Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Saturday, 10.05.2024, 01:44 PM (GMT)

Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’na anayasaya göre verilmesi gereken paylarıaktarılmadı

Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu’na anayasaya göre verilmesi gereken payları aktarılmadı Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Atatürk’ün Türkiye İş Bankası hisseleri üzerinden elde edilen kârdan Türk Tarih Kurumu’na (TTK) ve Türk Dil Kurumu’na (TDK) anayasaya göre verilmesi gereken payların, 20 Mart itibarıyla Hazine’ye devredildiğini açıkladı. Durumu değerlendiren eski İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi, CHP PM üyesi Müslim Sarı, “Parayı nakit yönetimi çerçevesinde istediği gibi kullanırlarsa bu Atatürk’ün vasiyetine aykırıdır” dedi. TTK’nin ve TDK’nin en önemli gelirini, Atatürk’ün vasiyetine dayalı gelirler oluşturuyor. Atatürk’ün vasiyetnamesine göre, Türkiye İş Bankası sermaye hisselerinin Atatürk’e ait yüzde 28.09’una ilişkin kâr gelirlerinin yarısı, TTK ve TDK’ye ödeniyor. Anayasanın 134. maddesine göre de, TTK ve TDK için Atatürk’ün vasiyetnamesinde belirtilen mali gelirin, doğrudan kendilerine verilmesi gerekiyor. Ancak CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, önceki gün TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı açıklamada, Atatürk mirasından elde edilen 3.5 milyar liralık gelirin kurumlara değil Hazine’ye aktarıldığını iddia etti. İddiaya ilişkin konuşan Bakan Ersoy, gelirin Hazine’ye aktarımını doğrulayarak bu aktarımın “gelirlere el koyma” olarak algılanmaması gerektiğini savundu.‘VASİYETE AYKIRI OLABİLİR’Durumu değerlendiren eski İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi Müslim Sarı, “Atatürk’ün vasiyeti çok açık. Temettü gelirleri TTK ve TDK’ye faaliyetleri ile ilgili alanlarda kullanılmak üzere tahsis edilir. Dolayısıyla o paraların bu kurumların ukdesinde kullanılması gerekir. Anladığım kadarıyla şimdi bu paraları Hazine’de belirlenmiş bir hesaba aktaracaklar. Ardından bu hesaptan o kurumların belirlenmiş ihtiyaçları üzerine pay verecekler” dedi. Durumu bir örnek üzerinden anlatan Sarı, “Temettü geliri 300 milyon liralık bir paraysa, bunu sadece kayıt olarak Hazine’de tutuyor ve 300 milyon olarak kuruma veriyorlarsa bir problem yok. Ama bunun yerine ‘Biz bu 300 milyonu Hazine’ye aktaralım, ihtiyaca göre kurumlara verelim’ gibi bir yaklaşım varsa bu vasiyete aykırıdır. Konuyla ilgili tartışmalara bakınca da ikinci ihtimal ağırlık kazanıyor” diye konuştu. Sarı, “Parayı nakit yönetimi çerçevesinde istediği gibi kullanırlarsa bu Atatürk’ün vasiyetine aykırıdır” dedi. cumhuriyet.com.tr

ÖHD‘örgütüyeliğine’delil sayıldı

ÖHD ‘örgüt üyeliğine’ delil sayıldı “Silahlı terör örgütüne üye olma” suçunun yöneltildiği Erol’un kapatılan Özgürlükçü Hukukçular Derneği üyesi olması, HDP Gaziantep İl binasında açlık grevlerinin bitirilmesine ilişkin basın açıklamasına katılması örgüt üyeliğine delil olarak kabul edildi. Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan yaklaşık bin 400 sayfalık iddianamede toplam 30 sanık yer aldı. İki şahıs arasında geçen “avukat bulmaya” ilişkin telefon konuşmasında “Adnan” isminin anıldığı ve bu kişinin iddianamede geçen Adnan Erol olduğu belirtilerek “ÖHD üyesi olan avukatların ayarlandığı bahse konu derneğin PKK/KCK silahlı terör örgütünün avukat yapılanması gibi hareket ettiği değerlendirilmiştir” denildi. İddianamede Erol’un 26 Mayıs 2019 tarihinde Gaziantep’te bulunan HDP İl Örgütü binasına girdiğini o tarihte “açlık grevleri sona erdirilmesine” ilişkin basın açıklamasına katıldığına değinilerek “Toplantı PKK/KCK terör örgütünün gündemine ilişkin olup toplantıya katılım da terör örgütü üyeliği açısından delil olarak ele alınmıştır” denildi. Erol’un müvekkilleri ve akrabalarıyla yaptığı görüşmelere ilişkin tapeler de iddianamede yer aldı. İddinamede Erol’un PKK/KCK terör örgütünün KCK yapılanması, Gaziantep Hukuk/Yargı Sistemi ve Cezaevi Dış Koordinasyon yapılanması içerisinde eylem ve faaliyetlerde bulunduğu belirtilerek “Silahlı terör örgütüne üye olma” suçunu işlediğine dair yeterli şüphenin oluştuğu kanaatine varıldı.SİYASİ ÇALIŞMALARI VARErol’un avukatı Cem Güney ise iddianameyle savcılığın avukatlık mesleğine ne kadar uzak olduğu ortaya koyduğunu dile getirerek “Savcılık müvekkille konuşmaları kayda alıyor ve yetinmiyor ‘babamı gözaltına aldılar’ konuşmasını örgüt üyeliğine delil sayıyor. Bu bin yıllık bir meslek olan avukatlığın hiçbir şekilde anlaşılmadığını gözler önüne seriyor” dedi. Suçlamalarda müvekkilinin siyasi kimliğinin olduğunu belirten Güney, şöyle devam etti: “Ülkede devam eden toplumsal muhalefeti sindirme ve terörize etme çalışmaları bu dosyada da görülüyor. Meslektaşımızın HDP’den istifa etmeden önceki ve sonraki tüm siyasi çalışmaları terörize edilmiştir. İddianamenin meslektaşımızın siyasi faaliyetleri bölümü de örgütlenme özgürlülüğünün ihlal edildiğini açıkça ortaya koymuştur.” Zehra Özdilek

İşçilerin hem yeniüyelikleri engelleniyor hem de tehdit ediliyorlar

İşçilerin hem yeni üyelikleri engelleniyor hem de tehdit ediliyorlar Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda Türk-İş’e bağlı Tez-Koop-İş Sendikası üyelerine istifa baskısı yapıldığı ortaya çıktı. TezKoop-İş Sendikası Genel Başkanı Haydar Özdemiroğlu üyelerinin açıkça “tehdit” edildiklerini söyledi. Tez-Koop-İş Başkanı Özdemiroğlu, 696 sayılı KHK’ye uygun olarak kadroya geçirilen ancak bulunduğu işyerinin toplu iş sözleşmesine bağlı olmaksızın Yüksek Hakem Kurulu’nun belirlediği ücret ve parasal sosyal haklara endeksli olarak çalışan işçilerin, 1 Kasım itibarıyla yardımcı işkollarından işverenin asıl işkoluna aktarılması gerektiğine dikkat çekti. Ancak Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bilgisayar sisteminde son günlerde sıklıkla yaşanan ve nedeni somut biçimde açıklanamayan sorunlara bağlı olarak yüz binlerce işçinin sendika üyeliğine temel oluşturan işkolu değişikliğinin gerçekleştirilemediğine işaret eden Özdemiroğlu, bu gelişme sonucunda yüz binlerce işçinin sendika seçme özgürlüğüne ilişkin sürecin tamamlanamadığını söyledi. Özdemiroğlu, bu süreci fırsata dönüştürmek isteyen Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın kimi yöneticilerinin, Hak-İş’e bağlı sendikaya olanak yaratmak ve işçileri 35 yıldır toplusözleşme imzalayan Tez-Koop-İş’ten istifaya zorlamak için tüm illerde yoğun baskı uyguladığını vurguladı. Özdemiroğlu, şöyle devam etti: “Kimi müdürler ve yöneticiler işçilere sendikamızdan istifa etmesi için mesajlar göndererek, ‘5 saat geçti, artık istifa etmedin mi?, 2 saatin kaldı, Talimatlara uymuyor musun?, Tez-Koop-İş’ten istifa etmezsen başına geleceklerden sen sorumlusun’ gibi tehdit ve baskı uygulamaktadırlar. Sendikamız tüm baskı ve tehditleri belgeleyerek kanıt ve tanıklarıyla yasal yollara başvurmaktadır. Bu yasadışı ahlaksız davranışların hesabını adalet önünde sormakta kararlıyız.” Özdemiroğlu, işçilerin anayasal ve yasal haklarına niteliği, görevi, statüsü ne olursa olsun hiçbir kurum ve kişinin müdahale edemeyeceğini vurguladı. Gençlik ve Spor Bakanlığı yetkililerinin bu duruma son vermesini isteyen Özdemiroğlu, şunları kaydetti: “Burada Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na da çok önemli görevler düşmektedir. Bakanlığa düşen görev e-devlet üzerinden işleyen sendika üyeliği veri sisteminin çalışır durumda tutulmasını sağlamaktır. 35 yıldır Tez-Koop-İş Sendikası’nın imzaladığı toplu iş sözleşmesinin uygulandığı bir kamu kuruluşunda Hak-İş üyesi Öz Büro-İş adlı sarı sendikanın saldırılarına göz yummayacağız; buna olanak tanıyanlardan yasal yolları sonuna kadar kullanarak hesap soracağız. Bu bizim üyelerimize duyduğumuz bir görev olduğu gibi aynı zamanda onurla taşıdığımız demokratik sendikal sorumluluğumuzdur.”TARIM BAKANLIĞI’NA ‘SINAVSIZ’ İŞÇİCumhurbaşkanı kararı ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarına İşçi Alınmasında Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te değişiklik yapıldı. Değişikliğe göre bu yıl ve gelecek yıl içerisinde Tarım ve Orman Bakanlığı’nda istihdam edilmek üzere temizlik hizmetleri, tarım ve orman hizmetleri, güvenlik ve koruma hizmetleri ile bakım ve onarım hizmetleri için alınacak işçiler, sınava girmeden doğrudan noter kurasıyla belirlenecek. Başvuran işçiler arasından açık iş sayısı kadar asıl ve asıl sayı kadar da yedek aday doğrudan kura ile belirlenecek. Tarım ve Orman Bakanlığı’nca yapılacak değerlendirme sonrasında asıl adaylardan gerekli şartları taşımayanların yerine sırası ile aranan şartları taşıyan yedek adaylar işe alınacak. Yönetmelikte yapılan değişiklikle Tarım ve Orman Bakanlığı’na yapılacak işçi alımlarında KPSS devre dışı bırakılmış oldu. Tarım ve Orman Bakanlığı’na “gerekli şartları taşımayanların yerine yedek adayları işe alma hakkı” verilmesi de aslında kura ile alım yapılacağı belirtilse de dolaylı olarak yine mülakat benzeri bir uygulama olacağını ortaya koydu. Yine daha önce yönetmeliğe eklenen geçici maddeler ile Sağlık Bakanlığı ile üniversite hastanelerinde istihdam edilecek temizlik, güvenlik, bakım ve onarım personelinin sınava tabi olmadan alınmaları öngörülmüştü. Mustafa Çakır

Kıran kırana geçen ABD seçimi Trump’ın‘hile’iddiasınedeniyle mahkeme yolunda

Kıran kırana geçen ABD seçimi Trump’ın ‘hile’ iddiası nedeniyle mahkeme yolunda Gergin bir seçim oldu gerçekten. Joe Biden kazanırsa eğer, dış politikada olacak en büyük değişiklik NATO’yla ilişkilerin daha güçlendirilmesi, Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) etkin hale getirilmesi, Avrupa Birliği ile ilişkilerin düzeltilmesi nihayet İran’la yapılan ancak Trump’ın iptal ettiği anlaşmaya yeniden dönülmesi olacak. Ancak bu, ABD “iç düzeni”nin Trump sonrası “düzeleceği” anlamına gelmiyor. Ülkenin silaha düşkün, yabancıya tahammülsüz kesimleri nüfusun yüzde 30’unu oluşturuyor. Trump, ilk dönemi boyunca bunları harekete geçiren cesaret verici bir politika izledi. Kendisinden sonra kim gelirse gelsin bu hareketlilik ortadan kalkacak değil. Sağcı hiçbir ABD başkanı “beyaz olmanın öneminin” altını Trump kadar çizmedi. Beyaz olmak Trump’ın siyasi olarak kullandığı araçlardan biriydi. Kendisinden sonra gelecek sağcı başkanlara bu konuda kullanacakları bir alan bırakmış oldu. Artık hiçbir sağcı başkan, hele oy getirdiğini gördüğü ırkçı saldırılar yapmaktan çekinmeyecek, Hispanikleri, Asyalıları, Müslümanları hedef alabilecek. Çünkü yüzde 30 ile ona eklemlenecek olan “yüzer oylar”ın ülkede seçim kazandırdığını görmüş oldular.‘BELİRLEYİCİ KAOS’Artık ABD sosyal yaşamında “kaos” belirleyici bir kavram olacak. Çünkü Trump sonrası sağcı ABD başkanları toplumu bir arada tutma gerekçesi olarak kaosa işaret edecekler hep. Trump bunun en berbat örneğini vermişti, işine de yaramıştı bu. Siyah ABD vatandaşlarının katledilmesine yönelik öfkeleri “düzen bozuculuğa” dönüştürmede ustaca taktikler geliştirdi. Bundan sonraki her benzeri çıkış “toplumsal bir itiraz” olarak değil, “düzen bozucu kaos” olarak nitelendirilecek. Toplumsal zenginlikten pay alamayanlara, bunun suçlusunun seçkinler/ zenginler olmadığını, kendisine oy veren yoksulların gözünün içine baka baka söyleyen bir başkan oldu Trump. Bunu kendisinden sonraki sağcı başkanlar da artık rahatlıkla dile getirebilecek. Trump’ın dayandığı seçmen profili sanayiciler, orta halli emekliler, küçük işletme sahipleri, hatta orta sınıf siyahlardandı. Tüm bunlara kendi refahlarının tehlikede olduğunu, bu tehlikenin yabancılara, azınlıklara verilen imtiyazlar ile ABD dışında yapılan (çoğu askeri) harcamalardan kaynaklandığını söyledi. Trump, bu seçimleri kaybetse bile daha sonraki olası sağcı başkanlar Trump’ın bu yönelimine sahip çıkmaya devam edecek. Trump’ın ilk dönemi boyunca ırkçı örgütler daha da görünür oldu. Prouds Boys’lar açık açık silahları ile gösteri yaptılar, ırkçı örgüt Ku Klux Klan paravan yapılarla da “siyaset” yapabildi öncekinden daha fazla. Buna rağmen Trump kaybederse eğer, bu, “refahlarının eksilmesinin” nedenlerinin yoksullar, yabancılar olduğuna inandırdığı orta sınıfın, Trump’tan bu tespitlere rağmen, çözümde pasif kaldığı için desteğini çektiği anlamına gelir. Bu kesimlerin birdenbire “demokrat”a dönüştükleri anlamına değil. Yani, diyelim ki Biden kazandı, iç politikada Trump’ın tahribatlarını gidermede başarısız olacağı kesin gibi. Trump’ın adeta “görünmez” yardımcıları var; zamansız bir ölüm işine geldi örneğin, liberal Ruth Bader Ginsburg’un beklenmedik ölümü üzerine Yüksek Mahkeme’ye son derece muhafazakâr Amy Coney Barrett’i atayarak, Biden’ın kimi Trump dönemi uygulamalarının iptali için başvuru yapması halinde olumlu sonuç almasının önüne geçmiş oldu. Trump kazanırsa ne olur? İç politikada “kaos” teorisine daha da sıkı sarılarak bir dört yıl daha yöneteceği ABD’yi “geleneksel muhafazakâr” çizgiden “aşırı muhafazakâr”, giderek aşırı sağcı bir yörüngeye oturtur. Bunun için elinde Çin’le ticaret, Rusya’yla coğrafyalarda etkinlik savaşları ile Avrupa kıtasından ABD lehine siyasi olarak kopuş stratejisi gibi harika gerekçeleri var. Mustafa K Erdemol

ITUC ve ETUC, 3 konfederasyona destek mesajıgönderdi

ITUC ve ETUC, 3 konfederasyona destek mesajı gönderdi 200 milyon üyeli ITUC Genel Sekreteri Sharon Burrow ve 45 milyon üyeli ETUC Genel Sekreteri Luca Visentini, Türk-İş, Hak-İş ve DİSK’e gönderdikleri mesajda, Avrupa ve dünyadaki sendikaların bu tasarıya karşı çıkan işçilerin yanında olduğu vurgularak, “Hükümeti sendikalarla istişare yapmaya, insana yakışır ve güvenli istihdamı teşvik etmek için en etkili mekanizma olarak işçi haklarını ve toplu pazarlığı zayıflatmayan, aksine geliştiren gerçek bir koruma paketi hazırlamaya çağırıyoruz. ILO, AB dahil olmak üzere ilgili bütün uluslararası mekanizmalarını devreye sokarak faaliyetlerinizi desteklemeye hazırız. Torba yasanın geri çekilmesini talep eden sendikaların yanındayız” denildi. Mustafa Çakır

Hazine BakanıAlbayrak harekete geçmek için‘çok olağanüstübir durum’bekliyor

Hazine Bakanı Albayrak harekete geçmek için ‘çok olağanüstü bir durum’ bekliyor Dolar/TL Merkez Bankası’ndan (TCMB) yeni sıkılaştırma adımlarının periyodik Para Politikası Kurulu toplantısını beklemeden gelecebileceği beklentileriyle önceki akşam 8.40 liraya kadar geriledikten sonra, dün ABD seçim sonuçlarına ilişkin küresel fiyatlamalara paralel sert dalgalandı. Gerçekten de dün Trump’ın seçim sonrası ilk konuşmasında kazandığını vurgulaması sonrası dolar/TL yönünü aşağı çevirirken, Trump’ın rakibi Biden’ın bazı kritik eyaletini almasının açıklanmasıyla yönünü yine yukarı çevirdi.MERKEZ DE BEKLİYORDolar kuru gün içinde 8.41-8.53 lira arasında dalgalandı. Ayrıca Bloomberg verilerine göre, TL’nin yıl başından bu yana değer kaybı yüzde 30’u aştı ve dünyada ilk sırada yer aldı. Buna karşın AKP’li milletvekillerine sunum yapan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, çok olağanüstü bir durum olmadıkça döviz kuruna müdahale edilmeyeceği mesajı verdiği öğrenildi. Borsa İstanbul’da (BİST) ise Trump’ın kazanacağı beklentisi hâkim oldu. ABD’de yargı sürecinde bulunan Halkbank’ın hisseleri yüzde 7’ye kadar değer kazanırken, BİST 100 Endeksi günü yüzde 1.47 artışla kapattı. InvestAZ Araştırma Müdürü Yusuf Topçu, “Yabancı sermayenin daha fazla reel getiri talep ettiği ortamda” TCMB’nin politika faizini değiştirmemesini ABD seçimlerinin sonucuna göre yol haritası çizmek olarak yorumlarken, şu vurguyu da yaptı: “Olası Biden zaferinde TCMB’nin yapmak durumunda kalacağı faiz artışı konuşulan miktarın çok daha üzerinde olmak durumunda kalır.” Ancak Topçu’ya göre, Trump yeniden kazanırsa TL varlıklar üzerindeki baskı azalacak.REK TARİHİ DİPTETürkiye’nin fiyat düzeyinin ticaret yaptığı ülkelerin fiyat düzeylerine göre değişimini gösteren TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru endeksi (REK) ise geçen ay 60.66 ile tarihi düşük seviyeye geriledi.SPK MANİPÜLATÖR PEŞİNDESermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, özellikle yerli yatırımcıların borsaya artan ilgisini kendi çıkarları için kullanmaya çalışan manipülatörlerle çok ciddi şekilde mücadele ettiklerini belirterek vatandaşların da bu tuzaklara düşmemek için uyarılara kulak vermesi gerektiğini söyledi. Denetimler çerçevesinde 104 gerçek ve tüzelkişiye 80.6 milyon TL idari para cezası kesildiğini açıklayan Taşkesenlioğlu, yatırımcılara da şöyle seslendi: “Kapalı gruplardaki yönlendirmelere göre hep birlikte hareket edip bilmeden manipülasyon suçuna ortak olunmamalı.” Öte yandan geçen ay 121 bin 814 kişi artan Borsa İstanbul’daki yerli gerçek yatırımcı sayısı 1 milyon 874 bin 395’e ulaştı. Yabancılardaki azalma ise sürüyor. cumhuriyet.com.tr

Otel odasından düşen 17 yaşındaki Gamze Açar’ınşüpheliölümüyle ilgili 3 tutuklama

Otel odasından düşen 17 yaşındaki Gamze Açar’ın şüpheli ölümüyle ilgili 3 tutuklama Şüpheli ölüme ilişkin gözaltına alınan 5 şüpheliden 3’ü tutuklanırken, 2 şüpheli ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ankara’da annesiyle yaşayan Gamze Açar, iş görüşmesi için gittiği bir otelin 5. katından şüpheli bir şekilde düşerek yaşamını yitirdi. Açar, önceki gün memleketi Antalya’nın Aksu ilçesinde toprağa verildi. Baba Ferhat Açar, “Bu iş planlı bir cinayet” dedi. Açar’ın kuzeni Ahmet Yılmaz ise şunları dile getirdi: “Annesine maddi destek olmak istiyordu. O yüzden yarı zamanlı işlerde çalışırdı. Kızılcahamam’da bir otelde iş görüşmesinin yapılacağı söylenmiş. Gamze, otele gittiğinde onu 5 kişi karşılamış. Bundan sonra ne oldu bilmiyoruz. Sabah saat 08.45’te Gamze’nin düştüğü ortaya çıkmış. Bu olay intihar değil, cinayet. Gamze’nin hayalleri vardı, hayat doluydu.” Olaya ilişkin gözaltına alınan ve Kızılcahamam Adliyesi’ne sevk edilen şüphelilerden R.D, M.D. ve M.E.D. tutuklanırken 2 şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Şüphelilerden M.D.’nin ifadesinde bir başka odada bulunduğunu söyleyerek, “Odadan gelen gürültüler duydum. Ama odaya gelip baktığımda anormal bir şey yoktu” dediği, R.D’nin ise Gamze Açar’ın uyuşturucu krizine girdiğini iddia ettiği öğrenildi. Kübra Köklü

Dünyayısaran pandemi ve kısıtlamanın sanata yansıması

Dünyayı saran pandemi ve kısıtlamanın sanata yansıması Özgün dans projesi “Mücbir Sebep” bugün saat 20.00’de Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu’nda sahnelenecek. CRR Sanat Yönetmeni Cem Mansur’un önerisiyle Zeynep Tanbay’ın koreografisini yapıp sahneye koyduğu modern dans, salgın sürecinde zihinlerimizi meşgul eden iki konuyu bir araya getiriyor. Birincisi sahne sanatlarının temelinde olan işitsel, görsel ve bedensel temasın pandemi sürecinin getirdiği kısıtlamalarla sahnede nasıl yeniden kurulabileceği, diğeri süresinden koltuk sayısına salondaki tüm yeni düzenleme dolayısıyla sahne ile seyirci arasındaki temasın nasıl olacağı üzerine arayışlar. Beethoven ve izolasyon Zeynep Tanbay bütün dünyada yaşanan bu yeniden yaratılış sürecini, 2013’te Borusan Kültür Sanat’ın Beethoven Festivali’ne yeni eser siparişiyle davet ettiği eseri “Symbiosis” i de yeniden yaratarak anlatıyor. Symbiosis’te Borusan Quartet’in seslendirdiği müziği bu kez Mehmet Yasemin ve Eylül Umay Taç (keman) Öykü Koçoğlu (viyola), Gözde Yaşar (çello)’dan oluşan Lepidus Ensemble seslendiriyor. Canlı müzik eşliğinde dört bölümden oluşan Mücbir Sebep ekrana yansıtılan Symbiosis ekibine bir gönderme ile başlıyor. İlk önce sahnede dörtlüyü dinliyoruz ardından müzik eşliğinde dört kadın, dört erkek dansçı; Evrim Akyay, Suzan Alev, Nil Batırbaygil, Gizem Bilgen, Can Gökdoğan, Melih Kıraç, Serhat Kural ve Gül Yılmazer’in dokunup dokunmama arasında gidip gelen içsel yolculuğunu izliyoruz.MÜZİĞİN VE DANSIN, İKİ AYRI PERFORMANSITanbay’ın en eski dansçılarından Evrim Akyay süreci şöyle değerlendiriyor: “Pandemi gibi ne zaman biteceği belli olmayan bir süreçte, herkesin kendini nasıl koruyacağını bir şekilde öğrenmesiyle aktif olarak dans ediyor olmak bir şans. Bugün 2013’te keyifle yaptığımız pek de sahneleme imkânı bulamadığımız bir işi farklı ve yeniden yaratılan bir konsept altında çalışmak, kapanmışlıktan çıkmak, içimizde biriken enerjiyi boşaltmak hepimize iyi geldi. Burada birbirini etkileyerek bütünleşen müziğin ve dansın, iki ayrı performansın, güzel bir birlikteliği var. Sorun yaşamıyoruz.” İlk kez sahneye CRR’de çıkan, Tanbay’ın başka projelerinde de dans etmiş olan Gül Yılmazer ise “Dört beş ay eve kapandıktan sonra sahnede olmak ilk önce beni endişelendirdi. Kısıtlama nedeniyle ilk önce dörtlü provalar yaptık. Yaratıcı ekibinde olduğum Symbiosis’te on iki dansçı idik, bir arada çalışıyor, birbirimize dokunuyorduk. Dolayısıyla Mücbir Sebep bambaşka bir konsept” diyor. İlk defa modern dansa eşlik eden topluluğun kurucusu Öykü Koçoğlu da “Sahnede çalmayı özlemiştik. Mücbir Sebep çok güzel bir proje. Bu koreografi müzik üzerine çıkarıldığından müzikle dans çok uyumlu. Tempo yüksek. Zeynep Hanım’ın profesyonelliğine, pozitifliğine hayran kaldık. Her şey aksamadan işliyor. Herkesi motive ediyor” diyerek hem sahnede Beethoven çalmak hem de bu projede yer almaktan duydukları mutluluğu ifade etti. Gülçin Gülan

İki elim kanda da olsa flamenko kaçmaz!

İki elim kanda da olsa flamenko kaçmaz! İki bin kişilik salon, zaten bir koltuk boş bırak hesabıyla yarı yarıya inmiş, onun da yarısı ancak dolu. Ve Chano Dominquez, Flamenko Dörtlüsü ile kalkmış İspanya’dan gelmiş, salonu görüyor tabii, konserin bitiminde seyircilere kırık İngilizcesiyle teşekkür ediyor orada olduğumuz için ve “Tiyatroya gelmeye devam edin, buna ihtiyacımız var!” diyor. Gözlerim doluyor. Hepimiz iki arada bir derede kaldık. Pandemiden kaçmak için evde izole olmak ve temastan kaçınmakla işimizi, sosyal hayatımızı devam ettirmek arasında! Biz sosyal hayatımızı devam ettirmezsek sanat nasıl yaşayacak? Yeni normal koşullardan memnunum. Bir saat konser bana yetiyor. Chano Dominquez, piyanosunu caz ve flamenco’yla karıştırıp çalıyor hem de şahane çalıyor. Miles Davis melodilerine flamenko tadı katıyor ve Grammy adayı albümü Flamenco Sketches’den bir parça çalarken dansçısı Daniel Navarro solo dans ediyor! Siyah pantolon ve yelek giymiş, siyah kravat takmış. Saçlarından ter damlatana kadar tıkırdatıyor topuklarını. Zaten benim için flamenko, topukla çalınan müzik demek! Kollar yılan gibi kıvrılıyor, bel önde, sırt geriye yaslanıyor. Vokalde tam bir çingene, bir bağırıyor, yerimden zıplıyorum, yanık yanık söylüyor şarkılarını, neden bu kadar dertli acaba? Piyano ile New York’ta cazbara giderken solo ile Endülüs’teyiz! Bateri ise klasik caz. Ruhumuz sakinleşti, depremin ve koronanın tedirginliğine müzik çok iyi geldi. Diğer pek çok kurumun aksine Cemal Reşit Rey’in kasım programında epey bir yabancı sanatçı grup var. Yerliler de göz dolduruyor. Konser saatleri 18 ve 20, konser süreleri bir saat. HES kodu ve ateş ölçümü yapılıyor. Müzik ruhun gıdası. Pandemiye de iyi geliyor! Yazgülü Aldoğan

Bunalımlıgünlere ilaçgibi Türk sinemasından romantik komedi

Bunalımlı günlere ilaç gibi Türk sinemasından romantik komedi Hafta sonu seyirci ile buluşacak olan “Son Şaka” filminin galası oyuncularının da katılımıyla gerçekleşti. Yönetmenliğini M. Erkam Bülbül’ün yaptığı ve senaryosunu Fatih Mutlu’nun yazdığı filmde, gerçekte de radyocu olan Serdar Gökalp, Ege Kökenli, Gökay Müftüoğlu, Hikmet Körmükçü oynuyor. Radyo programcısı ve şakaları ile ünlenen Serdar Gökalp( Serdar), sevgilisi Ayşen’e (Ege Kökenli) öyle bir evlilik teklifi yapar ki şaka, şakalar yaratır. Ayşen’e evlilik teklifinin unutulmaz olmasını isteyen ve akıl oyunları düzenleyen Serdar’ın şakası bakalım ne gibi sonuçlara yol açacak? Sonu sürprizli bu komedi filmi hafta sonu gülümsemek için iyi bir seçenek!‘BANA ŞAKA YAPTILAR!’Pandemi ve İzmir depremi nedeniyle sıkıntılı günlerden geçtiğimize vurgu yapan Serdar Gökalp: “Her sabah uyanınca can sıkıcı haberler alıyoruz. Her gece yatarken o haberlere bakıyoruz. Dileğim; böylesi doğal afetlerin sadece ülkemizden değil, dünyamızdan uzak olması. İzmir’de kaybettiğimiz tüm canlar için Allah’tan rahmet diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun. Ekip olarak tek beklentimiz, böyle bir dönemde insanların 1.5 saat tebessüm etmesini sağlamak. Bizim için mutluluk sebebi budur” diyor. Ünlü radyocuya sette arkadaşları da şaka yapmış: “Ben telefon şakalarıyla tanınan bir adamım ve bana şaka yaptılar. Üstelik yedim! Neden? Çünkü hepsi oyuncu! Bu kadronun içerisinde oyuncu olmayan bir tek benim. Yaptıkları şakanın detaylarını anlatmayayım, çünkü henüz yayımlanmadı. Yakında yayımlanacak.”‘SANATSIZ KALAN BİR TOPLUM ÇÖLLEŞİR’Usta oyuncu Kemal Başar da “Böyle bir dönemde bir filmin vizyona giriyor olması çok önemli. Bu filmin yapımcısını takdir etmek gerek, çünkü sinema sanatına borcunu ödüyor. Hepimiz sanatsız kalan bir toplumun çölleşeceğini düşünerek bugün buradayız. Ve çok iyi bir işin içinde olduğumuzu biliyoruz” diyor.‘TAŞIN ALTINA ELİMİZİ KOYMALIYIZ’Oyuncu Bülent Alkış da pandemi sürecinin sinema sektörüne olan olumsuz etkilerine dikkat çekti: Tiyatro ve sinema sektörünün ayakta kalması, bu tür girişimlerin olması gerekiyor. Taşın altına elimizi koymalı, cesaretli olmalıyız. Bu sektörün ayakta kalması için önemli bir adım olarak görüyorum filmimizi. Seyirciyle de buluştuğumuz takdirde hepimiz için güzel olacak.” Arıza dizisinin oyuncularından İzmirli Gökay Müftüoğlu ise depremden etkilenmiş, “20 sene Bornova’da yaşadım. Depremde yıkılan binalar benim oturduğum evin yanında, o yüzden çok etkilendim. Film ekibi uyumluydu, iyi bir iş yaptığımızı düşünüyorum. Pandemi süresince yönetmenimiz dahil sahnelerimiz dışında hepimiz maske ile çalıştık. Ben filmde Yusuf karakterini oynuyorum. Serdar’ın da en yakın arkadaşıyım. Ama kız arkadaşının çalıştığı şirkette çalışıyorum. İkisi arasında köprüyüm” diyor. Film cuma günü vizyona giriyor. Emel Seçen

‘Tanıtestleri piyasanın insafına bırakıldı’

‘Tanı testleri piyasanın insafına bırakıldı’ Covid-19 testleri, Sağlık Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş 334 tanı laboratuvarında yapılıyor. Salgının başlangıç döneminde uygulanan algoritma ile yurttaşların test yaptırabilmesinin zorlaştırıldığını anımsatan Dr. Ergün Demir ve Dr. Güray Kılıç, “Bu nedenle kamu sağlık kurumlarında test yaptıramayan vatandaşların panik halinde yöneldiği özel sağlık kuruluşlarında test için fahiş fiyat talep edilmiştir. Sağlık Bakanlığı yurtdışına çıkışta talep edilen PCR testi için vatandaşlara gönderdiği IBAN numarasına ödeme yapmasını istemiştir. Bu şekilde tanı testleri piyasanın insafına bırakılarak test borsası oluşmuştur. Tanı testlerinin piyasanın insafına bırakılması, denetlenmemesi sonucu birçok laboratuvar ve sağlık kuruluşu Covid-19 test işlemlerini gelir kapısı haline getirerek kontrolsüz ve uygunsuz işlem yapabilmektedir” dedi. PCR testleri ile ilgili tartışmalar sürüyor. “Covid-19 testlerinde durum kontrolden çıktı mı” diye soran Demir ve Kılıç, koronavirüste tanı koymanın ve enfekte kişileri saptayarak filyasyon ve izolasyon yapabilmenin ancak PCR testi ile mümkün olduğunu anımsattı.VIP TARİFEDemir ve Kılıç, denetim olmadığı için merdiven altına inen test borsası işlemlerini “Yurtdışına çıkacak vatandaşlar ile hatırlı kişilere yapılan testler için yüksek fiyat tarifeli VIP hizmeti sunulması, kayıt dışı işçi çalıştıran sanayi bölgelerinde ise fabrika ve işletmelerde toplu olarak piyasaya göre biraz daha ucuz PCR testleri ile birlikte antijen-antikor testleri yapılması, testi pozitif çıkan vatandaşların kayıtlarının Sağlık Bakanlığı sistemine kaydedilmemesi, yurtdışına çıkacakların PCR test sonuçlarını pozitiften negatife değiştirilmesi, sahte test raporu düzenlenmesi şeklinde yürütülmektedir” olarak sıraladı. Sibel Bahçetepe

F.Bahce’de 11 bilmecesi

F.Bahce’de 11 bilmecesi F.Bahçe’nin yıldız oyuncusu Perotti sakatlığı nedeniyle bir süre formadan uzak kalmıştı. Teknik direktör hazır gördüğü futbolcusuna Antalyaspor maçında şans verdi. Perotti’nin nasıl bir performans sergileyeceğini merak ediyordum. Bir de arkadaşlarıyla ilk kez bir arada oynayacaktı. İzledikten sonra şu yargıya vardım, Erol Bulut onbirini oluştururken çok zorlanıyordu, şimdi işi daha fazla zorlaştı. Perotti’siz takım asla olmaz. Arjantinli bu takımda banko oynar. Hoca kimi kulübeye gönderir bilemiyorum. F.Bahçe’de forma savaşı önümüzdeki haftalarda çok daha fazla kızışacak gibi görünüyor.TOLGA CİĞERCİ KAYIPSezon başında Erol Bulut’un birçok hazırlık maçında yer verdiği ve sözleşmesi 1 yıl daha uzatılan Tolga Ciğerci kayıplara karıştı. Çaykur Rizespor ve Hatayspor maçlarında 11’de yer alan Ciğerci, Göztepe, Trabzonspor ve Antalya mücadelelerinde ise kadroda olmasına rağmen hiç süre bulamadı. Sarı-Lacivertliler, Konyaspor maçı için Maraton Alt, Fenerium Alt, Spor Toto ve Migros tribünlerinden sınırlı sayıda tribün locası bileti satışa çıkaracak. Bu arada Fenerbahçe’nin aylık 500-600 bin TL gelir elde ettiği Youtube kanalında abone sayısı şu ana kadar 1 milyon 687 bine ulaştı. Hilmi Türkay




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter