ATV'de yayınlanan programda tecavüze uğrayan adamın çıplak fotoğrafları ekrana getirildi
Muhalif kanallara ceza yağdıran RTÜK, konu ATV'deki programlar olunca görmezden geliyor. ATV'de yayımlanan Müge Anlı'nın programında, tecavüze uğradığını ileri süren adamın çıplak fotoğrafları ekrana getirildi.
Radyo Televizyon Ãœst Kurulu’nun (RTÃœK), muhalif televizyon kanallarına verdiÄŸi cezalarla sıklıkla gündeme geliyor. Muhalif kanallara, para cezasının yanından ekran karartma cezası gibi ağır yaptırımlar da uygulanmıştı. Ancak, RTÃœK’ün görmezden geldikleri de var…TECAVÃœZE UÄžRADIÄžINI SÖYLEYEN ADAMIN ÇIPLAK FOTOÄžRAFLARINI YAYINLADILARHükümete yakınlığıyla bilinen ATV’de yayımlanan Müge Anlı’nın programı, yaptığı yayınlar nedeniyle tepki çekiyor. Kimi zaman ensest iliÅŸkilerin yer aldığı, kimi zaman cinayetlerin ele alındığı programla ilgili çok sayıda ÅŸikayet gitmesine raÄŸmen RTÃœK, bir çoÄŸunu görmezden geldi. Müge Anlı’nın programında tepki çeken yeni bir olay daha yaÅŸandı. Programa baÅŸvuran 40 yaşındaki Abdurrahman Çığ, 20 yıllık eniÅŸtesi Ä°sa Akman tarafından kandırıldığı ve maddi ve manevi istismar edildiÄŸi, bir ormanda ise tecavüze uÄŸradığı iddiasında bulundu. Anlı'nın dün yayınlanan programında Çığ'ın Anlı ekibine gönderdiÄŸi ormanda çekilen çıplak fotoÄŸrafları ekrana getirildi./Archive/2021/3/13/105223616-enistesi-tarafindan-tecavuze-ugrayan-adamin-139907751737m.jpgATV’DEKÄ° BÄ°R BAÅžKA PROGRAMDA DA BENZER OLAYLARYine ATV ekranlarında yayınlanan Esra Erol’un programında da benzer olaylar yaÅŸanmıştı. Erol’un programında ensest iliÅŸkiler, cinayetler sıklıkla ekranlara yansıdı. RTÃœK Ãœyesi Ä°lhan TaÅŸcı, RTÃœK’ün Esra Erol’un bazı programlarıyla ilgili rapor düzenlemediÄŸi ve gündeme almadığını açıklamıştı.Â
cumhuriyet.com.tr
İstanbul'da kripto para çetesine operasyon: 119 Çinli gözaltında
Silivri'de site içerisinde 9 ayrı villa kiralayıp kripto para çağrı merkezi kuran şüpheliler gözaltına alındı. 18 Çinli şüphelinin 101 kişiyi, pasaportlarına el koyarak zorla çalıştırdığı ve site dışına çıkmalarını yasakladığı belirlendi. Şüphelilerin, Çin’de yaşayan yurttaşları sahte kripto para danışmanlığı yaparak dolandırdığı tespit edilirken, operasyon anları kameralara yansıdı.
18 Çinli şüpheli, Türkiye’de çalışma vaadi ile Çin’den bilgisayar mühendisi ve programcısı olmak üzere 101 kişi getirdi. Gelen kişilerin pasaportlarına el koyarak zorla çalıştıran şüpheliler, kişilerin sitenin dışına çıkmasını yasakladı. İnternet üzerinden Çin’e ‘kripto para danışmanlığı’ şeklinde reklam veren şüphelilerin, dolandırdıkları kişilere "Sanal paranızı bize teslim edin, biz iki katını kazanıp geri size teslim verelim" dediği öğrenildi.GECE SAATLERİNDE SİTEDEN GİZLİCE KAÇAN İKİ ÇALIŞAN POLİSE İHBARDA BULUNDUGece saatlerinde siteden gizlice çıkarak en yakın polis karakoluna giden iki çalışan, kendilerinin zorla çalıştırıldığını ve site içerisinde onlarca kişinin zorla tutulduğunu söyledi. İhbar üzerine harekete geçen Asayiş Şube Gasp Büro Amirliği ekipleri, 30 ekip ve 100 polis ile operasyon gerçekleştirdi. Operasyonda 101 çalışan ve 18 şüpheli gözaltına alındı. Mağdur oldukları anlaşılan ve Türkiye'ye turistik vize ile giriş yaptığı belirlenen Çin uyruklu çalışanlar gerekli işlemler için İl Göç İdaresine götürüldü./Archive/2021/3/13/105845395-kripto.jpgOPERASYONDA 1 MİLYON 500 BİN LİRANIN YANI SIRA YÜZLERCE CEP TELEFONU ELE GEÇİRİLDİOperasyonda villalardan ikisinin yemekhane ve yatakhane olarak kullanıldığı tespit edilirken, şüphelilerin çalışanlara aylık 7 bin Çin Yuanı ödediği belirlendi. Öte yandan, operasyonda 1 milyon 500 bin lira para, 712 cep telefonu, 112 bilgisayar, 677 sim kart, para sayma makinesi ve çok sayıda harddiske el koyuldu. Adliyeye sevk edilen 18 şüpheliden 6'sı çıkarıldığı adli makamlarca tutuklanarak cezaevine gönderildi.
DHA
Dışişleri'nden AP'ye tepki: Reddediyoruz
Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulu'nda kabul edilen Suriye İhtilafına ilişkin kararda Türkiye'ye yönelik kullanılan ifadelerle ilgili Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Milyonlarca Suriyeliye kucak açan ve ihtilaf nedeniyle tek başına ağır sorumluluklar üstlenen ülkemize ilişkin asılsız iddiaları reddediyoruz" denildi.
Dışişleri Bakanlığı, AP Genel Kurulu'nda Suriye ihtilafının 10'uncu yıl dönümünde kabul edilen kararda ifade edilen Türkiye'ye yönelik söylemlerle ilgili açıklama yaptı. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye'nin milyonlarca Suriyeliye kucak açtığı vurgusu yapılarak, "Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nda Suriye ihtilafının 10'uncu yılı vesilesiyle kabul edilen kararda yer verilen, milyonlarca Suriyeliye kucak açan ve ihtilaf nedeniyle tek başına ağır sorumluluklar üstlenen ülkemize ilişkin asılsız iddiaları reddediyoruz. Bu karar AP'nin Türkiye'ye karşı önyargılı ve dürüstlükten uzak yaklaşımını gözler önüne sermektedir" denildi.'TÜRKİYE, MEŞRU MÜDAFAA HAKKINI KULLANARAK HERAKATLAR DÜZENLEMİŞTİR'Açıklamada, yapılan harekatlarda bölgedeki sivil halkın zarar görmemesi için gerekli tedbirlerin alındığı ifade edilerek, "Türkiye Suriye'nin kuzeyinde, sınır hattı boyunca Türk ve Suriye halkını tehdit eden terör örgütlerine karşı BM Şartı'nın 51'inci maddesinden kaynaklanan meşru müdafaa hakkı temelinde harekatlar düzenlemiştir. Harekatlar sırasında ve sonrasında sivil halka zarar gelmemesi için gerekli tüm tedbirler azami ölçüde uygulanmıştır. Bölge halkı DEAŞ ve PKK/YPG terör örgütlerinin zulmünden kurtarılmıştır. Suriye Geçici Hükümeti'nin önderliğindeki yerel unsurların istikrarlaştırma çalışmaları sayesinde huzur ve istikrar tesis edilmiş, 420 binden fazla sığınmacının bu bölgelere gönüllü ve güvenli geri dönüşü sağlanmıştır" ifadeleri kaydedildi.Bakanlık, yaptığı yazılı açıklamanın devamında şunları dile getirdi:"Avrupa Parlamentosu'nun asıl eleştirmesi gereken, PKK/YPG'nin son dönemde bölgede barış ve istikrarı bozmaya yönelik artan terör saldırılarıdır. Kararda PKK/YPG'nin bölgenin demografisini değiştirme çabaları ve DEAŞ'lıları serbest bıraktığı hususlarına değinilmemesi de dikkate değerdir. Türkiye, bir yandan terörizmin her türlüsüyle kararlı mücadelesini devam ettirirken, bir yandan da BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı temelinde Suriye ihtilafına siyasi bir çözüm bulunması amacıyla çabalarını sürdürecektir. Avrupa Parlamentosu'nu gerçeklerden kopuk ve ilgisiz açıklamalar yapmak yerine, NATO ve Avrupa'nın sınırlarını da koruyan Türkiye'nin Suriye'de yaptığı katkıların Avrupa için önemini idrak etmeye ve Suriye'deki gelişmeler bağlamında ihtilafın siyasi çözümüne yapıcı katkı sunmaya davet ediyoruz."
DHA
Bebeklerde de görülüyor; kıyafet seçimine dikkat
Atopik egzamanın bebeklerde de çok sık görüldüğüne dikkat çeken Çocuk İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Hikmet Tekin Nacaroğlu, ailelere uyarılarda bulundu. Nacaroğlu, “Pamuklu ve yumuşak dokulu giysiler tercih edilmelidir. Atopik dermatitin alevlenmesine neden olan besin ve solunum yolu alerjenleri belirlenmeli, bu faktörlerle temastan kaçınılmalıdır†dedi.
Bebeklerde atopik egzamanın sıkça görüldüğüne iÅŸaret eden Çocuk Ä°mmünoloji ve Alerji Hastalıkları Bölümünden Doç. Dr. Hikmet Tekin NacaroÄŸlu, ailelere uyarılarda bulundu. Alerjik egzama olarak da bilinen atopik dermatitin, cildin koruyucu bariyerinin ve nem tutma kabiliyetinin bozulması sonucu ortaya çıkan kaşıntılı döküntülerle karakterize, kronik seyirli, tekrarlayan bir deri hastalığı olduÄŸunu açıklayan NacaroÄŸlu, “Atopik dermatitin oluÅŸumunda genetik ve çevresel nedenler ortak rol oynuyor. Ailede alerjik hastalık olması yani genetik yatkınlık olması bu hastalıkların geliÅŸmesinde önemli bir risk faktörüdür. ÇeÅŸitli çalışmalarda olguların yüzde 60 ila 70 kadarında pozitif aile öyküsü bildirilmiÅŸtir. Atopik dermatit hastalarında bariyer fonksiyonları bozulması ile alerjenler kolayca cildi geçerek bağışıklık sistemimizi uyarır ve alerjik reaksiyonlara neden olur. Yine atopik dermatitli hastaların ciltlerinin mikroplara karşı savunma özellikleri de azalmıştır. Normalde cildimizde bulunan mikroplar bu hastalarda enfeksiyonlara neden olabilir †diye konuÅŸtu.BU FAKTÖRLER HASTALIÄžI ŞİDDETLENDÄ°RÄ°YORDoç. Dr. NacaroÄŸlu, hastalığı alevlendiren nedenleri ÅŸu ÅŸekilde sıraladı:“Atopik dermatit hastalarında bariyer fonksiyonları bozulması ile alerjenler kolayca cildi geçerek bağışıklık sistemimizi uyarırlar ve alerjik reaksiyon geliÅŸmesine neden olurlar. Bu da atopik dermatitin ÅŸiddetini artırır yani cildin daha da kötüleÅŸmesine sebep olur. Kaşınma ve ovalama cildi tahriÅŸ eder hatta durumu daha da kötüleÅŸtirir. Yine atopik dermatitli hastaların ciltlerinin mikroplara karşı savunma özellikleri de azalmıştır. Normalde cildimizde bulunan mikroplar bu hastalarda enfeksiyonlara neden olabilir. Enfeksiyonlar hem atopik dermatitin ÅŸiddetini artırır hem de tedaviye yanıtı olumsuz etkileyebilir. Ayrıca cilde uygulanan tahriÅŸ edici kimyasal ürünler, sabun, deterjan ve bazı cilt bakım ürünleri ile hava deÄŸiÅŸimi, aşırı sıcak hava, terleme gibi faktörlerde dönem dönem hastalığın alevlenmesine sebep olabilir.â€TETÄ°KLEYÄ°CÄ° GIDALARA DÄ°KKATBesinlerin de atopik egzamayı alevlendirdiÄŸine iÅŸaret eden Doç. Dr. NacaroÄŸlu, “Bir diÄŸer önemli husus da orta ve ağır egzamalı olguların bir kısmında süt, yumurta, buÄŸday, yer fıstığı, aÄŸaç kuruyemiÅŸleri, balık, besin katkı maddeleri gibi bazı gıdalar alevlendirebilir. Ayrıca ev tozu akarı, hayvan tüyü, polenler gibi solunum alerjenleri bulguların alevlenmesine neden olabilir. Tetikleyici alerjinin saptanmasına yönelik olarak alerji testleri yapılması gerekir. Alerji testleri, kan örneklerinden ve cilt üzerine alerji damlaları kullanılarak yapılabilir. DoÄŸru bilinen bir yanlış ise cilt testlerinin bebeklerde ve küçük çocuklarda yapılamayacağıdır. Her iki yöntem doÄŸumundan itibaren tüm yaÅŸ grubunda güvenle uygulanabilir. Besin alerjisi ile ilgili alerji cilt testleri erken yaÅŸlarda da yapılabilirken, bahar alerjisine yönelik alerjiler iki yaşından önce nadiren geliÅŸtiÄŸi için daha geç yaÅŸlara bırakılmalıdır. Cilt testi aÄŸrısızdır ve hemen sonuç verir. Özellikle testin duyarlılığı 3 aylıktan itibaren yaÅŸla beraber artar. Kullanılacak test yöntemi hastanın öyküsü ve ÅŸikayetleri dikkate alınarak belirlenir. Bu nedenle testler mutlaka alerji kliniklerinde çocuk alerji uzmanları tarafından yapılmalıdır†diye konuÅŸtu.“AÄ°LELER BU ÖNERÄ°LERE KULAK VERMELÄ°â€Doç. Dr. NacaroÄŸlu, alınması gereken önlemlere iliÅŸkin ailelere ÅŸu uyarılarda bulundu:“Hastaların cildi düzenli nemlendirilerek korunmalıdır. Nemlendirme tedavisi bireyselleÅŸtirilmeli ve hangi nemlendirici formunun, hangi hastada kullanılacağı, hastanın cilt özelliÄŸine ve uygulanacak olan hastalıklı bölgeye göre deÄŸiÅŸkenlik gösterebileceÄŸi unutulmamalıdır. Ilık su ile duÅŸ alma, banyoda kurutmayan, alkali olmayan, nemlendiricili sabunlar kullanma, kısa süreli ılık banyo sonrası derinin tahriÅŸ edilmeden kurulanması ve banyodan hemen sonra derinin nemlendirilmesi büyük önem taşır. Pamuklu ve yumuÅŸak dokulu giysiler tercih edilmelidir. Atopik dermatitin alevlenmesine neden olan besin ve solunum yolu alerjenleri belirlenmeli, bu faktörlerle temastan kaçınılmalıdır. Kaşınma ve çizik oluÅŸumunu önlemek için, tırnaklar kısa kesilmeli, küçük bebeklerin ellerine eldiven geçirilmelidir. Hastalığın derecesine ve hastanın yaşına uygun tedavileri alerji hekiminiz kontrolünde tarif edildiÄŸi ÅŸekilde ve aksatmadan kullanmak egzama alevlenmeleri önlemek açısından çok önem arz etmektedir.â€
DHA
Yeni Akit yazarı: Bebek maması alan zengindir
Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, ekonominin 2002'ye göre daha iyi durumda olduğunu söyledi. Karahasanoğlu, "Bebeğinize muhallebi yapmıyor, özel hazırlanmış mama veriyorsanız açlıktan, fakirlikten falan bahsetmeyin. Bambaşka bir standarda geçmişsiniz demektir" ifadesini kullandı.
Yeni Akit Gazetesi Yazı Ä°ÅŸleri Müdürü Ali KarahasanoÄŸlu, bugün yayımlanan yazısında ekonomi politikalarına yöneltilen eleÅŸtirilere tepki gösterdi.“Bir aylığına, iki aylığına yükselen bazı maddelerin fiyatları üzerinden de algı oluÅŸturmayın†diyen KarahasanoÄŸlu, “Yumurtadan vazgeçtiler. Bebek mamasına atladılar. Affedersiniz ama bebeÄŸinize siz muhallebi yapmıyor, özel hazırlanmış mama veriyorsanız açlıktan, fakirlikten falan bahsetmeyin. BambaÅŸka bir standarda geçmiÅŸsiniz demektir†ifadelerini kullandı.KarahasanoÄŸlu devamında da ÅŸunları kaydetti:“Sizin sorununuz ‘nasıl geçinebiliriz’ deÄŸil, ‘şu an geçiniyoruz, ama zorluk çekmeden refah içinde yaÅŸamak istiyoruz’ arayışıdır. Her insan, daha yüksek refah içinde yaÅŸamak ister.Ama bunun üzerinden, ‘açız’ muhabbeti yapmak, ‘19 yıldır her ÅŸey daha kötü oldu’ demek, ‘Dün daha iyiydi, artık geçinemiyoruz’ demek, nankörlüktür.Evine bir asgari ücret giren ve ayın başında önceki ayın borçlarını zar zor ödeyebilen aileler vardır, bunları inkar etmiyorum ama ‘2002’ye göre daha kötü durumdayız’ diyen kim var ise, nankörlükle suçlarım.â€
cumhuriyet.com.tr
Yeni Akit yazarı bebek maması alanları zengin ilan etti!
Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, ekonominin 2002'ye göre daha iyi durumda olduğunu söyledi. Karahasanoğlu, "Bebeğinize muhallebi yapmıyor, özel hazırlanmış mama veriyorsanız açlıktan, fakirlikten falan bahsetmeyin. Bambaşka bir standarda geçmişsiniz demektir" ifadesini kullandı.
