sanatı, 1997’nin sonlarında başlayıp uzun süren hazırlık aşamasının ardından King’in acıdan kıvranarak yazdığı kitap özelliğini taşıyor.Bu kitapta Stephen King’in pek çok kitabının ortaya çıkış hikâyesini de öğrenme fırsatı buluyoruz. Sadist’in yaratım süreci gerçekten ilgi çekici… King, başlangıçta nasıl bir hikâye tasarladığını anlattıktan sonra, kendiliğinden evrilen karakterlerin hayal ettiğinden çok daha farklı bir noktaya geldiğini ve çıkan sonuçtan ne kadar etkilendiğini anlatmış.Usta yazarın alkol ve uyuşturucuyla mücadele ettiği yıllarda yazdığı kitaplarla ilgili ayrıntıları ve hatta farkında olmadan uyuşturucuya atfettiği kitap karakterini de öğreniyoruz Yazma Sanatı’nda.Yazmakla ilgilenen herkesin ilgi duyacağı bu eserde King, kendi deneyimini, “Hırsın, arzunun, şansın ve biraz da yeteneğin rol aldığı dağınık bir büyüme süreci,” olarak tanımlıyor. Korku Kralı’nın eşsiz anlatımı, Gökçe Yavaş’ın akıcı, etkileyici çevirisiyle buluşunca ortaya insanın elinden bırakamadığı bir eser çıkıyor.Yazma Sanatı / Stephen King / Çeviren: Gökçe Yavaş / Altın Kitaplar / 250 s. / 2020. Ecem Kodak

EGM'den uyarı: Taleplerini yerine getirmeyin

EGM'den uyarı: Taleplerini yerine getirmeyin figure > Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), suç organizasyonları tarafından başta uyuşturucu ticareti olmak üzere bazı kaçakçılık suçlarında sabıkası olmayan kişilerin "kurye" olarak kullanıldığının tespit edildiğini bildirerek, vatandaşların tanımadıkları veya şüphelendikleri kişilerden gelen talepleri yerine getirmemeleri uyarısında bulundu. EGM'den yapılan açıklamada, son dönemde suç organizasyonları tarafından başta uyuşturucu ticareti olmak üzere bazı kaçakçılık suçlarında sabıkası olmayan kişilerin kurye olarak, yine bu kişilere ait araçların da ödünç alma veya kiralama yöntemiyle suça konu malzemelerin taşınmasında kullanıldığının tespit edildiği belirtildi.Açıklamada, vatandaşların herhangi bir hukuki mağduriyet yaşamamaları adına, tanımadıkları veya şüphelendikleri şahıslardan gelen talepleri yerine getirmemeleri ve karşılaştıkları bu tip durumlarda ilgili kolluk birimlerini bilgilendirmelerinin büyük önem arz ettiği kaydedildi. cumhuriyet.com.tr

Yaşamın kıyısındaşekillenen yazar

Yaşamın kıyısında şekillenen yazar figure > Jack London insanın doğayla ve kendisiyle mücadelesinin, serüvenin, zorluğun, direncin, savaşın, kanın, ateşin ve tutkunun yazarı... /Archive/2020/11/30/184134160-kapakic1.jpgJack London 1876’da doğduğunda Amerika büyük bir ekonomik krizle boğuşuyordu. Elbette emekçi sınıflara kesilen bu fatura nedeniyle London ailesi de büyük bir yoksulluk içindeydi.Oyuncaksız geçen çocukluğunda aç kaldığı günlerle birlikte sahip olduğu “dükkândan alınma” ilk fanilanın hikâyesini otobiyografik romanı John Barleycorn’da anlatan London, bu yoksulluktan ve aile içi krizlerden kitaplar aracılığıyla uzaklaşacaktı.Okuma hırsına yetişemeyen Oakland Yerel Kütüphanesi’nden tüm aile bireyleri için birer üyelik kartı çıkarttıran bu tutkulu çocuğun dünyasında artık macera romanları, denizaşırı yolculukları ve keşifleri anlatan kitaplar ve (kendisi de bir şair olan kütüphane memurunun temin ettiği) Anna Karenina, Madam Bovary gibi büyük eserler vardı. Kitaplar milyonlarca kişiye verdikleri soluğu bu çocuktan da esirgememişlerdi.On yaşında çalışmaya başlayan London, on beşinde denize açılmıştı bile. Yıllar sonra İstiridye Korsanları’nda o günleri anlatan yazar, on yedisinde Japonya’ya giden bir gemide, Bering Boğazı açıklarında ayıbalığı avlayacak ve dönüşünde bir fabrikada emek sömürüsünün ne demek olduğunu kavrayacaktı./Archive/2020/11/30/184142707-ic2.jpgOn sekizinde kâh yürüyerek kâh trenlere kaçak binerek ABD ve Kanada’yı turlamaya çıktı. Haytalarla Çolpalar’da “on bin millik avareliğim” dediği bu destansı serserilik günlerini anlatan London’ın yaşamındaki en büyük dönüşüm yine bu gezi sırasında gerçekleşti ve London zaten olduğu şeyin ne olduğunu bu yolculukta keşfetti: O bir sosyalistti.“Nasıl Sosyalist Oldum” adlı makalesinde o günleri anlatan London, bu aydınlanmadan sonra kol gücü yerine beyin gücünü satmaya, dolayısıyla yazmaya karar verdi./Archive/2020/11/30/184155097-ic3.jpgDURMADAN, YORULMADAN YAZDIHayatı boyunca sayısız işte çalışan Jack London yaşadıklarından beslenen, anlatılarındaki karakterlerin çoğunu bizzat tanıyan, yaşam deneyimi oldukça zengin biriydi. İngiltere’den Kore’ye, Japonya’dan Hawai’ye, Solomon, Marquesas ve Fiji Adaları’na uzanan geniş bir coğrafyada sayısız yolculuğa katıldı.Bir röportaj yazarı ve savaş muhabiri olarak 1904-05 Rus-Japon Savaşı’nda Mançurya’ya gitti. San Francisco depremi hakkında görgü tanıklığı raporu yayımladı. Ancak sadece bir maceraperest değil aynı zamanda iyi bir okur olmayı da her zaman başardı.Tüm bu yolculuklarda Charles Darwin, Herbert Spencer, Karl Marx, Henry James, Lord Tennyson ve Joseph Conrad gibi yazarların kitapları ona eşlik etti. Onu bir kayanın üstünde yazı yazarken gösteren o ünlü fotoğrafının da işaret ettiği gibi her koşulda, durmadan, yorulmadan yazı yazdı./Archive/2020/11/30/184202535-ic4.jpgYapıtlarında genellikle mücadeleyi işledi. Kimi zaman doğayla kimi zaman toplumsal eşitsizlikle kimi zaman da bizzat kendisiyle mücadele eden insanı anlattığı eserlerinde fiziki koşulları da buna en uygun şekilde seçti.Kâh buzullar üstünde, kutup bölgesinde, kâh on sekiz saat çalışan bir emekçinin ter döktüğü ruh emici bir fabrikada, kâh fırtınalı denizlerde yaşattı kahramanlarını ya da davetkâr yollara düşürdü.Bu yolların en ünlüsü kuşkusuz Klondike Altın Avı’ydı ve London bu yolculuğa bizzat çıkmıştı. Ünlü Altına Hücum dönemiydi bu. London bu yolculukta kaptığı hastalıktan dolayı dört dişini kaybedip erkenden dönse de bu yolculukta tanıdığı insanların ve edindiği hayat deneyiminin etkisiyle başta Kurt Dölü, Atalarının Tanrısı, Yanan Gün ve Vahşetin Çağrısı olmak üzere sayısız hikâye yazdı. Yaşamla edebiyat bir kez daha birbirini üretiyordu.Artık bedenini zorlayacak işler yapmamaya karar veren Jack London, kısa zamanda klasik yapıtlar arasında yer alan bir başka otobiyografik romanı Martin Eden’da kol işçiliğinden yazı işçiliğine uzanışını anlattı.London, kırk yıllık kısa yaşamında on dokuzu roman olmak üzere birbirinden ilginç konularda elliden fazla kitap ve yüz doksan sekiz hikâye yazdı.Tüm bu anlatılarda ister hayvan olsun ister insan, tüm kahramanlarına büyük değişimler yaşattı. Çünkü o, yaşantıların kişiyi dönüştürdüğünü çok erken yaşta kavramıştı./Archive/2020/11/30/184211066-ic5.jpgJack London, toplumun dönüşümünün işçi hareketi kaynaklı olacağı bilgisiyle kapitalizme şiddetle saldırdığı romanı Demir Ökçe’nin 1908’de basılmasıyla birlikte proleter edebiyatta büyük ve haklı bir yer edindi. Kendisinden iki yıl önce yine ABD’de Ana’yı yazan Maksim Gorki ile bir tanışıklığı olmadığını bilsek de benzer özgeçmişlere sahip bu iki yazarın aynı dönemde aynı coğrafyada doğan bu iki sosyalist klasiğini bir kez daha selamlamak gerekir diye düşünüyorum./Archive/2020/11/30/184223878-ic6.jpgYAZARIN SESİNİ KORUYABİLMEKYordam Edebiyat geçtiğimiz günlerde Jack London’ın on eserini birden yayımladı: Kurt Dölü, Atalarının Tanrısı, İstiridye Korsanları, Vahşetin Çağrısı, Oyun, Beyaz Diş, Haytalarla Çolpalar, Martin Eden, Yanan Gün, John Barleycorn. On kitaplık serinin tamamı Mete Ergin tarafından Türkçeleştirilmiş.Mete Ergin, dikkatli okurların iyi tanıdığı, yetkin bir çevirmen. Çeviride en az kaynak dilin bilgisi kadar hedef dilin bilgisinin de önemli olduğu gerçeğini kavramış bir Türkçe ustası. Birçok alanın terminolojisine olan hakimiyeti ile de öne çıkıyor.Avı getirmesi istenen köpeğin sahibine “Getir” değil, “Aport!” dedirtiyor. “Bessy adeta adımlarla geliyordu” diyor, “Bessy ağır adımlarla geliyordu” demiyor. Toplumun en alt tabakasından, hiçbir eğitim almamış birini kusursuz bir Türkçeyle konuşturmuyor ya da “Kıymet eder bin dolar bu” dedirtiyor.“Getir”i kullanan çevirmen, Bessy’yi ağır ağır yürüten çevirmen yanlış çevirmiş olmuyor belki, terim anlamını kullanmak zorunda da değil kimse, ama bir yerlerde tek bir okur aport ve adeta kelimelerini öğrenmekten mahrum kalıyor işte.Gorki ile London’ı aynı kelimelerle çevirmiyor, okuduğumuz Mete Ergin olmasın diye. Yazarın sesini koruyabilmek adına... En önemlisi sadık ve dürüst bir çevirmen Ergin; eseri kısaltmadan, değiştirmeden, yorumlamadan aktarıyor. Dilinin güzelliği de cabası.Jack London insanın doğayla ve kendisiyle mücadelesinin, serüvenin, zorluğun, direncin, savaşın, kanın, ateşin ve tutkunun yazarı. Okuyanı seveni bol olsun.Kurt Dölü (192 s.), Atalarının Tanrısı (224 s.), İstiridye Korsanları (159 s.), Vahşetin Çağrısı (128 s.), Oyun (80 s.), Beyaz Diş (272 s.), Haytalarla Çolpalar (176 s.), Martin Eden (447 s.), Yanan Gün (350 s.), John Barleycorn (240 s.) / Jack London / Çeviren: Mete Ergin / Yordam Edebiyat. Ali C. Toprak

Yüzer kentin bebeği...

Yüzer kentin bebeği... figure > Bin Dokuz Yüz, 1900’lerin başında bir transatlantikte karton bir kutunun içinde bulunan ve yirmi yedi yıl boyunca o gemiden hiç inmeyen bir bebeğin büyüleyici öyküsünü anlatıyor. Romanında okuru gizemiyle büyüleyen, aslında sıradan sayılabilecek bir dünyaya götüren Alessandro Baricco şu soruyu soruyor: Yaşamda bizi korkutan gördüklerimiz midir, yoksa hiç görmediklerimiz mi? /Archive/2020/11/30/183922911-ic-.jpg“Bayanlar ve Baylar... gemimize, her şeyiyle Titanic’e benzeyen bu yüzer kente hoş geldiniz, sakin olun, oturun, şu arkadaki bey Tanrı korusun diye kulağını çekti, çok iyi gördüm, Okyanus’a hoş geldiniz, sahiden ne işiniz var sizin burada, bir bahse girdiniz, alacaklılar peşinize düşmüştü, altın yarışında yaklaşık otuz yıllık bir gecikmeniz var, gemiyi görmek istiyordunuz ve kalktığının farkına varmadınız, sigara almak için iki dakikalığına çıktınız, şu anda karınız polise çok normal, iyi bir adamdı, otuz yılda bir gün bile kavga etmedik diyor... Neyse lafı uzatmayayım, dünyanın lanet olası her yerinden üç yüz mil ötede ve iki dakika sonra birisinin kusmaya çalışacağı bu yerde ne işiniz var kuzum?..”RomandanBin Dokuz Yüz, 1900’lerin başında bir transatlantikte karton bir kutunun içinde bulunan ve yirmi yedi yıl boyunca o gemiden hiç inmeyen bir bebeğin büyüleyici öyküsünü anlatıyor.“Cennet Sineması”nın ünlü yönetmeni Giuseppe Tornatore’nin beyaz perdeye uyarladığı Bin Dokuz Yüz’de Alessandro Baricco okuru gizemiyle büyüleyen, aslında oldukça sıradan sayılabilecek bir dünyaya götürüyor ve şu soruyu soruyor: Yaşamda bizi korkutan gördüklerimiz midir, yoksa hiç görmediklerimiz mi?Bin Dokuz Yüz - Bir Monolog / Alessandro Barricco / Çeviren: Şemsa Gezgin / Can Yayınları / 64 s. Cumhuriyet Kitap Eki




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter