Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Thursday, 09.19.2024, 04:44 PM (GMT)

İstanbul merkezli 5 ilde uyuşturucu operasyonu:Çok sayıda gözaltı

İstanbul merkezli 5 ilde uyuşturucu operasyonu: Çok sayıda gözaltı İstanbul merkezli 5 ilde 35 ayrı adrese 38 şüphelinin yakalanmasına yönelik uyuşturucu operasyonunda çok sayıda şüpheli gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne bağlı ekipler tarafından İstanbul merkezli 5 ilde 35 ayrı adrese eş zamanlı olarak uyuşturucu operasyonu düzenlendi. Narkotik ve Özel Harekat polisleriyle birlikte polis helikopteri de havadan operasyona destek verdi.Şişli Mahmut Şevket Paşa Mahallesi'nde bulunan 5 katlı bir binanın 1. katına giren polis ekipleri içeride bir süre arama yaptı. Adreste bir şüpheli ise gözaltına alındı. Baskın yapılan adreslerden biri de Beyoğlu Bostan Sokak'taki 4 katlı binanın 2 katıydı. Polis ekipleri adreste arama yaptı. DHA

İbrahimovic attı, Milan galibiyetlerine bir yenisini ekledi

İbrahimovic attı, Milan galibiyetlerine bir yenisini ekledi Serie A'da lider Milan, Cagliari'yi deplasmanda 2-0 yendi İtalya Birinci Futbol Ligi'nin (Serie A) 18. haftasında Milan, Cagliari'yi deplasmanda 2-0 yenerek liderliğini sürdürdü.Sardinya Arena'da oynanan müsabakada, lig lideri Milan, küme düşme hattından uzaklaşmaya çalışan Cagliari'ye konuk oldu.Maçın 5. dakikasında ceza sahası içinde Cagliarili Lykogiannis'in, Milan'ın İsveçli golcüsü Zlatan İbrahimovic'e yaptığı faule, hakem Rosario Abisso penaltı kararı verdi. İbrahimovic, 7. dakikada penaltı atışını gole çevirerek Milan’ı 1-0 öne geçirdi.Mücadelenin ilk yarısı, konuk ekibin üstünlüğüyle tamamlandı.İkinci yarının 52. dakikasında Milan’da İbrahimovic, bir kez daha fileleri havalandırarak maçta farkı 2’ye çıkardı: 2-0.Milan’da oyuna 66. dakikada dahil olan Alexis Saelemaekers, 68 ve 74. dakikalarda gördüğü çift sarı karttan kırmızı kartla oyundan atıldı.Konuk kırmızı-siyahlı takım, 10 kişi tamamladığı maçtan 2-0 galip ayrılmasını bildi.Bu sonuçla, Milan puanını 43'e yükseltti. Kırmızı-siyahlılar, ligde en yakın takipçisi ezeli rakibi Inter'in 3 puan önünde liderliğini sürdürdü. Milan, bu galibiyetle son 6 maçta 5. kez sahadan zaferle ayrıldı.Haftayı puansız kapatan Cagliari ise bu sezonki 10. yenilgisini Milan karşısında aldı. Cagliari, 14 puanla 17. sırada yer buldu.Bu arada, karşılaşma öncesi yapılan Covid-19 testleri pozitif çıkan milli futbolcu Hakan Çalhanoğlu ile Fransız oyuncu Theo Hernandez bu maçın kadrosunda yer almadı. AA

İzmir’de zincirleme trafik kazaları: 14 araçhasar gördü

İzmir’de zincirleme trafik kazaları: 14 araç hasar gördü İzmir'in Çiğli ilçesinde, alkollü olduğu iddia edilen bir sürücü otomobili ile park halindeki 4 araca çarptı. Öte Yandan, bir TIR ise trafik ışığında bekleyen 8 otomobile çarparak hasar verdi. Meydana gelen 2 kazada, toplamda 14 araçta hasar gördüğü öğrenildi. Kaza, 04.00 sıralarında Nazım Hikmet Ran Caddesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, sürücüsü öğrenilemeyen bir sürücü cipi ile seyir halinde olduğu sırada, sürücüsü direksiyon hakimiyetini kaybederek orta refüje çıktı. Kontrolden çıkan cip daha sonra park halinde bulunan 4 araca çarparak hasar verdi. Kaza sonrası, cipte bulunan 3 kişi görgü tanıklarının ifadesine göre olay yerinden koşarak kaçtı. Çevredekilerin durumu bildirmesi üzerine polis ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen polis ekipleri, kazayla ilgili soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında, cip sürücüsünün yakalanması için çevredeki güvenlik kameraları incelemeye alındı. TIR IŞIKTA BEKLEYEN 8 ARACA HASAR VERDİ Öte yandan, Bornova ilçesinde dün saat 17.30 sıralarında Kemalpaşa Caddesi’nde, seyir halinde olan Şaban Ç. idaresindeki 35 AL 9086 plakalı TIR, iddiaya göre freni tutmayınca ışıkta bekleyen 8 araca çarparak hasar verdi. Meydana gelen kazada, 5 kişinin yaralandığı öğrenildi. Kazayla ilgili soruşturma başlatılırken, TIR sürücünün ehliyetinin olmadığı ortaya çıktı. Polis ekiplerinin kazayla ilgili başlattığı soruşturma sürüyor. /Archive%5C2021%5C1%5C19%5C070218834-izmirde-zincirleme-trafik-kazalari-14-arac-hasar-gordu-_6.jpg DHA

Hrant Dink cinayeti: 14 yıl sonra dava hangi aşamada?

Hrant Dink cinayeti: 14 yıl sonra dava hangi aşamada? Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink 14 yıl önce 17 yaşındaki Ogün Samast tarafından vurularak öldürüldü. Dink'in ölümünde ihmali ve sorumluluğu olmakla suçlanan yedisi tutuklu, 13'ü firari 76 kamu güvenlik görevlisinin yargılandığı dava hala devam ediyor. Davanın 122'nci duruşması geçen hafta boyunca Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde, 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Esas hakkındaki mütalaanın verilmesinden sonra, Trabzon'daki eski istihbarat görevlilerinden Veysel Şahin, Volkan Şahin ve Okan Şimşek de, cinayetten önceden haberdar olduklarına ilişkin deliller bulunduğu gerekçesiyle tutuklandılar.Duruşmada ifade veren sanıklardan bazıları birbirini suçladı, bir kısmı ise savunmalarında özellikle Fethullah Gülen Yapılanması'yla ilgileri olmadığını vurguladı.Davaya 20 Ocak'taki 123'üncü duruşmada kalan sanıkların savunmalarının alınması ile devam edilecek.'TÜRKİYE BU CİNAYETTEN DERS ÇIKARAMADI'Hrant Dink. öldürüldüğü 19 Ocak 2007'den bu yana her yıl aynı gün, Agos gazetesinin eski binası önünde anılıyordu. Bu yıl Hrant Dink Vakfı'nın düzenlediği anma kapsamında, binaya projeksiyonla Hrant Dink'in fotoğrafı ve çok yankı uyandıran "Güvencin tedirginliği" yazısına atfen güvercin görüntüleri yansıtılıyor.Hukuki süreçleri başından bu yana izleyen Hrant'ın Arkadaşları grubundan Bülent Aydın gelinen noktada "Hrant için Adalet" sloganının 14 yıl sonra hala güncelliğini koruduğunu söyledi.Duvar gazetesinde, sona yaklaşan davayı değerlendiren Aydın "Bu dava bu haliyle sona erdiğinde de önemli eksiklikler içeriyor olacak. Çünkü cinayete giden süreç bu davada yok. Bir bütünlük sağlanması için müdahil tarafın soruşturmanın bu yönde genişletilmesi talepleri karşılık bulmadı. Dink ailesi avukatlarının soruşturulmasını istediği bazı kişilerin mahkemeye çıkarılması mümkün olmadı. Hatta bazı tanıklar bile, örneğin Hrant Dink'i İstanbul Valiliği'ne çağırıp tehdit eden MİT görevlilerinin dinlenilmesi dahi mümkün olmadı. Mahkeme bu konuda kararlar almasına rağmen MİT'ten bir yanıt gelmedi ve mahkeme de kararını geri aldı" diye konuştu.Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan da yine Duvar gazetesine, Hrant Dink cinayetinden ders çıkarılmadığını söyleyerek, "Türkiye'de herkes her şekilde hedef gösterilirken 'böyle bir şey bir daha yaşanmaz' demek çok zor, Türkiye bundan ders çıkaramadı çünkü" dedi.Hrant Dink cinayetiyle ilgili 14 yıldır devam eden yargı sürecinde neler yaşandığını 5 başlık altında inceledik:CİNAYETTEN SONRA NELER YAŞANDI?Hrant Dink'in İstanbul'un Şişli ilçesinde bulunan Agos gazetesi yakınlarında, ana cadde üzerinde suikasta uğramasından kısa süre sonra, güvenlik kamerası kayıtlarından cinayet şüphelisi tespit edildi.Şüpheli Ogün Samast'ın görüntüleri basın aracılığıyla kamuoyuyla paylaşıldı.O tarihte 17 yaşında olan Samast, suikasttan 36 saat sonra babasının ihbarı üzerine Trabzon'a gitmek üzereyken Samsun Otogarı'nda gözaltına alındı. Samast ile birlikte cinayette kullanılan silah da ele geçirildi.İstanbul Emniyet Müdürlüğü, cinayetten kısa bir süre sonra zanlının görüntülerini basınla paylaştı.Anadolu Ajansı (AA), Samast'ın sorgusunda cinayeti kabul ettiğini ancak pişman olmadığını söylediğini bildirdi. Haberlere göre, Samast, suikastı Yasin Hayal'in talimatı üzerine işlediğini de ifade etti.Yasin Hayal'in adı daha önce 2004 yılında Trabzon'da bir fast-food restoranında altı kişinin yaralandığı bombalama olayına karışmıştı. Samast'ın ifadelerinin ardından Hayal de gözaltına alındı.Hayal de ifadesinde cinayeti Erhan Tuncel ile birlikte planladığını söyledi. Bu ifade üzerine o dönem Karadeniz Teknik Üniversitesi öğrencisi olan Tuncel de yakalandı. Tuncel'in bir dönem Trabzon Emniyet Müdürlüğü için muhbirlik yaptığı ortaya çıktı.Basında, Tuncel ve Hayal'den Samast'ın "ağabeyleri" olarak bahsedilmişti.Samast'ın Samsun'da yakalandıktan birkaç gün sonra bazı polis memurlarıyla birlikte Türkiye bayrağı önünde çekilmiş görüntüleri bir televizyon kanalında yayımlandı.Bu olay, bir yandan büyük tepki yaratırken, cinayette kamu görevlilerinin rolü olup olmadığına dair soruların gündeme gelmesine neden oldu.Hrant Dink'in eşi Rakel Dink de cenaze töreninde yaptığı konuşmada, "Yaşı kaç olursa olsun; 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim" diye konuşmuştu.DAVA SÜRECİNDE NELER YAŞANDI?Dink suikastıyla ilgili yargı süreci Nisan 2007'de başladı ve ilk duruşma 2 Temmuz 2007 tarihinde, o sırada İstanbul'un Beşiktaş ilçesinde bulunan 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.İlk etapta 12'si tutuklu 18 kişinin yargılanmasına başlandı. 2008 ve 2009 yıllarında hazırlanan ek iddianamelerle sanık sayısı 20'ye yükseldi.Bu dava, Ocak 2012'de hükme bağlandı.Sanıklardan Yasin Hayal, "tasarlayarak öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Erhan Tuncel de 10 yıl 6 ay hapis cezası aldı ve cezaevinde cezasını doldurduğuna hükmedilerek tahliyesine karar verildi.Yasin Hayal, yargı süreci boyunca, kamuoyu tarafından yakından bilinen bazı başka kişileri de tehdit etmişti.Ogün Samast ise suç işlediği sırada 17 yaşında olduğu için çocuk mahkemesinde yargılandı.Samast, Temmuz 2011'de çıkan kararda, "tasarlayarak adam öldürmek" ve "ruhsatsız silah bulundurmak" suçlarından 22 yıl 10 hapis cezası aldı.Ancak ana davada sanıkların tamamı "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan beraat etti.Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin, karar duruşmasının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, "Cinayetin üzerinden beş yıl geçti. Hrant Dink ne derdi bu karar için: 'Bizimle dalga geçiyorlar.' Dalganın en büyüğünü meğer en sona saklamışlar. Meğer Hrant Dink bütün planlı eylemlerden değil, 3-5 kendini bilmez tarafından öldürülmüş. Burada örgüt yokmuş. Bu kadarını beklemiyorduk" dedi.Getty Imagesİstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı, Yargıtay'a taşındı.Mayıs 2013'te davayla ilgili kararını veren Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi, "örgüt" yönünden verilen beraat kararını bozarak, sanıkların "silahlı erör örgütü" değil, "suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt" üyesi oldukları gerekçesiyle yeniden yargılanmalarına hükmetti.Bu hükmün ardından davanın görülmesine yeniden başlandı.İstanbul'da devam eden ana davaya ek olarak, Samsun ve Trabzon'da da emniyet ve jandarma görevlileri hakkında çeşitli soruşturmalar ve dava süreçleri yürütüldü.Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Hrant Dink Cinayetini Araştırma Komisyonu da yaptığı inceleme sonucunda, Trabzon ve İstanbul emniyet birimlerinin ihmali olduğu yönünde görüş bildirdi.SON YARGI SÜRECİNE NASIL GELİNDİ?Cinayetten hemen sonra, suikast öncesinde Dink'in öldürüleceğine dair bazı istihbaratın güvenlik güçleriyle paylaşıldığı yönünde iddialar ortaya atıldı.Cinayet davasının sanıklarından Erhan Tuncel'in Şubat 2006'da, Yasin Hayal'in Dink'i öldürmeyi planladığı yönündeki bilgiyi Trabzon Emniyet Müdürlüğü'ne ilettiği ve bunun da Emniyet Genel Müdürlüğü ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile paylaşıldığı öne sürüldü.Bu gelişmeler üzerine, İçişleri Bakanlığı, Dink ailesinin şikâyeti ve basında çıkan haberler üzerine soruşturma başlattı.Ancak üst düzey emniyet ve jandarma yetkilileri hakkında soruşturma başlatma izinleri uzun bir süre çıkarılmadı.Ayrıca davada aralarında dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın da bulunduğu İstanbul'daki görevlilerin tanık olarak dinlenmesi talepleri de kabul edilmedi.Dink ailesi, yargılama süreci devam ederken, konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) götürdü.AİHM, bu başvuruda "iç hukuk yollarının tüketilmiş olması" şartı konusunda bir istisna yaparak, davayı ele aldı.Şubat 2010'da verilen kararda, cinayette kamu görevlilerinin rolüne dair "etkin bir soruşturma" yürütülmediğine hükmedildi.Nisan 2013'te yapılan, yargı sistemine yönelik değişiklikler kapsamında, AİHM'nin "etkin bir soruşturma yürütülmediğine" hükmettiği davalarla ilgili soruşturma açılmasına izin verildi.Tekrar soruşturma açıldı, ancak savcılığın ve savunma makamının karşılıklı itirazlarıyla süreçte uzamalar görüldü.Sonunda da Adalet Bakanlığı'nın 2014 yılı ortalarında aldığı kararla emniyet ve jandarma istihbarat yetkilileri için de yargı yolu açıldı.2015 yılında da farklı illerde yürütülen ve kamu görevlileri hakkında açılanların da olduğu farklı soruşturma dosyaları İstanbul'da birleştirildi.HAYAL, TUNCER VE SAMAST'IN İKİNCİ DAVASINDA NELER OLDU?Bu süreçte "İddianamelerin bütünlüğünün bozulmaması, usul ekonomisi ve açılan davaların tekâmül etmesi" gerekçeleriyle, dokuz sanıkla ilgili dosyanın kamu görevlilerinin yargılanacağı ana dosyadan ayrıldığı ifade edildi.Erhan Tuncel, Yasin Hayal ve Ogün Samast'ın da aralarında bulunduğu dokuz sanık hakkındaki karar Ağustos 2019'da açıklandı.İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi bu davada Erhan Tuncel'e 99 yıl 6 ay, Yasin Hayal'e 7 yıl 6 ay, Ogün Samast'a ise 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Erhan Tuncel hükümle birlikte tutuklanarak cezaevine gönderildi. İki kişi hakkında beraat kararı verilen davada diğer 4 sanık da çeşitli hapis cezalarına çarptırıldılar.Gerekçeli kararda, davada 24 Ekim 2004'te Trabzon McDonalds'a yönelik bombalı saldırı, 19 Ocak 2007'de Hrant Dink'in öldürülmesi ve 24 Ocak 2007'de mağdur Orhan Pamuk'un tehdit edilmesi eylemlerinin incelendiği belirtildi.Kararda, "Yasin Hayal'in siyasi saiklerle suç işlemek için oluşturduğu teşekkülün, zaman içerisinde diğer sanıkların da katılımıyla, belirsiz tür ve sayıda suçları işlemek üzere, süreklilik gösteren, hiyerarşik düzen içerisinde çalışan ve iş bölümüne dayalı örgütsel bir yapıya dönüştüğü anlaşılmıştır" denildi.Sanıklardan Erhan Tuncel de "Tasarlayarak ve bomba kullanarak kasten öldürmeye teşebbüs, mala zarar vermek, silahlı suç örgütüne üye olmak ve kasten öldürmeye yardım" suçlarından toplam 99 yıl 6 ay hapisle cezalandırıldı.Sanıklardan Ogün Samast'ın da örgüt lideri sanık Yasin Hayal'in oluşturduğu suç örgütüne dahil olarak örgüt menfaatine faaliyetlerde bulunduğu belirtildi.KAMU GÖREVLİLERİ İLE İLGİLİ İDDİALAR NELER?Cinayeti izleyen yıllarda kamu görevlilerinin Dink'e yönelik tehditler karşısında ihmalleri olduğu ve hatta cinayete göz yumdukları konusunda çeşitli iddialar ortaya atıldı ve bunlarla ilgili farklı soruşturmalar yürütüldü.Hrant Dink, öldürüldüğü gün çıkan Agos Gazetesi'nde yayımlanan son yazısında, Türk Ceza Kanunu'nun "Türklüğü aşağılamak" suçunu içeren tartışmalı 301'inci maddesi uyarınca ceza almasından sonra kendisine çeşitli tehditler geldiğini yazmış ve ruh halini de "güvercin tedirginliği" olarak tanımlamıştı.Dink, öldürüldüğü günlerde, 301'inci maddeden aldığı ve ertelenen 6 aylık hapis cezasıyla ilgili kararı AİHM'e götürmeye hazırlanıyordu.Hrant Dink, yine öldürülmeden kısa bir süre önce, 2004 yılında Türkiye'nin ilk kadın savaş pilotu Sabiha Gökçen'in Ermeni asıllı olduğu yönünde Agos'ta yayımlanan haberle ilgili olarak, dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör'ün kendisini elindeki belgelerle birlikte makamına çağırdığını belirtmişti.Dink, o dönemde odada biri kadın, üç kişinin daha olduğunu belirterek, "Belgeleri isteyip istemediklerini onlara ben anımsattım ve verdim. Zaten de konuşmaların içeriğinden, beni hangi amaçla oraya çağırdıkları belliydi. Haddimi bilmeliydim... Dikkatli olmalıydım... Yoksa iyi olmazdı!" diye yazmıştı.Eski Vali Güngör daha sonra 2014 yılında savcılıkta verdiği ifadede, Dink'in bu görüşmede tehdit edilmediğini, "toplumsal infial konusunda uyarıldığını" söyledi.Daha sonra tekrar görülmeye başlayan davada, Şubat 2017'de eski Vali Güngör ve o görüşmede olduğu anlaşılan Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) görevlilerinin tanık olarak dinlenmesi talebi ise reddedildi.Kamu görevlilerinin rolüyle ilgili en ciddi iddiaların bazıları cinayetten hemen sonra ortaya atılmıştı.Bir televizyon kanalı, Samast'ın yakalandıktan sonra bazı polis memurlarıyla Türkiye bayrağı önünde gülümseyerek fotoğraf çektirdiği görüntüleri yayımladı.Bu polis memurları, şu anda ana davanın sanıkları arasında.Ayrıca davanın önemli isimlerinden Erhan Tuncel'in, Dink'in Yasin Hayal tarafından öldürüleceğini Şubat 2006'da polise bildirdiği ve Trabzon Emniyet Müdürlüğü'nün de durumu Emniyet Genel Müdürlüğü ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne ilettiği tespit edilmişti.Yargılama sürecinde cinayetin azmettiricisi olarak yargılanan Yasin Hayal'in eniştesi olan, ve daha sonra jandarma istihbarat elemanı olduğu anlaşılan Coşkun İğci de Temmuz 2006'da Dink'i öldürme planlarını jandarma istihbarat personellerine aktardığını öne sürdü.Dink ailesinin avukatları sürecin başından bu yana soruşturmanın üst düzey kamu görevlilerini de içine alacak şekilde genişletilmesi gerektiğini savunuyordu ancak dava ancak 2015 yılında açılabildi ve sona yaklaşmış gibi görünmesine karşın 6 yıl sonra halen devam ediyor. BBC Türkçe

Meclis Başkanı‘taraflıcumhurbaşkanı’eleştirilerini kabul etti

Meclis Başkanı ‘taraflı cumhurbaşkanı’ eleştirilerini kabul etti TBMM Başkanı Şentop, Kılıçdaroğlu’nun “sözde Cumhurbaşkanı” ifadeleri ile başlayan “tarafsızlık” tartışmalarına ilişkin “Yeni sistemde cumhurbaşkanı taraflıdır, siyasi parti üyesidir” dedi. TBMM Başkanı Mustafa Şentop, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “sözde Cumhurbaşkanı” ifadeleri ile başlayan “tarafsızlık” tartışmalarına ilişkin Türkiye’de şu an uygulanan sistemin “Başkanlık Sistemi” olduğunu ve sistemde tarafsız cumhurbaşkanı olmadığını belirterek “Cumhurbaşkanı taraflıdır, siyasi parti üyesidir. Bir siyasi parti üyesiyse, bir siyasi partinin genel başkanıysa, yetkilisiyse şüphesiz taraflı birisidir” dedi. Şentop, katıldığı bir televizyon programında, Boğaziçi Üniversitesi’ne Prof. Dr. Melih Bulu’nun rektör olarak atanması ile başlayan üniversitelerin özerkliği tartışmasına, “üniversitelerin finansmanı” ile yanıt verdi. ABD’de rektör atamalarına ilişkin farklı yöntemler bulunduğunu ancak üniversitelerin finansmanın da farklılık gösterdiğini söyleyen Şentop, “Kamu üniversiteleri tamamen Hazine’den, devlet tarafından, vatandaşların vergisiyle finanse edilen üniversitelerdir. Finansmanını bütünüyle devletin yaptığı kurumların, kendi kendilerini tam olarak yönetmesi düşünülemez” dedi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini “Başkanlık Sistemi” olarak nitelendiren ve muhalefete tepki gösteren Şentop, sistemin “Başkanlık Sistemi” olduğunu itiraf etti. Cumhurbaşkanı yeminindeki “tarafsızlık” vurgusuna işaret eden Şentop, “O yeminde bir tarafsızlık ifadesi geçiyor. Bu ifadeye dayanarak tamamen paradigması bambaşka bir sistemi, sadece yemindeki bir kelimeye dayanarak kurgulamaya çalışmak, diğer bütün anayasa maddelerini, hükümlerini görmezlikten gelmektir” dedi. Sistemde “tarafsız cumhurbaşkanı olmadığını” kaydeden Şentop, “Cumhurbaşkanı taraflıdır, siyasi parti üyesidir. Siyasi parti genel başkanı olabilir, olmayabilir, bir mecburiyet yok ama bir siyasi parti üyesiyse, bir siyasi partinin genel başkanıysa, yetkilisiyse şüphesiz taraflı birisidir. Anayasa buna engel değil. Oradaki tarafsızlıkla ilgili yemin, hukuki işlem anlamında bir tarafsızlıktır” ifadelerini kullandı.AKP’Lİ ÜNAL KEMALİZMİ HEDEF ALDIAKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, önceki akşam katıldığı bir televizyon programında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “sözde cumhurbaşkanı” ifadeleri ile başlayan “Cumhurbaşkanlığının tarafsızlığı” tartışmalarına ilişkin konuştu. Kemalizmin vesayet rejimi, CHP’nin vesayet partisi, devletin de vesayetçi devlet olduğunu savunan Ünal, “Vesayetçi rejimin değerlerine uygun davranmayan cumhurbaşkanı, onlara göre sözde cumhurbaşkanıdır. Millet tarafından seçilmiş olmasının bir kıymeti yoktur. Kemal Kılıçdaroğlu bunu geçen gün açıkladı, dedi ki ‘Cumhurbaşkanı olmak için seçilmiş olmak yeterli değil’” ifadelerini kullandı.‘HATIRLAMAK LAZIM’Ünal, MHP’nin, HDP’nin kapatılmasına yönelik açıklamalarına ilişkin ise “AKP’nin parti kapatmaları kaldırmaya yönelik çağrılarını” anımsatarak “Onları da bir hatırlamak lazım. Bu konuda AK Parti önümüzdeki süreçte siyasi gelişmelere, sürece bakarak kendi pozisyonunu açıklayacaktır” dedi. cumhuriyet.com.tr

Genel Başkan YardımcısıToprak’tan dışgündem raporu

Genel Başkan Yardımcısı Toprak’tan dış gündem raporu CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, hazırladığı haftalık raporunda, 25 Ocak’ta Türkiye ile Yunanistan arasında gerçekleştirilmesi planlanan ön görüşmelerdeki ısrarına ilişkin “İktidar, Joe Biden yönetimine sorun çıkaran taraf olmadığı mesajını vermek istiyor. O zaman da sahada ve masada olmak uğruna Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Ege’deki tezlerinden, Lozan Anlaşması’ndan vaz mı geçilecek?” dedi. Lübnan’da hükümeti kurmakla görevlendirilen Saad Hariri’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesine değinen Toprak, “Türkiye-Fransa ilişkilerinin normalleşmesi girişiminde Hariri’nin devreye girmesinin istemesi olduğu söylenebilir” ifadelerini kullandı. İktidarın dış politikaya yönelik “hem sahada hem masada” söylemlerinin başarılı olmadığını, Türkiye’nin, Dağlık Karabağ sorunu için Moskova’da kurulan masada yer almadığını, 41. Körfez Zirvesi’ne de davet edilmediğini vurgulayan Toprak, zirvede Katar’a yönelik “Türk askeri üssünün kapatılması talebinde bulunulduğunu” Katar’ın da kabul edip etmediğini açıklanmadığını belirtti. Toprak, “Katar’ın Türkiye’den üssü kapatmasını istemesi gündeme gelebilir” öngörüsünde bulundu. Toprak, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ön görüşmenin (istikşafi) 25 Ocak’ta yapılacağının açıklandığını ancak Yunanistan’ın sorunları Türkiye-AB sorunu boyutuna taşıdığını anımsatarak iktidarın, görüşmelerin başlatılması ve bu sayede AB zirvesinden Türkiye’ye yönelik yaptırımların gündeme alınmaması peşinde olduğunu kaydetti. İktidarın, AB ile “yeni bir sayfa açma” söylemlerine yönelmesini de “zorunlu U dönüşü” olarak nitelendiren Toprak, bu açıklamaların AB zirvesi öncesi “olası yaptırımlara karşı önlem” olduğunu kaydetti. Toprak, “İnandırıcı görünmüyor. AB, reform adımlarını bekliyor” dedi. Sefa Uyar

Bütçeden‘örtülüödeneğe’, görev zararlarına ve kiralara milyarlarca lira gitti

Bütçeden ‘örtülü ödeneğe’, görev zararlarına ve kiralara milyarlarca lira gitti Adı açıklanmayan ülkelere 603.1 milyon TL yardım yapıldı, “örtülü ödenekten” 2 milyar 6 milyon TL harcama yapılırken verdiği kredilerle gündeme gelen Ziraat Bankası’na toplam 4.4 milyar TL aktarıldı. Yurttaş 3 kuruşun hesabını yaparken, iktidar harcamada salgın dinlemedi. Geçen yıl “örtülü ödenek”, görev zararları, hizmet alımları, kiralar için bütçeden milyarlarca lira çıktı. Salgın nedeniyle birçok etkinlik iptal edilmesine karşın temsil, tanıtma, ağırlama giderleri için bile 111 milyon TL’nin üzerinde harcama yapıldı. Sürekli açık veren SGK’nin 90 milyar TL’nin üzerinde görev zararı oluştu. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre, 2020 yılında bütçeden yapılan harcamalardan bazı detaylar şöyle:‘BİLİNMEYEN’ ÜLKELERE YARDIM- Mal ve hizmet alımları için bütçe başlangıç ödeneği 68.1 TL’ydi. Toplam harcama 83.9 milyar TL’ye ulaştı. Bu alımların büyük bir bölümünü de tüketime yönelik mal ve malzeme alımları oluşturdu. Tüketime yönelik alımlar için 32.6 milyar TL olan başlangıç ödeneği aşılarak 43.7 milyar TL harcama yapıldı. - Yolluklar için 1.6 milyar TL’lik başlangıç ödeneğine karşın 2.1 milyar TL harcama gerçekleştirildi. - Görev giderlerinde 2.1 milyar TL’lik başlangıç ödeneği aşılarak 5.7 milyar TL harcama yapıldı. - Cari transferler için 489.1 milyar TL başlangıç ödeneği vardı. Bütçeden 538.4 milyar TL çıktı. Bunun 101.7 milyar TL’sini de görev zararları oluşturdu. Kamu teşebbüslerinin toplam görev zararları 2.1 milyar TL oldu. TMO’ya görev zararları kapsamında 650 milyon TL, Türkiye Taşkömürü Kurumu’na 29.6 milyon TL, Tarım ve Kredi Kooperatifleri’ne 11.2 milyon TL, TKİ’ye 1.2 milyar TL, Et ve Süt Kurumu’na 200 milyon TL aktarıldı. - Kâr amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan transferlerde 2.9 milyar TL olan başlangıç ödeneği aşılarak 3.8 milyar TL aktarma yapıldı. Dernek, birlik, kurum, kuruluş, sandık vb. kuruluşlara toplam 953.3 milyon TL verildi. - Hanehalkına yapılan transferlerde 63.3 milyarlık başlangıç ödeğine karşın bütçeden 65.5 milyar TL çıktı. “Diğer” kaleminden yapılan sosyal amaçlı transferlerin toplamı da 22.9 milyar TL oldu.BANKALARA TRANSFER- Dış ülkelere yapılan transferler kapsamında adları belirtilmeyen “diğer ülkelere” 603.1 milyon TL yardım yapıldı. - Cumhurbaşkanlığı’nın kullanımında bulunan ve nereye harcandığı açıklanmayan, bütçe giderleri içerisinde de “gizli hizmet giderleri” olarak gösterilen “örtülü ödenekten” geçen yıl toplam 2 milyar 6 milyon TL harcama yapıldı. “Örtülü ödenekten” 2019 yılında da toplam 2.1 milyar TL harcama gerçekleştirilmişti. - Bütçeden “hizmet alımları” için geçen yıl 29.8 milyar TL çıktı. Müteahhitlik hizmetleri için 30.3 milyon TL ödendi. - Devlet geçen yıl 1.5 milyar TL kira ödedi. Verilen sözlere karşın taşıt kiralamalarının önüne geçilemedi. Geçen yıl kiralanan taşıtlara 422.5 milyon TL ödendi. - Ankara’da Eskişehir yolu üzerine taşınan bakanlık binalarının birçoğuna kira ödendiği biliniyor. Bütçeden geçen yıl hizmet binası kiralama giderlerine 438.4 milyon TL ödendi. - Milletvekili tedavi ve sağlık malzemesi giderleri için bütçeden 18.9 milyon TL harcama yapıldı. - Toplam 101.7 milyar TL olan kamunun “görev zararları” içerisinde en büyük pay SGK’ye ait. Kurumun geçen yılki görev zararı toplamı 91.8 milyar TL’ye ulaştı. Toplam 238.6 milyar TL olan Hazine yardımları içerisinde de en büyük pay yine SGK’ye ait. SGK’ye geçen yıl toplam 154.1 milyar TL Hazine yardımı yapıldı. - Mali kurumlara “görev zararı” kapsamında bütçeden aktarılan toplam kaynak 7.7 milyar TL oldu. Bu kapsamda Ziraat Bankası’na toplam 4.4 milyar TL, Halk Bankası’na da yaklaşık 3.1 milyar TL aktarma yapıldı. Mustafa Çakır

CHP’li Ağbaba,İşsizlik SigortasıFonu’nun amacıdışında kullanıldığınıvurguladı

CHP’li Ağbaba, İşsizlik Sigortası Fonu’nun amacı dışında kullanıldığını vurguladı CHP’li Veli Ağbaba, amacı dışında kullanılan İşsizlik Sigorta Fonu’nun aralıkta işçilerden daha çok işverenler için kullanıldığını vurguladı. Fondan ücretsiz izne çıkarılan 2 milyon 291 bin kişiye toplam 7.2 milyar lira ödenirken işverene 18 milyar teşvik verildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, amacı dışında kullanılan İşsizlik Sigortası Fonu’nun aralık ayında 28 milyar TL azaldığına dikkat çekti. Ağbaba, fonun işçilerden daha çok işverenler için kullanıldığını vurguladı. İşsizlik Sigortası’na ilişkin açıklama yapan Ağbaba, ücretsiz izne çıkarılan 2 milyon 291 bin kişiye toplamda 7.2 milyar TL para verilirken, işverenlere 18 milyar TL yani yaklaşık 2.5 kat daha fazla fondan teşvik verildiğini bildirdi. 8.3 milyar TL işsizlik ödeneği ve 7 milyar TL nakdi ücret desteği birlikte düşünüldüğünde, işverenlerin 18 milyar TL yani işsize verilenden toplam 3 milyar TL daha fazla fondan para aldıklarını belirten Ağbaba, şöyle devam etti: “AKP döneminde İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işverenlere yüksek miktarda teşvikler verildi. Verilen teşvikler kamuoyuna istihdamı korumak ve artırmak için destek olarak dile getirilse de verilen teşviklerin istihdamı artırmadığı görülmektedir. 2020 Ocak-Aralık döneminde fondan işverenlere 18 milyar TL teşvik ve destek ödemesi aktarılmasına rağmen istihdam artmadığı gibi aksine geçen yıla göre 896 bin kişi azaldı.”‘GELİR-GİDER BOZULDU’Ağbaba, fonun gelir-gider yapısının da bozulduğunu, giderlerin gelirlerin 1.7 katı olduğuna dikkat çekti. İşçi ve işveren primleri, devlet katkısı ile faiz geliri olarak 2020 Aralık ayında fonun toplam geliri 38.7 milyar olurken giderinin ise 66.6 milyar liraya ulaştığına dikkat çeken Ağbaba, “Fonda biriken tutarın Covid-19 salgını nedeniyle azaldığını görüyoruz. 2018’de 127.6 milyar TL, 2019’da 131.5 milyar TL bulunan fonun temmuz ayı sonundaki büyüklüğü 103.2 milyar TL’ye kadar geriledi. İktidarın ucuz borçlanma aracı olarak kullandığı fondaki devlet tahvillerinin oranı hâlâ büyüklüğünü koruyor. Fonun maddi ve mali varlığının yüzde 78.52 tahvil, yüzde 21.48’i ise mevduattan oluşuyor. Resmi işsiz sayısının bile 4 milyonun üzerinde bulunduğu Türkiye’de, birikimi iktidar tarafından hoyratça kullanılan fondan geçen yıl aralık ayında işsizlik ödeneği alan işsizlerin sayısı 207 bin 263 kişi olarak gerçekleşti. Resmi olarak işsizlerin sadece yüzde 5’i işsizlik ödeneğinden yararlanabildi. Fonun işsize cimri davrandığını görüyoruz. Fondan işsizlik ödeneği olarak Aralık 2020 itibarıyla işsizlere sadece 8.3 milyar TL verildi.” cumhuriyet.com.tr

CHP Grup BaşkanvekiliÖzgürÖzel'den saray harcamalarına tepki

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'den saray harcamalarına tepki CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Ahlat’taki kışlık Saray’a 89 milyon, Okluk’taki yazlık Saray için de 20 milyon TL daha harcayacak. Şu ana kadar yazlık Saray’a 620 milyon TL para harcandı” dedi. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Resmi Gazete’de yayımlanan 2021 yatırım programıyla Okluk ve Ahlat Sarayları’na yeni harcamalar yapılacağına dikkat çekerek “1500 odalı saraylarında dünyanın harcamalarını yapanlar bu sene Ahlat’taki kışlık Saray’a 89 milyon TL daha harcayacak. Okluk’taki yazlık Saray için de 20 milyon TL daha harcayacak. Şu ana kadar yazlık Saray’a 620 milyon TL para harcandı” dedi. Özel, “Herkesten fedakârlık isteyen Cumhurbaşkanı, sadece Saray’dan tasarruf etmiyor” diye konuştu. Özel, 2021 yılı yatırım programındaki Saray harcamalarına ilişkin açıklama yaptı. “Katlansınlar, aç kalsınlar, kuru ekmek yiyorsa kendini tok saysınlar, dedikleri vatandaş bir yanda, Saray’ın harcamaları diğer yanda” diyen Özel, “Gerçekten akılların almayacağı, vicdanların kabul etmeyeceği bir haldeyiz. Bir ailenin yazın tatil yapması için ya da Katar şeyhinin yazın denize girmesi için yapılan Saray’a 620 milyon TL para harcayanlar vatandaştan fedakârlık istiyor. Kışın Ahlat’ta birkaç gün geçirmek için milyon TL’leri harcayanlar, vatandaştan sabır bekliyor. Sabır taşı çatladı” ifadelerini kullandı. Siyasetin öncelik belirleme işi olduğunu belirten Özel, “Artık bu Saray rejiminin, aile devletinin sonunun gelmesi, artık vatandaşa hizmet edecek gerçek bir hükümetin kurulması gerekiyor” dedi. Sarp Sağkal

Eğitim-İş’tenöğretmenlere başvuruçağrısıgeldi

Eğitim-İş’ten öğretmenlere başvuru çağrısı geldi Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Eğitim-İş Sendikası’nın uzaktan eğitimde hafta içinde akşamları ve hafta sonları ders veren öğretmenler için ödenen ek ücrete ilişkin yazısına, “Gece öğretimi için öngörülen gösterge üzerinden ödenmesi gerektiği değerlendirilmekte” yanıtını verdi. Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, uzaktan eğitimin 9 ayı aşkın süredir devam ettiğine işaret ederek “Kendi eksikliklerini öğretmenlerin günlük zamanından ücretsiz faydalanarak kapatmaya çalışıyorlardı. Şimdiye kadar ödenmemiş olması bakanlığın eksikliği” dedi. Uzaktan eğitime geçilmesi ile birlikte canlı ders saatlerinde güncelleme yapılmış, öğretmenler için cumartesi ve pazar günleri ile hafta içi saat 18.00’den sonra ders tanımlamasında bulunulmuştu.Eğitim-İş, bu saatlerde yapılan canlı derslerde öğretmenlere ödenen ek ücretin, gece öğretimi için öngörülen gösterge üzerinden ödenmesini talep etmişti. Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü, Eğitimİş’in talebine yazılı yanıt verdi. Yazıda, “gece öğretimi için öngörülen gösterge üzerinden ödeme” yapılacağı belirtildi. Bakanlığın yazısını değerlendiren Eğitim-İş Başkanı Yıldırım, gece öğretimi için öngörülen düzenleme ile ödeme yapılması durumunda büyük maddi farklılıklar olmayacağını, ödenen ek ders ücretinde yaklaşık yüzde 10’luk fark oluşacağını söyledi. Yıldırım, “Ne kadar küçük rakam olursa olsun, öğretmenlerin emeklerinin karşılığında ellerine geçecek her rakam ufak da olsa etkiye sahip olacak. Şimdiye kadar ödenmemiş olması bakanlığın eksikliği” diye konuştu. Yıldırım, yazı doğrutulsunda öğretmenlerin geriye dönük saat hesaplaması yaparak başvurabileceklerini ve farkın ödenmesini talep edebileceklerini kaydetti. Sefa Uyar

Maas,‘Türkiye’nin diyalog yönünde attığıadımlardan memnunuz’dedi

Maas, ‘Türkiye’nin diyalog yönünde attığı adımlardan memnunuz’ dedi Ankara’yı ziyaret eden Almanya Dışişleri Bakanı Maas, “Artık geçen yıl yapılan tartışmaları geride bırakmak, Türkiye ile AB arasındaki ilişkileri yapıcı ve ileriye dönük ilerletmek için çaba harcamak istiyoruz” ifadesini kullandı. Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında yılbaşından bu yana yaşanan diplomatik trafik ve karşılıklı sıcak mesajların ardından Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas dün Ankara’yı ziyaret etti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ikili ve heyetler arası görüşmeler gerçekleştirdi. Ortak basın toplantısında Maas, “Son dönemde Türkiye’den olumlu sinyaller” geldiği için kısa süre içinde hazırlığını yaparak Ankara’ya gelmek istediğini belirtti. Maas, “Geçen yıl Türkiye ile AB arasındaki olaylar bazı izler bıraktı. Doğu Akdeniz konusunda zorlu tartışmalarımız oldu, bazı müttefiklerin savaş gemileri karşı karşıya geldi. Bu tür olayları artık yaşamak istemiyoruz. Bu nedenle bu olumlu sinyallere ve bu ilerlemeye eşlik etmek bizim için önemli” diye konuştu. 2020 yılı içinde Almanya’nın dönem başkanlığında Türkiye-AB ilişkilerinin olumlu seyirde devam etmesi için çalıştıklarını söyleyen Maas, “Şimdi geçtiğimiz yılın zorlu tartışmalarını geride bırakıp istikşafi görüşmeleri yeniden başlatmayı istemenizden çok memnun olduk. Sadece Almanya adına değil, AB içindeki birçok mevkidaşım adına konuşuyorum. Bu diplomatik adımı herkes olumlu karşıladı” ifadelerini kullandı. Ankara’nın son dönemde AB ile diyalog yönünde attığı adımlardan memnun olduklarını kaydetti. Türkiye’nin Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisini Kıbrıs açıklarından çekmesini de olumlu karşıladıklarını söyleyen Maas, “Bu tür doğrudan görüşmelerle birlikte 2016 yılındaki diplomasi yoluna yeniden girilmiş olması olumlu. Kolay bir yol olmayacağını biliyorum. Fakat her iki tarafın da görüşmeleri somut bir şekilde sürdürmesi olumlu sonuçlar verecektir” dedi.‘TARTIŞMALARI GERİDE BIRAKMAK İSTİYORUZ’Maas, “Artık geçen yıl yapılan tartışmaları geride bırakmak istiyoruz. Türkiye ile AB arasındaki ilişkileri yapıcı ve ileriye dönük gelişme yolunda ilerletmek için çaba harcamak istiyoruz” diye konuştu. Maas, Türkiye’ye yönelik olası AB yaptırımlarıyla ilgili bir soru üzerine ise “Son haftalardaki gelişmeler açısından Türkiye’ye müteşekkir olduğumuzu ve bunların sürdürülmesi gerektiğini ifade ettim. Artık geleceğe bakmalıyız. Yapıcı bir diyalog içinde olmak istiyoruz. Türkiye-AB arasındaki ilişkilerde artık tedbirlerden ziyade kararlaştırılan adımlar atıldığında yapıcı bir işbirliğinin iki taraf açısından faydalı olacağını düşünüyoruz” görüşünü dile getirdi.‘ANKARA’DA İÇ POLİTİKA KONULARINA GİRMEM’Türkiye’de “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla cezaevinde bulunan Alman vatandaşı olan Gönül Örs’le ilgili bir soru üzerine ise Maas şu yanıtı verdi: “Ankara’da iç politika konularına değinmemem gerektiğini gördüm. Bahsettiğiniz vaka konusunda ilgililerin menfaatı açısından kamuoyuna açık konuşmak istemiyorum. Bu konuyu ele aldık fakat bunun için en iyisi yetkililerle doğrudan temasa geçebilmek ve bu temasa sahibiz.” Toplantıda konuşan Çavuşoğlu ise Almanya’nın da katkılarıyla Türkiye-AB ilişkilerinde son dönemde olumlu bir atmosfer yaşandığını söyledi. “Bu diyalog önemli, ama somut sonuçlar olması gerekir. Vize serbestisi, mülteci mutabakatı ve Gümrük Birliği’nin güncellenmesi gibi konularda olumlu somut adımlar olabilir” dedi. Çavuşoğlu, Yunanistan’la 25 Ocak’ta 61. turu yapılacak ön görüşmelerde (istikşafi görüşmeler) iki ülke arasında tüm sorunlu konuların konuşulacağını belirtti. Türkiye’nin AB ve Yunanistan’a yönelik son dönemde izlediği diyalog politikasıyla ilgili de “Biz yaptırımdan korktuğumuz için değil, aralık zirvesinde AB’den olumlu adım gördüğümüz için diyalog dedik” diye konuştu.SAVUNMA AMBARGOSU LİSTESİ VERİLDİBasın toplantısının ardından gazetecilere açıklama yapan Çavuşoğlu, Maas ile görüşmesinde Almanya’nın Türkiye’ye uyguladığı örtülü savunma sanayii ambargosu konusunu gündeme getirdiklerini, Almanya’nın Türkiye’ye ihracatına izin vermediği Altay tankında kullanılacak motor dahil savunma sanayii ürünlerinin listesini Alman tarafına ilettiklerini bildirdi. Çavuşoğlu, ayrıca İsrail’le ilişkilerin normalleşmesi için İsrail’den adım beklediklerini belirterek “İsrail, yasadışı yerleşimler başta olmak üzere illegal girişimlerinden vazgeçerse ilişkiler normalleşir. Bunlar yapılmadan ilişkileri normalleştirsek de İsrail bu tutumuna devam ederse ilişki yine bozulur” diye konuştu. Hüseyin Hayatsever

Sokağa sığınanlar anlatıyor: Sokağaçıkma yasağında yetkililer,‘evinize gidin’diyor ama evimiz yok ki...

Sokağa sığınanlar anlatıyor: Sokağa çıkma yasağında yetkililer, ‘evinize gidin’ diyor ama evimiz yok ki... Sokağı mesken edinenlerin ‘evleri’ gibi ‘dertleri’ de ortak: “Üst baş kirli oldu mu insan yerine koymuyorlar. Biz de insanız. Kalbimizi ve neler yaşadıklarımızı bilmiyorlar. Umarım hiç kimse bizim gibi sokağa düşmez, böyle pis yerlerde kalmaz. Yaşıtlarımızdaki çocukların güzel bir gelecekleri olsun.” Titrediğimi fark edip “Soğuk değil mi” diye sorduğumda verdikleri yanıt ise yüreğimizi ateş gibi yakıyor: “Bu havalarda çıplak da kaldığımız oldu. Zamanla alışıyoruz.” Sokaklar kimi için sevgiliyle buluşma noktası kimi için ekmek teknesi veya eylem yeri. Ama kimileri için de hayatın ta kendisi. Gece gündüz, yaz kış sığındıkları tek yer... Evi sokak olan yurttaşlarla Karaköy’de birkaç saat geçirdik. Sokakta yaşama tutunmaya çalışan yurttaşların hayallerine misafir olduk. Her birinin sokağa düşme nedeni farklı. Kimi ailesel sorunlardan kimi maddi nedenlerden... Havaların soğumasıyla yaşam koşulları daha da zorlaşan sokaktaki yurttaşlar koronavirüsle de mücadele ediyor. Üstüne bugünlerde etkili olan kar da eklenince gelin siz düşünün katlanan zorluğu... Çoğu zaman okuma, iş sahibi olma hayalleri kursalar da en çok diledikleri şey ise sıcak bir yatak, sıcak bir duş, sıcak bir çorba...HEP SOKAKTAAhmet Kamçı 25 yaşında. “Taşı toprağı altın” olan İstanbul’a 14 yıl önce gelmiş. Geldiği günden beri de sokaklarda. Okula hiç gitmemiş. Arkadaşları kendisini Yılmaz Güney’e benzetiyor. Ahmet ile konuştukça arkadaşlarının bu benzetmede haksız olmadıklarını fark ediyorum. Öyle ki kendisi de Yılmaz Güney’in kitaplarını okuduğunu, filmlerini izlediğini ekliyor. Ahmet, yeri geldiğinde üzerinde ceset yıkanan mermerin üzerinde bile uyuduklarını belirterek “Ateş yakmasam sabaha sağ çıkamam. Bazen dumandan yüzüm simsiyah şekilde uyanıyorum. Sokaktaki insana el uzatılmalı. Meslek, iş sunulmalı. Hastalanıyoruz. Hastaneye gidemiyoruz. Birkaç kere Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gittim, muayene ücreti istediler. Biri restorana giriyor, tek seferde yüzlerce TL’ye yemek yiyor, biz ise o insandan bir çorba parası dilenmek için bazen saatlerce dışarıda bekliyoruz. Adalet bunun neresinde” diye soruyor. Bir süre konuşmayarak uzaklara bakan Ahmet’e, “Ne görüyorsun” dediğimde ise şunu söylüyor: “Bomboş bir şehir. İnsanlar hayalet gibi geziniyor. Bizim ise hayallerimiz, anılarımız hep gölgelerde, lambaların altında, ateşlerin yanında.”‘BİLMİYORLAR...’Ali Murat 16 yaşında. Anasız babasız büyümüş. 7 yıldır sokakta. O da hiç okul görmemiş. Tek hayali okuyarak “dürüst bir insan” olmak ve güzel bir iş sahibi olup sokaktaki arkadaşlarını yanına almak. Arkadaşlarıyla kaldığı Karaköy’deki harabede, güvercin ve köpek besleyen Ali, “Hayvanlar en sadık dostlar. Dertlerimizi paylaşıyorlar. Yanımızda yatıyorlar. Yardımlarını çok görüyoruz” diyor.SOKAĞA SIĞINANLARKoronavirüs günlerinde çaresizlikten sokağı mesken tutanlar var. Yarı aç... “Sokağa çıkma yasağında bizim için hayat çok daha zor” diyorlar ve ekliyorlar: “Arada bize yemekleri veren restoranlar da kapalı oluyor. Yemek bulamadığımız çok oluyor. Misal dün aç uyuduk.”AİLE İLE ŞU AN BİR YEMEK YEMEK HER ŞEYE DEĞERHüseyin Ali 14 yaşında. 4 yıldır sokakta. Okuyup doktor olmak istiyor. Hüseyin, harabe binayı göstererek “Bazen 1, bazen 20 kişi kalıyoruz” diyor. Hikmet Kaya da 12 yaşında. 5 yıldır sokakta. Pandemi sürecinde yetkililer tarafından kendileriyle ilgili tek bir açıklama yapılmağını söyleyen Hikmet, “‘Hayat eve sığar, evde kalın’ açıklamalarını duyunca kendimizi bir hayvandan farksız görmüyoruz. Kimsenin umurunda değilmişiz gibi hissediyorum” diyor. Harun Halil ise 20 yaşında. 8 yıldır sokakta. Hayat onu da hiç okul yolu ile kesiştirmemiş. Okumak istediğini belirten Harun şunları söylüyor: “Kaç saattir su içmiş değilim. Aile ile şu an bir yemek yemek her şeye değer.”BUZ GİBİ YATAK!Tramvaydan Tophane durağında iner inmez bir anda soğuk havanın iliklerime kadar işlediğini hissetmek güç olmuyor. Ahmet Kamçı ile Tophane Parkı’nda karşılaşıyorum. Çoğu zaman Karaköy’de hiçbir kapısı ve penceresi olmayan harabede kalsa da kimi zaman da Tophane Meydan Çeşmesi’nin havuzunda yatıyor.HERKES GİBİ OLMAK...18 yaşındaki Hasan İpek, 8 yıldır sokakta. Bilgisayar mühendisi olmak istiyor. 5. sınıfa kadar gittiği okulu özlediğini söyleyen Hasan, “Şu an imkân olsa 1. sınıftan bile başlarım” diyor. Mahalle bekçilerinden yakınan Hasan, “Bazen bekçiler bize bağırıyor. Elimiz önümüzde bile olsa bizi dövmeye kalkıyorlar. Sokağa düşmeyi kendimiz istemedik ki. Herkes gibi olmak istiyoruz” açıklamasında bulunuyor. Sohbetimiz devam ederken biraz ilerideki restoranın bir çalışanı günlük mönüden artakalan yemekleri getiriyor. O anki sevinci göz bebeklerinde dahi görülen Hasan, “Esnaf abilerimiz bazen böyle yemek getiriyor. Sokağa çıkma yasağında yetkililer ‘evinize gidin’ diyor ama evimiz yok ki. Sokağa çıkma yasağında bizim için hayat çok daha zor. Arada bize artakalan yemekleri veren restoranlar da kapalı oluyor. Yemek bulamadığımız çok oluyor. Misal dün aç uyuduk” diye konuşuyor. Mehmet Kızmaz




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter