Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajans? - Haberler

Friday, 11.08.2024, 07:14 AM (GMT)

İzzet Keribar Kupasısahibini bekliyor

İzzet Keribar Kupası sahibini bekliyor Fotoğraf yarışmalarını dijital ortamda düzenleyen PhotoCup tarafından Türkiye’nin değerli fotoğraf sanatçıları adına açılan kupaların bir gelenek haline getirilmesinin hedeflendiği açıklandı. İlk olarak Ahmet Turgut anısına açılan fotoğraf kupasını, bu ay İzzet Keribar adına düzenlenen “Gezi” temalı kupa izliyor. Dileyen herkesin kendi çektiği fotoğrafları photocup.com internet adresinden ya da PhotoCup’ın mobil uygulamasından yükleyerek katılabildiği İzzet Keribar Kupası’nın başvuruları 17 Mart Çarşamba gününe kadar devam ediyor. Toplam 5 bin ödüllü İzzet Keribar Kupası’nda hem birinci, ikinci ve üçüncü olan fotoğrafçılar hem de en iyi oy veren üç kişi de para ödülü kazanacak. cumhuriyet.com.tr

Alp Ersönmez,‘Plağın heyecanınıözlüyorum’

Alp Ersönmez, ‘Plağın heyecanını özlüyorum’ Alp Ersönmez’in uzun bir bekleyişin ardından çıkan yeni albümü “Cereyanlı”, müzikseverlere “dans kokulu bir caz” sunuyor... Alp Ersönmez’in yıllardır beklenen albümü “Cereyanlı”nın dört parçadan oluşan ilk bölümü “Cereyanlı-A”, Space Goats etiketiyle yayımlandı. Ersönmez, bu albümünde “dans kokulu caz” adını verdiği bir müziğin peşinde olduğunu belirtiyor. Albümü dinlediğinizde siz de Ersönmez’in bu amaca ulaştığına tanık olabilirsiniz.Alp Ersönmez’in dünya çapında bilinen ve birbirinden değerli müzisyenlerle birlikte 2013 yılında kayıtlarını tamamladığı projesi “Cereyanlı”nın her bir parçasında Ersönmez’in müziğine eşlik eden önemli isimler ile karşılaşıyoruz. İsveç’ten rapçi Papa Dee, Brezilya’dan etkileyici sesiyle Thalma de Freitas, Fransa’dan duayen trompetçi Erik Truffaz, Norveç’ten eşsiz caz piyanistliği ile Bugge Wesseltoft, Türkiye’den ise Arto Tunçboyacıyan, Bulut Gülen, Can Çankaya, Can Şengün, Çağrı Sertel, Doruk Gönentür, Ediz Hafızoğlu, Engin Recepoğulları, İmer Demirer, Serhan Erkol bir araya gelerek “Cereyanlı”nın müzik dünyasını yaratmışlar. Ersönmez ile konuştuk...- Öncelikle albümün neden bu kadar geciktiğini soralım... Cereyanlı’nın kayıtlarına 2013 Şubatı’nda başladık. Kayıtların bitmesi ve toparlanmasının hemen ardından Gezi olayları başladı. Gezi’den sonra da ülkede devam eden gerginlikler, sonu gelmeyen olaylar, o dönemin albüm çıkarmak için doğru bir zaman olmadığını düşündürdü bana. Daha sonra yoğunlaşan konser programları, İstanbul Sessions, Dilek Türkan, MadenÖktemErsönmez gibi çok fazla zamanımı ayırmam gereken projelerle birlikte albümün çıkışı bu zamana kadar kaldı.- Solo kariyer ve başka isimlerle birlikte yaptığınız çalışmalar arasında bir önceliğiniz var mı? Bir sanatçı için en önemli konu, sanatçı kişiliğini ve rengini yer aldığı her üretimde duyurabilmektir bence. Bununla beraber sanatçının asıl hedefi, her zaman beste yapmak olmalıdır. Bestelerimi sunabildiğim işlerim, gruplarım ve projelerim, kendi sesimi ve rengimi daha çok duyurabildiğim ortamlar sağladığı için biraz daha özel oluyor benim için. Ama daha önemliler anlamına gelmiyor bu. Pop müzik sanatçılarıyla veya pop müzik albümlerinde çalarken de bu rengi elimden geldiğince yansıtmaya çalışıyorum. ‘RUH KATTILAR’ - Albümde birçok önemli isimli var. Ne kattılar bu albüme?Albümün ruhunu! Çekirdek kadro zaten beraber uzun zamandır çalıştığım arkadaşlarım. Ama albüme dahil olan diğer isimler, zaten ara ara beraber konserler ve kayıtlar yaptığım, her zaman bağlantım ve bağım olan sanatçılar. Yurtdışında yaşayan sanatçı dostlarımı yakaladıkça stüdyoya soktum (gülüyor).- “Cereyanlı” ismi nereden çıktı? Albüm fotoğrafları da çok etkileyici, fikir nasıl bulundu?“Cereyanlı” enerjiyi vurgulayan bir isim ve kapaktaki fotoğraf da kaynak makinesinden çıkan kıvılcımlar ile bu enerjiye atıfta bulunuyor. “Dans kokulu caz” diye bir mottosu var Cereyanlı’nın. Koku ve ses, çok soyut kavramlar ve insandaki çağrışımları konusunda da çok benzerlik gösteriyorlar bence. İçeriğinden ve derinliğinden ödün vermeden, eğlenceli ve enerjik bir müzik yakalamaya çalıştım. Kapak ve fotoğraflar, kayıtları yaptığımız 2013’ten beri hayalimdi. Heykeltıraş arkadaşım İbrahim Koç, kapaktaki demir kaplanmış bas gitarı o zaman benim için yapmıştı. Matart bize atölyesini açtı ve fotoğraf sanatçısı Cem Gültepe, kafamdakinden daha güzel bir kapak çekti.‘SABAHLARI İLK İŞ...’ - Twitter’da “Cereyanlı’yı, ‘kasetlerin arka yüzünü de aynı heyecanla dinlediğimiz dönemlere’ adıyorum” dediniz, yani?Beklediğim kasetler çarşıdaki plakçılara gelecek diye dükkânların önünden ayrılmamış, sabah ilk iş kontrole gitmiş biriyim. O kapaklardaki şarkı sözleri ezberlenir, kim ne çalmış, hangi stüdyoda kaydedilmiş öğrenilir, kasede göz gibi bakılır, kasetteki her şarkıya şans tanınırdı. Şimdi “öneri”lerde en üstte ne çıkıyorsa onu dinleme eğilimdeyiz. Üretim ve tüketim o kadar arttı ki hepimiz bu şekilde müzik dinliyoruz artık. O heyecanı özlüyorum ama yapacak bir şey yok.‘TAKSİM’E GİTMEK İÇİMDEN GELMİYOR’- Siz Beyoğlu’nda birçok mekânda sahneye çıktınız. Taksim’in bugünkü durumunu nasıl yorumlarsınız?Yorumlayabileceğim bir ortam kalmadı ne yazık ki. Pandemiden bağımsız konuşuyorum; Taksim’in ruhunda çok önemli yeri olan canlı müzik mekânlarının birer birer kapanması bundan çok daha önceye dayanıyor. Ranta ve ucuzcu turiste teslim edilmiş bir Taksim’e gitmek içimden gelmiyor artık.‘ÖRGÜTLENME ŞART’- Ayrıca bu pandemi döneminde müzisyenlerin yaşadığı zor durumla ilgili çözüm önerileriniz var mı?Bu iş dernekle falan olmaz, kapsayıcı bir meslek odası veya sendika şart. Yapılan işler için taban fiyatlar belirlenmesi, çalışma saatleri ve koşulları gibi konuların sektörel olarak oturtulabilmesi açısından bu önemli. Mevcut bir sendika var, ben de yıllar önce üye olmuştum ama aranıp sorulmadığım için bir süre sonra üyelikten çıktım. Şimdi pandemiyle tekrar bir hareket oldu galiba ama sonuç yine yok. İnsanlar MESAM’a, MSG’ye yüklendiler ama onların görev tanımında zor durumdaki müzisyenlere yardım etmek yok. İşlevsel bir sendika, meslek odası bunun takibini yapar ve bu öncelikli görevlerinden biri olarak tanımlanırsa, bir daha bu sorunlar yaşandığında daha hafif şiddette atlatılır. Orhun Atmış

ABD'de George Floyd'un ailesine 27 milyon dolar tazminatödenecek

ABD'de George Floyd'un ailesine 27 milyon dolar tazminat ödenecek ABD'nin Minnesota eyaletinde, gözaltına alınması sırasında hayatını kaybeden siyahi George Floyd'un ölümüne sebep olan 4 polis memuru aleyhinde açılan davada, Floyd'un ailesine 27 milyon dolar tazminat ödenmesine karar verildi. Minneapolis Belediye Meclisi, 25 Mayıs 2020'de, polisin hatalı gözaltı tekniği sebebiyle ölümüne neden olduğu George Floyd'un ailesine, 27 milyon dolar tazminat ödenmesine ilişkin kararı onayladığını açıkladı.Floyd'un aile avukatı Ben Crump kararla ilgili, "George Floyd'un dünya çapında milyonlarca insanın şahit olduğu korkunç ölümü, adalet ve değişim için derin ve yadsınamaz bir talebi ortaya çıkardı. Taahhüt edilen rakam bugüne kadarki en büyük mahkeme öncesi anlaşma bedelidir." ifadesini kullandı.Crump, tazminat kararının, "siyahi hayatların önemli olduğuna ve beyaz olmayan insanlara karşı polis zulmünün sona ermesi gerektiğine dair güçlü bir mesaj" olduğunu belirtti.Floyd'un ailesi de tazminat kararından memnuniyetlerini dile getirirken, 27 milyon dolarlık tazminat parasının 500 bin dolarının, olayın yaşandığı ticari bölgenin geliştirilmesi için kullanılacağını kaydetti.Eylül 2020'de, Minneapolis Şehir Meclisi, Floyd'un ölümüyle sonuçlanan tutuklamanın gerçekleştiği sokağın isminin "George Floyd Meydanı" olarak değiştirilmesi için oy birliğiyle karar almıştı.GEORGE FLOYD'UN ÖLÜMÜSiyahi Amerikalı 46 yaşındaki Floyd, 25 Mayıs 2020'de dolandırıcılık şüphesiyle Minnesota eyaletinin Minneapolis kentinde gözaltına alındığı sırada, 44 yaşındaki polis memuru Derek Chauvin'in yaklaşık 9 dakika boyunca diziyle boynuna bastırması nedeniyle dakikalarca "nefes alamıyorum" diye yalvarmıştı.Floyd olay yerine gelen acil sağlık ekiplerince kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmiş, olayla ilgili görüntüler sosyal medyada büyük tepki toplamıştı.Görüntüler, ülkede siyahilere yönelik polis şiddeti tartışmalarını alevlendirmiş ve protestolar, olayların başladığı Minneapolis'ten ülke geneline sıçramıştı. AA

SağlıkçalışanlarınınİSPARK'ıücretsiz kullanma süresi uzatıldı

Sağlık çalışanlarının İSPARK'ı ücretsiz kullanma süresi uzatıldı Sağlık çalışanlarının İSPARK A.Ş.'ye ait olan otoparklardan ücretsiz yararlanması için hazırlanan teklif, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Mart ayı 3'üncü toplantısında onaylandı. İBB Meclisi'nde alınan kararla, sağlık çalışanları İstanbulkart ile tüm toplu taşıma araçlarını ve İSPARK otoparklarını ücretsiz olarak 30 Haziran 2021 tarihine kadar kullanabilecek. Karardan tüm sağlık kurum ve kuruluşlarındaki çalışanlar yararlanabilecek. DHA

Salgının gölgesinde Tıp Bayramı: "Artık bayram demiyoruz"

Salgının gölgesinde Tıp Bayramı: "Artık bayram demiyoruz" 14 Mart Tıp Bayramı bu yıl yine koronvirüs pandemi gölgesinde geçecek. Sağlık çalışanları AKP hükümetinin politikaları nedeniyle sorunlarının her geçen gün katlanarak arttığını belirtti. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, 14 Mart Tıp Haftası’nı pandemi koşullarında karşıladıklarını belirterek “Ülkemizde siyasal iktidarın demokrasiden gittikçe uzaklaşan politikalarının yol açtığı haksızlık, eşitsizlik, adaletsizlik ve sağlıksızlık, yıkıcı etkisini hissettiğimiz pandemi ile birlikte son bir yılda daha da derinleşti. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte piyasaya teslim edilen sağlık alanında var olan sorunlar çığ gibi büyüdü. Sağlığı piyasaya açan anlayış bizim bir bayram havasında bugünü kutlayabilmemizi ortadan kaldırmış durumda. Taleplerimiz pandemi sürecinde değişmedi. Bu emeğin karşılığının verilmesi, güvencesizleştirmeye dayalı, daha fazla iş yükü ile tüm haklarını ellerinden alan yaklaşımlara karşı bir mücadele haftası olacak” diye konuştu. Fincancı, sağlık emekçilerinin taleplerini şöyle sıraladı: “Covid-19 meslek hastalığıdır, önerdiğimiz yasa tasarısı kabul edilsin. Güçlü ve etkin birinci basamak sağlık örgütlenmesi sağlansın. Şiddetsiz bir sağlık ortamında çalışabilmek için yeni ve etkili ‘Sağlıkta Şiddet Yasası’ çıkarılsın. Emekliliğimize de yansıyacak temel ücret ile ekonomik ve özlük haklarımız iyileştirilsin. Özgür ve bilimsel çalışma ortamı için meslek örgütleri üzerindeki baskılara son verilsin. Liyakatsiz atamalar, tip sözleşme dayatmaları, tıp eğitimini niteliksizleştiren,  altyapısı uygun olmayan tıp fakültelerinin açılması durdurulsun. Bir kez daha pandemide kaybettiğimiz 387 sağlık emekçisini saygı ve özlemle anıyor; hekimlik değerlerinden aldığımız güçle toplumsal sağlık için demokrasi ve adalet talep ediyoruz.”‘SORUNLAR HÂLÂ SUMEN ALTINDA’Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) tarafından yapılan açıklamada ise bu yıl 14. yılını kutlayan aile hekimliği sistemi ile ilgili halen giderilmesi gereken birçok sorun olduğunu ancak olumlu yönde yol alınamadığı anımsatıldı. AHEF Yönetim Kurulu üyesi Dr. Hüseyin Köz, 2020 yılı ile birlikte mevcut iş yüklerine artık çok yeni sorumluluklar eklendiğini kaydederek “Bu sisteme hizmet verenlerin sorunları 14 yılda büyüdükçe yumak halini almış, çözülmedikçe zaman içinde bıkkınlık ve tükenmişliğe doğru götürmüştür. Sorunun çözümü için artık sözleşmeli çalışan birinci basamak temsilcileri ile idarenin karşılıklı olarak bir masada oturup, çalışma koşullarını belirleyen anlaşmayı imzalaması gerekmektedir” diye konuştu. KUTLAMA PROGRAMITTB, 14 Mart Tıp Bayramı etkinliklerine 9 Mart Salı günü koronavirüs nedeniyle yaşamını yitiren Aydın Tabip Odası Başkanı Dr. Esat Ülkü’yü anarak başladı. Aynı zamanda fotoğraf sanatçısı olan Ülkü’nün çektiği fotoğraflardan oluşturulan bir sergi açılışı yapıldı. Etkinlikler kapsamında 13 Mart günü (bugün) hekimler Taksim Cumhuriyet Anıtı’na saat 13.00’te çelenk koyacak ve basın açıklaması yapacak. Aynı gün “Şehir Hastaneleri” paneli online olarak gerçekleştirilecek ardından saat 18.00’de Moğollar konseri olacak. Kartal Belediyesi de etkinlikler kapsamında yarın “Pandemi ve Aşılama Süreci” konulu online panel düzenleyecek. Bölge Hastaneleri Koordinatörü Dr. Abidin Özçelik’in moderatörlüğünde düzenlenecek olan panel saat 19.00’da belediyenin sosyal medya hesaplarından canlı yayımlanacak. Sibel Bahçetepe

Sağlık Bakanlığı'nın aşılamadaki plan ve hedeflerini Prof. Dr. Küçükosmanoğlu değerlendirdi

Sağlık Bakanlığı'nın aşılamadaki plan ve hedeflerini Prof. Dr. Küçükosmanoğlu değerlendirdi Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “yaza kadar 50 milyon kişiyi aşılamak istiyoruz” hedefini, “Planladığımız şekilde nüfusumuzun 50 milyonluk kısmının aşısını sonbahardan önce yaparsak salgın üzerimizde ağır baskı olmaktan çıkacak” sözleriyle değiştirdi. Aşılama sürecindeki ertelemeleri değerlendiren İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Prof. Dr. Osman Küçükosmanoğlu, “Aşıların yeterli miktarda temin edilemediğini ve hızla yapılamadığını söylüyorduk. Yaklaşık 10 milyon doz aşı yapılmış. Sayın Bakan 2. doz aşıların da stokta olduğunu söyledi. Muhtemelen ilk doz aşıyı olanların ikinci dozu ancak olacak kadar aşımız var. Dolayısıyla sadece en riskli grup olarak kabul edilen 65 yaş üzerindekiler ve sağlık çalışanları dışındaki grubun aşılanmasına yakın zamanda başlanamayacak gibi” dedi.Bu hızla sonbahar hedefinin de tutmayabileceğini ve aşılama sırasının başa dönebileceğini söyleyen Küçükosmanoğlu, “Sürekli ertelenen hedefler var. Aşıyla bağışıklık sağlama imkânı olmayacak görünüyor. Aşının etkinliği ne kadar sürecek bilmiyoruz. Mesela sağlık çalışanları ikinci dozlarını oldu, belki sonbaharda bir kere daha aşı olmaları gerekecek. Şimdiye kadar aşılananların tüm toplum bağışıklık kazanana kadar bağışıklığını yitirme riski var” uyarısı yaptı. Aşı konusunda geçmişte yapılan açıklamaları anımsatan Küçükosmanoğlu, “BioNTech aşısı önce ocakta, sonra şubatta şimdi de martta gelecek dendi. Sonra hiçbir şey denmemeye başladı. Acaba gelmeyecek mi ya da gelse de parayla mı satılacak belirli değil. Türkiye’de üretileceği söylenen Rus Sputnik aşısının zamanı da belli değil” diye konuştu.  Sarp Sağkal

Eğitim-öğretim Covid-19 salgınıgölgesinde geçti

Eğitim-öğretim Covid-19 salgını gölgesinde geçti Eğitim-İş Genel Özlük Hukuk Sekreteri Maksut Balmuk, Covid-19 salgını gölgesinde geçen bir yıldaki eğitim öğretim sürecini değerlendirdi. Maksut Balmuk, “Pandemi öncesi kangrene dönen eğitimin, artık uzuv kesmeye vardığını, ölüme doğru ol aldığını” kaydeden Balmuk, pandemi sürecindeki bir yılın eğitim açısından “adeta boşa geçtiğini” söyledi. Eğitimin sonuçlarının diğer alanlardaki gibi hemen görülmeyeceğini, yıllar alacağını vurgulayan Balmuk, “Koca kayıp bir yılımız var ve bunu da laflarla süsleyip başarı destanına dönüştürebiliyoruz” ifadelerini kullandı. Bu süreçte, eğitimin yapboza döndüğü ve akşam karar verilip hiçbir hazırlık yapılmadan sabah okulların açıldığını söyleyen Balmuk, “Yüz yüze başladığımızda da devam zorunluluğu yok dedik. Devlet kendi eliyle devamsızlığı özendirir olmuşsa orada adil bir eğitim sisteminden söz etmek mümkün mü?” dedi.‘MIŞ GİBİ YAPTIK’Balmuk, yazın verilecek telafi eğitimin öğrenciye bırakılmasını da eleştirerek “Özel okula parasını ödeyenler, bilinçli aileler telafiye katılacaklar ama ya diğerleri? Asıl üzerinde durmanız gereken diğerleri olması gerekirken, diğerleri dışındakilere adeta yol yapıyorsunuz” diye konuştu. Okullar kapalıyken resmi ya da gayri resmi Kuran ve hafızlık kurslarında yatılı eğitim verildiğini ancak denetlenmediğini vurgulayan Balmuk, şunları kaydetti: “Ders yapmış gibi yapıp sınav yaptık. Uzaktan eğitimde milyonlara ulaşamadık, tarih yazmış gibi yaptık. Öğrenemedik öğrenmiş gibi, okulu açtık kapatmış gibi, kapattık açmış gibi, kitap okumadık okumuş gibi, uzaktan eğitim yakınmış gibi, yüz yüze eğitim uzaktanmış gibi, sosyal mesafe yoktu varmış gibi, eğitime ulaşım yoktu ulaşılmış gibi yaptık. Sonuç MEB değişti ve ‘Mışlı Eğitim Bakanlığı’nı yarattık.” Sefa Uyar

Kurultay sürecinde AKP ve MHP’de değişiklik bekleniyor

Kurultay sürecinde AKP ve MHP’de değişiklik bekleniyor Türkiye'de 2023 seçimleri için siyasi partiler köklü değişiklere gidiyor. Seçimlere “güçlü bir parti yapısıyla gitmeyi” hedefleyen AKP ve MHP, dikkat çekecek isimlere öncelik vereceği konuşuldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli, 2023 seçimlerine “güçlü bir parti yapısıyla gitmeyi” hedefliyor. Bu nedenle Bahçeli’nin 18 Mart’ta düzenlenecek olağan kurultayında, partisinin merkez yönetim kurulunda “köklü”, başkanlık divanında ise “kısmi değişiklikler yapacağı” konuşulurken Erdoğan’ın da partisindeki değişimi öncelikle merkez karar yönetim kurulu ve merkez yönetim kurulunda yapacağı ifade ediliyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan istifa eden Berat Albayrak’ın ise “parti yönetiminde görev alabileceği” dillendiriliyor. Erdoğan’ın kabinede köklü bir değişiklik yapacağına dikkat çekiliyor. Partilerin yaklaşan kurultay süreçleri olduğuna dikkat çekilirken Erdoğan’ın kabine değişikliğinde önce, kurultayda, parti yönetiminde “köklü bir değişiklik yapmak istediği” ifade ediliyor. Kulislerde, eski başbakan Binali Yıldırım’ın “kabinede yer alabileceği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yardımcısı olacağı” konuşuluyor. KABİNEDE DEĞİŞİKLİKKabinede değişmesi beklenen isimlerden birinin de Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk olduğu kulislerde tartışılıyor. Erdoğan’ın, “uzaktan eğitimin istenilen şekilde başarılı olamaması” gibi nedenlerle “Milli Eğitim Bakanlığı’nda bir değişikliğe gideceği” belirtiliyor. Bununla birlikte Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın da “bakanlıktan azlinin isteneceği” iddia ediliyor.  Ancak Koca’nın “salgın dönemindeki çalışmaları nedeniyle Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’nda görevlendirilebileceği de ileri sürülüyor. Öte yandan yeni kabinede “Meclis içinden isimlerin ağırlıklı olarak yer alacağına” dikkat çekiliyor. Buna gerekçe olarak “milletvekilleri ile bakanlıklar arasındaki iletişimin güçlendirilmek” olduğu gösteriliyor.   Selda Güneysu

Cumhurbaşkanıbir kez daha yatırım,üretim, istihdam ve ihracat temelinde büyüme vaat etti

Cumhurbaşkanı bir kez daha yatırım, üretim, istihdam ve ihracat temelinde büyüme vaat etti Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladığı ekonomik reform paketinde esnafa vergi muafiyeti, yeni başkanlık ve kurullar, kamu özel işbirliği için özel yasa gibi detaylar yer aldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, özellikle geçen kasım ayında Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifası sonrası sıkça ifade edilen “yeni ekonomik dönem” kapsamında, bir süredir merakla beklenen “Ekonomik Reform” tanıtım toplantısını dün İstanbul’da yaptı.Erdoğan ekonomik hedef ve yapısal reform konusunda bildik vurgularını bir kez daha tekrarlarken, esnafa vergi muafiyeti, yeni başkanlık, kurul ve komiteler, “18 yaş altı”nın BES’e alınması, kamu özel işbirliği (KÖİ) için yasa gibi ayrıtılar dikkat çekti. Kamuda fiyat artışlarının hedef enflasyona göre yapılacağı vurgusu ise ücretlerin baskılanmaya devam edeceğini ortaya koydu. Erdoğan’ın açıklamalarında öne çıkan vurgular şöyle: - Ekonomiyi yatırım, üretim, istihdam ve ihracat temelinde büyütmeyi, herkesin refahını artırmayı amaçlıyoruz. Türkiye’yi dünyanın 10 ekonomisinden biri haline getirmek için çalışıyoruz- Mali disiplin en temel önceliğimiz. Meclis’in bütçe hakkını genişletiyoruz. Döner sermayeli işletmelerin verimli olmayanlarını kapatacağız. Bütçe sonuçlarını kamu maliyesi raporuyla halka sunacağız.- Döviz cinsi borçların toplam borçlardaki ağırlığını düşüreceğiz. Vadeyi uzatacağız.  EMEKÇİYE KÖTÜ HABER- Basit usulde vergilendirilen 850 bin esnafı gelir vergisinden muaf tutacağız. Beyan yükümlülüğünü kaldırıyoruz. Vergi cezalarında uzlaşma kapsamı genişleyecek. 7/24 Dijital Vergi Dairesi başlayacak. - Kamu alım ihalelerinden dijital sisteme geçiyoruz. İstisnalar azalacak. Sektörel Kamu Alımı Kanunu çıkacak. KÖİ sistemi için özel kanun çıkarılacak. KİT’lerden güçlü küresel şirketler çıkarmak istiyoruz. - Enflasyonla mücadele sürecek. Üretimden tüketime fiyatları izlemek için erken uyarı sistemi kurulacak. Beklentilerin yönetilmesi önemli. Kamuda fiyat artışları gerçekleşen değil hedef enflasyona göre yapılacak. - Sorunlu kredisi olsa da yaşama şansı olan şirketleri yaşatmaya büyük önem veriyoruz. Bankacılık sistemini bu konuda teşvik ediyoruz. Halka arz kolaylaşacak. Proje finansmanı düzenlemesi olacak.İKİ ‘BAŞKANLIK’ DAHA- 18 yaş altı çocuklar bireysel emeklilik sisteminin (BES) içine alınacak. - Cari açıkla mücadele için yapısal cari açığa önemler alınacak, ihracat tabana yayılacak, sanayide yeşil dönüşüm desteklenecek. Hedef ülkelere yönelik destek programları olacak. - Cumhurbaşkanlığı bünyesinde Sağlık Endüstrileri Başkanlığı ve Yazılım ve Donanım Endüstrileri Başkanlığı kurulacak.- Yeni ilave istihdam destek modeli kurulacak. Mikro ve küçük ölçekli şirketler en çok 5 kişilik ilave istihdam için KGF kefaleti ile 24 ay vadeli 100 bin TL kredi kullanabilecek. - Yapısal reformların takibi için Cumhurbaşkanı Yardımcısı başkanlığında Ekonomi Koordinasyon Kurulu ile Hazine ve Maliye Bakanı başkanlığında Finansal İstikrar Komitesi olacak.‘ENFLASYON HEDEFLEMESİ’ YÖNTEMİNİN İFLAS BELGESİProf. Dr. Erinç Yeldan, paketi “yapısal ekonomik reform”dan ziyade, konjonktürel sorun ve güçlükleri aşmaya yönelik bir “canlandırma paketi” olarak değerlendirdi. Yeldan, şunlara dikkat çekti: - Türkiye ekonomisinin en belirgin kırılganlığını oluşturan enflasyon olgusuna karşı alınacak net bir hedefin paylaşılmamış olduğunu vurgulamamız gerekiyor. “Tek haneli enflasyon” diyerek eskimiş ve yıpranmış hedefi tekrarlamak enflasyon beklentilerini dizginlemek amacına hizmet etmiyor. Diğer bir politika unsuru olarak öne sürülen “kamunun yönettiği ve yönlendirdiği fiyatların, gerçekleşen değil hedeflenen enflasyona göre yapılacağı duyurusu, bugüne kadar asgari ücret dahil olmak üzere toplusözleşmelerde ücret beklentilerini geriletmek için kullanılan “enflasyon hedeflemesi” yönteminin iflas ettiğinin de belgesini oluşturuyor.- “KÖİ Yasası”nın daha yeni çıkarılacağının planlanması, bugüne değin 150 milyar doları aşkın maliyetler tutan KÖİ’lerin bugüne kadar yasal düzenleme altına alınmamış olması bir itiraf belgesidir.EKONOMİK REFORM DEĞİL MİKRO DÜZENLEMELEREkonomi yazarı Erdal Sağlam, hukuk reformu gibi, ekonomi reformu açıklamasının da iş dünyasında radikal önlem beklentilerini karşılamadığını belirtti. Sağlam, paketi şöyle yorumladı:- Esnafa muafiyet dışında, toplumun talepleri karşılayacak bir düzenleme bulunmuyor. - Paketin, iş dünyasının çeşitli taleplerine başlık olarak yer veren ama sorunları çözemeyecek kadar küçük idari düzenlemelere yer veren bir yapısı bulunuyor. Buna karşılık reformlara inandırıcılık kazandıracak, Kanal İstanbul gibi önceliği olmayan büyük altyapı yatırımlarının ötelenmesi, asıl israf kalemi olarak bilinen Cumhurbaşkanlığı’nın harcamalarının kısıtlanması ya da bağımsız kurumların ve ihale yasasının güçlendirilmesi gibi maddelere, beklendiği gibi, paket içinde yer verilmedi.- Yönetim ve iktisadi bakışın değişmediği, açıklanan metinle de ortaya çıktı. Belli ki bu paket yeni ekonomi yönetiminin sadece hazırlıklarını yapabildiği, bizzat Cumhurbaşkanlığı’nın paketi. cumhuriyet.com.tr

Aksaray’da yaşlıçift kafalarından vurulmuşhalde evlerindeölübulundu

Aksaray’da yaşlı çift kafalarından vurulmuş halde evlerinde ölü bulundu Aksaray’da yaşlı çift kafalarından av tüfeğiyle vurulmuş halde oturdukları müstakil evin odasında ölü olarak bulundu. Olay, Yavuz Sultan Selim Mahallesi 5202 sokakta bulunan müstakil bir evde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, komşuları Ekrem Alptekin (61), eşi Cennet Alptekin’in (60) oturduğu müstakil evden evinden silah sesleri duyan mahalle sakinleri durumu hemen 112 Acil Çağrı Merkezi'ne bildirdi. /Archive%5C2021%5C3%5C13%5C014739297--aksarayda-yasli-cift-kafalarindan-vurulmus-halde-evlerinde-olu-bulundu_2.jpgİhbar üzerine olay yerine polis ve ambulans sevk edildi. Olay yerine gelen ekipler kapıyı açamayınca olay yerine çağırılan Aksaray Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü ekipleri kapıyı kırarak içeriye girdi. Polis ve sağlık ekipleri Ekrem ve eşi Cennet Alptekin’in başlarından tüfekle vurulmuş halde odada buldu.112 Acil Yardım ekiplerinin müdahale ettiği yaşlı çiftin öldüğü belirlenirken polis ekipleri evin içine ve bölgesini şeritle kontrol altına aldı. Ardından olay yerine takviye polis ekipleri geldi. Olay Yeri İnceleme Şubesi ekipleri olay yerinde geniş çaplı incelemeler yaparken, Cumhuriyet Savcısı da incelemelerde bulundu. Yapılan incelemelerin ardından yaşlı çiftin cenazeleri otopsi yapılmak üzere Aksaray Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Morgu'na kaldırıldı. Yapılan ilk incelemelerin ardından Ekrem Alptekin psikolojik sorunlar yaşadığı öğrenildi. Şahsın önce eşi Cennet Alptekin’i tüfekle vurarak öldürdüğü, sonra da aynı tüfekle kafasına ateş ederek intihar ettiği ihtimali üzerinde duruluyor. Olayla ilgili başlatılan geniş kapsamlı soruşturma sürüyor.  İHA

BB Energy Grubu Türkiye pazarına girdi

Türkçe Haberler En Son Başlıklar BB Energy Grubu Türkiye pazarına girdi Enerji ticaret şirketi BB Energy Grup, Türkiye'de Yurt Grup ile anlaşmaya vardı. BB Energy Grubu, Türkiye LPG İthalat ve dağıtımcısı Yurt Grup ile Hatay’daki tesislerine tek tedarikçi olarak 2021 yılında yaklaşık 500 bin ton ürün getirmek üzere Ticari işbirliği anlaşmasını tamamladı.BB Energy ortaklarından Bashir Bassatne, şirketler arası işbirliğinin iki taraf için de uzun vadeli stratejik katma değer oluşturduğunu belirterek grubun Türkiye'deki faaliyetlerini daha da genişletmek için ülkede stratejik ortaklıklar yapmaya devam edeceğini söyledi./Archive/2021/3/13/013932067-filling-station-18397601920.jpgBağımsız enerji ticaret şirketi BB Energy Grup elli yılı aşkın bir süredir, petrol arıtma, lojistik, depolama ve finansman alanlarında faaliyet gösteriyor. Dubai, Londra, Singapur, Kuala Lumpur, Houston, Beyrut, Moskova ve Atina'da operasyon merkezleri bulunan grup, Türkiye'de enerji sektöründe LPG otogaz, dökme gaz, tüp gazın; ithalat ve ihracatını, toptan ve perakende satışını yapan Yurt Grup ile anlaştı. Yurt Grup Yönetim Kurulu Onursal Başkanı Abdullah Gümüş gelişerek büyüyen ticari faaliyetlerinde uluslararası bir grup ile yapmış oldukları iş birliğinin hem şirketleri hem de sektör için önemini belirtti ve “Uluslararası bir ortaklığın ülkemiz ekonomisi için de hayırlı olmasını dilerim” dedi. /Archive/2021/3/13/013954927-whatsapp-image-2021-03-10-at-19.55.37-1.jpeg cumhuriyet.com.tr

Eski Kahire büyükelçilerinden Mısır değerlendirmesi

Eski Kahire büyükelçilerinden Mısır değerlendirmesi Türkiye’nin eski Kahire büyükelçileri, Türkiye ile Mısır arasında yaklaşık 8 yıldır fiilen kopuk olan ilişkilerin normalleştirilmesi için “geç kalınmış ama olumlu bir adım” yorumu yaptı. 1995-1998 yılları arasında Kahire Büyükelçisi olan eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, “Türkiye-Mısır ilişkilerinde anahtar, Türkiye’nin elindedir. Mısır’ın Türkiye’den bir talebi yok, zaten sorunu çıkaran taraf Türkiye’ydi” dedi. Türkiye’nin 2013’te Mursi’nin devrilmesiyle Mısır’la ilişkilerini tamamen kopardığını anımsatan Yakış, “Türkiye’nin bu duruma düşmemesi lazımdı. O dönem bunu kınamak doğruydu ancak daha sonra ilişkileri düzeltmek lazımdı. Bütün dünya bunu yaptı ama Türkiye bunu yapamadı. Şimdi bu ilişki yeniden düzeltilmeye çalışılıyor, ancak maalesef bir tahribat kalacaktır” diye konuştu.‘MISIR, İHVAN ADIMI BEKLİYOR’Müslüman Kardeşler (İhvan) örgütü mensuplarının İstanbul’da koruma altında faaliyet göstermelerinin, Mısır hükümeti tarafından büyük bir sorun olarak görüldüğüne dikkat çeken Yakış şu görüşünü dile getirdi: “Türkiye, bunu makul bir seviyeye çekebilirse Mısır’dan da bir yumuşama gelebilir. Fakat bu ilişkileri bir vazo gibi düşünün, şu anda kırılmış olan parçalar bir araya getirilerek tamir edilmesi gerekiyor. Akşamdan sabaha Türk-Mısır ilişkilerinin eski haline dönmesi mümkün değildir. Ancak ne kadarı tamir edilirse o kadar iyidir. Bir hasar oldu, şimdi gecikmiş olarak o hasar düzeltilmeye çalışılıyor” ifadelerini kullandı.‘EYLEM ÖNEMLİ’Elçilerin atanması için somut gelişmeler olması gerektiğini söyleyen Yakış, “Mısır’ın, Türkiye’nin verdiği söze bakıp bugünden yarına büyükelçi atayacağını düşünmüyorum. Müslüman Kardeşler’e olan desteğe bakacaklardır, bu konuda eylem önemlidir” dedi.‘YANLIŞTAN DÖNÜLMESİ OLUMLU’2005-2009 yılları arasında Türkiye’nin Kahire Büyükelçiliği görevini üstlenen emekli büyükelçi Şafak Göktürk de “Doğrudan Ankara-Kahire arasında bir temas kurulmakta olduğu anlaşılıyor. Bu olumlu bir gelişmedir. Zaten her şeyden önce Mısır-Türkiye ilişkilerinin bu noktaya gelmemesi gerekiyordu. Mısır’da 2013’teki darbeyi, insan hakkı ihlallerini kınamakta bir sorun yoktu. Ancak bunun kayda geçirilip ilişkilerin devam ettirilmesi gerekirdi. Tüm bu sürecin muhasebesinin yapılması gerekiyor. Bugün bu yanlıştan dönülüyor ise bu olumludur” dedi.‘ÇARPAN ETKİSİ’Türkiye ve Mısır’ın, bütün Doğu Akdeniz için kilit ülkeler olduğunu vurgulayan Göktürk şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye ve Mısır’ın ilişkileri sağlam temellerde sürdüğü sürece Doğu Akdeniz’deki güvenlik ve istikrar kalıcı hale gelir. Mısır olduğu yerde duruyor, fakat biz 7 yıldan fazla süredir ortalığı boşalttık. Mısır’la sadece iyi ilişkilerin olması bile başka ülkeleri frenler. Şu anda ilişkiler bozuk olduğu için Yunanistan anlaşma imzalıyor, Birleşik Arap Emirlikleri tatbikat yapıyor. Normalde böyle şeyler olmaz. Mısır’la ilişkilerin sağlıklı tutulması, zaten bu devletlerin alanlarını sınırlar. ABD, Obama döneminden başlayarak Asya’ya ağırlık vererek Ortadoğu’daki fiziki varlığını azaltıyor. Böylesi bir dönemde Türkiye ve Mısır’ın ortak bir tutum içinde olması, iki ülkenin Doğu Akdeniz’deki etkinliği açısından çarpan etkisi yapar.”Ankara-Kahire ilişkilerinin normalleşmesi sürecinde Türkiye’de bulunan Müslüman Kardeşler yöneticileri meselesinin ilk gündem maddesi olacağına dikkat çekti. Göktürk, “Normalleşme için çok yavaş bir ilerleme olacağını düşünüyorum. Bugünden yarına bir gelişme beklememek gerekiyor. Mısır, kendisine karşı Türkiye’den kaynaklandığını düşündüğü faaliyetlerden vazgeçildiğini görmek istiyor, o noktaya gelinmiş gibi görünüyor. Bu noktaya gelinmiş olması olumludur, ancak bir anda her şeyin değişmesi zor” diye konuştu.Mısır’ın bu süreçte Yunanistan’la deniz yetki alanı anlaşması imzaladığını belirten Göktürk, “Mısır’la ilişkilerimiz bu halde olduğu için de deniz yetki alanları konusunda böyle bir tabloyla karşı karşıya kaldık” dedi.Türkiye-Mısır ilişkilerinin deniz yetki alanları konusuna sıkıştırılmaması gerektiğini kaydeden Göktürk, “İlişkilerimiz sıkıntısız devam ediyor olsaydı da Mısır’la sınırlandırma anlaşması yapmamız zordu. Çünkü Mısır, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ihtilaflara taraf olmama politikası izliyordu. Türkiye ve Yunanistan, Meis’ten kaynaklanan ihtilafı çözmeden bizimle bir anlaşma imzalamazdı. Önemli olan, bizim Doğu Akdeniz’deki sınırlandırma rejimini daha iyi etkileyebilmemizin başlıca yollardan bir tanesi Mısır’la yakın durmamızdır” ifadelerini kullandı. Hüseyin Hayatsever




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter