Mohamed Salah Real Madrid'e mi gidiyor?
İspanyol devinin eski başkanı Ramon Calderon'a göre, Mohamed Salah'ı isteyen Real Madrid'in bu transfer için maddi gücü yeterli olmayabilir.
İngiltere Premier Lig ekibi Liverpool, her ne kadar şampiyonluk şansını mucizelere bırakmış olsa da Mohamed Salah hâlâ parlıyor.Bu sezon da takımın gol yükünü çeken Mısırlı futbolcu, İspanya La Liga devi Real Madrid'in yakın markajında. Bir süredir dillendirilen bu dedikodu, Real Madrid'in eski başkanı Ramon Calderon'un sözleriyle yeniden alevlendi.On Time Sports'a konuşan Calderon, Real Madrid'in Mohamed Salah'ı renklerine bağlamak istediğini fakat buna maddi gücünün yetmeyebileceğini açıkladı. RAMON CALDERON NE SÖYLEDİ?"Salah, harika bir oyuncu ve golcü. Elinden gelenin en iyisini yaparak Liverpool'a yardım etti. Onun ayrılmasına izin vereceklerini sanmıyorum.Eğer bunu düşünecek olurlarsa, Salah'ı yalnızca çok iyi bir para karşılığında gönderebilirler. Salah, Real Madrid tarafından elbette isteniyor ancak Liverpool bunun için çok para isteyecektir.Salah, harika bir potansiyele sahip mükemmel bir oyuncu. Her kulüp, bu tür bir yeteneği kadrosuna katmak ister. Ancak Real Madrid'in, Salah ile sözleşme imzalayabilecek bir finansal gücünün olduğunu düşünmüyorum."REAL MADRİD, MOHAMED SALAH'I NEDEN İSTİYOR?İspanyol devi, en son Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu 2018 yılında, kulüp tarihinin en fazla gol atan oyuncusu Cristiano Ronaldo'nun büyük katkılarıyla kazandı. Portekizli yıldız, 3 kez üst üste kazanılan Şampiyonlar Ligi sürecinde takımın en büyük kozu olurken, Zinedine Zidane'ın da kariyerini oldukça olumlu bir şekilde etkiledi.Real Madrid, 2018'deki şampiyonluktan sonra Devler Ligi'nde çeyrek finali geçemedi. Bu yüzden kadro kalitesinde ciddi bir değişim yaşanması bekleniyor ve bu değişimin ilk adımlarından biri Mohamed Salah olabilir.Salah'ın Real Madrid'e katılması durumunda Eden Hazard ve Karim Benzema ile iyi bir uyum yakalayacağı düşünülüyor. Mısırlı yıldız, Hazard ve Benzema'nın da performanslarını arttırabilir.Mısırlı yıldız, bu sezon Liverpool ile Premier Lig'de 25 karşılaşmaya çıktı. Mohamed Salah, söz konusu 25 mücadelede rakip filelere 17 gol bırakırken 3 de asist yaptı. Şampiyonlar Ligi'nde 4 gol 1 asist ile oynayan yıldız oyuncu, FA Cup'ta ise 2 gol atıp 3 de asist kaydetti.
cumhuriyet.com.tr
İYİ Partili Tatlıoğlu'ndan, 'fezleke' açıklaması
İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, HDP'lilerin fezlekelerine ilişkin, "Henüz genel kurula gelmiş bir fezleke yoktur. Biz genel olarak bu tür kararları Sayın Genel Başkanımızın başkanlığında parti grubu olarak toplanırız, her bir arkadaşımız kendi düşüncesini ifade ederek ortak bir karar alırız" dedi.
İYİ Partili Tatlıoğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, basın mensuplarının sorularını cevapladı.Tatlıoğlu, 'HDP milletvekillerinin fezlekeleri hakkında İYİ Parti'den farklı açıklamalar geldi, sizin yorumunuz ne olacak?' sorusu üzerine, "Bizim birbirinden farklı açıklaması olan bir arkadaşımızı görmedim. Belki yorumlanması o şekilde olabilir. İYİ Parti olarak, bizim terör konusundaki çizgimiz bellidir. PKK konusunda da, HDP konusunda da, terör konusunda da,  parlamento konusunda da, adalet konusunda da çizgimiz çok net ve açıktır. Henüz genel kurula gelmiş bir fezleke yoktur. Biz genel olarak bu tür kararları Sayın Genel Başkanımızın başkanlığında parti grubu olarak toplanırız, her bir arkadaşımız kendi düşüncesini ifade ederek ortak bir karar alırız. İYİ Parti milletimizin iradesine ters düşecek bir kararın yanında olmamıştır, hep ortasında olmuştur. İYİ Parti milletimizin iradesini temsil eden bir parti olmuştur. Milli iradenin de devlete hakim olması mücadelesini veren bir partidir" dedi.İYİ Partili Tatlıoğlu, Türkiye ekonomisinin 2020'de yüzde 1,8 büyümesine ilişkin, "Büyümeye baktığımızda özellikle finansman ve kredi genişlemesinin büyük katkı sağladığını görüyoruz. TÜİK rakamları üzerinden okuduğumuzda gecikmiş yatırımların belli bir miktar realize edildiğini görüyoruz. Bu toparlanmanın finans ve bağlı birimlerden ziyade reel sektör üzerinde olmasını arzu ederiz" ifadesini kullandı.
DHA
İzmir'de 2 bin yıllık kitabe bulundu
İzmir Ödemiş ilçesinde tarlada traktörün pulluğuna takılarak ortaya çıkarılan yaklaşık 2 bin yıllık olduğu sanılan tarihi eser, müzeye teslim edildi.
Pirinççi Mahallesinde fidan dikmek için tarlasını süren CoÅŸkun Ergin ile ortağı Yüksel Esen, traktörün pulluÄŸuna bir taÅŸ takıldığını fark etti.Ä°ÅŸ makinasıyla bir bölümünü çıkararak inceledikleri taşın tarihi eser olabileceÄŸini düşünen iki çiftçi, jandarma ve müze ekiplerine bilgi verdi.MÃœZDEYE TESLÄ°M EDÄ°LDÄ°Uzmanların ilk incelemesinde 170 santimetre boyunda ve 64 santimetre enindeki taşın Roma Dönemine ait 2 bin yıllık kitabe olduÄŸunu deÄŸerlendirdiÄŸi eser, ÖdemiÅŸ Müze Müdürlüğüne teslim edildi.Pirinççi Mahallesi Muhtarı Yalçın Kocakabak, köyde ilk kez tarihi eser bulunduÄŸunu gördüklerini, çiftçilerin bilinçli davranarak hemen jandarmayı haberdar ettiÄŸini, taşın ekipler nezaretinde topraktan çıkarıldığını ifade etti.Â
AA
Davutoğlu: Artık beyin kanamasına dönüştü!
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, KHK'lara ihraç meselesinin artık bir beyin kanamasına dönüştüğünü belirterek, "Bir insan hakları eylem planının kangren haline gelmiş bu soruna el atmaması; OHAL Komisyonuyla ilgili yeni düzenlemelere gitmemesi, süreci hızlandırıp mağduriyetleri gidermemesi beklenemez" dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, yarın açıklanacak İnsan Hakları Eylem Planı'nın samimi bir içerik taşıması için planda sivil ve siyasal hakların garanti edildiğini gösteren kesin taahhütlerin yer alması gerektiğini belirtti.Davutoğlu, partisinin İstanbul İl Başkanlığında düzenlediği toplantıda çevrim içi konuşma yaptı.Türkiye'de şu an temel meselenin insan hakları olduğunu belirten Davutoğlu, KHK'lıları hatırlatarak "KHK'larla ihraç meselesi, artık bir beyin kanamasına dönüşmüştür. Bir insan hakları eylem planının kangren haline gelmiş bu soruna el atmaması; OHAL Komisyonuyla ilgili yeni düzenlemelere gitmemesi, süreci hızlandırıp mağduriyetleri gidermemesi beklenemez" diye konuştu. Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde: "Bugün açıklamamı tek bir konuya odaklamak istiyorum: İnsan Hakları. Gelecek Partisi olarak sadece hukuk ve yargı alanında değil, sağlık, çevre, ekonomi gibi alanlarda da önceliğimiz insan hak ve onurunun korunmasıdır. Bugün iktidarın insan hakları reformundan bahsediyor olması geç kalmış olmakla birlikte sevindiricidir. Ancak böylesi bir reformun başarılı olması önce sağlıklı bir muhasebe ve özeleştiri yapılmasına sonra da samimiyetle ve tutarlılıkla yaklaşılmasına bağlıdır. Türkiye'de 15 Temmuz hain darbe kalkışmasının ardından, darbecilerle mücadele adına alınan siyasi kararlar günümüze dek birikerek gelen insan hakları ihlallerine yol açan siyasal, sosyal, ekonomik ve yargısal sorunlar üzerinde etkili olmuştur.OHAL SÜRECİNE TEPKİOHAL süreci ve bunun uzantısı olarak ilan edilen Cumhurbaşkanlığı kararnameleri kadar, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte gelişen siyaset etme modeli de sorunlar yumağının büyümesinde etkili olmuştur. Selçuk Özdağ'ın öldürmeye teşebbüs ile silahlı ve sopalı saldırıda yaralanmasının ardından zanlılar önce tutuklanmış daha sonra iktidar ortağı MHP'li milletvekillerinin savcıları açık bir şekilde tehdit etmesi üzerine bir ay bile geçmeden serbest bırakılmışlardır.Böyle bir ortamda yargıdan adalet dağıtmasını beklemek, bir hayalperestliktir. Böyle bir ortamda insan hakları reformundan bahsedilemez. Hakimler ve Savcılar Kurulu özerk kılınmadıkça yargı bağımsızlaşamaz. Yargı bağımsızlaşmadıkça Türkiye’nin insan hakları sorunu da çözülemez. Türkiye'de insan hakları alanındaki önemli sorunlardan biri de tutukluluğun ceza hükmü yerine geçirilmesidir. Tutukluluk, ceza yargılamasının ancak istisnaen başvurulması gereken bir unsurudur.'SİYASETİ DİZAYN ETME HEDEFİ'Seçim kazanmak için kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan'ı, TRT'ye çıkarmakta terörist başından mektup getirtmekte beis görmeyenlerin terör iddiasıyla milyonlarca vatandaşın oylarına lanet okuyarak parti kapatmaya yönelmesi siyaseti dizayn etme hedefine yöneliktir. İnsan haklarının garantisi olan Anayasa hükümlerinin göz göre göre uygulanmaması, yürütme gücünün yargıyı hakimiyeti altına almasının eseridir. Diğer bir deyişle bu tablo, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ürünüdür.Cumhurbaşkanı'nı yargının en yüksek amirine dönüştüren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ilga edilmedikçe bu uygulamalar sona erdirilemeyecek ve insan hakları ihlalleri de engellenemeyecektir. Türkiye'deki insan hakları ihlallerinin temelinde yer alan diğer bir faktör, Anayasanın 119. maddesinin 6. fıkrasının Cumhurbaşkanına sunduğu Olağanüstü Hal Kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Bakanlar Kurulu'nu ilga ettiği için yeni düzende bu yetkiyi Cumhurbaşkanı tek başına kullanmakta. Üstelik Anayasanın 148. maddesi, OHAL KHK'larına yargı bağışıklığı sunduğu için bunlar, Anayasa Mahkemesi'nce denetlenemiyor.İKTİDARA ÇAĞRI OHAL mutlak bir keyfilik rejimine dönüşüyor ve yoğun insan hakları ihlallerine yol açıyor. Nitekim Temmuz 2016 ve Temmuz 2018 tarihleri arasında kabul edilen 31 OHAL KHK'sıyla onbinlerce kişi, aileleriyle birlikte mağdur edildi ve sivil ölüme terk edildi. Bu tablonun bir kez daha tekrarlanmaması için OHAL KHK'sı kavramının tümüyle ilgası gerekiyor. İktidara çağrımız: Bugüne dek yapmayı beceremediğiniz işi yapın ve hukuk devleti ilkelerine uyun. Evrensel insan hakları değerlerine saygı gösterin. Bunu gerçekleştirecek yargıyı da bağımsız kılın. KHK'larla ihraç meselesi, artık bir beyin kanamasına dönüşmüştür. Bir insan hakları eylem planının kangren haline gelmiş bu soruna el atmaması; OHAL Komisyonuyla ilgili yeni düzenlemelere gitmemesi, süreci hızlandırıp mağduriyetleri gidermemesi beklenemez."
cumhuriyet.com.tr
THY uçağına bomba ihbarı
Türk Hava Yolları'nın Oslo-İstanbul seferini gerçekleştiren yolcu uçağına bomba ihbarı yapıldı.
Türk Hava Yolları'nın Oslo-İstanbul seferini gerçekleştiren yolcu uçağına bomba ihbarı yapıldığı öğrenildi.AirportHaber'de yer alan habere göre, Norveç'in başkenti Oslo'dan İstanbul'a gelmek üzere havalanan TK1752 sefer sayılı yolcu uçağında hareketli dakikalar yaşandı. TC-LSF kuyruk tescilli A321neo tipi yolcu uçağı havadayken yapılan bomba ihbarı sonrasında İstanbul Havalimanı'na inişine müteakip güvenli bir alana çekildi. Güvenlik ekiplerinin olaya müdahale ettiği ve bomba imha uzmanlarının uçakta arama yaptığı belirtildi.
cumhuriyet.com.tr
Yok sayılan muhteşem kadınlar
Ne tarih, ne sinema, ne edebiyat, ne bilim bu kadınları yeterince anlatmaz...
The Dig'den bir kare...The Dig adlı filmi mutlaka izleyin. BeÄŸeneceksiniz. Neredeyse tüm oyuncuları benim aktörlerim, aktrislerimdir. Bir arkeolojik keÅŸfin öyküsünün anlatıldığı filmi keyifle izledim ama anlatacak deÄŸilim. Arkadaşım Emrah Kolukısa iki hafta önce bu filme iliÅŸkin hayli ayrıntılı, güzel bir yazı yazdı, okumuÅŸsunuzdur.Keyifle izledim tabii de özellikle bir sahne çok ama çok canımı sıktı. Kitaplardan uyarlanan filmlerin pek baÅŸarılı olmadığı düşünülür; bu film için bu tamamen geçerli deÄŸilse de o sahne bana da bir kez daha bu görüşün doÄŸru olabileceÄŸini düşündürttü, ne yalan söyleyeyim. Sahne ÅŸu; evin sahibesi Edith Pretty evinin bahçesinde amatör bir arkeoloÄŸun yaptığı kazıyı sandalyesinde oturarak izler. Sadece bir kere vardır bu sahne ama seyircinin kafasında Pretty’nin tüm bu olaÄŸanüstü iÅŸler yapılırken sadece “seyirci†olduÄŸu düşüncesini uyandırıyor. Bunun büyük bir haksızlık olduÄŸunu düşündüm. Bu çok beÄŸendiÄŸim filmde tüm dünya arkeolojisini heyecanlandıran bir buluÅŸun sahibi olan Pretty’nin ne kadar iÅŸlevsiz bir hale sokulduÄŸunu gördüm./Archive/2021/3/1/172853950-pd-edith-pretty.jpgEdith PrettyHAKKI YENMÄ°Åž BÄ°R KADINOya hiç de öyle deÄŸildir. Belki kazıları zaman zaman sandalyesine oturarak izlemiÅŸ de olabilir ama filmde diÄŸer yaptıklarından çok az söz edildiÄŸi için bu görüntü tüm yaptığının bu olduÄŸunu düşündürtebilir izleyenlere. Büyük günahtır bu. Çünkü bu muhteÅŸem kadın “insan merakıâ€nın iyi yönlendirilirse nelere yol açabileceÄŸinin çok iyi bir örneÄŸidir. Kimseyi inandıramadığı için evinin bahçesinde bir dünya hazinesi yattığına inandırmakla geçirmiÅŸtir zamanının çoÄŸunu. Kadın olduÄŸu için sözünü dinletmesi kolay olmamıştır. Mısır’da gezmiÅŸ, Nil kıyısındaki arkeolojik kazıları izlemiÅŸ bir arkeoloji tutkunuydu. Biraz da spiritüal inançlarının zorlamasıyla bahçesindeki höyüklerde araÅŸtırma yapılması için çırpınmıştı. Önce British Museum uzmanlarını ikna etmesi gerekmiÅŸ, kazı için bütçe çıkarma peÅŸinde koÅŸmuÅŸ, irili ufaklı bürokratik engeli, nihayet bölgede kendisine yönelik önyargıları aÅŸma mücadelesi vermiÅŸ, tümünün üstesinden gelip dünyanın en önemli arkeolojik hazinesini insanlığa armaÄŸan etmiÅŸti.Bugün onun ısrarı, elbette öngörüsü sayesinde evinin bahçesinde kazılan höyüklerde bulunan devasa anglosakon gemi kalıntılarını gidip görebiliyoruz sergilendiÄŸi müzede. Bu kalıntılar bulunduktan tam on iki yıl sonra adının yazıldığı bir plaketi sergi salonuna asma “lütfunu†gösterdiler Pretty’nin. Hakkı yenmiÅŸ, kendisine çok az reva görülen deÄŸeri çok geç fark edilmiÅŸ müthiÅŸ bir kadındı. Ama kadındı. Tüm yaÅŸadıkları bu yüzdendi zaten. O nedenle filmde sadece evinin bahçesinde kazı izleyen biri gibi gösterilmesi kanıma dokundu./Archive/2021/3/1/172838201-mary-anning.jpgMary AnningDÄ°NOZORLARI BULAN BÄ°R KADINDIKadınların başına bu hep gelir, malum. Ä°ngiliz fosil araÅŸtırmacısı (eÄŸitimi falan yoktu, çok az okuma yazma bilirdi) Mary Anning de hakkı yenmiÅŸ kadınlardandır. 1799, Lyme Regis doÄŸumludur. Güzel yerdir, fosil cennetidir, gittim buralara ben. Babası marangozdu Mary’nin ama fosil araÅŸtırmaları konusunda kendini yetiÅŸtirmiÅŸti. Bulup satardı, bölgenin özelliÄŸinden ötürü yapılacak baÅŸka iÅŸ yoktu çünkü. O dönem babalarının asla yapmayacağı bir ÅŸeyi yapıp kızı Mary’ye altı yaşından itibaren bir fosilin nasıl bulunacağını, temizleneceÄŸini öğretti. Bu çok az okuma yazma bilen kız çocuÄŸu kendi kendine jeoloji, anatomi öğrendi.Henüz 12 yaşındayken 1811 civarında garip görünümlü fosilleÅŸmiÅŸ bir kafatası buldu. Daha da araÅŸtırınca 1883’de 5.2 metre uzunluÄŸundaki iskeletini de buldu bu kafatasının. Bir canavar keÅŸfetti diye korkanlar da oldu ondan. Bilim adamları bir timsah sandılar buluÅŸu. Sonunda Ichthyosaurus veya 'balık kertenkelesi' olarak adlandırıldı fosil. Oysa ne balıktı ne kertenkele. Mary, 200 milyon yıl önce yaÅŸadığı tahmin edilen büyük bir deniz sürüngeninin fosilini bulmuÅŸtu. Sürüngene yakın' anlamına gelen Plesiosaurus'un tüm iskeletini keÅŸfeden ilk kiÅŸi odu. Bilim dünyasını çalışmalarını tanımadı ama. 1828'de Mary, bu sefer uzun kuyruklu, kanatlı garip bir iskelet buldu. BulduÄŸu ÅŸey ilk Pterozordu daha sonra Pterodactyl adıyla bilinen büyük bir dinozor yani. Mary 1847'de, henüz 47 yaşındayken göğüs kanserinden öldü, mali sıkıntı içinde hem de. Londra'daki DoÄŸa Tarihi Müzesi’nde sergilenen ichthyosaur, plesiosaur, pterosaur adlarını taşıyan dinozorlar onun keÅŸfidir. Ne tarih, ne sinema, ne edebiyat, ne bilim bu muhteÅŸem kadınları anlatmaz. Devam yazıları yazmayı sevmem ama haftaya size muhteÅŸem bir kadının muhteÅŸem öyküsünü yazayım bari.Filme öfkem böyle sakinleÅŸir belki.
Mustafa K. Erdemol
Eski Sovyet lideri Gorbaçov'dan kritik 'nükleer' uyarısı
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) eski Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov, tüm dünyanın, vakit çok geç olmadan nükleer silahlar konusunda harekete geçmesi gerektiğini söyledi.
Mihail Gorbaçov, Sputnik haber ajansı ile röportajında, yaşadığımız dönemi, “sorumluluk gerektiren çok zorlu bir dönem†olarak tarif etti.Gorbaçov, “İnanç sahibi olmalı ve harekete geçmeliyiz. Nükleer sorunu tüm dünyada ele alınmalı. Rusya’nın tüm dünya devletlerine, “nükleer bir savaş asla kazanılmaz ve asla yapılmamalı†formülünü teklif ettiğine dikkat çekmek isterim. Özellikle 1985 yılında, dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan’a da söylediklerimin arkasındayım. Bu söylemin bir sonucu olarak, pek kolay olmasa da, geçmişte nükleer silahsızlanma sürecini başlatmıştık†dedi.ABD, ANLAŞMADAN TEK TARAFLI OLARAK ÇEKİLDİReagan ve Gorbaçov, 1985 yılındaki Cenevre zirvesinde “nükleer savaş asla kazanılamaz ve asla yapılmamalıdır†ilkesini benimsedi. 1987’de iki lider, yeni bir silahlanma yarışını önlemek amacıyla Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması’nı imzaladı. Taraflar, 500 ila 5 bin 500 kilometre menzilli gemiden veya yerden fırlatılan tüm balistik füzeleri imha etmeyi kabul etti. 2019 yılında ise ABD antlaşmadan tek taraflı olarak geri çekildi.
cumhuriyet.com.tr
Turgut Kazan'dan Erdoğan'a: "Yargılandın ama yerine kayyum atanmadı"
Hukukçu Turgut Kazan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 28 Şubat açıklamaları üzerine Twitter hesabından paylaşımda bulundu.
Hukukçu Turgut Kazan, CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın 28 Åžubat açıklamaları üzerine Twitter hesabından paylaşımda bulundu.Turgut Kazan, ErdoÄŸan’ın 1998’de okuduÄŸu ÅŸiir nedeniyle 4 ay hapis yattığı süreçle ilgili önemli hatırlatmalar yaptı. Kazan, "Sayın ErdoÄŸan, 28 Åžubat’ı eleÅŸtirirken, ÅŸiir nedeniyle mahkum edilip siyasetten yasaklandığını söyledi. Bu deÄŸerlendirme, demokrasi açısından doÄŸrudur, ama bugüne bakınca eksiktir. Çünkü, yargılama boyunca kendisi görevden alınmamıştı, karar kesinleÅŸince de yerine kayyum atanmadı. Belediye Meclisi oylarıyla Gürtuna baÅŸkan vekili seçildi†dedi.Turgut Kazan’ın açıklamaları şöyle:“Sayın ErdoÄŸan, 28 Åžubat’ı eleÅŸtirirken, ÅŸiir nedeniyle mahkum edilip siyasetten yasaklandığını söyledi. Bu deÄŸerlendirme, demokrasi açısından doÄŸrudur, ama bugüne bakınca eksiktir. Çünkü, yargılama boyunca kendisi görevden alınmamıştı, karar kesinleÅŸince de yerine kayyum atanmadı. Belediye Meclisi oylarıyla Gürtuna baÅŸkan vekili seçildi. Bugün yaÅŸadıklarımıza bakınca, bu birinci farktır. Çok kısa süreli infazın da, savcı destekli, garsonlu/ÅŸefli, balıklı/etli ziyafetlerle geçtiÄŸi yazıldı, anlatıldı. Oysa ÅŸimdi, bir tweet, haber, makale, gösteri, her türlü eleÅŸtiri için önce tutuklanıyorsunuz. Sonra, Kavala örneÄŸindeki gibi, bırakın ziyafeti, eÅŸiniz / çocuklarınızla yüz yüze görüşmesiz, üstelik yıllarca süren bir iÅŸkenceyi yaşıyorsunuz. Bu ikinci farktır. Siyasi yasaÄŸa gelince, CHP’nin önerisi ve desteÄŸi ile Evren anayasasının 76. maddesi, 27.12.2002’de sayın ErdoÄŸan için deÄŸiÅŸtirildi. Ve dahası, 78. maddeye bir fıkra eklenerek hemen milletvekili olması saÄŸlandı. Oysa bugün tam tersi yapılıyor. BaÅŸta CHP, bütün muhalefeti engelleyebilme yolları aranıyor. Bu da üçüncü farktır. Elbet 28 Åžubat eleÅŸtirilmelidir. Ama bu farkları görmemiz ve yaÅŸadığımız günlerin çok daha baskıcı olduÄŸu kabul etmemiz gerekir.â€/Archive/2021/3/1/172253532-tweet.png/Archive/2021/3/1/172302688-ekran-alintisi2.png
cumhuriyet.com.tr