Aile hekimleri 5’er dakika arayla aşı olmaz, 20 dakika gerek diyor
Sağlık Bakanlığı Randevu Sistemi olan Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden 5 dakika arayla Covid aşılaması randevularının oluşturulmasına aile hekimlerinden tepki geldi. Aile hekimleri, aşı aralıklarının 20 dakika olması gerektiğini vurguladı.
Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM) Sağlık Bakanlığı Randevu Sistemi olan Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden önce 5; sonra ise 10’ar dakika arayla Covid aşılaması randevularının oluşturulduğu belirtildi. Ancak bazı yerlerde halen 5 dakikada bir randevu verildiği ortaya çıktı. Bu hafta 65 yaş ve üzeri yurttaşların aşılanacağını, ASM’lerde yoğunluk olacağını söyleyen aile hekimleri, “Sağlık Bakanlığı ne yaptığını bilmiyor. Sistem çökmüş durumda. Aile hekimlerinin bilgisi olmadan, uygulanması imkânsız olan bu aşılama programı birçok sıkıntıya yol açacak†dediler.İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi, aile hekimi Dr. Recep Koç “Bakanlık kendi kendine bir randevu sistemi ayarlamış, günlük ortalama her aile hekimine 36 korona aşısı için randevu vermişler. Kimi yerlere de aynı dakikalarda iki randevu verilmiş, kimine 5 dakikada bir kimine 10 dakikada bir randevu verilmiş. İlginç olan vatandaş randevusunu almış. Pazartesi (bugün) öğleden sonra benim 20 randevum var Covid aşısı için†dedi. Koç “Aşılar için 15-20 dakika merkezde bekletme zorunluluğumuz var. Hastalar randevu var diye 10-15 dakika erken geliyorlar, aşıdan sonra da 15 dakika daha oturtacağız. Aile sağlığı merkezlerinin mekân sorunları da var. TTB olarak şunu söylüyoruz: Programı ve organizasyonunu biz yapalım veya bakanlıkla birlikte planlayalım. Mutantların çıktığı bir dönemde bu kadar kişiyi ASM’lere yığmak cinayettir†diye konuştu. İstanbul Aile Hekimliği Derneği Yönetim Kurulu, her aşılanan kişi için 20 dakika gerektiğini belirterek “Hekimlerin normal muayene randevuları, bebek aşı, gebe aşı ve izlemleri de mevcutken aşılama açıldı. Şu an aşılama yapılan grup 65 yaş üstü olduğundan, bu 210 kişinin yanında hasta yakınları da olacak, en az 420 kişi ASM’ye giriş yapacak. Çok fazla yoğunluk meydana gelecek†dedi.
Sibel Bahçetepe
360 milyon TL’ye bitirilmek üzere ihale edilen hat için 825 milyon TL ödendi
Ulaştırma Bakanlığı’nın Arifiye-Karasu demiryolu projesi dudak uçuklattı. İki yılda 360 milyon liraya bitirilmek üzere ihale edilen demiryolu için 8 yılda 825 milyon lira ödendi. Sadece yüzde 23’ü tamamlandı. Dünyanın 3 milyon dolara mal ettiği bir kilometrelik yol 17.5 milyon dolara mal oldu.
CHP Genel BaÅŸkan Yardımcısı Ahmet Akın; 2010’da 25 ayın sonunda bitirilmek üzere 360 milyon liraya ihale edilen Arifiye-Karasu demiryolu projesinin 8 yılda sadece yüzde 23’ünün tamamlanabildiÄŸini, firmaya 73 milyon lira yerine 825 milyon TL ödeme yapıldığını kaydetti.Akın, hattın bir kilometresi, için maliyetin ortalama kura göre 17.5 milyon dolara ulaÅŸtığını belirterek, “Dünya genelinde kilometre maliyeti en fazla 3 milyon dolar. Burada ortalamanın 6 kat üzerinde maliyet var. Her kilometrede 14.5 milyon dolar israf edilmiş†dedi.CHP’li Akın; Kasım 2010’dan bu yana yapımı yılan hikâyesine dönen Arifiye-Karasu demiryolu hattıyla ilgili ihale ve sonrasındaki sürecin yurttaşın parasının nasıl harcandığının göstergesi olduÄŸunu vurguladı. Akın, çıkan anlaÅŸmazlıklar üzerine hatla ilgili konunun yargıya taşındığını anımsatarak, ÅŸunları söyledi:“2012 ile 2018 arasında 11 ayrı deÄŸiÅŸik hakediÅŸ kapsamında firmaya toplam 825 milyon 138 bin 153 lira ödeme yapıldı. Hattın fiziki olarak yüzde 23’ünün tamamlanabildiÄŸi belirlenirken; buna göre 73 kilometre uzunluÄŸundaki hattın 16.8 kilometre uzunluÄŸundaki bölümüne 2018’de ödenen bedelin 825 milyon TL olduÄŸu Sayıştay tarafından da belirlendi.â€â€˜BAKANLIK YALANLADI’Akın, konuyla ilgili soru önergesine yanıt veren UlaÅŸtırma Bakanlığı’nın söz konusu hatla ilgili fazla ödeme yapılmadığını savunduÄŸunu kaydederek, “UlaÅŸtırma Bakanlığı; Sayıştay’ın tespitlerini yalanladı†dedi. UlaÅŸtırma ve Altyapı Bakanlığı’nın firmaya 11 hakediÅŸ kapsamında ödediÄŸi toplam 825 milyon lira tutarındaki bedelin; 7 yılın ortalama döviz kuru ve tamamlanan fiziki çalışma oranına göre ele alındığında israfın boyutunun günyüzüne çıktığını dile getiren Akın, yıllardır bitmeyen hatla ilgili yaptıkları hesaplamaların israfın gerçek boyutunu ortaya koyduÄŸunu söyledi.‘HANGÄ°SÄ°NE Ä°NANALIM?’Akın, UlaÅŸtırma ve Altyapı Bakanlığı’nın söz konusu hatla ilgili fazla ödeme yapıldığını tespit eden Sayıştay’ı yalanladığına da dikkat çekerek, “73 kilometre uzunluÄŸundaki hat için belirlenen tutar 360 milyon lira. Hattın yüzde 23’ü tamamlandığı için ödenmesi gereken tutar 73 milyon lira olmalıydı. Ancak bakanlık 8 yılda 825 milyon lira ödemiÅŸ. Bu durum, Sayıştay tarafından da tespit edildi. 752 milyon lira fazladan ödenmiÅŸ. Ancak UlaÅŸtırma ve Altyapı Bakanlığı konuyla ilgili soru önergemize verdiÄŸi yanıtta böyle bir ödeme yaptığını kabul etmiyor. Bakanlık, Sayıştay’ı yalanlıyor. Biz hangisine inanalım? Kim doÄŸru söylüyor†görüşünü dile getirdi.
Erdem Sevgi
“Pandemi ve Çocuk†kitabı yayımlan CHP pandemide çocukların sorunlarına dikkat çekti
CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’nca hazırlanan “Pandemi ve Çocuk†kitabı yayımlandı. CHP’li Gülizar Biçer Karaca, salgın sürecinde çocukların özgürlükten yoksun bırakıldığına dikkat çekerek, “Kitap ile çocukların içinde bulunduğu duruma yönelik farkındalığı yükseltmeyi amaçlıyoruz†dedi.
CHP Ä°nsan Haklarından Sorumlu Genel BaÅŸkan Yardımcılığı, 20 Kasım 2020’de, Genel BaÅŸkan Kemal KılıçdaroÄŸlu, çocuk hakları alanında çalışan 26 sivil toplum örgütü, platform temsilcileri ve bağımsız uzmanların katılımıyla gerçekleÅŸtirilen çevrimiçi toplantıda görüşülen konuları, “Pandemi ve Çocuk†adlı kitap ile yayın haline getirdi. Kitabın sunuÅŸunu yazan KılıçdaroÄŸlu, “Çocukların yetiÅŸkinler tarafından yaratılan krizlerin maÄŸdurları olmasını istemiyoruz. YetiÅŸkinlerin tahakkümüyle örselenmiÅŸ çocuklar yerine mutlu, özgür, güçlenmiÅŸ-güçlendirilmiÅŸ, saÄŸlıklı çocuklar ve bu çocukların yer aldığı eÅŸit bir toplum hayal ediyoruz†ifadelerini kullandı.CHP’li Gülizar Biçer Karaca, “Pandemi ve Çocuk†kitabında yetiÅŸkinler tarafından yaratılan bir dünyada çocuk olarak yaÅŸamanın zorluklarına ve CHP’nin hak temelli çocuk politikasına dair tespit ve öneriler yer aldığını kaydetti. Karaca, “EÄŸitime eriÅŸim engellerinden depreme, saÄŸlık hakkından engelli çocuklara, çocuk işçiliÄŸinden dezavantajlı gruplara, fırsat eÅŸitsizliÄŸinden cezaevlerindeki çocuklara, haklarından yoksun bırakılan çocukların yaÅŸadıkları sorunlar ve alınması gereken önlemler sıralanıyor. Bütüncül bir çocuk politikasının ÅŸart olduÄŸunu dikkat çekiyoruz†deÄŸerlendirmesini yaptı.‘DEVLET ÇOCUKLARA BAKIÅžINI DEĞİŞTÄ°RMELİ’CHP’nin “Pandemi ve Çocuk†kitabında yer alan bazı tespitler ise şöyle: “Çocuklar, haklarının öznesi olarak görülmediÄŸi için hakları ilk olarak gasp edilen grup olmuÅŸtur. Bu hak gaspı, ‘çocukları koruyoruz’ mitine dayanmaktadır. Pandeminin ilk aylarındaki bilinmezliÄŸi ile virüsün yayılma ve saÄŸlığı tehdit etme olasılıklarına karşı bugün bilgimiz aynı deÄŸildir. Pandemi sürecinde devletin gözettiÄŸi çocuk politikası derhal deÄŸiÅŸtirilmelidir. Genelgelerle nüfusun 3’te birinden fazlasını oluÅŸturan 18 yaÅŸ altı bireylerin temel hak ve özgürlükleri kısıtlanmıştır. EÄŸitim; kapalı ortamdaki çocuk sayısını, hijyen koÅŸullarını, öğretmenlerin ulaşım baÅŸta olmak üzere planlamalarının yapılarak yaÅŸ grupları dikkate alarak planlanmalıdır.â€
Erdem Sevgi
Bağışlanan arazideki okulu ahıra dönüştüren AKP, şimdi de villa yapacak
Kayseri’de 981 bin 560 metrekarelik kamu arazisinin konut arazisine çevrilmesi önerisi, AKP ve MHP’lilerin oylarıyla kabul edildi. CHP’li Özer tepki gösterdi.
Kayseri BüyükÅŸehir Belediyesi’nin ÅŸubat ayı meclis toplantısında, bölge halkının “Tarım Meslek Lisesi†yapılması için devlete bağışladığı arazinin, villa yapımı için imara açılmasına karar verildi. Karara tepki gösteren CHP Kayseri Ä°l BaÅŸkanı Ãœmit Özer, “Vatandaşın tarımsal eÄŸitim için verdiÄŸi bu araziler yine yandaÅŸlara peÅŸkeÅŸ çekilecek†dedi.Kayseri BüyükÅŸehir Belediyesi’nin (KBB), son meclis toplantısında, 1960’lı yıllarda Tarım Meslek Lisesi yapılması için, bölgenin köylüleri tarafından bağışlanan Kocasinan ilçesine baÄŸlı GüneÅŸli bölgesindeki 981 bin 560 metrekare alanlı kamu arazisinin konut arazisine çevrilmesi önerildi. CHP ve Ä°YÄ° Partili meclis üyelerinin itirazına karşın teklif AKP ve MHP’lilerin oylarıyla kabul edildi. Söz konusu araziye 700 villa yapımının planlandığı öğrenildi.‘FETÖ’CÃœ AHIR YAPTI’Arazinin imara açılmaması için uzun süredir mücadele eden CHP’li Özer, 1960 yılına dayananan okul projesini ve arazinin hikâyesini Cumhuriyet’e anlattı. Özer, “1960 yılında Ziraat Teknik Okulu yapılması için 94 yurttaÅŸ yaklaşık 1 milyon metrekarelik arazisini bağışlarken, arazisi olmayan vatandaÅŸlar da nakit bağışı yaptı. Kısa sürede okul faaliyete geçti ve öğrenciler hem teorik hem de pratik eÄŸitim aldı. 1984’te anlaşılmaz bir ÅŸekilde eÄŸitim öğretime son verilirken, okul binası ve arazisi de kaderine terk edildi. 2008’de ise dönemin AKP il BaÅŸkanı Ömer Dengiz’in de içinde bulunduÄŸu bir grup AKP’liye kiralandı. Dengiz ve arkadaÅŸları Ziraat Teknik Okulu’nun yerine ahır yaptı. 15 Temmuz sonrasında ise Ömer Dengiz FETÖ’den yargılanınca bu arazi yeniden devlete geçti. Sonrasında ise bu alan CumhurbaÅŸkanlığı Kararnamesi ile Kentsel Dönüşüm ve GeliÅŸim Proje alanı ilan edildi. Åžimdi de Kayseri BüyükÅŸehir Belediyesi bir zamanlar Ziraat Teknisyeni yetiÅŸtiren okulun bulunduÄŸu arazide villa yapmak için harekete geçti. AKP’nin bu villa sevdasını anlamakta zorluk çekmiyoruz. Çünkü onlar için her ÅŸey gösteriÅŸ, her ÅŸey rant†diye konuÅŸtu.‘PEÅžKEÅž ÇEKÄ°LECEK’Özer sözlerine şöyle devam etti: “Geçen yıl Talas ilçesinde de kapalı ihale usulü ile 221 adet villa parselinin tanesi AKP’liler tarafından 100 bin liraya satın alındı. Villa parsellerini satın alan AKP’liler daha sonra bu parselleri 300 bin liradan satılığa çıkarttı. Burada da aynı ÅŸekilde ÅŸimdi vatandaşın tarımsal eÄŸitim için verdiÄŸi bu araziler yine yandaÅŸlara peÅŸkeÅŸ çekilecek. Buraya 700 villa yapılacak ve belediye para kazanacakmış. Tarımda ülkemizi ithalata mahkûm edenlerin tek düşündüğü tek ÅŸey beton rantı. Özellikle pandemi döneminde gıda güvenliÄŸinin önemi bir kez daha ortaya çıkmışken, AKP’liler villa peÅŸinde, rant peÅŸinde koÅŸmaya devam ediyor.â€
Kübra Köklü
Muhtarlarla görüşen CHP’li Gamze Taşcıer, ‘fakirlik belgesi’ alanlardaki artışa dikkat çekti
CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, muhtarlarla görüşmelerinde ‘fakirlik belgesi’ alan yurttaşların arttığını belirtti.
CHP Ankara Milletvekili Gamze TaÅŸcıer, son aylarda birçok il ve ilçedeki çok sayıda muhtarla görüştüğünü belirterek “Hepsinin ortak söylemi ‘fakirlik belgesi’ alan vatandaÅŸların sayısında büyük bir artış olduÄŸu yönünde. Geçen yıla kıyasla belge için baÅŸvuranların sayısı en az iki kat artmış durumda. Ãœlkeyi idare edenler gündemi deÄŸiÅŸtirmeye çabasında ama halkın tek bir gündemi yoksulluk†dedi.CHP’li TaÅŸcıer, yaptığı yazılı açıklamada ÅŸu deÄŸerlendirmelerde bulundu:“Türkiye’nin içinde bulunduÄŸu derin ekonomik kriz, fakirlik belgesine olan talebi ciddi boyutta artırdı. Muhtarlarla görüşmelerimde talebin çokluÄŸundan dolayı kaç kiÅŸinin belge aldığının verisini tutamadıklarını ama kimi yerde iki kat, kimi yerlerde çok daha fazla arttığını ifade ediyorlar. Bu da iÅŸsizliÄŸin, yoksulluÄŸun ve açlığın ne derece arttığının bir baÅŸka göstergesidir. Daha önce geçinebilen yüz binlerce insan bugün yardıma muhtaç hale gelmiÅŸ durumda. Türkiye’nin bundan daha önemli bir gündemi yoktur ve olamaz da.â€â€˜SARAY ALAY EDÄ°YOR’‘Saray alay ediyor’“Türkiye’de giderek artan bir intihar dalgasının bulunduÄŸuna†da dikkat çeken TaÅŸcıer, “Ekonomik sıkıntılar nedeniyle sadece son bir haftada çok sayıda intihar vakası gerçekleÅŸti. Kartepe Belediye Meclisi üyemiz Tugay Adak’ı da maalesef intihar sonucu kaybetmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz. Yine Kocaeli’nde 25 yaşında bir inÅŸaat işçisi intihar etti. Ä°stanbul Zeytinburnu’nda 1.5 yaşındaki çocuÄŸu olan bir anne baba birlikte intihar etti. Toplumda derin bir kriz var ve giderek büyüyor. Devleti yöneten Saray iktidarı ise krizin varlığına dair inanmayıp vatandaşın aklıyla alay eder gibi yeni çılgın projeler uyduruyor†görüşünü dile getirdi.
cumhuriyet.com.tr
CHP heyetinden Boğaziçi Üniversitesi’nin tutuklu öğrencilerine ziyaret
CHP’den bir heyet, tutuklu Boğaziçi öğrencilerini ziyaret etti. Bazı öğrenciler ailelerinin AKP’li ve MHP’li olduğunu söyledi. Annesinin AKP Sarıyer Kadın Kolları Başkanı olduğunu açıklayan Doğu Demirtaş, “Bizi hedef gösteren, ‘terörist’ diyen Soylu, benimle nasıl helalleşecek†dedi.
CHP heyeti, AKP’li Melih Bulu’nun BoÄŸaziçi Ãœniversitesi’ne rektör olarak atanmasına karşı baÅŸlattıkları eylemde tutuklanan öğrencileri cezaevinde ziyaret etti. Heyetin ziyarete iliÅŸkin hazırladığı raporda, öğrencilerin görüşlerine yer verildi. Tutuklu öğrencilerin görüşleri raporda şöyle anlatıldı:Tutuklu öğrenci DoÄŸu DemirtaÅŸ, ailesinin AKP’li olduÄŸunu belirterek “Annem Gamze DemirtaÅŸ, AK Parti’nin Sarıyer Kadın Kolları Ä°lçe BaÅŸkanı. Bir ülkede bir bakan sürekli insanları hedef gösterirse, öğrencilere ‘sapkın’ derse, ‘Teröristleri içeri aldık’ derse, savcılar nasıl özgür karar verecek? Onlar da kendilerini baskı altına hissediyor, tutuklamaması gereken kiÅŸileri tutuklamak zorunda hissediyor. Süleyman Soylu, benimle nasıl helalleÅŸecek? Bu kadar öğrenciyle ve aileleriyle ne kadar helalleÅŸecek†diye sordu. Tutuklu öğrenci Åžilan Delipalta da ÅŸunları dile getirdi: “Soylu ve Altun, ‘terör örgütü irtibatlı olduÄŸumuzu’ söylüyor. Savcı, ‘2911 sayılı yasaya muhalefet’ diyor. Hâkim ona göre tutuklamış, savcının iddia etmediÄŸi, hâkimin de karar vermediÄŸi bir örgüt üyeliÄŸine Soylu ve Altun nasıl karar veriyor? Bu canımızı çok sıktı, bunun peÅŸini bırakmayacağız.â€â€˜AÄ°LEM ÇOK ÅžAÅžIRDI’Serbest bırakılan Beyza BuldaÄŸ ise “Ailem AK Partili, iktidarın bu yüzüyle sabahın 05.00’inde karşılaÅŸmalarından dolayı çok ÅŸaşırdılar, endiÅŸelendiler. Beni halkı kin ve düşmanlığa sevkten tutukladılar. Aslında TCK 214/3’ten suçladılar ancak bundan tutuklama olmayacağı için son anda TCK 214/1’e çevirdiler. Yani ‘tutuklayın’ talimatı gelmiÅŸ, son anda maddeyi talimata uydurdular†diye konuÅŸtu. Tutuklu öğrenci Selahattin Can UÄŸuzeÅŸ de “Babam iyi bir MHP’liydi, ÅŸimdi Ä°YÄ° Partili. Biz rektöre karşı sergi yaptık. Hukuksuz tutuklamayla gözdağı veremezler†dedi.ANAYASAL HAK...Heyet adına yapılan ortak açıklamada ise “BoÄŸaziçi Ãœniversitesi’ne atanan rektöre karşı çıktıkları için anayasal hakkını kullanan öğrencilerin, gençlerin yürütme temsilcileri tarafından ‘terör örgütü üyesi’ ilan edildiÄŸi bir süreci yaşıyoruz. CHP olarak orantısız polis ÅŸiddetini teÅŸhir etmeye ve haksız tutuklamalara karşı çıkmaya devam edeceÄŸiz. Sözü olanın sözünü söylemekten çekinmeyeceÄŸi, protestonun hak olduÄŸunun yeniden hatırlandığı, haksız tutuklamaların son bulduÄŸu bir düzeni inÅŸa etmek istiyoruz†denildi.ALMANYA’DA EYLEM, OXFORD’DAN DESTEKAKP’li Melih Bulu’nun BoÄŸaziçi Ãœniversitesi Rektörlüğü’ne atanmasına karşı BoÄŸaziçililerin baÅŸlattığı eylemlere Almanya’dan ve Oxford Ãœniversitesi’nden destek geldi. Aralarında Sol Parti Ãœniversite Grubu, YeÅŸiller Partisi Gençler BirliÄŸi, Young Struggle, Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DÄ°DF) üyeleri olduÄŸu belirtilen bir grup, Almanya’nın Schwenningen ÅŸehrinde toplandı. BoÄŸaziçi direniÅŸine destek vermek için “AÅŸağı bakmayacağız†pankartı açan eylemciler, yayımladıkları videoda “BoÄŸaziçi Ãœniversitesi’ni yürekten destekliyorum çünkü bilimin özgür olması gerektiÄŸine inanıyorum†ifadelerine yer verdi. Oxford Ãœniversitesi’nden akademisyenler ise BoÄŸaziçi Ãœniversitesi’nin Türkiye ve dünya akademisi açısından önemine dikkat çekerken siyasi rejim kontrolü altına giren üniversitelerin anlamını yitireceÄŸine vurgu yaptı.
Erdem Sevgi
Polatlı Duatepe Devlet Hastanesi, yeni hastane yapılınca kaderine terk edildi
Ankara Polatlı’da yer alan Duatepe Devlet Hastanesi, kaderine terk edildi. CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, “Hastane, uzun yıllar hizmet verdikten sonra yeni hastanenin yapılmasıyla 2017 yılında taşındı ve atıl durumda bırakıldı. Şimdi her yeri yıkılmış, sökülmüş metruk bir halde†dedi.
Polatlı Duatepe Devlet Hastanesi, terk edildiği günden bu yana enkaza dönüştü. Kapıları sökülen hastanenin camları da paramparça oldu. Tavanındaki kaplamaları bile sökülen hastanenin duvarlarına da resimler çizilmiş. Hastanede incelemelerde bulunan Levent Gök, izlenimlerini Cumhuriyet’e anlattı. Gök, “hastanenin çok ağır bir depremden çıkmış ya da tepesine bomba atılmış gibi perişan bir halde bulunduğuna†dikkat çekerek “Her yeri yıkılmış, sökülmüş, metruk bir halde. 4 yıldır bomboş duran bu hastane binası ve eklentileri, çevre açısından da ciddi bir rahatsızlık oluşturmaya başladı. Çünkü metruk halde bulununca, burayı uyuşturucu bağımlıları kullanmaya başlamış†dedi.BAKAN CEVAP VERMEDİKonuyu ilk günden bu yana takip ettiğini ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdiğini de anımsatan Gök, önergesine hiçbir yanıt alamadığına da dikkat çekti.Ortada ciddi bir kamu zararı olduğunu vurgulayan Gök, “Yurttaşların vergisiyle yapılan ve son derece büyük bir yerleşkeye sahip olan bu bina neden bu kadar sahipsiz bırakıldı? Devletin milyonlarca lira zarara uğradığını görüyoruz. Bir hastane elbette taşınabilir ama geride kalan kamu binasının mutlaka bir başka alanda değerlendirilmesi gerekir. Binanın böylesi metruk halde bırakılması ve adeta yıkılmasını bekler hale gelmek son derece üzücüdür†ifadelerini kullandı. Kalan eşyaların da çalındığını belirten Gök, “İçindeki elektrik tellerinden demirlerine kadar ne varsa alınıp götürülmüş. Taş üstünde taş kalmamış, hastane talan edilmiş. Devlet, ‘Tasarruf edeceğiz’ derken kullanılmaya hazır bir binanın bu şekilde metruk hale getirilmesinin affedilir bin yanı yok†diye konuştu. Ankara’da şehir hastanesinin açılmasıyla boşaltılan hastaneler olduğuna da dikkat çeken Gök, “Ankara Şehir Hastanesi’ne nakledildiği için kapatılan hastanelerin de bu hale gelmesinden endişe duyuyoruz†ifadelerini kullandı.
Sarp SaÄŸkal
Doktoru tacizle suçlayan kadın 4 yıl sonra, tam da 8 Mart’ta yeniden muayene olacak
Taciz davasında adli tıp elinde olaya dair raporu olmasına rağmen taciz maduru Ç.A'dan yeniden muayene istedi.
İstanbul’da bir hastanenin genel cerrahi bölümünde doktorluk yapan A.A’ya, muayene ettiği hastası Ç.A’ya cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla hem asliye hem de ağır ceza mahkemesinde dava açıldı. Adli tıp raporu alınmasına karşın mahkeme 4 yıl sonra yine adli tıp raporu istedi. Mahkemeye itiraz eden Ç.A. ve avukatının talebi, kabul edilmesine rağmen geçen günlerde görülen duruşmada mahkeme yine adli tıp raporu istedi. Avukat Ekin Başak Kaynakçı, “Müvekkilim 8 Mart’ta muayeneye çağırılıyor. Aynı şeyler defalarca yaşatılıyor. Müvekkilim 4 ayrı yere zaten beyan vermişti†dedi.İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden duruşma ile ilgili bilgi veren Kaynakçı, “Mevcut bir rapor verken olayın yaşanmasından yıllar sonra ısrarla rapor istenmesini mantıklı bulmuyoruz. 4 yıl içinde müvekkilimin hayatı değişti. Şu an çok üzgün ‘Bana tekrar tekrar bu olayı hatırlatıyorlar’ diyor. Müvekkilim Emniyet’te, adli tıpta, savcılıkta, mahkemede beyanda bulundu. 4 kere ifade verdi ve hepsi tutarlı. İkinci kez adli tıp raporu istemek yerine bu beyanların tutarlılığına bakılması gerekiyordu. Hastane yönetimine daha önce de 3 ayrı kadın A.A. tarafından taciz edildiği iddiasıyla şikâyette bulundu. Bu zaten çok önemli kanaat getirici bir durum†dedi.Müvekkilinin 8 Mart’ta mecburen muayeneye gideceğini dile getiren Kaynakçı, “Umarım adalete olan güvenimizi sarsacak bir rapor yazılmaz†ifadelerini kullandı. Sanık A.A. ise istismar iddialarını kabul etmedi.
Zehra Özdilek
Gazeteci Murat Ağırel'e Melih Gökçek'i soruyoruz
Neden Murat Ağırel? 2008’de Ergenekon davasında gözaltına alındı, 11 yıl yargılandı, beraat etti. 2020 Martı’nda şehitlere şehadet dilediği sosyal medya paylaşımı nedeniyle yedi ay tutuklu kaldı. TGC’nin “Yılın Gazetecisi†seçtiği, Şaki ve Sarmal adlı iki kitabı bulunan Ağırel, yolsuzluk ve usulsüzlük dosyalarını araştırıyor. Uzun zamandır Melih Gökçek üzerinde çalışan Ağırel’in yeni kitabı Parsel Parsel, yarın okuyucusuyla buluşuyor. ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın Gökçek dosyalarını açmasıyla aynı zamana gelince, bize de sormak kaldı.
- EÄŸer Gökçek itirafçı olursa FETÖ’nün siyasi ayağı baÅŸlamak zorunda kalacak. Gökçek yargılanırsa “17-25 Aralık ve öncesi†kuralı da çöker. Bu yüzden de bir el sürekli Gökçek’e dokunulmasının önüne geçiyor. - Erenköy Cemaati’ne baÄŸlı Muradiye Vakfı ile uzun yıllardır birlikte yürüyor. FETÖ’yü zaten biliyoruz. Öte yandan Nurcuların diÄŸer kollarıyla da iyi geçinmiÅŸ hep. Anlayacağınız “çıkar†tarikatına baÄŸlı kendisi… - Ankapark için ihaleler yapılmaya baÅŸlanmadan önce bir sürü ÅŸirket Yenimahalle’deki aynı adreslerde kuruluyor. Kurulduktan sonra da milyonlarca liralık ihaleleri almaya baÅŸlıyorlar. Åžirketlerin ortakları yine aynı isimler. - CumhurbaÅŸkanı gitti bu tür ihale oyunlarının döndüğü Ankapark’ın -sırf Gökçek’i kurtarmak için- açılışını yaptı. Fakat yine de yetmedi, parkın olduÄŸu alanda çürümüş oyuncakların arasında ÅŸimdi in cin top oynuyor. - Melih Gökçek basının her zaman ilgi alanındaki siyasetçilerden biri oldu. GeçmiÅŸte Emin ÇölaÅŸan, UÄŸur Dündar ve ÅŸimdi sen. Melih Gökçek kitabı yapmak zor mu? Ne kadar zamandır üzerinde çalışıyorsun? Kaleme aldığın her bilginin belgesi var mı? Hiç kolay olmadı. Son iki senedir bu iÅŸ üzerine yoÄŸun bir çalışma içindeyim. Özellikle Melih Gökçek istifa ettirildikten sonra araÅŸtırmalarımı yoÄŸunlaÅŸtırdım. 31 Mart yerel seçimlerinden sonra bu iÅŸ üzerine iyice düştüm. Fakat ben cezaevine girince biraz yavaÅŸladı. Burada da avukatlarım, eÅŸim ve kitabın editörlüğünü yapan gazeteci dostum Mert Taşçılar’ın yardımlarıyla birçok belgeye ulaÅŸma imkânım oldu. Çıkınca binlerce sayfalık belgeyle uÄŸraÅŸtım. “Her bilginin belgesi var mı†diye soruyorsun ya bildiklerimi yazsam iki bin sayfa olurdu bu kitap. Sadece belgeleyebildiklerimi yazdım. Belgesiz bir cümle bırakmadım. Melih Gökçek’in peÅŸine düşme nedenim ise 1994’ten bu yana Ankara’da kurduÄŸu düzen. Gökçek derebeyi, Ankara halkı ise onun köleleriymiÅŸ gibi bir idare kurmuÅŸ. - BaÅŸlayalım… Eski CIA Türkiye Ä°stasyon Åžefi Ruzi Nazar’ın yakın dostu Aydın Yalçın liderliÄŸinde Hür Düşünce Kulübü kuruluyor. Gökçek de ilk yönetim kurulunda…  O dönemde biliyorsunuz ABD emperyalizmin “yeÅŸil kuÅŸak†projesinin Türkiye üzerinde yoÄŸunlaÅŸtığı koÅŸullar vardı. Gökçek de yeÅŸil kuÅŸak projesinin çocuklarından biri. Anadolu’nun kıyıda köşede kalmış çocuklarını bugünlerin siyasi figürleri haline getirmeye ta o dönemde baÅŸladılar. Gökçek de bunlardan biriydi. Bugünkü kiÅŸiliÄŸini o dönem katıldığı Hür Düşünce Kulübü gibi siyasi hareketlerde oluÅŸturmuÅŸtu. - Ä°lk skandal bir genelev patronu kadınla patlıyor, anlatır mısın? 25 Mart 1984’te yapılan yerel seçimlerde yüzde 41.5 oy alan ANAP, birinci parti konumunu korudu. Bu seçimlere, 6 Kasım 1983 seçimlerine katılmasına izin verilmeyen partiler de katıldı. 28 Eylül 1986’da yapılan ara seçimlerde, ANAP önemli bir gerilemeyle oyların ancak yüzde 32.1’ini alabildi. Bu sırada gazeteleri süsleyen ilginç bir olay yaÅŸandı. Ankara Keçiören Gecekondu ve Sosyal Konutlar Müdürü Musa Toprak, evine yaptırdığı ek inÅŸaatın yıkılmamasını saÄŸlamak üzere Mürüvvet Bozkurt adlı genelev patronundan rüşvet aldığı iddiasıyla yargıç karşısına çıktı. Yani Gökçek’in adamı rüşvet iddiasıyla karşı karşıyaydı. AltındaÄŸ, 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruÅŸmada hakkındaki suçlamayı reddetti. Toprak, genelev patronunun parayı kendisine zorla vermek istediÄŸini öne sürdü. “Kadını odamdan kovdum, ama çıkarken parayı bir dosyanın içine gizlice koymuş†dedi. Genelev patronu Mürüvvet Bozkurt ise Toprak’ın kendisinden sürekli olarak para istediÄŸini, sonunda dayanamayıp durumu Keçiören Belediye BaÅŸkanı Melih Gökçek’e bildirdiÄŸini belirtti. Ä°ÅŸin tuhafı daha sonra genelev patronu Bozkurt, o sırada kullanılan numaralı paraları da Belediye BaÅŸkanı’ndan aldığını söyleyince nasıl bir dönme dolap döndüğü ortaya çıktı. Bu paraları Gökçek genelev patronuna neden verdi, nasıl verdi, tabii bilinmiyor. - Sanırım bu bilgiyi pek çok kiÅŸi hatırlamayacak ve hatta hiç bilmeyen de çoktur. Gökçek, bir dönem Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun başında... Kurumun yurtlarından 29 çocuÄŸun bir ÅŸebeke tarafından yurtdışına satıldığı iddia ediliyor.Ãœstü örtülen skandallardan bir tanesi de bu. Gökçek, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun başındayken, kurumun yurtlarından 29 çocuÄŸun bir ÅŸebeke tarafından yurtdışına satıldığı ortaya çıktı. Gökçek, soruÅŸturma açıldığını bir hafta içinde sonuçlanacağını olayın hukuki kılıfına uydurularak gerçekleÅŸtirildiÄŸini belirterek bu çocukların nasıl geri alınabileceÄŸinin araÅŸtırıldığını söyledi. Yani olayı kabul etti. Olayı bir gönüllü annenin baÅŸvurusu üzerine saptadıklarını, çocukların verildiÄŸi ailelere iliÅŸkin ellerinde Fransa’da bazı adreslerin bulunduÄŸunu aktardı. Bir süre sonra olay unutturuldu. O dönemde bu iÅŸin peÅŸinden giden kimse de olmuyor. Çünkü Gökçek ÅŸimdiki kadar göz önünde biri deÄŸil. Zaten gel zaman git zaman bu iÅŸten de ceza almadan kurtuluyor. Bu konuda çok kiÅŸiye ulaÅŸtım aslında. Anlattıkları inanılır gibi deÄŸildi. Bir soruÅŸturma açılması durumunda, bu kiÅŸilerin anlatacakları olayları aydınlatacak. Ancak ÅŸu aÅŸamada yazılmasını istemediler. - Aynı kurumda 6-18 yaÅŸ grubundaki çocukları imamların eÄŸitmesiyle ilgili uygulamayı da kendisi mi baÅŸlattı? Gökçek’in genel tavrı bu. Her dönem dini bir propaganda aracı olarak kullanmaktan çekinmiyor. Çocuklara dini eÄŸitim verilmesinin önünü açıyor. Bunu da çevresine duyura duyura yapıyor ki kendi çevresinden geri dönüşü olumlu olsun istiyor. Böyle böyle yükseliyor. SHP İçel Milletvekili Fikri SaÄŸlar TBMM’ye BaÅŸbakan’ın açıklaması istemiyle bir önerge verdi. Önergede, “Devlet brifingi için hazırlanan Türkiye’deki saÄŸ-sol ve dinci örgütlerle ilgili dokümanlarda eski Keçiören Belediye BaÅŸkanı, halen Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürü Melih Gökçek’in 12 Eylül öncesinde Atatürk düşmanlığı ve ÅŸeriat yandaÅŸlığı yapan yasadışı ‘Mücadele BirliÄŸi’ örgütünün beÅŸ kurucusundan biri olduÄŸu öne sürülmüştür†ifadeleri kullanıldı. Bu, Gökçek hakkında o güne kadarki en ciddi iddiaydı… SaÄŸlar, BaÅŸbakan’ın, gizli belgelerin doÄŸru olup olmadığını açıklamasını istedi ve ÅŸeriatçı bir insanın nasıl genel müdürlük makamına getirildiÄŸini sordu. Suçlanan Melih Gökçek ise kendisinin o dönemde sadece “Hür Düşünce Kulübüâ€nün baÅŸkanlığını yaptığını “Mücadele BirliÄŸiâ€nin ise “sadece sempatizan†olduÄŸunu söyleyince taÅŸlar yerinden oynadı. - “Şeriatçı müdür†diye manÅŸetler atılıyor. Åžeriatçı mı Melih Gökçek, nasıl bir aileden geliyor? Şeriatçı mı onu bilemem ama o yıllarda ÅŸeriatçı gibi gözükmeye çalıştığı kesin. Aile yapısı ise ilginç. 20 Ekim 1948’de Ankara Keçiören’de doÄŸdu. Aslen Åžanlıurfa Halfetili olan babası avukat Ahmet Gökçek Adalet Partisi’nin Gaziantep il baÅŸkanıydı. Annesi ise Kosova, Prizrenli ev hanımı. Avukat babası, koyu bir Fenerbahçeli olduÄŸu için oÄŸluna dönemin ünlü futbolcularından Melih’in adını koydu. Üç çocuklu bir ailenin en büyük çocuÄŸu olan Melih Gökçek, beÅŸ yaşına kadar Ankara’da yaÅŸadı. Daha sonra lise ve üniversite hayatında siyasi faaliyetlerle tanıştı ve o faaliyetler bugünlere kadar geldi. Yedek subaylığını Kıbrıs Güzelyurt’ta yapan Gökçek, askerlik dönüşü ticaret hayatına atıldı. FotoÄŸrafçılık yaptı, market iÅŸletti ve daha sonra yumurta toptancılığına baÅŸladı. Bunları nasıl bir karakterle karşı karşıyayız görmek için anlatıyorum. - Osmanlıspor ile ilgili tartışmalar malum. Ama bu onun kurduÄŸu ilk futbol takımı deÄŸil. Futbola merakı nereden geliyor? Gökçek’in spor merakı da tamamen çıkar odaklı. Ta Çocuk Esirgeme Kurumu’nun başına geldiÄŸinde bu tavır kendisini belli ediyor. Bugün olduÄŸu gibi o gün de politik olarak sporla uÄŸraÅŸmayı seviyordu. SHP Ankara Milletvekili EÅŸref Erdem, o dönemde verdiÄŸi soru önergesinde dikkat çeken bir iddiayı gündeme getirdi. Gökçek, kurumun başına gelir gelmez akrabalarını yerleÅŸtirmeye baÅŸlamıştı. Gökçek’in baÅŸkanlığını yaptığı Keçiörengücü Spor Kulübü’nden 18 kiÅŸinin öğretmen ve yardımcı hizmetler görevlisi olarak Yenimahalle 50. yıl YetiÅŸtirme Yurdu’na yerleÅŸtirildiÄŸini savunan Erdem, bu kiÅŸilerin kurumda çalışmadan “çalışıyor†gösterildiklerinin doÄŸru olup olmadığını sordu. Daha sonradan bunu doÄŸrulayan bir hamle yaptı. Milletvekiliyken, TBMM çatısı altında makam odasında bile baÅŸkanı olduÄŸu Keçiörengücü Kulübü’ne 5 amatör futbolcu transfer anlaÅŸmasının imza törenini yaptırması olay olmuÅŸtu. Futbola merakı da burada baÅŸladı. Siyasi olarak kullanabildiÄŸi her ÅŸeyi kullandı. Ankaraspor serüveni var. OÄŸlu Ahmet Gökçek’in Ankaraspor, Ankaragücü ve sonrasında Osmanlıspor serüvenleri var. Melih Gökçek, Fenerbahçe, GençlerbirliÄŸi baÅŸkanlığı hayallerini hep kurmuÅŸ ve dillendirmiÅŸ ancak baÅŸaramamış - Melih Gökçek, yuhalattığı Mesut Yılmaz ANAP’ın başına geçince, rotayı Refah Partisi’ne kırmıştı. Ama o gün enteresan bir ÅŸey yaÅŸanıyor, eÅŸi telefonda aÄŸlıyor, sonra? Yapılan ANAP kongresinde Mesut Yılmaz ile Yıldırım Akbulut yarıştı. Tabiri caizse Gökçek yine yanlış ata oynadı. Bu yarışta Gökçek, tavrını Akbulut’tan yana koydu. Akbulut seçimleri kaybetti. Ãœstelik kongrede Mesut Yılmaz’ı yuhalattı. Ardından Mesut Yılmaz hem genel baÅŸkan hem de baÅŸbakan olunca, Melih Gökçek’i Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü görevinden alarak tarihi bir kırılmaya da neden oldu. Refah Partisi’ne de böyle geçti. Ama geçiÅŸi sırasında STAR TV’nin Ankara Temsilcisi Orhan UÄŸuroÄŸlu’nu eÅŸi Nevin Gökçek aradı. Nevin Hanım, “Melih’i kandırdılar, Refah Partisi’nden milletvekili adayı yapacaklarmış, evden az önce aldılar, Keçiören Refah Partisi Ä°lçe BaÅŸkanlığı’nda kaydını yapacaklarmış. Orhan, ancak sen engellersin. Lütfen araç telefonundan ara, engelle†dedi bir çırpıda sürekli aÄŸlayarak. Gökçek, “Mesut beni ve muhafazakâr isimleri milletvekili yapmayacak. Beni aday gösterecek Refah Partisi’ne geçeceÄŸim çünkü milletvekili olmak istiyorum†dedi. Geçti ve istediÄŸi de oldu. Tam o sıralarda Turgut Özal “Söyle o dangalak istifa etmesin†dese de Mesut Yılmaz’ın kesin tavrı ile karşılaşınca, ANAP kariyeri sonlandı. - Sonrasında yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle hakkında soruÅŸturmalar baÅŸladı. En dikkat çekicileri hangisiydi? Gökçek, baÅŸarıdan beslenmek yerine baÅŸarısızlıktan besleniyordu. Ne kadar baÅŸarısız olursa siyasi basamakları o kadar hızlı tırmandı. MilletvekilliÄŸi iki yıl üç ay sürmüştü. Çiller, Gökçek hakkındaki iddiaları ciddi gördü ve soruÅŸturma izni verdi. SoruÅŸturma dosyalarında Gökçek’in Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürü olduÄŸu dönemde, sahte teklif mektuplarına dayanarak ihale verdiÄŸi, firmaya çıkar saÄŸlamak için kurum yurtlarında bulunan çocuk sayısının üç katı kadar ayakkabı aldığı ve bayan kuaförlerine ÅŸenlik organizasyonları yaptırdığı yer aldı. Sonradan anlaşılıyor ki meÄŸer gerçek iÅŸi kadın kuaförlüğü olan AvcıoÄŸlu Organizasyon’un sahipleri kuruluÅŸlarını, o dönemki parayla 288 milyon lira tutarındaki ihaleyi almadan günler önce tamamlamış. Åžirket de zaten Gökçek’in yönettiÄŸi Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu için yaptığı iÅŸler dışında hiçbir faaliyette bulunmadı. Galeri Fatih Firması’nın kazandığı bazı ihalelerde verilen teklif mektuplarındaki daktilo ve el yazısının aynı olduÄŸu görüldü. Durum Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Laboratuvarı’nca da onaylandı.  - Kadın kuaförüne ÅŸenlik iÅŸini biraz açar mısın? Tansu Çiller’in baÅŸlattığı soruÅŸturmalardan biri buydu. AvcıoÄŸlu Organizasyon Taahhüt ve Ticaret Åžirketi tarafından 28 AÄŸustos 1990’da Yozgat’ta bir “Zafer ÅženliÄŸi†düzenleniyor. Yozgat’taki ÅŸenlik için o dönemin parasıyla milyonlarca liralık ödeme yapıldığı iddia ediliyor. Gökçek ise “Yozgat, o dönemde benim baÄŸlı bulunduÄŸum devlet bakanımız Cemil Çiçek’in memleketiydi. Bu nedenle, orada 30 AÄŸustos dolayısıyla bir zafer ÅŸenliÄŸi düzenlemeyi ben önerdim†diyor. Gökçek, Yozgat ilinin, sadece bakanın seçim bölgesi olması nedeniyle, propagandaya yönelik olup olmadığına iliÅŸkin soruya da “Neden olsun, bir Anadolu kentidir ve bakanın memleketidir, ben önerdim†diye karşılık veriyor. Sonradan anlaşılıyor ki meÄŸer gerçek iÅŸi kadın kuaförlüğü olan AvcıoÄŸlu Organizasyon’un sahipleri kuruluÅŸlarını, o dönemki parayla 288 milyon lira tutarındaki ihaleyi almadan günler önce tamamlamış. Åžirket de zaten Gökçek’in yönettiÄŸi Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu için yaptığı iÅŸler dışında hiçbir faaliyette bulunmamış. Gökçek’in yıllarca yaptığı yöneticiliÄŸin tavrı bu. Ä°haleler “yabancıya†hiç gitmemiÅŸ. - Ä°ddialara deÄŸindin ama onca iddia zamanaşımı nedeniyle düşmüştü..  Aynen, Gökçek hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis isteniyordu. EÄŸer dava sonuçlanmış olsaydı Gökçek memuriyetten süreli ya da temelli yoksun bırakılacaktı. Hatırlarsanız 1999 yılında “Telekulak Çetesi†operasyonu vardı. Dört mülkiye müfettiÅŸi, Ankara Emniyeti’nin sekizinci katında oluÅŸturulan dinleme merkezinde 963 kiÅŸinin yasadışı dinlendiÄŸini belgelemiÅŸti. Dinlenenler arasında CumhurbaÅŸkanı Demirel ile BaÅŸbakan Ecevit de bulunuyordu. SoruÅŸturma öyle geniÅŸledi ki Susurluk’u aratmayacak boyutlara ulaÅŸmıştı. Operasyon kapsamında aranan fakat firari olan Cengiz Çelik’in, Melih Gökçek soruÅŸturmasını yürüten savcıya tuzak giriÅŸimi, bakışları bu kez Fazilet Partisi baÄŸlantısına çevirmiÅŸti. Yasadışı telefon dinlemesi yaptıkları ortaya çıkan telekulak çetesinin Fazilet Partisi ve özellikle Ankara BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Melih Gökçek’le baÄŸlantısı olup olmadığı araÅŸtırılmaya baÅŸlandı. Cengiz Çelik’in, FP milletvekili Ömer Vehbi HatipoÄŸlu’nun hasmının eÅŸinin telefonun dinlenmesi de o dönem gazetelerde “Cengiz Çelik, hep FP’lilerin karşıtı olan kiÅŸilerin telefonlarını dinletmiÅŸ. Bunların bir ortak noktası olması gerekir†yorumlarının yapılmasına neden oldu. Telekulak çetesinin seçimler öncesinde FP’li Ankara BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı Melih Gökçek’in rakipleri olan Murat Karayalçın ile Halil Şıvgın’ın telefonlarını dinlemeye teÅŸebbüs ettiÄŸinin ortaya çıkması, şüphe oklarının iyiden iyiye Melih Gökçek’e yöneltilmesine sebep oldu. Operasyon kapsamında bir isim daha sorguya çekildi. O da Eda Pulan’dı. - Eda Pulan sorgusunda ne dedi? Patronu Cengiz Çelik’in bir gün kendisini sigortacı kisvesi altında bir cumhuriyet savcısına gönderdiÄŸini ifade ederek, “Yakama gizli kamera takarak tuzak kurmamı istedi. Ancak savcı tuzaÄŸa düşmedi. Sanırım bu savcı Melih Gökçek hakkında soruÅŸturma yapıyordu†dedi. Pulan, Cengiz Çelik’in savcıya niçin tuzak kurmak istediÄŸini bilmediÄŸini söyledi. Eda Pulan, Cengiz’in kendisinden, UÄŸur Dündar’a da yaklaşıp tuzak kurmasını istediÄŸini, bunda da baÅŸarılı olamadıklarını bildirdi. Savcının adını da hatırlamadığını söyledi. Eda Pulan, mahkemede sanık durumuna düşünce, Melih Gökçek hakkındaki soruÅŸturmayı yürüten cumhuriyet savcısı Hüseyin Yalçın’ın odasına giderek, Yalçın’ı yemeÄŸe davet etmesini istedikleri ve kendisinin de kabul ettiÄŸi yönündeki Emniyet’te verdiÄŸi iddia edilen ifadeyi kabul etmediÄŸini kaydetti. ÇaÄŸ Hastanesi’nde çalıştığı dönemde görevli olarak Ankara Adliyesi’ne sık sık gidip geldiÄŸini belirten Pulan, hastaneye üye yapmak amacıyla savcı Yalçın’ın da aralarında bulunduÄŸu birçok hâkim ve savcıyla görüştüğünü söyledi. Adı bu kadar geçmesine raÄŸmen, Melih Gökçek’i iÅŸaret eden tüm geliÅŸmelere karşın bu soruÅŸturma ve davadan da kurtulmuÅŸtu. Savcılar ya da hâkim çağırıp da “bir iliÅŸkin var mı†diye bile sormadı. BaÅŸka bir olayda da Erenköy Cemaati ile baÄŸlantılı Muradiye Vakfı ve bu vakıf etrafında kurulan ÅŸirketler ile ilgili bir operasyon baÅŸladı. Melih Gökçek gözaltına alındı. Åžirketler ve sahipleri çeÅŸitli cezalar aldılar ancak Melih Gökçek o dönem Adalet Bakanlığı MüsteÅŸarı Arif Yüksel’in devreye girmesi sayesinde serbest bırakıldı. - “Yoksa Ankara’nın kömür paraları Güney Afrika kasası üzerinden PKK’ye mi akıtılmıştı? Kitabında bu sorunun altını çiziyorsun.  Belediyenin bir ÅŸirketi var VAK-BEL adında. Åžirketin ortakları, yüzde 40 BELKO, yüzde 60 kamu bankası iÅŸtirakleri. Banka iÅŸtiraki derken, Leasing, Faktöring gibi kuruluÅŸlar… Kömür iÅŸine giriyorlar. E, kömür üretecek ocaklar lazım. Nitekim Güney Afrika’da iki maden ocağı satın alınarak, yeni bir ÅŸirket daha kuruluyor. Onun da adı “SUMO Co.†VAK-BEL’in, Güney Afrika’daki ayağı olan ve kömür üretimini üstlenen SUMO Co. Åžirketi ise Refahyol dönemi eski İçiÅŸleri Bakanı Orhan Eren’in damadı Haldun Erdavran’a kurdurularak daha sonra VAK-BEL’e devri yapılır. Tabii ki bununla da yetinilmez. Birçok bankanın yaptığı gibi, devlete vergi vermektense, Cayman Adaları’nda ÅŸirket kurup bu ÅŸirketin üzerinden kömür getirtilmesi de maliyeti düşürecektir. Bu vergi cenneti adada bir ÅŸirket oluÅŸturulur. Adı Black Diamond… Görüntüye göre tüm amaç Ankara’nın kömür ihtiyacını karşılayacak olan sistemi kurmaktı. Uzatmadan anlatayım: Kurulan düzen sonrasında Ankara halkına fahiÅŸ fiyatlara belediye ÅŸirketi üzerinden kömür satılıyor. Kitapta bu iÅŸin ayrıntılarına yer verdim. Fakat bu iÅŸi inceleyen terör uzmanı Ali Köknar, “PKK’nin Güney Afrika Cumhuriyeti’ndeki Ä°liÅŸkileri†adında bir rapor hazırlıyor.  - Raporda ne yazıyor? “Türkiye’ye silah ambargosu uygulayan Güney Afrika ile iliÅŸkiler kötüydü. 1998’de Melih Gökçek’in daveti üzerine Pretoria kentinin ilk siyah Belediye BaÅŸkanı Joyce Ngele Ankara’ya geldi. Ankara Belediyesi’ne baÄŸlı BELKO’nun Güney Afrikalı bazı aracılara fahiÅŸ komisyonlar ödeyerek milyonlarca dolarlık kömür aldığı göz önünde bulundurulursa maksat kolayca anlaşılır.†İliÅŸkilerin kötü olmasının nedeni PKK idi. Köknar’ın bu sözlerinin ardından ÅŸu soru akıllara geliyor: Yoksa Ankara’nın kömür paraları Güney Afrika devletinin kasası üzerinden PKK’ye mi akıtılmıştı? - Gökçek döneminin karanlık, dipsiz bir kuyu olduÄŸunu söylüyorsun. Bir isme daha dikkat çekiyorsun; Sinem ÅženbaÅŸ kimdir? Gökçek’in en başından beri iliÅŸkide olduÄŸu bir vakıf var: Muradiye Vakfı. Melih Gökçek görevden alınmadan çok kısa süre önce de Ankara Belediye Meclisi’nde bir karar alındı. Türbe, kümbet alanı olan Hacı Bayram Veli Türbesi’ne mezar yeri tahsis ediliyor. Mezar yeri tahsis edilenler arasında Muradiye Vakfı Kurucuları var. Bu isimler arasında ise Mustafa Ahmet KalfaoÄŸlu ve eÅŸi Müşerref KalfaoÄŸlu, Hüsamettin Korkutata, Korkutata’nın eÅŸi Zehra Korkutata, oÄŸlu Muhammed Korkutata, Serkan Korkutata, kızı Sinem ÅženbaÅŸ, damadı Ali Sedat ÅženbaÅŸ, Serhat Can Korkutata, Fuat Korkutata var. Melih Gökçek ve yönetimi tarafından özel mezar yeri tahsis edilecek kadar el üstünde tutulan Hüsamettin Korkutata ve ailesinin Ankara BüyükÅŸehir Belediyesi’nden aldığı ihaleler var mı, diye sorarsanız… Neler var neler, hepsini yazdım. Sinem ÅženbaÅŸ, Hüsamettin Korkutata’nın kızı. Melih Gökçek’in komÅŸusu. Sinem ÅženbaÅŸ, Ankara Belediyesi’ne baÄŸlı iÅŸtiraklerden milyonlarca ihale aldı. Ä°hale aldığı ÅŸirketin adresi Åženbaş’ın ev adresiydi. Hatta Sinem ÅženbaÅŸ, Nevin Gökçek’in SOS vakfında da görevli. - Bir iddia da Gökçek’in eÅŸinin bankamatik memuru olduÄŸu.. Kanıtı var mı bunun? 31 Mart 1991 Resmi Gazete’de yayımlanan bir ilan ile “Sosyal Hizmetler EÄŸitim ve Yardım Vakfı†kuruldu. Kısa adı SOS Vakfı… Yani Melih Gökçek daha Ankara BüyükÅŸehir Belediye BaÅŸkanı olmadan önce hatta Keçiören Belediye BaÅŸkanlığı’ndan önce bir ÅŸeylere hazırlanıyordu. Kurucularının arasında daha sonraki yıllarda belediyenin ihaleleri alan kadronun neredeyse tamamı vardı. Peki, SOS Vakfı’nın onursal baÅŸkanı kimdi? Melih Gökçek’in eÅŸi Nevin Gökçek… Bunun belgesini kitapta yayımladım. Bankamatik memurluÄŸu da şöyle: Nevin Gökçek o dönem de FP milletvekili Kazım Albayrak’ın danışmanı gözüküyor. Kazım Albayrak’ın eÅŸi Zeynep Albayrak da belediye kurumu ASKİ’de çalışıyor gözüküyordu. Bu konuyu Kazım Albayrak’a sordum. Bu bilgileri doÄŸruladı. Yani karşılıklı bir iliÅŸki ve dolaylı yoldan belediyeden ayarlanan kadro yoluyla destek var. Sonuçta belediye ihaleleri alanların olduÄŸu bir vakıf, vakfın onursal baÅŸkanı ise o belediyenin tepesindeki ismin eÅŸi. Belediyenin iktidar olduÄŸu partinin milletvekilinin eÅŸinin ASKİ’de iÅŸe alınması ve o milletvekilinin danışmanlığını yapan belediye baÅŸkanının eÅŸi. Sizce normal mi? - Arada gazetecilere manken gönderdiÄŸi iddiası da var… Bu sorunun cevabı Eda Pulan isminde saklı. Aynı soruÅŸturmada Gökçek’in de adı geçiyordu. Hazırlanan iddianamede ise Gökçek’in partilisi FP milletvekili Ömer Vehbi HatiboÄŸlu’nun Cengiz Çelik ile birlikte Kanal D’de yayınlanan Arena Programı’nın yapımcısı UÄŸur Dündar’ı bir manken ile iliÅŸkiye geçirip bunu görüntülemek ve ÅŸantaj yapmak veya dövdürmek için planlar yaptıkları ileri sürüldü, fakat baÅŸarılı olamadıkları vurgulandı. Çelik’in eski Ankara Emniyet Müdürü Mehmet Cebe’nin ev telefonlarını bile dinlettiÄŸi ifade edildi. Ömer Vehbi HatiboÄŸlu kim? Kendisi kamuoyunun yakından tanıdığı Nihat HatipoÄŸlu’nun aÄŸabeyi... /Archive/2021/2/15/023855205-whatsapp-image-2021-02-14-at-16.27.52-1.jpegBU Ä°ÅžLERÄ°N BÄ°RAZINI BÄ°Z YAPSAK MÃœEBBETE MAHKÛM EDÄ°LÄ°RDÄ°K - Kitabının adı Parsel Parsel... Bülent Arınç’ın Gökçek ile ilgili “Ankara’yı FETÖ’ye parsel parsel sattı†iddiasından geliyor. FETÖ ile iliÅŸkisine dair senin bildiÄŸin en kritik konu hangisi? O kadar çok ki hangisini saysam bilemiyorum. Çocuklarının FETÖ okullarında yetiÅŸmesini mi, en azılı FETÖ’cülerle arkadaÅŸlıkları mı, belediyeden verilen arsa ve ihalelerin nasıl örgüte kaynak yarattığını mı, eÅŸi Nevin Gökçek’in adının FETÖ okuluna verilmesini mi, Gökçek’in saÄŸ kolu olan FETÖ’cülerin 17-25 Aralık’tan sonra belediyede barındırılmasını mı?.. Bence bunların hepsi kritik. Çünkü ÅŸu iÅŸlerin birazını biz yapsak ÅŸimdi çoktan müebbet hapse mahkûm edilmiÅŸtik. - Adı bu kadar çok ihalede geçen birinin çok parası olmalı. Servetini biliyor muyuz? Bilemiyoruz çünkü hiçbir iÅŸi kendisi yapmıyor. Belli ki bazı kiÅŸiler üzerine dağıtılmış durumda. Ama zaten televizyon kanalı, spor kulüpleri yöneten birisinin, hem de aileden zengin olmayan birisinin bu kadar varlığı, belediye baÅŸkanlığı maaşıyla saÄŸlayacağını düşünmek saflık olur. BelgeleyemediÄŸim tespitler, bilgiler ve ÅŸahitler var. Åžayet bir savcı Melih Gökçek hakkında dava açmaya karar verirse ben de bu kiÅŸiler ile birlikte gidip elimizdekileri teslim edeceÄŸiz.  ‘ÇIKAR’ TARÄ°KATINA BAÄžLI - Tarikatlarla iliÅŸkisi? Herhangi bir tarikata baÄŸlı mı? Erenköy Cemaati’ne baÄŸlı Muradiye Vakfı ile uzun yıllardır birlikte yürüyor. FETÖ’yü zaten biliyoruz. Öte yandan Nurcuların diÄŸer kollarıyla da iyi geçinmiÅŸ hep. Anlayacağınız “çıkar†tarikatına baÄŸlı kendisi… Ama ciddi bir cevap verecek olursak Muradiye Vakfı burada en önemlisi. ÇOK ÅžEY BÄ°LÄ°YOR - 79 soruÅŸturma geçiren Gökçek, sayısı 5 binlere ulaÅŸan ÅŸikâyet dilekçesiyle tarihin en çok mahkemeye verilen belediye baÅŸkanı unvanına sahip... Diyorsun ki “Melih Gökçek ve oÄŸullarını bir el veya birileri yıllardır açık ÅŸekilde koruyorâ€... Kim, niye korusun?  Aklıma tek bir ÅŸey geliyor: Çok ÅŸey biliyor. EÄŸer Gökçek itirafçı olursa FETÖ’nün siyasi ayağı baÅŸlamak zorunda kalacak. Herkesin yargılanacağı bir davalar silsilesi baÅŸlayabilir. Gökçek yargılanırsa “17-25 Aralık ve öncesi†kuralı da çöker. Belli ki yargılanmadığı sürece de sırları mezara gidecek. Bu yüzden de bir el sürekli Gökçek’e dokunulmasının önüne geçiyor. Nereye kadar böyle sürecek bilinmez. Ama bu iktidar döneminde olamayacağı kesin.  ANKAPARK STRATEJÄ°K ÖNEME SAHÄ°P- Mansur Yavaş’ın yakında Gökçek dönemine ait asıl bombayı patlatacağı konuÅŸuluyor. Konu Ankapark... Hatta Gökçek, Yavaş’ın ekibinin sahte evrak düzenlediÄŸini iddia etti. Bu konuyla ilgili ne biliyorsun?  Kitabı okurken okuyucular bir ÅŸeyi fark edecek: Ä°haleler ve olaylar hep dönüp dolaşıp belli baÅŸlı isimler etrafında dönüyor. Ä°ÅŸte ben Parsel Parsel’de bu yapıyı açığa çıkarıyorum. Yani bu sadece bir FETÖ kitabı deÄŸil. Sadece bir ihale yolsuzlukları kitabı da deÄŸil. Bir yakınçaÄŸ siyasi tarihini Gökçek üzerinden anlatıyorum. Bir zihniyeti faÅŸ ediyoruz açıkçası. Ankapark konusunda da bu böyle, ÅŸimdi tek tek ÅŸirket isimlerini saymayayım ama Ankapark için ihaleler yapılmaya baÅŸlanmadan önce bir sürü ÅŸirket Yenimahalle’deki aynı adreslerde kuruluyor. Kurulduktan sonra da milyonlarca liralık ihaleleri almaya baÅŸlıyorlar. Åžirketlerin ortakları yine aynı isimler. Tek tek isim isim ÅŸirket ÅŸirket yazdım. Melih Gökçek’in adamlarının bilerek ve isteyerek 15 Temmuz sonrasında finans kaynakları tükenen FETÖ’ye finans saÄŸladığı anlaşıldı. Ankapark bu açıdan da stratejik bir öneme sahipti. Ä°haleler hep belli birilerine verilmiÅŸti. Tam da bu sırada Melih Gökçek bir tweet attı… 2019’da attığı tweet ile 13 Haziran 2017 tarihli, “Dekoratif Kentsel Donatı Elemanları Alımı Ä°ÅŸiâ€nin bizzat kendi talimatıyla yapıldığını açık açık söyledi. Gökçek o paylaşımında, “2017 yılında 81 milyon liralık park bahçe oyuncağı ve bahçe mobilyası ihalesi yaptırdım. Ä°haleden 3.5 ay sonra görevden istifa ettim. Ama 3.5 ay içinde iÅŸin montajıyla birlikte yüzde 35/ 40’ını bitirttim†ifadelerini kullandı. Halbuki o ihale kapsamında alınan eÅŸyaların büyük çoÄŸunluÄŸu açık arazide saklanırken paslanıp çürümüş ve telef olmuÅŸtu. Melih Gökçek’in görevden ayrılmasından hemen önce bu denli büyük paraların harcanması ise akıllarda soru iÅŸareti bıraktı. Sonrasında da CumhurbaÅŸkanı gitti bu tür ihale oyunlarının döndüğü Ankapark’ın -sırf Gökçek’i kurtarmak için- açılışını yaptı. Fakat yine de yetmedi, parkın olduÄŸu alanda çürümüş oyuncakların arasında ÅŸimdi in cin top oynuyor. - Ankapark için araÅŸtırma yaparken karşına yeraltı dünyasından isimler çıktı mı? Ankapark için ihale alan firmalar saymakla bitmiyor. AraÅŸtırmalarımı yaparken iÅŸin ucu Alaattin Çakıcı’ya kadar uzandı. Ankapark için ihale alan firmalardan birisi de Açıkhava Fabrikası Medya Reklamcılık. Firmanın sahibi Toygar Yedigöz, Suphi Aydıner ve Sinan Cihan… Toygar Yedigöz ismi önemli, çünkü Alaattin Çakıcı tahliye olduktan sonra “çok yakın arkadaÅŸlarım†baÅŸlığı ile sosyal medya hesabından fotoÄŸraf paylaÅŸtığı fotoÄŸrafta bu isim de var. Ä°ÅŸte bu firma Ankapark açık oyuncak alanı temalandırma iÅŸleri ihalesini aldı. 2017 yılında toplamda 56.6 milyon TL’lik iÅŸi kaptı. FotoÄŸrafına ve o tweet’e kitapta yer verdim. YAPTIÄžI BAÅžARILI BÄ°R Ä°Åž YOKTU - Çok karikatürize edildi ama yine de son yerel seçime kadar koltukta kalmayı hep baÅŸardı. Sırrı neydi sence? Propaganda sahte bir ÅŸeydir. Sahteyi gerçek gibi göstermek de propaganda sanatıdır. Gökçek bu sanatı çok iyi icra ediyordu. Aslında yaptığı baÅŸarılı bir iÅŸi yoktu. Ama güç odaklarını arkasına almayı biliyordu. Güçlü olan parti hangisiyse bir ÅŸekilde orada yer edindi. Tek başına seçimlere girse kazanamazdı ama güçlü partilerin desteÄŸiyle polemikler yaratıp sürekli gündemde kalarak bir ÅŸekilde seçilmeyi baÅŸardı. Melih Gökçek ismi için reklamın iyisi kötüsü yok. Karikatürize edilmesini de kullandı, dini de kullandı, cemaatleri de kullandı, Twitter’ı da kullandı, hatta AKP’yi de kullandı. Bence Gökçek’in sırrı buydu. JET HIZIYLA DAVA- Sosyal medyada sürekli “Profesyonel sanık olarak yargılandığım bu haftaki olaÄŸan duruÅŸma ÅŸu adliyedeydi†gibi paylaşımlar yapıyorsun. Kaç davadan yargılanıyorsun? Sayısını artık inan ki bilmiyorum. Yargılandığım onca davanın içerisinde bu yalan, doÄŸru deÄŸil diyen bir kiÅŸi yok. Yazıları yalanlamak ve doÄŸru belgeleri mahkemeye sunmak yerine “Bu kiÅŸi bana hakaret etti†diye ÅŸikâyetçi oluyorlar. Savcılar saÄŸ olsun iddiaları ve cevaplarımızı okumadan, dinlemeden, önemsemeden kiÅŸi isimlerine bakarak hemen jet hızıyla dava açıyor. Her hafta adliyedeyim. Artık profesyonel oldum. Birçok avukattan daha fazla adliyeye gider oldum. - WhatsApp profil fotoÄŸrafından çok etkilendim... Orada Ä°lhan Selçuk ve UÄŸur Mumcu var... Evet. Ben UÄŸur Mumcu ve Ä°lhan Selçuk’u çok seviyorum. Özellikle UÄŸur Mumcu gelmiÅŸ geçmiÅŸ en büyük gazetecidir. Yolumu aydınlatan isimdir.
İpek Özbey
Tüm Yurt İşverenleri Sendikası’na üye 500’ü aşkın yurdun yarısı kapandı. Yatırımlar çöp oluyor
TÜYİSEN Yönetim Kurulu Üyesi Funda Gökgöl, “Elimiz kolumuz bağlı kurbanlık koyun gibi bekliyoruz. Birçok yurda mülk sahipleri kiralar ödenmediği için içindeki eşyayla birlikte el koyuyor. Kapısı dahi açılmayan binaya elektrik su, doğalgaz faturası geliyor.
Bir yıldır üniversitelerde eÄŸitim uzaktan yapılıyor. Ãœniversite öğrencilerine hizmet veren 4 bin 500’ü aÅŸkın yurtta alarm zilleri çalıyor.Tüm Yurt Ä°ÅŸverenleri Sendikası’na (TÃœYÄ°SEN) üye 500’ü aÅŸkın yurdun yarısı kapandı. Ayakta kalmaya çalışan yurtların bir bölümüne kiralar ödenmediÄŸi için mülk sahipleri içindeki eÅŸyayla el koyarken, çoÄŸu elektrik, su ve doÄŸalgaz faturalarını dahi ödeyemiyor. Sadece yılbaşından bu yana sahibinden.com sitesi üzerinden satılığa çıkarılan yurt sayısı ise 60. Satışta olan yurtlar arasında Ä°stanbul Fatih’te 200 kiÅŸilik erkek öğrenci yurdu da var, Çapa’da 26 milyon liraya devredilmeyi bekleyen yurt da. Yurtların kapanması ise binlerce kiÅŸinin iÅŸsiz kalması ve milyarlarca liralık yatırımın atıl olması anlamına geliyor.FATURALARI ÖDEYEMÄ°YORUZTüm Yurt Ä°ÅŸverenleri Sendikası (TÃœYÄ°SEN) Yönetim Kurulu Ãœyesi ve Basın Sözcüsü, Antalya Ticaret Odası Konaklama Grubu Komite Ãœyesi ile Özel Alya Kız Öğrenci Yurdu Kurucusu Funda Gökgöl, “Elimiz kolumuz baÄŸlı kurbanlık koyun gibi bekliyoruz. Kapısı dahi açılmayan binaya elektrik su, doÄŸalgaz faturası geliyor. Bunlar da ciddi sıkıntı, ödeyemiyoruz. Tüm iÅŸletme sahipleri artık yurtları tamamen kapatmayı düşünüyor†dedi. Yurtların bu yıl da kapalı kalacağını, pandeminin gidiÅŸatına göre gelecek eylülde de açılmama riski olduÄŸunu vurgulayan Funda Gökgöl’ün konuÅŸmasının satır baÅŸları şöyle:- Sadece TÃœYÄ°SEN’e üye 500 yurt var, bunların yaklaşık 250 tanesi kapandı. Antalya’da 38 yurt var, yüzde 50’si kapandı. Kare Kız yurdu, DoÄŸa Kent Kız Yurdu, Akademi Kız Yurdu kapananlar arasında. Ciddi anlamda kapanmalar sürüyor.- El konulan yurtlar var. Kirasını ödeyemediÄŸi için mal sahipleri içindeki eÅŸyayla birlikte el koyuyor. 12 aydır kapalıyım. Bu hafife alınacak bir durum deÄŸil. Kapısı dahi açılmayan binaya elektrik su, doÄŸalgaz faturası geliyor. Bunlar da ciddi sıkıntı.YATIRIMLAR ÇÖP OLUYOR- En küçük yurt 60-70 yataklıdır. Bunun için en az 1.5 milyon TL yatırım gerekiyor. 3 bin kiÅŸilik yurtlar var, bunlar için en az 80-100 milyon TL yatırım demek. Bu yurtlar batıyor gerçekten batıyor. Bu yatırımlar çöp oluyor.- Yurt iÅŸletmecilerinin en az yüzde 70’i kiracı statüsünde. Kiralar ödenemiyor.- Yurt iÅŸletmecileri birinci, ikinci, üçüncü krediyi çekti. Artık bankalar da kredi vermiyor. Borcu ödemek için ne yapacak mecburen satıyor ya da yurdu boÅŸaltıyor.- En küçük yurtta bile 10 kiÅŸi istihdam edilir. Åžimdi bunların iÅŸi de tehlikede. Ä°ÅŸletme kazanmıyor, çalışan kazanmıyor, bize öl diyorlar.- Sendika aracılığıyla kira desteÄŸi ve yardım ödeneÄŸi çıktı. 1000 TL kira desteÄŸi ve 750 lira hibe desteÄŸi. Bu destek sadece esnaf kefalet kaydı olanlar ve normal iÅŸletmecilere çıktı. Ama bizler ağırlıklı olarak ticaret odalarına baÄŸlı limitet ÅŸirketiz ve faydalanamadık. Bugün Ä°stanbul’da çok ÅŸubesi olan yurtlardan birinin kirası 90 bin TL, 1000 TL kurtarmaz.- CumhurbaÅŸkanı, tek seferde ödenmek üzere 2 bin liradan az ve 40 bin liradan fazla olmamak kaydıyla ciro desteÄŸi verileceÄŸini açıkladı. Belki büyük bir rakam deÄŸil ama alabilirsek en azından faturalar ödenir.EYLÃœLDE DE AÇILMAMA RÄ°SKÄ° VAR- Benim yurtta ÅŸu anda 2 milyon liranın üzerinde ciro kaybı var. Küçük iÅŸletmelerdeki bu zararı gördüğümüzde sorunun büyüğü de ortaya çıkacak.KGF kredilerinin geri ödemeleri bizim sektörde ertelenmedi. Kambur üzerine kambur ekleniyor.- Artık ne yardım ne hibe. En kısa ve en hızlı ÅŸekilde okulların açılması gerekiyor. Su bahar dönemini gözden çıkardık ama, eylülde de açılmama riski var. Bu kabusla yatıp bu kabusla kalkıyoruz.SON KULLANMA TARÄ°HLERÄ° GEÇİYOR- Aşılamalara üniversitelerden, okullardan baÅŸlanılmalı. Bu virüs iÅŸ yerlerinde, uçakta, toplu taşıma araçlarında bulaÅŸmıyor da sadece üniversitede mi bulaşıyor. EÄŸitim kalitemiz sıfıra düşüyor. 2 yıllık tıbbi laborantlık bölümünü okuyan çocuk okul yüzü görmeden iÄŸne vurmayı bile öğrenmeden mezun oluyor.- Pandemi baÅŸladığı dönemde yurtlardaki hijyen kurallarını saÄŸlamak için iÅŸletmeler ciddi yatırım da yaptı. Hijyen ürünleri, temizlik makinaları aldı. Åžimdi bunların da son kullanma tarihleri geçiyor. Bu da bizim için büyük zarar.- Aşıyı düzgün yapamayıp turizm sezonunu iyi yönetemezsek okullar açılmaz. 4 bin 500 yurdu kaybederiz.Â
Şehriban Kıraç