Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Wednesday, 03.12.2025, 04:40 AM (GMT)

“Büyük Kadın Sanatçılar”kitabında Türk kadın sanatçıların adıyok

“Büyük Kadın Sanatçılar” kitabında Türk kadın sanatçıların adı yok figure > Akbank Sanat’ın yılbaşı armağanı “Büyük Kadın Sanatçılar” kitabının içinde Türk kadın sanatçılara hiç yer verilmemiş olması dikkat çekti. Akbank Sanat’ın yeni yıl armağanı olarak İtalya’da 1500 adet Türkçe, 500 adet İngilizce bastırıp dağıttığı hacimli “Büyük Kadın Sanatçılar” kitabı, içinde hiç Türk kadın sanatçı bulunmadığı için sanat çevrelerinde rahatsızlık yarattı. 500 yıllık bir tarihi süreç içinden seçilmiş 400’den fazla kadın sanatçının yer aldığı kitap, İngiltere’de 6 kişilik bir ekip tarafından hazırlanmış, sanatçılar hakkındaki yazıları 23 sanat eleştirmeni yazmış. Her sanatçıya ayrılan sayfada bir yapıtı ile yer aldığı ve kendisi hakkında bilgi verildiği kitabın Akbank Sanat tarafından yaptırılan çevirmeni ve yayın danışmanı ise Hasan Bülent Kahraman. Hasan Bülent Kahraman, kitabın girişinde yazdığı önsözde sanatçıların seçilme kriterlerine de açıklık getiriyor. Özetlersek HBK diyor ki sanat tarihi içinde adı anılan tüm sanatçılar erkek ve çok büyük kısmı figüratif bir tuval resmi etrafında çalışırken kadın sanatçılar buna arkalarını dönmekle kalmamış, mekânı, tekniği, malzemeyi çok daha farklı yöntemlerle birleştirerek yerleşik kurumları, kimlikleri, koşulları ve kuramları sorgulayan derinlikli yapıtlar üretmişler. Ve tam da bu nedenle sanat dünyasından (o buna kanon diyor) dışlanmış, geriye itilmişler. Büyük sanatçı unvanı sadece erkek sanatçılara verilmiş. Bu kitapta ise “Unutturulmuş Kadınlar” yer almakta, çünkü onlar aynı zamanda sadece sanatçı değil, dönüştürücüdür.BU NE YAMAN ÇELİŞKİ?HBK, “Bugün artık Batılı, beyaz ve eril bir tarih yazımı” kabul edilmiyor diyor “Büyük Kadın Sanatçılar” kitabını anlatırken. Hatta yazıya girişinde de Türkiye’de güncel sanatın aslında kadın sanatçılar tarafından kurulduğu ve geliştirdiği savını kitabın uluslararası alanda desteklediğiyle de övünüyor. Bu kitabı niye seçtiğini böyle anlattığı kitapta editörlerin aklına ilk başlarda 2 bin kadın sanatçı gelmiş ama bunu makul bir sayıya indirmeleri gerekince 400 sanatçı ile yetinmişler. Ve ilginç olan şu ki bu 400 kadın sanatçının içinde Fahrelnissa Zeid dışında hiçbir Türk sanatçı yer almıyor. Zeid de ne kadar Türk tartışılır, çünkü bilindiği gibi sanatçı Türkiye doğumlu ve ailesi Türk ama bir Iraklı ile evlenip bütün yaşamını yurtdışında geçiriyor. Ve öldüğü zaman da kocasının milliyetini taşıyor. Yani Akbank Sanat tarafından basılan ve kadın sanatçılara ithaf edilen kitapta 400 kadın sanatçı var ama hiç Türk kadın sanatçı yok! Ne yaşayan ne yaşamış... Bu ne yaman çelişki dedirtiyor insana, sanatçı ve sanatsever çevrelerdeki tepkiyi, rahatsızlığı da anlaşılır kılıyor. O zaman bu konuyu yılbaşı armağanı bir sanat kitabı tanıtımıyla bırakmıyor, geniş bir tartışma dosyası açıyoruz: Kadın sanatçıları duyurmak, onlara değer vermek için tasarlanmış ve hazırlanmış bir kitabın tasarımında kapaktaki KADIN kelimesinin üstü niye çizili? Seçilmiş olan kadın sanatçılar, devrimci ve dönüştürücü olabilir, ama nedense hepsi gelişmiş zengin Avrupa ülkelerinden ve Amerika’dan. Başka ülkelerden çıkmıyor mu devrimci? Ve tabii asıl soru, Akbank Genel Müdürü Hakan Binaşlıgil’in de tanıtımında yazdığı gibi sanatın 500 yıllık yolculuğuna eşlik eden hiç mi “büyük Türk kadın sanatçı” yok? Bu kitabı seçtiniz madem, zaten toplama ve derleme metinler, niye bunu talep etmediniz, hiç olmazsa Türk basımı için? Ve ikinci aşamada sanatçının kadını nasıl olur, kadın sanatçı daha mı devrimcidir, sanatçı kadın ille de feminist midir? Ve aklımıza takılan diğer sorular! Niye bunu yapıp da yayımlamadınız derseniz, haber heyecanımızdan! Yaptıkça yayımlayacağız, ama kitabın tanıtımının da beklemesini istemedik. Yazgülü Aldoğan

Kasımpaşa maçında sol bekte formaşansıbulan oyuncu tam not aldı

Kasımpaşa maçında sol bekte forma şansı bulan oyuncu tam not aldı figure > Kasımpaşa maçı öncesi teknik direktör Erol Bulut, Caner, Novak, Serdar gibi isimler olmayınca, Sadık Çiftpınar’a “Hazır ol” komutu verdi. Sadık, çalışkan bir isim. Her maça kendisini oynayacakmış gibi hazırlar. Ancak bu sezon geçirdiği sakatlığından dolayı fazla forma şansı bulamadı. Bulut, Sadık’a maçta farklı bir görev verdi. Her zaman stoperde oynayan futbolcu bu kez savunmanın soluna geçti. Bazı futbolcular oynadıkları yerin dışında görev verildiğinde yadırgarlar, başarısız olurlar. Aynılarını Sadık için düşündüm. Sadık, sergilediği performansla ben ve benim gibi düşünenleri yanılttı. Sanki yıllardır solbekte oynuyormuş gibiydi. Erol Bulut formayı adaletli dağıtırsa sıkıntı olmaz. Sadık, karşılaşma sonrası bakın neler söyledi: “Benim iyi oynamamdan önemlisi 3 puan almamızdı. Nerede oynadığım önemli değil, sahada olmam yeterli. Bu arma için her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.”DEPLASMAN TAKIMIRakip sahada 6. galibiyetini alan ve 19 puan toplayan F.Bahçe, deplasmanda ligin en iyi takımı. İç sahada çıktığı 7 karşılaşmada 3 galibiyet, 1 beraberlik ve 3 mağlubiyeti bulunan Bulut’un öğrencileri, Kasımpaşa deplasmanındaki galibiyetiyle zaferlerine bir yenisini daha ekledi. Bu sezon dış sahada 6 maçta 5 galibiyet elde eden, sadece G.Saray’la golsüz berabere kalan F.Bahçe, deplasmanda bir tek Gaziantep’e yenildi. Hilmi Türkay

Öğrenciler ve Eğitime Erişim Raporu: Uçurum derinleşiyor

Öğrenciler ve Eğitime Erişim Raporu: Uçurum derinleşiyor figure > Farklı sosyoekonomik düzeydeki bireylerin ve toplulukların bilgi iletişim teknolojilerine erişimde ve kullanımında yaşadığı eşitsizliği tanımlayan “dijital uçurum”un, var olan eşitsizlikleri daha da derinleştirebilme potansiyeli bulunuyor. Tüm dünyada yoksul sosyoekonomik dilimde yer alan öğrencilerle en varlıklı sosyoekonomik dilimde yer alan öğrencilerin arasında var olan yaklaşık iki yıllık eğitime eşdeğer fark, salgın nedeniyle okulların kapanmasına bağlı olarak yüzde 9 oranında artabilecek. Türkiye’de bağlantı, cihazlara erişim ve EBA online sistemine erişim konusunda yoksulluk seviyeleri arasında büyük farklılıklar bulunuyor.Eğitimin her kademesinde eğitime erişimin durumuna ve özel önlemlerle desteklenmesi gereken çocuklara ilişkin değerlendirmelere yer veren “Eğitim İzleme Raporu 2020: Öğrenciler ve Eğitime Erişim” yayımlandı. Raporun bu dosyasında, salgın sürecinde uzaktan eğitime erişimde yaşanan sorunlar, sahada yürütülen çalışmalardan yararlanılarak ele alınıyor. Ayrıca eğitime erişimi artırmaya yönelik hedefler ve uygulamalar değerlendiriliyor. Rapordaki bazı tespitler ve öneriler şöyle: - Milli Eğitim Bakanlığı’nın yürüttüğü ve geliştirdiği erişim uygulamalarına karşın içinde bulunduğu koşullar nedeniyle uzaktan eğitime dahi erişemeyen, erişme imkânı olsa bile yine içinde bulunduğu koşullar nedeniyle uzaktan eğitim araçlarını etkin izleyemeyen öğrenciler oldu. Bu süreçte öğrenciler arasındaki “dijital uçurum”, var olan eşitsizlikleri daha da derinleştirme riskini artırdı.- MEB tarafından Dünya Bankası’nın Çevre ve Sosyal Çerçevesi uygulanarak hayata geçirilecek “Türkiye Güvenli Okullaşma ve Uzaktan Eğitim (SSDE)” projesi kapsamındayapılan değerlendirmeler de bu riske işaret ediyor. Proje kapsamında hazırlanan raporda, “Türkiye’de mevcut durumda sosyoekonomik gruplar arasında halihazırda geniş bir öğrenme boşluğu” bulunduğu ve “ülke içinde öğrenciler arasındaki uçurumun daha fazla büyümemesi için mevcut uzaktan eğitim verimliliğinin geliştirilmesi ve nüfusun tüm katmanlarına ulaştırılması” gerektiği belirtiliyor. - Proje kapsamında hazırlanan raporda, “uzak yerlerde yaşayan, düşük sosyoekonomik arka plana sahip, engelli, mülteci ve anadili Türkçe olmayan, velileri evden eğitimlerini destekleme konusunda daha az yetkin olan öğrencilerin kendi eğitim performanslarından düşük performans gösterme riski ile karşı karşıya” oldukları belirtilerek “daha yoksul sosyal arka planı olan ve daha kalabalık evlerde geniş ailelerle birlikte yaşayan öğrenciler” için bu sürecin daha zor olacağı paylaşılıyor.KÖY OKULLARINDA ERİŞİMSalgınla birlikte uzaktan eğitim sürecine geçilmesi, internete erişemeyen çocukların eğitimin dışında kalmasına yol açtı. Köy okullarında öğrenim gören öğrenciler de bu durumdan etkilendi. Öğrencilere ulaşabilmek ve öğrencilerin öğrenmelerini destekleyebilmek için bireysel inisiyatif ve çaba gösteren öğretmenler, bire bir telefon görüşmeleri yaptıklarını, WhatsApp kanalıyla sesli ve yazılı konu anlatımları ile ödevler paylaştıklarını aktarıyor. Köy okullarında öğrenim gören öğrencilerin salgın öncesinde de çocuk işçiliği sorunuyla karşılaşması ve pandemi sırasında okulların kapatılmasıyla birlikte sorunun artması ise bir diğer değerlendirme olarak karşımıza çıkıyor. Özel önlem gerektiren diğer gruplarda olduğu gibi, köy okullarında öğrenim gören öğrencilerin de pandemi döneminde sosyal ve duygusal gelişiminin desteklenmesine ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor.EŞİTLİK ANALİZİRapordaki “Eşitlik Analizi” çalışmasından bulgular: - Bağlantı, cihazlara erişim ve EBA online sistemine erişim konusunda yoksulluk seviyeleri arasında büyük farklılıklar bulunuyor. - Kaynağa bağlı olarak hanelerin erişimi yüzde 68 ile yüzde 88 arasında değişmesine rağmen internet erişimi okul çağındaki çocukların bulunduğu yoksul hanelerde hâlâ düşük (yüzde 39), 3 veya daha fazla çocuğun bulunduğu hanelerde ise daha da düşük. - Sonuçlar bölgesel yoksulluk dilimlerine göre incelendiğinde EBA’ya erişim seviyelerinde eşitsizlik bulunduğu görülüyor. - Özellikle büyük ve/veya düşük gelirli ailelerde bulunan kız öğrencilerden daha fazla ev işi yapması beklendiğinden kız öğrenciler, erkek öğrencilerden daha fazla ev işi yapması beklendiğinden erkek öğrencilere kıyasla daha fazla dezavantajlı olabilir. - Pandemi nedeniyle uzaktan eğitim sürecinin başlaması, özel önlem gerektiren diğer toplumsal gruplar gibi geçici koruma altındaki Suriyeli öğrencilerin de eğitime erişimlerini ve eğitimlerini sürdürmelerini zorlaştırdı.SURİYELİ ÇOCUKLARPandemi nedeniyle uzaktan eğitim sürecinin başlaması, özel önlem gerektiren diğer toplumsal gruplar gibi geçici koruma altındaki Suriyeli öğrencilerin de eğitime erişimlerini ve eğitimlerini sürdürmelerini zorlaştırdı.ROMAN ÖĞRENCİLERSıfır Ayrımcılık Derneği tarafından yürütülen çalışmaya göre kentlerde yaşayan Roman öğrencilerin çoğunluğu, okuma ve yazma öğrendikten sonra ilkokul 3. sınıfın ardından eğitimi terk ediyor ve ailelerinin ekonomik faaliyetlerine destek olmak amacıyla çalışmaya başlıyor.EĞİTİME ERİŞİM İÇİN ÖZEL ÖNLEM GEREKENLER- Özel gereksinimli çocuklar, - Geçici koruma altındaki çocuklar, - Çalışan çocuklar, - Mevsimlik tarım işçisi ailelerin çocukları, - Roman çocuklar, - Köy okullarında öğrenim gören çocuklar, - Azınlık okullarında öğrenim gören çocuklar.ÖZEL EĞİTİMDEKİ SIKINTILARÖzel eğitim hizmetlerinden yararlanan öğrencilere ilişkin MEB istatistiklerine bakıldığında ortaöğretim kademesine kadar bir artış olduğu, ancak ortaöğretime geçişle birlikte öğrenci sayısının azaldığı dikkat çekiyor. Erkek çocukların eğitime erişiminin kız çocuklarından fazla olması, özel gereksinimli çocuklara yönelik özel önlemlerin kız çocukların eğitimini sürdürebilmesini de kapsayacak şekilde planlanması gerektiğini gösteriyor. Figen Atalay

Cumhuriyet Gazetesi dayanışmasıbüyüyor. 06 Ocak 2021 tarihli okur dayanışmasıilanları

Cumhuriyet Gazetesi dayanışması büyüyor. 06 Ocak 2021 tarihli okur dayanışması ilanları figure > Basın İlan Kurumu'nun gazetemize yönelik ilan cezalarına karşı okurlarımızın 'dayanışması' büyüyerek sürüyor. Cumhuriyet'e 'dayanışma ilanları'yla büyük güç veren gazetemizin gerçek sahibi okurlarımızın sayfalarımızda yayımlanan ilanlarına dijital dünyadaki sesimiz www.cumhuriyet.com.tr'de de yer vereceğiz. BASKI SÜRÜYOR, DAYANIŞMA BÜYÜYOR, OKURLARI CUMHURİYET'İ YALNIZ BIRAKMIYOR! BASIN İLAN KURUMU'NUN CUMHURİYET'E YÖNELİK İLAN KESME CEZALARINA KARŞI OKURLARIMIZ DAYANIŞMA İLANLARI VERİYOR, BAĞIMSIZ VE GÜÇLÜ CUMHURİYET'E DESTEK OLUYOR. DAYANIŞMA İLANLARI HAKKINDA BİLGİ İÇİN AŞAĞIDAKİ İLETİŞİM BİLGİLERİNİ KULLANABİLİRSİNİZ./Archive/2021/1/6/044042044-ana.png/Archive/2021/1/6/044056231-6.png/Archive/2021/1/6/044055715-5.png/Archive/2021/1/6/044055262-14.png/Archive/2021/1/6/044055200-4.png/Archive/2021/1/6/044054778-11.png/Archive/2021/1/6/044054762-13.png/Archive/2021/1/6/044054684-10.png/Archive/2021/1/6/044054387-12.png/Archive/2021/1/6/044054262-7.png/Archive/2021/1/6/044054184-9.png/Archive/2021/1/6/044054106-2.png/Archive/2021/1/6/044054059-8.png/Archive/2021/1/6/044053840-3.png/Archive/2021/1/6/044053590-1.png cumhuriyet.com.tr

MSB: TSK, anti-demokratik arayışiçinde olanlara karşımücadelesini azimle sürdürmekte kararlıdır

MSB: TSK, anti-demokratik arayış içinde olanlara karşı mücadelesini azimle sürdürmekte kararlıdır figure > Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ülkenin ve milletin güvenlik ve bekasını hedef alanlara karşı mücadelesini azimle sürdürmekte kararlı olduğunu bildirdi. MSB'den yapılan açıklamada, Bakanlığın tüm birlik ve kurumları ile başta FETÖ, PKK/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleri olmak üzere her türlü tehdit ve tehlikeye karşı asil milletin sevgisi, güveni ve duasından aldığı ilhamla, "Ölürsem şehit kalırsam gazi" anlayışıyla yurt içinde ve sınır ötesinde görevlerini kahramanlık ve fedakarlıkla ifa ettiği belirtildi.Açıklamada, şunlar kaydedildi:"Peygamber Ocağı olarak da bilinen Türk Silahlı Kuvvetleri, binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen milli, manevi ve mesleki değerleriyle aklın ve bilimin ışığında, Anayasa çerçevesinde, yasalar ve Sayın Cumhurbaşkanımızın direktifleri doğrultusunda, sıralı amir ve komutanların emir ve komutasında, milletinin emrinde, görevinin başındadır. Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkemizin ve milletimizin güvenlik ve bekasını hedef alanlara ve her kim olursa olsun millet iradesini hiçe sayarak anti-demokratik arayış içinde olanlara karşı mücadelesini azimle sürdürmekte kararlıdır." cumhuriyet.com.tr

Jacob Blake: Siyah ABD vatandaşının vurulmasıolayında hiçbir polise ceza verilmedi

Jacob Blake: Siyah ABD vatandaşının vurulması olayında hiçbir polise ceza verilmedi figure > ABD'nin Wisconsin eyaletinde siyah ABD vatandaşı Jacob Blake'i vurarak felçli bırakan polise ceza verilmedi. ABD'nin Wisconsin eyaletinde siyah ABD vatandaşı Jacob Blake'i vurarak felçli bırakan polise ceza verilmedi.23 Ağustos'ta Kenosha'da yaşanan olayda Blake, içinde 3 çocuğunun da bulunduğu arabasına binerken beyaz polis memuru Rusten Sheskey'in açtığı 7 el ateşle vurulmuştu.Kenosha Savcısı Michael Graveley, olayla ilgili olarak polis memuru Sheskey'e ceza verilmeyeceğini açıkladı. Savcı karara gerekçe olarak, olayda polis memurlarının meşru müdafaa için ateş açtıkları iddiasını çürütecek bir kanıt bulunmamasını gösterdi.Savcı, kararlar ilgili olarak Blake'i de bilgilendirdiğini belirtti.Avukatları en az bir merminin 29 yaşındaki Blake'in omuriliğinden geçtiğini açıklamıştı.NELER YAŞANMIŞTI?Olayın gerçekleştiği noktaya yakın bir yerden çekilen ve sosyal medyada paylaşılan videoda, Blake park edilmiş aracın etrafında yürürken üç polis memurunun ona silahlarını doğrulttuğu görülüyor.Blake aracın kapısını açıp içeri eğilirken bir polis memuru onun gömleğinden tutup ateş açıyor. Videoda olay yerindeki tanıkların çığlıklarıyla beraber yedi el ateş edildiği duyuluyor.Polis yetkilileri, görevli memurların "aile içi bir olaya" müdahale için orada olduğunu belirtti, ancak ateş açma noktasına nasıl gelindiği konusunda bilgi vermedi. Polisi kimin çağırdığı ve video kaydı başlamadan önce neler olduğu henüz bilinmiyor.Kenosha polis sendikası olay sırasında Blake'in elinde bıçak olduğunu, onu vuran polisin birkaç kez kendisine bıçağı yere bırakmasını söylediğini açıklamış, ancak eyalet müfettişleri bıçağın arabanın içinde yerde olduğunu ve Blake'in bıçakla kimseyi tehdit edip etmediğinin bilinmediğini belirtmişti.Olayı videoya çeken Raysen White da CNN'e yaptığı açıklamada, vurulmadan önce polis memurlarının Blake ile itiştiğini ve Blake'e yumruk attıklarını söylemişti.Olayın ardından müdahil olan polis memurları idari izne ayrılmış, haklarında olayla ilgili resmi suçlama yöneltilmesi için başlatılan imza kampanyasına on binlerce imza toplanmıştı.Olayın ardından ülke genelinde yeniden Black Lives Matter (Siyahların Hayatı Değerlidir) protestoları başlamıştı.O dönemde Demokrat Parti'nin başkan adayı olan Joe Biden, olayla ilgili "ayrıntılı ve şeffaf bir soruşturma" çağrısı yapmıştı. BBC Türkçe

YılmazÖzdil'den BoğaziçiÜniversitesi’ne atanan‘kayyım’rektör Melih Bulu ve Süleyman Soylu'nun "PKK yardakçıları" ifadesini değerlendirdi

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Yılmaz Özdil'den Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan ‘kayyım’ rektör Melih Bulu ve Süleyman Soylu'nun "PKK yardakçıları" ifadesini değerlendirdi figure > Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, TELE 1'de katıldığı Tuba Emlek’in sunduğu Mercek programında, Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan ‘kayyım’ rektör Melih Bulu ile başlayan rektör tartışmalarını ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kendisine yönelik sarf ettiği "PKK yardakçıları" ifadesi hakkında konuştu. Yılmaz Özdil, TELE 1'de katıldığı Tuba Emlek’in sunduğu Mercek programında, Boğaziçi'ne atıf yaparak; "Benim de bir 'rektör' adayım var. Boğaziçi'ne 'bunu' atadılar, ODTÜ'ye de 'bunu' atasınlar. Diyarbakır Dicle Üniversitesi'nde öğretim üyesi bir arkadaş var. Bu arkadaş Erdoğan'a 100 kıtalık şiir yazmış. Şiirin ismi 'Sana ömrümden ömür vermek isterim'... Tam rektör olacak adam..." ifadelerini kullanan Özdil, "Bugün Boğaziçi Üniversitesi'nde bu arkadaşın şiiriyle ilgili sınav yapılması lazım. Kazananları Boğaziçi Üniversitesi'nde profesör yapmak lazım. Maalesef Türkiye'nin geldiği ve getirildiği bilim seviyesi bu" ifadelerini kullandı.AKP yöneticileri bile bu kelepçe meselesini öğrenmeye çalışıyor. Bu kelepçeyi Boğaziçi Üniversitesi'ne mi taktılar, AKP'ye mi taktılar? Bunu zamanla göreceğiz. Çünkü bu iş AKP'nin sırtına kaldı. Yani AKP'nin İçişleri Bakanı'nın sırtına kaldı. Böyle bir talimat verdiklerini tahmin etmiyorum" ifadelerini kullanan Özdil, "Melih Bulu koltuğuna oturmamış, kelepçe takılmasının doğru olduğunu anlatıyor. Gerçekten çok hazin bir durumda. Kendisi farkında değil ama çoktan istifa etti, görevden alındı, haberi yok. Orada rektörlük yapmaya devam etmesi imkansız" dedi.DEĞİL İÇİŞLERİ BAKANI, FERİŞTAHI OLSA...İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yerde yemek yerken askerlerle verdiği fotoğrafını eleştiren Yılmaz Özdil'i hedef almıştı. Yılmaz Özdil, Süleyman Soylu’nun Berbuka Kalekol Üs Bölgesi Komutanlığında yerde yemek yerken askerlerle verdiği fotoğrafa eleştirilerde bulunmuş, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “38 yıldır bu memlekette gazetecilik yapıyorum, terörün en saldırgan dönemlerinde sınır karakolları gördüm, Türk askerinin postalını çıkarıp yerde yediğini ilk defa görüyorum” demişti.Süleyman Soylu, Özdil’in bu paylaşımına sosyal medya hesabından yanıt vermişti. Soylu, açıklamasında, “Yıllar sonra, üç ay önce üstlendiğimiz Belbuka Üst Bölgesi sadece PKK'nın değil, PKK yardakçıları Yılmaz Özdil ve medya faresinin de psikolojisini bozmuş anlaşılan… Bizim köyde şöyle söylerler; İt ürür kervan yürür!” ifadelerini kullanmıştı. Yılmaz Özdil, Tuba Emlek’e Süleyman Soylu'nun bu açıklamalarına karşı cevap verdi.Özdil, “Bana PKK’lı diyecek adam değil İçişleri Bakanı, feriştahı olsun daha anasının karnından doğmadı. İçişleri Bakanı’nın eğer kendisine biraz saygısı varsa benden özür dilemeli. Aynı zamanda bu kitapta yer alan kahraman Türk subayları, astsubayları, şehitler ve gazilerden de özür dilemeli. İşinize gelmeyen adama PKK’lı yaftası yapıştırmak anca sonucu özürle bitmesi gereken bir eylem. İçişleri Bakanı benden özür dilemeli” ifadelerini kullandı. cumhuriyet.com.tr

Bakan Koca'dan kritik toplantısonrası'yerli aşı' açıklaması

Bakan Koca'dan kritik toplantı sonrası 'yerli aşı' açıklaması figure > Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından yerli aşılarla ilgili gelişmeleri değerlendirmek için Sağlık Bakanlığında bir toplantı gerçekleştirildiğini duyurdu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Ülkemizde devam eden aşı çalışmaları ile ilgili bir toplantı daha yaptık. Ülkemizin bilimsel ve teknik alt yapısı, Bilim İnsanlarımızın azim ve gayretinin bize en iyi aşıları kazandıracağına inanıyorum." ifadelerini kullandı.Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter'dan yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:"Aziz Vatandaşlarım,Yerli aşıların geldiği son durumu değerlendirmek üzere bakanlığımızda bir toplantı daha gerçekleştirdik. Toplantıya proje sahibi hocalarımız, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) Başkanımız, Türkiye Sağlık Enstitüleri (TÜSEB) Başkanımız, TÜBİTAK Başkanımız ve Bakanlık görevlilerimiz katıldılar. Aşı çalışmalarının tüm bileşenlerini bir araya getirerek mevcut durum değerlendirmesi yaparak geleceğe yönelik stratejileri ele aldık. Ülkemizde geliştirme süreci devam eden 17 farklı aşı adayımız bulunmaktadır. İnsan deneyleri safhasında olan inaktif aşı adayımız Faz II insan deneylerine başlamak üzeredir. Bu aşı adayımız için Nisan ayında Faz III insan deneyleri safhasına gelerek yaygın kullanımına yönelik hazırlıklar devam etmektedir. Bunun yanı sıra 3 inaktif aşı adayı Faz I insan deneyleri aşamasındadır. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumumuz (TİTCK) insan deneyleri öncesi yapılan çalışmaları inceleyerek insan deneyleri için izin vermektedir. Şu an 3 inaktif aşı adayımız TİTCK’ya insan deneyleri için izin müracaatı yapmış ve insan deneylerine başlayabilecek safhaya gelmiştir. İki adanövirüs temelli aşı adayımız da klinik öncesi aşamaları tamamlayarak TİTCK’ya müracaatını yapmıştır. Dünya’da da bir ilk olma özelliği olan Virüs Benzeri Parçacık (VLP) aşı adayımız da araştırma ürününü elde etme aşamasına gelmiş ve yakında İnsan deneyleri için izne müracaat edecek aşamaya gelmiştir. Diğer aşı adaylarımız ise klinik aşama öncesi çeşitli safhalardadır.Ülkemizde aşı üretimini gerçekleştirebilecek tüm tesislerin incelemeleri tamamlanarak İyi üretim uygulamaları (GMP) sertifikasyonu işlemleri tamamlanmıştır. Kurumlarımız aşı adaylarımızın hızla hayata geçmesi için var gücüyle çalışmaya devam etmektedir. Ülkemizin bilimsel kapasitesi tüm aşı türleri için araştırma ve geliştirme faaliyetleri yürütebilecek yetkinliktedir.Ülkemizin klinik araştırma tecrübesi aşı adaylarımızı insan deneyleri safhasında değerlendirebilecek seviyededir.Aziz Vatandaşlarım,Ülkemizin bilimsel ve teknik alt yapısı, Bilim İnsanlarımızın azim ve gayretinin bize en iyi aşıları kazandıracağına inanıyorum. Kamu tüm kaynakları ile aşı adaylarımızı yaygın kullanılır hale getirmek için seferber edilmiştir."Saygılarımla,Dr. Fahrettin KocaT.C. Sağlık Bakanı cumhuriyet.com.tr

Whatsapp'tan 2021'de yayınlamasıbeklenen 6 yeniözellik

Whatsapp'tan 2021'de yayınlaması beklenen 6 yeni özellik figure > Son haftalarda, bir dizi yeni özellik üzerinde çalışan WhatsApp‘ın 2021 yılında bunları devreye sokması bekleniyor. WhatsApp‘ın yaklaşık 1 aydır çeşitli özellikler üzerine çalıştığı açıklanmıştı. Söz konusu özelliklerden bazıları üzerine çalışmalar devam ederken, bazıları da beta biçiminde test ediliyor. Whatsapp'tan 2021'de yayınlanması beklenen 6 özellik şu şekilde:Çoklu cihaz desteği: Yeni özellik kullanıcıların cihazlarını birbirine bağlayarak tek hesapta görüntülemesine olanak sağlayacakWhatsApp Web masaüstü uygulamasıyla arama yapma: Özelliğin kullanıma girmesiyle masaüstü uygulamalarından sesli arama yapılabilecek.Videoları sessize alma: Uygulamanın kullanıcılara videoları sessize alabilecekleri bir özellik sunması bekleniyor.Tatil Modu: WhatsApp, bir süre önce bu özelliği 'Arşivlenen Sohbetleri Yoksay' adı altında geliştirmeye başlamış, ardından çalışamaları durdurmuştu. Tatil Modu (Vacation Mode) ile söz konusu özellik bir kez daha gündeme geldi. WhatsApp'ın önümüzdeki günlerde bu özelliği Android  kullanıcılarına sunması bekleniyor. Sigorta: Platform, bu özellik ile Hindistan'daki kullanıcılarının WhatsApp üzerinden sağlık sigortası ve emeklilik programları satın almalarının yolunu açacak. Kaçırılan grup aramalarına dahil olma: Bu güncelleme ile kullanıcılar kaçırdıkları grup aramalarına sonradan dahil olabilecek. Böylece artık katılımcı eklemek için grup görüşmesinin yeniden başlatılmasına gerek kalmayacak. /Archive/2021/1/5/204550256-bilimteknolohi.jpg cumhuriyet.com.tr

Karbondioksit salımıaltıncıkitlesel yok oluşa yol açabilir

Karbondioksit salımı altıncı kitlesel yok oluşa yol açabilir figure > Yeni bir araştırmaya göre 2100 yılı itibariyle insanoğlunun atmosfere saldığı karbondioksit miktarı altıncı bir kitlesel yok oluşa neden olacak seviyeye ulaşacak. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden jeofizikçi Daniel Rothman’ın liderliğinde yürütülen çalışmaya göre beklenen yok oluşlar kısa zamanda beklenmiyor; sürecin tamamlanması 10 bin yıl alabilir. Ancak her ne kadar karbondioksit seviyesi yükselişte olsa da önümüzdeki yıllarda atılacak adımlar ve karbondioksiti düşürme çabaları ile bu tip felaketlerin de önüne geçilebilir.Gezegenimiz, 4.5 milyar yıllık yaşamı boyunca inişli çıkışlı birçok döneme tanıklık etti. Hatta sadece son yarım milyar yılda bile 5 büyük kitlesel yok oluşla Yeryüzü’ndeki yaşam silinip süpürüldü. Bu yok oluşları Ordovisyen- Silüryen, Geç Devoniyen, Permiyen, Triyas-Jura ve dinozorların yok olduğu Kretase- Tertiyer kitlesel yok oluşları şeklinde sıralayabiliriz. Bunların en büyüğü denizdeki yaşamın yüzde 95’inin ve karadaki yaşamın yüzde 70’ini beraberinde götüren Permiyen kitlesel yok oluşu olarak adlandırılıyor.Ancak tüm bu kitlesel yok oluşlara baktığımız zaman tek bir ortak nokta görüyoruz: Küresel karbon döngüsünün bozulmuş olması.Bu bozulma iki şekilde meydana geliyor: -Karbon dioksitin, okyanusları asidik hale getirmesiyle doğrudan-Gezegenin yaşanılamaz derecelere kadar ısınmasıyla dolaylı yoldanPeki, kitlesel yok oluşa neden olmayan bir karbondioksit artışıyla, ölümcül artış arasında ne gibi farklar var?Herkese Bilim Teknoloji'de yer alan derlemeye göre, bilim insanları 2 faktörün bu konuda etkili olduğunu söylüyorlar: ilki artış hızı, ikincisi bu artışın ne kadar sürdüğü. Bu değerleri hesaplamak için kayaç örneklerini inceleyen araştırmacılar 540 milyon yılı temsil eden 31 farklı jeolojik zaman dilimini karbon izotoplarını kullanarak araştırdı. Tabii kimi zamanların kayaç örnekleri karbondioksit miktarını hesaplamak için diğerlerine oranla daha kısıtlı olduğu için bu inceleme kendi içinde zorlukları barındırıyordu.Geçmişte okyanuslara salınan 310 gigatonluk karbondioksitin kitlesel yok oluşu tetiklediğini belirten araştırmacılar, günümüzdeki karbondioksit artış hızıyla birlikte içinde bulunduğumuz yüzyılın sonlarına doğru 300 gigaton karbonun okyanuslara ekleneceğini ön görüyorlar.O EŞİĞE ULAŞTIĞIMIZ ZAMAN NE OLACAK?Kritik değere ulaşıldığı zaman sonunda kitlesel yok oluşlar barındıran önemli bir dönemde olacağız. Ancak bu yok oluş hemen gerçekleşmeyecek, sonuçların görülmesi belirsiz olmakla beraber ortalama 10 bin yıllık bir süre alacak. Kesin olan şu ki karbon salımı konusunda insanoğlu kendini dizginleyebilirse, büyük bir yok oluşun önüne geçebiliriz. Hâlâ geç kalmış sayılmayız./Archive/2021/1/5/204550256-bilimteknolohi.jpg cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter