Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Saturday, 03.01.2025, 08:20 AM (GMT)

CHP'den Bahçeli'nin Akşener'e 'evine dön'çağrısına ilk yorum

CHP'den Bahçeli'nin Akşener'e 'evine dön' çağrısına ilk yorum figure > CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yaptığı “evine dön” çağrısı hakkında, “Akşener, bu çağrıya büyük bir zarafetle yanıt verdi. Bunun üzerine bizim söz söylememiz doğru olmaz” yanıtını verdi. /Archive/2020/12/25/172108971-faik-oztrak.jpgCHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Öztrak’ın konuşmasından öne çıkan satır başları şöyle:UCUBE REJİM, SARAY DIŞINA HAYIR GETİRMİYORÜlkemiz, 2 buçuk yıldır dünyada tek bir örneği olmayan, ‘ucube saray rejimi’ tarafından yönetiliyor. Bu 2 buçuk yılda şunu açıkça gördük; bu ucube rejim, küçük bir saray sosyetesi dışında hiç kimseye hayır getirmiyor. Yaşadığımız haksızlıklardan, hukuksuzluklardan, milletin yağmalanan kaynaklarından, kokusu arşa çıkan yolsuzluklardan, devlette yok olan liyakatten, yapılan ikiyüzlülüklerden, aldatılmışlıktan, terk edilmişlikten, yaşadığımız krizlerden ve içine girdiğimiz buhrandan, bu ucube rejimin ne olduğunu artık biliyoruz.UCUBE SARAY REJİMİ, 39 LİRAYA TALİM ETTİREN DÜZENDİRUcube saray rejimi; on binlerce mekân ve iş yeri kapalıyken, müzisyenlerimiz ‘açım’ diyerek canına kıyarken, kahraman sağlık çalışanlarımız, ailelerinden uzak, uykusuz, kumanya peşinde koşarken, saray sosyetesine çalgılı, şarkılı, türkülü kuş sütü eksik sofraları kurduran düzenin adıdır. Ucube saray rejimi, milletimizin çift diplomalı evlatları tek bir iş bulamazken, sahte diplomalı saray beslemelerinin, dört ayrı yerden maaş aldıkları düzenin adıdır. Ucube saray rejimi, beş yandaşa, milletin geçmediği yol, tünel, köprü, uçmadığı havaalanı için avroyla, dolarla milyarları öderken, bunların milyarlarca liralık vergi borcunu silen, milyonlarca emekçimizi, günde 39 liraya talim ettiren düzenin adıdır.UCUBE SARAY REJİMİ SEBEP, İŞSİZLİK NETİCEDİRAsgari ücretin ortalama ücret olduğu bir ülkede, TÜİK’in hesapladığı bu rakam zulümdür. Bu zulmün sebebi ise ucube Saray rejimidir. Asgari ücret en az 3 bin 100 TL olmalıdır. Marketlerde, bebek mamalarına, tıraş bıçaklarına, 5 litre ayçiçek yağına bile alarm takılır hale geldi.  Takılan bu alarmlar, yaşanan derin ekonomik krizin alarmıdır. Ucube saray rejimi sebep, milleti çaresizliğe düşüren ekonomik kriz sonuçtur. Ucube saray rejimi sebep, işsizlik neticedir. Bu ucube rejimle, Ülkemizdeki toplam işsiz sayısı 12 milyonu aştı. İşsizlerimizin sayısı, 118 ülkenin nüfusunu geçti. Bıraktık işsizler ordusunu, işsizler ülkesi olduk. Ucube saray rejimi sebep, yandaş kayırma neticedir.YANDAŞA BALLI BÖREK, MİLLETE KURU EKMEKBugün tüm dünyanın en büyük 10 şirketi içinde Türk şirketleri var mı? Yok! Dünyada en çok teknoloji üreten 10 şirket arasında bir tane Türk şirketi var mı? Yok! Dünyada en hızlı büyüyen 10 şirket arasında Türk şirketleri var mı? Yok! Ama dünyada devletten en çok ihale alan 10 şirket arasında, Türkiye’den beş müteahhit birden var. Bu müteahhitlerin hangileri olduğu ise hepimizin malumu… Yine bunların yaptığı ama milletin geçmediği köprüler, yollar için milletin cebinden, önümüzdeki üç yılda 109 milyar lira çıkacak. Bu ucube rejimde prensip belli; yandaşlara ballı börek, millete ise kuru ekmek.SARAY REJİMİ SEBEP, YÜKSEK FAİZ SONUÇTURBugün, gençlerimizin yüzde 64’ü’ karın tokluğuna, yol parasına çalışmaya razı. Ülkenin umudu gençlerimiz için Ülkemiz umut olmaktan çıktı.  İşte bu nedenle; ucube saray rejimi sebep, ümidini kaybetmiş gençlerimiz sonuçtur. Saray’ın kibirlisi; ‘faiz sebep, enflasyon sonuçtur’ diye, damadıyla beraber, milletin 128 milyar dolar döviz rezervini har vurup harman savurdu. Elde, avuçta döviz kalmayınca da sıcak paracılara teslim bayrağını çektiler. Demediğini bırakmadığı faiz lobilerine ‘aman biz ettik, sen etme’ demeye başladılar.  Önce damadın kellesini verdi. Sonra TCMB faizini 475 baz puan artırdı. Yetmedi, pandemi nedeniyle artırılan taksit sayıları azaltıldı, krediler daraltıldı. Yine kesmedi, dün de TCMB faizleri tekrar 200 baz puan artırdı. Anlaşıldı ki ucube Saray rejimi sebep, yüksek faiz sonuçtur.BU MU YERLİLİK, MİLLİLİKYeni Merkez Bankası Başkanı’nın koltuğuna oturduğu gün, Londra’daki bir faiz baronu, bir sıcak paracı, Türkiye’ye 1 milyon dolar getirip parasını devlet tahviline yatırdıysa, bu para bugün 1 milyon 119 bin dolara çıktı. Aynı parayı borsaya yatırdıysa, bugün bu para 1 milyon 300 bin dolar oldu. 46 günde dolar cinsiden; tahvilden elde ettiği kazanç yüzde 12. Borsadan elde ettiği kazanç yüzde 30. Uluslararası tefeciler, sıcak paracılar, böyle bir vurgunu başka hiçbir ülkede yapamaz. Bu mudur yerlilik? Bu mudur millilik? Bugün, ‘benim alanım ekonomi’ diyen Saray’ın kibirlisi dilini yuttu. Faizle ilgili ağzından tek söz çıkmaz oldu. Sayın Erdoğan, Siz ne zaman, yüksek faizci neo-liberallerin safına katıldınız? ‘Faiz kudurunca dükkânı yer’ derler… Sıcak paracılara bol bol verilen bu faizlerin, bu kazançların faturası, dönecek dolaşacak, millete çıkacak.  KANALİZASYON BORUSU DÖŞEDİLERİngiliz’in faiz baronu malı götürürken, olan işçi Ali’nin, çiftçi Veli’nin ekmeğine olacak. Bunu nerden mi biliyoruz? 18 yıllık AK Parti iktidarlarının uygulamalarından. Milletin cebinden, faiz lobilerinin kasasına hortum döşediler. Ufak ortağının bir zamanlar dediği gibi, ‘Ne hortumu… Kanalizasyon borusu döşediler.’ Türkiye’nin son 18 yılda; sadece dış borçlar için ödediği faiz 181 milyar dolar. Aynı dönemde devletin hem içeriye hem dışarıya yaptığı, faiz ödemeleri ise 493,2 milyar dolar. Eloğluna ödenen bu paralar, milletin ekmeği, rızkı, alın teri...ANAYASA RAFA KALKTIUcube saray rejimi sebep, adaletin çökmesi sonuçtur. Ucube saray rejiminin düğmesine basıldığı 2014’ten bu yana, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 48 sıra geriledik.  128 ülke içerisinde 107. sıraya düştük. Burada aynı ligde olduğumuz ülkeler, Mali, Nijerya, İran, Angola, Gine…  Artık ortada uygulanan bir Anayasa kalmadı.  Daha önce üç defa ayrı ayrı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuran Saray’ın kibirlisi, Bugün AİHM kararını tanımadığını söylüyor. Bu, Anayasa’yı rafa kaldırmaktır.  Anayasayı tağyir, tebdil ve ilga etmektir. 1954’ten bu yana akıp, giden bir ırmağın yönünü değiştirmektir. Türkiye, 1954’te Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalayarak, taraf oldu mu? Oldu. 1987’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuruyu kabul etti mi? Etti. Artık bir karar verin Sayın Erdoğan… Bir taraftan hukuk reformu, diğer taraftan ‘Yüzünü Avrupa’ya dönme’ laflarını ederken, AİHM kararını tanımadığınızı söylerseniz, size kargalar bile gülmez. Hukukun ve Anayasa’nın askıda olduğu ülkede, güven olmaz, yatırım olmaz, iş olmaz.  Hukukun askıda olduğu ülkede, ekmek de askıda olur.BIONTECH İLE NEDEN SÖZLEŞME İMZALANMIYORHani Çin aşıları 11 Aralık’ta gelecekti ve bugünlerde millete aşı yapılmaya başlanacaktı. Dün anlaşıldı ki aşıların yapılmaya başlanması Ocak ortasını bulacak. Ama İngiltere, ABD, Kanada, Rusya, Suudi Arabistan, Bahreyn, İsrail, Kuveyt, Katar, Sırbistan, İsviçre gibi ülkeler vatandaşlarını aşılamaya başladı. Çin aşısı neden gecikti? Makul bir açıklama yok. Şimdi aşının rötarlı geleceği söyleniyor. Türk bilim insanları Almanya’da aşıyı buldu. Milletimizin gururu oldu. Türk bilim insanı, ‘Türkiye için yeterli doz depoladık, görüşmeler halen sürüyor, umarız kısa sürede anlaşma imzalayabiliriz’ diyor. Neden bu sözleşme bir türlü imzalanamıyor? Yoksa çarkların dönmeye başlaması için yağlanmasına mı ihtiyaç var?ÖRGÜTLENMEYE TRUVA ATIŞu anda Meclis’te görüşülen, Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesi Yasa teklifi var. Bu teklif, derneklerimizi ve sivil toplum örgütlerini, hizaya getirmeyi amaçlayan hükümler içeriyor. Çok açık söylüyorum. Bu teklifin bazı maddeleri, demokrasimize yöneltilmiş “kitle imha silahıdır”.  İçişleri Bakanı’nın bir kararıyla, beğenilmeyen, makbul görülmeyen derneklerin, mal varlıklarına kayyum atanmasının yolu açılmaktadır. Yine avukat-müvekkil ilişkilerinin gizliliği ihlal edilmekte, avukatlar muhbirliğe zorlanmaktadır. Tekrar ediyorum. Bu düzenleme, demokrasimize karşı bir “kitle imha silahıdır”. Örgütlenme hürriyetinin içine sokulan, bir Truva atıdır.Öztrak, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı:KÜRT MESELESİNDE ÇÖZÜM YERİ MECLİS’TİRÖztrak, “Çözüm sürecine ihtimal veriyor musunuz” sorusuna, “Bundan öncekilerde de söyledik. Gizli görüşmelerin milletimizin derdine derman olması mümkün değildir. Eğer Kürt meselesinde çözüm aranıyorsa bunun yeri Meclis’tir. İktidarın, muhalefetin tüm partilerin belirli uzlaşması ile gelecektir” yanıtı verdi.ARŞİVLER YALAN SÖYLEMEZBahçeli’nin “Millet İttifakı’na bağlıyız” demesine rağmen Genel Merkezi’nde müze sergide 17/25 Aralık ile ilgili kitapların olması hakkında Öztrak, “Arşivler önemlidir. Özellikle siyasi partilerin arşivleri değerlidir. Söz uçar, yazı kalır. Arşivler, kimin arşivi ise o kurumun nereden nereye geldiğini gayet güzel ortaya koyar. Arşivler yalan söylemez” diye yanıtladı.SİNEKLE GÜREŞEMEYECEK DURUMDACumhurbaşkanı Başdanışmanı Hamza Yerlikaya’nın sahte diploması hakkındaki sessizliğe ilişkin Öztrak, “İnönü’nün çok güzel lafı var. ‘Önemli olan iktidarda değil, itibarda kalmak.’ Önemli olan milletin gönlünden ve gözünden düşmemektir. Yerlikaya, bir şampiyon pehlivandı, milletin gözünde yer etmişti. Keşke sarayın gözüne girmek yerine, milletin gönlünde kalmaya devam etseydi. Bu ucube saray rejimi koskoca cihan pehlivanını, bir sinekle güreşemeyecek durumuna getirmiştir” dedi.“CHP milletvekiline şantaj yapıldığı iddiaları doğru mudur” sorusuna Öztrak, şu yanıtı verdi:“Arkadaşımız gerekli suç duyurularında bulunmuştur. Soruşturmanın gizliliği esastır. Bu çerçevede yürümektedir. Gözaltına alınanlar vardır. Yurtdışı bağlantıları vardır. Bu konuyu ihbar eden, suç duyurusunda bulunan da bizim milletvekili arkadaşımızdır. Milletvekillerimizin bu tür senaryolara kurban edilmesi kabul edilebilir değildir.”  ANKA

Maduro sözünütuttu: Venezuela'da 10 milyon oyuncak dağıtıldı

Maduro sözünü tuttu: Venezuela'da 10 milyon oyuncak dağıtıldı figure > Ekonomik sıkıntıların yanında siyasi krizin de yaşandığı Venezuela’da Noel geleneği yerine getirildi. Maduro da çocuklara 10 milyon oyuncak dağıtma sözünü yerine getirdi. Venezuela’da Noel geleneği olan ihtiyacı olanlara yardım etmek, oyuncak, yiyecek ve kıyafet bağışlama Nicolas Maduro tarafından yerine getirildi. TeleSUR'da yer alan habere göre, 22 Aralık’ta Tedarik ve Üretim Mahalli Komiteleri aracılığıyla söz konusu oyuncakların dağıtımına başlandı."ONLAR ÜLKENİN UMUDU"Venezuela hükümetine ait bir Twitter hesabı, 23 Aralık’ta yaptığı paylaşımlarda ülkenin başkenti Karakas’ta Başkan Yardımcısı Delcy Rodriguez’in çocuklara oyuncakları dağıttığı fotoğrafları paylaştı. Burada bir açıklama yapan Rodriguez, çocuklarda mutluluğu ve Noel neşesini artırmayı istediklerini ve onların ülkenin umudu olduğunu ifade etti.MADURO SÖZ VERMİŞTİNicolas Maduro Noel geleneğine uyup ekimde yoksul çocuklara 10 milyon oyuncak dağıtma sözü vermişti. Bu sözü yerine getirebilme adına, ülkedeki oyuncak üretimini ve sayısını artırmayı sağlamak için devletin satın alma garantisi sunması ve oyuncak ithalatını artırmak için bazı girişimlerde bulunma gibi özel önlemler almıştı.Kaynak: Independent Türkçe cumhuriyet.com.tr

Ümitcan Uygun hakkında 'tehdit' soruşturması

Ümitcan Uygun hakkında 'tehdit' soruşturması figure > Ankara’da Aleyna Çakır'ın (21) evde ölü bulunmasının ardından gözaltına alınıp serbest bırakılan, ardından annesi şüpheli şekilde ölen Ümitcan Uygun hakkında, 'Tiktok' fenomeni Abdullah S.'yi tehdit ettiği gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Uygun, savcıya ifade verdikten sonra adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakıldı. Aleyna Çakır, 3 Haziran'da Keçiören ilçesindeki evde ölü bulundu. Sevgilisi olduğu iddia edilen Ümitcan Uygun'un, daha önce Çakır'a şiddet uyguladığı anlara ait görüntüler ise ölümünden kısa süre sonra sosyal medyada yer aldı. Bunun üzerine Ümitcan Uygun, polis ekiplerince gözaltına alınıp, ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Günlerce televizyon programına katılan Aleyna Çakır'ın ailesi, kızlarının ölümünden Ümitcan Uygun'u sorumlu tutarken, Uygun'un annesi Gülay Uygun, 17 Eylül akşamı, Ankara Keçiören'de bir akrabasının evine yakın dağlık alanda başından silahla vurulmuş halde ölü bulundu. Çakır ve Uygun'un ölümüne ilişkin soruşturmalar sürüyor.TEHDİT SORUŞTURMASIÜmitcan Uygun, önceki gün sosyal medya platformu 'Tiktok' fenomoni Abdullah S.'nin yayınına bağlandı. Uygun'un, Abdullah S.'ye, Aleyna Çakır'ın ölümüyle ilgili 'adalet yerini bulacak' yönündeki sözleri üzerine hakaret ve tehditte bulunduğu "Seni öldüreceğim" dediği iddia edildi. Şikayet Ümitcan Uygun hakkında 'tehdit' suçundan soruşturma başlatıldı. Uygun, soruşturma kapsamında Ankara Adliyesi'nde savcıya ifade verdi. İfadesinin ardından, Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilen Uygun, adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakıldı. (DHA)

23 barodan ortak açıklama: AİHM kararıderhal yerine getirilmeli, Selahattin Demirtaştahliye edilmelidir

23 barodan ortak açıklama: AİHM kararı derhal yerine getirilmeli, Selahattin Demirtaş tahliye edilmelidir figure > Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Selahattin Demirtaş hakkında verdiği “derhal tahliye” kararının ardından 23 kentin baroları ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada, kararın bağlayıcı olduğuna dikkat çekilerek gereğinin yerine getirilmesi çağrısı yapıldı. Aralarında İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Diyarbakır, Şanlıurfa barolarının bulunduğu 23 kentin barolarından yapılan ortak yazılı açıklamada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi'nin kararıyla birlikte Selahattin Demirtaş'ın durumu ele alındı.AİHM Büyük Dairesi'nin 22 Aralık'ta aldığı karara dikkat çekilen açıklamada, ”Önceki dönem HDP Eş genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kasım 2016'da tutuklanmış olup o tarihten bu yana Edirne Cezaevi’nde tutulmaktadır. Bu tutukluluk sebebiyle AİHM'e yapılan başvuru üzerine Mahkeme 20 Kasım 2018 tarihinde açıklanan kararında, Sözleşme’nin 5. maddesinin 3. fıkrasının (Makul Süre İçinde Yargılanma ve Tutuksuz Yargılanma Hakkı), Sözleşme’nin 18. maddesinin (Sözleşme’de Belirtilen Hak ve Özgürlüklere, bu Sözleşme Hükümleri ile İzin Verilen Kısıtlamaların, Öngörüldükleri Amaç Dışında Uygulanamaması) ve Sözleşme’ye Ek 1 Nolu Protokol'ün 3. maddesinin (Seçme ve Seçilme Hakkı) ihlal edildiğine karar vermiştir. Ülkemiz açısından AİHS'in 18. maddesinin ihlal edildiğine ilişkin bu ilk kararda, Demirtaş'ın tahliye edilmesi gerektiği de belirtilmiş ancak bu karara rağmen Demirtaş tahliye edilmemiştir.” denildi.“İKİNCİ KEZ TUTUKLANMASINDAN 15 AY GEÇMESİNE RAĞMEN DAVA AÇILMAMIŞTIR”HDP eski Eş Genel Başkanın tahliye edilmesine rağmen başka bir dosyadan açılan kesinleşen 4 yıl 8 ay hapis cezasından dolayı serbest bırakılmadığını kaydeden ortak açıklama şöyle devam etti:“Selahattin Demirtaş 18 Eylül 2019 tarihinde AİHM Büyük Daire’de yapılacak duruşma öncesi, tutuklu olarak yargılandığı Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi dosyasından 2 Eylül 2019 tarihinde tahliye edilmesine rağmen, başka bir dosyadan kesinleşen 4 yıl 8 aylık hapis cezası onanmış ve bu gerekçeyle tahliye edilmemiştir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 Eylül 2019 tarihinde zaten Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi davasında suçlama olarak ileri sürülen 31 fezlekeden birini teşkil eden 6-8 Ekim 2014 olaylarını gerekçe göstererek, Demirtaş hakkında yeniden soruşturma başlatmış ve bu dosyadan da tutuklama kararı verilmiştir.Demirtaş'ın ikinci kez tutuklanmasının üzerinden 15 ay geçmesine rağmen hala bu iddia ile ilgili dava açılmamıştır. Hem hükümet, hem de Demirtaş'ın avukatları tarafından Büyük Daire'ye taşınan Daire Kararı hakkında Büyük Daire, incelemesini tamamlayarak 22 Aralık 2020'de kararını açıklamıştır. Büyük Daire kararında özetle 'Demirtaş'ın siyasi amaçlarla Sözleşme’ye aykırı bir şekilde tutuklandığı, meclis içinde ve dışında yaptığı konuşmaların yargılamaya konu edilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ve serbest seçim hakkının ihlal edildiği, 20 Eylül 2019 tarihli ikinci tutuklamanın da ilk tutukluluğun devamı niteliğinde ve Sözleşme’ye aykırı olduğu ve derhal serbest bırakılması gerektiği' belirtilmiştir.”“AİHM KARARI DERHAL YERİNE GETİRİLMELİDİR”Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin çekince koymaksızın imzaladığı 46. maddesine göre, Mahkeme’nin kararlarının tüm üye devletler için bağlayıcı olduğuna vurgu yapılan açıklamada, "Yine Anayasa’nın 90.maddesine göre ulusal norm hiyerarşisinde Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmelerde yer alan hükümlere üstünlük tanınmaktadır.AİHM kararlarının uygulanmamasının Konsey’den çıkarılmaya kadar giden sonuçlarının olduğu da unutulmamalıdır. Bu nedenle; Türkiye'nin uluslararası yükümlülükleri de dikkate alındığında, Anayasamızın 2. Maddesinde belirtilen bir hukuk devleti olmanın gereği olarak AİHM kararı derhal yerine getirilerek Selahattin Demirtaş, tahliye edilmelidir" çağrısı yapıldı.İMZACI BAROLARAçıklamaya imza atan barolar şöyle:Adana Barosu BaşkanlığıAdıyaman Barosu BaşkanlığıAğrı Barosu BaşkanlığıAnkara Barosu BaşkanlığıBatman Barosu BaşkanlığıBingöl Barosu BaşkanlığıBitlis Barosu BaşkanlığıBursa Barosu BaşkanlığıDiyarbakır Barosu BaşkanlığıGaziantep Barosu BaşkanlığıHakkari Barosu BaşkanlığıHatay Barosu Başkanlığıİstanbul Barosu Başkanlığıİzmir Barosu BaşkanlığıKars Barosu BaşkanlığıMardin Barosu BaşkanlığıMuş Barosu BaşkanlığıSiirt Barosu BaşkanlığıŞırnak Barosu BaşkanlığıTunceli Barosu BaşkanlığıUrfa Barosu BaşkanlığıVan Barosu Başkanlığı cumhuriyet.com.tr

Aşıya acil onay verilmesine tepki: 'En küçük hatayıkabul etmek mümkün değil'

Aşıya acil onay verilmesine tepki: 'En küçük hatayı kabul etmek mümkün değil' figure > Gelecek Partisi, Covid-19 aşılarına etkililik, güvenlilik ve kalite ile ilgili kapsamlı veriler sağlanmadan Acil Kullanım Onayı (AKO) verilmesine tepki gösterdi: "Yaygın olarak çok sayıda insanımıza uygulanacak olması sebebiyle pandemi ile mücadelede hayati önemi olan aşıların uygulanma sürecinde en küçük bir hata ve muğlaklığı kabul etmek mümkün değildir" Çin'den getirilmesi planlanan Covid-19 aşılarının güvenilirliği ile ilgili tartışmalar sürerken, Resmi Gazete'de 'Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik' ile aşılara 'Acil Kullanım Onayı' verildi.Düzenleme ile aşı için etkililik, güvenlilik ve kalite verilerinin tamamlanmış olması koşulu olmadan yurttaşlara uygulanabilecek. Gelecek Partisi, düzenlemeyi eleştirerek, "Türkiye’de COVID-19 aşılarının uygulanmasına ilişkin mevzuat eksikliğini gidermek üzere yapıldığı ve birçok ülkede de bu tür düzenlemelerin olduğu belirtilmektedir. ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği ülkelerinde AKO kararı; acil kullanıma aday olan aşının, ilacın etkililik, güvenlilik ve kalite verilerinin tamamlanmış olması koşulu ile alınmıştır" açıklaması yapıldı. /Archive/2020/12/25/164732788-screenshot2.jpgİYİ Parti'de Ayşe Güney'in başkanlığını yaptığı Sağlık Politikaları İzleme Kurulu tarafından yapılan açıklama şöyle: MEVZUAT EKSİKLİĞİ: Avrupa, ABD, Çin’de geliştirilen COVID-19 aşıları ile ilgili olarak pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de Acil Kullanım Onayı (AKO) alınarak yaygın aşılama için çalışmalar yapılmaktadır. İçinde bulunduğumuz olağandışı durum bu uygulamayı zorunlu kılmaktadır.Ancak; Resmî Gazete’de, 18 Aralık 2020 tarihinde yayımlanan 'Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik', 'Acil Kullanım Onayı'nı düzenlemekte olup madde 10/A, etkililik, güvenlilik ve kalite ile ilgili kapsamlı verilerin henüz sağlanamadığı aşılar için bu veriler sağlanıncaya kadar AKO verilmesine ilişkindir.Bu düzenlemenin, Türkiye’de COVID-19 aşılarının uygulanmasına ilişkin mevzuat eksikliğini gidermek üzere yapıldığı ve birçok ülkede de bu tür düzenlemelerin olduğu belirtilmektedir. ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği ülkelerinde AKO kararı; acil kullanıma aday olan aşının, ilacın etkililik, güvenlilik ve kalite verilerinin tamamlanmış olması koşulu ile alınmıştır.EN KÜÇÜK HATAYI KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİL: Hiç bir aşı, ilaç ve tıbbi uygulama yan etkisiz değildir. Ortaya çıkabilecek riskleri öngörmek ve en aza indirmek için bugüne kadar uygulanmakta olan aşılar, ilaçlar için yapılan tüm olağan incelemelerin hızlandırılmış olsa da basamak atlamadan yapılmış olması önemlidir. Yaygın olarak çok sayıda insanımıza uygulanacak olması sebebiyle pandemi ile mücadelede hayati önemi olan aşıların uygulanma sürecinde en küçük bir hata ve muğlaklığı kabul etmek mümkün değildir. ANKA

Kutsal Romaİmparatorluğu

Kutsal Roma İmparatorluğu figure > Berlin İhtisas Araştırmaları Enstitüsü Rektörü ve tarih profesörü Barbara Stollberg-Rilinger’ın, Avrupa’da yaklaşık bin yıl hâkimiyet süren imparatorluğu mercek altına aldığı incelemesi Kutsal Roma İmparatorluğu’nda; örgütlenmenin tüm hatları inceleniyor. Papa’nın 962 yılında Alman kralı diye Sakson Prensi I. Otto’ya taç giydirmesiyle sahneye çıkan birliğin yapısı, yükseliş döneminden kurallarına, üyelerin bağlılıklarından dağılma sürecine detaylarıyla ortaya konuluyor. Kitabı dilimize Prof. Dr. Mete Tunçay çevirdi. /Archive/2020/12/25/165032286-ic1.jpgNET SINIRLARI YOKTU Berlin İhtisas Araştırmaları Enstitüsü Rektörü Barbara Stollberg-Rilinger’nın yazdığı, Prof. Dr. Mete Tunçay’ın çevirisini yaptığı Kutsal Roma İmparatorluğu adlı kitapta; Avrupa’da yaklaşık bin yıl hâkimiyet süren imparatorluğun örgütlenmesinin tüm hatları inceleniyor. Birliğin yükseliş döneminden kurallarına, üyelerin bağlılıklarından dağılma sürecine dek detaylar aktarılıyor.Kutsal Roma İmparatorluğu, Papa’nın 962 yılında Alman kralı diye Sakson Prensi I. Otto’ya taç giydirmesiyle sahneye çıkan güçlü bir organizasyondu.Günümüzün Almanya, Fransa, Hollanda, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Avusturya, Belçika ve İsviçre gibi ülkelerin topraklarında yer alıyordu.Orta Çağ boyunca yayılan bu oluşum, Alman devletleri ve şehir devletlerinin sıkı olmayan bir birliği olarak varlığını sürdürdü, Fransız Devrimi ve Napoléon Savaşları sonrası hayatta kalamadı.Bu bitişin nedenlerini kitapta sıralayan Stollberg-Rilinger, izleri ve kayıtları net ifadelerle aktarıyor: Kutsal Roma İmparatorluğu hazır bir orduya sahip değildi, net sınırları bulunmuyordu ve düzenli vergi politikaları yoktu! Seçkinler meclisinin belirlediği bir lider etrafında yaşadı. Alman geleneklerini takip etti./Archive/2020/12/25/165040286-ic2.jpgHEM ROMALI HEM ALMANStollberg-Rilinger kitapta, oluşumun detaylarına ilişkin “Alman Ulusunun Kutsal Roma İmparatorluğu adının kendisi, bu siyasal kuruluşun bulanık, hatta garip niteliğini ima etmektedir. ‘Romalı’ydı, aynı zamanda ‘Alman’dı; bir imparatorluktu ama bir yandan da özgül bir ‘ulus’a aitti ve her nasılsa ‘kutsal’ sayılıyordu” sözlerini kaydediyor.Kutsal Roma İmparatorluğu ne bir devletti ne de bir devletler konfederasyonuydu! Dahası, yazılı anayasası da yoktu.Kitapta “Egemen bir üst otoriteye, merkezi bir yürütme organına, bürokrasiye, kalıcı bir orduya sahip değildi. Kısacası, Kutsal Roma İmparatorluğu, çağdaş devletleri tanımlayan bütün o niteliklerden yoksundu” diyen Stollberg-Rilinger, imparatorluğun geleneğe ve mutabakata dayanan bir siyasal kuruluş olduğunu belirtirken, yapısının kısmen eski görenekler ve usullere, kısmen de üyelerinin arasındaki anlaşmalara dayandığını söylüyor./Archive/2020/12/25/165048021-ic3.jpgİMPARATOR, PRENSLER, LORDLAR., AYİNLER…Kutsal Roma İmparatorluğu 19’uncu yüzyılın başları gibi geç bir dönemde dahi hâlâ karşılıklı kişisel sadakat bağlarıyla ilerleyen karmaşık ilişkilere sahipti. Tıpkı günümüzün şirketleri gibi oluşumların birliği olan bu imparatorluk, hiyerarşik olarak yapılanmıştı.Stollberg-Rilinger, kitapta şu noktalara da dikkat çekiyor:“Üyeleri büyüklük ve toplumsal rütbe bakımlarından son derece farklıydı ve İmparatorluğa çok farklı yollarla bağlanmıştı. Hiyerarşinin en tepesinde imparator ve elektörler duruyordu, daha aşağılarda kiliseye bağlı ve dünyevi prensler, en altta da şehirler ve şövalyeler vardı…Emperyal hiyerarşi boyunca, bir kişisel antlar şebekesi üyeleri birbirlerine bağlamıştı:Emperyal vassallar imparatora, topraklı zümreler prenslerine, şehir kurulları (içlerinden çıktıkları) topluluklarına, köylü uyruklar malikânelerdeki lordlarına vb. taç giymeler, tımar dağıtmalar, selamlamalar, açılışlar, ant içmeler ve yeni görevlilerin yerleştirilmeleri gibi kamusal törenler, bu karşılıklı bağları yaratıyor ve onlara meşruluk kazandırıyordu.İmparatorluk tam da sistemli olarak kodlanmış bir yazılı anayasadan yoksun olduğu için sürekli olarak siyasal bünyesinde yeni hayat üfleyecek sembolik ayin ve törenlere ihtiyacı vardı.”Kutsal Roma İmparatorluğu / Barbara Stollberg-Rilinger / Çeviren: Mete Tunçay / VBKY / 196 s. Cumhuriyet Kitap Eki

Bir başucu kitabı

Bir başucu kitabı figure > 1960’ların sonrası, 12 Eylül’ün öncesi, kimilerine göre yitik ve karanlık bir “ara dönem”… Mete Kaan Kaynar’ın hazırladığı Türkiye’nin 1970’li Yılları, dönemi merak edenler için ayrıntılı ve aydınlatıcı bir başucu kitabı. /Archive/2020/12/25/164642773-ic.jpg12 Mart Muhtırası, Anayasa değişikliği, hürriyet gömleğinin daralması, radikalleşme… Ecevit, Kıbrıs Bunalımı, TÜSİAD, 24 Ocak kararlarına giden yol… Süleyman Demirel, Milliyetçi Cephe Hükümetleri, anti-komünist şahlanış, Aydınlar Ocağı… Alparslan Türkeş, Ülkücü Hareket, komünizme karşı paramiliter mücadele… Necmettin Erbakan, Millî Nizam, Millî Selamet, Akıncılar, mücahitler… 15-16 Haziran, Kanlı 1 Mayıs, Maraş Katliamı, “darağacında üç fidan”… DİSK, İlerici Kadınlar Derneği, emek ve kitle örgütleri… Müzik, sinema, edebiyat; sanat ve siyaset ilişkisi, plaklı propaganda…1960’ların sonrası, 12 Eylül’ün öncesi, kimilerine göre yitik ve karanlık bir “ara dönem”… Türkiye’nin 1970’li Yılları, dönemi merak edenler için ayrıntılı ve aydınlatıcı bir başucu kitabı.Mete Kaan Kaynar’ın hazırladığı derlemeye yazılarıyla katkıda bulunan isimler şöyle:Sevgi Adak, Emel Akal, Pınar Akarçay, İsmet Akça, Mehmet Ö. Alkan, Murat Arslan, Sernaz Arslan, Şükrü Aslan, Gökhan Atılgan, İlker Aytürk, Tanıl Bora, Funda Şenol-Cantek, Yalçın Çakmak, Aziz Çelik, Kadir Dede, Veysel Dinler, Selçuk Duran, Evren Eken, Arda Ercan, Çağdaş Görücü, Veysel Ergüç, Çimen Günay-Erkol, Bora Gürdaş, Kerem Hocaoğlu, Süleyman İlaslan, Mete Kaan Kaynar, Nurettin Kalkan, Nuray Keskin, Bayram Koca, Selçuk Koca, Bilsay Kuruç, Murat Meriç, Levent Odabaşı, Asım Öz, Gencer Özcan, Celal Oral Özdemir, Hüseyin Özel, Güven Gürkan Öztan, Selman Saç, Ayşem Sezer-Şanlı, Burcu Sümer, Tuncay Şur, Anıl Varel, Kerem Yavaşça, Yavuz Yıldırım, Mete Yıldız, Mehmet Yüce ve Yelda Yürekli.Türkiye’nin 70’li Yılları / Hazırlayan: Mete Kaan Kaynar / İletişim Yay. / 1120 s. Cumhuriyet Kitap Eki

Borges ile zamana açılın!

Borges ile zamana açılın! figure > İletişim Yayınları tarafından yayımlanan ve Celâl Üster’in dilimize çevirdiği Atlas, Jorge Luis Borges'in dünyanın farklı şehirlerine yaptığı gezilerde biriktirdiği anıları, gözlemleri ve düşleri harmanlayan benzersiz bir metin. /Archive/2020/12/25/164155194-atlasicok.jpgİletişim Yayınları tarafından yayımlanan ve Celâl Üster’in dilimize çevirdiği Atlas, Jorge Luis Borges'in dünyanın farklı şehirlerine yaptığı gezilerde biriktirdiği anıları, gözlemleri ve düşleri harmanlayan benzersiz bir metin.Borges ile eşi María Kodama'nın, dünyanın dört bir köşesinde benzersiz sesleri, dilleri, alacakaranlıkları, kentleri, bahçeleri, insanları keşfedişlerinin seyri içinde ortaya çıkan bir atlas.Havasını içlerine çektikleri İstanbul, Venedik, Atina, Cenevre, Roma, Paris ve Madrid gibi şehirlerin görüntüleriyle Borges'in metinlerinin bir harmanı.Atlas, söz ile imgenin Borges'çe buluşması. Yeryüzünün ruhundan doğmuş düşlerin, zamanın örgüsünde buluşması.Sarp dağlar, duru denizler, büyülü adalar arasında bir yazınsal çağrışımlar yolculuğu. Borges´le birlikte, zamanın dışında bir zamana açılmak ve evrenin dilini öğrenmek isteyen okur için bulunmaz bir yolculuk daveti. Cumhuriyet Kitap Eki

Birşiirin içindençıkmışöyküler...

Bir şiirin içinden çıkmış öyküler... figure > On yedi ayrı metinden - metin içi metinlerden - oluşan Bir İntihar Üstüne Söylenti’deki öyküler, bir filmin bağımsız fragmanlarını anımsatıyor. Hemen hepsinde boşluk, olasılık, zaman ve rüya gibi kavramlar işli. /Archive/2020/12/25/164014913-ic.jpgİlker Aslan’ın Bir İntihar Üstüne Söylenti’nin isminin, hatırı sayılır bir şairinin şiirinden doğuşu, Dostoyevski’nin “Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık sözünü anımsattı bana. Turgut Uyar’ın şiirinin, kitaba yalınkat bir isim olmanın ötesinde öykülere ayrı bir anlam zenginliği kattığını söylemeliyim. “Her şey bir unutkanlıktı” dizesi, çok zaman birbirinden bağımsız düşünülemeyen öykülerin başat izleklerinden biri.“Kayıp Zamanın İzinde” ile açılan kitap, kurmacanın aracılığıyla düşünsel bir yolculuğa çağırıyor okuru.Bilindik ‘ileti / mesaj’ kaygılı öyküler değil hiçbiri. Yaygın söylenişiyle ‘bireyin iç dünyasını konu edinmiş’ öyküler. Pek çoğu şiir için söylenen ‘kendinde başlayıp kendinde bitmek’ türünden bir anlatıma sahip. Bu yönleriyle kitabın bazı öykülerini, İkinci Yeni Şiiri beğenisiyle okumak olanaklı diyebilirim.Günlük yaşamdaki açmazları, unutuşları, sıradanlıkları, çaresizlikleri, ilişkisizlikleri, kadere boyun eğişleriyle günümüz insanına ilişkin sorular sorduran öyküler. Öyle ki insanın “unutmazsa(k) yaşayamaz” mıyız ya da “en çok unuttuğumuz için (mi) yaşayabiliyoruz” diye sorası geliyor.“Bir Rüya İçin Ağıt”, “Gecikmeli Gelen” ve “Şimdi Daha Uzak” öyküleri, ‘unutmak’ bağlamında birbiriyle ilintili okunabilecek metinler. Dede/baba ile ilişkilendirilen ölüm, Münir ile Ebru’nun sıklıkla karşımıza çıktığı öyküler boyunca (“Gecikmeli Gelen” ve “Çulluk” gibi) “gitmesi gereken herkes bir gün gider” gerçeğini duyumsatıyor.“Başka Türlü Son” da yazgı dışında “başka sonların olanaklı” olabileceğini sorgulamaya yöneltiyor. “Her insan kendi sonundan sorumlu” ise her birimiz, kendi sonundan önce “küçük kara balık” olmalı dedirtiyor adeta.İlker Aslan’ın Bir İntihar Üstüne Söylenti kitabını okurken zaman zaman Tanpınar, Esendal, Yusuf Atılgan ve Sait Faik gibilerin sesini duyar gibi oluşumu, ilk kitabı yayımlanan yazarın öykünün ustalarıyla muhabbeti sürdürdüğüne yoruyorum. Bir İntihar Üstüne Söylenti, öykü yazanlar yanında öyküyü yazanların da okuması gereken bir ilk öykü kitabı.Bir İntihar Üstüne Söylenti / İlker Aslan / Edebi Şeyler Yay. / 144 s. / 2020. Hasan Öztürk

Ukrayna: 'Rusya ile olasıbir savaşçok korkunçolur'

Ukrayna: 'Rusya ile olası bir savaş çok korkunç olur' figure > Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Rusya ile girilecek olası bir savaşa ilişkin soruya “Bu korkunç bir durum ve hayal bile etmek istemiyorum, çok büyük bir savaş olur” şeklinde yanıt verdi. Vladimir Zelenskiy, bu sabah gerçekleştirilen basın toplantısında yerel gazetecilerin sorularını cevapladı. Ukraynalı bir muhabirin, “Rusya'nın Kırım üzerinden ülkeye tekrar saldırması durumunda ne olacağı” sorusuna cevaplandırdı. Zelenskiy, “Bu korkunç bir durum ve hayal bile etmek istemiyorum. Böyle bir şeyin imkansız olmasını umut edeceğiz. Aksi halde çok büyük bir savaş olur. Biz bir yere gitmeyiz, herkes savaşır ve kadın erkek herkes seferber olur. Bu da nüfusumuz için çok kötü olur. Eminim ki Rusya da bunun farkında” yanıtını verdi.PUTİN’İ ARASAM BENİMLE GÖRÜŞÜRBaşka bir muhabir, “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile tekrar görüşmek ister miydiniz?” sorusunu yöneltti. Zelenskiy, “Putin'i ararsam benimle görüşür, onu arayabilirim ancak şu an bunun için bir sebep yok. Savaş söz konusu olursa durdurmak için Putin'le görüşmem gerekir. Görüşme, Normandiya formatında ve özel ikili diyalog şeklinde olur” cevabını verdi.Geçtiğimiz yıl aralık ayında Fransa'nın başkenti Paris'te, Ukrayna krizine çözüm bulmak için Rusya, Ukrayna, Almanya ve Fransa liderlerinin katılımıyla Normandiya formatında 4’lü bir görüşme gerçekleşmişti. (İHA)

FDA uyardı: 'Kozmetik yüz dolgusu olan hastalarda yan etki yapabilir'

Türkçe Haberler En Son Başlıklar FDA uyardı: 'Kozmetik yüz dolgusu olan hastalarda yan etki yapabilir' figure > ABD'nin Gıda İlaç Dairesi (FDA), Moderna Covid-19 aşısının, kozmetik yüz dolgusu olan hastalarda şişlik veya iltihaplanmaya neden olduğunu söyledi. ABD'nin Gıda İlaç Dairesi (FDA) danışma komitesi, kozmetik yüz dolgusu yaptırmış kişilerin Moderna aşısı olduklarında şişme ve iltihaplanmayla karşılaşabileceği uyarısında bulundu.Komitenin uyarısını ABD merkezli ABC7'ye değerlendiren Uzman Dermatolog Dr. Shirley Chi, şunları kaydetti:"Söz konusu vakalarda hastaların hepsinde dolgu yapılan bölgede şişlik ve iltihap vardı. Aşıdan altı ay önce bir kaç hastaya yanak dolgusu, bir hastaya ise aşıdan iki gün sonra dudak dolgusu yapıldı. Hepsi steroidler ve anti-histaminlerle tedavi edildi ve tüm reaksiyonları çözüldü."Milyonlarca insanın, ince çizgilerini, kırışıklıklarını düzeltmek, yanakları ve dudakları iyileştirmek için kozmetik yüz dolgusu uyguladığını kaydeden Chi, aşıya verilen reaksiyonun immünolojik olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:"Vücutta doğal yollardan oluşmayan maddeyle karşılaşan belli bölgelerin bağışıklık tepkisi vermesi mantıklı bir durum. Tıbbi personel tarafından kolaylıkla tedavi edilebilen yan etkiler yüzünden aşı olmaktan kaçınmayın." cumhuriyet.com.tr

AKP'li AlpayÖzalan'dan Bekir Coşkun heykeliüzerinden tepkiçekecek sözler

AKP'li Alpay Özalan'dan Bekir Coşkun heykeli üzerinden tepki çekecek sözler figure > AKP İzmir Milletvekili Alpay Özalan Buca'da gazeteci Bekir Coşkun'un heykelinin yapılmasına tepki göstererek, CHP’lilere “Adınızı Cumhuriyet Heykel Partisi yapın da rahatlayın” dedi. /Archive/2020/12/25/133928175-8888.jpgUsta gazeteci Bekir Coşkun, 18 Ekim 2020 günü sonsuzluğa göç etti.Vefa duygusuyla adı sokaklara, caddelere, parklara verilmeye başlandı. İzmir'de de Buca Belediyesi yapımı süren yeni bir parka efsane yazarın adını vermeyi kararlaştırdı. Ayrıca, Bekir Coşkun'un heykelinin dikileceği açıklandı. Karar, aralık ayı meclis toplantısında oybirliğiyle alındı.ALPAY ÖZALAN HEYKELE TEPKİ GÖSTERDİBelediye meclisinde tüm siyasi parti üyelerinin oybirliğiyle alınan karar takdir ve sevgiyle karşılanırken, AKP İzmir Milletvekili Alpay Özalan'ın açıklaması şaşkınlık yarattı.Sanatçıların atölyede Bekir Coşkun heykeli çalışmasının fotoğrafını paylaşan eski milli futbolcu olan Özalan, Twitter hesabından şöyle yazdı:“En son ayı heykeli ve maskeli heykel ile gündeme gelen CHP'li Buca Belediyesi 2 metre yüksekliğinde Bekir Coşkun heykeli yaptırıyor. Adınızı ‘Cumhuriyet Heykel Partisi yapın da rahatlayın, halk ile alakanız yok ne de olsa.”/Archive/2020/12/25/133654342-r1.jpgADALET İLE İŞİNİZ YOKÖzalan'a ilk tepki CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan'dan geldi.Arslan, Twitter mesajında şöyle karşılık verdi:Sayın Alpay Özalan, inşallah sana da sağlığında İzmir'de Metin Oktay gibi heykelinin dikilmesi nasip olur. Parti ismi önerisine gelince, sadece ‘Kalkınma Partisi' size yeter. Zaten ‘Adalet' ile işiniz yok.”/Archive/2020/12/25/133703764-r2.jpg cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter