Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajans? - Haberler

Friday, 12.27.2024, 04:42 AM (GMT)

Fenerbahçe'yi Pelkas uçurdu

Fenerbahçe'yi Pelkas uçurdu Dimitrios Pelkas, sarı-lacivertli formayla bu sezon ligde 5 gol atarken, 5 de asist yaptı. Fenerbahçe'nin Yunan futbolcusu Dimitrios Pelkas, sarı-lacivertli formayla bu sezon ligde 5 gol atarken, 5 de asist yaptı. Süper Lig'de Trabzonspor'u deplasmanda 1-0 mağlup eden Fenerbahçe'de golü atan futbolcu Dimitrios Pelkas, Süper Lig'de gösterdiği performansla dikkat çekti. Yunan futbolcu bu sezon sarı-lacivertli formayla ligde 5 gol 5 asist yaparken, Fenerbahçe'de en fazla gole katkı sağlayan futbolcu oldu. Pelkas, toplamda attığı 5 golün 4'ünü ve yaptığı 5 asistin 4'ünü deplasman maçlarında gerçekleştirdi. 27 yaşındaki futbolcu, Trabzonspor maçının 86. dakikasında yerini Novak'a bıraktı.  cumhuriyet.com.tr

Myanmar'da polis darbe karşıtlarına ateşaçtı, en az 18 kişi hayatınıkaybetti

Myanmar'da polis darbe karşıtlarına ateş açtı, en az 18 kişi hayatını kaybetti Myanmar'da Pazar günü birden fazla şehirde darbe karşıtları geniş çaplı protesto gösterileri düzenledi. Polisin ateş açarak dağıtmaya çalıştığı protestoculardan en az 18'i hayatını kaybetti. ReutersMyanmar'da Pazar günü birden fazla şehirde darbe karşıtları geniş çaplı protesto gösterileri düzenledi. Polisin ateş açarak dağıtmaya çalıştığı protestoculardan en az 18'i hayatını kaybetti.Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ofisi, 1 Şubat'taki darbeden bu yana düzenlenen protestolarda en fazla ölümün bugün görüldüğünü duyurdu.Polisin gerçek mermi ve göz yaşartıcı gaz kullandığı Yangon, Dawei ve Mandalay şehirlerinde protestocular hayatını kaybetti.1 Şubat'tan bu yana düzenlenen barışçıl gösterilere karşı güvenlik güçleri, Cumartesi gününden itibaren sert müdahalelere başladı.Pazar günü sosyal medya hesaplarına yansıyan fotoğraflarda protestocuların sokaklarda barikat kurarak polisten kaçmaya çalıştığı, bazı protestocuların kan içinde olduğu görünüyor.Cumartesi günkü polis müdahalesi sonrası Pazar günü de protestoculara sert karşılık verilmesi bekleniyordu."Protrstocular geri çekilmedi"Olay yerinden gelişmeleri aktaran BBC muhabiri, Yangon'a vardığında silah seslerini duyduğunu ve ardından bir ambulansın ilerlediğini anlatıyor:"Ambulansın bulunduğu yere koştum. Bir adam kanlar içindeydi ve diğer protestocular onu sedyeye yerleştirerek ambulansa bindirmeye çalışıyordu. Yolda kan gördüm, hemen yanında barikat kurulmuştu. Kurşun, barikatın yanından geçmişti.""Birkaç dakika sonra daha fazla protestocu aynı noktaya geldi. Polise karşı direnmek için ellerinde kalkanlarla hazırlandılar. Bir süre sonra daha da fazla insan geldi. Yollara oturup slogan attılar. Kalabalığın sonu görünmeyecek kadar çok kişi vardı."O noktada iki kişi vurularak öldürüldü, bir kişi de ağır yaralandı. Ancak protestocular geri çekilmedi.Myanmar'da son durum ne?Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ofisi Sözcüsü Ravina Shamdasani, Pazar günü yaşanan olaylarda en az 18 kişinin öldüğüne, 30 kişinin de yaralandığına dair güvenilir bilgisi olduğunu duyurdu ve protestoculara şiddet uygulanmasını kınadı:"Myanmar halkı barışçıl gösteri yapma ve demokrasinin yeniden inşa edilmesini talep etme hakkına sahiptir. Barışçıl protestoculara karşı ölümcül güç kullanımı, uluslararası insan hakları kuralları altında asla meşrulaştırılamaz."Yangon'daki aktivistler ve sağlık çalışanları, şehirde en az dört kişinin öldüğünü söylüyor.Güney doğudaki Dawei şehrinde de aktivistlerin verdiği bilgiye göre polis gerçek mermi kullandı, en az dört kişi hayatını kaybetti.Mandalay'daki geniş katılımlı protestolara da polis göz yaşartıcı gaz ve tazyikli suyla müdahale etti. BBC'ye bilgi veren aktivistler en az bir kişinin hayatını kaybettiğini söyledi. Kuzey doğudaki Lashio şehrinde de polis protestocuları dağıtmak için müdahale etti.Birleşmiş Milletler, Myeik, Bago ve Pokokku şehirlerinde de polis müdahalesi sonucu hayatını kaybedenler olduğunu duyurdu.Gözaltına alınanların sayısı resmen açıklanmadı ancak aktivistler sayının 850'nin üzerinde olduğunu duyurdu. BBC Türkçe

Ä°stanbul'da barajlarda son durum

Türkçe Haberler En Son Başlıklar İstanbul'da barajlarda son durum İstanbul'da önce yağmur ardından gelen kar yağışıyla birlikte birlikte barajların su seviyelerindeki artış hızla sürüyor. İSKİ verilerine göre, barajların doluluk oranı yüzde 56.20 oldu. İstanbul'da kuraklık nedeniyle barajlardaki doluluk oranı 9 Ocak 2021 tarihinde yüzde 19.16'ya kadar düşmüştü.En düşük doluluk oranının ölçüldüğü günden bu yana geçen sürede İstanbul'un barajlarındaki doluluk oranı yüzde 55.58'e ulaştı. Ancak bu doluluk oranındaki hızlı artış bile geçmiş yılların gerisinde kaldı.EN DÜŞÜK DOLULUK ORANIOranlar 2014 yılından bu yana ölçülen en düşük doluluk oranı olarak kayıtlara geçti. 2014'de yaşanan kuraklığın ardından 2015 yılında baraj doluluk oranı 96.33'e kadar çıkmıştı. Daha sonraki yıllarda ise yüzde 80'li seviyelerde seyretmişti. cumhuriyet.com.tr

UÄŸurcan kalesinde devleÅŸti

Uğurcan kalesinde devleşti Süper Lig'in 27. haftasında sahasında Fenerbahçe'yi konuk eden Trabzonspor, geçen hafta deplasmanda 1-0 kazandığı Medipol Başakşehir maçı 11'ine göre 4 değişiklikle sahaya çıktı. Süper Lig'in 27. haftasında sahasında Fenerbahçe'yi konuk eden Trabzonspor, geçen hafta deplasmanda 1-0 kazandığı Medipol Başakşehir maçı 11'ine göre 4 değişiklikle sahaya çıktı.Teknik direktör Abdullah Avcı, kalede Kağan Moradaoğlu'nun yerine Uğurcan Çakır'a, savunmanın sağında sakatlanan Kamil Ahmet Çörekçi'nin yerine Serkan Asan'a, Faruk Can Genç'in yerine Marlon'a, Yunus Mallı'nın yerine de kart cezasını tamamlayan Nwakaeme’ye görev verdi. Kaleci Uğurcan ilk yarıda Pelkas, Szalai ve Mert Hakan'ın şutlarında yaptığı kurtarışlarla alkış aldı.Takıma dönen Erce Kardeşler, Hosseini, Baker ile Abdulkadir Parmak da 21 kişilik maç kadrosuna alındı.Bordo-mavili takımda, Arda’nın yanı sıra sakatlıkları bulunan Kamil Ahmet, Abdülkadir Ömür ve Trondsen kadroda yer almadı.FENERBAHÇE'DE DE 4 DEĞİŞİKLİKFenerbahçe teknik direktörü Erol Bulut da ligde 1-0 kaybettikleri Göztepe maçının 11’ine göre Trabzonspor karşısında 4 değişikliğe gitti.Bulut, bu karşılaşmada Valencia, Ozan Tufan, Caner Erkin ile Nazım Sangare’nin yerine ilk 11’de Pelkas, Mert Hakan Yandaş, Gökhan Gönül ve Tisserand’a forma verdi.Sarı-lacivertli takımda Caner Erkin, Luiz Gustavo, İrfan Can Kahveci, Sadık Çiftpınar ve Diego Perotti, maç kadrosunda yer almadı.Karşılaşma öncesi Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı ile Fenerbahçe Teknik Direktörü Erol Bulut, birbirlerine sarılarak bir süre sohbet etti. AA

Sağlık Bakanlığı, son koronavirüs tablosunu paylaştı

Sağlık Bakanlığı, son koronavirüs tablosunu paylaştı Sağlık Bakanlığı, son koronavirüs tablosunu paylaştı. Tabloya göre, 8 bin 424 kişiye vaka, 610 kişiye koronavirüs hasta (Covid-19) tanısı konuldu. 66 kişi daha yaşamını yitirdi. Sağlık Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu'nun güncel verileri paylaşıldı.Türkiye'de koronavirüs nedeniyle 66 yurttaşın daha yaşamını yitirdiğini, 8 bin 424 kişiye vaka, 610 kişinin koronavirüs hastası olarak tespit edildiğini bildirdi. Koronavirüs nedeniyle 28 bin 569 kişi yaşamını yitirirken, koronavirüs vaka sayısı 2 milyon 701 bin 588'e yükseldi. Bugün iyileşen sayısı 6 bin 511 oldu.  AĞIR HASTA SAYISI BİN 191Tabloya göre, toplam test sayısı 33 milyon 175 bin 16, toplam ağır hasta sayısı bin 191, toplam iyileşen sayısı 2 milyon 572 bin 234, bugünkü test sayısı 109 bin 639 olarak kayıtlara geçti.Türkiye'nin 28 Şubat 2021 güncel koronavirüs tablosu şöyle:/Archive/2021/2/28/191531259-28-subat-2021-korona-tablosu.jpg cumhuriyet.com.tr

CHP'den istifa eden Teoman Sancar'dan ilk açıklama

CHP'den istifa eden Teoman Sancar'dan ilk açıklama CHP Denizli Milletvekili Teoman Sancar, partisinden istifa ettiğini duyurdu. Sancar, ''Hiçbir oluşum ve siyasi partiye geçmek sebebiyle istifa etmiş değilim'' ifadelerini kullandı. İstifa kararını Twitter hesabından duyuran CHP Denizli Milletvekili Teoman Sancar,"Cumhuriyet Halk Partisi üyeliğinden istifa ettiğimi kamuoyunun bilgisine saygılarımla sunarım" ifadelerini kullandı.İstifa kararının ardından ''CHP Genel Başkanlığına'' diye başlayan bir mektup kaleme alan Sancar, ''Üyesi bulunduğum Cumhuriyet Halk Partisi'nden istifa ediyorum. Hiçbir oluşum ve siyasi partiye geçmek sebebiyle istifa etmiş değilim'' ifadelerini kullandı./Archive/2021/2/28/183937169-istifa-mektubu.jpg cumhuriyet.com.tr

Bursaspor'dan müthişgeri dönüş

Bursaspor'dan müthiş geri dönüş Bursaspor - Akhisarspor: 3-2 /Archive%5C2021%5C2%5C28%5C191859007-bursaspor-akhisarspor-3-2_3.jpgSTAT: Bursa Büyükşehir BelediyesiHAKEMLER: Yiğit Arslan (x), Furkan Ürün (x), Suat Güz (x)BURSASPOR: Ataberk Dadakdeniz (xxx) - İsmail Çokçalış (xx), Cüneyt Köz (xx), Furkan Emre Ünver (x) (Dk. 46 Aykut Akgün x), Abdullah Tazgel (x) (Dk. 46 Ramazan Keskin x), Taha Altıkardeş (xx), Emirhan Aydoğan (xxx), Batuhan Kör (x) (Dk. 46 Çağatay Yılmaz), Kerem Şen (x) (Dk. 46 Özer Hurmacı xxx), Burak Kapacak (xxx), Berat Altındiş (xx) (Dk. 78 Eren Güler ?)AKHİSARSPOR: Milan Lukac (x) - Göksu Mutlu (x), Doğukan Nelik (x), Orhan Taşdelen (x), Akwo Tarh Ayuk Taku (xx), Çekdar Orhan (xxx) (Dk. 79 Adewole Raheem Lawal ?), Onurcan Güler (xx), Kadir Keleş (xx), Yusuf Cihat Çelik (x) (Dk. 79 Hasan Ali Adıgüzel ?), Dzon Delarge (xxx) (Dk. 56 Alya Toure x), Nsima Peter (x) (Dk. 65 Bertuğ Bayar x)GOLLER: Dk. 36 Emirhan Aydoğan, Dk. 81 Özer Hurmacı, Dk. 89 Burak Kapacak (Bursaspor) - Dk. 19 Çekdar Orhan (Pen), Dk. 25 Dzon Delarge (Akhisarspor)SARI KARTLAR: Berat Altındiş, Aykut Akgün, Cüneyt Köz, Çağatay Yılmaz, Ataberk Dadakdeniz, Emirhan Aydoğan (Bursaspor) - Nsima Peter, Hasan Ali Adıgüzel (Akhisarspor)KIRMIZI KART:  Teknik direktör Mustafa Er (Bursaspor)Spor Toto 1’inci Lig’in 24’üncü hafta karşılaşmasında Bursaspor, devreyi 2-1 geride kapadığı maçta, Akhisarspor’u ikinci yarıda buluğu gollerle 3-2 yenerek, 5 haftalık galibiyet hasretine son verdi. Bursaspor’a galibiyeti getiren goller Emirhan Aydoğan, Özer Hurmacı ve Burak Kapacak’tan geldi. Akhisarspor’un bir de penaltıdan yararlanamadığı karşılaşmada gollerini ise penaltıdan Çekdar Orhan ve Dzon Delarge kaydetti. Bu sonucun ardından Bursaspor puanını 24’e çıkarırken, Play-Off iddiasını korudu. Düşme hattındaki Akhisarspor ise 19 puanda kaldı.Akhisarspor’da, Çekdar Orhan’ın 16’ncı dakikada ceza yayının gerisinde sol çaprazdan yaptığı yerden vuruşta top, uzak kale direğinin yanından dışarı gitti.Akhisarspor, 17’nci dakikada etkili gelirken Nsima Peter, ceza sahasına girdiği esnada Furkan Emre Enver tarafından düşürüldü, hakem Yiğit Arslan penaltı noktasını gösterdi. Topun başına geçen Çekdar Orhan, 19’uncu dakikada penaltıyı gole çevirerek, takımını öne geçirdi: 0-1.Akhisarspor, 25’inci dakikada farkı 2’ye çıkardı. Taku’nun ara pasında soldan ceza sahasına giren Dzon Delarge topun gelişine yaptığı vuruşla, meşin yuvarlağı uzak kale direğinin yanından ağlara gönderdi: 0-2.30’uncu dakikada Furkan Emre Ünver’in ceza sahası içerisinde Nsmia Peter’a yaptığı müdahale sonucu hakem Yiğit Arslan, bir kez daha penaltı noktasını gösterdi. Topun başına geçen Dzon Delarge’ın vuruşunda kaleci Ataberk Dadakdeniz, sağına gelen topu çelmeyi başardı.Bursaspor, 36’ncı dakikada golü buldu. İsmail Çokçalış, sağ kanattan pasını içeriye doğru aktarırken kale ağzında savunmadan seken topu Emirhan Aydoğan, düzgün biri vuruşla tamamladı ve rakip ağları havalandırdı: 1-2.İlk yarı bu skorla tamamlandı.ÖZER YILDIZLAŞTI63’üncü dakikada Ramazan Keskin’in ceza sahası dışından yaptığı sert vuruşta, kaleci Milan Lukac topu kornere çeldi.75’inci dakikada Bursaspor Teknik Direktörü Mustafa Er, itirazları sebebiyle ikinci sarı kartının ardından kırmızı kartla tribüne gönderildi.Bursaspor, 81’inci dakikada eşitliği sağladı. Özer Hurmacı’nın ceza yayının gerisinden yaptığı sert vuruşta meşin yuvarlak ağlarla buluştu: 2-2.Ev sahibi, 89’uncu dakikada öne geçti. Savunmadan atılan uzun topta kaleci Milan Lukac’ın açıldığını gören Burak Kapacak erken davranıp önce topu kaleciden sıyırdı, ardından boş kaleye gönderdi: 3-2.Karşılaşma Bursaspor’un 3-2'lik üstünlüğüyle sona erdi. DHA

Müjdat Gezen: 21. yüzyılda bir Nasreddin Hoca

Müjdat Gezen: 21. yüzyılda bir Nasreddin Hoca Müjdat Gezen, "Ben nasihat vermeyi sevmem yaşadıklarımdan anladıklarımı yazmaya çalıştım onun dışında kimseye verecek bir öğüdüm yok, şunu söyleyebilirim, geminin gittiği istikamete baksınlar orada daima umut vardır" diyor. Usta tiyatrocular Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’ın "Cumhurbaşkanı'na hakaret" iddiasıyla yargılandıkları davada yarın karar çıkması bekleniyor. Savcı iki usta için 4'er yıl 8'er ay hapis cezası istiyor. Tüm Türkiye iki ustanın yanında. Onlarsa davaya değil, ülkenin bu durumlara düşürülmesine üzülüyor. Müjdat Gezen’le hem davayı hem de çıkar çıkmaz ikinci baskıyı yapan kitabı “Çocukluğumu Bindirdim Tramvaya O Gitti Ben Kaldım Yaya” yı konuştuk. Üçlemenin ikinci bölümü "Normal Olacak Kadar Anormal Değililm" baskıda, üçüncüsü "Kendine Yalan Söyleme" tezgahta!  Gezen, “Ben hayatım boyunca iyi insan olmak için çalıştım. Okul açıldıktan sonraki ilk derste 40 senedir hep ‘iyi insandan iyi bakkal, iyi manav, iyi aktör, iyi doktor, iyi politikacı çıkarmak kolaydır önce iyi insan olun sonrası çorap söküğü gibi gelir” derim” diyor. - Nasılsınız? Geçmiş olsun, doktorunuzla gittiniz adliyeye…Bel fıtığım var, ağrılarım var birazcık. 13 yıldır çekiyorum ben bunu, doktorlar ‘yapmayacağız’ deyip, ameliyat masasından kaldırdılar beni. İdare ediyoruz, sırt üstü yatıyorum şu an… Ağrı gidericiler de mideye dokunuyor ama ben bunlarla yaşamaya alıştım, çok mesele etmiyorum.O gün (duruşma günü) doktorum sakinleştirici verdi bana, o biraz iyi geldi. Hiç olmazsa sinir sistemimi yumuşatsın diye. Eskiden beri taaa Kenan Evren devrine gidin, ondan eskiye gidin, politik tiyatro yapmaya başladığımız andan itibaren bunların hepsiyle karşılaştık ama hiçbir dönemde bu kadar ağır baskı olmamıştı.- Düşünceleriniz nedeniyle bu baskı…Okulumu yaktılar, orada insanlar, veliler, çocuklar günlerce nöbet tuttu ‘aman bir şey olmasın’ diye… Biz bu halka hiçbir zaman kötü davranmadık, yanlış yapmamak için özen gösterdik, hayatımıza dikkat ettik. İnanın bana şu an Çin radyosundan, Alman ve Fransız televizyonundan, İsveç televizyonundan, Amerika’dan o kadar çok söyleşi talebi var ki. Ben onların yaptıkları gibi kendi ülkemi dışarılara şikayet etmekten hoşlanmıyorum, anlatabiliyor muyum? Su akar mecrasını bulur diye idare ediyoruz. Bu bir dönem. Bu da geçer diyoruz, hakikaten de geçecek. Benim bütün arzum göreyim, ben de hayattayken göreyim bu sistemin değiştiğini…SEVGİSİZ TOPLUM OLMAYA KARŞI ÇIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ- Duruşma nasıl geçti, istediğiniz gibi konuşma fırsatınız oldu mu?Genç bir hakim vardı, beni hiç ayağa kaldırmadı. Ben hep oturdum. Bir ara çok sıkıntı geldi, ağrım durmuyor, ‘istediğiniz anda çıkabilirsiniz’ dedi. Sonuna kadar kaldım. Biz beraat bekliyorduk, savcı hapis cezasında ısrar edince ayın birine kaldı duruşma. Metin Akpınar’la ben vareste tutulduk. Herhalde karar günü olacak ayın biri. Ya beraat edeceğiz, ya hapis cezası çıkacak. Türkiye’nin içinde bulunduğu bu koşullarda… Bakın ne kadar güzel her şey. Pahalılık yok, sıkıntı yok, demokrasi var, adalet sistemi çalışıyor, herkesin maaşı yatıyor, iş yerleri kapanmıyor filan ve Müjdat’la Metin’e dört sene sekiz ay istiyorlar. Keşke benim ilk dediklerim olsa da biz mizah yapamasak. Keşke benim ülkem öyle olsa da… Valla gülü seven dikenine katlanıyor, bu benim mesleğim. Mesleğimden vazgeçecek değilim ama sevgisiz toplum haline getirilmeye, demokrasinin elden gitmesine sonuna kadar karşı çıkacağız. Bu bizim işimiz. Ben sanatçı olmasam da ki ortalama vatandaşım zaten çok şükür…- Çok da mütevazısınız…Yok, yok… Memur çocuğuyum, babam da sıkıntı çekmiş, ben de sıkıntılardan geldim. Metin de öyle. Küçücük yerlerden gelip sonra saraylarda yaşayan tipler değiliz ki biz. Gönlüm de rahat. İnsanların bu kadar sahiplenmesi de; ben bir tarlaya fidan dikmişim, orası orman olmuş yani… Onun farkına varınca insan ’Allah allah ne kadar lezzetli bir şey bu’ diyor.BANA DOKUNAN ŞU: - Çoğu kişi ‘Müjdat Gezen bizim kahramanımız’ diyor…Sanat zaten öyle bir şey değil mi? Sanat soyut bir şey değildir, halkla iç içe yapılır. Hele tiyatro… Seyircinin hiç gelmediğini düşün böyle bir tiyatro olabilir mi? Ben Kanada’da meşhur olmadım ki, burda doğdum, burda yaşıyorum, burda öleceğim. Doğmakla ölmek bizim elimizde değil. O arada kalan bölümü iyi yaşamak, alnının akıyla, onurlu, yararlı… Topluma moral verebiliyorsan, faydalı olabiliyorsan bitti gitti. Zaten hayat nedir ki? O kadar kısa ki… Milyarlarca yıl yaşındaki dünyada ne kadar az bir süre yaşam. İnsanın kendini kocaman kocaman görmesine çok şaşırıyorum. Avustralya’dan Çin’e geçiyordum uçakla, Güney Yarımküre’den Kuzey Yarımküre’ye geçerken atmosferin yuvarlaklığını görüyorsunuz. Dedim ki ‘Acaba Türkiye’ye görebilir miyim?’ Tabii öyle bir şey yok, dedim ki ‘İstanbul zaten görünmez. Ya Kadıköy?’ Biraz yükseldiğiniz zaman aşağıya bakınca insan toz kadar ufak. Anlatabiliyor muyum? O kadar zerreyiz ki. Ben bunu hayat felsefesi olarak kabul etmişim, onun için bunlar bana hiç dokunmuyor, bana dokunan şu; biri bu lafları rahatlıkla söyleyebilir bir şey olmuyor, siz söyleyince hapsinizi istiyorlar. Öyle bir şey olamaz.- İnanılır gibi değil gerçekten…Kimse de inanmıyor. Ben AKP’lilerden de telefonlar aldım. ‘Haddini bil dediniz diye beş seneye yakın hapis olur mu’ diye…HADDİNİ BİL DEDİM ÇÜNKÜ- Yargı açısından durum içler acısı aslında. Kimse bunun gerçek bir dava olduğuna inanmıyor.Bir televizyonda Metin’le bir eleştiri yapıyoruz, kimse de sormuyor ‘bu adam durup dururken mi haddini bil’ dedi diye. Ben onun hakaretlerine karşılık haddini bil dedim. “Kadıköy’de oturanlar” dedi, oy alamadığı diğer semtleri de saydı, “memleket parçalansa bunların kılı kıpırdamaz” dedi. Ben de “sen benim vatanseverliğimi sınayamazsın, ben bu hakkı kimseye vermiyorum, ona buna parmak sallıyorsun, ‘haddini bil’ diyorsun sen haddini bil” dedim. Bunda ne var? Mahkeme de ‘haddini bil’ suç olsa Cumhurbaşkanı söylemez dedim.- Aynen öyle. Birilerinin de konuşması gerekmiyor mu? Herkes sussun mu?Bu tip iktidarlar eleştiriden hoşlanmazlar. İsmet İnönü’den başlayarak kimi sayarsanız sayın hepsinin taklidini yüzlerine karşı yaptım, hepsi alkışladı. Kimi mektup yazdı takdir bildirdi, kimi jest yaptı. Kenan Evren bile 21 yıl hapsimi isteyen adam, programıma geldi. Ben Kenan Evren döneminde Çizgilerle Nazım Hikmet kitabını yazmaktan, ayağımdan ve elimden zincire vuruldum, prangaya. O devirde bile ben böyle baskı görmedim, bu iyi bir durum değil bir ülke için. O dönem ilk duruşmada beraat ettim. Basının bir bölümünü, medyanın çok büyük bir bölümünü elde etmiş olmakla bir şey olmuyor. İnsanlar onlara da inanmamaya başlıyorlar. Pazarlar toplanırken karanlıkta yerlerden sebze meyve toplayanları gördüğümde ben ağlıyorum, bu gerçekler varken bunlarla mı uğraşacak Türkiye? Neymiş Müjdat Gezen haddini bil demiş, Metin Akpınar eleştirmiş…Netice itibariyle demişler ki saçın ak mı kara mı, bekle önüne düşünce görürsün. Ayın birini bekleyeceğiz göreceğiz.BUNA KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ- Nasıl bir his var içinizde sonuca dair?Beraat olmalı tabii ki. Gencecik bir hakim, gencecik bir savcı. Baskı altındalar tabii. Belki de bir buçuk yıl hapis verip paraya çevirecekler. Öbür tarafa da ‘efendim, siz böyle böyle dediniz biz de ceza verdik ancak paraya çevrildi’ diyecekler. Öyle olursa istinaf mahkemesine gideriz, Anayasa Mahkemesi’ne oradan da AİHM’e. Ondan sonra bana gelen yabancı basın mensuplarına da anlatırım. Onlar bizden daha iyi takip ediyorlar bu işi. Bu olsun istemem. İnsan ‘haddini bil’ dedi diye hapis yatar mı? Ben 78 yaşına gelmişim, 80 küsür yaşında hapisten çıkacağım. Buna hiç kimsenin de gücü yetmez onu da söyleyeyim. Böyle bir güç yok.- Yeni kitabınızda da sıklıkla üzerinde duruyorsunuz, kendinizde önce Türkiye’yi düşünüyorsunuz, ülkenin düşürüldüğü durumlara üzülüyorsunuz.Benim ülkem. Bu halk bana emek verdi, ben de geri çevirmedim, okulumu bedava yaptım… Halka borcumu taksit taksit ödedim, onlar da beni her gördüklerinde alkışlarını, sevgilerini gösteriyorlar. Kötü konuşmak istemiyorum, ben dünyaya pozitif bakmayı seviyorum. Birazcık tebessümle, Nasrettin Hoca gibi Konfüçyüs gibi bakmayı seviyorum. Onlar baskı yapıyorlar diye fikirlerimizden ödün veremeyiz ki. Bana diyor ki “Beni eleştirme!” Sen beni eleştiriyorsun, “sanatçı müsveddesi” diyorsun… Kanunlara göre de siyasetle uğraşanların eleştiriye daha toleranslı olmaları gerekiyor.KİN İNSANIN YÜREĞİNE YÜKTÜR- Okulunuzun davası ne oldu?Ona (sanık) da üzüldüm, avukatım Celal (Ülgen) aradı, “Çocuk sana çay içmeye gelmek istiyor” dedi. “Ne yapalım.” “Yasaklar kalksın, okul açılsın içeriz ne olacak” dedim. Kin, nefret… Ben o kepenkleri kapayalı çok oldu. Bu duyguları unutalı yıllar oluyor. Kin insan yüreğine yüktür. Çirkinleşir kindar insanlar, bakın yüzlerine. Anlatabildim mi ne demek istediğimi? Onlar kindar ve dindar nesil diyor.- Kitabı okuyunca iyice anladım, kindar olmak ne kelime, siz bal gibia de sulu gözlüsünüz.Ben çocukluğumdan beri öyleyim. Hırka-i Şerif’te doğdum büyüdüm, ramazanda Hz. Muhammed’in hırkası ziyarete açılır, o sırada da Anadolu’dan da çok dilenci gelir. Altı yedi yaşındayım, öğlen yemeklerine dilenci kadın götürürmüşüm. Bir keresinde annem çok kızmış, bağırmıştı meğerse evde yemek yokmuş! “Misafire menemen ikram ettim senin yüzünden” dedi. Köpeğim ölüyor günlerce ağlıyorum gözlerim şişiyor, sulu gözüm ben ama mantığı da elden bırakmam. Ben MSM’yi duygularımla açtım, dünyada örneği yok 30 yıldır.KORKSAM NE OLACAK YAŞLANIYORUZ- Ya yaş almak…Sadık Şendil çok büyük bir komedi yazarıydı, bana bir gün ’evladım sakın ha yaşlılarla arkadaşlık etme’ dedi, “niye” dedim “Genç kalabilmek için, genç arkadaşların olacak” dedi. Benim arkadaşlarım öğrencilerim. Ama 78 yıllık arkadaşlarım da var onlarla daime toplanır yemek yeriz. Her şeyden vazgeçerim mahalleden vazgeçemem, mahalle kültürü en önemli şeydir.- Yaşlılık demişken, yaşlanmaktan korkuyor musunuz?Korksam ne olacak? Yaşlanıyoruz… Annem de ‘evladım sakın ihtiyarlama’ demişti. “Anne bir gün yaşlanacağım ama” dedim, “Ben sana yaşlanma demiyorum, ihtiyarlama diyorum” dedi.- Çok güzel… Annenizle ilişkiniz çok güzelmiş değil mi?Annemle, babamla, ablamla… Yarın gideceğim ablama ziyarete, 88 yaşında ablam. Ben aileyi çok severim, aile her şeydir. Ağabeyim öldü karısı bana emanet, yeğenlerim emanet, Savaş Dinçel’in karısı Sumru onu da Etiler’den buraya (Kadıköy) taşıdım.- Savaş Dinçel’in yeri ayrı sizde…60 sene… Konservatuvardan sıra arkadaşımdı. Elimde öldü savaş benim.- Pandemi bitince yeni bir oyun var mı sahnelenecek?Kızım Elif Hollanda’da. Günde iki kez görüntülü konuşuruz. Bir oyun yazdık baba kız, benim şiirlerimi bestelemiş, bayıldım. Elif, Mimar Sinan’da müzikhal, opera, şan, ritmik Amerika’da müzikhaller tarihi, Londra’da psikodrama bitirdi.- Harika!Hollanda’da kadınlar korosu yönetiyor. İnşallah bu yaz oynamayı çok istiyoruz. Tiyatronun bir salonunu öğrencilere verdim, ben de artık yönetmenlik, oyun yazarlığı öyle şeylere yöneleceğim. Bu yaştan sonra ne olacak meşhur mu olacağım yani…(gülüyor)- Tabii ya 60 yıldır meşhursunuz!Çok şükür bu halka mutluluk vermek istedim onlar da beni çok mutlu ettiler, çok, çoook… Çin’den telefon geldi, Amerika’dan, Almanya, İsveç, İsviçre, Hollanda, biraz evvel Belçika’dan bir aile arardı. Eski bir ANAP’lı bakan aradı. Ben bu insanlara hiç kötülük etmedim, çok dikkatli yaşadım yalnız./Archive/2021/2/28/183140018-whatsapp-image-2021-02-28-at-18.10.57.jpegİSTANBUL SEÇİMLERİNİN GİZLİ KAHRAMANLARI - Metin beyle size gelen bu destek çok mutlu etti, adliyede olanlar hem üzüyor, hem de çaresiz hissettiriyor insanı bazen...Sakın ha! Aman ha! Çaresiz hissetmiyorum kendimi, aleyhimize kampanya açtılar o sırada İstanbul seçimleri yapıldı. ‘Seçimin gizli kahramanları’ diye çıktı gazetelerde. Biz İstanbul’da doğduk, yaşadık… Bu insanlar onlar için yaptıklarımızı görüyorlar. Filmlerimiz oynuyor ara ara televizyonlarda. Geçen gün Gırgıriye’yi oynattılar. Hep o insanları mutlu etmek için çalışmışız.- Eski filimleri tesadüfen görünce ne hissediyorsunuz?Tesadüfen görmüyorum, telefon ediyorlar aç aç filimin oynuyor diye. Kanallar şimdi çok oynatmıyorlar, ben yasaklıyım. Size bir şey söyleyeceğim. Bulmacalarda 150 kişilik kara liste var orada birinci sıradayım ben.- Ona kadar düştüler yani.Evet…- Siz bulmaca tutkunusunuz ama...Ben bulmaca çözmeden güne başlamam en çok sevdiğim çengel bulmaca, kolay, beni fazla yormuyor, arada bir ateş böceği Ercan’a telefon ediyorum şu ne demek diye. O bulmaca kralıdır biliyorsunuz, bulmaca hazırlıyor.GIRGIRİYE'Yİ İZLERKEN AĞLADIM- Filmleri izlerken ne hissediyorsunuz peki?Ya dün çok ağladım. Bir sahne açıldı, yedi kişi ölmüş. Münir Özkul, Ayşen Gruda, Adile Naşit, Tevfik Bilge, Yavuz Şeker, hepsi gitti. Bir baktım Perran Kutman, Gülşen Bubikoğlu, ben, Şemsi İnkaya ayaktayız. O kadar üzüldüm ki o kadar değerli sanatçılar ki, 40 sene olmuş o filmleri çekeli, oyunlarına baktım, ne kadar güzel oynamışlar, benim hikâyemdir o… Dört tane yapmıştık, kapalı gişeydi.- O zaman kendinize çok çok iyi bakın!Bakmaya çalışıyorum (gülüyor.) Diyabetim, tatlıyı tamamen unutmuş durumdayım, diyabet çikolatalarım var yalnız…- Tatlı sever miydiniz?Anlatamam… Ama hiç ağzıma koymuyorum, çayı şekersiz içiyorum, dikkat etmeye çalışıyorum, bir kere geliyoruz dünyaya… Doğuyorsun ölüyorsun, insanın en büyük bahtsızlığı ne biliyor musun? Öleceğini bilmesi, hayvanlar, bitkiler bilmiyor, ağaçlar, çiçekler, kedi, köpek… Bundan daha büyük acı verilemez insanoğluna… Yararı var mı var. Ölene kadar güzel ilkeli işler yapabilir miyiz? Bunun sınırlarını zorlayalım.- Üçlemenin sonuncusunun ismini söyleyince aklıma geldi siz hiç kendinize yalan söylediniz mi?Düşünüyorum, kendime değil ama ilk eşime eve çok geç geldiğim bir zaman söylediğimi hatırlıyorum. Yüzüne bakamıyorum, o da üstelememişti. Sonra dedim ki zaten yalanın ömrü kısa, bir de bir başladın mı... Eski siyasi bantları tiyatroda oynatıyorum zaman zaman bugün söylediğinin tam tersini, ama tam tersini ertesi gün söyleyen, bir tane iki tane değil, onlarca.- Bizim siyasetçilerde huy bu.Çok kötü bir huy ama insan bu kadar yalanı üst üste nasıl söyler ya… Derler ki hakikat çıplak dolaşır. Yalan neyin altına saklanırsa saklansın tık diye bir yerden belgeyi çıkarıyorlar…DÜNYA SİYAH BEYAZ DEĞİL- Nasıl söylüyorlar sahi?(Gülüyor) Söylemeyelim, ayın birinde dava var! Ben hayata Nasreddin Hoca gibi bakmayı başarabilmişlerden bir tanesiyim. Nasreddin Hoca’nın sen de haklısın sözünü hatırlarsınız. Bir konuda birden fazla haklı olabilir. Dünyayı siyah beyazlara sıkıştırdığın zaman… İnek kutsal bir hayvan mı değil mi? Domuz eti haram mıdır?- Kime göre neye göre?O zaman biraz daha perspektifi açıp dünyaya daha geniş yerden bakmak lazım. Ben Avustralya ya gittim merak ettim Aborjinleri, 'ilkel' topluluk değil mi, çölü geçmeleri üç ay sürüyormuş su koydukları kırbaların içine minik su birikintilerden su dolduruyorlar ama o suları bitirmiyorlar, kendilerin sonra geçecek hayvanlar için. Biz medeniyiz değil mi? Ne kadar görece, uygar olmak. Aborjinler kol saat kullanmıyor, zamanı durdurabilecek misin neyi değiştireceksin diyorlar. Perspektifi biraz açtığın zaman hakikaten insanın hayatı daha şenlenir onu söyleyeyim.- Neşeyi bulur diyorsunuz?Bulur.KARA GÖRÜNDÜ DER BİRİ MUTLAKA - Biraz okumak yazmak alt yapıyı sağlam tutmak lazım değil mi?Şu an üç kitap birden okuyorum, benim tuvalet kitabım da ayrıdır.- Hiçbir anınız boş geçmiyor...Gence sor der ki benim vaktim çok, ben derim ki benim vaktim yok. Ama küçükken de okurdum, 10 yaşında Doğan Kardeş çocuk dergisine abone yapmışlardı her perşembe gelirdi, ilk şiirim orada yayımlandı, oynatıyorum zannettim. "Her perşembe gününü ben dört gözle beklerim, Doğan Kardeş sen nerdesin diye seni özlerim, yazı doludur içi, resimleri çok cici, dergilerin içinde Doğan Kardeş birinci." Ya… Bu dergi bende var. İşte böyle… Okuyorsun filan, bir de profesörün biri çıkıyor AKP’li "nefret ederim okuyandan ben cahil severim" diyor bu olacak şey mi?- Müjdat Gezen bunu duyunca ne yapsın?Adama söylenecek laf malum ama yeni bir dava konusu çıkar. Şu Boğaziçili çocuklara yapılan reva mı? Bir toplum sokaklardan yemek toplarken bir liralık ekmek kuyruğunda 230 kişi duruyorken Boğaziçili öğrencilerle uğraşılır mı? Bu da geçer, bu da geçer!- Geçmek zorunda…Tabii. Demokrasi bir yere kadar hazmediyor bir yerden sonra da senin yaptığın demokrasi değil diyor. Benim gemici ehliyetim var. Tekne kullanabiliyorum. Hep biri çıkar siren direğine, "kara göründüüü" der o laf bir umuttur, yemeği bitmişse, suyu bitmişse o kara göründü dediği yerde vardır mutlaka./Archive/2021/2/28/183123409-screenshot1.pngBENİ ZEKİ ALASYA KURTARDI- Gemi ehliyeti nereden geldi?Panik atak yüzünden. Doktor, deniz tavsiye etmişti... Mustafa Alabora’ya diyordum gel gri tur yapalım diye. Giderdik Çınarcık'a oradan Avşa Adası'na oradan Marmara Adası'na sonra dönerdik. Marmara'da suyun rengi gri ya…- Panik atak çok işgal etti mi hayatınızı?Beni Zeki Alasya kurtardı. "Oğlum sen doğru ilaç almıyorsun" diye Serdar Serdaroğlu'na götürdü, onun yazdığı ilaç beni hayata döndürdü. Panik atak, evden çıkmak istemiyorsun, canın sıkılıyor küçücük bir şeyi büyütüyor kafa...- Çok çalışmaktan mı oluyordu acaba?Evet, çok yoruldum gerçekten, yorgun düştüm. Ben, 10 yaşında tiyatroda sahneye çıktım, 16 yaşını bitirdiğim gün anneme ilk maaşımı götürdüm, 61 yıldır durmadan çalışıyorum ben.- Siz duracak biri değilsiniz…11 aydır evden çıkmıyoruz, okulda ders veriyorum, okulun yönetimi ile ilgileniyorum, tiyatroya gidiyorum oyun koyuyorum, en son oyunumun kadrosu 117 kişiydi, şimdi bunların hiçbiri yok. Olmayınca ne yapayım 3 kitap kitap yazdım, ilki altı günde 2. baskıyı yaptı.DURURSAK DÜŞERİZ!- Yoruldum demek şikayet etmek yok o zaman...Şöyle yani aramızda konuşuyoruz (gülüyor)- Üretmeden duramayacaksınız...Durursak düşeriz… Durursam düşünce de durur düşünce durdu mu kelimeleri karıştırmaya başlar insan unutkanlık gelir beyne, ben üç bulmacayı çözmeden sokağa çıkmam, gazetelerimi okurum, sonra bulmacalarımı çözerim ona göre ayarlarım randevularımı…- Pandemi süresince en çok özlediğiniz ne oldu?Okulu, öğrencileri, öğretmen arkadaşlarını insan özlüyor. Hop dedi sahneden indik biz. Yılmaz Özdil’in Mustafa Kemal oyununu oynuyorduk, oratoryo gibi yapmıştım ben onu, kapalı gişe, insan sudan çıkmış balığa döner ama ben hemen kanalize ettim kendimi, resim yapmaya başladım, kışlık eve geldik bir daktilo var önümde, hayatımı yazmaya başlıyorum, anekdotlar halinde, sıçramalar halinde… Riya yok içinde üç kağıt yok… Benim ne hırsım oldu ne hedeflerim her şey kendi kendine oldu...TÜRKİYE'Yİ HIRS BU HALE GETİRDİ- Nasıl oldu peki?Ben fazla hırsın insanı kötüye yönelteceğine inanırım, hırs Türkiye’yi bu hale getirmiştir onu da size söyleyeyim. Onun yerine bilinçli çalışmak, emek. Emekle hırs çok farklı şeydir ben mesleğime emek verdim.- Peki genel olarak hayata nasıl bakıyorsunuz?Hayatın güzel yanlarını cımbızlıyorum ben, bugünkü havanın güzelliğine bakın mesela… Yarın atlayıp ormana gideceğiz, karavanım var… Ne yapayım hayatım, zaman azaldıkça daha ekonomik davranalım. Yaşamayı seviyorum. Başucu kitaplarım var. Sabahleyin Konfüyüs'ü elime aldım, "Seçkin kişi, iyi insan, nefsini aklıyla idare eder ve gerçek cesareti ödevlerini sarsılmadan yerine getirmekte bulur, bayağı adam nefsiyle aklını yönetir ve gerçek cesareti saygısızlıkta bulur" diyor.  Ben de bunu yeni kitabıma aldım. Ekleyecek bir şeyi yok.  Hilal Köse

Dövüşhorozu sahibininölümüne neden oldu

Dövüş horozu sahibinin ölümüne neden oldu Hindistan'ın güneyinde yapılan yasa dışı horoz dövüşü sırasında horoz, sahibinin ölümüne neden oldu. jiletle kasığından yaralanan 45 yaşındaki horoz sahibinin, hastaneye giderken kan kaybından yaşamını yitirdiği belirtildi. Polis yetkilisi B. Jeevan, Telangana eyaletinin Lothunur köyünde yasa dışı horoz dövüşü sırasında ayağına jilet bağlanmış horozun kaçmaya çalışırken sahibini yaraladığını bildirdi.KAN KAYBINDAN YAŞAMINI YİTİRDİJeevan, jiletle kasığından yaralanan 45 yaşındaki horoz sahibinin, hastaneye giderken kan kaybından yaşamını yitirdiğini belirtti.ÇOK SAYIDA KİŞİ ARANIYORSoruşturma başlatılan olayla ilgili çok sayıda kişi aranıyor.Hindistan'da tüm yasaklamalara rağmen horoz dövüşü güney eyaletleri Telangana, Andhra Pradeş, Tamil Nadu ve Karnatak'ta yapılmaya devam ediyor. AA

Türkçenin rüzgâr tanrısı: Yaşar Kemal

Türkçenin rüzgâr tanrısı: Yaşar Kemal Türk edebiyatının usta ismi Yaşar Kemal, 6 yıl önce bugün hayata veda etti. Anadolu insanını en iyi anlatan öykücülerden Necati Güngör, Yaşar Kemal için ‘sözcükleri kâğıdın üzerine üfleyip bir rüzgâr yaratıyordu’ diyerek ona Türkçenin rüzgar tanrısı diyordu. Usta edebiyatçı, ‘Türkçenin rüzgar tanrısı’ Yaşar Kemal, bugün vefatının 6. yıldönümünde anılıyor. Türk edebiyatının çınarı Yaşar Kemal, 6 yıl önce bugün, 28 Şubat 2015’te hayata gözlerini yumdu. Edebiyatın usta kalemi, romancı, senaryo, öykü yazarı ve aktivist Yaşar Kemal; Türk edebiyatına 26 roman, 11 deneme, 9 röportaj, 2 öykü ve şiir alanında bir eseri miras bıraktı. Eserleriyle hem kendi dönemini hem de kendinden sonra gelen edebiyatçıları etkiledi. Türkçenin kullanımına ayrı bir önem verdi, özellikle ‘İnce Memed’ romanıyla unutulmazlar arasına girdi. Anadolu insanını en iyi anlatan öykücülerden Necati Güngör’ün deyişiyle ‘Türkçenin rüzgar tanrısı’ Yaşer Kemal, bugün vefatının 6. yıldönümünde anılıyor. YAŞAR KEMAL KİMDİR? Gerçek adı Kemal Sadık Gökçeli olan Yaşar Kemal, Nigar Hanım ile çiftçi Sadık Efendi’nin oğlu olarak, Adana sınırları içerisindeki Osmaniye’de 6 Ekim 1923’te dünyaya geldi. Yazarın doğum günü, Behçet Necatigil tarafından yazılan Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü'nde 1922; Tuba Tarcar Çandar tarafından hazırlanan Yaşar Kemal Fotobiyografi'sinde Ocak 1923 olarak belirtilir. Doğum tarihinin nüfus cüzdanında 1926 yazdığını söyleyen Yaşar Kemal ise nüfus cüzdanını ilkokulu bitirdikten sonra aldığını, kendi hesaplarına göre doğum tarihinin 1923 olduğunu ifade eder. Yaşar Kemal’in Van-Ercişli olan ailesi, 1. Dünya Savaşı yıllarında sırasıyla Diyarbakır, Urfa ve Antep’e gitti, son olarak da Adana’ya yerleşti. 12 YAŞINA KADAR KEKEME KONUŞTU Üç buçuk yaşlarında iken bir kurban kesimi sırasında, halasının kocasının elindeki bıçağın kayarak gözüne saplanması sonucu sağ gözünü kaybetti. Dört buçuk yaşındayken, babası camide namaz kıldığı sırada, Van'dan göç ederken ölümden kurtarıp besleyip büyüttüğü ve  evlat edindiği Yusuf adlı çocuk tarafından öldürüldü. Bu olaydan sonra 12 yaşına kadar kekemeliğe tutuldu. Küçük yaşta doğaya, insanlara ve topluma karşı ilgi duyarak eserlerinin temelini oluşturdu. Kendi anlatımına göre bir Türkmen köyünde tek Kürt ailenin çocuğu olarak doğup büyüyen Yaşar Kemal, evde Kürtçe, köyde ise Türkçe konuşurdu. Babasının öldürülmesinden sonra annesi Nigâr Hanım, yazarın amcası Tahir Efendi ile evlendi. 8 yaşındayken köye gelen çerçinin köy kadınlarının borcunu bir deftere yazdığını gördü ve yazılanın yazı olduğunu öğrendi. Dokuz yaşındayken Adana'nın Burhanlı köyündeki ilkokula giderek üç ayda okuma ve yazmayı öğrendi. Ortaokul ikinci sınıftayken sınavla Türk Maarif Cemiyeti'nde yatılı olarak okumaya başladı fakat üç ayı bulan devamsızlığından ötürü yatılı okuma hakkını kaybetti. Son sınıftayken okuldan tasdikname ile ayrılarak çeşitli işlerde çalıştı. Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği'nde ırgat kâtipliği (1941), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), Zirai Mücadele'de ırgatbaşlığı, daha sonra Kadirli'nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği (1941-42), pamuk tarlalarında, batozlarda ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı. İLK ŞİİRİ 1939’DA, İLK KİTABI 1943’TE Ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başladı. 16 yaşındayken 1939'da ilk şiiri "Seyhan"ı Görüşler adlı Adana halkevleri dergisinde yayımladı. 1940-1941 yılları arasında Çukurova'dan ile Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar, Adana Halkevi tarafından 1943 yılında yayımladı. 1944 yılında ilk hikâyesi Pis Hikâye'yi yayımladı. Bunu, Kayseri'de askerlik yaparken yazmıştı. 1940'larda Adana'da çıkan Çığ dergisi çevresinde Pertev Naili Boratav, Nurullah Ataç, Güzin Dino gibi isimlerle tanıştı. Özellikle, ressam Abidin Dino'nun ağabeyi Arif Dino'yla kurduğu yakınlık onun düşün ve yazın dünyasının gelişimini önemli bir ölçüde etkiledi. Bebek, Dükkâncı, Memet ile Memet öyküleri 1950'lerde yayımlandı. YAŞAR KEMAL İMZASINI CUMHURİYET GAZETESİNDE KULLANMAYA BAŞLADI Kemal Sadık Göğceli adı ile çeşitli yayımlarda yazarken Yaşar Kemal adını Cumhuriyet gazetesine girince kullanmaya başladı ve 1951-1963 yılları arasında gazetede fıkra ve röportaj yazarı olarak çalıştı. 1952 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü burada tefrika edildi. 1947'de İnce Memed'i yazdı fakat yarım bıraktı ve 1953-54’te bitirdi. Romanı yazma nedeni eşkiya olan ve dağda vurulan amcasının oğlunun vurulması olduğunu 1987 yılındaki bir söyleşisinde belirtti. Ayrıca aynı söyleşide, çocukluğunun eşkiyalığın içinde geçtiğini, dayısının "en büyük" eşkiyalardan biri olduğunu, o çevrede 1936'lara kadar beş yüze yakın eşkiya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı'nda Kadirli'yi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey olduğunu söyledi. Yaşar Kemal'in dünyada ilk kez yayımlanan eseri, Bebek öyküsü oldu ve bu eser önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya, Romenceye ve diğer dillere çevrildi. SOSYALİST POLİTİKANIN İÇİNDE YER ALDI 17 yaşından ölümüne kadar sosyalist politikanın içinde yer aldı. 1950'de komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklanıp Kozan Cezaevi'nde bir sene boyunca tutuldu ve 1951 yılında serbest bırakıldı. 1961 Anayasası'ndan sonra kurulan Türkiye İşçi Partisi'ne (TİP) 1962'de katıldı. Emekçi sınıfının tamamen yönetime gelmesini isteyen Kemal, TİP’de sekiz yıl çalıştı ve partinin yöneticilerinden birisi oldu. 1987'deki bir söyleşisinde Türkiye'de bir Marksist partiye ihtiyaç olduğunu belirtti. TİP'ten ayrılan yazar, nedenini partinin niteliğini yitirmesine, bürokratların eline geçmesine ve emekçilerden kopmasına bağladı. Sovyetler Birliği çökmesinin, sosyalizmin de çökmesi değil, tam tersine dünya sosyalizminin zaferi olduğunu 1993'teki bir söyleşisinde dile getirmişti. 4 Şubat 1974'te 70 şair ve yazarın ilk toplantısıyla Türkiye Yazarlar Sendikası kuruldu ve Yaşar Kemal, ilk toplantı sonucu "Kuruluş Kurulu" içinde yer aldı. Ayrıca genel kurulda Yaşar Kemal sendikanın genel başkanlığına getirildi. 1950'de Halide Edip Adıvar'ın öncülüğünde Türk PEN Kulübü kuruldu fakat kulüp, 12 Eylül 1980 askerî darbesi üzerine kapandı, 1989'da Yaşar Kemal'in öncülüğünde tekrar açıldı. Kemal, bu dönemde kulübün başkanlığına getirildi. Ocak 1995'te Alman Der Spiegel dergisinde Türkiye'de devletin Kürtlere yönelik yıllardır süren baskı politikasını, o günlerde tüm şiddetiyle süren savaşı anlatan "Yalanlar Seferi" başlıklı bir makalesi yayınlandı. Terörle Mücadele Yasası'na göre "bölücülük propagandası" yapmakla suçlanan Kemal'e Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) dava açıldı. Kemal aslında makaleyi Düşünce Özgürlüğü ve Türkiye başlıklı derleme kitap için yazmıştı. Kitap Şubat 1997'de yayımlandı ve raflara çıkışının ikinci gününde toplatıldı. Yazar, 2 Aralık 1995'te beraat etti. Aynı yıl Index on Censorship dergisinde "The dark cloud over Turkey" (tr. Türkiye Üzerinde Kara Bulutlar) yazısı yayımlandı. Bu yazısından ötürü 7 Mart 1996'da Türk Ceza Kanunu'nun 312. maddesine dayanılarak yargılandı ve yayıncıya 3 milyon 491 bin 666 TL para, Yaşar Kemal ise bir yıl sekiz ay hapis ile para cezası verildi ve ceza ertelendi. Makalenin halkı kin ve nefrete teşvik ettiği ileri sürülen karar 18 Ekim 1996'da da Yargıtay tarafından onandı. Bunun üzerine C. S.Y. Yayınevi, kitabın toplatılmasıyla düşünce ve ifade özgürlüğünü garanti altına alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 10. maddesinin ihlal edildiğini belirterek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'e (AİHM) başvurdu. Yaşar Kemal de kendi başvurusunda Türkiye'nin 10. maddenin yanında toplatma kararını mahkemeden önce almakla suçsuzluk ilkesini bozduğunu belirtti. Mahkeme, maddi tazminata yer olmadığını, 10. maddesinin ihlal edildiğine dair tespitin, yazarın manevi zararını gidermeye yeteceğine karar verdi. BİRÇOK KEZ NOBEL'E ADAY GÖSTERİLDİ Yaşar Kemal, ilki 1973’te olmak üzere pek çok kez Nobel’e aday gösterilmesine rağmen bir türlü Nobel ödülünü alamadı. Nobel’e aday gösterilen Türk edebiyatındaki ilk yazar olan Kemal, verdiği bir röportajda “Ölene kadar da aday olacağım” şeklinde görüşlerini dile getirdi. ÖLÜMÜ Yaşar Kemal, solunum yetmezliği şikayetiyle tedavi gördüğü hastanede, çoklu organ yetersizliği ve kalp ritim bozukluğu sebebiyle 28 Şubat 2015’de 92 yaşında vefat etti ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. YAŞAR KEMAL’İN ALDIĞI ÖDÜLLER Adana Çukurova’da yazı hayatına başlayan Yaşar Kemal’e, 1993’de Kültür ve Turizm Bakanlığı Büyük Ödülü, 2008’de ise edebiyat dalında “Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü” takdim edildi. Ödül konuşmasında “Anadolu sayesinde dünya kültürüne katkı sağlayacağız. Kitaplarımı okuyanlar barışçı olsunlar. Yoksa zahmet etmesinler” ifadelerini kullanmıştı. Yurt dışında da birçok ödüle layık görülen Kemal, “Uluslararası Cino del Duca ödülü”, “Legion d'Honneur nişanı”, “Commandeur payesi”, “Fransız Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres Nişanı”, “Premi Internacional Catalunya”, Fransa tarafından verilen “Legion d'Honneur Grand Officier rütbesi”, Alman Kitapçılar Birliği’nin verdiği “Frankfurt Kitap Fuarı Barış Ödülü”nün de bulunduğu 20’yi aşkın ödül, ikisi yurt dışında olmak üzere, 7 fahri doktorluk payesi aldı. ESERLERİ Öykü Sarı Sıcak, İst.: Varlık, 1952 Bütün Hikâyeler, İst.: Cem, 1975. Roman İnce Memed, I. Cilt, İst., 1955 Teneke, İst.: Varlık, 1955 Orta Direk, İst.: Remzi, 1960 Yer Demir Gök Bakır, İst.: Güven, 1963 Ölmez Otu, İst.: Ant, 1968 İnce Memed, II. Cilt, İst., 1969 Akçasazın Ağaları/Demirciler Çarşısı Cinayeti, İst.: Cem, 1974 Akçasazın Ağaları/Yusufcuk Yusuf, İst.: Cem, 1975 Yılanı Öldürseler, İst.: Cem, 1976 Al Gözüm Seyreyle Salih, İst.: Cem, 1976 Kuşlar da Gitti, (uzun öykü) İst.: Milliyet, 1978 Deniz Küstü, İst.: Milliyet, 1978 Yağmurcuk Kuşu/Kimsecik I, İst.: Toros, 1980 Hüyükteki Nar Ağacı, İst.: Toros, 1982 İnce Memed, III. Cilt, İst., 1984 Kale Kapısı/Kimsecik II, İst.: Toros, 1985 İnce Memed, IV. Cilt, 1987 Kanın Sesi/Kimsecik III, İst.: Toros, 1991 Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana/Bir Ada Hikayesi I, İst.: Adam, 1997 Karıncanın Su İçtiği/Bir Ada Hikayesi II, İst.: Adam, 2002 Tanyeri Horozları/Bir Ada Hikayesi III, İst.: Adam, 2002 Çıplak Deniz Çıplak Ada/Bir Ada Hikayesi IV, İst.: YKY, 2012 Tek Kanatlı Bir Kuş, İst.: YKY, 2013. Çocuk Romanı Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca, İst.: Cem, 1977. Çeviri Ayışığı Kuyumcuları (A. Vidalie; Thilda Kemal ile), İst.: Adam, 1977. Röportaj Yanan Ormanlarda 50 Gün, İst.: Türkiye Ormancılar Cemiyeti, 1955 Çukurova Yana Yana, İst.: Yeditepe, 1955 Peri Bacaları, İst.: Varlık, 1957 Bu Diyar Baştan Başa, İst.: Cem, 1971 Bir Bulut Kaynıyor, İst.: Cem, 1974 Allahın Askerleri, İst.: Milliyet, 1978 Röportaj Yazarlığında 60 Yıl, İst.: YKY, 2011 Çocuklar İnsandır, İst.: YKY, 2013. Deneme-Derleme Ağıtlar, Adana: Halkevi, 1943 Taş Çatlasa, İst.: Ataç, 1961 Baldaki Tuz, (1959-74 gazete yazıları) İst.: Cem, 1974 Gökyüzü Mavi Kaldı, (halk edebiyatından seçmeler, S. Eyüboğlu ile) Ağacın Çürüğü: Yazılar - Konuşmalar, (der. Alpay Kabacalı) İst.: Milliyet, 1980 Yayımlanmamış 10 Ağıt, İst.: Anadolu Sanat, 1985 Sarı Defterdekiler: Folklor Derlemeleri, (haz. Alpay Kabacalı) İst.: YKY, 1997 Ustadır Arı, İst.: Can, 1995 Zulmün Artsın, İst.: Can, 1995 Binbir Çiçekli Bahçe, İst.: YKY, 2009. Destansı roman Üç Anadolu Efsanesi, İst.: Ararat, 1967 Ağrıdağı Efsanesi, İst.: Cem, 1970 Binboğalar Efsanesi, İst.: Cem, 1971 Çakırcalı Efe, İst.: Ararat, 1972. Şiir Bugünlere Bahar İndi, İst.: YKY, 2010. cumhuriyet.com.tr

Çiğköfte "acılı" olduğu gerekçesiyle işyeriçalışanınıdarbetti

Çiğ köfte "acılı" olduğu gerekçesiyle iş yeri çalışanını darbetti Afyonkarahisar'da bir çiğ köftecide, sipariş ettiği çiğ köftenin "acılı" olduğunu ileri süren müşterinin iş yeri çalışanını darbetmesi güvenlik kamerasına yansıdı. Afyonkarahisar'da, alkollü olduğu iddia edilen G.Ş. İstiklal Mahallesi'ndeki çiğ köfteci dükkanına gelerek acısız çiğ köfte siparişi verdi. Hazırlanan çiğ köftenin tadına bakan G.Ş. acılı olduğu gerekçesiyle tartıştığı iş yeri çalışanı Y.K'yi darbetti. SORUŞTURMA BAŞLATILDIY.K. aldığı darp raporu ile polis giderek şikayetçi oldu. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.KAMERALARA YANSIDIYaşananlar iş yerindeki güvenlik kamerasınca kaydedildi. Görüntülerde, dürümü yedikten sonra çalışan ile tartışmaya başlan G.Ş. daha sonra çalışana yumruklar savurarak hakaret ediyor. Y.K'nin sakinleştirmeye çalıştırdığı G.Ş. bir süre sonra iş yerinden ayrılıyor. AA

Trabzonspor-Fenerbahçe karşıkarşıya

Trabzonspor-Fenerbahçe karşı karşıya Süper Lig'in önemli maçında Trabzonspor, Fenerbahçe'yi ağırlıyor. Süper Lig'in önemli maçında Trabzonspor, Fenerbahçe'yi ağırlıyor.İki takım için de önemli bir 90 dakika.HAKEM: Yaşar Kemal UğurluTRABZONSPOR: Uğurcan, Serkan, Edgar, Vitor Hugo, Marlon, Berat, Flavio, Ekuban, Bakasetas, Nwakaeme, DjaninyFENERBAHÇE: Altay, Gökhan, Serdar, Tisserand, Atilla, Sosa, Mert Hakan, Samuel, Mesut, Pelkas, Thiam. cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter