Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajans? - Haberler

Wednesday, 01.08.2025, 05:47 PM (GMT)

News - Haberler

Fenerbahçe'de 3 isim Covid-19 olmuş, iyileşmiş!

Fenerbahçe'de 3 isim Covid-19 olmuş, iyileşmiş! Süper Lig’in 9. haftasında Gençlerbirliği ile deplasmanda karşılaşacak olan Fenerbahçe, bu mücadelenin hazırlıklarını sürdürdü.Konyaspor mağlubiyeti sonrasında 3 gün izin yapan ve dün çalışmalarına başlayan Fenerbahçe, bugün yaptığı idmanla Gençlerbirliği maçının hazırlıklarına devam etti. Teknik Direktör Erol Bulut yönetiminde Samandıra Can Bartu Tesisleri’nde gerçekleşen idmanın ilk yarım saatlik bölümü basına açık olarak gerçekleşti. Sakatlıkları bulunan Jose Sosa, Samatta ve Tolga Ciğerci salonda çalıştıktan sonra sahada düz koşu yaptı. Grip olan ve yine de her ihtimale karşın Covid-19 testi yapılan Lemos’un test sonucu negatif çıkmasına karşın tedbir amaçlı olarak antrenmana katılmadı. Milli takımlarda bulunan isimlerin yer almadığı antrenman, istasyon çalışmalarıyla başladı. Futbolcuların güç ve dayanıklılık antrenmanı yaptığı bu bölümün ardından basına kapalı kısımda taktik çalışıldı. Hazırlıklarını sürdürecek olan Fenerbahçe, yarın sabah tek idman yapacak.EMRE, VOLKAN BALLI VE SELÇUK ŞAHİN, COVİD-19 GEÇİRMİŞAntrenmanı takip eden Sportif Direktör Emre Belözoğlu, İdari Menajer Volkan Ballı ve Sportif Direktör Yardımcısı Selçuk Şahin, basın mensuplarıyla bir müddet sohbet etti. Sohbet sırasında günbegün artan Covid-19 vakalarından bahseden Volkan Ballı, daha önce yaptırdıkları antikor testleri sonucunda kendisinin, Emre Belözoğlu’nun ve Selçuk Şahin’in haberleri olmadan bu hastalığı geçirdiğini öğrendiğini ifade etti./Archive/2020/11/12/131306250-fenerbahce-genclerbirligi-hazirliklarini-surdurdu_1.jpg İHA

New York'ta yeni koronavirüsönlemleri: 'İkinci dalgayıönlemek için sonşans'

New York'ta yeni koronavirüs önlemleri: 'İkinci dalgayı önlemek için son şans' EPAABD'nin New York kentinde koronavirüs vakalarındaki hızlı artışı durdurmaya yönelik yeni kısıtlamalar getirildi. Bar, restoran ve spor salonlarının gece 22.00'de kapanması kararlaştırıldı. Kentte en fazla 10 kişi bir araya gelebilecek.New York Belediye Başkanı Bill de Blasio, bu önlemlerin salgında ikinci dalgayı durdurmak için "son şansları" olduğunu söyledi.ABD'de koronavirüs vakaları hızla artıyor. Covid İzleme Projesi'ne göre Çarşamba günü 144 bin 270 vaka bildirildi.HER GÜN ORTALAMA 900 KİŞİ ÖLÜYORBunun şimdiye kadar görülen en yüksek sayı olduğu belirtiliyor.Ülkede hastalıktan her gün ortalama 900 kişi ölüyor.Amerikan Johns Hopkins Üniversitesi'nin verilerine göre bugün itibarıyla teyitli vaka sayısı 10 milyon 708 bin. Hastalıktan ölenlerin sayısı da 247 bini aştı.ABD'de son sekiz gündür günlük vaka sayısı 100 binin üzerinde.Uzmanlar, ülkenin bahar ve yaz aylarındakinden daha büyük bir salgınla karşı karşıya olduğunu, hastanelerin yakında yetersiz kalabileceğini belirtiyor.'COVİD CEHENNEMİ'ABD başkanlığına seçilen Joe Biden'ın Covid-19 danışma kurulu, 4-6 hafta süreyle "ülkenin tamamen kapanacağı' sıkı karantina önlemleriyle salgının kontrol altına alınabileceği tavsiyesinde bulundu.Dr. Michael Osterholm, tüm iş yerlerinin kapalı olacağı kısıtlamalar sırasında devletin insanlara kayıp maaşları için ödeme yapabileceğini ve bunun için borçlanabileceğini söyledi.Osterholm, hafta başında da insanların maske takmak ve sosyal mesafe uymaktan vazgeçmeye başlaması nedeniyle ülkenin bir "Covid cehennemine" doğru ilerlediği uyarısında bulunmuştu. BBC Türkçe

Şenol Güneştemastan kaçamadı!

Şenol Güneş temastan kaçamadı! Pandemi sürecinde maske, mesafe ve hijyen kurallarına son derece dikkat eden A Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş, Hırvatistan karşılaması öncesinde Vida’yla bir müddet sohbet edip temasta bulundu. Maçın ardından Vida’nın test sonucu pozitif olarak açıklandı.A Milli Takım’ın Hırvatistan ile oynadığı mücadelenin ardından Beşiktaş forması da giyen ve karşılaşmada 45 dakika oynayan Vida’nın test sonucunun pozitif olduğu açıklanmıştı. Yaşanan gelişmelerin ardından gözler, Vida’nın temas ettiği isimlere çevrildi. Hırvat stoper, ısınmak için sahaya çıkıldığında Dorukhan Toköz, Caner Erkin ve Cenk Tosun’la oldukça yakın sohbet içindeydi. Vida, Beşiktaş’tan eski hocası Şenol Güneş’in de yanına gelirken, tecrübeli teknik adamla kısa bir süre sohbet edip elini sıktı. Karşılaşmalardan önce ve sonra sosyal mesafeye önem veren, basın toplantılarında da yalnızca yayıncı kuruluşun kamerasının bulunduğu odada konuşarak kurallara çok dikkat eden Şenol Güneş, yaşanan gelişmeyle birlikte temastan kaçamadı. Vida’nın test sonucunun pozitif açıklanmasıyla birlikte bu sabah bütün milli takım kafilesine test yapıldı ve sonuçların akşam antrenmanına kadar çıkması bekleniyor./Archive%5C2020%5C11%5C12%5C130852347-senol-gunes-temastan-kacamadi-_2.jpg İHA

Hırvatistan basınından flaşiddia "Vida Beşiktaş'ta enfekte olup milli takıma geldi"

Hırvatistan basınından flaş iddia "Vida Beşiktaş'ta enfekte olup milli takıma geldi" Vida'nın pozitif çıkan koronavirüs testinin ardından devre arası oyundan alınması Hırvatistan medyasının da gündemindeydi. 24Sata gazetesinin iddiasına göre Vida'nın Beşiktaş takımında enfekte olup milli takıma gelmiş olması muhtemel. Gazeteye göre Vida, 3 futbolcusu pozitif çıkan Beşiktaş takımında enfekte olmuş olabilir.  cumhuriyet.com.tr

Nasuh Mahruki: 17 Ağustos’takinden daha kötübir tablo

Nasuh Mahruki: 17 Ağustos’takinden daha kötü bir tablo "İstanbullular depremden çok korkuyorlar haliyle hepimiz gibi ama ne yazık ki korkuların karşılığını tam olarak yerine getirmiyorlar" diyen AKUT Arama Kurtama Derneği kurucularından Nasuh Mahruki, şu değerlendirmeleri yaptı: BİZİ YAKIN BİR GELECEKTE YIKICI BİR DEPREM BEKLİYORBiz biraz günlük yaşayan bir toplumuz biraz da kaderci bir toplumuz, yani bugünü atlattık ya yarına Allah kerim diyoruz ama deprem sonuçta geliyor işte İzmir’de geldi İstanbul’da gelecek. Hatta 17 Ağustos’tan sonra da artı eksi 30 yıl diye bekleniyordu, şimdi 15 yıla kadar indi. Belki 10 yıl bile olabilir. Kandilli Rasathanesi’nin müdürü bunu yakın bir gelecekte yeniden bir deprem bekliyoruz diye söylüyor. Yakın bir gelecekten ne anlarsanız artık onu anlayacaksınız. Dolayısıyla gerçekten bizi yakın bir gelecekte yıkıcı bir deprem bekliyor ve bizim bütün gücümüzle bu depreme hazırlanmamız lazım.BAKTIĞIMIZDA İÇİNDEN ÇIKILMAZ BİR FOTOĞRAF BUMuhtemel İstanbul depreminde yaklaşık 200 bin ağır ve orta hasarlı binamız olacak. 17 Ağustos’takinden daha kötü bir tablo. Baktığımızda içinden çıkılmaz bir fotoğraf bu. 20 milyon insan yaşıyor bu şehirde. İstanbul Türkiye’nin coğrafi olarak 140’ta biri ama nüfusun 4’te 1’ini taşıyor. Bir de 3-4 milyon mülteci var. Bambaşka bir problem. Bu kadar çok mülteciyle böyle bir kitlesel afet yaşamak. Dolayısıyla sorun büyük ama dediğim gibi o 50 bin ağır hasarlı olacak binaya odaklandığımız taktirde can kayıplarını inanılmaz ölçüde aşağıya çekebiliriz. Yani 50 bini 40 bine düşürsek 10 bin tane daha az enkazla, ağır hasarlı binanın altında mahsur kalmış depremzedeyle uğraşırız.ÇÜRÜK RAPORU OLAN BİNALARDA İNSANLAR OTURAMAMALIİzmir’de Bayraklı ’da yıkılan 17 enkazdan bir tanesinin sahibi zamanında test yaptırmış ve çürük raporu almış, buna rağmen binasında oturmaya devam edebilmiş. Bu ciddi bir sistemik problem. Siz normalde arabanızın muayenesini yaptırmazsanız trafik polisi yakaladığı anda arabayı bağlıyor, 'Kullanamazsın' diyor. Çünkü risk yaratıyorsun. Kaç katlı bina, içinde kaç insan yaşıyor ve çürük raporu var. Sistem o çürük raporunu gördüğü andan itibaren o binada insanların yaşamasına müsaade etmemeli. Çürük raporu olan binada insanlar oturamamalı ama Türkiye’de oturabiliyor. Çünkü çok ciddi bir yetki ve sorumluluk karmaşası var. AĞIR HASAR BEKLENEN BİNALARI TESPİT EDER VE BOŞALTIRSAK BU İŞİ ÇÖZERİZYerel yönetimlerin elinde böyle bir yetki yok. 'Çürük raporu var, boşalt kardeşim' diyemiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı diyebiliyor, ama o da pek bakmak istemiyor. Çünkü eline yapışacak. Çünkü çürük raporunu gördüğü anda harekete geçmesi lazım.Yani herkes mış gibi yapıp böyle görmezden gelip bir şekilde idare etmeye çalışıyor ama deprem öyle bir şey değil. Enkaz olduğu andan itibaren iş bambaşka bir yere dönüyor. Hayatta kalma mücadelesine dönüyor. Buraya gelmeden çözmemiz lazım bunu. O 48 bin binayı tespit eder ve boşaltırsak bu işi çözeriz.İNSANLAR TABUT GİBİ BİNALARDAN KURTARILMAYI BEKLİYORLARNe yapabiliriz mesela? Bir öneride de bulunayım bununla alakalı: Şu anda bu kentsel dönüşüm rantsal dönüşüme dönüştürülmüş durumda. Her tarafta inanılmaz derecede çok bina var. Ama ekonomi sıkıntıya girdiği için şu anda kimse ne daire alabiliyor ne evini değiştirebiliyor. Boş duruyor o binalar. Bu 48-50 bin binada yaşayan insanlar ilçe ilçe mahalle mahalle tespit edilebilir. Her belediye bunun çalışmasını yapabilir, birçoğu da yaptı aslında. Bu binaların en azından yarısını biliyoruzdur. Bildiğimiz binalarda yaşayan insanları hemen oradan çıkartıp bu boş binalara bir anlaşmayla yerleştirebiliriz. İnsanlar tabut gibi binalardan kurtarılmayı bekliyorlar.Bunu yaparsak can kaybımız zaten olmayacak. Maddi kayıplarımız tabii ki olacaktır işte fabrikalarımız hasar görecektir, işletmelerimiz hasar görecektir ama önemli olan can kaybı çünkü onun geri dönüşü yok. TOPLANMA ALANLARINA AVM, REZİDANS YAPILDIBir önceki hükümet tarafından 490 tane toplanma alanı ilan edilmişti. Fakat şimdiki hükümet o alanları imara açtı. AVM, rezidans koca koca binalar yapıldı. Çoğu da boş muhtemelen şu anda.İSTANBUL'UN NÜFUSUNU AZALTACAK POLİTİKALAR GELİŞTİRİLMELİBiz bu şehirde neden 20 milyon insan yaşıyoruz, neden 3-4 milyon mülteciyle yaşıyoruz? Bu müthiş büyük bir problem çünkü afetlere hazırlanamıyoruz, depreme hazırlanamıyoruz. Trafikte insanlar günde üç saat harcıyor. Vücudumuzda stres biriktiriyor, daha erken yaşlanıyor ve sağlığımızı yitiriyoruz. İstanbul’u depreme hazırlamak istiyorsak samimi bir şekilde yapacağımız birkaç tane şey var: Bunlardan en önemlisi nüfusunu azaltacak politikalar geliştirmek. Hiç zor bir şey değil. Şu anda Türkiye nüfusunun yüzde 80’i, 31 tane büyük şehre odaklanmış durumda, geri kalan 50 şehir yüzde 20’yi taşıyor. İstanbul tek başına yüzde 20 taşıyor. Bu büyük şehirler inanılmaz bir nüfus baskısıyla yaşıyorlar ve kentin dokusu büyük hasar görüyor.ÇÖZÜM ANADOLU’DAÇözüm Anadolu’da. Anadolu’da yeni cazibe merkezleri kuracaksınız. Bugünkü teknolojiyle bu çok kolay. Anadolu’da, nüfus 1’le 3 milyon arasında olacak şekilde tamamen sıfırdan yeni bir yeni kentler kurmak lazım. Bir bölgede mesela hayvancılık o zaman onun türevleriyle ilgili bir organize sanayi bölgesi ve oradaki şehirde o alanda çalışacak insanların bir arada bulunabileceği dört beş tane şehir kurulsa bu nüfus baskısı oraya rahatlıkla kayabilir. Doğduğu yerde insanların karnı da doysun.KANAL İSTANBUL'U YAPACAK PARAMIZ VARSA, İSTANBUL'U DEPREME HAZIRLAYALIMKanal İstanbul’u yapacak kadar paramız varsa İstanbul’u depreme hazır hale getirelim. İnsanlar insanca yaşama imkanları bulsunlar. Hiç kimse bu nüfusla İstanbul’u bu depreme hazır hale getiremez. Çünkü eşyanın tabiatına aykırı.TÜRKİYE ARAMA KURTARMA EKİBİ KONUSUNDA ÇOK ZAYIF, SAHİPSİZ DEĞİLTürkiye 17 ağustos depremindeki gibi arama kurtarma ekibi konusunda çok zayıf sahipsiz değil. İzmir depreminde bile 6 bin personel gitti. Bin 700 kurtarmacı bölgeye ulaştı. AFAD 40 tane birliğinden ekip getirdi. Dolayısıyla rakamlar artık ciddi yüksek. 17 Ağustosta sadece 220 kişiydik.  Şu anda bu sayısı çok bambaşka bir yerlerde. Bu sorun tabii ki böyle çözülmez. 50 bin tane enkaza 20 bin tane kurtarmacın olsa ne olur? Bir tane enkaza bir kişi bile düşmüyor. Binalarımızı sağlam yapacağız. Birinci kural bu ama daha acil ve öncelikli olan bu bahsettiğim 48 bin tane ağır hasarlı riskli olan binaları derhal hemen şimdi bugün yarın tespit edip o insanları o binalardan çıkaracağız. Çıkartamadığımız taktirde göz göre onların yıkıcı bir depremde enkaz altında kalmasına göz yumuyoruz demektir. ANKA

Oscar adayı'7. Koğuştaki Mucize'ye Kore uyarlamasıtepkisi: 'Nerede kaldı‘yerli ve milli’değerleriniz'

Oscar adayı '7. Koğuştaki Mucize'ye Kore uyarlaması tepkisi: 'Nerede kaldı ‘yerli ve milli’ değerleriniz' /Archive/2020/11/12/130836316-7-kogustaki-mucize-haber-resim-e11c505b-65c0-4c71-9254-0d893fa197be-mpositioned-640x360.jpgYönetmenliğini Mehmet Ada Öztekin'in yaptığı "7. Koğuştaki Mucize", 93. Akademi Ödülleri (Oscar), En İyi Uluslararası Film Dalı'nda Türkiye’yi temsil edecek.BirGün'den Işıl Çalışkan'ın haberine göre sinema eleştirmenleri, Kore uyarlaması bir filmin Akademi için doğru bir seçim olmadığı görüşünde.'KEŞKE TÜMÜYLE BİZE AİT OLAN BİR FİLM SEÇİLEBİLSEYDİ'/Archive/2020/11/12/131028955-kapak234105.jpgAtilla DorsayAtilla Dorsay, başarı kazanmış bir Kore filmi uyarlaması yerine tümüyle bize ait bir film seçiminin daha isabetli bir karar olacağına vurgu yaptı. "Film aslında fena değil ama bir sanat yapımı da değil" değerlendirmesinde bulunan Dorsay sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir yandan çok açık biçimde bir melodram öte yandan da çok başarı kazanmış bir Kore filminin yeniden uyarlanması. Akademide mutlaka bu filmin aslında bir Kore filmi olduğunu bilenler ve anlayanlar olacaktır. Keşke tümüyle bize ait olan ve sanatsal düzeyi de daha yüksek olan bir film seçilebilseydi…"'BU SENE HİÇ ŞANSIMIZ YOK GİBİ GÖRÜNÜYOR'/Archive/2020/11/12/131119126-banu-bozdemir.jpgBanu BozdemirTürkiye'nin geçen yıl Semih Kaplanoğlu'nun "Bağlılık Aslı" filmiyle şansını denediği Oscar yarışında "bu sene hiç şansımız yok gibi görünüyor" diyen Banu Bozdemir ise şöyle konuştu: "Bir Kore filmi uyarlamasıyla şansımızı denemek ne kadar etik ve doğru bir karar tartışmak gerek. Sürekli vurgulanan 'yerli ve milli' değerlere ne oldu? Film popüler sinemanın 'sevilen' bir örneği olabilir ama bir kere özgün değil. Akademi'nin remake film yarışamaz diye bir kuralı yok ama kendi içimizde tutarlı olmak adına kesinlikle başka bir film seçilebilirdi. Diğer ülkelerin adaylarına bakınca farkı anlıyoruz zaten. En güçlü ve bağımsız filmlerini yarışmaya gönderiyorlar.”Kuruldaki seçicilerin seyirci gözüyle baktığına bu sebeple de “duygusal bir karar verdiklerine vurgu yapan Bozdemir “İyi film ağlatır, canımızı acıtır! Maalesef 'Yedinci Koğuştaki Mucize' talihsiz bir seçim olmuş” diyerek sözlerini sonlandırdı.Sinema Güç Birliği'ne başvuran 23 film arasından seçilen film, kızı ile aynı zekâ yaşına sahip bir babanın adalet arayışını konu ediniyor. 2013 tarihli Güney Kore filmi “Miracle in Cell No. 7”den uyarlan filmin oyuncu kadrosunda Aras Bulut İynemli, Nisa Sofiya Aksongur, Celile Toyon, İlker Aksum, Mesut Akusta, Deniz Baysal, Yurdaer Okur gibi isimler yer alıyor. cumhuriyet.com.tr

TBB Yönetim Kurulu BaşkanıAydın: TL tasarruf araçlarıözendirilmeli

TBB Yönetim Kurulu Başkanı Aydın: TL tasarruf araçları özendirilmeli /Archive/2020/11/12/124649921-b388250e-7643-4633-92d7-e767570009a336778623.jpgAydın, Vodafone Business ana sponsorluğunda bu yıl online düzenlenen "CEO Club Bankacılık Zirvesi"nde yaptığı konuşmada, 2020 yılının ilk yarısında ekonomi politikasını belirleyen ana faktörün yeni tip koronavirüs (Covid-19) pandemisi olduğunu söyledi.Halk sağlığını ilgilendiren hususlarda alınmış olan önlemlerin yanı sıra salgının ekonomik çerçevede olumsuz etkilerini sınırlandırmak için çok yönlü politikalar tasarlandığını ifade eden Aydın, "Ülkelerin ekonomilerini kapattığı bu dönemde bankalar, bu politikaların uygulamasında çok önemli bir rol üstlendi. Operasyon ve dijital altyapılarının sağladığı imkanları kullanan bankalar, sektörden beklenen hizmetleri karşılama konusunda samimi gayret gösterdi. Kredi ve diğer bankacılık işlemleri kesintisiz sürdürüldü ve ödeme sistemleri sağlıklı çalıştırıldı." ifadelerini kullandı.Aydın, önemli bir oranı kamu bankalarınca sağlanmış olsa da ekonominin, kredi program ve paketleriyle desteklenerek daralmanın en aza indirilmesini teminen güçlü bir çaba sarf edildiğini belirterek, "Şirketlerin ve bireylerin acil likidite ve kaynak ihtiyaçları uygun imkanlarla karşılandı. Nakit akış döngüsünde aksaklık olmamasına çaba gösterildi. Ötelemeler ve yapılandırmalar yoluyla ek süreler verildi. Vadeler uzatıldı.  İstihdama, ihracata ve döviz kazandırıcı diğer faaliyetlere destek verildi. Bu sayede firmalar faaliyetlerini, birbirlerine ve üçüncü kişilere olan yükümlülüklerini sürdürdü. Bu dönemde ihracatın kayda değer gelişmeler gösterdiği görüldü." şeklinde konuştu.Bu dönemde, bankacılık sektöründeki gelişmelerin rakamsal boyutuna değinen Aydın, şunları kaydetti:"Bilanço toplamı 6 trilyon TL'yi geçti. Gelişmekte olan ülkelerde ve ülkemizde ortalama yüzde 105 olan toplam aktiflerin milli gelire oranı, son 9 yılda 21 puan artarken, ülkemizde son 9 ayda 24 puan artarak yüzde 129'a ulaştı. Kredilerin milli gelire oranı 2019'a göre 15 puan artarak yüzde 77'ye yükseldi. Bilançoda, kredilerin payı yüzde 59, mevduatın payı yüzde 57 oldu. Menkul değerler portföyü de dikkate alındığında ekonomiye sağlanan finansmanın bilanço içindeki payı yüzde 76'ya ulaşmaktadır.Mevduatın yüzde 46'sı, kredilerin yüzde 64'ü TL cinsindendir. Yani TL finansman ihtiyacı yüksektir. Uluslararası para ve sermaye piyasalarından temin edilen kaynaklar, nette swap yoluyla TL finansmanında kullanılmakta olmakla birlikte küresel kriz ve salgının etkin olduğu dönemlerde bu kaynaklara olan bağımlılığın finansmanın sürdürülebilir olması önünde zorluklara neden olduğu görülmüştür.""TASARRUF MEVDUATININ SADECE YÜZDE 42'Sİ TL CİNSİNDENDİR" Kredilerdeki hızlı büyümenin yanında salgının etkisiyle kamunun borçlanma ihtiyacının artması çerçevesinde borç çevirme oranının yüzde 100'ün üzerine çıkmasının finansman üzerinde sınırlı bir baskıya neden olduğunu vurgulayan Aydın, TL krediler ile TL mevduat arasındaki farkın ekim sonunda 700 milyar TL'yi aştığını ve finansmanın önemli ölçüde çok kısa vadeli repo yoluyla veya swap yoluyla Merkez Bankası'ndan sağlandığını söyledi.Özellikle swap dahil Merkez Bankası'nın piyasa fonlamasının 550-600 milyar TL'ye ulaştığının görüldüğünü ve bu durumun, sağlıklı ve sürdürülebilir olmadığını belirten Aydın, "Kredilerin ortalama vadesi 1 yıldan uzun, mevduatın vadesi 3 aydan az, Merkez Bankası fonlaması ise çok daha kısadır. Bu dönemde, yabancı para kaynak talebinin azalması nedeniyle bankalar yurt dışına net borç ödemeye devam ettiler." dedi.Tasarruf mevduatının sadece yüzde 42'sinin TL cinsinden olduğunu aktaran Aydın, şöyle devam etti:"Risk yönetimi açısından bu çok yüksek bir orandır ve yönetilmesi kolay değildir. Bunu hep söylüyoruz. Ülkemizde, ekonomik faaliyetin finansmanının çok büyük bölümü, bankacılık sektörü tarafından yapılmaktadır. Temel olarak, sermaye piyasasının finans sektörüne katkısının artırılmasına ihtiyaç vardır. Özellikle katılım bankacılığının bankacılık sektöründeki payının artırılması, risklerin daha etkin yönetilmesine katkı sağlayacaktır." KONTROLLÜ NORMALLEŞME DÖNEMİHüseyin Aydın, kontrollü normalleşme dönemine de değindi.Ağustos ayından itibaren hükümetin, normalleşme süreci kapsamında ekonomi politikası araçlarında değişikliklere gittiğini anımsatan Aydın, "Değişiklikler ile finansman-kaynak dengesinin sağlanması, piyasalarda istikrarın tesis edilmesi, öngörülebilirliğin artırılması ve büyümenin sürdürülmesi amaçlanmaktadır. Beklentimiz, makro dengelerin sağlıklı olarak kurulması, bilançoda TL'nin payının artışını destekleyecek şekilde TL tasarruf araçlarının özendirilmesi ve bu sayede Merkez Bankası fonlamasına daha az ihtiyaç duyulacak bir finansman yapısına ulaşılmasıdır." ifadelerini kullandı."MAKUL DÜZEYDE UZUN VADELİ YURT DIŞI KAYNAK GİRİŞİ İŞLERİMİZİ DAHA DA KOLAYLAŞTIRIR"TBB Yönetim Kurulu Başkanı Aydın, pandeminin seyrinin olumlu yönde ilerlemesinin ve küresel likiditenin bol kılındığı bir dönemde makul düzeyde uzun vadeli yurt dışı kaynak girişinin işlerini daha da kolaylaştıracağını ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:"Dengeleri bozmayacak bir döviz arzına ihtiyaç bulunmaktadır. Artması muhtemel kamu borçlanma ihtiyacının ekonominin ihtiyaç duyacağı kredi büyümesine baskısının sınırlı kalacağı politikaların uygulanması ile daha sürdürülebilir bir büyüme menziline gireceğimizi düşünüyoruz. Uluslararası kuruluşların açıklamalarından, küresel ekonomide belirsizliklerin devam ettiği dünya genelinde toparlanmanın zaman alacağı anlaşılıyor. Bu zorlu dönemde, ülkemizde ekonomik faaliyetin sürdürülmesini ve normalleşmeye geçişin desteklenmesini teminen bankalarımız gayretli şekilde ve paydaşlarla iş birliği içinde çalışmaya devam edecektir. Biliyoruz ki daha iyi bir gelecek istemek yetmez, gerçekleşmesi için çaba göstermek gerekir." AA

Eski bakan gözaltına alındı

Eski bakan gözaltına alındı Eski Sağlık ve Devlet Bakanı Serdaroğlu, Esenboğa Havalimanı'nda VIP çıkışında polis tarafından gözaltına alındığı sırada üstü aranmak istendi. Polisin üzerini aramasına izin vermeyen Serdaroğlu, "Ben terörist değilim" diyerek itiraz etti. Serdaroğlu, görevli polisin kendisine "Sen" diye hitap etmesine de tepki göstererek, "Bana sen diye hitap edemezsin. Ben bu ülkede bakanlık yaptım. Benim çocuğun yaşındasın. Siz diye hitap edeceksin" dedi.Çeşme 1’nci Asliye Ceza Mahkemesi'nin “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla hakkında soruşturma başlattığı gerekçesiyle gözaltına alınan Serdaroğlu, karakola götürüldü. Karakoldan Çubuk Cumhuriyet Savcılığı'na götürülen Serdaroğlu savcılıkta ifade veriyor. Doğru Parti’den yapılan açıklamada “Doğru Parti Genel Başkanı Sayın Rifat Serdaroğlu, Ankara seyahati esnasında Esenboğa Havalimanı’nda "cumhurbaşkanına hakaret" sebebiyle açılan davada, apronda Emniyet güçleri tarafından ifadesi alınmak üzere Çubuk Savcılığı’na götürülmüştür” denildi./Archive/2020/11/12/123339633-gdchsvdgchsdc.jpg ANKA

Remy, koronavirüs testinin pozitifçıktığınıaçıkladı

Remy, koronavirüs testinin pozitif çıktığını açıkladı Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Fransız oyuncu, "Sonunda beni de koronavirüs yakaladı. Sağlık durumum gayet iyi. Kurallara uyarak karantina sürecimi bekliyorum." ifadelerini kullandı.Yeşil-mavili oyuncunun takımın kamp yaptığı Antalya'da özel olarak karantina kurallarına uygun olarak takibinin sürdüğü, sağlık durumu iyi olan oyuncunun özel olarak hafif tempoda çalışmasını sürdürdüğü öğrenildi.Remy, Süper Lig'de çıktığı 7 maçta 6 gol attı. cumhuriyet.com.tr

Aliyev: Ermenistan Karabağ'da verdiği zararlar için tazminatödeyecek

Aliyev: Ermenistan Karabağ'da verdiği zararlar için tazminat ödeyecek Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, askeri yetkililerle gerçekleştirdiği gündem toplantısında, Ermenistan’ın Karabağ’da neden olduğu zarara değinerek, konuyu uluslararası mahkemeye taşınacaklarını ifade etti.Ermenistan tarafından Karabağ'da verilen hasarı "vandalizm ve askeri suç" olarak tanımlayan Aliyev, “Kurtarılan topraklarda konutlar, okullar, hastaneler, kamu binaları, tarihi anıtlar, atalarımızın mezarları ve camiler dahil binaların yüzde 99'u yıkıldı. Ermenistan verdiği zarar için tazminat ödeyecek” dedi. cumhuriyet.com.tr

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan cevapladı: Maskeler ne zamançıkacak?

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan cevapladı: Maskeler ne zaman çıkacak? /Archive/2020/11/12/122734824-uny.jpgProf. Dr. Mehmet Ceyhan, koronavirüs geçirerek ortaya çıkacak bağışıklığın ne kadar devam ettiğinin bilinmediğini, hastalık geçirerek toplum bağışıklığı oluşması ve bu yolla salgının bitmesinin şimdiye kadar görülmüş bir durum olmadığını belirtti.Prof. Ceyhan, hiçbir hastalığın şimdiye kadar toplumda bağışıklık geliştirerek sonuçlanmadığını söyleyerek, "Genellikle ya virüsün mutasyonu ya da etkin bir aşı bulundu. Yoksa insanların hasta olmasını bekleyip, 'sürü' ya da 'toplumsal bağışıklık' denilen durumun oluşması ilk olarak insancıl değildir. Her gün 80 kişi civarında kişi hayatını kaybediyor. Bu kaybedilen kişiler bizlerin yakınları olabilir. Dolayısıyla hiçbir ülke dikkat ederseniz, 'ben toplumsal bağışıklık stratejisi uyguluyorum, bu yolla salgını kontrol edeceğim' demiyor, diyemez zaten. Kaldı ki, bu durumun garantisi de yoktur" diye konuştu."BU HASTALIK FARKLI BULAŞIYOR"Prof. Dr. Ceyhan, gerçekten antikor gelişmesinin bağışıklık kazanıldığını göstermediğini kaydederek, "İnsanlar maalesef bu hastalığı grip ile karıştırıyor. Gripte gerçekten her hastalanan belli oranda kişiye bulaştırır. Ancak Koronavirüs'te durumun böyle olmadığını anlattık. Bu hastalık farklı bulaşıyor.Örneğin 100 tane virüs almış kişinin 40 tanesi hiç bulaştırmıyor. 40 tanesi 1-2 kişiye bulaştırıyor. 20 tanesi de süper bulaştırıcı olup, birdenbire yüzlerce kişiye bulaştırabiliyor. Dolayısıyla siz bu bağışık hale gelen insanların 'ne kadarı bulaşıcı özelliği olmayan kişi', 'ne kadarı süper bulaştırıcı' bilemezsiniz. Bu tedbirleri sürekli almak durumundasınız" dedi."TOPLUMUN YÜZDE 60'I AŞILANMADAN MASKE ÇIKMAYACAK" Prof. Dr. Ceyhan, gelecek yılın başlarında bir ya da birkaç aşının piyasaya çıkabileceğine işaret ederek, "Aşının etkisi bireysel ve toplumsal korunmadır. Bireysel korunmada mesela yüzde 90 etkili bir aşı çıktı, yüzde 90 sizi koruyor. O aşı aile hekimlerine verildi, gittiniz aşılandınız, o aşı sizi o oranda korur. Ama nüfusun yüzde 60'ı aşılanmadan hiç kimse maskesini çıkarıp, mesafeye dikkat etmeden dolaşamayacak.Görüyorum ki, insanların birçoğu yanlış anlamış; aşıyı yaptırıp, artık ne maskeye ihtiyacı olacağını ne de mesafeye ihtiyacı olacağını düşünüyor. Bu yanlıştır. Toplumsal korunma sağlanıncaya kadar bu önlemler devam edecektir. Peki, toplumsal korunma için mesela yüzde 60 oranında kişinin bağışık hale gelmesi lazım yüzde 90 etkili bir aşıysa, yüzde 66’sını aşılamanız lazım.Bunun iki doz olduğunu düşünürseniz, ortalama 130-140 milyon civarında aşının elde olması lazım. Türkiye’ye bu kadar miktarda aşının gelmesi de birkaç seneyi bulur" diye konuştu. cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter