News - Haberler
Muslera, Feghouli, Donk ve diğerleri
Muslera, Feghouli, Donk ve diğerleri Galatasaray Denizlispor önünde Diagne-Falcao’suz 6 gol attı. 3 gün önce tamamen kalesini savunma mantığı ile çıktıkları Beşiktaş derbisinde 10 kişi kalıp yenilgiye razı olmuşlardı; 3 gün sonra tamamen hücumu düşünüp yara sardılar.Futbol böyle bir oyun; özellikle de Galatasaray yıllardır böyle bir takım."Yenemiyorsan yenilme..."yi beceremiyorlar, oynamak, gol atmak isteyince farka gidiyorlar...Elbette bugünkü maçın özel rötuşları vardı.Öncelikle takımın ağabeyi, kaptanı, kalecisi, arka taraftaki oyun kurucusu Fernando Muslera geri dönmüştü.Belki farklı kazanıldığı için Muslera'nın kurtarışları göze batmadı, ama artık eğer süreklilik sağlarsa artık rakip forvetler Galatasaray'a karşı karşıya pozisyonda elini kolunu sallaya sallaya gol atamaz, nitekim dün ortalama bir kalecinin yiyeceği 2 topu rahat çıkardı Muslera.Uruguaylı kaleci gibi ikinci önemli rötuş da Feghouli'nin dönüşüydü. Oyunda kaldığı süre içinde resmen maestroluğa soyundu. Sağ çizgiyi kullanmasına rağmen oyunu yönetti. Attığı gol usta işiydi, verdiği paslar müthişti. Cezayirli yıldız belli ki ya yeni sözleşme istiyor, ya da Avrupalı takımlara göz kırpıyor. Fegholui'ye çokça Belhanda, Arda ve biraz da Taylan ayak uydurunca 'forvetsiz' Galatasaray gol rekoru kırdı.Özellikle ilk 11'deki 4'lünün (Feghouli-Arda-Babel-Belhanda) rakibi bayıltacak nitelikteki ara pasları ve paslaşmaları inanılmazdı. Bu orta saha ölüyü bile diriltir diyebiliriz. İki kenar bek Saracchi ve Lines de bu dantela gibi paslaşmalara katkı sundular.Galatasaray için attıkça coştu, coştukça attı diyebiliriz.Kağıt üzerinden bakarsanız Falcao-Diagne yok, ama gol var. Çünkü henüz ritmini yakalayamayan Babel bile Feghouli-Belhanda-Arda ile oynayınca santrforlara taş çıkardı. Geriye çekilip rakip stoperleri peşine taktı, gol pasları verdi. Egoistlik yapmadı.Bir parantez de Donk için açmak gerek. Luyindama'nın yeniden oynadı, gitti bir kafa golü attı. Daha önemlisi arkadaşlarına inanılmaz ara paslar gönderdi. Fatih Terim Hollandalıyı niçin daha çok kullanmıyor anlamak güç...Kimse kusura bakmasın, Henk Ryan Donk, bu takımın iskeletini ayakta tutan isimdir.Evet, Galatasaray görüldüğü üzere önemli maçlar kaybetse de bu ligin ortağı. Çünkü gol atıyor, çünkü hücumu seviyor. Eğer karşısındaki takım oynama amaçlıysa maçı rahat kazanıyor.Şimdi 6-1'e bakan Galatasaraylılar, "Geçen hafta aklımız neredeydi" diyorlardır eminim.Gerçekten de Galatasaray pazar günü yenilmemeye değil de yenmeye çıksaydı acaba Beşiktaş derbisini kaybeder miydi? Arif KızılyalınSon dakika: MEB'den 'yüz yüze eğitim' açıklaması
Son dakika: MEB'den 'yüz yüze eğitim' açıklaması MEB: "8 ve 12. sınıf öğrencileri ve mezunlar için isteğe bağlı açılan destekleme ve yetiştirme kurslarında yüz yüze eğitim 22 Ocak'ta başlatılacak" AYRINTILAR GELİYOR... cumhuriyet.com.trAKP'li CumhurbaşkanıErdoğan: "Gençler dedelerinin mezar taşınıanlamaz durumdadırlar"
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Gençler dedelerinin mezar taşını anlamaz durumdadırlar" AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlenen Kültür ve Turizm Bakanlığı 2019-2020 Özel Ödülleri Töreni'nde konuştu. Erdoğan açıklamasında, Sosyal medya ve plaza dili nedeniyle dilin bozulduğunu ve gençlerin dedelerinin mezarlarını okuyamadığını söyledi.Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:"Gerek 2020 ve gerekse 2021 Ocak ayı içerisinde akademiden ve sanat camiamızdan birçok yıldız kaydı. Dün sosyal bilimler alanında en yetkin isimlerden sosyolog Nur Vergin hocamızı darül bekaya uğurladık. Bu dönemde Türk sinemasına, tiyatrosuna, müziğine, kültür ve sanat hayatına katkı yapmış pekçok değerimiz vefat etti. Allah'tan rahmet diliyor, sevenlerine başsağlığı diliyorum.Altının kıymetini sarraf bilir derler. Medeniyetimizin görkemini, ecdadımızın ufkunu yansıtan bu eserlerin değerleri uzun yıllar bilinemedi. Kültürümüze ve kültür mirasımıza hakkıyla sahip çıkma noktasında ciddi sıkıntılar yaşadık. Bir dönem kültür dünyamızı esir alan kısır ve bağnaz bakış açısı, kültür değerlerimize sırtını döndü.Dil olmadan insan, aile, toplum, millet, kültür ve medeniyet de olmaz. Çinli mütefekkir Konfiçyüs'e atfedilen şu kıssanın dil-kültür-beka ilişkisini göstermesi bakımından son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Konfüçyus'a sorarlar, bir memleketi idare etmeye çağrılsaydınız, yapacağınız ilk iş ne olur. Büyük filozof, "İşe dil ile başlar önce dili düzeltirdim. Dil düzgün olmazsa, kelimeler düşünceyi düzgün anlatamaz. Düşünceler iyi anlatamazsa yapılması gereken vazifeler yapılamaz. Gereken yapılmazsa ahlak ve kültür bozulur. Ahlak ve kültür bozulursa adalet yolunu şaşırır. Adalet yanlış yola saparsa halk güçsüz duruma düşer." İşte bunun için hiçbir şey dil kadar önemli değildir.Diline sahip çıkmayan, zenginleştirmeyen milletler kökleri kuruyan ağaçlar gibi esen rüzgarlarda yıkılmaya mahkumdur. Peyami Safa merhum 'Dilini kaybeden millet her şeyini kaybetmiştir' diyor."BİZİM DİL NEREDE?"Caddelerde dolaştığınız zaman, dükkanlara, marketlere baktığınızda bizim dil nerede? Bambaşka şeyler var tabelalarda. Bunu kaybettiğimiz anda biz kendimizi kaybetmiş oluruz. Nihat Sami Banarlı, Türkçenin Sırları adlı eserinde çok nefis bir tespit yapıyor. Ketebe yektübü Arab'ındır, kitap katip benimdir. Bu kadar basit. Biz şimdi buna muhtaçız. Milli kimliğimizin, hafızamızın nişanesi olan Türkçeye hak ettiği ihtimamı göstermiyoruz."GENÇLER DEDELERİNİN MEZAR TAŞINI ANLAMAZ DURUMDADIRLAR"Gençler bir asır önce vefat eden dedelerinin mezar taşını dahi okuyup, anlamaz durumdadırlar. Çoğu insan bırakın Yahya Kemal'i, Ömer Seyfettin, Fuat Köprülü, Necip Fazıl'ı, Peyami Safa'yı, Tanpınar'ı dahi sözlük yardımı olmadan anlayamıyor. Sosyal medya dili ve plaza dili ile bu tablo daha da kötüleşmektedir. Forward etmek, set etmek, aksiyon almak gibi ne İngilizceye ne de Türkçeye uyan bir dil ortaya çıkmıştır. Ne olduğu harf yığınları sosyal medyayı istila etmiştir. Dilde müstevlilerin adeta mahkumu durumundayız. Başka dillerden kelime almak bir kusur değil aksine bir zenginliktir. Türkçenin mayasını bozmadığı müddetçe bunda bir beis de yoktur.Asıl Türkçemizde olmayan zaman ve cümle yapıları ile dilimizin özü tahrip ediliyor. Bu tuhaf dilin toplumun belli kesimleri arasında bir saygınlık göstergesine dönüşmesi meselenin bir başka boyutu. Merhum Cemil Meriç'ten ilhamla söyleyecek olursak, bugün dilimiz perişan, mefhumlar kaypak, kelimeler ise köksüzdür. Bizim bir kültür davamız varsa işte öncelikle Türkçeden başlamımız gerekiyor. Dilimize sahip çıktığımız ölçüde kimliğimize, tarihimize sahip çıkılacağına inanıyorum. Öncelikle kendi dilimizi geliştirmemiz gerekiyor. Bu bakımdan geleceğimize yapacağımız en büyük yatırımlardan biri bizden öncekilerin hatalarını tekrarlamadan yabancı dillerin istilası karşısında Türkçemizi korumak, geliştirmek ve zenginleştirmek olacaktır. cumhuriyet.com.trSağlık Bakanlığıson koronavirüs tablosunu paylaştı
Sağlık Bakanlığı son koronavirüs tablosunu paylaştı Sağlık Bakanlığı, son koronavirüs tablosunu paylaştı. Tabloya göre, 6 bin 435 kişiye vaka, 752 kişiye koronavirüs hasta (Covid-19) tanısı konuldu. 159 kişi daha yaşamını yitirdi. Sağlık Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu'nun güncel verileri paylaşıldı.Türkiye'de koronavirüs nedeniyle 159 yurttaşın daha yaşamını yitirdiğini, 6 bin 435 kişiye vaka, 752 kişinin koronavirüs hastası olarak tespit edildiğini bildirdi. Koronavirüs nedeniyle 24 bin 487 kişi yaşamını yitirirken, koronavirüs vaka sayısı 2 milyon 406 bin 216'ya yükseldi. Bugün iyileşen sayısı 5 bin 932 oldu. AĞIR HASTA SAYISI 2 BİN 102Tabloya göre, toplam test sayısı 27 milyon 867 bin 450, toplam ağır hasta sayısı 2 bin 102, toplam iyileşen sayısı 2 milyon 283 bin 919, bugünkü test sayısı 168 bin 894 olarak kayıtlara geçti.Türkiye'nin 20 Ocak 2021 güncel koronavirüs tablosu şöyle:/Archive/2021/1/20/200851390-covid.png cumhuriyet.com.trJoe Biden, ABD'nin 46. başkanıoldu
Joe Biden, ABD'nin 46. başkanı oldu ABD'de 3 Kasım 2020'de yapılan seçimleri kazanan Joe Biden, ABD Kongresindeki törende yemin ederek ülkenin 46. başkanı oldu. Biden, olağanüstü güvenlik önlemlerinin alındığı ABD Kongresinde, Yüksek Mahkeme Başyargıcı John Roberts'ın huzurunda 1893 yılından beri ailesinde olan İncil'e el basarak yemin etti. 50 yıllık siyasi kariyeri boyunca senatör ve başkan yardımcılığında yemin etmek için de aynı İncil'i kullanan Biden, eski başkan John F. Kennedy'den sonra ABD'nin ikinci Katolik başkanı oldu. Yemin törenine görev süresi dolan Donald Trump katılmazken, başkan yardımcılığını Kamala Harris'e devreden Mike Pence katıldı. Törene ayrıca eski başkanlar Barack Obama, George W. Bush ve Bill Clinton da katıldı AAGalatasaray’da Feghouli farkı
Galatasaray’da Feghouli farkı Sakatlığının ardından takıma dönen Cezayirli futbolcu Sofiane Feghouli son olarak Trabzonspor mücadelesinde oynamıştı. Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, Beşiktaş derbisine göre Denizlispor’a karşı 11’de 6 değişiklik yaptı.Süper Lig’in 20. haftasında sahasında Denizlispor ile karşılaşan Galatasaray’da Teknik Direktör Fatih Terim, son oynadıkları Beşiktaş derbisine göre Denizli karşısında 11’de 6 değişiklik yaptı. Terim; Okan, Luyindama, Şener, Oğulcan, Etebo ve Diagne’nin yerinde Muslera, Linnes, Donk, Feghouli, Emre Akbaba ve Ryan Babel’e görev verdi.ARDA TURAN’DA PAZUBENDİNİ MUSLERA’YA VERDİGalatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, maç öncesinde yayıncı kuruluşa yaptığı açıklamada, Arda Turan’ın soyunma odasında kaptanlık pazubendini çıkarıp, Fernando Muslera’ya verdiğini açıkladı. Muslera, Denizlispor karşısına kaptan olarak çıktı.SOFİANE FEGHOULİ 4 MAÇ SONRA 11’DESakatlığının ardından takıma dönen Cezayirli futbolcu Sofiane Feghouli son olarak Trabzonspor mücadelesinde oynamıştı. Feghouli, Denizlispor karşılaşmasıyla birlikte 4 maç sonra sahadaki yerini aldı. Başarılı futbolcu, mücadeleye 11’de başladı. İlk yarı bir gol atan Cezayirli yıldız, Galatasaray'ın her atağında adından söz ettirdi. İHAMeteoroloji'den "kar, buzlanma ve don" uyarısı
Türkçe Haberler En Son Başlıklar Meteoroloji'den "kar, buzlanma ve don" uyarısı Doğu Karadeniz ile Ardahan, Muş, Bitlis, Van, Hakkari, Şırnak, Batman ve Siirt çevrelerinde yarın karla karışık yağmur ve kar yağışı, iç ve doğu kesimlerde kuvvetli buzlanma ve don bekleniyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nden yapılan uyarıya göre, yarın ülkenin doğu kesimleri parçalı ve çok bulutlu olacak.Trabzon, Rize, Artvin, Ardahan, Muş, Bitlis, Van, Hakkari, Şırnak, Batman ve Siirt çevrelerinin karla karışık yağmur ve kar yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor.Gece ve sabah saatlerinde kıyılarda hafif, iç ve doğu kesimlerde kuvvetli buzlanma ve don olayı ile birlikte yer yer pus ve sis hadisesi bekleniyor. AAİtalya'dan aşıtedarikini azaltacağınıaçıklayan Pfizer'a karşıyeni hamle
İtalya'dan aşı tedarikini azaltacağını açıklayan Pfizer'a karşı yeni hamle İtalya'nın, Avrupa'ya yeni tip koronavirüs (Covid-19) aşısı tedarikini geçici süre azaltacağını açıklayan ABD’li ilaç firması Pfizer’a karşı yasal yollara başvurmayı değerlendirdiği bildirildi. İtalyan basınında yer alan haberlerde, Pfizer’ın İtalya ve diğer Avrupa Birliği (AB) ülkelerine sağlayacağı dozları azalttığını açıklamasının ardından İtalyan hükümetinin, devletin kıdemli hukuk danışmanını, Pfizer’ın sorumluluklarına yönelik atılacak adımları değerlendirmek üzere harekete geçirdiği belirtildi.Başbakanlık Acil Tedarik Komiserliği kaynaklarına dayandırılan haberde, İtalya’ya bugün 330 bin doz aşının daha ulaştığı ve bunun daha önce duyurulduğu üzere sözleşmenin gerektirdiğinden yüzde 29 daha az olduğu kaydedildi.Aşı tedarikinde kesinti olacağı için İtalyan hükümetinin, aşıların ülke içindeki dağıtım planını gözden geçirdiği belirtildi.Buna göre, aşılamada birinci dozu alanların 2. doza ulaşamama durumu olmaması için plan revize ediliyor.''GEÇİCİ OLARAK AZALTACAĞINI AÇIKLAMIŞTI''Amerikan ilaç şirketi Pfizer ile Alman biyoteknoloji firması BioNTech, geliştirdikleri Covid-19 aşısı üretimini artırmak için imalat operasyonlarını yeniden ölçeklendireceklerini belirterek, bu durumun Avrupa'ya yapılan tedariki geçici olarak azaltacağını açıklamıştı.Diğer yandan, yaygın aşılama kampanyasının 27 Aralık 2020'de başladığı İtalya'da, bugün itibarıyla aşılananların sayısı 1 milyon 236 bin 479 oldu. AAKılıçdaroğlu'ndan Takvim'in o manşetine olay yanıt
Kılıçdaroğlu'ndan Takvim'in o manşetine olay yanıt CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara yakın Takvim gazetesinin kendisi hakkında "çöpçüler kralı" manşeti atmasına yanıt verdi. Kemal Kılıçdaroğlu, "Çöpçü arkadaşlarımızla birlikte olmaktan şeref duyuyorum" dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet'e ziyarette bulundu.Ziyaret sırasında açıklamalarda bulunun Kılıçdaroğlu, iktidara yakınlığı ile bilinen Takvim gazetesinin kendisi hakkında "Çöpçüler kralı" manşeti atmasına yanıt verdi. "ÇÖPÇÜLERİN KRALI DEĞİLİM, ONLARIN YANLARINDAYIM"Kılıçdaroğlu, yaptığı açıklamada, "Ben çöpçülerin kralı değilim, onların yanında, onlarla birlikte olmaktan şeref duyuyorum" ifadesini kullandı."Onların gazetelerinde benim bir fotoğrafımı 'Çöpçüler Kralı' diye yapmışlar" diyen Kılıçdaroğlu, "Bende üzülecekmişim. Bir tane çöp sepeti var, elimde de süpürge var. Çöpçülerin sorunlarını çözmek, çöpçülerin haklarını savunmak benim için onurlu bir görevdir.Alın teriyle geçinen adamın yanında olmak lazım" ifadelerini kullandı. cumhuriyet.com.tr'Klasik Kadınlar'..
'Klasik Kadınlar'.. Dünya edebiyatının usta kalemlerinden, toplumsal yaşam dinamiklerine ve kadına bakışı değiştiren hikâyeler.... Can Yayınları’nın, hem kadın yazarların kaleme aldığı klasik olmuş eserler hem de erkek yazarların kaleme aldığı klasikleşmiş yapıtlardan oluşan Klasik Kadınlar dizisi edebiyat tarihinde çığır açmış, öncü romanları bir araya getiriyor. /Archive/2021/1/20/185757550-ic1.jpgDünya edebiyatının usta kalemlerinden, toplumsal yaşam dinamiklerine ve kadına bakışı değiştiren hikâyeler.... Can Yayınları’nın, hem kadın yazarların kaleme aldığı klasik olmuş eserler hem de erkek yazarların kaleme aldığı klasikleşmiş yapıtlardan oluşan Klasik Kadınlar dizisi edebiyat tarihinde çığır açmış, öncü romanları bir araya getiriyor./Archive/2021/1/20/185808143-ic2.jpgJANE EYREJane Eyre, yalnızca kadının erkek egemen toplumdaki konumuna gözüpek yaklaşımıyla değil, şiirsel duygusallığı çağdaş bir gerçekçilikle harmanladığı anlatımıyla da öncü olmayı başarmış klasik bir başyapıttır.Küçük yaşta öksüz kalan Jane Eyre, kendisini hiçbir zaman sevmeyen ancak kocasının vasiyeti üzerine bakımını üstlenen yengesiyle zor bir yaşam sürmektedir. Katı kurallarla yönetilen bir yatılı okula gönderilince, bu kez hayatın başka zorluklarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Okulda geçirdiği on yılın ardından öğretmen olarak mezun olur. Edward Rochester’ın malikânesinde mürebbiye olarak iş bulur. Evin gizemli efendisi Rochester’a âşık olur; ancak onu hayal bile edemeyeceği zorluklar ve acılar beklemektedir.19. yüzyıl İngiltere’sinde, her türlü tutuculuğun kol gezdiği Victoria döneminde geçen Jane Eyre, birçoklarınca kadın hak ve özgürlüklerine sahip çıkan ilk romanlardan biri olarak kabul edilir. Yazarı Charlotte Brontë’nin yaşamından izler de taşıyan roman, zorlu bir yaşam süren yapayalnız bir genç kızın güçlü bir kadına dönüşmesinin öyküsüdür./Archive/2021/1/20/185815674-ic3.jpgMADAM BOVARY19. yüzyıl taşra burjuvazisinin yaşamını gerçekçi bir bakış açısıyla sergileyen, ilk yayımlandığında ahlakdışılık suçlamasıyla dava konusu olan Madam Bovary, hem edebiyatta yeni bir çağ açmış hem de eskidikçe yenileşen, yaşlandıkça gençleşen pek az romandan biri olarak günümüze ulaşmıştır.Ünlü İngiliz romancı ve eleştirmen Arnold Bennett, klasik edebiyat tanımını yaparken, “Herkesin okuduğu sanılan ve herkesin okuduğunu sandığı kitap,” demişti. Italo Calvino’ya göre ise klasik, “ilk okunduğunda verdiği keşif duygusunu her okunuşunda yeniden veren kitap”tır. Fransız edebiyatında “gerçekçiliğin babası” olarak kabul edilen Gustave Flaubert’in Madam Bovary’si, bu iki ustanın klasik tanımlarına en uygun düşen eserlerden biridir./Archive/2021/1/20/185822971-ic4.jpgEUGENIE GRANDETEugénie Grandet, “İnsanlık Komedyası” başlığı altında tasarlanmış dev romanlar dizisinin en tanınmış, en sevilen bölümlerinden biri.Klasik Fransız edebiyatının büyük yazarı Honoré de Balzac, ilk kez 1833’te yayımlanan bu romanında taşra insanlarını ve onların özellikle parayla ilişkilerini kendine özgü gerçekçiliğiyle anlatır.Temel olarak cimriliği ve aşkı birlikte ele aldığı bu önemli romanında Balzac, romanın kahramanlarından birinin, Grandet Baba’nın büyük mal varlığının çalışmakla elde edilemeyeceğini gözler önüne serer.Fırsatçılıkla, Fransız Devrimi sonrasındaki karışıklıkta türlü aldatmacalarla elde edilmiş bu servetin içinde alın terinin payı, denizde bir damla gibidir. Dürüst, erdemli Eugénie Grandet’nin tertemiz aşkının ve yüce gönüllülüğünün bütün bu pisliklerin yanında yeri nedir?Balzac’ın romanı, tüm kuşaklar için güncelliğini ve değerini koruyor.“Roman kahramanları yaratmak demek doğru görebilmek, yoğunlaşmak ve şiddetleştirmek, maksimuma ulaşmak, her tutkunun içindeki acıyı ortaya koymak, her gücün içindeki zayıflığı görebilmek, gizli kalmış güçleri dışarı çıkarmak demektir. Eugénie Grandet, bu yoldaki ilk adımdır; bu basit, inançlı kızdaki kendini teslim etme duygusu o denli bir artış gösterir ki, neredeyse dindar olacaktır, yaşlı Grandet’nin cimriliği de tıpkı yaşlı çirkin hizmetçi kızın sadakati gibi şeytanlaşır.” Stefan Zweig/Archive/2021/1/20/185831362-ic5.jpgMOLL FLANDERSMoll Flanders, 17. yüzyıl İngiltere’sinde dünyaya gelen bir kadının yaşamöyküsünü, kendi ağzından aktarır. Zindanda doğup on iki yıl fahişelik, on iki yıl hırsızlık yaparak yaşayan, başından beş evlilik geçen, maceraları İngiltere’den Amerika’ya uzanan Moll Flanders, tartışmaya açık hayat görüşü ve derinlemesine sunulan portresiyle İngiliz edebiyatının en ilgi çekici kadın kahramanlarından biridir.Roman türünün ilk örneklerinden olan Moll Flanders, bir yandan dönemin toplumsal değerlerine ışık tutarken diğer yandan da suç dünyasını ve cinsellik konularını, ahlak dersi verme kaygısı gütmeksizin açıkça gözler önüne serer. İlk yayımlandığı 1722 yılından itibaren büyük ses getiren kitabın başkarakterinin temel olarak kabul ettiği ihtiyaçlarından vazgeçmeden ve kişiliğinden ödün vermeden toplum içinde hayatta kalabilme mücadelesi, Moll Flanders’ın Daniel Defoe’nun en ünlü eseri Robinson Crusoe’yla karşılaştırılmasına vesile olmuştur. Zira Moll Flanders, bin bir özveri ve kurnazlık göstererek göğüs gerdiği ataerkil toplumda, okyanusun ortasında bir adaya düşen Robinson Crusoe kadar yalnız, bir o kadar da yaratıcı ve beceriklidir./Archive/2021/1/20/185844143-ic6.jpgAŞK VE GURURAşk ve Gurur sıradan insanların günlük yaşamlarını işleyerek romana ilk kez belirgin bir modern nitelik kazandıran Austen’ın en sevilen romanlarından biridir.Aşk ve Gurur, taşralı bir beyefendinin kızı olan Elizabeth Bennet ile varlıklı ve soylu toprak sahibi Fitzwilliam Darcy arasındaki çatışmayı anlatır. Jane Austen bu iki karakteri birbirlerinin tuzağına düşmüş kişiler gibi sunsa da bu ilk izlenimi tersine çevirmekte gecikmez.Soylu bir aileden gelen ve önemli bir servet sahibi olan Darcy, Elizabeth’in ailesinin soylu olmayışı nedeniyle mesafeli davranır. Elizabeth’in davranışında da hem özsaygının uyandırdığı gurur hem de Darcy’nin züppeliği karşısındaki öfkesi etkili olur.Zeki ve coşkulu Elizabeth yalnızca Austen’ın en çok sevdiği kadın kahramanı değil, aynı zamanda tüm İngiliz edebiyatının en çok ilgi uyandıran kadın roman kişiliklerinden biridir./Archive/2021/1/20/185852830-ic7.jpgUĞULTULU TEPELERÖlümünden bir yıl önce bitirdiği Uğultulu Tepeler’deki karakterlerin yalnızca hayal ürünü kişiler olmadığı, Brontë’nin çevresindeki gerçek kişilerden derin izler taşıdığı da bir gerçektir. Sevgi, kin, nefret, intikam, tutku gibi güçlü duygularla örülü bu gençlik öyküsü, aynı zamanda marazi bir aşkın hikâyesidir.İngiltere’de 19. yüzyılın ikinci yarısı (Victoria dönemi) orta sınıfın yükselişini, gösterişli yaşamların moda oluşunu simgeler. Brontë kardeşler, kadının edebiyatla uğraşmasının hoş görülmediği bu yıllarda, önce erkek kimliğiyle şiirler yazmış sonra kendi adlarıyla, klasikler arasında yer alacak üç önemli romana imza atmışlardır.Emily Brontë 1848’de öldüğünde dünya edebiyatının en güzel yapıtlarından birini, ilk ve tek romanı Uğultulu Tepeler’i bırakmıştır ardında. Bu Victoria dönemi romanı, kimine göre dünyanın gelmiş geçmiş en büyük aşk romanı; kimine göre her okunuşunda değişik tatlar veren çağlar ötesi bir eser ya da insanın içine işleyen bir anlatımla dile getirilmiş uzun bir şiirdir./Archive/2021/1/20/185900486-ic8.jpgSON İNSANGotik edebiyat alanı, kadın yazarların sivrildiği bir türdür. Bazı eleştirmenler bu olguyu kadın yazarların özel yaşamlarında babalarından, sevgililerinden ve kocalarından gördükleri baskı, taciz ve zulümden etkilenmelerine bağlarlar.Mary Shelley de 1826’da yayımlanan Son İnsan romanıyla gotik edebiyata özgü bilimkurgunun alt türü olan apokaliptik romanın ilk modern örneğini veren ve bu türün önde gelen yazarı oldu.Vahiy ya da gelecekle ilgili sırların aydınlığa kavuşturulması anlamındaki apokalips sözcüğünden türemiş olan apokaliptik kurgu, salgın hastalık, nükleer savaş, sibernetik ayaklanma, doğaüstü olaylar, ekolojik felaketler ya da başka afetler yüzünden uygarlığın sonunun gelmesini irdeler.Son İnsan, bugün sıradan sayılacak kadar yaygınlaşmış bir konuyu, insanlığın yok oluşunu ele alan ilk büyük romandır. Shelley, bir salgının Batı dünyasındaki etkilerini Romantik dönemin akıcı üslubuyla dramatize eder ve gerçek kişilerin yansıması olan zıt karakterler eksenindeki bir kurguyla aktarır.Romandaki başlıca karakterler kısmen ya da tamamen Shelley’nin çevresindeki kişilerden esinlenmiştir. Örneğin doğal bir cennet arayışı içinde tanıdıklarını peşinden sürükleyen Adrian, yazarın eşi Percy Bysshe Shelley’nin kurgulanmış portresidir. Yunanlarla savaşmak için İngiltere’den yola çıkan ve İstanbul’da ölen Lord Raymond ise Lord Byron’ın yaşamından esinlenmiştir.Roman, yazarın “seçkinler” diye adlandırdığı çevresini kaybetmekten duyduğu acıyı ve dünyanın anlamsızlığını, bireyin tarihi yönlendirme gücünden yoksun oluşunu da dile getirir. Shelley günlüğünde “son insan”dan “alter egom, ikinci benliğim, yoldaşlarımın benden önce ölmesiyle sevgili bir gruptan geri kalan yadigâr” olarak söz eder./Archive/2021/1/20/185908221-ic9.jpgSİCİLYA'DA BİR AŞK HİKÂYESİÖlçüsüz tutkular, dehşet verici eylemlere yol açar... Sicilya’nın ıssız kıyılarında, benzersiz bir doğa manzarasının ortasındaki muhteşem bir şato, karanlık sırların yatağı olabilir mi?Sicilya’da Bir Aşk Hikâyesi, sakin ve durgun görünen hayatları apansız bir çalkantıyla bulandırıyor. Şatonun dolambaçlı koridorlarında, insanı bir kez kendine çektikten sonra girdabından dışarı bırakmayan, kaynağı belirsiz bir korkuyu, günlük hayata istikrarla sızan bir psikolojik dehşete dönüştürüyor.Ann Radcliffe’in erken dönem yapıtlarından Sicilya’da Bir Aşk Hikâyesi, gotik romanı romantik unsurlarla besleyen yetkin bir örnek. Radcliffe dehşetin anlatımını kendine özgü lirik bir üsluba bağlarken, korkuya da sıcak, çekici bir yön kazandırıyor: Haz ile dehşet arasındaki her an kopmaya hazır o ince çizgi ortadan kalkıyor.Sicilya’da Bir Aşk Hikâyesi, 18. yüzyıldan günümüze gotik adını alan korku ve dehşet edebiyatının klasiklerinden biri. Cumhuriyet Kitap EkiKaragümrük, Lucas Castro’yu kadrosuna kattı
Karagümrük, Lucas Castro’yu kadrosuna kattı Karagümrük, İtalya’da SPAL forması giyen Arjantinli 10 numara Lucas Castro’yu renklerine bağladı. Fatih Karagümrük, İtalya’da SPAL forması giyen Arjantinli 10 numara Lucas Castro’yu renklerine bağladı.Fatih Karagümrük, kadrosunu güçlendirmeye devam ediyor. İstanbul temsilcisi, İtalyan takımlarından SPAL’da top koşturan 31 yaşındaki Arjantinli Lucas Castro’yu transfer etti. Karagümrük 2. Başkanı Serkan Hurma’nın yer aldığı törenle başarılı futbolcu, kendisini kırmızı-siyahlı renklere bağlayan sözleşmeyi imzaladı. İHA