Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Monday, 03.17.2025, 11:56 PM (GMT)

News - Haberler

Tartıştığıarkadaşınısokak ortasındaöldürenşahıs: "Şeytana benzettim ve bana silahçektiğini gördüm"

Tartıştığı arkadaşını sokak ortasında öldüren şahıs: "Şeytana benzettim ve bana silah çektiğini gördüm" Ankara'da Berke Bilge A., sokak ortasında tartıştığı arkadaşı Berkay Kesen'i tabancayla başından vurarak öldürdü. Gözaltına alınan Aslan'ın ifadesinde, "Onu şeytana benzettim ve bana silah çektiğini gördüm. Bu yüzden onu öldürdüm" dediği öğrenildi. Olay, saat 09.30 sıralarında Çankaya ilçesindeki Aydınlar Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, gece birlikte alkol alan Berke Bilge A. ile Berkay Kesen, cadde üzerinde yürürken henüz bilinmeyen nedenle tartışmaya başladı. Bu sırada belindeki tabancayı çıkaran Berke Bilge A., Kesen'i başından vurdu.Kesen kanlar içinde yere yığılırken, Berke Bilge A. olay yerinden kaçtı. Silah sesini duyan mahalle sakinlerinin ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri, yaptıkları ilk incelemede Kesen'in hayatını kaybettiğini tespit etti. Bölgede geniş güvenlik önlemi alan polis ekipleri, çevredeki vatandaşın ifadeleri üzerine kaçan Berke Bilge A'nın yakalanması için çalışma başlattı."ŞEYTANA BENZETTİM, O YÜZDEN ÖLDÜRDÜM"Bu sırada polis, olay yerine yakın Dikmen Caddesi üzerinde bir kişinin silahla havaya ateş ettiği ihbarını aldı. Bunun üzerine olay yerine giden polis ekipleri, havaya bir el ateş eden kişiyi gözaltına aldı. Yapılan incelemede, gözaltına alınan kişinin Ece Sokak'ta Berkay Kesen'i öldüren Berke Bilge A. olduğu tespit edildi. Aslan, verdiği ilk ifadesinde Berkay Kesen ile arkadaş olduklarını belirterek, "Kendimde değildim. Arkadaşımla alkol almıştık. Onu şeytana benzettim ve bana silah çektiğini gördüm. Bu yüzden onu öldürdüm" dediği öğrenildi. Berke Bilge A., Cinayet Büro Amirliği ekiplerince gerekli işlemler için emniyete götürüldü. Berkay Kesen'in cansız bedeni ise polisin olay yerinde yaptığı incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı DHA

Yüz silüetli dağda, tablo gibi manzara

Yüz silüetli dağda, tablo gibi manzara Antalya Hisarçandır'da, yüz silüetleriyle ünlü Dastaratacağı Dağı'nda güneşin batış anı, tablo gibi manzaralar ortaya çıkardı. Hisarçandır'da 1568 rakımlı Dastaratacağı Dağı, yüz silüetlerdini andıran yapısıyla dikkati çekiyor. Efsanelere de konu olan dağda güneşin batışından kısa süre önce çekilen fotoğraflar, tablo gibi manzara oluşturdu. Doğaseverlerin rotası üzerinde bulunan dağ, derin uçurumları ve Antalya manzarasıyla dikkati çekiyor./Archive%5C2021%5C1%5C31%5C130635238-yuz-siluetli-dagda-tablo-gibi-manzara_3.jpgDAĞIN EFSANESİDastaratacağı Dağı'nı özellikli kılan bir de hikayesi var. Yerel halk tarafından anlatılan hikayeye göre, bu bölgede çobanlar için kız çocukları sermaye olarak görüldüğünden babalar kızlarının evlenmesini istemezmiş. Bundan dolayı sevdikleriyle kavuşamayan kızlar babaları razı olsun diye, eski dilde 'dastar' olan başörtülerini bu dağdan aşağı atarak dilek dilermiş. Zamanla bu gelenek unutulup bir dağ adı olarak kalmış. DHA

DördüncüMatrix filminin ismi açıklandı

Dördüncü Matrix filminin ismi açıklandı Lana Wachowski'nin yönetmen koltuğunda oturduğu Keanu Reeves ve Carrie-Anne Moss gibi yıldızların yanı sıra Abdul-Mateen II, Jonathan Groff, Jessica Henwick gibi isimlerin oyuncu kadrosunda yer alacağı Matrix serisinin yeni filminin isminin belli olduğu aktarıldı. Son Matrix filmi Revolutions'ın üstünden 18 yıl geçmesinin ardından Matrix 4 nihayet bu yıl hayranlarına kavuşacak. Yeni filme dair pek fazla detay bilinmemekle birlikte filmin isminin ne olacağına dair ipuçları medyaya yansıdı.Independent Türkçe'nin We Got This Covered'dan aktardığına göre, merakla beklenen yapımlara dair bilgiler vermesiyle tanınan Daniel Richtman ve internetteki pek çok diğer söylenti yeni filmin isminin The Matrix: Resurrections (resurrection, diriliş anlamına gelen bir kelime - ed.n) olacağına işaret ediyor. Ancak henüz resmi herhangi bir açıklama yapılmış değil.Yapımdan veya koronavirüs pandemisinden kaynaklı herhangi bir aksaklık çıkmadığı durumda film 22 Aralık 2021'de vizyona girecek.Seride Neo karakterini canlandıran Hollywood yıldızı Keanu Reeves filme dair daha önce yaptığı açıklamada filmin bir aşk hikayesi olduğunu ve Lana Wachowski'nin harika bir senaryo yazdığını söylemişti. Matrix 4, 2021'nin merakla beklenen yapımları listesinde üst sıralarda yer alıyor.  cumhuriyet.com.tr

Bakanlık açıkladı:İşte ençok değiştirilen isim ve soyadları

Bakanlık açıkladı: İşte en çok değiştirilen isim ve soyadları İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre 2017 yılından bugüne kadar 260 bin 157 kişi soyadını, 124 bin 32 kişi ise ismini düzeltti. En çok “Çoşkun” soyismi “Coşkun” olarak, “Rabiye” ismini “Rabia” olarak değiştirildi. İçişleri Bakanlığı, yazım, imla hatası veya düzeltme işareti kullanılmasından kaynaklanan anlam değişlikleri nedeniyle yurttaşların yaptığı başvuru sayısını açıkladı. Bakanlığın verilerine göre 2017 yılından bugüne kadar 260 bin 157 kişi soyadını, 124 bin 32 kişi ise ismini düzeltti.“Çoşkun, Uğuz, İşik, Çinar, Top, Kör, Aydin, Dalkıç, Turğut, Kahriman vb.” soyadları ile “Rabiye, Hava, Esme, Yunis, Ümüt, Memet, Sümeyya, Firdes, Perişan, Sadet vb.” isimler mahkeme kararı aranmaksızın il ve ilçe idare kurulları tarafından değiştirildi. Ülke genelinde en çok 894 kişi “Rabiye” ismini “Rabia” olarak mahkeme kararı aranmaksızın düzeltildi. Onu sırasıyla 836 ile Hava, 526 ile Esme, 497 ile Yunis, 479 ile Ümüt takip etti. Ülke genelinde il ve ilçe nüfus müdürlüklerine yapılan başvurular kapsamında 766 kişi “Çoşkun” soyadını “Coşkun” olarak değiştirdi. Onu sırasıyla 645 ile Uğuz, 563 ile İşik, 472 ile Çinar, 385 ile Top takip etti.En çok ad ve soyadı düzeltmesi yapılan il İstanbul oldu. Bugüne kadar 19 bin 271 ad ve 45 bin 332 soyadı değişikliği yapıldı.İstanbul’u takiben; 7 bin 1 adet ile Ankara, 4 bin 254 adet ile İzmir, 3 bin 361 adet ile Diyarbakır, 3 bin 154 adet ile Antalya, 3 bin 13 adet ile Adana, 2 bin 940 adet ile Bursa, 2 bin 633 adet ile Şanlıurfa, 2 bin 628 adet ile Konya en çok ad düzeltmesi yapılan iller olarak sıralandı. 14 bin 904 adet ile Şanlıurfa, 14 bin 661 adet ile Ankara, 9 bin 536 adet ile Diyarbakır, 8 bin  260 adet ile Bursa, 7 bin 823 adet ile İzmir, 7 bin 647 adet ile Van, 7 bin 549 adet ile Gaziantep, 6 bin 599 adet ile Adana, 6 bin 476 adet ile Kayseri ise en çok soyadı düzeltmesi yapılan iller oldu. ANKA

ABD Guantanamo'daki tutuklulara Covid-19 aşısıyaptırmayacak

ABD Guantanamo'daki tutuklulara Covid-19 aşısı yaptırmayacak ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü John Kirby, Küba'nın Guantanamo Körfezi'ndeki tutukevinde bulunanları, yeni tip koronavirüse (Covid-19) karşı aşılama planının durdurulduğunu açıkladı. John Kirby, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, cezaevinde görevli askerlerin Covid-19'dan korunması için alınan önlemlerin gözden geçirildiğini kaydetti.Askerlerin güvende olması için yükümlülüklere uyulduğuna dikkati çeken Kirby, hiçbir Guantanamo tutuklusunun aşılanmayacağını ifade etti.VAKA SAYISI AÇIKLANMAMIŞTIGuantanamo'daki mahkumlar arasında şimdiye kadar Covid-19 vakası bildirilmedi, ancak ABD ordusu, salgının ortaya çıktığı ilk dönemde, güvenlik sebebiyle üslerdeki vaka sayısını açıklamama kararı almıştı.ABD ordusundan bu ay yapılan açıklamada, aşılama kampanyasının, tutukevinde görevli tüm personelin yanı sıra tutuklulara da uygulanacağı belirtilmişti.GUANTANAMO'DA 40 TUTUKLU MEVCUT44. ABD Başkanı Barack Obama, 2001'deki 11 Eylül saldırıları sonrası ABD'nin yurt dışında yakalayıp tutukladığı terör şüphelilerini topladığı Guantanamo Hapishanesi'ni kapatmayı taahhüt etmişti.Obama, Ocak 2017'nin başlarında, görevi Donald Trump'a devretmeden hemen önce Guantanamo'dan tutuklu nakletmiş ve hapishanede 40 kişi kalmıştı.Eski ABD Başkanı Trump, seçim kampanyası sırasında insan hakları ihlallerinin de söz konusu olduğu tartışmalı tutukevini kapatmayacağını açıklamıştı. cumhuriyet.com.tr

Macron'a Covid-19 ile ilgili 'bilimsel olmayan açıklama' suçlaması

Macron'a Covid-19 ile ilgili 'bilimsel olmayan açıklama' suçlaması AstraZeneca Oxford koronavirüs aşı üreticileriyle Avrupa Birliği arasında, beklenenden düşük sayıda aşı arzı konusunda kriz devam ediyor. Avrupa'daki aşı krizine, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, aşının belli yaş üstündeki kişilerde etkili olmadığını açıklayarak katıldı. Aşı talebini azaltmak için halkı yanlış yönlendirmekle suçlanan Macron, cuma günü yaptığı açıklamada;  AstraZeneca aşısının  60 yaş ve üstü kişilerde neredeyse etkisiz olduğunu söylemişti.AstraZeneca Oxford koronavirüs aşısını geliştiren bilim insanlarından Oxford Üniversitesi'nde tıp profesörü olan John Bell, BBC’ye yaptığı açıklamada, “Bunu nereden çıkardığından emin değilim, bunun, Bay Macron'un biraz talep yönetimi  yaptığından şüpheleniyorum. Herhangi bir aşınız yoksa yapabileceğiniz en iyi şey, talebi azaltmaktır” dedi. AVRUPA İLAÇ AJANSI: HENÜZ YETERLİ VERİ YOKAvrupa İlaç Ajansı,  Aşının, yaşlı insanlarda etkinliğini değerlendirmek için henüz yeterli kanıt olmadığını söylerken, aşının işe yaramayacağını düşünmek için hiçbir neden olmadığını söyledi. Aşı gelişimini denetleyen Bell, verilere göre,aşının  çok etkili bir aşı olduğunu, etkisini tüm yaş gruplarında gösterdiğini söyledi.NE OLDU?Ocak ayında AB liderleri, AstraZeneca’nın üretimin başlangıçta beklenen hacimlerin çok gerisinde kalacağını açıklamasına tepki göstermiş ve aşı krizi patlak vermişti. AstraZeneca, aşının Avrupa’daki üretim tesislerinde sorun olduğunu açıklamış bunun üzerine AB yetkilileri İngiltere’deki üretim tesislerinden aşının sağlanmasını talep etmişti. İngiltere’de yetkililer ise ülkede üretilen aşıların AB ülkelerine gönderilmesine olumsuz baktıklarını açıklamıştı.  DHA

ÖİV artışıyla yurttaşiletişime 74 TL daha fazla vergiödeyecek

ÖİV artışıyla yurttaş iletişime 74 TL daha fazla vergi ödeyecek Artan Özel İletişim Vergisi yurttaşı zorlayacak. Pandemi dönemi pek çok insan için internet aboneliğini zorunlu hale getirmişken bu artışla birlikte internet kullanımı daha pahalı hale gelecek. Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER) Özel İletişim Vergisi’nin (ÖİV)  yüzde 10’a çıkarılmasına ilişkin kararı değerlendirdi. ÖİV’in artırılmasının sektördeki işletmecileri özellikle internet hizmeti sağlayıcılarını zorlayacağını vurgulayan TELKODER bu artışın tüketicilerin en önemli haklarından biri olan haberleşme faaliyetlerini zorlaştıracağını ifade ediyor. Yakın zamanda 2020 yılı Aile Haberleşme Giderleri Raporu’nu da yayınlayan dernek 4 kişilik bir ailenin haberleşme giderinin vergiler dahil 3.737 TL olduğunu açıklamıştı. Dernek ÖİV’deki bu artışla birlikte bu ailenin 74 TL daha fazla vergi ödeyeceğine dikkat çekiyor. TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci şu ifadeleri kullandı:- TELKODER olarak her zaman, dünyanın hiçbir ülkesinde bulunmayan ve 1999 depremi nedeniyle geçici olarak getirilerek 2004 yılından itibaren kalıcı vergi haline getirilen Özel İletişim Vergisi’nin tamamen kaldırılması gerektiğini savunduk.İŞLETMECİLER HAZIRLIKLI DEĞİLDİ- Cumhurbaşkanlığı kararıyla yüzde 7,5 olarak uygulanan ÖİV’in yüzde 10’a yükseltilmesi devam eden taahhütlü sözleşmeler nedeniyle sektörde yer alan işletmeciler açısından sıkıntılara sebep olacak. Özellikle sabit internet sağlayıcıları taahhütlü anlaşmalar sundukları için ilk aşamada bu artışı faturalara yansıtmakta güçlük yaşayacak. Bir önemli sıkıntı da bu vergi artışlarının hemen uygulanmaya başlaması nedeniyle ortaya çıkacak, bu tür vergi artışlarında gerekli hazırlıkların yapılabilmesi için geçiş sürelerine ihtiyaç duyuluyor. Öte yandan bu vergi artışından yurttaşımız  da olumsuz etkilenecek.- Özellikle içinde bulunduğumuz pandemi dönemi pek çok insan için internet aboneliğini zorunlu hale getirmişken bu artışla birlikte daha pahalı hale gelecek olan internet abonelik fiyatları vatandaşları ekonomik olarak zorlayacak” diyor.1999 DEPREMİYLE HAYATIMIZA GİRDİ1999 yılının Kasım ayında hayatımıza giren ÖİV o dönem mobil internet ve mobil telefon hizmetlerinde yüzde 25, sabit internet ve sabit telefon hizmetlerinde ise yüzde 15 olarak uygulanıyordu. Şubat 2009’da sabit ve mobil internet servis sağlayıcılığı hizmetine ilişkin ÖİV yüzde 15’ten yüzde 5’e indirilmişti. Söz konusu kararın, haberleşme ve internet vergilerinin en yüksek olduğu ülkelerin başında gelen Türkiye’nin bu olumsuz durumunu bir nebze olsun hafifleteceğine inanılsa da; o dönemde de TELKODER yine vergilerin kademeli olarak düşürülmesinin ve 3 yıl içinde tamamen kaldırılmasının hem sektör hem de vatandaş açısında önemli olarak görüyordu.Ancak 2018’de ÖİV tüm hizmetlerde yüzde 7,5 olarak sabitlendi. Bu düzenleme GSM işletmecileri açısından olumlu karşılansa da internet servis sağlayıcıları ve vatandaşlar açısından olumsuz olarak değerlendiriliyordu. Geldiğimiz noktada 30 Ocak 2021 tarihi itibariyle yüzde 10’a sabitlenen bu verginin sektördeki tüm işletmecileri ve vatandaşları olumsuz etkileyeceği düşünülüyor. TELKODER vatandaşa büyük bir yük olduğunu vurgulayarak artık ÖİV’in tamamen kaldırılması gerektiğinin altını çiziyor. cumhuriyet.com.tr

Manisa'daki 2 bin 700 yıllık tümülüsler definecilerin hedefinde

Manisa'daki 2 bin 700 yıllık tümülüsler definecilerin hedefinde Manisa'nın Ahmetli ilçesinde bulunup UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Bintepeler Lidya Tümülüsleri'nden ikisinin iş makinalarıyla tahrip edilmesi sonrası bölgede kaçak kazılara karşı jandarma ekiplerinin devriye sayısı sıklaştırıldı. Manisa'nın Ahmetli ilçesinde M.Ö. 6. ve 7. yüzyıla tarihlenen Bintepeler Lidya Tümülüsleri'nden ikisinin iş makinasıyla tahrip edilmesi sonrası Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi'ndeki alanın korunması için çalışmalar hız kazandı.Manisa'nın Salihli, Ahmetli, Saruhanlı ve Gölmarmara ilçeleri arasında "Bintepeler" olarak bilinen bölgede, antik dönemde Lidya soyluları ve kraliyet ailesi üyelerinin defnedildiği iri ufaklı, 115 tümülüs bulunuyor.Ova üzerinde yükselen ve "Anadolu'nun piramitleri" olarak gösterilen tümülüsler, tarihi öneminin yanında coğrafi güzellikleriyle de çok sayıda ziyaretçiyi ağırlıyor.Kültür ve Turizm Bakanlığının çalışmasıyla 2013 yılında Sardes Antik Kenti ile UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınan Bintepeler Lidya Tümülüsleri, geniş bir alanda tarım arazilerine yayılmış olması nedeniyle zaman zaman kaçak kazılarla karşı karşıya kalıyor.En son 26 Ocak'ta, Ahmetli ilçesine bağlı Kendirlik Mahallesi yakınlarındaki 2 tümülüs, kimliği tespit edilemeyen kişilerce iş makinasıyla kazılarak tahrip edildi.Tümülüslerde define arama amaçlı kaçak kazılara karşı jandarma ekipleri devriye sayısını sıklaştırırken yöre halkından da tümülüslere yönelik müdahalelere karşı duyarlı olunması istendi.2 YILDA 66 DEFİNECİ KATILDIÖte yandan Ahmetli İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, kaçak kazılara karşı bölgede sürekli devriye görevi yapıyor.Yapılan önleyici kolluk hizmetleri kapsamında son 2 yılda, 26 kaçak kazıya suçüstü yapıldı.Kazı yaparken yakalanan 66 defineci gözaltına alınırken 5 kepçe, 3 dedektör, çok sayıda kazı ekipmanı ile 3 kamyon ele geçirildi. (AA) cumhuriyet.com.tr

Göreme Belde Belediye Başkanı: Peri bacalarının bazılarında yıkılma tehlikesi var

Göreme Belde Belediye Başkanı: Peri bacalarının bazılarında yıkılma tehlikesi var Nevşehir'de Göreme belde Belediye Başkanı Ömer Eren, "Peri bacalarının bazılarında kırılmalar olduğu için çökme ve yıkılma tehlikesi var. Bizim belediye olarak bunları yapabilecek yasal hakkımız yok, tehlikede olanların bir an önce sağlamlaştırılması gerekiyor" dedi. Nevşehir'de merkez ilçeye bağlı Göreme beldesindeki peri bacaları, her yıl milyonlarca turist tarafından ziyaret ediliyor. Göreme belde Belediye Başkanı Ömer Eren, dünyada UNESCO tarafından hem doğal ve hem de kültürel miras listesine alınan tek merkezin Kapadokya olduğunu belirtti. Eren, 1985 yılına kadar Göreme beldesindeki peri bacalarının yöre insanları tarafından yaşam alanı, ahır, samanlık, erzak deposu ve benzeri şekillerde kullanılmıştı. İnsan nefesinin bile bu alanların korunmasında son derece önemli olduğu bilinen bir gerçek.1985 yılından sonra peri bacalarının içinden insanlar çıkartıldığı için bu peri bacaları korumasız hale geldi. Peri bacalarının bazılarında kırılmalar olduğu için çökme ve yıkılma tehlikesi var. Peri bacalarında uçma tehlikesinde olanların temizlenmesi ve sağlamlaştırılmasının bir an önce yapılması gerekiyor. Bizim belediye olarak bunları yapabilecek hiçbir yasal hakkımız yok" dedi."BİRÇOK PERİ BACASI ÇÖKTÜ"Göreme Turizm Geliştirme Kooperatifi Başkanı Mustafa Durmaz ise, peri bacalarının yeterince korunmadığını belirterek, "Peri bacaları yok olma tehlikesi altındadır. 30-40 yıldır bu koruma alanları içerisinde bir tane peri bacası kurtarılamadı, birçok peri bacası çöktü ve yok oldu. Göreme beldesindeki onlarca peri bacası bakım ve onarım bekliyor. Peri bacaları yok oluyor, kültürel ve doğal varlıklarımız çökme tehlikesi ile karşı karşıya" diye konuştu. DHA

Şahin ve Türeci'nin ekibiçalışmanın ayrıntılarınıilk kez anlattı

Şahin ve Türeci'nin ekibi çalışmanın ayrıntılarını ilk kez anlattı Koronavirüs aşısı ile adlarını tüm dünyaya duyuran Türk bilim insanları Prof. Dr. Uğur Şahin ve Prof. Dr. Özlem Türeci'nin başında bulunduğu ekip, mRNA aşıları ile Multipl Skleroza (MS) çare olmayı umut ediyor. Geçen haftalarda dünyaca ünlü tıp dergisi Science'da yayınlanan çalışmada, mRNA aşısı ile farelerin bağışıklık sistemi 'eğitildi' ve vücudun kendi dokusuyla savaşarak MS'e yol açmasının önüne geçildi. Çalışmayı yürüten ekipten iki Türk bilim insanı, MS için tüm dünyada umut yaratan bu yeni gelişmenin detaylarını anlattı. Dr. Elif Diken ve Dr. Mustafa Diken çifti, çeşitli kanser türlerinin tedavisi için de mRNA aşıları üzerinde çalışıyor. Covid pandemisinde, hastalığa karşı hızla aşı geliştirilmesini sağlayan ve yüzde 90'ların üzerinde koruyucu olduğu ifade edilen aşı çalışmalarında, 'mesajcı RNA (mRNA)' teknolojisi, birdenbire tüm dünyanın gündemine oturdu. mRNA aşıları, Covid'de elde edilen bu başarı ile adını duyursa da aslında 20 yıldan fazladır kanser ve bazı bağışıklık sistemi hastalıklarının çözümü için "bağışıklık hücrelerini eğitmeye yönelik" tasarlanan bir yöntem. Çalışmalarını Almanya'da yürüten ve BionTech'in kurucusu Prof. Dr. Uğur Şahin ile Prof. Dr. Özlem Türeci'nin Covid aşısındaki bu başarısı, onları dünyanın gündemine taşırken, yıllardır yürüttükleri başka bir çalışmanın ilk sonuçları da bu kez, halen tedavisi olmayan Multipl Skleroz (MS) hastalığı için umut oldu.GELECEĞİN TEDAVİLERİ mRNA AŞILARINDA OLABİLİRBioNTech ile yine Almanya`nın Mainz şehrindeki Johannes Gutenberg Üniversitesi Tıp Fakültesi ve TRON Translasyonel Onkoloji Enstitüsü'nden bilim insanlarının yaklaşık 6 yıldır üzerinde çalıştığı MS aşısı, farelerde hastalığın gelişmesini önledi ya da geriletti. Aşı çalışmasıyla ilgili bilimsel makale, dünyanın en saygın tıp dergilerinden Science'a kabul edilerek 8 Ocak'ta yayınlanınca, Türeci ve Şahin çifti bir kez daha dünyanın gündemine oturdu. Araştırma ekibindeki 17 bilim insanı içinde yer alan ve ikisi de yıllardır Şahin ve Türeci çiftiyle çalışan TRON Translasyonel Onkoloji Enstitüsü İmmünoterapi Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Diken ve aynı enstitüde araştırmacı olarak görev yapan eşi Dr. Elif Diken, hem MS, hem de bazı kanser türlerinin tedavisine yönelik mRNA çalışmalarıyla ilgili detayları, ilk kez anlattı. Diken çifti, başta kanserler olmak üzere pek çok hastalık için geleceğin tedavilerinin mRNA aşılarında olabileceğini söyledi.‘İLGİ COVİD'E DÖNÜNCE MS MAKALESİ GECİKTİ’Dr. Elif Diken, Science'da da yayınlanan ve bilim dünyasında heyecanla karşılanan MS araştırmalarıyla ilgili, "MS'in tedavisini fareler üzerinde gösterdik. Fakat bu aslında daha çok bir başlangıç. İnsan çalışmalarına biraz daha yolumuz var. Tabii ki umut vadediyor bu sonuçlar. Ama insan çalışmalarının tamamlanması ve bir ürünün ortaya çıkması için zamana ihtiyaç var" dedi. Dr. Mustafa Diken ise "Bu proje bizim son 5-6 yıldır üzerinde çalıştığımız bir proje. Aslında Covid aşısından daha önce başladığımız, TRON'daki multidisipliner çalışma grubunun, aynı zamanda Johannes Gutenberg Üniversitesi Tıp Fakültesi ve BioNTech ile ortaklaşa yürüttüğü bir projeydi. Biz RNA aşılarını çok farklı hastalıklar üzerinde denemek için çalışıyoruz. Bu zaten Covid'den önce de yürütülen çalışmalardı. Aslında Covid'den dolayı makaleyi yayınlamamız biraz da gecikti. Çünkü daha önce tamamladığımız bir çalışmaydı ama yayınlanması zaman aldı, zira bütün ilgi Covid'e dönmüştü. Ama sonunda saygın bir bilimsel dergide yayınlayabildiğimiz için mutluyuz" şeklinde konuştu.GENÇ YAŞA SIĞDIRILAN BAŞARILI YÜKSELİŞMarmara Üniversitesi'nde Biyoloji Öğretmenliği okuduktan sonra yüksek lisansını Biyomühendislik Fakültesi'nde yapan ve 2013 yılında doktora yapmak üzere Almanya'ya giden Dr. Elif Diken (33), önce Johannes Gutenberg Üniversitesi Mainz Tıp Fakültesi'nde İnsan Genetiği Bölümü'nde doktorasını tamamladı. Ardından 2017'de yine aynı üniversiteye bağlı TRON Translasyonel Onkoloji Enstitüsü'nde doktora sonrası araştırmacı olarak çalışmaya başladı ve o tarihten bu yana da Prof. Dr. Uğur Şahin ile birlikte çalışmalarını yürütüyor. Onlarla çalışmayı büyük bir şans olarak gördüğünü söyleyen Dr. Elif Diken, "Bilimsel konularda çok cesurca davranıp yeni alanlara el attıkları için, bizim açımızdan büyük bir mesleki şans" dedi./Archive/2021/1/31/122507468-72b35064b1353deda36c227dff61dd88.jpg‘İKİSİ DE GERÇEKTEN ALÇAK GÖNÜLLÜ İNSANLAR’Aynı zamanda BioNTech Aşı ve İmmünoloji Bölümü Başkanı olarak da görev yapan Dr. Mustafa Diken (38) ise ODTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde okurken son sınıfta Şahin ve Türeci çiftiyle tanıştığını belirterek "Uğur ve Özlem hocaların daha önce üzerinde çalıştığı ve buldukları bir metot üzerine staj yaptım son sınıftayken. Onları makalelerinden bu vesileyle tanıyıp kendilerine başvurdum. 2005'de doktora yapmak için kabul aldım ve hala birlikte çalışıyoruz. Doktoramdan sonra da kurduğumuz şirketlerin hem kuruluşunda hem yönetiminde görev almaya başladım. BioNTech'de Aşı ve İmmunoloji bölümünün başındayım ama aynı zamanda MS çalışmasının yürütücülerinden biri olan TRON Araştırma Enstitüsü'nde İmmünoterapi Bölümü Başkan Yardımcılığı görevini yapıyorum. Uğur ve Özlem Hoca ile uzun süredir çalışıyorum. Hem bilimsel olarak, hem insan olarak çok iyi ve alçak gönüllü insanlar. Burada büyük bir grubu yönetiyorlar. Üniversite, enstitü ve BioNTech'de 1500 kişilik bir grubun başındalar" diye konuştu. BAĞIŞIKLIK HÜCRELERİ RNA İLE EĞİTİLİYORBağışıklık sisteminin, sinir hücrelerinin çevresinde bulunan "miyelin" kılıfını düşman olarak görüp buna saldırmasıyla oluşan MS hastalığının otoimmün bir hastalık olduğunu vurgulayan Dr. Elif Diken, kişinin kendi bağışıklık sisteminin, kendi doku hücrelerine zarar verdiğine dikkat çekerek, çalıştıkları mRNA aşısının bu mekanizmadan hareketle dizayn edildiğini söyledi ve şu bilgileri verdi: "Bu hastalığı yenmek için çıkış noktamız, bu bağışıklık hücrelerine, kendi hücrelerimize saldırmaması gerektiğini öğretmek. Bu aşıyla, vücudumuzda tanıyacağı moleküllere uygun gen bölgelerini RNA ile kodlayarak aslında bağışıklık hücreleri içerisindeki düzenleyici yapıdaki hücrelerin sayısını artırmak ve artık dokulara zarar vermesini engellemek amaçlandı. Tedavideki başarı sonrasında da yaptığımız analizlerde, gerçekten saldırgan bağışıklık hücrelerinde azalma ve düzenleyici, durdurucu bağışıklık hücrelerinin sayısında artış olduğunu gözlemledik. Yani planladığımız çalışmanın amacına uygun bir şekilde moleküler düzeyde bir cevap oluşturduğunu gördük"/Archive/2021/1/31/122529015-e3deffa67df9ba8f3298386808c2c195.jpg‘KÜTÜPHANENİN TAMAMINI DEĞİL TEK KİTABI TANITIYORUZ’MS hastalarında bağışıklık baskılayıcı tedaviler kullanıldığını, bunun da vücudu diğer tehditlere karşı savunmasız bırakabildiğini ve tam olarak çözüm olamadığını vurgulayan Dr. Mustafa Diken de "Buradaki amaç, RNA ile (hücreye) sadece istediğimiz mesajı vererek, yani bütün bir kütüphaneyi durdurmayı değil; sadece belirlediğimiz bir kitabı oradan seçip, onu hücreye tanıtarak, sadece ona karşı bir cevap oluşturmayı sağlamak. Böylece bu yöntem çok daha özel, sadece MS'e karşı olan bir bağışıklık cevabını baskılayarak, diğer hastalıklara karşı olan bağışıklık yanıtında bir etki yapmıyor. Çalışmamızda başka herhangi bir aşılamaya ya da bir virüs atağına karşı farelerde bir değişiklik olmadı. Ama MS oluşmasında ya da oluşan MS'in düzeyinde belirgin ölçüde gerilemeyi sağladı. Bu da tedavi ederken, vücutta başka bir şeye zarar verilmesini ya da vücudun başka bir tehdide karşı savunmasız bırakılmasını önlüyor. Bu açıdan RNA çok özel bir molekül" diye konuştu.‘mRNA GENETİĞİ DEĞİŞTİRMİYOR, HÜCREYİ EĞİTİYOR’mRNA'nın çok modüler (uyarlanabilir) bir çalışma platformu sağlayabildiğini ve bu özelliği ile kanser ve diğer hastalıkların tedavisinde de kullanılabildiğini belirten Dr. Mustafa Diken, sözlerini şöyle sürdürdü: "mRNA molekülünün Kovid aşılarındaki başarısı aslında RNA'nın ne kadar güvenilir, etkin ve aynı zamanda hızlı bir şekilde üretilebildiğini gösterdi. Bu anlamda diğer hastalıklar için de mRNA'nın artık hızlı bir şekilde ilerleme kaydedeceğine inanıyorum. RNA molekülünün güzel bir avantajı, belli bir yarı ömrü var. Hücreye girdikten sonra proteini kodlayıp daha sonra kendisi hücredeki mekanizmalar tarafından parçalanarak yok ediliyor. Yani hücrenin genetiğini değiştirmekten çok, hücreyi bir anlamda istediğimiz ölçüde ve istediğimiz süre boyunca modüle etmiş (uyarlamış) oluyoruz. Kanser aşılarında bunu, kansere özgü molekülleri hücreye tanıtmak için kullanırken; Covid aşısında, virüsün belli moleküllerini hücreye tanıtmak için kullanıyoruz. (Bağışıklık sistemine bunlarla 'savaşmayı' öğretiyoruz) Son çalışmamızda ise MS'e özgü molekülleri hücreye tanıtarak, bu sefer kanser ve Covid'den farklı olarak, bunların aslında 'bağışıklık sisteminin dostu' olduğunu ve 'saldırmaması, savaşmaması'  gerektiğini hücreye öğretiyoruz. Yani kanser ve Kovid aşılarının tam tersi bir mekanizmayı harekete geçirmiş oluyoruz. Aslında temel mantık aynı, sadece madalyonun iki yüzü gibi"BAŞARI ARAŞTIRMALARA DAHA ÇOK FON GETİRECEKmRNA teknolojilerinin ardında uzun yıllara dayanan bir bilgi birikimi olduğunu belirten Dr. Elif Diken, "Aslında bu pandemi ile birlikte herkes tarafından öğrenildi ama mRNA çalışmaları uzun yıllardır yapılıyordu. mRNA aşılarının en güzel yanı da göreceli olarak hızla değiştirilebilir olması ve amaca uygun tekrar düzenlenebilmesi. Mustafa'nın dediği gibi, biz daha çok kanser alanında kullanıyorduk ama bu çalışma (MS) ile birlikte gösterdik ki aslında bağışıklık sistemini tersi yönde de aktive edebiliriz ya da baskılayabiliriz. Çalışmanın en büyük özgünlüğü de böyle bir sistemin aslında tersi yönde de uygulanabilir olduğunu göstermesiö diye konuştu. Covid aşılarında elde edilen başarının, mRNA çalışmalarına ilgiyi artıracağını düşündüğünü söyleyen Dr. Mustafa Diken, "Eskiden bu araştırmalara fon bulmakta güçlük çekilirken şimdi artık devletlerin ve üniversitelerin RNA ile ilgili çalışma yapmak isteyen araştırma gruplarına daha çok fon ayıracağını düşünüyoruz. Bu da sadece bizim değil, başka araştırmacıların da katılımıyla bu işlerin daha hızlı bir şekilde, başka hastalıklar için de kullanılabilmesini sağlayacak" dedi.KİŞİYE ÖZGÜ KANSER 'AŞILARI' OLACAKDr. Mustafa Diken, Covid için bu kadar hızla aşı geliştirilebilirken kanser için neden halen uzun yıllardır mRNA çalışmalarının yapılıyor olduğu hakkında ise şu bilgileri verdi: "Kanser karmaşık bir hastalık. Tek tür bir hastalık değil ve çok değişik kanser türleri var, aynı zamanda her kanser türü de her hastada farklı özelliklere, farklı ilerleyişe sahip. O yüzden de kansere özgü molekülleri bulmak daha uzun sürüyor. Ayrıca kanser kendi hücrelerimizden çıktığı için bağışıklık sistemine bunu tanıtmak her zaman kolay olmayabiliyor. Covid bir patojen, dışarıdan gelen bir virüs. Bağışıklık sistemimiz zaten buna karşı savaşmak için programlanmış bir sistem. Ama kanser kendi içimizden bir oluşum olduğu için bağışıklık sisteminin normalde ilk yaptığı tabii ki kanser hücresine herhangi bir tepki vermemek. Yani ilk başta kontrol etmeye çalışsa da, daha sonra kendi hücremiz olduğu için tümör hücrelerinin etkisiyle bağışıklık baskılanıyor. (Kansere karşı savaşmayı bırakıyor) Bizim mRNA ile amacımız, bağışıklık sistemini kansere özgü moleküllere karşı aktive etmek. Elif de bu konuda çalışıyor, kansere özgü molekülleri bulmak, bunları karakterize etmek çok vakit alan bir işlem. Hem bizim hem diğer grupların yaptığı çalışmalarda da artık kişiye özgü kanser aşılarına doğru gidiyoruz. Her kişinin kendi tümörüne özgü molekülleri bularak bunları kodlayan mRNA aşıları geliştiriyoruz. Böylece kişiye özel aşılar yaparak daha etkin olabileceğimizi düşünüyoruz. Bu nedenlerle kansere karşı mRNA aşıları Covid aşısı kadar hızlı olamayacak, daha uzun süreçler gerekiyor." Kanser aşılarının bireysel bağışıklık yanıtı nedeniyle herkeste aynı etkiyi veremeyeceğini söyleyen Dr. Elif Diken ise "Tek bir kanser aşısı, her hastada aynı etkiyi göstermeyebilir. Bir hasta bundan çok iyi bir şekilde yararlanabilirken başka bir hastada tabii ki kanser hücresinin genetik yapısı farklı olduğu için daha az etki sağlayabilir. Bu da bizi Mustafa'nın da belirttiği gibi, kişiye özgü, hastaya özgü kanser aşıları geliştirmeye ve üretmeye itiyor. Bu nedenle öncelikli amacımız tabii ki genel, birçok kişiye uygulanabilecek bir aşı üretmenin yanı sıra, aynı zamanda da kişiye özgü bir çözüm bulmak" dedi.SADECE COVİD VE KANSER DEĞİL, OTOİMMÜN HASTALIKLAR İÇİN DE UMUTDünyada birçok farklı kanser türüne karşı RNA aşılarının klinik çalışmaların da yapıldığını, yani bazı hasta gruplarında denendiğini anlatan Dr. Mustafa Diken, şu bilgileri vererek sözlerini noktaladı: "Çeşitli aşamalarda denenen RNA aşıları var. Özellikle melanoma, yani cilt kanseri, akciğer kanseri, prostat kanseri gibi türlerde şu an denemeler devam ediyor. Zamanla RNA aşılarına olan ilginin ve fonun artması ile beraber, diğer kanser türlerine karşı da aşılar geliştirilecek ve denenecektir. RNA modüler (uyarlanabilir) bir platform olduğu için, o kansere özgü molekülleri bulduğumuz zaman, RNA'ya bunları kodlatarak bağışıklık sistemini kansere karşı savaşmak için eğitebileceğimize inanıyoruz. Bağışıklık sistemi hastalıklarında ise bağışıklık sisteminin saldırdığı molekül hedefleri farklı olsa da bu saldırı mekanizmaları benzer. Bağışıklık sistemi belli bir dokuya ait hücreyi, oradaki bir molekülü tanıyarak bir cevap oluşturuyor. Biz bu otoimmün hastalığa sebep olan hedef molekülleri bilebilirsek, bunları yine aynı kanserde olduğu gibi, RNA ile kodlayarak, bu tür hastalıklar için de tedaviler geliştirebiliriz. Mesela diyabet gibi ya da diğer otoimmün hastalıklar gibi. Tabii ki bunların hem klinik öncesi denemelerde, daha sonra da klinik açıdan ispatlanması lazım. Örneğin şu an klinik öncesi MS çalışmamızda gösterdiğimiz başarıdan cesaret alarak klinik çalışmalarla MS hastalarında da bu aşıyı denemek istiyoruz. Ama bunun için önümüzde hala bir yol var. Farelerde yaptığımız çalışmalar umut verici olsa da bunların rüştünün aynı Kovid aşısında olduğu gibi klinikte de ispatlanması lazım" (DHA)

İzmir'de enginar hasadına başlandı

İzmir'de enginar hasadına başlandı Türkiye'nin enginar ihtiyacının önemli bölümünün karşılandığı İzmir'de hasat başladı. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye'de 2019'da 39 bin 71 ton enginar üretildi. Toplam üretimin yüzde 35'inin karşılandığı İzmir, ilk sırada yer aldı.Ağustos ayının ortalarında toprakla buluşan enginarın hasadı ocak ayında başlıyor. Sabahın erken saatlerinde başlayan hasat, yağmura ve soğuk havaya rağmen gün boyu sürüyor.Nisanın ortasına kadar hasadı devam eden enginar, iç pazarın yanında yurt dışına da satılıyor.Tarlada adet başına fiyatı 2,5-3 liradan satılan enginar, geçen seneye göre artan rekoltesiyle üreticileri sevindiriyor./Archive/2021/1/31/121117501-1.jpg"2021'DE DE ÜRETMEYE DEVAM EDECEĞİZ"İzmir Tarım ve Orman Müdürü Mustafa Özen, AA muhabirine, Türkiye'nin kışlık sebze üretim merkezinin İzmir olduğunu söyledi.Kentte enginar üretiminin en fazla Çeşme ilçesinde yapıldığını anlatan Özen, ilçede turizmin yanında çok ciddi bir tarım potansiyeli olduğunu aktardı.Özen, İzmir olarak 2020'de çok bereketli bir sezon geçirdiklerini belirterek, "Bitkisel üretimin bütün çeşitliliğinde çok güzel artışlar sağladık. Üreticimiz de 2020'de ürettiklerinin karşılığını büyük oranda aldı. 2021'de de inşallah üretmeye devam edeceğiz." dedi.Tarım ve Orman Bakanlığınca çiftçinin alın terinin korunması için Dijital Tarım Pazarının hayata geçirildiğini hatırlatan Özen, bölge üreticilerin pazar sorunu yaşamadığına işaret etti./Archive/2021/1/31/121116314-3.jpgREKOLTE YÜKSEKEnginar üreticilerinden İbrahim Çetin, yaklaşık 30 yıldır enginar ürettiğini, son yıllarda ürüne olan ilginin memnuniyet verici olduğunu belirtti.Çetin, "Bu sene fiyatlardan memnunuz. Ancak salgın nedeniyle pazarların kapanması satışlarımızı etkiledi. Geçen sene verim çok azdı. Normalin altındaydı. Fakat bu sene iyi. Rekolte sevindirici." diye konuştu. cumhuriyet.com.tr

Limonluçay bağışıklığıgüçlendiriyor, kanser riskini azaltıyor

Limonlu çay bağışıklığı güçlendiriyor, kanser riskini azaltıyor ABD’de yapılan araştırmaya göre, limonlu çayın ömrü uzattığı ve kanser riskini azalttığı açıklandı. İçerdiği kalsiyum, magnezyum, C vitamini, biyoflavonoidler ve pektin gibi bileşenlerle bağışıklığı güçlendiren limonun enfeksiyonları yüksek oranda azalttığı belirtildi. ABD’li bilim insanları tarafından yapılan araştırmaya göre limonlu çayın kanser riskini çok aza indirdiği ve ömrü uzattığı açıklandı.Express’in haberine göre, araştırmacılar eski Mısırlıların, limonun çeşitli zehirlere karşı etkili olduğu inancını test etmeye karar verdi. Araştırma sonucu, limonun güçlü antibakteriyel, antiviral ve bağışıklık sistemini uyarıcı özelliklere sahip sonucuna varıldı.BAĞIŞIKLIĞI GÜÇLENDİRİYORLimonun faydaları arasında karaciğeri temizlemesi yer alıyor. Ayrıca içerdiği kalsiyum, magnezyum, C vitamini, biyoflavonoidler ve pektin gibi bileşenler bağışıklığı güçlendiriyor, enfeksiyonlarla mücadele ediyor ve ömrü uzatıyor.Limonun çayla birleşmesi ise vücudun bu meyveden antioksidanları alma kabiliyetini yüzde 80 artırıyor.(NTV) cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter