Turkish News Agency - TNA - THA

Turkish News - Türk Haber Ajans? - Haberler

Sunday, 11.24.2024, 11:19 AM (GMT)

Vitrindekiler...

Vitrindekiler... Edebiyat, şiir, öykü, yakın tarih.... Çeşitli alanlardan yetkin kitaplara ilişkin haftanın seçkisi Vitrindekiler'de... /Archive/2021/1/22/001412945-ic1.jpgUğur Mumcu Seti - 1: Hukuk, Devlet, Aşiret / Laiklik Ruhuna Fatiha / Sevr mi? Lozan mı? / Haram Düzeni / Ata’m İzindeyiz / Cumhuriyet Kitapları / 2020.Uğur Mumcu’nun 40 kitaptan oluşan “Bütün Yazıları” dizisinin ilk beş kitabı birinci set olarak Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlandı. “Bütün Yazıları” dizisinin yayımlanan birinci setinde Mumcu’nun şu kitapları yer alıyor: Hukuk, Devlet, Aşiret; Laiklik Ruhuna Fatiha; Sevr mi? Lozan mı?; Haram Düzeni; Ata’m İzindeyiz. Kitaplarında yer alan yazılarında; hukuk, adalet, erk, eşitlik, devlet, ordu, birey, laiklik, laiklikle sorunu olan iktidarların yol verdiği tehlikeler, Türkiye’yi sürüklediği tehlikeli eşik, din sömürüsünün kısa ve uzun vadeli etkileri, devletin hukuksal, siyasal ve ekonomik temel düzenlerinin, dinsel “esaslara göre” değiştirilmesinin bedelleri, ülkeyi bölmek isteyen iç ve dış güçlerin hamlelerini yazıyor ve ömrünü devletin devlete, insanın insana kulluğunu yok etmeye adamış ulu önder Atatürk’e sonsuz bağlılığını ortaya koyuyor Uğur Mumcu. Kaynak niteliğindeki bu sette; 1978’den başlayan tematik bütünlüklü yazıları okunduğunda; Uğur Mumcu’nun bugünleri yine yıllar öncesinden dosdoğru öngördüğünü ve uyardığını fark edeceksiniz./Archive/2021/1/22/001423804-ic2.jpgBir Felsefe Feneri / Vehbi Hacıkadiroğlu / Tarihçi Kitabevi / 222 s.Kitap, felsefeci Hacıkadiroğlu’nun 11 Ekim 2019’da doğumunun 100. yıl dönümü nedeniyle Alanya’da yapılan toplantıda konuşmalardan oluşuyor. Değişik üniversitelerin felsefe bölümlerinde öğretim üyelerinin Hacıkadiroğlu’nun felsefi düşün sistemini ortaya koyan görüşlerine yer verilmiş. Kitapta, Mehmet Akay, Erkut Sezgin, Haluk Erdem, Şükrü Argın, İlhan İnan, Mustafa Günay, Hatice Nur Erkızan, Uğur Pişmanlık, Mehmet Akkuyu, Harun Rızatepe, Doğan Özlem, Feyzi Açıkalın’ın yorumları yer alıyor. Hacıkadiroğlu’nun insan anlayışı, Atatürk devrimleri üzerine görüşleri, özgürlük, hukuk, eğitim üzerindeki düşünce ve görüşlerine açıklık getiriliyor./Archive/2021/1/22/001435945-ic3.jpgKafka: Minör Bir Edebiyat İçin / Gilles Deleuze, Felix Guattari / Çev.: Işık Ergüden / Sel Yay. / 144 s.Çalışma; yasaya, suçluluk duygusuna, kaygıya, içselliğe, alegorilere inanmayan, “minör” edebiyatın politik, kolektif ve dilsel gücüyle devrimcileşen bir Kafka’yı kavramayı amaçlıyor. Deleuze ve Guattari, sistem eleştirisi denilince de ilk akla gelen yazarlardan Franz Kafka’yı hem Almanca yazması hem de kullandığı kelimeler, metaforlar, simgeler ve semboller üzerinden politik bir bakış açısıyla okuyarak, yarattığı dilin toplumsal makineleri nasıl parçalayıp dağıttığını ortaya koyuyor. /Archive/2021/1/22/001447710-ic4.jpgMeraklı Adamın On Günü / Mehmet Eroğlu / İletişim Yay. / 260 s.Korona günlerinde, maske karaborsaya düşmüş ve halk korkuyla eve kapanmışken, Yansın Bu Du¨nya mahlaslı TikTok fenomeni genç bir kadın gizemli bir şekilde ortadan kaybolur. Bu kayboluşla birlikte sosyal medyanın sanal âlemi ile gerçek hayatın acımasız yüzü arasındaki esrar perdesi aralanmaya başlar... İletişim Yayınları’nın, Mehmet Eroğlu’nun İyi Adamın On Günü ve Kötü Adamın On Günü ile başlattığı polisiye kurgu serisinin yeni halkası Meraklı Adamın On Günü’nde; eski avukat Sadık Demir, bu kez gizemli bir şekilde kaybolan bir kadının peşine düşerken sosyal medya dünyasıyla gerçek dünya arasındaki perdeyi de aralıyor./Archive/2021/1/22/001506663-ic5.jpgYeryüzünde Bir An İçin Muhteşemiz / Ocean Vuong / Çev.: Deniz Koç / Harfa Yay. / 256 s.Şair Ocean Vuong, yirmili yaşlarında bir oğulun okuma yazma bilmeyen annesine hitaben yazdığı bir mektup formundaki bu ilk romanında, Vietnamlı bir ailenin ırkçı şiddetin kol gezdiği beyaz Amerika’daki hayatta kalma mücadelesini anlatıyor. Bu geçmişe dönüşler ve sorularla dolu mektubun “Küçük Köpek” takma adlı yazarı, kendi kimliğini keşfetme macerasıyla ailesinin Vietnam Savaşı’nın damga vurduğu hikâyesini iç içe geçirirken, yaşamının daha önce annesinden sakladığı taraflarını da paylaşıyor./Archive/2021/1/22/001520230-ic6.jpgBütün Günlerin Akşamı / Jenny Erpenbeck / Çev.: Regaip Minareci / Can Yay. / 272 s.İnsan kaç kere ölebilir? Ölüm ânı gelip çattığında kimdir? Bütün Günlerin Akşamı; küçük tesadüflerle başka zamanlara, başka mekânlara sürüklenen, bir yanıyla hep aynı ama aslında farklı yaşanan tek bir yaşamın yolculuğu. Jenny Erpenbeck, okuru 20’inci yüzyıl boyunca Galiçya’dan Viyana’ya, Moskova’dan Berlin’e uzanan farklı kültürel coğrafyalarda, farklı siyasal iklimlerde, tek bir ömrün kucaklayabileceği olası yaşamlarda dolaştırıyor./Archive/2021/1/22/001534745-ic7.jpgKira Kiralina / Panait İstrati / Çev.: Bertan Onaran / Türkiye İş Bankası Kültür Yay. / 136 s.1924 tarihli Kira Kiralina, Istrati’nin ilk yapıtlarından. Adrien Zograffi adlı kahramanının adını taşıyan dizinin bu ilk kitabında yazar; Tuna Nehri’nden Kahire’ye uzanan bir coğrafyanın insanlarını canlı portreler halinde betimliyor. Adrien’in Stavro’yla karşılaşmaları üzerinden, mülksüz, yurtsuz bir insan için özgürlüğün ve ahlakın anlamını tartışıyor. Istrati Doğu’yu toz pembe bir masal halinde değil, geleneksel devlet, aile, cinsiyet bağlarının dışındaki insanların bitimsiz dayanak arayışlarından kesitlerle sunuyor./Archive/2021/1/22/001548495-ic8.jpgYeni Sağ Radikalizmin Veçheleri ve Geçmişin İşlenmesi Ne Demektir? / Theodor W. Adorno / Çev.: Şeyda Öztürk, Tarhan Onur / Metis Yay. / 88 s.Kitapta Adorno’nun “Yeni Sağ Radikalizmin Veçheleri” (1967) başlıklı konferans metni, yakından ilgili daha erken bir konferansı, “Geçmişin İşlenmesi Ne Demektir?”in (1954) metniyle sunuluyor. Her iki yazısında Adorno, savaş sonrası dönemde demokratik ortak temsil ile sermayenin yoğunlaşma eğilimi arasındaki yapısal karşıtlığın devam ettiğini, bu nedenle milliyetçi ve faşist hareketlerin sürdüğünü vurguluyor, onlardan “kendi kavramsal içeriğinin hakkını bugüne kadar tam anlamıyla verememiş bir demokrasinin yara izleri” olarak söz ederek, radikal sağ propagandanın başvurduğu hileleri ve yenilginin toplumda yol açtığı narsisist incinmenin izlerini ele alıyor./Archive/2021/1/22/001607698-ic9.jpgJane Eyre Olmak / Sheila Kohler / Çev.: Mine Atafırat / Kırmızı Kedi Yay. / 232 s.1846’da Charlotte Brontë hasta babasına bakarken, paylaştıkları odanın kuytusuna çekilmiş, genç, yaşamda kendine bir amaç ve yer edinmeye çalışan, yanında çalıştığı adama delicesine âşık, yoksul ve tutkulu bir mürebbiye üzerine bir roman yazmaya koyulmuştur. Yapıt, Güney Afrikalı yazar Sheila Kohler’in penceresinden bir yanıyla Jane Eyre’in, bir yanıyla da yazarı Brontë’nin hikâyesi. Kohler, Brontë ailesine ait mektuplardan, haklarında yazılmış yaşam öyküleri ve bizzat kendilerinin yazdığı edebi yapıtlardan yola çıkarak, gerçek ile kurmacayı iç içe geçiriyor./Archive/2021/1/22/001624276-ic10.jpgKış / Ali Smith / Çev.: Seda Çıngay Mellor / Kafka Kitap / 256 s.Mevsimlerden kış. Herkesin kendi iç dünyasına döndüğü, eteklerdeki tüm taşların döküldüğü bir zaman. Ali Smith, Mevsim Dörtlemesi’nin ikinci kitabında dört farklı yaşamı tek bir eve davet ediyor. Kapıları kapatıp bir malikâneyi karküresi gibi sallıyor. Nihayetinde geçmiş geleceğe bürünürken gerçek açığa çıkıyor. Kış, Smith’in mizah ve ciddiyetin, toplum ve siyasetin, düzen ve baskının el ele verdiği umutla harmanlanmış bir hikâye./Archive/2021/1/22/001640463-ic11.jpgOrdulaşan Devletler - Devletleşen Ordular / Bekir Bülend Özsoy / E Yay. / 400 s.Orduları politik yapan nedir? Siyasete bulaşmaları mı yoksa siyasetin onlara bulaşması mı? Bekir Bülend Özsoy, Ordulaşan Devletler Devletleşen Ordular’da bu sorunun peşinde İngiliz topraklarından Samuray diyarına kadar uzanıyor... Rusya, İtalya, Amerika, Fransa, Almanya derken, Dünya neredeyse tüm milletleri içine alan bir savaş alanına dönüşüyor. Orduların askeri yapısını incelerken dönemin toplumsal ve siyasi yapısına da yer veren Özsoy, ordu ve siyasi iradenin birbirlerinin yetki alanlarına müdahalesinin olası sonuçlarına ilişkin kritik tespitlerde bulunuyor./Archive/2021/1/22/001702807-ic12.jpgAnlama Arzusu - Modern Türk Edebiyatı Üzerine Yazılar / Mustafa Kurt / Çolpan Kitap / 188 s.Anlama Arzusu, modern Türk romanı ve hikâyesi üzerine yazılmış kapsamlı yazılardan oluşuyor. Sait Faik Abasıyanık’tan Ahmet Hamdi Tanpınar’a, Necip Fazıl Kısakürek’ten İlhami Bekir Tez’e, Celâl Nuri İleri’den Abdülhak Şinasi Hisar’a, Hüseyin Su’dan Bekir Şakir Konyalı’ya kadar farklı yazarların metinlerine bir “anlama arzusu” ile yaklaşılan yazılarda, metnin kurucu ögeleri ile anlam ilişkileri sorgulanıyor. Varoluşçuluk ve Türk edebiyatı, Modernizm ve Gerçeküstücülük, edebî metinde tamamlanmamışlık, gelenek ve modernlik, toplumsal kimliğin inşası, anlatının dili ve anlatıcının sesi gibi konu ve sorunlar, metinler üzerinden irdeleniyor. cumhuriyet.com.tr

Edebiyat ve eleştiri! M. Sadık Aslankara'nın yazısı...

Edebiyat ve eleştiri! M. Sadık Aslankara'nın yazısı... Edebiyat eleştirisiz düşünülebilir mi? Bu başlık eskiden yazın dergileri için vazgeçilmezdi. Bugünse eleştirisiz bir edebiyatla karşı karşıyayız neredeyse. Bunun yıkımını da başta yazın ve okur-yazar çekiyor. /Archive/2021/1/22/000615636-ic1.jpgYazar yapıtıyla bir yaratı haritası bırakır okura, çekilir. “Yazar” diye biri yoktur artık ortada. Okur, elindeki haritadan kalkarak oyunsu hazla gömü arama sürecine girer. Eleştiri, bu yanıyla yapıta dönük eşeleme anlamında farklı gedik, eşik, geçenek, kanal, dehliz, mağara vb. benzeri sonsuz arayışlar logaritması bağlamında alınabilir pekâlâ.Ne ki edebiyatın içinden “yazınsal eleştiri”ye emek veren kalemler, geçen yıllarla kıyıya çekildi hep. Eleştiri, görece “akademik yazın (edebiyat) eleştirisi” saflarında kaldı. “Yazınsal (edebi) eleştiri”ye ne oldu peki? Bunları Selim İleri’nin o müthiş kitabını okurken düşündüm hep./Archive/2021/1/22/000629511-ic2.jpgSELİM İLERİ’YLE ELEŞTİRİ DORUĞUSelim İleri, kurmacanın sınırlarını genişleten, kullandığı belge verilerini başarıyla kurmaca gerecine dönüştürüp alanında örnek gösterilebilecek bir “yazınsal eleştiri” doruğu kazandırıyor yazınımıza: Yaşadınız Öldünüz, Bir Anlamı Olmalı Bunun (Everest, 2020). Bu yapıtla tek bir roman yazıyor değil o. Bana göre birkaç roman sarmal halde boy gösteriyor yapıtta.Önde kült biçimde, Ahmet Hamdi Tanpınar’a dayalı anlatı gövdesi ağır kıvamlı, ancak olağanüstü derinlikte roman kurgusuyla akıyor, tamam. Ama anlatılan, Tanpınar olan Ahmet Hamdi değil de Selim’in etlendirip canlandırdığı, ruh üflediği, sonuçta yarattığı bir Ahmet Hamdi karakteri.Nasıl mı? “Kendi”sini takip eden, zaman zaman onun içine girip “o” olan, ama zaman zaman da dışına çıkıp “kendi”nin yarattığı roman kişisi olarak hınzırca “o”na bakan bir roman karakteri. Âdeta Matruşka bebek benzeri birbirinden çıkan halkalar halinde Ahmet Hamdiler diyebiliriz onun için.Bu kadar da değil. Ahmet Hamdi, üzerinde yaşadığı dönemin topografyası içinde toplumsal-kültürel dokunun öznel eleştirisine dönük nirengi oluştururken yanı sıra onun kendi öykü-roman kişilerinden kalkarak ayrı bir halkada psikolojik varlık olarak çatıştığı ya da uyuştuğu değerler dizgesiyle de bağlam kuruyor Selim.Öte yandan bunlara, Selim İleri konumuyla Ahmet Hamdi’yi ilk kez duyup sonradan sonraya tanıdığı, okumaları eşliğinde anlatı evrenini, kişilerini yeni baştan yerine oturtup bizi buluşturduğu bir Tanpınar portresi ekliyor. Böylece içtenlikli bir Selim İleri karakteri çıkarmayı da ihmal etmiyor.Bütün zamanlarında sanatın kendisini anlatı sorunsalı, sanatçıyı anlatı karakteri olarak az işlemedi Selim, ancak son on yıldır verimlediği yapıtlarda buna çok daha derin, köklü biçimde yanaşıyor görebildiğimce.Bu çerçevede Yaşadınız Öldünüz, Bir Anlamı Olmalı Bunun, “kendilik kültürü”nü de içine alıp yazınsal eleştiri örneği roman anlamında doruk yapıta dönüşüyor. Keşke herkes okuyabilse. Ama her yazar ne yapıp edip mutlaka okumalı romanı./Archive/2021/1/22/000641964-ic3.jpgFOCAULT’TAN KALAN; ELEŞTİRİDE “KENDİLİK”Michel Foucault’nun 1978-83’te verdiği iki konferans, başlıklarıyla kitap olarak önümüzde: Eleştiri Nedir? Kendilik Kültürü (Çev.: Murat Erşen, Ayrıntı, 2020).Michel’in yaklaşımıyla yapıta, Kant’ın “Aydınlanma Nedir?” sorusuyla giriyoruz. “Eleştiride erdeme benzer bir şey vardır,” diyor yazar. Zaten “eleştiri iradi köle olmama sanatı”dır. O halde eleştirinin, “esas itibariyle işlevi, tek kelimeyle hakikatin politikası diye adlandırılabilecek şeyin oyunu içinde tâbiyetten kurtulmadır.”Çünkü “eleştiri kendinden başka bir şeyle ilişki içinde var olur ancak. Bilmeyeceği ve olmayacağı bir gelecek ya da hakikat için bir araç, bir vasıtadır, polislik yapmak istediği ama yasa yapma kudretinin olmadığı bir alanda gözetmenliktir. Tüm bunlar, felsefeyi, bilimi, siyaseti, ahlakı, hukuku, edebiyatı vs. pozitif olarak oluşturulan şeye altgüdümlü bir işlev yapar.” (34, 39)Foucault’nun diliyle, “hakikati düşünce yoluyla arayan, yükümlülükleri, yasaları, zorlamaları düşünce yoluyla kabul ya da reddeden ve kendi kendimizle ve başkalarıyla düşünce yoluyla ilişkilenen varlıklar” bağlamında, “kendi kendisiyle meşgul olmak” anlamında, “kendimizi dert etmemiz / kendimiz için kaygılanmamız” da önümüze gelecektir. (79, 80)“Kendilik kaygısı”, ayrıca “eleştirel bir işlev”e, “bir de mücadele işlevine sahiptir.” Michel, “yazı yoluyla kendiyle kurulan ilişki” üzerinde de duruyor böylece. (87, 90)Selim’i, Michel’le okumak doğrusu alabildiğine sarıyor insanı./Archive/2021/1/22/000702791-ic4.jpgDEVECİOĞLU’NDAN “ARKASI MUTLAKA GELİR”Ayşegül Devecioğlu, Arkası Mutlaka Gelir (Metis, 2020) adlı öykü kitabında, öykülerindeki yazarları da araya katıp bu sanatın gerekirliklerine halel getirmeden eleştirmen tutumu sergiliyor. Söz gelimi “Görme Biçimleri” adlı öyküsü, çok bilinen, okunup sevilen bir John Berger metnine dayanıyor, üstelik aynı başlıkla. Öyküyü, alıntı da paylaşıp yapılandırıyor zaten yazar.Yalnız bu öykü değil bütün öyküler yazar tarafından “öyküsel eleştiri” ya da “eleştirel öykü” bağlamında kuruluyor. Ama Ayşegül’ün, öyküyü, söz konusu eleştiriyi ortaya koymak amacıyla ürettiğini düşünmek zor, çünkü gereksinirlikleri karşılanmış halde geliyor metin. Ama biz bunları öykü olarak okuyoruz, yazar öyküden kalkarak üretilmesi gereken eleştiriyi bize doğurtuyor.Hüner de böyle çıkıyor ortaya: önce “kendi”nin eleştirisini yapmak, sonrasında yazından kalkarak eleştiri ortaya koyabilmek bunu okurla paylaşmak.www.sadikaslankara.com, her perşembe öykü-roman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor. M. Sadık Aslankara / Cumhuriyet Kitap Eki

Haftanın güncelçocuk kitapları...

Haftanın güncel çocuk kitapları... Güncel çocuk kitaplarında bu hafta... Kefi ve Yeni Arkadaşı (Seda Öğretir), Püskül Adında Bir Kedi (Helen Peters), Püskül Adında Bir Kedi (Helen Peters), Güzel Atlar Ülkesi (Atay Sözer) /Archive/2021/1/22/000155779-ic1.jpgKefi ve Yeni Arkadaşı / Seda Öğretir / Resimleyen: Nuran Balcı Özekçin / Altın Kitaplar / 32 s. / 7+ / 2020.Dizinin üçüncü kitabında Kefi’nin yeni arkadaşıyla tanışıyoruz. Birçok şeyi merak eder Kefi. Örneğin annesinin hava tahminlerinin hep doğru çıkmasını. Sürünün en bilgili balığı Bilge Babi’nin insanlar hakkında söylediklerini... İnsanların yaptıklarını kendisinin de yaptığını hayal etti o gün. Sonra vazgeçti. Zordu insanların işi. Balık olmak en iyisiydi. O ara sazlıktaki ördek geldi aklına. Hâlâ ötüşünü duymamıştı. Şarkı söyleyerek o tarafa doğru yüzmeye başladı. Yolda en iyi arkadaşı Tonti’ye rastladı. Tonti onunla gelmedi. İşte oradaydı yaz ördeği. Günü söyleşerek, gölün kirlendiğini konuşarak geçirdiler. Tonti kıskandı mı onları yoksa?/Archive/2021/1/22/000215654-ic2.jpgPüskül Adında Bir Kedi / Helen Peters / Resimleyen: Ellie Snowdon / Büyülü Fener Yayınları / 136 s. / 8+ / 2020.Jasmine ve Tom, çiftlikteki kullanılmayan kulübeyi temizleyip oyun odasına çevirmek isterler. İşe nereden başlayacaklarını planlarken kulübenin gıcırdayan kapısında hırsla miyavlayan kocaman kara kediye kapıyı açarlar. Kedi, önce Jasmine’i tırmalar. Sonra odanın bir köşesindeki samanların arasında kaybolur. İki arkadaş, samanların arasındaki yavruları fark ederler. Anne kedi iki yavrusunu başka bir yere taşır. Onun terk ettiği yavruya bakmak Jasmine ve Tom’a kalır. Ne ki Jasmine’lerin baktığı çok sayıda ev hayvanı vardır, Tom’un annesi kedilerden nefret eder. Ev ve sokak hayvanları, hayvan sağlığı, gündelik yaşam üzerine bir solukta okunan bir öykü./Archive/2021/1/22/000226482-ic3.jpgBazıları Bazen / Nergis Seli / Resimleyen: Eren Caner Polat / YKY Çocuk / 24 s. / 3+ / 2020.Sahi, ne zaman mutlu oluruz? Çok oyuncağımız olduğunda mı? İstediğimiz her şeyi yapabildiğimizde mi? Mutlu olmanın da olmazsa olmazları var mıdır? Ya da hiç sebepsiz mutlu olmaz mı insan? Hepimiz bir aile sıcaklığına, arkadaşa, sevdiklerimizle/ bizi sevenlerle yan yana olmaya gereksinim duyarız. Birlikte olamasalar da annemizle kucaklaşmaya, babamızla oynamaya da... Kimimiz kalabalıklardan hoşlanır, kimimiz daha sakin bir ortamdan. Anlatmayı sever bazılarımız, dinlemeyi sevenimiz de vardır. Farklı da olsak mutlu olmak için aynıdır koşullarımız. Nergis Seli, Eren Caner Polat’ın sakin desenleri eşliğinde aktarıyor mutlu olma hallerimizi.../Archive/2021/1/22/000243153-ic4.jpgGüzel Atlar Ülkesi / Atay Sözer / Smirna Yayınları / 207 s. / 10+ / 2020.Yetkin’in ve amcaoğlu Onur’un karneleri tatsız da olsa onları bir ödül beklemekteydi. Yetkin’in kardeşi Masal da aralarına katılacak, Kapadokya’da, teyzesi Mumu ve eniştesi Bubu’nun işlettiği butik otelde kalacaklar, hem gönüllerince eğlenecek hem de çevre gezilerine katılacaklardı. Doğu Ekspresi’yle başlayan Kayseri yolculuğunda ve otelde, Masal’ın okuduğu kitapların karakterleri, aralarında dolaşmaya başlayınca Yetkin’le Onur önce ne olup bittiğini anlamaya çalışırlar. Bazen de kendilerini o masalın içinde bulurlar. Kimi şaşkınlıklarının nelere yola açacağını da heyecanla okurken bir anda kendimizi Kapadokya’da, bazen de zamanda yolculukta buluyoruz. Atay Sözer’in eğlenceli dilini seveceksiniz. Emek Yurdakul / Cumhuriyet Kitap Eki

Yedi kent, yediöyküve... Y. Bekir Yurdakul'un yazısı...

Yedi kent, yedi öykü ve... Y. Bekir Yurdakul'un yazısı... Türkiye’mizin yedi bölgesinden yedi kentine götürüyor bizi yazar, birbirinden ilginç, çarpıcı, merakla okunan yedi öykü eşliğinde... Yeni tatlar, bambaşka ve kıymetli varlıklar, çoğumuzun adını bile duymadığı/ unuttuğu sebzeler, meyveler, ürünler; kimi etkinlikler, arkeolojik kazılar... Herhalde en iyisi okuyarak gezmek, görmek, tanımak... /Archive/2021/1/21/235826578-ic1.jpgKitabın adı duraklattı beni. Çocukluğumdan bu yana okuduğum masallar geldi aklıma; nice uygarlıktan emanet kalıntılar ve bir yığın fantastik öykü...Derken kentler sökün etti. Her bölgemizden bir kent. İlkin gidemediğim ikisini, Hatay ve Tunceli’yi okudum. Kahramanlarımız, her kentimizde coğrafi işaret almamış bir ürün olsun bulabilecekler miydi merakıyla... Kısa sayılacak bir zamanda tarımda, turizmde, tarihte bir yerlerde unuttuklarımızı düşünerek...Şiirlerimize dize olmuş dağları, türkülerimize tutunmuş yaylaları düşüne düşleye; kurumaya yüz tutmuş gölleri, zincire vurulmuş dereleri anımsayarak, derinden derine ortalığa sinen toprak kokusunu duyumsayarak.../Archive/2021/1/21/235837515-ic2.jpgUYGARLIKLAR VADİSİBu ilginç yolculukta ilk durağımız Aydın. Gastronomik şifreler araştırma ödevi için Ulu Şef’i zor da olsa ikna edip yola çıkan Zaman ve Şans’ın peşine takılıyoruz. Coğrafi olarak işaretlenmemiş bir ürün bulmaktı öncelikle dertleri ve Büyük Yarış’a hazırlanmak.Önce ballı incirle kesişiyor yolumuz. Sonra kestane, az ötede zeytin... İçi dışı, fidanı ağacıyla her biri bambaşka öyküler barındırıyor. Anlıyoruz ki incir, kestane, zeytini kısacası ürünümüzü koklar seversek ondan yapacağımız tatlılar da sanat eserine dönüşecek.Gün inerken konaklamaya uygun bir yer, akşam yemeği ve Şans’ın duyduğu sesler. Ne ki Zaman da inanmaz ona Ulu Şef de. Sabah kalktıklarında Şans ortalarda yoktur. Onu bir ağacın dalları arasında bulduklarında haklı olduğunu da görürler.DAĞLARIN KENAR SÜSÜTürkü’nün tembellik hakkını kullanacağı güne rast gelmiştir zorunlu ışgın toplama günleri. Cevza Hanım, ot yoluna düşürmüştür ellerde seleler torbalarla kadınlar birliğini... Türkü ve Aliye de aralarında...Aradıklarını bulamayınca “Işgınlara ne oldu?” filminin çekilme aciliyetini yanı sıra biyodinamik tarımı da gündemlerine alırlar. Yedi kat yabancının köklediği güzelim ışgını, zebul ve kengeli de kendileri doğal olarak yetiştirip kendileri satacaktır. Munzur’un hiçbir otu heba edilmeyecektir artık. Işgın yolunda buldukları yaralı dağkeçisini avcıların elinden kurtarıp iyileştirmeye koyulmuşken şu av denen beladan kurtulmayı da tasarlarlar./Archive/2021/1/21/235853484-ic3.jpgKÜLTÜRLER ŞEHRİBu kez Antakya yakınlarında bir kazı alanındayız. Şirin ve Işık, gazeteciliklerinin ilk yılında, Hatay’a ait pek çok gastronomik ürünün tesadüfi olmadığı düşüncesiyle, “Eski çağlarda yeme alışkanlıkları” yazı dizisi için oradalar.Defne’yle konuşabilmek için işaret dilini öğrenmeye çalışır Şirin. Her şey yolunda giderken cep telefonu, cüzdan, kolye, bilgisayar, fotoğraf makinesi vb. birçok şeyin kaybolmaya başlaması, “dişe oyuk açar gibi özenle çalışan” ekibin tadını kaçırır. Benzeri garip olaylar bir anda tarihsel izler aramanın önüne geçmiştir.YAYLALAR ŞEHRİKaradeniz’de kaç ada var, diye sorulsa sanırım yanıt kolay bir yerde değildir. O iki adadan birine, dünya mirası listesine aday gösterilen Giresun Adası’na doğru yola çıkan teknede kaptanın kızı Kiraz, Japonya’dan Takaşi ve Yoko da vardır. Yolda teknenin pervanesi ansızın duruverince “denize atılanlara şaşırmamayı çocuk yaşında öğrenen” Kiraz’la Takaşi soluğu suda alılar.Kiraz pervaneyi durduran şeyi anlamaya çalışırken Takaşi sualtını fotoğraflamaya durmuştur. Pervaneden sıyırıp aldığı çocuk elbisesini beline bağlayıp çıkacakken ağa takılan vatozu kurtarmak ister. Ama vatoz, kaçarken zehirli iğnesini Kiraz’ın koluna saplar.Japonya’ya dönmeden önce Karagöl Dağlarını da göstermek ister Kiraz konuklarına... Üç arkadaş, Karagöl’de ilk yokuşu tırmanırken yorgun topraklar, sinsice tutunduğu yeri bırakır ansızın kaymaya başlar.SİNAN’IN MEMLEKETİBirbirine tıpatıp benzeyen Kuzen B ve Kuzen K, “organik kuzenler” olarak memleketleri Kayseri’yi gezmekte ve “podcast yayını”nı da bu kentten yapmaktalar. Merkezdeki gezilerine Soğanlı Vadisi’ni ekleyeceklerdir.“Organik insanlığın saklandığını düşündüren” bir ilgiyle karşılandıkları Yeşilhisar’dan kiraladıkları araçla yola düşerler. Ancak kaza geliyorum diyecek, anayolun epey dışında araç yan yatacak, telefonları da savrulup gidecektir. Biri araçta sıkışırken öteki bir kokunun ardına düşüp yardım aramaya koşacaktır. Uzaklarda bir yerde kanatılan gilaburu reçelinden yükselen kokudur bu. Gilaburunun yalnızca reçeli var bu öyküde.İPEK ŞEHİRİpekböceği yetiştiriciliğiyle hayatını kazanan bir aileye konuk oluyoruz şimdi de. Diyarbakır’dayız. İpekböceğinin kelebek olamayışına gönlü bir türlü razı olmayan Güneş, son zamanlarda evden sessizce çıkmakta, bir süre sonra kan ter içinde dönmektedir. İşten mi kaçmaktadır ya da?..Abisi izlemek ister ama hızına yetişemez. Başka bir gün arkadaşının motosikletini alır. Yine kan ter içindedir Güneş. Atletizm takımının seçmelerine hazırlanmaktadır. Abisi, “kozadan çıkmak, kelebek olup uçmak isteyen” kardeşinin sırdaşıdır artık.Seçmeleri kolay kazanır Güneş. Yorulmak bilmezliğine antrenörünün de aklı ermeyecektir. Güneş’in gücü, koşmadan önce yediği çerezde saklıdır.KAHRAMANLAR ŞEHRİŞimdi de kapya biberin anayurdu Çanakkale’deyiz. Antik kent Troya’dan sonra Yenice’nin kapya bahçelerine uzanıyoruz. Sirk başladı bile. Kapyalı omletiyle namlı Hasan Ustanın mutfaktaki cevizlerinin birer ikişer yok oluşu, akrobatlardan birinin yere sert inişi, palyaço zor duruma düşünce sahneye fırlayan patenli kızın ardından sirkin son günü, kusursuz bir gösteriye sahne olmuştur. Rahat bir soluk alınacakken mutfaktan yükselen dumanlar ve yerde hareketsiz yatan Hasan Usta.Kitabı kapatmak üzereyken karşımıza çıkan “Yol ölçme!” uyarısı sevincin ve mutluluğun ulaşılacak bir istasyon değil yolculuğun kendisi olduğunu anımsatıyor. Çok okuyan mı çok gezen mi? Kitapların çıkardığı yolculukları düşününce derim ki ilkin İşaretlerin Peşinde’yle sonra her birine uğrak vererek tanıyalım kentlerimizi.İşaretlerin Peşinde / Ülker Kurtcan / Sia Kitap / 167s. / 12+ / 2020. Y. Bekir Yurdakul / Cumhuriyet Kitap Eki

Tekin Sönmez:‘Roman estetikölçüt ister!’

Tekin Sönmez: ‘Roman estetik ölçüt ister!’ Gelincik Günler Boğa Dağları Tekin Sönmez’in yedinci romanı. Beş bölümden oluşan romanın ilk bölümünde baş karakter Saklı Derviş Paşa ve Erzurum işleniyor. İkinci bölümde Paşayı, derviş rolüyle Rus ordusu içinde görüyoruz. Saklı Paşa ve sonu için okuru hazırlayan yeni karakterler üçüncü bölümde devreye giriyorlar. Son iki bölüm savaş ve barış düzlemiyle gelişip sonuçlanıyor. /Archive/2021/1/21/235447065-ic.jpg- Gelincik Günler Boğa Dağları, sosyal antropoloji, tarih felsefesi ve edebiyata birlikte değiyor.Edebiyatın sunduğu toplumsal çatışkı ve sanatsal haz duyumunun, tarih felsefesi açısından öğretici bir yanı vardır.- Kitap adları, ilk açış tümceleri konusunda İngilizce araştırma yazıları okudum. Gelincik Günler Boğa Dağları başlığında çok anlamlılık var. Buna neden gerek gördünüz?Ezberletilen dışında gerçek var. Türkçenin anayurdu Konya, Çatalhöyük Boğa Dağları, Türkiye’yi kucaklar, Erzurum ve Kars’ı içine alır. Bu Türkiye’dir, küçümsemek olmaz. Paşa’nın bilinç akışı orada canlanır. Napolyon orduları, Moskova önleri, kar, kış, yaşanan olaylar.- Romanı okuyanlardan soru var mı, yok mu? Merak edilen nedir?Birkaç yıl önce dil konusunda gönenç verici sözlerle Ankara Düşerken Erzurum ve Bardez Baldooruk romanına aidiyet tanısı koydu Sayın Binyazar. Bir romanı böyle alırsanız otobiyografik anlam çıkar.- Bu açıdan verilecek örnekler var mı?Roman kendi ögelerini ister. Buddenbrook Ailesi aidiyet romanı mı? Thomas Mann bu nedenle mi Nobel aldı? Örnekleri çoğaltabiliriz. Tanımlama estetik sanattır. Ankara Düşerken Erzurum ve Bardez Baldooruk Ailesi’ne Cengiz Gündoğdu etik, estetik açıdan baktı ve tanımladı. (Gerçekçiliğin Estetiği, s.253) Gelincik Günler Boğa Dağları da bu tür bir bakış ister.- Aidiyet yorumu o kadar önemli mi? Romanda savaş olayları da var.Ögeleriyle roman estetik ölçüt ister. Cengiz Gündoğdu diyor ki: “Romanı oluşturan öğelerin ayrıştırılmasıyla /../ o roman gerçekte var kılınır”. Bu yoksa, kullanmalık metin konumuna düşer roman. Ayrıca savaş romanı değil, ögeleriyle düşünen insanı, Türkiye boyutunu evrensel düzleme çeker. Şaşırtmacalı ikilikle kimlik sorunu yaşıyor okur. Kimlik değildir, inanç kişisel etkinliktir. Yazınsal algı, Türkçe için felsefe ve bilim dili, düşünsel kimliktir.Gelincik Günler Boğa Dağları / Tekin Sönmez / Nis Media / 448 s. / 2020. Emel Aydın

Mobil büfelerin yasaklanmasının ardındanİBB'den ilk açıklama

Mobil büfelerin yasaklanmasının ardından İBB'den ilk açıklama Tarım ve Orman Bakanlığı, ekmek satışına ilişkin yayımladığı genelgede mobil araçlarda ekmek satışını yasakladı. Yasağın ardından İBB sosyal medya hesabı üzerinden mobil büfelere ulaşılabilecek adresleri paylaştı. Tarım ve Orman Bakanlığı, ekmek satışına ilişkin yayımladığı genelgede mobil araçlarda ekmek satışını yasakladı. Bakanlığın yayımladığı genelge ile İBB'nin mobil ekmek büfelerinde ekmek satışı yasaklanmış oldu.Genelgenin gündem olmasının ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi sosyal medya hesabından yanıt gecikmedi.Belediye paylaştığı görsel ile İstanbulluların mobil büfelere ulaşabileceği adresleri aktardı./Archive/2021/1/21/232544398-screenshot1.png cumhuriyet.com.tr

Covid-19: Macron, Fransa'daüniversiteöğrencilerine kısıtlamalar döneminde 1 euro'ya yemek sözüverdi

Covid-19: Macron, Fransa'da üniversite öğrencilerine kısıtlamalar döneminde 1 euro'ya yemek sözü verdi Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, koronavirüs kısıtlamaları süresince tüm üniversite öğrencilerine 1 euro'ya günde iki öğün yemek sözü verdi. EPAFransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, koronavirüs kısıtlamaları süresince tüm üniversite öğrencilerine 1 euro'ya günde iki öğün yemek sözü verdi.Kısıtlamalar döneminde maddi sorunlar ve yalnızlıkla karşı karşıya olduklarını ifade eden öğrenciler bir süredir protestolar yapıyor ve hükümetin daha fazla yardım etmesi talebinde bulunuyordu.Perşembe günü Paris'te Saclay Üniversitesi öğrencileriyle bir araya gelen Macron, "Daha fazla destek sağlamamız lazım" dedi.Fransa'da son haftalarda koronavirüs vakalarındaki artış nedeniyle sokağa çıkma yasağının uygulandığı saatler uzatılarak 18.00-06.00 arasında uygulanmaya başlanmıştı.Macron ayrıca öğrencilere psikolojik destek ve ruh sağlığı için destek sağlanacağını, bu konuda yardıma ihtiyaç duyanların, kendilerine verilecek kuponları kullanabileceklerini belirtti.İndirimli yiyeceklerin ise üniversite kantinlerinden veya kampüs yakınlarındaki paket servislerinden alınabileceğini söyledi.Öğrenciler, hükümetten daha fazla yardım talebiyle dün gösteri yapmış, ayrıca salgına karşı uygulanan kısıtlamalar nedeniyle ruh sağlığı sorunlarının arttığına dikkat çekmişti.Reuters'Hiç umudumuz yoksa, ne kaldı elimizde?'Üniversite psikologları, izolasyon, aktivite eksikliği ve iş bulma kaygılarının öğrencileri yıkıma sürüklediği uyarısında bulunuyor.Montpellier'de okuyan 19 yaşındaki öğrenci Ryan Kennedy, "Eylül'den beri küçük bir dairede tek başıma yaşıyorum. Hayatımda ilk kez yalnız kaldım" diyerek, "ruh sağlığı sorunu ile başa çıkmaya çalışan" arkadaşlarından sürekli telefon aldığını vurguluyor.Strasbourg'da siyaset bilimi okuyan Heidi Soupault, geçen hafta Macron'a gönderdiği mektupta, "Artık hiçbir hayalim yok. 19 yaşında geleceğe dair hiç umudumuz yoksa, ne kaldı elimizde?" diye yazmıştı.Protesto gösterisine katılan çoğu öğrenci, üniversitelerde yüz yüze eğitime başlanmasını talep ediyor.Bazı birinci sınıf öğrencileri 25 Ocak'tan itibaren kısmen derslikte eğitime başlayacak. Ancak Macron, gerekli tedbirler alınarak tüm öğrencilerin haftada bir gün kampüse gitmesine izin verilmesi gerektiğini söyledi.Fransa'da Aralık ayından beri sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. 16 Ocak'ta da yasak saatleri genişletildi.Bar, restoran, tiyatro, sinema ve kayak merkezleri kapatıldı. Okullar ise ekstra test olanakları sağlanarak açık tutuldu. BBC Türkçe

Erol Bulut:“MesutÖzil’i en kısa sürede aramızda göreceğiz”

Erol Bulut: “Mesut Özil’i en kısa sürede aramızda göreceğiz” Fenerbahçe’de teknik direktör Erol Bulut, maç sonu yeni transferleri Mesut Özil ile ilgili konuştu Süper Lig’in 20. haftasında DG Sivasspor ile deplasmanda 1-1 berabere kalan Fenerbahçe’de teknik direktör Erol Bulut, maç sonu yeni transferleri Mesut Özil ile ilgili konuştu. Bulut, “Yavaş yavaş antrenmanlara başlayacaktır. Zaten İngiltere’de antrenman yaptığını biliyorduk. Sadece maç eksiği var. En kısa zamanda kendisini aramızda göreceğiz” dedi.Fenerbahçe Teknik Direktörü Erol Bulut, Sivasspor ile 1-1 berabere kaldıkları maçın ardından düzenlediği basın toplantısında konuştu. Bulut, “Bugün Sivasspor deplasmanından üç puan almak isterdik. Bir puan aldık. Tabii her puan bizim için önemli. Hele böyle Sivasspor gibi zor bir deplasmanda. Fenerbahçe camiasına karşı yanlış yapılan olaylar var. Bunları bakanımız olsun, biz olsun, sportif direktörümüz olsun dile getiriyoruz. Bu değişmediği sürece zaten bu tutum bu şekilde devam edecek” diye konuştu.“MESUT EN KISA ZAMANDA ARAMIZA KATILACAK”Mesut Özil transferi ile ilgili yöneltilen soruya Bulut, “Bir karantina süreci var. O bittiğinde her şey istediğimiz şekilde geliştiğinde aramıza en kısa sürede katılacaktır. Karantinadan dolayı 10-12 gün çalışmadı. Zaten aramıza geldiğinde 16 gün olacak. Yavaş yavaş antrenmanlara başlayacaktır. Zaten İngiltere’de antrenman yaptığını biliyorduk. Sadece maç eksiği var. En kısa zamanda kendisini aramızda göreceğiz” diye cevap verdi.Havanın soğuk olması ile ilgili yöneltilen soruya ise Erol Bulut, şu yanıtı verdi:“Soğuk ilk 20-25 dakika bizi etkiledi. Alışma süreci biraz sürdü. Tabii bir hayli eksiklerimiz var. Onların da eksikliğini hissettik. Her zaman söylediğim gibi hiçbir bahaneye sığınmıyorum. Sonuçta biz Fenerbahçe olarak 11 kişi sahaya çıktığımızda her maçı kazanmak için çıkıyoruz.” İHA

Fenerbahçe BaşkanıAli Koç: Takımdan ayrılacaklar da var, gelecekler de

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç: Takımdan ayrılacaklar da var, gelecekler de Koç transferle ilgili olarak, "Ayrılacaklar da var gelecekler de olacak. İsimleri var ama zamanı geldiğinde söylenir" dedi. Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç  önemli açıklamalarda bulundu..Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Sivas'ın kendileri için özel bir yer olduğunu belirterek, "Sivas bizim için, Fenerbahçeliler için özel bir yerdir. Ben Sivas'ı, Anadolu'nun Kadıköy'ü diye tanımlarım. Burada 3 puan almak zor. Zor bir deplasman. Bugün hava şartları ve soğuğu eklediğimiz zaman zaten zor olacağını da biliyorduk. 1-1 maçın hakkı diye düşünüyorum. Buradan 1 puan almak da önemlidir. Buradan alınan 1 puanın değeri sezon sonunda daha da belli olacak. Mecnun başkana ve yönetim kuruluna her zaman olduğu gibi sıcak misafirperverliği için de teşekkür ederim. Yıllardır da böyle gidiyor. İnşallah bu iki kulüp arasındaki ilişki bu şekilde devam eder" dedi. "FEDERASYONUN HAKKINI VERMEK LAZIM"Maçın başlama saatiyle ilgili yöneltilen soruya da Koç, "Bizim maç saati ile ilgili bir talebimiz olmaz. Hangi saatte söylenirse gidip oynarız. Erzurum'da da 16.00'da oynadık. Kısmet böyleymiş. Burada federasyona yardımcı olmak lazım. Çünkü inanılmaz yoğun bir takvimi yönetmeye çalışıyorlar. Ben baktığım zaman bile yoruluyorum. Dolayısıyla sabah saatlerinde olsa 3-5 derece daha hava sıcak olacaktı ama burada tartışmaya mahal verecek bir durum olduğunu sanmıyorum. Çok zor şartlarda bir takvim yapmaya çalışıyorlar. Biliyorsunuz zaman zaman yeri geldiğinde federasyon hakkında düşüncelerimi açık açık söylerim. Ama bu konuda da hakkını vermek lazım. Bize 19.00'da oynanacak dendi ve biz de çıktık maçımızı oynadık" yanıtını verdi. Bir gazetecinin 'takımdan ayrılacak ve gidecekler var mı? sorusunu ise Koç, "Ayrılacaklar da var gelecekler de olacak. İsimleri var ama zamanı geldiğinde söylenir" diye cevapladı.  DHA

Tarım ve Orman Bakanlığı’ndanİBB'nin mobil ekmek büfelerine yasak!

Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan İBB'nin mobil ekmek büfelerine yasak! Tarım ve Orman Bakanlığı, ekmek satışına ilişkin yayımladığı genelgede mobil araçlarda ekmek satışını yasakladı. Bakanlığın yayımladığı genelge ile İBB'nin mobil ekmek büfelerinde ekmek satışı yasaklanmış oldu. Tarım ve Orman Bakanlığı, pazarlar dışında seyyar ekmek satışını yasaklayan bir genelge yayınladı. Genelgeye göre, mobil araçlarda ekmek satışı yasaklandı.Yayınlanan genelge ile birlikte artık pazarlar dışında seyyar araçlar ve mobil araçlar ile manav, kasap ve sokaklarda ambalajsız veya ambalajlı ekmek, diğer ekmek çeşitleri ve pide satışı yapamayacak./Archive/2021/1/21/221442194-esriywuxuaefl7m.jfifGenelgeyi sosyal medya hesabından paylaşan İBB İYİ Parti Grup Başkan Vekili İbrahim Özkan," Tarım ve Orman Bakanlığı, ekmek satışına ilişkin genelge yayınladı! Halkın ekmeğiyle oynamaya devam ediyorlar.Bu genelgeyle Tarım Bakanlığı mobil araçlarda ekmek satışını da yasaklamış oldu" ifadelerini kullandı./Archive/2021/1/21/221408975-2.png"AKP VE MHP YETMEDİ, BAKANLIK DEVREYE GİRDİ"CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı İbrahi Kıran ise konuya ilişkin sosyal medya hesabından şunları söyledi:"AKP-MHP Meclis grubunun engellemeleri yetmiyor, şimdi de bakanlık devreye giriyor.Tarım ve Orman Bakanlığı, İBB'nin mobil büfeler ile ekmek satışını yasaklayan genelge yayınladı. Halkın ekmeğiyle oynamayın!!Kızılay’ın böyle dağıtım yapmasına sesi çıkmayan Tarım Orman bakanlığı İstanbul Halk ekmeğin mobil büfelerini yasaklamış."/Archive/2021/1/21/221426335-1.png cumhuriyet.com.tr

Kılıçdaroğlu'ndan "rastgele" notuyla Erdoğan'a yanıt

Kılıçdaroğlu'ndan "rastgele" notuyla Erdoğan'a yanıt CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından "rastgele" notuyla paylaştığı videoyla AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "CHP sokaklarda rastgele çekilen fotoğraflarla milletimizi karamsarlığa sürüklüyor" sözlerine yanıt verdi. Kılıçdaroğlu'nun paylaştığı videoda, Erdoğan'ın "CHP sokaklarda rastgele çekilen fotoğraflarla milletimizi karamsarlığa sürüklüyor" sözlerine görüntülerle yanıt verildi. Esnafın dertlerini dile getirdiği videoda, Kılıçdaroğlu'nun, "Esnaf gerçekten korunmak isteniyorsa onun beklentilerini, onun sorunlarını dinlemek zorundayız. Stopaj vergisi var. Kalkması lazım. Beklentilerine cevap vermek zorundayız. Esnaf Bakanlığı kurulacak ki esnafın doğrudan doğruya muhattap olduğu, derdini anlatabileceği çözemediği zaman da şikayet edebileceği bir makam olsun" sözlerine yer verildi. cumhuriyet.com.tr

Sansüre devam, Katarlıyayıncıyine 'adil olmadı'

Sansüre devam, Katarlı yayıncı yine 'adil olmadı' Sarı lacivertli oyuncular ve teknik direktör Erol Bulut, röportaja geçen hafta olduğu gibi "Be Fair (Adil Olun)" yazılı tişörtlerle çıktı. Fenerbahçe ile yayıncı kuruluş arasındaki gerginlik Demir Grup Sivasspor maçında da devam etti. Yayıncı kuruluş yine Fenerbahçe’nin maç öncesi röportajlarını yayınlamadı.Sarı lacivertli oyuncular ve teknik direktör Erol Bulut, röportaja geçen hafta olduğu gibi "Be Fair (Adil Olun)" yazılı tişörtlerle çıktı.Yayıncı kuruluşa açıklamalar yapılmasına karşın, açıklamalar Ankaragücü maçının öncesinde ve sonrasında olduğu gibi yayınlanmadı. cumhuriyet.com.tr




Gallery

İnternet Nasıl Çalışır

Newsletter