Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Wednesday, 06.26.2024, 11:41 AM (GMT)

ATV'de yayınlanan programda tecavüze uğrayan adamınçıplak fotoğraflarıekrana getirildi

ATV'de yayınlanan programda tecavüze uğrayan adamın çıplak fotoğrafları ekrana getirildi Muhalif kanallara ceza yağdıran RTÜK, konu ATV'deki programlar olunca görmezden geliyor. ATV'de yayımlanan Müge Anlı'nın programında, tecavüze uğradığını ileri süren adamın çıplak fotoğrafları ekrana getirildi. Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK), muhalif televizyon kanallarına verdiği cezalarla sıklıkla gündeme geliyor. Muhalif kanallara, para cezasının yanından ekran karartma cezası gibi ağır yaptırımlar da uygulanmıştı. Ancak, RTÜK’ün görmezden geldikleri de var…TECAVÜZE UĞRADIĞINI SÖYLEYEN ADAMIN ÇIPLAK FOTOĞRAFLARINI YAYINLADILARHükümete yakınlığıyla bilinen ATV’de yayımlanan Müge Anlı’nın programı, yaptığı yayınlar nedeniyle tepki çekiyor. Kimi zaman ensest ilişkilerin yer aldığı, kimi zaman cinayetlerin ele alındığı programla ilgili çok sayıda şikayet gitmesine rağmen RTÜK, bir çoğunu görmezden geldi. Müge Anlı’nın programında tepki çeken yeni bir olay daha yaşandı. Programa başvuran 40 yaşındaki Abdurrahman Çığ, 20 yıllık eniştesi İsa Akman tarafından kandırıldığı ve maddi ve manevi istismar edildiği, bir ormanda ise tecavüze uğradığı iddiasında bulundu. Anlı'nın dün yayınlanan programında Çığ'ın Anlı ekibine gönderdiği ormanda çekilen çıplak fotoğrafları ekrana getirildi./Archive/2021/3/13/105223616-enistesi-tarafindan-tecavuze-ugrayan-adamin-139907751737m.jpgATV’DEKİ BİR BAŞKA PROGRAMDA DA BENZER OLAYLARYine ATV ekranlarında yayınlanan Esra Erol’un programında da benzer olaylar yaşanmıştı. Erol’un programında ensest ilişkiler, cinayetler sıklıkla ekranlara yansıdı. RTÜK Üyesi İlhan Taşcı, RTÜK’ün Esra Erol’un bazı programlarıyla ilgili rapor düzenlemediği ve gündeme almadığını açıklamıştı.  cumhuriyet.com.tr

İstanbul'da kripto paraçetesine operasyon: 119Çinli gözaltında

İstanbul'da kripto para çetesine operasyon: 119 Çinli gözaltında Silivri'de site içerisinde 9 ayrı villa kiralayıp kripto para çağrı merkezi kuran şüpheliler gözaltına alındı. 18 Çinli şüphelinin 101 kişiyi, pasaportlarına el koyarak zorla çalıştırdığı ve site dışına çıkmalarını yasakladığı belirlendi. Şüphelilerin, Çin’de yaşayan yurttaşları sahte kripto para danışmanlığı yaparak dolandırdığı tespit edilirken, operasyon anları kameralara yansıdı. 18 Çinli şüpheli, Türkiye’de çalışma vaadi ile Çin’den bilgisayar mühendisi ve programcısı olmak üzere 101 kişi getirdi. Gelen kişilerin pasaportlarına el koyarak zorla çalıştıran şüpheliler, kişilerin sitenin dışına çıkmasını yasakladı. İnternet üzerinden Çin’e ‘kripto para danışmanlığı’ şeklinde reklam veren şüphelilerin, dolandırdıkları kişilere "Sanal paranızı bize teslim edin, biz iki katını kazanıp geri size teslim verelim" dediği öğrenildi.GECE SAATLERİNDE SİTEDEN GİZLİCE KAÇAN İKİ ÇALIŞAN POLİSE İHBARDA BULUNDUGece saatlerinde siteden gizlice çıkarak en yakın polis karakoluna giden iki çalışan, kendilerinin zorla çalıştırıldığını ve site içerisinde onlarca kişinin zorla tutulduğunu söyledi. İhbar üzerine harekete geçen Asayiş Şube Gasp Büro Amirliği ekipleri, 30 ekip ve 100 polis ile operasyon gerçekleştirdi. Operasyonda 101 çalışan ve 18 şüpheli gözaltına alındı. Mağdur oldukları anlaşılan ve Türkiye'ye turistik vize ile giriş yaptığı belirlenen Çin uyruklu çalışanlar gerekli işlemler için İl Göç İdaresine götürüldü./Archive/2021/3/13/105845395-kripto.jpgOPERASYONDA 1 MİLYON 500 BİN LİRANIN YANI SIRA YÜZLERCE CEP TELEFONU ELE GEÇİRİLDİOperasyonda villalardan ikisinin yemekhane ve yatakhane olarak kullanıldığı tespit edilirken, şüphelilerin çalışanlara aylık 7 bin Çin Yuanı ödediği belirlendi. Öte yandan, operasyonda 1 milyon 500 bin lira para, 712 cep telefonu, 112 bilgisayar, 677 sim kart, para sayma makinesi ve çok sayıda harddiske el koyuldu.  Adliyeye sevk edilen 18 şüpheliden 6'sı çıkarıldığı adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi. DHA

Dışişleri'nden AP'ye tepki: Reddediyoruz

Dışişleri'nden AP'ye tepki: Reddediyoruz Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu'nda kabul edilen Suriye İhtilafına ilişkin kararda Türkiye'ye yönelik kullanılan ifadelerle ilgili Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Milyonlarca Suriyeliye kucak açan ve ihtilaf nedeniyle tek başına ağır sorumluluklar üstlenen ülkemize ilişkin asılsız iddiaları reddediyoruz" denildi. Dışişleri Bakanlığı, AP Genel Kurulu'nda Suriye ihtilafının 10'uncu yıl dönümünde kabul edilen kararda ifade edilen Türkiye'ye yönelik söylemlerle ilgili açıklama yaptı. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye'nin milyonlarca Suriyeliye kucak açtığı vurgusu yapılarak, "Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nda Suriye ihtilafının 10'uncu yılı vesilesiyle kabul edilen kararda yer verilen, milyonlarca Suriyeliye kucak açan ve ihtilaf nedeniyle tek başına ağır sorumluluklar üstlenen ülkemize ilişkin asılsız iddiaları reddediyoruz. Bu karar AP'nin Türkiye'ye karşı önyargılı ve dürüstlükten uzak yaklaşımını gözler önüne sermektedir" denildi.'TÜRKİYE, MEŞRU MÜDAFAA HAKKINI KULLANARAK HERAKATLAR DÜZENLEMİŞTİR'Açıklamada, yapılan harekatlarda bölgedeki sivil halkın zarar görmemesi için gerekli tedbirlerin alındığı ifade edilerek, "Türkiye Suriye'nin kuzeyinde, sınır hattı boyunca Türk ve Suriye halkını tehdit eden terör örgütlerine karşı BM Şartı'nın 51'inci maddesinden kaynaklanan meşru müdafaa hakkı temelinde harekatlar düzenlemiştir. Harekatlar sırasında ve sonrasında sivil halka zarar gelmemesi için gerekli tüm tedbirler azami ölçüde uygulanmıştır. Bölge halkı DEAŞ ve PKK/YPG terör örgütlerinin zulmünden kurtarılmıştır. Suriye Geçici Hükümeti'nin önderliğindeki yerel unsurların istikrarlaştırma çalışmaları sayesinde huzur ve istikrar tesis edilmiş, 420 binden fazla sığınmacının bu bölgelere gönüllü ve güvenli geri dönüşü sağlanmıştır" ifadeleri kaydedildi.Bakanlık, yaptığı yazılı açıklamanın devamında şunları dile getirdi:"Avrupa Parlamentosu'nun asıl eleştirmesi gereken, PKK/YPG'nin son dönemde bölgede barış ve istikrarı bozmaya yönelik artan terör saldırılarıdır. Kararda PKK/YPG'nin bölgenin demografisini değiştirme çabaları ve DEAŞ'lıları serbest bıraktığı hususlarına değinilmemesi de dikkate değerdir. Türkiye, bir yandan terörizmin her türlüsüyle kararlı mücadelesini devam ettirirken, bir yandan da BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı temelinde Suriye ihtilafına siyasi bir çözüm bulunması amacıyla çabalarını sürdürecektir. Avrupa Parlamentosu'nu gerçeklerden kopuk ve ilgisiz açıklamalar yapmak yerine, NATO ve Avrupa'nın sınırlarını da koruyan Türkiye'nin Suriye'de yaptığı katkıların Avrupa için önemini idrak etmeye ve Suriye'deki gelişmeler bağlamında ihtilafın siyasi çözümüne yapıcı katkı sunmaya davet ediyoruz." DHA

Bebeklerde de görülüyor; kıyafet seçimine dikkat

Bebeklerde de görülüyor; kıyafet seçimine dikkat Atopik egzamanın bebeklerde de çok sık görüldüğüne dikkat çeken Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, ailelere uyarılarda bulundu. Nacaroğlu, “Pamuklu ve yumuşak dokulu giysiler tercih edilmelidir. Atopik dermatitin alevlenmesine neden olan besin ve solunum yolu alerjenleri belirlenmeli, bu faktörlerle temastan kaçınılmalıdır” dedi. Bebeklerde atopik egzamanın sıkça görüldüğüne işaret eden Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, ailelere uyarılarda bulundu. Alerjik egzama olarak da bilinen atopik dermatitin, cildin koruyucu bariyerinin ve nem tutma kabiliyetinin bozulması sonucu ortaya çıkan kaşıntılı döküntülerle karakterize, kronik seyirli, tekrarlayan bir deri hastalığı olduğunu açıklayan Nacaroğlu, “Atopik dermatitin oluşumunda genetik ve çevresel nedenler ortak rol oynuyor. Ailede alerjik hastalık olması yani genetik yatkınlık olması bu hastalıkların gelişmesinde önemli bir risk faktörüdür. Çeşitli çalışmalarda olguların yüzde 60 ila 70 kadarında pozitif aile öyküsü bildirilmiştir. Atopik dermatit hastalarında bariyer fonksiyonları bozulması ile alerjenler kolayca cildi geçerek bağışıklık sistemimizi uyarır ve alerjik reaksiyonlara neden olur. Yine atopik dermatitli hastaların ciltlerinin mikroplara karşı savunma özellikleri de azalmıştır. Normalde cildimizde bulunan mikroplar bu hastalarda enfeksiyonlara neden olabilir ” diye konuştu.BU FAKTÖRLER HASTALIĞI ŞİDDETLENDİRİYORDoç. Dr. Nacaroğlu, hastalığı alevlendiren nedenleri şu şekilde sıraladı:“Atopik dermatit hastalarında bariyer fonksiyonları bozulması ile alerjenler kolayca cildi geçerek bağışıklık sistemimizi uyarırlar ve alerjik reaksiyon gelişmesine neden olurlar. Bu da atopik dermatitin şiddetini artırır yani cildin daha da kötüleşmesine sebep olur. Kaşınma ve ovalama cildi tahriş eder hatta durumu daha da kötüleştirir. Yine atopik dermatitli hastaların ciltlerinin mikroplara karşı savunma özellikleri de azalmıştır. Normalde cildimizde bulunan mikroplar bu hastalarda enfeksiyonlara neden olabilir. Enfeksiyonlar hem atopik dermatitin şiddetini artırır hem de tedaviye yanıtı olumsuz etkileyebilir. Ayrıca cilde uygulanan tahriş edici kimyasal ürünler, sabun, deterjan ve bazı cilt bakım ürünleri ile hava değişimi, aşırı sıcak hava, terleme gibi faktörlerde dönem dönem hastalığın alevlenmesine sebep olabilir.”TETİKLEYİCİ GIDALARA DİKKATBesinlerin de atopik egzamayı alevlendirdiğine işaret eden Doç. Dr. Nacaroğlu, “Bir diğer önemli husus da orta ve ağır egzamalı olguların bir kısmında süt, yumurta, buğday, yer fıstığı, ağaç kuruyemişleri, balık, besin katkı maddeleri gibi bazı gıdalar alevlendirebilir. Ayrıca ev tozu akarı, hayvan tüyü, polenler gibi solunum alerjenleri bulguların alevlenmesine neden olabilir. Tetikleyici alerjinin saptanmasına yönelik olarak alerji testleri yapılması gerekir. Alerji testleri, kan örneklerinden ve cilt üzerine alerji damlaları kullanılarak yapılabilir. Doğru bilinen bir yanlış ise cilt testlerinin bebeklerde ve küçük çocuklarda yapılamayacağıdır. Her iki yöntem doğumundan itibaren tüm yaş grubunda güvenle uygulanabilir. Besin alerjisi ile ilgili alerji cilt testleri erken yaşlarda da yapılabilirken, bahar alerjisine yönelik alerjiler iki yaşından önce nadiren geliştiği için daha geç yaşlara bırakılmalıdır. Cilt testi ağrısızdır ve hemen sonuç verir. Özellikle testin duyarlılığı 3 aylıktan itibaren yaşla beraber artar. Kullanılacak test yöntemi hastanın öyküsü ve şikayetleri dikkate alınarak belirlenir. Bu nedenle testler mutlaka alerji kliniklerinde çocuk alerji uzmanları tarafından yapılmalıdır” diye konuştu.“AİLELER BU ÖNERİLERE KULAK VERMELİ”Doç. Dr. Nacaroğlu, alınması gereken önlemlere ilişkin ailelere şu uyarılarda bulundu:“Hastaların cildi düzenli nemlendirilerek korunmalıdır. Nemlendirme tedavisi bireyselleştirilmeli ve hangi nemlendirici formunun, hangi hastada kullanılacağı, hastanın cilt özelliğine ve uygulanacak olan hastalıklı bölgeye göre değişkenlik gösterebileceği unutulmamalıdır. Ilık su ile duş alma, banyoda kurutmayan, alkali olmayan, nemlendiricili sabunlar kullanma, kısa süreli ılık banyo sonrası derinin tahriş edilmeden kurulanması ve banyodan hemen sonra derinin nemlendirilmesi büyük önem taşır. Pamuklu ve yumuşak dokulu giysiler tercih edilmelidir. Atopik dermatitin alevlenmesine neden olan besin ve solunum yolu alerjenleri belirlenmeli, bu faktörlerle temastan kaçınılmalıdır. Kaşınma ve çizik oluşumunu önlemek için, tırnaklar kısa kesilmeli, küçük bebeklerin ellerine eldiven geçirilmelidir. Hastalığın derecesine ve hastanın yaşına uygun tedavileri alerji hekiminiz kontrolünde tarif edildiği şekilde ve aksatmadan kullanmak egzama alevlenmeleri önlemek açısından çok önem arz etmektedir.” DHA

Yeni Akit yazarı: Bebek mamasıalan zengindir

Yeni Akit yazarı: Bebek maması alan zengindir Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, ekonominin 2002'ye göre daha iyi durumda olduğunu söyledi. Karahasanoğlu, "Bebeğinize muhallebi yapmıyor, özel hazırlanmış mama veriyorsanız açlıktan, fakirlikten falan bahsetmeyin. Bambaşka bir standarda geçmişsiniz demektir" ifadesini kullandı. Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, bugün yayımlanan yazısında ekonomi politikalarına yöneltilen eleştirilere tepki gösterdi.“Bir aylığına, iki aylığına yükselen bazı maddelerin fiyatları üzerinden de algı oluşturmayın” diyen Karahasanoğlu, “Yumurtadan vazgeçtiler. Bebek mamasına atladılar. Affedersiniz ama bebeğinize siz muhallebi yapmıyor, özel hazırlanmış mama veriyorsanız açlıktan, fakirlikten falan bahsetmeyin. Bambaşka bir standarda geçmişsiniz demektir” ifadelerini kullandı.Karahasanoğlu devamında da şunları kaydetti:“Sizin sorununuz ‘nasıl geçinebiliriz’ değil, ‘şu an geçiniyoruz, ama zorluk çekmeden refah içinde yaşamak istiyoruz’ arayışıdır. Her insan, daha yüksek refah içinde yaşamak ister.Ama bunun üzerinden, ‘açız’ muhabbeti yapmak, ‘19 yıldır her şey daha kötü oldu’ demek, ‘Dün daha iyiydi, artık geçinemiyoruz’ demek, nankörlüktür.Evine bir asgari ücret giren ve ayın başında önceki ayın borçlarını zar zor ödeyebilen aileler vardır, bunları inkar etmiyorum ama ‘2002’ye göre daha kötü durumdayız’ diyen kim var ise, nankörlükle suçlarım.” cumhuriyet.com.tr

Yeni Akit yazarıbebek mamasıalanlarızengin ilan etti!

Yeni Akit yazarı bebek maması alanları zengin ilan etti! Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, ekonominin 2002'ye göre daha iyi durumda olduğunu söyledi. Karahasanoğlu, "Bebeğinize muhallebi yapmıyor, özel hazırlanmış mama veriyorsanız açlıktan, fakirlikten falan bahsetmeyin. Bambaşka bir standarda geçmişsiniz demektir" ifadesini kullandı. Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, bugün yayımlanan yazısında ekonomi politikalarına yöneltilen eleştirilere tepki gösterdi.“Bir aylığına, iki aylığına yükselen bazı maddelerin fiyatları üzerinden de algı oluşturmayın” diyen Karahasanoğlu, “Yumurtadan vazgeçtiler. Bebek mamasına atladılar. Affedersiniz ama bebeğinize siz muhallebi yapmıyor, özel hazırlanmış mama veriyorsanız açlıktan, fakirlikten falan bahsetmeyin. Bambaşka bir standarda geçmişsiniz demektir” ifadelerini kullandı.Karahasanoğlu devamında da şunları kaydetti:“Sizin sorununuz ‘nasıl geçinebiliriz’ değil, ‘şu an geçiniyoruz, ama zorluk çekmeden refah içinde yaşamak istiyoruz’ arayışıdır. Her insan, daha yüksek refah içinde yaşamak ister.Ama bunun üzerinden, ‘açız’ muhabbeti yapmak, ‘19 yıldır her şey daha kötü oldu’ demek, ‘Dün daha iyiydi, artık geçinemiyoruz’ demek, nankörlüktür.Evine bir asgari ücret giren ve ayın başında önceki ayın borçlarını zar zor ödeyebilen aileler vardır, bunları inkar etmiyorum ama ‘2002’ye göre daha kötü durumdayız’ diyen kim var ise, nankörlükle suçlarım.” cumhuriyet.com.tr

İMO’dan kampanya: "Herşantiyede birşef"

Türkçe Haberler En Son Başlıklar İMO’dan kampanya: "Her şantiyede bir şef" TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) güvenli yapının oluşumunda şantiye şefliğinin önemine dikkat çekmek için “Her şantiyeye bir şef” kampanyası başlattı. Cumhuriyet’e konuşan İMO Başkanı Taner Yüzgeç, güvenli yapı için “projelendirme, inşa ve denetim süreci” olmak üzere birbiriyle bağlantılı 3 temel bileşen olduğunu belirtti. Bu 3 temel bileşenin, nitelikli şekilde yerine getirilmesi gereken mühendislik hizmeti olduğuna işaret eden ve inşa sürecinin, deprem sonrası hasarlar ile doğrudan bağlantılı olduğunu kaydeden Yüzgeç, işçiliğin nitelikli kullanımı, nitelikli malzeme kullanımı ve malzeme organizasyonu gibi süreçleri yönetenin şantiye şefi olduğunu söyledi. Yüzgeç, “Mevzuat ‘şantiye şefi 5 ayrı binaya bakabilir’ diyor. Bunun anlamı, işi yönetmek değil, tabiri caizse gidip ‘boy göstermek.’ Bu da tabii ki o hizmetin olmaması, kâğıt üstünde kalması; güvenli yapı üretiminin en önemli ayağının eksik olduğunun tescili anlamına gelir” dedi.‘SAĞLIK, HİZMETLERE BAĞLI’Şantiye şeflerinin, iş güvenliğinden de sorumlu olduğunu ancak şantiye şefliği görevinin pratikte yerine getirilmediği için “yerine getirilmeyen bir hizmetten sorumlu olduklarını” aktaran Yüzgeç, “Tam zamanlı olması halinde şantiye şefleri, özellikle bilinçsizlikten kaynaklanan kazaları önleyebilir nitelikte. İşçinin sağlığı bu hizmetlerin var olmasına bağlı. Bu tür hizmetlerin kağıt üstünde kalması halinde ise sonuçlar kaçınılmaz” diye konuştu. Yüzgeç, yapı güvenliğinin, deprem ile de doğrudan bağlantılı olduğunu vurgulayarak “Depremde oluşan hasarlar da bu hizmetlerin kâğıt üzerinde kalmasıyla ilgili” dedi. Güvenli yapı için nitelikli malzemenin, işçiliğin nitelikli kullanılması ile bütünleşmesi gerektiğini söyleyen Yüzgeç, “Pek çok depremde, uygulama kusurlarından oluşan hatalar nedeniyle yıkıma varabilecak nitelikte hasarlar oluşabilmekte. 1999 depreminden bu yana yaşadığımız tüm depremlerde bu tür örnekleri gördük. Bu, ‘ustalar, işçimiz ne yapacağını bilir’ mantığıyla hareket edilebilecek bir mevzu değil” ifadelerini kullandı. ‘ASLINDA BAKMIYORLAR’İnşaat mühendisleri dışında da şantiye şefliği yapabilen mesleklerin olduğunu ancak bunların “son derece sakıncalı” olduğunu kaydeden Yüzgeç, bu hizmeti inşaat mühendisleri ve mimarların vermesi gerektiğini söyledi. Şantiye şefliğinin kâğıt üstünde kaldığını, şeflere yalnızca “imza attırıldığını” vurgulayan Yüzgeç, “2020’de verilmiş ruhsatlara bakıldığında, bir şantiye şefi ortalama 2 şantiyeye bakıyor. Devam eden inşaatlar da eklendiğinde bu rakamın 3’e çıktığını görüyoruz. Bir kişi 3 şantiyeye bakıyor ama aslında bunlara bakmıyor anlamına geliyor. Şantiyelerimizin, özellikle yap-sat tarzındaki konut üretimindeki şantiyelerimizin mühendislik hizmeti alamadığını söyleyebilirim. Şantiye şefleri, tam zamanlı olarak inşaatların başında bulunmalı” dedi. Sefa Uyar

Pekçokülke, aşısiparişlerini yaparaköncelik alırken Türkiye, bu konuda da geri kaldı

Pek çok ülke, aşı siparişlerini yaparak öncelik alırken Türkiye, bu konuda da geri kaldı Sağlık Bakanlığı, Covid-19 salgınının yurt çapında yoğunluğunu belirten bir harita yayımladı. 100 bin kişide virüs bulaşan kişilerin il bazında oranlarını açıklayan bu haritada ilgi çekici özellikler vardı. İlk özellik, yurtta virüs bulaşmayan hiçbir ilin olmamasıydı. İkinci özellik, bazı illerdeki dikkat çekici yüksek oranlardı. Yazı dizinin ikinci sayısına buradan ulaşabilirsiniz.8-14 Şubat 2021 tarihli “bulaşan vaka oranı” belirten haritada “En Düşük Vaka Sayısı Olan İller” arasında Şırnak (7.82), Hakkâri (9.55), Bitlis (10.35), Van (14.89), Mardin (15.33), Batman (14.49) ve Diyarbakır (17.53) yer alıyordu.Diyarbakır’a yakın bir il olan Adıyaman’da ise (100.55) yüksek bir oran dikkat çekici idi.Asıl dikkat çekici olan ise Karadeniz Bölgesi’ndeki yüksek oranlardı.Trabzon (228.02), Rize (202.44), Giresun (184.34), Ordu (194.42), Samsun (171.29) ile ülkenin en yüksek bulaşma oranlarına dikkat çekiliyordu.Tam da bu tarihlerde, 15-16 Şubat 2021 tarihinde yapılan AKP il kongrelerindeki aşırı yoğun salonların “sosyal mesafeyi hiçe sayan” görüntüleri tepki çekiyor, alınan önlemlerin böylesine etkisiz bırakılması öfke uyandırıyordu.Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bu aşırı kalabalık salonları övgüyle karşılıyor, “tıklım tıklım doluyor”, “lebaleb dolu” sözleriyle partisinin coşkusunu keyifle açıklıyordu.Trabzon ve Rize AKP il kongrelerindeki bu görüntüler, bu illerdeki yüksek bulaşma oranlarına da dikkat çekiyordu.Yapılması gereken yasal toplantılar, kooperatif toplantıları, sendika toplantıları, meslek odaları toplantıları salgın nedeniyle yasaklanırken AKP kongrelerinin bu durumu açıkça siyasal iktidarın kendi kurallarına bile uymadığını ortaya koyuyordu. CEHALET...Covid-19 pandemisi ile yapılan mücadele bütün vatandaşların sağlık bilincine sahip olmasıyla doğru orantılı bir çabaydı.Ama Karadeniz Bölgesi’nde yapılan “filyasyon araştırmaları” çok ilgi çekici bulgulara ulaştı.Filyasyon, salgının kaynaklarını araştırma demektir. Filyasyon ekipleri, bu amaçla kurulan çalışma gruplarıdır.Bu gruplardaki doktorlar, Karadeniz Bölgesi’nde bir köyde tespit edilen “virüs pozitif vaka”nın, bir hastayı okuyan “üfürükçü kadın”ın 3 köyde bulaştırdığı 136 kişiden biri olduğunu buldu.Üç ailenin birleşip lahana ve fasulye turşusu yaptığı bir olayın 21 pozitif vaka ile sonuçlandığını saptadılar. Bu ailelerle yapılan görüşmede, “turşunun virüse karşı bağışıklık kazandırdığı”, bu amaçla buluşarak turşu kurdukları anlaşıldı.Gene, bir düğünden sonra görülen 27 pozitif vakanın kaynağının, hasta olduğunu gizleyip düğüne katılan bir akraba olduğunu buldular.Bütün bu olayların temelinde, toplumun sağlık konusundaki cehaleti olduğu açıktır.Sağlık Bakanlığı’nın, bağlı olduğu siyasal iktidarın geleneksel yapıdan aldığı oyları ürkütmemek için bu olayların üstüne gidemediği ortaya çıkıyor.İktidar partisi olan AKP’nin kongreleri, halkın bilgisizliğine, hurafelere kapılmasına kayıtsız kalınması, salgının önlenmesinin önündeki en büyük engellerdir.VE AŞILAMA BAŞLADI Salgının ilk aylarından başlayarak ortaya atılan aşı beklentisi, değişik ülkelerde yürütülen çalışmalarla başarıya ulaşıyordu.Çin’de yapılan aşı Sinovac, Alman BioNTech - Pfizer aşısı iki Türk bilim insanı tarafından geliştirilmişti. AstraZeneca aşısı İngiltere’de geliştirilmişti. Her ülke kendi aşısını yapmak için çalışıyordu.Türkiye’de, Cumhuriyetin ilk yıllarında, 1928 yılında kurulan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü, aşıların ve antiserumların yapılması amacıyla hizmete açılmıştı. Birçok aşının üretildiği, birçok hastalığın tedavisinde kullanılan serumların yapıldığı bu yararlı kurum ne yazık ki 2011 yılında kapatılarak hizmet dışı bırakıldı.Eğer bu kurumumuz geliştirilerek işlevini sürdürseydi şimdi biz kendi Covid-19 aşımız ile aşılanıyor olacaktık.Ne yazık ki siyasal iktidarın birçok konudaki körleme gidişi, bu konuda da geri kalmamıza yol açtı.Bu durumda Türkiye de ancak dışarıdan aşı siparişi ile halkın aşılanma gereksinimini karşılayabilirdi.Oysa bu konuda da gecikildi. Birçok ülke, aşı siparişlerini yaparak öncelik alırken bizdeki aşılama çalışmaları geç ve güç başladı.Aile hekimliği merkezlerinde yürütülen aşı çalışmaları görece bir takvimle yürütülmektedir.Öncelikle sağlık çalışanlarının aşılanması zorunludur. Sonra da yaşlılardan başlayarak bütün toplumun aşılanması gerekmektedir.2021 yılının ocak-şubat-mart aylarında yürütülen aşı çalışmaları toplumun ancak bir bölümüne ulaşmaktadır.Gene de aşı çalışmaları salgının öteki yanlarına göre daha düzene oturacak gibi görünmektedir.Aşıların dünya ölçeğinde dağılımı gene “zengin - fakir ülkeler” ayrımına göre olmaktadır.Zengin ve gelişmiş ülkeler, toplumlarının aşılama çalışmalarını başarıyla yürütürken geri bıraktırılmış fakir ülkelerin hiç aşı alamadığı anlaşılmaktadır.Bizim ülkemizin aşılamada geç kaldığı, aşılama çalışmalarının düzenlenmesinde de yanlışlar yapıldığı görülmektedir.Gene de halkın çoğunluğu aşı olmak için çaba harcamakta, randevu alma ve aşısını yaptırma peşinde koşmaktadır.AŞI KARŞITLIĞI VAR MI?Aşı karşıtları hiçbir zaman eksik olmamıştır.Zaman zaman bütün aşılara karşı tepkisel davranışlar toplumda yandaşlar bulmuş, aşıların yan etkileri öne sürülerek aşılamaya karşı çıkılmıştır.Bu arada, Covid-19 virüsünün yaptığı salgının da uydurma olduğu, ilaç şirketlerinin böyle savlar öne sürerek kendi kârlarının peşinde koştuğu öne sürülmüştür.Aşıların da ilaç şirketlerinin kazancı için reklamının yapıldığı, aşıların etkili olmadığı, bu nedenle de yaptırılmaması gerektiği savlanmıştır.Ancak kamuoyunu etkileme açısından bu karşı çıkışların etkili olamadıkları anlaşılmaktadır.Devlet yetkililerinin, muhalefet önderlerinin aşı yaptırdıkları, bu örneklerin TV ve benzeri yayın organlarında yer alması, toplumun aşılama çalışmalarında etkili örnekler oluşturmuştur.Toplumun aşı karşıtlığına teslim olmaması, bu salgınla savaşımda olumlu bir gelişmedir.SALGININ VERDİĞİ 8 DERSElbette bu salgının da bütün toplumlara verdiği dersler vardır.Hiçbir zaman durumunuzun değişmez olduğunu sanmayacaksınız. Gözle görülmeyen bir virüs bile yaşamınızı değiştirmeye yeterlidir.Her zaman, hayatın her değişikliğine hazır olacaksınız. Yaşam dayanıklılığınız en büyük yardımcınızdır.Bağışıklık sisteminize her zaman büyük önem vereceksiniz. Psikolojik bağışıklılık, bedensel bağışıklılık, sosyal bağışıklılık sizin dayanma gücünüzdür.Toplumsal dayanışmanız her zaman çok önemlidir. Böyle yaygın afetlerde en büyük gücünüz birbirinize yardım etmeniz, güç vermenizdir.Bireysel ve sosyal bilinciniz, bütün afetlerde en büyük desteğinizdir. Bilime güveneceksiniz. Bilimsel bilgiler, teknik gelişmeler sizin kurtarıcılarınızdır. Dogmalar, hurafeler sizi doğru önlemlerden alıkoyar.Güvenilir yönetime bu durumlarda çok büyük gereksinmeniz vardır. Güvenilir yönetim; denetlenebilen, sorumluluk alan, yanlışını kabul eden, yanlışından hesap vermeyi bilen yönetimlerdir. Böyle bir yönetiminiz yoksa, güven duygusunu kaybedersiniz. Bu da güç durumlarda sizi birlik olmaktan alıkoyar. Ekonomik gücünüzün ne denli önemli olduğu bu salgında görüldü. Bütün sektörlerde herkesin geliri azaldı, gideri ise arttı. Bu da zamanında birikim yapmanın önemini gösterdi. Bu olay, kişiler kadar toplumların da devletlerin de sorunu olmuştur. Devletin ekonomisinin yönetimi, bu afetlerde ortaya çıkmaktadır. Sizin de bu durumu görmeniz gerekir.Sonuçta her şey, siyasal iktidara dayanmaktadır.Hesap veren, sorumluluğunu kabul eden, yanlışını düzeltmek isteyen, gerektiğinde istifa etmeyi bilen bir iktidar sizin oylarınızla seçilecektir.Bu da sizin her zaman sorumluluğunu bilen bir yurttaş olma görevinizdir.Bir virüs salgınının verdiği bu dersler de bütün toplumlar için uyarıcı olmalıdır.Bizim toplum olarak bu derslere gereksinmemiz çok daha açık, çok daha önemlidir.Geleceğimiz bu olaylardan çıkaracağımız sonuçlarla yakından ilgilidir.Gelecek kararlılığımız da toplumsal sorumluluğumuzla buluşsun...TEŞEKKÜRDizinin hazırlanmasında katkıda bulunan İTO Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip ve halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Nilay Etiler’e teşekkür ediyorum. Dr. Erdal Atabek

‘Tıp fakültelerinde imam mıyetişecek?’

‘Tıp fakültelerinde imam mı yetişecek?’ Cumhuriyet’in duyurduğu Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu’nun, tıp, güzel sanatlar ve mimarlık fakülteleri dahil 4 fakültenin dekanlığını yürütmesine Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten ve Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan’dan tepki geldi. Doç. Dr. Ökten, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, bu durumun “tıp eğitimini niteliksiz hale getirme çalışmasının sonucu” olduğunu söyledi. Tüm üniversitelerde aynı sorunun bulunduğunu, liyakatsiz, partili rektör ve dekan atamaları yapıldığını vurgulayan Ökten, “Eğitim her yerde niteliksizleştiriliyor. Dünyada ilk 500’e giren üniversitemiz, her tarafa yandaş, partili rektör, dekan ve bölüm başkanları atanması sonucu yoktur” dedi. Tıp fakültesine ilahiyatçı dekanın vekâleten de olsa atanmasının kabul edilecek bir durum olmadığını söyleyen Ökten, “Tüm dünya böyle bir atamaya sadece güler. Biz ise TTB olarak bunları acı içinde izliyoruz. Eğer tıp fakültelerinde imam yetiştirmek istiyorlarsa o başka bir şey” dedi. Ökten, her yerde eğitici kadrosu, hastanesi, derslikleri olmayan, sadece tabelası bulunan tıp fakültelerinin olduğuna dikkat çekerek “Tıp eğitimi uzun, ağır ve ciddi bir iştir. Sonuçta oradan yetişecek hekimler insan sağlığı ile uğraşacak, hastaları iyileştirecek ve ameliyat yapacak. Hatipoğlu’nun, rektörlüğün yanında içinde tıp fakültesinin de olduğu 4 fakülteye dekan olarak vekâlet etmesi liyakate, bilime, eğitime vurulmuş büyük bir darbe, haksızlık ve uygunsuzluktur” ifadelerini kullandı.‘GENEL YAKLAŞIM OLDU’Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Candan, 130’un üzerinde mimarlık fakültesi olduğuna işaret ederken çok büyük kadro eksikliği olduğunu söyledi. Candan, “Mimarlık fakültesinin başında bir ilahiyatçının olması eşyanın tabiatına aykırı. Böylesine yaratıcı, çağdaş, ilerici bir bakış açısıyla bilimsel bir kriter üzerinden şekillenmesi gerekirken bu, iktidarın genel yaklaşımı haline geldi” dedi. Bir ilahiyatçının birden fazla fakülteye vekâlet etme süreçlerinin, üniversitelerde muhafazakârlaşmanın da bir göstergesi olduğunu belirten Candan, “Boğaziçi, ODTÜ’de yaşadık. Üniversitelere, bilimin olduğu yerlere müdahale ediliyor. Altyapı kurumlarını kontrol ettikleri gibi üstyapı kurumlarını da kontrol etmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı. Sefa Uyar

MHP’li başkan Koloğlu, AKP’li Tuna dönemi için suçduyurusunda bulundu

MHP’li başkan Koloğlu, AKP’li Tuna dönemi için suç duyurusunda bulundu Düzce’de MHP’li Cumayeri ilçesinin belediye başkanı Mustafa Koloğlu, eski AKP’li belediye başkanı Recep Tuna döneminde altyapı ihalesinde usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Eski başkan ve 10 kişi hakkında ağır ceza mahkemesinde dava açıldı. Ayrıca hukuk mahkemesi kararıyla sanıkların mal varlıklarına tedbir konuldu. İddiaya göre 2014 yılında Cumayeri’nde meydana gelen sel afeti sonrası, yaraların sarılması için devletten belediyeye 3 milyon TL ödenek geldi. Recep Tuna ve yönetimi, bu ödeneğin 1 milyon 336 bin lirası ile altyapı ihalesi yapma kararı aldı. Meclisten geçen taleple ihale düzenlendi. İhale sonucunda altyapı yapım işini alan KGK isimli firmaya, 1 milyon 336 bin TL ödeme yapıldı. Ancak altyapıya yönelik herhangi bir düzenleme ve iyileştirme yapılmadı. Yurttaşların şikâyetleri her geçen gün daha da arttı. Yeni başkan ise yaşananlar üzerine belediye personelleri ve ihaleyi alan firma hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda bulunduğu gün açıklamalarda bulunan başkan Koloğlu, “Cumayeri Belediyesi’nden haksız şekilde yolsuzluk adı altında alınmış 1 milyon 336 bin TL’nin tekrardan Cumayeri Belediyesi’ne iadesi için çalışmalarımızı yapıyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi’nin bir belediye başkanıyız. İttifak ortağımız olan Cumhur İttifakı’nın ortağı olan, o partiden belediye başkanlığı yapmış olan birisiyle alakalı suç duyurusunda bulunuyoruz. Tabii bu ittifaka zarar verir mi, bunların değerlendirilmesi lazım” ifadelerini kullandı. ANKARA’DAN UYARISuç duyurusunun ardından AKP’li eski başkan ve 10 sanık hakkında ağır ceza mahkemesinde çeşitli suçlardan dava açıldı. Ayrıca belediyenin kasasından çıkan paranın iadesi için ise hukuk mahkemesinde ayrı bir dava daha açıldı. Mahkeme, 11 sanığın mal varlığına tedbir koydu. Telefonla ulaştığımız MHP’li başkan Koloğlu ise susmayı tercih etti. “Kamuoyunun bu olayı bilmeye hakkı yok mu” diye sorduğumuz Koloğlu, “Elbette kamuoyunun her şeyi bilmeye hakkı var. Ama konu yargıda. Bu konuyu artık dillendirmenin doğru olmadığını düşünüyorum” dedi. Ancak belediyeden edindiğimiz bilgiye göre AKP Genel Merkezi’nde yerel yönetimler başkan yardımcısı, bu olaya ilişkin MHP’li başkana uyarılarda bulunarak bu konunun uzatılmamasını istedi.‘YIPRATMAYA ÇALIŞIYOR’Eski başkan Recep Tuna, hakkındaki iddiaları reddederek “İhale sonucu altyapı çalışmaları yapıldı. Açılmayan noktalar vardı. Onunla ilgili parayla ise personel giderleri ödendi. Mal varlığıma tedbir konuldu. Ancak itirazlarımızı yaptık. Kaldırılmasını bekliyoruz. Henüz bir mahkeme kararı ortada yok. Mustafa Koloğlu belediye başkanı seçildiği günden beri AK Parti’yi ve beni yıpratmaya çalışıyor. Göreve gelir gelmez AK Partili personelleri işten çıkardı” ifadelerini kullandı.  Seyhan Avşar

Personel alımlarıtek sistemden yapılacak

Personel alımları tek sistemden yapılacak Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, kamu personeli alımlarının Elektronik Kamu İstihdamı Portalı (EKİP) adı verilen tek bir sistem üzerinden yapılacağını açıkladı. Selçuk, “Böylece kamuya yapılacak tüm personel alım ilanlarının tek adresten ve en güvenilir şekilde yapılmasını planlıyoruz” dedi. Halihazırda kamu personeli alım ilanlarının birçok platform üzerinden yayımlandığına dikkat çeken Selçuk, “Proje ile artık tüm kamu personeli alım ilanlarının internet sitesi üzerinden yayımlanmasını sağlayacaklarını” bildirdi. EKİP’i ayrıca e-Devlet ile entegre edeceklerini kaydeden Selçuk, “Özellikle kamu personeli adayları istihdama ilişkin bilgilere ve birçok çevrimiçi işleme 7/24 ulaşabilecek” dedi. Selçuk, fiziki evrak üzerinden görülen birçok işlemin de sanal ortama aktarılacağını, projenin kamu personel planlama işlemlerine de katkı sağlayacağını belirtti. Selçuk’un açıklamalarını değerlendiren kamu çalışanları, sosyal medya platformlarında öncelikli sorunlarının “mülakat” olduğuna dikkat çekti. Kamu çalışanları, mülakatın “torpile kapı açtığına” dikkat çekerek kaldırılmasını istedi. Kamuya alımların KPSS ile yapılmasını talep etti.‘AMAÇ MUHALİF BELEDİYELER’  Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet Balık, bu düzenlemenin tek amacının muhalefetin elindeki belediyelerin memur ve işçi alımını kontrol etmek olduğunu söyledi. Bakanlıklar başta olmak üzere kamuya alımların zaten iktidarın kontrolünde olduğuna dikkat çeken Balık, “Mülakat yapıyorlar. Kendi istedikleri personeli alıyorlar. Buralarda sorun yok. Hükümete göre sorun nerede? Muhalefetin elindeki belediyelerde. Belediyelerin işçi ve memur alımlarında. Bunu ortadan kaldırmak istiyorlar” dedi. Balık, belediyelerin işçi ve memur alım ilanlarına iktidarın karışamadığını vurgulayarak şöyle devam etti:“Şimdi muhalefetin elinde olan imkânları ortadan kaldırmayı amaçlıyorlar. Belediyeler her yıl binlerce işçi, memur alıyor. Nasıl alıyor? Kendi ilanlarını yayımlayarak. Alımı da belediyenin kendisi yapıyor. İktidar buna karışamıyor. Şimdi ‘ilanlar tek bir merkezden yayımlanacak’ deniliyor. Belediyelerin personel alımı için ilana çıkmaları engellenecek. Örneğin İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi büyükşehir belediyeleri personel alımı için ilan yayımlayamayacak. Bu düzenleme çıktıktan sonra da hemen ‘ilanı biz yayımladık, mülakatı da biz yapacağız’ diyecekler. Belediyelere alınacak personelin mülakatını iktidarın kendisi yapacak. Amaç bu.” Balık, mülakatın tamamen “torpil” anlamına geldiğini belirterek “Mülakat iktidara oy verenlerin, biat edenlerin işe alınması demek” eleştirisinde bulundu. Mustafa Çakır

Gaziantep’te eski AKPİl Gençlik KollarıBaşkanıve kardeşi başarısına 'başarı' kattı

Gaziantep’te eski AKP İl Gençlik Kolları Başkanı ve kardeşi başarısına 'başarı' kattı Gaziantep’te kamudan üç ihale alan ve geçen hafta görevi devreden AKP İl Gençlik Kolları Başkanı Abdullah Korkmaz’ın aile şirketi ODOKEM bir “başarıya” daha imza attı. Valiliğin açtığı öğretmenevi yapım işi, bir firmayla birlikte ODOKEM’e verildi. Şirketin ihaleyi alış süreci ise dikkat çekici. AKP Gaziantep İl Gençlik Kolları Başkanlığı’na 2017 yılında getirilen Abdullah Korkmaz, görevini geçen hafta avukat Mesut Bozatlı’ya devretti. Korkmaz’ın aile şirketi ODOKEM’in başkanlık yaptığı dönemde aldığı ihaleler tepki çekmişti. Gaziantep Valiliği ve Şahinbey Belediyesi’nden daha önce toplamı 21 milyon lirayı bulan 3 ihale alan şirketin, Korkmaz’ın başkan olduğu dönemde tartışma yaratacak bir ihaleye daha imza attığı ortaya çıktı. Süreç şöyle gerçekleşti:Gaziantep Valiliği 1 Haziran 2020 tarihinde Gaziantep Şehitkamil ilçesinde 260 yataklı öğretmen evi yapım işi ihalesi yaptı. Toplam 50 firma teklif verdi, 20’si geçerli sayıldı. Teklif verenlerden biri de Korkmaz’ın aile şirketi ODOKEM’di. Ticaret sicil kayıtlarına göre şirket, ihaleye girdiği sırada Abdullah Korkmaz’ın ortaklığı sürüyor. 21 Temmuz 2020 tarihinde Korkmaz, payını 22 yaşındaki kardeşi Osman Korkmaz’a devrediyor. Şirkette tek ortak Osman Korkmaz kalıyor. Pay devir işlemlerinin ardından ihale sonucu geçen 13 Ocak’ta açıklandı. İhaleyi 52 milyon 90 bin lira bedelle Azizoğlu Uluslararası Nakliyat şirketi ile Korkmaz’ın aile şirketi ODOKEM İnşaat iş ortaklığıyla kazandı. 5 Ocak’ta valilik ile şirketler arasında sözleşme imzalandı. 14 Ocak 2021’de başlayan iş, 2 Şubat 2023’te sona erecek.KARDEŞİNE DEVRETTİKorkmaz, ihaleye geçen yıl girdi, ihale sonucu açıklanmadan şirketteki payını 22 yaşındaki kardeşi Osman Korkmaz’a devretti.KALKAN: GELENEK BOZULMADIGazetemize konuşan CHP Şahinbey Belediye Meclis üyesi Uğur Kalkan, “Her zaman söylüyoruz, biz kimsenin ihale almasına karşı değiliz. Biz hem AKP’de siyaset yapıp hem de ihale peşinde koşulmasına karşıyız. Söz konusu ihalede 81 kişinin doküman alıp 50 kişinin teklif vermesini ve 30 teklifin elenmesini kalan 20 teklifin de en uygununun ‘AKP Gençlik Kolları Başkanı’nın ve ailesinin firması olması konusunda Gaziantep Valiliği’nden kamuoyunu aydınlatıcı açıklama bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Hazal Ocak




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter