Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Monday, 03.17.2025, 05:38 AM (GMT)

News - Haberler

Koronavirüs salgınının başladığıÇin başa döndü

Koronavirüs salgınının başladığı Çin başa döndü Koronavirüs salgınının başlangıç noktası olan Çin'in Hebei eyaletinde (Covid-19) vakalarında görülen artış nedeniyle yaklaşık 82 dönümlük bir alana 3 bin kişilik kapasiteye sahip yeni karantina merkezi kuruldu. Dünyayı kasıp kavuran koronavirüs (Covid-19) salgının başlangıç noktası Çin, başa döndü. Ülkenin Hebei eyaletinde koronavirüs vakalarında görülen artış yetkilileri harekete geçirdi.  Kentin merkezine yaklaşık 82 dönümlük bir araziye, 600 işçinin ve 100 iş makinesinin 24 saat boyunca aralıksız çalıştığı karantina merkezi kuruluyor. Yeni karantina merkezinin 3 bin kişilik kapasiteye sahip olacağı öğrenildi. Çin medyası  Xinhua, işçilerin inşasına başladıkları merkezlerin görüntülerini servis etti."ACİL KODUYLA" İNŞASINA BAŞLANDIVakaların artışı sonucu tedbir alan Çin hükümeti, acil emir çıkararak Shijiazhuang kenti yakınlarındaki Zhengding bölgesinde de yeni karantina merkezleri inşa etmeye başladı. Çin hükümetinin acil koduyla verdiği kararın arından eş zamanlı başlayan yeni karantina merkezlerine toplam 20 bin kişinin yerleştirilmesinin planlandığı ifade edildi. ÇİN'DE SON DURUMÇin'de son 24 saatte, 8’i yurt dışı kaynaklı, 115 yeni vaka tespit edildi. Mart ayından bu yana virüs kaynaklı ilk can kaybı bugün yaşandı. Yurt içi kaynaklı vakaların 90’ı Hebei, 16’sı Heilongjiang, 1'i Şansı eyaletlerinde tespit edildi. Yetkililer, ay takvimine göre, Çin yeni yılının başlangıcı olan 12 Şubat öncesinde yeni baş gösteren salgını kontrol altına almaya çalışıyor. Covid-19'un ortaya çıktığı Çin'de bugüne kadar 87 bin 706 vaka tespit edildi, 4 bin 634 kişi yaşamını yitirdi, 82 bin 288 kişi ise iyileşti. DHA

TTB, tüm Covid-19 aşılarının güvenirlik ve etkinlik oranlarınıaçıkladı

TTB, tüm Covid-19 aşılarının güvenirlik ve etkinlik oranlarını açıkladı Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, geliştirilen Covid-19 aşılarının etkinlik ve güvenirlik oranlarını açıklayarak çalışmalarının sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı. TTB’den Covid-19 aşıları ile ilgili "Aşılar Tüm Canlıların Ortak Değeridir” başlığıyla detaylı bir açıklama yayınlaı. Yayınlanan açıklamada, aşı ile ilgili çalışmaların sonuçları paylaşıldı.TEKİNLİK VE GÜVENİRLİK ORANLARIAşı etkinlikleri ile ilgili verilerin paylaşıldığı açıklamada şu bilgiler verildi:TTB COVID-19 İzleme Kurulu ve Aşı Çalışma Grubu ile birlikte yapılan değerlendirme ışığında şu anda adı geçen aşıların verilerine göre;Ağır hastalık ve ölümü önleme konusundaki etkililiğin ise tüm aşılar için yüzde 100’e yakın olduğu,Aşılanan kişide hastalık gelişmesini önleme konusundaki etkililiğin;Pfizer-Biontech aşısı için yüzde 95 (Güven Aralığ: 90,3-97,6)Moderna aşısı için yüzde 94,1 (Güven Aralığı: 89.3-96.8)Oxford-AstraZeneca aşısı için ilk aşının yarım doz 28 gün sonra yapılan ikinci aşının ise tam doz uygulandığı tüm grupta yüzde 90,0 (yüzde 95 Güven Aralığı: 67.4-97.0), her iki aşının tam doz uygulandığı grupta yüzde 62,1 (Güven Aralığı: 41,0-75,7)Coronavac aşısı için: Türkiye’de yüzde 91,25 (Güven Aralığı: 71-97), Brezilya’da yüzde 50,38 (çok hafif hastalık için) ve yüzde 77,96 (hafif hastalık için) olduğu,Aşıların hiçbirinde kısa dönem (1-2 ay) ciddi yan etki oluşma sıklığının kontrol grubundan yüksek olmadığı,mRNA aşılarının ciddi olmayan lokal ve sistemik yan etkilerinin özellikle genç yaş grubunda belirgin olarak fazla olduğu,İleri yaştaki kişilerde mRNA aşılarının etkililiğinin genç yaşlardakine benzer şekilde yüksek olduğu,Oxford-AstraZeneca aşısında 55 yaş üzerinde etkililiğinin biraz daha düşük olduğu3,Coronavac aşısında Brezilya’daki çalışmanın 60 yaş üstündeki kişileri de kapsamasıyla birlikte bunlara ait verinin henüz yayımlanmadığı bilinmektedir.Mevcut durumda dünyada uygulanmaya başlanan dört aşının hastalığı önleme konusundaki etkililikleri farklı olmakla birlikte ağır hastalık ve ölümleri önleme konusunda etkililiklerinin yüzde 100’e yakın olduğu, farklı yaş ve risk gruplarında etkililik ve yan etki açısından değişiklikler gözlendiği, bugüne kadarki veriler ışığında hiçbirinin ciddi yan etki oluşturmadığı gözlenmektedir.Toplum bağışıklığının sağlanabilmesi için yüzde 80 etkili olan bir aşıda toplumun yüzde 75-90’ının aşılanması gerekmektedir (Ro 2,5-3,5)[6]. Daha düşük düzeyde etkili aşılar için ise tüm toplumun aşılanmasının gerektiği ifade edilmektedir. Bu değerlendirme ışığında Türkiye’de uygulanacağı söylenen aşının toplum bağışıklığı sağlaması için 6 ay içerisinde yaklaşık 120 milyon doz uygulanması gerekmektedir. Ancak aşılama programı tüm ayrıntılarıyla açıklanmadığı gibi geldiği ve geleceği belirtilen aşı dozlarının bu sayıya yaklaşması dahi mümkün görünmemektedir. Sağlık Bakanlığı’nın gerçekçi ve toplum bağışıklığını sağlayacak bir aşı programını kamuoyuyla paylaşmasının güven ilişkisinin bir parçası olduğu açıktır.”Türk Tabipleri Birliği olarak öncelikle ve bir kez daha vurgulamak isteriz:Aşı tüm canlılar için hayat kurtaran ortak bir değerdir. Aşılamalarla her yıl yaklaşık üç milyon insan yaşama tutunmaktadır. COVID-19 pandemisinde de güvenli ve etkili aşılar ile yapılacak yaygın aşılamanın, salgını kontrol altına almaya katkı sağlayacağı açıktır.Türkiye’de ise ilk COVID-19 hastası resmî olarak 11 Mart 2020 tarihinde açıklandığı günden beri Sağlık Bakanlığı’nın veri paylaşımları şeffaf olmamış, bilimsel akla aykırı uygulamalarla devam etmiş ve korumaya değil güvenliğe dayalı iç politikalar nedeniyle başarısız sonuçlarla karşılaşılmıştır.Pandemi nedeniyle bugüne kadar on binlerce yurttaşımız ve yüzlerce sağlık çalışanımız yaşamını kaybetmiştir. Siyasi otorite maske dağıtımındaki belirsizlikler ve gecikme gibi aşı uygulamasına gelindiğinde de çözüm üretmede başarısız olmuştur. Sağlık Bakanlığı tarafından 11 Aralık 2020 tarihinde getirileceği duyurulan aşılar aralık ayı sonuna kadar getirilememiş, hatta “Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği” bile ancak 18 Aralık’ta Acil Kullanım Onayı (AKO) maddeleri eklenerek mevzuat açığı giderilmeye çalışılmıştır.Bilimsel Olarak Etkili Ve Güvenli Her Aşının YanındayızTürk Tabipleri Birliği (TTB) aşı sürecinin de şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiğini, sağlık emek meslek örgütleriyle, uzmanlık dernekleriyle ortak çalışmanın bilimsel yönden doğru olacağını ifade etti. Toplumun her kesiminden destek alınmadan pandemiyle mücadele etmenin güçlüklerini, birinci basamak sağlık hizmetleri ve koruyucu hekimliğin pandemi mücadelesinde en başta gelen ve önem verilmesi gereken konular olduğunu her aşamada vurguladı.Aşıların etkililik ve güvenilirlik verilerinin, özellikle Faz 3 verilerinin, bağımsız bilim kurulları tarafından değerlendirilmesi gerektiğini, kamuoyu ve basınla paylaşılmasının katılım sağlamak için önemli olduğunu bildirmiştik. Ancak gelinen aşamada AKO verilen aşının hangi bilimsel kurul tarafından ve hangi verilerle değerlendirildiği belirsizliğini korumaktadır.Aşılara toplum katılımının ve kabullenmesinin en önemli gerekliliği de hekim-hasta ilişkisinin başlangıcı olan güvendir. Aşı ile ilgili toplumda ve sağlık çalışanlarındaki tereddütlerin başlıca nedenleri: Sağlık çalışanlarının aşıyı tanımıyor olması, çok kişinin kısa zamanda aşılanması baskısı yaşamaları; yeni aşıların yan etkileri hakkında yeterince bilgi sahibi olunmaması ve aşılama sonrası istenmeyen etkiler konusunda kaygıların körüklenmesi; bilim dışı görüşlerin toplumda etkili olması şeklinde sıralanabilir. Bu tereddütleri ortadan kaldırma görevi Sağlık Bakanlığı’ndadır.Pandemi ile mücadelenin en yaşamsal aracı olan aşıların ülkemizde uygulanma süreci, en küçük bir hatayı kaldırmayacak önemdedir. Zamanın dar olması ya da aciliyet gibi gerekçelerle olağan incelemeler göz ardı edilmez ve her koşulda yapılmalıdır. Alınacak riski olabildiğince bilmek, öngörmek ve en aza indirmeye çalışmak önemlidir. AKO verdiği belirtilen Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’ndaki bilim heyeti ve yetkinlikleri kamuoyundaki kaygıların giderilmesi açısından hızla açıklanmalıdır. Konularında yetkin farmakoloji, immünoloji, viroloji, mikrobiyoloji, enfeksiyon hastalıkları, halk sağlığı ve epidemiyoloji uzmanlarından oluşan ve hiçbir çıkar çatışması söz konusu olmayan bilim insanlarından oluşan bir kurulun zorunluluk olduğu, TTB Aşı Tutum Belgesi’nde de vurgulanmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın Türkiye’de uygulamayı planladığı aşılar için etkililik, güvenlilik, kalite değerlendirmesinde kullanılan tüm verileri bağımsız araştırmacılara da açması; karar verme mekanizmalarına bağımsız araştırmacı ve kurumları da katması güven sağlamada etkili olacaktır.Kamu Kaynaklarının Doğru Yönetilmesi Adına da Soruyoruz:TİTCK bünyesindeki AKO hangi verilere göre aşıya AKO uygun görmüştür?Çeşitli aşıların farklı yaş ve risk gruplarına yukarıda özetlenen birbirlerine göre farklı avantaj ve dezavantajları olduğu dikkate alındığında Türkiye’deki aşı çeşitliliği artırılacak mıdır?Aşı temininin sürekliliği sağlanabilecek midir?Satın alınan aşıların birim doz maliyeti kaç TL olmuştur? 3 milyon doz aşıya kaç TL ödenmiştir?SonuçTürk Tabipleri Birliği olarak koruyucu sağlık hizmetlerinin en önemli aracı bugün başlayan aşılamanın, COVID-19’a bağlı ağır hastalık, yurttaş ve sağlık çalışanlarının ölümleri azaltacağını düşünüyoruz. Aşılamaya en olumlu refleksi, salgınla mücadelede 344 mesai arkadaşını kaybetmiş olan sağlık emekçileri vermektedir. Önce de belirttiğimiz üzere aşıları incelememizde temel kaynak, menşei, üretildiği ülke ve kullanılan teknik değil; Faz 3 verilerinin sonuç raporları ve yayımlanmış bilimsel değerlendirmelerdir. Topluma aşıyı tanıtacak ve kabullendirecek, toplumun güvenini yegâne kazanmış olan sağlık çalışanları olarak, aşılar ve aşılama kampanyasıyla ilgili belirsizliklerin gelinen bu son aşamada giderilmesini istemek de toplumu koruma adına sorumluluğumuz ve hakkımızdır. Aşı sonrası istenmeyen etkilerin izlemi konusunda sağlıkçılar ve toplum da sürecin parçası olmalıdır[7]. COVID-19 geçirmiş kişilerin 3-6 ay boyunca aşılanmaması gündemde iken dün alınan ani bir kararla aşılanmaları söz konusu olmuştur ve bu karar değişikliğinin hangi bilimsel verilere göre yapıldığı hızla açıklanmalıdır. Sağlık Bakanlığı’nın daha fazla hata yapmasına toplumun tahammülünün olmadığı bilinmelidir.Her zaman olduğu gibi şeffaflıktan uzak bir yaklaşımla ve sürece dair hiçbir veri paylaşılmadan 13 Ocak 2021 günü 19.04’te haberlere yansıyan AKO ile uygulaması başlatılan mevcut aşı konusunda, sürecin kötü yönetilmesi dışında güvenilirlik anlamında tereddüde yer olmadığını, etkinliğin ise farklı düzeylerde bildirilmekle birlikte Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği etkinlik sınırında olduğunu yapılan bilimsel açıklamalarda görüyoruz. Güvenli bir toplum bağışıklığı sağlamak ve aşı tereddüdünü ortadan kaldırmak için TTB Aşı Tutum Belgesi’nde de belirtilen tüm aşamaların açıklıkla paylaşılması ve yeterli yaygın aşılama için gerekli adımların atılması gerektiğini hatırlatıyoruz. Tüm dünyada kullanılan diğer aşılarla ilgili olarak da acilen gerekli görüşmelerin ve tedariğin yapılmasının zorunlu olduğunu bir kez daha vurguluyoruz.TTB olarak daima bilimin, toplumcu koruyucu sağlık hizmetinin savunuculuğuna devam edecek, aşıyla ilgili gelişmeleri yakından takip edip yurttaşlarımızı ve tüm sağlık çalışanlarını bilgilendireceğiz. cumhuriyet.com.tr

Rusya’dan ABD'nin Husileri 'terörörgütü' ilan etmesine ilişkin açıklama

Rusya’dan ABD'nin Husileri 'terör örgütü' ilan etmesine ilişkin açıklama Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD'nin Yemen'deki iç savaşta merkezi hükümete karşı savaşan Husileri "terör örgütü" ilan etme kararının, Yemen'deki siyasi süreci olumsuz etkileyebileceğini ifade etti. Lavrov, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan El Suud, başkent Moskova'daki görüşmelerinin ardından düzenlediği basın toplantısında, Yemen meselesine değindi. Lavrov, ABD'nin Yemen'deki iç savaşta merkezi hükümete karşı savaşan Husileri "terör örgütü" ilan etme kararının, Yemen meselesinin siyasi sürecini olumsuz etkileyebileceğini söyledi.Toplantıda, Yemen'de yeni hükümetinin kurulmasını memnuniyetle karşıladıklarını belirten Lavrov, Birleşmiş Milletlerin (BM) Yemen'deki Husilerin silahlı Ensarullah örgütü ile siyasi sorunlar üzerinde diyalog kurma yönündeki girişimlerini desteklediklerini dile getirdi.PATLAMAYI ANIMSATTIDialog sürecini engellemek isteyenler olduğuna dikkati çeken Lavrov, 30 Aralık'ta Yemen hükümeti kabine üyelerinin, Suudi Arabistan'dan ülkeye ulaştığı sırada Aden Havalimanında patlama meydana geldiğini anımsattı.Lavrov, ABD'nin Yemen'deki iç savaşta merkezi hükümete karşı savaşan Husileri "terör örgütü" ilan etme kararına ilişkin, "Siyasi sürecin zarar görmesini istemiyorum fakat BM temsilcileri dahil birçoğu olumsuz etkinin oluşabileceğine dair endişelerini dile getiriyor" dedi.SUUD: "HUSİLER, SÜREKLİ ÇÖZÜM SÜRECİNİ BALTALIYOR”Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan El Suud ise söz konusu kararın siyasi süreci Yemen'deki Husilerin eylemleri kadar olumsuz etkilemeyeceğini savundu.Suud, "Husiler, sürekli çözüm sürecini baltalıyor. Bunların eylemleri İran tarafından destekleniyor. İran dahil dış güçler, Yemen'deki Husilere balistik füze dahil silah gönderiyor" ifadesini kullandı.Ensarullah'ın, Yemenliler arasındaki diyaloğa katılmasının, siyasi sürece katkı sağlayabileceğini belirten Suud, BM'nin Yemen meselesinin çözümündeki girişimlerini desteklediklerini söyledi. AA

Süleyman Soylu’ya‘Cumartesi Anneleri’tepkisi

Süleyman Soylu’ya ‘Cumartesi Anneleri’ tepkisi Toplumsal Bellek Platformu’ndan yapılan açıklamada, Süleyman Soylu'nun Canan Kaftancıoğlu'nu Hasan Ocak üzerinden hedef alınmasına tepki gösterildi. Açıklamada, “Cumartesi Anneleri gerçeğinin simgesi Hasan Ocak’ı terör örgütü üyesi ilan ederek, sandıkta seçimle yenemediği siyasi partiyle; sol, sosyalist ve sosyal demokrat düşünceyle kavgasına malzeme etmekte beis görmüyor” denildi. Toplumsal Bellek Platformu Aileleri, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından Hasan Ocak üzerinden hedef alınmasına tepki gösterdi. Platform, dönemin İçişleri Bakanı, Emniyet Genel Müdürü ve İstanbul Valisi'nin imzasıyla Hasan Ocak için ‘suçlu olarak aranan şahıs olmadığı’ yazısını hatırlattı. “Günlerdir Canan Kaftancıoğlu ve Hasan Ocak hakkında çeşitlilik gösteren örgüt üyelikleri iddialarıyla tutarsız ve delilsiz ithamlarla bir karalama kampanyası yürütülüyor” denilen açıklamada şu ifadeler yer aldı:“Biz bu ülkenin acılar geleneğinde canı alınmış gazeteci, akademisyen, sanatçı, düşünür ve siyasetçilerinin yakınlarıyız. Nice öldürümler, nice acılar, nice hüzünler gördük. Büyük ve acılı bir aileyiz. Ülkeyi yönetenlerin yüzleşmek istemediği ve yüzleşmeye cesaret edemediği acıların aynasıyız. Sevdiklerimizin tabutlarının ardından kalbimizde hep aynı taleple yürüdük: Adalet! Bu talebimiz yalnızca yakınlarımız için değil; ülkedeki herkesi kapsayacak eşit, adil ve özgür bir yaşam için ortak paydamız oldu. İstedik ki, acılar en son bizim yüreğimizde soğutulmuş olarak kalsın.”Kalıcı ve çözüm getirecek bir yüzleşme istediklerini belirten aileler, “Anayasanın güvencesinde adalet talebiyle yürüdüğümüz yolda yitirdiğimiz insanlarımızın, insan yaşamına kasteden terör örgütlerine üye olmakla itham edileceğini, hem de bu ülkenin en üst makamında oturanlar tarafından doğrudan hedef alınacağımızı hiç düşünemezdik” dedi.‘HASAN OCAK CUMARTESİ ANNELERİ GERÇEĞİNİN SİMGESİDİR’Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişte Cumartesi Anneleri’yle bir araya gelerek adalet vadettiği hatırlatılan açıklamada, “Cumhurbaşkanı ve yakın ekibi, bugün bu ülkenin binlerce kayıp insanı için adalet isteyen Cumartesi Anneleri gerçeğinin simgesi Hasan Ocak’ı terör örgütü üyesi ilan ederek, sandıkta seçimle yenemediği siyasi partiyle; sol, sosyalist ve sosyal demokrat düşünceyle kavgasına malzeme etmekte beis görmüyor” denildi.Siyasi karşıtlık üzerinden herkese terörist yaftası yapıştırılarak muhalefetin susturulduğu, hedef gösterildiği kaydedilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı:'BU İDDİANIN SEBEBİ NEDİR?'“Gazi Katliamı sonrasında gözaltında kaybedilen, daha sonra gizlice kimsesizler mezarlığına gömülmüş halde bulunan, işkenceyle öldürülmüş ve 26 yıldır failleri adalete teslim edilmemiş Hasan Ocak’ı terör örgütü üyeliğiyle suçlamak sadece vicdansızlık değil aynı zamanda geçmişin üzerini örtmek, şiddeti meşrulaştırmak ve adaletsizliği düzen olarak tanımlamaktır. Unutulmasın ki; dönemin İçişleri Bakanı, Emniyet Genel Müdürleri ve İstanbul Valisi'nin ıslak imzasıyla Hasan Ocak’ın ‘suçlu olarak aranan şahıs olmadığı’, yine dönemin insan haklarından sorumlu devlet bakanı Algan Hacaloğlu’na gönderilen resmi yazıyla belgelidir.Aynı yazıda ‘gözaltına alınmadığı’ bildirilen Hasan Ocak’la ilgili gerçeklerin gizlendiği ve hakikatin söylenenin aksi olduğu adli tıp arşiv kayıtlarında belgelidir. AİHM, Hasan Ocak vakasını incelemiş ve devleti ‘yaşam hakkını ihlal etmekten’ suçlu bulmuştu. Hasan Ocak hayattayken ve 26 yıldır yasa dışı hiçbir örgütle irtibatlandırılmamışken şimdi bu iddianın sebebi nedir? Gerçeğe ulaşmak ‘bilgi sahibi olmadan fikir sahibi’ olanlar için bile hiç zor değil aslında.‘HASAN OCAK BİZİZ’Hasan Ocak biziz! Hasan Ocak cinayetinin gerçekleri, bizlerin ve binlerce kayıp ailesinin adalet arayışında mihenk taşlarından biridir. O Uğur Mumcu cinayeti için ‘Bir tuğla çekersek duvar çöker’ diyen, ne tesadüf ki Hasan Ocak öldürüldüğünde Emniyet Genel Müdürü' temsil ettiği devlet anlayışının tuğlasıdır. Canan Kaftancıoğlu ise Hasan Ocak gibi büyük ailemizin büyük kayıplarından Ümit Kaftancıoğlu cinayetinin aydınlatılması için yürütülen mücadeleyi, sadece kendi yakını için adalet aramak yerine iyileşmek için, acıları paylaşmak, samimi bir yüzleşme ve kalıcı bir adalet sağlamak için daha geniş bir platforma yaymıştır. Aynı acıları yaşayanları buluşturan vicdanın fikir sahibi olmuştur. Canan Kaftancıoğlu’nun üyesi olduğu örgüt Cumhuriyet Halk Partisi ve Türk Tabipleri Birliği'dir; ailesi de Toplumsal Bellek Platformu’dur.” cumhuriyet.com.tr

Mahmut Recevik ve Enzo Roco'nun cezalarıonandı

Mahmut Recevik ve Enzo Roco'nun cezaları onandı Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Tahkim Kurulu, Galatasaray Kulübü idarecisi Mahmut Recevik'in 45 gün hak mahrumiyeti ve para cezasını onadı. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Tahkim Kurulu, Galatasaray Kulübü idarecisi Mahmut Recevik'in 45 gün hak mahrumiyeti ve para cezasını onadı. Kurul ayrıca, Fatih Karagümrük'ün Şilili defans oyuncusu Enzo Roco'nun 3 maçtan men ve para cezasının da onandığını bildirdi.TFF Tahkim Kurulu tarafından alınan kararlar şöyle:"Galatasaray Sportif Sınai ve Ticaret Yatırım A.Ş. ve idarecisi Mahmut Recevik ile ilgili PFDK'nın 07.01.2021 tarihli E.2020-2021/537 K.2020-2021/666 sayılı kararına itirazı incelendi. Yapılan müzakere neticesinde;- Galatasaray Sportif Sınai ve Ticaret Yatırım A.Ş.'nin protokol tribününde yer alan mensuplarının neden olduğu saha olayları nedeniyle FDT'nin 52/2. maddesi uyarınca 24.000,00 TL para cezası ile cezalandırılmasında sübut, hukuki niteleme ve cezanın tayini bakımından bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, başvurunun reddi ile cezanın onanmasına, oybirliği ile,- Galatasaray Sportif Sınai ve Ticaret Yatırım A.Ş.'nin idarecisi Mahmut Recevik'in TFF'ye yönelik hakareti nedeniyle FDT'nin 41/1-b maddesi uyarınca 45 gün hak mahrumiyeti ve 52.500,00 TL para cezası ile cezalandırılmasında sübut, hukuki niteleme ve cezanın tayini bakımından bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, başvurunun reddi ile cezanın onanmasına, oybirliği ile, - Erteleme talebinin reddine,Fatih Karagümrük A.Ş.'nin futbolcusu Enzo Pablo Roco Roco ile ilgili PFDK'nın 12.01.2021 tarihli E.2020-2021/555 K.2020-2021/696 sayılı kararına itirazı incelendi. Yapılan müzakere neticesinde;- Fatih Karagümrük A.Ş.'nin futbolcusu Enzo Pablo Roco Roco'nun rakip takım futbolcusuna yönelik şiddetli hareketi nedeniyle FDT'nin 43. ve 35/4. maddeleri uyarınca 3 resmi müsabakadan men ve 13.000,00 TL para cezası ile cezalandırılmasında, sübut, hukuki niteleme ve cezanın tayini bakımından bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, başvurunun reddi ile cezanın onanmasına, oybirliği ile,- Erteleme talebinin reddine, oybirliği ile, Karar verilmiştir." DHA

Cumhuriyetçiler, Trump'la yollarınıayırmaya hazır mı?

Cumhuriyetçiler, Trump'la yollarını ayırmaya hazır mı? Trump'ın destekçilerinin Kongre'ye saldırısı ve Demokratların Senato'da da çoğunluğu sağlamasının ardından Cumhuriyetçi Parti bölünmüş görünüyor. Peki Cumhuriyetçi Parti, Trump ile bağlarını kesmeye hazır mı? "Büyü bozuldu mu?". "Yıllarca Trump'a destek veren, Amerikan halkının seçim sistemine, kamu görevlilerine, hukukun üstünlüğüne ve gerçeklere inancını paramparça edişine sessiz kalan Cumhuriyetçi Parti'nin ana akım politikacıları, sonunda onunla yollarını ayırmaya karar verdi mi?" Guardian gazetesinin ABD muhabiri Tom McCarthy, ABD Başkanı Donald Trump'ın Amerikan Temsilciler Meclisi'nde Cumhuriyetçi Parti'den 10 Kongre üyesinin da desteğiyle "azledilmesi" yani yargılanmak üzere Senato'ya gönderilmesi sonrası değerlendirmesine bu soruyla başlıyor.Tom McCarthy, içinde yanıt da barındıran sorularını, "Sabırları taşıran, geçen hafta Trump tarafından kışkırtılan isyan sonucu Kongre'de biri polis beş kişinin ölümü mü oldu? Yoksa yakınlarda Georgia eyaletinde kazanmayı umdukları iki çok önemli sandalyeyi kaybetmeleri mi?" diye sürdürüyor.McCarthy son olarak bir çok büyük ABD şirketinin bağışlarını durdurduğunu açıklamasının, ya da Amerikan halkının yüzde 74'ünün Kongre baskınını sert bir şekilde kınadığını gösteren kamuoyu yoklamalarının da Cumhuriyetçi politikacıları etkilemiş olabileceğine işaret ediyor.Getty ImagesCumhuriyetçiler hangi işaretleri veriyor?Soruların kaynağındaki önemli bir haber ilk olarak New York Times gazetesinde sonra bir çok medyada dün sabah yayımlanan bir haber oldu.Haberde son Georgia senato seçimleriyle Senato'nun kontrolünü kaybeden Cumhuriyetçilerin üst meclisdeki lideri Mitch McConnell'ın, partinin ayakta kalabilmesi açısından artık Trump'tan kurtulma zamanının geldiğini düşündüğü ve Trump'ın ikinci kez azledilmesini alttan alta desteklediği kaydediliyordu.Guardian muhabiri, "McConnell, Trump'ın karşısına geçti" başlığının bile kendi başına henüz tam olarak gerçekleşmemiş bile olsa Cumhuriyetçilerin kopuşunun başladığının işaretini verdiğini söylüyor.Ama Cumhuriyetçilerin Trump'tan desteklerini çektiğine dair birçok başka işaret de sayıyor:Temsilciler Meclisi'ndeki üçüncü en kıdemli Cumhuriyetçi olan, liberal kanada hiç bir yakınlığı bulunmayan, eski başkan yardımcısı Dick Cheney'in kızı Liz Cheney'in, Trump'ın azli yönünde oy kullanaması bunların başında geliyor.Cheney dünkü oylama öncesi tutumunu açıklarken "Bir ABD başkanının görevine ve anayasaya bağlılık yeminine bu kadar ihanet ettiği hiçbir zaman görülmedi" demişti.George W. Bush ve Donald Trump yönetimlerinde adalet bakanlığı yapmış ve Trump'ın çok yakınında yer almış bir isim olan William Barr da geçtiğimiz günlerde aynı sertlikteki bir açıklama ile onu görevine ihanet etmekle suçladı.Muhafazakar siyasi strateji uzmanı Mike Murphy, son podcastında 100'den fazla Cumhuriyetçi Parti yetkilisi ve sempatizanının, Trump'ı derhal istifa etmeye çağıran bir mektuba imza attığını söyledi ve "Şimdi parti içinde bir iç savaş başlayacak" dedi.Uzun zamandır Cumhuriyetçilere danışmanlık yapan bir başka isim Steve Schmidt'in Trump yüzünden partiden ayrılması da bu değerlendirmeyi destekleyen bir gelişmeydi.EPAGuardian muhabiri Tom McCarthy'nin dikkat çektiği bir diğer nokta, ömrü boyunca Cumhuriyetçilere milyonlarca dolar bağış yapan kumarhane patronu ve önde gelen bir lobici olan Sheldon Adelson'un, bu hafta ölmeden önce Kongre'yi basan bazı ırkçı Trumpçıların "Auschwitz Kampı" tişörtlerini görünce partiye desteğe son vermesi. McCarthy bu gelişme için, "önemli bir darbe" diyor.Cumhuriyetçilerden Kongre baskını sonrası para desteğini kesen büyük bağışçılardan bir diğeri Home Depot şirketinin kurucusu milyarder iş adamı Ken Langone.Ayrıca American Express'ten Amazon'a, Goldman Sachs'dan Bank of America'ya, Google, Facebook, Mariott ve Walmart'ın da dahil olduğu bir dizi dev şirket Kongre saldırısı sonrasında yaşananların iş hayatını olumsuz etkileyeceğini düşünerek siyasi bağışlarını durdurduklarını açıkladılar.Getty ImagesTom McCarthy'ye göre Cumhuriyetçilerin Trump'tan kopuşunda basit siyasi hesaplar da önemli rol oynamış olabilir. Trump'ın Atlanta, Philadelphia ve Omaha gibi yerlerde Cumhuriyetçilerin desteğini kaybetmesi sonrası, 2022'deki Kongre ara seçimleri ya da 2024'deki başkanlık seçimlerinde partiyi zafere taşıma ihtimali de artık sorgulanıyor.'Hala tam kopuş gerçekleşmedi 'Analizde Trump ile partinin kopuşunun gerçekleştiğini söylemek için hala erken olduğu da not ediliyor.Trump'ın hala seçilmiş Cumhuriyetçiler, eyalet yöneticileri ve Cumhuriyetçi taban içinde kayda değer bir desteğe sahip olduğu da hatırlatılıyor:"Bir seçim yalanı üzerinden Kongre'de kan döküldükten sonra bile Temsilciler Meclisi'nde 137 Cumhuriyetçi bu yalanı destekleyen yönde oy kullandı. Bir çok Cumhuriyetçi Trump'ın ikinci kez azledilmesine şiddetle karşı çıktı.""Bununla birlikte ikinci azil sürecinde Trump'ın suçlu olup olmadığı konusunda oy kullanacak senatörlerin bazıları, 2024 seçimlerinde başkan adayı olmak istiyor. Trump'ın ayak altında olmaması işlerini çok kolaylaştıracaktır." BBC Türkçe

AKP sözcüsüaçıkladı: Erdoğan koronavirüs aşısıolacak

AKP sözcüsü açıkladı: Erdoğan koronavirüs aşısı olacak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni tip koronavirüse (Covid-19) karşı Sinovac tarafından geliştirilen aşıyı yaptıracak. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Bilim Kurulu üyelerinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Sinovac tarafından yeni tip koronavirüse (Covid-19) karşı geliştirilen CoronaVac aşısını yaptıracak.AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Erdoğan'ın Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası hastaneye gideceğini söyledi. Çelik, "Cumhurbaşkanımız, Bilim Kurulu üyeleri ve Sağlık Bakanımızın önerileri doğrultusunda bugün vatandaşımıza örnek olmak için aşı yaptıracaktır" dedi. cumhuriyet.com.tr

Güreşte milli heyecan başlıyor

Güreşte milli heyecan başlıyor Kadın Güreş Milli Takımı, yarın Fransa’da başlayacak ve 17 Ocak’ta sona erecek Grand-Prix De rance Henri Deglane Turnuvası'na katılacak Kadın Güreş Milli Takımı, yarın Fransa’da başlayacak ve 17 Ocak’ta sona erecek Grand-Prix De rance Henri Deglane Turnuvası'na katılacak. Kadın güreşçilerin yer aldığı ve başkanlığını Türkiye Güreş Federasyonu Başkanı Musa Aydın’ın yaptığı ilk kafile, bugün Fransa’ya hareket edecek.Turnuvada madalya mücadelesi verecek milli güreşçiler şu şekilde: 50 kiloda Evin Demirhan - Aynur Erge, 53 kiloda Zeynep Yetgil - Esra Pul, 57 kiloda Bediha Gün - Mehlika Öztürk, 62 kiloda Cansu Aksoy, 68 kiloda Aslı Demir - Nesrin Baş - Nazar Batır, 76 kiloda ise Vahide Nur Gök - Ayşegül Özbeğe - Merve Pul. /Archive%5C2021%5C1%5C14%5C172239605-gureste-milli-heyecan-basliyor_2.jpgKadın Güreş Milli Takımı, 16 Ocak'ta yurda dönecek. Turnuvada mücadele edecek olan Grekoromen Güreş Takımı da 16 Ocak'ta Fransa’ya gidecek.Grekoromen Erkek Milli Takımı ise iki ayrı turnuvada ter dökecek. 55 kiloda Ekrem Öztürk - Şeref Kılıç - Elçin Ali, 60 kiloda Kerem Kamal, 63 kiloda Abdurrahman Altan - Mehmet Çeker - Fatih Üçüncü, 67 kiloda Atakan Yüksel, 72 kiloda Selçuk Can - Cengiz Arslan, 77 kiloda Yunus Emre Başar - Fatih Cengiz, 82 kiloda Burhan Akbudak - Salih Aydın - Emrah Kuş ve 87 kiloda Metehan Başar’dan oluşan ekip Grand-Prix De France Henri Deglane Turnuvası için 16 Ocak tarihinde Fransa’ya hareket edecek.HIRVATİSTAN’DA ZORLU TURNUVA60 kiloda Ahmet Uyar, 67 kiloda Enes Başar - Hacı Karakuş, 72 kiloda Ahmet Yılmaz, 77 kiloda Furkan Bayrak, 87 kiloda Doğan Göktaş - Ali Cengiz, 97 kiloda İbrahim Tığcı ve 130 kiloda Osman Yıldırım - Muhammed Hamza Bakır’da oluşan Grekoromen Güreş Milli Takımı ise Hırvatistan’ın başkenti Zagreb'de düzenlenen Grand-Prix Zagrep Open Croatia Turnuvası'nda mücadele edecek. Kafile yarın Zagreb'e hareket edecek. DHA

Kirli su ve az pişmişetteki parazit nadir bir beyin kanseri türüne neden olabilir

Kirli su ve az pişmiş etteki parazit nadir bir beyin kanseri türüne neden olabilir Kirli su ve az pişmiş etteki parazit nadir bir beyin kanseri türüne neden olabilir /Archive/2021/1/14/174100906-meat-12841781920.jpgAraştırmacılar kirli su ve az pişmiş etten kaynaklanan bir parazitin nadir görülen bir beyin kanseri türüne sebep olabileceğini keşfetti.ABD’deki International Journal of Cancer dergisinde yayınlanan çalışmada, kötü huylu beyin tümörlerinin yaklaşık yüzde 80'inin gliomlardan oluştuğu ve bunların da az pişmiş et ve kirli su ile bulaşan toksoplazma gondii adı verilen bir parazit ile enfekte olunması sonucunda geliştiği belirtildi.Araştırmacılardan James Hodge, glioma kanseri olan kişilerin, kanserli olmayanlara kıyasla, toksoplazma gondii adı verilen belirli parazit türüne karşı antikorlara sahip olma şansının daha yüksek olduğunu fakat bunun toksoplazma gondii parazitinin her durumda gliomaya sebep olacağı anlamına gelmediğini ifade etti.Çalışmaya katkıda bulunan diğer bir araştırmacı Anna Coghill ise araştırmanın toksoplazma gondii parazitine yüksek oranda maruz kalan bireylerin glioma adı verilen nadir bir beyin kanseri geliştirme ihtimalinin daha yüksek olduğuna dikkat çekmeyi amaçladığını belirtti. Coghill ayrıca daha kesin sonuçlar için geniş çaplı bir katılımcı grubuyla yeni bir araştırma yapılması gerektiğini söyledi.Ölümcül ve nadir bir tümör olan ve beyin nöronlarını çevreleyen glial hücrelerde oluşan glioma kanserine yakalananların hayatta kalma sürelerinin 12-18 ay olduğu biliniyor. AA

HRW raporu: Binlerce insan Erdoğan’a hareketten gözaltına alındı

HRW raporu: Binlerce insan Erdoğan’a hareketten gözaltına alındı İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) 2021 raporunda, ‘binlerce insanın sosyal medya paylaşımları nedeniyle, Cumhurbaşkanına hakaret ve terör propagandası yapmak suçlarından gözaltına alınma ve yargılanma riskiyle karşı karşıya kaldıklarına’ işaret edildi. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) 2021 raporunda Türkiye bölümü dikkat çekti. Raporda, hükümetin kamu ve devlet kurum, kuruluşlarını, iktidar üzerindeki denge ve kontrol mekanizmalarını ortadan kaldıracak ve kendi destekçilerine fayda sağlayacak şekilde yeniden biçimlendirdiğine işaret edildi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde muhalefet partilerinin etkisizleştirildiğine vurgu yapıldı. Raporda, ‘bu duruma rağmen İstanbul ve Ankara belediye başkanlıklarının muhalefetin elinde olduğuna’ vurgu yapıldı.YASALARIN ALELACELE GEÇİRİLMESİNE OLANAK TANIDI(HRW) 2021 raporunun Türkiye ile ilgili bölümünde, “Türkiye'de insan haklarına ve hukuk devletine yönelik saldırıların Covid-19 salgını sırasında da devam ettiği” belirtilerek, "MHP ile yapılan ittifak, uluslararası insan hakları hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerle çelişen yasaların meclisten alelacele geçirilmesine olanak tanıyor" ifadesine yer verildi.‘TEMELSİZ SUÇLAMALARLA TUTUKLANIYOR’Raporda, 'Erdoğan hükümetinin siyasi rakip veya muhalif olarak gördüğü kişileri', "Geniş tanımlı terörle mücadele yasası kapsamına giren temelsiz suçlamalarla tutukladığı, yargıladığı ve mahkûm ettiği" belirtildi.Raporun, "İfade, Örgütlenme ve Toplanma Özgürlüğü" başlıklı bölümünde ise Türkiye'de yazılı ve görsel medyanın çoğunluğunu hükümete yakın grupların oluşturduğuna vurgu yapılarak, "Bu satırlar yazıldığı sırada tahminen 87 gazeteci ve medya çalışanı, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle, terörle mücadele yasası kapsamına giren suçlardan tutuklu veya hükümlü olarak cezaevinde bulunuyordu" denildi.SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARI NEDENİYLE...Raporda, "Binlerce insanın sosyal medya paylaşımları nedeniyle, hakaret, Cumhurbaşkanına hakaret ve terör propagandası yapmak suçlarından gözaltına alınma ve yargılanma riskiyle karşı karşıya kaldıklarına" işaret edildi.KAVALA'NIN DURUMUNA İŞARET EDİLDİ2017 Kasım’ından bu yana tutuklu olan insan hakları savunucusu Osman Kavala hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, tutukluluğun siyasi nedenlerle sürdürüldüğü gerekçesiyle verdiği tahliye kararının görmezden gelerek uygulanmadığı bilgisine yer verildi.Hükümetin lezbiyen, gey, biseksüel ve transların kamuoyuna yönelik faaliyetlerini kısıtlayıcı yaklaşımının, onur yürüyüşü gibi etkinliklerin üst üste altıncı yılda da yasaklanması ve üst düzey devlet görevlileri tarafından yapılan homofobik konuşmalarla devam ettiği kaydedildi.Kaynak: DW Türkçe cumhuriyet.com.tr

Teyit Org inceledi: Melih Bulu'nun intihal yaptığınıdoğruladılar

Teyit Org inceledi: Melih Bulu'nun intihal yaptığını doğruladılar Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanan Prof. Dr. Melih Bulu'nun 2003 yılında teslim ettiği doktora tezinde intihal yaptığı iddialarını inceleyen doğrulama platformu Teyit.org, “Literatür taramasında yapılan intihaller, çalışmanın bilimsel araştırma etiği açısından sorunlu olduğunu ortaya koyar nitelikte” değerlendirmesini yaptı. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanan Prof. Dr. Melih Bulu'nun doktora tezinde intihal yaptığı iddialarını Teyit.org inceledi. Doğrulama platformu, Bulu’nun doktora tezinde Scribbr adlı intihal tespit uygulaması üzerinden yaptığı incelemede "yüzde 20 oranında benzerlik" tespit etti.Teyit.org'da yer alan incelemeye göre; Bulu’nun 2003 yılında teslim ettiği doktora tezinde, farklı çalışmalarla benzerlik gösteren kısımların tezin literatür taramasından oluşan ilk yarısında yer aldığı belirtildi. Haberde, "Bu bölümdeki birçok uzun alıntı tırnak içine alınmadan, yorumlanmadan veya doğru bir biçimde atıfta bulunulmadan doğrudan aktarıldığı için intihal yapıldığı söylenebilir. Literatür taramasında yapılan intihaller, çalışmanın bilimsel araştırma etiği açısından sorunlu olduğunu ortaya koyar nitelikte" ifadeleri yer aldı.Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’nde yazdığı doktora tezini Scribbr adlı intihal tespit uygulamasına yükleyen Teyit.org, 215 sayfalık tezin kapak, özet ve içindekiler kısmının yanı sıra, çalışmanın kaynakça ve ekler bölümünü de çıkararak 101 sayfayı taradı. Scribbr uygulaması, 2003 yılı sonrası Bulu’nun kendi doktora tezine referans vererek yaptığı farklı çalışmaları, 2003 yılı sonrası farklı kaynakların Bulu’nun doktora tezinden yaptığı alıntıları, Bulu’nun doğru bir biçimde atıfta bulunarak tezinde yer verdiği bazı alıntı kesitleri tespit etti ve bunları benzerlik olarak sıraladı.'TEZİN İKİNCİ YARISI ÖZGÜN İÇERİĞE SAHİP'İncelemede günümüzde üniversitelerin Scribbr benzeri bir sistem olan Turnitin üzerinden yaptığı intihal değerlendirmelerinde, genel olarak yüzde 10-15 civarında benzerliğin tolere edilebildiği belirtildi. Ancak bu benzerliğin de türüne göre değişebileceği ifade edildi. Tezde birçok uzun alıntı tırnak içine alınmadan, yorumlanmadan veya doğru bir biçimde atıfta bulunulmadan doğrudan aktarıldığı bu nedenle de tezin bu kısmında intihal yapıldığı belirtildi.Tezin ikinci yarısında doktora çalışmasında izlenen metodoloji, edinilen veriler ve elde edilen sonuçların akratıldığı ifade edilen haberde, bu bölümün özgün bir içeriğe sahip olduğunun altı çizildi. Yapılan intihalin çalışmada izlenen metodolojinin anlatıldığı veya erişilen bulguların sunulduğu bölümde olmadığını hatırlatıldı ve "Çalışma kısmının bu yönüyle özgün olduğu ifade edilebilir" denildi.Ancak, yüzde 20’ye varan benzerlik oranının böyle bir doktora tezinin günümüzde bilimsel araştırma etiğini izleyen herhangi bir üniversite tarafından onaylanmasının pek mümkün olmadığı ifade edildi. Boğaziçi Üniversitesi’nde de intihal durumunda hem lisans hem de lisansüstü öğrencilere çeşitli yaptırımlar uygulandığı hatırlatıldı. İNTİHAL İDDİALARI İÇİN 'İFTİRA' DEMİŞTİBulu, rektör olarak atanmasının ardından Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri tarafından protesto edilmiş çok sayıda öğrenci gözaltına alınmıştı. İntihal iddiaları da gündeme getirilen Bulu, bir televizyon programında, "Bir kere bu intihal meselesi iftira. Orada teknik bir şey gibi duruyor ama benim doktora tezimde literatür kısmı vardır. Oradaki her şey diğerlerinden alıntıdır. En sonunda kaynaklar yazılmıştır. Bütün dert tırnak içine almamış olmam. Bizim önümüzde böyle yapılacak diye bir format da yoktu. Formatlar sürekli değişir. Bunun birçok standardı var. İşin özü aldığınız şeyin kaynağını yazmış mısınız? Yazmışız sonuçta. Bununla ilgili önceden hazırlıklarımızı yaptık mütevelli ile beraber. Haliç Üniversitesi'nde orada herhangi bir yönetim boşluğu yok, sistem zaten gayet güzel çalışıyor" ifadelerini kullanmıştı.İncelemenin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.(Duvar) cumhuriyet.com.tr

Veterinere tecavüz olayında ikinci dava

Veterinere tecavüz olayında ikinci dava Ankara'da, veteriner Ç.B.'ye Prof. Dr. Hasan Bilgili ile birlikte cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla yargılanan yardımcısı veteriner hekim Serkan Durmaz hakkında yetkisiz tıbbı müdahalede bulunmaktan ikinci dava açıldı. Yargılanmasına başlanan Serkan Durmaz, serumu Ç.B.'nin bilgisi dahilinde alkolün etkisini azaltmak için verdiğini ileri sürdü. Ç.B. ise damar yolu açıldığında bilincinin kapalı olduğunu, serumu çıkarmak isteyince, sanığın kendisine küfür ve hakarette bulunduğunu iddia etti. Prof. Dr. Hasan Bilgili, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi'nde öğretim üyesi olduğu 2019 yılı Nisan ayında, kendisine ait hayvan hastanesinde çalışan veteriner Ç.B.'ye cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla gözaltına alınıp tutuklandı, daha sonra savcılık tarafından re'sen tahliye edildi.Olayla ilgili idari soruşturma kapsamında üniversitedeki görevinden çıkarılan Bilgili ile yardımcısı veteriner hekim Serkan Durmaz hakkında ‘cinsel istismar’, jinekolog Dr. Hüseyin Şenyurt hakkında ‘delilleri yok etme’ suçundan dava açıldı. Tutuksuz 3 sanığın Ankara 31'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanması sürüyor.İKİNCİ DAVA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNDECinsel istismarla ilgili görülen davada sanık Serkan Durmaz, olay günü Ç.B.’ye alkolün etkisinden kurtulması için damar yolu açarak serum verdiğini söylemişti. Ç.B.’nin avukatı, Durmaz hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına, cinsel saldırı suçundan sonra müştekiyi etkisiz hale getirmek amacıyla damar yolu açarak, serum enjekte ettiği yönünde şikayette bulundu. Yürütülen soruşturma kapsamında, Serkan D. hakkında ‘Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’a aykırılık (yetkisiz tıbbi müdahale) suçundan  5 yıl hapis istemiyle ikinci dava açıldı.'AMACIM YARDIM ETMEKTİ'Ankara 45’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nde tutuksuz yargılanan Serkan Durmaz, "Damar yolu açıp, serum taktım. Serumun içinde izotonik tuzlu su vardı. Bu işlemi yaparken bilinci yerindeydi. Alkol komasında değildi. Ben de sağlık ekibi çağırmak yerine durumun acil olduğunu düşünerek işlemi kendim yaptım. Bu işlemi yapmamam gerektiğini bilmiyordum. Amacım yardım etmekti. Suç işleme kastı ile hareket etmedim. Beraatımı talep ediyorum" ifadelerini kullandı.Sanık avukatı da müvekkilinin, müştekinin bilgisi dahilinde alkolün etkisinden kurtulabilmesi için serumla sadece izotonik su verdiğini, başka herhangi bir ilaç vermediğini iddia ederek, müvekkilinin bu eyleminin ilk yardım yönetmeliği kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.'SERUMU ÇIKARMAK İSTEDİĞİMDE SANIK HAKARET ETTİ'Ç.B. ise o gece Hasan Bilgili tarafından zorla alkol içirilerek cinsel istismara uğradığını belirterek, "Uğramış olduğum saldırının etkisiyle kendimden geçmişim. Gözlerimi açtığımda nöbetçi veteriner odasında koltukta uzanır vaziyette kendime geldim. Koluma damar yolu açılmış ve serum takılmış olduğunu gördüm.Odada propofol isimli ilacı gördüm. Daha önce bu odada ne serum ne de bu ilacın bulunduğunu görmedim. Serumu çıkarmak istediğimde sanık bana küfür ve hakaret etmeye başladı. ‘Bizim elimiz kolumuz uzundur, seni öldürürüz’ dedi. Bana zorla damar yolu açarak serum veren sanıktan şikayetçiyim" dedi.  Ç.B.’nin avukatı da, eylemin basit bir serum takma olayı olmadığını, suçu örtbas etme amacıyla yapıldığını belirterek sanığın cezalandırılmasını istedi.MAHKEME, ADLİ TIP KURUMU’NDA GÖRÜŞ SORDUAra kararını açıklayan mahkeme, dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek, sanığa isnat edilen damar yolu açma ve serum enjekte etme eyleminin hasta tedavi etme kapsamında ve sanığın yetkisi dahilinde olup olmadığı hususunda görüş sorulmasına karar vererek, duruşmayı erteledi.  DHA




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter