News - Haberler
Ortalama borç25 bin 336 TL
Ortalama borç 25 bin 336 TL Bireysel kredi borçluları, bir yılda 2.5 milyon kişi artarak 34 milyona dayandı. Ortalama borç ise 25 bin 336 TL. Türkiye’de özellikle 2018’in ikinci yarısından bu yana yaşanan krize geçen nisan ayında eklenen salgının yarattığı ekonomik sorunlar, 2020’de bireysel kredi kullanımı hızla artırdı.YÜZDE 46 İHTİYAÇTürkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin güncel verilerine göre Kasım 2020 itibarıyla bireysel kredi borcu olanların sayısı 33 milyon 983 bin kişiye ulaştı. Bu sayı 2019’un aynı ayında 31 milyon 525 bin kişiydi. Yıllık artış 2 milyon 458 bin kişi oldu. Bireysel kredi borcu toplamı ise yüzde 43.1 artışla 601.5 milyar liradan 861 milyar liraya ulaştı. Bu bireysel kredilerin ise yüzde 46’sını ihtiyaç, yüzde 33’ünü konut, yüzde 17’sini kredi kartları ve yüzde 4’ünü taşıt kredileri oluşturdu.Kasım 2019’dan Kasım 2020’ye kişi başına ortalama bireysel kredi borcu 19 bin 79 liradan 25 bin 336 liraya çıktı. Bu kapsamda ortalamalar; konutta 81 bin 424 liradan 110 bin 48 liraya, taşıtta 54 bin 125 liradan 86 bin 2 liraya ve ihtiyaçta 10 bin 184 liradan 14 bin 112 liraya ulaştı. Kredi kartında ise 4 bin 536 liradan 5 bin 204 liraya yükseldi. l Ekonomi Servisi cumhuriyet.com.trMüziğinçınarınıyitirdik
Müziğin çınarını yitirdik Türk müziğinin en önemli besteci ve eğitmenlerinden Muammer Sun, dün Ankara’da yaşamını yitirdi. Usta sanatçı önceki gün rahatsızlanmasının ardından kaldırıldığı hastanede, dün kalp krizi sonucu 88 yaşında hayatını kaybetti. Sun, devlet sanatçısı olduğu için cenazesinin devlet töreniyle defnedileceği öğrenildi. Birçok müzisyen, hayatlarına önemli katkıda bulunduğunu söyledikleri sanatçının ardından mesaj yayımladı. Gazetemiz yazarı Evin İlyasoğlu, Muammer Sun’u şu sözlerle anlattı: “Onun bütün yapıtları buram buram Türkiye kokar. Saygun, Ruşen Ferit Kam, Kemal İlerici ve Muzaffer Sarısözen’in öğrencileri olarak Anadolu’nun sesini çağdaş Türk müziği öğeleriyle bezemişti. Devlet konservatuvarlarında görevli olduğu 41 yıllık süre içinde, koro, solfej, armoni, kontrpuan, füg, enstrümantasyon, orkestrasyon, modal müzik ve kompozisyon dersleri vermişti. Ayrıca MEB Kültür Müsteşarlığı Müşaviri, TRT Yönetim Kurulu üyesi olarak da radyoda çoksesli müzik eğitimi programları yapmıştı. En önemli işlevi kurduğu çocuk koroları ve korolar için besteleriyle Anadolu sathında kendi özüne bağlı yapıtlarla bir koro müziği ekolü oluşturmasıdır. Müzik eğitim programları, kurumları ve sanatçılarıyla ilgili pek çok rapor ve yönetmeliğe işlerlik kazandırmıştır. Koroların yanı sıra, orkestra, bale, oda müziği, şan, sahne müziği ve çocuk oyunları için müzikler bestelemiştir. 2004’te, Ankara’da SUN Yayınevi’ni kurmuştur. Sun’un ölümüyle çoksesli çağdaş müziğimiz üçüncü kuşağından bir değerini yitirdi.”‘HERKESİN HAYATINA GİRDİ’Oğlu, Besteci İlteriş Sun: “Ben babamı kaybettim. Ama ülkemiz büyük bir hocayı kaybetti. Türkiye’nin müziğinde her yere dokunan bir insandı. Çocuk müziğinden, orkestra sıralama tekniklerinden baleye, film müziklerine kadar... Sırf müzisyenlerin değil, Türkiye’deki herkesin hayatına girmişti, çocuk şarkılarıyla, sonra da ‘Cumhuriyet’ ve ‘Kurtuluş’ film müzikleriyle girmişti. Mekânı cennet olsun. Türkiye, büyük bir değerini kaybetti. Eserleriyle yaşayacak.”‘YERİ DOLMAZ’Muammer Sun’un kurucusu olduğu Besteciler, Orkestra Şefleri ve Müzikologlar Birliği (BESOM) Derneği Başkanı, orkestra şefi Prof. Rengim Gökmen ise gazetemize Sun hakkında şunları söyledi: “Türk müzik hayatı büyük bir ‘çınar’ı kaybetti. Besteci, eğitimci, fikir insanı ve toplum önderi olarak ülkesi için büyük bir mücadele vermiştir tüm yaşamı boyunca. Yerini doldurmak mümkün olmayacak ama mücadelesini düşüncelerini sürdürmeye çalışacağız. Çok üzgünüm. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum.”Müzikolog ve müzik yazarı Ersin Antep ise şunları söyledi: “Muammer Sun; Türkiye Cumhuriyeti’nin, çağdaş bir Cumhuriyet’in ürünüdür. Osmanlı döneminde, maddi durumu uygun olan ailelerin çocukları ancak yurtdışında çoksesli müzik eğitimi alırken, hatta ülkede ancak böyle ailelerin çocukları öğrenim görebilirken; Cumhuriyet, bu azimli gencine yolları kapatmamış, Saygun gibi önderler kazandırmıştır. Mücadele içinde, gözaltılarıyla geçen ömrü; doğruyu, samimiyeti ve gerçeği üretmek, kültürümüze yaraşır olmak üzerine kuruludur. Bu bakımdan eserlerinin adlarıyla dahi, topluma çok şey anlatmıştır: ‘Yurt Renkleri’, ‘Bozkırın Sesi’, ‘Kurtuluş’, ‘Cumhuriyet’, ‘Nâzım Hikmet Destanı’, ‘Sevgi her şeydir’... 2020’nin ocak ayında evine çağırarak ilettiği isteği, benim için vasiyetti, zira öyle ifade etti: Onun işaret ettiği şekilde ‘Çağdaş Türk Müzik Tarihi kitabını yazmak’... Umarım bu isteğini yerine getirebilirim. Nur içinde uyusun!”Besteci Onur Özmen: “Eğer ülkemiz bir bina olsaydı, Muammer Sun o binanın temelinde yer alan taşıyıcı kolonlardan birisi olurdu. En ufaklarından kocamanlarına değişik formlarda örnek eserler vermiş, hocalığı ve kişiliğiyle yol gösterici olmuş, kültür sanat kurumlarının kurulması, yaşaması ve gelişmesi için emekler harcamış ve gözlerini yumduğu son ana kadar mücadelesinden asla vazgeçmemiştir. Bugün mesleğimdeki konumuma gelebilmemi hocaya borçluyum. Duygularımı ve üzüntümü anlatmaya sözcükler yeterli olmaz. Değil onu unutmak; anısını, emeğini, çabasını yaşatmak için elimden geleni yapacağım. İyi ki onu tanıdım, öğrencisi oldum. Tüm ulusumuzun başı sağ olsun.”Fazıl Say, sosyal medya hesabından şu mesajı yayımladı: “Bugün günlerden hüzün. Türkiye’nin müzik tarihinin en değerli isimlerinden biri, Muammer Sun hocam bu sabah vefat etti. Üzüntüm gerçekten çok büyük, bu kayıp bizler için büyük. Nurlar içinde yatsın, iyi kalpli, dürüst insan, hakkaniyetli insan, değerli besteci, hocamız.” cumhuriyet.com.trArtık kimsesiz değiller
Artık kimsesiz değiller Derin yoksullukla mücadele için ihtiyaç sahiplerinin kayıt altına alınması yetmiyor. Hedef, yoksulluğun nesilden nesile devredilmesinin önüne geçmek. Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, “Yoksulluk kader değil, engelleyebiliriz” diyor. Uzun yıllardır yoksullukla mücadele çalışmalarını sürdüren Derin Yoksulluk Ağı’nın, İstanbul’un ilçelerindeki derin yoksulluğu inceleyen araştırmasının ardından çalışmaya başlayan Ataşehir Belediyesi, ilçede bulunan ve sosyal yardım şemsiyesi altına girmemiş “derin yoksulların” belirlenmesi için harekete geçti.Derin Yoksulluk Ağı ile yapılan işbirliğinin, ilçe sınırları içinde desteğe muhtaç ailelere daha hızlı ulaşmalarını sağladığını belirten Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, öncelikli hedeflerinin ailelerin acil sorunlarının karşılanması olduğunu söyledi. İlgezdi orta ve uzun vadeli hedeflerini şöyle açıkladı: “Asıl hedefimiz, hak temelli bir bakışla bu yoksulluğun nesilden nesile devredilmesinin önüne geçmek. Yoksulluk kader değil, üstesinden gelmek mümkün. Her bireyin insani koşullarda yaşaması ve temel ihtiyaçlarına ulaşması bir hak ve bu hakkın karşılanması gerekiyor. Temel ihtiyaçlara yani gıda ve acil ihtiyaç malzemelerinin sağlanması sorunlara anlık çözümler üretilmesi tabii ki çok önemli ama hiçbir biçimde yeterli değil. Orta ve uzun vadede bir programla yoksulluğun bir sonraki nesle devredilmesini önlemek asıl amacımız ve bunun için çalışacağız. Bu ailelerde çalışabilecek durumda olan kişileri destekleyerek meslek sahibi olmalarını ve iş bulmalarını sağlayacağız./Archive/2021/1/16/201744557-mrt3295.jpgYasaların zorunlu kıldığı sosyal inceleme biçimlerinin de ötesinde bir inceleme çalışması yapıyoruz. Bu ailelerde nesilden nesile aktarılan yoksulluğu önlemek için derinlemesine inceleme ve takip sistemi kuracağız. Okulda başarılı olma şansı olan çocuklar eğitimde desteklenecek. Derslere ilgisi zayıf olan ve hiçbir koşulda okuma ihtimali olmayan çocuklar psikolog ve sosyologların incelenmesi sonrası spora, uygun meslek eğitimlerine yönlendirilecek. Çocukların sosyal becerilerinin gelişmesi ve eğitimlerinin başarıyla tamamlanması için seferberlik başlatıyoruz. Ayrıca bu aileler herhangi bir sosyal güvenlik şemsiyesi altında olmadıkları için sağlık hizmetlerinden de yararlanamıyorlar. Bunun için devletin sağladığı haklardan yararlanmalı konusunda rehberlik hizmeti vermeye başlıyoruz.”Derin Yoksulluk Ağı’nın sahada yaptığı çalışmaların çok kıymetli olduğunu söyleyen İlgezdi, “Anlamlı bir başlangıç yaptık. Bu işbirliği ile kalıcı ve engelleyici çözümler bulacağımıza inanıyorum” dedi.BOĞAZİÇİLİLER GÖREVDEAtaşehir Belediyesi ile Derin Yoksulluk Ağı’nın işbirliği bununla da sınırlı kalmadı. Ataşehir’de Covid-19 salgını sonrası yüzde 100’den fazla artan talebin sosyal yardım sistemine dahil olması için Ağ’ın Boğaziçi Üniversitesi mezunu genç sosyolog, psikolog ve sosyal hizmet görevlileri incelemelere dahil olacak. İncelemeler sonrası, ailelerin takibi de bu gönüllülerin desteği ile sağlanacak. Ataşehir’de yaşayan, belediye dahil hiçbir sosyal destek programına başvurmamış, başvursa da incelemelerin tamamlanmaması nedeniyle hiçbir destekten yararlanmayan aile ve bireyler, Derin Yoksulluk Ağı’nın gönüllü psikolog ve sosyologları ve Ataşehir Belediyesi’nin sosyal hizmet görevlilerinin ortak çalışması ile kayıt altına alınmaya başlandı. Çalışmalar sürerken ailelerin temel ihtiyaç maddeleri ile desteklenmesi de ihmal edilmedi. İncelemeye alınanların büyük çoğunluğu bugüne kadar hiçbir düzenli işte çalışmamış kişilerden oluşuyor. Bir bölümü evsizlik riski ile karşı karşıya olan bu ailelerin bireyleri kâğıt toplayıcılığı, çiçekçilik, müzisyen, gündelik temizlik işleriyle geçinmeye çalışıyorlar. Aralarında yalnız ebeveynlerin de bulunduğu ve toplumun en kimsesizi olarak tarif edilebilecek bu aileler arasında salgın sürecinde işini kaybetmiş asgari ücretliler de bulunuyor. Bu ailelerin çocukları hiçbir koşulda uzaktan eğitime ulaşamadığı gibi, ciddi sağlık sorunlarıyla mücadele etmek zorunda kalıyor.Derin Yoksulluk Ağı kurucusu Hacer Foggo, Ataşehir Belediyesi ile yaptıkları çalışmanın tüm belediyeler için bir model olmasını diliyor. Foggo, “Biz gönüllü desteği ile bugüne dek, özellikle pandemi döneminde gıdaya erişemeyen, açlıkla mücadele eden ailelerin temel ihtiyaçlarını karşıladık. Bu çalışmaları uzman psikolog, sosyolog, araştırmacıların da arasında bulunduğu her meslekten gönüllü çalışanlarımızla ve ailelerle dayanışan destekçilerimizin sayesinde gerçekleştirdik. Ancak yoksulluğun boyutları her geçen gün derinleşiyor. Bu yoksulluk gönüllü çalışmanın ötesinde olup, hak temelli sürdürülebilir sosyal politikalar ve stratejilerin yanı sıra programlı ve düzenli bir müdahale ile azalabilir. Desteği temel ihtiyaçların giderilmesi ile sınırlı tutmak, yoksulluğun sürekliliğini engelleyemiyor maalesef. Şu anda Ataşehir Belediyesi ile yaptığımız çalışma, Ataşehir’in yoksul mahallelerinde yaşayan çocukların ailelerinden yokluğu miras almamaları, bu da ancak belediye ile birlikte oluşturacağımız modellerle ortadan kalkacaktır” dedi. cumhuriyet.com.trTDV’den hem zam hem de tehdit
TDV’den hem zam hem de tehdit Bingöl il merkezinde Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) kiracısı olan esnaf, pandemi döneminde kiralarını ödemekte zorluk çekiyor. Uzun süre kepenk kapattıkları için maddi sıkıntı çeken esnaf yaşadıkları maddi sıkıntıları TDV’ye bildirmelerine rağmen sonuç almamışlardı. Son çare olarak Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) başvuran esnaf, “Doğrudan vakfa müracaat etmeniz gerekmektedir” yanıtını almıştı. Vakıf ise esnafın derdine kulak vermek yerine yeni yılda kiralara yüzde 12 zam yaptı. Esnaf bu kez tek gelir kaynakları olan dükkânlarından atılma tehlikesiyle karşı karşıya.‘SUS SUS İŞARETİ’ Bingöl Merkez’de bir dükkân işleten esnaf, “Kiramı ödeyemediğim için vakıf yöneticilerinden biri tarafından dükkândan atılmakla tehdit edildim. Kapalı dükkânın kirasını ben nasıl ödeyeyim. Bizim sorunlarımıza kulakları tıkalı herkesin. Kimse gelip derdiniz ne diye sormuyor. Vali bir gün esnaf ziyareti yapıyordu. Bir esnaf kira meselesini söylemek istedi ama valinin yanındaki bazı yetkililer ‘sus sus’ işareti yaptı. Biz ne kadar üstlerine gidersek gidelim hep onların dediği oluyor. Bizim pasajda 54 tane dükkân var. Sadece birkaçımızın sesi çıkıyor. Devir onların devri. Çoğu insan ekmeğinden olur diye sesini çıkaramıyor” dedi. Başka bir esnaf ise “Sözlü olarak resmen tehdit ettiler ama dükkanı boşaltın diye yazılı bir şey vermediler henüz” ifadelerini kullandı. Zehra ÖzdilekValilik, müftülük, il milli eğitim ve dernek, seçmeli din dersleri için birleşti
Valilik, müftülük, il milli eğitim ve dernek, seçmeli din dersleri için birleşti Diyarbakır’da valilik, müftülük, il milli eğitim müdürlüğü ve Önder Diyarbakır İmam Hatipliler Derneği seçmeli din dersleri için ortak afiş hazırladı. Şehirdeki reklam panolarına asılan afişlerde din derslerinin neden seçilmesi gerektiği anlatıldı. Afişte, “Kuranıkerim dersini seçiyorum çünkü Cenab-ı Allah’ın mesajlarını öğrenmek, anlamak ve yaşamak istiyorum”, “Peygamberimizin Hayatı dersini seçiyorum çünkü onun hayatını merak ediyorum ve kendime örnek almak istiyorum”, “Temel Dini Bilgiler dersini seçiyorum çünkü dinimi en doğru şekilde öğrenmek istiyorum” ifadeleri yer aldı. “Dersimi seçiyorum dinimi öğreniyorum”, “Seçmesi bir dakika faydası iki dünya!” sloganlarıyla hazırlanan afişlerde “Ortaokul ve liselerde din, ahlak ve değerler alanı seçmeli dersler seçim süreci başlamıştır” hatırlatması yapıldı. Afişlerde son başvuru tarihinin de 22 Ocak olduğu belirtildi. Eğitim Sen Diyarbakır Şubesi söz konusu afişlere tepki gösterdi. Diyarbakır Eğitim Sen Şube Başkanı Sadrettin Kaya, “Biz hiçbir dersin dayatma olarak seçtirilmesini doğru bulmuyoruz. Ögrencilerimiz derslerini özgürce seçebilmeli. Bugün derslerini özgür seçemeyen öğrenci, demokratik yaşamda hakkını kullanırken tereddütler yaşayacaktır. Bu travmaya yol açar. Afişler konusunda kamu idaresi kamu adına güç ve yetki kullananlar bütün öğrencilere ve velilere eşit olmaları gerekiyor. Bir kesimi öne çıkarmak onları topluma dayatmaya çalışmak bu çağda demokratik temayüllere uymuyor” ifadelerini kullandı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da geçen günlerde 81 ilin din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleriyle video konferans toplantısında bir araya gelmişti. BAKANDAN TEŞEKKÜRBakan Selçuk, toplantıya ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “81 ilden, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni meslektaşlarımla buluştum. Ülkenin en büyük öğretmenler odasında birlikte çay içmek, eksikleri not edip proje üretmek gibiydi. Okullarımızda yüz yüze buluşmayı diledik. Çocuklarımıza emek verenler var olsun” ifadelerini kullanmıştı. Kayhan AyhanKHK'liöğretmeneöldükten sonra işe iade kararı
KHK'li öğretmene öldükten sonra işe iade kararı Görev süresi son olarak 1 yıl daha uzatılan ve elinde halen binlerce dosya bulunan OHAL Komisyonu, KHK ile ihraç edilen bir eğitimci için vefatından sonra göreve iade kararı verdi. Mücahit Karataş, Bülent Uçar, Ömer Faruk Arsoy, Gökhan Açıkkollu gibi 15 Temmuz darbe girişimi sonrası KHK ile görevden uzaklaştırılan ve ölümlerinin ardından haklarında iade kararı verilen kamu çalışanlarına son olarak eğitimci Mehmet Nasır Sönmez eklendi. Eğitim Sen üyesi olan Sönmez, Tekirdağ Çorlu’da lise okul müdür yardımcılığı ve Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaparken 7 Şubat 2017’de 686 No’lu KHK ile görevden ihraç edildi. 7 Kasım’da oturduğu apartmanın balkonunda iş yaparken 5. kattan kazayla düşerek ölen Sönmez için, OHAL Komisyonu ölümünden 3 ay, görevden alınmasından 3 yıl sonra karar verebildi. Göreve iade kararına ilişkin açıklama yapan Eğitim Sen Tekirdağ Şubesi, “Sevinemiyoruz. Sorguluyoruz. Geç gelen adalet, adalet olmuyor. Eşi atanmayan öğretmen, 10 ve 16 yaşlarında 2 çocukları var. KHK’ler gidecek, biz kazanacağız” denildi. cumhuriyet.com.trFETÖ’cü‘ağabey’isyanı
FETÖ’cü ‘ağabey’ isyanı Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy’un tutuklanması sonrası yenilenen kura çekimi ile başkan vekilliğine seçilen AKP’nin adayı Aydın Pehlivan’ın ağabeyi Yüzbaşı Abdi Pehlivan’ın, 15 Temmuz darbe girişiminde aktif olarak yer aldığı ve FETÖ’den tutuklu olduğu ortaya çıktı. Müebbet hapis ile yargılanan yüzbaşı ağabey Abdi Pehlivan için hazırlanan iddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan mağdur olarak yer alıyor. Hakkında, “zimmet ve irtikap” suçlamaları bulunan ve İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınıp tutuklanan Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy’un yerine başkan vekilliği için seçim yapıldı. İlk kura çekiminde CHP’li Deniz Karakurt’un çıktığı başkan vekilliğinde bu kez AKP’li Aydın Pehlivan çıktı. Mahkeme kararını beklemeden yapılan kura çekimi sonrası AKP’li Pehlivan koltuğa oturdu. Kura ile belirlenen başkan vekilliği tartışmaları devam ederken Aydın Pehlivan’ın ağabeyi pilot yüzbaşı Abdi Pehlivan’ın 15 Temmuz darbe girişiminde yer aldığı ve “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırma” suçlamasıyla İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tutuklandığı ortaya çıktı. Kasım 2016 tarihinde tutuklanan ve müebbet hapis ile yargılanan ağabey Pehlivan’ın F-16 pilotu olduğu darbe girişiminde aktif olarak yer aldığı iddia edildi.BAKAN’DAN TEPKİCHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, konuyla ilgili olarak “Bir yandan Cumhurbaşkanı’nın iltifatlarına ve övgülerine bakarak bir şekilde Gülen’in çevresinden geçen, sendikasına üye olan veya bankasına maaşı yatan sade bir vatandaşın tüm ailesiyle topyekûn vatan haini ilan edildiği, sivil ölüme terk edildiği bir düzende; AKP elitlerinin Saray’a danışman olması, ülkeye Bakan olması, büyükelçi atanması yani kariyer basamaklarını hızla çıkmaya devam etmesi iktidarın ‘FETÖ ile mücadele’ iddiasının kokuşmuşluğunun göstergesidir” dedi. PİRİŞTİNA ÖRNEĞİCHP’li Bakan, “Rahmetli İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Piriştina’nın vefatı üzerine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde yaşamıştık. Dönemin AKP Grup Başkanvekili Yusuf Kenan Çakar’ın ‘halkın iradesine saygılıyız, aday göstermeyeceğiz’ dediğini dün gibi hatırlıyoruz. 2004’ten bugüne, siyasal yozlaşmanın her alandaki yozlaşmanın önünde gittiğinin göstergesidir Menemen. Siyasette; halkın iradesine uygun olarak ‘aday göstermeyeceğiz’ noktasından, seçilmiş meclis üyelerini devşirmek için yapılan gizli görüşmelere, araçsallaştırılmış yargı kararlarıyla halkın iradesinin gasp edildiği bir noktaya gelindi” dedi.AKP VE MHP RAHATSIZ31 Mart yerel seçimlerinde AKP’nin birinci sıra Menemen Belediye Meclis üyesi olarak giren Aydın Pehlivan’ın başkan vekili olarak kura çekimine girmesi AKP ve MHP’li üyeler arasında rahatsızlık yarattı. Partililerin, “FETÖ’den tutuklanan birinin kardeşinin aday gösterilmesini nasıl anlatacağız. Aydın Bey iyi ve sevilen biri ama bunu seçmene anlatamayız” yönünde görüş bildirdikleri öğrenildi. Mehmet İnmezBu da satışvurgunu
Bu da satış vurgunu İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) şirketi KİPTAŞ’ın, AKP döneminde bazı gayrimenkulleri AKP’ye yakınlığıyla bilinen dernek ve vakıflara sattığı ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın kurucusu, kızı Esra Albayrak’ın ise yönetim kurulu üyesi olduğu TÜRGEV, KİPTAŞ’tan farklı tarihlerde Başakşehir, Arnavutköy ve Fatih’te toplam 7 gayrimenkul satın almış. Bu arazilerden bazılarına yurt yapmış. Cumhuriyet’in ulaştığı satış listesinde arazi alanlar arasında AKP’ye yakın dernek ve vakıflardan Önder İmam Hatipliler Derneği, Türkiye Diyanet Vakfı, İlim Yayma Vakfı ve TÜGVA da var. İBB CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı, “TÜRGEV ve TÜGVA başta olmak üzere 18 ayrı gayrimenkul, yine aynı vakıf ve derneklere satılmış. Bu arsaların satıldığı günkü toplam bedeli 98 milyon lira” dedi.Cumhuriyet’in ulaştığı listeye göre KİPTAŞ, 2010-2020 arasında 18 gayrimenkulü toplam 98 milyon 630 bin 699 liraya sattı. Gayrimenkul satış tablosunda TÜRGEV’in 2012, 2016 ve 2019 yıllarında Arnuvutköy, Başakşehir ve Fatih’te 7 gayrimenkul aldığı görünüyor. Vakfın aldığı gayrimenkuller arasında öğrenci yurdu da var. Vakıf, 7 gayrimenkule toplam 27 milyon 655 bin lira ödemiş. Vakfın Arnavutköy’de aldığı konut ve ticaret ile hizmet alanı daha sonra sosyal tesis alanına dönüşmüş. Başakşehir’de aldığı bir gayrimenkul de idari tesis ve park alanıyken satışın ardından özel eğitim alanı olmuş.‘HÜLLE YAPILMIŞ’İBB Meclisi’nin ocak ayı son oturumunda konuyu ve listeyi gündeme getiren İBB CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı, “Bu satışı yapılan arsaların çoğu İBB’den satın alınmış. Yani araya KİPTAŞ konularak hülle yapılmış. Arsalar ihaleyle satılmış ama ihalelere katılanlar hep tanıdık isimler olmuş. Yani ‘al gülüm ver gülüm’ olmuş” ifadelerini kullandı.PARSEL PARSEL YANDAŞ VAKIFLARAİlim Yayma Vakfı, Fatih’te 2 gayrimenkulü 2016’da toplam 1 milyon 850 bin 847 liraya almış. Türkiye Diyanet Vakfı da Fatih’te 360 metrekarelik bir konut alanına 2018 yılında 2 milyon 570 bin lira ödemiş. Önder İmam Hatipliler Derneği ise Fatih’te 446 metrekarelik bir ticaret alanını 18 milyon 500 bin liraya, 2018’de satın almış. TÜGVA, Eyüp’te 2 bin 143 metrekarelik sosyal ve kültürel tesisler fonksiyonundaki boş arsayı 2019’da 29 milyon 990 bin liraya satın almış. ENSAR Vakfı da Başakşehir’de 12 bin 559 metrekarelik özel ilköğretim tesisleri alanını 2013’te 4 milyon 652 bin liraya edinmiş. Arsa üzerinde şu an ENSAR Koleji görünüyor. Listede diğer gayrimenkul alanlar ise Azaklıoğlu Necati Bay Eğitim Kültür ve Sosyal Yardım Vakfı, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezun ve Mensup Derneği, Merve Eğitim ve Kültür Vakfı ile Safa Eğitim Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı. Hazal OcakÇocuk istismarından ceza yedi, adrese teslim kadro ile geldi
Çocuk istismarından ceza yedi, adrese teslim kadro ile geldi ABD’de çocuk istismarından tutuklanıp Marmara Üniversitesi’nde bölüm başkanı olduğu ortaya çıkan Doç. Dr. Abdüssamed Köse’nin, 2020’de Marmara Üniversitesi’nde adrese teslim kadroyla işe alındığı ortaya çıktı. Marmara Üniversitesi, 17 Temmuz 2020’de doçent, profesör ve öğretim üyesi alımı yapılacağını belirterek kadro ilanı açtı. İlanın birinde fen-edebiyat fakültesi, psikoloji bölümüne bir doçent alınacağı duyuruldu. Doçent olarak alınacak kişide aranan şartlar ise “Psikoloji ve psikiyatri anabilim dalından doçentliğini almış olmak, nörogörüntüleme, beyin stimülasyonları, kişilik bozuklukları, mizaç ve karakter ölçümleri üzerine birincil endekslerde (SSCI) yayımlanmış çalışmalara sahip olmak” şeklinde sıralandı. İstismarcı Doç. Dr. Abdüssamed Köse’nin CV’sinde ise üniversiteye doçent olarak alınacak kişide aranan şartların bire bir bulunması dikkat çekti. Bu kadroya yerleştirilen Köse, daha sonra psikoloji bölüm başkanlığı görevine getirildi. Yaşanan bu durum, adrese teslim kadro şüphesini güçlendirdi. NE OLMUŞTU?Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Abdüssamed Köse’nin, ABD’nin Teksas eyaletinde internette tanıştığı bir çocukla cinsel içerikli konuşmalar yapmasının ardından “çocuğa istismar” suçundan tutuklandığı ortaya çıkmıştı. ABD’de ruhsatı iptal edildikten sonra Türkiye’de akademisyenliğe devam eden Köse, skandalın ortaya çıkmasının ardından gelen tepkiler üzerine istifa etmişti. Çağatan AkyolSoruçok, yanıt yok
Soru çok, yanıt yok Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, salgınla ilgili yöneltilen çok sayıda soru önergesine yanıt vermedi. Durumu değerlendiren CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, “Sağlık Bakanlığı, verilen önergeler içinde soruları en çok yanıtlanmayan 2. bakanlık. Bütçe görüşmelerinde, Sayın Bakan’a ‘Yoğun olduğunuz için mi bu sorulara yanıt vermiyorsunuz’ diye sordum. Ona da yanıt vermedi” dedi. Koca, salgın süresince muhalefet milletvekillerinin yanı sıra AKP’nin ittifak ortağı MHP’nin de çoğu önergesine karşılık vermedi. ‘ŞEFFAF YÖNETİLMEDİ’Koca’nın soruları yanıtlamamasını değerlendiren Taşcıer, “Özellikle salgın sürecinin Türkiye’de çıktığı mart ayından bu yana sorduğumuz hiçbir soruya yanıt alamadık. Sadece soru önergelerine değil, basın aracılığıyla sorduğumuz sorulara da yanıt verilmedi” diye konuştu. Salgının başından beri yaşanan aksaklıkları anımsatan Taşcıer, “Bu kadar üst üste hatanın yapılması, maskeden başlayarak grip aşısında, korona aşısında geç kalınması, aşı sayılarının yetersiz olması ve buna benzer bütün olumsuzlukların nedeni sürecin şeffaf yürütülmemesidir” ifadelerini kullandı. Soru önergesi yanıtlamamada Adalet Bakanlığı’nın birinci sırada olduğunu belirten Taşcıer şunları söyledi: “Sağlık Bakanlığı verilen önergeler içinde soruları en çok yanıtlamayan 2. bakanlık.” Sarp SağkalAşıyla bağlantılı23ölüm
Aşıyla bağlantılı 23 ölüm ABD’li ilaç firması Pfizer’ın BioNTech ortaklığında geliştirdiği koronavirüs aşısının vurulduğu bazı ülkelerde ölümler görüldü. NORVEÇ ABD’li ilaç firması Pfizer’ın BioNTech ortaklığında geliştirdiği koronavirüs aşısının vurulduğu 23 yaşlının hayatını kaybetmesinin ardından Norveç Halk Sağlığı Enstitüsü’nden risk uyarısı geldi. Açıklamada, aşının hastalığı olan 80 yaş üstündekiler için riskli olduğu belirtildi. Aşıların bu yaş grubunda yeterince denenmediğine işaret edildi.ABD’DE DOKTOR ÖLDÜ Pfizer tarafından geliştirilen aşının sağlık görevlilerine yapıldığı ABD’de de Gregory Michael adlı doktor, aşıdan 2 hafta sonra hayatını kaybetmişti. Florida’da bir hastanede çalışan Gregory Michael’in18 Aralık’ta aşının ilk dozunu aldıktan 3 gün sonra ellerinde ve ayaklarında küçük lekeler ortaya çıktı. Sosyal medya hesabından açıklama yapan eşi Heidi Neckelmann, eşinin yoğun bakıma alındığını ve kısa süre sonra hayatını kaybettiğini belirtti.PORTEKİZ’DE HEMŞİRE HAYATINI KAYBETMİŞTİ Pfizer-BioNTech’in geliştirdiği aşıyı olan Portekiz Onkoloji Enstitüsü Pediatri Bölümü’nde çalışan 41 yaşındaki hemşire Sonia Acevedo 2 gün sonra ölmüştü. BELÇİKA Federal İlaç ve Sağlık Ürünleri Ajansı, Pfizer ve BioNTech tarafından geliştirilen aşıyı olan 82 yaşındaki bir kişinin, aşı işleminden 5 gün sonra hayatını kaybettiğini duyurdu. cumhuriyet.com.tr