Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Sunday, 03.16.2025, 11:24 PM (GMT)

News - Haberler

TÜGVAİl Başkanı, AKP’li siyasetçilerin nasıl rüşvet aldığınıanlattı

TÜGVA İl Başkanı, AKP’li siyasetçilerin nasıl rüşvet aldığını anlattı Hakkâri ve ilçelerinde, AKP’li yöneticilerin yapılan atamalardan rüşvet aldığı ve ihalelerde yolsuzluk yapıldığına ilişkin sosyal medyada 2 ayrı ses kaydı ortaya çıktı. Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Hakkari İl Başkanı ve Yüksekova İmam Hatip Lisesi Müdürü Mustafa Can’a ait olduğu iddia edilen ses kaydında, AKP Hakkâri İl Başkanı Emrullah Gür ve iş insanı N.S’nin de aralarında bulunduğu bazı kişileri ihalelerde ve atamalarda nasıl rüşvet alındığını anlatılıyor.Can’ın konuşmasının ortaya çıkması sonrası AKP İl Başkanı Emrullah Gür, ses kayıtlarını yayan kimi sosyal medya kullanıcıları ve ses kaydında konuşan kişiler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. 16 Aralık 2020 tarihli suç duyurusunda, ses kaydını paylaşan sosyal medya kullanıcılarının, “hakaret”, “iftira” ve “hedef gösterme” suçlamalarıyla cezalandırılması talep edildi. Mustafa Can ise ses kayıtlarının montaj olduğunu öne sürdü. cumhuriyet.com.tr

BoğaziçiÜniversitesiöğrencilerineİTÜ, AnkaraÜniversitesi ve 9 Eylül’den destek

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine İTÜ, Ankara Üniversitesi ve 9 Eylül’den destek Ankara Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencileri, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Melih Bulu’nun atanması ile protestolara başlayan Boğaziçi öğrencilerine destek için eylem düzenledi. Üniversitelerin bilimsel üretimin merkezi olduğunu, akademik özerkliğini ve demokratik yapısını korumak zorunda olduğunu savunan İTÜ’lü öğrenciler, açıklamanın ardından forum düzenlediİSTANBULAKP’li Prof. Dr. Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanmasına ilişkin Boğaziçili ve İstanbul Teknik Üniversiteli (İTÜ) öğrencilerin çağrısıyla dün İTÜ Rektörlüğü binası önünde bir araya gelen öğrenciler protesto eylemi düzenledi. İTÜ’lü öğrenciler adına yapılan basın açıklamasında Boğaziçili öğrencilerle birlikte dayanışmanın büyütüleceği belirtildi. Açıklamada “Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan Melih Bulu, doğrudan iktidarın içinden gelen, uzun yıllar AKP’de çalışma yürütmüş, milletvekili adayı olmuş, hatta AKP Sarıyer İlçe Teşkilatı’nın kurucularındandır. Bu örnek, AKP’nin üniversitelere rektör olarak bağımsız kişileri değil, kendi siyasi yapısını temsil eden kişileri atadığının açık bir kanıtı niteliğindedir. Bu durumun sadece Boğaziçi Üniversitesi ile sınırlı olmadığının İTÜ öğrencileri olarak farkındayız. Bize bu gerçeği tekrar hatırlatan Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin mücadelesini sahipleniyoruz” denildi.ANKARAAnkara Üniversitesi (AÜ) öğrencileri, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Melih Bulu’nun atanması ile eyleme başlayan Boğaziçi öğrencilerine destek için eylem düzenledi. Öğrencilerin, üniversitenin Tandoğan kampüsü önünde yapılacağını duyurduğu eylem öncesi kampüs polis ablukasına alındı. Polis, bazı öğrencilerin GBT’sini kontrol ederken, eyleme izin verilmeyeceğini belirtti. Öğrenciler, bunun üzerine eylemi rektörlük önünde gerçekleştirdi. “Kayyım rektörlere karşı yaşasın üniversite dayanışması” sloganı ile düzenlenen basın açıklamasında, “Boğaziçi öğrencilerinin talepleri bizim taleplerimizdir. Necdet de Verşan da, Melih de gidecek. Yaşasın öğrenci dayanışması” denildi. Öğrenciler, eylem boyunca “Mesele Boğaziçi değil sen hâlâ anlamadın mı?”, “Melih, Verşan, Necdet; yıkacağız elbet” ve “Kayyım istifa” pankartları taşıdı. ODTÜ Rektörü Verşan Kök, rektör seçimlerinde ikinci olmasına karşın atanması, AÜ rektörü Necdet Ünüvar ise eski AKP milletvekili olması nedeniyle öğrenciler tarafından tepki çekmişti.İZMİRHasanağa Parkı’nda dün düzenlenen eylemde konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri, Boğaziçili öğrencilerin direnişinin yanında olduklarını belirterek “Ferman sarayın, üniversiteler bizimdir” pankartı açtı. İzmirli öğrenciler adına yapılan açıklamada, Ege Üniversitesi Rektörü Necdet Budak’ın da AKP geçmişi olduğu hatırlatılarak “Bizi bir araya getiren, demokratik, katılımcı, eşitlikçi, özerk ve özgür üniversite isteğimizdir. Öğrencileri birbirlerinden başka kimse anlayamaz, hele atanmış rektörler hiç anlayamaz. Bizler, ‘intihalsiz, torpilsiz’ olarak görevini gerçekleştiren hocalarımızla kendi sorunlarımızı çözeceğiz” denildi. cumhuriyet.com.tr

İki katliamın patlayıcılarınıtemin eden teröristin adıdava dosyasında yok

İki katliamın patlayıcılarını temin eden teröristin adı dava dosyasında yok İçişleri Bakanlığı, 10 Alman vatandaşın hayatını kaybettiği Sultanahmet ve 33 kişinin hayatını kaybettiği Suruç katliamının patlayıcılarını temin eden IŞİD terör örgütü üyesi şüpheli Azzo Halaf Süleyman’ın Urfa’da yakalandığını açıkladı. Artıgerçek’e konuşan Suruş katliamı avukatı Sezin Uçar yakalandığı açıklanan ismin daha dava dosyasında adının geçmediğini belirterek, “Patlayıcıları temin ettiğine kadar bilinen bir isim neden kamuoyundan gizli tutuldu ve yargılanması yapılmadı? Peki bu kadar bilinen bir isim şimdiye kadar neden yakalanmadı?” dedi.‘MAHKEME ISRARLA REDDETTİ!’Suruç katliamı dosyasında sadece 3 kişinin adının geçtiğinin altını çizen Uçar, katliamın faillerinin araştırılma taleplerinin ısrarla reddedildiğini anımsatarak, “Madem bu isim patlayıcıları temin eden kişiydi ve bu kadar bilinen bir isimdi neden hakkında soruşturma yapılması engellendi. Neden kamuoyundan gizli tutuldu ve biz bu ismi ilk kez duyuyoruz? Bu katliamı sadece 3 kiş yapmadı. Mahkeme ısrarla yargılamayı genişletmek istemedi. Fakat bugün hiç bir dosyada adı geçmeyen birini ‘yakaladık’ diyorlar anlamış değiliz” ifadelerini kullandı. cumhuriyet.com.tr

Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi, Yenice’deki arazinin statüsünüdeğiştirdi

Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi, Yenice’deki arazinin statüsünü değiştirdi Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi, Yenice Cemevi’nin bulunduğu arazinin imar planlarına ibadethane olarak işaretlenmesini oy çokluğuyla kabul etti. Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi böylece, cemevlerinin arazilerini imar planına ibadethane olarak işaretleyen ikinci belediye meclisi oldu. İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi benzer bir karar almıştı.Yenice Mahallesi’ndeki cemevinin yönetimi, cemevi arazisinin imar planlarına eğitim ve kültür alanı olarak değil, ibadethane olarak işaretlenmesine ilişkin itirazını İmar Komisyonu’na sunmuştu. İmar Komisyonu bu konudaki kararı belediye meclisine bıraktı. Belediye meclisi ocak ayı oturumunda HDP’li meclis üyesi Ali Tanrıverdi, cemevlerinin Alevilerin ibadethanesi olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtti. CHP’li Özgür Emire de “Bizlere sizin yaptığınız ibadet değil denilemez” dedi. MHP ve AKP grupları adına söz alan Mahmut Tat ise cemevlerinin kültür ve sanat merkezi olduğunu iddia etti. Tat, cemevleriyle ilgili Ankara’nın karar alması gerektiğini, belediye meclisinin böyle bir karar alamayacağını iddia etti. Bunun üzerine CHP’li Yenişehir Belediye Başkanı Abdulllah Özyiğit, “Kimse kimsenin ibadetini nerede yapacağına karar veremez” dedi. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer de meclisin sadece imar planıyla ilgili karar alacağına dikkat çekti ve kendi görüşünün de cemevlerinin imar planlarına ibadethane olarak işlenmesi yönünde olduğunu kaydetti. Abidin Yağmur

2020’de toplam 1 milyon 238 bin 814 yurttaş, kısaçalışmaödeneği aldı

2020’de toplam 1 milyon 238 bin 814 yurttaş, kısa çalışma ödeneği aldı Günlük 39.24 lira nakdi ücret desteği almaya hak kazanan emekçi sayısı, Aralık 2020’de kasım sonuna göre 127 bin 66 kişi artarak 2 milyon 291 bin 754 kişiye yükseldi. Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) 2020 Aralık ayıyla ilgili “İşsizlik Sigortası Fonu Bülteni”, resmi verilerine yansımayan “işsiz”lerin bir kısmının durumunu bir kez daha ortaya koydu. Bunu en iyi ortaya koyan veri ise salgın nedeniyle 17 Nisan 2020’de başlatılan işten çıkarma yasağı sonrası ücretsiz izne çıkarılanların sayısı. Bu durumda olan ve günlük 39.24 lira nakdi ücret desteği almaya hak kazanan emekçi sayısı, 2020 NisanAralık döneminde 2 milyon 291 bin 754 kişiye yükseldi. Bu sayı nisan-kasım döneminde 2 milyon 164 bin 688 kişi idi. Yapılan ödeme tutarı ise nisan-kasım döneminde 6.4 milyar TL iken nisan-aralık döneminde 7.2 milyar TL’ye ulaştı.1 MİLYONU AŞKIN İŞÇİİŞKUR verilerine göre:- 2020 Kasım ayında önceki dönemden ödemesi devam edenlerle birlikte toplam 1 milyon 238 bin 814 kişiye kısa çalışma ödeneği verildi. - Geçen yılki kısa çalışma ödemeleri, toplam 25.3 milyar TL oldu. Bu tutar, yılın ilk 11 ayında 23.4 milyar lira idi. - Aralık ayında işsizlik sigortası ödeneği alan işçi sayısında düşüş gözlemlendi. Buna göre, 2020 Aralık’ta önceki dönemden ödemesi devam edenlerle birlikte işsizlik sigortası ödeneği alan işçi sayısı 207 bin 263 kişi oldu. Bu sayı bir önceki ay 255 bin 771 kişi idi. - Bu ödeneği alanların sayısı mart ayında 594 bin 577 kişiydi. - İşsizlik ödeneği ödemeleri ise 2020’de toplam 6.2 milyar TL oldu. Söz konusu ödemeler, yılın ilk 11 ayında 5.9 milyar lira idi. cumhuriyet.com.tr

Prof. Dr.Şenol Babuşcu, takipteki krediler sorunun büyüdüğünübelirtti

Prof. Dr. Şenol Babuşcu, takipteki krediler sorunun büyüdüğünü belirtti Başkent Üniversitesi Finans ve Bankacılık Bölümü Başkanı Prof. Dr. Şenol Babuşcu’ya göre takipteki krediler sorunu da büyüyor. Başkent Üniversitesi Finans ve Bankacılık Bölümü Başkanı Prof.Dr. Şenol Babuşcu, bankacılık sektörünün 2021’de “kârsızlık” baskısıyla karşı karşıya kalacağını açıkladı. Babuşcu, takipteki krediler sorununun ise sürekli ötelendiğini, çözüm için bir çalışma olmadığını söyledi. Bankacılık sektörünün görünümü ve bu yıla ilişkin beklentileri değerlendiren Babuşcu, hükümetin pandemi krizini bankalar üzerinden yönetmeye çalıştığını belirtti. Geçen sene çok düşük faizle uzun vadeli kredi verildiğini, şu anda ise kısa vadeli yüksek faizle mevduat toplandığını hatırlatan Babuşcu, bunun da sektörün bilançosunu baskıladığını kaydetti. “Diğer ülkeler pandemi nedeniyle vatandaşlarına para verdi, biz kredi verdik” diyen Babuşcu, “Kredilerden hemen henen tüm sektör zararda. Bu yük 2021’de devam edecek” diye konuştu. Babuşcu, şöyle devam etti: “Bankalar ciddi kârlılık sorunu yaşıyorlar. 160 milyar lira civarında batık var. Ama canlı krediler içinde de 360 milyar TL civarı batık olduğu tahmin ediliyor. Bu da toplamda 520 milyar TL batık olduğu anlamına geliyor ve sadece 93 milyar liraya karşılık ayrılmış durumda. Bu da ciddi bir sorun” diye konuştu. cumhuriyet.com.tr

4 kişilik bir aile, haberleşme gideri için devlete aylık 63.27 TL vergiödüyor

4 kişilik bir aile, haberleşme gideri için devlete aylık 63.27 TL vergi ödüyor Türkiye’de 2020 yılında evlerinde bir sabit telefon ile genişbant internet aboneliği bulunan ve her bireyi cep telefonu hattı sahibi olan 4 kişilik bir ailenin yıllık ortalama haberleşme gideri, vergiler dahil ortalama 3 bin 736 TL oldu. Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği’nin (TELKODER) ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) yayımladığı verilere göre:- Sabit telefona vergiler dahil aylık ortalama 42.37 TL ödeniyor. - 3 GSM operatörü abonelerinin ortalama aylık ödemeleri ise, vergiler dahil 49.89 TL. - Sabit internet bağlantısı için aylık ortalama vergiler dahil 69.48 TL ödeniyor. - Bu giderlerin hepsinden yüzde 18 KDV’nin yanı sıra, sabit ve mobil haberleşme hizmetleri ve sabit ve mobil internet hizmetleri için yüzde 7.5 Özel İletişim Vergisi (ÖİV) devlete aktarılıyor. - Giderlerdeki internet payının ve vergisinin artacağı öngörülüyor. Bu durumun 2021 yılı haberleşme giderlerinde de artışlara neden olacağı vurgulanıyor.TELKODER Başkanı Halil Nadir Teberci, “Döviz kurlarının ve sektörde yapılan zamların etkisiyle giderler arttı. Kullanıcıları yüksek vergiler de epey zorluyor” diye konuştu. cumhuriyet.com.tr

Dünya turizminin 2020’de 1 trilyon dolar kaybettiğiöngörüldü

Dünya turizminin 2020’de 1 trilyon dolar kaybettiği öngörüldü Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz, Dünya Turizm Örgütü’nün (UNWTO) 2020 yılı verilerini göre, seyahate çıkamayan 1 milyar turistin turizm sektörünü 1 trilyon dolar kayba uğrattığını açıkladı. Yavuz, bugüne kadar 100 milyon kişiye bulaşan ve yaklaşık 2 milyon kişinin hayatına mal olan koronavirüs pandemisi tahribatlarının gittikçe ağırlaştığını söyledi. En büyük kaybın 185 milyar dolarla ABD’de olduğunu belirten Yavuz, bu ülkeyi 56.7 milyar dolar kayıpla İspanya’nın, 50.4 milyar dolarla Fransa’nın izlediğini söyledi.31 MİLYON TURİST HEDEFİYavuz, 2021’de “aylardır dört duvar arasına sıkışmış” ve “bir an önce kendisini bir yerlere atmayı düşünen” 1 milyar turist olacağını savundu. Dünya turizm pastasındaki payı yüzde 3 olan Türkiye’nin tablolardaki yerinin yeniden şekilleneceğini belirtti. Bu süreçte yakın, güneşli, ferah, sağlık altyapısı kuvvetli ülkelerin öne çıkacağını kaydeden Yavuz, özellikle Adalar, Adria Kıyıları ve Türkiye’nin de içinde olduğu Akdeniz ve Doğu Akdeniz ülkelerinin daha çok şansı olduğunu ileri sürdü. Öte yandan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye’nin bu yıl 31 milyon turist, 23.3 milyar dolarlık da turizm gelirini aşmayı hedeflediğini söyledi. Ersoy, “Açıkçası V çıkış bekliyoruz, vaka sayıları hızlı şekilde aşağıya iniyor. Mart ayında vaka sayısında 2 bin, nisanda binli rakamlara aşılamanın da etkisiyle ineriz diye hedefliyoruz. Nisan ayı itibarıyla sezonun açılacağını düşünüyoruz” diye konuştu. cumhuriyet.com.tr

TMD Başkanıİzzet Stamati uyardı: Daha fazla mağaza kapatmalarıgörebiliriz

TMD Başkanı İzzet Stamati uyardı: Daha fazla mağaza kapatmaları görebiliriz TMD Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Stamati: Türkiye’de şirketler İMECE usulü birbirinin elinden tutarak yardımlaşarak, birbirlerini idare ederek bugünlere geldi. Hakikaten kârlılık kalmadı. Satışlar Ancak günü kurtarmaya yetiyor. Tescilli Markalar Derneği (TMD) Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Stamati, ciroların yüzde 70’in altına düşmesi durumunda gemiyi yüzdüremeyeceklerini belirterek, satışların ancak günü kurtarmaya yettiğini söyledi.“Döviz kurunun da TL’nin de aşırı değerlenmesi kesinlikle ne ihracatçı ne de ithalatçı için faydalı. Hepimizin dengesi bozuluyor” diyen İzzet Stamati ile tescilli markaların yaşadığı sorunlar ve lüks tüketimi konuştuk.- 2020 yılı bitti, sektörünüz açısından bir hasar tespiti yaptınız mı?Yapmadık çünkü hala hasar bitmiş değil. Evet zararlar var. Gemi giderken birden bire rotayı çevirmek çok zor. Hasarı ancak kriz bitince göreceğiz. Mağaza kapanmaları olacak ya da e-ticarete kayacak.- Birleşmiş Markalar Derneği’ne göre dernek üyesi markaların 2020 ciroları 2019’un yüzde 60'ında kaldı. Firmaların ayakta kalabilmesi için ciroların yüzde kaç olması gerekiyor?Maksimum yüzde 30 ciro kaybı olursa gemiyi yüzdürebiliriz. Ciroların yüzde 70’lerde kalması gerekiyor. Biz lüks markalar sadece iç piyasaya hitap etmiyoruz. Turist alışverişleri de önemli.- Pandemi lüks alışverişi nasıl etkiledi?İlk aşamada sadece temel ihtiyaç ürünleri alındı. Ama e-ticaretin devreye girmesiyle mayıstan itibaren lüks tüketim alışverişi de artışa geçti. Haziranda AVM’lerin açılmasıyla satışlar hızlandı.- TMD ne kadarlık ekonomiyi temsil ediyor?600 milyon dolarlık bir hacim yaratıyoruz. 5 bin çalışan ve 500 civarı mağazayı barındırıyoruz.İhracatta da çok önemli bir paya sahibiz. Tax-free (Vergisiz Alışveriş) rakamlarına göre 200 milyon dolar civarında ihracatımız var. Markaların Türkiye’de üretimleri de var. Orada da minimum 150 milyon dolarlık ihracatları var. Bu markaların ithalatta bu kadar zorlanması ülke ekonomisine faydalı değil. İthalatta kolaylık ve imtiyaz bekliyoruz.AYAKKABIDA TEHLİKE- Nasıl bir kolaylık?Testlerde çok canımız yanıyor. Tareks testi çıkacak. 1 Ocak’ta yürürlüğe girecekti 1 Mart’a ertelendi. Bu testler ciddi maliyet getirecek. Mesela bir ayakkabıda 26 parça var. Her parça için 60-70 Avro test parası alınacak. 30 bin Avro’luk ürün getirmişsiniz minimum 6-7 bin Avro test parası vermek zorunda kalacağız. Bunlar maliyetleri çok etkileyecek. Bu özellikle ayakkabı ithalatını engelleyecek kadar maliyet getirecek.Vergileri koyarken sadece ithalatı kısıtlayayım diye değil, ne getiriyor ne götürüyor diye bakmak lazım. Tareks testlerinde oran indirilmeli.- Bu dönemde AVM’lerden ciddi kira destekleri aldınız, bunlar devam ediyor mu?Bugünlere AVM’lerin çok ciddi destekleriyle geldik. AVM’lerin de döviz cinsi kredi borçları var. Bizim kiralarımız nasıl ki TL’ye döndü onların da borçlarında bir yapılandırmaya gidilmesi talebi var. Bu yerine getirilmeli.İMECE USULÜ YARDIMLAŞTIK- Birçok ülke pandemide hibe şeklinde yardımlarda bulundu, Türkiye’de kamunun destekleri ne kadar yeterli oldu?Pandemi döneminde kira ve stopaj indirimlerinin devam etmesi ya da en az 3-4 ay alınmaması gerekiyor. Başka ülkelerde kira yardımları yapıldı, bizde de yapılmalıydı. Burada şirketler İMECE usulü birbirinin elinden tutarak yardımlaşarak, birbirlerini idare ederek bugünlere geldi. Hiçbir AVM’nin kapanmasını istemeyiz. Hiç bir AVM’de 10-20 mağazanın aynı anda kapanmasını istemez. Yemek alanlarının kapalı olması AVM’lerin çekimini yüzde 20 düşürüyor. Her bir sektörün birbirinin elinden tutması ve yaşatması gerekiyor. Bunun için de çabalıyoruz.- Bu çaba ne kadar sürer?AVM’ler de bizler de tekneyi yüzdürmeye çalışıyoruz.HEM VERGİ HEM KUR ARTTI- Mağaza kapanmalar olacak mı?Mağaza kapanmaları olacak mı tabi ki olacak. Özellikle turiste bağlı AVM’lerde sorun olacak. Kiralar da yüksek olduğu için mağazalarını kapatanlar olacak. Şu anda olmasa bile kışlık sezonunun bitmesinden sonra daha fazla mağaza kapatmaları görebiliriz.Bu tarz krizler bazı firmalar için fırsat oluyor. Kiralar düşebiliyor, giremediğiniz AVM’lere girebiliyorsunuz. Biz bu yaz döneminde 3 yeni mağaza açtık 30 mağazaya çıktık.- Bu dönemde ürün temininde sıkıntı yaşadınız mı?Pandemi tam yaz sezonunun başladığı döneme denk geldi. Bizim gümrükte bekleyen mallarımız vardı. Ekonomi birden bire kapanınca biz dedik ki paramızı efektif kullanalım, kredi, çek, yurtdışı ödemelerine yönlendirelim dedik. Gümrükteki malları mağazalar kapalı olduğu için çekmedik. Fakat aniden 12 Nisan’da bir kararname çıktı gümrükte kalan malların bile vergisi arttı. Hem döviz arttı hem vergi arttı. Orada ciddi anlamda maliyet artışı yaşadık. Tedarikçilerimize dedik ki bize bu yaz için daha fazla mal göndermeyin. Kimisi kabul etti kimisi kabul etmedi.HEPİMİZİN DENGESİ BOZULUYOR- Döviz kuru da çok hareketliydi bu nasıl yönettiniz süreci?Bir ürünün 100 TL satış fiyatı varsa 120 TL etiket koyarsanız satamazsınız. Bazı ürünlerde zararına satış yaptık. Dövizin de TL’nin de aşırı değerlenmesi kesinlikle ne ihracatçı ne de ithalatçı için faydalı. Hepimizin dengesi bozuluyor.- Var mı ideal bir kur seviyeniz?Dolar için 7.50. Avro’da ise 8.90 civarı uygun. Maliyetleri yapabilmek için bu seviyelerde olmalı.- Sektörde kârlılık var mı?Hakikaten kârlılık kalmadı. Maliyetler satışlar belli. Ancak günü çevirmeye yetiyor.- Üyelerinizin büyük bölümü ithalatçı, nisan ayında gümrük vergilerinde artışlar yaşandı, bekliyor muydunuz?Kesinlikle sürpriz oldu. Hatta dernek olarak vergi artışından 2 gün önce Ticaret Bakanlığı’na şu anda elimizdeki nakit akışını bozmamak adına gümrük vergilerinin eylül ekim kasım döneminde ödenmesi için yazı yazmıştık. Ama 2 gün sonra vergilerin arttığını duyduk.Vergilerin yükselmesi ürünlerin fiyatlarının yükselmesine sebep oluyor. Örneğin ithal x ürün orijinal ülkeye göre yüzde 30-40 daha pahalı oluyor. Bu nedenle turist ürünü pahalı bulup almıyor. Yerli müşteri de yurtdışına çıktığında alıyor ya da e-ticaretle dışarıdan getiriyor. Bu da ülkenin döviz kaybetmesine neden oluyor. İthalat vergileri çok arttığı için STAMATI’S adıyla kendi markamızı yarattık ve ilk mağazamızı da açtık.- Cirolar düşüyor, kârlılık yok, kredi bulmak zor, destekler yetersiz, bu işi daha böyle ne kadar götürebilirsiniz?Yine İMECE usulü yardımlaşarak. Bankadan değil devletten değil. Belki tedarikçilerden ödeme vadelerini 2-3 ay uzatarak bu süreçten çıkacağız.- 2021 planlarını yapabildiniz mi?Aşılamalar olursa rahatlama olacaktır. İkinci yarıdan itibaren hızlanacağımızı düşünüyorum. Yaz sezonu normal bir sezondan adet bazında yüzde 10-15 daha düşük olabilir diye hesaplamaları yapıyoruz. 2022’de, 2019 cirolarının üstüne çıkabileceğimizi düşünüyoruz.- Ne tür riskler olabilir?Döviz riskimiz var. Hastalığın daha kötü hale gelmesi de bir risk. Yeni bir kapanma durumu. AVM’lerin kapanma riski olabilir. Çok ciddi sayıda AVM’nin bankalara borçlu olduğunu biliyoruz. Hatta bazı AVM’lerin bankalara geçeceği konuşuluyor.SÜREKLİ İNDİRİM İSTİYORUZ- İş yaptığınız yabancı firmalardan Türkiye ile ilgili ne tür şikayetler alıyorsunuz?Biz onlardan ürün aldığımızda sürekli indirim istiyoruz. Diyoruz ki ülkemizde vergi yüksek, devaülasyon oluyor, enflasyon, faiz oranları yüksek. Biz Türk müşteriler sürekli ağlayan konumdayız. Onlar sürekli bir şeyler talep etmemizden çok rahatsız oluyorlar. Gümrükler, vergilerle ilgili şikayetleri var.- Finansmana erişim konusunda sıkıntılar yaşıyor musunuz, üyelerinizin borçluluk seviyesi nedir?Türkiye’de firmaların kendi sermayesiyle iş yapma yeteneği çok düşük. İş genelde krediyle dönüyor. Bu dönemde bankalar kolay kolay para vermiyor. Faizler de yüzde 25 seviyesinde.- Taklit ürün konusunda bir mesafe kaydedilebildi mi?Taklit üründe Çin ve İran’dan sonra üçüncüyüz. Bir çözüm bulunması lazım. Şehriban Kıraç

Emekli askerlerden‘suikast teknikleri’eğitimi veren SADAT içinçağrı

Emekli askerlerden ‘suikast teknikleri’ eğitimi veren SADAT için çağrı Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski başdanışmanı Adnan Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu SADAT’ın “suikast tekniği” ve “gayri nizami harp” eğitimleri vermesini “mahzurlu” olarak nitelendirerek, “Bu şirket soruşturulmalı, hatta kovuşturulmalıdır. Cumhuriyet hukukunun buna tedbir getirmesi gerekmektedir” dedi. Emekli Kurmay Albay Murat Tulga ise İçişleri ile Milli Savunma bakanlıklarının bu konuda açıklama yapması ve takipçisi olması gerektiğine işaret etti. Cumhuriyet; Erdoğan’ın eski başdanışmanı olan Adnan Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu ve dönemin AKP hükümetinde yer alan yetkililerin isteği üzerine kurduğunu açıkladığı SADAT’ın “suikast tekniği” ve “gayri nizami harp” hizmetleri verdiğini ve İslama dayalı konfederasyon kurulması öngörülen konferans düzenlediğini duyurmuştu. SADAT’ın bu “hizmet ve kararlarına” yönelik açıklama yapılmazken, SADAT’a ilişkin geçmişte verilen soru önergelerinin de yanıtsız kaldığı ortaya çıkmıştı. Cumhuriyet’e konuşan Yavuz, TSK dışında bir kuruluşun bu tarz eğitimler vermesinin “mahzurlu” olduğunu vurgulayarak, “Her şey devletin kontrolü altında olmalı. Bu tür şirketlerin hangi istikamete nasıl meyledebileceği konusu belirsizdir ve hukuk devletinin kurallarının zorlanmasıdır” dedi. Türkiye’nin bir hukuk devleti olarak kalmak durumunda olduğuna işaret eden Yavuz, “Tanrıverdi’nin Cumhuriyet’e karşı olduğunu ve dikkatle takip edilmesi gerektiğini” söyledi. Yavuz, SADAT’ın “soruşturulması, hatta kovuşturulması” gerektiğine de dikkat çekerek şunları kaydetti: “İktidarın gidişatına bakarsanız, SADAT’ın düşünceleriyle paralellik içinde olduğunu görürsünüz. İktidarın mecburiyetlerine bakarsanız, SADAT’ın görüşlerine aykırı bir tutum takındığını görürsünüz. SADAT, geçmişte ülkenin eyaletlere bölünmesini istedi. Türkiye bugün, merkezi bir yönetimin daha çok hissedildiği bir strateji yürütüyor. Bu ikircikli yapı sürdüğü sürece Türkiye’de önemli bir rejim sorunu olduğu anlamına gelir. Tehlikeli bir durumdur. Cumhuriyet hukukunun buna tedbir getirmesi gerekmektedir.”‘ABESLE İŞTİGAL’Emekli Kurmay Albay Murat Tulga ise “gayri nizami harp” konusunun, tamamen silahlı kuvvetlerin kafa yorduğu ve kafa yorması gereken bir konu olduğunu vurgulayarak, “bu durumun sivil bir organizasyon tarafından ele alınmasının ve görüş dahi bildirilmesinin abesle iştigal olduğunu” söyledi. Kozmik Oda davası ile FETÖ’cü hâkim ve savcılar tarafından Türkiye’nin gizli bilgi ve belgelerine sahip olunduğuna dikkat çeken Tulga, “İslami ideolojiyi yönlendiren siyasi iktidarın bu konudaki ilgisi ilginç. Kozmik Oda açılıp bilgiler elde edilmeye çalışıyor, diğer yandan hâlâ sivil kuruluşlar tarafından bu konu gündemde tutulmaya çalışıyor. Bu önemli bir ilişki” dedi. Silahlı kuvvetlerin geldiği konum itibarıyla siyasallaştığını, askeri birliklerde siyasi konuşmalar dahi yapıldığını vurgulayan Tulga, “SADAT kim oluyor? Bunu muhakkak sormak gerekiyor. Bu organizasyonun, Genelkurmay’ın MSB’ye bağlanması gibi daha önce beyin fırtınalarında tartıştığı ve ‘silahlı kuvvetler ilişkileri böyle olmalı’ dediklerinin yüzde 90-95’i şu anda olmuş vaziyette. İçişleri ile Milli Savunma bakanlıklarının açıklama yapması ve takipçisi olması lazım. Gayri nizami harp ve suikast teknikleri hizmetleri, haddi ve boyutu aşmak demek. Bu konuda mutlaka soruşturma ve Meclis araştırması yapılması gerekir. Eski Genelkurmay olsa, 50 kere suç duyurusunda bulunurdu. Muhalefetin gündeme getirmesi lazım” ifadelerini kullandı. cumhuriyet.com.tr

Öncüaydınımız Sabahattin Eyüboğlu’nu saygıve teşekkürle anıyoruz

Öncü aydınımız Sabahattin Eyüboğlu’nu saygı ve teşekkürle anıyoruz 13 Ocak 1973’te uğurladığımız öncü aydınımız Sabahattin Eyüboğlu’nu saygı ve teşekkürle anıyoruz. Sabahattin Eyüboğlu denince akla ilkin çevirmenliği geliveriyor, gelebilir elbette, göz nurunu dökmeseydi Hamlet’i böyle bilir miydik? Evet, severdik Hamlet’i de böyle sever miydik? İyi kitap okumak yoluna girenlerin bazı çeviri insanlarımızı izlemesi iyi yöntemdir, onlar ne çevirdiyse iyi kitaptır çünkü. Rekin Teksoy, Azra Erhat, Sait Maden gibi değerlerimizle oluşacak listede başı çekenlerdendir Eyüboğlu. Dünya döndükçe, insanlık birikimi ürünlerini ortaya koydukça, her doğan insanın anlamını kendi varoluşuyla aramak zorunluluğu sürdükçe yeni çeviriler yapılacak, yapılmalıdır da. Yine de “İlahi Komedya” Rekin Teksoy’dan okunduğunda, “Cyrano de Bergerac” Sabri Esat Siyavuşgil’in, Hamlet ise Sabahattin Eyüboğlu’nun çevirisiyle oynandığında başka... Böyle çevirmenlerimizin telif eserleri, kültür sanat uğruna başka uğraşıları da izlenmeli diye önermek en doğrusu aslında, nitelikli bir düşünsel, yaratımsal yolculuk rotası için.ATATÜRK’ÜN GÜR ALEV ÇOCUĞUSabahattin Eyüboğlu, Atatürk’ün yurtdışına kıvılcım olarak gönderdiği gür alev olarak dönen çocuklarından. Işığın, hem başka kültürlerden taşıyıcısı oldu hem kendi toprağını kazıp çıkarıcısı hem de varoluştan beslenerek üreteni. Kültüre ilişkin neredeyse her şeye kafa yoran, Anadolusu’nu, halkını çok seven, daha da önemlisi sayan bir aydın oldu. “Halk, senin, benim, bütün teklerin buluştuğu damlaların göl, elin ayağın beden, akılla duygunun kafa olduğu, değişik renk, ses ve kokuların kaynaştığı, birliğe vardığı yerdir” der Eyüboğlu. Onun halkı Karagöz’ü oynatmış, Yemen türküsünü yakmış, Türkçe gibi güzel ve matematiksel bir dili yaratmıştır. O halk, çorak bir yeri yemyeşil etmenin, bir bataklığı kurutmanın, susuz yere su götürmenin ahlak eğitiminin ta kendisi olduğu, yurt, insan, bilim sevgisinin bu işler içinde kendiliğinden oluştuğu Köy Enstitüleri’ni de kurmuştur. Hitit Güneşi’nden Kırkpınar’a, Yunus Emre’den Roma mozaiklerine Anadolu’nun ışıltısını toplayıp hem yine Anadolu’yu aydınlattı hem de dünyayı ışıttı Eyüboğlu. Toprağını severek serpilebilen, köklerinin suyundan, tuzundan beslenerek meyvesini, dalını, gövdesini, oksijenini evrensel göğe esenlikle sunan ağaçlar benzeri.SANATA BAŞVURMA ZORUNLULUĞUYazar, çevirmen, belgesel sinemacı, denemeci, akademisyen, bir dolu sıfatla anabileceğimiz öncü düşünürümüzün şu yazdıklarından bile insani yönleri dahil ne çok özelliği okunabilmekte. “Sorarım size, en yoksul insanın, bir dilencinin bile yaşamasına bir anlam katan, günlerini birer boş zaman kırıntısı olmaktan çıkaran çok kez bir türkü, bir oyalı mendil, bir güzel söz, şiirli bir coşku değil midir? Yalnız karnını doyurmak, çiftleşmek, ev bark edinmek için mi yaşar insan? İnsanın hangi mutluluğu, hangi inancı, hatta hangi acısı sanatla sarmaş dolaş değildir? Ölülerimizi bile sanatsız uğurlayabiliyor muyuz? En aşağılık savaşlarımızda bile sanata başvurmazlık edebiliyor muyuz? Hayır. İnsanlık adına konuşmağa başladığınız anda sanata başvurmak zorundasınız.” (Yeni Ufuklar, Ekim 1965). Günümüz yaşam alışkanlıklarımızda iyice palazlanan, hükmü de geçen yüzeyselliğe bir çözüm önerisi olarak da alabiliriz salt şuncacık sözlerini, değil mi? Dünya gezegeninden geçişine saygıyla. Sanata evet. Nurduran Duman

W. Shakespeare denildiğinde ilk akla gelen usta Sabahattin Eyüboğlu

W. Shakespeare denildiğinde ilk akla gelen usta Sabahattin Eyüboğlu W. Shakespeare denildiğinde ilk aklıma gelen Macbeth ve Hamlet olur önce, sonra ise Sabahattin Eyüboğlu... Shakespeare çevirilerinde günümüze en yakın ve anlaşılır dili kullanan Eyüboğlu’nun çevirileri her oyuncu ve tiyatro öğrencisi için hazine niteliğinde. Shakespeare’in o şiirsel dilini, yapıtlarındaki ritmi bize aktaran Eyüboğlu, bakın vaktiyle “Hamlet”i çevirdiği kitabının girişine ne yazmış: “...Bir tatlı bela bu dilden dile söz çevirme, hele Shakespeare gibi karanlığı ışıklı, ışığı karanlık bir şairi çevirme. Okumaktan, dinlemekten çok daha zor elbet, ama daha keyifli, çok daha doyurucu. Hamlet’i de Macbeth’i de kaç kez okuduğum, sahnede gördüğüm halde ancak çevirirken ikisinin de gerçek tadına vardım. Bir söz simyacısı, bir sanat simyacısı, bir insan sarrafı bu Shakespeare. Elini değdirdiği çamur altın oluveriyor, kullandığı her söz İngilizce olmaktan çıkıyor, Shakespeare’ceye dönüyor, bir başka, bir öte anlam yükleniyor.”Eyüboğlu’nun bu cümleleri şüphesiz ki Eyüboğlu çevirisiyle okuduğunuz Shakespeare için aynı etkiyi bırakacaktır sizde de. Kim ne derse desin Lady Macbeth’in o meşhur tiratlarından birinde, söylediği kazanma ve iktidar hırsını, Eyüboğlu’nun çevirisiyle tüm hücrelerimizde hissediyoruz.Lady Macbeth: “Öyleyse hangi hayvan yazdırdı sana,Bana yazdıklarını? O zaman insandın asıl,Yapmaya yüreğin olduğu zaman.Daha ileri git şimdi,Daha fazla insan olmak istiyorsan.O zaman, ne sırasıydı bu işin, ne de yeri.Öyleyken yerini de sırasını da yaratmaya hazırdın.Şimdi kendiliğinden ikisi de elinde:Ama sen yoksun, sen kendi elinde değilsin.Ben çocuk büyüttüm, bilirim nedir tadıSütümü emen bir yavrunun. Öyleyken,Mememi çeker alırdım dişsiz damaklarından,Beynini ezerdim kendi yavrumun...Senin ettiğin yemini etmiş olsaydım.”Shakespeare kitapları denilince, “Okuyunca ya anlayamazsam ya da çok ağır gelirse” diyenlere bir öneri: Mutlaka bir Eyüboğlu çevirisi bulun ve Macbeth’i okuyun. Sonrası zaten gelecektir. Göreceksiniz ki 16. yüzyılda Shakespeare’in yazdıkları bugün için hiç yabancı değil. Öznur Oğraş Çolak




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter