Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajans? - Haberler

Thursday, 01.09.2025, 08:36 AM (GMT)

News - Haberler

TBB Yönetim Kurulu BaşkanıAydın: TL tasarruf araçlarıözendirilmeli

TBB Yönetim Kurulu Başkanı Aydın: TL tasarruf araçları özendirilmeli /Archive/2020/11/12/124649921-b388250e-7643-4633-92d7-e767570009a336778623.jpgAydın, Vodafone Business ana sponsorluğunda bu yıl online düzenlenen "CEO Club Bankacılık Zirvesi"nde yaptığı konuşmada, 2020 yılının ilk yarısında ekonomi politikasını belirleyen ana faktörün yeni tip koronavirüs (Covid-19) pandemisi olduğunu söyledi.Halk sağlığını ilgilendiren hususlarda alınmış olan önlemlerin yanı sıra salgının ekonomik çerçevede olumsuz etkilerini sınırlandırmak için çok yönlü politikalar tasarlandığını ifade eden Aydın, "Ülkelerin ekonomilerini kapattığı bu dönemde bankalar, bu politikaların uygulamasında çok önemli bir rol üstlendi. Operasyon ve dijital altyapılarının sağladığı imkanları kullanan bankalar, sektörden beklenen hizmetleri karşılama konusunda samimi gayret gösterdi. Kredi ve diğer bankacılık işlemleri kesintisiz sürdürüldü ve ödeme sistemleri sağlıklı çalıştırıldı." ifadelerini kullandı.Aydın, önemli bir oranı kamu bankalarınca sağlanmış olsa da ekonominin, kredi program ve paketleriyle desteklenerek daralmanın en aza indirilmesini teminen güçlü bir çaba sarf edildiğini belirterek, "Şirketlerin ve bireylerin acil likidite ve kaynak ihtiyaçları uygun imkanlarla karşılandı. Nakit akış döngüsünde aksaklık olmamasına çaba gösterildi. Ötelemeler ve yapılandırmalar yoluyla ek süreler verildi. Vadeler uzatıldı.  İstihdama, ihracata ve döviz kazandırıcı diğer faaliyetlere destek verildi. Bu sayede firmalar faaliyetlerini, birbirlerine ve üçüncü kişilere olan yükümlülüklerini sürdürdü. Bu dönemde ihracatın kayda değer gelişmeler gösterdiği görüldü." şeklinde konuştu.Bu dönemde, bankacılık sektöründeki gelişmelerin rakamsal boyutuna değinen Aydın, şunları kaydetti:"Bilanço toplamı 6 trilyon TL'yi geçti. Gelişmekte olan ülkelerde ve ülkemizde ortalama yüzde 105 olan toplam aktiflerin milli gelire oranı, son 9 yılda 21 puan artarken, ülkemizde son 9 ayda 24 puan artarak yüzde 129'a ulaştı. Kredilerin milli gelire oranı 2019'a göre 15 puan artarak yüzde 77'ye yükseldi. Bilançoda, kredilerin payı yüzde 59, mevduatın payı yüzde 57 oldu. Menkul değerler portföyü de dikkate alındığında ekonomiye sağlanan finansmanın bilanço içindeki payı yüzde 76'ya ulaşmaktadır.Mevduatın yüzde 46'sı, kredilerin yüzde 64'ü TL cinsindendir. Yani TL finansman ihtiyacı yüksektir. Uluslararası para ve sermaye piyasalarından temin edilen kaynaklar, nette swap yoluyla TL finansmanında kullanılmakta olmakla birlikte küresel kriz ve salgının etkin olduğu dönemlerde bu kaynaklara olan bağımlılığın finansmanın sürdürülebilir olması önünde zorluklara neden olduğu görülmüştür.""TASARRUF MEVDUATININ SADECE YÜZDE 42'Sİ TL CİNSİNDENDİR" Kredilerdeki hızlı büyümenin yanında salgının etkisiyle kamunun borçlanma ihtiyacının artması çerçevesinde borç çevirme oranının yüzde 100'ün üzerine çıkmasının finansman üzerinde sınırlı bir baskıya neden olduğunu vurgulayan Aydın, TL krediler ile TL mevduat arasındaki farkın ekim sonunda 700 milyar TL'yi aştığını ve finansmanın önemli ölçüde çok kısa vadeli repo yoluyla veya swap yoluyla Merkez Bankası'ndan sağlandığını söyledi.Özellikle swap dahil Merkez Bankası'nın piyasa fonlamasının 550-600 milyar TL'ye ulaştığının görüldüğünü ve bu durumun, sağlıklı ve sürdürülebilir olmadığını belirten Aydın, "Kredilerin ortalama vadesi 1 yıldan uzun, mevduatın vadesi 3 aydan az, Merkez Bankası fonlaması ise çok daha kısadır. Bu dönemde, yabancı para kaynak talebinin azalması nedeniyle bankalar yurt dışına net borç ödemeye devam ettiler." dedi.Tasarruf mevduatının sadece yüzde 42'sinin TL cinsinden olduğunu aktaran Aydın, şöyle devam etti:"Risk yönetimi açısından bu çok yüksek bir orandır ve yönetilmesi kolay değildir. Bunu hep söylüyoruz. Ülkemizde, ekonomik faaliyetin finansmanının çok büyük bölümü, bankacılık sektörü tarafından yapılmaktadır. Temel olarak, sermaye piyasasının finans sektörüne katkısının artırılmasına ihtiyaç vardır. Özellikle katılım bankacılığının bankacılık sektöründeki payının artırılması, risklerin daha etkin yönetilmesine katkı sağlayacaktır." KONTROLLÜ NORMALLEŞME DÖNEMİHüseyin Aydın, kontrollü normalleşme dönemine de değindi.Ağustos ayından itibaren hükümetin, normalleşme süreci kapsamında ekonomi politikası araçlarında değişikliklere gittiğini anımsatan Aydın, "Değişiklikler ile finansman-kaynak dengesinin sağlanması, piyasalarda istikrarın tesis edilmesi, öngörülebilirliğin artırılması ve büyümenin sürdürülmesi amaçlanmaktadır. Beklentimiz, makro dengelerin sağlıklı olarak kurulması, bilançoda TL'nin payının artışını destekleyecek şekilde TL tasarruf araçlarının özendirilmesi ve bu sayede Merkez Bankası fonlamasına daha az ihtiyaç duyulacak bir finansman yapısına ulaşılmasıdır." ifadelerini kullandı."MAKUL DÜZEYDE UZUN VADELİ YURT DIŞI KAYNAK GİRİŞİ İŞLERİMİZİ DAHA DA KOLAYLAŞTIRIR"TBB Yönetim Kurulu Başkanı Aydın, pandeminin seyrinin olumlu yönde ilerlemesinin ve küresel likiditenin bol kılındığı bir dönemde makul düzeyde uzun vadeli yurt dışı kaynak girişinin işlerini daha da kolaylaştıracağını ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:"Dengeleri bozmayacak bir döviz arzına ihtiyaç bulunmaktadır. Artması muhtemel kamu borçlanma ihtiyacının ekonominin ihtiyaç duyacağı kredi büyümesine baskısının sınırlı kalacağı politikaların uygulanması ile daha sürdürülebilir bir büyüme menziline gireceğimizi düşünüyoruz. Uluslararası kuruluşların açıklamalarından, küresel ekonomide belirsizliklerin devam ettiği dünya genelinde toparlanmanın zaman alacağı anlaşılıyor. Bu zorlu dönemde, ülkemizde ekonomik faaliyetin sürdürülmesini ve normalleşmeye geçişin desteklenmesini teminen bankalarımız gayretli şekilde ve paydaşlarla iş birliği içinde çalışmaya devam edecektir. Biliyoruz ki daha iyi bir gelecek istemek yetmez, gerçekleşmesi için çaba göstermek gerekir." AA

Eski bakan gözaltına alındı

Eski bakan gözaltına alındı Eski Sağlık ve Devlet Bakanı Serdaroğlu, Esenboğa Havalimanı'nda VIP çıkışında polis tarafından gözaltına alındığı sırada üstü aranmak istendi. Polisin üzerini aramasına izin vermeyen Serdaroğlu, "Ben terörist değilim" diyerek itiraz etti. Serdaroğlu, görevli polisin kendisine "Sen" diye hitap etmesine de tepki göstererek, "Bana sen diye hitap edemezsin. Ben bu ülkede bakanlık yaptım. Benim çocuğun yaşındasın. Siz diye hitap edeceksin" dedi.Çeşme 1’nci Asliye Ceza Mahkemesi'nin “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla hakkında soruşturma başlattığı gerekçesiyle gözaltına alınan Serdaroğlu, karakola götürüldü. Karakoldan Çubuk Cumhuriyet Savcılığı'na götürülen Serdaroğlu savcılıkta ifade veriyor. Doğru Parti’den yapılan açıklamada “Doğru Parti Genel Başkanı Sayın Rifat Serdaroğlu, Ankara seyahati esnasında Esenboğa Havalimanı’nda "cumhurbaşkanına hakaret" sebebiyle açılan davada, apronda Emniyet güçleri tarafından ifadesi alınmak üzere Çubuk Savcılığı’na götürülmüştür” denildi./Archive/2020/11/12/123339633-gdchsvdgchsdc.jpg ANKA

Remy, koronavirüs testinin pozitifçıktığınıaçıkladı

Remy, koronavirüs testinin pozitif çıktığını açıkladı Sosyal medya hesabından paylaşım yapan Fransız oyuncu, "Sonunda beni de koronavirüs yakaladı. Sağlık durumum gayet iyi. Kurallara uyarak karantina sürecimi bekliyorum." ifadelerini kullandı.Yeşil-mavili oyuncunun takımın kamp yaptığı Antalya'da özel olarak karantina kurallarına uygun olarak takibinin sürdüğü, sağlık durumu iyi olan oyuncunun özel olarak hafif tempoda çalışmasını sürdürdüğü öğrenildi.Remy, Süper Lig'de çıktığı 7 maçta 6 gol attı. cumhuriyet.com.tr

Aliyev: Ermenistan Karabağ'da verdiği zararlar için tazminatödeyecek

Aliyev: Ermenistan Karabağ'da verdiği zararlar için tazminat ödeyecek Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, askeri yetkililerle gerçekleştirdiği gündem toplantısında, Ermenistan’ın Karabağ’da neden olduğu zarara değinerek, konuyu uluslararası mahkemeye taşınacaklarını ifade etti.Ermenistan tarafından Karabağ'da verilen hasarı "vandalizm ve askeri suç" olarak tanımlayan Aliyev, “Kurtarılan topraklarda konutlar, okullar, hastaneler, kamu binaları, tarihi anıtlar, atalarımızın mezarları ve camiler dahil binaların yüzde 99'u yıkıldı. Ermenistan verdiği zarar için tazminat ödeyecek” dedi. cumhuriyet.com.tr

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan cevapladı: Maskeler ne zamançıkacak?

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan cevapladı: Maskeler ne zaman çıkacak? /Archive/2020/11/12/122734824-uny.jpgProf. Dr. Mehmet Ceyhan, koronavirüs geçirerek ortaya çıkacak bağışıklığın ne kadar devam ettiğinin bilinmediğini, hastalık geçirerek toplum bağışıklığı oluşması ve bu yolla salgının bitmesinin şimdiye kadar görülmüş bir durum olmadığını belirtti.Prof. Ceyhan, hiçbir hastalığın şimdiye kadar toplumda bağışıklık geliştirerek sonuçlanmadığını söyleyerek, "Genellikle ya virüsün mutasyonu ya da etkin bir aşı bulundu. Yoksa insanların hasta olmasını bekleyip, 'sürü' ya da 'toplumsal bağışıklık' denilen durumun oluşması ilk olarak insancıl değildir. Her gün 80 kişi civarında kişi hayatını kaybediyor. Bu kaybedilen kişiler bizlerin yakınları olabilir. Dolayısıyla hiçbir ülke dikkat ederseniz, 'ben toplumsal bağışıklık stratejisi uyguluyorum, bu yolla salgını kontrol edeceğim' demiyor, diyemez zaten. Kaldı ki, bu durumun garantisi de yoktur" diye konuştu."BU HASTALIK FARKLI BULAŞIYOR"Prof. Dr. Ceyhan, gerçekten antikor gelişmesinin bağışıklık kazanıldığını göstermediğini kaydederek, "İnsanlar maalesef bu hastalığı grip ile karıştırıyor. Gripte gerçekten her hastalanan belli oranda kişiye bulaştırır. Ancak Koronavirüs'te durumun böyle olmadığını anlattık. Bu hastalık farklı bulaşıyor.Örneğin 100 tane virüs almış kişinin 40 tanesi hiç bulaştırmıyor. 40 tanesi 1-2 kişiye bulaştırıyor. 20 tanesi de süper bulaştırıcı olup, birdenbire yüzlerce kişiye bulaştırabiliyor. Dolayısıyla siz bu bağışık hale gelen insanların 'ne kadarı bulaşıcı özelliği olmayan kişi', 'ne kadarı süper bulaştırıcı' bilemezsiniz. Bu tedbirleri sürekli almak durumundasınız" dedi."TOPLUMUN YÜZDE 60'I AŞILANMADAN MASKE ÇIKMAYACAK" Prof. Dr. Ceyhan, gelecek yılın başlarında bir ya da birkaç aşının piyasaya çıkabileceğine işaret ederek, "Aşının etkisi bireysel ve toplumsal korunmadır. Bireysel korunmada mesela yüzde 90 etkili bir aşı çıktı, yüzde 90 sizi koruyor. O aşı aile hekimlerine verildi, gittiniz aşılandınız, o aşı sizi o oranda korur. Ama nüfusun yüzde 60'ı aşılanmadan hiç kimse maskesini çıkarıp, mesafeye dikkat etmeden dolaşamayacak.Görüyorum ki, insanların birçoğu yanlış anlamış; aşıyı yaptırıp, artık ne maskeye ihtiyacı olacağını ne de mesafeye ihtiyacı olacağını düşünüyor. Bu yanlıştır. Toplumsal korunma sağlanıncaya kadar bu önlemler devam edecektir. Peki, toplumsal korunma için mesela yüzde 60 oranında kişinin bağışık hale gelmesi lazım yüzde 90 etkili bir aşıysa, yüzde 66’sını aşılamanız lazım.Bunun iki doz olduğunu düşünürseniz, ortalama 130-140 milyon civarında aşının elde olması lazım. Türkiye’ye bu kadar miktarda aşının gelmesi de birkaç seneyi bulur" diye konuştu. cumhuriyet.com.tr

RG-Eylül'de 1,127 teşvik belgesi verildi, 332 belge iptal edildi

RG-Eylül'de 1,127 teşvik belgesi verildi, 332 belge iptal edildi /Archive/2020/11/12/121606127-atama.jpgResmi Gazete'nin bugünü sayısında yer alan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tebliğine göre, Eylül ayında 1,127 kurum ve kuruluşa, çeşitli vergi istisna ve indirimleri ile sigorta primi desteklerini içeren 19.39 milyar lira tutarında, 30,506 kişilik istihdam öngören, yatırım teşvik belgesi verildi. Bu kapsamda ithal edilecek makine ve teçhizat tutarı da 1.03 milyar dolar olarak belirlendi. Eylül ayında verilen verilen yatırım teşvik belgesi sayısı, Ağustos ayına göre 216 adet, teşvik belgelerine bağlanan toplam yatırım miktarı da yaklaşık 1.06 milyar lira arttı.Eylül'de toplam 4.27 milyar lira sabit yatırım ve 17 bin 105 kişilik istihdam öngören 332 belge de iptal edildi. (DHA)

Prof. Dr. Ercan'dan deprem alanıuyarısı: Bu bölgelere yeniden inşa edilmemeli

Prof. Dr. Ercan'dan deprem alanı uyarısı: Bu bölgelere yeniden inşa edilmemeli Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, 30 Ekim'de, Ege Denizi'nde meydana gelen, İzmir'de 115 kişinin yaşamını yitirdiği 6.9 büyüklüğündeki depreme ilişkin açıklamada bulundu.'AYNI YER YENİDEN YAPILAŞMAYA AÇILAMAZ'Bu büyüklükteki bir depremin, İzmir Kırığı üzerinde olması halinde Bayraklı ve Özkanlar bölgesinin tamamen yok olacağını söyleyen Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, "Bir yerde kıran yaşanmışsa, yapılar göçmüşse aynı yer yeniden yapılaşmaya açılamaz. Bu doğrultuda o bölgenin yeniden yapılaşmaya açılmaması gerekiyor. Yapı yasaklı alan olarak ilan edilmesi gerekiyor. Orada kentsel dönüşüm olacaksa, Bayraklı'da değil, Yamanlar'a doğru olması gerekiyor. Yamanlar Dağı'na taşımak gerekiyor o binaları. Aynı yerleri tekrar deprem konutları yaparsak ikinci kez hata yapmış oluruz. Deprem sırasında deprem dalgaları Bayraklı'da yaklaşık 5 kat üst yapıya yansıtmıştır. Yamanlar 1 olarak duyarken Bayraklı 5 kat büyük duymuştur. Yeniden oraya yapı yapılırsa, gelecekte deprem olması durumunda Manisa depremi olması durumunda buralar 5 kat büyüterek duyacaktır. Ölüm oranları çok fazla artacaktır. Bayraklı ve Bornova ovasındaki yapıların hemen hepsi değişen oranlarda, bir boksörün 9'uncu raunttaki yorgunluğunu taşımaktadır. Taşıyıcıların içinde kırıkçıklar oluşmuştur. Bir sonraki depremde bu yapılar yıkılacaktır. Güçlendirmeyle oturmayı kesinlikle önermiyoruz. Geçmişte güçlendirilen Adapazarı evleri 1999 depreminde yıkıldı" dedi.'BUNUN ALTINDA BÜYÜK BİR YOLSUZLUK YATIYOR'Depremin Türkiye'ye hiç yakışmadığını söyleyen Prof. Dr. Ercan, "Deprem 70-80 kilometre ötede Sisam'da oldu. Bu bir İzmir Depremi değil. Türkiye'nin en gelişmiş kentlerinden biri olan Bayraklı'yı yıktı. Bunun ana nedeni ölçülerin bu bölgede yapılaşma öncesinde alınmamış olması, yapı gereçlerinin doğru seçilmemesi ve yapı dengesi olmamasından kaynaklıyor. Deprem her zaman gelir, dalgalarını yollar yapı nerelerde kusurluysa oradan yıkmaya başlar. Bayraklı bir birinci sınıf tarım alanıdır. Bu alana yapılaşmaya açan kimdir? Yüksek katlı binalara kim izin verdi? Kim tarım alanları ortadan kaldırılırken göz yumdu? Bunun altında büyük bir yolsuzluk yatıyor. Bunun ana merkezi belediyeler. Yapılaşmayı açanlar belediyelerdir" dedi.'BAYRAKLI'DA TAŞIYICI KATMAN DERİNLİĞİ 86-98 METRE'Bayraklı bölgesinde taşıyıcı katman derinliğinin 86 ile 98 metre olduğunu, zeminin yapıları taşıması için derine inilmesi gerektiğini aktaran Prof. Dr. Ercan, "Orada yapılacak herhangi bir yapılaşma olursa temeli 86-98 metreye indirilmesi gerekiyor. Bu olası değil. Bayraklı'daki ikiz kulelerin yapıldığı yere 48 metrelik taşıyıcı kazık çaktılar. Yerin taşıyıcı gücü olmadığı için çamur olduğu için sürtünmeli kazık yapılır. Taşısın diye. 48 metre yerin altına inme durumunda kaldılar. Oradaki 44 katlı yapılarda gerekli sağlamlığı sağlamadıklarını gördük. Aldığımız duyumlara göre o yapılarda yaklaşık 1,5 metrelik bir oturma var. Bu gerçekten bilime ters yapılan işlerin nasıl sonuç verdiğini gösteren olaylardan birisi" şeklinde konuştu.'AYDIN'IN GERMENCİK VE ORTAKLAR BÖLGELERİNDE YIKICI DEPREM OLABİLİR'Aydın'da Nazilli, Söke, Germencik, Ortaklar, Efeler bölgelerindeki deprem dönüşüm yılının 50-60 yılda bir geldiğini aktaran Prof. Dr. Ercan, "En son 1955 yılında 7 büyüklüğünde deprem olmuştu Söke'de. 65 yıldır Aydın ili büyük bir deprem görmüyor. Ancak şu andaki araştırmalar, Nazilli'nin bulunduğu kesimde veya Efeler'de gerginlik olduğunu göstermiyor. Gerginlik birikimi daha çok Ortaklar Germencik alanlarında. Zamanlama konusunda bilgimiz yok. Aydın'da öncelikli bu bölgelerde olur. Bunun dışında Kuşadası Körfezi de bir deprem odağıdır. Kuşadası'nda büyük bir deprem beklemiyorum. 5.7-5.8 depremler olabilir. Oradaki yapılar da yorgundur. Gereği yapılması gerekir İzmir kırığında yıkıcı deprem bundan 300 yıl önce olmuştur. Daha büyük deprem görmemiştir. Onun belirtileri yok. Bu depremin çok yıkıcı olmasının nedeni Sisam'ın önünde görüntülü bir deprem olmasıdır" dedi. DHA

Bakanlık koronavirüs aşısıiçin girişimlere başladı

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Bakanlık koronavirüs aşısı için girişimlere başladı Ankara Eczacılar Odası Başkanı Taner Ercanlı, Prof. Dr. Uğur Şahin’in kurucusu olduğu BioNTech şirketi ile ABD merkezli ilaç şirketi Pfizer’in geliştirdiği koronavirüs aşısının temini için Türkiye’nin girişimleri olduğunu belirterek “Ülkemizde birkaç aşının faz 3 çalışmaları devam ediyor. Bu çalışmalarla beraber belli miktarda aşının garantisinin verildiğine yönelik bilgimiz var ama bunun rakamı kaç milyon dozdur, bununla ilgili net bir bilgi yok” dedi. Aşı temininin şimdiden çözülmesi gerektiğini vurgulayan Ercanlı, “Ülkemizdeki net aşı ihtiyacının hesaplanması ve bu ihtiyaca göre tüm girişimlerin şimdiden yapılıp kamuoyuyla paylaşılması lazım” diye konuştu.‘BAĞLANTILAR KURULDU’Grip aşısında yaşanan sıkıntıyı anımsatan Ercanlı, “İnsanlarda ‘Gripte bunu yaşıyorsak Covid-19’da ne olacak?’ endişesi büyüdü. Bu aşı çalışmalarını yapan hangi firmalar varsa şimdiden bağlantıların yapılması lazım. Biz bu bağlantıların kurulduğunu duyduk” dedi. Ön sipariş sürecine ilişkin bilgi veren Ercanlı, “Bu tarz aşı konularında doğrudan ücreti ödenerek ihtiyaç kadar aşının alınması gerekir. Bu üretici firmaya da güç verir” ifadelerini kullandı. Türkiye’de 30 milyon kişinin risk grubunda olduğunu belirten Ercanlı, “Aşı gelene kadar ne kadar insanın virüse maruz kalacağı da önemli. Şu anki vaka sayılarına baktığımız zaman uzmanlar, bu hızla 1 yıl içinde sürü bağışıklığının gelişeceği yönünde tahminler yürütüyor. İlk başta riski olanlardan başlayıp sonradan riski olmayan insanların aşılanması gerekecektir. Çünkü virüsün kimde ne etki yarattığını tespit etmek çok zor” diye konuştu. Öte yandan Sağlık Bakanlığı yetkililerinden yüzde 90 oranında başarı elde ettiği söylenen BioNTech aşısının temini için girişimlerin başladığı öğrenildi. Sarp Sağkal

Yurt yaptırıp Diyanet’e kiralattı

Yurt yaptırıp Diyanet’e kiralattı İnşaat tamamlandıktan sonra ise kurulan yurt İnsan Vakfı tarafından işletilmeye başlanmıştı. Bu yurdun Veysel Tiryaki’nin Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Mütevelli Heyeti üyesi olduktan sonra TDV’ye yaklaşık 90 bin TL’ye kiralandığı öğrenildi. Yurt binasının Tiryaki, mütevelli heyetine girmeden önce de kiralanmaya çalışıldığı ancak fiyat konusunda anlaşılamadığı öğrenildi. TDV Yurtlar ve Sosyal Tesisler İktisadi İşletmesi Müdürü Yavuz Kocamış gazetemize yaptığı açıklamada söz konusu yurdun kiralandığını doğruladı. Yavuz Kocamış, “İnsan Vakfı, Veysel Tiryaki’nin değil. Biz sadece söz konusu yurdu değil, 2019 yılında 20 ilde yurt kiraladık. Bu yurt da onlardan birisi” dedi. Seyhan Avşar

CHP’nin hak ihlallerini içerençalışmasıAdalet Bakanı’na verildi

CHP’nin hak ihlallerini içeren çalışması Adalet Bakanı’na verildi Bülbül, Türkiye’de son 18 yılda birçok alanda geriye gidişler yaşandığına dikkat çekerek “Bunların başında da hukuk krizi gelmektedir” dedi. AKP döneminde Ergenekon ve Balyoz kumpas davaları ile başlayan ihlaller zincirinin muhaliflere yönelik operasyonlarla devam ettiğine işaret eden Bülbül, raporda özetle şunları sıraladı: - Adalet ve adalete erişim ihlalleri: AYM’nin bireysel başvuru verilerine göre 23 Eylül 2012’den bugüne kadar Yüksek Mahkeme’ye yaklaşık 285 bin başvuru yapılmış, bunun 243 bin kadarı sonuçlandırıldı. Buna göre bireysel başvurunun başladığı tarihten bu yana yapılan başvuruların yüzde 85.5’i karara bağlanırken ihlal kararlarının temel hak ve özgürlüklerin dağılımında ise ilk sırada yüzde 52 ile adil yargılanma hakkı yer aldı. - Salgındaki hak ihlalleri: Yoksul kesim ve dezavantajlı gruplar için çalışma şartları ağırlaştı, sosyal mesafenin mümkün olmadığı, üretimin yoğun olduğu, hijyenden uzak ve uygunsuz çalışma şartlarında işçiler çalışmaya devam etti. Sokağa çıkma yasağı uygulamalarının yasal dayanaktan yoksun bir şekilde yapılması hukuk devleti ilkesiyle çelişti. Pek çok etkinliğe sınırlama getirilirken AKP’nin siyasal çalışmalarını içeren etkinliklerine herhangi bir sınırlama uygulanmadı. - Bilgi edinme hakkı ihlalleri: Pandemi döneminde açıklanan verilerin ulusal çıkarları koruma gerekçesiyle gizlendiği ortaya çıktı. Milletvekillerinin denetim hakkı kapsamında verdikleri 34 bin 486 soru önergesinden 4 bin 356’sı yanıtlandı. Pandemiyle ilgili olarak verilen toplam 508 soru önergesinden yalnızca 37’si yanıtlandı. Verilen yanıtlar, soruların cevapları yerine mevzuat ve bürokratik süreçlerin anlatılmasından oluştu. - Toplantı ve gösteri hakkı ihlalleri: Türkiye İnsan Hakları Derneği’nin verilerine göre 2019’da polis, en az 1215 gösteriye müdahale ederken bu gösterilerde en az 3 bin 980 kişiyi de gözaltına aldı. 2020 yılında da haziran ile eylül ayı arasında 637 toplantı ve gösteriye müdahale edildi. Bu dönemdeki müdahalelere salgın gerekçe gösterildi. Cumhurbaşkanı’nın mitinglerinde herhangi bir engelleme olmazken 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim başta olmak üzere milli bayramlar dolayısıyla düzenlenen pek çok etkinliğe izin verilmedi. - Kadın hakkı ihlalleri: Kadın cinayetleri, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında beri yaklaşık 5 kat artmıştır. 2020 yılında eylül ayına kadar Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre 209 kadın öldürülürken 123 kadın şüpheli olarak ölü bulundu. Sadece ağustos, eylül ve ekim aylarında ise 64 kadın cinayete kurban gitti. Mahmut Lıcalı

ABD Dışişleri Bakanıdiplomatik teamüllere aykırıolarak resmi görüşme yapmayacak

ABD Dışişleri Bakanı diplomatik teamüllere aykırı olarak resmi görüşme yapmayacak ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, yedi ülkeyi kapsayan Avrupa ve Ortadoğu turu kapsamında Türkiye’yi de ziyaret edecek. Pompeo’nun Türkiye programında, diplomatik teamüllere aykırı bir şekilde mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu başta olmak üzere Türk yetkililerle görüşme bulunmuyor. Pompeo’nun ziyaret programındaki diğer ülkelerin tamamında devlet başkanı ya da dışişleri bakanı seviyesinde görüşmeleri bulunurken, Türkiye programında sadece Fener Rum Patriği Batholomeos ile görüşme yer aldı. ABD Dışişleri Bakanlığı, Pompeo’nun 13 Kasım’dan itibaren 10 günlük bir Avrupa ve Ortadoğu turuna çıkacağını duyurdu. Pompeo ilk olarak Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Dışişleri Bakanı Yves Le Drian’la görüşecek. Programa göre Paris’ten İstanbul’a geçecek olan Pompeo, burada Fener Rum Patriği Bartholomeos ile bir araya gelecek. Açıklamada Pompeo’nun, Bartholomeos ile “Türkiye ve bölgedeki dini meseleler ile ABD’nin inanç özgürlüğü konusundaki dünya genelindeki güçlü duruşu ve desteğini” görüşeceği kaydedildi. ABD’li Bakan’ın İstanbul’dan sonra sırasıyla Gürcistan, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Suudi Arabistan’ı ziyaret edeceği belirtildi. Bu ülkelerin tamamında devlet başkanı, başbakan ve dışişleri bakanı düzeyinde görüşmeler yapacağı açıklandı. Cumhuriyet’in Türk diplomatik kaynaklardan edindiği bilgiye göre, Pompeo’nun Türkiye ziyaretinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir görüşme planlanmıyor.‘ABD AYNAYA BAKSIN’Öte yandan Dışişleri Bakanlığı, Pompeo’nun ziyaretine ilişkin açıklamada bulundu. “Farklı inançlara mensup vatandaşlarımızın ibadet özgürlüğü korunmaktadır. ABD Dışişleri Bakanı’nın ziyaretine ilişkin açıklamadaki ifadeler yersizdir. ABD’nin aynaya bakması, kendi ülkesindeki ırkçılık, İslam düşmanlığı ve nefret suçları gibi insan hakları ihlallerine hassasiyet göstermesi daha doğru olacaktır” denildi.‘KONUŞACAK ŞEYİMİZ YOK’Emekli büyükelçi Onur Öymen, “Bu tavır, esasen ilişkilerin ne düzeyde olduğunu gösteriyor. Bu davranış ziyaret edilen ülkeye ‘Sizinle konuşacak bir şeyimiz yok’ mesajı içerir” dedi. Öymen, “Bütün bölge ülkelerinde resmi görüşmeler yapıp Türkiye’de sadece Fener Rum Patriği’yle görüşmesinin de bir anlamı var. Bu gibi durumlar, Türkiye-ABD ilişkilerinin, kabul edilebilir düzeyin altında olduğunu gösteriyor. Bu, normal ve şık bir davranış değil” ifadelerini kullandı. Öymen, ABD’de Joe Biden’ın başkanlık seçimini kazanmasının ardından iki ay sonra görevi devredecek olan hükümette yer alan Pompeo’nun Avrupa ve Ortadoğu’ya kapsamlı bir ziyarette bulunmasının da olağan olmadığını kaydetti. Öymen, “Gidici bir hükümetin dışişleri bakanının nereye gittiği, kiminle görüştüğü çok da bir anlam taşımıyor, bu ancak bir veda ziyareti olabilir. Dolayısıyla buna çok da büyük anlam yüklememek lazım. Yeni gelen Biden yönetimi böyle tavır koyarsa o zaman başka türlü değerlendirilir ancak Pompeo’nun bu ziyaretini özel bir ziyaret olarak görmek gerekiyor. Türkiye’de kimseyle görüşmemesinin ilişkilerin geleceği açısından büyük önemi yok” diye konuştu. Pompeo’nun son olarak Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ni (GKRY) ziyaret ettiğinde Türkiye’ye gelmediğini anımsatan Öymen, “Bu, yakın dönemdeki tavrın bir devamıdır. Şimdi yeni döneme odaklanmak lazım” dedi. Hüseyin Hayatsever

İşçiye yeni yük yolda emeklilik krizi kapıda

İşçiye yeni yük yolda emeklilik krizi kapıda Hükümet, borçlanma formülü üzerinde dururken bu, işçilere yeni yük anlamına geliyor. Borçlanma yapılırsa zaten büyük bölümü düşük ücretli olan işçiler bir de emekli olabilmek için cebinden ödeme yapmak zorunda kalacak. Gerek kısa çalışma ödeneği alan gerekse de ücretsiz izne çıkarılan işçilerin emeklilik prim ödemeleri de donduruluyor. Yani emeklilik primleri yatırılmıyor. Sadece sağlık hakkından yararlanabilmeleri için genel sağlık sigortası primleri ödeniyor. Nisan ayından beri durum böyle. İşverenin ileride normal çalışma düzenine geçildiğinde geriye dönük olarak işçilerin emeklilik için gerekli olan primlerini ödeme yükümlülüğü de bulunmuyor.PRİM BOYUTU UNUTULDUKısa çalışmada eğer bir ay içerisinde 20 gün normal çalışma, 10 gün kısa çalışma yapılıyorsa burada da kısa çalışmaya giren dönemler için prim ödemesi yok. Hükümet kısa çalışma ve ücretsiz izinde süreyi sürekli uzatıyor. Ancak işin “prim” boyutu gözden kaçırılıyor. Oysa prim ödemesi emeklilik için aranan temel şartlardan birisi. 7 bin 200 gün prim ödemesi yapılması gerekiyor. Yasaya göre bazı durumlarda primlerin yatmadığı dönemler için geriye dönük borçlanma yapılabiliyor. Örneğin askerlik ve doğum borçlanması gibi. Ancak yasada kısa çalışma ile ücretsiz izin dönemi borçlanma yapılacak süreler içerisinde yer almıyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk eylülde, kısa çalışmadan yararlananların prim yatırılmayan dönemleri için borçlanma ve benzeri imkânlara önümüzdeki dönemde bakacaklarını söylemişti. Eğer hükümet prim ödenmeyen günler için geriye dönük borçlanma hakkı tanırsa bu işçi için hem iyi hem de kötü. İyi tarafı işçi prim yatırılmayan dönemleri ödeyerek emeklilik hakkı kazanabilecek. Kötü tarafı ise bu işçi için yeni bir yük anlamına geliyor. Çünkü işçi ödenmeyen günlerin primini kendi cebinden karşılamak zorunda kalacak.ÜCRETSİZ İZİN ‘SÖMÜRÜSÜ’Hükümetin verdiği yetkiyle işverenlerin ücretsiz izne çıkardıkları işçi sayısı artmaya devam ediyor. Ücretsiz izindeki işçi sayısı 2.1 milyona ulaşırken, patronlar uygulamayı kötüye kullanmaya başladı. İŞKUR son verilerine göre ücretsiz izne çıkarılan işçi sayısı 2 milyon 45 bin 139’dan nisan-ekim döneminde 2 milyon 111 bin 852’ye ulaştı. Sendikalardan alınan bilgiye göre bazı işverenler işçileri ücretsiz izne çıkarıyor. İşçi devletten 1168 lira alıyor. İşveren ücretin kalan kısmını elden ödüyor. Emekçinin prim ödemelerinden de kurtuluyor. Bir diğer uygulama da şöyle: İşçi ücretsiz izne çıkarılıyor. Ancak evden çalıştırılmaya devam ediliyor. Mustafa Çakır




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter