Fenerbahçe'yi Pelkas uçurdu
Dimitrios Pelkas, sarı-lacivertli formayla bu sezon ligde 5 gol atarken, 5 de asist yaptı.
Fenerbahçe'nin Yunan futbolcusu Dimitrios Pelkas, sarı-lacivertli formayla bu
sezon ligde 5 gol atarken, 5 de asist yaptı. Süper Lig'de Trabzonspor'u
deplasmanda 1-0 mağlup eden Fenerbahçe'de golü atan futbolcu Dimitrios Pelkas,
Süper Lig'de gösterdiği performansla dikkat çekti. Yunan futbolcu bu sezon
sarı-lacivertli formayla ligde 5 gol 5 asist yaparken, Fenerbahçe'de en fazla
gole katkı sağlayan futbolcu oldu. Pelkas, toplamda attığı 5 golün 4'ünü ve
yaptığı 5 asistin 4'ünü deplasman maçlarında gerçekleştirdi. 27 yaşındaki
futbolcu, Trabzonspor maçının 86. dakikasında yerini Novak'a bıraktı.Â
cumhuriyet.com.tr
Myanmar'da polis darbe karşıtlarına ateş açtı, en az 18 kişi hayatını kaybetti
Myanmar'da Pazar günü birden fazla şehirde darbe karşıtları geniş çaplı protesto gösterileri düzenledi. Polisin ateş açarak dağıtmaya çalıştığı protestoculardan en az 18'i hayatını kaybetti.
ReutersMyanmar'da Pazar günü birden fazla şehirde darbe karşıtları geniş çaplı protesto gösterileri düzenledi. Polisin ateş açarak dağıtmaya çalıştığı protestoculardan en az 18'i hayatını kaybetti.Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ofisi, 1 Şubat'taki darbeden bu yana düzenlenen protestolarda en fazla ölümün bugün görüldüğünü duyurdu.Polisin gerçek mermi ve göz yaşartıcı gaz kullandığı Yangon, Dawei ve Mandalay şehirlerinde protestocular hayatını kaybetti.1 Şubat'tan bu yana düzenlenen barışçıl gösterilere karşı güvenlik güçleri, Cumartesi gününden itibaren sert müdahalelere başladı.Pazar günü sosyal medya hesaplarına yansıyan fotoğraflarda protestocuların sokaklarda barikat kurarak polisten kaçmaya çalıştığı, bazı protestocuların kan içinde olduğu görünüyor.Cumartesi günkü polis müdahalesi sonrası Pazar günü de protestoculara sert karşılık verilmesi bekleniyordu."Protrstocular geri çekilmedi"Olay yerinden gelişmeleri aktaran BBC muhabiri, Yangon'a vardığında silah seslerini duyduğunu ve ardından bir ambulansın ilerlediğini anlatıyor:"Ambulansın bulunduğu yere koştum. Bir adam kanlar içindeydi ve diğer protestocular onu sedyeye yerleştirerek ambulansa bindirmeye çalışıyordu. Yolda kan gördüm, hemen yanında barikat kurulmuştu. Kurşun, barikatın yanından geçmişti.""Birkaç dakika sonra daha fazla protestocu aynı noktaya geldi. Polise karşı direnmek için ellerinde kalkanlarla hazırlandılar. Bir süre sonra daha da fazla insan geldi. Yollara oturup slogan attılar. Kalabalığın sonu görünmeyecek kadar çok kişi vardı."O noktada iki kişi vurularak öldürüldü, bir kişi de ağır yaralandı. Ancak protestocular geri çekilmedi.Myanmar'da son durum ne?Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ofisi Sözcüsü Ravina Shamdasani, Pazar günü yaşanan olaylarda en az 18 kişinin öldüğüne, 30 kişinin de yaralandığına dair güvenilir bilgisi olduğunu duyurdu ve protestoculara şiddet uygulanmasını kınadı:"Myanmar halkı barışçıl gösteri yapma ve demokrasinin yeniden inşa edilmesini talep etme hakkına sahiptir. Barışçıl protestoculara karşı ölümcül güç kullanımı, uluslararası insan hakları kuralları altında asla meşrulaştırılamaz."Yangon'daki aktivistler ve sağlık çalışanları, şehirde en az dört kişinin öldüğünü söylüyor.Güney doğudaki Dawei şehrinde de aktivistlerin verdiği bilgiye göre polis gerçek mermi kullandı, en az dört kişi hayatını kaybetti.Mandalay'daki geniş katılımlı protestolara da polis göz yaşartıcı gaz ve tazyikli suyla müdahale etti. BBC'ye bilgi veren aktivistler en az bir kişinin hayatını kaybettiğini söyledi. Kuzey doğudaki Lashio şehrinde de polis protestocuları dağıtmak için müdahale etti.Birleşmiş Milletler, Myeik, Bago ve Pokokku şehirlerinde de polis müdahalesi sonucu hayatını kaybedenler olduğunu duyurdu.Gözaltına alınanların sayısı resmen açıklanmadı ancak aktivistler sayının 850'nin üzerinde olduğunu duyurdu.
BBC Türkçe
Türkçe Haberler En Son Başlıklar
Ä°stanbul'da barajlarda son durum
İstanbul'da önce yağmur ardından gelen kar yağışıyla birlikte birlikte barajların su seviyelerindeki artış hızla sürüyor. İSKİ verilerine göre, barajların doluluk oranı yüzde 56.20 oldu.
İstanbul'da kuraklık nedeniyle barajlardaki doluluk oranı 9 Ocak 2021 tarihinde yüzde 19.16'ya kadar düşmüştü.En düşük doluluk oranının ölçüldüğü günden bu yana geçen sürede İstanbul'un barajlarındaki doluluk oranı yüzde 55.58'e ulaştı. Ancak bu doluluk oranındaki hızlı artış bile geçmiş yılların gerisinde kaldı.EN DÜŞÜK DOLULUK ORANIOranlar 2014 yılından bu yana ölçülen en düşük doluluk oranı olarak kayıtlara geçti. 2014'de yaşanan kuraklığın ardından 2015 yılında baraj doluluk oranı 96.33'e kadar çıkmıştı. Daha sonraki yıllarda ise yüzde 80'li seviyelerde seyretmişti.
cumhuriyet.com.tr
UÄŸurcan kalesinde devleÅŸti
Süper Lig'in 27. haftasında sahasında Fenerbahçe'yi konuk eden Trabzonspor, geçen hafta deplasmanda 1-0 kazandığı Medipol Başakşehir maçı 11'ine göre 4 değişiklikle sahaya çıktı.
Süper Lig'in 27. haftasında sahasında Fenerbahçe'yi konuk eden Trabzonspor, geçen hafta deplasmanda 1-0 kazandığı Medipol Başakşehir maçı 11'ine göre 4 değişiklikle sahaya çıktı.Teknik direktör Abdullah Avcı, kalede Kağan Moradaoğlu'nun yerine Uğurcan Çakır'a, savunmanın sağında sakatlanan Kamil Ahmet Çörekçi'nin yerine Serkan Asan'a, Faruk Can Genç'in yerine Marlon'a, Yunus Mallı'nın yerine de kart cezasını tamamlayan Nwakaeme’ye görev verdi. Kaleci Uğurcan ilk yarıda Pelkas, Szalai ve Mert Hakan'ın şutlarında yaptığı kurtarışlarla alkış aldı.Takıma dönen Erce Kardeşler, Hosseini, Baker ile Abdulkadir Parmak da 21 kişilik maç kadrosuna alındı.Bordo-mavili takımda, Arda’nın yanı sıra sakatlıkları bulunan Kamil Ahmet, Abdülkadir Ömür ve Trondsen kadroda yer almadı.FENERBAHÇE'DE DE 4 DEĞİŞİKLİKFenerbahçe teknik direktörü Erol Bulut da ligde 1-0 kaybettikleri Göztepe maçının 11’ine göre Trabzonspor karşısında 4 değişikliğe gitti.Bulut, bu karşılaşmada Valencia, Ozan Tufan, Caner Erkin ile Nazım Sangare’nin yerine ilk 11’de Pelkas, Mert Hakan Yandaş, Gökhan Gönül ve Tisserand’a forma verdi.Sarı-lacivertli takımda Caner Erkin, Luiz Gustavo, İrfan Can Kahveci, Sadık Çiftpınar ve Diego Perotti, maç kadrosunda yer almadı.Karşılaşma öncesi Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı ile Fenerbahçe Teknik Direktörü Erol Bulut, birbirlerine sarılarak bir süre sohbet etti.
AA
Sağlık Bakanlığı, son koronavirüs tablosunu paylaştı
Sağlık Bakanlığı, son koronavirüs tablosunu paylaştı. Tabloya göre, 8 bin 424 kişiye vaka, 610 kişiye koronavirüs hasta (Covid-19) tanısı konuldu. 66 kişi daha yaşamını yitirdi.
Sağlık Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu'nun güncel verileri paylaşıldı.Türkiye'de koronavirüs nedeniyle 66 yurttaşın daha yaşamını yitirdiğini, 8 bin 424 kişiye vaka, 610 kişinin koronavirüs hastası olarak tespit edildiğini bildirdi. Koronavirüs nedeniyle 28 bin 569 kişi yaşamını yitirirken, koronavirüs vaka sayısı 2 milyon 701 bin 588'e yükseldi. Bugün iyileşen sayısı 6 bin 511 oldu.  AĞIR HASTA SAYISI BİN 191Tabloya göre, toplam test sayısı 33 milyon 175 bin 16, toplam ağır hasta sayısı bin 191, toplam iyileşen sayısı 2 milyon 572 bin 234, bugünkü test sayısı 109 bin 639 olarak kayıtlara geçti.Türkiye'nin 28 Şubat 2021 güncel koronavirüs tablosu şöyle:/Archive/2021/2/28/191531259-28-subat-2021-korona-tablosu.jpg
cumhuriyet.com.tr
CHP'den istifa eden Teoman Sancar'dan ilk açıklama
CHP Denizli Milletvekili Teoman Sancar, partisinden istifa ettiğini duyurdu. Sancar, ''Hiçbir oluşum ve siyasi partiye geçmek sebebiyle istifa etmiş değilim'' ifadelerini kullandı.
İstifa kararını Twitter hesabından duyuran CHP Denizli Milletvekili Teoman Sancar,"Cumhuriyet Halk Partisi üyeliğinden istifa ettiğimi kamuoyunun bilgisine saygılarımla sunarım" ifadelerini kullandı.İstifa kararının ardından ''CHP Genel Başkanlığına'' diye başlayan bir mektup kaleme alan Sancar, ''Üyesi bulunduğum Cumhuriyet Halk Partisi'nden istifa ediyorum. Hiçbir oluşum ve siyasi partiye geçmek sebebiyle istifa etmiş değilim'' ifadelerini kullandı./Archive/2021/2/28/183937169-istifa-mektubu.jpg
cumhuriyet.com.tr
Müjdat Gezen: 21. yüzyılda bir Nasreddin Hoca
Müjdat Gezen, "Ben nasihat vermeyi sevmem yaşadıklarımdan anladıklarımı yazmaya çalıştım onun dışında kimseye verecek bir öğüdüm yok, şunu söyleyebilirim, geminin gittiği istikamete baksınlar orada daima umut vardır" diyor.
Usta tiyatrocular Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’ın "CumhurbaÅŸkanı'na hakaret" iddiasıyla yargılandıkları davada yarın karar çıkması bekleniyor. Savcı iki usta için 4'er yıl 8'er ay hapis cezası istiyor. Tüm Türkiye iki ustanın yanında. Onlarsa davaya deÄŸil, ülkenin bu durumlara düşürülmesine üzülüyor. Müjdat Gezen’le hem davayı hem de çıkar çıkmaz ikinci baskıyı yapan kitabı “ÇocukluÄŸumu Bindirdim Tramvaya O Gitti Ben Kaldım Yaya†yı konuÅŸtuk. Üçlemenin ikinci bölümü "Normal Olacak Kadar Anormal DeÄŸililm" baskıda, üçüncüsü "Kendine Yalan Söyleme" tezgahta! Gezen, “Ben hayatım boyunca iyi insan olmak için çalıştım. Okul açıldıktan sonraki ilk derste 40 senedir hep ‘iyi insandan iyi bakkal, iyi manav, iyi aktör, iyi doktor, iyi politikacı çıkarmak kolaydır önce iyi insan olun sonrası çorap söküğü gibi gelir†derim†diyor. - Nasılsınız? GeçmiÅŸ olsun, doktorunuzla gittiniz adliyeye…Bel fıtığım var, aÄŸrılarım var birazcık. 13 yıldır çekiyorum ben bunu, doktorlar ‘yapmayacağız’ deyip, ameliyat masasından kaldırdılar beni. Ä°dare ediyoruz, sırt üstü yatıyorum ÅŸu an… AÄŸrı gidericiler de mideye dokunuyor ama ben bunlarla yaÅŸamaya alıştım, çok mesele etmiyorum.O gün (duruÅŸma günü) doktorum sakinleÅŸtirici verdi bana, o biraz iyi geldi. Hiç olmazsa sinir sistemimi yumuÅŸatsın diye. Eskiden beri taaa Kenan Evren devrine gidin, ondan eskiye gidin, politik tiyatro yapmaya baÅŸladığımız andan itibaren bunların hepsiyle karşılaÅŸtık ama hiçbir dönemde bu kadar ağır baskı olmamıştı.- Düşünceleriniz nedeniyle bu baskı…Okulumu yaktılar, orada insanlar, veliler, çocuklar günlerce nöbet tuttu ‘aman bir ÅŸey olmasın’ diye… Biz bu halka hiçbir zaman kötü davranmadık, yanlış yapmamak için özen gösterdik, hayatımıza dikkat ettik. Ä°nanın bana ÅŸu an Çin radyosundan, Alman ve Fransız televizyonundan, Ä°sveç televizyonundan, Amerika’dan o kadar çok söyleÅŸi talebi var ki. Ben onların yaptıkları gibi kendi ülkemi dışarılara ÅŸikayet etmekten hoÅŸlanmıyorum, anlatabiliyor muyum? Su akar mecrasını bulur diye idare ediyoruz. Bu bir dönem. Bu da geçer diyoruz, hakikaten de geçecek. Benim bütün arzum göreyim, ben de hayattayken göreyim bu sistemin deÄŸiÅŸtiÄŸini…SEVGÄ°SÄ°Z TOPLUM OLMAYA KARÅžI ÇIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ- DuruÅŸma nasıl geçti, istediÄŸiniz gibi konuÅŸma fırsatınız oldu mu?Genç bir hakim vardı, beni hiç ayaÄŸa kaldırmadı. Ben hep oturdum. Bir ara çok sıkıntı geldi, aÄŸrım durmuyor, ‘istediÄŸiniz anda çıkabilirsiniz’ dedi. Sonuna kadar kaldım. Biz beraat bekliyorduk, savcı hapis cezasında ısrar edince ayın birine kaldı duruÅŸma. Metin Akpınar’la ben vareste tutulduk. Herhalde karar günü olacak ayın biri. Ya beraat edeceÄŸiz, ya hapis cezası çıkacak. Türkiye’nin içinde bulunduÄŸu bu koÅŸullarda… Bakın ne kadar güzel her ÅŸey. Pahalılık yok, sıkıntı yok, demokrasi var, adalet sistemi çalışıyor, herkesin maaşı yatıyor, iÅŸ yerleri kapanmıyor filan ve Müjdat’la Metin’e dört sene sekiz ay istiyorlar. KeÅŸke benim ilk dediklerim olsa da biz mizah yapamasak. KeÅŸke benim ülkem öyle olsa da… Valla gülü seven dikenine katlanıyor, bu benim mesleÄŸim. MesleÄŸimden vazgeçecek deÄŸilim ama sevgisiz toplum haline getirilmeye, demokrasinin elden gitmesine sonuna kadar karşı çıkacağız. Bu bizim iÅŸimiz. Ben sanatçı olmasam da ki ortalama vatandaşım zaten çok şükür…- Çok da mütevazısınız…Yok, yok… Memur çocuÄŸuyum, babam da sıkıntı çekmiÅŸ, ben de sıkıntılardan geldim. Metin de öyle. Küçücük yerlerden gelip sonra saraylarda yaÅŸayan tipler deÄŸiliz ki biz. Gönlüm de rahat. Ä°nsanların bu kadar sahiplenmesi de; ben bir tarlaya fidan dikmiÅŸim, orası orman olmuÅŸ yani… Onun farkına varınca insan ’Allah allah ne kadar lezzetli bir ÅŸey bu’ diyor.BANA DOKUNAN ÅžU: - ÇoÄŸu kiÅŸi ‘Müjdat Gezen bizim kahramanımız’ diyor…Sanat zaten öyle bir ÅŸey deÄŸil mi? Sanat soyut bir ÅŸey deÄŸildir, halkla iç içe yapılır. Hele tiyatro… Seyircinin hiç gelmediÄŸini düşün böyle bir tiyatro olabilir mi? Ben Kanada’da meÅŸhur olmadım ki, burda doÄŸdum, burda yaşıyorum, burda öleceÄŸim. DoÄŸmakla ölmek bizim elimizde deÄŸil. O arada kalan bölümü iyi yaÅŸamak, alnının akıyla, onurlu, yararlı… Topluma moral verebiliyorsan, faydalı olabiliyorsan bitti gitti. Zaten hayat nedir ki? O kadar kısa ki… Milyarlarca yıl yaşındaki dünyada ne kadar az bir süre yaÅŸam. Ä°nsanın kendini kocaman kocaman görmesine çok ÅŸaşırıyorum. Avustralya’dan Çin’e geçiyordum uçakla, Güney Yarımküre’den Kuzey Yarımküre’ye geçerken atmosferin yuvarlaklığını görüyorsunuz. Dedim ki ‘Acaba Türkiye’ye görebilir miyim?’ Tabii öyle bir ÅŸey yok, dedim ki ‘İstanbul zaten görünmez. Ya Kadıköy?’ Biraz yükseldiÄŸiniz zaman aÅŸağıya bakınca insan toz kadar ufak. Anlatabiliyor muyum? O kadar zerreyiz ki. Ben bunu hayat felsefesi olarak kabul etmiÅŸim, onun için bunlar bana hiç dokunmuyor, bana dokunan ÅŸu; biri bu lafları rahatlıkla söyleyebilir bir ÅŸey olmuyor, siz söyleyince hapsinizi istiyorlar. Öyle bir ÅŸey olamaz.- Ä°nanılır gibi deÄŸil gerçekten…Kimse de inanmıyor. Ben AKP’lilerden de telefonlar aldım. ‘Haddini bil dediniz diye beÅŸ seneye yakın hapis olur mu’ diye…HADDÄ°NÄ° BÄ°L DEDÄ°M ÇÜNKÃœ- Yargı açısından durum içler acısı aslında. Kimse bunun gerçek bir dava olduÄŸuna inanmıyor.Bir televizyonda Metin’le bir eleÅŸtiri yapıyoruz, kimse de sormuyor ‘bu adam durup dururken mi haddini bil’ dedi diye. Ben onun hakaretlerine karşılık haddini bil dedim. “Kadıköy’de oturanlar†dedi, oy alamadığı diÄŸer semtleri de saydı, “memleket parçalansa bunların kılı kıpırdamaz†dedi. Ben de “sen benim vatanseverliÄŸimi sınayamazsın, ben bu hakkı kimseye vermiyorum, ona buna parmak sallıyorsun, ‘haddini bil’ diyorsun sen haddini bil†dedim. Bunda ne var? Mahkeme de ‘haddini bil’ suç olsa CumhurbaÅŸkanı söylemez dedim.- Aynen öyle. Birilerinin de konuÅŸması gerekmiyor mu? Herkes sussun mu?Bu tip iktidarlar eleÅŸtiriden hoÅŸlanmazlar. Ä°smet Ä°nönü’den baÅŸlayarak kimi sayarsanız sayın hepsinin taklidini yüzlerine karşı yaptım, hepsi alkışladı. Kimi mektup yazdı takdir bildirdi, kimi jest yaptı. Kenan Evren bile 21 yıl hapsimi isteyen adam, programıma geldi. Ben Kenan Evren döneminde Çizgilerle Nazım Hikmet kitabını yazmaktan, ayağımdan ve elimden zincire vuruldum, prangaya. O devirde bile ben böyle baskı görmedim, bu iyi bir durum deÄŸil bir ülke için. O dönem ilk duruÅŸmada beraat ettim. Basının bir bölümünü, medyanın çok büyük bir bölümünü elde etmiÅŸ olmakla bir ÅŸey olmuyor. Ä°nsanlar onlara da inanmamaya baÅŸlıyorlar. Pazarlar toplanırken karanlıkta yerlerden sebze meyve toplayanları gördüğümde ben aÄŸlıyorum, bu gerçekler varken bunlarla mı uÄŸraÅŸacak Türkiye? NeymiÅŸ Müjdat Gezen haddini bil demiÅŸ, Metin Akpınar eleÅŸtirmiş…Netice itibariyle demiÅŸler ki saçın ak mı kara mı, bekle önüne düşünce görürsün. Ayın birini bekleyeceÄŸiz göreceÄŸiz.BUNA KÄ°MSENÄ°N GÃœCÃœ YETMEZ- Nasıl bir his var içinizde sonuca dair?Beraat olmalı tabii ki. Gencecik bir hakim, gencecik bir savcı. Baskı altındalar tabii. Belki de bir buçuk yıl hapis verip paraya çevirecekler. Öbür tarafa da ‘efendim, siz böyle böyle dediniz biz de ceza verdik ancak paraya çevrildi’ diyecekler. Öyle olursa istinaf mahkemesine gideriz, Anayasa Mahkemesi’ne oradan da AÄ°HM’e. Ondan sonra bana gelen yabancı basın mensuplarına da anlatırım. Onlar bizden daha iyi takip ediyorlar bu iÅŸi. Bu olsun istemem. Ä°nsan ‘haddini bil’ dedi diye hapis yatar mı? Ben 78 yaşına gelmiÅŸim, 80 küsür yaşında hapisten çıkacağım. Buna hiç kimsenin de gücü yetmez onu da söyleyeyim. Böyle bir güç yok.- Yeni kitabınızda da sıklıkla üzerinde duruyorsunuz, kendinizde önce Türkiye’yi düşünüyorsunuz, ülkenin düşürüldüğü durumlara üzülüyorsunuz.Benim ülkem. Bu halk bana emek verdi, ben de geri çevirmedim, okulumu bedava yaptım… Halka borcumu taksit taksit ödedim, onlar da beni her gördüklerinde alkışlarını, sevgilerini gösteriyorlar. Kötü konuÅŸmak istemiyorum, ben dünyaya pozitif bakmayı seviyorum. Birazcık tebessümle, Nasrettin Hoca gibi Konfüçyüs gibi bakmayı seviyorum. Onlar baskı yapıyorlar diye fikirlerimizden ödün veremeyiz ki. Bana diyor ki “Beni eleÅŸtirme!†Sen beni eleÅŸtiriyorsun, “sanatçı müsveddesi†diyorsun… Kanunlara göre de siyasetle uÄŸraÅŸanların eleÅŸtiriye daha toleranslı olmaları gerekiyor.KÄ°N Ä°NSANIN YÃœREĞİNE YÃœKTÃœR- Okulunuzun davası ne oldu?Ona (sanık) da üzüldüm, avukatım Celal (Ãœlgen) aradı, “Çocuk sana çay içmeye gelmek istiyor†dedi. “Ne yapalım.†“Yasaklar kalksın, okul açılsın içeriz ne olacak†dedim. Kin, nefret… Ben o kepenkleri kapayalı çok oldu. Bu duyguları unutalı yıllar oluyor. Kin insan yüreÄŸine yüktür. ÇirkinleÅŸir kindar insanlar, bakın yüzlerine. Anlatabildim mi ne demek istediÄŸimi? Onlar kindar ve dindar nesil diyor.- Kitabı okuyunca iyice anladım, kindar olmak ne kelime, siz bal gibia de sulu gözlüsünüz.Ben çocukluÄŸumdan beri öyleyim. Hırka-i Åžerif’te doÄŸdum büyüdüm, ramazanda Hz. Muhammed’in hırkası ziyarete açılır, o sırada da Anadolu’dan da çok dilenci gelir. Altı yedi yaşındayım, öğlen yemeklerine dilenci kadın götürürmüşüm. Bir keresinde annem çok kızmış, bağırmıştı meÄŸerse evde yemek yokmuÅŸ! “Misafire menemen ikram ettim senin yüzünden†dedi. KöpeÄŸim ölüyor günlerce aÄŸlıyorum gözlerim ÅŸiÅŸiyor, sulu gözüm ben ama mantığı da elden bırakmam. Ben MSM’yi duygularımla açtım, dünyada örneÄŸi yok 30 yıldır.KORKSAM NE OLACAK YAÅžLANIYORUZ- Ya yaÅŸ almak…Sadık Åžendil çok büyük bir komedi yazarıydı, bana bir gün ’evladım sakın ha yaÅŸlılarla arkadaÅŸlık etme’ dedi, “niye†dedim “Genç kalabilmek için, genç arkadaÅŸların olacak†dedi. Benim arkadaÅŸlarım öğrencilerim. Ama 78 yıllık arkadaÅŸlarım da var onlarla daime toplanır yemek yeriz. Her ÅŸeyden vazgeçerim mahalleden vazgeçemem, mahalle kültürü en önemli ÅŸeydir.- YaÅŸlılık demiÅŸken, yaÅŸlanmaktan korkuyor musunuz?Korksam ne olacak? YaÅŸlanıyoruz… Annem de ‘evladım sakın ihtiyarlama’ demiÅŸti. “Anne bir gün yaÅŸlanacağım ama†dedim, “Ben sana yaÅŸlanma demiyorum, ihtiyarlama diyorum†dedi.- Çok güzel… Annenizle iliÅŸkiniz çok güzelmiÅŸ deÄŸil mi?Annemle, babamla, ablamla… Yarın gideceÄŸim ablama ziyarete, 88 yaşında ablam. Ben aileyi çok severim, aile her ÅŸeydir. AÄŸabeyim öldü karısı bana emanet, yeÄŸenlerim emanet, SavaÅŸ Dinçel’in karısı Sumru onu da Etiler’den buraya (Kadıköy) taşıdım.- SavaÅŸ Dinçel’in yeri ayrı sizde…60 sene… Konservatuvardan sıra arkadaşımdı. Elimde öldü savaÅŸ benim.- Pandemi bitince yeni bir oyun var mı sahnelenecek?Kızım Elif Hollanda’da. Günde iki kez görüntülü konuÅŸuruz. Bir oyun yazdık baba kız, benim ÅŸiirlerimi bestelemiÅŸ, bayıldım. Elif, Mimar Sinan’da müzikhal, opera, ÅŸan, ritmik Amerika’da müzikhaller tarihi, Londra’da psikodrama bitirdi.- Harika!Hollanda’da kadınlar korosu yönetiyor. Ä°nÅŸallah bu yaz oynamayı çok istiyoruz. Tiyatronun bir salonunu öğrencilere verdim, ben de artık yönetmenlik, oyun yazarlığı öyle ÅŸeylere yöneleceÄŸim. Bu yaÅŸtan sonra ne olacak meÅŸhur mu olacağım yani…(gülüyor)- Tabii ya 60 yıldır meÅŸhursunuz!Çok şükür bu halka mutluluk vermek istedim onlar da beni çok mutlu ettiler, çok, çoook… Çin’den telefon geldi, Amerika’dan, Almanya, Ä°sveç, Ä°sviçre, Hollanda, biraz evvel Belçika’dan bir aile arardı. Eski bir ANAP’lı bakan aradı. Ben bu insanlara hiç kötülük etmedim, çok dikkatli yaÅŸadım yalnız./Archive/2021/2/28/183140018-whatsapp-image-2021-02-28-at-18.10.57.jpegÄ°STANBUL SEÇİMLERÄ°NÄ°N GÄ°ZLÄ° KAHRAMANLARI - Metin beyle size gelen bu destek çok mutlu etti, adliyede olanlar hem üzüyor, hem de çaresiz hissettiriyor insanı bazen...Sakın ha! Aman ha! Çaresiz hissetmiyorum kendimi, aleyhimize kampanya açtılar o sırada Ä°stanbul seçimleri yapıldı. ‘Seçimin gizli kahramanları’ diye çıktı gazetelerde. Biz Ä°stanbul’da doÄŸduk, yaÅŸadık… Bu insanlar onlar için yaptıklarımızı görüyorlar. Filmlerimiz oynuyor ara ara televizyonlarda. Geçen gün Gırgıriye’yi oynattılar. Hep o insanları mutlu etmek için çalışmışız.- Eski filimleri tesadüfen görünce ne hissediyorsunuz?Tesadüfen görmüyorum, telefon ediyorlar aç aç filimin oynuyor diye. Kanallar ÅŸimdi çok oynatmıyorlar, ben yasaklıyım. Size bir ÅŸey söyleyeceÄŸim. Bulmacalarda 150 kiÅŸilik kara liste var orada birinci sıradayım ben.- Ona kadar düştüler yani.Evet…- Siz bulmaca tutkunusunuz ama...Ben bulmaca çözmeden güne baÅŸlamam en çok sevdiÄŸim çengel bulmaca, kolay, beni fazla yormuyor, arada bir ateÅŸ böceÄŸi Ercan’a telefon ediyorum ÅŸu ne demek diye. O bulmaca kralıdır biliyorsunuz, bulmaca hazırlıyor.GIRGIRÄ°YE'YÄ° Ä°ZLERKEN AÄžLADIM- Filmleri izlerken ne hissediyorsunuz peki?Ya dün çok aÄŸladım. Bir sahne açıldı, yedi kiÅŸi ölmüş. Münir Özkul, AyÅŸen Gruda, Adile NaÅŸit, Tevfik Bilge, Yavuz Åžeker, hepsi gitti. Bir baktım Perran Kutman, GülÅŸen BubikoÄŸlu, ben, Åžemsi Ä°nkaya ayaktayız. O kadar üzüldüm ki o kadar deÄŸerli sanatçılar ki, 40 sene olmuÅŸ o filmleri çekeli, oyunlarına baktım, ne kadar güzel oynamışlar, benim hikâyemdir o… Dört tane yapmıştık, kapalı giÅŸeydi.- O zaman kendinize çok çok iyi bakın!Bakmaya çalışıyorum (gülüyor.) Diyabetim, tatlıyı tamamen unutmuÅŸ durumdayım, diyabet çikolatalarım var yalnız…- Tatlı sever miydiniz?Anlatamam… Ama hiç aÄŸzıma koymuyorum, çayı ÅŸekersiz içiyorum, dikkat etmeye çalışıyorum, bir kere geliyoruz dünyaya… DoÄŸuyorsun ölüyorsun, insanın en büyük bahtsızlığı ne biliyor musun? ÖleceÄŸini bilmesi, hayvanlar, bitkiler bilmiyor, aÄŸaçlar, çiçekler, kedi, köpek… Bundan daha büyük acı verilemez insanoÄŸluna… Yararı var mı var. Ölene kadar güzel ilkeli iÅŸler yapabilir miyiz? Bunun sınırlarını zorlayalım.- Üçlemenin sonuncusunun ismini söyleyince aklıma geldi siz hiç kendinize yalan söylediniz mi?Düşünüyorum, kendime deÄŸil ama ilk eÅŸime eve çok geç geldiÄŸim bir zaman söylediÄŸimi hatırlıyorum. Yüzüne bakamıyorum, o da üstelememiÅŸti. Sonra dedim ki zaten yalanın ömrü kısa, bir de bir baÅŸladın mı... Eski siyasi bantları tiyatroda oynatıyorum zaman zaman bugün söylediÄŸinin tam tersini, ama tam tersini ertesi gün söyleyen, bir tane iki tane deÄŸil, onlarca.- Bizim siyasetçilerde huy bu.Çok kötü bir huy ama insan bu kadar yalanı üst üste nasıl söyler ya… Derler ki hakikat çıplak dolaşır. Yalan neyin altına saklanırsa saklansın tık diye bir yerden belgeyi çıkarıyorlar…DÃœNYA SÄ°YAH BEYAZ DEĞİL- Nasıl söylüyorlar sahi?(Gülüyor) Söylemeyelim, ayın birinde dava var! Ben hayata Nasreddin Hoca gibi bakmayı baÅŸarabilmiÅŸlerden bir tanesiyim. Nasreddin Hoca’nın sen de haklısın sözünü hatırlarsınız. Bir konuda birden fazla haklı olabilir. Dünyayı siyah beyazlara sıkıştırdığın zaman… Ä°nek kutsal bir hayvan mı deÄŸil mi? Domuz eti haram mıdır?- Kime göre neye göre?O zaman biraz daha perspektifi açıp dünyaya daha geniÅŸ yerden bakmak lazım. Ben Avustralya ya gittim merak ettim Aborjinleri, 'ilkel' topluluk deÄŸil mi, çölü geçmeleri üç ay sürüyormuÅŸ su koydukları kırbaların içine minik su birikintilerden su dolduruyorlar ama o suları bitirmiyorlar, kendilerin sonra geçecek hayvanlar için. Biz medeniyiz deÄŸil mi? Ne kadar görece, uygar olmak. Aborjinler kol saat kullanmıyor, zamanı durdurabilecek misin neyi deÄŸiÅŸtireceksin diyorlar. Perspektifi biraz açtığın zaman hakikaten insanın hayatı daha ÅŸenlenir onu söyleyeyim.- NeÅŸeyi bulur diyorsunuz?Bulur.KARA GÖRÃœNDÃœ DER BÄ°RÄ° MUTLAKA - Biraz okumak yazmak alt yapıyı saÄŸlam tutmak lazım deÄŸil mi?Åžu an üç kitap birden okuyorum, benim tuvalet kitabım da ayrıdır.- Hiçbir anınız boÅŸ geçmiyor...Gence sor der ki benim vaktim çok, ben derim ki benim vaktim yok. Ama küçükken de okurdum, 10 yaşında DoÄŸan KardeÅŸ çocuk dergisine abone yapmışlardı her perÅŸembe gelirdi, ilk ÅŸiirim orada yayımlandı, oynatıyorum zannettim. "Her perÅŸembe gününü ben dört gözle beklerim, DoÄŸan KardeÅŸ sen nerdesin diye seni özlerim, yazı doludur içi, resimleri çok cici, dergilerin içinde DoÄŸan KardeÅŸ birinci." Ya… Bu dergi bende var. Ä°ÅŸte böyle… Okuyorsun filan, bir de profesörün biri çıkıyor AKP’li "nefret ederim okuyandan ben cahil severim" diyor bu olacak ÅŸey mi?- Müjdat Gezen bunu duyunca ne yapsın?Adama söylenecek laf malum ama yeni bir dava konusu çıkar. Åžu BoÄŸaziçili çocuklara yapılan reva mı? Bir toplum sokaklardan yemek toplarken bir liralık ekmek kuyruÄŸunda 230 kiÅŸi duruyorken BoÄŸaziçili öğrencilerle uÄŸraşılır mı? Bu da geçer, bu da geçer!- Geçmek zorunda…Tabii. Demokrasi bir yere kadar hazmediyor bir yerden sonra da senin yaptığın demokrasi deÄŸil diyor. Benim gemici ehliyetim var. Tekne kullanabiliyorum. Hep biri çıkar siren direÄŸine, "kara göründüüü" der o laf bir umuttur, yemeÄŸi bitmiÅŸse, suyu bitmiÅŸse o kara göründü dediÄŸi yerde vardır mutlaka./Archive/2021/2/28/183123409-screenshot1.pngBENÄ° ZEKÄ° ALASYA KURTARDI- Gemi ehliyeti nereden geldi?Panik atak yüzünden. Doktor, deniz tavsiye etmiÅŸti... Mustafa Alabora’ya diyordum gel gri tur yapalım diye. Giderdik Çınarcık'a oradan AvÅŸa Adası'na oradan Marmara Adası'na sonra dönerdik. Marmara'da suyun rengi gri ya…- Panik atak çok iÅŸgal etti mi hayatınızı?Beni Zeki Alasya kurtardı. "OÄŸlum sen doÄŸru ilaç almıyorsun" diye Serdar SerdaroÄŸlu'na götürdü, onun yazdığı ilaç beni hayata döndürdü. Panik atak, evden çıkmak istemiyorsun, canın sıkılıyor küçücük bir ÅŸeyi büyütüyor kafa...- Çok çalışmaktan mı oluyordu acaba?Evet, çok yoruldum gerçekten, yorgun düştüm. Ben, 10 yaşında tiyatroda sahneye çıktım, 16 yaşını bitirdiÄŸim gün anneme ilk maaşımı götürdüm, 61 yıldır durmadan çalışıyorum ben.- Siz duracak biri deÄŸilsiniz…11 aydır evden çıkmıyoruz, okulda ders veriyorum, okulun yönetimi ile ilgileniyorum, tiyatroya gidiyorum oyun koyuyorum, en son oyunumun kadrosu 117 kiÅŸiydi, ÅŸimdi bunların hiçbiri yok. Olmayınca ne yapayım 3 kitap kitap yazdım, ilki altı günde 2. baskıyı yaptı.DURURSAK DÜŞERÄ°Z!- Yoruldum demek ÅŸikayet etmek yok o zaman...Şöyle yani aramızda konuÅŸuyoruz (gülüyor)- Ãœretmeden duramayacaksınız...Durursak düşeriz… Durursam düşünce de durur düşünce durdu mu kelimeleri karıştırmaya baÅŸlar insan unutkanlık gelir beyne, ben üç bulmacayı çözmeden sokaÄŸa çıkmam, gazetelerimi okurum, sonra bulmacalarımı çözerim ona göre ayarlarım randevularımı…- Pandemi süresince en çok özlediÄŸiniz ne oldu?Okulu, öğrencileri, öğretmen arkadaÅŸlarını insan özlüyor. Hop dedi sahneden indik biz. Yılmaz Özdil’in Mustafa Kemal oyununu oynuyorduk, oratoryo gibi yapmıştım ben onu, kapalı giÅŸe, insan sudan çıkmış balığa döner ama ben hemen kanalize ettim kendimi, resim yapmaya baÅŸladım, kışlık eve geldik bir daktilo var önümde, hayatımı yazmaya baÅŸlıyorum, anekdotlar halinde, sıçramalar halinde… Riya yok içinde üç kağıt yok… Benim ne hırsım oldu ne hedeflerim her ÅŸey kendi kendine oldu...TÃœRKÄ°YE'YÄ° HIRS BU HALE GETÄ°RDÄ°- Nasıl oldu peki?Ben fazla hırsın insanı kötüye yönelteceÄŸine inanırım, hırs Türkiye’yi bu hale getirmiÅŸtir onu da size söyleyeyim. Onun yerine bilinçli çalışmak, emek. Emekle hırs çok farklı ÅŸeydir ben mesleÄŸime emek verdim.- Peki genel olarak hayata nasıl bakıyorsunuz?Hayatın güzel yanlarını cımbızlıyorum ben, bugünkü havanın güzelliÄŸine bakın mesela… Yarın atlayıp ormana gideceÄŸiz, karavanım var… Ne yapayım hayatım, zaman azaldıkça daha ekonomik davranalım. YaÅŸamayı seviyorum. BaÅŸucu kitaplarım var. Sabahleyin Konfüyüs'ü elime aldım, "Seçkin kiÅŸi, iyi insan, nefsini aklıyla idare eder ve gerçek cesareti ödevlerini sarsılmadan yerine getirmekte bulur, bayağı adam nefsiyle aklını yönetir ve gerçek cesareti saygısızlıkta bulur" diyor. Ben de bunu yeni kitabıma aldım. Ekleyecek bir ÅŸeyi yok.Â
Hilal Köse
Türkçenin rüzgâr tanrısı: Yaşar Kemal
Türk edebiyatının usta ismi Yaşar Kemal, 6 yıl önce bugün hayata veda etti. Anadolu insanını en iyi anlatan öykücülerden Necati Güngör, Yaşar Kemal için ‘sözcükleri kâğıdın üzerine üfleyip bir rüzgâr yaratıyordu’ diyerek ona Türkçenin rüzgar tanrısı diyordu. Usta edebiyatçı, ‘Türkçenin rüzgar tanrısı’ Yaşar Kemal, bugün vefatının 6. yıldönümünde anılıyor.
Türk edebiyatının çınarı Yaşar Kemal, 6 yıl önce
bugün, 28 Şubat 2015’te hayata gözlerini yumdu. Edebiyatın usta kalemi, romancı,
senaryo, öykü yazarı ve aktivist Yaşar Kemal; Türk edebiyatına 26 roman, 11
deneme, 9 röportaj, 2 öykü ve şiir alanında bir eseri miras bıraktı.
Eserleriyle hem kendi dönemini hem de kendinden sonra gelen edebiyatçıları
etkiledi. Türkçenin kullanımına ayrı bir önem verdi, özellikle ‘İnce Memed’
romanıyla unutulmazlar arasına girdi. Anadolu insanını en iyi anlatan
öykücülerden Necati Güngör’ün deyişiyle ‘Türkçenin rüzgar tanrısı’ Yaşer Kemal,
bugün vefatının 6. yıldönümünde anılıyor.
YAÅžAR KEMAL
KÄ°MDÄ°R?
Gerçek adı Kemal Sadık Gökçeli olan Yaşar Kemal, Nigar
Hanım ile çiftçi Sadık Efendi’nin oğlu olarak, Adana sınırları içerisindeki
Osmaniye’de 6 Ekim 1923’te dünyaya geldi. Yazarın doğum günü, Behçet Necatigil
tarafından yazılan Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü'nde 1922; Tuba Tarcar Çandar
tarafından hazırlanan Yaşar Kemal Fotobiyografi'sinde Ocak 1923 olarak
belirtilir. Doğum tarihinin nüfus cüzdanında 1926 yazdığını söyleyen Yaşar
Kemal ise nüfus cüzdanını ilkokulu bitirdikten sonra aldığını, kendi
hesaplarına göre doğum tarihinin 1923 olduğunu ifade eder. Yaşar Kemal’in
Van-Ercişli olan ailesi, 1. Dünya Savaşı yıllarında sırasıyla Diyarbakır, Urfa
ve Antep’e gitti, son olarak da Adana’ya yerleşti.
12 YAÅžINA
KADAR KEKEME KONUÅžTU
Üç buçuk yaşlarında iken bir kurban kesimi sırasında,
halasının kocasının elindeki bıçağın kayarak gözüne saplanması sonucu sağ
gözünü kaybetti. Dört buçuk yaşındayken, babası camide namaz kıldığı sırada,
Van'dan göç ederken ölümden kurtarıp besleyip büyüttüğü ve evlat edindiği Yusuf adlı çocuk tarafından
öldürüldü. Bu olaydan sonra 12 yaşına kadar kekemeliğe tutuldu. Küçük yaşta
doğaya, insanlara ve topluma karşı ilgi duyarak eserlerinin temelini oluşturdu.
Kendi anlatımına göre bir Türkmen köyünde tek Kürt ailenin çocuğu olarak doğup
büyüyen Yaşar Kemal, evde Kürtçe, köyde ise Türkçe konuşurdu.
Babasının öldürülmesinden sonra annesi Nigâr Hanım,
yazarın amcası Tahir Efendi ile evlendi. 8 yaşındayken köye gelen çerçinin köy
kadınlarının borcunu bir deftere yazdığını gördü ve yazılanın yazı olduğunu
öğrendi. Dokuz yaşındayken Adana'nın Burhanlı köyündeki ilkokula giderek üç
ayda okuma ve yazmayı öğrendi. Ortaokul ikinci sınıftayken sınavla Türk Maarif
Cemiyeti'nde yatılı olarak okumaya başladı fakat üç ayı bulan devamsızlığından
ötürü yatılı okuma hakkını kaybetti. Son sınıftayken okuldan tasdikname ile
ayrılarak çeşitli işlerde çalıştı. Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği'nde ırgat
kâtipliği (1941), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), Zirai
Mücadele'de ırgatbaşlığı, daha sonra Kadirli'nin Bahçe köyünde öğretmen
vekilliği (1941-42), pamuk tarlalarında, batozlarda ırgatlık, traktör
sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı.
İLK ŞİİRİ
1939’DA, İLK KİTABI 1943’TE
Ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine
başladı. 16 yaşındayken 1939'da ilk şiiri "Seyhan"ı Görüşler adlı
Adana halkevleri dergisinde yayımladı. 1940-1941 yılları arasında Çukurova'dan
ile Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar, Adana
Halkevi tarafından 1943 yılında yayımladı.
1944 yılında ilk hikâyesi Pis Hikâye'yi yayımladı.
Bunu, Kayseri'de askerlik yaparken yazmıştı. 1940'larda Adana'da çıkan Çığ
dergisi çevresinde Pertev Naili Boratav, Nurullah Ataç, Güzin Dino gibi
isimlerle tanıştı. Özellikle, ressam Abidin Dino'nun ağabeyi Arif Dino'yla
kurduğu yakınlık onun düşün ve yazın dünyasının gelişimini önemli bir ölçüde
etkiledi. Bebek, Dükkâncı, Memet ile Memet öyküleri 1950'lerde yayımlandı.
YAÅžAR KEMAL
Ä°MZASINI CUMHURÄ°YET GAZETESÄ°NDE KULLANMAYA BAÅžLADI
Kemal Sadık Göğceli adı ile çeşitli yayımlarda
yazarken Yaşar Kemal adını Cumhuriyet gazetesine girince kullanmaya başladı ve
1951-1963 yılları arasında gazetede fıkra ve röportaj yazarı olarak çalıştı.
1952 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek
öyküsü burada tefrika edildi. 1947'de İnce Memed'i yazdı fakat yarım bıraktı ve
1953-54’te bitirdi. Romanı yazma nedeni eşkiya olan ve dağda vurulan amcasının
oğlunun vurulması olduğunu 1987 yılındaki bir söyleşisinde belirtti. Ayrıca
aynı söyleşide, çocukluğunun eşkiyalığın içinde geçtiğini, dayısının "en
büyük" eşkiyalardan biri olduğunu, o çevrede 1936'lara kadar beş yüze
yakın eşkiya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı'nda Kadirli'yi
ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey olduğunu söyledi.
Yaşar Kemal'in dünyada ilk kez yayımlanan eseri, Bebek
öyküsü oldu ve bu eser önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya,
Rusçaya, Romenceye ve diğer dillere çevrildi.
SOSYALÄ°ST
POLİTİKANIN İÇİNDE YER ALDI
17 yaşından ölümüne kadar sosyalist politikanın içinde
yer aldı. 1950'de komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklanıp Kozan
Cezaevi'nde bir sene boyunca tutuldu ve 1951 yılında serbest bırakıldı. 1961
Anayasası'ndan sonra kurulan Türkiye İşçi Partisi'ne (TİP) 1962'de katıldı.
Emekçi sınıfının tamamen yönetime gelmesini isteyen Kemal, TİP’de sekiz yıl
çalıştı ve partinin yöneticilerinden birisi oldu. 1987'deki bir söyleşisinde
Türkiye'de bir Marksist partiye ihtiyaç olduğunu belirtti. TİP'ten ayrılan
yazar, nedenini partinin niteliğini yitirmesine, bürokratların eline geçmesine
ve emekçilerden kopmasına bağladı. Sovyetler Birliği çökmesinin, sosyalizmin de
çökmesi değil, tam tersine dünya sosyalizminin zaferi olduğunu 1993'teki bir
söyleşisinde dile getirmişti.
4 Şubat 1974'te 70 şair ve yazarın ilk toplantısıyla
Türkiye Yazarlar Sendikası kuruldu ve Yaşar Kemal, ilk toplantı sonucu
"Kuruluş Kurulu" içinde yer aldı. Ayrıca genel kurulda Yaşar Kemal
sendikanın genel başkanlığına getirildi. 1950'de Halide Edip Adıvar'ın
öncülüğünde Türk PEN Kulübü kuruldu fakat kulüp, 12 Eylül 1980 askerî darbesi
üzerine kapandı, 1989'da Yaşar Kemal'in öncülüğünde tekrar açıldı. Kemal, bu
dönemde kulübün başkanlığına getirildi.
Ocak 1995'te Alman Der Spiegel dergisinde Türkiye'de
devletin Kürtlere yönelik yıllardır süren baskı politikasını, o günlerde tüm
şiddetiyle süren savaşı anlatan "Yalanlar Seferi" başlıklı bir
makalesi yayınlandı. Terörle Mücadele Yasası'na göre "bölücülük
propagandası" yapmakla suçlanan Kemal'e Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde
(DGM) dava açıldı. Kemal aslında makaleyi Düşünce Özgürlüğü ve Türkiye başlıklı
derleme kitap için yazmıştı. Kitap Şubat 1997'de yayımlandı ve raflara çıkışının
ikinci gününde toplatıldı. Yazar, 2 Aralık 1995'te beraat etti. Aynı yıl Index
on Censorship dergisinde "The dark cloud over Turkey" (tr. Türkiye
Üzerinde Kara Bulutlar) yazısı yayımlandı.
Bu yazısından ötürü 7 Mart 1996'da Türk Ceza Kanunu'nun
312. maddesine dayanılarak yargılandı ve yayıncıya 3 milyon 491 bin 666 TL
para, Yaşar Kemal ise bir yıl sekiz ay hapis ile para cezası verildi ve ceza
ertelendi. Makalenin halkı kin ve nefrete teşvik ettiği ileri sürülen karar 18
Ekim 1996'da da Yargıtay tarafından onandı. Bunun üzerine C. S.Y. Yayınevi,
kitabın toplatılmasıyla düşünce ve ifade özgürlüğünü garanti altına alan Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 10. maddesinin ihlal edildiğini belirterek
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'e (AİHM) başvurdu. Yaşar Kemal de kendi
başvurusunda Türkiye'nin 10. maddenin yanında toplatma kararını mahkemeden önce
almakla suçsuzluk ilkesini bozduğunu belirtti. Mahkeme, maddi tazminata yer
olmadığını, 10. maddesinin ihlal edildiğine dair tespitin, yazarın manevi
zararını gidermeye yeteceğine karar verdi.
BİRÇOK KEZ
NOBEL'E ADAY GÖSTERİLDİ
Yaşar Kemal, ilki 1973’te olmak üzere pek çok kez
Nobel’e aday gösterilmesine rağmen bir türlü Nobel ödülünü alamadı. Nobel’e
aday gösterilen Türk edebiyatındaki ilk yazar olan Kemal, verdiği bir röportajda
“Ölene kadar da aday olacağım†şeklinde görüşlerini dile getirdi.
ÖLÜMÜ
YaÅŸar Kemal, solunum yetmezliÄŸi ÅŸikayetiyle tedavi
gördüğü hastanede, çoklu organ yetersizliği ve kalp ritim bozukluğu sebebiyle
28 Şubat 2015’de 92 yaşında vefat etti ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.
YAÅžAR
KEMAL’İN ALDIĞI ÖDÜLLER
Adana Çukurova’da yazı hayatına başlayan Yaşar
Kemal’e, 1993’de Kültür ve Turizm Bakanlığı Büyük Ödülü, 2008’de ise edebiyat
dalında “Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü†takdim edildi. Ödül konuşmasında
“Anadolu sayesinde dünya kültürüne katkı sağlayacağız. Kitaplarımı okuyanlar
barışçı olsunlar. Yoksa zahmet etmesinler†ifadelerini kullanmıştı.
Yurt dışında da birçok ödüle layık görülen Kemal, “Uluslararası
Cino del Duca ödülüâ€, “Legion d'Honneur niÅŸanıâ€, “Commandeur payesiâ€, “Fransız
Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres NiÅŸanıâ€, “Premi
Internacional Catalunyaâ€, Fransa tarafından verilen “Legion d'Honneur Grand
Officier rütbesiâ€, Alman Kitapçılar BirliÄŸi’nin verdiÄŸi “Frankfurt Kitap Fuarı
Barış Ödülüâ€nün de bulunduÄŸu 20’yi aÅŸkın ödül, ikisi yurt dışında olmak üzere,
7 fahri doktorluk payesi aldı.
ESERLERÄ°
Öykü
Sarı Sıcak, İst.: Varlık, 1952
Bütün Hikâyeler, İst.: Cem, 1975.
Roman
Ä°nce Memed, I. Cilt, Ä°st., 1955
Teneke, İst.: Varlık, 1955
Orta Direk, Ä°st.: Remzi, 1960
Yer Demir Gök Bakır, İst.: Güven, 1963
Ölmez Otu, İst.: Ant, 1968
Ä°nce Memed, II. Cilt, Ä°st., 1969
Akçasazın Ağaları/Demirciler Çarşısı Cinayeti, İst.:
Cem, 1974
Akçasazın Ağaları/Yusufcuk Yusuf, İst.: Cem, 1975
Yılanı Öldürseler, İst.: Cem, 1976
Al Gözüm Seyreyle Salih, İst.: Cem, 1976
Kuşlar da Gitti, (uzun öykü) İst.: Milliyet, 1978
Deniz Küstü, İst.: Milliyet, 1978
YaÄŸmurcuk KuÅŸu/Kimsecik I, Ä°st.: Toros, 1980
Hüyükteki Nar Ağacı, İst.: Toros, 1982
Ä°nce Memed, III. Cilt, Ä°st., 1984
Kale Kapısı/Kimsecik II, İst.: Toros, 1985
Ä°nce Memed, IV. Cilt, 1987
Kanın Sesi/Kimsecik III, İst.: Toros, 1991
Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana/Bir Ada Hikayesi I,
Ä°st.: Adam, 1997
Karıncanın Su İçtiği/Bir Ada Hikayesi II, İst.: Adam,
2002
Tanyeri Horozları/Bir Ada Hikayesi III, İst.: Adam,
2002
Çıplak Deniz Çıplak Ada/Bir Ada Hikayesi IV, İst.:
YKY, 2012
Tek Kanatlı Bir Kuş, İst.: YKY, 2013.
Çocuk Romanı
Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca,
Ä°st.: Cem, 1977.
Çeviri
Ayışığı Kuyumcuları (A. Vidalie; Thilda Kemal ile),
Ä°st.: Adam, 1977.
Röportaj
Yanan Ormanlarda 50 Gün, İst.: Türkiye Ormancılar
Cemiyeti, 1955
Çukurova Yana Yana, İst.: Yeditepe, 1955
Peri Bacaları, İst.: Varlık, 1957
Bu Diyar BaÅŸtan BaÅŸa, Ä°st.: Cem, 1971
Bir Bulut Kaynıyor, İst.: Cem, 1974
Allahın Askerleri, İst.: Milliyet, 1978
Röportaj Yazarlığında 60 Yıl, İst.: YKY, 2011
Çocuklar İnsandır, İst.: YKY, 2013.
Deneme-Derleme
Ağıtlar, Adana: Halkevi, 1943
Taş Çatlasa, İst.: Ataç, 1961
Baldaki Tuz, (1959-74 gazete yazıları) İst.: Cem, 1974
Gökyüzü Mavi Kaldı, (halk edebiyatından seçmeler, S.
Eyüboğlu ile)
Ağacın Çürüğü: Yazılar - Konuşmalar, (der. Alpay
Kabacalı) İst.: Milliyet, 1980
Yayımlanmamış 10 Ağıt, İst.: Anadolu Sanat, 1985
Sarı Defterdekiler: Folklor Derlemeleri, (haz. Alpay
Kabacalı) İst.: YKY, 1997
Ustadır Arı, İst.: Can, 1995
Zulmün Artsın, İst.: Can, 1995
Binbir Çiçekli Bahçe, İst.: YKY, 2009.
Destansı roman
Üç Anadolu Efsanesi, İst.: Ararat, 1967
Ağrıdağı Efsanesi, İst.: Cem, 1970
BinboÄŸalar Efsanesi, Ä°st.: Cem, 1971
Çakırcalı Efe, İst.: Ararat, 1972.
Åžiir
Bugünlere Bahar İndi, İst.: YKY, 2010.
cumhuriyet.com.tr