Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Monday, 03.17.2025, 09:25 PM (GMT)

News - Haberler

CumhurbaşkanlığıYüksekİstişare Kuruluüyesi CemilÇiçek'ten Demirtaşve Berberoğlu açıklaması: AİHM ve AYM kararlarına uyulmalı

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek'ten Demirtaş ve Berberoğlu açıklaması: AİHM ve AYM kararlarına uyulmalı Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek, HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) verdiği derhal tahliye edilmeli kararı ile ilgili AİHM kararına uyulması gerektiğini söyledi. Demirtaş'ın avukatı Mahsuni Karaman da Çiçek'in sözleri için "Makul bir ses mi duyduk? Hadi hayırlısı" yorumu yaptı. Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi ve TBMM eski Başkanı Cemil Çiçek, katıldığı bir televizyonunda siyasetin gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.HDP'ye yönelik "kapatma davası" tartışmalarıyla ilgili konuşan Çiçek, "Parti kapatmayı zorlaştırıcı adımların bir kısmı bizden önceki hükümet döneminde de atıldı. Burada hukuki bir konuyu konuşuyorsak bunu hukukla konuşmak lazım. Her konuyu siyaseten konuşuyoruz biz. Partilerimizin de bir sorumluluğu yok mu? Milletvekili olurken Anayasa'ya uygun davranacağıma diyerek yemin ediyoruz. Bir parti neleri yaparsa kapatma davasına haiz olur? Buna bakmak lazım. Kimsenin devleti de parlamentoyu da hukuku da emrivakide bırakmaması lazım. Parti kapatmalar doğru bir şey değil ama bu da ben köpeksiz köye düştüm değneksiz gezerim şeklinde olmamalı. Partiler de sorumlu davranmalı."DEMİRTAŞ KARARI: AİHM'E UYULMALIÇiçek, HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) verdiği derhal tahliye edilmeli kararı ile CHP'li Enis Berberoğlu hakkında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği "yeniden yargılanmalı" kararlarına uyulmaması hakkında ise "AİHM ve AYM kararlarına uyulmalı" dedi. FİDAN'IN AYM ÜYELİĞİ: KEŞKE OLMASAYDIÇemil Çiçek, kritik davaların savcısı İrfan Fidan'ın kısa süre içinde Yargıtay üyeliği ardından da AYM üyeliğine getirilmesiyle ilgili de "Çok derli toplu bir makale yayınlandı bu konuyla alakalı. O makaleyi okuyup oradan bu olaya bakmak var, bir de tümüyle eleştiren taraftan bu olaya bakmak var. Orada, "Cumhurbaşkanı'nın yaptığının Anayasa'ya aykırılığı yoktur, aday olmasının da aykırılığı yoktur" diyor. Keşke sayın Fidan bu dönem aday olmasaydı. Belki bu tartışmayı yapmazdık" değerlendirmesinde bulundu.DEMİRTAŞ'IN AVUKATI: HADİ HAYIRLISISelahattin Demirtaş'ın avukatı Mahsuni Karaman da Cemil Çiçek'in AİHM mesajıyla ilgili olarak Twitter hesabından bir paylaşımda bulundu. Karaman, Çiçek'in ilgili sözlerinin yer aldığı haberi paylaşıp "Makul bir ses mi duyduk? Hadi hayırlısı" diye yazdı./Archive/2021/1/31/120210601-mahsunikaramantweet.jpg cumhuriyet.com.tr

Hangi alet ne kadar elektrik harcıyor?

Hangi alet ne kadar elektrik harcıyor? Pandemini nedeniyle pek çok yurttaş neredeyse 1 yıldır evlerinden çalışıyor. Bu durum özellikle kış aylarında, elektrik, doğalgaz ve su faturalarında etkisini gösteriyor. Peki, elektrik faturalarının yüksek olmasının nedeni ne, hangi alet ne kadar elektrik harcıyor? İşte detayları... Elektrik faturalarının yüksek olmasının nedeni ne? Habertürk yazarı Esra Boğazlıyan, bir ailenin kullandığı elektrikli ev aletlerini sıraladı ve kalem kalem faturaya yansımasını yazdı.İşte ayrıntılar:"Pandemiyle birlikte birçok sektör evden çalışmaya geçti. Sokak kısıtlamaları, toplu halde bulunulan mekanların kapanması derken hayat neredeyse bir yıldır evde geçiyor. Hal böyle olunca geçen marttan bu yana konutlarda elektrik, doğalgaz, su, internet tüketimi hayli artmış durumda. Üstüne bir de kış koşulları yaşıyoruz. Kışın en sert zamanının yaşandığı şu günlerde en önemli gündemimiz kabarık faturalar. Özellikle de elektrik faturaları…Görüyorum ki yüksek elektrik faturaları herkesin derdi. Çarşıda-pazarda-sosyal medyada çokça konuşulan elektrik faturaları insanı isyan ettirmeyecek gibi değil. 4 kişilik bir ailenin aylık elektrik faturası 400-500 TL’leri bulabiliyor. Örneğin 2 kişinin yaşadığı evime geçen ay tam 450 TL elektrik faturası geldi. Üstelik de tasarruflu davrandığımı düşündüğüm halde.Peki faturayı bu kadar kabartan ne? Kombi mi, fırın mı, elektrikli kalorifer mi, ütü mü, bilgisayar mı? Acaba hangi alışkanlıklarım nedeniyle 450 TL’lik bir faturayla karşılaştım? Bu soruları, İstanbul Avrupa Yakası’na elektrik dağıtan CK Enerji Boğaziçi Elektrik’e sordum. Sağolsunlar benim için kış aylarında hangi elektrikli alet ne kadar elektrik harcıyor tek tek hesapladılar.CK Boğaziçi Elektrik’in hesaplamaları çok çarpıcı…Misal haftanın her günü 8-10 saat kombi çalışmasının elektrik tüketim maliyeti 35 TL, eğer ısınmak için klima kullanıyorsanız her gün 8 saat klima çalışması faturaya 191 TL olarak yansıyor. Haftada 4 gün saç kurutma makinesi kullanırsanız elektrik faturanıza 5.56 TL olarak yansıyor. Kışın vazgeçilmezi tabii ki kestane değil mi! Haftada 2 kez fırında kestane yapmanın elektrik faturası maliyeti 11.40 TL. Hangi elektrikli alet ne kadar elektrik harcıyor, işte kalem kalem hesap…"KIŞIN KLİMA İLE ISINMANIN AYLIK MALİYETİ 191 TL’Yİ BULABİLİYOR"KOMBİ: Doğal gaz maliyetiyle bilinen kombiler aslında elektrik faturalarında da kendisini gösteriyor. Kış aylarında kullanımı 8-10 saatleri geçen kombi, haftanın her günü bu aralıklarda çalıştırıldığında elektrik tüketimine de sebep oluyor- Haftanın her günü 8 ile 10 saat arasında çalıştırılan kombinin elektrik tüketim maliyeti 35 TL’ye kadar çıkabiliyor.KLİMA: Eğer kışın klimayla ısınmayı tercih ediyorsanız doğal gaz maliyetinden tasarruf ederken elektrik maliyetiniz önemli ölçüde artıyor.- Her gün 8 saat çalıştırılan klimanın faturaya yansıması 191 TL’yi buluyor.ELEKTRİKLİ KALORİFER: Isınmada sadece elektriği tercih ederseniz alternatiflerden biri de elektrikli kaloriferler. Günde ortalama 8 saat kullanılacak bir elektrikli kalorifer faturada en büyük kalemlerden birine sahip olacaktır.- Her gün 8 saat kullanılan elektrikli kaloriferin faturaya yansıması yaklaşık 442 TL.HAFTADA İKİ KERE FIRINDA KESTANENİN ELEKTRİK MALİYETİ AYDA 11.40 TLFIRIN: Restoran ve kafelerin yerinde servise kapalı olması, devam eden sokağa çıkma kısıtlamaları gibi nedenlerle evde yemek yapma eğilimi devam ediyor. Dolayısıyla elektrikli ev aletleri de mesken tüketiminde büyük rol oynuyor.Örneğin kış aylarının sembollerinden biri kabul edilen fırında kestane yapmak elektrik faturasında gözle görülür bir artışa neden oluyor. Fırını 15 dakika ısıttıktan sonra kestaneleri pişirmek için yaklaşık yarım saatlik bir süreye ihtiyaç oluyor. Bu da toplam 45 dakikalık bir kullanım anlamına geliyor. Haftada iki kere fırında kestane yapıldığı takdirde toplam 6 saatlik bu kullanımın faturaya yansıması yaklaşık 11.85 TL oluyor.SU ISITICISI: Yine kış aylarında daha çok tükettiğimiz sıcak içecekler su ısıtıcı kullanımını da artırıyor. Ayrıca evde geçirilen zamanın artması yine su ısıtıcısının daha çok kullanılmasına sebep oluyor.- Su ısıtıcısını haftanın her günü yarım saat çalıştırmak faturaya 24.3 TL olarak yansıyor.SAÇ KURUTMA MAKİNESİ: Yazın çok ihtiyaç olmasa da kışın soğuk algınlığından korunmak için saç kurutma makinesinin kullanımı da artıyor.- Tek bir kişinin haftada 4 gün 12 dakika saç kurutma makinesini kullanmasının maliyeti ayda 5.56 TL.ÇAMAŞIR KURUTMA MAKİNESİ: Kış aylarında çamaşırların kurutulması da önemli sorunlardan biri. Kullanımı gün geçtikçe artan çamaşır kurutma makineleri bu sorunu ortadan kaldırıyor ama tabii ki onun da faturaya bir yansıması var.- Ortalama çalışma süresi 2.5 saat olan çamaşır kurutma makinesini haftada 2 kere kullanmanın aylık tüketim maliyeti 15.8 TL.DİZÜSTÜ BİLGİSAYAR: Eğer evden çalışıyorsanız ya da eğlence amaçlı dizüstü bilgisayar kullanım süreniz arttıysa faturanızda bu tüketimi de rahatlıkla görebilirsiniz.- Her gün 8 saat kullanılan biz dizüstü bilgisayarın elektrik tüketim maliyeti 15.93 TL.OYUN KONSOLU: Evde keyifli vakit geçirmek için en çok tercih edilenlerden biri de oyun konsolları. Evde kalmaya devam ederken eğlence araçlarını kullanma sürelerimiz de artıyor.- Haftanın her günü günde 4 saat aktif oyun oynamanın faturaya aylık etkisi 13.9 TL.TV: Yine evde geçirilen zamanı keyifli hale getirmek için film/dizi izleme süreleri dolayısıyla TV’nin açık kalma süresi arttı.- Günde zamanınızı 7 saat TV izleyerek geçiriyorsanız faturaya bunun yansıması 15.17 TL civarında." cumhuriyet.com.tr

Üretici: 'Bizi terörist ilan edenler nerede?'

Üretici: 'Bizi terörist ilan edenler nerede?' Geçtiğimiz yıllarda ürünlerini depolarda muhafaza ettiği için “stokçu” ve “terörist” ilan edilen kuru soğan üreticileri fiyatlar nedeniyle ürünlerin depolarda çürüdüğünü duyurmaya çalıştı. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer de soğan üreticilerini ziyaret ederek, “Soğan şu anda 60- 70 kuruşa satıcı bulamıyor. Üretici soğan ekmemiş olsa belki 50- 60 bin lirası cebinde kalacaktı” dedi. Eskişehir’in Mahmudiye İlçesi Çal Köyünde soğan üreticileri tarlada 1 liraya ürettiği soğanı, 60 kuruşa satamamaktan dertli. Üreticiler, kendilerini dinlemeye gelen Çakırözer’e sıkıntılarını anlatırken, “Geçmiş yıllarda depolarımıza baskın yapıp bizi terörist ilan edenler şu anda neden gelip sormuyorlar” diye yaşadıkları durumdan mağdur olduklarını söyledi.“BORÇLARIMIZI NASIL ÖDEYECEĞİZ”Mahmudiye’nin Çal Mahallesi’nde soğanı depoda kalan üreteci Erdal Özçelik, “Tarlada 1 liraya sattığımız soğanı, şimdi 60 kuruşa satamıyoruz. Geçmiş yıllarda elimizde kalmıyordu. Traktörümün borcu var.  Soğanları satarsam borcumu ödeyeceğim. Satamazsam kalacak” dedi./Archive/2021/1/31/112659875-bbb.jpg“500 TONDAN 1 KİLO SATAMADIK”Çiftçi Erhan Ertürk ve Battal Saçan ise, “Şu anda perişan durumdayız.  Artık bunaldık. 500 ton malımız var, 1 kilo satamadık. Satamazsak Mart ayından sonra bu ürünleri dökeceğiz. Çözüm ihracatta. Bize ihracat yolları gösterilsin” dedi.“BİZİ TERÖRİST İLAN EDENLER, ŞİMDİ NEREDE?”Kendisi de üretici olan Mahmudiye Belediye Başkanı İshak Gündoğan da şunları söyledi;“Soğanın maliyeti 1 lira 20 kuruş. Gübre, ilaç, girdi fiyatları var. İşçilik var. Biz diyoruz ki geçmiş yıllarda depolarımıza baskın yapıp bizi terörist ilan edenler şu anda neden gelip sormuyorlar. Biz bunları satıp tarım krediye, bankalara, özel sektöre borçlarımız ödeyeceğiz.""MESELE TARIM MESELESİ, GIDA MESELESİ"Yanlış tarım politikaları nedeniyle çiftçilerin mağdur olduğunu belirten Çakırözer, çiftçilerin içinde bulundukları durumu şöyle anlattı:“Sadece 1 üreticimizin deposunda yaklaşık 150 ton soğan bekliyor. Üretici şu anda büyük zararda. Topraktan ilk çıkardığında değeri 1 lira, 1 lira 20 kuruş olan soğan şu anda 60, 70 kuruşa satıcı bulamıyor. Üretici ektiği için zarar ediyor. Ekmemiş olsa belki 50, 60 bin lirası cebinde kalacaktı. Şimdi harcamalarının karşılığını alamıyor. Yanlış tarım politikaları sonucunda çiftçiler mağdur durumda. Zamanında ihraç edilemeyen ve depolarda kalan ürün şu an alıcı bekliyor ve çürümeye başladı bile. Bu mesele soğan meselesi değil, Türkiye çiftçisinin meselesi. Gıda meselesi, tarım meselesi. Devlet çiftçinin sesini duymak, soğan üreticisine destek olmak zorunda.” ANKA

Karadeniz kıyısındaki sarayın sahibi ortayaçıktı

Karadeniz kıyısındaki sarayın sahibi ortaya çıktı Rus muhalif lider Aleksey Navalni’nin "Putin İçin Bir Saray" başlıklı bir video ile kamuoyuna tanıttığı sarayın sahibi ortaya çıktı. Rus muhalif lider Aleksey Navalni'nin "Putin İçin Bir Saray" başlıklı bir video ile kamuoyuna tanıttığı sarayın sahibi ortaya çıktı.Milyarder iş insanı Arkadi Rotenberg Cumartesi günü Telegram haber kanalı Mash'in kendisiyle yaptığı röportaj videosunda sarayın kendine ait olduğunu açıkladı.Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e yakın bir isim olan 69 yaşındaki Rotenberg ülkenin en zengin isimlerinden. Ukrayna'nın doğusundaki savaş nedeniyle Batı'nın yaptırım uyguladığı Rus vatandaşları arasında yer alan Rotenberg Putin'in judo arkadaşı olarak da biliniyor. Rotenberg Forbes dergisine göre 2020 yılı itibarı ile dünyanın en zenginleri sıralamasında 743'üncü sırada. Dergi, Rotenberg'in servetini 2 milyar 700 milyon dolar olarak tahmin ediyor.DW Türkçe servisinde yer alan habere göre, Navalni'nin "Rus tarihinin en büyük yolsuzluk skandalı" olarak tanımladığı sarayın Putin'e ait olduğu iddiası Kremlin tarafından yalanlanmıştı. Saray özel bir girişimciye ait olduğunu söyleyen Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, "Kremlin'in söz konusu mal sahiplerinin isimlerini kamuoyuna açıklama hakkı yoktur ve bunu yapmak gündemimizde yok. Bu doğru olmaz" demişti.Rotenberg kendisiyle yapılan röportajda saray için "Bu gökten gelen bir hediye. Yeri çok güzel" dedi. Daha önce neden açıklamadığı sorusuna ise "Tamamen insani bir nedenle" yanıtını vererek "Bana karşı zaten yaptırımlar var" diye konuştu.Navalni'nin verdiği bilgilere göre Monaco'nun 40 katı büyüklüğünde olan saray için yapılan harcamalar 1 milyar 100 milyon euroyu buluyor. Video YouTube üzerinde şimdiye kadar 103 milyondan fazla kez tıklandı. cumhuriyet.com.tr

İsveçli hemşire,ıssız adada bir haftada 60 filmi tek başına izleyecek

İsveçli hemşire, ıssız adada bir haftada 60 filmi tek başına izleyecek İsveçli hemşire Lisa Enroth, salgın sebebiyle sinema salonlarında gösterilmeyecek Goteborg Film Festivali'nin 60 filmlik programının tamamını tek başına ıssız bir adadaki deniz fenerinden izleyeceği yarışmayı kazandı. Hemşire Enroth, dünyanın dört bir yanından başvuran 12 bin kişiyi geride bırakarak yarışmayı kazandı. Pandemi sırasında Covid-19 servisinde çalışan hemşire Lisa Enroth, salgın sebebiyle sinema salonlarında gösterilmeyecek Goteborg Film Festivali’ne katılacak 60 filmi, tek başına İsveç kıyılarındaki ıssız bir adadaki deniz fenerinden izleyecek. Yapılan yarışmayı 12 bin kişi arasından kazanan Enroth “Bir hafta boyunca tamamen farklı bir gerçekliğin parçası olmaktan keyif almayı umduğunu” söyledi./Archive/2021/1/31/120305381-isvecli-hemsire-1-hafta-boyunca-issiz-adada-60-filmi-tek-basina-izleyecek_1.jpgEnroth, Hamneskar adasındaki Pater Noster deniz fenerinde telefon, bilgisayar, kitap veya başka herhangi bir eğlence şekli olmadan bir hafta yalnız yaşayacak. Lisa Enroth, 1 haftalık süreçte günlük yaşamını video çekerek kayıt altına alacak ve bu video günlükler festival yöneticileri tarafından açılan web sitesinden izlenebilecek.  DHA

Çin’de 635 milyon yıllık mikrofosil bulundu

Çin’de 635 milyon yıllık mikrofosil bulundu Uluslararası bilim ekibi, Çin’de 635 milyon yıllık mantar benzeri bir mikrofosili ortaya çıkardı. Bu keşfin, kayıtlardaki en eski karasal fosil olduğu açıklandı. /Archive/2021/1/31/112731375-cinde-635-milyon-yillik-mikrofosil-bulundu_1.jpgGüney Çin’de araştırma yapan bilim insanlarından oluşan bir ekip, kayalıklar arasında dünyanın en eski mikro fosilini keşfetti. Mantar benzeri fosillerin, gezegenin buz çağından çıktığı Ediacaran döneminde meydana geldiği ve mikroorganizmanın iyileşmesinde kilit rol oynamış olabileceğini ifade etti.Fosil, Virginia Tech, Çin Bilimler Akademisi, Guizhou Eğitim Üniversitesi ve Cincinnati Üniversitesi'nden bilim insanları tarafından Güney Çin'de tortul doloston kayaları içinde keşfedildi./Archive%5C2021%5C1%5C31%5C112731875-cinde-635-milyon-yillik-mikrofosil-bulundu_2.jpgEkibin üyesi Tian Gan, “Bu tesadüfi bir keşifti. Yorumumuz doğruysa, paleoiklim değişikliğini ve erken yaşamı anlamak için yardımcı olacaktır” dedi. /Archive%5C2021%5C1%5C31%5C112732078-cinde-635-milyon-yillik-mikrofosil-bulundu_3.jpgAraştırmacılar, mantar benzeri fosil mikroorganizmanın ve benzerlerinin buz çağından sonra çevrenin yenilenmesine yardımcı olduğuna ve bunu zorlu sindirim sistemlerini kullanarak yaptığına inanıyor. DHA

RTÜK o yayınlara dikkatçekti: Yakından izliyoruz

RTÜK o yayınlara dikkat çekti: Yakından izliyoruz Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nca (RTÜK) “Son zamanlarda yayın ilkeleriyle bağdaşmayan bazı diziler, programlar ve haber yayınları ile ilgili hatırlatmalar yapma ihtiyacı hissettik” notuyla bir açıklama yayınladı. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nca (RTÜK) dizi, haber bültenleri ve spor programlarında ‘yayın ilkeleriyle bağdaşmayan’ durumlara karşı televizyon yayıncıları uyarılarak, “Uzman raporlarının en kısa sürede Üst Kurul gündemine alınması sağlanarak bundan sonraki süreçte de benzeri ihlaller uzmanlarımız tarafından titizlikle takip edilecektir” denildi.‘BÜTÜN YAYINLARI TAKİP EDİYORUZ’RTÜK'ten yapılan yazılı açıklamada, son zamanlarda sektörde ve halk nezdinde yayınlarla alakalı hararetli tartışmaların yaşandığına, dizi filmler başta olmak üzere, haber ve spor programlarında hatta belgesel yapımlarda yayın ilkeleriyle bağdaşmayan durumların olduğuna işaret edildi. Üst Kurulun, izleme uzmanları eliyle bütün yayınları yakından takip ettiği ve yasaya aykırı durumlarda gerekli raporlamaları yaptığı belirtilerek, “Alo 178 RTÜK İletişim Merkezi, internet, sosyal medya gibi çeşitli mecralardan Üst Kurula ulaşan bildirimler de açıkça gösteriyor ki ekranlarımızda yer alan dramatik yapımlarda yani dizi filmlerde vatandaşlarımızı rahatsız eden pek çok sahne bulunmaktadır. Dizilerde milli ve manevi değerlerimizle genel ahlaka aykırı görüntülere ve konulara yer verilmesi, sanki hiçbir kanun, nizam, hukuk yokmuş gibi şiddetin her türlüsünün işlenmesi, tütün ve tütün mamulleri ile alkol kullanımını özendiren sahnelerin açıkça sergilenmesi kabul edilemez. Filmlerde çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimine zarar verecek türden diyaloglarla görüntülerin ekrana getirilmesi, dilin kaba ve argo kullanımına yer verilmesi toplumsal sorunlara yol açabilecek yanlışlardır” denildi.HABER PROGRAMLARINA DİKKAT ÇEKTİ Haber bülteni ve programlarında da Üst Kurulun dikkatini çeken durumların yaşandığına dikkat çekilerek, şu ifadelere yer verildi:"Bazı medya kuruluşlarının basın meslek ilkelerini hiçe sayarak ve maksatlı olarak gerçek dışı haber vermelerini, yayın konuklarının asılsız beyanlarına müsaade edilmesini, yalan haberle gerçek haberi ayıramayan sunucuları ve her konunun uzmanı olduğunu iddia eden bazı sözde uzmanların halkı kışkırtmaya çalışan ayrıştırma çabalarını görmezden gelemeyiz. Yine bazı spor yorum programlarında toplumuzun bir kesimini veya meslek gruplarını rencide eden söylemlere şahit oluyoruz."‘YAKINDAN İZLİYORUZ’RTÜK'ün yayın ilkeleri ihlaline yönelik durumları yakından izlediğinin altı çizilerek, "Bilinçli veya bilinçsiz olarak yapılan bu tür hatalarla ilgili uzman raporlarının en kısa sürede Üst Kurul gündemine alınması sağlanarak bundan sonraki süreçte de benzeri ihlaller uzmanlarımız tarafından titizlikle takip edilecektir. Yaptığımız bu hatırlatmaları yayıncılarımızın dikkate almasını önemle rica ediyoruz. Aksi durumun 6112 sayılı Kanun gereği yaptırımla sonuçlanacağı malumdur" ifadelerine yer verildi. cumhuriyet.com.tr

‘Benim bedenim benim kararım’

Türkçe Haberler En Son Başlıklar ‘Benim bedenim benim kararım’ Polonya’da aylardır tartışmalara neden olan kürtaj yasağı taslağının 28 Ocak’ta yürürlüğe girmesinin ardından başlayan protestolar sürüyor. Polonya’da aylardır tartışmalara neden olan kürtaj yasağı taslağının 28 Ocak’ta yürürlüğe girmesinin ardından başlayan protestolar sürüyor. Yeni yasayla kürtaja sadece tecavüz ve ensest ilişki ya da hamileliğin annenin hayatını riske soktuğu durumlarda izin veriliyor. Başkent Varşova’nın yanı sıra pek çok kentte eylemciler, “Benim bedenim benim kararım”, “Hükümetim beni öldürüyor”, “Devrimin rahmi vardır” pankartları ile yürüdü. Nüfus çoğunluğunun Katolik olduğu Polonya’da hükümetin, Katolik Kilisesi’yle güçlü bağları var. Yasağa karşı protestolara öncülük eden kadın hareketinin üyeleri, geçen yıl Arjantin’de kürtajın yasallaşması için kampanya yürüten eylemciler gibi boyunlarına yeşil eşarplar doluyor. Arjantin’de Temsilciler Meclisi ve Senato, geçen yıl Katolik Kilisesi’nin muhalefetine rağmen hamileliğin 14’üncü haftasına kadar kürtaja izin veren yasa tasarısını onaylamıştı. cumhuriyet.com.tr

Cumhuriyet Gazetesi dayanışmasıbüyüyor. 31 Ocak 2021 tarihli okur dayanışmasıilanları

Cumhuriyet Gazetesi dayanışması büyüyor. 31 Ocak 2021 tarihli okur dayanışması ilanları Basın İlan Kurumu'nun gazetemize yönelik ilan cezalarına karşı okurlarımızın 'dayanışması' büyüyerek sürüyor. Cumhuriyet'e 'dayanışma ilanları'yla büyük güç veren gazetemizin gerçek sahibi okurlarımızın sayfalarımızda yayımlanan ilanlarına dijital dünyadaki sesimiz www.cumhuriyet.com.tr'de de yer vereceğiz. BASKI SÜRÜYOR, DAYANIŞMA BÜYÜYOR, OKURLARI CUMHURİYET'İ YALNIZ BIRAKMIYOR! BASIN İLAN KURUMU'NUN CUMHURİYET'E YÖNELİK İLAN KESME CEZALARINA KARŞI OKURLARIMIZ DAYANIŞMA İLANLARI VERİYOR, BAĞIMSIZ VE GÜÇLÜ CUMHURİYET'E DESTEK OLUYOR. DAYANIŞMA İLANLARI HAKKINDA BİLGİ İÇİN AŞAĞIDAKİ İLETİŞİM BİLGİLERİNİ KULLANABİLİRSİNİZ./Archive/2021/1/31/032201382-aya1.jpg/Archive/2021/1/31/032209570-dayanisma1.jpg cumhuriyet.com.tr

Dijital platformlarda 10’ar dakikalık dizi dönemi!

Dijital platformlarda 10’ar dakikalık dizi dönemi! Pandemi ile dijital platformun ağırlığı kendini iyice hissettiriyor. Pandemi ile dijital platformun ağırlığı kendini iyice hissettiriyor. Bu platformlardan Gain’in konuşulan ve uyarlama olmayan yapımlarından mini dizi “Terapist”i büyütecimize aldık. Zeynep Dadak’ın yönetmenliğindeki filmin senaryo ekibi, O.F.İ.S-Ortak Fikir Sanat-Elçin E. Karaahmet, Süleyman Karahmet, Özgür Yamacı ve Derya Debrişan’dan oluşuyor. Önemli karakterleri ise Muhammet Uzuner, Murat Kılıç, Zeynep Camcı, Çağdaş Onur Öztürk, Dolunay Soysert ve İlayda Alişan canlandırıyor. Richard Schenkman’in yönettiği Man from Earth/Dünyalı türü Terapist’in de büyük çoğunluğu tek plan ve tek kamerayla tiyatral çekilmiş.Ve yine örneğine ABD yapımı Monk (TR’de Galip Derviş adıyla uyarlanmıştır) gibi dizilerde de rastlayacağınız, toplu terapi seansındaki danışanlarından birinin işlediği cinayeti, psikiyatristin, “flasback”ler ve beyin fırtınası ile çözme çabası işlenmiş.SIRA DIŞI KARAKTERLERZeynep Camcı’nın doğallığı, Dolunay Soysert’in ağdalı oyunculuğu gibi her bir oyuncu temiz iş çıkarmış. Ve film, bu güçlü oyunculukların lokomotifinde, sıra dışı karakterlerin yakası açılmadık sırlarıyla ilerliyor.Her ne kadar Terapist, uyarlama bir film değilse de ABD filmlerinden fazlaca etkilenmiş(!).Çağdaş Onur Öztürk’ün canlandırdığı ve terapiste danışanlardan, doktor karakterinin “Annem de içiyor, sabahtan ona içki alıyor, onu evin bir köşesinde sızmış buluyordum” betimlemesini, memleketimdeki annelere uyarlarken zorlandım!Altını bezleyen iş insanı karakteri gibi (Murat Kılıç), kamyon şoförlerine otostop çekerek onlarla seks yapma fantezisini anlatan üniversite öğrencisi (İlayda Alişan), Türkiye’de yapılacak olası bir toplu terapi için fazlaca cesur.Belki de filmin büyüsü, cinayeti aydınlatmaya çalışırken her biri birbirinden ilginç karakterlerin yakası açılmadık, yok artık dedirten öykülerinde gizli. Emel Seçen

OsmanlıResimleri Müzesi!

Osmanlı Resimleri Müzesi! Devlet Resim Heykel Müzesi, yıllar içinde önce Mimar Sinan Üniversitesi’nde sonra da Milli Saraylar bünyesinde olduğu için Cumhurbaşkanlığı’na bağlanıp 7 yıl restore edildikten sonra yeniden açıldı. Osmanlı dönemi resimleri müzesinin içeriğinde resimleri kadar içinde yer aldığı “Veliaht Dairesi” de gezilmeyi hak ediyor. “Milli Saraylar Resim Müzesi” açıldı diye bir haber ilişti gözüme, nasıl atladık derken Milli Saraylar, Cumhurbaşkanlığı’na bağlandı tabii, Cumhuriyet gazetesini de davet edecek değiller ya, 15 Ocak’ta kendi aralarında açmışlar, ama tanıtımını da yapmamışlar. Aslında bu müze yeni değil, en eski haliyle bildiğimiz Devlet Resim Heykel Müzesi. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne bağlı iken binası da eskimiş, bakımsız kalmış, kapanmış, hatırlarsanız resimleri kayboldu dedikoduları da dolaşmıştı. Sonra Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’nda yeniden toparlanıp açılmış, resim koleksiyonu bir süre Dolmabahçe Sarayı’nda sergilenmiş, sonra eserler bir antrepoya taşınmış, beklemiş. 2014’ten bu yana Dolmabahçe Sarayı bahçesindeki “Veliaht Dairesi”nin bir bölümünü 7 yıl süren çok ayrıntılı bir restorasyon süreci sonunda çağdaş bir müze tasarımıyla hazırlayıp “Cumhurbaşkanı’nın teşrifleriyle” açmışlar!“Şahsımın Müzesi” ya, kapıdaki görevlinin söylemesiyle Sayın Cumhurbaşkanı, “Herkes görsün diye 15 Şubat’a kadar da ücretsiz olsun” demiş. Okullar da yarıyıl tatilindeyken Osmanlı dönemi ve resimleri hakkında bilgi edinmeleri için çocuklarınızı da götürebilirsiniz, gerçi çok fazla değil ama resimlere konu olmuş saraylı kadınların kılık kıyafetleri, sergiyi gezen kadınların kılık kıyafetleriyle karşılaştırılamayacak kadar Batılı. Başka müze ve sergilerde hiç rastlamadığım siyah çarşaflı genç kadınlar bile gördüm gezenler arasında; işin içinde saray ve Osmanlı olunca izleyicisi de farklılaşıyor.O DÖNEMİN ESERLERİ“Tematik bütünlük içinde 11 bölümden oluştuğu” belirtilen müze, iki kat üzerine değişik salonlarda sergilenen 500’ü aşkın yağlıboya resimlerden oluşuyor. Bu resimlerin bir kısmı anonim, yani ressamı belirsiz, bir kısmı İstanbul hayranı ve saraya beğendirip tablo satmak isteyen oryantalist yabancıların, ki içlerinde en ünlüsü Rus ressam Ayvazovski ve İtalyan Zonaro, bir kısmı da bildiğimiz yaver ressamlar Şeker Ahmet Ali Paşa, Osman Nuri Paşa, Osman Hamdi Bey, Hoca Ali Rıza gibi dönemin ünlü Osmanlı ressamları. 19. ve 20. yüzyılda yaşamış ressamların eserlerinden anlaşıldığı kadarıyla Osmanlı sultanlarının o dönemde resme karşı bir tavırları ve alerjileri yok. Hatta soyağacı kütükleri, padişah resimleri, özellikle poz verilip yaptırılmış portreler, (ki çoğu Topkapı Sarayı’ndan getirtilmiş) Batı ve Rus saraylarında gördüklerimi aratmıyor. Padişahların hemen hepsinin portreleri var. Bunları daha önce Topkapı Sarayı’nda görmüş olmalıyım, tanıdık geliyor. Mimar Sinan Üniversitesi kendi koleksiyonundaki bazı tabloları da haklı olarak yeni açılacak müzesi için geri almış. Dolayısıyla buraya neredeyse sadece Osmanlı saray resimleri kalmış.AYVAZOVSKİ SALONUEn çok etkilendiğim salonun İstanbul âşığı, sık sık şehrimize gelmiş ve kalmış ünlü Rus ressamın adını alan Ayvazovski Salonu (eski Tören Salonu) olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Ressamın denize olan sevgisi, İstanbul Boğazı ve deniz manzaralarında iyice belirginleşiyor. Devasa boyutlu tablolarından görmeye değer ciddi bir koleksiyon sergileniyor. Bu nedenle müzenin Rus müşterileri de çok.Osmanlı saray yaşamını gösteren tabloların da sosyolojik önemi var. Hele biri çok etkileyici; sultanlardan birinin tahttan indirilme sahnesi: Beş bürokratın önünde hayli düşünceli bir yüz ifadesiyle dinliyor yüzüne karşı okunan fermanı. Bu resim bir fotoğraftan bakılarak yapılmış./Archive/2021/1/31/031026784-manset2-kulturmaxrnk.jpgFATİH SULTAN MEHMET TABLOLARISultanların veliahtlarına resim dersi aldırdıkları, atölyeler açtırdıkları ve hatta bazılarını Batı’ya yolladıklarını da görüyoruz. Onun dışında ressamların çoğu asker kökenli, Harbiye’den çıkma. Şaşırtıcı değil, o dönem, Batı’da da resim sanatı askerlerin elinde. Fotoğraf olmadığı dönemde harita subaylığı ve askeri bilgi için kullanılmış. Dolayısıyla savaş resimleri de hayli yaygın. Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethine özel bir bölüm ayrılmış. Kadırgaların Haliç’e nasıl geçtikleri sahnesi çok etkileyici. Zonaro imzalı. Ressamın bir başka çok ünlü resmi de yine Fatih Sultan Mehmet’in tarih kitaplarından ezbere bildiğimiz iki portresi, ki biri gül kokladığı.  KOLEKSİYONER SULTANSultan Abdülaziz döneminde Paris’teki Goupil Galerisi’nden bol bol resim alınmış. Çoğunlukla natürmort ve manzara resimleri. Böylece ilk koleksiyoner Abdülaziz olmuş. Sultanlar dışında Mustafa Kemal Atatürk’ün de büyük boy bir resmi yer alıyor. Evet, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı olarak, neyse ki unutulmamış, koridorun bir kenarına yerleştiriliverilmiş bir tek resimle de olsa anılmış. Keşke bu kadar belli edilmeseydi Atatürk alerjisi, özel bir odada sergilenseydi, tek de olsa, o güzelim resmi!  Binanın tavan süslemeleri ise inanılmaz! Herhalde 7 yıl bunun için geçti, altın varaklar, desenler, o kadar süslü ki gezerken uzunca bir süreyi de sadece tavanlara ve kristal avizelere bakmak için ayırmalı. Bu arada sallanırsanız deprem oldu zannetmeyin, bina neden bilmem, arada bayağı sallanıyor! Görevlilere sordum, ahşap diye dediler.../Archive/2021/1/31/030951206-manset-kulturmaxrnk.jpgBinadaki en büyük resim ise bir av sahnesi, Fransız ressam Felix-Auguste Clement’in “Çölde Av” resmi, büyük salonlardan birinin bir duvarını boydan boya kaplıyor. Kanlar içinde bir karacayı yırtıcı kuşlar parçalarken av köpekleri dinlenmede. GÜVENLİK ZAYIFOrtalıkta dolaşan görevliler sadece güvenlikçi, fotoğraf çekilmesi yasak, bunu denetliyorlar. Bu arada Covid konusunda yeterli önlemin alınmamış olduğunu da söylemeliyim. İstiklal Caddesi’nde alışveriş yapmaya kalkın, her dükkâna girişinde ateşiniz ölçülüyor. Müzeye girişte galoş giyiyorsunuz ama İBB otobüsüne binerken sorulan HES kodunu ya da dükkâna girerken ölçülen ateşinizi kimse merak etmiyor! Ev hanımı titizliğinde aman halılar kirlenmesin, yüzlerce kişinin gezeceği yere halı döşeme fikri kimden çıktıysa? Resimler hakkında bilgi almak için elektronik rehberlik sistemi uygulandığını ise sonradan öğreniyorum, kimsede yoktu, belki de Covid yüzünden elden ele dolaşmasın diye kaldırdılar. Broşür yetersiz. Kitap varmış, onu da görmedim. Benim anlattıklarımla yetineceksiniz! Aklınızda olsun, pazartesi hariç 09.00-16.00 arası gezebilir, çıkışta deniz manzaralı kafede oturup çeşitli çayların tadına bakabilirsiniz, güzel havalarda bahçesi de çok keyifli olacaktır. Ne de olsa saraydasınız!   Yazgülü Aldoğan

Başkentteşehir merkezindeki 6 hastanenin kapatılmasıgündemde: Ankara’ya katkısıyok

Başkentte şehir merkezindeki 6 hastanenin kapatılması gündemde: Ankara’ya katkısı yok Ankara’da Etlik Şehir Hastanesi’nin açılmasıyla birlikte 6 hastanenin daha kapatılacağı ileri sürüldü. Kapatılacağı konuşulan hastaneler arasında, Dr. Sami Ulus Çocuk Hastanesi, Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Etlik Zübeyde Hanım Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ulucanlar Göz Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesi, Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin olduğu belirtilirken, söz konusu hastanelerin kapatılması sonucu şehir hastaneleri için kentteki 12 hastane de faaliyetlerine son vermiş olacak. Ankara’da 121 sivil toplum kuruluşundan oluşan ve Türkiye genelinde şehir hastaneleri uğruna kapatılan devlet hastanelerinin yeniden açılması için çalışan Hastanemi Açın Platformu’nun sözcüsü Dr. Beyazıt İlhan, “Şehir hastanelerinin finansman şekline karşıyız ama hiç olmazsa onlar açılıyor diye şehir merkezindeki hastaneler kapatılmasın” dedi. Eskişehir’deki devlet hastanesinin yıkıldığını da anımsatan İlhan, “Belli ki eski hastanelerin alanlarını ticari alana çevirmek için bir çaba var. Bizim de mücadelemiz olmasaydı muhtemelen Ankara’da Zekai Tahir Burak Hastanesi’nin bulunduğu yerler ticari alanlara dönüşmüş olacaktı” ifadelerini kullandı.  ‘YOLLAR AYRI PARA’Türkiye’de yeni hastanelerin bir ihtiyaç olduğunu ve eski hastanelerin de yenilenmesi gerektiğini söyleyen İlhan, sözlerini şöyle sürdürdü:“Şehir hastanelerinin yapımındaki plansızlık nedeniyle hastanelere ulaşımın sağlanması için yollar da yapılması gerekti. Ankara’da şehir hastanesinin yolları için 800 milyon lira harcandı. Bursa’da şehir hastanesi için raylı sistem ihalesi yapıldı ve yaklaşık 1 milyar 200 milyon lira para harcanacak. Hastanenin maliyetinin ötesinde yine paralar harcanıyor. Öte yandan, kapatılan Numune Hastanesi örneğinde gördük. ‘Bir kısmını yoğun bakım için açalım’ denildi, 750 bin lira harcandı. Her yönden yurttaşların zarar gördüğü bir durumla karşı karşıyayız.” KARAKOÇ: EN FAZLA 50 YATAK ARTACAKAnkara Tabip Odası Başkanı Ali Karakoç şehir hastanelerinin yatak kapasitesi bakımından Ankara’ya çok fazla bir katkısı olmayacağına dikkat çekerek, “Bu hastaneler kapatılırsa, Ankara’da yeni şehir hastanesinin açılmasıyla yatak kapasitesi sadece 10 ila 50 yatak arasında artacak. Ama 25 yıl boyunca kira garantisi, 10 yıl boyunca işletme garantisi verilecek. Özellikle kira garantileri de dolar endeksli” dedi. Şehir hastanelerine konum bakımından ulaşımın da zor olduğunu vurgulayan Karakoç, “Kapatılacağı söylenen hastaneler ulaşması kolay yerlerde. Ayrıca devasa olmadığı için hastane içi ulaşımı da kolay. Bu, hastalar için de sağlık çalışanları için de önemli. Ayrıca şehir hastanelerinin çoğunda sağlık çalışanlarının çalıştığı yerlerde camlar açılmıyor. Havalandırması sağlıksız bir ortam var” dedi. Sarp Sağkal




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter