Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Thursday, 03.13.2025, 07:45 PM (GMT)

News - Haberler

FETÖ’cü‘ağabey’isyanı

FETÖ’cü ‘ağabey’ isyanı Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy’un tutuklanması sonrası yenilenen kura çekimi ile başkan vekilliğine seçilen AKP’nin adayı Aydın Pehlivan’ın ağabeyi Yüzbaşı Abdi Pehlivan’ın, 15 Temmuz darbe girişiminde aktif olarak yer aldığı ve FETÖ’den tutuklu olduğu ortaya çıktı. Müebbet hapis ile yargılanan yüzbaşı ağabey Abdi Pehlivan için hazırlanan iddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan mağdur olarak yer alıyor. Hakkında, “zimmet ve irtikap” suçlamaları bulunan ve İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınıp tutuklanan Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy’un yerine başkan vekilliği için seçim yapıldı. İlk kura çekiminde CHP’li Deniz Karakurt’un çıktığı başkan vekilliğinde bu kez AKP’li Aydın Pehlivan çıktı. Mahkeme kararını beklemeden yapılan kura çekimi sonrası AKP’li Pehlivan koltuğa oturdu. Kura ile belirlenen başkan vekilliği tartışmaları devam ederken Aydın Pehlivan’ın ağabeyi pilot yüzbaşı Abdi Pehlivan’ın 15 Temmuz darbe girişiminde yer aldığı ve “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırma” suçlamasıyla İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından tutuklandığı ortaya çıktı. Kasım 2016 tarihinde tutuklanan ve müebbet hapis ile yargılanan ağabey Pehlivan’ın F-16 pilotu olduğu darbe girişiminde aktif olarak yer aldığı iddia edildi.BAKAN’DAN TEPKİCHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, konuyla ilgili olarak “Bir yandan Cumhurbaşkanı’nın iltifatlarına ve övgülerine bakarak bir şekilde Gülen’in çevresinden geçen, sendikasına üye olan veya bankasına maaşı yatan sade bir vatandaşın tüm ailesiyle topyekûn vatan haini ilan edildiği, sivil ölüme terk edildiği bir düzende; AKP elitlerinin Saray’a danışman olması, ülkeye Bakan olması, büyükelçi atanması yani kariyer basamaklarını hızla çıkmaya devam etmesi iktidarın ‘FETÖ ile mücadele’ iddiasının kokuşmuşluğunun göstergesidir” dedi. PİRİŞTİNA ÖRNEĞİCHP’li Bakan, “Rahmetli İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Piriştina’nın vefatı üzerine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde yaşamıştık. Dönemin AKP Grup Başkanvekili Yusuf Kenan Çakar’ın ‘halkın iradesine saygılıyız, aday göstermeyeceğiz’ dediğini dün gibi hatırlıyoruz. 2004’ten bugüne, siyasal yozlaşmanın her alandaki yozlaşmanın önünde gittiğinin göstergesidir Menemen. Siyasette; halkın iradesine uygun olarak ‘aday göstermeyeceğiz’ noktasından, seçilmiş meclis üyelerini devşirmek için yapılan gizli görüşmelere, araçsallaştırılmış yargı kararlarıyla halkın iradesinin gasp edildiği bir noktaya gelindi” dedi.AKP VE MHP RAHATSIZ31 Mart yerel seçimlerinde AKP’nin birinci sıra Menemen Belediye Meclis üyesi olarak giren Aydın Pehlivan’ın başkan vekili olarak kura çekimine girmesi AKP ve MHP’li üyeler arasında rahatsızlık yarattı. Partililerin, “FETÖ’den tutuklanan birinin kardeşinin aday gösterilmesini nasıl anlatacağız. Aydın Bey iyi ve sevilen biri ama bunu seçmene anlatamayız” yönünde görüş bildirdikleri öğrenildi. Mehmet İnmez

Bu da satışvurgunu

Bu da satış vurgunu İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) şirketi KİPTAŞ’ın, AKP döneminde bazı gayrimenkulleri AKP’ye yakınlığıyla bilinen dernek ve vakıflara sattığı ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın kurucusu, kızı Esra Albayrak’ın ise yönetim kurulu üyesi olduğu TÜRGEV, KİPTAŞ’tan farklı tarihlerde Başakşehir, Arnavutköy ve Fatih’te toplam 7 gayrimenkul satın almış. Bu arazilerden bazılarına yurt yapmış.  Cumhuriyet’in ulaştığı satış listesinde arazi alanlar arasında AKP’ye yakın dernek ve vakıflardan Önder İmam Hatipliler Derneği, Türkiye Diyanet Vakfı, İlim Yayma Vakfı ve TÜGVA da var. İBB CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı, “TÜRGEV ve TÜGVA başta olmak üzere 18 ayrı gayrimenkul, yine aynı vakıf ve derneklere satılmış. Bu arsaların satıldığı günkü toplam bedeli 98 milyon lira” dedi.Cumhuriyet’in ulaştığı listeye göre KİPTAŞ, 2010-2020 arasında 18 gayrimenkulü toplam 98 milyon 630 bin 699 liraya sattı. Gayrimenkul satış tablosunda TÜRGEV’in 2012, 2016 ve 2019 yıllarında Arnuvutköy, Başakşehir ve Fatih’te 7 gayrimenkul aldığı görünüyor. Vakfın aldığı gayrimenkuller arasında öğrenci yurdu da var. Vakıf, 7 gayrimenkule toplam 27 milyon 655 bin lira ödemiş. Vakfın Arnavutköy’de aldığı konut ve ticaret ile hizmet alanı daha sonra sosyal tesis alanına dönüşmüş. Başakşehir’de aldığı bir gayrimenkul de idari tesis ve park alanıyken satışın ardından özel eğitim alanı olmuş.‘HÜLLE YAPILMIŞ’İBB Meclisi’nin ocak ayı son oturumunda konuyu ve listeyi gündeme getiren İBB CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı, “Bu satışı yapılan arsaların çoğu İBB’den satın alınmış. Yani araya KİPTAŞ konularak hülle yapılmış. Arsalar ihaleyle satılmış ama ihalelere katılanlar hep tanıdık isimler olmuş. Yani ‘al gülüm ver gülüm’ olmuş” ifadelerini kullandı.PARSEL PARSEL YANDAŞ VAKIFLARAİlim Yayma Vakfı, Fatih’te 2 gayrimenkulü 2016’da toplam 1 milyon 850 bin 847 liraya almış. Türkiye Diyanet Vakfı da Fatih’te 360 metrekarelik bir konut alanına 2018 yılında 2 milyon 570 bin lira ödemiş. Önder İmam Hatipliler Derneği ise Fatih’te 446 metrekarelik bir ticaret alanını 18 milyon 500 bin liraya, 2018’de satın almış. TÜGVA, Eyüp’te 2 bin 143 metrekarelik sosyal ve kültürel tesisler fonksiyonundaki boş arsayı 2019’da 29 milyon 990 bin liraya satın almış. ENSAR Vakfı da Başakşehir’de 12 bin 559 metrekarelik özel ilköğretim tesisleri alanını 2013’te 4 milyon 652 bin liraya edinmiş. Arsa üzerinde şu an ENSAR Koleji görünüyor. Listede diğer gayrimenkul alanlar ise Azaklıoğlu Necati Bay Eğitim Kültür ve Sosyal Yardım Vakfı, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezun ve Mensup Derneği, Merve Eğitim ve Kültür Vakfı ile Safa Eğitim Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı. Hazal Ocak

Çocuk istismarından ceza yedi, adrese teslim kadro ile geldi

Çocuk istismarından ceza yedi, adrese teslim kadro ile geldi ABD’de çocuk istismarından tutuklanıp Marmara Üniversitesi’nde bölüm başkanı olduğu ortaya çıkan Doç. Dr. Abdüssamed Köse’nin, 2020’de Marmara Üniversitesi’nde adrese teslim kadroyla işe alındığı ortaya çıktı. Marmara Üniversitesi, 17 Temmuz 2020’de doçent, profesör ve öğretim üyesi alımı yapılacağını belirterek kadro ilanı açtı. İlanın birinde fen-edebiyat fakültesi, psikoloji bölümüne bir doçent alınacağı duyuruldu. Doçent olarak alınacak kişide aranan şartlar ise “Psikoloji ve psikiyatri anabilim dalından doçentliğini almış olmak, nörogörüntüleme, beyin stimülasyonları, kişilik bozuklukları, mizaç ve karakter ölçümleri üzerine birincil endekslerde (SSCI) yayımlanmış çalışmalara sahip olmak” şeklinde sıralandı. İstismarcı Doç. Dr. Abdüssamed Köse’nin CV’sinde ise üniversiteye doçent olarak alınacak kişide aranan şartların bire bir bulunması dikkat çekti. Bu kadroya yerleştirilen Köse, daha sonra psikoloji bölüm başkanlığı görevine getirildi. Yaşanan bu durum, adrese teslim kadro şüphesini güçlendirdi. NE OLMUŞTU?Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Abdüssamed Köse’nin, ABD’nin Teksas eyaletinde internette tanıştığı bir çocukla cinsel içerikli konuşmalar yapmasının ardından “çocuğa istismar” suçundan tutuklandığı ortaya çıkmıştı. ABD’de ruhsatı iptal edildikten sonra Türkiye’de akademisyenliğe devam eden Köse, skandalın ortaya çıkmasının ardından gelen tepkiler üzerine istifa etmişti.  Çağatan Akyol

Soruçok, yanıt yok

Soru çok, yanıt yok Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, salgınla ilgili yöneltilen çok sayıda soru önergesine yanıt vermedi. Durumu değerlendiren CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, “Sağlık Bakanlığı, verilen önergeler içinde soruları en çok yanıtlanmayan 2. bakanlık. Bütçe görüşmelerinde, Sayın Bakan’a ‘Yoğun olduğunuz için mi bu sorulara yanıt vermiyorsunuz’ diye sordum. Ona da yanıt vermedi” dedi. Koca, salgın süresince muhalefet milletvekillerinin yanı sıra AKP’nin ittifak ortağı MHP’nin de çoğu önergesine karşılık vermedi. ‘ŞEFFAF YÖNETİLMEDİ’Koca’nın soruları yanıtlamamasını değerlendiren Taşcıer, “Özellikle salgın sürecinin Türkiye’de çıktığı mart ayından bu yana sorduğumuz hiçbir soruya yanıt alamadık. Sadece soru önergelerine değil, basın aracılığıyla sorduğumuz sorulara da yanıt verilmedi” diye konuştu. Salgının başından beri yaşanan aksaklıkları anımsatan Taşcıer, “Bu kadar üst üste hatanın yapılması, maskeden başlayarak grip aşısında, korona aşısında geç kalınması, aşı sayılarının yetersiz olması ve buna benzer bütün olumsuzlukların nedeni sürecin şeffaf yürütülmemesidir” ifadelerini kullandı. Soru önergesi yanıtlamamada Adalet Bakanlığı’nın birinci sırada olduğunu belirten Taşcıer şunları söyledi: “Sağlık Bakanlığı verilen önergeler içinde soruları en çok yanıtlamayan 2. bakanlık.”  Sarp Sağkal

Aşıyla bağlantılı23ölüm

Aşıyla bağlantılı 23 ölüm ABD’li ilaç firması Pfizer’ın BioNTech ortaklığında geliştirdiği koronavirüs aşısının vurulduğu bazı ülkelerde ölümler görüldü. NORVEÇ ABD’li ilaç firması Pfizer’ın BioNTech ortaklığında geliştirdiği koronavirüs aşısının vurulduğu 23 yaşlının hayatını kaybetmesinin ardından Norveç Halk Sağlığı Enstitüsü’nden risk uyarısı geldi. Açıklamada, aşının hastalığı olan 80 yaş üstündekiler için riskli olduğu belirtildi. Aşıların bu yaş grubunda yeterince denenmediğine işaret edildi.ABD’DE DOKTOR ÖLDÜ Pfizer tarafından geliştirilen aşının sağlık görevlilerine yapıldığı ABD’de de Gregory Michael adlı doktor, aşıdan 2 hafta sonra hayatını kaybetmişti. Florida’da bir hastanede çalışan Gregory Michael’in18 Aralık’ta aşının ilk dozunu aldıktan 3 gün sonra ellerinde ve ayaklarında küçük lekeler ortaya çıktı. Sosyal medya hesabından açıklama yapan eşi Heidi Neckelmann, eşinin yoğun bakıma alındığını ve kısa süre sonra hayatını kaybettiğini belirtti.PORTEKİZ’DE HEMŞİRE HAYATINI KAYBETMİŞTİ Pfizer-BioNTech’in geliştirdiği aşıyı olan Portekiz Onkoloji Enstitüsü Pediatri Bölümü’nde çalışan 41 yaşındaki hemşire Sonia Acevedo 2 gün sonra ölmüştü. BELÇİKA Federal İlaç ve Sağlık Ürünleri Ajansı, Pfizer ve BioNTech tarafından geliştirilen aşıyı olan 82 yaşındaki bir kişinin, aşı işleminden 5 gün sonra hayatını kaybettiğini duyurdu.  cumhuriyet.com.tr

Tehdide 2 yıl 6 ay hapis cezası

Tehdide 2 yıl 6 ay hapis cezası Eğitim - Bir Sen’in İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı Talat Yavuz’un, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü’ne katılanları tehdit etmesine ilişkin dava sonuçlandı. Mahkeme Yavuz’a ‘halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit’ suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde, partinin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasına tepki olarak 2017’de yapılan Adalet Yürüyüşü’ne yüz binlerce kişi katılmıştı. Yürüyüşün 16. gününde Talat Yavuz ‘Adalet Yürüyüşü’ne katılanları tehdit etmişti. “Düzce’de yürüyüş alanına dökülen gübrenin uyarı niteliği taşıdığını” belirten Yavuz, sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımında özetle “Gerekirse tatile giden bütün üyelerimizi göreve çağırır, Maltepe’yi size dar ederiz, bekliyoruz. Maltepe Cezaevi bu görüntüsüyle daha çok haini bünyesinde barındırabilir” ifadelerini kullanmıştı. Yavuz hakkında Adalet yürüyüşüne katılan CHP Şahinbey Belediye Meclis üyesi Uğur Kalkan suç duyurusunda bulunmuştu. Yavuz hakkında İstanbul Anadolu 47. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ‘basit tehdit’, ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açıldı. Mahkeme Yavuz’u ‘halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit’ suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezasını çarptırdı. ‘BARIŞÇIL BİR EYLEMDİR’CHP Şahinbey Belediye Meclis üyesi Uğur Kalkan “Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde yapılan Adalet Yürüyüşü yüz yıllar geçse de ülkemizde ve dünyada her zaman barışçıl bir eylem, bunun yanında da adalete özlem olarak hatırlanacaktır. Görüşü, düşüncesi ne olursa olsun hiç kimsenin hukuksuzluğa uğramadığı günleri hayal ediyoruz. Hem CHP’nin hem de Millet İttifakımızın öncülüğünde  bunu da hep beraber mutlaka başaracağız” dedi. Hazal Ocak

Bahçeli seçim sistemi arıyor

Bahçeli seçim sistemi arıyor Cumhur İttifakı, muhalefeti kıskaca almak için olası senaryoları konuşuyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin uygulanmasına yönelik önerileri, bu kapsamda değiştirilmesi planlanan seçim sistemi tartışmalarını da beraberinde getirdi. Cumhur İttifakı kanadı, mevcut seçim sistemi yerine “dar ve daraltılmış bölge” formüllerinin uygulanması sonrasında muhalefetin, parlamentoda daha fazla sandalye kazanması ihtimali nedeniyle mevcut sistemden yana tavır alırken, her ne kadar seçim barajının düşürülmesi tartışılsa da “barajın düşürülmesinin de özellikle muhalefet partilerine yarayabileceği” ifade ediliyor.“Dar bölge” diye adlandırılan seçim sistemi bugün İngiltere ve ABD’de uygulanıyor. Sistemin Türkiye’ye uyarlanması halinde, 600 olan milletvekili sayısının seçim çevrelerine göre ayrılması gerekiyor. Oylar ise coğrafi çevrelere göre değil, nüfusun bölünmesine göre dağıtılıyor. Partiler de her bölgede bir aday gösterebiliyor. “Daraltılmış bölge” sisteminde ise her il 5 milletvekili çıkaracak şekilde seçim çevrelerine ayrılıyor. Ancak bu sistemlere göre bir seçim yapıldığında HDP’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinden, CHP’nin de kıyı bölgelerden parlamentoya göndereceği milletvekili sayısında mevcut sisteme göre artış yaşanması durumu ortaya çıkabiliyor. Cumhur İttifakı da bu nedenle bölgelerdeki oy oranlarını konsolide etmek amacıyla bu iki sistemin uygulanması yerine mevcut seçim sisteminin uygulanması yönünde tavır alıyor.BARAJ DA GÜNDEMDEÖte yandan seçim barajının düşürülmesinin de uzun vadede “muhalefet partilerini ön plana çıkaracağı, muhalefetin parlamentoya yine çok sayıda milletvekili gönderebileceği” gerekçesiyle 2023 yılı seçimlerinde “uygulanmasını doğru bulmuyor.” Bu nedenle 2023 yılı seçimlerinde de “yüzde 10’luk seçim barajının varlığını koruyacağı” düşünülürken, “ittifaklara yönelik baraj sistemleri” üzerinde de duruluyor.  Selda Güneysu

CDU’da Laschet dönemi

CDU’da Laschet dönemi Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Başbakanı Armin Laschet, ılımlı göçmen politikasını da savunuyor. Almanya’da iktidarın büyük ortağı Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) Kongresi’nde, partinin yeni genel başkanı dün belirlendi. 3 adayın yarıştığı kongrenin ikinci turunda 991 delegenin 521’inin oyunu alan isim Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Eyalet Başbakanı Armin Laschet oldu. İlk turda, partinin sağ kanadının desteklediği Friedrich Merz, Laschet’ten 5 oy daha fazla aldı. Ancak yeni genel başkan, tüzük gereği ilk iki sıradaki adaylar arasında yapılan yeni tercih sonucunda belirlendi.Konuşmasında, aşırı sağcı parti AfD ile koalisyon yapmayacağını söylemek zorunda kalan Merz’in, son dönemde bu partiye giden oyları geri getirebileceği ancak bu sefer de merkez oyların Yeşiller Partisi’ne gidebileceği konuşuluyordu. İki sene önceki seçimlerde de Başbakan Angela Merkel’in desteklediği Annegret Kramp-Karrenbauer karşısında kaybeden Merz, yönetimin göçmen politikasına karşı çıkışlarıyla tanınıyor. Türkiye’nin AB üyeliğine de karşı çıkıyor ve genişletilmiş ekonomik bölge üyeliği ile yetinilmesi gerektiğini savunuyor.Laschet ise Merz’in aksine oldukça ılımlı ve göçmenlere karşı önyargılı olmayan bir siyasetçi. Almanya’daki Türklerin yoğun olarak yaşadığı KRV Eyaleti’nin Başbakanı Laschet, daha önce de aynı eyalette göçmenlerle iç içe çalışma gerektiren Uyum Bakanlığı görevini üstlenmişti. Her ne kadar, kürtaj karşıtlığı gibi bazı konularda koyu Katolik görüşleri olsa da aşırı sağcıların ona taktığı “Türklerin Armin’i” lakabı, ılımlı bir isim olduğunu gösteriyor. Eski bir gazeteci ve danışman olan Laschet, Türkiye’nin sadece iktidar partisinden ibaret olmadığını savunuyor ve AB müzakere sürecinin devam ettirilmesinden yana. BAŞBAKANLIK KESİN DEĞİLLaschet’in genel başkan seçilmesi, eylül ayında Merkel’in yeniden aday olmayacağı genel seçimlerde başbakan seçileceği anlamına gelmiyor. Almanya’da CDU’nun dışında bir de Hıristiyan Birlik Partisi (CSU) var. Bu parti, sadece Bavyera eyaletinde aktif ve diğer eyaletlerde seçime girmiyor. CDU ise Bavyera dışındaki tüm eyaletlerde seçimlere katılıyor. Bu iki kardeş parti, federal hükümetin birlikçiler kanadını oluşturuyor ve şu anda sosyal demokrat SPD ile birlikte iktidardalar. Bu hafta seçim olsa CDU-CSU blokunun yüzde 37, sol liberal Yeşiller’in yüzde 20, SPD’nin yüzde 15, aşırı sağcı AFD’nin yüzde 10 ve sosyalist Sol Parti’nin yüzde 8 oy alması bekleniyor. Bu durumda CDU-CSU ile Yeşiller veya SPD tarafından kurulacak bir koalisyon, mecliste çoğunluğu sağlamaya yetiyor. Ancak, CDU genel başkanı, otomatikman başbakan adayı olmuyor. Partide başbakan adayı, ayrıca CSU ile birlikte belirleniyor. CDU içinde popüler olan Sağlık Bakanı Jens Spahn ve CSU Genel Başkanı ve Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder de şansölyelik için öne çıkan isimler. CDU kongresi internet üzerinden gerçekleştirildi ve delegeler oylarını bu şekilde kullandı. Şimdi, seçim sonuçlarının mektuplarla onaylanması gerekiyor. Ancak çok az oy farkı olmasına rağmen, diğer adaylar Laschet’i tebrik ettiler ve birlikte çalışmaya hazır olduklarını belirttiler. DAR GELİRLİYE DEĞİŞEN YOKParti kongresinde her ne kadar aşırı sağ ile arasında mesafe olan bir isim kazanmış olsa da bu durum, Almanya’daki dar gelirliler açısından çok fazla bir değişikliğe neden olmayacak. Korona krizi nedeniyle milyonlarca kişinin kısa çalışmaya geçmek zorunda kaldığı, yüz binlerce kişinin işini kaybettiği ülkede, 3 adayın da bu konularda yapıcı önerileri yoktu. Ekonomide rekorlar kıran Almanya’da, gelir dağılımındaki adaletsizliğe bağlı olarak kiraların ve emlak fiyatlarının yüksekliği, emeklilerin ancak sosyal yardımlarla ayakta kalabilmesi, 289 bin evinelektriğinin faturalar ödenemediği için kesilmiş olması, 1.5 milyon kişinin aşevlerinden gıda alması gibi önemli sorunlar var. Merkel, bu gibi konularda adım atmasa bile, ekonomideki genel başarısı, sempatik tavırları, mütevazı yaşamı (hâlâ meclisin yakınlarında bir apartman dairesinde kiracı olarak oturuyor) ve dürüst kişiliği ile insanlara kendini sevdirebilmişti. Görevinden kendi tercihi ile ayrılmasa, gerek CDU genel başkanı, gerekse başbakan seçilmesi hiç de zor değildi. Bakalım Laschet, onun boşluğunu doldurabilecek mi?  Oktan Erdikmen

Filistin’de 14 yıl sonra seçim

Filistin’de 14 yıl sonra seçim Filistin’de 14 yıl aradan sonra devlet başkanlığı ve milletvekili seçimlerinin yapılması kararı alınırken Ankara, karara destek verdi. El Fetih ve Hamas arasında siyaseten bölünmüş durumda olan ülkede seçimlere gidilmesi için sağlanan uzlaşının, Katar ile Suudi Arabistan ve Mısır arasında oluşan ılımlı havanın Filistin’e yansıması olduğu belirtiliyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, önceki gün 22 Mayıs’ta milletvekili ve 31 Temmuz’da da başkanlık seçimlerinin yapılmasını öngören kararnameyi imzaladı. Filistin’de son devlet başkanlığı seçimi 2005’te, milletvekili seçimleri ise 2006’da yapılmıştı. Devlet başkanlığı seçimini El Fetih lideri Abbas kazanırken, Hamas milletvekili seçimlerinde birinci parti olarak çıkmış, El Fetih ise sonuçları tanımadığını açıklamıştı. Bunun üzerine taraflar arasında çatışmalar yaşanmış, Hamas 2007’de Gazze’de yönetimi ele geçirmiş, böylece Filistin, fiilen El Fetih yönetimindeki Batı Şeria ve Hamas yönetimindeki Gazze olarak parçalı bir yapıya bürünmüştü. O tarihten bu yana Filistin’de Hamas ve El Fetih arasındaki gerilimin son bulması için zaman zaman temaslar kurulsa da seçim yapılamamıştı. El Fetih ve Hamas, 2017’de de birlik hükümeti kurulması konusunda uzlaşmaya varmış ve 2018’de seçim yapılacağı açıklanmış ancak Gazze’de Hamas’a bağlı grupların silahlarını El Fetih’e bağlı güvenlik birimlerine devri üzerinde yaşanan anlaşmazlık nedeniyle uzlaşı bozulmuştu.Son dönemde Filistin’de siyasi grupların uzlaşı arayışı kapsamında El Fetih ile Hamas arasında çeşitli görüşmeler yapıldı. Filistinli grupların temsilcileri 3 Eylül’de eşzamanlı olarak Ramallah ve Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta, daha sonra da 22 Eylül’de İstanbul’da toplantılar gerçekleştirdi. Yılbaşından önce Hamas Siyasi Büro Lideri İsmail Haniye, devlet başkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin eşzamanlı olarak yapılması şartından vazgeçtiklerini duyurdu. Filistin’deki grupları daha önce İstanbul’da bir araya getiren Türkiye ise Filistin’de seçim kararınına destek açıklaması yaptı. Seçim kararının Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın; Filistin’de Hamas’ı destekleyen Katar üzerindeki ablukayı kaldırma kararının ardından gelmesi dikkat çekti. Gelişmeleri Cumhuriyet’e değerlendiren Ortadoğu uzmanı yazar Faik Bulut da seçim kararının, Körfez ülkeleri arasındaki uzlaşının ardından geldiğini belirterek, “Katar’a Suudi Arabistan ve Mısır’ın uyguladığı ablukanın kaldırılması, hem Filistin yönetimini hem de Hamas’ı, Filistinlilerarası barışın sağlanması açısından heyecanlandırdı. Hem Suudi Arabistan ve Mısır Filistin’e yardım edecek, Katar Hamas’a yaptığı yardımlardan elini çekmeyecek diye düşünüyorlar” dedi.Bulut, “Seçimlerin bölgede çok büyük bir etki yaratması beklenmemeli. Filistin’in zaten son dönemde Arap dünyasındaki etkisi giderek küçülüyor. Seçimin yerel yansımaları olur, fakat pratik etkiye baktığımız zaman bölgedeki ülkelerin dış politikasını etkileyeceğini zannetmiyorum” değerlendirmesini yaptı. ‘BİRLEŞİN’ TELKİNİBulut, seçim kararının açıklanmasından önce Filistin yönetiminin seçim kanunlarında değişiklik yaptığını ve Hamas’ın bu değişiklikleri sert eleştirdiğine dikkat çekerken uluslararası aktörlerin Filistinlilerin birleşmesi için telkinlerde bulunduğunu vurguladı. Bulut, “Suudi Arabistan da Mısır da Türkiye de Filistinliler’in birleşmesi için tavsiyelerde bulunacaktır. İdeolojik nedenlerle Türkiye’de hükümetin gözdesi Hamas, fakat Türkiye’nin hem Filistin yönetimiyle hem Hamas’la arası iyi. Hükümet, hem Türkiye hem de Filistin kamuoyuna ‘Bakın ben Filistinliler’i bir araya getiriyorum, uzlaştırıyorum’ mesajı veriyor. Ne kadar etkili olur, emin değilim. Bu, biraz da Türkiye’nin Mısır’la rekabetiyle bağlantılı” ifadelerini kullandı. “Çünkü Mısır ve Suudi Arabistan nispeten Filistin yönetimini tutuyor Hamas’a karşı, buna karşın Katar Hamas’ı destekliyor” diyen Bulut, “Katar-Suudi Arabistan yakınlaşmasını vesile ederek Filistinliler birbirlerine daha yaklaşacaklar mı, yoksa seçim anlaşmazlıkları nedeniyle birbirleriyle kavga mı edecekler göreceğiz. Kavga ederlerse Körfez’deki yakınlaşmanın nimetlerinden yararlanamayacaklardır, zaman gösterecek” yorumunu yaptı lANKARA Hüseyin Hayatsever

Windows 10'a gelen yeni güncelleme ile bir yıldır devam eden sorunçözüldü

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Windows 10'a gelen yeni güncelleme ile bir yıldır devam eden sorun çözüldü Windows, Microsoft tarafından bu hafta yayınlanan yeni yılın ilk güncellemesiyle birlikte yaklaşık bir yıldır devam eden bir sorun çözüldü. Genel olarak güvenlik düzeltmelerine dayanan güncellemede, 'Bu Bilgisayarı Sıfırla' işleminin gerçekleştirilmesini engelleyen hata da düzeltilmiş oldu. Microsoft, Windows işletim sisteminde ortaya çıkan çeşitli hataları gidermek için düzenli olarak güncellemeler yayınlamaya devam ediyor. 2021'in ilk güncellemesiyle de sistem hatalarını gidermeye çalışan Microsoft, Windows 10'a gelen son güncelleme ile birlikte geçtiğimiz yıl bu zamanlarda yayınlanan bir güncelleme sonrası ortaya çıkan bir sorunu da ortadan kaldırdı.Pek çok Windows kullanıcısı, geçtiğimiz sene Şubat ayında yayınlanan bir güncelleme sonrası 'Bu Bilgisayarı Sıfırla' özelliğini kullanamamaya başlamıştı. Windows 10'un 1607'den 1909'a kadar pek çok sürümünü etkileyen bu hata, gelen yeni güncelleme ile birlikte ortadan kalktı.Güncelleme sonrası oluşan hatadan etkilenen tüm Windows 10 sürümleri şunlardı;Windows 10 1909 sürümüWindows 10 1903 sürümüWindows 10 1809 sürümüWindows 10 Enterprise LTSC 2019Windows 10 1803 sürümüWindows 10 1709 sürümüWindows 10 Enterprise LTSC 2016Windows 10, 1607 sürümüMicrosoft, hata sonrası güncellemeyi geri çekmek zorunda kalmıştı:WebTekno'nun haberine göre, Şubat 2020'de yayınlanan ve 'Bu Bilgisayarı Sıfırla' işleminin yapılmasını engelleyen hata sonrası Microsoft, Windows 10 güncellemesini geri çekmek durumunda kalmış ve bilgisayarını güncelleyenlerin de Ayarlar menüsünden güncellemeyi kaldırmalarını tavsiye etmişti.Kullanıcıların birkaç basit adımla bilgisayarlarını sıfırlamalarına olanak sağlayan 'Bu Bilgisayarı Sıfırla', yeni güncelleme ile birlikte yeniden sorunsuz çalışacak. Windows güncellemelerini düzenli olarak yaparak siz de işletim sisteminizin hem en 'güvenli' hem de en stabil çalışan halini kullanabilirsiniz. cumhuriyet.com.tr

Fenerbahçe'nin yeni transferiİstanbul'da

Fenerbahçe'nin yeni transferi İstanbul'da Fenerbahçe’nin yeni transferi Macar futbolcu Attila Szalai, sağlık kontrolleri için İstanbul’a geldi. Fenerbahçe’nin yeni transferi Macar stoper Attila Szalai İstanbul’a geldi. 22 yaşındaki futbolcuyu taşıyan uçak saat 21.45’te Sabiha Gökçen Havalimanı’na iniş yaptı. Szalai daha sonra kendisini bekleyen kulüp yetkilileriyle birlikte havalimanından ayrıldı. cumhuriyet.com.tr

Fahrettin Koca aşılanma ile ilgili bilinmesi gerekenleri paylaştı

Fahrettin Koca aşılanma ile ilgili bilinmesi gerekenleri paylaştı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından paylaştığı bir video ile aşılanma süreci hakkında bilgi verdi. Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından paylaştığı videoya "Aşı uygulaması hakkında pratik bilgilere aşağıdaki videodan ulaşabilirsiniz. Salgınla mücadeleyi birlikte kazanacağız" notunu ekledi.İşte aşılanma için yapılması gerekenler: cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter