Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajansı - Haberler

Saturday, 06.29.2024, 12:41 AM (GMT)

Sanatta bu hafta

Türkçe Haberler En Son Başlıklar Sanatta bu hafta Bu hafta kültür-sanatta neler var? ‘KİBARLIK BUDALASI’ ONLİNE Başrolünü Haldun Dormen’in oynadığı Moliere’in ölümsüz eseri Kibarlık Budalası’nı, 3 Nisan akşamı online olarak seyretix üzerinden saat 20.30’dan, 23.59’a kadar  izleyebilirsiniz.Hakan Altıner’in yönettiği oyunda ayrıca Göksel Kortay, Hakan Altıner, Damla Cercisoğlu, Efe Yeşilay, Anıl Yülek, Sadi Özen, Reyhan Aydınsel ve  Burcu Akyürek rol alıyor./Archive/2021/3/29/051252227-kul-heykeller-rnk.jpgHEYKELLER CERMODERN’DECerModern Güney Hangar Galerisi’nde ziyarete açılan “ha:ar” sergisinde heykeltıraş Hande Şekerciler ve Dijital Sanatçı Arda Yalkın’ın işleri ziyaretçilerle buluşuyor. 18 Mayıs tarihine kadar devam edecek olan sergide “Sanat, gerçek yaşam pratiğinde ve dijital ortamda gerçekleşirken ne kadar farklıdır birbirinden ya da aslında farklı mıdır” sorusuna yanıt aranıyor.Şekerciler ve Yalkın’ın İstanbul ve New York’ta süren uzun yıllara dayanan ortak birikimlerini yansıtan dijital çalışmalarında, bu soruya verdikleri ufuk açıcı cevaplar yer alıyor. Ayrıca ikili, işlerinde günlük yaşamın, mitlerin ve iki dünya arasında gerçeğin nerede durduğunu da masaya yatırıyor. Öznur Oğraş Çolak

Tiyatro binasıyapan müteahhit

Tiyatro binası yapan müteahhit Dünya Tiyatro Günü’nün, Uluslararası Tiyatrolar Birliği (ITI) tarafından 1961 yılında kabul edilişinin üzerinden tam altmış yıl geçmiş, kaç tiyatro açık kalabildi? Konuk Yazar: Emel SeçenNe Gedikpaşa Tiyatrosu, ne Ayfer Feray, 1987 yangınıyla kül olan Şan, Dormen ve Kenter, artık eskisi gibi. Hatta Atlas Pasajı içinde Muhsin Ertuğrul’un 1951 yılında kurduğu Küçük Sahne. Bir tek, Ses (Orta Oyuncular) Tiyatrosu, Ferhan Şensoy ile ses veriyor, yıllarca korudu kolladı orayı. Ne Altan Karındaş ve Arkadaşları, Yeşil Sahne, Azak Tiyatrosu ne Gazanfer Özcan & Gönül Ülkü. Yok! Sanki hiç olmamışlar gibi.../Archive/2021/3/29/050510715-kul-manset-rnk.jpgElde avuçta kalan, tam köşe başımızda Çevre Tiyatrosu. Parası olan, sanatı İngiltere’de tiyatro izlemek ile ölçerken, Türkiye’nin zor dönemlerinde 70’li yıllarında, Karadenizli bir müteahhit ne AVM ne iş merkezi, tiyatro salonu yapar; Çevre Tiyatrosu. Altan Erbulak, Haldun Dormen Tiyatrosu’nda çok güçlü bir kadro ile oyun sergilerken yoldaşı Metin Serezli ile ayrılmaya karar verir. Yıl yetmişler, tiyatro yapmak zor, Milliyet’teki “Taş Arabası” köşesinden bir ilan verir Erbulak: “Elinde, tiyatro binası olmaya yarayacak birileri varsa, bana başvursun”. Karadenizli müteahhit Hasan Zengin gelir: “Elimde tiyatro binası yok, ama istersen yaparım!” der. Hasan Zengin, Altan Erbulak’a Kocamustafapaşa’da bir arsa gösterir. “Burası iyi mi” diye sorarken toprağın üzerine bir çarpı işareti yapar, “işte tiyatronun tam ortası burası olacak.” Ve Altan Erbulak’ı köşedeki kahvede tavla partisine davet eder. İkisi tavla oynarken iki kocaman dozer gelmiş arsayı kazmaya başlamıştır bile! İkisi tavla oynamaya o gün akşama kadar ve daha sonraki günlerde devam ederken tiyatro binası da yükselmeye başlar! 2 ay sonra kaba inşaat bitmiş, tiyatronun tavanının betonu bile dökülmüştür! Altan Erbulak bu macerayı gazetedeki sütununda yazarken Metin Serezli ile ceplerinde 25 kuruş bile yoktur. “Hasan Ağabey, niçin yapıyorsunuz bütün bunları? Herhalde bu işten çok para kazanacağınızı sanmıyorsunuz değil mi” diye sorar. Aldığı yanıt: “Her şey para değildir. Bu çevre bana çok şey verdi. Buraya geldiğimde hiçbir şeyim yoktu. Buralara evler, apartmanlar, binalar yaptım ve şimdi çevreye teşekkür olarak bir ‘tiyatro’ yapıyorum. Fena mı?” olur. /Archive/2021/3/29/050749401-kul-hasanzenginaltanerbulakmetinserezli-rnk.jpgBİR LİRALIK KONTRATAltan Erbulak anlatmaya devam eder: “Eylül ayının ortalarında, “tiyatro binamızın” hemen hemen her şeyi tamamlanmıştı. Koltukları, perdesi, ışıkları, soyunma odaları, hatta, gene Hasan Ağabey’in deyimi ile “dedikodu odası” bile hazırdı. İşte Kocamustafapaşa’da bir tiyatro vardı artık. Adını, “mahalle” sözcüğü çok Arapça olacağından, “ÇEVRE TİYATROSU” koydum. Biz “beş kuruş” harcamamıştık, her şeyi Hasan Ağabey yapmıştı. İş kontrata geldi dayandı. Korka korka sordum. “Hasan Ağabey, kontrat?”- “Ne kontratı. Biz birbirimize söz vermedik mi? Bir kâğıt parçası sözümüzden kıymetli mi?”- “Aman Hasan Ağabey, elektrik için gerekli bu. Şimdi söyle bana, aylık kaç para kira yazayım?”- “Ne istersen onu yaz.”- “Olur mu? Bana kalırsa ben ‘1 Lira’ yazarım.”- “Yazmazsan şerefsizsin.” Ve “1 Lira” yazdım kontrata. 1971 yılının ekim, kasım, aralık aylarında koskoca tiyatro binasına ayda “1 Lira” kira ödedim.” Kandemir Konuk’un yazdığı, ilk oyun Yüzsüz Zühtü, Metin Serezli (Deve Hasan), Altan Erbulak (**** Nuri) izleyen seyirci sayısı ile elli bini bulacaktır. Tam sekiz yıl full geçen dönem, seksen darbesinin ayak sesleri ile bozulur ve bir gece artık rutine dönüşen dükkân, kahvehane silahlı taramalar sonucu bu güzel insanlar burayı terk eder ve tekrar Haldun Dormen Tiyatrosu’na geçerler.O dönemde, Suna Keskin dahil olmak üzere Hulusi Kentmen, Adile Naşit’i ilk kez yan yana görmüş, sahnede Füsun Erbulak, Ayşen Gruda, Hadi Çaman ve Bodrum’daki Pencere adlı oyunla beni küçük yaşımda büyüleyen Yıldız Kenter’i ilk kez, o sahnede izlemiş biriyim, onların peşlerinden Levent Kırca, Nejat Uygur, Lale Oraloğlu geldi, geçti... Rüzgâr gibi...Çocuk dünyanızda, sanatın tiyatro alanını bu devlerden öğreniyorsunuz. Sağınıza bakıyorsunuz, yer yok ilave sandalye. Dışarı çıkıyorsunuz, Çevre Tiyatrosu, pasajın içinde babacan tavrı ve masası üzerinde tespihi, güleç yüzüyle Hasan Zengin. Biraz ilerliyorsunuz yazlık ve kışlık olmak üzere topu topu üç sokaklık mekânda sekiz sinema salonu. Çevre Tiyatrosu, Işıl Kasapoğlu ile yeniden ayağa kalkmıştı. O gün bugün kaynıyor, Semaver Kumpanya.Altmış yılda ne kadar geriye düştüğümüzü belki anlatabildim sizlere, Dünya Tiyatro Günü Kutlu Olsun! Yürekleri sanat aşkı ile dolu gerçek gönül zenginlerini bulmak ümidi ile. cumhuriyet.com.tr

Suzuki AkıllıHibrit SUV ailesi Türkiye’de!

Suzuki Akıllı Hibrit SUV ailesi Türkiye’de! Doğan Holding çatısı altında faaliyet gösteren Doğan Trend Otomotiv’in Türkiye’de temsil ettiği Suzuki, geçen yıl satışa sunduğu Swift Hibrit modelinden sonra Vitara hem SX4 S-Cross modellerinin hibrit teknolojili versiyonlarını eşzamanlı olarak satışa sundu. Böylelikle tüm model yelpazesini hibrit teknolojisiyle donatılmış olarak yenileyen Suzuki, bu sayede yüzde 20’yi aşan yakıt tasarrufuyla birlikte tüm modellerinde standart olarak sunduğu ileri güvenlik özellikleriyle dikkat çekiyor. Suzuki, 2020 yılından bu yana tüm Swift modellerinde kullanılan 12V Hibrit sistemiyle pazara öncülük yapmıştı. Benzer bir prensibe sahip olan hem Vitara hem SX4 S-Cross modelleri için geliştirilen yeni 48V Hibrit güç-aktarma sistemi, hafif tasarımıyla dikkat çekerken tüm bileşenleriyle aracın toplam ağırlığına 15 kilgramdan daha az ekliyor. Batarya ve DC / DC dönüştürücü ünitesi, ağırlık dağılımına yardımcı olmak için ön koltukların altına yerleştiriliyor. 48V sistem ayrıca yeni tork doldurma kontrolü ve tork yükseltme özelliklerine sahip. Bu çözüm, hızlanma esnasında elektromotorun torkuyla içten yanmalı motorun torkunu destekleyerek sürüş hissini artırıyor. Sistem, motor ECU’su, motor devri ve gaz kelebeği konumuna bağlı olarak sürücünün ne zaman hızlanacağını tespit ediyor ve içten yanmalı motoru desteklemek üzere elektromotoru devreye sokuyor.Suzuki Marka Direktörü Şirin Mumcu Yurtseven, “Artık Türkiye pazarındaki Jimny hariç tüm modellerimiz hibrit olarak yer alacak. Swift Hibrit ile yakaladığımız ivmeyi Vitara Hibrit ve SX4 S-Cross Hibrit’le birlikte güçlendireceğiz. 2020 yılı sonundan bu yılın ilk çeyreğine kadar olan dönem bizim için bir geçiş süreciydi. Ailenin tamamlanmasıyla, geçen yıl Swift Hibrit’le yakaladığımız başarıyı, SUV modellerimizi de satışa sunarak artıracağımıza inanıyoruz. Bu kapsamda, sene sonuna kadar 4 bin adede yakın hibrit araç satışı gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Vitara ve SX4 S-Cross Hibrit için sadık müşterilerimize sınırlı sayıda özel fırsatlar sunduk. Avantajlı takas imkânlarımızla birlikte hibrit ailesini ilk olarak onlarla tanıştırdık. Bunun sonucunda, 100 adet Suzuki Vitara Hibrit ve SX4 S-Cross Hibrit’in ön satışını da ilk haftada gerçekleştirdik” açıklamasında bulundu. Mart ayı itibarıyla satışa sunulan Suzuki Vitara Hibrit ailesi 296 bin 900 TL’den başlayan fiyatlarla dikkat çekerken, SX4 S-Cross Hibrit ise 306 bin 900 TL’lik anahtar teslim satış fiyatıyla müşterilerin beğenisine sunuluyor. Suzuki Vitara Hibrit hem 4x2 hem 4x4 versiyonlarıyla tercih edilebilirken, SX4 S-Cross Hibrit ise sadece önden çekişli olarak müşterilerin beğenisine sunuluyor.LETGO, İKİNCİ EL OTOMOBİL PAZARINA GİRDİTürkiye’nin ikinci el platformu letgo, araba alım satım sürecindeki tüm pürüzleri ortadan kaldırarak araba alım satımını kolay ve güvenilir hale getiren yeni bir iş modeli hayata geçirdi.  letgo oto+ araba alım ve satıma dair tüm hizmetleri tek bir platform altında topluyor, dijitalden fiziksele uçtan uca eksiksiz bir müşteri deneyimi sunuyor.letgo oto+’nın zengin portföyündeki tüm arabalar letgo oto+ güvencesiyle standart olarak gelen üç temel özellikle tüketiciyle buluşuyor. Birincisi, tüm arabalar şeffaf bir şekilde, TSE onaylı ekspertiz raporu ve en ufak ayrıntıları dahi gösteren fotoğraflar ile satışa sunuluyor. Böylece, arabanın durumuyla ilgili akılda hiçbir soru kalmıyor. İkinci olarak, 12 ay/20 bin km garanti verilerek, alım sonrasında yaşanabilecek riskler de güvence altına alınıyor. Son olarak, alıcılar hiçbir neden belirtmeden 14 gün/500 km içinde değişim imkânından faydalanabiliyor. Üstelik, letgo oto+ tüm bu özellikleri ücretsiz olarak sunuyor. Ayrıca, çözüm ortaklarıyla birlikte sağlanılan sigorta ve finansman gibi değer yaratan hizmetlerin yanı sıra, Türkiye’nin her yerine, kapıya teslim ve takas imkânıyla araba alımındaki tüm ihtiyaçlara cevap veriliyor. letgo Genel Müdürü Onur Kavak, “Artık sadece alım satımın hızlı bir şekilde yapılabildiği bir pazaryeri olmak yeterli değil. Araba alım-satım esnasında ve sonrasında yaşanabilecek sorunları ortadan kaldıran ve alışveriş deneyiminin tamamını sahiplenen bir çözüm ortağı olmak gerekiyor. Türkiye’de henüz çok yeni olan bu iş modeli sayesinde Türkiye’nin ikinci el araba denildiğinde akla en çok gelen ve tercih edilen çözüm ortağı olmak istiyoruz” dedi./Archive/2021/3/29/043246547-jaguar-f-pace-dis.jpgJAGUAR F-PACE YENİLENDİİngiliz otomotiv şirketi Jaguar’ın Türkiye’de de çok beğenilen SUV modeli olan F-Pace yenilendi. Yeni Jaguar F-Pace, kesintisiz ön tasarımının yanında, geniş ön ızgarası ve yeniden tasarlanmış hava girişleriyle dinamik bir görünüme kavuşmuş. Yeni çift “J” blade signature farlar dikkat çekerken entegre egzoz kaplamaları yeniden tasarlanan arka rüzgârlığı tamamlıyor.F-Pace, daha da artırılan lüks hissiyatı, gelişmiş bağlantı özellikleri ve yepyeni bir araç içi deneyimi sunarken, sürücüye odaklanan yeni kokpit tasarımı dikkat çekiyor. F-Pace, bir dizi yeni teknolojiyi destekleyen, EVA 2.0 olarak adlandırılan Jaguar’ın gelişmiş Elektronik Araç Mimarisine ve Pivi Pro bilgi-eğlence teknolojisine sahip. Sisteme tamamen yeni 11.4 inç kavisli cam HD dokunmatik ekrandan erişilebilirken, basitleştirilmiş menü yapıları, sürücülerin iki dokunuşla ana ekrandan ortak görevlerin yüzde 90’ına erişebilmesine olanak tanıyor. F-Pace ayrıca tam ekran navigasyon gösterebilen, gelişmiş grafiklere ve yapılandırılabilir bir düzene sahip yeni 12.3 inç İnteraktif Sürücü Ekranıyla dikkat çekiyor. Opsiyonel Head-up Display teknolojisi sürücülerin ihtiyaç duydukları tüm bilgilere en az dikkat dağıtıcı şekilde görüntüleyebilmelerini sağlıyor. Otomobil verimli 2.0 litre dizel motor seçeneğiyle düşük yakıt tüketimi sunarken aynı zamanda performanstan da ödün vermiyor. 204 beygir güç üreten motor gücünü dört tekerleğe birden 8 ileri otomatik şanzıman ile iletiyor. /Archive/2021/3/29/043247531-toyota-proace-city.jpgPROACE CITY SADECE İŞ İÇİN DEĞİLToyota, kompakt hafif ticari araç segmentinde yeni Proace City modeli ile yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor. Türkiye’de Hilux ile hafif ticari araç pazarında uzun yıllardır farkını ortaya koyan Toyota, Proace City camlı van modelini de pazara sunarak segmentteki iddiasını daha da yukarıya taşıyor.Pratik özelliklerinin yanı sıra yüksek konfor unsurlarıyla da öne çıkan Proace City sadece yük taşıyacak şekilde değil araç içerisindekilerin konforunu da odak noktasına alarak geliştirildi.821 kg taşıma kapasitesi ve 1000 kg’lik römork çekme kapasitesiyle öne çıkan Proace City, aynı zamanda verimli motor seçenekleri sunuyor. Proace City, standart olarak sunulan 8 inç dokunmatik multimedya ekran Apple CarPlay ve Android Auto ile akıllı telefonun kolayca entegre edilmesini sağlıyor. Segmentinde tek yansıtmalı renkli gösterge ekranına da (head-up display) sahip olan Proace City, önemli verileri ekrana aracın camına yansıtarak sürüş konforunu ve güvenliğini artırıyor. Proace City’de otomatik frenleme yapan yaya algılama özellikli ön çarpışma önleyici, trafik işareti algılama sistemi, adaptif hız sabitleme sistemi, otomatik yanan uzun farlar, römork savrulma kontrol sistemi, kör nokta uyarı sistemive akıllı park destek sistemi gibi özellikler yer alıyor.Proace City, iki farklı dizel motor seçeneğiyle tercih edilebilecek. 100 beygir ve 130 beygirlik 1.5 litre dizel motorlar, düşük yakıt tüketimi ve düşük CO2 emisyon değerleriyle öne çıkıyor. Proace City’nin daha yüksek performans sunan 130 beygirlik 1.5 litre dizel motoru ise 8 ileri otomatik şanzıman ile eşleştiriliyor. Kilometrede 114 gram karbondioksit emisyon salımı olan aracın, 100 kilometrede tüketimi ise 4.4 litre./Archive/2021/3/29/043248609-yeni-bmw-m5-cs.jpgBMW İDRİVE DAHA SEZGİSEL, DAHA KİŞİSEL, DAHA AKILLI...BMW, sürücü ile otomobil arasındaki etkileşimi yeni bir boyuta taşıyan sekizinci nesil BMW iDrive’ı tanıttı. Yeni nesil BMW iDrive ilk olarak iX ve i4 modelleriyle birlikte sunulacak. Merkezinde BMW İşletim Sistemi 8’in yer aldığı yeni nesil iDrive, sürüş bilgileri, ekranlar, kontroller ve sürücü arasında bağlantı kuruyor. Yeni nesil bilgi eğlence sisteminin entegre olduğu BMW Kavisli Ekran, 12.3 inçlik bilgi ekranı ile 14.9 inçlik kontrol ekranını bir araya getiriyor. Sürücü, kişisel tercihe veya sürüş durumuna göre üç mod arasında geçiş yapabiliyor. “Drive” modu, ayrı ayrı seçilebilen bilgileri göstermek için bilgi ekranının ortasında dinamik olarak değişen bir alanı kullanırken “Focus” modu dinamik sürüş durumları için tasarlanmış. “Gallery” modu ise widget içeriğine mümkün olduğu kadar çok yer açmak için sürüş bilgisi görünümünü en aza indiriyor.BMW Akıllı Kişisel Asistan otomobilde bulunanlarla ne zaman ve nasıl iletişim kuracağını düşünürken çevresindeki durumu hesaba katabiliyor. Ayrıca BMW Akıllı Kişisel Asistan, onunla kimin konuştuğunu ayırt edebiliyor. “Modlarım” özelliği otomobildeki on farklı parametreyi hassas bir şekilde birleştirebiliyor. Bu parametreler, sürüş sistemi, şanzıman kontrolü, direksiyon özellikleri ve şasi ayarları gibi önceki sürüş deneyimlerini içeriyor. Sistem “Efficient”, “Sport” ve “Personal” modlarına sahip. /Archive/2021/3/29/043249578-xlv.jpgXLV, GÜVENLİ YAŞAM TUTKUNLARI İÇİN GELİYOR2007’den bu yana Türkiye’de Şahsuvaroğlu Otomotiv tarafından temsil edilen Güney Koreli SsangYong, C- SUV segmentindeki en yeni temsilcisi yeni XLV’yi Türkiye’ye getiriyor. Sahip olduğu donanımıyla güç, konfor ve dinamizm arasında iyi bir denge sunan, yenilikçi güvenlik sistemleri ile sürücü güvenliğini geliştiren XLV, bu özellikleriyle “Heyecan verici güvenli yaşam tutkunları”nı can evinden vuracak. Yeni nesil C-SUV segmentinin en gelişmiş modellerinden biri olan yeni XLV, oldukça cömert boyutları sayesinde aydınlık ve ferah bir iç mekân ortamı yaratıyor. Sahip olduğu yeni nesil direksiyonu ile sunduğu güvenli sürüş konforunu destekliyor.Yeni XLV, 6 ileri otomatik şanzıman (AISIN) ve 6 ileri manuel şanzıman seçeneğiyle, 128 beygir güç üreten 1.5 litrelik motoruyla konfor ve dinamizmi yeniden tanımlıyor. Bu kombinasyonuyla da ideal sürüş keyfini zirveye çıkarıyor. Önden çarpışma riski uyarısı, özerk acil durum frenlemesi, şerit kalkış uyarısı, kiriş yardımı ve trafik işareti tanıma sistemine sahip olan yeni önleyici güvenlik sistemiyle güvenlikte sınırları aşan bir yaklaşım sunuyor. Dış tasarımındaki nazik kıvrımlarıyla C-SUV segmentinde yeni bir tarz yaratıyor. Hakan Akarsu

CHP’liİbrahim Kaboğlu,‘Güvenlik SoruşturmasıYasa Teklifi’ni eleştirdi

CHP’li İbrahim Kaboğlu, ‘Güvenlik Soruşturması Yasa Teklifi’ni eleştirdi CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, salı günü TBMM Genel Kurulu gündemine getirilecek “Güvenlik Soruşturması Yasa Teklifi”nin Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları ve anayasaya aykırı olduğuna dikkat çekti. CHP’li Kaboğlu, güvenlik soruşturmasıyla ilgili düzenlemenin AYM içtihadı ve tüm itirazlara karşın 5. kez Meclis’e getirildiğini belirtti. Kaboğlu, teklif metninde anayasal güvenceler açısından aykırılıklar bulunduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:“Teklif, adaylar açısından ‘sivil ölüm’ ve kamu yönetimi bakımından ‘çöküş’ün önünü açıyor. 3. maddede güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılacağı kurum veya işlerde, gizlilik dereceli birimlerin nereler olduğu belirsiz bırakılıp tespiti yönetmeliğe kalmış. Bu alanın genişletilebilme ihtimali mevcut. Kamuda istihdama yönelik kanunlara ekleme ile tüm kurumlar için bu durum geçerli hale gelebilir. 4. madde açık bir şekilde masumiyet karinesini ihlal ediyor. 5. madde ise fişlemenin önünü açacaktır. Ayrıca kan veya sıhri hısımların soruşturmaya dahil edilecek olması hukuk devleti, suçta ve cezada kanunilik gibi temel hukuk ilkelerine açıkça aykırıdır. Bugün atanmış bakan veya büyükelçilere bu madde uygulanacak olsa güvenlik soruşturmasını geçemezler.”Kaboğlu, AYM’nin tespitlerinin yasa önerisinde dikkate alınmadığına da dikkat çekerek, “Kanun teklifi, kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının sınırlanmasında, anayasal bir gereklilik olan kanunilik koşulunu karşılamıyor” değerlendirmesinde bulundu.‘SEBEP LİYAKATSİZLİK’Komisyon görüşmelerinde, yasa teklifinin gerekçesini “15 Temmuz ile haklılaştırmaya çalışıldığına” dikkat çeken Kaboğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “15 Temmuz’un nedeni güvenlik soruşturması değil, liyakate aykırı yapılan kamu istihdamıydı. Örneğin 81 il Emniyet müdürünün 74’ü FETÖ ile ilişkili olmasında sorun güvenlik soruşturması değil, açıkça liyakat dışı kadrolaşmaydı. HSK’den ihraç edilen 4 bin hâkim ve savcının mesleğe alınmasında imzası olan kişi üniversitedeki görevine devam ediyor. TSK, Emniyet, MİT, ceza infaz memuru ve hâkim, savcı alımlarında güvenlik soruşturması uygulanmasına rağmen bu kurumlarda da kadrolaşılması, kamuda liyakatten koparak tarikatlar veya partiler üzerinden gerçekleşen liyakatsiz atamalardı.”DEĞERLENDİRME KOMİSYONU KURULACAKTBMM Genel Kurulu’nda, yarın “Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yasa Teklifi”nin görüşmelerine başlanacak. Teklifle, ilk kez veya yeniden kamu hizmeti ve görevlerine atanacaklar hakkında yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması hükümleri yeniden düzenleniyor. Düzenlemeye göre, güvenlik soruşturması veya arşiv araştırması sonucunda elde edilen kişisel verilerin göreve atanma yönünden değerlendirildiği “Değerlendirme Komisyonu” oluşturulacak. Güvenlik soruşturmasına, görevin gerektirdiği niteliklere etkisi yönüyle kişinin eşi ile birinci derece kan ve sıhri hısımları da dahil edilecek. l ANKARA / Cumhuriyet Erdem Sevgi

Serbest bırakılan Ayvatoğlu tekrar gözaltına alınırken yeni fotoğraflarıda ortayaçıktı

Serbest bırakılan Ayvatoğlu tekrar gözaltına alınırken yeni fotoğrafları da ortaya çıktı AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’ın özel kalemi olduğu ileri sürülen ve lüks bir araç içerisinde uyuşturucu madde kullandığı görüntüleri sosyal medyada yayımlanan Kürşat Ayvatoğlu’nun yeni fotoğrafları ortaya çıktı. Ayvatoğlu “revü kızlarıyla, kumar fişleriyle, jakuzide ve havuzda kadehle” fotoğraflar da çektirmiş. Sorgusunda “Kokain değil, şaka amaçlı pudraşeker çektik” savunmasının ardından serbest bırakıldığı belirtilen Ayvatoğlu, yeniden gözaltına alındı. /Archive/2021/3/29/010110779-30foto-rnk-syf4.jpgAnkara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan konuya ilişkin yapılan açıklamada, Ayvatoğlu’nun kan, kıl ve idrar örneğinin alındığı, madde kullanımına ilişkin rapor işlemlerinin devam ettiği belirtildi. “Pudraşeker içti, serbest kaldı” şeklinde haberlerin gerçeği yansıtmadığı ileri sürülen açıklamada, soruşturmanın derinleştirildiği, Ayvatoğlu’nun yanında bulunduğu tespit edilen diğer zanlılar M.D., M.Y.M., D.O. ve U.K. hakkında da gözaltı talimatı verildiği belirtildi.Soruşturma kapsamında, dün, araçtaki diğer kişiler Kastamonu ve İzmir’de gözaltına alındı. Görüntüdeki maddenin uyuşturucu ve uyarıcı olduğunun belirlenmesi ve şüphelinin bu maddeyi arkadaşlarına da temin ettiği iddiası üzerine Ayvatoğlu da savcılık talimatıyla yeniden gözaltına alındı. /Archive/2021/3/29/010002623-30foto1-rnk-syf4.jpgÖZALP BİR BİR ANLATTIGazeteci Muhammed Vefa Özalp sosyal medya hesabından Ayvatoğlu’nun zenginleşme sürecini anlattı. Özalp, özetle şunları aktardı: “Kürşat’ı 2014’te, AK Parti Kastamonu belediye başkan adayı olan Tahsin Babaş’ın seçim ofisinde tanımıştım. Liseyi terk etmişti, bir milletvekilinin önerisiyle Babaş’la çalışmaya başladı. Bir tane bozuk arabası vardı. Şimdiki gibi değil. Sonraki süreçte Babaş’ın seçimi kazanmasının ardından belediyede işe başladı. İstediği hayatın içine ilk adımını atmıştı. Sonra bir müdürlük verildi. Bu müdürlük görevinde yapacağını yapıyordu. Siz orayı anladınız...” Ayvatoğlu’nun Kastamonu Belediyesi sürecinde ihale ve iş takiplerinden “bir servet kazandığını” belirten Özalp, “Çakarlı arabayla deniz kenarlarında, bilmem kaç yıldızlı otellerde ve gazinolara gidip parayı eziyordu. Ezmek ne demek pastırma yapıyordu. Pastırma demişken, Kürşat’ın görev sürecinde 100 bin liralık pastırma faturası kesilmişti. Bu sadece bir tanesi... AK Parti’ye giriş sürecini de biliyorum ancak burada daha lafı uzatmak istemiyorum. Son seçimde belediyeyi MHP kazandı ve AK Partili Tahsin Babaş, 78 milyon 490 bin 859 TL borç bıraktı” ifadelerini kullandı. Selda Güneysu

Bakanlıklardaki basın müşavirlerinin "başkanlık" talebi

Bakanlıklardaki basın müşavirlerinin "başkanlık" talebi Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde “başkanlık” özlemi bitmiyor. Bakanlıklarda görevli basın müşavirleri de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun gibi makamlarının başına “başkanlık eklenmesini” istiyor. Altun’un ise müşavirlerden gelen bu isteğe “olumlu bakmadığı” konuşuluyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde dışarıdan atanan bakanlarla milletvekilleri arasında zaman zaman yaşanan “iletişim kopukluğu” sistemin “en önemli sorunlarından biri” olarak gösterilirken bakanlıklarda görevli müşavirlerin Altun’dan dikkat çeken bir talepte bulundukları öğrenildi. Altun’un her hafta bakanlıklarda görevli basın müşavirleriyle yaptığı toplantıda müşvirlerin, Altun’a, “Siz, gerek genel politikada gerekse İletişim Başkanlığı’nda aktif rol üstleniyorsunuz. Bizim de bakanlıklarda ‘basından sorumlu başkan” makamı oluşturulabilir. Böylece biz de ‘başkan’ olarak gerek bakanlıkların icraatlarının kamuoyuna duyurulmasında gerekse genel siyasette daha aktif olabiliriz” önerisinde bulundukları kaydedildi. ‘ZATEN GÖREV TANIMINIZ...’Ancak Altun’un “müşavirlerden gelen bu istek karşısında hem şaşırdığı hem de bu isteğe kızıp olumlu bakmadığı ileri sürüldü. Altun’un da müşavirlere, “Görevinizde aktif olmak istiyorsanız, bunun başkanlık makamıyla bağdaştırmak ne kadar doğru? Görevinizi müşavir olarak da yerine getirebilirsiniz. Bakanlıkların icraatlarını kamuoyuna düzgün bir şekilde aktarmak zaten sizin görev tanımınız içinde yer alıyor. ‘Başkanlık’ olarak yeni bir makam oluşturulduğunda da görev tanımınızda bir değişiklik olmayacağından, beklentiniz nedir?” şeklinde karşılık verdiği ifade ediliyor. Selda Güneysu

Ay-Yıldızlıların Hollanda ile Norveçzaferlerinin perde arkasındaçalışma, samimiyet ve ekip ruhu yatıyor

Ay-Yıldızlıların Hollanda ile Norveç zaferlerinin perde arkasında çalışma, samimiyet ve ekip ruhu yatıyor A Milli Futbol Takımımızın 2022 FIFA Dünya Kupası Elemeleri’ne Hollanda ve Norveç galibiyetleriyle başlaması Ay-Yıldızlı ekipteki “aile” havasını bir kez daha ortaya koydu. Bu yaz Avrupa Futbol Şampiyonası’nda boy gösterecek Ulusallar, yakaladığı genç ve birbirine bağlı jenerasyonla tüm futbolseverlerin kendilerine “Bizim çocuklar” demesini sağladı, “Hepimizin Milli Takımı” olmayı başardı. Peki herkesin yeniden Ay-Yıldızlı takım etrafında kenetlenmesinin perde arkasında neler yatıyor? İşte bazı detaylar:/Archive/2021/3/29/041712009-29mil1spren40rnk.jpgGÜNEŞ’İN EĞİTİCİ ROLÜ: Teknik direktör Şenol Güneş yönetimindeki Ulusal Takım, Euro 2020 yolunda sergilediği iyi futbol ve aldığı başarılı sonuçlarla bambaşka bir kimliğe büründü. Aynı zamanda öğretmen olan Güneş, Milli Takım kampları kısa sürmesine rağmen kadrodaki her futbolcusunun kişisel gelişimi için ekibiyle önemli mesai harcadı. GENÇ VE SAMİMİ KADRO: Fatih Terim ve Lucescu’nun temellerini attığı “gençleştirme” hareketi, Güneş döneminde sürdü. Tecrübeli hoca, kadroda “birlik” duygusunu yarattı. Oyuncuların sahadaki tavırları, yaptıkları açıklamalardaki samimi ve içten hal, halkımızdan takdir gördü. POLEMİK YOK FUTBOL VAR: Ülke futbolunda hemen hemen her gün kaos yaşanmasına rağmen Şenol Güneş ve ekibi, Milli Takım’ı bu ortamın içinden uzak tuttu. Ay-Yıldızlı futbolcular sadece Ulusal Takım’a ve sahadaki oyunlarına odaklandı. KAYBEDİNCE YIKILMADI: Salgın döneminin gölgesinde oynanan UEFA Uluslar Ligi’nde küme düşen Türkiye, bu şoktan kısa süre içinde toparlanarak çıktı. Güneş ile futbolcular, hatalardan ders alıp kendini yeniledi, başarısızlığa takılı kalmadı ve Dünya Kupası hedefiyle geleceğe ümitli mesajlar verdi. Bunun sonucunu alıp, Hollanda ve Norveç galibiyetleriyle elemelere harika başladı.KOŞA KOŞA GELİYORLAR: Oyuncular, aileleri gibi gördükleri Milli Takım’a büyük mutlulukla adeta koşa koşa geliyor. Futbolcular kamp dönemlerinde birlikte vakit geçirmeyi çok seviyor. Sahada hep en iyisini ortaya koymaya çalışan oyuncular, birbirleri için mücadele etmekten, bir arkadaşlarının hatasını telafi etmek için daha fazla koşmaktan mutlu oluyor. Böylece futbolundan keyif alan ve izleyenlere keyif veren bir takım ortaya çıkıyor. HALKLA DOĞRU İLETİŞİM: Milli Takımlar İletişim Ekibi, Ay-Yıldızlılarla halk arasında doğru bir iletişim köprüsü oluşturdu. Pandemi döneminde, medyanın oyuncular ile Şenol Güneş’e ulaşmasının, sorularını yöneltebilmesinin imkânı sağlandı. Güneş, medya aracılığıyla verdiği röportajlarla, futbolseverlerin Ulusalları daha da sahiplenmesini sağladı.2 AY ÖNCEDEN ÖDEV VERDİŞenol Güneş; Dünya Kupası Eleme grubu maçlarına daha 2 ay varken Ay-Yıldızlı oyunculara rakiplerini ezberleyip çalışmaları için ev ödevi verdi. Güneş, Hollanda, Norveç ve Letonya’nın takım ile bireysel oyuncu analizlerinin yer aldığı detaylı bilgileri ocak ayında tüm futbolcularına dijital ortamdan gönderdi. Tecrübeli hoca böylece, oyuncularının mart ayındaki maçlara kadar zihinsel açıdan konsantre olmalarını, rakiplerini tanımalarını sağladı. 2002 TEMALI ÖZEL VİDEO İZLETTİA Milli Takım’ın 1954 yılında katıldığı ve 2002’de üçüncü olduğu Dünya Kupası’nın hikâyesini anlatan özel video, Güneş’in futbolcularını bu büyük organizasyona motive etmesinde büyük rol oynadı. Şenol Güneş, TRT’nin hazırladığı videoyu, bu kamp döneminde takımına izletip, başarı öyküsünü anlattı. Her fırsatta “En büyük hayalim Dünya Kupası” diyen deneyimli teknik adam, oyuncularının da futbolun 1 numaralı arenasında yer almalarının, hem kendileri hem de takım ve ülkemiz açısından ne kadar önemli olduğunu vurguladı.DÜNYA BİZİ KONUŞUYORALMANYA- Kicker: Ozan Tufan, Norveç’e karşı parladı. Başlangıçta erken, daha sonra olağanüstü. - Bild: Haaland’a karşı galibiyet. Türkiye Dünya Kupası’nı hayal ediyor. - Sportbild: Haaland ve Norveç için acı yenilgi. HOLLANDA- Algemeen Dagblad: Türkiye bu sefer Norveç’i küçük düşürdü. - De Telegraaf: Türkiye, Portakalların grubunda Norveç’e karşı da etkiledi. İSPANYA- Marca: Türkiye, Haaland ve Odegaard’lı Norveç’i La Rosaleda’ya gömüyor. Türkler durdurulamaz şekilde yoluna devam ediyor.- El Mundo Deportivo: Norveç’i geçen Türkiye grup liderliğine oturdu. Türkler için sorunsuz bir maç oldu.- As: Haaland ve Odegaard’ı izlemeye gittik ama karşımıza Ozan Tufan ve Çağlar Söyüncü çıktı.NORVEÇ- VG: Bundan daha kara gece olamaz.- NRK: Norveç’e gerçek bir ders. - Aftenposten: Türkiye karşısında hayal kırıklığı. Türkiye, kontrataklarla Norveç defansını paramparça etti.MİLLİ TAKIM’DA KORONAVİRÜS ŞOKULetonya maçına hazırlanan A Milli Futbol Takımı’nda koronavirüs şoku yaşanıyor. 3 oyuncuda Covid-19 şüphesi olduğu, durumlarının bu sabah yapılacak testin ardından netleşeceği öğrenildi. Cumhur Önder Arslan

Atletizmde silahlanma yarışı

Atletizmde silahlanma yarışı Maratonlarda rekorların kırılmasını sağlayan “süper ayakkabıların” geliştirilmesiyle birlikte yeni bir devrim süreci yaşanıyor. 2019’da Eliud Kipchoge resmi olmayan bir yarışta iki saatlik maraton sınırını aşıp 2:01:39’luk kendi dünya rekorunu kırdığında ayağında süper ayakkabılar vardı. Ancak bunun dışında yarış kiti, kulvar tasarımı, hız denetimi ve eğitim stratejileri gibi tüm başka unsurlar enine boyuna araştırılmış ve bilimsel açıdan en iyi biçimde düzenlenmişti. 2020 yılında 5 bin ve 10 bin metre dünya rekorları sırasında yararlanılan wave-light adımlama teknolojisi gibi başka yenilikçi teknolojiler de hız artışına katkıda bulunmuş olabilirler. Bundan tam 5 yıl önce maraton koşuları ve 2019’da da koşu parkurları için piyasaya sunulan yeni ayakkabı teknolojisi sayesinde, tüm dayanıklılık koşularında peş peşe rekorlar kırıldı. Bu durum atletizm dünyasını ikiye böldü. Kimileri olağanüstü niteliklere sahip bu ayakkabılarla yarışmanın adil olmadığını öne sürerken kimileri bunların yapay koşu pistlerinden farklı olmadıklarını ve ayakkabıların dayanıklılık koşularına katılan yarışçıların yararlanabilecekleri kaçınılmaz bir teknolojik atılım olduğunu dile getiriyorlardı. Spor biyomekaniğiyle ilgili araştırmalar süper ayakkabıların kimileri onlarca yıl kırılamayan eski rekorlara yeni bir boyut kazandırdığını açıkça ortaya koysa da bu teknolojiye spor dünyasının performans artırıcı yeniliklerinden biri olarak bakmak gerekiyor. KOŞU EKONOMİSİ 2016 Yaz Olimpiyatları maratonlarında madalya kazanan erkek atletlerin üçü de aynı marka ayakkabılarla podyuma çıktılar. Bunlar şimdi hemen hemen tüm seçkin koşucuların gözdesi olan koşu ayakkabılarının ilk örnekleriydi. Ardından 2019 yılında benzer bir süper ayakkabı teknolojisi atletizm pistlerine girdi. Atletler inanılmaz hızlara ulaşmaya başladılar. Bu performans artışının temelinde atletlerin belli bir hızda koşmalarının enerji maliyeti anlamına gelen koşu ekonomisi yatıyor. Ayakkabının ağırlığı, malzeme bileşimi, topuk kalınlığı ve ayakkabının parmak ucundan topuğa esnekliğini belirten “boylamsal bükülme” gibi çeşitli özellikler belirleyici. TAHTEREVALLİ ETKİSİSüper ayakkabıların bir yenilik olarak manşetlere yansıması, burundan topuğa uzanan köpük tabanının içindeki karbon lifli kaplamadan kaynaklanıyor. Bu tür kaplamalar gerçekte yeni olmasalar da son performans artışında özel olarak tasarlanmış ve tahterevalli etkisi yaratarak koşucunun ayağı her yere bastığında enerjinin kendisine geri dönmesini sağlayan kepçe biçiminin etkili olduğu belirtiliyor. Son olarak da bu ayakkabıların yaklaşık 40 mm olan topuk kalınlığı öteki yarış ayakkabılarından 10 mm daha kalın. Böylelikle hem ayakkabıdaki öteki teknolojilerle uyum sağlanmış oluyor, hem de kullanıcının bacak boyu uzatılarak enerji tasarrufuna katkıda bulunuluyor. Dayanıklılık koşularından sorumlu olan Dünya Atletizm Birliği, 2020’de ayakkabılarla ilgili kılavuzda güncelleştirme yaparak yürüyüş ayakkabılarında topuk kalınlığının 40mm, uzun mesafe koşu ayakkabılarında da 25mm’ye dek çıkartılmasına izin verdi. YÜZMEDE DE PAYI VARBaşka spor dallarında da benzer yenilikler var. 2008’de yüzme yarışlarındaki rekorlarda Nasa tasarımı mayoların ciddi bir payı vardı. Bu mayoların kullanımı çok geçmeden yasaklansa da günümüz mayolarında aynı teknolojinin basitleştirilmiş biçiminden yararlanılıyor. Süper ayakkabı yarışının yakın bir gelecekte de tüm hızıyla sürmesi kaçınılmaz. Yeni teknolojiler yeni dünya rekorlarının yolunu açacak. Bu sürekli değişim sürecinde, zamanların tersine, sonuçlara ağırlık verilmesi gerekiyor. Sonuçta, teknolojiye bakılmaksızın, kuşakların ötesine geçen unvanlar ve zamandan çok daha kalıcı olan madalyalardır. Rita Urgan

10 maddede dijital kültür

10 maddede dijital kültür 20. yüzyılın en iyi algoritmaları*  Monte-Carlo Metodu (Von Neuman, 1946) Simpleks Metodu (G. Dantzig, 1947) Krylov Alt-Uzay İterasyon Metodları (Hestenes, Steifel, Lanczos, 1950) Matriz Hesaplamalarına Ayrıştırmacı Yaklaşım (Householder, 1951) Fortran (Optimize Edici) Derleyici (Backus, 1957) QR Algoritması (Francis, 1959) Quicksort Sıralama Algoritması (Hoare, 1962) Hızlı Fourier Dönüşümü (Cooley, Tukey, 1965) Tamsayı İlişki Tespit Algoritması (Ferguson, Forcade, 1977) Hızlı Çok-Kutup Algoritması (Greengard, Rokhlin, 1987)Kaynak: Computing in Science & Engineering (CiSE) Dergisi*Algoritma: Bir problemi çözmek için tasarlanan yol. Tanol Türkoğlu

Koronavirüs salgınında mağdur olan yurttaşlara devlet desteği sağlanmazken yandaşlar korundu

Koronavirüs salgınında mağdur olan yurttaşlara devlet desteği sağlanmazken yandaşlar korundu Kütahya, Afyon ve Uşak illerine hizmet vermek üzere YİD modeli ile yaptırılan Zafer Havalimanı için verilen garanti gereği 2044 yılına kadar ödeme yapılacak. Kütahya, Afyon ve Uşak illerinin nüfusu kadar yolcu sayısı garantisi verilen ve yap işlet devret (YİD) modeli ile yapılan Zafer Havalimanı’na 6 milyon Avro’yu aşan garanti ödemesinin salgın nedeniyle ertelenmesi önerisi AKP’liler tarafından reddedildi. Erteleme önerisinine tepki gösteren CHP milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, havalimanının kamuya ağır yük getirdiğini söyledi.Kütahya, Afyon ve Uşak illerine hizmet vermek üzere yap-işlet-devret (YİD) modeli ile yaptırılan Zafer Havalimanı için devletin verdiği yolcu garantisinin söz verilenin çok altında kaldığı ortaya çıkmıştı. Havalimanı işleten şirkete yolcu başına iç hatlarda 2 Avro, dış hatlarda 10 Avro ödeniyor. 2020 yılı için iç hatlardaki 501 bin 706 yolcu garanti edilmişti. Bu rakam 4 bin 945’te kaldı. Dış hatlarda ise 351 bin 194 yolcu garantisi verilmişti. Bu rakam da 2 bin 484 kişiyi geçemedi. Yani toplam 1 milyon 279 bin 352 yolcu garantisine karşılık sadece 7 bin 429 yolcu havalimanını kullandı. İşletme süresi 29 yıl 11 ay olan havalimanı için uçmayan yolcular nedeniyle 21 Mart 2044’e kadar para ödenecek. AYRINTILARI GİZLEDİLERTBMM KİT Komisyonu üyesi CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) başvurarak söz konusu havalimanını işletmekte olan şirket ile Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğü arasında yapılan sözleşmede mücbir sebeple ilgili bir maddenin yer alıp almadığını sordu. Yavuzyılmaz’a gelen yanıtta mücbir sebeplere ilişkin bir maddenin yer aldığı belirtildi ancak sözleşme ayrıntıları “bilgilerin saklı tutulması hükmü” çerçevesinde paylaşılmadı. Bunun üzerine KİT Komisyonu üyesi CHP’li milletvekilleri, komisyon başkanlığına bir önerge verdi. CHP’liler, sözleşmedeki “mücbir sebepler gereği” koronavirüs salgınının göz önünde bulundurularak 2020 yılında garanti edilen yolcular için ödenmesi gereken toplam 6 milyon 738 bin 310 Avro’nun 2044 yılı sonrasına ertelenmesi ya da borcun silinmesinin DHMİ’ye önerilmesini istedi. Önerge, AKP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.‘KAMU ZARARI’CHP’li Yavuzyılmaz, “‘Yıl 2020, Hazine’nin görevli şirkete garanti ettiği yolcu sayısı 1 milyon 279 bin 352, gerçekleşen yolcu sayısıysa sadece 7 bin 429. AKP’nin hata payı yüzde 99. AKP’liler diyor ki, ‘2020 yılında koronavirüs vardı, o yüzden böyle oldu’. Ama gerçek bu değil. 2020 yılı öncesinde durum farklı değil. Bu hata payıyla devam ederse, havalimanına neredeyse hiç uçak inmediği, kalkmadığı, yolcusu bulunmadığı halde 2044 yılına kadar şirketin kasasına 208 milyon Avro tutarında Hazine garantili para girecek. Zafer Havalimanı bütünüyle kamu zararıdır. Bu soyguna dur demek için bu sözleşmeyi yapan yetkililerle ilgili suç duyurusunda bulundum” dedi. Hazal Ocak

CHP’li AytuğAtıcı,‘direnişin’kitabınıyazdı

CHP’li Aytuğ Atıcı, ‘direnişin’ kitabını yazdı Olağanüstü Hal (OHAL) sürecinde iki yıl sakal uzatma eylemi yapan CHP’li Aytuğ Atıcı, yaşanan süreci ve eylemini kaleme alarak “Sakal Bir Direniş Sembolü” kitabını yazdı. FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin ertesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Bu darbe bize Allah’ın bir lütfudur” dediğini anımsatan Atıcı, “Bu işin temel noktası budur. Gördük ki darbeyi bahane ederek OHAL ile bütün diktatoryal heveslerini aldılar ve hâlâ bunu kullanıyorlar. AKP’nin kanunlaştırdığı yetkiler ve uygulamalar hâlâ hayatımızda” dedi. Eski CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı’nın OHAL sürecini protesto etmek için uzattığı sakalını ve eylemini konu alan “Sakal, Bir Direniş Sembolü” adlı kitabı Sarmal Kitabevi’nden çıktı. Parlamento tarihinin en uzun protestosu olan sakal eyleminin uluslararası boyutta ses getirdiğini aktaran Atıcı, “Darbe girişiminin ardından 2-3 gün içinde OHAL ilan edileceği kulislerde konuşulmaya başlandı. Biz de darbenin arkasından hangi tarikat ve grupların olduğunu devletin bildiğini bunları ayıklamanın zor olmadığını söyledik.  ‘Biz OHAL ile 3 ayda hızlıca bu işi bitireceğiz’ denildi. Ama darbeden 5 gün sonra sivil darbe ortaya çıktı. Ben de 20 Temmuz 2016 yılında protesto amaçlı sakal bıraktım” dedi.  ‘UNUTURULMAMALI’2016 yılında ilan edilen OHAL’in 2018 yılında seçim vaadi olarak kaldırıldığına dikkat çeken Atıcı, “Ancak uygulama o kadar hoşlarına gitti ki bu seferinde günümüze kadar OHAL’i sürekli kılacak düzenlemeler yapıldı. Valilikler OHAL’den kalan yetkileri hâlâ kullanıyor. Anayasaya göre OHAL ilan edilebilir. Ama kontrol altına alınan bir darbe için OHAL’in bu kadar uzun süreli kullanılması ne kadar doğruydu?” ifadelerini kullandı. OHAL sürecinde çıkarılan bütün kanunların FETÖ ile mücadele konusunda olması gerektiğini kaydeden Aytuğ Atıcı, “OHAL kararnamesi ile kış lastiği uygulamasını getirdiler. Televizyondaki evlilik programlarını kaldırırken, üniversitelerdeki rektör seçimlerini iptal ettiler. OHAL’in verdiği yetki ile Kanun Hükmünde Kararname çıkararak bunları uygulamaya soktular. Anayasaya aykırı olarak böyle birçok kanun çıkarıldı. Karşımızdaki zihniyet darbe sonrası sırtını OHAL’e yaslayan bir zihniyet. Demokrasinin yanında olmak zorundayız. OHAL pek çok insanı perişan etti. FETÖ karşıtı insanlar bile işlerinden ihraç edildi. Suçsuzluğu kanıtlanan birçok kişi hâlâ işlerine iade edilmiş değil. OHAL döneminde yaşadıklarımız unutulmamalı. Unutturmamalıyız” diye konuştu.  Leyla Kılıç

CHP’li Emir’den yasa teklifi: Binalar bedelsiz cemevlerine verilsin

CHP’li Emir’den yasa teklifi: Binalar bedelsiz cemevlerine verilsin CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Büyükşehir Belediye Yasası kapsamında köylerin mahalleye dönüştürülmesi sonucu cemevlerinde yaşanan mülkiyet hakkı sorununun çözümü için TBMM’ye yasa teklifi sundu. Teklifle, büyükşehirlerde mülkiyet hakkı köy muhtarlıklarından belediye başkanlıklarına geçen cemevi binalarının kullanım hakkının bedelsiz olarak cemevi derneklerine verilmesi öngörüldü. Emir, yapıyı kira verme keyfiyetinin ilçe belediyesinde bulunmasının hukuki sorunlara yol açabileceğini vurguladı.‘AİHM KARARI VAR’Emir, teklifin gerekçesinde şunları belirtti: “Başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere CHP’li belediyeler üzerine düşeni yaparak, cemevlerinin imar planlarına ibadethane olarak işlenmesine karar verdi. AİHM de 2014’te, cemevlerinin ibadet yeri sayılması ve ibadet yerlerine tanınan haklardan yararlanması konusunda bir karar verdi. 6360 sayılı yasa çıktıktan sonra, köy muhtarlığında bulunan yapıların mülkiyet hakkı ilçe belediye başkanlıklarına geçti. İlgili dernekler, yapıyı kullanabilmeleri için ilçe belediyelerine başvurarak, kiralama yoluna gitmek zorunda kalıyor.” Erdem Sevgi




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter