Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajans? - Haberler

Friday, 12.27.2024, 07:52 PM (GMT)

News - Haberler

DİSK, Türk-İşve Hak-İş: Esnekçalışmaya dönük düzenlemeler geriçekilmeli

DİSK, Türk-İş ve Hak-İş: Esnek çalışmaya dönük düzenlemeler geri çekilmeli Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) ve Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ), uzun süredir ilk kez ortak bir metne imza atarak söz konusu torba yasa teklifinin, çalışma hayatına esneklik getiren hükümlerinin geri çekilmesini talep etti. Ortak açıklamada şu tepkiler yer aldı: - Torba kanun teklifinde kısmi çalışmanın yaygınlaştırılması amaçlanmıştır. Kısmi çalışma yaşlılık aylığı, malullük aylığı, işsizlik ödeneğine hak kazanma gibi pek çok konuda ciddi hak kayıpları yaratacağı için bu düzenlemeyi sakıncalı buluyoruz.- Belirli süreli sözleşme ile çalışan işçiler, kıdem ve ihbar tazminatı ile iş güvencesi (işe iade davası) hükümlerinden yararlanamadığından bu düzenleme son derece tehlikeli. - 25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanların hiçbir şarta bağlı olmaksızın belirli süreli iş sözleşmesi ile istihdam edilmesi sonucunda kıdem ve ihbar tazminatı gibi haklardan yararlanamamaları büyük haksızlıkların ortaya çıkmasına neden olacaktır.- Bu teklifle 25 yaş altındaki işçilerin uzun vadeli sigorta kollarına ilişkin ödemelerinin yapılması yükümlülüğü ortadan kaldırılmaktadır. - Bu teklif, çalışanların işsizlik, malullük, yaşlılık, ölüm, iş kazası, meslek hastalığı ve analık gibi hayati öneme sahip haklardan yararlanmasını ortadan kaldıracaktır.GÖRÜŞMELER BAŞLADIÖte yandan TBMM Genel Kurulu’nda, “torba teklif” görüşmeleri başladı. AKP’nin, Genel Kurul’un çalışma günleri, gündem ve saatlerine ilişkin kabul edilen grup önerisine göre, Meclis, teklifin görüşmelerinin 5 Kasım’da tamamlanamaması halinde, 6 Kasım Cuma günü de mesai yapacak. cumhuriyet.com.tr

KİT’lerdeki personel 4 yılda 13 bin azaldı

KİT’lerdeki personel 4 yılda 13 bin azaldı Hazine ve Maliye Bakanlığı, yayımladığı Kamu İşletmeleri Raporu’nda, KİT’ler ve bağlı ortaklıkları ile ilgili çeşitli bilgilere yer verdi. Raporda, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı portföyündeki kuruluşların istihdam bilgileri şöyle sıralandı: - Memur, sözleşmeli ve işçi olmak üzere bu kuruluşlarda 2015 yılında geçici işçiler dahil toplam 119 bin 452 kişi vardı. 31 Aralık 2019 itibarıyla bu kuruluşlardaki toplam personel sayısı geçici işçiler dahil 106 bin 312’ye geriledi. - Personelin hizmet sürelerine bakıldığında büyük bir bölümü 25 ve daha üzeri süredir görev yapıyor. 25 ve üzeri hizmet süresi bulunan personel sayısı 22 bin 148. Yaş gruplarına bakıldığında da personelin büyük bir bölümü 40-50 yaş aralığında bulunuyor. Bu arada raporda THY’ye ilişkin bilgiler de yer aldı. Buna göre THY’nin, 2019’da yolcu sayısı bir önceki yıla göre iç hatlarda yüzde 7.6 azalırken dış hatlarda ise yüzde 3.8 oranında artış oldu. Doluluk oranları ise 2018’e kıyasla 0.3 puan azalarak yüzde 81.6 olarak gerçekleşti. THY’nin kârı da 2019’da düşerek 5 milyar 56 milyon liraya geriledi. Mustafa Çakır

Sesmir BaşkanıOrhanÖkmen'den kriz uyarısı: Kriz sistematik hale gelebilir

Sesmir Başkanı Orhan Ökmen'den kriz uyarısı: Kriz sistematik hale gelebilir Sesmir AŞ Başkanı ve eski Japan Credit Rating’in (JCR) Eurasia Başkanı Orhan Ökmen, iç etkenler bir an evvel düzelmezse TL’nin değer kayıplarının kapsamının genişleyeceğini ve krizin sistematik hale geleceğini vurguladı. Ökmen, Türkiye’deki varlık transferi, yüksek enflasyon, değersiz TL, enflasyona yenik düşen servet iflasları, yüksek işsizlik, negatif büyüme ve fakirleşmenin devam edeceğini dile getirdi. Özellikle tüketici ve esnaf kredilerinin geri dönüşlerinde bankaların ciddi zorluk yaşayacağına dikkat çeken Orhan Ökmen ile döviz kurlarındaki artışı ve krizden çıkış yollarını konuştuk.- Kurdaki artış ne kadar sürer, neler öngörüyorsunuz?Merkez Bankası, araç bağımsızlığını tekrar kazanana kadar döviz kurları ve kredi hacimlerine ilişkin aktarım kanallarını iktisadi temelde kullanamayacağı için kurdaki artış hep devam edecektir. Kurdaki artış beklentileri de canlı kaldığı sürece varlık ikamesi, yani dövize yönelim hep sürecek. 2018’den bu yana döviz kurlarında görülen yükselişte iç faktörler küresel gelişmelerden çok daha fazla etkili olmaktadır. İç etkenler bir an evvel düzelmezse TL’nin değer kayıplarının kapsamı genişleyecek ve krizi sistemik hale getirecektir. Türkiye ekonomisi, enflasyon ve risk primini düşürmeden faizleri ve kuru aynı anda baskılamaya devam ederse kriz hali fiilen ve zaten derinleşecektir. Şu andaki kur ekonomik temellerinden kopuk hareket etmektedir. Ancak bu sonsuza kadar devam edemez. Her uçak öyle ya da böyle sonunda yere iner. Ancak kimisi parçalanır, kimisi de yumuşak inişi gerçekleştirir. Mevcut yönetim paradigması değişmezse TL’de daha kötüsü yaşanacak.REKABETÇİ KUR DEĞİL- Doların 8.50 TL seviyelerini aşmasının tek nedeni faizlerin düşük tutulması mı?Bu kez Türkiye ekonomisine dışarıdan tuzak kuruluyor argümanı söz konusu edilemez. Faiz oranlarının seviyesi, dövizi yükselten içsel etkenlerin içerisinden sadece bir tanesidir. Ancak en önemlilerindendir. TCMB’nin faiz artırmama kararının dışında, yatırım ortamına karşı oluşan yerli-yabancı yatırımcı güvensizliği, mülkiyet hakkına el koymanın hukuksal temelinin zayıflamış olması, yargı bağımsızlığı alanındaki sistemsel bozulmalar, Türkiye’nin dış borç miktarı ve ABD seçimleri, TL’ye baskı yapan en önemli diğer nedenlerin başında geliyorlar. TL’nin geldiği bu seviyeye rekabetçi kur demek doğru bir tanımlama olamaz. Eğer rekabetçi kur olsaydı 2019-2020 Ağustos ayları arasında TL, dolara karşı yüzde 31 değer kaybettiği halde aynı dönemde ihracat yüzde 17 gerilemezdi.DÖRT YILDIR REFORM YAPILMADI- Peki, Türkiye ekonomisi bu noktaya nasıl geldi?2016’dan bu yana Türkiye’nin uyguladığı ekonomi politikalarındaki hatalar artarak devam etmektedir. Öncelikle Türkiye ekonomisinde ortaya çıkan çıktı açığı halini aşmak için kredi balonları yaratılarak risk seviyesi ve ekonomik hararet artırıldı. Bu en önemli ve en sistematik hataydı. TCMB’nin otofinansman yoluyla yıllardır yarattığı kaynaklarına el konulup bütçeye aktarılarak askeri alanlar ağırlıklı olmak üzere harcandı. Kuru baskılamak gayesiyle TCMB rezervleri tüketildi. Negatif faiz hali oluşturuldu. Bu da en önemli hatalardandı. 2016’dan bu yana Türkiye hiçbir yapısal reform gerçekleştirmedi. TL’nin dış değer kayıplarının sürekli hale gelmesi, yüksek enflasyon, düşük büyüme, son 4 yılın hatalı politikalarının doğal sonucudur.- Türkiye ekonomisini ve yurttaşları nasıl günler bekliyor?Bu konjonktürde ekonomik modellerle gelecek tahminleri yapmak bayağı zorlaştı. Yatırımcılar ve firmalar, TCMB’nin para politikaları nedeniyle reel faiz hesaplamalarını yapamaz duruma düşürüldükleri için yatırım bütçelerini son bir yıldan bu yana ertelemektedir. Türkiye, düşük faiz ve büyüme ısrarından prensip olarak vazgeçmeden hızlı kredi genişlemesi, yüksek enflasyon, tepki verme gücü zayıflayan para politikası ve dolarizasyon bundan sonraki dönemlerde de sürecek. TL yatırımcıları, fiili enflasyonun altında kalmaya devam edecektir. Ekonominin genel yönetim paradigması değişmezse Türkiye’deki varlık transferi, yüksek enflasyon, değersiz TL, enflasyona yenik düşen servet iflasları, yüksek işsizlik, negatif büyüme halleri ve fakirleşme devam edecektir.BANKALAR CİDDİ ZORLUK YAŞAYACAK- Bu dönemde bankalar ne kadar güçlü? Tekrar banka kurtarmaları gündeme gelebilir mi?Bankaların yüksek risk yönetim disiplinleri son birkaç yıldır hırpalanmaktadır. Bankaların özyönetimlerini ilgilendiren konularda bankalar düzenleyici otoritelerin hariçten baskılayıcı uygulamalarına maruz kalmaktadır. Şu anda özellikle tüketici ve esnaf kredilerinin geri dönüşlerinde bankaların ciddi zorluk yaşayacağı aşikârdır. Kredi genişlemesi, bankaların aktif kalitesini zayıflatmıştır. Artan yapılandırma ve erteleme taleplerine konu olan ticari ve kurumsal krediler de bankaların kredi kalitelerini ve likidite seviyelerini bozmuştur. Reel sektörün yüksek kur riski sorunu çözülemediği sürece bankaların kredi riski hep tehlike altında kalacak. Hızla genişleyen kredi hacimleri nedeniyle kamu bankaları başta olmak üzere birçok bankanın ilerleyen dönemlerde mutlaka kamusal destek almak zorunda kalacağı kesindir.- Türkiye ekonomisi için bu krizden çıkış nasıl olacak?Krizden çıkışın başlaması için şu andaki ekonomik yönetim paradigmasının oluşumunda yer alan müdahaleci, bürokratik, serbest ekonomi dışı, siyasete tabi anlayışların tamamen değişmesi gerekir.ENFLASYONDA DÜŞÜŞ HAYAL- Büyüme, işsizlik, enflasyon ve kur tarafında nasıl bir grafik göreceğiz?TCMB’nin araç bağımsızlığı sağlanmadan ve esaslı bir reel faiz olanağı sağlanmadan kurların yukarı yönlü oynaklığı durmayacaktır. TL’nin dış değerindeki kayba bir üst sınır çizilmesi şu anda mümkün gözükmüyor. Kurların yükselen trendine bağlı olarak enflasyonda da yönün yukarıda olacağı aşikârdır. Hissedilen işsizlik oranları artış yönündedir. Türkiye ekonomisinin 2020’de yüzde 2-3 civarında negatif büyüme sağlayacağını öngörüyoruz.NOT ARTIŞI ARTIK ZOR- Kredi derecelendirme kuruluşlarının son Türkiye değerlendirmelerini nasıl okumak gerekiyor?Beğenelim ya da beğenmeyelim, yatırımcılar bu kuruluşların not ve değerlendirmelerine bakıyor. Türkiye’nin bu notları, tekrar yatırım yapılabilir seviyeye getirebilmesi için kurumsal derinlik, küresel entegrasyon, jeopolitik istikrar, anayasal düzen, hukukun bağımsızlığı gibi alanlarda gelişim göstermesi gerekir. Ancak Türkiye’nin kısa vadede yatırım yapılabilir seviyeye gelmesi artık beklenmemelidir.- Fransa mallarının boykotu gündeme geldi. Yabancı yatırımcı bunu nasıl değerlendirir?Döviz kazanma olanaklarının zayıfladığı bir konjonktürde, ithalat ya da ihracat boykotlarının ekonomik mantığı olamaz. Boykotun karşılıklı hale getirilmesi halinde Türkiye, bu tepkisiyle en az net 5 milyar dolar döviz geliri kaybına uğrayacaktır. Birçok büyük Fransız firmalarının, bu boykot karşısında karar değiştirip Türkiye’den çıkma riski tetiklenmektedir. Yatırımcıların hemen tamamında Türkiye’ye karşı bir güvensizlik hali belirtileri ortaya çıkmış durumdadır. Şehriban Kıraç

İş’ten ihracatçıya 1.6 milyar dolar kaynak

İş’ten ihracatçıya 1.6 milyar dolar kaynak 20 Mayıs’ta 539 milyon Avro ve 207.5 milyon dolar tutarında sendikasyon kredisi sağlayan banka, 2 Kasım’da 448 milyon Avro ve 238 milyon dolar tutarındaki yeni anlaşmaya imza atarak ihracat finansmanına yönelik sendikasyon kredileriyle iki işlemle 987 milyon Avro ve 445.5 milyon dolar olmak üzere toplamda yaklaşık 1.6 milyar dolar tutarında kaynak sağladı. İmzalanan 367 gün vadeli sendikasyon kredisine Amerika, Avrupa, Ortadoğu ve Asya’daki 19 ülkeden 33 banka katılım sağladı. Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Gamze Yalçın, “2020 yılında zorlu piyasa koşullarına rağmen çok sayıda bankanın katılımı ile toplam tutarı 1.6 milyar dolara yaklaşan sendikasyon kredisi temin etmemiz, uluslararası piyasalarda İş Bankası’na duyulan güveni bir kez daha teyit etti” diye konuştu. cumhuriyet.com.tr

Otomobil satışıtam gaz

Otomobil satışı tam gaz Pazarda ilk on aylık artış ise yüzde 78.1’le 588 bin 354 adet oldu. Otomobil satışlarındaki ilk on aylık artış 73.1 olarak gerçekleşerek 465 bin 31 adede çıkarken hafif ticari araç pazarı yüzde 99.7 artışla 123.323 adede ulaştı. Ekim ayında ise otomobil satışları önceki yılın aynı ayına göre yüzde 90.9 artarak 76 bin 341 adet, hafif ticari araç pazarı yüzde 102.6 artarak 18 bin 392 adet oldu.HİBRİT SATIŞI ARTIYORBu dönemde toplam satışlardan benzinli otomobiller 240 bin 815 adetle yüzde 51.8, dizel otomobil 189 bin 705 adetle yüzde 40.8, otogazlı otomobiller de 19 bin 46 adetle yüzde 4.1 pay aldı. Yılın ilk 10 ayında 314 adet elektrikli ve 15 bin 151 adet hibrit otomobil satışı gerçekleşti. Otomotiv sektörü toplam pazarının 2020’de 725 bin-775 bin adet aralığında olması tahmin ediliyor. Önceki tahmin rakamları 700-750 bin olarak açıklanmıştı. cumhuriyet.com.tr

Azerbaycan makamlarının tespitiyle ortayaçıkarıldı

Azerbaycan makamlarının tespitiyle ortaya çıkarıldı İşgal altındaki Azerbaycan topraklarının altın madeni açısından zengin olduğu biliniyordu. Özellikle Kelbecer ve Zengilan bölgelerinde Sovyet döneminde belirlenmiş yataklar mevcuttu. Bu yataklardan bazılarının işgal döneminde kimi firmalar tarafından işletildiği ortaya çıktı. Azerbaycan Başsavcılığı’nın yaptığı tespitler sonucunda bir firma hakkında incelemeler sürdürülürken, bir diğer firma hakkında soruşturma başlatılması kararlaştırıldı.ERMENİSTAN’A TAŞINDIZengilan bölgesindeki altın madeni, ilçenin hemen kuzeydoğusunda yer alıyor. Maden bölgesi Ermenistan’a çok yakın bir yerde. Maden sahasındaki çalışmalar ve çıkarılan minerallerin işlenmesi için kurulan tesis interaktif haritalardan dahi çok rahatlıkla görülebiliyor. Azerbaycan kaynaklarından edinilen bilgilere göre, Ermenistan sınırına yakın bölgedeki maden sahası açıldıktan sonra çıkan cevherlerin taşınması için iki ülke sınırının Ermeni tarafında tesis kurulmuş. Ermenistan tarafındaki tesiste dinlendirme havuzunun varlığı da dikkat çekiyor. Tesisin yanında bir de havaalanı bulunuyor. “Kapan Endüstri Bölgesi” olarak kurulan bölgede altın madeninin ayrıştırıldığı değerlendiriliyor. Azerbaycan Başsavcılığı, yaptığı incelemelerin ardından İsviçre kayıtlı Vallex Group hakkında soruşturma başlattı. Şirketin Azerbaycan topraklarına yasadışı yollarla girdiği ve 301 milyon manat haksız kazanç elde ettiği gerekçesiyle soruşturma yürütülüyor. Yasadışı olarak işletilen diğer altın madeni ise işgal altındaki toprakların kuzeyinde Ermenistan sınırında yer alan Kelbecer’de bulunuyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev, yaptığı açıklamada, işgalden arındırılan Vejnali köyündeki altın madeninin de kaçak olarak işletildiğini dile getirdi. Hacıyev, Vartan Sermakes’in kurduğu Frank Muller firmasının yasadışı şekilde altın aradığı yönünde bölgede fazlasıyla kanıt olduğunu dile getirdi. Gelişmeler, uzun yıllar bölgedeki işgalin sürdürülmesinin bir nedeninin de altın madenleri olduğu yönündeki iddiaları doğrularken değerli maden yağmasını da ortaya koymuş oldu. Sertaç Eş

Kalbi kırık küçük bir kız, patlayan gözler, kargalar, kopan uzuvlarçizmişveöfkesini kusmuş!

Kalbi kırık küçük bir kız, patlayan gözler, kargalar, kopan uzuvlar çizmiş ve öfkesini kusmuş! Piramit Sanat Galerisi’nde, küratörlüğünü Bedri Baykam’ın yaptığı bir sergiyi geziyorum. Beni karşılayan genç ve güzel kızı görünce şaşırmıyor değilim. Birazdan partiye gidip dans edecek gibi, henüz 20’li yaşların başında. Ama sergiyi gezmeye, yaptığı resimleri, işleri görmeye başladıkça bu kadar acıyı ne zaman biriktirdi diye kahroluyorum! Bir tür retrospektif gibi, liseden beri yaptığı resimlerin de üniversite mezuniyet ödevinin ve daha sonra yaptıklarının da olduğu resimleri, işleri gördükçe bu genç kadının kalbini kimler niye kırdı, kaburgaları niye ağrıyor, kalbini kargalar niye gagalıyor, ya o her yerden çıkan patlak gözler, kırık parmaklar ve hatta kerpetenle koparılmış penisler ne demek diye düşünüyor insan. Keşke psikolog olan oğlumla gelseydim diye hayıflanıyorum, o bu akan kanların, kopan uzuvların, parçalanan kalplerin bilinçaltındaki izdüşümlerini anlatırdı!ÖFKE...Serginin adı yeterince açıklayıcı aslında: Katarsis! Psikolojideki anlamı arınma, temizlenme, zehrini boşaltma! Birçok yapıtın önünde düşündüğüm şey, kusma! İzleyici değil, Şevval Başalan kusmuş öfkesini, tepkisini. Neye? Niye bu kadar öfkeli? Sadece 6 aylık korona döneminde yaptığı işler böyle olsa bütün toplumun üzerine karabasan gibi çöken tedirginlik ve öfke diyeceğim ama genç kadının derdi hep var. Bebekliğinden beri çiziyor. Ortaöğrenimini güzel sanatlar lisesinde okumuş, Yeditepe Üniversitesi’nde burslu olarak plastik sanatlar okumuş. İmkânları kısıtlı, yapıtları, işleri için ne bulduysa onu kullanmış. Zamanı gelmiş, çeyizlerini, dantellerini, tığ işlerini paramparça etmiş, boyalara sokup çıkarmış, yapıştırmış! Zamanı gelmiş, giysilerini, bazen bir çocuk oyuncağını, kil hamurunu, bazen kendi kanını, ne bulduysa, eline ne geçtiyse kullanmış, kasaplara gitmiş, hayvanların kaburgalarını, döşünü incelemiş, çizmiş onları! Hani çok yanında dursam beni bile kesip biçip duvara yapıştırabilir bir yaratıcılık anında diye tedirginlik gelmiyor değil insana. İşlerin altında ses kabinleri, onlardan gelen, işlere eşlik eden karga seslerinin de ruh sakinleştiren Çaykovski olmadığı kesin! Böyle bir duygu patlaması, bir boşalma, bir arınma seansının küratörü olsa olsa Bedri Baykam olurdu, galerisi de Piramit Sanat! Birbirlerini iyi bulmuşlar. Bedri Baykam’ın başlangıç stili de geçmişi de Şevval’inkini andırıyor. Bedri Baykam, sanatçısı için “O aslında bir performans sanatçısı gibi” diyor. “Ben Şevval’de Frida Kahlo’daki acılardan güç bulan direnç kökünü görüyorum. Frida, Dali, Bunuel ve Basquiat bu küçük kızın işlerini görebilselerdi çok esrarengiz ve ilgi çekici bulacaklardı! Hem dışavurumcu hem de gerçeküstü.” Sergiyi gezerken yanınızda Şevval yoksa daha çok etkilenebilirsiniz, o varsa öyle tatlı ki yaptığı işlerin verdiği dehşeti azaltıyor!ŞEVVAL’I KEŞFETMEKBedri Baykam: Bu kadar genç yaşta, bir sanatçının kendi kapsama alanı içinde bu kadar bütünlüğü olan olgun bir sergi oluşturabilmesi, çok dikkat çekici ve hayret verici. Şevval’i keşfetmek de bu sergiyi düzenlemek de benim için bir keyifti. Yazgülü Aldoğan

Suçve Ceza Film Festivali deçevrimiçi

Suç ve Ceza Film Festivali de çevrimiçi Her yıl olduğu gibi bu yıl da öğrenci jürisi var. Festival programı festival başkanı Adem Sözüer ve festival direktörü Bengi Semerci’nin açıklamalarıyla çevrimiçi basın toplantısıyla tanıtıldı. Festival gösterimleri Türk ve dünya sinemasından adalet temalı filmlerden oluşurken Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması’nda 8 film, kısa metraj film yarışmasında 10 film yarışacak. “Adalet Terazisi” bölümünde ise dünya sinemasının seçkin örneklerinden 5 film yer alıyor.FESTİVALİN AÇILIŞI 19 KASIM’DAFestival, 19 Kasım Perşembe günü Massoud Bakhshi’nin yönettiği “En Uzun Gece” filmi ile başlayacak. Dört büyük ödülü olan filmin konusu ise şöyle: 65 yaşındaki kocası Nasser’i kazayla öldürme suçundan idama mahkûm edilen 22 yaşındaki Maryam’ın tek şansı Nasser’ın kızı tarafından canlı yayımlanan popüler bir televizyon programında affedilmesidir. Bu TV programı İran’da gerçekten vardır ve bu film, İran’da kadının konumunu, adaleti ve masumiyet kavramını sorgulamaktadır. Festivalin “Hukuk ve Ceza Adaleti Uluslararası Akademik Programı”nda bu yıl tartışılacak tema, “Ben Masumum” olarak belirlendi. Akademik onur ödülü de 2011 yılından günümüze değin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Portekiz hâkimi olarak görev yapan ceza hukuku profesörü Paulo Pinto de Albuquerque’ye verilecek. “Sinema Onur Ödülü” Polonya içerikli filmleriyle tanınan yönetmen Agnieszka Holland, “Sinemaya Katkı Ödülü” ise 17 filmin görüntü yönetmenliğini yapan Uğur İçbak’a verilecek. VisionIST, “Endüstri Günleri” profesyoneller buluşması içeriğinde 21-22 Kasım’da gerçekleşecek. VisionIST’in takip edilebilmesi için bu yıl akreditasyon formu da yayımlandı: https:// www.icapff.com/tr/uscff-endustri-gunleri-v... Emel Seçen

10 yılönce, 10 yıl sonra

10 yıl önce, 10 yıl sonra F.Bahçe, Antalya deplasmanında istatistiklerde ortalığı kasıp kavurdu. Maçın başıyla birlikte rakip kaleyi ablukaya altına alarak 28 şut atan, 45 orta yapan, 12 korner kullanan Sarı-Lacivertliler, ceza sahasında 45 kez topla buluşarak bu sezon ligin en yüksek rakamına ulaştı. Gerçi 90 dakika 2-1 bitti ama mücadele oyunun başlarında noktalanabilirdi. Bu kadar gol nasıl kaçtı, hafızam almıyor. Kale dibinden auta atılan topları sayamadım. Direkler cabası. Tabii son dakikalar içinde kazanılan penaltıyla alınan üç puan çok kıymetli. Bu hafta Kadıköy’de rakip İsmail Kartal’ın çalıştırdığı Konyaspor. Mücadele cumartesi günü oynanacak. Sonra milli ara var. F.Bahçe son 7 maçtır yenilmiyor. Sarı-Lacivertliler bu başarısının aynısını en son 2010-11’de Aykut Kocaman önderliğinde başarmış ve aynı zamanda sezonu 82 puanla şampiyon bitirmişti. Erol Bulut’la bu yolun sonu da umarım şampiyonluk olur.SAMATTA’DAN GOL SESİ YOKVedat Muriç’in yerine transfer edilen Samatta, Göztepe ve Trabzon maçlarının ardından Antalya karşılaşmasını da boş geçirdi. Tanzanyalı oyunda kaldığı süre boyunca yakaladığı 3 net pozisyondan yararlanamadı. Teknik direktör Erol Bulut 75. dakikada Samatta’yı oyundan aldı ve yerine Kemal Ademi’yi koydu. Samatta umarız ilerleyen haftalarla birlikte çıkışa geçer. Futbolcu için F.Bahçe’ye geldiğinde “Doğuştan golcü” ifadeleri kullanılmıştı.BORSA LİGİNİN ŞAMPİYONUBorsa İstanbul’da işlem gören spor şirketleri arasında ekim ayında yatırımcısına kazandıran tek şirket yüzde 19,1 ile F.Bahçe Futbol AŞ oldu. Analistler, F.Bahçe’nin yeşil sahalardaki başarılı performansı ve art arda gerçekleştirdiği transferlerin hisse performansını olumlu etkilediğini söyledi. Hilmi Türkay

Müfredattanöğretim yöntemine kadar yenilik gerekiyor

Müfredattan öğretim yöntemine kadar yenilik gerekiyor En büyük kırılmanın eğitimde yaşandığına dikkat çeken eğitim uzmanı Hatice Yılmaz, ‘’Belki de 10-15 yılda gelinebilecek eğitimde teknoloji kullanma düzeyine üç ayda ulaştık. Pandemiye kadar sadece bazı üniversitelerin kullandığı uzaktan öğretim yöntemi anaokuluna kadar indi. Bugün öğretim dilimize uzaktan öğretimle ilgili Zoom, Google Meat, Microsoft Office, Padlet, Kahoot, Web 2.0 araçları gibi pek çok yeni sözcük eklendi. Üstelik çocuklar bu teknolojilere öğretmenlerinden çok daha kolay adapte oldular. Pandemi bize başka bir öğrenme-öğretme ve iletişim yöntemi daha olduğunu geri dönemeyeceğimiz şekilde gösterdi’’ dedi. Türkiye nüfusunun neredeyse üçte birinin örgün eğitimin içinde olduğuna dikkat çeken Yılmaz, eğitimde gerekli dönüşümlerin yapılmamasının çok olumsuz sonuçları olacağını vurgulayarak, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:MÜFREDAT DÖNÜŞÜMÜ:Hali hazırda bizde ve neredeyse tüm dünyada uygulanan müfredatın kurgusu her dersin konu dizilişini diğer derslerden bağımsız olarak planlanmıştır. Ve öğretim programı sanki tek bilgi kaynağı öğretmenmiş gibi tasarlanmıştır. Müfredatta yapılacak dönüşümle her sınıf düzeyinde müfredatın bütünsel veya multi-disipliner olarak kurgulanması öğrencilerin öğrendikleri konulara farklı disiplinlerden bakmasını sağlayacak düşünme, akıl yürütme ve çıkarım yapabilme becerilerini geliştirecektir. Ayrıca bütünsel öğretim yöntemiyle öğrencilere kazandırılacak becerilerin STEM atölyeleri ile zenginleştirilmesi öğrencinin tasarım ve üretim becerisi geliştirmelerine destek olacaktır.ÖĞRETİM YÖNTEMLERİNİN DÖNÜŞÜMÜ:Öğretim yöntemlerimizi yeniden kurgularken beyin ve beynin öğrenme yöntemi ile ilgili yapılan araştırmaları dikkate almak gerekiyor. Özellikle beyin gelişiminin en hızlı olduğu ve gencin hayal gücünün, yaratıcılığının, kişiye özel becerilerinin ortaya çıktığı ortaokul ve liseler için öğretim yöntemlerini mutlaka ama mutlaka dönüştürülmesi gerekiyor. Örneğin; - Ters, yüz edilmiş öğretme/öğrenme yöntemine geçilebilir. - Gün içinde belirli disiplinlere ait çalışmalar için öğrencilere serbest öğrenme saatleri verilebilir. Böylece öğrenciye kendi öğrenmesini düzenleme ve kendi öğrenme yöntemiyle öğrenme şansı vermiş oluruz. - Yüz yüze eğitim hibrit veya karma öğretimle desteklenilebilir.ÇALIŞAN ÖĞRETMENLER İÇİN:- Her dört yılda bir alan sınavı yapmak öğretmenin kendisini güncellemesini sağlayacaktır. - Öğretmenler bakanlıkça belirlenecek alanlarda ya da sınavlarda başarısız oldukları alanlarda sertifika almaya yönlendirilebilmelidir. Başarısızlığın devam etmesi durumunda öğretmenin görevine son verilebilmelidir. - Gerekli görülen durumlarda öğretmen psikolojik teste yönlendirilebilmelidir. Okul müdürlerinin okul yöneticisi olabilmeleri sağlanmalı bu amaçla en az iki yıllık “Eğitim Yönetimi” eğitimi alma zorunluluğu getirilmelidir.ÖNCELİK ÖĞRETMENDE OLMALIOkul sisteminin kalitesinin öğretmenin kalitesinin önüne geçemeyeceğini hepimiz biliyoruz. Eğitim öğretim sistemimizi dönüştürmeyi gerçekten istiyorsak önceliği öğretmenlik mesleğinin dönüşümüne vermek zorundayız. 80 milyonluk ülkemizin ve gençlerimizin geleceğini 1 milyon 500 bin öğretmenimize emanet ediyoruz. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığı, sivil toplum örgütleri ve öğretmen sendikaları el ele vererek öğretmenlik mesleğinin dönüşümü için gerekli adımları atmalıdır. Öğretmen adaylarının seçim yöntemini değiştirmek zorundayız. - Öğretmen adaylarının seçiminde merkezi sınav sonucuyla birlikte adayın fiziksel ve ruhsal sağlık, konuşma, yazma, kendini ifade edebilme ve iletişim kurma becerilerinin öğretmenlik mesleğine uygunluğunun ölçülmesi gerekiyor. - Öğretmen adaylarının çift ana dalda eğitim almasını veya sertifika programlarına katılmasını sağlayarak okul bitiminde mesleğe kabul edilmeyen veya mesleğini yürütemeyen öğretmenin hayatını devam ettirebilmesini sağlayacak beceri kazandırmak gerekiyor. - Öğretmen adaylarının öğrenim süresinin son iki yılında yarım gülük okullarda öğretmenlik deneyimi yaşamalarını ve tecrübesiyle ilgili portfolyo dosyası oluşturmalarını sağlamalıyız. Figen Atalay

Yaşam hakkıiçin birleştiler

Yaşam hakkı için birleştiler Tesisin 50 kilometre çapında bir alanı etkileyeceği, olası bir kazada 26 ton TNT’ye eşdeğer bir patlamanın olabileceği de çevrecilerin iddiaları arasında. Bu iddialar, polipropilen tesisinin çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporuna karşı açılan idari davalar kapsamında proje sahasında inceleme yapan mahkeme heyeti ve bilirkişi heyetine de sunuldu. Toros Gübre bünyesindeki bir arazinin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Özel Endüstri Bölgesi ilan edilmesine ve arazide polipropilen tesisi için ÇED olumlu raporu verilmesine karşı 2 ayrı idari dava açılmıştı. Mersin İdare Mahkemesi’nde görülen davalar kapsamında görevlendirilen bilirkişi heyeti proje sahasında ilk keşif çalışmasını yaptı. Bilirkişi heyetinin proje sahasına geldiği saatlerde çok sayıda Mersinli de Toros Gübre fabrikası girişinde toplanarak projenin iptal edilmesi çağrısında bulundu. Davacılardan Mersin Çevre ve Doğa Derneği Başkanı Sabahat Aslan, “Bu bölgede gübre, krom ve soda fabrikaları zaten çevreyi kirletiyor. Bir de polipropilen tesisinin yükünü kaldıramaz” dedi. Mersin Kent Konseyi Başkanı Faik Burakgazi, “Kimseyle inatlaştığımız yok. Hakkımızı, hukukumuzu korumaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. CHP Mersin İl Başkanı Adil Aktay da “Akla zarar bir durum. Polipropilen kimyasal bir tesistir ve özel bir alanda kurulması gerekir” dedi. Abidin Yağmur

Hollanda'da Kovid-19 vaka artışlarınedeniyle ekönlemler açıklandı

Hollanda'da Kovid-19 vaka artışları nedeniyle ek önlemler açıklandı Hollanda hükümeti yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında yeni vakalardaki yüksek artışı durdurmak için kamuya açık alanların ve binaların kapatılmasını da içeren bazı tedbirler aldı.Hollanda Başbakanı Mark Rutte, haftalık basın toplantısında, Kovid-19'da yeni vakalardaki yüksek artışa karşı alınan ek önlemleri açıkladı.Buna göre, sinema, müze, tiyatro, kütüphane, eğlence parkı, havuz ve hayvanat bahçeleri kapatılacak.Cenaze törenlerinde en fazla 30, evlilik merasimlerinde en fazla 20 kişiye kadar katılıma izin verilecek.Evden çalışmaya devam edilecek, evlere en fazla 2 misafir kabul edilecek.Toplu taşıma ve kapalı alanlarda maske kullanılmaya devam edilecek, seyahatler mümkün olduğunca ocak ortasına kadar ertelenecek.Market ve benzin istasyonları hariç perakende, eğlence ve turizm işletmeleri 20.00'den itibaren kapatılacak ve ihlal durumunda bu yerler kapanma riskiyle karşı karşıya kalacak.Getirilen ek tedbirler yarın saat 20.00 itibarıyla yürürlüğe girecek ve iki hafta boyunca uygulanacak.BAZI BÖLGELERE SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI GELEBİLİRBölgeler arasındaki vaka sayısında ciddi farklılıklar olduğu belirtilen açıklamada, durumun kötüye gittiği bölgelerde sokağa çıkma yasağı ve okulların kapatılmasının değerlendirildiği bildirildi.Başbakan Rutte, günlük vaka sayıları azalma eğiliminde olsa da önlemleri sıkılaştırmaya devam ederek, mayıs ve hazirandaki 'hızlı gevşeme hatası'nı tekrarlamak istemediklerini söyledi.'KISMİ KARANTİNA' UYGULAMASIHollanda'da hükümet, 14 Ekim'de 4 haftalık 'kısmi karantina' uygulamasına geçildiğini açıklamıştı.Kısıtlamalar kapsamında restoran ve barlar yeniden kapatılırken, toplu taşıma seferleri de azaltılmıştı.Alkollü içecek satışı saat 20.00'den sonra yasaklanırken, uyarıların ciddiye alınmaması sebebiyle oteller de alkol yasağına dahil edilmişti.Hollanda'da 'kısmi karantina' uygulanmasına rağmen koronavirüs vakalarındaki artış önlenememiş, günlük vaka sayısı 10 binin üzerine çıkmıştı. cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter