Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajans? - Haberler

Sunday, 11.24.2024, 09:09 AM (GMT)

CHP Grup BaşkanvekiliÖzkoç: Dünyada diktatör olup da bu kadar komik olan bir başka insan bulamazsınız

CHP Grup Başkanvekili Özkoç: Dünyada diktatör olup da bu kadar komik olan bir başka insan bulamazsınız CHP Grup Başkanvekili Özkoç, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü konuşmasında sarf ettiği "Tersine beyin göçünü destekliyoruz" sözlerini anımsatarak "Dünyada diktatör olup da bu kadar komik olan bir başka insan bulamazsınız" dedi. CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) 128 milyar dolarlık rezervinin yok edildiğini ifade eden Özkoç, iktidarın bunun hesabını er ya da geç vereceğini söyledi. Özkoç, vatandaştan yastık altındaki altınlarını çıkarmasını isteyen iktidarın, şimdi de kuyumculardan 500'er gram altını TCMB'ye yatırmasını istediğini belirterek "Çünkü Merkez Bankası rezervlerini bitirdiğiniz, 128 milyar doları yandaşlara ve faiz lobilerine sattığınız, yedek akçeyi tükettiğiniz, İşsizlik Sigortası Fonu'ndaki parayı kullandığınız için. Şimdi insanların helal kazançla elde ettiği paralara göz koydunuz. Bugün bunu yapan yarın bankalardaki mevduatlara da göz koyar." diye konuştu.Milletvekili seçildiği Sakarya'da yük taşımacılığı sektörünün Avrupa uyum yasaları nedeniyle zor durumda olduklarını ilettiğini aktaran Özkoç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun talimatıyla taşımacılık sektörünün sorunlarına çözüm getirecek bir kanun teklifi hazırladıklarını, bunu yakında TBMM gündemine taşıyacaklarını bildirdi.Özkoç, deniz turizmi yanında kongre turizmcilerinin de çok büyük sıkıntı içerisinde olduğunu dile getirerek bu sektörün dertlerine çare üretmek için ilgili makamlarla görüştüklerini ve nefes almalarını sağlayacaklarını belirtti.'TERSİNE BEYİN GÖÇÜ': KOMİK DİKTATÖRAKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dünkü konuşmasında "Tersine beyin göçünü destekliyoruz." sözlerini anımsatan CHP Grup Başkanvekili Özkoç, "Dünyada diktatör olup da bu kadar komik olan bir başka insan bulamazsınız." ifadesini kullandı.İktidarın, bilim insanlarına hangi fırsatları sunduğunu soran Özkoç, iktidarın üniversitelerin rektörlüklerine eski AKP milletvekillerinin atadığına, üniversite öğrencilerin başının eğilmeye çalışıldığına ve damgalandıklarına, öte yandan ülkeye özgürlük getirmediğine dikkat çekti.Özkoç, Türkiye'de üniversite öğrencilerinin yüzde 80'inin yurtdışına gitmeye çalıştığını, halkın yüzde 65,1'inin ülkede ifade özgürlüğü olmadığına inandığını söyleyerek, "Böyle mi 'Türkiye'de bilim insanlarına bir fırsat var.' diye onları çağırıyorsunuz? Hiç mi yüzünüz kızarmıyor? Bilim insanlarını Türkiye'den kaçıran, Almanya'dan aşıyı bulan, Nobel ödülü alan insanlarımızın Türkiye'deki varlıklarını yok eden bu iktidar mı onlara böyle sesleniyor? Bunun komediden öte olmadığını düşünüyoruz. Bu aslında bir beka sorunudur. Türkiye bilim insanlarını, gençlerini kaybediyorsa işte Türkiye gerçekten özünü, asıl savunma gücünü kaybediyor demektir." sözlerini sarf etti.Boğaziçi Üniversitesindeki gençlerin yaptığı kampanyayı anımsatan Özkoç, Boğaziçi Üniversitesi gösterilerinde tutuklanan öğrenciler hakkındaki davaya, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ile bazı CHP milletvekilleri ve temsilcilerinin katıldığını söyledi."İKTİDARIN VE SARAYIN VALİSİ OLARAK JANDARMARLIK YAPIYORLAR"Engin Özkoç, iktidarın, CHP'li belediye başkanlarının ellerini kollarını bağladığını ileri sürerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AKP'li olmayan belediyelerin hizmet etmesine izin vermediğini iddia etti.İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen mahkeme kararına ilişkin de Özkoç, "Ordu'da Ekrem İmamoğlu'na uydurma gerekçelerle bir ceza verdiler. Bu hukuksuz cezayı, millet iradesine saldırı olarak değerlendiriyoruz. Yol geçen yerine dönen VIP kapısından herkes gelip geçiyor. Ama söz konusu olan İstanbul Büyükşehir'e aday İmamoğlu olunca kıyametler kopuyor. Devletin ve milletin valiliğinden vazgeçenler, iktidarın ve sarayın valisi olarak jandarmalık yapıyorlar." ifadelerini kullandı.CHP'li Özkoç, Danıştay'ın Andımız kararına da değinerek siyasetçilerin ikiyüzlü olmaması ve verdikleri sözlerin arkasında durmaları gerektiğini vurguladı. Cumhur İttifakı'nın verdikleri sözlerin arkasında durmadığını ve yüzlerinin kızarmadığını iddia eden Özkoç, iktidarın kendi yönettiği mahkemelerin kararlarının arkasına sığınarak "Biz yapmadık." dediğini savundu. Özkoç, "Kendilerini sıyırmaya çalışanlar da saray iktidarı, onların destekçisi MHP ve mafyadır." sözlerini sarf etti.İktidarın, Andımız kararı konusunda sorumluluk almadığını söyleyen Özkoç, "Siz sadece bunu yapmadınız. Siz tabelalardan TC'yi kaldırmaya çalıştınız, madalyalardan Atatürk resmini kaldırıyorsunuz. Sizin içinizden gelen şey belli, Cumhuriyet'i yok etmeye çalışıyorsunuz. Buna asla izin vermeyeceğiz." diye konuştu.GERGERLİOĞLU: İKTİDAR DIŞINDA BİLEN YOKTUBasın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Özkoç, HDP Kocaeli Milletvekili Gergerlioğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, "Hangi siyasi partiye mensup olursa olsun hiçbir milletvekilinin, milletvekilliği süresi bitmedikten sonra milletvekilliğinin düşürülmesi doğru değildir. Örneğini Enis Berberoğlu'nda gördük. Enis Berberoğlu hakkında, hukuk dışı bir yol izlenerek, Meclis Başkanı'nın da alet olduğu ve TBMM'de milletvekilliğinin düşürülmesi için alınan karar okutularak milletvekilliği düşürüldü. Şimdi Berberoğlu, TBMM'de." diye konuştu.İktidarın, FETÖ ile kol kola girerek birçok kesimden vatandaşı cezaevinde tuttuğunu, şimdi de bundan vazgeçmediğini savunan Özkoç, "Şimdi de TBMM Genel Kurulunda milletvekillerine sopa gösteriyorlar. Yargıyı teslim almışlar, teslim aldıkları yargıyla milletvekillerinin milletvekilliklerini düşürüyorlar, belediye başkanlarının belediye başkanlıklarını düşürüp kayyum atıyorlar, derneklerin yönetim kurullarına varıncaya kadar bir tek kişi dahi suça karışırsa kapatmaya, halkı susturmaya çalışıyorlar. Neden mi? Türkiye'yi yönetemiyorlar." ifadelerini kullandı.Engin Özkoç, başka bir soru üzerine de Gergerlioğlu'na ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin bugün Genel Kurulda okunacağını iktidar dışında kimsenin bilmediğini, bugünkü oturumu yönetecek Meclis Başkanvekili'nin dahi gündem gelene kadar bundan haberdar olmadığını belirtti. Özkoç, "Biz muhalefet olarak her kim, milletvekilimiz orada bir sıkıntı yaşarsa haktan, hukuktan, adaletten yana yanlarında olacağız. Gerçeklerin arkasında durmaya çalışacağız." dedi. AA

Denizbank ile MartıGrubu borçyapılandırma konusunda anlaştı

Denizbank ile Martı Grubu borç yapılandırma konusunda anlaştı Denizbank, Martı Grubu ile olan 139 milyon dolarlık alacağını dokuz yıl vadeli olarak yeniden yapılandırılacak. Kemer'de bulunan Martı Grubu'na ait olan Martı Myra Otel, Denizbank'a olan borçları nedeni ile icradan satışa çıkarılacaktı. Ancak Banka ile Martı Grubu arasında borç yapılandırma konusunda anlaşmaya varıldığı öğrenildi. Alınan bilgilere göre, Denizbank, Martı Grubu ile olan 139 milyon dolarlık alacağını dokuz yıl vadeli olarak yeniden yapılandırılacak. Denizbank ile Martı Grup prensipte anlaşırken bugün de bankanın ana sermayedarının yönetim kurulunda anlaşmaya onay verdiği öğrenildi.Ocak ayı başında yapılan açıklamada, Kemer'in 5 yıldızlı otelleri arasında yer alan 553 odalı ve 1.209 yatak kapasiteli otel için Denizbank ile Martı Grubu arasında yeni bir anlaşmaya varıldığı duyurulmuştu. Martı Myra Otel, satışının ertelenmesi için İcra Müdürlüğü'ne yazılı başvuru yapımıştı. Martı Myra Otel ocak ayı başında KAP'a şu açıklamayı yapmıştı: "18.12.2019 tarihli açıklamamızda belirtilen icraen satışı istenen bir taşınmazımıza ilişkin, 10.01.2020 tarihi itibariyle gerek Denizbank AŞ ve Deniz Faktoring AŞ gerekse Şirketimiz ve Martı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ tarafından satışın ertelenmesi konusunda İstanbul 10. İcra Müdürlüğü'ne yazılı başvuruda bulunulmuştur. Şirketimiz ve Martı Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı AŞ tarafından Denizbank AŞ ve Deniz Faktoring AŞ'den kullanılmış olan finansal tablolarımızda yer alan kredilerimizin yeniden yapılandırmasına ilişkin protokol görüşmeleri devam etmektedir. Gelişmeler tam ve zamanında kamu ile paylaşılacaktır." Şehriban Kıraç

Festival yolda düzülür

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Festival yolda düzülür Bu yıl 1 Nisan - 29 Haziran tarihleri arasında 40. kez düzenlenecek olan İstanbul Film Festivali belirsizlikler altında perde açmaya hazırlanıyor. Festivalin onur ödülleri ise Belkıs Özener, Çetin İnanç, Salih Güney ve Suna Selen’e verilecek. Pandeminin birinci yılını geride bıraktığımız günlerde çevrim içi düzenlenen ve geniş katılımlı bir basın toplantısıyla tanıtılan İstanbul Film Festivali bu yıl 40. yaşını kutluyor. Basın toplantısında ilk sözü alan ve İKSV’de ilk 1983 yılında Hülya Uçansu’nun yanında çalışmaya başladığını hatırlatan Görgün Taner “Film Festivali’nin en başından beri tanığıyım” diyerek hafif bir nostalji atağına kapılsa da bu ruh halinden çabuk sıyrıldı ve geçmişte festivale emeği geçenlere teşekkür etmeyi de ihmal etmeden sözlerini şöyle sürdürdü: “1982'de yapılan ilk İstanbul Film Festivali’nden bugüne çok şey değişti. Şimdi cep telefonlarıyla film çekilebilen, dekorların üç boyutlu yazıcılarla yapılabildiği bir yüzyılda yaşıyoruz. Sinema salonlarına gitmeye devam ediyoruz ama artık aynı zamanda filmonline.iksv.org ile çevrim içi gösterimleri evimizde de izleyebiliyoruz. Geçtiğimiz 40 yıl içinde kendisi de gelişen ve değişen İstanbul Film Festivali, Türkiye’de de birkaç kuşağı birden etkiledi. Yönetmenler, sinemaseverler, yazarlar, sanatçılar, yöneticiler, doktorlar mühendisler, İstanbul Film Festivali’nin önce izleyicisi sonra da destekçisi oldular. Festival bir anlamda kendi mezunlar cemiyetini yarattı. Köklü, gelenekli bir okul gibi sektörün birçok bileşenine kucak açtı. Yapımcıları, yönetmenleri, oyuncuları destekledi, ödüller verdi; yeni projelerini geliştirmelerine, uluslararası bağlantılar kurmalarına olanak sağladı. Değişik kültürleri, birbirinden farklı ülkeleri ve onların sinemalarını, başka türlü ulaşamayacağımız filmleri, olağanüstü yönetmenleri, oyuncuları tanımamıza aracı oldu. Zorlu bir emek işi olan sinemayla hayal dünyamızı zenginleştirdi, bizi bambaşka yerlere götürdü. Evet, ilk İstanbul Film Festivali’nden bugüne çok şey değişti; ama 40 yıldır değişmeyen bir şey de var: İstanbul Film Festivali kurucularından, 1995’te kaybettiğimiz Onat Kutlar’ın söylediği gibi, şimdi ve daima 'sinema bir şenliktir’”Ardından Festival Direktörü Kerem Ayan aldı sözü. Ayan “Her yıl zor bir dönem geçiriyoruz diyoruz ama öyle maalesef, zor dönemler bitmiyor, bu yıl da virüs yüzünden zor bir dönem geçiriyoruz” sözleriyle başladı konuşmasına. Onun konuşmasından anladığımız kadarıyla hybrid olarak tasarlanan festival çeşitli belirsiz durumlar yüzünden tam anlamıyla yolda düzülecek. Hedef bir yandan çevrim içi gösterimler, bir yandan da eğer salonlar açılırsa salon gösterimleri. Bir başka ihtimal de açık hava gösterimleri, geçen yıl olduğu gibi, ama tüm bunlar henüz net değil. Bilinen tek şey şu ki, bu yıl festival yapılacak, içiniz o anlamda rahat olsun. Üstelik muhtemelen yeni restore edilen Atlas Sineması’nda da gösterimler yapılabilecek. Hayırlısı…Hemen belirtelim, henüz ortada yarışma filmleri yok, zaten başvurular da devam ediyor. Ama tarihler belli, buna göre Festivalin ulusal yarışmaları 20-29 Mayıs, Uluslararası Yarışma ise 18-29 Haziran'da yapılacak.Köprüde Buluşmalar Yöneticisi Gülin Üstün, festival kapsamında bu yıl 16. kez Türkiye’den ve komşu ülkelerden yapımcı, yönetmen ve senaristlerle, uluslararası sinema profesyonellerini bir araya getiren Köprüde Buluşmalar 2021 seçkisi ve ABD ve Hollanda İstanbul konsolosluklarının desteği ile düzenlenecek, "film ve dizilerde güçlü kadın karakterler yaratmak" başlıklı atölye hakkında bilgi verdi./Archive/2021/3/17/124435191-onurodulleri.pngONUR ÖDÜLLERİFestivalin bu yılki Onur Ödülleri dört isme veriliyor. Bunlardan ilki Türk sinemasına uzun yıllar sesiyle katkı sunmuş ve sinemamızın en önemli kadın yıldızlarının filmlerde söylediği o unutulmaz şarkıları seslendirmiş Belkıs Özener. Jet Rejisör lakabıyla tanınan Çetin İnanç bu yıl ödül verilecek bir diğer isim. İki de oyuncu var: Salih Güney ve Suna Selen. Onur Ödülleri sahiplerine 29 Mayıs’ta düzenlenecek ödül töreninde takdim edilecek.JÜRİ BAŞKANLARI TOLGA KARAÇELİK VE RADU JUDEUlusal yarışma jüri başkanı daha önce açıklanmıştı zaten: Tolga Karaçelik. Jürinin diğer üyeleri de şöyle sıralanıyor: oyuncu Ece Dizdar, sanat yönetmeni ve yapım tasarımcısı Naz Erayda Kurdoğlu, yapımcı Nadir Öperli ve yazar Şebnem İşigüzel.Kerem Ayan’ın bir son dakika haberi olarak açıkladığı sürpriz ise sinemaseverleri mutlu edecek cinstendi. Uluslararası Altın lale Film Yarışması’nın başkanlığını ise Rumen sinemacı Radu Jude yapacak. Jude, hatırlanacağı üzere, bu yılki Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı alan “Bad Luck Banging ar Loony ****” adlı filmin de yönetmeni.Ulusal Belgesel Yarışması jüri üyeleri yönetmenler Serdar Kökçeoğlu, Martina Priessner ve yönetmen ve yapımcı Hasan Söylemez olarak belirlenirken , Ulusal Kısa Film Yarışması jüri üyeleri oyuncu ve yapımcı Nazlı Bulum, yönetmen Engin Erden ve sinema yazarı Selin Gürel olarak açıklandı.Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü jürisinde ise bu yıl yönetmenler Zeynep Dadak, Leyla Yılmaz ve Orçun Behram yer alıyor.AFİŞLERDE YABANCI YÖNETMENLER YERLİ OYUNCULARLAFestivalin bu yılki afişlerini Londra’da yaşayan Selman Hoşgör tasarlamış. Yabancı yönetmenlerin yüzüne yerli oyuncuların monte edildiği bu ilginç afişlerde Agnes Varda ile Cüneyt Arkın, Alfred Hitchcock ile Türkan Şoray (gerçi üstad sarışınlara olan tutkusuyla tanınır) ve Claire Denis ile Şener Şen yer alıyor. Anlaşılan bu yıl da afiş koleksiyoncuları için bereketli geçecek.Hitchcock demişken, 40. İstanbul Film Festivali’ni Nippon Paint sponsorluğundaki özel retrospektif bölümü bu yıl Alfred Hitchcock’a ayrıldı. Dahi sinemacı Alfred Hitchcock’un geçen yıl pandemi nedeniyle gösterimi yapılamayan 15 renkli filmi Haziran ayında yenilenmiş kopyalarından sinema salonlarında gösterilecek. Tabii inşallah.Festivalin Nisan Seçkisi biletleri 29-30 Mart’ta İKSV Lale Kart üyeleri için indirimli ön satışların ardından 31 Mart Çarşamba 10.30’dan itibaren genel satışa açılacak./Archive/2021/3/17/124419644-kostebekajan.pngFESTİVALİN NİSAN PROGRAMIFestivalin ilk seçkisinden dünyanın önemli festivallerinin programlarında yer almış, kimileri Oscar adayı filmler yer alıyor. Tam listesimi aşağıda bulabilirsiniz.Köstebek Ajan / El Agente Topo / The Mole Agent / Maite Alberdi / Şili, Hollanda, İspanya, Almanya, ABD (Belgesel Kuşağı)Pazar Günleri / Sundays / Alethea C. Avramis / Yunanistan, Fransa (Belgesel Kuşağı)Son Banyo / O Último Banho / The Last Bath / David Bonneville / Portekiz, Fransa (Dünya Festivallerinden)Arkadaşlar Arasında / Le Bonheur des uns… / A friendly tale / Daniel Cohen / Fransa (Antidepresan)Possessor / Brandon Cronenberg / Kanada (Dünya Festivallerinden)Luzzu / Alex Camilleri / Malta (Genç Ustalar)Asla Ağlamam / Jak Najdalej Stad / I Never Cry / Piotr Domalewski / Polonya, İrlanda (Çiçek İstemez)Şiddet Tekeli / Un pays qui se tient sage / The Monopoly of Violence / David Dufresne / Fransa (Belgesel Kuşağı)Üst Kattakiler / Sentimental / The People Upstairs / Cesc Gay / İspanya (Antidepresan)Susmayan Köpek / El Perro que no calla / The Dog Who Wouldn’t Be Quiet / Ana Katz / Arjantin (Dünya Festivallerinden)Aşktan Sonra / After Love / Aleem Khan / İngiltere (Genç Ustalar)Sevgili Yoldaşlar / Dorogie Tovarishchi! / Dear Comrades! / Andrey Konchalovski / Rusya (Dünya Festivallerinden)İki Aşığın Ölümü / The Killing of Two Lovers / Robert Machoian / ABD (Dünya Festivallerinden)Düşüş / Falling / Viggo Mortensen / Kanada, İngiltere, Danimarka (Dünya Festivallerinden)Gönül İşleri / Les choses qu’on dit, les choses qu’on fait / Love Affair(s) / Emmanuel Mouret / Fransa (Antidepresan)Aynalar / Spoguli / In the Mirror / Laila Pakalnina / Letonya, Litvanya (Antidepresan)180 Derece Kuralı / Khate Farzi / 180 Degree Rule / Farnoosh Samadi / İran (Çiçek İstemez)Tufan Olmayacak / Tvano Nebus / The Flood Won’t Come / Marat Sargsyan / Litvanya (Genç Ustalar)Aalto / Virpi Suutari / Finlandiya / 98’ (Belgesel Kuşağı)Sarayın Sessizliği / Les Silences du Palais / The Silences of the Palace / Moufida Tlatli / Tunus (Çiçek İstemez) Emrah Kolukısa

Kız Kulesi'nin karşısındaki ağaçlarıkeserken suçüstüyakalandılar

Kız Kulesi'nin karşısındaki ağaçları keserken suçüstü yakalandılar ÜSKÜDAR'da 4 kişi, Kız Kulesi'nin karşısında bulunan ağaçları keserken yakalandı. İstanbul Üsküdar'da Kız Kulesi'nin hemen karşısında sahilde yer alan ağaçlar, gece saat 02.00 sıralarında 4 kişi tarafından ellerindeki motorlu testerelerle kesildi. İhbar üzerine olay yerine zabıta ve polis ekipleri sevk edildi. Ekipler, ağaçları kesen kişileri ellerinde 3 motorlu testere ile yakaladı.Zabıta ekipleri tarafından haklarında tutanak tutulan kişiler, polise teslim edildi. Şüphelilere, "sokağa çıkma kısıtlamasını ihlal"  ve "kamu malına  zarar vermekten" toplam 4 bin 27'şer lira para cezası kesildi. İfadeleri alınan 4 kişi hakkında soruşturmanın sürdüğü de kaydedildi./Archive/2021/3/17/122901712-uskudar.jpg"NİYE KESTİKLERİNİ SÖYLEMİYORLAR"Üsküdar zabıta ekipleri ağaçların kesildiği yere gelerek inceleme yaptı. Kesilen ağaç dalları ve parçaları ekipler tarafından temizlendi. Üsküdar Zabıta Müdür Yardımcısı İbrahim Kocaoğlu, "Sabaha kadar olan nöbetçi ekiplerimiz var. İhbar geliyor, polis ile beraber müdahale ediyorlar hemen. Saat 02.00'da biri kadın toplam 4 kişi, ağaçları keserken ekiplerimizce yakalandı. Biz kişiler hakkında belediye uygulama yönetmeliğine göre zabıt tuttuk, para cezası da verilecek. Ayrıca bu kişiler karakola götürülüp adli işlem başlatıldı. Toplam ikisi büyük olmak üzere 6 tane ağaç kesmişler. Niye kestiklerini söylemiyorlar. Sonuç itibari ile adli soruşturma sonucunda belli olacak" diye konuştu./Archive/2021/3/17/122958227-usk23.jpg"BUNU YAPAN İNSAN OLAMAZ" Olaya ilişkin sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen ise, "Gece 02.15'te Kız Kulesi'nin karşısında, 3 kişiyi ellerinde hızarlarla yakaladık. Maalesef 2 yetişkin ağacı kesmişler, diğerlerini kesemeden yakalandılar. Tutanak tuttuk, polise teslim ettik. Bunu yapan insan olamaz. Yenilerini dikecek, bu zorbalığın da peşini bırakmayacağız" dedi. DHA

Beyin göçüliseden başlıyor: Türkiye’den her yıl 50 binöğrenci gidiyor

Beyin göçü liseden başlıyor: Türkiye’den her yıl 50 bin öğrenci gidiyor Mesleki açıdan iyi eğitim almış ve iyi yetişmiş kişilerin, olanaksızlık ve işsizlik gibi nedenlerden dolayı başka ülkelerde okumayı ve çalışmayı tercih etmesi olarak tanımlanan beyin göçü, son olarak AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleriyle gündeme geldi. UNESCO verilerine göre Türkiye’den her yıl 50 bin öğrenci yurtdışına okumaya gidiyor. Türkiye, beyin göçünde 32 ülke içinde 24. sırada yer alıyor. Peki beyin göçü nedir, beyin göçüne sebep olan faktörler nelerdir? Türkiye’de durum ne? Beyin göçü, hem Türkiye’de hem de dünyada en çok tartışılan konuların başında geliyor. Mesleki açıdan iyi eğitim almış ve iyi yetişmiş kişilerin, çeşitli nedenlerden dolayı başka ülkelerde okumayı veya çalışmayı tercih etmesi olarak tanımlanan beyin göçü, son olarak AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleriyle yeniden gündeme geldi. Uluslararası Göç Konferansı'nda açıklamalarda bulunan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Az gelişmiş ülkelerin kıt kaynaklarıyla yetiştirdiği nitelikli insanlarını beyin göçünü teşvik ederek alıp ihtiyaç sahiplerine kapıyı kapatmak ahlaki bir tavır değildir” dedi. Erdoğan, Ford Otosan Gelecek Vizyon Toplantısı'nda yaptığı konuşmasında ise “tersine beyin göçünü” desteklediğini belirterek, “Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı ile tersine beyin göçünü destekliyoruz. Buradan bir kez daha yerli veya yabancı bilim insanlarını araştırmalarına Türkiye'de devam etmeye, açtığımız çağrılara başvurmaya, ülkemizin sunduğu fırsatlardan istifade etmeye davet ediyorum” ifadelerini kullandı. BEYİN GÖÇÜ NEDİR? Türkiye’de olduğu gibi dünyada da sıklıkla gündeme gelen beyin göçü; iyi eğitim görmüş, kalifiye ve yetenekli iş gücünün az gelişmiş ya da gelişmekte olan bir ülkeden, gelişmiş başka bir ülkeye akışı olarak tanımlanıyor. Bu akış genellikle gelişmemiş ülkelerde yetişen ve kendini geliştiren insanların, olanaksızlık, iş bulamama veya mesleğini istediği gibi icra edememe durumlarından kaynaklanıyor. Bu harekete beyin göçü isminin verilme sebebi ise nitelikli insanların giderken sahip oldukları bilgi ve deneyimi de beraberlerinde götürmeleri. Aklın ve sahip olunan bilginin bir yurttan başka bir yurda, temelli olarak gittiğini ifade eden beyin göçü, donanımlı ve nitelikli bireylerin ülkeyi terk ettiği anlamına geliyor. BEYİN GÖÇÜNÜN SEBEPLERİ NELERDİR? Beyin göçünün sebeplerini genellikle olanaksızlık, işsizlik, ilgisizlik gibi faktörler oluştursa da, bu nedenler “itici” ve “çekici” sebepler olarak ayrılıyor: İtici sebepler: Az gelişmişlik oranı, ülkede işsizliğin yüksek olması, nitelikli kişilerin düşük ücretlerle çalıştırılması, ülkede uygulanan maaş politikalarının yanlışlığı, yöneticilerin niteliksiz olması, ülkede nitelikli kişi sayısında artış olmasına rağmen bu kişileri kullanama durumu, ülkede araştırma koşullarının gelişmemiş olması ve gençlere fırsat tanımama itici sebepler olarak kabul ediliyor. Çekici Sebepler: Ekonomik durumda iyileşme, yüksek maaş beklentisi içinde olma durumu, kaliteli yaşam arzusu, gelişmiş araştırma koşullarına kavuşma, şehir merkezlerinin cazibesine kapılma ve yabancı eğitimde prestij yakalama isteği ise çekici sebepler olarak kabul ediliyor. İtici sebepler genellikle bu davranışı gerçekleştiren itici olayları temsil eder. Beyin göçünün sebepleri arasında belirtilen çekici faktörler ise bu davranışın gerçekleşmesine sebep olan çekiciliği belirtir. TERSİNE BEYİN GÖÇÜ NEDİR? Tersine beyin göçü genel olarak; başarılı öğrencilerin ve nitelikli bireylerin, ülkeye döndüklerinde ayrılmalarından kaynaklanan sermaye kaybını telafi edecek beceriler ortaya koyan hipotezi temsil eder. Beyin kazanımı olarak da tanımlanır. Tersine beyin göçü, zamanında ülkesinden ayrılarak gelişmiş bir ülkeye giden başarılı öğrenci veya bireyin ülkesine geri dönerek sermaye kazanması ve bilgi üretmesi için çalışması olarak tanımlanabilir. GENÇLER TÜRKİYE’DE KALMAK İSTEMİYOR Konuyu Meclis gündemine taşıyan son isim CHP İstanbul Milletvekili Zeynel Emre ve partililer oldu. Meclis’e sunulan araştırmada, Türkiye’de son yıllarda genç ve eğitimli nüfusun yurt dışına göçünde artış gözlemlendiği ve 25-29 yaş aralığındaki yurttaşların 2019’da yurtdışına en fazla göç edenler arasında olduğu belirtildi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK), geçen yıl açıkladığı verilere göre 2019’da Türkiye’den en çok göçün yaşandığı yaş grubu 25-29. Ülkeden yurt dışına giden 330 bin 289 kişiden 50 bin 154’ünü 25-29 yaş grubu oluşturuyor. HER YIL 50 BİN ÖĞRENCİ GİDİYOR Birleşmiş Milletler Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) verilerine göre Türkiye’den her yıl 50 bin öğrenci yurtdışına okumaya gidiyor. TÜİK verilerine göre 2019 yılında Türkiye’den yurtdışına 330 bin 289 kişi göç etti. TÜRKİYE BEYİN GÖÇÜNDE 24. SIRADA Meclis gündemine taşınan beyin göçünde Türkiye’nin risk altında olduğu belirtildi. Araştırma önergesinde, Türkiye’nin en fazla beyin göçü veren 32 ülke içinde 24’üncü sırada yer aldığı belirtilirken; aynı zamanda Türkiye’nin, ABD’de en fazla öğrenci okutan 10’uncu ülke olduğu ifade edildi. GÖÇ LİSEDEN BAŞLIYOR Araştırmada LGS sonuçlarında yüzde 1’lik dilimde bulunan İstanbul Erkek Lisesi mezunlarından 145’inin tercih yaptığı ve bunlardan 77’sinin üniversiteyi okumak için yurtdışını tercih ettiği belirtildi. Meclis’e sunulan önergeye göre bu öğrencilerin önemli bir kısmı Almanya’yı tercih ederken Avusturya, İsviçre ve ABD de listede kendine yer buldu. Bu sayılara göre tercih yapanların yüzde 53,1’i yurtdışına gitti. Önergede, İstanbul Erkek Lisesi'nden 2019 mezunlarının yüzde 52.6'sının, Alman Lisesi’nden yüzde 94.7'sinin, Galatasaray Lisesi'nden yüzde 32.6'sının yükseköğrenim için Almanya, ABD, Kanada ya da Fransa gittiği de kaydedildi. EN ÇOK BEYİN GÖÇÜ ‘ALAN’ ÜLKELER Norveç: İşsizlik oranı yüzde 3 olan Norveç’te kişi başı milli gelir 60 bin dolar civarında. İş olanaklarının oldukça geniş olduğu ülkede, iyi sosyal haklarla birlikte yüksek ücretlere iş bulunabiliyor. Fakat Norveç, iş bulmak isteyen kişilere “herhangi bir alanda uzman seviyesinde olma” şartını koyuyor. İsveç: Dünyanın eğitim ve refah seviyesi en yüksek ülkelerinden biri olan İsveç, son 20 yıldır en fazla beyin göçü alan yerler listesinin başlarında yer alıyor. Ülke, bütçesinin büyük bir kısmını bilim, eğitim, endüstri ve araştırma projelerine ayırıyor. ABD: Çalışma hayatına katılım oranı yüzde 70’in üzerinde olan ABD; adil çalışma koşulları, düşük işsizlik oranı ve saatlik çalışabilme gibi avantajlı yanları ile iş alanında iyi bir alternatif oluşturuyor. Ülkenin en önemli avantajlarından biri de yüksek lisans ve doktora için çektiği öğrencilere mezun olur olmaz iş imkanı sağlaması. Kanada: Gelişmiş standartları, sosyal hakların fazlalığı, sunduğu iş olanakları ve refah seviyesiyle Kanada, beyin göçü alan ülkelerin başında geliyor. Ülke, bu bakımdan ABD’ye bir alternatif olarak görülüyor. Avustralya: Y aşam standartları üst düzeylerde olan Avustralya, sahip olduğu güçlü ekonomisi ile dikkat çeken bir ülkelerin arasında yer alıyor. İşsizliğin en az olduğu ülkelerden olan Avustralya’nın, yaklaşık 20 yıl önce kalifiye elemanlara yılda 40 bin kişilik geçici çalışma vizesi verdiği biliniyor. cumhuriyet.com.tr

Uyanış: Büyük Selçuklu'nunçekimleri durduruldu

Uyanış: Büyük Selçuklu'nun çekimleri durduruldu Uyanış: Büyük Selçuklu dizisinin setinde koronavirüsü vakası çıktı. TRT, dizinin çekimlerine ara verdi. Yapımcılığını ve senaristliğini Emre Konuk'un üstlendiği, yönetmen koltuğunda Sedat İnci'nin oturduğu, kadrosunda; Ekin Koç, Buğra Gülsoy, Hatice Şendil, Gürkan Uygun ve Sevda Erginci gibi isimlerin yer aldığı Uyanış: Büyük Selçuklu dizisi ekrana bir haftalık ara veriyor. TRT'den yapılan açıklamada dizi setinde Covid-19 vakaları tespit edildiği, dizinin yerine ise TV'de ilk kez 'Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu' filmi yayınlanacağı belirtildi.Açıklamada şu ifadelere yer verildi:"Dizi setlerimizde yapılan rutin taramalar sonucunda Uyanış: Büyük Selçuklu dizimizin setinde Kovid-19 vakaları tespit edilmiştir. Karantinaya alınan set çalışanlarımızın sağlık durumları iyidir ve yakından takip edilmektedir. Yaşanan süreç dizi oyuncularımız ve tüm set çalışanlarımız ile paylaşılarak dizimizin çekimlerine 5 gün süreyle ara verilmesi kararlaştırılmıştır. Bu zorunlu ara nedeniyle 22 Mart 2021 Pazartesi günü Uyanış: Büyük Selçuklu'nun yeni bölümü yayınlanamayacaktır. Aynı gün ve saatte 'Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu' filmi (TV'de ilk kez) TRT1 ekranında olacaktır."  cumhuriyet.com.tr

Ahmet Ağaoğlu: "Adaletin olmadığıyerde adil rekabetşartlarıoluşmaz"

Ahmet Ağaoğlu: "Adaletin olmadığı yerde adil rekabet şartları oluşmaz" Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu, "Ülkemiz futbolunun hak ettiği konuma gelebilmesi ve marka değerinin artırılması ancak bağımsız ve tarafsız bir spor yargısının oluşturulmasıyla mümkün olacaktır" dedi. Trabzonspor Kulübü Başkanı Ahmet Ağaoğlu, adaletin olmadığı yerde adil rekabet şartlarının oluşamayacağını belirterek, "Ülkemiz futbolunun hak ettiği konuma gelebilmesi ve marka değerinin artırılması ancak bağımsız ve tarafsız bir spor yargısının oluşturulmasıyla mümkün olacaktır" dedi.Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu, Trabzonspor Dergisi’nin 183’ncü sayısında yer alan yazısında, "Ülkemiz futbolunun hak ettiği konuma gelebilmesi ve marka değerinin artırılması ancak bağımsız ve tarafsız bir spor yargısının oluşturulmasıyla mümkün olacaktır. Bu da kurul üyelerinin atanmasında keyfi uygulamalardan kaçınılması ile mümkündür. Bu ve benzeri etkenlerden dolayı sağlanamayan adalet artık ülke futbolumuzun bir numaralı sorunu haline gelmiştir" dedi.Ağaoğlu, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2020 yılı başında verdiği kararla; ülkemizdeki futbola dair uyuşmazlıkların çözümündeki sistematik problemleri ortaya çıkartmıştır. Söz konusu kararda Tahkim Kurulu’nun, TFF Yönetim Kurulu’ndan bağımsız olmasını sağlamak başta olmak üzere gerekli düzenlemelerin yapılmasını istemiştir. Bununla birlikte yaklaşık 6 ay önce TBMM Kamu Denetçiliği Kurumu’na yaptığımız başvuru neticesinde Ombudsmanlık müessesesi TFF kurullarının bağımsız olmadığını, kurul kararlarının gerekçeli olmadığını, bu anlamda ’kanunlara uygunluk, şeffaflık, hesap verilebilirlik, kararların gerekçeli olması’ ilkelerine uygun davranmadığını vurgulamış, buna dair düzenlemelerin ise ivedilikle yapılması gerektiğine dair bir tavsiye kararı yayınlamıştır" ifadelerini kullandı."Adaletin olmadığı yerde adil rekabet şartları oluşmaz" diyen Ağaoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Bizler; Türk futbolunda adaletin ve sonrasında ’Fair Play’ - ’Adil Oyun’ kavramının yerleşebilmesi için TFF bünyesindeki kurulların bağımsız, tarafsız ve şeffaf olması gerektiğine inanıyoruz. Bu doğrultuda ülke futboluna faydalı olduğu bilinci ve inancıyla gerekli düzenlemelerin ivedilikle yapılmasını sağlamak adına Kulüpler Birliği’nin de desteğini alarak FIFA’ya tarihi bir başvuru gerçekleştirdik. İnşallah yakın bir zamanda FIFA’nın, kendi kriterlerine uygun adımların atılması amacıyla gerekli müdahaleyi yapacağına inanıyoruz.Elbette bu başvuru sadece Trabzonspor veya diğer kulüplerin değil, futbolun tüm paydaşları ve futbolumuzun marka değerini artırmaya yöneliktir. Ülke futbolumuzun geleceği adına da bir mihenk taşıdır. Bunun öncüsü olsak bile, bu standardı tüm kulüplerimiz ve futbol ailesi ile birlikte sağlamak zorundayız. Ülkemiz için, en sevdiğimiz oyun olan futbolumuz için hep birlikte mücadele edeceğiz ve hep birlikte başaracağız." İHA

Uykusuz'dan kongre göndermeli kapak

Uykusuz'dan kongre göndermeli kapak Haftalık mizah ve karikatür dergisi Uykusuz, koronavirüs denetimlerinde kesilen para cezalarını bu haftaki kapağına taşıdı. Pazartesi günü kabine toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, " Bugüne kadar salgın denetimlerinde 32 milyon TL'ye yakın idari para cezası uygulandı" ifadelerini kullanmıştı.AKP salgın günlerinde 'lebalep' kongreler yaparken, yurttaşa  kesilen para cezaları sosyal medyanın gündemine oturmuştu.Haftalık mizah ve karikatür dergisi Uykusuz da bu haftaki kapağında yurttaşa kesilen para cezasını kapağına taşıdı ve kongre detayına dikkat çekti.İşte Uykusuz'un bu haftaki kapağı:/Archive/2021/3/17/123014930-ewnutocwgaysi9d.jfif cumhuriyet.com.tr

Son Dakika... Emniyet'ten 55 ilde operasyon: 317 gözaltıkararıvar

Son Dakika... Emniyet'ten 55 ilde operasyon: 317 gözaltı kararı var Emniyet, 55 ilde eş zamanlı POS cihazı ve çek-senet tefeciliğine yönelik operasyon gerçekleştirdi. 317 kişi hakkında gözaltı kararı bulunuyor. Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Daire Başkanlığı, 55 ilde 333 adreste eş zamanlı POS cihazı ve çek-senet tefeciliğine yönelik operasyon gerçekleştirdi. Operasyonda POS cihazı ve çek-senet tefeciliği yaptığı belirlenen 317 şüpheli hakkında adli işlem başlatılırken, şüphelilerden 232’si  gözaltına alındı.  DHA

'Andımız' için ağır ifadeler: O karar DEVA Partisi'ni böldü

'Andımız' için ağır ifadeler: O karar DEVA Partisi'ni böldü Danıştay'ın 'Öğrenci Andı' ile ilgili verdiği karar, DEVA Partisi yöneticileri arasında bölünmeye yol açtı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, okullarda öğrenci andının okunmasını sona erdiren MEB yönetmeliğini iptal eden Danıştay 8. Dairesi'nin kararını bozdu. Karar muhalefetteki partiler arasında farklı tepkilere neden olurken DEVA Partisi içerisinde ise çatlağa yol açtı.Deva Partisi Genel Merkez Başkanlık Kurulu Üyesi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nün uyuşturucu operasyonuna “Andımız” adını vermesine tepki gösterdi.Yeneroğlu, Twitter hesabından şu paylaşımı yaptı: “Memurların politize olması hukuk devleti için alarm sinyalidir. Maalesef iktidar bu durumu tetikledi. Hangi görüşü savunduğu önemli değil, özellikle silah taşıyan kamu personelinin siyasi tartışmalara karışması kabul edilemez. Trabzon Emniyet Müdürü acilen görevden alınmalıdır.”Danıştay'ın 'bozma' kararına destek veren DEVA Partisi İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi Beytullah Aksoy da "Andımız” ile ağır ifadeler kullandı. Aksoy, ”Bir Türk için her sabah ben Türk’üm diye bağırmak ancak hayvani bir ihtiyacı tatmin edebilir. Bir toplum, hayvani ihtiyaçlarını önceliklendiren bireylerden oluşursa orada zihinsel gelişimden söz edilemez” dedi."YOLUMU AYIRMAM GEREKİYOR"DEVA Partisi İstanbul İl Yöneticisi eski Emniyet Müdürü Feramuz Erdin ise bu iki paylaşıma tepki gösterdi.Erdin, Yeneroğlu’nu etiketliyerek “Kolluğun daha verimli ve demokratik standartta çalışması için fikirler üretip partiyle paylaşan birisi olarak Yeneroğlu’nun partinin temel değerleri ile de çelişen bu sözlerine katılmam mümkün değil. Kolluk kişilerin tek dudağı arasında görev yapar halde olmamalıdır” dedi.Daha sonra bir paylaşım daha yaparak Beytullah Aksoy’un “Türk’üm diye bağırmak ancak hayvani bir ihtiyacı tatmin edebilir” şeklindeki sözlerine de yanıt veren Erdin, “Bunu yeni gördüm. Hizmet edeceği yerde halkı bölen, hakaret eden ve tepeden bakan zihniyet ile yolumu ayırmam gerekiyor. Demokrasi bu olamaz!” ifadelerini kullandı.İşte o paylaşımlar:/Archive/2021/3/17/121354924-ferdin.jpg/Archive/2021/3/17/121409783-ferdin2.jpg cumhuriyet.com.tr

Bir tweet attı,İran sınırına sürüldü!

Bir tweet attı, İran sınırına sürüldü! İzmir’de TCDD 3. Bölge Müdürlüğü'nde hareket memuru olan Serdar Urun, sosyal medyadaki "Sürgün insanlık suçudur" paylaşımı ve sendikal faaliyetleri nedeniyle İzmir'den 1880 kilometre uzaklıktaki TCDD'nin İran sınırında bulunan Van Kapıköy İstasyonu'na gönderildi. İzmir’de TCDD 3. Bölge Müdürlüğü'nde hareket memuru olan Serdar Urun, sosyal medyadaki "Sürgün insanlık suçudur" paylaşımı ve sendikal faaliyetleri nedeniyle İzmir'den 1880 kilometre uzaklıktaki TCDD'nin İran sınırında bulunan Van Kapıköy İstasyonu'na gönderildi. İzmir'de Birleşik Taşımacılık Sendikası üyesi işçilerin sürgün edilmesine tepki amacıyla tweet attığını belirten Urun, "Bizi Demiryolları lojmanlarından da çıkartıyorlar. Kanser tedavisi gören kayınvalidem, eşim ve iki oğlumla birlikte mağduruz" dedi.TCDD 3. Bölge Müdürlüğü'nde görevli olan 47 yaşındaki Serdar Urun'un, KESK'e bağlı Birleşik Taşımacılık İşçileri Sendikası (BTS) üyesi işçilerin sürgün edilmesine tepki olarak attığı tweetler yüzünden hayatı alt üst oldu. Ailesi ile birlikte İzmir'de yaşayan Urun, sürgünlere yönelik attığı tepki tweetleri ve sendikal faaliyetleri nedeniyle, evine 1880 kilometre uzaklıktaki Van Kapıköy'e sürgün edildi.Aynı zamanda BTS Basmane Gar İşyeri Temsilcisi olan Urun, sürgünlere karşı sendika kararı ile sosyal medya eylemi gerçekleştirdiklerini anlatırken, "BTS üyesi 4 arkadaşımız İzmir'den farklı illere sürüldü. Sendika olarak bu sürgünlere karşı İzmir'de haftalardır oturma eylemi yapıyoruz. Sadece, ‘Sürgün insanlık suçudur’ diye birkaç tweet attım. Bu paylaşımları Haziran 2020'de yapmıştım. 9 Mart tarihinde sürgün kararı bana iletildi. Aynı gün içerisinde Basmane'deki görev ilişiğim kesildi. 23 Mart'ta yeni görev yerimde iş başı yapmam gerekiyor. Ne yapacağımı bilmiyorum" dedi."LOJMANLARDAN ÇIKARIYORLAR"Görev yaptığı İzmir Basmane Gar'a en uzak istasyon olan İran sınır kapısındaki Van Kapıköy'e sürüldüğünü söyleyen Serdar Urun şöyle konuştu:"Daha uzak bir yer olsa oraya süreceklerdi herhalde. Eşim, kayınvalidem ve ortaokula giden oğlumla birlikte İzmir'de yaşıyorum. Büyük oğlum da Ankara Üniversitesi'nde okuyor. Kayınvalidem kanser hastası ve tedavi görüyor. Bizi şimdi de kaldığımız demiryolları lojmanlarından çıkarıyorlar. Kolluk kuvvetleri ile lojmanlardan çıkarılacağımızı bildirdiler. Yandaş sendikaların üyeleri hiçbir yere sürülmeden başka yerlere nakille gitmelerine rağmen senelerdir lojmanları boşaltmıyor. Bizi ise bu mağdur durumumuzda apar topar çıkarıyorlar. Üstelik bunu hukuki süreç devam ederken yapıyorlar. Bu sürgün kararını mahkemeye taşıyacağım. Hakkımı sonuna kadar arayacağım."8 İŞÇİ SÜRGÜN EDİLDİBTS İzmir üyelerinden Şube Sekreteri Muhdi Seyhan Kars'a; Kadın Sekreteri Nurhan Karadağ, işyeri temsilcilerinden Ünal Karadağ ile Bülent Çuhadar 6 Mart'ta Malatya'ya sürülmüştü. 4 işçinin sürgün kararından sonra BTS İzmir Şubesi oturma eylemi başlatırken, 9 Mart’ta ise Serdar Urun'un yanı sıra 3 isim daha başka yerlere gönderildi. Genel Müdür Ali İhsan Uygun imzalı tebliğ ile Ankara Şube Yürütme Kurulu üyesi Ejder Koçak Erzincan’a, BTS İzmir Şube Başkanı Erdal Akyol Bandırma'ya, Genel Merkez Kadın Sekreteri Begüm Özyönüm ise Halkapınar'dan Biçerova'ya sürüldü. ANKA

Rusya Savunma Bakanı'ndan Türkiye açıklaması:‘Zorluğun sebebi NATOüyesi olması’

Rusya Savunma Bakanı'ndan Türkiye açıklaması: ‘Zorluğun sebebi NATO üyesi olması’ Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Türkiye’yle ilişkileri değerlendiren açıklamasında, “Kolay olmayan, çok zorlu, ancak çok da sonuç veren çalışmalarımız var” dedi. Kazak tengrinews.kz sitesine konuşan Şoygu, Türkiye ile ilişkileri değerlendirdi. “Kolay olmayan, çok zorlu, ancak çok da sonuç veren çalışmalarımız var” diyen Şoygu, “Zor olmasının nedeni ise engellenmemiz, Türkiye’nin NATO üyesi olmasının engel yaratması. Bu elbette bir engel" dedi.İşbirliği yapan 2 ülkeden birinin NATO üyesi olup diğerinin olmayışının kendi başına eşsiz bir tecrübe olduğunu belirten Şoygu, şunları kaydetti:"Ancak bu ülkeler ortak bir dil buluyor, ortak çalışmalar, operasyonlar yürütüyor, imkansız görülen yerlerde dahi uzlaşma noktası buluyor. Çözüm yöntemleri buluyoruz. Sözgelimi İdlib’deki gerilimi azaltma bölgesi. Bize göre, Suriye’de gerilimi azaltma bölgesinin kurulması, bu tür krizlerin çözümünde yeni bir sayfa, yeni bir mekanizma."SURİYE’NİN KUZEYİNDE ORTAK DEVRİYEŞoygu, Rusya ve Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde ortak devriye gerçekleştirdiğini de hatırlattı.Sputnik Türkçe’nin aktardığına göre Şoygu, "Teröristlerle birlikte mücadele ediyoruz. Ortak hava sahasında da sık sık birlikte çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Çok sayıda geçiş noktasını düzenliyor ve kontrol ediyoruz, göçmenlerle birlikte ilgileniyoruz" dedi.Şoygu, Rusya ile Türkiye’nin Dağlık Karabağ’daki durumun çözüme kavuşturulması konusunda işbirliği yaptığına da dikkat çekti. cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter