News - Haberler
İdo ve Budo'da bazıseferler iptal edildi
İdo ve Budo'da bazı seferler iptal edildi figure > İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) ve Bursa Deniz Otobüsleri'nin (BUDO) bazı seferleri Marmara Denizi'ndeki olumsuz hava koşulları nedeniyle iptal edildi. İDO'nun iptal ettiği seferler şöyle:07:45 Kabataş-Kadıköy-Bursa 07:45 Bandırma-Yenikapı-Bostancı 08:30 Bursa-Armutlu-Armutlu Tatil Köyü-Yenikapı-KadıköyBUDO'da iptal edilen seferler şöyle:07:00 Bursa (Mudanya) - İstanbul (Eminönü/Sirkeci)09:30 Bursa (Mudanya) - İstanbul (Eminönü/Sirkeci)09:30 Bursa (Mudanya) - Armutlu (İhlas)09:30 İstanbul (Eminönü/Sirkeci) - Bursa (Mudanya)10:00 Armutlu (İhlas) - İstanbul (Eminönü/Sirkeci) DHAApple, "iPhone bataryalarıdavası"nın kapanmasıiçin 113 milyon dolarödeyecek
Apple, "iPhone bataryaları davası"nın kapanması için 113 milyon dolar ödeyecek figure > Apple'a karşı açılan davada, kullanıcıları sıklıkla yeni modelleri almaya teşvik etmek için şirketin iPhone yazılım güncellemeleriyle telefonları büyük oranda yavaşlattığı suçlaması yapılıyor. Apple, suçlamaları düşürmek için 113 milyon dolar ödeyerek uzlaşma yoluna gidiyor. Getty ImagesApple'a karşı açılan davada, kullanıcıları sıklıkla yeni modelleri almaya teşvik etmek için şirketin iPhone yazılım güncellemeleriyle telefonları büyük oranda yavaşlattığı suçlaması yapılıyor. Apple, suçlamaları düşürmek için 113 milyon dolar ödeyerek uzlaşma yoluna gidiyor.ABD'nin davaya müdahil olan 33 eyaleti, Apple'ın eski iPhone modellerinde bataryaları özellikle çabuk tükenecek şekilde ürettiğini savundu. "Batarya ömrünü uzatma" gerekçesiyle yapılan yazılım güncellemeleri de, telefonların hızını büyük oranda düşürdü. Bu durum, yeni modellerin satışını artırdı.Milyonlarca kullanıcı, iPhone 6, 7 ve SE modellerindeki güncellemelerin ardından performans düşüklüğünden olumsuz etkilendi. 2016'da ortaya çıkan skandal, ABD'de "bataryagate" olarak anılıyor.Apple, davayla ilgili yorum yapmadı. Ancak daha önceki açıklamalarında, uzun vadede bataryaların ömrünü uzatmak için telefonların performansının düşürüldüğünü savunmuştu.Apple, Mart ayında benzer bir konuda açılan farklı bir davada da uzlaşma yoluna gitmiş ve 500 milyon dolar ödemeyi kabul etmişti.2016'da Apple, iPhone'un 6, 7 ve SE modellerinde yazılım güncellemesi yapmış; bunun sonucunda telefonların hızı büyük oranda düşmüştü.BEKLENMEYEN YAVAŞLAMAApple, 2017'de bu modelleri özellikle yavaşlattığını kabul etmiş; ancak gerekçe olarak kullanıcıların batarya ihtiyaçlarının giderildiğini çünkü güncellenen yazılımla daha az batarya kullanıldığını savunmuştu.Davacı eyaletler ise Apple'ın "aldatıcı şekilde hareket ettiğini" savunmuş ve ya bataryaların değiştirilmesi ya da en başından yazılım güncellemesinin hedefini açıklaması gerektiğini söylemişti.Apple, yazılımdaki yavaşlamanın finansal kazanç için yapıldığı iddialarını reddediyor.Ancak dava açılan eyaletlerden biri olan Arizona'da Avukat General Mark Brnovich, "Güncelleme sonrası yaşanan yavaşlama karşısında milyonlarca kullanıcı, daha iyi hizmet alabilmek için tek çözümün iPhone'un yeni modellerinden birini satın almak olduğuna karar verdi. Apple elbette ki bu durumun satışlarına yapacağı olumlu etkinin tamamen farkındaydı." açıklaması yaptı.Davanın sonlanması için uzlaşma yoluna gitmeyi kabul eden Apple, halen yanlış bir adım atmadığını ve kanunları ihlâl etmediğini savunuyor.Ödeyeceği 113 milyon doların yanı sıra şirket, gelecekte batarya yönetimi konusunda yazılım güncelleme notlarında, internet sitesinde ve 'ayarlar' bölümünde detaylı bilgi vermeyi kabul etti. BBC Türkçeİzmir’de AKP’li olan bazısağlıkçalışanları, ekiplere girmemek için siyasi arıyor
İzmir’de AKP’li olan bazı sağlık çalışanları, ekiplere girmemek için siyasi arıyor figure > Bulaş riski oranı fazla olduğu için İzmir’deki bazı sağlık çalışanlarının AKP yöneticilerini ve İzmir milletvekillerini arayıp “Bizi filyasyonda görevlendirmesinler. Çocuğum var†diyerek torpil istediği belirtildi. Türkiye genelinde koronavirüs salgını tırmanışa geçerken sokakta temaslı taraması yapan filyasyon ekipleri gece gündüz çalışmaya devam ediyor. Ancak İzmir’de AKP’li olan bazı sağlık çalışanlarının filyasyon ekibinde görev almamak için siyasi torpil arayışına girdiği ortaya çıktı. Görevlilerin risk oranı fazla olduğundan görevlendirme yapılmaması için AKP yöneticilerini ve İzmir milletvekillerini arayıp “Bizi filyasyon ekibinde görevlendirmesinler. Çocuğum var†diyerek torpil istediği belirtildi. AKP’lilerin ise görevlendirme yapan il sağlık müdürlüğüne isim listesi gönderdiği iddia edildi. Siyasi torpil yanında hastane yöneticilerinin de AKP’li olmayan sağlık çalışanlarını sürekli filyasyon ekibine yazdığı öğrenildi. Aylardır filyasyon ekibinde görev yapan sağlık çalışanları, “Bizim de çocuklarımız ve ailemiz var. Siyasi düşüncemiz farklı olduğu için sürekli bize görev yazıyorlar. AKP’li olanlar ise isimlerini yazdırarak görev almıyorlar†diyerek ayrımcılık yapılmasına tepki gösterdi.SİYASETİ KARIŞTIRMAYINBirlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol da filyasyon ekibinde görevli sağlık çalışanlarına ayrımcılık ve torpil yapıldığına şahit olduğunu söyledi. Doğruyol, “Filyasyon görevine gitmemek için sağlık çalışanları siyasilerden torpil arıyor. Filyasyon ekibi dağılmış ve tükenmiş durumda. Siyasiler, sağlık çalışanlarının üzerinden elini çeksin. Bürokratları rahat bıraksınlar. Bu benim partilim, bu benim yakınım mantığından vazgeçsinler. Bu alanda çalışan personeller arasında eşitlik istiyoruz†dedi. Doğruyol, ayrıca filyasyon ekiplerinin, merkeze uzaktaki ilçelere toplu taşıma ile gönderilmelerinin kabul edilemez olduğunu belirtti. Mehmet İnmezKanalİstanbul’u‘devlet projesi’yapan başmüfettiş, bakan Soylu’nun partidaşı
Kanal Ä°stanbul’u ‘devlet projesi’ yapan baÅŸmüfettiÅŸ, bakan Soylu’nun partidaşı figure > Kanal Ä°stanbul’u “devlet projesi†olarak deÄŸerlendirerek Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Ekrem Ä°mamoÄŸlu hakkında inceleme baÅŸlatan İçiÅŸleri Bakanlığı Mülkiye BaÅŸmüfettiÅŸi Mehmet UÄŸur Kılıç’ın, İçiÅŸleri Bakanı Süleyman Soylu’nun geçmiÅŸte partidaşı olduÄŸu belirlendi. BaÅŸmüfettiÅŸ M. UÄŸur Kılıç, 2002’de Süleyman Soylu ile birlikte DYP’den milletvekili adayı oldu. 2007’de de Soylu’nun daha sonra genel baÅŸkan seçileceÄŸi Demokrat Parti’den aday olan Kılıç, emekli olmasına karşın AKP döneminde yeniden Mülkiye BaÅŸmüfettiÅŸi yapıldı. İstanbul BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanlığı’nın “Ya Kanal Ya Ä°stanbulâ€, “Kanal Ä°stanbul’a Kimin Ä°htiyacı Var†afiÅŸ ve duyuruları üzerine İçiÅŸleri Bakanlığı Mülkiye MüfettiÅŸliÄŸi geçen günlerde inceleme baÅŸlattı. İnceleme, emekli olduktan sonra 2019 yılında CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın imzaladığı kararname ile yeniden açık bulunan Mülkiye BaÅŸmüfettiÅŸliÄŸi’ne atanan ve Ä°stanbul Grubu MüfettiÅŸliÄŸi’nde göreve baÅŸlayan Mülkiye BaÅŸmüfettiÅŸi Mehmet UÄŸur Kılıç’a verildi. Mehmet UÄŸur Kılıç, Ekrem Ä°mamoÄŸlu’na 9 Kasım’da gönderdiÄŸi ve yazılı ifadesini istediÄŸi resmi yazısında, “Ya Kanal Ya Ä°stanbul ÅŸeklindeki afiÅŸle uluslararası hukuk boyutu bulunan, aynı zamanda yabancı devletleri de ilgilendiren, devlet politikası haline gelen, siyasi alana taalluk eden ve devletin egemenlik yetkisine iliÅŸkin bulunan bir konuya, kamu kaynağı kullanmak suretiyle karşı çıkmanın hukuka aykırı olduÄŸuâ€nu ileri sürdü. İncelemeyi baÅŸlatan Mehmet UÄŸur Kılıç’ın, baÄŸlı bulunduÄŸu İçiÅŸleri Bakanı Süleyman Soylu ile geçmiÅŸte aynı partilerde siyaset yaptığı saptandı. Mehmet UÄŸur Kılıç, 2002 genel seçimlerinde Gaziantep’te DYP listesinden 5. sırada milletvekili adayı oldu. Aynı seçimlerde Süleyman Soylu, DYP’den Ä°stanbul 2. Bölge üçüncü sıradan adaydı. Mehmet UÄŸur Kılıç, 2007 seçimlerinde bu kez DYP ve ANAP’ın birleÅŸmesi sonucu yeniden kurulmuÅŸ olan Demokrat Parti’den Gaziantep 3. sıra milletvekili adayı oldu. O seçimden bir süre sonra aynı partinin üyesi olan Süleyman Soylu Demokrat Parti Genel BaÅŸkanlığı’na getirildi.AÄ°LEDEN DP’LÄ° VE AP’LÄ°LERMehmet UÄŸur Kılıç, Süleyman Soylu gibi Demokrat Partili (DP) ve eski Adalet Partili (AP) bir aileden geliyor. BaÅŸmüfettiÅŸ Kılıç’ın babası Mehmet Kılıç, Adalet Partisi’nde Gaziantep milletvekili ve senatörlüğü yapmıştı. M. UÄŸur Kılıç’ın kuzeni Sabit Kılıç da Gaziantep Demokrat Parti Ä°l BaÅŸkanlığı’nı üstlenmiÅŸti. cumhuriyet.com.trBakan Koca’nın kurucusu olduÄŸu hastanenin rektörübakan yardımcılığına getirildi
Bakan Koca’nın kurucusu olduğu hastanenin rektörü bakan yardımcılığına getirildi figure > Yeni hükümet sistemiyle devleti şirket gibi yöneten iktidar, Sağlık Bakanlığı’nda değişikliğe gitti. Erdoğan, Bakan Yardımcısı Muhammet Güven’i görevden aldı. Yerine İstanbul Medipol Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sabahattin Aydın atandı. Kabine toplantısının ardından açıklanan yeni kısıtlamaların hemen ardından, Sağlık Bakanlığı’nın bütçesinin komisyonda görüşmelerinin gerçekleşeceği gün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan kararla Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Güven görevden alındı. Güven’in yerine Bakan Koca’nın kurucusu olduğu İstanbul Medipol Üniversitesi’nin rektörü Prof. Dr. Sabahattin Aydın atandı. Bakanlık, salgın sürecinde yaşanan üst düzey görevden alım için resmi bir açıklama yapmadı. Edinilen bilgiye göre Bakan Koca ve Güven arasında uzun süredir anlaşmazlık yaşanıyordu. Bu anlaşmazlıkların, son dönemde özellikle salgın yönetimi konusunda arttığı öğrenildi. Güven’in, tedbirler konusunda Koca ile tartışma yaşadığı ve bu nedenle daha uyumlu olacak bir ismin getirilmek istendiği kaydedildi. Bunun için de Güven’in yerine Koca’nın kurucusu olduğu Medipol’den bir ismin tercih edildiği aktarıldı. Ayrıca, salgın yönetiminin başarısızlığını bir kişiye yükleyerek “yeni bir salgın yönetimi yapıyoruz†algısı oluşturulmak istendiği de belirtildi. Sağlık Bakanlığı’nda pandemi süresince çok sayıda üst düzey görevden alma ve istifa gerçekleşti. İlk görevden alma koronavirüs tanı kitlerine onay yetkisini elinde bulunduran Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarları ve Biyolojik Ürünler Dairesi Başkanlığı’nda yaşandı. Daire Başkanı Prof. Dr. Selçuk Kılıç görevden alındı. Kılıç’ın tanı kitlerinde yaşanan bir sorun nedeniyle görevden alındığı iddia edildi ancak iddialar yalanlandı. Kamu Hastaneleri Genel Müdürü Hilmi Ataseven ise eylül ayında istifa ettiğini duyurdu.ATAMALARIN ADRESİSağlık Bakanlığı’nın kurduğu Uluslararası Sağlık Hizmetleri A.Ş’de (USHAŞ) de Medipol Sağlık Grubu’nda bir dönem yöneticilik yapan Cevat Şengül haziran ayında istifa etmiş, yerine Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmetler Bölümü Başkanı Salih Kenan Şahin getirilmişti. Sarp SağkalUzmanlar: Mışgibiönlemler salgınıkontrol altına almaktan uzak
Uzmanlar: Mış gibi önlemler salgını kontrol altına almaktan uzak figure > Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı koronavirüs önlemlerini değerlendiren uzmanlar, “Yapıyor olmak için alınan kısıtlamalar. Salgını bastırma değil hafifletme stratejisi izlendi. Şimdi de aynı†dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı koronavirüste yeni önlemleri değerlendiren uzmanlar, bu kısıtlamaların salgın ile mücadelede çok fazla etkili olmayacağını belirterek “Yapıyor olmak için alınan bazı kısıtlamalar bunlar†dediler. 14 günlük, hatta 28 güne varan tam kapamalarla salgının bastırılabileceğini vurgulayan uzmanlar, yeni salgın politikasının acilen hayata geçirilmesi gerektiğini yinelediler.‘BASTIRMA DEĞİL HAFİFLETME’HALK SAĞLIĞI UZMANI PROF. DR. NİLAY ETİLER:Salgınla mücadelede iki temel strateji var. Biri salgını bastırma, diğeri de hafifletme. Türkiye’de en başından beri salgını hafifletme stratejisi izlendi, bastırma stratejisi izlenmedi. Kararlara baktığımızda yine bu hafifletme stratejinin devamı olduğunu görüyoruz. Bunun etkisinin daha az olacağını tahmin etmek zor değil. Yoğun bakım yataklarında sıkıntı var, hastaneler dolu. Muhtemelen bu durumu birazcık durdurmak için yapılmış bir şey. En başından beri ekonomik gerekçelerle etkili bastırma önlemleri alınmadı. Artık neredeyse 8. ayı geride bıraktık. Salgın ile ilgili uzayan bu süreç özellikle daha düşük gelirli, esnaf, hizmet sektöründe çalışan asgari ücretle çalışan insanları etkiliyor. Ekonomik kaygılarla yapılan bu salgın yönetimi ve tercihi, aslında bütününe baktığımızda daha büyük bir kayba neden oluyor gibi duruyor.‘SORUNU ÇÖZMEYECEK’BURSA ULUDAĞ ÜNIVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. KAYIHAN PALA:Alınan kararların sağlık çalışanları ve sağlık sistemi için bir nefes alma sağlayabilme ihtimali olduğunu ama sağlık sisteminin yanıt verme kapasitesi açısından içinde bulunduğumuz durumu çözmeye yetmeyeceğini düşünüyorum. Tam kapanmadan kastımız bu virüsün en uzun kuluçka süresi olan 14 gün boyunca İstanbul başta olmak üzere bütün yurdu da içerecek şekilde, tam kapanma. Hatta hatta mümkünse bunun iki katı kadar 28 gün kadar kapanmanın gerekli olduğu kanısındayım. Ancak kapanmanın koşulları yaratıldıktan sonra... Gündelik çalışanlar, küçük esnaf, özel sektörde çalışanlar bu kapanmanın içine katılmazlarsa yine çok fazla işe yaramayacaktır.ILACIN DOZU EKSİKİSTANBUL TABİP ODASI YÖNETİM KURULU ÜYESİ DR. OSMAN ÖZTÜRK:Pandeminin mevcut durumunda gelinen aşamada bu tedbirler yetersiz. Baştan beri önerdiğimiz 14 günlük sokağa çıkma yasağı yapılmadı. Sonuçta bu biraz şeye benziyor. ‘Ben hastayı muayene ediyorum, teşhis koyuyorum, ilaç yazıyorum’. Görevimi ne kadar güzel yapıyorum ama doğru ilacı dozla ve doğru şekilde kullanımını söylemem de gerekiyor. Yani 40 mg’lik kullanacak ilacı 20 ya da 10 mg’lik yazarsan bir işe yaramaz. İşte bu tedbirler de böyle. Daha çok kamuoyunda bir şey yapıyor intibaı doğuran şeyler. Türkiye’nin en temel ihtiyacı yeni bir salgın politikası oluşturmaktır. 8 aydır sürdürülen salgın politikasının iflas ettiği çok açık. Ekonomi çok kötü durumda, hazinede para kalmamış. Bu nedenle tamamen kapatmayı yapamıyorlar. Yapıyormuş, önlem alıyormuş gibi yapılıyor. Sibel BahçetepeSalgının faturasıçocuklara kesildi
Salgının faturası çocuklara kesildi figure > Yüz Yüze eğitime geçiş 31 Aralık’a ertelendi. Normalleşme sürecine erken geçişin faturasının eğitime kesildiğini söyleyen Eğitim-İş Genel Başkanı Yıldırım, “Para mı yoksa eğitim ve sağlık mı dendiğinde para cevabı verildi. 4.5 milyon öğrencinin tablet ihtiyacı karşılanmadı. Rantçılar eğitimi çökertti†dedi. Eğitimde, 16 Kasım’da başlayan ara tatilin bitmesinin ardından 4. aşamaya geçilmesi yani tüm öğrencilerin yüz yüze eğitime başlaması beklenirken mart ayına dönüldü. Eğitimin, 4 Ocak’a kadar uzaktan devam edeceği açıklandı. Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, “normalleşme†sürecine işaret ederek erken açılmanın faturasının eğitime kesildiğini söyledi. Yıldırım, “Para mı yoksa eğitim ve sağlık mı dendiğinde para cevabı verildi. Rantçılar, para peşinde koşanlar; sağlığın da eğitimin de çökmesine sebebiyet verdi†tepkisini gösterdi.KAYIP NESİL DAHA DA KAYIPYıldırım, 4.5 milyon öğrencinin tablet ihtiyacının hâlâ karşılanmadığını ve milyonlarca öğrencinin uzaktan eğitime erişemediğini vurgulayarak, “Bu çocuklar uzaktan eğitimi ne şekilde alacaklar? Bu nesildeki çocuklarımızın gelecekte, özellikle akademik ve mesleki boyutta kendilerinden önceki ve sonraki nesillerden oldukça geri kalacağı aşikar. Kayıp nesil sürecinin iyice artarak Türkiye’nin bekası diyebileceğimiz geleceğinde büyük olumsuzluklara sebebiyet verecek boyuta erişme riskini görüyoruz†dedi.‘MEB DOĞRU BİLGİ VERMİYOR’Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un, okulların dışarıdan daha güvenli olduğu yönündeki açıklamasını anımsatan Yıldırım, “O zaman okullar neden kapanıyor? Diğer her yer 10.00-20.00 arasında açıkken, okulların kapatılmasının amacı nedir? O zaman belli ki MEB yalan bilgi veriyor. Okulların kapatılması; çok sayıda öğretmenin hayatını kaybettiğinin, MEB’in Covid nedeniyle hayatını kaybeden öğretmenlerin ve pozitif çıkan öğrenci sayısının tespiti ve bildirimi konusunda kamuoyuna şeffaf yaklaşmadığının açıkça itirafıdır†ifadelerini kullandı. Uzaktan eğitimin 4 Ocak’a kadar uzatıldığını ancak kasımda yüksek olan Covid-19 vaka sayının ocak ve şubatta düşmesinin mümkün olmadığını söyleyen Yıldırım, “Süre sonuna yaklaştıkça süre artırımına gidecekler. Bizim düşüncemiz, ocak ve şubat ayının uzaktan eğitimle geçileceği şeklinde. Mart ve nisan da uzaktan eğitimle geçilebilir†diye konuştu. Sefa UyarBimeks işçileri haklarıiçin direniyor
Bimeks işçileri hakları için direniyor figure > 2016 yılında 60 ilde 135 mağazaya ulaşan Bimeks, ani bir kararla yaklaşık 1500 işçisini, 2016 ve 2018 yılları arasında birikmiş maaşları ve tazminatlarını vermeden işten çıkardı. Son 3 yıldır ise şirketin iflasını açıklamadığı öğrenildi. 4 yıldır tazminatları ve birikmiş maaşları için mücadele eden Bimeks işçileri, düzenledikleri her eylemde gözaltına alınıyor. Yaklaşık 10 yıl Bimeks Şirketi’nde kasiyer olarak çalışan Dilek Aslan, “Kimse beni işe almıyor. Bimeks’e gençliğimi verdim. Kasiyer olarak çalışıyordum. Hiç oturmadan çalıştığım için artık dizlerim tutmuyor. Fabrika önlerinde kız kardeşimle beraber 20-25 TL kazanabilmek için simit satıyoruz. 2 çocuğum var, onların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için mücadele ediyorum. Evimin 800 TL olan kirasını ödeyemezken, beni bu duruma getirenler villarda lüks hayatlarına devam ediyor. Tazminatlarımızı gasp ettikleri için Vedat Akgiray ve Murat Akgiray hırsızdır. Tarikatlara üyeydiler, sürekli Allah derlerdi ama gelin görün ki hepimizin hakkını yediler. Bir gün de benim evim olacak diye yıllarca çalıştım. Ama hayalimi elimden aldılar†diye konuştu.‘GEREKİRSE YÜRÜRÜZ’‘Gerekirse yürürüz’“Tazminatımı istediğim için polisle karşı karşıya geliyorum†diyen Aslan, “48 yaşıma kadar eylem, karakol bilmezdim. Ancak Bimeks’in patronu Vedat Akgiray ve Murat Akgiray yüzünden öğrenmiş oldum. Düzenlediğimiz eylemlerde 5 kere gözaltına alındım. Bir kere de karakolda yattım. En çok korktuğum yere, hakkımı aradığım için götürüldüm. En son yaptığımız eylemde Murat Akgiray bizle alay ederek ‘Altın yumurtlayan tavuk getirin, anca o öder sizin borcunuzu’ dedi. Bu insanları kim koruyor? Hakkımı Bimeks’e bırakmayacağım. Madenciler gibi bizler de hakkımız olanı alacağız. Gerekirse bizler de Ankara’ya yürüyeceğiz†şeklinde konuştu. Kübra KöklüBir defalık gelirler düşülerek hesaplanan faiz dışıaçık 109.9 milyar liraya ulaştı
Bir defalık gelirler düşülerek hesaplanan faiz dışı açık 109.9 milyar liraya ulaştı figure > Prof.Dr. Aziz Konukman, IMF’nin de dikkate aldığı program tanımlı faiz dışı açık nedeniyle “müthiş bir borçlanma trafiği†olacağına vurgu yaptı. Bu durum, yatırımları vuracak. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nden, iktisatçı Prof. Dr. Aziz Konukman, merkezi yönetim bütçesinin yeni açıklanan sonuçlarını değerlendirerek faiz dışı bütçe açığıyla ilgili farklı bir noktaya dikkat çekti. Uluslararası finans çevreleri tarafından da önemli bir gösterge kabul edilen faiz dışı dengenin en az bütçe açığı kadar önemli olduğunu belirten Konukman, faiz gideri dışarıda bırakılarak elde edilen giderle gelir karşılaştırıldığında eğer bir fazla elde edilirse, bunun borçların ödenebilirliği açısından önemli olacağını vurguladı. “Faiz dışı fazla verilmesi alacaklı açısından, borçların çevrilebilirliği için iyi bir ölçüttür†diyen Konukman, 10 ayda 25.9 milyar faiz dışı açık verildiğini, bunun daha da borçlanılacağı anlamına geldiğini vurguladı.DÜZENLİ GELİR ÖNEMLİIMF’nin de özelleştirme gelirleri, Merkez Bankası kâr transferi, kamu bankalarından temettü gelirleri gibi “bir defalık gelirler†düşülerek elde edilen program tanımlı faiz dışı dengeyi dikkate aldığına işaret eden Konukman, şöyle devam etti: “Kural şudur: Borçlunun borcunu ödeyebileceği bir ortam var mı? Borçlu düzenli geliri varsa borçlarını ödeyebilir. Ancak bir defalık gelirleri düşünce düzenli gelir azsa sıkıntı vardır. Türkiye’de bu işi sürdürmek mümkün değil, bırak borç ödemeyi kendisi borçlanacak demektir. Bir defalık gelirler düşüldüğünde faiz dışı açık 109.9 milyar lira. Maliye’nin tanımladığı açığı 4’e katlıyor.†Yeni ekonomi programı’nda (YEP) 2020 için “birincil açık†olarak da tanımlanan faiz dışı açık tahmininin 101.8 milyar lira olduğuna hatırlatan Konukman, “Yani 10 ayda 25.9 milyar olan faiz dışı açık, tahmine göre kasım ve aralıkla birlikte 4 kat artışla 101.8 milyar liraya yükseliyor. Program tanımlı faiz dışı açık ise 179.1 milyar liraya çıkıyor. Son iki ayda hükümet müthiş bir net iç borçlanma trafiğine girecek†dedi. Prof. Konukman, bunun yaratacağı olumsuz etkileri de şöyle sıraladı:DİBS’TE KUYRUK OLUR“Devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) daha çok çıkacak. Bu da faizler üzerinde baskı kurmak demek. Faizler yükselecek. Özel sektör yatırım yapamaz hale gelecek. Buna ‘dışlanma etkisi’ de diyoruz. İş çevreleri yatırım ortamından uzaklaşacak. İş dünyası teşvik almak için kuyruğa girmektense DİBS kuyruğuna girecek. Önümüzdeki günlerde yeni bakanın işi çok zor olacak. Cumhurbaşkanı’nın ‘faiz sebep enflasyon sonuçtur’ tezi vardı. Bu teze karşın faizleri yükseltmek zorunda kalacaklar.†Mustafa Çakırİstanbul'da ekmeğe zam
İstanbul'da ekmeğe zam figure > İstanbul'da ekmeğe bir ay da ikinci zam yapıldı. İstanbul’da geçen ay 200 gram ekmek 1.25 TL’den 1.50 TL’ye, 240 gram ekmek de 1.50 TL’den 1.75 TL’ye yükselmişti. İstanbul’da fırınlar arasında ekmek fiyatları farklılık gösterirken kimi fırınlar 200 ve 220 gram ekmeği de 1.75 TL’den satıyordu. OdaTV’nin haberine göre ekmeğe de bir ayda ikinci zam yapıldı. Gelen zamla 200 ve 220 gram ekmek, fırınlarda 2 TL’den satılmaya başlandı. Böylelikle ekmeğin kilo fiyatı çoğu fırında 10 TL oldu. Ekmekteki gramaj ve zam farklarının temel nedeni, İstanbul’da iki farklı komisyonun ekmek fiyatı belirlemesinden kaynaklanıyor. İstanbul’da valilik ve fırıncılar odasından oluşan komisyon, yaygın olarak satılan ekmeğin fiyatını belirlerken İstanbul Ticaret Odası’na kayıtlı olan fırınlar da kendi fiyatlarını kendileri belirliyor. Fırıncı esnafı, un fiyatlarının artması ve maliyetlerin yükselmesi halinde ekmeğe zammın devam edeceğini belirtti. Bir çuval unun fiyatı kısa zamanda 89 TL’den 145 TL’ye yükselmişti. cumhuriyet.com.tr‘Bir Başkadır’birleştirdi mi, ayrıştırdımı?
‘Bir BaÅŸkadır’ birleÅŸtirdi mi, ayrıştırdı mı? figure > Bir TV dizisi hayatımıza girdi ve “iki ayrı mahalleâ€nin ahalisi karşı karşıya kaldı. Ferdi ÖzbeÄŸen dinleyip aÄŸlamaya, kıymalı ekmek yemeye, mahallenin hocasına sempati duymaya baÅŸladık. Yerli ve milli derken dizi, 16 ülkede Netflix listesinde “Top 10†oldu! Korona belası yüzünden eve kapanmak zorunda kalıp tartışma programları ve büyük kanalların dizileri de bayınca Netflix gibi ticari kanallara gün doÄŸdu ve tam da o sırada bu kanal için çekilmiÅŸ özgün bir yerli dizi, “Bir BaÅŸkadır†patlama yaptı. Berkun Oya’nın yazıp çektiÄŸi ve Türkiye’nin iki ayrı mahalleye savrulduÄŸunu, birbirini anlayamadığını ve iletiÅŸim kuramadığını anlatan dizi, tam da yerdiÄŸi mahalleden olumlu ses getirdi. Belli bir kesim, dizideki karakterlerin üzerinden özeleÅŸtiri yapıp biraz da “Ben aslında karşı mahalleyi anlıyorum ama hep bu anlamayanlar yüzünden başımıza bunlar geldi†gerekçesiyle diziye sarıldı gitti. Ä°BB bile “24 numaralı bir otobüs hatları olmadığını, gerektiÄŸinde hatlar konusunda yardımcı olabileceÄŸini†duyurdu sosyal medyasından! Bir gecede bütün diziyi izleyenler, Ferdi ÖzbeÄŸen dinlemeye baÅŸlayanlar, bundan böyle kıyma kavurup ekmek arası yemeye niyetlenenler, sabaha uykusuz uyananlar, aslında en çok da dizideki oyunculukların etkisinde kaldılar. Özellikle Meryem’i canlandıran Öykü Karayel’in doÄŸal oyunu, diÄŸer oyuncuların da bundan aÅŸağı kalmayan performansları herkesi etkiledi. ÇoÄŸunu baÅŸka dizilerde de izlediÄŸimiz oyuncular, yıllardır böyle bir senaryo ve samimi diyaloglar beklediklerini, o nedenle iÅŸlerini inanarak ve gerçekçi yaptıklarını ortak katıldıkları bir zoom röportajında dile getirdi.HER KONU VARTV ve dizi eleÅŸtirmenleri de çok beÄŸenmiÅŸti çıkan iÅŸi. Milliyet’in TV yorumcusu, müzisyen Sina KoloÄŸlu, “Bir Kadın portresi bu kadar iyi gözlenir†baÅŸlığıyla ÅŸunları yazıyordu: “Etnik kimlik, türban, laik ve muhafazakâr kesim, eÅŸcinsel, trans her ÅŸey mevcut dizide. Bu sadece bir ‘tozunu aldık’ dizisidir. Tabii dünya görüşüne baÄŸlı olarak deÄŸiÅŸkenlikler de gösterir diyelim!†Sina KoloÄŸlu da Öykü Karayel’in oyunculuÄŸunu övenlerden: “Soba dumanı kokan mahalle kızını olaÄŸanüstü oynamış. Fazladan bir türban ile 2000’li yılların çerçevesini çiziyor†diyor. Åženay Aydemir ise Evrensel gazetesindeki yazısında diziyi fazlasıyla “yerli ve milli†bulduÄŸunu belirtiyor. Aydemir, yazısında “Bir BaÅŸkadır†dizisinin “Türkiye sınırları dahilinde üretilmiÅŸ en iyi Netflix iÅŸi†olduÄŸunu kabul ederken dizinin bütünlüklü bir hikâye anlatamadığı eleÅŸtirisini getiriyor. “İspanya’daki Netflix izleyicisi hangi olay örgüsünü takip/merak ettiÄŸi için izlesin ‘Bir BaÅŸkadır’ı? Dizi bu yönüyle ‘yerli ve milli’ kalmış, uluslararasılaÅŸamamış!†diyor. Netflix ise dizinin 5. gününde 16 ülkenin Netflix Top 10 listesine büyük bir baÅŸarıyla girdiÄŸini açıklıyor? Berkun Oya’nın bazı “ezberlerden†kaçamadığını da savunan Aydemir’e göre dizideki Kürt karakter üzerinden “AKP ile anlaÅŸan†imajının da yine Kürtlerin başına patladığını kaydediyor. Bir baÅŸka kritik: Ali ÅžimÅŸek ise dizinin “Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan, DerviÅŸ Zaim gibi kendine sadece festivallerde yer bulabilen, yavaÅŸlığı ve kasveti ile eleÅŸtiriye de uÄŸrayan film dilinin dizi formatındaki ilk örneklerinden biri olduÄŸunu†vurguluyor. Dizideki karakterlerin iç içe geçmiÅŸliÄŸini ise “Dizinin çekirdeÄŸinde eÄŸitimli yeni orta sınıf ile yüzlerce yıla yayılan geleneksel Ä°slam ile harmanlanmış alt sınıfların (yoksulların) samimi bir karşılaÅŸması yatıyor aslında... “Özellikle AKP’yi uzun dönem imtiyazlandıran halkından memnun olmayan seküler Cumhuriyetçi kesim ile hep ezilen, Cumhuriyetin dışladığı kavruk Anadolu insanı çatışması gibi†derken bir yandan da “AKP muhafazakârlığının sıkıştırdığı hayat tarzları üzerinden bir gerilimi kendince uzlaÅŸtırma isteÄŸini normalleÅŸmeyi okumak da mümkün†diyor. Sinema eleÅŸtirmeni Mehmet Açar ise “İki farklı kültürel dünya arasındaki çatışmalar kadar geçiÅŸlere, uzlaÅŸma ve sızıntılara†özellikle dikkat çekiyor. Ayrıca dizinin çok önemli bir yanı olan müzikleri de incelemiÅŸ Mehmet Açar: “Müzikler sayesinde her ÅŸeye biraz daha dışarıdan, duygusal bir yerden bakıyoruz†diyerek Ferdi ÖzbeÄŸen’in Türkiye’yi birleÅŸtiren ÅŸarkılarını, Çoban Yıldızı’nı, Cahit Berkay’ın Arkadaşım filmi için yaptığı müziÄŸi iÅŸaret ediyor.TERS KÖŞE YAPIYOROlayı psikolog gözüyle izleyen sinema ve müzik eleÅŸtirmeni Cenk Erdem ise diziyi “Kitle histerisi yaratmaktaki baÅŸarısından dolayı†kutlarken birçok açıdan ters köşe yapıyor: “Sosyal medyadaki meÅŸguliyet dönüp dolaşıp bizim öyle aynı gemide olmadığımızı, birbirimize çok da bayılmadığımızı umarım netleÅŸtirmiÅŸtir. Birbirimizi sevmek zorunda da deÄŸiliz, aynı haklara sahibiz ve birbirimize karışmadan geçinmek zorundayız. Son derece ‘yetmez ama evet’çi alt metinlerle, yer yer asla tarafsız olmayan bir dille zoraki ortak hisler ve kesiÅŸen hayatlar üzerine kurulmuÅŸ bir dizi. Psikiyatrist Peri’yi yerden yere vururken muhtemelen yaÅŸam koçundan esinlenmiÅŸ. Ä°yi bir psikolog ya da psikiyatrist spiritüellikten faydalanır ama saplanmaz. Hem devlet hastanelerinde hiçbir psikiyatrist danışanı 15 dakikadan fazla dinleyemez, ilacını yazar, yollar. Böyle bir lüksü yoktur. Dizide alt metinde kurtulmamız gereken tüm yanlış inançlar da var: Muhafazakârlık ne hikmetse çok cici! Sürünseler de evlilik kurmak mutluluktur, her türlü ÅŸiddet ve ilkellik olsa olsa sevgilerindendir! Tüm ÅŸehirli ötekiler savrulur, periÅŸan olur. Ä°ki genç kızın aÅŸkı da mümkün olduÄŸu kadar sansürlü. Dizide haksızlığa uÄŸrayan tek hikâye onlarınki deÄŸil, Kürt meselesi de içten olmayan bir tavırla dizinin içine katılırken serebral palsi kardeÅŸin harika oyunculuÄŸu dışında ortada hikâye bile yok, hikaye felç!†diye sert bir ÅŸekilde eleÅŸtiriyor. cumhuriyet.com.tr