News - Haberler
2022’de elektrikli yerli otomobilüretimi planlanırken bu araçlarınÖTV’si 4 kat artırıldı
2022’de elektrikli yerli otomobil üretimi planlanırken bu araçların ÖTV’si 4 kat artırıldı Güneş santrallarına verilen desteğin yüzde 67 düşmesinden sonra şimdi de elektrikli araçlara ÖTV zammı geldi. Olası yatırımların sekteye uğraması bekleniyor. Dünyada, çevreye olumsuz etkileri yüzünden fosil kökenli yakıtların giderek azaltılmasına yönelik temiz enerji, temiz yakıt gibi konularda teşvikler sürerken Türkiye’de hem elektrikli araç hem de yenilenebilir enerjideki yatırımları sekteye uğratacak adımlar peş peşe geldi. Güneş santrallarına verilen desteğin yüzde 67, rüzgâra verilen desteğin yüzde 40 azaltılmasından sonra dün de elektrikli otomobillerdeki ÖTV 4 katına çıkarıldı.Bu adımlar, söz konusu alanlarda yapılmak istenen yatırımlar için “heves kırıcı, teşvik edilmesi gerekirken cezalandırıcı” adımlar olarak değerlendirildi. Türkiye’de, elektrik motorlu araç satışları zaten toplam satışlar içinde 844 adet ile yüzde 1 bile değilken, bir de ÖTV’de yapılan ani artışların parça ve araç üretimi ile satışlar üzerinde olumsuz etkiler yaratacağına dikkat çekildi. Yenilenebilir kaynaklara dayalı elektrik üretim yatırımlarına verilen desteklerin azaltılmasının da özellikle güneş enerjisi kullanımını, üretimini ve yatırımlarını sekteye uğratacağı söyleniyor.DESTEK DEĞİL, KÖSTEKDün gece Resmi Gazete’de yayımlanan düzenlemeye göre, elektrik motorlu araçlardan alınan ÖTV yüzde 3-15 aralığından yüzde 10-60 aralığına çıkarıldı. En yüksek ÖTV artışı ise en çok satış yapılan araçlara geldi. Geçen yılki satışların yüzde 80’ini oluşturan 120 kW’ı geçen araçların ÖTV’si, yüzde 15’ten yüzde 60’a çıkarıldı.Otomotiv Sanayii Derneği Başkanı Haydar Yenigün, Türkiye otomotiv sektörünün ihracattaki ana pazarı Avrupa’da, elektrikli araçlara yönelik talebin daha da artmasının beklendiğini söyleyerek “Bu talebi karşılamaya aday ülkelerden birisi olarak, vergi artışının aksine iç pazarda elektrikli ve hibrit araçları teşvik etmeliyiz” dedi.NÜKLEERDE HÂLÂ DOLAR!Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu üyesi Olgun Sakarya ise “Ülkede elektrikli araçların artırılmasına yönelik altyapı sisteminde önemli adımlar atmamız gerekiyor. Yenileme ve güçlendirme çalışmaları yapmalıyız. Bunun için de yatırımlara ihtiyacımız var. Ancak ÖTV artışları gibi engellerle karşılaşılması heves kırıyor” dedi. Sakarya, ayrıca “İktidarın ekonomik olarak içine düştüğü açmazdan kurtulması için yapmadığı zam kalmadı. Bunların hoş karşılanması mümkün değil” diye konuştu.Öte yandan Sakarya, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim yatırımlarına verilen kilovatsaat başına fiyat alım garantisi tutarlarının 1 Temmuz 2021’den sonrası için cent yerine kuruş cinsinden belirlenip düşürülmesine ilişkin ise şunları söyledi: “TL cinsine çevrilmesi olumlu. Ancak fiyatlar belirlenirken üretimi ve yatırımcının iştahını kısmayacak şekilde belirlenmeli. Son karardan sonra özellikle güneş tarafından sorunlar oluştu. Ayrıca madem YEKDEM’de TL’ye döndük, nükleer santrallarda da TL’ye dönülsün. Orada hâlâ dolarla fiyatlama devam ediyor.” Gamze Bal200 sendikadan 147’si baraj altında kalıyor
200 sendikadan 147’si baraj altında kalıyor Sendikalaşmanın zor olduğu Türkiye’de işçi, bir de “baraj” engeli ile karşı karşıya. Son istatistiklere göre toplam 200 sendikadan 147’si yüzde 1 işkolu barajının altında kalarak toplusözleşme yapma hakkını elde edemedi. İnşaat sektörü ise sendikalaşmanın en az olduğu işkolu oldu. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Genel-İş Sendikası Örgütlenme Dairesi, işçi konfederasyonları ile sendikalarının üye sayılarını gösteren Ocak 2021 istatistiği ile Temmuz 2020 istatistiğini karşılaştırdı. Ortaya çıkan sonuçlar şöyle:- Kayıtlı işçi sayısı 14 milyon 251 bin 655’ten 14 milyon 371 bin 96’ya çıktı. Kayıtlı işçi sayısı 119 bin 441 arttı. İşçi sayısında en büyük artış 139 bin 454 ile “Sağlık ve Sosyal Hizmetler” işkolunda, işçi sayısında en büyük azalış ise 168 bin 481 ile “Genel İşler” işkolunda gerçekleşti. - Sendikalı işçi sayısı 1 milyon 946 bin 165’ten 2 milyon 69 bin 476’ya yükseldi. Sendikalı işçi sayısı 123 bin 311 arttı. Örgütlülük oranı yüzde 13.66’dan yüzde 14.40’a çıktı. - En örgütlü işkolu geçen dönem yüzde 51.95 olduğu gibi bu dönem de yüzde 53.20 ile “Genel İşler” işkolu. Örgütlülük artışı yüzde 1.25. En örgütsüz işkolu geçen dönem olduğu gibi yüzde 3.66 ile bu dönemde de “İnşaat İşkolu” oldu. Oran yüzde 3.95. - Üye sayısı bakımından Genel-İş 114 bin 68 üye ile dördüncü büyük sendika. Üye sayısı en fazla olan sendika 238 bin 666 üye ile Hizmet-İş. - Genel-İşler işkolunda üye sayısını artıran tek sendika Genel-İş oldu. Hak-İş’e bağlı Hizmet-İş Sendikası büyük üye kaybı yaşadı. Hizmet-İş’in üye sayısı geçen döneme göre 70 bin 934 azaldı. - Türk-İş’e bağlı 33 sendikanın 31’i, Hak-İş’e bağlı 20 sendikanın 16’sı, DİSK’e bağlı 21 sendikanın 3’ü, Ülkem-İş’e bağlı 10 sendikanın 1’i, 101 bağımsız sendikanın 2’si, toplamda 200 sendikanın 53’ü yüzde 1 barajını aştı. Mustafa ÇakırYumurtacı: 2020’de‘resmen’zarar ettik
Yumurtacı: 2020’de ‘resmen’ zarar ettik Yumurta Üreticileri Merkez Birliği (YUM-BİR) Başkanı İbrahim Afyon, sektördeki dalgalanma yüzünden 2020'de yumurtacının zarar ettiğini söyledi. Yumurta Üreticileri Merkez Birliği (YUM-BİR) Başkanı İbrahim Afyon, son 12 ayda yumurtanın fiyatının 3 kez düşüş göstermesi, sonrasında ise 3 kez artmasına karşın geçen yıl sektörün toplamda yüzde 12 zarar ettiğini bildirdi.Afyon, “Artışları yüzde 100, yüzde 130, hatta yüzde 300 gibi görenler, haksız suçlamalar yapanlar, düşüş trendini ve yüzde 50 zarar edildiği dönemi de görmelidir. ‘Zarar’ ifadesi, kârdan zarar değil, resmen maliyet altına satışla, net zarar eden ve günün sonunda yüzde 40 küçülen ihracat verileri, yüzde 20 küçülen sektör, yatırımını dış ülkelere planlayan yatırımcı olarak karşımıza çıkmıştır” diye konuştu. cumhuriyet.com.trŞehir Hatlarıvapurlarının gönüllümüzisyenlerinden BurakŞen
Şehir Hatları vapurlarının gönüllü müzisyenlerinden Burak Şen İstanbullunun sadece ulaşım aracı değil, aynı zamanda keyfi, Şehir Hatları vapurlarının gönüllü müzisyenlerinden Burak Şen, yıllardır süren ilginç hikâyesini anlattı. Müzik sektörü çok geniş bir evren. Ünlü müzisyenler buzdağının sadece görünen yüzü. Bir de her gün sokakta, akşamları barlarda, konser salonlarında veya vapurlarda insanın hayatına dokunan, müziğiyle mutlu eden çok sayıda müzisyen var. Ama onlar, çok sevdikleri müzikle hayatlarını yıldız isimler gibi değil, zorlukla sürdürebiliyorlar, müziğe âşık olmasalar yapılabilecek bir iş değil. Bu isimlerden biri de Burak Şen. 2006’dan beri sokakta müzik yapıyor. 2012’den bu yana ise vapurlarda ona denk gelmiş olmanız çok olası. Arama motoruna “vapur müzisyeni” yazıldığında ilk onun isminin çıkması da rastlantı değil. Vapurlarda müzik yapabilmek için çok mücadele etti, ceza yedi, o ve onun gibi müzisyenlerin hakkında olumsuz haberler yapıldı ama sonunda halkın da büyük desteğiyle şarkı söyleme hakkını kazandılar. Artık bir yerleri var ve bu işi bir anlamda gönüllü yapıyorlar.Burak Şen, “aklının ermeye başladığından bu yana” şarkı söyleyip ritim tuttuğunu söylüyor ve şöyle anlatıyor: “Bir başlangıç almak istersek, sıra dışı bir noktadan başlıyor... 2001 yılında, ‘Mehter Takımı’na katıldım, cevgen/solist ve nakkarezen/ritimci olarak. Aynı zamanda da ‘neyzen’ olmak istiyordum, o yıl müzikten kazandığım parayla Unkapanı’na gidip bir ney satın aldım ve hikâye konservatuvara kadar gitti...”Müziğin hayatında ne ifade ettiğini de “Ben hayatımı müzikle ifade edebiliyorum. Müzikten bağımsız bir hayat düşünemiyorum” sözleriyle dile getiriyor.“Mehter Takımı”yla on beş sene boyunca yurtiçi ve yurtdışında yüzlerce konser vermiş. TV programlarında klarnet ve trompet çalmış, müzik topluluklarında solist olarak çalışmış. 2019’da bir şarkı çıkarmış, şimdi ise sekiz parçalık pop rock formatında bir albüm hazırlığı içerisinde olduğunu belirtiyor. Albümün ABD’li Art Records şirketinden bahar aylarında çıkması bekleniyor.‘YÜZDE 99’U SIKINTIDA’Amatör müzisyenlerin çektiği sıkıntıları sorduğumuz Şen, “Yüzde 99’u ekonomik sıkıntı yaşıyordur” diyor ve ekliyor: “Özellikle küçük, orta büyüklükte kafe, bar, gece kulübü tarzı mekânlar, sahne emekçileri ve müzisyen arkadaşlar için başta gelen geçim kaynakları. Ama ne yazık ki istisnalar hariç bu mekânların birçoğu, hiçbir güvencesi olmadan, sabahlara kadar çalıştırılıp ‘az müşteri vardı’ bahanesiyle parası verilmeyen müzisyenlerle doludur...”Müzisyenler bu sorunların yanında pandemide de ağır yara aldı. Şen, “Ülkenin yaşadığı her olumsuzlukta ilk önce müzik susar, bunu her müzisyen bilir ve alışıktır! Ama bu sefer başka ve beklemekten başka çare yok. Her geçen gün artan hayat pahalılığı, yükselen faturalar ve kiralarla süreci çok zor geçiriyoruz” şeklinde konuşuyor.‘ÖĞRETMEN, MÜHENDİS, EDEBİYATÇI...’Peki, vapurda müzik yapmaya ne zaman ve nasıl başladı? Şen, şöyle anlatıyor: “2006 yılı sokak müziği yaptığım bir dönem, tesadüfen vapurda da çalalım fikri doğdu. İki arkadaş ara ara yolculuk esnasında müzik yapmaya başladık. 2012 yılında vapurda müzik işini yoğunlaştırdım. Benimle beraber orada çalan belli başlı gruplar bu işin günümüze kadar gelmesine önemli katkı sağladı... Ailesini geçindiren, atanamayan öğretmen, mühendis, edebiyatçı, müzisyen bir sürü arkadaşla ekonomik açıdan bize nefes aldıran bir yol bulmuştuk ve pes etmedik! Uzun yıllar cezalar, baskılar, tatsız olaylarla engellenmek istendik, bir sürü haber yapıldı, sesimizi her yerden duyurmaya çalıştık, toplanıp eylem yaptık, yürüyüş düzenledik ve bir ölçüde sesimizi duyurduk. Bu yüzden aratınca benim ve birkaç arkadaşın adı önde çıkar. O mücadele çok güzeldi... Sonraları Şehir Hatları bir anket düzenledi, yolcuların yüzde sekseninden fazlasının müzik istediği tespit edildi ve sonuç olarak izinli, düzenli bir gelir kapısı açılmış oldu.”İKİ GÜZEL ANI...Vapurda aslında çok fazla ilginç anısı olduğunu da ifade eden Burak Şen, unutamadığı ikisini anlatıyor: “Ben bir Levent Kırca hayranıyımdır; öte âleme gittiğinde cenazesine katılamadım, çok dert olmuştu içime... Biz de anısına ‘Olacak O Kadar’ müziğini çalmaya başladık. Yolcular arasından bir hanımefendi duygulanmış, yanımıza geldi. Levent Kırca’nın kız kardeşi olduğunu söyledi, bize teşekkür etti ve cenazede dağıtılan kutu lokumlardan verdi. Hepimiz çok duygulandık.Diğeri ise şöyle: Bir gün müziğimizi yaptık, gemi yanaşmak üzereyken yolcular arasından oyuncu Şebnem Sönmez kalktı ve yanımıza geldi, para toplayacak arkadaşın elinden şapkayı kaptı, tüm pozitif enerjisiyle bizim için yolculardan gezerek para topladı. Çok mutlu olmuştuk.” Evet, vapur yolculuğu sırasında severek dinlediğiniz, telefonla videosunu çektiğiniz o müzisyenlere teşekkür etmek için yanlarından boş geçmeyin olur mu? Siz de gönlünüzden ne koparsa verin. Her emeğin hakkı vardır! Orhun AtmışTürkiye’nin Safiye'leri...
Türkiye’nin Safiye'leri... Safiye, eski bir isimdir. “Katıksız, duru ve arı” anlamını taşır. Kullanımı artık azalsa da son günlerde sadece dizi ile yatar, kalkar, hatta yaşayan insanlar güruhu olduğumuz için bir dizide adı geçen, karakter üzerinden anımsanır oldu.Uzun yıllardır hatırlanmayan Safiye Ayla’yı yazdık. Yokluk, mücadele ama en çok kendinin bilincinde olma yolunda yoğrulma.Çileli hayatların insanları. Türkiye’nin Safiye’leri...Sağlığın neredeyse bir yıldır hiç bu kadar önemli olmadığı günlerde, Google’ın Doodle’ı Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk tıp doktorunu unutmadı! İnsanlar rutin olarak Google arama motorunu açtıklarında karşılarında bir Safiyemizi daha buldular.Doğum gününde Dr. Safiye Ali Katıksız, Duru, ArıÇünkü onlar kurulacak yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kahramanları.Safiye Ali (1894-1952) hep dediğimiz fabrika ayarları, Cumhuriyet kazanımları diyoruz ya... İşte Türk kadınına seçme seçilme hakkının verilmesi için mücadele eden ve aynı zamanda anne, çocuk sağlığı ile ilgili çalışmalar yapan bir tıp doktoru (I. Dünya savaşı sürerken Würzburg Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne maddi zorluklara rağmen okur). Sütten kesilen, 1 yaş sonrası zayıf, hasta çocukların bakımı için Hilal-i Ahmer Hanımlar Merkezi Küçük Çocuklar Muayenehanesi'ni kurar. Türk Kadınlar Birliği’nin sıhhiye komisyonu başkanlığını üstlenerek fuhuşla mücadele için çalışır.Aynı zamanda eski Başbakan M. Bülent Ecevit’in annesi ressam Nazlı Ecevit’in de teyzesidir. Emel SeçenÇocuklar uzaktan eğitimi sevmedi
Çocuklar uzaktan eğitimi sevmedi Uluslararası kuruluşların raporlarına göre salgının başından bu yana yoksul ülkelerdeki çocukların eğitim kaybı dört aya ulaştı. Salgın tüm dünyada eğitime büyük darbe vurdu. Okulların kapalı kalmasından en çok yoksul öğrenciler etkilendi. Yüz binlerce öğrenci, olanaksızlıklar nedeniyle tek bir derse bile katılamadı. Okulöncesi eğitimde durum daha da kötü. Evinde interneti, bilgisayarı olan küçük çocuklar bile bu eğitimden doğru dürüst yararlanamadı, ne olupbittiğini anlamadı. Hatta uzaktan derslere tepki gösteren, ısrarla katılmayı reddeden çocuklar oldu. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi bünyesinde hizmet veren ve toplum temelli erken çocukluk eğitim modeli uygulanan ÇABA Çok Amaçlı Erken Çocukluk Eğitimi Merkezi’nde (ÇABAÇAM) salgının başından bu yana farklı bir yöntem uygulanıyor. Dezavantajlı ortamlardan gelen ailelerin yararlandığı bu merkezde, çocukların eğitimin dışında kalmamaları için gerekli tüm sağlık önlemleri alınarak yüz yüze ve uzaktan eğitim birlikte sürdürülüyor. Merkez’de 8 Şubat’ta başlayacak “Bahar Dönemi”nde eğitim programı da haftada dört gün yüz yüze ve bir gün uzaktan yapılacak.OKUL TERKİ SORUNUÇABAÇAM’ın kurucusu Prof. Dr. Ebru Aktan Acar, “UNESCO, UNICEF ve Dünya Bankası raporlarına göre pandemi başladığından bu yana, yüksek gelirli ülkelerdeki çocuklar eğitimlerinden 6 hafta geri kalırken düşük ve orta gelirli ülkelerdeki öğrencilerin eğitim kaybı neredeyse 4 aya ulaştı. 180 ülkede okulöncesi eğitimde yüzde 2.8’lik bir düşüş oldu. Save The Children Raporu’na göre salgından sonra 10 milyon çocuk okulu bırakacak” diyor. Okulları kapatmanın, diğer bütün seçeneklerin değerlendirilmesinden sonra başvurulacak son çare olması gerektiğini vurgulayan Prof. Acar, şöyle devam ediyor: “Pandeminin başında çocuklarımızın eğitim alma haklarını önceliklerimiz arasında en üst sıraya koyup diğer tüm önlemleri bu amacın gerçekleşmesi için yapılandırsaydık şu an çocuklarımız, aileler ve öğretmenler için çok daha farklı bir noktada olacaktık. Onların adına verdiğimiz kararlarla ve aldığımız önlemlerle halihazırda mevcut olan eğitimdeki fırsat eşitsizliğinin, yoksulluğun ve yoksunluğun daha da derinleşmesine neden olduk.”OYUN İMKÂNSIZProf. Dr. Ebru Aktan Acar’a göre uzaktan erişim okulöncesi dönem için şu nedenlerle uygun değil:- Sosyal adalet ve eşitsizlik çerçevesinde dezavantajlı kesim (mevsimlik işçi, özel gereksinimli, çocuk işçi, geçici koruma altındaki çocuklar vb. ) eğitime erişemiyor. - Öğrenme kaybı beceri kaybına, ekonomide büyümenin azalmasına ve üretimin düşmesine neden oluyor. - Okuldan uzakta kalma durumu, okulu terk ve çocuk işçiliği artıyor. - Yüksek düzeyde bilişsel beceriler ve yürütücü işlevler, duygu düzenleme, yaratıcı düşünce gelişimi, öz düzenleme becerilerinin gelişmesi ekranla değil, oyunla mümkün. - Sosyal-duygusal gelişim boşluğu davranış sorunları doğuruyor. - Oyunla öğrenme ekranda mümkün olmuyor. - Fiziksel sorunlar, hareketsizlik, beslenme sorunları artıyor. - Eğitimde teknoloji kullanımı, öğrenmeyi destekleyen bir araç ama tek başına yetmiyor. - Uzaktan eğitim öğretim programları, derslerin hızı, materyal hazırlığı gerektiriyor. - Çocuk halihazırda akademik, sosyal ve duygusal yönden yetersizse eşitsizlik doğuyor. - Ev içinde çocuk istismarı, fiziksel ve duygusal şiddet artıyor. Sadece okulda güvende olan çocuklar var. - Sadece okulda yediği yemekle karnını doyuran çocuklar var. - Ailelerin eğitim düzeyi evde öğrenme sürecinin niteliğini etkiliyor.ALTERNATİF MODELProf. Aktan Acar’ın verdiği bilgilere göre Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, ÇABA Derneği ve Kepez Belediyesi ortaklığında 2008 yılında hayata geçirilen ÇABAÇAM, 2015 yılında Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği ile işbirliği kurarak geçici koruma altındaki çocukları ve ailelerini de bünyesine dahil etti. Modelin temel amacı, dezavantajlı ortamlardan gelen ve okulöncesi eğitimden yararlanamayan çocuklara ve ailelerine kapsayıcı nitelikli eğitim ve “fırsat eşitliği” kapsamında ücretsiz eğitim sağlamak, okulöncesi eğitim başta olmak üzere farklı lisans/lisansüstü programlarında öğrenim gören öğretmen adaylarına bireysel ve mesleki pratiklerini desteklemeleri için ortam yaratmak. Prof. Ebru Aktan Acar, salgın sürecinde eğitimlerini nasıl sürdürdüklerini şöyle anlatıyor: “ÇABAÇAM’ın temel amacı olan çocuk boyutunda, dezavantajlı ortamlardan gelen ve okulöncesi eğitimden yararlanamayan çocuklarımızla, başlangıçda haftada dört gün, devamında da iki gün yüz yüze ve üç gün online olmak üzere Harmanlanmış (Hibrit) Eğitim Modeli’ni uygulayarak bir araya geldik. Ebeveynlerimizle online veli toplantıları ve online aile eğitimleri gerçekleştirdik. Öğretmen adaylarımızın bireysel ve mesleki pratiklerini desteklemek amacıyla birçok toplantı yaptık.’’BU ÖNLEMLER ALINMALI:Prof. Aktan Acar, okulöncesi kurumlarında alınması gereken önlemleri şöyle sıralıyor:- Okulöncesi eğitime ilişkin politikalar bütüncül olarak ele alınmalı. - Okullar küçük yaştan başlayarak kademeli olarak açılmalı. Geçişin ve vaka sayısının az olduğu yerlerde, özellikle köylerde açılmalı. - Küçük çocuklar öncelikli, yaşlara göre farklı saatler, esnek öğretim ve çocuk sayısı az olmalı. - Sosyal mesafe protokollerine uygun olarak planlamalar yapılmalı. - Uzaktan eğitimden en çok etkilenen bölge ve grupların tespiti, internet ve teknik araç gereç temini, dijital araçları etkin kullanmak için program desteği sağlanmalı. - Sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler, kamu, akademi, gönüllü kişi ve kurumlar sürece destek olmalı. - İhtiyaç duyulan alanlarda “Telafi Programları” oluşturulmalı. Figen AtalayAşıolan MHP'li vekil koronavirüse yakalandı
Aşı olan MHP'li vekil koronavirüse yakalandı 14 Ocak'ta Covid-19 aşısı yaptırdığını açıklayan MHP Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan, Covid-19 testi sonucunun pozitif çıktığını duyurdu. MHP Gaziantep Milletvekili Ali Muhittin Taşdoğan, 14 Ocak'ta sosyal medya hesabından hekim olarak Abdülkadir Devlet Hastanesi'nde yeni tip koronavirüs (Covid-19) aşısı yaptırdığını açıklamış, paylaşımında "Sırası gelen tüm vatandaşlarımızı aşı yaptırmaya davet ediyorum" ifadelerini kullanmıştı.MHP'li Taşdoğan, dün Twitter hesabından düzenli olarak yaptırdığı Covid-19 test sonucunun pozitif çıktığı bilgisini paylaştı.Taşdoğan, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:"Düzenli olarak yaptırmakta olduğum Covid-19 testi bugün pozitif çıkmıştır. Hastanede izolasyon altında, tedavime devam edilmektedir. Sağlık durumum genel olarak iyidir. Dualarınızı bekliyorum. Allah tüm hastalarımıza acil şifalar versin. Geçmiş olsun dileklerini ileten ve dualarını esirgemeyen herkesten Allah razı olsun."Düzenli olarak yaptırmakta olduğum Covid-19 testi bugün pozitif çıkmıştır. Hastanede izolasyon altında, tedavime devam edilmektedir. Sağlık durumum genel olarak iyidir.Dualarınızı bekliyorum. Allah tüm hastalarımıza acil şifalar versin.— Ali Muhittin Taşdoğan (@drtasdogan) February 2, 2021 cumhuriyet.com.trCovid: Oxford araştırması, Covid-19 aşısının virüsün bulaştırılmasını'büyükölçüde engellediğini' tespit etti
Covid: Oxford araştırması, Covid-19 aşısının virüsün bulaştırılmasını 'büyük ölçüde engellediğini' tespit etti Oxford Üniversitesi'nde yapılan araştırma, Oxford-AstraZeneca aşısının bireyleri hastalıktan korumasının yanı sıra koronavirüsün bulaştırılmasını "büyük ölçüde" engellediği sonucuna vardı. Aşı olan bireylerde Covid testlerinin pozitif çıkma oranı yarı yarıya azaldı. Getty ImagesOxford Üniversitesi'nde yapılan araştırma, Oxford-AstraZeneca aşısının bireyleri hastalıktan korumasının yanı sıra koronavirüsün bulaştırılmasını "büyük ölçüde" engellediği sonucuna vardı.Aşıların bireyleri ağır hastalıktan koruduğu üçüncü faz çalışmalarında gösterilmişti ancak bulaştırma üzerindeki etkileri tam olarak bilinmiyordu. Covid-19 salgınının seyri açısından, aşıların bu yöndeki etkisinin kritik önemde olduğu düşünülüyor.Henüz resmi olarak yayımlanmayan çalışmaya göre, "Aşı, bulaştırma üzerinde de önemli oranda engelleyici etkiye sahip" ve "Yeni vaka sayılarının azalmasını sağlayabilir."Aşıların bireyleri yalnızca ağır hasta olmaktan koruması durumunda toplumsal bağışıklık için nüfusun büyük bölümünün aşılanması gerekiyor ve aşı ancak uygulandığı bireyleri koruyabiliyor. Ancak eğer aşı virüsün yayılmasını da engellerse, aşı olan her birey kendisinin yanı sıra diğerlerini de korumuş olacak ve bu durum salgının seyrinde ciddi bir etki yaratacak.TESTLERİN POZİTİF ÇIKMA ORANI YARI YARIYA DÜŞTÜOxford Üniversitesi'nin 17 bin kişiden alınan örneklerle yaptığı araştırma, katılımcılardan her hafta numuneler alarak "ne kadar virüs taşıdıklarını" izledi. İki dozun da yapıldığı kişilerde Covid-19 testlerinin pozitif çıkma oranı yarı yarıya azaldı.Virüsü taşımayan bireylerin hastalığı bulaştırması da mümkün olmadığından, mevcut sonuçlar aşının bulaştırıcılığa karşı da ciddi bir etkisi olduğu şeklinde yorumlanıyor.İLK DOZDA DA ETKİSİ YÜKSEKÖte yandan araştırmada ortaya çıkan diğer bir sonuca göre, Oxford-AstraZeneca aşısı yalnızca ilk dozun yapılmasından sonraki üç ayda yüksek düzeyde koruyucu olmayı sürdürüyor.Oxford Üniversitesi'ndeki çalışma, İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya'dan 17 bin kişide ilk doz aşının ardından koruyuculuk düzeyinin 3 ay boyunca yüzde 76 düzeyinde olduğunu gösterdi.İkinci dozun ardından bu oran yüzde 82'ye yükseliyor.Getty Imagesİngiltere'de günlük ortalama 400 bine yakın kişiye Covid-19 aşısı yapılıyor.İngiltere'de sağlık otoriteleri, iki aşı dozu arasındaki süreyi uzayarak, mümkün olan en fazla sayıda kişiye ilk dozu en kısa zamanda ulaştırma stratejisini benimsiyor. Bu tercih, uluslararası sağlık çevrelerinde tartışmalara konu oluyor.Bu düşünceye göre, mümkün olan en çok kişiye ilk dozu yapmak, ölüm oranlarının düşürülmesine katkı sunabilir. Ancak bu plana göre iki doz arasında 12 haftayı, yani 3 ayı bulan süreler bırakılması gerekiyor.Oxford'daki çalışmayı yürüten uzmanlardan Prof. Andrew Pollard, "Ulaşılan yeni sonuçlar, dünyadaki düzenleyici kurumların aşıya acil kullanım onayı vermelerine dayanak olan aşı denemelerindeki verilere önemli bir doğrulama sunuyor" diyor ve ekliyor:"Sonuçlar aynı zamanda İngiltere Aşılama ve Bağışıklık Komitesi'nin (JCVI) iki doz arasında en fazla 12 hafta bırakma tavsiyesini de destekler nitelikte."Londra'daki Hijyen ve Tropik Hastalıklar Fakültesi'nden Prof. Dr. Stephan Evans da son araştırmanın İngiltere'deki aşı dozları arasında bırakılan süreye ilişkin tercihi desteklediği görüşünde:"Bu sonuçlar iki doz arasında 28 ya da 42 günden fazla ara verilmesinin aşının koruyuculuk düzeyine olumsuz etki etmediğini gösteriyor."İngiltere Sağlık Bakanı Matt Hancock ise Oxford'un araştırmasının "son derece umut verici" olduğunu belirterek, aşının bulaştırıcılığı da engelleyeceğine yönelik görüşe önemli bir dayanak sağladığını kaydetti.İngiltere'de 9,6 milyondan fazla kişiye ilk doz aşı yapılırken, tüm dünyada 100 milyondan fazla dozun uygulandığı tahmin ediliyor. BBC TürkçeSpaceX'in uzay aracıinişsırasında patladı
SpaceX'in uzay aracı iniş sırasında patladı SpaceX'in Starship SN9 uzay aracı uçuş testini gerçekleştirirken Dünya'ya inişi sırasında patladı. ABD'li roket, uydu ve uzay mekiği üreticisi SpaceX'in Starship SN9 uzay aracı yerel saatle 15.25'te Teksas'taki Boca Chica tesisinden fırlatıldı.Dünya'ya dönmeden önce yaklaşık 10 kilometre yüksekliğe ulaşan Starship, iniş pistine ulaşmadan önce karmaşık bir iniş manevrası gerçekleştirerek iniş pistine düştü ve patlamaya neden oldu.Fırlatmanın ardından planlandığı gibi Dünya’ya dönmesi beklenen roket, gelecekteki görevlerde uzaya yapılacak olan dünya atmosferinden geri dönüşü simüle etmek için yaptığı manevradan sonra iniş hızını yavaşlatamadı. Fırlatıldıktan yaklaşık 6 dakika 26 saniye sonra iniş geçtiği sırada yere çarparak patladı.SpaceX’in Ceo'su Elon Musk, şu anda çok fazla test uçuşu olduğunu ve arızaların beklendiğini belirtti.SpaceX, roket fırlatma lansmanından önce internet sitesinde yayınladığı bir gönderide, Starship için güvenli bir iniş gerçekleştirmenin hem önemini hem de zorluğunu vurgulamıştı.SpaceX'in daha sonra insanları Mars'a götürmek için tasarlanan Starship prototipini fırlatmak ve indirmek için başka bir girişimde bulunulması bekleniyor. cumhuriyet.com.trÇin’de Xiaomi telefonlarına Google engeli getirildi
Çin’de Xiaomi telefonlarına Google engeli getirildi Cep telefonu üreticisi Xiaomi, Çinli kullanıcılarının telefonlarına Google Mobil Servisleri’ni (GMS) yüklemesini engelledi. Çinli kullanıcılar, Xiaomi telefonlarına MIUI 12.5 ara yüz güncellemesini yaptıktan sonra GMS uygulamalarını yükleyemediklerini bildirmeye başladı.Bunun üzerine Xiaomi, uyumluluk sorunları nedeniyle bundan böyle akıllı telefonlarına GSM uygulamalarının yüklenmesine izin verilmeyeceğini açıkladı. Google hizmetlerinin Çin’de yasak olduğu anımsatıldı.Xiaomi, bu politika değişikliğinden etkilenen modellerin listesini açıklamadı. Yeni Redmi K30 Ultra ve Redmi 10X 5G’ye artık GMS uygulamalarının yüklenmediği bildiriliyor. Ancak bu politika sadece Çinli kullanıcıları ilgilendiriyor, diğer ülkelerde Xiaomi telefonlarında Google hizmetleri çalışmaya devam ediyor.Eski ABD Başkanı Donald Trump, ABD’li yatırımcıları çekilmeye mecbur bırakan şirketler listesine Xiaomi’yi de eklemişti. Çin’in diğer teknoloji devi Huawei de ABD yaptırımları nedeniyle birkaç yıldır GMS desteği olmayan cihazlar piyasaya sürüyor. cumhuriyet.com.trAmazon:Şirketin kurucusu Jeff Bezos CEO'luk görevinden ayrılıyor
ABD'li e-ticaret devi Amazon'un kurucusu ve şirketin üst yöneticisi (CEO) Jeff Bezos, 26 yıl önce garajında kurduğu şirketin CEO'luk görevini bırakıyor.Habere Gitmek için Tıklayın