Yeni Akit Gazetesi Yazı Ä°ÅŸleri Müdürü Ali KarahasanoÄŸlu, bugün yayımlanan yazısında ekonomi politikalarına yöneltilen eleÅŸtirilere tepki gösterdi.“Bir aylığına, iki aylığına yükselen bazı maddelerin fiyatları üzerinden de algı oluÅŸturmayın†diyen KarahasanoÄŸlu, “Yumurtadan vazgeçtiler. Bebek mamasına atladılar. Affedersiniz ama bebeÄŸinize siz muhallebi yapmıyor, özel hazırlanmış mama veriyorsanız açlıktan, fakirlikten falan bahsetmeyin. BambaÅŸka bir standarda geçmiÅŸsiniz demektir†ifadelerini kullandı.KarahasanoÄŸlu devamında da ÅŸunları kaydetti:“Sizin sorununuz ‘nasıl geçinebiliriz’ deÄŸil, ‘şu an geçiniyoruz, ama zorluk çekmeden refah içinde yaÅŸamak istiyoruz’ arayışıdır. Her insan, daha yüksek refah içinde yaÅŸamak ister.Ama bunun üzerinden, ‘açız’ muhabbeti yapmak, ‘19 yıldır her ÅŸey daha kötü oldu’ demek, ‘Dün daha iyiydi, artık geçinemiyoruz’ demek, nankörlüktür.Evine bir asgari ücret giren ve ayın başında önceki ayın borçlarını zar zor ödeyebilen aileler vardır, bunları inkar etmiyorum ama ‘2002’ye göre daha kötü durumdayız’ diyen kim var ise, nankörlükle suçlarım.â€
cumhuriyet.com.tr
Türkçe Haberler En Son Başlıklar
İMO’dan kampanya: "Her şantiyede bir şef"
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) güvenli yapının oluşumunda şantiye şefliğinin önemine dikkat çekmek için “Her şantiyeye bir şef†kampanyası başlattı.
Cumhuriyet’e konuşan İMO Başkanı Taner Yüzgeç, güvenli yapı için “projelendirme, inşa ve denetim süreci†olmak üzere birbiriyle bağlantılı 3 temel bileşen olduğunu belirtti. Bu 3 temel bileşenin, nitelikli şekilde yerine getirilmesi gereken mühendislik hizmeti olduğuna işaret eden ve inşa sürecinin, deprem sonrası hasarlar ile doğrudan bağlantılı olduğunu kaydeden Yüzgeç, işçiliğin nitelikli kullanımı, nitelikli malzeme kullanımı ve malzeme organizasyonu gibi süreçleri yönetenin şantiye şefi olduğunu söyledi. Yüzgeç, “Mevzuat ‘şantiye şefi 5 ayrı binaya bakabilir’ diyor. Bunun anlamı, işi yönetmek değil, tabiri caizse gidip ‘boy göstermek.’ Bu da tabii ki o hizmetin olmaması, kâğıt üstünde kalması; güvenli yapı üretiminin en önemli ayağının eksik olduğunun tescili anlamına gelir†dedi.‘SAĞLIK, HİZMETLERE BAĞLI’Şantiye şeflerinin, iş güvenliğinden de sorumlu olduğunu ancak şantiye şefliği görevinin pratikte yerine getirilmediği için “yerine getirilmeyen bir hizmetten sorumlu olduklarını†aktaran Yüzgeç, “Tam zamanlı olması halinde şantiye şefleri, özellikle bilinçsizlikten kaynaklanan kazaları önleyebilir nitelikte. İşçinin sağlığı bu hizmetlerin var olmasına bağlı. Bu tür hizmetlerin kağıt üstünde kalması halinde ise sonuçlar kaçınılmaz†diye konuştu. Yüzgeç, yapı güvenliğinin, deprem ile de doğrudan bağlantılı olduğunu vurgulayarak “Depremde oluşan hasarlar da bu hizmetlerin kâğıt üzerinde kalmasıyla ilgili†dedi. Güvenli yapı için nitelikli malzemenin, işçiliğin nitelikli kullanılması ile bütünleşmesi gerektiğini söyleyen Yüzgeç, “Pek çok depremde, uygulama kusurlarından oluşan hatalar nedeniyle yıkıma varabilecak nitelikte hasarlar oluşabilmekte. 1999 depreminden bu yana yaşadığımız tüm depremlerde bu tür örnekleri gördük. Bu, ‘ustalar, işçimiz ne yapacağını bilir’ mantığıyla hareket edilebilecek bir mevzu değil†ifadelerini kullandı. ‘ASLINDA BAKMIYORLAR’İnşaat mühendisleri dışında da şantiye şefliği yapabilen mesleklerin olduğunu ancak bunların “son derece sakıncalı†olduğunu kaydeden Yüzgeç, bu hizmeti inşaat mühendisleri ve mimarların vermesi gerektiğini söyledi. Şantiye şefliğinin kâğıt üstünde kaldığını, şeflere yalnızca “imza attırıldığını†vurgulayan Yüzgeç, “2020’de verilmiş ruhsatlara bakıldığında, bir şantiye şefi ortalama 2 şantiyeye bakıyor. Devam eden inşaatlar da eklendiğinde bu rakamın 3’e çıktığını görüyoruz. Bir kişi 3 şantiyeye bakıyor ama aslında bunlara bakmıyor anlamına geliyor. Şantiyelerimizin, özellikle yap-sat tarzındaki konut üretimindeki şantiyelerimizin mühendislik hizmeti alamadığını söyleyebilirim. Şantiye şefleri, tam zamanlı olarak inşaatların başında bulunmalı†dedi.
Sefa Uyar
Pek çok ülke, aşı siparişlerini yaparak öncelik alırken Türkiye, bu konuda da geri kaldı
Sağlık Bakanlığı, Covid-19 salgınının yurt çapında yoğunluğunu belirten bir harita yayımladı. 100 bin kişide virüs bulaşan kişilerin il bazında oranlarını açıklayan bu haritada ilgi çekici özellikler vardı. İlk özellik, yurtta virüs bulaşmayan hiçbir ilin olmamasıydı. İkinci özellik, bazı illerdeki dikkat çekici yüksek oranlardı.
Yazı dizinin ikinci sayısına buradan ulaÅŸabilirsiniz.8-14 Åžubat 2021 tarihli “bulaÅŸan vaka oranı†belirten haritada “En Düşük Vaka Sayısı Olan Ä°ller†arasında Şırnak (7.82), Hakkâri (9.55), Bitlis (10.35), Van (14.89), Mardin (15.33), Batman (14.49) ve Diyarbakır (17.53) yer alıyordu.Diyarbakır’a yakın bir il olan Adıyaman’da ise (100.55) yüksek bir oran dikkat çekici idi.Asıl dikkat çekici olan ise Karadeniz Bölgesi’ndeki yüksek oranlardı.Trabzon (228.02), Rize (202.44), Giresun (184.34), Ordu (194.42), Samsun (171.29) ile ülkenin en yüksek bulaÅŸma oranlarına dikkat çekiliyordu.Tam da bu tarihlerde, 15-16 Åžubat 2021 tarihinde yapılan AKP il kongrelerindeki aşırı yoÄŸun salonların “sosyal mesafeyi hiçe sayan†görüntüleri tepki çekiyor, alınan önlemlerin böylesine etkisiz bırakılması öfke uyandırıyordu.Partili CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan ise bu aşırı kalabalık salonları övgüyle karşılıyor, “tıklım tıklım doluyorâ€, “lebaleb dolu†sözleriyle partisinin coÅŸkusunu keyifle açıklıyordu.Trabzon ve Rize AKP il kongrelerindeki bu görüntüler, bu illerdeki yüksek bulaÅŸma oranlarına da dikkat çekiyordu.Yapılması gereken yasal toplantılar, kooperatif toplantıları, sendika toplantıları, meslek odaları toplantıları salgın nedeniyle yasaklanırken AKP kongrelerinin bu durumu açıkça siyasal iktidarın kendi kurallarına bile uymadığını ortaya koyuyordu. CEHALET...Covid-19 pandemisi ile yapılan mücadele bütün vatandaÅŸların saÄŸlık bilincine sahip olmasıyla doÄŸru orantılı bir çabaydı.Ama Karadeniz Bölgesi’nde yapılan “filyasyon araÅŸtırmaları†çok ilgi çekici bulgulara ulaÅŸtı.Filyasyon, salgının kaynaklarını araÅŸtırma demektir. Filyasyon ekipleri, bu amaçla kurulan çalışma gruplarıdır.Bu gruplardaki doktorlar, Karadeniz Bölgesi’nde bir köyde tespit edilen “virüs pozitif vakaâ€nın, bir hastayı okuyan “üfürükçü kadınâ€Ä±n 3 köyde bulaÅŸtırdığı 136 kiÅŸiden biri olduÄŸunu buldu.Üç ailenin birleÅŸip lahana ve fasulye turÅŸusu yaptığı bir olayın 21 pozitif vaka ile sonuçlandığını saptadılar. Bu ailelerle yapılan görüşmede, “turÅŸunun virüse karşı bağışıklık kazandırdığıâ€, bu amaçla buluÅŸarak turÅŸu kurdukları anlaşıldı.Gene, bir düğünden sonra görülen 27 pozitif vakanın kaynağının, hasta olduÄŸunu gizleyip düğüne katılan bir akraba olduÄŸunu buldular.Bütün bu olayların temelinde, toplumun saÄŸlık konusundaki cehaleti olduÄŸu açıktır.SaÄŸlık Bakanlığı’nın, baÄŸlı olduÄŸu siyasal iktidarın geleneksel yapıdan aldığı oyları ürkütmemek için bu olayların üstüne gidemediÄŸi ortaya çıkıyor.Ä°ktidar partisi olan AKP’nin kongreleri, halkın bilgisizliÄŸine, hurafelere kapılmasına kayıtsız kalınması, salgının önlenmesinin önündeki en büyük engellerdir.VE AÅžILAMA BAÅžLADI Salgının ilk aylarından baÅŸlayarak ortaya atılan aşı beklentisi, deÄŸiÅŸik ülkelerde yürütülen çalışmalarla baÅŸarıya ulaşıyordu.Çin’de yapılan aşı Sinovac, Alman BioNTech - Pfizer aşısı iki Türk bilim insanı tarafından geliÅŸtirilmiÅŸti. AstraZeneca aşısı Ä°ngiltere’de geliÅŸtirilmiÅŸti. Her ülke kendi aşısını yapmak için çalışıyordu.Türkiye’de, Cumhuriyetin ilk yıllarında, 1928 yılında kurulan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü, aşıların ve antiserumların yapılması amacıyla hizmete açılmıştı. Birçok aşının üretildiÄŸi, birçok hastalığın tedavisinde kullanılan serumların yapıldığı bu yararlı kurum ne yazık ki 2011 yılında kapatılarak hizmet dışı bırakıldı.EÄŸer bu kurumumuz geliÅŸtirilerek iÅŸlevini sürdürseydi ÅŸimdi biz kendi Covid-19 aşımız ile aşılanıyor olacaktık.Ne yazık ki siyasal iktidarın birçok konudaki körleme gidiÅŸi, bu konuda da geri kalmamıza yol açtı.Bu durumda Türkiye de ancak dışarıdan aşı sipariÅŸi ile halkın aşılanma gereksinimini karşılayabilirdi.Oysa bu konuda da gecikildi. Birçok ülke, aşı sipariÅŸlerini yaparak öncelik alırken bizdeki aşılama çalışmaları geç ve güç baÅŸladı.Aile hekimliÄŸi merkezlerinde yürütülen aşı çalışmaları görece bir takvimle yürütülmektedir.Öncelikle saÄŸlık çalışanlarının aşılanması zorunludur. Sonra da yaÅŸlılardan baÅŸlayarak bütün toplumun aşılanması gerekmektedir.2021 yılının ocak-ÅŸubat-mart aylarında yürütülen aşı çalışmaları toplumun ancak bir bölümüne ulaÅŸmaktadır.Gene de aşı çalışmaları salgının öteki yanlarına göre daha düzene oturacak gibi görünmektedir.Aşıların dünya ölçeÄŸinde dağılımı gene “zengin - fakir ülkeler†ayrımına göre olmaktadır.Zengin ve geliÅŸmiÅŸ ülkeler, toplumlarının aşılama çalışmalarını baÅŸarıyla yürütürken geri bıraktırılmış fakir ülkelerin hiç aşı alamadığı anlaşılmaktadır.Bizim ülkemizin aşılamada geç kaldığı, aşılama çalışmalarının düzenlenmesinde de yanlışlar yapıldığı görülmektedir.Gene de halkın çoÄŸunluÄŸu aşı olmak için çaba harcamakta, randevu alma ve aşısını yaptırma peÅŸinde koÅŸmaktadır.AÅžI KARÅžITLIÄžI VAR MI?Aşı karşıtları hiçbir zaman eksik olmamıştır.Zaman zaman bütün aşılara karşı tepkisel davranışlar toplumda yandaÅŸlar bulmuÅŸ, aşıların yan etkileri öne sürülerek aşılamaya karşı çıkılmıştır.Bu arada, Covid-19 virüsünün yaptığı salgının da uydurma olduÄŸu, ilaç ÅŸirketlerinin böyle savlar öne sürerek kendi kârlarının peÅŸinde koÅŸtuÄŸu öne sürülmüştür.Aşıların da ilaç ÅŸirketlerinin kazancı için reklamının yapıldığı, aşıların etkili olmadığı, bu nedenle de yaptırılmaması gerektiÄŸi savlanmıştır.Ancak kamuoyunu etkileme açısından bu karşı çıkışların etkili olamadıkları anlaşılmaktadır.Devlet yetkililerinin, muhalefet önderlerinin aşı yaptırdıkları, bu örneklerin TV ve benzeri yayın organlarında yer alması, toplumun aşılama çalışmalarında etkili örnekler oluÅŸturmuÅŸtur.Toplumun aşı karşıtlığına teslim olmaması, bu salgınla savaşımda olumlu bir geliÅŸmedir.SALGININ VERDİĞİ 8 DERSElbette bu salgının da bütün toplumlara verdiÄŸi dersler vardır.Hiçbir zaman durumunuzun deÄŸiÅŸmez olduÄŸunu sanmayacaksınız. Gözle görülmeyen bir virüs bile yaÅŸamınızı deÄŸiÅŸtirmeye yeterlidir.Her zaman, hayatın her deÄŸiÅŸikliÄŸine hazır olacaksınız. YaÅŸam dayanıklılığınız en büyük yardımcınızdır.Bağışıklık sisteminize her zaman büyük önem vereceksiniz. Psikolojik bağışıklılık, bedensel bağışıklılık, sosyal bağışıklılık sizin dayanma gücünüzdür.Toplumsal dayanışmanız her zaman çok önemlidir. Böyle yaygın afetlerde en büyük gücünüz birbirinize yardım etmeniz, güç vermenizdir.Bireysel ve sosyal bilinciniz, bütün afetlerde en büyük desteÄŸinizdir. Bilime güveneceksiniz. Bilimsel bilgiler, teknik geliÅŸmeler sizin kurtarıcılarınızdır. Dogmalar, hurafeler sizi doÄŸru önlemlerden alıkoyar.Güvenilir yönetime bu durumlarda çok büyük gereksinmeniz vardır. Güvenilir yönetim; denetlenebilen, sorumluluk alan, yanlışını kabul eden, yanlışından hesap vermeyi bilen yönetimlerdir. Böyle bir yönetiminiz yoksa, güven duygusunu kaybedersiniz. Bu da güç durumlarda sizi birlik olmaktan alıkoyar. Ekonomik gücünüzün ne denli önemli olduÄŸu bu salgında görüldü. Bütün sektörlerde herkesin geliri azaldı, gideri ise arttı. Bu da zamanında birikim yapmanın önemini gösterdi. Bu olay, kiÅŸiler kadar toplumların da devletlerin de sorunu olmuÅŸtur. Devletin ekonomisinin yönetimi, bu afetlerde ortaya çıkmaktadır. Sizin de bu durumu görmeniz gerekir.Sonuçta her ÅŸey, siyasal iktidara dayanmaktadır.Hesap veren, sorumluluÄŸunu kabul eden, yanlışını düzeltmek isteyen, gerektiÄŸinde istifa etmeyi bilen bir iktidar sizin oylarınızla seçilecektir.Bu da sizin her zaman sorumluluÄŸunu bilen bir yurttaÅŸ olma görevinizdir.Bir virüs salgınının verdiÄŸi bu dersler de bütün toplumlar için uyarıcı olmalıdır.Bizim toplum olarak bu derslere gereksinmemiz çok daha açık, çok daha önemlidir.GeleceÄŸimiz bu olaylardan çıkaracağımız sonuçlarla yakından ilgilidir.Gelecek kararlılığımız da toplumsal sorumluluÄŸumuzla buluÅŸsun...TEÅžEKKÃœRDizinin hazırlanmasında katkıda bulunan Ä°TO BaÅŸkanı Prof. Dr. Pınar Saip ve halk saÄŸlığı uzmanı Prof. Dr. Nilay Etiler’e teÅŸekkür ediyorum.
Dr. Erdal Atabek
‘Tıp fakültelerinde imam mı yetişecek?’
Cumhuriyet’in duyurduğu Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu’nun, tıp, güzel sanatlar ve mimarlık fakülteleri dahil 4 fakültenin dekanlığını yürütmesine Türk Tabipleri Birliği (TTB) İkinci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten ve Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan’dan tepki geldi.
Doç. Dr. Ökten, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, bu durumun “tıp eğitimini niteliksiz hale getirme çalışmasının sonucu†olduğunu söyledi. Tüm üniversitelerde aynı sorunun bulunduğunu, liyakatsiz, partili rektör ve dekan atamaları yapıldığını vurgulayan Ökten, “Eğitim her yerde niteliksizleştiriliyor. Dünyada ilk 500’e giren üniversitemiz, her tarafa yandaş, partili rektör, dekan ve bölüm başkanları atanması sonucu yoktur†dedi. Tıp fakültesine ilahiyatçı dekanın vekâleten de olsa atanmasının kabul edilecek bir durum olmadığını söyleyen Ökten, “Tüm dünya böyle bir atamaya sadece güler. Biz ise TTB olarak bunları acı içinde izliyoruz. Eğer tıp fakültelerinde imam yetiştirmek istiyorlarsa o başka bir şey†dedi. Ökten, her yerde eğitici kadrosu, hastanesi, derslikleri olmayan, sadece tabelası bulunan tıp fakültelerinin olduğuna dikkat çekerek “Tıp eğitimi uzun, ağır ve ciddi bir iştir. Sonuçta oradan yetişecek hekimler insan sağlığı ile uğraşacak, hastaları iyileştirecek ve ameliyat yapacak. Hatipoğlu’nun, rektörlüğün yanında içinde tıp fakültesinin de olduğu 4 fakülteye dekan olarak vekâlet etmesi liyakate, bilime, eğitime vurulmuş büyük bir darbe, haksızlık ve uygunsuzluktur†ifadelerini kullandı.‘GENEL YAKLAŞIM OLDU’Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Candan, 130’un üzerinde mimarlık fakültesi olduğuna işaret ederken çok büyük kadro eksikliği olduğunu söyledi. Candan, “Mimarlık fakültesinin başında bir ilahiyatçının olması eşyanın tabiatına aykırı. Böylesine yaratıcı, çağdaş, ilerici bir bakış açısıyla bilimsel bir kriter üzerinden şekillenmesi gerekirken bu, iktidarın genel yaklaşımı haline geldi†dedi. Bir ilahiyatçının birden fazla fakülteye vekâlet etme süreçlerinin, üniversitelerde muhafazakârlaşmanın da bir göstergesi olduğunu belirten Candan, “Boğaziçi, ODTÜ’de yaşadık. Üniversitelere, bilimin olduğu yerlere müdahale ediliyor. Altyapı kurumlarını kontrol ettikleri gibi üstyapı kurumlarını da kontrol etmeye çalışıyorlar†ifadelerini kullandı.
Sefa Uyar
MHP’li başkan Koloğlu, AKP’li Tuna dönemi için suç duyurusunda bulundu
Düzce’de MHP’li Cumayeri ilçesinin belediye başkanı Mustafa Koloğlu, eski AKP’li belediye başkanı Recep Tuna döneminde altyapı ihalesinde usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.
Eski baÅŸkan ve 10 kiÅŸi hakkında ağır ceza mahkemesinde dava açıldı. Ayrıca hukuk mahkemesi kararıyla sanıkların mal varlıklarına tedbir konuldu. İddiaya göre 2014 yılında Cumayeri’nde meydana gelen sel afeti sonrası, yaraların sarılması için devletten belediyeye 3 milyon TL ödenek geldi. Recep Tuna ve yönetimi, bu ödeneÄŸin 1 milyon 336 bin lirası ile altyapı ihalesi yapma kararı aldı. Meclisten geçen taleple ihale düzenlendi. Ä°hale sonucunda altyapı yapım iÅŸini alan KGK isimli firmaya, 1 milyon 336 bin TL ödeme yapıldı. Ancak altyapıya yönelik herhangi bir düzenleme ve iyileÅŸtirme yapılmadı. YurttaÅŸların ÅŸikâyetleri her geçen gün daha da arttı. Yeni baÅŸkan ise yaÅŸananlar üzerine belediye personelleri ve ihaleyi alan firma hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda bulunduÄŸu gün açıklamalarda bulunan baÅŸkan KoloÄŸlu, “Cumayeri Belediyesi’nden haksız ÅŸekilde yolsuzluk adı altında alınmış 1 milyon 336 bin TL’nin tekrardan Cumayeri Belediyesi’ne iadesi için çalışmalarımızı yapıyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi’nin bir belediye baÅŸkanıyız. Ä°ttifak ortağımız olan Cumhur Ä°ttifakı’nın ortağı olan, o partiden belediye baÅŸkanlığı yapmış olan birisiyle alakalı suç duyurusunda bulunuyoruz. Tabii bu ittifaka zarar verir mi, bunların deÄŸerlendirilmesi lazım†ifadelerini kullandı. ANKARA’DAN UYARISuç duyurusunun ardından AKP’li eski baÅŸkan ve 10 sanık hakkında ağır ceza mahkemesinde çeÅŸitli suçlardan dava açıldı. Ayrıca belediyenin kasasından çıkan paranın iadesi için ise hukuk mahkemesinde ayrı bir dava daha açıldı. Mahkeme, 11 sanığın mal varlığına tedbir koydu. Telefonla ulaÅŸtığımız MHP’li baÅŸkan KoloÄŸlu ise susmayı tercih etti. “Kamuoyunun bu olayı bilmeye hakkı yok mu†diye sorduÄŸumuz KoloÄŸlu, “Elbette kamuoyunun her ÅŸeyi bilmeye hakkı var. Ama konu yargıda. Bu konuyu artık dillendirmenin doÄŸru olmadığını düşünüyorum†dedi. Ancak belediyeden edindiÄŸimiz bilgiye göre AKP Genel Merkezi’nde yerel yönetimler baÅŸkan yardımcısı, bu olaya iliÅŸkin MHP’li baÅŸkana uyarılarda bulunarak bu konunun uzatılmamasını istedi.‘YIPRATMAYA ÇALIÅžIYOR’Eski baÅŸkan Recep Tuna, hakkındaki iddiaları reddederek “İhale sonucu altyapı çalışmaları yapıldı. Açılmayan noktalar vardı. Onunla ilgili parayla ise personel giderleri ödendi. Mal varlığıma tedbir konuldu. Ancak itirazlarımızı yaptık. Kaldırılmasını bekliyoruz. Henüz bir mahkeme kararı ortada yok. Mustafa KoloÄŸlu belediye baÅŸkanı seçildiÄŸi günden beri AK Parti’yi ve beni yıpratmaya çalışıyor. Göreve gelir gelmez AK Partili personelleri iÅŸten çıkardı†ifadelerini kullandı.Â
Seyhan AvÅŸar
Personel alımları tek sistemden yapılacak
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, kamu personeli alımlarının Elektronik Kamu İstihdamı Portalı (EKİP) adı verilen tek bir sistem üzerinden yapılacağını açıkladı.
Selçuk, “Böylece kamuya yapılacak tüm personel alım ilanlarının tek adresten ve en güvenilir şekilde yapılmasını planlıyoruz†dedi. Halihazırda kamu personeli alım ilanlarının birçok platform üzerinden yayımlandığına dikkat çeken Selçuk, “Proje ile artık tüm kamu personeli alım ilanlarının internet sitesi üzerinden yayımlanmasını sağlayacaklarını†bildirdi. EKİP’i ayrıca e-Devlet ile entegre edeceklerini kaydeden Selçuk, “Özellikle kamu personeli adayları istihdama ilişkin bilgilere ve birçok çevrimiçi işleme 7/24 ulaşabilecek†dedi. Selçuk, fiziki evrak üzerinden görülen birçok işlemin de sanal ortama aktarılacağını, projenin kamu personel planlama işlemlerine de katkı sağlayacağını belirtti. Selçuk’un açıklamalarını değerlendiren kamu çalışanları, sosyal medya platformlarında öncelikli sorunlarının “mülakat†olduğuna dikkat çekti. Kamu çalışanları, mülakatın “torpile kapı açtığına†dikkat çekerek kaldırılmasını istedi. Kamuya alımların KPSS ile yapılmasını talep etti.‘AMAÇ MUHALİF BELEDİYELER’  Birleşik Kamu-İş Genel Başkanı Mehmet Balık, bu düzenlemenin tek amacının muhalefetin elindeki belediyelerin memur ve işçi alımını kontrol etmek olduğunu söyledi. Bakanlıklar başta olmak üzere kamuya alımların zaten iktidarın kontrolünde olduğuna dikkat çeken Balık, “Mülakat yapıyorlar. Kendi istedikleri personeli alıyorlar. Buralarda sorun yok. Hükümete göre sorun nerede? Muhalefetin elindeki belediyelerde. Belediyelerin işçi ve memur alımlarında. Bunu ortadan kaldırmak istiyorlar†dedi. Balık, belediyelerin işçi ve memur alım ilanlarına iktidarın karışamadığını vurgulayarak şöyle devam etti:“Şimdi muhalefetin elinde olan imkânları ortadan kaldırmayı amaçlıyorlar. Belediyeler her yıl binlerce işçi, memur alıyor. Nasıl alıyor? Kendi ilanlarını yayımlayarak. Alımı da belediyenin kendisi yapıyor. İktidar buna karışamıyor. Şimdi ‘ilanlar tek bir merkezden yayımlanacak’ deniliyor. Belediyelerin personel alımı için ilana çıkmaları engellenecek. Örneğin İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya gibi büyükşehir belediyeleri personel alımı için ilan yayımlayamayacak. Bu düzenleme çıktıktan sonra da hemen ‘ilanı biz yayımladık, mülakatı da biz yapacağız’ diyecekler. Belediyelere alınacak personelin mülakatını iktidarın kendisi yapacak. Amaç bu.†Balık, mülakatın tamamen “torpil†anlamına geldiğini belirterek “Mülakat iktidara oy verenlerin, biat edenlerin işe alınması demek†eleştirisinde bulundu.
Mustafa Çakır
Gaziantep’te eski AKP İl Gençlik Kolları Başkanı ve kardeşi başarısına 'başarı' kattı
Gaziantep’te kamudan üç ihale alan ve geçen hafta görevi devreden AKP İl Gençlik Kolları Başkanı Abdullah Korkmaz’ın aile şirketi ODOKEM bir “başarıya†daha imza attı. Valiliğin açtığı öğretmenevi yapım işi, bir firmayla birlikte ODOKEM’e verildi. Şirketin ihaleyi alış süreci ise dikkat çekici.
AKP Gaziantep İl Gençlik Kolları Başkanlığı’na 2017 yılında getirilen Abdullah Korkmaz, görevini geçen hafta avukat Mesut Bozatlı’ya devretti. Korkmaz’ın aile şirketi ODOKEM’in başkanlık yaptığı dönemde aldığı ihaleler tepki çekmişti. Gaziantep Valiliği ve Şahinbey Belediyesi’nden daha önce toplamı 21 milyon lirayı bulan 3 ihale alan şirketin, Korkmaz’ın başkan olduğu dönemde tartışma yaratacak bir ihaleye daha imza attığı ortaya çıktı. Süreç şöyle gerçekleşti:Gaziantep Valiliği 1 Haziran 2020 tarihinde Gaziantep Şehitkamil ilçesinde 260 yataklı öğretmen evi yapım işi ihalesi yaptı. Toplam 50 firma teklif verdi, 20’si geçerli sayıldı. Teklif verenlerden biri de Korkmaz’ın aile şirketi ODOKEM’di. Ticaret sicil kayıtlarına göre şirket, ihaleye girdiği sırada Abdullah Korkmaz’ın ortaklığı sürüyor. 21 Temmuz 2020 tarihinde Korkmaz, payını 22 yaşındaki kardeşi Osman Korkmaz’a devrediyor. Şirkette tek ortak Osman Korkmaz kalıyor. Pay devir işlemlerinin ardından ihale sonucu geçen 13 Ocak’ta açıklandı. İhaleyi 52 milyon 90 bin lira bedelle Azizoğlu Uluslararası Nakliyat şirketi ile Korkmaz’ın aile şirketi ODOKEM İnşaat iş ortaklığıyla kazandı. 5 Ocak’ta valilik ile şirketler arasında sözleşme imzalandı. 14 Ocak 2021’de başlayan iş, 2 Şubat 2023’te sona erecek.KARDEŞİNE DEVRETTİKorkmaz, ihaleye geçen yıl girdi, ihale sonucu açıklanmadan şirketteki payını 22 yaşındaki kardeşi Osman Korkmaz’a devretti.KALKAN: GELENEK BOZULMADIGazetemize konuşan CHP Şahinbey Belediye Meclis üyesi Uğur Kalkan, “Her zaman söylüyoruz, biz kimsenin ihale almasına karşı değiliz. Biz hem AKP’de siyaset yapıp hem de ihale peşinde koşulmasına karşıyız. Söz konusu ihalede 81 kişinin doküman alıp 50 kişinin teklif vermesini ve 30 teklifin elenmesini kalan 20 teklifin de en uygununun ‘AKP Gençlik Kolları Başkanı’nın ve ailesinin firması olması konusunda Gaziantep Valiliği’nden kamuoyunu aydınlatıcı açıklama bekliyoruz†ifadelerini kullandı.
Hazal Ocak