Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Friday, 03.14.2025, 02:45 AM (GMT)

News - Haberler

Yücel Feyzioğlu'ndan bizi anlatan masallar...

Yücel Feyzioğlu'ndan bizi anlatan masallar... 1970’lerde masalları derlemeye ve yeniden yazmaya başlayan Yücel Feyzioğlu Avrupa ve dünyadaki masal çalışmalarını çok yakından izlemiş, halkların, toplumların geleceği ve gelişmesi konusunda masalların işlevine olan inancıyla masallarla yeni bir gelecek kurmanın ve toplumu kültürel olarak zenginleştirmenin önemini vurgulamıştır. Ona göre, masallar, geleceği kurgulamadaki önemi nedeniyle özellikle büyükler, eğitimciler tarafından anlaşılmalıdır. /Archive/2021/1/16/161121475-ic1.jpgŞair Cemal Süreyya bir şiirinde masallarla gerçeğin nasıl örtüştüklerini şu dizelerle anlatmış: “Aslında annem hep seni anlatır dururmuş çocukluğumda… / Her masala seni anlatarak başlarmış. / Bir varmış bir yokmuş…” Alman çocuk psikoloğu ve eğitimcisi Dr. Juhannes Wilkes bir makalesinde, “Tüm toplumlar belirli ayinleri uygulayarak yaşarlardı ve değerleri, kuralları, ortak farkındalıkları çocuk hafızası ancak masallarla anlayabilir ve zihinsel gelişimini sağlayabilir”¹ diye yazıyordu.Avrupa’da masal çalışmaları çok öncelerden başlamıştı. Almanya’da 1700’lü yılların sonlarında iki idealist kardeş Jacop ile Wilhelm Grimm kardeşler Almanya’yı, köy köy, kasaba kasaba dolaşarak yüzlerce masal toplamış ve masalları yeni bir üslupla yeniden kalem almışlardır. Çalışmaları ve Alman dili, kültürü üzerindeki etkileri hâlâ tartışılmakta ve uzmanlarca takdirle karşılanmaktadır:“Grimm kardeşler dile getirdikleri zenginlikle sadece aydınların önlerini açmamış, bütün halk kesimlerine önemli bir değeri miras olarak bırakmışlardır. Onların çalışmaları hem geleceği anlama hem de geleceğe yön verme açısından çok önemlidir.”²/Archive/2021/1/16/161133990-ic2.jpgKARDEŞ MASALLAR VE ANADİL!Türk toplumunun en gergin ve karmaşık bir döneminde 1970’lerde masalları derlemeye ve yeniden yazmaya başlayan Yücel Feyzioğlu Avrupa ve dünyadaki masal çalışmalarını çok yakından izlemiş, masallarla yeni bir gelecek kurmanın ve toplumu kültürel olarak zenginleştirmenin önemini şöyle anlatmıştır:“Birçok masalda benzetmeler, mecaz, mesel, temsil, simge, kinaye, ima, iğneleme, abartı, argo, humor gibi dil özellikleri kullanılır. Nesnelerin kişileştirilmesine ve yansıtarak anlatıma özen gösterilir. Atasözlerine, deyimlere, bilmece ve bulmacalara, eş anlamlı sözcüklere masallarda yer verilir. Böylece anadil gelişir, renklenir, derinleşir. Masallar anadilini geliştirdikçe çocuk sistemli düşünmeye başlar, zihinsel gelişmesi tamamlanır, hayatı derin anlam kazanır ve çocuk olgun bir insana dönüşür.”3Yücel Feyzioğlu’nun halkların, toplumların geleceği ve gelişmesi konusunda masalların işlevine olan inancı, onun çalışmalarını da diğer masal çalışmalarından farklı bir yöne götürmüştür. O, “Kardeş Masallar” başlığı altında artık masal literatürüne giren masal derlemeleriyle Asya’dan Avrupa’ya kadar bin yıllardır beraber yaşayan halkların kültürel mirası olan masalları aynı kitaplarda buluşturarak çocuklar arasında geleceğin barış sözleşmesinin oluşmasına zemin hazırlamıştır.Ayrıca çeşitli nedenlerle yüzyıllardır birbirlerinden ayrı kalmış Kazak, Kırgız, Uygur, Özbek, Altay, Tuva, Azerbaycan, Türkmen gibi akraba toplulukların yeniden tarihsel bağlarının güçlenmesi için onların masallarını da derleyerek çeşnili bir bahçe gibi çocukların önlerine sermiştir./Archive/2021/1/16/161147037-ic3.jpgGELECEĞİ BİRLİKTE KURGULAMAKYücel Feyzioğlu kırk yılı aşkındır topladığı ve yeniden yazdığı masallarla birlikte masalların devlet, toplum ve aile nezdinde de önem kazanması için makaleler, kitaplar yazmış, konferanslar vermiştir. Eğitim Bakanlığı’nın gündemine masalların girmesi biraz da onun ısrarları ve çalışmaları sonucunda gerçekleşmiştir. Masallar Bize Ne Anlatır?, İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi gibi kitaplarıyla da masalların sadece çocuklara özgü bir çalışma olmadığını, masallarla farklı bir geleceğin kurulabileceğini büyüklere de anlatmıştır.Masalların mesajları konusunda da Yücel Feyzioğlu’nun çok farklı bir bakış açısı vardır. Ona göre, masallar, geleceği kurgulamadaki önemi nedeniyle özellikle büyükler, eğitimciler tarafından anlaşılmalıdır. Aileler ve eğitimciler masalları dikkatle okuduklarında masallardan çıkacak sorularla çocuklarının hayal dünyasını daha da geliştirebilir ve onların gelecekteki yolculuklarına büyük katkılar sunabilirler.Belki de bu nedenle olsa gerek, Yücel Feyzioğlu birçok masalın sonuna sorular ekleyerek çocuğun sadece masalı dinlememesini, sorular sorarak kendi yöntemiyle masalı analiz etmesini ve kendisine yönelik mesajları algılamasını istemiştir./Archive/2021/1/16/161158881-kapakic4.jpgÇocukların masallardaki mesajlarla ufuklarının açılacağını bütün kitaplarında vurgulayan Yücel Feyzioğlu, Masallarla 1001 Buluş isimli kitabında hayallerin masallarla nasıl gerçeğe dönüşeceğini şöyle anlatmıştır: “Önce hayal vardı. Sonra masallar, efsaneler anlatıldı. Bilim insanları o anlatılanları hayata uyguladı.”4Kaşgar’dan Balkanlar’a kadar büyük bir coğrafyanın masallarını derleyen, üzerinde titizlikle çalışan, yeniden yazan Yücel Feyzioğlu, kitap kapakları arasına aldığı “masal dünyası” ile gerçek dünyamız ve geleceğimiz arasında yıkılmaz köprüler kurmuştur.DOĞUBATI Yayınları’nca yayınlanmaya başlayan kırk cilde yaklaşan çalışması bence gelecek kuşağın ortak bir mirası haline gelmiştir ve uzak mesafelere karşın kardeş halklar aralarındaki kültürel bağı bir hayli güçlendirmiştir.¹ https://www.br-online.de/jugend/izi/deutsch/publikation/televizion /29_2016_1/Wilkes_Was_Maerchen_zur_psychischen_Gesundheit.pdf² http://www.grimms.de/de/content/ziele3 Yücel Feyzioğlu, Masallar Bize Ne Anlatır, DOĞUBATI Yay., s.174 Yücel Feyzioğlu, Masallarla 1001 Buluş, DOĞUBATI Yay., s.11 Orhan Aras

Muammer Sun kimdir?

Muammer Sun kimdir? Türk müziğinin usta bestecilerinden Muammer Sun bu sabah Ankara'da hayatını kaybetti. Uzun süredir çoklu organ yetmezliğiyle mücadele eden Sun, 88 yaşındaydı. /Archive/2021/1/16/162638406-1935c79b-6185-4470-9641-be267fa556a92847865.jpeg1932’de Ankara’da doğan Muammer Sun, 1946’da Askeri Muzıka Okulu’nda müziğe başladı. Bir yıl sonra 1953’te Ankara Devlet Konservatuarı Kompozisyon Bölümü’ne girip; Ahmed Adnan Saygun’un öğrencisi oldu.Konservatuarda, Mithat Fenmen ile piyano, Hasan Ferit Alnar ile koro ve orkestra şefliği; Muzaffer Sarısözen ile Türk halk müziği, Ruşen Ferit Kam ile klasik Türk musikisi; ayrıca özel olarak Kemal İlerici ile Türk müziği makamlar sistemi ve armonisi konularında çalıştı. 1960’ta, Ankara Devlet Konservatuarı Kompozisyon Bölümü İleri Yüksek Dönemi’nden Saygun’un öğrencisi olarak “pekiyi” dereceyle mezun oldu. Aynı yıl Ankara Devlet Konservatuarı’na öğretmen olarak atandı.1975’te İzmir Devlet Konservatuarı’na, 1980’de Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı’na, 1987’de Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı’na atandı. 1988’de doçent, 1993’te profesör oldu.1999’da Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı’ndan emekli oldu. Devlet konservatuarlarında görevli olduğu süre içinde, koro, solfej, armoni, kontrpuan, füg, enstrümantasyon,orkestrasyon, modal müzik ve kompozisyon dersleri veren Sun’un pek çok eseri çeşitli yarışmalarda ödüller kazandı./Archive/2021/1/16/162729656-202306cover.jpegMezuniyetinden sonra Ankara, İzmir, İstanbul Devlet Konservatuvarlarında, Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümünde, Siyasal bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksekokulu'nda, Ankara Radyosu'nda öğretmenlik yaptı.1969 yılında, sanat kurumlarının temsilcisi olarak TRT Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu 'nu ve TRT Müzik Dairesini kurdu.1971'de Murat Katoğlu'yla birlikte TRT Kültür Sanat Ödülleri Sistemini hazırladı.1968'de atandığı Milli Eğitim Bakanlığı Müşavirliği sırasında, Çocuk ve Gençlik Koroları Yönetmeliği'ni hazırladı. Bütün Türkiye'de 166 çocuk ve gençlik korosu kuruldu. Koro şeflerine 1968 -1969 yazlarında, Gazi Eğitim Müzik Bölümü öğretmenleriyle birlikte, iki kez yaz kursu düzenledi. Bu kurslara Gazi Müzik Bölümü'nde 40, Sinop kursunda 80 olmak üzere 120 müzik öğretmeni katıldı. 166 koro, ödenekleri kesildiği için 1970'te kapatıldı. Bu korolar ve kurslara katılan müzik öğretmenleri, bugünkü Türkiye'de yaygınlaşan çocuk ve gençlik korolarının temelini oluşturdu.Sun, 1967 ve 69'da, biri TRT adına; diğeri de TRT ve ODTÜ adına iki büyük folklor derlemesi düzenledi; kendisi de bu derlemelere uzman derleyici olarak katıldı. Haccettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Kompozisyon bölümü öğretim üyeliğinden Ekim 1999'da emekli oldu. Eylül 2004'te Sun Yayınevi'ni kurdu. Muammer Sun, TRT'nin yapımını üstlendiği ve tarihsel olarak büyük önem taşıyan Kurtuluş ve Cumhuriyet filmlerinin müzikleri yazdı ve geniş kitlelere ulaştı.Başta SCAMV Onur Ödülü Altın Madalyası olmak üzere çok sayıda ödülün sahibiydi. cumhuriyet.com.tr

Altan Erkekli: Yalnızlık hücreleri yeniler

Altan Erkekli: Yalnızlık hücreleri yeniler Yılların tiyatrocusu Altan Erkekli ekranlara dönmeye hazırlanıyor. Erkekli, Blu Tv için çekilen Yeşilçam dizisinde Mümtaz karakterini canladıracak. Usta sanatçıyı bulmuşken hem yeni dizisinden konuştuk, hem koronavirüsün kulaklarını epey çınlattık. Fotoğraf: VEDAT ARIK- Blu Tv'de Çağan Irmak'ın yönettiği Yeşilçam dizisine dahil oldunuz. Çağan Irmak sevdiğiniz bir yönetmen. Konusu ne? Rolünüzü anlatır mısınız?Çağan Irmak'la Bizi Hatırla filminde birlikte çalıştık, ama ondan çok daha önce tanışıklığımız var. Çağan iki hafta önce telefon açtı ve çalışmak ister misin dedi. Tabii dedim, hemen senaryoyu gönderdi, okudum. 1960'lı yıllarda Yeşilçam'ın kendi içinde devingenliğini anlatan ve o dönemde 1960-70'ler arasında ülkenin siyasal, sosyopolitik konumu, insan ilişkileri ve sanata, sinemaya olan düşkünlük... Sinema büyük bir ekonomi, yapımcılara çok büyük kazanç sağlayan bir sektör. Sinema için yarışmalar yapılıyor, yeni jönler seçiliyor, yeni karakterler yaratılarak beyaz perdede, insanların kalbinde taht kurması gereken senaryolar bulunmaya çalışılıyor. Bu koşuşturma içinde bizim karakterimiz de, Çağatay oynayacak onu (Semih), genç yaşta yapımcılığa yüreğini vermiş, sinemadan başka bir şey düşünmeyen, her türlü şeye rağmen, mutluluğu sinemada arayan bir genç yapımcı. Ben de onun yanında muhasebeciyim, güvendiği bir insan Semih'in Mümtaz. Sürprizli bir karakter... 60'lı yıllar, sinemanın en parlak dönemleri, ama sanayileşmenin zor olduğu, yapımcıların parayı kazanıp parayı yatırmadıkları bir sektör olduğu için, bugünlere gelişinde şu andaki acılarını çekiyoruz sinemanın. Şu anda insanların sinemanın kapısının önünden geçtiği, ama içine giremediği bir dönemde herhalde insanları cezbeden bir dizi olacak. Adana'da dizi çekerken insanların 47 km yürüyüp de sinemaya gittiği bir sektör sinema. O yılların en gözde sanatıydı. - Sinemanın acıları derken... Biraz açarmısınız o acıları?Bizim sinemamız matine parkı olarak biraz kendini geç geliştirdi. Oyuncularımız duygu üretmede çok daha mahirler, Akdenizli olmanın getirdiği sıcakkanlılıktan dolayı. Tiyatroda da böyle bu ama pek fazla sinemanın özgürlüğü, kendi içinde binalarda olamamış, yalnızca alışveriş merkezlerine sıkışmış vaziyette olduğu için eksi görkemi kalmadı. 300 - 500 kişinin birlikte izlediği o duygunun, şu anda en fazla 125 kişilik salonlarda olması biraz seyircinin daha konforlu olması ama beraber yaşanılacak duygunun azalması açısından hüzün verici. Eski şaşaalı sinema salonları kalmadı. Sinemaya pek fazla yatırımın da yapıldığı, herhalde tam salgınla beraber ivme kazanıyordu ki, salgınla her şey durdu. Bundan sonra da artık sinema salonlarına gidebilecek mi insanlık bilemiyorum. Aşı da tüm dünyaya çare olur mu, yoksa insanlık bütün bu kötülükleri devam ettirip insan ırkına daha eleyici bir gözle mi bakacak, bu virüsleri çıkartan düşünce, kimse bu insanlığa yapılmış bir darbe şu anda, yaşamın ne olacağına dair şüphelerimiz varken iyimser olarak sinemanın daha iyi yola girmesini temenni etmekten başka bir cümle aklıma gelmiyor. - Bu söylediğiniz tiyatrolar için de geçerli, birçok tiyatronun kendi binası yok. En son Ankara Sanat Tiyatrosu taşınmak zorunda kaldı. Köklü çözümler gerekiyor. Tiyatro, sanatın en köklü dallarından biri. Vazgeçilmez. Aşının bulunması kadar önemli tiyatro ve sanat. Çünkü insanlığa anlatacağımız en önemli şeyler, insan tarafından sahnede anlatıldığında çok daha etkili oluyor. İzleyenin, kendisi gibi biri tarafından anlatıldığında. Dünyayı, çevreyi, barışı, insanlığı, gezegeni korumanın anlatılmasının gerektiği bir dönemdeyiz. Bu da sanatla olacak. Aşıları elbette bulur insanoğlu, ama bütün bunların kötü olduğunu ve yaşamın her insan için çok önemli olduğunu ancak sanatla anlatabiliriz. Ne konferanslarla, ne bilboardlarla, ne afişlerle... Sanatla anlatmanın yolu bambaşka. Sanat her zaman güzelden, iyiden yana olduğu için, sanatla anlatım gücü çok daha fazla olur ve yüreklere daha etkin girebilirsiniz. Onun için sanattan korkmamak lazım ve sanatı desteklemek lazım. Tiyatroyu, operayı, baleyi... Salonları geçici salonlar yaparak, kurumlara çok cüzi miktarlarda vermek lazım. Ankara Sanat Tiyatrosu'nun tarihi binasından ayrılması hüzün verici, oranın müze olarak en azından kalması gerektiğini, orada 25 yıl çalışmış biri olarak söylüyorum. Ama bunan yanında AST'ta şu anda Bilkent'in içindeki Tepe Grubu bir kira karşılığında verdi ama oranın nesilden nesile devam etmesi için Ankara'da bir salon yapılıp bir şekilde verilmesi lazım. Şimdi herkes yaşamaya, geçinmeye, karnını doyurmaya odaklandı ama yaşamın da devam etmesi için moral gücün de olması gerekiyor. Bu gücü de en çok sanat verir.- Sanattan korkuluyor mu sizce?Sanattan her zaman, bir ilericiliği olduğu için, insan için en mükemmeli aradığı için bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde çekince duyulmuştur. Sanat özgürlük ister ama ben 12 Eylül döneminde de yaşadım AST'de. Textleri okuyan, ondan sonra izin veren, kelimeleri çıkartan ve her gece basın savcılığından, iki kişilik koltuğa gelip izleyen, her oyunu bir de, güvenmeyip her oyuna gelen... O dönemlerden geçti sanat. Daha çok acılar da yaşandı. AST, oynadığı oyun nedeniyle sıkıyönetim mahkemesinde yargılandı, kapatıldı tiyatro. Ankara Tiyatrosu olarak devam etti. S harfini 'ağabeylerimiz' indirdiler... Sonra aklandı tiyatro. Yardımlar kesildi, salonlar verilmedi, istenmedi sanatın o yüce değeri, gözardı edildi ki, biz sanatın en dolu dolu yaşandığı topraklardayız. 35 bin kişilik açık hava tiyatrolarının olduğu... Seyirciden gelen tepkiye göre kanunları yumuşatıp ya da sertleştirip tiyatronun tuttuğu ayna sayesinde insanlığı idare etmişler. Ama şimdi herhangi bir tartışmada 'Burayı tiyatro salonuna çevirdiniz' diye tiyatro kelimesinin içindeki o kutsal amaç küçültülüyor. Halbuki tiyatro bir mabet. Eğlence yeri değil. Biz tiyatroyu eğlencelik gibi görüyoruz. Tiyatro çekirdek çitleyip vakit geçirilecek yer değil.  - İnsanın tiyatroyla ilişkisi nedir? İzleme ve izlenmeye olan açlığını neye bağlıyorsunuz? Doğadaki en büyük oyuncu olmasından mı kaynaklanıyor?Yaşam zaten bir oyun. Bu oyunun içinde iyilerin galip gelmesi hedeflenen bir reji var, insanlık rejisi bunu ister. Kötülerin bu işteki rolü de, oyunların devamına katkı sağlamak. Herşeyi iyi olsa oyunlar durur. - Reyting mi almaz?Evet. Kötüler olduğu sürece hayatın içinde daha güzeli, mükemmeli yakalamak için insanlar daha dimdik durmaya çalışır. Yoksa tüm insanlığın iyi olarak devam etmesindeki edilgenlik, a tamam durduk artık da olabilir. Ama kötüler olduğu sürece, hayatın daha güzel olması adına savaş veriyoruz. /Archive/2021/1/15/223936045-altan2-en28.jpg- Çocukluğunuza dönelim... Anneniz çok ilginç bir kadınmış, bıyık takar mahalleliyi korkuturmuş. Tiyatro virüsünü ondan mı kaptınız?Annem enstitü mezunu, elinden birçok iş gelen yaratıcı bir kadındı, ama nüktedan bir meddah hali vardı onda. Bir fıkra anlatırken kişileştirmeler yapar hemen, kılıktan kılığa girer, birşeyleri yapıştırarak bıyık yapar, erkek olmaya çalışır, farklı sesler çıkartarak tanınmadık kılıklara girerek komşuları ürkütüp kahkaha atmalarını sağlamak için elinden gelen herşeyi yapardı. Ben de genetik olarak tüm o yetenek, gözlem duygusunu ondan aldım. Ama küçükken hiç tiyatro yapmak istemiyordum ben. Çok götürdü annem beni çocuk tiyatrolarına ama ben inşaat mühendisi olmak istiyordum. Sonra lisede, İngilizce öğretmenim beni bütün duygularıyla bana anlattıklarıyla tiyatroyu sevdirdi ve tiyatrocu olmamı sağladı.- 11 yaşında Diyarbakır'a yatılı okumaya gittiniz, yatılı okul sizi nasıl şekillendirdi?Çok disipline bir hayatımız vardı. Zaten babam da subay olduğu için o disiplini biz evde de çok hissederdik. Kimseyi rahatsız etmeme, büyüklere saygı ve sevgi gösterme, yaratılmış her şeye, önümüze konanlara saygı gösterme.. mesela tabağımızda hiçbir şey bırakmamayı öğrendik, suyu israf etmeden kullanmayı, ülkenin bize verdiklerini koruyup onları gelecek kuşaklara aktarmayı, giysilerimizi korumayı, onları bizden sonra birilerini giyecek olmasını düşünmeyi ve öyle kullanarak giymeyi, dayanışmayı, güvenmeyi, yetinmeyi öğrendik. Ben kek istiyordum, İstanbul'a anneme mektup yazıyordum. Komşumuzun oğlu Süleyman Ağabey kondüktördü yataklı vagonda. Pazartesi günü kalkan tren Çarşamba öğleden sonra geliyordu Diyarbakır'a. Ben gidip keki alıyordum Süleyman Ağabey'den, taş gibi olmuş tabii yolda. Annemin yaptığı kek diye hem ağlıyordum, hem sindire sindire yiyordum arkadaşlarımla. Onun duygusu ve bana verdiği haz bambaşkaydı. Bunlar küçük anılar belki ama bizleri bugünlere getiren her şey, o küçük anlardan, anılardan yola çıkarak bizle beraber geldi ve beni ben yaptı.- Yılların tiyatrocusu olarak pandemi dönemini nasıl yaşadınız? Toplumda yaşanan herşey mutlaka sanata yansır. Bugünler nasıl yansıyacak, tiyatro pandemi dönemini nasıl anlatacak? Korku, kaygı, güvensizlik, aç kalma korkusu, birbirine tahammülsüzlük... Mutlaka bu dönemin oyunları, sineması yapılacak. Keşke 6 ay sonra geçebilsek, ama biraz daha uzayacak galiba normale dönmemiz. O günler geldiğinde, 'Bu dönemi unutmadan, daha kötüsü gelirse insanlığımızı kaybetmeden nasıl omuz omuza olabilirizin yolları nelerdir'in oyunları yapılacak mutlaka. - İnsan çok unutkan bir varlık, sizce hatırlar mıyız?Yeni normale geçtiğimizde herkes nasıl herşeyi unuttu. O sorumsuzluğun acısını çekiyoruz şu anda. Sanat yol gösterir insanlığa, kamu spotları değil. - Bütün temennim sahnede kalabilmek, perde bile çeksem yeter diyorsunuz. Bu sizin kuşakla bizimki arasındaki dev bir uçurum? Günümüzde herşey maddiyat, herkes perdeyi çekmek değil perdenin tam da önünde olmak, alkışlanmak, beğenilmek istiyor. Bugünleri nasıl okuyorsunuz?Bunu şu andaki ustaların anlatması gerekir. Her oyunda bir Hamlet var, bir de Ofelya var. O sınıf 16 kişiyse, 8'i de Hamlet olamaz. Hepiniz Hamlet olmayı hedefleyeceksiniz ama Hamlet'i en iyi oynayacak arkadaşa onu teslim edip diğer rollerin kahramanları olmayı da düşüneceksiniz. Zaman geldiğinde de belki tiyatronun tuvaletini kanalizasyon ekibi gelene kadar sizin temizlemeniz gerektiğini de anlatmamız lazım. AST bizleri var ederken kapıda bilet kesmekten tutun, dekoru gemici düğümüyle bağlamaya kadar herşeyi öğretti ağabeylerimiz bize. Çünkü onlar da öyle öğrenmişlerdi. İşte bu duyguyla ben, o havayı soluyarak son nefesime kadar orada olmak istiyorum. Çok önemli birşey bu. - Usta-çırak ilişkisinden söz ediyorsunuz. Sizce kayıp mı oldu?Onu yüreğinden hisseden zaten hemen yanınıza geliyor. Onu istemeyen zaten uzakta duruyor. Ben başrolüm, ben jönüm... Halbuki, öyle kalmayacaksın ki! Sen de her sene bir yaş alacaksın. Senin yerine başka bir jön gelecek. Sen o zaman ne yapman gerektiğini, yaşamış olanlardan öğreneceksin. Ben rahmetli Kerim Afşar'ın peşinden ayrılmazdım, afedersiniz tuvalete girse.. çabuk çıksın diye beklerdim kapısında. Yalnızca sahnede değil her yerde gözlemlerdim onu. Ağzının içine bakardım bir şey daha öğreneyim diye...- Pandemiden devam edelim. Anladık ki bizim kuşağımız yalnız kalmaya hiç alışık değilmiş. Sizce insan yalnızlıktan ölesiye neden korkuyor? Yoksa bu kendisiyle yüzleşme korkusu mu? Kendi kendine yetememek çok acı. Herkes kendine yetebilmeli, kendini ayakta tutabilmeli. Yalnızlıkta hücre yenilenmesi olur. O hücre yenilenmesiyle ileride yapacağınız şeyleri düşünürsünüz, iç hesaplaşma yaparsınız, bugüne kadar yaptıklarım, yapamadıklarım, neler yapmalıyım, bu bana nasıl yol haritası çizer? Kalan günlerim, ömrüm.. Yalnız kalıp o yalnızlıklardan güzellikler çıkarmanın yollarını buluruz.- Siz neler yaptınız bu dönemde?Ben küçük oğluma hikâyeler, masallar okuyordum. Eşim dedi ki yalnızca Ali için değil de tüm çocuklar için bu olsa... Ben de Günışığı kitaplığının You Tu.e kanalından, sahibi arkadaşımdır, okudum, çocuklar mutlu olsunlar diye. Çok ilgi gördü, çocuklar çok mutlu oldu. Arkadaşlarımdan da çok iyi tepkiler geldi, çocuklara uyku öncesi dinletmişler, huzurla uyutmuşlar onları. - Adile Naşit'in uyku öncesi masalları gibi... Evet, evet...- İnsanların mimiklerinde neler okuyorsunuz? Bu yorucu değil mi?Gözlem zaten oyunculuğun en önemli besin kaynağı. Şu anda maskeler var, okumak zor, ama vücut dillerinden herkesin çekingen olduğunu okuyorum. Duygular geride, ayakta kalmak herkes için çok önemli olduğu için o uzaklık bütün vücut dillerine yansıdı insanların. - Hayat insanı kirletir mi? Hayat, kaldırımı, asfaltı yapılmamış bir yol gibi. Eğer hayatın içinde bu kaldırımlar, yollar düzgün olsa, kirletmez insanı hayat. Çünkü herşeyi siz tıkır tıkır yaparsınız. Düşünün bir insan sanatçı olmak istiyor ama önüne setler çekiliyor, ama adam kendini bir anda kimya mühendisi olarak buluyor. İnsanın ne istiyorsa onu yapması lazım.  ELİF TOKBAY

SON DAKİKA: Merkel'in partisinin genel başkanıbelli oldu

Türkçe Haberler En Son Başlıklar SON DAKİKA: Merkel'in partisinin genel başkanı belli oldu Almanya'da Hristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin Genel Başkanlığı'na Armin Laschet seçildi. AYRINTILAR GELİYOR... cumhuriyet.com.tr

Dikkat! MTV'deödeme dönemi başladıson gün 1Şubat

Dikkat! MTV'de ödeme dönemi başladı son gün 1 Şubat Motorlu taşıtlar vergisinin (MTV) bu yıla ilişkin ilk taksitinin yatırılma süresi ile geçmiş dönem borçlarının yapılandırılmasına ilişkin başvuru süresi ay sonunda dolacak. /Archive/2021/1/16/133154366-motorlu-tasitlar-vergisi.jpgAdlarına trafik şube ya da bürolarına kayıt ve tescil edilmiş motorlu kara taşıtları bulunanlar ile Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne kayıt ve tescil edilmiş uçak ve helikopteri olanların MTV ödemesi gerekiyor.1 ŞUBAT PAZARTESİ GÜNÜ SONA ERECEKMTV, taşıtların kayıt ve tescilinin yapıldığı yerin vergi dairesince her yıl ocakta yıllık olarak tahakkuk ettiriliyor. Bu yıl uygulanacak MTV'ye ilişkin ödeme dönemi başlarken, bu vergi ocak ve temmuz ayları olmak üzere eşit 2 taksitte ödenecek. İlk taksit ödeme süresi 1 Şubat Pazartesi günü sona erecek.İKİNCİ TAKSİT TEMMUZDA ÖDENİYORYeni taşıt alımında aracın, yılın ilk 6 aylık döneminde ve birinci taksitin ödenme süresi geçtikten sonra alınması halinde, birinci taksit bir ay içinde, ikinci taksit temmuzda ödeniyor.Söz konusu vergi, İnteraktif Vergi Dairesi internet adresi (ivd.gib.gov.tr) üzerinden "hızlı ödeme" menüsüyle şifresiz olarak, Gelir İdaresi Başkanlığının mobil uygulamasından, "www.gib.gov.tr" üzerinden anlaşmalı bankaların banka/kredi kartıyla veya banka hesabından havaleyle ödenebiliyor. MTV'nin, vergi tahsiline yetkili bankalar ve PTT şubeleri aracılığıyla ya da vergi dairesi veznelerine ödenmesi de mümkün bulunuyor. ?MTV TARİFESİ:MTV yeniden değerleme oranında artırılırken, bu oran Cumhurbaşkanı Kararı ile yüzde 9,11 olarak belirlenmişti. Buna göre, 1-3 yaşındaki otomobillerin 2021 yılı MTV'si, motor silindir hacmi 1300 cc ve aşağısında olanlar için 1051 lira ile 1261 lira arasında uygulanacak.Aynı yaşta motor silindir hacmi 1301 santimetreküp ile 1600 santimetreküp arasındaki otomobillerin vergisi de 1830 lira ile 2 bin 197 lira arasında olacak. 4001 santimetreküpün üzerindekilerin vergisi ise 45 bin 932 lira ile 50 bin 107 lira arasında değişecek. Yıllık vergi tutarı, 1-6 yaş minibüslerde 1256 lira, aynı yaştaki 25 kişiye kadar otobüslerde 3 bin 172 lira, 1500 kilograma kadar kamyonet, kamyon ve benzeri araçlarda 1127 lira olacak.YAPILANDIRMA FIRSATI DEVAM EDİYORÖte yandan, 31 Ağustos 2020'den önce tahakkuk eden MTV ile bu vergiye bağlı gecikme faizleri ve zamları, 17 Kasım 2020 itibarıyla kesinleşmiş ve ödenmemiş ya da ödeme süresi henüz geçmemiş olmak şartıyla yapılandırılabiliyor. MTV aslının tamamı ile birikmiş gecikme faizi ve zammı yerine, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) oranları esas alınarak hesaplanan tutarın ödenmesi halinde, MTV'ye ilişkin vergi ziyaı cezası ile gecikme faizi ve zammının tahsilinden vazgeçiliyor. Yapılandırma fırsatından yararlanmak için 1 Şubat 2021 günü sonuna kadar, İnteraktif Vergi Dairesinden çevrim içi olarak başvuru yapılabilecek. Vergi daireleri yanında, il veya ilçedeki MTV'yi tahsile yetkili vergi dairelerine/mal müdürlüğüne de şahsen başvuru imkanı bulunuyor.Birden fazla aracı olanların, her bir araç için ayrı ayrı başvuru yapması önem taşıyor. Yapılandırma hükümlerinin ihlal edilmemesi şartıyla taksitlendirme süresi sonuna kadar taşıtların fenni muayenelerinin yaptırılmasına imkan verilecek.?Yapılandırılan borçlar, borçlunun tercihine göre peşin veya taksitler halinde ödenebilecek.Borcun peşin ödenmesi halinde bir katsayı uygulanmayacak ve Yİ-ÜFE oranında hesaplanan tutardan yüzde 90 indirim yapılacak. Ödemelerin ise 1 Mart 2021'e kadar yapılması gerekiyor.  AA

Antalyaspor - Trabzonspor maçında hakem değişikliği

Antalyaspor - Trabzonspor maçında hakem değişikliği Süper Lig'in 19'uncu haftasında bugün oynanacak Fraport TAV Antalyaspor - Trabzonspor mücadelesinin hakemi değiştirildi. Süper Lig'in 19'uncu haftasında bugün oynanacak Fraport TAV Antalyaspor - Trabzonspor mücadelesinin hakemi değiştirildi.Türkiye Futbol Federasyonunun (TFF) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, daha önce Erkan Özdamar'ın yöneteceği açıklanan maça Ali Palabıyık atandı. Özdamar Mert Hakan'ın hatalı kartı nedeniyle cezalandırıldı. DHA

İYİParti'li isim: Saldırıuyarısıaldım

İYİ Parti'li isim: Saldırı uyarısı aldım Orhan Uğuroğlu, Afşin Hatipoğlu ve Selçuk Özdağ’a karşı yapılan saldırı sonrası İYİ Parti İBB Meclis Üyesi Ali Kıdık, kendisine yapılacak bir saldırıyla ilgili uyarı aldığını duyurdu. KRT TV programcısı avukat Afşin Hatipoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ve Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu kimliği belirsiz gruplarca saldırıya uğradı.Saldırılar sonrası sosyal medya hesabından bir paylaşım yapan İYİ Parti İBB Meclis Üyesi Ali Kıdık, saldırıya uğrayabileceğini ilişkin uyarılar aldığını duyurdu.Kıdık şu ifadeleri kullandı: “Bana da bir saldırı yapılacağı uyarısı aldım. Ama uyarıyı bile umursamadım. Doğru tektir, söylemekten çekinen namerttir."  Bana da bir saldırı yapılacağı uyarısı aldım. Ama uyarıyı bile umursamadım. Doğru tektir, söylemekten çekinen namerttir.— Ali KIDIK (@alikdk) January 15, 2021 cumhuriyet.com.tr

Davutoğlu'ndanÖzdağ'ın sağlık durumuyla ilgili yeni açıklama

Davutoğlu'ndan Özdağ'ın sağlık durumuyla ilgili yeni açıklama Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, saldırıya uğrayan Selçuk Özdağ'ın ameliyatının başarıyla sonuçlandığını duyurdu. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Ankara'da bir grubun silahlı saldırısına uğrayan partisinin Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'ın sağlık durumuyla ilgili açıklamada bulundu. Twitter hesabından paylaşım yapan Davutoğlu, Özdağ’ın ameliyatının başarıyla sonuçlandığını duyurdu. Davutoğlu’nun paylaşımı şu şekilde: “Başkent'in göbeğinde siyasi terör saldırısına uğrayan kardeşim Selçuk Özdağ'ın ameliyatı şükür başarıyla sonuçlandı. 24 saat geçti silahlı-sopalı saldırganlar nerede? Azmettirenler nerede? Failler bulunup ortaya çıkarılana kadar soracağım: Terör Ankara'da, failler nerede?”/Archive/2021/1/16/132229619-screenshot3.jpg cumhuriyet.com.tr

TŞOF'tan nakliyeciler için yollardanücretsiz geçiştalebi

TŞOF'tan nakliyeciler için yollardan ücretsiz geçiş talebi Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu (TŞOF), nakliyeci esnafı için zorunlu köprü ve yol geçişlerinin dışında alternatif ve ücretsiz geçiş imkanı sağlanmasını talep etti. /Archive/2021/1/16/130245664-ucretsiz-gecis-talebi.jpgTŞOF Başkanı Fevzi Apaydın, yazılı açıklamasında, köprü ve yol geçiş ücretlerine 2021 yılı için yüzde 26 zam yapıldığını ifade etti.Nakliyeci esnafının zorunlu olarak geçtiği köprü ve yol geçiş ücretlerinde düzenlemeye ihtiyaç bulunduğunu belirten Apaydın, "Nakliyeci esnafımıza zorunlu köprü ve yol geçişlerinin dışında alternatif ve ücretsiz geçiş imkanı sağlanmalı. Alternatif yol imkanı sağlanamıyorsa geçiş ücretlerine zam yapmak yerine ücretler düşürülmeli." ifadelerini kullandı.Cihaz geçiş kartının bakiyesinin yetersizliği ya da cihazın bozuk olması gibi nedenlerle esnafın cezalara maruz kalabildiğine dikkati çeken Apaydın, şunları kaydetti:"Esnafımız hiçbir şekilde uyarılmadan ve adresine tebligat yapılmadan gelen cezalar direkt icraya gönderildiğinde büyük bir mağduriyet yaşanıyor. Nakliyeci esnafımız, geçiş bedelinin 4 katı cezaya maruz kalmanın yanı sıra bir de icra masrafları, avukatlık ücretleri ödemek zorunda kalıyor. Bu mağduriyetin önüne geçmek için esnafımıza bildirim yapılmalı. Nakliyeci esnafımız icraya giden cezalar yüzünden ekmek teknesi olan aracını bile satmak zorunda kalabiliyor. Esnafımız haksız yere maruz kaldığı bu cezaların bedelini böyle ağır şekilde ödememeli. Köprü ve yol geçiş cezaları ödenebilir ve makul seviyede olmalı. Öte yandan ulaşım için gerekli yol, köprü, tünel gibi hizmetler kamu hizmeti olarak verilmeli ve nakliyeci esnafımız için alternatif geçiş yolları oluşturulmalı. Zaten pandemide zor şartlar altında çalışan şoför esnafımız bu yükten kurtarılmalı." AA

Trump döneminin 13. ve son idam cezasıinfazı: 48 yaşındaki mahkum idam edildi

Trump döneminin 13. ve son idam cezası infazı: 48 yaşındaki mahkum idam edildi ABD Başkanı Donald Trump'ın infazına onay verdiği son federal idam cezası mahkumu da idam edildi. 48 yaşındaki Dustin Higgs, Trump döneminde idam edilen 13. mahkum oldu. Getty ImagesABD Başkanı Donald Trump'ın infazına onay verdiği son federal idam cezası mahkumunun da cezası infaz edildi.48 yaşındaki Dustin Higgs, Trump döneminde idam edilen 13. mahkum oldu. Higgs, Indiana eyaletindeki Terre Haute cezaevinde cuma gecesi zehirli iğne ile idam edildi.Higgs 1996 yılında Maryland eyaletinde 3 kadının kaçırılıp bir doğal yaşam parkında öldürülmesi davasında azmettirici olarak suçlu bulunmuştu.Higgs'in idamdan önceki son sözleri "Şunu söylemek isterim ki ben suçsuz bir adamım" oldu. Higgs olayda hayatını kaybeden 3 kadının da ismini söyleyerek "öldürülmeleri emrini ben vermedim" dedi.Kadınlar Higgs'in yanındaki arkadaşı Willis Haynes tarafından, Higgs'in silahıyla vurularak öldürülmüştü. Haynes ise olayda ömür boyu hapis cezası aldı.Haynes mahkemede verdiği ifadede, Higgs'in kendisini bu suçu işlemesi için tehdit etmediğini ve zorlamadığını söylemişti.Kurbanlardan bazılarının akrabaları da infazı izledi. Bir kurbanın kız kardeşi "Ölümün kardeşimi ve diğer kurbanları geri getirmeyecek. Bu olayı kapatmıyor ama yaptıklarının cezasını çektin" açıklamasını yaptı.Higgs'in avukatlarından Shawn Nolan ise "Hükümet benzeri görülmemiş şekilde 13 kişinin idamını bu akşam, kimseyi öldürmemiş siyah bir adam olan Dustin Higgs'in idamıyla tamamladı" açıklamasını yaptı.17 YIL SONRA İNFAZLAR YENİDEN BAŞLADIBu, Trump'ı son 120 yıldır görev döneminde en fazla idamı onaylayan ABD başkanı yapıyor.Görevdeki son günlerini yaşayan Trump, 17 yılın ardından federal idamları geri getirmişti.Ülkede federal idam mahkumlarının cezası 17 yıldır infaz edilmiyordu. Ancak Donald Trump'ın kararıyla infazlara geçen yıl yeniden başlandı.Son 6 ayda 13 mahkum idam edildi. Bu federal idam cezası almış olan mahkumların yaklaşık dörtte birine denk geliyor.ABD'deki tek federal kadın idam mahkumu 52 yaşındaki Lisa Montgomery'nin cezası da çarşamba sabahı infaz edilmişti.ABD Yüksek Mahkemesi yargıçlarından Sonya Sotomayor, Trump'ın idam onayları için "benzeri görülmemiş bir acele" yorumunu yaptı.20 Ocak'ta Trump'tan görevi devralacak olan Joe Biden, federal infazlara son vermek istediğini açıklamıştı. BBC Türkçe

Hrant Dink’i anma etkinlikleri bugün başlıyor

Hrant Dink’i anma etkinlikleri bugün başlıyor Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink katledişinin 14. yılında anılıyor. Cinayetin yıldönümü olan 19 Ocak’taki program da koronavirüs salgını nedeniyle internetten canlı yayımlanacak. 14 yıl önce katledilen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i anma etkinlikleri bugün başlıyor. Her sene Agos gazetesi önünde gerçekleştirilen anma töreni bu yıl salgın koşulları nedeniyle çevrimiçi olarak düzenleniyor. Cinayetin yıldönümü olan 19 Ocak’taki program da, koronavirüs salgını nedeniyle internetten canlı yayımlanacak.2007’den bu yana cinayet davasını takip eden ve 19 Ocak anma törenlerini organize eden Hrant’ın Arkadaşları grubu bu yılki anmanın 19 Ocak salı günü saat 14.45’ten itibaren www.hranticinadaleticin.org adresinden canlı yayımlanacağını açıkladı. Gazetecinin eşi Rakel Dink’in yanı sıra, Hrant’ın Arkadaşları grubu da cinayetin gerçekleştiği noktada anma konuşması yapacak. Hrant Dink Vakfı, töreni izlemek isteyenlerin, aynı adres üzerinden etkinlik sayfasına sanal pankartlar getirebileceğini de duyurdu.Diğer Hrant Dink etkinlikleri de çevrim içi olarak başlıyor. DurDe Platformu’nun etkinliği bugün saat 17.00’de, bu kuruluşun Facebook sayfasından canlı izlenebilir. Etkinlikte Fethiye Çetin, Bülent Aydın, Canan Coşkun, Fatma Akdokur ve Tibet Şahin konuşacak.Nor Zartonk İnisiyatifi’nin yarın gerçekleştireceği etkinlik ise saat 17.00’de başlayacak. Bu etkinlikte Mahir Özkan, İnci Hekimoğlu, Turgut Öker, Gayane Ayvazyan, Adrian Lomlomdjian, Yektan Türkyılmaz, Aris Nalcı, Alin Ozinian konuşmacı olarak yer alacak. Türkçe ve Ermenice dillerinde olacak etkinlikte ayrıca Devrim Kavalli bir dinleti sunacak. Etkinlik, Nor Zartonk’un Facebook hesabından canlı olarak izlenebilecek. Nor Zartonk’un 19 Ocak salı günü de yine aynı adresten izlenebilecek bir anma etkinliği var.Hrant Dink’i anma programı gelecek haftaya dek sürecek. Agos yazarlarından Pakrat Estukyan’ın katılacağı etkinlik, 23 Ocak cumartesi günü saat 20.00’de başlayacak. “Hrant’sız 14 yıl” başlıklı bu etkinlik, Yeni Dünya için Çağrı dergisinin Facebook sayfasından izlenebilecek. (JOURNO) cumhuriyet.com.tr

Tahkim Kurulu, Jefferson'ın 3 maçlık cezasınıonadı

Tahkim Kurulu, Jefferson'ın 3 maçlık cezasını onadı Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Tahkim Kurulu, Gaziantep FK'nin futbolcusu Jefferson Junior'ın 3 maçlık cezasını onadı. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Tahkim Kurulu, Gaziantep FK'nin futbolcusu Jefferson Junior'ın 3 maçlık cezasını onadı.TFF'den yapılan açıklama şöyle; Gaziantep Futbol Kulübü A.Ş.'nin futbolcusu Jefferson Nogueira Junior'un rakip takım futbolcusuna yönelik şiddetli hareketi nedeniyle FDT'nin 43. ve 35/4. maddeleri uyarınca 3 resmi müsabakadan men ve 13.000,00 TL para cezası ile cezalandırılmasında, sübut, hukuki niteleme ve cezanın tayini bakımından bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, başvurunun reddi ile cezanın onanmasına, oybirliği ile karar verilmiştir. DHA




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter