Erdoğan’ın pazartesi günü kabine toplantısından sonra kabinede değişiklik yapabileceği konuşuluyor
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a muhalefetin ve kamuoyunun sürdürülen tepkisine karşılık kendisine kabinede yer verileceği ileri sürüldü.
AKP’nin 7. olaÄŸan kurultayının hemen ardından olası kabine deÄŸiÅŸikliÄŸi de kamuoyunun gündemine otururken, CumhurbaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan’ın, muhalefetin “Damat nerede?†söylemlerini “boÅŸa düşürmek†amacıyla eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ı, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı olarak yeniden kabineye alacağı konuÅŸuluyor. ErdoÄŸan’ın olası kabine deÄŸiÅŸikliÄŸini de pazartesi günkü son kabine toplantısının ardından gerçekleÅŸtireceÄŸi ileri sürülüyor. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, kurultayda, grup baÅŸkanvekili Mehmet Muş’u “sahadan çekmiÅŸti.†Kulislerde, “Berat Albayrak’ın da yakın arkadaşı olduÄŸu, hatta Albayrak’la olan yakınlığı sonrasında grup baÅŸkanvekilliÄŸi görevine getirildiÄŸi ifade edilen Mehmet Muş’un da olası kabine deÄŸiÅŸikliÄŸinde bakan olabileceÄŸi†ifade ediliyor. Bununla birlikte Albayrak’ın da kabinede görevlendirileceÄŸine, böylece ErdoÄŸan’ın parti içinde “Albayrak ve ekibinin güçlenmesine yönelik hamlede bulunacağına†iÅŸaret ediliyor. KABÄ°NE YARIN TOPLANACAKAlbayrak’ın neden Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı görevine getirileceÄŸine iliÅŸkin de partide ÅŸu yorumlarda bulunuluyor: “CumhurbaÅŸkanı, muhalefetin Hazine rezervlerine iliÅŸkin söylemlerine sert yanıt vermiÅŸ ve özellikle grup toplantılarında Albayrak’ın Türkiye’nin enerji atılımlarında gerçekleÅŸtirdiÄŸi stratejilere atıfta bulunmuÅŸtu. Özellikle Karadeniz’deki doÄŸalgaz rezervlerinin keÅŸfini ve Türkiye’nin DoÄŸu Akdeniz’deki çalışmalarında Berat Bey’in aktif rolünü vurgulamıştı. CumhurbaÅŸkanı Albayrak’ı yeniden kabineye almak istiyor. Ayrıca muhalefetin sürekli ErdoÄŸan’a ve ailesine yönelik söylemlerine de bir karşılık vermek istiyor. Albayrak’ın kabineye yeniden dönmesi, AKP içindeki dengeleri de deÄŸiÅŸtirir. AKP içinde Albayrak ve ekibi güçlenir. Albayrak eÄŸer Enerji Bakanlığı’nda görev almazsa, Ekonomiden Sorumlu CumhurbaÅŸkanlığı Yardımcısı olabilir.â€
Selda Güneysu
CHP’li Özgür Özel’den, Altun’un İstanbul Sözleşmesi'ne dair açıklamalarına sert tepki geldi
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesiyle ilgili, “Bu iş bitti. Fesih bildirimimiz Avrupa Konseyi Sekreteryası’na ulaştı. Avrupa Konseyi Anlaşmalar Bürosu, sözleşmenin 1 Temmuz itibarıyla ülkemiz bakımından yürürlükten kalkacağını teyit etti†dedi.
CumhurbaÅŸkanı Tayyip ErdoÄŸan’ın kararıyla Türkiye’nin Ä°stanbul SözleÅŸmesi’nden bir gecede çıkmasına yönelik tepkiler sürüyor. Önceki gün televizyon kanalında açıklama yapan CHP Grup BaÅŸkanvekili Özgür, “EÄŸer sen Meclis kararı ile yaptığın bir anlaÅŸmadan Meclis kararı ile çekilmiyorsan, cumhurbaÅŸkanı o anlaÅŸmadan çekilemez. Ä°stanbul SözleÅŸmesi’nden çıkmadık. CumhurbaÅŸkanı’nın dediÄŸi gibi bu iÅŸ bitmiÅŸ deÄŸildir†dedi. Özel’in sözleri üzerine açıklama yapan Ä°letiÅŸim BaÅŸkanı Altun, “CHP tarihinin gördüğü göreceÄŸi en beceriksiz parti kiÅŸisi yine zırvalamış†dedi. Altun, “Eski sistemde yürütmeyi temsilen Bakanlar Kurulu bu kararı verirdi. Åžimdi ise yürütmeyi cumhurbaÅŸkanı temsil ediyor. Yönetim sistemimizden bihaber olan bu zavallı kendince hukuk dersi veriyor. Yönetim sistemimizi öğreneceksiniz†ifadelerini kullandı. Altun’un açıklamalarına sert yanıt veren CHP Grup BaÅŸkanvekili Özgür Özel, sözleÅŸmenin hukuken, fiilen ve teknik olarak yürürlükte olduÄŸuna dikkat çekti. Özel, “Ancak girdiÄŸimiz gibi çıkabiliriz. AKP ve MHP’de bu sözleÅŸme konusunda görüş birliÄŸi yok. Tartışmayı önlemek için hukuk dışına çıktılar†dedi. “ErdoÄŸan’ın verdiÄŸi hukuksuz emre uyanlardan günü gelince hesap sorarız†ifadelerini kullanan Özel, kendisine AKP’li siyasetçiler yerine Altun’un yanıt vermesini ise “Altun’u maÅŸa olarak kullanmak iÅŸlerine geliyor†sözleriyle eleÅŸtirdi.Â
Erdem Sevgi
Erdoğan’ın, İstanbul Sözleşmesi'ni feshetmesinin arkasında ittifak bozma amacı olduğu değerlendirildi
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, geçen hafta gece yarısı İstanbul Sözleşmesi’ni feshetmesi “Saadet Partisi’ne (SP) yönelik Oğuzhan Asiltürk hamlesi†olarak nitelendiriliyor.
ErdoÄŸan’ın bu kararla, “parti içi dengeleri sarstığı, partide Milli Görüşler açısından yeni cephe açtığı, Genel BaÅŸkan Temel KaramollaoÄŸlu’nun elini zayıflattığı†deÄŸerlendiriliyor. ErdoÄŸan ile görüşen SP Yüksek Ä°ÅŸtiÅŸare Kurulu üyesi OÄŸuzhan Asiltürk, görüşmeye iliÅŸkin yaptığı açıklamada partisinin ittifak politikası için “Açıklarsam bölünme meydana gelir†demiÅŸ ve Ä°stanbul SözleÅŸmesi’nden çıkılacağına iÅŸaret etmiÅŸti. Ä°stanbul SözleÅŸmesi’nin fesih kararı 20 Mart tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Kararın, tam da SP’nin 20 Mart’ta, Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleÅŸtirilen Ä°stanbul Ä°l Kurultayı öncesinde yayımlanmasının dikkat çekici olduÄŸu vurgulanıyor. ErdoÄŸan’ın tam da parti kurultayının olduÄŸu tarihte tabana “Milli Görüş, Cumhur Ä°ttifakı’ndan bağımsız olamaz. Çünkü siyasi ortaklığımız mevcut†mesajını verdiÄŸine dikkat çekiliyor. SP tabanının ise karara olumlu yaklaÅŸtığı vurgulanırken, Genel BaÅŸkan KaramollaoÄŸlu’na yakın kanadın ise “bu hamleden hayli rahatsız olduÄŸu†dillendiriliyor. Asiltürk’ün ErdoÄŸan ile görüşmesine de tepki gösteren bazı parti yöneticilerinin, “AKP’den gelen ikinci hamleyle ne kadar haklı olduklarını anlattıkları†ifade ediliyor.SP içindeki Milli Görüşçülerin ve Asiltürk ekibinin, “Cumhur Ä°ttifakı’na yakınlaÅŸtığı†deÄŸerlendirmeleri de yapılıyor. ErdoÄŸan’ın, “Millet Ä°ttifakı bileÅŸenlerini†dağıtmak için “İYÄ° Parti’nin tabanına yönelik bir hamleye geleceÄŸine†de iÅŸaret ediliyor. AYRIÅžMA OLABÄ°LÄ°R2023 seçimlerinde SP her ne kadar politikasını “güçlendirilmiÅŸ parlamenter sistemden yana kullanmayı tercih etse de Asiltürk ve ekibinin ErdoÄŸan’ın SP tabanını da gözeten hamleleriyle CumhurbaÅŸkanlığı hükümet sistemine destek verebileceÄŸi†tartışılıyor. Bu gerekçeyle de KaramollaoÄŸlu ve ekibinin Ä°stanbul SözleÅŸmesi ile ilgili “etkin bir açıklama yapmadığı, tabanda ‘CHP ile aynı çizgide yürüyorlar’ algısı oluÅŸturmak istemediÄŸi†kaydediliyor.Â
Selda Güneysu
Cumhur İttifakı, 2023 genel seçimleri için çalışmalarını sürdüyor
Kurultaylarını gerçekleştiren Cumhur İttifakı'nın ortakları AKP ve MHP, 2023 seçimlerini için hazırlıklarına ağırlık verecek.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 7. olağan kurultayın ardından yaptığı ilk merkez karar yönetim kurulu (MKYK) toplantısında parti yönetimine 2023 seçimlerine yönelik çalışma talimatı verirken, Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin genel başkanı Devlet Bahçeli’den de aynı hamle geldi. Partisinin 13. olağan kurultayı sonrasında ilk kez önceki gün MYK üyeleriyle bir araya gelen ve başkanlık divanını belirleyen Bahçeli, “seçimlerin zamanında yapılacağını vurgulayarak bu kadroların Türkiye’yi seçime götürecek kadro olduğunu†söyledi. KARŞILIKLI ONAYBahçeli ile Erdoğan’ın yeni stratejisi de Meclis üzerinden olacak. İttifak, Meclis çalışmalarına ağırlık vererek yeni anayasa ve Siyasi Partiler Yasası’nda (SPY) değişiklik öngören yasa teklifi üzerinde kafa yoracak. Bahçeli’nin bu nedenle Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Kalaycı’yı, Siyasi İşler, Parlamento ve Hükümet İlişkilerinden sorumlu genel başkan yardımcısı yaptığına dikkat çekiliyor. MHP, SPY ve yeni anayasadan beklentilerini hazırlayarak iktidar kanadı ile paylaşacak. İktidar kanadı da yaptıkları yasal düzenlemeyi MHP’nin onayına sunacak. MHP’nin yeni anayasadan “Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin tam anlamıyla işleyebilmesine yönelik beklentisi olduğu†vurgulanıyor. Ayrıca MHP, gerek yeni anasayada gerekse SPY’de “terörle iltisaklı partiler ve siyasetçiler ile ilgili yaptırımların net bir şekilde yer almasını istiyor.†Erdoğan’ın da yeni MYK’de Mahir Ünal ve Mustafa Elitaş’ı, “Cumhur İttifakı’nın elini güçlendirmek amacıyla grup başkanvekilliği görevine getirdiği†belirtiliyor. Kurmaylarına 2023 seçimleri için çalışılma talimatı veren Bahçeli’nin 2024 yerel seçimlerine de aynı kadro ile gidileceğini vurguladı.
Selda Güneysu
Norveç basını: "Bundan daha kara gece olamaz"
Norveç'in millilerimiz karşısında aldığı 3-0'lık mağlubiyetin ardından Norveç basını, karşılaşmada gösterdikleri kötü performansı manşetlerine taşıdı.
Norveç basını, 2022 FIFA Dünya Kupası Avrupa Elemeleri G Grubu'nda Türkiye'nin deplasmanda Norveç'i 3-0 yendiği karşılaşmaya geniş yer ayırdı.Norveç'in önde gelen gazetesi VG, "Bundan daha kara gece olamaz" başlığıyla paylaştığı haberde, Norveç Teknik Direktörü Stale Solbakken'nin gruptaki ilk ciddi sınavını geçemediğini ve bu skorun "kabusun başlangıcı" olduğunu ifade etti.Haberde, Norveçli futbolcuların son dönemde parlayan yıldızını Türkiye'nin söndürdüğü kaydedilirken, yıldız oyuncu Erling Haaland'ın maçtaki performansıyla geçerli not alamadığı vurgulandı.Aftenposten gazetesi, "Türkiye karşısında hayal kırıklığı" manşetini atarak, ay-yıldızlı ekibin kontrataklarla Norveç defansını "paramparça ettiğini" yazdı.Devlet televizyonu NRK ise "Norveç'e gerçek bir ders" başlığını kullandığı haberde, Haaland'ın agresif Türk savunması arasında çok zorlandığına dikkati çekti.Haberde, maç sonrası yayıncı kuruluşa açıklamalarda bulunan teknik direktör Solbakken'in, "Gerçek bir ders aldık. Takımım çok sert değildi, zihinsel olarak konsantre eksikliği yaşadık ve kolay goller yedik. Bundan sonra milli maçlara zihinsel olarak daha iyi hazırlanmaya çalışacağız." sözlerine yer verildi.
cumhuriyet.com.tr
Acun Ilıcalı'dan Fenerbahçe açıklaması! "Ali Koç varken başkanlık düşünmem"
Ünlü televizyoncu Acun Ilıcalı katıldığı programda Fenerbahçe ve Türk futbolu hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Ilıcalı kendisine yöneltilen Fenerbahçe başkanlığı sorusuna "Ali Koç varken Fenerbahçe başkanlığını düşünmek aklımın ucundan geçmez" dedi.
Ünlü televizyoncu Acun Ilıcalı, NTV'de Fenerbahçe ve Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ile ilgili görüşlerini aktarırken, Türkiye'de bir futbol takımı almak isteyip istemediğine yanıt verdi.
İşte Acun Ilıcalı'nın açıklamaları...
"Türkiye'de bir takım alma girişimi olmaz. Ülkemizde futbol anlayışından çok mutlu değilim. Futbolu benim gibi göremeyen insanlar olunca üzülüyorum. Futbolun bizi birleştirmesi lazım. Dün gece 2:30'da maça başladık, 4'te bitti. Murat Boz, İbrahim Büyükak, Oğuzhan, hem sanatçı, hem çevremizden bir grup top oynadık. Maç nasıl iddialı geçti anlatamam ama sonrasında bizim ofiste oturduk ve güldük, eğlendik. Şu futbolun bir eğlence olduğunu anlasak da bundan dolayı gerilmesek, birbirimize kötü hisler beslemesek ne güzel olur.
Benim en yakın arkadaşım Galatasaraylı, ben Fenerbahçeliyim. Kızım Galatasaraylı, büyük kızım Galatasaraylı, babam Beşiktaşlıydı. Bu ne kadar güzel bir şey. Hepimiz başka kulüpler tutabiliriz. Hayatımda hiç, Galatasaray ya da Beşiktaş ile ilgili bir insanı kızdırmışlığım yoktur, o muhabbete girmem. Hepsi değerli kulüp. Kazandığımız zaman mutlu oluyorum tabii ki ama bunu karşı tarafa kötü oynama nedeni yapmam mümkün değil. Kulüpten dolayı bir insan üzerinde alerji oluşmuyor bende.
Sergen hoca ligin lideri, çok yakın dostum. Beraber maç yapıyoruz, birlikte 2 yıl çalıştık, bir gün bile aramızda mutsuzluk olmadı. Şu futbol beraber oturup konuşulacak bir ortam olsa, karma maç seyredebilsek ne güzel olur.
Bu gerilimin nedeni için birinci olarak, belli dönemki yöneticiler bunu yaptı. Babalarımız döneminde gerilimler yokmuş, beraber maç seyrediliyormuş, bu iş öyle başlamış. O dönemler içinde anladığım kadarıyla belli yöneticilerin yanlış tutumları camiaların aralarını soğutmuş ve bu giderek artmış.
Çok hayal kırıklığı yaşıyorum gerilimi gördükçe. Avrupa'da o gerilimi görmüyorsun. Hiç unutmuyorum, Fenerbahçe'nin Valencia maçıydı, Valencialıların arasında izledik maçı. Fenerbahçe gol attığında mutluluğumuzu yadırgamadılar. Türkiye bu konuda en kötü mü dersek, çok daha kötülerini gördüm. Hollanda'da Fenerbahçe maçında bir ara telleri indirmeye çalıştı holiganlar, indirseler üzerimize inecekler. 500 holigan üstümüzden geçiyordu. Polisin ne yaptığı belli değil, bakmıyor. İngiltere'de bir gün bizim minibüse saldırdılar. Sunderland'de milli maça gitmiştik, Türk olduğumuzu anladılar. Esat kapıyı kitleyin dedi, 1 dakika sonra tüm kapılara saldırdılar, kapıları açsalar hiçbirimiz yokuz. Dünya'da da en olgun şeklinde diyemiyorum ama biz de en iyi yerde değiliz.
"ALİ KOÇ VARKEN BAŞKANLIK DÜŞÜNMEM"
Ali Koç başkanımız, kendisi sabahtan akşama kadar, bizzat şahit olduğum için, kendini kulübe, Fenerbahçe'ye adamış bir başkan. Ben de, benden istendiği her zaman, seve seve kulübe, Fenerbahçe'ye ve başkanımıza yardım etmeye çalıştım. Sağolsun o da bana çok güvendi, birçok olayda birbirimize destek olarak güzel şeyler yaptık. Böyle bir başkana sahip olduğumuz için çok şanslıyız, sonuçtan bağımsız söylüyorum.
Dünyanın en iyi başkanını da getirsen kazanmanın garantisi yoktur. Manchester City mesela. Bütçesine bakın, en yüksek çıkar, doğru düzgün başarı yok ortada. O bütçeyle o başarısızlık akıl alacak gibi değil ama en çok para, en iyi oyuncular onlarda. Her şeyi doğru yaparsın, gider bir yerde birine takılırsın, bir yanlış karar ligin kaderini değiştirir, her şey olabilir.
Yakın olarak konuşuyorum kendisine, sabah Fenerbahçe diye kalkıyor ve akşama kadar bütün enerjisini veriyor. Böyle bir başkan verken Fenerbahçe başkanlığını düşünmek aklımın ucundan geçmez. Tek isteğim Ali Koç'un başarılı olması, benim de yapmam gereken başkanımızı motive etmek ve bir sorunu olduğunda yardıma koşmak, onu da elimden geldiğince yapıyorum.
Futbolun matematiği yok. Onu yaptım, bunu yaptım, eşittir bu değil. Eskiden yabancı sınırlaması varken 3 büyükler, 4 büyükler çok avantajlıydı. Yerli limitliydi ve onun için 4 büyükler yerlileri alıyordu, 4-5 yabancılı Anadolu takımıyla aranın kapanması mümkün olmuyordu. Yerli sivrilidğinde kendini büyük takımda bulunuyordu. Bu yabancı sınırlamasıyla kalktı. Son birkaç yılda Anadolu kulüplerinin seviyesi yükselmeye başladı, sınırsız yabancı var. Doğru bir ekiple, yurt dışından 3 büyüklerde oynayabilecek, daha üste çıkabilecek oyuncu bulabiliyorsun. Bütçeler arasında da 1'e 20 fark yok. Real Madrid'in bütçesi 100, Fenerbahçe'nin 10, Anadolu takımın ise 3. 10'la 3 yarışabilir, 10'la 100 yarışamaz. Anadolu kulüplerimiz başarılı transfer ataklarıyla makası kapattılar, bu da büyüklerimizin her maçta tökezleyebileceğini gösteriyor.
Fenerbahçe'de olmayan ne derken de, ligin durumuna baktığımızda 3 büyük takımımızın da avantajının olduğunu görüyoruz, Beşiktaş'ın avantajlı olduğunu da söyleyerek, şu anda Fenerbahçe için olmayan bir şey yok diyerek bu durumu bağlayabiliriz."
cumhuriyet.com.tr
Anais Nin'in nehir anlatıları; ‘İçsel Kentler’
Edebiyat dünyasının özgün ve aykırı figürlerinden, yazdıkları kadar ilişkileri ve evlilikleriyle de bir dönem gündem olan Anaïs Nin’in, İthaki Yayınları tarafından yayımlanan beş kitaplık nehir anlatısı İçsel Kentler’de; yazarın bir kadın olarak geçirdiği dönüşüm, ilişkileri, dostlukları, sancıları ve çıkmazları, can buluyor. Hem aşka ve birlikteliğe bakışını hem de yazmaktan kaçınılan sorunları işleyen Anais Nin; kadının tamamlanmamış bir varlık olduğu fikrini, parçalara ayırdığı kadın bedenlerine yerleştirerek yaşatıyor. İçsel Kentler; her kadının kendini izleyebileceği bir ayna niteliğinde.
/Archive/2021/3/26/182835341-ic1.jpgEdebiyat dünyasının özgün ve aykırı figürlerinden Anaïs Nin’in “kadın geliÅŸiminin öyküsü†olarak tanımladığı beÅŸ kitaplık nehir anlatısı İçsel Kentler, Püren Özgören’in çevirisiyle Ä°thaki Yayınları’ndan çıktı. Kadının tamamlanmamış bir varlık olduÄŸu fikrinden yola çıkan yazarın bir kadın olarak geçirdiÄŸi dönüşüm, iliÅŸkileri, dostlukları, sancıları ve çıkmazları, bu seride can buluyor. Bu yönüyle İçsel Kentler’i, “sanatsal dışavurum†olarak deÄŸerlendirmek olanaklı.Nin’in Günce’sinde, İçsel Kentler serisinin yazımına iliÅŸkin ipuçları yer aldığı gibi, romanlarda da Nin’in yaÅŸamından izler bulunuyor. Henry Miller ve eÅŸi June’a ait bazı niteliklerin roman kiÅŸilerine geçmesi, bunun en iyi örneklerinden. Kitapların dikkat çeken yönü, Nin’in kuvvetli gözlem yeteneÄŸi ve sözünü aktarım gücü.Ä°yi bir anlatıcı Nin. Kurgu kendi akışında ilerlerken insanın düştüğü durumların üzerine eÄŸiliyor, ân parçalarını dondurup birleÅŸtiriyor, ruhları tahlil ediyor. Roman kiÅŸileri arasındaki iliÅŸkilerin bir haritasını sunduktan sonra hepsine eÅŸit mesafede durarak sırayla portrelerini çiziyor. Açıkça ve tüm kusurlarıyla... Onun metinlerinde erkekler “nesnellik†sayesinde acılardan kurtulurken kadınlar aynı kadere yazgılıymışçasına acı çekiyorlar./Archive/2021/3/26/182943856-kapak.jpgERKEĞİN KARÅžISINDA KADINSerinin ilk kitabı AteÅŸ Merdivenleri’nde, beÅŸ kitap boyunca bize eÅŸlik edecek kiÅŸilerle tanışıyoruz: Lillian, Djuna, Jay, Sabina, Faustin, Rango... Nin, Lillian ile baÅŸlıyor anlatmaya. Onun iliÅŸkileri üzerinden otorite/iktidar meselesine odaklanıyor. Lillian, “düzenin getirisi†olarak evlenmiÅŸ ve “varlığının baÅŸka bir yerinden kaynaklanan†bir ilgi duyuyor ailesine.Dünyayı herkesten geniÅŸ bir açıdan gören gözleriyle, içsel odalarıyla tanıdığımız Djuna’yla gerçekleÅŸtirdiÄŸi sohbetlerde, iliÅŸkilerin kadın üzerindeki tahribatı açıkça gözler önüne seriliyor. AteÅŸ Merdivenleri, Djuna’ya ayna tutarak sonlanıyor.Ä°kinci kitapta kaldığımız yerden devam ediyoruz; iki bölümden oluÅŸan Albatrosun Çocukları’nın ilk bölümü Djuna’nın çocukluÄŸuna, yetimhane günlerine, dansın hayatını nasıl deÄŸiÅŸtirdiÄŸine ayrılmış.İçsel kentlerinde dış dünyanın tam tersini inÅŸa etmiÅŸ bir kadın Djuna. Kadere hükmetmek için aynanın karşısına geçip hislerini kendinden ayıran bir kadın... Paris’teki evinde yaÅŸadıkları, Michael ve genç Paul’le olan iliÅŸkisi ve elbette bu iliÅŸkilerin “kadın†üzerindeki etkisi aktarılıyor okura.Ä°kinci bölümde ise Sabina, Jay ve Faustin üzerinden ilerliyor kurgu. Ä°smini deÄŸiÅŸtirip duran, keÅŸfedilmekten ödü kopan Sabina, hareketi seven ve küçük ÅŸeylerden bile büyük keyif almayı bilen ressam Jay, Zombi lakaplı ve hayatı “eÅŸlikçi/yorumcu†olmakla geçmiÅŸ Faustin... KiÅŸilerin türlü olaylarla birbirine baÄŸlandığı anlatıda, iliÅŸkiler ağının karmaşıklığını ortaya koyan ve bilinçli bir okurun gözünden kaçmayacak ayrıntılar mevcut./Archive/2021/3/26/182903685-ic3.jpgNEDEN DÖRT ODALI?Dört Odalı Kalp adlı üçüncü kitap, yalnızca Djuna, Rango ve Zora arasındaki iliÅŸkiye odaklanıyor. Djuna’nın müziÄŸinin içerdiÄŸi her ÅŸeyi tutmak istercesine eÄŸildiÄŸi gitarist Rango, evli bir adam, üstelik hasta bir eÅŸe sahip. Zamanla Djuna ve hasta Zora arasında “emirden farksız bir davetle†baÅŸlayan “mecburi†dostluÄŸun, Nin’in bir kadını bütün çıkmazlarıyla ele almasını saÄŸlayan unsur olduÄŸunu söyleyebilirim.“Sıcacık ve insancıl†Djuna’nın her gün sil baÅŸtan inÅŸa etmeye koyulduÄŸu ÅŸeyleri erkek yerle bir ediyor ve Djuna yeniden kurmak ve onarmaktan alıyor gücünü. Zora ve Djuna arasındaki gerilim, Rango’nun devrimci harekete katılmak istemesi, Djuna’ya durmaksızın Paul’ü hatırlatan sözleri, Zora’nın farklı yüzlerinin ortaya çıkması gibi durumlar sonucunda, her iliÅŸki gibi bu iliÅŸki de su almaya baÅŸlıyor ve yavaÅŸ yavaÅŸ batıyor.BÄ°R KISIR DÖNGÃœDördüncü kitap AÅŸk Evindeki Casus, hayatı bir tiyatro sahnesi gibi gören Sabina’nın yalan iliÅŸkileri üzerine kurulu. Sabina; parçalanmış, dağılmış, aÅŸkı tek kiÅŸi olarak yaÅŸayamamış kadınları temsil ediyor. Birçok Sabina’yla yaşıyor o. EÅŸi Alan’ın yanındaki Sabina ne kadar farklıysa diÄŸer bedenlerin yanındaki Sabina’lar da öyle farklı.Bu düzende deÄŸiÅŸmeyen tek bir ÅŸey var: Her biri, makyajını sildiÄŸinde çırılçıplak kalıyor. Ä°ÅŸte bu yüzden, rolünden çıkan her oyuncu gibi Sabina da katlanamıyor makyajsız hâline. Roman boyunca kendisini bir dedektif gibi takip ettiÄŸini düşündüğü “yalan makinesiâ€, aslında Sabina’nın ta kendisi. “AÅŸk evindeki casus†da öyle.Serinin son kitabı Minotor’u Kışkırtmak ile yeniden Lillian’ın yanı başına dönüyoruz. Nin, Lillian’ın ilk bakışta Golconda’ya gibi görünen, fakat aslında “kendine doÄŸru†çıktığı yolculuÄŸuyla vedalaÅŸmayı tercih etmiÅŸ okuruyla.Akışı sürdürmek için bildiÄŸi tek yol “baÅŸka hayatlara kaçmak ve onlara eklemlenmek†olan Lillian ve ona eÅŸlik eden Doktor Hernandez üzerinden hapsolmak, kaçmak ve kaybolmak arasındaki bozulmayan düzeni gözler önüne sermiÅŸ.ÇocukluÄŸuyla kurduÄŸu baÄŸlantıların da yardımıyla içsel yolculuÄŸunda çok yol kat eden Lillian, tıpkı Sabina gibi, evliliÄŸinin casusu ve kaçağı. Fakat önünde sonunda kaybolup “en iyi bildiÄŸi yere†dönmeye mahkûm.Yazdıkları kadar iliÅŸkileri ve evlilikleriyle de bir dönem gündem olan Nin, hem aÅŸka ve birlikteliÄŸe bakışını hem de yazmaktan kaçınılan sorunları dahil etmiÅŸ bu seriye. Kadının tamamlanmamış bir varlık olduÄŸu fikrini, parçalara ayırdığı kadın bedenlerine yerleÅŸtirerek yaÅŸatmış. İçsel Kentler, her kadının kendini izleyebileceÄŸi bir ayna niteliÄŸinde.../Archive/2021/3/26/182924919-ic4.jpgAteÅŸ Merdivenleri / Anais Nin / Çev.: Püren Özgören / Ä°thaki Yayınları / 152 s. / 2020.Albatrosun Çocukları / Anais Nin / Çev.: Püren Özgören / Ä°thaki Yayınları / 128 s. / 2020.Dört Odalı Kalp / Anais Nin / Çev.: Püren Özgören / Ä°thaki Yayınları / 136 s. / 2020.AÅŸk Evindeki Casus / Anais Nin / Çev.: Püren Özgören / Ä°thaki Yayınları / 136 s. / 2020.Minotor’u Kışkırtmak / Anais Nin / Çev.: Püren Özgören / Ä°thaki Yayınları / 176 s. / 2020.
Beyza Ertem
‘Şiirin özünden bir hareket: Aşk!
İlk insandan günümüze aşkın her türlüsü (Cinsel, hayali, dinsel) insanda yurt edinmiş, yaşamı yönlendirmiştir. Şeyh Galib’in “Kıvılcım tanesi ektikleri / parça parça yürek biçtikleri†dediği gibi, her insana kıvılcım tanesi ekilen aşkı tanelere ayırsak (genetik, ekonomik, tarihsel, psikolojik, cinsel, kültürel…) çok fazla öğelerden oluştuğu görülecektir. Aşk bir harekettir, zamanı hızlandıran, renklendirendir. Vazgeçilmezliği kadar zulmü de bilinir. Ferhat dağları deler, Mecnun çöllere düşer, Yusuf kuyuda inler, Kerem yanar kül olur… Ne tahtlar çökmüş ne saraylar göçmüştür aşk yüzünden.
/Archive/2021/3/26/182349625-kapakic1.jpg“AÅŸk imiÅŸ her ne vâr âlemdeÄ°lm bir kıyl ü kaal imiÅŸ ancakâ€FuzuliAÅŸk insana uzun ve çetrefilli yollardan gelir. Apansız dalar içeri. Dağıtır, devirir, yaralar, deÄŸiÅŸtirir… Zaman, kural tanımaz, öğüt almaz. “Akıldan nasıl çıkılır dışarıya / aÅŸkla canım, aÅŸkla†dizelerimdeki gibi aklın sınırlarını aÅŸar. Yunus Emre’nin “Ne akilim ne divane / gel gör beni aÅŸk neyledi†dediÄŸi bu olsa gerek.AÅŸk yüzyıllardır ÅŸiirin ana temalarından biri olmuÅŸtur. AÅŸkı döndüren çark ÅŸiirdir ya da ÅŸiiri yürüten aÅŸk… KuÅŸun kanat çırpmadığı, dalın oynamadığı, denizin kımıldamadığı ÅŸiirlerde aÅŸkın eksikliÄŸini görürüz. AÅŸk bir harekettir, zamanı hızlandıran, renklendirendir. VazgeçilmezliÄŸi kadar zulmü de bilinir. Ferhat daÄŸları deler, Mecnun çöllere düşer, Yusuf kuyuda inler, Kerem yanar kül olur… Ne tahtlar çökmüş ne saraylar göçmüştür aÅŸk yüzünden.HALK VE DÄ°VAN ŞİİRÄ°NÄ°N ÖZNESİ“Ben aÅŸk derdiyle hoÅŸem el çek ilacımdan tabib/ kılma derman kim helakim zehri dermanındadır†diyen Fuzuli gibi birçok ÅŸair aÅŸkın zehrinden, cefasından hoÅŸnuttur. Åžair Fitnat Hanım’ın “Elbette yapacağı bir iÅŸ vardır âşığa/ Fitnat yârin vefâsı yoksa da cefâsı var†dediÄŸi gibi. “Duramadım dayanılmaz isteklere/ bütün baÄŸlardan kurtulup bir an/ gözlerinin büyüsüne geldim/ ellerinin ateÅŸine / Yak beni†diyen Türkân Ä°ldeniz de yıllar sonra aynı ÅŸeyi söyler. Yüzyıllar geçse de aÅŸkın en önemli özelliÄŸi yakması, âşıka zulmetmesidir.Gerek halk gerekse divan ÅŸiirinin özünde aÅŸk, ÅŸiirin öznesi konumundadır. Åžair onu karşısına alır, sevgiliyle konuÅŸur gibi konuÅŸur, kızar, kıskanır, merak eder, özler… AÅŸk duygusuyla dil birleÅŸir. Divan ÅŸiirindeki aÅŸk, çoÄŸunlukla belli kalıplarla ifade edilmeye çalışılır ve birçok ÅŸair tarafından tekrar edilirken, halk ÅŸiirinde doÄŸaçlama söylem olarak karşımıza çıkar. Dil de farklıdır, dilin söylediÄŸi de.Bu konuda ilk aklımıza gelen KaracoÄŸlandır. Karşı cinse (kadına) duyulan aÅŸkın her rengini, erotizmin estetik söylemini onun ÅŸiirlerinde buluruz. “Ala gözler ile kaşın eÄŸmesin/ Gönlüm çekmez her güzeli sevmesin/ sıkça dikmiÅŸ kız döşünün düğümesin/ sıkmış memelerin gerilsin deyi…â€â€œAÅŸkın iÄŸnesiyle dikilen dikiÅŸ/ MeÄŸer mahÅŸereçe sökülmez imiş†diyen Seyrani, “Kalpten kalbe bir yol vardır görünmez†diyen NeÅŸet ErtaÅŸ, “GüzelliÄŸin on para etmez/ Bu bendeki aÅŸk olmasa†diyen Âşık Veysel ve daha niceleri aÅŸkın boyutlarını incelemiÅŸler, farklı söylemlerle dillendirmiÅŸler./Archive/2021/3/26/182346422-ic2.jpgŞİİRÄ°N DE AÅžKIN DA TANIMI YOK!Yalnızca bizde deÄŸil; dünya ÅŸiiri, romanlar, filmler, müzikler unutulmaz aÅŸkları konuk eder. Åžiirin de aÅŸkın da tanımı bugüne deÄŸin yapılamamıştır, çünkü ikisi de bireyseldir, her ÅŸaire, insana göre deÄŸiÅŸir. Yine ikisinin de ortak yanı deÄŸiÅŸtiren ve dönüştüren olmasıdır. AÅŸk bir duygu hali iken, ÅŸiir; can suyunu duygu halinden alarak dile taşır. AÅŸkın olduÄŸu yerde ölüm, ayrılık, acı, yasak, ihanet, nefret, kimi yerde intihar veya cinayet, cinnet de beraber gelir.“Ama ne var ki eskisi gibi deÄŸil/ Bir başına deÄŸil aÅŸk baÅŸka sevilerle koÅŸullu/ Mesela barışa arada bir gökyüzüyle/ Her ÅŸeyin gerçeÄŸi insanlıkla beraber/ AÅŸk ünlü güzellik†diyen Cemal Süreya aÅŸkın çok ÅŸeyle baÄŸlantılı olduÄŸunu, koÅŸulların eski aÅŸkları deÄŸiÅŸtirdiÄŸini söyler. AÅŸk da yaÅŸamdaki çok ÅŸey gibi, zamana ve kiÅŸiye göre deÄŸiÅŸir.Turgut Uyar “Ölüm ölüm/üstün deÄŸilsin aÅŸka†derken Melisa Gürpınar “Seninle/ bir ölüyü gömdükten sonra/yenen ilk yemek gibi/ seviÅŸmeye çalıştık gece/ ve kim kimi öperse/ veba gibi bir hüzün bulaÅŸtı birbirine†dizeleriyle tükenen aÅŸkları sezinletir.ELÄ°MDE DEĞİL GÃœLÃœM!ÇaÄŸdaÅŸ ÅŸiirimizin kurucularından Nâzım’ın aÅŸk ÅŸiirleri hepimizin ezberindedir. Saat 21-22 ÅŸiirleri’nde Piraye’ye “Sen ÅŸimdi ne yapıyorsun ÅŸu anda ÅŸimdi, ÅŸimdi†diye sorarken; Åžeyh Galib’in ‘Hüsn ü AÅŸk’ında söylediÄŸi gibi, aÅŸkın en yakın arkadaşının merak olduÄŸunu görürüz. Ardından “Elimde deÄŸil gülüm/ seni kıskanıyorum†diyerek kıskançlığın da aÅŸkta varoluÅŸunu söyler.Kadınların ÅŸiirle tanışıklığı eski olsa da aÅŸkı ve erotizmi yazmaları toplumsal ve dinsel baskılar yüzünden kolay olmadı. Birhan Keskin “Bir hülyanın hatırasında/ kasıp kavuruyorum kendimi/ diyor ki, hayat yalandır/ aÅŸk da†dizelerinde aÅŸkı yalanlarken, Nur Saka “Anne de olabilir insan hayatta/ âşık da†diye yazar. Gonca Özmen “Unutma kırmızı olur aÅŸkbatımları…/ ve gizli aÅŸklara sığınaktır/ deniz kabukları†dizeleriyle, gizli aÅŸklardan söz eder.KADINLARA YASAKLI!Ataol BehramoÄŸlu’nun kitap ya da ÅŸiir adları bile (AÅŸk iki kiÅŸiliktir, Bu aÅŸk burada biter, Yeni aÅŸka gazel, Sevgilimsin…) onun aÅŸk temasını sık iÅŸlediÄŸini, aÅŸksız yaÅŸayamadığını gösterirken; Ali Asker Barut aÅŸkın dışardan da görünürlüğünü sezerek “Unutma ki sonsuza kadar/ gizlenmezsin bir aÅŸkta†der. Ertan Mısırlı “Bir salıncaktı aÅŸk kalbimizde sallanıp duran/ Åžimdi hangi yüreÄŸin ormanında beni budamaktasın†diye sorar.Dün de bugün de aÅŸk imgesini kullanmayan ÅŸair yok gibidir. Yalnızca kadınlara yasaklı kalmıştır çoÄŸunlukla. Yüzyıllardır kadınların suskunluÄŸunda sakladığı yeraltı nehridir aÅŸk. En çok da biz biliriz yaktığını, sürgüne yolladığını, günahkâr kıldığını… Bu yüzden ‘Tanrıyla KonuÅŸmalar’da “Cennet kendisini aÅŸkın cehenneminde sınar†demiÅŸtim.AÅŸkla kalın!
Arife Kalender
Şiirin iyi niyet elçisi; Hasan Uğur Taşçı
Sözcükleri kanata kanata iyileştiren şair Hasan Uğur Taşçı; Ay’ın doruklarına kadar çıkmış, Ay Doruklarda Üşüyorum şiir kitabıyla başlayan gök yolculuğunda en çok gecelerin saçını taramış, onu güzelleştirmiş ama biraz da sitem ederek Saçları Islak Gecenin kitabıyla iz sürmeye devam etmiş, yetinmemiş bir de Bir Yıldız Kanatırsa Geceyi yazarak şafağı beklemeye başlamış…
/Archive/2021/3/26/182207751-ic1.jpgMUTLAK GÃœZELLİĞİ ARAMAKÅžair Hasan UÄŸur Taşçı, ÅŸiiri tanımlarken Aragon’dan yola çıkar: Aragon, Elsa’nın Gözleri kitabına yazdığı Ön söz’de şöyle der: “Şiir sanatı, zaafları güzelliklere çeviren simya ilmidir. Bir ÅŸiirin hikayesi, tekniÄŸinin hikayesidir.â€Åžair bu güzelliÄŸi ararken; yer ile gök, tin ile ten, gündüz ile gece, birey ile toplum, yaÅŸam ile ölüm arasında köprüler kurarak; dizelerini o köprünün altından bir nehir gibi akıtmıştır. Ä°mge denklemini o nehirde taÅŸ sektirerek kurmuÅŸtur.En çok ÅŸairlerin yüreÄŸi incinir ve o vakit eÄŸilip ruhlarını kendileri öperler. Ä°ÅŸte bu öpüşmedir ÅŸiir, gökkuÅŸağı ile acıları sarmaktır.Åžairin iç tınılarına kulak verdiÄŸimiz zaman ÅŸu fısıltıları duyarız: “buzun donduruculuÄŸuna inat/ büyüdü içimin güneÅŸi/ hiçbir katığı olmadan/ açılan sofrasında evrenimin/ gökkuÅŸağı ile sardım acılarımıâ€. Bu ruh öpüşü mavi bir öpüşe dönüştürür yaÅŸamı.ŞİİRÄ°N VAZGEÇİLMEZÄ°; AÅžK VE HÃœZÃœN!Çünkü aÅŸk cihanda bilinen ilk sözcüktür, çünkü yaÅŸam bir tadımlık aÅŸktır zaten. Taşçı, “Bulutta Nal Sesleri†şiirinde, “AÅŸk nedir?†sorusuna cevap arar: “Hüzün müdür, öfke midir, adil midir, ihanet midir, zulüm müdür?†diye sorar. Yanıtı da okura bırakır.Bir yandan aÅŸkın verdiÄŸi acılara katlanamazken bir yandan da yokluÄŸunda kendimizi çölde hissederiz. “Bir aÅŸk doÄŸur banaâ€, “aÅŸk açar kan damarlarını yedi uyuyanlardan†deriz. Sonra çölde bir vaha görürüz, susuzluÄŸumuzu bir nebze olsun gideririz.Ya da kuraklık çeken topraÄŸa yaÄŸmur damlalarıyla “GecikmiÅŸ Bir YaÄŸmur†dizeleriyle sesleniriz: “Kimsesiz bedenimde tığ iÅŸi oya/ geceleri titreten lotus çiçeÄŸim/ anneler çocuk büyütür dizlerinde/ bedenimi süzerek yatırdın göğsüne/ gecikmiÅŸ bir yaÄŸmursun/ aÅŸka susuzluÄŸumda.â€Hüzün ise ÅŸiirin çekirdeÄŸidir. Hangi ÅŸairin dizelerinde hüzün yoktur ki! Atilla Ä°lhan, “elde var hüzün†derken; Edip Cansever, “bir hüzün kaç kiÅŸinin hüznü olurdu†diye soruyor, Ahmet Telli, “bir hüzün defterine döner günler†diyor./Archive/2021/3/26/182217392-ic2.jpgHÃœZNE ÇİÇEK AÇTIRAN ÅžAÄ°R!Taşçı ise “KesinleÅŸmiÅŸ Hüzün Adına†konuÅŸur ve hüzne çiçek açtırır: “oysa ne kadar derine gömmüştüm/ beni benden öte tinimin böğrüne/ masum bir belirsizlik sanıyordum/ iÅŸte tam burada baÅŸladı içimdeki sen/ben mi öldüm gözlerinde/ sen mi vurdun kuÅŸ kanadı kalbimi/ hükmü kesinleÅŸmiÅŸ ÅŸiir adınaâ€.Taşçı’nın ÅŸiir sahnesinde yalnızca sözcükler rol oynamaz, anlam da rolünü baÅŸarıyla sergiler. Öz ve biçim bir ahenk içindedir. Ä°mgeleri ustaca kullanmasına karşın imge denizinde boÄŸulmaz.DiÄŸer taraftan sahnesinde yalnızca kendi iç acıları oynamaz, sahnede toplum da vardır. Ãœlkesinin acılarından; travmalarından tragedyalar sergilerken umuda yelken açmayı da unutmaz:“Acıyı dindirmekti seviÅŸ-elim dediÄŸimde/ yedi renk arasında yürek kardeÅŸliÄŸi/ Ernesto bu yüzden ölmedi mi/ Dersim’i, Sivas’ı, Maraş’ı bilmezken/ yüzündeki hüznü bana ver -gülümse biraz-/ semah gülüşlü olsun coÄŸrafyanâ€.Sonra bu coÄŸrafyadan çıkıp Afrika’ya kadar gider. Trajedi derindir: “memesi buz tutmuÅŸ bir kadının/ bebesi nasıl doysun sütünden/ yokluÄŸu biliriz -uzak olmayan can çıkmazı- ve umut hangi masalın kahramanı/ Afrika’da asık bir sestir açlığın adıâ€.ŞİİR TANIÅžIKLIÄžIMIZ...2 Mayıs 2019 PerÅŸembe günü Alanya yoluna koyulan bir otobüsteydim. Güncel Sanat dergisinin açmış olduÄŸu edebiyat yarışmasında “Eylülde Gidilmez†isimli ÅŸiirim Güncel Sanat Åžiir ödülünü kazanmıştı, törene katılmaya gidiyordum. Jüride görevli Hasan UÄŸur Taşçı ile onun ödül vermeye, benim de o ödülü almaya gittiÄŸim bir otobüste yollarımız kesiÅŸti.Jüride bir baÅŸka deÄŸerli edebiyat insanı daha vardı. Profesör TuÄŸrul Ä°nal, Hacettepe Ãœniversitesi, Fransız Dili ve Edebiyatından hocamdı. Åžiirleri yarışmaya rumuzla gönderdiÄŸimiz için ödülü öğrencisinin aldığını bilmiyordu. Otelden içeriye girdiÄŸimizde oturduÄŸu masada bizleri görünce gözleri sevinçle parladı.O akÅŸam o masaya oturduÄŸumuzda bir edebiyat dostluÄŸunun baÅŸlayacağını henüz bilmiyorduk. Üç gün boyunca her akÅŸam o edebiyat masası etrafında buluÅŸtuk.Hocam TuÄŸrul Ä°nal, esprileriyle masayı ÅŸenlendiren ÅŸiirin has adamı Hasan UÄŸur Taşçı, hikâye dalında ödül almaya gelen Sevin Sezgin ile eÅŸi Recep Bey, Güncel Sanat Dergisi’nin ve Baygenç Yayıncılık’ın sahibi Arslan Bayır ve ben masayı edebiyat mezeleriyle donattık. Edip Cansever’in “Masa masaymış ha†dizelerini doÄŸrudan çaÄŸrıştıran bir masaydı./Archive/2021/3/26/182224439-ic3.jpgUSTA Ä°LE ÇIRAK!O masada ÅŸiirlerimden okudum. Taşçı bana dedi ki: “Sen ÅŸiir yaz Nurbanuâ€. Tıpkı Nâzım Hikmet’in Orhan Kemal’e “Sen roman yaz†dediÄŸi gibi. O günden baÅŸlayan ÅŸiir dostluÄŸumuz hiç bitmedi.Åžiir kitabım AÅŸk ile Barış’ın kapak tasarımından ÅŸiirlerin incelenmesine kadar tek tek ilgilendi. Åžiirler üzerinde alabildiÄŸine tartıştık. Eski kuÅŸaktan gelen gelenekle usta-çırak iliÅŸkisi oldu aramızda.Åžiirimi eleÅŸtirip yeniden yazdırdığı gibi beÄŸendiklerini de alkışladı. EleÅŸtirirken asla sözcük ya da dize önermedi, “Bu olmamış, yeniden yaz†dedi. “Şiirde profesyonellik olmaz†diyerek kendi yazdığı ÅŸiirleri de eleÅŸtirmem için bana gönderdi.Åžairin en önemli özelliÄŸi bildiklerini bir sonraki kuÅŸaÄŸa aktarmasıydı. O, bu geleneÄŸi kendine görev sayarak bildiklerini kıskançlık duygusu taşımadan tüm iyi niyetiyle elini uzattığı ÅŸair adaylarına aktardı.Ä°kinci Yeni ÅŸairlerinin hikâyelerinden kesitleri kendisinden çok dinledim. Alınacak dersleri aldım. Ä°yi bir çırak oldum mu bilemem ama o çok iyi usta oldu.Bugünlerde ciddi saÄŸlık sorunları yaÅŸayan sevgili ÅŸairimizin bir an önce aramıza dönmesini temenni ederken, kendi dizelerinden birini anımsatmak isterim:“beni düşünme, çözerim kefenin düğmeleriniâ€.
Nurbanu Kablan